Avrupa’da ‘Büyük Türbülans Dönemi’ Uyarısı

Artan enerji ve gıda fiyatları, yükselen enflasyon, en gelişmiş ekonomilere sahip Avrupa ülkelerinde de geçim sıkıntısını, toplumsal huzursuzluğu artırıyor. Uzmanlar kış aylarında pek çok Avrupa ülkesinin sokak gösterilerine, kitlesel protestolara sahne olabileceği uyarısında bulunuyor.

Küresel risk ve stratejik danışmanlık şirketi Verisk Maplecroft’un açıkladığı son Sivil Huzursuzluk Endeksi, dünya genelinde ülkelerin yarısından fazlasında toplumsal huzursuzluk riskinin arttığına dikkat çekiyor.

Raporda, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin gıda ve yakıt fiyatlarında büyük artışa yol açtığı, dünya genelindeki hayat pahalılığı krizini de körüklediği belirtilirken “Oysa henüz tüm sonuçları, etkisini daha göstermedi” vurgusu yapılıyor.

‘Ciddi toplumsal olaylar yaşanabilir’

En çok orta gelirli, gelişmekte olan ülkelerdeki riskte artış olduğu vurgulanırken daha zengin, refah düzeyi yüksek Avrupa ülkelerinde de benzer riskler bulunduğunun altı çiziliyor. Almanya, Hollanda, İsviçre ve Bosna Hersek toplumsal huzursuzluk riskinin arttığı Avrupa ülkeleri olarak sıralanıyor.

Verisk Maplecroft’un kıdemli analisti Torbjorn Soltvedt, “Bazı gelişmiş Avrupa ülkelerinde, kış aylarında, çok daha ciddi toplumsal olaylar yaşanması, kimse için sürpriz olmaz” öngörüsünü aktardı.

Şirketin yayımladığı rapora göre, ancak küresel gıda ve enerji fiyatlarındaki önemli bir orandaki düşüş, dünya genelindeki sivil huzursuzluk riskinde gerileme sağlayabilir.

Siyasilere tepki artıyor

Avrupa genelinde hükümetler, bir yandan devreye soktukları tasarruf önlemleri ile enerji kriziyle baş etmeye çalışırken aynı zamanda destek paketleri ile geçim sıkıntısı artan halkı rahatlatmayı umut ediyor.

Almanya ve İspanya, bu ülkeler arasında yer alıyor. İspanya hükümeti, tüketicileri rahatlatmak için doğalgaza uygulanan katma değer vergisini üç aylığına yüzde 21’den yüzde 3’e düşürdüğünü duyurdu.

Yüksek enerji ve gıda fiyatları nedeniyle halkın artan tepkisini destek paketleriyle yumuşatmaya çalışan Alman hükümeti üzerindeki baskı da gün geçtikçe artıyor, kamuoyu yoklamaları da koalisyon hükümetine desteğin gerilemekte olduğunu gösteriyor.

Scholz: Almanya büyük ihtimalle krizsiz atlatabilecek

Almanya’da 1 Eylül itibariyle ülke genelinde enerjide tasarruf edilebilmesi için öngörülen yeni önlemler devreye girdi.Hem bireylere hem de şirket ve kurumlara yükümlülük getiren bu önlemlerle Almanya, Rusya’ya olan bağımlılığını azaltmayı hedefliyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, kış aylarını bir kriz olmadan atlatabileceklerine olan inancını dile getirdi.

Bu hafta Essen’de yurttaşlarla diyalog etkinliğinde konuşan Scholz, “Almanya, Rusya gaz arzını tamamıyla durdursa da, büyük bir ihtimalle bu kışı kriz olmaksızın atlatabilecek” dedi.

Ancak enerji fiyatları ve enflasyondaki rekor artışlar, halkı endişelendiriyor. Kamuoyu araştırma şirketi YouGov’un son anketine göre Almanya’da her iki kişiden biri kış aylarında evini daha az ısıtmaya düşünüyor.

Avrupalı siyasetçiler ise çıkış yolu arıyor. Gündeme getirilen önerilerden biri de Avrupa elektrik piyasasında yapısal reforma gitmek. Bu yolla, enerji fiyatlarındaki artışın tüketiciler üzerinde oluşturduğu yükün hafifletmesi umut ediliyor.

Vaatler gerçekçi mi?

Avrupa Birliği Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, elektrik piyasasında yapısal reform için önümüzdeki haftalarda adımlar atacaklarını, olağanüstü durumlar için de süreç belirleyeceklerini duyurdu.

Ancak enerji uzmanları, bunun siyasetçiler tarafından dile getirildiği kadar kolay bir süreç olmadığını, bu yolla kısa vadede yurttaşları rahatlatacak bir sonuç alınmasının mümkün olmadığını söylüyor.

Düşünce kuruluşu Bruegel uzmanlarından Georg Zachmann da Avrupa elektrik piyasasında fiyatların büyük ölçüde doğalgaz enerji santrali tarafından belirlendiğine dikkat çekerek “Talep düşük olduğunda rüzgar enerjisi yoluyla elde edilen daha ucuz elektrik ile bu talep karşılanabiliyor. Ancak şimdi yüksek maliyetli doğalgaz enerji santralleri kullanılıyor. Fiyatları da bunlar belirliyor” dedi.

“Büyük türbülans” dönemine mi girildi?

Bu arada hava sıcaklıklarının önümüzdeki aylarda nasıl seyredeceği de Avrupa’daki krizin boyutunu belirleyecek en önemli etkenlerden.

Şayet bu kış çok soğuk geçerse, enerji krizi korkulandan daha da büyük bir boyuta ulaşabilir, hayat pahalılılığı da aynı şekilde daha da artar.

Uzmanlar, sadece enerji fiyatlarındaki artışın enflasyonu körüklemediğine, iklim değişikliği, yol açtığı kuraklığın da önemli bir faktör olduğuna, gıda fiyatlarının yükselmesine yol açtığına işaret ediyor.

İklimin etkileriyle ilgili araştırmalar yürüten Postdam Enstitüsü (PIK) Direktörü Johan Rockström, dünyanın “büyük türbülans” dönemine girmiş olabileceğine işaret ediyor.

Rusya’nın Ukrayna işgali ile birlikte, fosil yakıtlarla ekonomik büyüme modelinin yerle bir olduğuna dikkat çeken bilim insanı Rockström, temiz enerji kaynaklarındaki yetersizliğin, Almanya gibi ülkeleri, kışın elektrik kesintileri riskiyle karşı karşıya getirdiğini kaydetti.

Tünelin sonunda ışık var mı?

İnsanlığın varlığını güvenli bir şekilde sürdürebilmesi için “Gezegensel Sınırlar” ismini taşıyan konsepti geliştiren Rockström, güçlüklerle dolu bir döneme girildiği, bu dönemin de onlarca yıl sürebileceği uyarısında bulunarak “Ancak bu dönüşüm, insanlığın daha ucuz ve temiz enerji temin etmesini sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı.

Bu yolla daha istikrarlı, daha adil paylaşımın olduğu bir düzenin inşa edilebileceğine vurgu yapan Rockström, “Birkaç otokratın elinde olmadığı için daha demokratik olacak, her ulusun hatta her hanenin kendi enerji kaynağı olabilecek” diye konuştu.

Ancak İsveçli bilim insanı, bu hedefe ulaşmak için liderlerin fosil yakıtlara yatırım yapmaya son vermek gibi zorlu kararları almak zorunda olduklarını vurguladı.

Rockström, “Ben o döneme (dönüşüm) girmiş olduğumuz kanaatindeyim çünkü gıda, enerji ve diğer pek çok sınırlı doğal kaynaklar konusunda duvara toslamaktayız” sözleriyle de bu değerlendirmesini tamamladı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’nın En Büyük ‘Çöpçatanlık Festivali’ Geri Döndü

İrlanda’nın batı kıyısındaki küçük bir kasabada düzenlenen çöpçatanlık festivali iki yıl üst üste iptal edildikten sonra geri döndü. Yıllık festival taşradaki kaplıca kasabası Lisdoonvarna’da 165 senedir düzenlenmesine rağmen Kovid pandemisi yıllarında durduruldu.

Düzenlendiği ay boyunca etkinliğin katılımcı sayısı genelde 60 bini buluyor. Etkinliğin internet sitesi, festivalin 18’inden 80’ine kadar her yaştan kişinin ilgisini çektiğini söylüyor ama “yalnız çiftçilerden” özellikle bahsediyor.

Flört uygulamalarının yarattığı tükenmişlik onları iyice etkisi altına alırken, gerçek hayatta özel biriyle kıvılcımların çakmasını düşleyen, teknoloji yorgunu bekarlar katılımcı sayısını artırabilir.

Şenlikler sırasında, profillerden oluşan “şanslı kitabıyla” çöpçatan Willie Daly, çiftleri bir araya getirme umuduyla, çoğunlukla kasaba merkezindeki The Matchmaker (Çöpçatan) Bar’da faaliyet gösteriyor.

Festivalin internet sitesinde yer alan bilgiye göre Daly, kendisinden önce “utangaç çiftçilerin uygun bir hanımefendiyle tanışma cesaretini toplamalarına” yardımcı olan babasının ve büyükbabasının izinden giderek 50 yıldır bu işi yapıyor.

Çöpçatanlık becerilerini kendi çocuklarına aktaran Daly, binlerce evliliğe aracılık ettiği için övgü topluyor.

İnternet sitesinde şu ifadeler yer alıyor: Bugüne kadar 3 binden fazla evlilikle, Daly’nin işinde iyi olduğunu söyleyebilirsiniz. Ya da suçu, çöpçatanın serpiştirdiği büyülerin tutunma şansının daha da yüksek olduğu ortama atın.

Sonuçta, muhteşem İrlanda kırsalında minik bir sohbete sürüklenmek ve ardından dans pistine konuk olmak kolaydır.

Daly’nin profil kitabı yaklaşık 150 yıllık ve ona dokunan birinin 6 ay içinde evleneceği ya da halihazırda evliyse balayı dönemini yeniden yaşayacağı söyleniyor.

Aşkta ve çekimde başarı asla garanti edilmez ancak festival, aşk tanrısının oku ıska geçse bile eğlenceli bir mola sunabilir.

Festivalin çoğu gününde, “eğlence” ertesi gün öğlen 11’e kadar sürüyor ve country müzik sanatçıları ve DJ’ler kasabanın çeşitli yerlerinde canlı müzik yapıyor.

Festivalin sitesinde şu ifadeler yer alıyor: Dans etmek, kaynaşmak ve içmek; hepsi biraz biraz eğlenceli olsa da asıl ilgi çeken hâlâ aşk eşleşmesidir.

Dinlenme ve romantizm arayanlar da kasabanın mineral ve kükürt açısından zengin kaplıca suyunun tadını çıkarabilir. Lisdoonvarna’nın çöpçatanlık festivali 2-30 Eylül tarihlerinde gerçekleşecek.

Çöpçatanlık festivalinin spin-off’u olan The Outing adlı LGBT festivali de 10-12 Şubat 2023 hafta sonu düzenlenecek.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’nın Yarısı Kuraklık Tehdidi Altında

Avrupa Kuraklık Gözlem Dairesi’nin hazırladığı ilgili rapora göre, 10 Ağustos itibarıyla kıtanın yüzde 47’lik bölümü kuraklık tehlikesi altında. Avrupa’nın yüzde 17’lik kısmında ise söz konusu tehdidin çok ağır ve endişe verici boyutta olduğu bildirildi.

Uzmanlar tarafından hazırlanan bir rapor Avrupa’nın nerede ise yarısının kuraklık tehdidi alında olduğunu ortaya koydu. Avrupa Kuraklık Gözlem Dairesi’nin hazırladığı ilgili rapora göre, 10 Ağustos itibarıyla kıtanın yüzde 47’lik bölümü kuraklık tehlikesi altında. Avrupa’nın yüzde 17’lik kısmında ise söz konusu tehdidin çok ağır ve endişe verici boyutta olduğu bildirildi.

Avrupa Birliği (AB) Komisyonu’na bağlı bir kurum olan Kuraklık Gözlem Dairesi, yaşanan kuraklığın tarımda pek çok ürünün hasadını son derece olumsuz etkilediğini; bunların içinde de en fazla etkilenenlerin mısır, soya fasulyesi ve ayçiçeği olduğunu aktardı.

Dairenin Pazartesi günü kamuoyu ile paylaştığı raporda, Avrupa’nın pek çok bölgesini sene başından bu yana etkisi altına alan kuraklığın, Ağustos ayı başından itibaren daha da ağırlaştığı ve kötüleştiği bildirildi. Buna sebep olarak, yağısların azalması ve Mayıs ayından bu yana yaşanan sıcak hava dalgaları gösteriliyor. Kuraklık nedeniyle ayrıca bir yandan nehirler kururken, diğer yandan enerji santrallerinde de aksaklıklar yaşandığı raporda yer aldı.

Kuraklıktan etkilenen Avrupa ülkeleri

Avrupa Kuraklık Gözlem Dairesi’nin raporuna göre, kuraklık tehlikesinin en fazla arttığı Avrupa ülkeleri, İtalya, İspanya, Portekiz, Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Lüksemburg, Romanya, Macaristan, Sırbistan’ın kuzeyi, Ukrayna, Moldova, İrlanda ve Birleşik Krallık. 2022 yılının henüz bahar aylarında kuraklık tehlikesi yaşayan İtalya’nın kuzeyi, Fransa’nın güneydoğusu ve Macaristan ile Romanya’daki bazı bölgelerde durumun daha da kritik bir hale geldiği söz konusu raporda vurgulanırken, özellikle Akdeniz’in batısında hava sıcaklığının Kasım ayına kadar mevsim normallerinin üzerinde seyredeceği öngörüsünde bulunuldu.

Son günlerde görülen yağışların Avrupa’nın bazı bölgelerindeki kuraklığı bir nebze azaltmış olabileceği de belirtilirken, bazı bölgelerde ise bu yağışlarla birlikte gelen fırtınaların, yağışların olumlu etkisini azaltan zararlara ve kayıplara yol açtığı bildirildi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Yeni Sezonun Şampiyonluk Tahminleri Açıklandı: Fenerbahçe

Uluslararası Spor Araştırmaları Merkezi (CIES), Süper Lig ile Avrupa’nın en büyük 5 liginin de aralarında olduğu 27 ülkenin tahmini şampiyonları ve küme düşme adaylarını açıkladı.

Independent Türkçe’den Mehmet Altunkılıç’ın aktardığına göre, araştırmada takımların son 2 sezondaki performansları, kurulan kadrolar, yapılan transfer harcamaları ve istatistikleri baz alındı.

Rapora göre Süper Lig’in yanı sıra Serie A’da şampiyonlar bu sezon değişirken Bundesliga, Ligue 1, Premier Lig ve La Liga’da geçen sezon yaşanan senaryonun tekrar edeceği ön görülüyor.

“Fenerbahçe, Trabzonspor’u geçerek şampiyon olur”

Bu sezon iddialı kadro kuran ve takımın başına Jorge Jesus’u getiren Fenerbahçe’nin bu sezon Süper Lig’de Trabzonspor’un önünde şampiyonluk ipini göğüsleyeceği öne sürüldü.

Güncel kadrosu 180 milyon euronun üzerindeki sarı-lacivertlilerin en değerli oyuncuları Altay Bayındır, Diego Rossi, Joao Pedro, Attila Szalai ve Ferdi Kadıoğlu.

Fenerbahçe’nin ardından geçen yılın şampiyonu Trabzonspor’un puan tablosunda ikinci sırada yer alacağı tahmin edildi.

126 milyon euro ile ligin en değerli ikinci ekibi olan bordo-mavililerin en pahalı oyuncuları Uğurcan Çakır, Abdülkadir Ömür, Trezeguet ve Anastasios Bakasetas.

CIES’in tahminine göre Valerian Ismael yönetimindeki Beşiktaş, Fenerbahçe ve Trabzonspor’un ardından ligi üçüncü sırada bitirirken, Süper Lig’in en değerli ikinci ekibi olan Galatasaray ise 4. basamakta tamamlayacak.

Rapora göre Süper Lig’den küme düşecek takımlar ise İstanbulspor, Ümraniyespor, Giresunspor ve Ankaragücü.

Serie A’da da şampiyon değişiyor

Geçen sezon Milan’ın şampiyon olarak tamamladığı İtalya Serie A’da bu yıl zirvenin sahibinin Inter olacağı öngörüldü.

610 milyon euro ile İtalya’nın en pahalı kadrosuna sahip olan mavi-siyahlı ekipte Lautaro Martinez, Romelu Lukaku, Nicolo Barella, Milan Skriniar ve Alessandro Bastini öne çıkan oyuncular.

Geçen yılın şampiyonu Milan ise bu yıl Inter’in ardından ikinci sırada konumlanıyor.

Inter’den sonra ligdeki en değerli ikinci ekip olan Milan’da Rafael Leao, Theo Hernandez, Tomori ile Tonali en pahalı futbolcular olarak dikkat çekiyor.

Geçen yıl yapılan raporda şampiyonun Inter olacağı öngörülse de zirvenin sahibi Milan olmuştu.

Serie A’da üçüncünün Napoli, dördüncünün ise Juventus’un olacağı ileri sürüyor.

İtalya’da Lecce, Salernitana ve Cremonese ise küme düşecek takımlar.

4 ligde şampiyonlar değişmiyor

CIES’in her yıl gerçekleştirdiği muhtemel şampiyonlar raporunda Premier Lig, La Liga, Ligue 1 ve Bundesliga’da şampiyonlar bu sezon da değişmedi.

Premier Lig’de bu sezon için Manchester City’nin son iki sezonda olduğu gibi bu sezonda zirvede olacağı aktarıldı. Liverpool’un ikinci, Chelsea’nin ise üçüncü olacağı belirtildi.

La Liga’da geçen yılın şampiyonunu doğru tahmin eden CIES, bu yıl da İspanya’da Real Madrid’in şampiyon olacağını tahminlerine ekledi. Atletico Madrid’in ikinci olacağını açıklayan raporda ekonomik sıkıntılarla uğraşan Barcelona’nın üçüncü olacağı savunuluyor.

Almanya’da son 10 yılı zirvede tamamlayan Bayern Münih, bu sezon da favori olarak görünüyor. Borussia Dortmund ikinci, Leipzig üçüncü, Bayer Leverkusen ise dördüncü sırada.

Fransa’da ise son 10 sezonda 8 kez şampiyonluk yaşayan Messi, Neymar ve Mbappe’nin forma giydiği PSG, 2022-23 sezonunda da Ligue 1’in şampiyonluk adayı.

Ligue 1’de Monaco’nun ikinci, Marsilya’nın üçüncü olacağı tahminlere eklendi.

CIES, Premier Lig, Bundesliga, Ligue 1 ve La Liga’da geçen yıl tahminlerinde yanılmamıştı.

Paylaşın

Avrupa’da Kuraklık Ve Su Kıtlığı Alarmı

Avrupa Birliği (AB) Avrupa Kuraklık Gözlemevi’nin verilerine göre, bu seneki yaz koşullarından hayli etkilenen Avrupa kıtasında su seviyeleri düştü. Su seviyesinin düşmesine bağlı olarak bazı bölgelerde su kıtlığı yaşanmaya başladı.

Kuraklık göstergelerine göre temmuz ayından itibaren kıtanın yüzde 45’sinde kuraklık düzeyi “uyarı verici”, yüzde 17’sinde de “alarm verici” düzeye çıktı.

İklim krizi nedeniyle rekor seviyelere çıkan hava sıcaklığı Fransa, İspanya, İtalya ve Hollanda’da birçok akarsu yatağının kaynağını kuruttu.

“Kuraklık devam edecek”

Gözlemevi yetkilileri, ağustos ve eylül ayı boyunca Avrupa kıtasında kuraklığın devam edeceğini beklediklerini duyurdu. Bu durumun kuraklığı gittikçe arttıracağı ve ayrıca tarım, enerji ve su teminini de ciddi şekilde etkileyeceği belirtildi.

AB’nin Copernicus İklim Değişikliği Servisi ise yağışların azlığı ve yüksek sıcaklıklara bağlı çıkabilecek orman yangınları açısından da kıta genelindeki tehlikelere karşı uyardı.

İspanya’da ülkenin en sıcak ayı

Devlet Meteoroloji Ajansı’nın (Aemet) verilerine göre, İspanya’da bu yılın temmuz ayı 26,6 dereceyle “ülkede şimdiye kadar tespit edilen en sıcak ay” olarak kayıtlara geçti.

Aemet, 1981-2010 yıllarındaki temmuz aylarına göre kıyaslama yapıldığında, ortalama sıcaklığın 2,7 santigrat derece arttığını ve bunun Temmuz 2015’te kırılan son sıcaklık rekorunun 0,2 derece üzerinde olduğunu bildirdi.

Carlos III Sağlık Enstitüsü de 1-29 Temmuz döneminde beklenenden 9 bin 687 daha fazla ölüm kaydedildiğini ve bunlardan 2 bin 124’ünün aşırı sıcaklıklara bağlı olduğunu açıkladı.

Son 15 yılın en kurak ayı

Bu yılın temmuz ayı son 15 yılın en kurak ayı oldu. İspanya genelinde temmuzda ortalama yağış, normal değerlerin yarısına inerken; “2005 ve 2007 temmuzlarının ardından en az yağışlı üçüncü dönem” olarak tespit edildi.

Kuraklık sorununun en çok Galisya, Endülüs ve Katalonya bölgelerinde yaşandığını aktaran yetkililer, temmuz sonu itibariyle ülke genelinde baraj ve göletlerdeki su doluluk oranının yüzde 40’lara indiğini duyurdu.

Kuraklığa karşı yerel yönetimler, farklı önlemler alırken; bazı yerlerde plajlardaki duşların kapatılması, temel ihtiyaçların dışında su kullanımının kısıtlanması, kişi başına günlük su tüketiminin sınırlandırılması gibi kararlar açıklandı.

Bask bölgesindeki Bilbao kentinde de kuraklıktan en fazla etkilenen yerlere teknelerle su taşınmaya başlandı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Rusya, Ukrayna Üzerinden Avrupa’ya Petrol Sevkiyatını Durdurdu

Rusya’nın komşusu Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaş, 167. gününde devam ediyor. Rusya’nın petrol boru hattı temsilcisi Transneft, Rusya petrolünün Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkinin durdurulduğunu açıkladı.

Konuyla ilgili yazılı açıklama yapan Transneft, Rusya petrolünü Ukrayna üzerinden Macaristan, Slovakya ve Çekya’ya taşıyan Drujba hattının güney kolu için Ukrtransnafta şirketine ön ödeme yapılmasının gerektiğini, fakat son ödemelerin Transneft’e geri döndüğünü söyledi.

Avrupa Birliği’nin (AB) Ukrayna’nın işgali sebebiyle Rusya’ya uyguladığı yaptırımlar nedeniyle ödemenin yapılamadığını aktaran Transneft, gerekli ödemenin gerçekleşmemesi üzerine Ukrtransnafta’nın Transneft’e sevkiyat hizmeti sağlamayı durdurduğunu açıkladı.

Buna göre, Rusya petrolünün Ukrayna üzerinden Macaristan, Slovakya ve Çekya’ya sevkiyatı 4 Ağustos itibarıyla durduruldu.

Transneft’ten yapılan açıklamada ayrıca şirketin Drujba hattının diğer kollarındaki sevkiyatının devam ettiği, Belarus üzerinden Polonya ve Almanya yönündeki sevkiyatlarda sorun yaşanmadığı belirtildi.

ABD, anti-radar füzesi gönderdiğini kabul etti

Öte yandan, Ukrayna’ya 1 milyar dolarlık yeni askeri yardım paketi açıklayan ABD, Ukrayna uçaklarının Rusya radar sistemlerini hedef alabilmesi için anti-radar füzeleri gönderdiğini ilk kez kabul etti.

CNN International’ın aktardığına göre, ABD Savunma Bakanlığı Savunma Politikalarından Sorumlu Müsteşarı Colin Kahl, ABD’nin Ukrayna’da kullanılması için “bir miktar” füze gönderdiğini söyledi.

Kahl, ne tür anti-radar füzesinin gönderildiği, kaç adet füzenin sağlandığı veya ne zaman gönderildiğine dair detay vermedi.

Daha önceki askeri yardımlarda söz konusu füzenin gönderildiği açıklanmasa da Kahl, Ukrayna’nın hava kuvvetlerinin güçlü kalmasını sağlamak için pek çok destek sağladıklarını söyledi.

ABD’nin, Ukrayna’ya Sovyet döneminden kalma Mig-29 savaş uçaklarının yedek parçaları gönderdiğine dikkati çeken Kahl, gönderilen füzelerin Rus radarları ve sistemleri üzerinde etkileri olabileceğini kaydetti.

Toplam 9,8 milyar dolarlık askeri yardım

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken da dün (8 Ağustos) yaptığı açıklamada, ABD ordusunun envanterinden Ukrayna’ya verilmek üzere 1 milyar dolarlık silah ve mühimmatın ayrıldığını açıklamıştı.

Dışişleri Bakanlığı, konuyla ilgili yazılı açıklamasında, Ağustos 2021’den bu yana ABD’nin Ukrayna’ya 18 defada toplam 9,8 milyar dolarlık silah ve mühimmat sağladığını, en son yapılacak 1 milyar dolarlık yardımın ise tek seferdeki en büyük yardım paketi olacağını kaydetti.

Blinken, açıklamasında şöyle dedi:

“ABD, Rusya’nın saldırganlığına karşı Ukrayna’nın egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunmasını desteklemek için hayati güvenlik yardımı sağlamada 50’den fazla ülkeden müttefik ve ortakla birlikte hareket ediyor.

“Bu savaş uzadıkça, Ukrayna ordusunun ve halkının cesareti ve gücü daha da belirgin ve olağanüstü hale geliyor.

“Birlikte, Ukrayna ile yakın şekilde istişare etmeye ve savaş alanında fark yaratmak ve Ukrayna’nın müzakere masasındaki nihai konumunu güçlendirmek için dikkatlice ayarlanmış ilave mevcut sistemleri ve yetenekleri artırmaya devam edeceğiz. Ukrayna ile birlik içerisindeyiz.”

2 tahıl gemisi daha Ukrayna’dan hareket etti

Ukrayna, Rusya, Birleşmiş Milletler (BM) ve Türkiye’nin 22 Temmuz’da İstanbul’da imzaladığı tahıl koridoru anlaşması ile birlikte Ukrayna limanlarından başlayan tahıl sevkiyatı da devam ediyor.

Türkiye Milli Savunma Bakanlığı, konuyla ilgili bugün yaptığı açıklamada, tahıl taşıyan iki geminin daha Ukrayna’dan ayrıldığını duyurdu.

Bakanlığın açıklamasına göre, Güney Kore’ye 64 bin 720 ton mısır taşıyan Liberya bayraklı “Ocean Lıon” isimli gemi ve İstanbul’a 5 bin 300 ton dökme ayçiçeği küspesi taşıyan Türkiye bayraklı “Rahmi Yağcı” isimli gemi bu sabah Çornomorsk’tan hareket etti.

Gece saatlerinde İstanbul Ahırkapı açıklarına demirleyen dört geminin denetlemesi de ilerleyen saatlerde gerçekleştirilecek.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Emeklilikte Yaşa Takılanlar: Türkiye Ve Avrupa’da Durum Ne?

Türkiye’de seçimlere bir yıldan az bir süre kalırken emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) bir kez daha gündemde. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı bünyesinde EYT’lilerle ilgili çalışma grubu oluşturuldu. 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresi 22,6 yıl. OECD ortalaması 21,6, Avrupa Birliği (AB) ortalaması ise 21,7 yıl. Ancak Türkiye, haftalık çalışma süresinin en uzun olduğu ülkelerin başında geliyor.

Türkiye’de işgücü piyasasından çıkış yaşı 60 olurken bu sayı OECD’de 63,1.

Peki, OECD ülkelerinde emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresi ne kadar? Emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresi hangi ülkelerde en yüksek?

OECD verileri “emeklilikte beklenen yıllar”ı gösteriyor. Anlamı ise işgücü piyasasından fiili çıkış yaşından sonra yaşam beklentisi. Buna göre 2020 yılında emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresi en yüksek 25,7 yıl ile Yunanistan’da çıktı. İspanya 25,4 sene ile ikinci ve Fransa 25,3 sene ile üçüncü durumda.

Emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresinin en düşük olduğu OECD ülkesi ise 17,1 sene ile Letonya. Bu ülkeyi Meksika (18,3 sene) ve Estonya (18,7 sene) takip ediyor.

OECD ortalamasının 21,6 sene olduğu bu süre diğer bazı ülkelerde şöyle: Belçika 24,2 yıl, Hollanda 21,9 yıl, Almanya 21,6, İngiltere 21,4 yıl, İsrail 20,9 yıl ve ABD 19,9 yıl.

Emeklilikte beklenen ortalama yaşam süresi cinsiyete göre önemli değişim gösteriyor. Türkiye’de erkeklerde bu süre 20,2 sene iken kadınlarda 25,1 yıl. OECD ortalaması ise erkeklerde 19,5 yıl ve kadınlarda 23,8 sene. Ülke hesapları ise kadın ve erkek ortalamaların ortalamasına dayanıyor.

İşten çıkış yaşı kaç?

İş gücü piyasasından fiili çıkış yaşına bakıldığında Türkiye’de işgücü piyasasından çıkış yaşı 60. Türkiye 39 ülke içinde 36. sırada.

Bu yaşın en düşük olduğu Yunanistan ile arasında yarım yıl var. İşgücü piyasasından çıkış yaşının en düşük olduğu ülke 59,5 yaş ile Yunanistan.

OECD ortalaması ise 63,1 yaş. Zirvede ise 67,5 yaş ortalaması ile Japonya var. Yeni Zelanda 67 yaş ile onu takip ediyor.

Diğer bazı ülkelerde işgücü piyasasından çıkış yaşı şöyle: ABD 64,8; Meksika 64,3; İngiltere 63,5; Almanya 63,1 ve Fransa 60,6.

Avrupa’da ortalama çalışma hayatı süresinin en düşük olduğu ülke Türkiye

Öte yandan, Avrupa’daki 35 ülke içinde ortalama çalışma ömrünün en düşük olduğu ülke Türkiye. Eurostat verilerine göre Türkiye’de ortalama çalışma hayatı süresi 2019 yılında 29,3 yıl iken bu oran Avrupa Birliği’nde (AB) ortalama 35,9 sene.

Türkiye ortalama çalışma hayatı süresinin en kısa olduğu ülke olmasına rağmen son 10 senedeki hızlı artış dikkat çekiyor. Ortalama çalışma süresi 2009 yılında 25,1 sene iken bu 2019’da 29,3 yıla çıktı.

Türkiye haftalık ortalama çalışma saatinde ise OECD ülkeleri içinde üst sıralarda yer alıyor.

OECD’nin 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de istihdamdakiler haftalık ortalama 45,6 saat çalışıyor. Zirvedeki Kolombiya’da ise bu oran 47,6 saat iken OECD ortalaması 37.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Avrupa’nın Son Pandasının Bulgaristan’da Yaşadığı Ortaya Çıktı

Pandaların Avrupa’yı en son ne zaman dolaştığını yakın zamanda bir müze koleksiyonunda yeniden keşfedilen bir çift diş ortaya çıkardı. Fosiller yıllarca incelenmeyi beklemişti.

Araştırmacılar, yaklaşık 40 yıldır depoda tutulan dişleri incelediklerinde, fosillerin daha önce hiç görülmemiş, Avrupalı bir panda türüne ait olduğunu keşfetti.

Modern dev pandaların yakın akrabası olduğu tespit edilen yeni tür, kıtada yaklaşık 6 milyon yıl önce yaşadı ve muhtemelen Avrupa’nın son pandasıydı.

Bir üst köpek dişi ve bir üst azı dişinden oluşan iki parça fosil, ilk olarak 1970’lerin sonlarında Bulgaristan’ın kuzeybatısındaki bir bölgeden çıkarılmıştı.

Sonunda Sofya’daki Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’ne verilen fosiller yıllarca incelenmeyi beklemişti.

Araştırmacılar yakın zamanda dişleri inceledi ve bunların eski bir Avrupa pandasına ait olduğunu fark etti. Ancak fosiller, daha önce Avrupa’da tespit edilen panda türlerine ait diğer dişlere benzemiyordu.

Çoğu Avrupa panda türünün modern dev pandalardan (Ailuropoda melanoleuca) daha küçük dişleri vardı. Yani muhtemelen günümüz kuzenlerinden çok daha küçüklerdi.

Ancak Agriarctos nikolovi diye adlandırılan yeni türün dişleri, Avrupa pandaları için çok daha büyüktü ve büyük olasılıkla günümüz dev pandalara benzer boyuttaydı.

Dişler ayrıca, bazıları 10 milyon yıldan daha eski olan diğer Avrupalı panda fosillerinden çok daha yakın bir zamana tarihlendi. Bu da A. nikolovi’nin muhtemelen kıtada yaşayan son panda türü olduğunu gösteriyor.

Bulgaristan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi’nden paleontolog Nikolai Spassov, “Bu keşif, antik doğa hakkında hâlâ ne kadar az şey bildiğimizi gösteriyor” dedi.

Paleontolojideki tarihi keşiflerin bugün bile beklenmedik sonuçlara yol açabileceğini ortaya koyuyor.

Spassov, A. nikolovi’yle dev pandalar arasındaki boyut benzerliklerine rağmen, yeni tanımlanan türün “modern cinsin doğrudan atası olmadığını” ama bunların yakın akraba olduğunu söyledi.

Dişlerin ilk bulunduğu bölge, bir zamanlar bataklık ormanıydı. Bu, A. nikolovi’nin modern pandalardan çok daha çeşitli bir beslenme düzenine sahip olduğunu gösteriyor.

Araştırma ekibine göre bu hayvanlar, modern pandaların çok sevdiği bambu gibi yalnızca tek bir bitki türüyle kısıtlı kalmamıştı. Bunun yerine bir dizi yumuşak bitki örtüsüyle ziyafet çekiyordu.

Journal of Vertebrate Paleontology adlı hakemli bilimsel dergide yayımlanan araştırmada A. nikolovi’nin iklim değişikliği nedeniyle yaşam alanları ve beslenme düzenleri etkilediği için yok olmuş olabileceği ifade edildi.

Araştırmacılar, A. nikolovi’nin yaklaşık 6 milyon yıl önce ortaya çıkan bir olay karşısında özellikle savunmasız kaldığını belirtti: Akdeniz’in neredeyse tamamen kuruduğu ve karasal ekosistemlerin ciddi etkilendiği “Messinian tuzluluk krizi”.

Ekibe göre eski panda türünün yaşadığı bataklık ormanları muhtemelen bu olay nedeniyle çok daha kuru ve sıcak hale geldi. Bu da bitkilerin büyümesini zorlaştırdı ve pandaları aç bıraktı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Kara Ölüm’ün Kaynağının Neresi Olduğu Gizemi 675 Yıl Sonra Çözüldü

Avrupa, Orta Doğu ve Afrika nüfusunun yüzde 60’ının ölümüne neden olan Kara Veba’nın kaynağı 675 yıl sonra bulundu. Mezar yerindeki kalıntılardan elde edilen DNA’ları inceleyen araştırmacılar, salgının Kırgızistan’dan yayıldığı sonucuna vardı. 

Kara Veba veya Kara Ölüm olarak bilinen salgın,1346 ile 1353 arasındaki 8 yıllık dönemde 3 kıtada milyonlarca can kaybına neden oldu. Salgının kaynağına dair çeşitli teoriler ortaya atılsa da kesin bir sonuca varılamadı.

Salgının kaynağına ilişkin yapılan araştırmalardan sonuncusu Nature dergisinde yayımlandı. Araştırma ekibinden İskoçya’daki Stirling Üniversitesi bilim insanı Philip Slavin, “Kara Ölüm’ün kökeni hakkındaki asırlık tartışmaları sona erdirmeyi başardık” dedi.

İskoç bilim insanı Slavin, Kırgızistan’ın kuzeyinde 1338-39 yıllarında ani ölümlerin anlatıldığı 1890 tarihli bir çalışmada ip ucu yakaladıklarını söyledi. Kara Veba’dan 7-8 yıl öncesine dair anlatının peşine düşen Slavin, antik DNA’ları inceleyen uzmanlardan oluşan bir ekip kurarak bölgeye gitti.

Ekipte yer alan Tuebingen Üniversitesi’nden araştırmacı Maria Spyrou, bölgede gömülen 8 kişinin dişlerine ulaşmayı başardıklarını söyledi. Spyrou, dişlerin birçok kan damarı içerdiği için ölüme neden olabilecek kan yoluyla bulaşan patojenleri tespit etme şansının yüksek olduğunu ifade etti.

Araştırmacılar, DNA dizilimini ortaya çıkardıktan sonra sonucu binlerce mikrobiyal genomdan oluşan bir veri tabanıyla karşılaştırdı. Araştırmacı Spyrou, DNA incelemesi sonucu kara veba olarak bilinen Yersinia pestis bakterisine rastladıklarını açıkladı.

Araştırma ekibinde yer alamayan Yeni Zelanda Otago Üniversitesi’nde Michael Knapp ise çalışmanın küçük bir örneklem üzerinden yapıldığını ifade ederek ‘kaçınılmaz sınırları’ olduğunu kaydetti.

Veba ve tedavisi

Veba, dağ sıçanı gibi memelilerde bulunan ve hayvanlardan insanlara bulaşabilen Yersinia pestis bakterisinin neden olduğu bir hastalık. Hıyarcıklı veba ise hastalığın en yaygın şekli ve enfekte bir pirenin ısırmasından kaynaklanıyor.

Kara vebaya neden olan üç formdan biri olan bubonik veba, vücuda girdikten sonra 2-8 günlük kuluçka süresini takiben lenf bezlerinin şişmesi, ağrıması, yüksek ateş, titreme ve öksürükle kendini gösteriyor.

Kara veba veya kara ölüm olarak da bilinen bubonik veba, ilk belirtiler ortaya çıktığında derhal antibiyotik ile tedavi edilmezse yüzde 90 oranında ölümle sonuçlanıyor. “Kara Ölüm” olarak da bilinen hıyarcıklı vebanın, Orta Çağ’da Avrupa’da 50 milyon insanın yaşamını yitirmesine neden olduğu biliniyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Rusya, Avrupa’ya Giden Doğalgaz Vanalarını Kısıyor

Rusya, doğalgaz ödemelerinin kendi para birimi olan Ruble’yle yapılması şartına uyulmadığı gerekçesiyle Avrupa’ya verdiği doğalgazı kısmaya devam ediyor. Son olarak Rus gaz şirketi Gazprom tarafından yapılan açıklamada, Ruble şartını yerine getirmeyerek dostane davranmayan ülkelere gaz akışının kesileceği belirtildi.

Bu kapsamda Rusya’nın Hollanda gaz şirketi GasTerra, Danimarka gaz şirketi Orsted ve Almanya’ya gaz satışı yapan Shell şirketine gaz vermeyi durduracağı açıklandı. Gazprom tarafından yapılan açıklamada bu şirketlere gaz sevkiyatının 1 Haziran tarihi itibariyle durdurulacağı belirtildi.

Hollanda gaz şirketi GasTerra da yaptığı açıklamada, Ekim ayına kadar Gazprom’dan alacağı 2 milyar metreküplük gaz için başka bir yerle anlaşma yaptıklarını duyurdu.

Danimarka’nın Orsted şirketi de şu aşamada bu kesintinin kendilerini olumsuz etkileyecek bir durumu olmadığını kendilerinin de Avrupa pazarındaki alternatifleri değerlendireceklerini açıkladı. Şirket CEO’su Mads Nipper, bu yönde bir gelişme olacağını tahmin ettiklerini ve önlem aldıklarını ifade etti.

Almanya’ya Rusya gazını taşıyan Kuzey Akım boru hattında gaz akışının dün itibariyle yavaşladığı belirtildi. Bunun Hollanda’ya uygulanacak gaz satışı kesintisi olduğu ifade ediliyor.

Öte yandan önümüzdeki kış ayları gelmeden Avrupa ülkeleri doğalgaz depolarını doldurmanın alternatif yollarını arıyor. Avrupa ülkelerinin doğalgaz ihtiyacının yüzde 40’ı Rusya tarafından temin ediliyor.

Rusya’nın gaz satışını durdurma kararı aldığı Hollanda’nın stoklarının yüzde 36 Danimarka’nın da yüzde 55 oranında dolduğu olduğu belirtiliyor.

Moskova hali hazırda Ruble para birimiyle ödeme yapmayı reddetikleri gerekçesiyle Bulgaristan, Polonya ve Finlandiya’ya gaz akışını kapatmış durumda.

Yaşanan bu gelişmeler uluslararası piyasalarda doğal gaz fiyatlarının yükselmesine neden oluyor. Dün de AB üyesi ülkelerin liderleri Rusya’dan alınan petrolde üçte ikiye varan oranlarda kesintiye gidileceğini ve Rusya’ya bu konuda ambargo uygulanacağını açıklamışlardı.

Paylaşın