‘Cumhurbaşkanlığı Sistemi’ Hakkında Dikkat Çeken Rapor

Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan taslak raporda, cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “demokratik kurumları ciddi bir şekilde zayıflattığı ve kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdiği” uyarısında bulunuldu.

Raporda, Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına saygı göstermemesi ve 2023 yılı seçimleri öncesi çıkartılan seçim yasası yüzünden de ciddi eleştiriler yöneltildi.

Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Denetim Komitesi tarafından hazırlanan taslak raporda, Türkiye’de 2017 yılında kabul edilen cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin “demokratik kurumları ciddi bir şekilde zayıflattığı ve kuvvetler ayrılığı sistemini işlevsiz ve yetersiz hale getirdiği” uyarısında bulunuldu.

İngiliz milletvekili John Howell ve Letonya milletvekili Boriss Cilevics tarafından ortak kaleme alınan rapor ve buna bağlı tavsiye karar tasarısı Strasbourg’da AKPM Genel Kurulu toplantıları sırasında 12 Ekim’de tartışılarak oylanacak.

Raporda Türkiye’ye yöneltilen eleştiriler neler?

Raporda, Türkiye’ye Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarına saygı göstermemesi ve 2023 yılı seçimleri öncesi çıkartılan seçim yasası yüzünden de ciddi eleştiriler yöneltildi.

Muhalefetteki siyasi parti üyelerine yönelik baskının devam ettiği suçlaması getirilen raporda, HDP’nin devam eden kapatma davasıyla ilgili endişeler dile getirildi.

Terörle mücadele yasasının geniş bir şekilde yorumlanması, ifade ve basın özgürlüğü önündeki engeller eleştiri konuları arasında yer aldı.

Seçim barajının yüzde 10’dan yüzde 7’ye düşürülmesi konusunda memnuniyet dile getirilirken, Venedik Komisyonu raporuna da atıfta bulunarak, seçim yasasındaki diğer bazı maddelerin endişe kaynağı olduğu uyarısı yapıldı.

Türk yetkililere özgür ve adil seçimlerin garanti altına alınması için tüm koşulları sağlama çağrısı yapılan raporda ayrıca yargının tam bağımsızlığı, etkin bir kontrol ve denge sistemini yeniden tesis etmek için acil reformlara ihtiyaç duyulduğu uyarısı yapıldı.

Raporun sonuç bölümünde AKPM’den Türkiye için denetim süreci çerçevesinde bu ülkedeki demokrasi, hukuk devleti ve insan haklarıyla ilgili gelişmeleri yakından izlemesi tavsiye edildi.

Denetim süreci nedir? Kime uygulanır?

Denetim süreci genelde Avrupa Konseyi’ne yeni üye olan ve insan hakları alanındaki sıkıntılar yaşayan ülkeler için yürürlükte.

AKPM’de 1990’lı yıllarda oluşturulan “denetim süreci” üye ülkelerde demokrasi, insan hakları ve hukukun üstünlüğü gibi Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) temel değerlerini tesis etmeyi amaçlıyor ve uygulanmasını denetliyor.

1996’da bu sürece dahil edilen Türkiye, yapılan yapısal değişiklikler ve düzenlemeler sonrası 2004’te süreçten çıkarılarak “denetim sonrası izleme sürecine” dahil edilmişti. Türkiye, demokrasi ve insan hakları alanındaki ciddi sorunlar yüzünden 2017 yılında yeniden AKPM’nin “denetim sürecine” alınmıştı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye’de Gençlerin Yüzde 24’ü ‘Sessiz İstifa’ Sürecinde

Genel anlamıyla “işte en azını yapmak, yapılması gerekenler dışında hiçbir şey yapmamak, özel hayatı korumak ve daha az sorumluluk almak” olarak ifade edilen sessiz bir vazgeçiş süreci olarak tanımlanan sessiz istifanın, Türkiye’de oldukça yaygın olduğu görüldü.

Bloomberght’nin aktardığına göre, yapılan çalışma Türkiye’de gençlerin yüzde 24’ünün şu an sessiz istifa sürecinde; yüzde 46,7’sinin ise bu kavrama yatkın olduğunu ortaya koydu.

Youthall’un çalışma hayatında gündeme oturan “Sessiz İstifa” konusunda gerçekleştirdiği ve gençlerin görüşlerini aldığı araştırmaya, 18-50 yaş arasındaki 1002 kişi katıldı. Araştırmaya katılanların yüzde 57,3’ü kadın, yüzde 41,6’sı erkek olarak dağılım gösterirken soruları yanıtlayanların yüzde 74,3’ü aktif çalışan, yüzde 25,7’si ise şu an çalışmayan katılımcılardan oluştu.

Sessiz istifa kavramıyla ilgili; iş-yaşam dengesi, iş yerlerine aidiyet, iş tanımlarının netliği gibi konu başlıklarının ele alındığı araştırma, kavrama yönelik eğilimleri, nedenleri ve süreçten vazgeçme kriterlerini de ortaya koydu.

Çalışan kendisini ş yerine ait hissetmiyor

İş yerine kendisini ait hissedenlerin oranı sadece yüzde 18,5. Araştırmaya katılan çalışanların yüzde 58,1’i çalışma hayatlarında iş-yaşam dengesini kuramadıklarını belirtirken “Bunu başarabiliyorum.” diyenlerin oranı yüzde 41,9 oldu.

“Hayatınızın ne kadarı özel yaşam odaklı?” sorusuna verilen yanıtlar, iş dışında yaşama ne kadar az vakit ayrıldığını gösterdi. “Hayatımın yüzde 30’undan azı özel yaşam odaklı.” diyenlerin oranı yüzde 41,1 iken sadece yüzde 30-50 arasında diyenlerin yüzdesi 36,4 oldu. Yüzde 50 ila 70 arasında “Özel yaşama vakit ayırabiliyorum” diyenler ise yüzde 17,3 oranında.

Dönemsel olarak değişiyor

Çalıştığı iş yerine aidiyetin de sorgulandığı “Sessiz İstifa” araştırmasında, dönemsel olarak hissiyatının değiştiğini söyleyenlerin oranı yüzde 48 iken, iş yerine kendilerini ait hissetmeyenlerin oranı yüzde 33,5 olarak tespit edildi. İş yerine kendini ait hissedenlerin oranı ise sadece yüzde 18,5.

Gençler yüzde 64,4 oranında iş tanımını net bulmuyorken yüzde 35,6 oranında görev tanımının net olduğunu belirtti.

“Sessiz İstifa” hakkında ne düşünüyorsunuz? sorusuna gençlerin yüzde 24’ünün sessiz istifa sürecindeyim demesi ve yüzde 46,6’sının bu kavrama yatkın olduğunu belirtmesi, dünya gündeminde olan konunun Türkiye’de de yaygın olduğunu ortaya koydu. Gençlerin yüzde 15’i bu yaklaşıma yatkın değilim derken, ne olduğunu bilmiyorum diyenlerin oranı 14,4’te kaldı.

“Sessiz İstifa” sürecini şu an yaşayan, konuya yatkın olan ve yatkın olmayan kişilerin yorumlarının ayrı ayrı analiz edildiği araştırmada; “Sessiz İstifa” yaklaşımına yatkın olmayanların yüzde 31,3’ü, çalıştıkları şirkette kariyer yollarının kapalı olduğunu hissettikleri takdirde bu sürece girebileceklerini belirtti. Bu oranı yüzde 24,7 ile iş-özel hayat dengesizliği, yüzde 18,7 ile iş tanımının net olmaması ve aynı oranda düşük maaş takip etti. Sürece uzak olanların hayatlarındaki öncelikler ise şu şekilde sıralandı: Kariyer yüzde 22,9, özel hayat yüzde 25, aile yüzde 21,5, sağlık yüzde 20,1 ve para yüzde 10,5.

En büyük etken düşük maaş

Youthall tarafından yapılan araştırmada “Sessiz İstifa” sürecinde olan gençlerin kendilerini bu duruma sürükleyen nedenlerin başında “düşük maaş” geliyor. Yüzde 35 oranında verilen düşük maaş yanıtını, yüzde 21,7 ile iş-özel hayat dengesizliği, yüzde 15 ile iş tanımının net olmaması, yüzde 14,2 ile kariyer yollarının kapalı olması ve yüzde 7,9 ile uzun mesai saatleri takip etti.

“Şu an sessiz istifa sürecindeyim” diyen yüzde 24 oranındaki kitle, hangi durumda sessiz istifalarını sonlandırabileceklerini de aktardı. Yüzde 35,8 yan hakların ve maaş haklarının düzenlenmesini ilk sırada belirtti. Buna en yakın oranda alınan cevap ise yüzde 32,9 ile “iş-özel hayat dengesine olumlu katkı sağlayacak düzenlemelerin gerçekleştirilmesi” olarak dikkat çekti. Yüzde 14,6 “kendi çalışma modelini oluşturma fırsatı” derken aynı oranda katılımcı “değişen motivasyonumun yöneticim/işverenim tarafından fark edilmesi” durumunda da “Sessiz istifadan vazgeçerim” dedi.

Z Kuşağında oran yüksek

Z kuşağının yüzde 64,2’sinin gündeminde sessiz istifa var. Yüzde 45,2 ile araştırmaya en yüksek oranda katılım gösteren 18-24 yaş bandının cevapları incelendiğinde yüzde 13,2’si sessiz istifa sürecinde olduğunu, yüzde 50,9’u ise sessiz istifa sürecine yatkın olduğunu belirtti. Bu da özellikle Z kuşağının temsilcilerinden oluşan gençler arasında bu kavramın gündemde olduğunu ortaya koydu. Tüm katılımcıların ortalamasında sessiz istifa sürecine götüren neden; maaş iken, 18-24 yaş grubunda neden olarak ilk sırayı iş-özel hayat dengesizliği aldı.

Araştırmada özgürlüklerine düşkünlükleri ve ne istediklerini net bir şekilde belirtmeleri ile iş hayatında ön plana çıkan Z kuşağının, verilen işler dışında ekstra sorumluluk almayarak ve mesai saatlerinin dışına çıkmayarak sessiz istifa sürecinde olduklarının sinyallerini yöneticilerine verdikleri gözlemlendi.

Kadınlar daha fazla sessiz vazgeçişte

Ankete katılan kadın çalışanların yüzde 68,6’sı sessiz istifa sürecinde olduğunu ya da sessiz istifa sürecine yakın olduğunu belirtti. Kadınların bu sürece yakın olmasının altında yatan en temel etken yüzde 33,9 ile iş-özel yaşam dengesi kuramamaları oldu. Erkeklerin yüzde 58,7’si sessiz istifa sürecinde ve sürece yatkın olduklarını belirtirken kendilerini bu sürece iten en büyük neden ise kadın çalışanlardan farklı olarak yüzde 21,2 ile düşük maaş olarak saptandı.

Paylaşın

El Bileği Tendiniti Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Tedavisi

Bilek tendiniti, ön kol kaslarınızı elinizdeki kemiklere bağlayan bileğinizin sert dokularında oluşan iltihaplanmadır. Bileğinizde, bileğinizi, elinizi ve parmaklarınızı kontrol etmenize yardımcı olan yaklaşık altı tendon vardır. Aşırı kullanırsanız veya burkulma gibi bir yaralanma yaşarsanız, tahriş ve bilek ağrısı bu tendonlardan herhangi birini etkileyebilir.

Haber Merkezi / El bileği tendinitinin en yaygın biçimlerinden biri de Quervain tendinitidir. Baş parmağınızın yakınındaki tendonları etkiler. Ayrıca elinizin serçe parmağındaki tendonların tahrişi olan ulnar tendinit de olabilirsiniz.

El bileği tendiniti kimlerde görülür?

Bileklerine çok fazla yük bindiren kişiler tendinit (tendinit) için risk altındadır. El bileği tendiniti için diğer risk faktörleri:

  • Kadın olmak
  • 40 yaşından büyük olmak
  • Tendon yaralanması veya lateral epikondilit öyküsü olması (dirseğinizin dış tarafında ağrı)
  • Pasta dekoratörü veya kuaför olmak, ağır makine kullanmak veya klavyede yazı yazmak gibi tekrarlayan bilek hareketlerini içeren bir işe sahip olmak
  • Diyabet, osteoartrit , romatoid artrit veya gut gibi belirli sağlık sorunlarına sahip olmak
  • Bazı enfeksiyonlara sahip olmak
  • Jimnastik veya basketbol gibi bileklerinizi çok zorlayan sporlar yapmak
  • Yazarken, mesaj yazarken veya başka aktiviteler yaparken kötü kol, bilek veya el pozisyonu
  • Sigara içmek

El bileği tendinitine ne sebep olur?

Bilek tendiniti (tendinit) tipik olarak bileğinizdeki tendonlar üzerindeki tekrarlayan stresin sonucudur. Tendon kılıfı adı verilen yağlanmış bir doku tabakası tendonlarınızı çevreler. Aşırı kullanım, kılıfı tahriş ederek iltihaplanmaya ve genişlemeye neden olabilir. O zaman tendonlarınızın kılıftan düzgün bir şekilde kayması zorlaşır, tendonunuzda sıkışmaya neden olur ve bilek ve parmak hareketlerini ağrılı hale getirir.

El bileği tendiniti (tendinit) belirtileri nelerdir?

  • Kavanozları açmak veya kapı kollarını çevirmek veya evcil hayvanları, bebekleri veya küçük çocukları kaldırmak gibi belirli hareketleri gerçekleştirmede zorluk
  • Bileğinizi veya parmaklarınızı hareket ettirirken sertlik,
  • Bileğinizin etrafında veya parmaklarınızın tabanında şişme
  • Bilek ağrısı, özellikle bileğin başparmağa veya serçe parmağına yakın kenarı boyunca

El bileği tendiniti nasıl teşhis edilir?

Doktorunuz fiziksel bir muayene yapacak ve belirtilerinizi gözden geçirecektir. Şişlik veya hassasiyet olup olmadığını kontrol etmek için ön kolunuzun, bileğinizin, elinizin veya parmaklarınızın belirli kısımlarını palpe edebilir (bastırabilir).

Doktorunuz ayrıca, ağrınızın kaynağını izole edebilmek için yumruk oluşturmak veya bileğinizi döndürmek gibi belirli hareketler yapmanızı isteyebilir.

El bileği tendiniti nasıl tedavi edilir?

Çoğu kişi, konservatif (cerrahi olmayan) tedavilerin bir kombinasyonu ile bilek tendon ağrısından kurtulur. Doktorunuz ayrıca şunları önerebilir:

  • İlaç tedavisi: Steroid olmayan antienflamatuar ilaçlar ağrı ve iltihabı azaltabilir. Bazı durumlarda, doktorunuz bileğinize veya parmak eklemlerinizin yakınına steroid enjeksiyonları önerebilir .
  • Fiziksel veya mesleki terapi: Terapistler, bileğinizdeki ve parmaklarınızdaki gücü, hareketliliği ve hareket aralığını yeniden kazanmanıza yardımcı olabilir. Ayrıca yazı yazmak veya nesneleri kaldırmak gibi günlük hareketleri daha az bilek ağrısıyla nasıl yapacağınızı gösterebilirler.
  • Dinlenme: El bileği tendiniti için en önemli tedavi genellikle dinlenmedir. Tendonlarınızın iyileşebilmesi için yazı yazmaktan, ağır nesneleri kaldırmaktan ve bileğinizi döndürmekten kaçının.
  • RICE yöntemi: Dinlenme, buz, kompresyon ve elevasyon (RICE) gibi evde uygulanan tedaviler bilek şişmesini ve ağrısını en aza indirmeye yardımcı olabilir. Bileğinizi kalp seviyesinin üzerinde tutarak iki saatte bir yaklaşık 20 dakika buz uygulayabilirsiniz. Cildinize zarar vermemek için buzla cildiniz arasına bir havlu koyduğunuzdan emin olun.
  • Atel: Bir atel, bileğinizi ve bazen parmaklarınızı sabitleyen ve hareketsiz hale getiren destekleyici bir cihazdır. Doktorunuz özel bir atel önerebilir veya kullanıma hazır bir atel kullanabilirsiniz.

El bileği tendinitini (tendinit) nasıl önleyebilirim?

  • Bileğinizdeki veya elinizdeki tendonları fazla çalıştırmayın
  • Sigarayı bırakın
  • Fiziksel aktiviteden önce bileklerinizi gerin
  • Bileklerinizi zorlayan çok fazla yazma veya başka aktiviteler yapıyorsanız sık sık ara verin
  • Doktorunuz tarafından öneriliyorsa koruyucu bir bilek ateli veya ateli kullanın

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Regl Döneminde Egzersiz Yapmak Uygun Mu?

Birçok kadın, regl döneminde egzersiz yapmanın uygun olup olmadığını merak etmektedir. Cevap kolay: Evet! Aslında, ayın belirli zamanlarında diğer zamanlara göre fiziksel olarak daha aktif ve daha yoğun olabileceğinizi görebilirsiniz.

Haber Merkezi / Adet döngünüzü ve enerji seviyenizi takip etmek için bir fitness günlüğü tutmayı deneyin. Birkaç ay sonra, döngünüz sırasında ne zaman daha fazla veya daha az enerjik olduğunu görebileceksiniz.

Hap, yama, iğne veya vajinal halka gibi hormonal doğum kontrolü kullanıyorsanız, enerji seviyeleniz döngünüzle birlikte yükselmeye ve azalmaya devam edebilir, ancak farklılıklar o kadar belirgin olmayabilir.

Regl döneminde enerji seviyesi değişir mi?

Olabilir. Bazı kadınlar adet dönemlerinde daha az enerjik olduğunu söylerken, bazı kadınlar da bu süre boyunca normalden daha fazla enerjiye sahip olduklarını ifade etmişlerdir. Menstrüel döngü boyunca değişen hormon seviyeleri bunun nedeni olabilir.

1. Hafta: Adetinizin ilk gününde östrojen ve progesteron seviyesi en düşük seviyededir. Ancak, döneminiz boyunca kademeli bir yükselişe başlarlar. Aktif olmak önceki haftalara göre daha kolay olabilir.

2. Hafta: Adet döneminizin bitiminden sonraki hafta, enerji seviyeniz yükselmeye başlayabilir. Yumurtlama hazırlığı (yumurtalıktan bir yumurtanın salınması) östrojen seviyesi hızla yükselmeye başlar.

3. Hafta: Östrojen seviyesi, çoğu kadın için bir sonraki dönemden yaklaşık iki hafta önce, yumurtlama zamanı civarında zirveye ulaşır. Yumurtlamadan sonra östrojen seviyesi hızla düştüğünde ve progesteron seviyesi yükselmeye başladığında, normalden daha yorgun veya halsiz hissedebilirsiniz.

Bu, egzersiz yapmamanız gerektiği anlamına gelmez. Aslında, aktif olmak ruh halinizi artırmanıza ve size daha fazla enerji vermenize yardımcı olabilir. Gün geçtikçe enerji seviyeniz düşmeden önce sabah ilk iş olarak egzersiz yapmayı deneyin.

4. Hafta: Bir sonraki adetinizden önceki hafta, hem östrojen hem de progesteron seviyesi düştüğü için (hamile değilseniz) daha az enerjik hissedebilirsiniz. Fiziksel aktivite, enerji seviyeniz düşük olsa bile adet öncesi semptomların (PMS) iyileşmesine yardımcı olabilir.

Adet döngüm egzersiz yapmayı etkiler mi?

Hayır. Araştırmacılar, bir kadının egzersiz yapma gücüyle adet döngüsü sırasında herhangi bir farklılık bulamadılar. Tek önemli bulgu, dayanıklılık veya maraton gibi uzun spor etkinlikleri içindi.

Egzersiz adet kramplarına yardımcı olabilir mi?

Belki. Araştırmacılar, bazı kadınların düzenli egzersiz yaptıkları takdirde adet sırasında daha az ağrılı kramplar yaşadığını bulmuşlardır.

Çok fazla egzersiz adet döngüsünü etkiler mi?

Çok fazla egzersiz yapmak adet dönemlerinin gecikmesine veya adetlerinizin tamamen durmasına neden olabilir.

Düzensiz veya kaçırılmış dönemler, sporcularda ve düzenli olarak yoğun antrenman yapan diğer kadınlarda daha yaygındır. Ancak uzun süredir egzersiz yapmadıysanız ve aniden güçlü bir fitness rutinine başladıysanız, adetiniz durabilir veya düzensizleşebilir.

Adet düzensizliğiniz veya gecikmeniz varsa doktorunuz konuşun. Düzenli bir adet, sağlığın bir işaretidir. Bu dönem sorunları, hamile kalma sorunları ve kemik yoğunluğu kaybı gibi daha ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

AK Parti’de Adaylık Yarışı Başladı: Her İlde Yeni İsimler

AK Parti’de 2023 seçimleri için milletvekili adaylıklarına ilişkin çalışmalar başlatıldı. AK Parti kaynaklar, konuya ilişkin yaptıkları değerlendirmede, “Sahada bir yandan mevcut milletvekillerinin performanslarını değerlendiriyoruz. Bir yandan da her ilde öne çıkan yeni isimlerle ilgili çalışma yapıyoruz” ifadelerini kullandılar.

Muhalefet partilerinin erken seçim çağrılarına karşın Cumhur İttifakı ortakları Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) ve Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) liderleri seçimlerin ısrarla zamanında, yani 2023’de yapılacağını söylüyor.

Taraflar bu tartışmada karşılıklı algı oluşturma suçlamasında bulunurken, erken seçim konusu başkent siyasetinin gündeminden düşmüyor.

İktidara yakınlığıyla bilinen Türkiye gazetesinden Yücel Kayaoğlu’nun haberine göre, AKP’de 2023 seçimleri için milletvekili adayı olmak isteyenler arasında yarış erken başladı. Teşkilatlarda bu nedenle hareketlenme yaşanırken, Genel Merkez yönetimi bir yandan mevcut milletvekillerinin performansını ölçmeye, bir yandan ‘yeni isimler, yeni yüzler’ konusunda araştırma yapmaya başladı.

Yeni isim arayışı

AKP, 2023 seçimleri için milletvekili adaylıklarına ilişkin çalışmalar başlatıldı. AKP kaynakları “Sahada bir yandan mevcut milletvekillerinin performanslarını değerlendiriyoruz. Bir yandan da her ilde öne çıkan yeni isimlerle ilgili çalışma yapıyoruz. Bunun için partide bir kurul oluşturulacak ve milletvekilli aday adaylıkları konusunda çalışacak. Ayrıca her ilde bir yandan da isimler üzerinde anket çalışması yapılıyor” dedi.

Teşkilatlarda yarış var

AKP kurmayları, bu seçimler için milletvekili aday adayları sayısında bir artış olacağını gözlemlediklerini belirterek “Teşkilatlar bu nedenle çok hareketle, çok sayıda il başkanı, eski il başkanları, eski vekiller adaylık için nabız yokluyor. Bu nedenle aday olmak isteyenlere belli kriterler getirilecektir” değerlendirmesini yaptı.

Paylaşın

Yunanistan’dan AB’ye Mülteci Tepkisi: Akdeniz Ülkelerini Otoparkı Gibi Kullanıyor

Yunanistan Göç İşlerinden Sorumlu Bakan Notis Mitarachi, gazetecilere yaptığı açıklamada, Avrupa Birliği (AB) ülkelerini Ukraynalı mültecilerle diğer mülteciler arasında çifte standart uygulamakla suçladı. Bakan Mitarachi, Brüksel’i Akdeniz ülkelerini mülteci ‘otoparkı’ gibi kullanmakla itham etti.

Euronews Türkçe‘nin aktardığına göre, 27 ülkeden oluşan birlikte “dayanışma eksikliğinin” bulunduğunun altını çizen Bakan Mitarachi, bu eksikliğin göç kurallarının kapsamlı bir şekilde reforme edilmesi çabalarını engellendiğini söyledi.

Mitarachi, “Dayanışma konusunda ilerleme kaydedilmezse, önümüzdeki birkaç yıl içinde (yeni bir anlaşma) AB Konseyi’nden ya da kanun yapıcılardan geçemeyecektir” ifadelerini kullandı.

AB ülkeleri tarafından uluslararası koruma sağlanan mülteciler bloğun serbest dolaşım hükümlerinden tam olarak yararlanamıyor. Ancak Rus işgalinden kaçan Ukraynalılar daha az kısıtlamayla karşılaşıyor.

Bu durumun “adil olmadığının” altını çizen Bakan Mitarachi, “Ukrayna düzenlemesi, resmi olarak tanındıkları sürece tüm mülteciler için geçerli olmalı. Ne yazık ki AB bir noktada giriş ülkelerinin Avrupa’ya gelmek isteyen mülteciler için bir park yeri gibi kullanılmasına karar verdi” ifadelerini kullandı.

Gelecek yıl yeni bir göç anlaşması yapılmasını hedefleyen AB’de müzakereler, birçok Doğu Avrupa ülkesinin reddettiği yeniden yerleştirme kotalarından, önerilen gönüllü bir mekanizmaya doğru kaymış durumda.

Mültecilere üç yıllık bir bekleme süresinin ardından serbest dolaşım hakkı tanınabileceğine ilişkin bir öneriyi memnuniyetle karşılayacaklarını belirten Yunan Göç İşleri Bakanı, bununla birlikte yeniden yerleştirme konusunun önemli bir tıkanma noktası olmaya devam edebileceği konusunda uyardı.

Yunanistan 2015-16 yıllarında, çoğu Irak ve Suriye’deki savaşlardan kaçan yüz binlerce göçmen ve mültecinin AB’ye girişinde kilit bir geçiş noktasıydı. O zamandan bu yana sınırlarındaki kontrolleri artıran Atina yönetimi Türkiye ile olan kara sınırı boyunca çelik bir duvar inşa etti.

Paylaşın

Altı Ayda Türkiye’de Kurulan Rus Ortaklı Şirket Sayısı 720’ye Ulaştı

Rusya’dan Türkiye’ye yapılan yatırımlarda ağırlık olarak petrokimya, demir-çelik, lojistik, otomotiv ve yan sanayi ile tekstil sektörleri başı çekiyor. Sektör temsilcileri Ruslar’ın ambargo sebebiyle yatırımlarını Türkiye’ye kaydırdıklarını ve Avrupa’ya yapılan ticareti Türkiye üzerinden yaptıklarını belirtiyor. Kurulan şirketler yatırım, üretim ve istihdam açısında da Türkiye ekonomisine katkı sağlıyor.

Türkiye Gazetesi‘nin haberine göre, Avrupa tarafından uygulanan ambargodan dolayı Rus şirketlerinin Türkiye’ye yatırım yaparak ticaretlerine devam ettiklerini belirten iş dünyası temsilcileri “Birçok alanda yatırımları bulunuyor. Ancak bu bir risk. Nihayetinde Avrupa ve ABD’nin Rus şirketlerine ambargosu var ve bu Türkiye üzerinden by-pass ediliyor. ABD’nin bu konuda tavrı çok net ve Ticaret Bakanlığına çeşitli şikâyetlerde bulunuyorlar. Avrupa gümrük kapılarında denetim artırıldı. Ancak alınmış resmî bir karar yok. Şayet Türkiye’den yapılan ihracatta Rus şirketlerinin varlığı anlaşılırsa bizi de çeşitli ambargolar bekleyebilir” açıklaması yaptı.

Gayrimenkul sektöründen faaliyet gösteren Inhouse Global Yönetim Kurulu Başkanı Fatih Ergüven, Rusya’ya yönelik ambargo sürecinde Rus şirketlerin yönünü Türkiye’ye çevirdiğini belirterek “Ağırlıklı olarak depo ve fabrika alanları alıyorlar. Fabrika için İstanbul, İzmit, Bursa, Çorlu ve Tekirdağ ön plana çıkıyor. Aynı zamanda otel satın alma ve işletme gibi turizm alanına da yatırım yapanlar var” dedi.

Öte yandan Rusya’da Avrupalı şirketlerin yerini Türkler dolduruyor. Türk ayakkabı üreticisi FLO mayıs ayında küresel spor giyim şirketi Reebok’ın Rusya’daki 100’den fazla mağazasını satın alırken Fiba ve Anadolu Efes gruplarının ülkede büyük satın alımlar gerçekleştirildiğini duyurmuştu. Ayrıca Rus gazetesi İzvestiya geçtiğimiz aylarda yaptığı haberde İpekyol, Mudo, adL, LTB, Twist’in Rusya’da mağazalar açacağını belirtilmişti.

6 ayda patlama yaşandı

  • 2018 29
  • 2019 27
  • 2020 33
  • 2021 39
  • 2022 Ocak 9
  • 2022 Şubat 13
  • 2022 Mart 64
  • 2022 Nisan 136
  • 2022 Mayıs 116
  • 2022 Haziran 153
  • 2022 Temmuz 101
  • 2022 Ağustos 128
Paylaşın

Kadınlarda Strese Ne Sebep Olur, Nasıl Etkiler?

Stres, yaşamınızda meydana gelen günlük olaylara vücudunuzun tepkisidir. Herkes stres yaşar. Stres olumlu olabilir ve bireyi hedeflerine ulaştırmak için motive edebilir. Stres, aynı zamanda, olumsuz ve yıkıcı da olabilir.

Haber Merkezi / Stres kronikleştiğinde veya aşırı olduğunda, uyum sağlamak ve başa çıkmak zorlaşır. Kadınlar, o kadar meşguldür ki, stresin kendilerini nasıl olumsuz etkilediğini düşünecek kadar vakit ayıramazlar.

Stresin belirtileri nelerdir?

  • Fiziksel: Baş ağrısı, uyumakta zorluk, yorgunluk, ağrı (en sık sırt ve boyunda), aşırı yeme/yetersiz yeme, cilt sorunları, uyuşturucu ve alkol kullanımı, enerji eksikliği, mide rahatsızlığı, zevk aldığı şeylere daha az ilgi.
  • Duygusal: Anksiyete, depresyon, öfke, mutsuzluk, sinirlilik, kontrolden çıkma hissi, ruh hali değişimleri, hayal kırıklığı.
  • Zihinsel: Unutkanlık, endişe, karar verememe, olumsuz düşünme, odaklanamama, can sıkıntısı.
  • Mesleki: Aşırı iş yükü, uzun saatler, gergin ilişkiler, zayıf konsantrasyon, tatmin edici olmayan iş.
  • Sosyal: Daha az yakınlık, izolasyon, aile sorunları, yalnızlık.
  • Manevi: Kayıtsızlık, anlam kaybı, boşluk, affetmezlik, şüphe, suçluluk, umutsuzluk.

Kadınlarda stresin bir kısmına ne sebep olur?

Stresin birçok nedeni vardır. Erkekler ve kadınlar, para meseleleri, iş güvenliği, sağlık ve ilişki sorunları gibi aynı stres kaynaklarının çoğunu paylaşırlar. Belki de kadınlara biraz daha özgü olan, üstlendikleri birçok roldür. 

Günümüz toplumunda, kadınların rolleri genellikle aile yükümlülüklerini, çocuklara ve/veya yaşlı ebeveyne (istatistiksel olarak kadın olma olasılığı daha yüksektir) bakma ve diğer rollerin yanı sıra iş sorumluluklarını içerir. Bu rolleri yerine getirmek için talepler arttıkça, kadınlar zaman baskısı ve karşılanmayan yükümlülükler karşısında bunalmış hissedebilirler. 

Kendileri ve başkaları için beklentileri karşılayamama konusunda bir başarısızlık duygusu hissedebilirler. Çoğu zaman kadınlar, kendi ihtiyaçlarını beslemek yerine başkalarının ihtiyaçlarını karşılamak için daha fazla zaman harcarlar. Yüksek stres seviyelerinde çalışıyorlarsa, kadınlar ihtiyaçlarının ne olduğunu bile anlamayabilirler.

Stres, kadının sağlığını nasıl etkiler?

  • Depresyon ve anksiyete
  • Kalp sorunları
  • Baş ağrısı ve migren
  • Obezite
  • Bağırsak sorunları
  • Hamilelik sorunları
  • Menstrüel problemler

Kadınlar stresi daha iyi nasıl yönetebilir?

Kadınlar, stresle başa çıkmak için sağlıklı öz bakım stratejileri uygulayarak stresi yönetebilirler. İşte bazı öneriler.

  • Fiziksel: Egzersiz yapın, gevşeme teknikleri uygulayın (yoga, meditasyon, rahatlatıcı müzik dinleyin), sağlıklı beslenin (Örneğin, Akdeniz diyeti), boş zaman ayarlayın, yeterince uyuyun (7 ila 9 saat/gece).
  • Duygusal: Duygularınızı ifade edin, olumlu duyguları tekrarlayın, sağlıklı bir benlik saygısı için çalışın.
  • Zihinsel: Olumlu bir bakış açısına, gerçekçi düşünceye, esnek bir tutuma sahip olun, yaratıcı olun.
  • Mesleki: Yapılabilir hedefler, ev-iş dengesi ve limitler belirleyin.
  • Sosyal: Sevgi dolu ilişkiler sürdürmek, sağlıklı sınırlar oluşturmak, arkadaşlarla bağlantıda kalmak için çaba gösterin.
  • Manevi: Anlamını/amacını bulun, şükretmeye odaklanın, anda kalın.

Kişisel sağlık planı

Hedefleri olan kişisel bir sağlık planı yardımcı olabilir. Bu pratik adımlar başlamanıza yardımcı olabilir.

  • Yaşam alanlarını gözden geçirin
  • Hedefleri tanımlayın
  • Neyi başarmak istediğinizi bilin
  • Ölçülebilir hedefler belirleyin
  • Gerçekçi olun
  • Kaynakları tanımlayın
  • Zamanı ayarlayın
  • İlerlemeyi değerlendirin

Diğer faydalı ipuçları

  • Stresinizin kaynakları üzerinde düşünün
  • Yüz değişikliği: Değişimi bir tehdit değil, bir meydan okuma ve fırsat olarak kabul edin
  • Şimdiki zamana odaklanın: Şimdiki zamanda kalın. Gelecek hakkında endişelenmenin faydası yok.
  • Aklını dinle: İnançları ve yaşamı nasıl etkilediklerini inceleyin.
  • Sevgiyi, çalışmayı ve oyunu bütünleştirin: Her alanda tam olarak nasıl yaşayacağınızı öğrenin.
  • Kabul alıştırması yapın: Değiştirilemeyecek olanı kabul edin ve değiştirilebilecek olanı değiştirin.
  • Kendinizi başkaları gibi kabul edin ve önemseyin: Başkanlarına karşı naziksiniz, bu yüzden kendine karşı da nazik olun.
  • Yardım isteyin: Hepimizin bazen yardıma ihtiyacı olur. Hiçbirimiz yardıma ihtiyacımız olmayacak kadar iyi değiliz. Bizler birbirine ihtiyacı olan insanız.
  • Hayatınızın minnettar olduğunuz yönleri üzerinde düşünün: Minnettarlığın mutluluğa yol açtığını kendinize hatırlatın.
  • Her gün merdiven çıkmak bile olsa egzersiz yapmak için zaman arayın.
  • Bol bol meyve ve sebze yiyin; işlenmiş gıdalar enerjinizi tüketir. Bolca su için.
  • Gülümseyin ….Buna sahipsiniz!!!
Paylaşın

Wood’un Lambası (Işığı) Muayenesi Nedir, Ne İşe Yarar?

Wood’un lambası (ışığı) muayenesi, cildiniz, saç deriniz ve saçınızdaki belirli koşulları tanımlayabilen basit bir testtir. Genellikle mantar, bakteri ve parazit enfeksiyonlarının teşhisine yardımcı olmak için kullanılır.

Haber Merkezi / Amerikalı fizikçi Robert Wood tarafından geliştirilen lamba, belirli hücrelerin renk göstermesini veya floresan görünmesini sağlamak için uzun dalga ultraviyole (UV) ışığı kullanır.

Wood’un lambası neyi teşhis edebilir?

  • Melazma ve vitiligo gibi anormal pigmentasyon
  • Pseudomonas ve corynebacterium dahil olmak üzere bakteriyel enfeksiyon
  • Kornea aşınması
  • Porfiri
  • Uyuz ve baş biti
  • Saçkıran, tinea capitis (kafa derisi saçkıran) veya tinea versicolor (ciltte maya enfeksiyonu) dahil olmak üzere cilt mantarı enfeksiyonları
  • Akne, yaşlanan cilt ve milia gibi cilt kusurları

Wood’un lambası nasıl çalışır?

Wood’un lambası, ultraviyole olan ve çıplak insan gözüyle görülemeyen siyah ışık yayar. Ayrıca mor spektrumda çıplak insan gözüyle görülebilen küçük bir ışık yayar.

UV ışığı ciltte veya başka bir yüzeyde parladığında, bazı hücreler farklı görünür. Bazı renkler sağlıklı cildi gösterir. Diğer renkler veya parlak bir görünüm, mantar veya bakteri gibi sağlıksız hücreleri ortaya çıkarır.

Wood’un riskleri nelerdir?

UV ışık testi güvenlidir ve ciltte herhangi bir hasara neden olmaz. Çok nadiren, aşırı ışık hassasiyeti olan kişilerde, lamba geçici bir kızarıklığa neden olabilir.

Ancak lamba, özellikle tekrar tekrar maruz kalma durumunda gözlerinize zarar verebilir. Doktorunuz, muayene sırasında gözlerinizi kapatmanızı veya koruyucu gözlük takmanızı isteyebilir.

Wood’un lamba renkleri ne anlama geliyor?

UV ışığı altında normal, sağlıklı insan derisi mavimsi görünür. Nispeten sağlıklı cilt üzerindeki diğer renkler şunlar olabilir:

  • Beyaz: Kalın deri bölgeleri
  • Sarı: Yağlı cilt
  • Mor: Kuru veya susuz kalmış cilt

Cildiniz başka bir renk gösteriyorsa veya parlıyorsa, bir enfeksiyon veya başka bir durumu ortaya çıkabilir. Örneğin:

  • Parlak mavi-beyaz, hipopigmentasyon veya depigmentasyon (çok az pigment) olduğu anlamına gelebilir
  • Brown hiperpigmentasyonu (çok fazla pigment) anlamına gelebilir
  • Mavi-yeşil bazı mantar enfeksiyonları anlamına gelebilir
  • Mercan pembesi bakteriyel bir enfeksiyon anlamına gelebilir
  • Pembe-kırmızı porfiri anlamına gelebilir
  • Saç derinizdeki beyaz veya gri lekeler saç biti anlamına gelebilir
  • Sarı veya turuncu, belirli mayaların tanımlanmasına yardımcı olabilir.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

Emek ve Özgürlük İttifakı ‘Kilit’ Konumda

Türkiye İşçi Partisi (TİP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP),   ve Toplumsal Özgürlük Partisi’nin (TÖP) oluşturduğu “Emek ve Özgürlük İttifakı” resmen kuruldu.

“Hep birlikte başaracağız” sloganıyla İstanbul’da ilan edilen ittifakın deklarasyonunda ekonomiden yoksulluğa, Kürt meselesinden temel hak ve özgürlüklere kadar çok sayıda başlık yer aldı.

Türkiye siyasal yaşamında seçimlere girerken üçüncü ittifak olarak ilan edilen “Emek ve Özgürlük İttifakı”nın seçimlere etkisi de merak konusu. Kamuoyu araştırmacılarına göre ittifak özellikle cumhurbaşkanlığı seçimleri için “kilit” konumda.

‘Emek Ve Özgürlük İttifakı doğru bir stratejiyle soluk getirebilir’

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’a konuşan Yöneylem Sosyal Araştırmalar Merkezi Genel Koordinatörü Derya Kömürcü’ye göre gelecek seçimler bir tür rejimin oylanacağı, cumhurbaşkanlığı seçiminin ağırlıklı olacağı bir seçim olacak. Bu durumun Emek ve Özgürlük İttifakı’na imkân sağladığını belirten Kömürcü, “Altılı Masa’nın yaptığı muhalefetten memnun olmayan seçmen grubu çok rahatlıkla cumhurbaşkanlığı seçimlerinde muhalefetin ortak adayına oy verebilir ama diğer tarafta HDP, EMEP, TİP gibi partilerin olduğu daha çok ‘hesaplaşmanın’ altını çizen partilere oy verebilirler. Bu yeni ittifak o seçmen grubunun dikkatini çekebilir” dedi.

Yaptıkları araştırmalarda HDP’nin oy oranının düşmediğini, “İktidar barajı yüzde 10’dan 7’ye indirip HDP’ye destek veren metropollerdeki daha demokrat, sol, sosyalist insanların HDP’den oylarını çekmesini beklediyse böyle bir şey görmüyoruz” ifadeleriyle açıklayan Kömürcü’ye göre ittifakın yüzde 12’nin üzerinde bir oy potansiyeli bulunuyor.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “doğru bir stratejiyle” yeni bir soluk getirebileceğini belirten Kömürcü, “doğru stratejiyi” ise şu ifadelerle açtı:

“HDP uzunca zamandır çok zor siyaset yapıyor. Tarihsel olarak güçlü olduğu bölgelerde gücünü koruyor ama Türkiye partisi olmak açısından ciddi sıkıntılar yaşıyor. İktidarın baskılarından da kaynaklı marjinalleştirildi. O anlamda bu ortaklaşma ittifaka yeni bir açılım sağlayabilir. Tüm Türkiye’ye söz söyleyebilen bir siyasal yapı olarak seçmenlerin karşısına çıkabilir. HDP, ismiyle seslenemeyeceği, oy alamayacağı seçmenlerden diğer bileşenlerin isimleriyle daha kolay oy alabilir. “

‘Kimse hayal kurmasın’

Araştırmacı Derya Kömürcü’ye göre Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tavrı özellikle cumhurbaşkanlığı seçimlerinde çok etkili olacak. “Bu ittifaka oy verecek seçmenlerin  desteğini almayan, alamayacak olan muhalefet adayı cumhurbaşkanı seçilemez. Kimse hayal görmesin” ifadelerini kaydeden Kömürcü sözlerini şöyle sürdürdü:

“Tek başına yüzde 50’yi geçen adayımız var, onu aday gösterirsek cumhurbaşkanı seçtiririz’ gibi sözler çok düşük ihtimaller. Gerçek olan şu. Altılı Masa birlikteliğini bozmayacak ama aynı zamanda Emek ve Özgürlük İttifakı’nın seçmenlerinin de destek verebileceği bir ortak aday bulacaklar. Ancak o koşulda olur. Hatta bu koşul birinci turda olmalı ki seçim riske girmesin. Çünkü seçimin ikinci tura kalması durumunda Meclis aritmetiğinden dolayı birtakım riskler açığa çıkabilir. Cumhur İttifakı belli sayıda milletvekili çıkarırsa, ikinci tur öncesi ‘istikrarsızlık’ vurgusu yaparak seçmenleri etkileyebilir. “

‘Ne İYİ Parti’nin ne de HDP’nin desteği olmadan muhalefetin kazanma olasılığı yok’

Aksoy Araştırma Kurucusu ve Sosyal Demokrasi Vakfı SODEV Başkanı Ertan Aksoy’a göre Emek ve Özgürlük İttifakı’nın kurulması, “HDP Altılı Masa’da var, yok” tartışmasına netlik kazandırdı.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın “Türkiye’nin bugün ihtiyaç duyduğu” kamucu politikalara dair gündem oluşturma potansiyelinin yüksek olduğunu belirten Aksoy, “Hatta bunun Altılı Masa’yı etkileme ihtimalini de görüyorum.  Toplumda da bugün yaptığımız ölçümler daha çok kamucu politikaya talep olduğunu da gösteriyor” dedi.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nın HDP dışındaki bileşenlerine bakıldığında oy oranının az fakat etkisinin yüksek partilerden oluştuğunu, bunun oy akışında “olumlu” etki yaratabileceğini belirten Aksoy’a göre de ittifak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kritik konumda olacak.

İktidarın karşısındaki muhalif bloklardan herhangi birinin desteğinin olmaması durumunun “muhalefetin kazanma ihtimalini” son derece sarsacağını belirten Aksoy, “İYİ Parti gibi HDP gibi büyük seçmen gruplarını tutan siyasi partiler özelinde baktığınızda daha da büyük bir etkiye sahip. Bugün ne İYİ Parti’nin ne de HDP’nin desteği olmadan muhalefetin kazanma olasılığı yok. Bu iki partinin de desteğinin net olarak muhalefetin adayının arkasında olması lazım ki seçim muhalefet adına kazanılabilsin” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Siyasi karar vericiler ne der bilemiyorum fakat Emek ve Özgürlük İttifakı seçmeninde muhalefetin adayına oy verme konusunda ciddi bir kararlılık görülüyor. İsimlere dair desteğin tonu değişebiliyor ama anlamlı bir grubu bugün için diğer muhalefetin adayına oy vereceğini söylüyor. Potansiyel olarak görülen her isim anlamlı bir destek görüyor. En yüksek oranda destek Kemal Kılıçdaroğlu’na gözleniyor.”

 ‘Türkiye siyasetinde yeni bir alan oluştururlar’

MAK Danışmanlık Başkanı Mehmet Ali Kulat’a göre HDP, yaptıkları araştırmalarda oy kaybı yaşamayan parti olarak dikkat çekiyor. Seçim öncesinde yapılan anketlerde özellikle metropollerde yaşayan HDP’li seçmenlerin kendisini kamufle ettiğini belirten Kulat, bugün HDP için anketlerde çıkan yüzde 8 gibi oy oranlarının gerçekte 2-3 puan üzerinde bir orana denk düştüğünü söyledi.

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı oluşturan HDP dışındaki diğer partilerin anketlerdeki oy oranlarının yüzde 1’i bulmadığının söylenebileceğini belirten Kulat, yüzde 10+1’in 11 sonucu ortaya çıkarmadığını ifade ederek şunları söyledi:

Emek ve Özgürlük İttifakı’nı oluşturan partilerin oy oranı yüzde 11 çıkmaz. 12 eder, 13 eder yani yeni bir sinerji oluşturur.  Çünkü bunlar aynı yöndeki partiler. Emek ve özgürlükleri önceliyorlar. Bu iki kavram Türkiye’de şu anda siyaset yapan herkesin öncelemesi gereken kavramlar.  Bu iki kavramı önceleyen her parti normalin üzerinde bir destek bulur. HDP’nin beraber olduğu bu partiler de kendi oy oranlarının üzerinde bir sinerji yakalarlar. Türkiye siyasetinde yeni bir alan oluştururlar. “

‘HDP şu anda Türkiye’nin en kritik partisi’

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ayrı bir konu olduğunu, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın bir aday çıkarması durumunda özellikle Millet İttifakı seçmeninin bu ittifakı “oyun bozucu” olarak görebileceğini belirten Kulat, “Emek ve Özgürlük İttifakı eğer aday çıkarmaz, Cumhur İttifakı’nın karşısında, Altılı Masa’nın yanında durursa doğal olarak oy oranlarında bir artış gündeme gelebilir” dedi.

Mevcut tabloda cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci tura kalmayacağını, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın aday çıkarması halinde seçimin ikinci tura kalacağını söyleyen Kulat, “Seçim ikinci tura kalırsa büyük ihtimalle yarışı Cumhurbaşkanı Erdoğan kazanır” dedi ve sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çünkü Altılı Masa’nın çıkaracağı adayın yanı sıra Emek ve Özgürlük İttifakı da aday çıkarırsa, rekabet edecekleri için bu durumun toparlanması mümkün olmayabilir. O nedenle Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tutumu çok kritik. HDP şu anda Türkiye’nin en kritik partisi. HDP her halükârda 50+1’i bulabilmesi için hem Cumhur İttifakı hem de Millet İttifakı’na gerekli olan seçmen grubunu bünyesinde bulunduruyor. “

‘Kürt seçmenin nezdinde çok büyük bir yankısı yok’

Araştırmacı Reha Ruhavioğlu’na göre Emek ve Özgürlük İttifakı’nın etkisinin nasıl olacağını söylemek bugünden çok net değil. “Siyasete yeni bir heyecan getireceğini ön görmek de çok gerçekçi görünmüyor. Çünkü HDP dışındaki partiler çok oy desteği olan büyük partiler değil” diyen Ruhavioğlu’na göre ittifak içerisinde yer alan partilerin stratejik seçime girme adımları olursa parlamento çoğunluğuna etki açığa çıkabilir.

Cumhurbaşkanlığı seçimleriyle ilgili “üçüncü bir aday” durumunun şimdilik söz konusu olmadığını, Emek ve Özgürlük İttifakı’nın Altılı Masa’nın cumhurbaşkanı adayını bekleyeceğini söyleyen Ruhavioğlu sözlerini şöyle sürdürdü:

“İttifak içinde kendi imkânı kısıtlı olan partiler bazı illerde HDP’nin lojistik desteğiyle daha fazla bir etkinliğe kavuşacaklardır. Kürt seçmen nezdinde burada çok büyük bir yankısı yok. ‘HDP Batı’dan bazı partilere destek çıkarak onların temsil edilmesini sağlıyor’ gibi bir sonuç çıkıyor. Zaten HDP’nin HDP’yken de bunu yaptığını Kürt seçmen biliyordu. Burada ekstra olumlu ya da olumsuz bir yansımasının olacağını zannetmiyorum.”

Paylaşın