Türkiye, Avrupa’da İşsizlik Oranının En Yüksek Olduğu 3. Ülke

Avrupa Birliği (AB) İstatistik Kurumu (Eurostat) verilerine göre, Türkiye işsizlikte Avrupa’nın ilk üç ülkesinden birisi. Zirvede yüzde 14 ile İspanya yer alırken, Yunanistan yüzde 13,2 ile ikinci sırada yer alıyor. Türkiye ise, yüzde 12,1 ile üçüncü sırada.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı son verilere göre mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ağustosta yüzde 12,1 oldu. Geçtiğimiz yıl aynı dönem bu oran yüzde 13 idi. Türkiye’de işsizlik temmuz ayına göre değişmedi.

AB İstatistik Kurumu’nun (Eurostat) verilerine göre Türkiye işsizlikte Avrupa’nın ilk üç ülkesinden birisi. 27 AB ülkesinin ortalaması ağustosta yüzde 6,8 oldu. Zirvede yüzde 14 ile İspanya var. Yunanistan yüzde 13,2 ile ikinci sırada yer alıyor. Türkiye yüzde 12,1 ile üçüncü sırada.

Zirvedeki üç ülkeden sonra sıralama şöyle: İtalya (yüzde 9,3), İsveç (yüzde 8,8), Fransa (yüzde 8), Hırvatistan (yüzde 7,6), Litvanya (yüzde 7,2), Finlandiya (yüzde 7,2) ve Letonya (yüzde 7,1).

22 ülke AB ortalamasının altında

Eurostat verilerine göre 22 ülkede işsizlik oranı AB ortalamasının altında yer alıyor. Bu kadar ülkenin AB ortalamasının altında yer almasının sebebi zirvedeki üç ülkenin ortalamayı yukarıya çekmesi. Bazı ülkelerdeki işsizlik oranları şöyle: Belçika (yüzde 6,4), Avusturya (yüzde 6,1), Bulgaristan (yüzde 5,6), Romanya (yüzde 5,2) ve İngiltere (yüzde 4,5).

En düşük Çekya ve Hollanda’da

İşsizliğin en düşük olduğu ülke ise yüzde 2,9 ile Çekya. Bu ülkeyi yüzde 3,2 ile Hollanda ve Malta takip ediyor. İşsizlik oranı Polonya (yüzde 3,4) ve Almanya’da (yüzde 3,6) yüzde 3’ün altında yer alıyor.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Avrupa’da Her Beş Kuş Türünden Biri Yok Olma Tehlikesiyle Karşı Karşıya

Çevrelerindeki değişikliklere karşı en hasas canlılardan olan kuşlar, tehlike altındaysa, muhtemelen hepimiz tehlike altındayız. BirdLife International’a göre, Avrupa’da her beş kuş türünden biri şu anda yok olma tehdidiyle karşı karşıya.

Haber Merkezi / BirdLife International, Avrupa’da 50’den fazla ülkede bulunan 544 kuş türünün bölgesel olarak yok oluşunun bir incelemesi olan Avrupa Kuşların Kırmızı Listesini yayınladı. Rapor, binlerce uzman ve gönüllü tarafından toplanan verilere dayanarak hazırlandı. BirdLife International’ın 1994, 2004 ve 2015’teki raporlarının ardından bu dördüncü raporudur.

Büyüyen bir kriz

Rapora göre, Avrupa genelinde, kuş türlerinin yüzde 13’ü (71 tür) tehdit altında, yaklaşık yüzde 2’si (8 tür) kritik tehlike altında, yaklaşık yüzde 3’ü (15 tür) tehlike altında ve yaklaşık yüzde 9’u (48 tür) hassas durumda. Diğer yüzde 6’lık (34 tür) tehdit altında olarak kabul edilirken, beş türünde bölgesel olarak yok olmuş durumda.

2004’teki rapordan bu yana 84 tür için değişiklikler kaydedildi. Raporda, bu 84 türün 37’si daha yüksek bir yok olma riski kategorisine alınırken, 47 tür için daha düşük bir yok olma kategorisinde sınıflandırıldı.

Raporda, Avrupa’daki kuş popülasyonundaki azalmanın ana nedenleri arasında, arazi kullanımındaki büyük ölçekli değişiklik, yoğun tarım uygulamaları, deniz kaynaklarının aşırı kullanımı, iç suların kirlenmesi, sürdürülemez orman uygulamaları ve altyapının yer aldığı belirtildi.

“Çözüm var”

BirdLife Europe Tür Koruma Görevlisi Claire Rutherford, “Avrupa’daki kuş popülasyonları, esas olarak yaşam alanlarını kaybettikleri için düşüyor ve bunun için çözümler var. Avrupa’da kalan birkaç doğal habitatın korunmasının yanı sıra büyük ölçekli restorasyon çalışmaları, yalnızca kuşların hayatta kalmasına yardımcı olmakla kalmayacak, aynı zamanda insanlığın hayatta kalmasına da yardımcı olacak” dedi.

Paylaşın

CHP’li Ağbaba: Türkiye, Avrupa’nın köle pazarına döndü!

CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba, Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat)’ın açıkladığı “2021 yılı asgari verilerine” göre Türkiye’nin Avrupa Birliği ülkeleri arasında asgari ücretin en düşük olduğu sondan ikinci ülke olmaya devam ettiğini belirterek, “Türkiye’de işgücü piyasasını Avrupa’nın köle pazarına dönüştüren AKP anlayışı, Avrupa’ya ‘bize yatırım yapın, işçilik Çin’den ucuz’ diye yalvarıyor ama buna rağmen yabancı yatırımcıyı ülkeye çekemiyor” dedi.

Avrupa Birliği İstatistik Ofisi (Eurostat)’ın açıkladığı “2021 yılı asgari verilerini” değerlendiren CHP’li Ağbaba, asgari ücretteki artışın zamlar ve enflasyon karşısında erdiğini ifade ederek şu ifadeleri kullandı;

“Türkiye’de asgari ücret, yıl sonunda yapılan artış sonrası brüt 3.577 lira, net 2.825 lira olarak yükseltildi. Bugünkü kurla baktığımızda asgari ücret brüt 420 Euro, net 331 Euro ediyor. Enflasyon ve vergi zamlarında Avrupa lideri olan Türkiye, 420 Euro ücretle en düşük asgari ücret sıralamasında liderliğe oynamaya devam ediyor. AB İstatistik Ofisi’nin verilerine göre tüm Avrupa’da salgın sonrası asgari ücretin alım gücünde önemli artış görülürken Türkiye’de asgari ücret artışı daha cebe girmeden zamlar ve enflasyon karşısında eridiğini görüyoruz. Avrupa dışında ABD’de asgari ücret brüt 1024 Euro olarak açıklandı. Türkiye’nin asgari ücrette karşılaştırma yapılamayacak kadar kötü durumda olduğunu görüyoruz. Asgari ücret sıralamasında sondan ikinci olan Türkiye’nin ayrıca ‘en yüksek enflasyon sıralamasında’ da açık ara Avrupa birincisi olduğunu unutmamak gerekiyor.

Asgari ücret 5 yılda 92 Euro eridi!

Asgari ücret sıralamasında Romanya, Çekya, Estonya, Polonya gibi ülkelerin yanı sıra krizdeki Yunanistan ve İspanya bile ülkemizin çok önünde, çalışanına kat be kat daha fazla asgari ücret veriyor. Macaristan çalışanına 442 Euro, Romanya 458 Euro, Polonya 614 Euro, Yunanistan 758 Euro, İspanya 1108 Euro asgari ücret veriyor. Bir tek Bulgaristan dışında, diğer tüm Avrupa ülkeleri Türkiye’ye fark atmış durumda. Brüt olarak değil, net olarak ücret hesapladığımızda rakamlar daha da kötü hale geliyor. Asgari ücretten vergi alan, zam ve enflasyon karşısında bu kadar güçsüz bırakan başka bir ülke yok. Ayrıca yıllara göre baktığımızda da asgari ücretin 5 yılda 92 Euro eridiğini görüyoruz. Bu rakamlar, ‘Avrupa bizi kıskanıyor’ diyenlerin Türkiye’de işgücü piyasasını içler acısı tablosunu ortaya koyuyor.

Türkiye, köle pazarına döndü!

Türkiye’de işgücü piyasasını Avrupa’nın köle pazarına dönüştüren AKP anlayışı, Avrupa’ya ‘bize yatırım yapın, işçilik Çin’den ucuz’ diye yalvarıyor ama buna rağmen yabancı yatırımcıyı ülkeye çekemiyor. İmalat sanayide saatlik işçi maliyetiyle Türkiye yine Avrupa’da liderliğe oynuyor. Eurostat’ın verilerinde yine çalışma saati bakımından Türkiye’nin Avrupa lideri olduğu da dikkatten kaçmamalıdır. İşçilerimiz 1800’ler Avrupası’nda olduğu gibi uzun saatler boyu, iş kazasına karşı koruması olmadan, güvencesiz ve sudan ucuz gelirle çalıştırılmaktadır. İktidarın ‘azami kölelik, asgari sefalet’ anlayışını değiştirmek de bizlere nasip olacaktır.

CHP’li Ağbaba, Avrupa’da 2021 yılı asgari ücretini de paylaştı.

Paylaşın

İstanbul: Rumeli Hisarı

Rumeli Hisarı; İstanbul’un Avrupa Yakası’ndki Sarıyer İlçesi sınırları içerisinde yer alır. Fatih Sultan Mehmet tarafından Anadolu Hisarı’nın tam karşısına inşa ettirilmiştir.

Hisar, boğazın kuzeyinden gelebilecek saldırıları engellemek amacıyla yaptırılmıştır. Anadolu Hisarı’nın inşasına 15 Nisan 1452’de başlanmış 31 Ağustos 1452’de tamamlanmıştır. Hisarın genişliği 120 metre, uzunluğu 250 metredir. Toplam dört kulesi, 13 burcu vardır.

Hisara giriş dört ana kapı ve bir küçük yan kapıdan sağlanmaktadır.  Dağ Kapısı, Dizdar Kapısı, Hisarpeçe Kapısı ve Sel Kapısı olmak üzere 4 ana ve Mezarlık Kapısı adlı bir küçük kapısı vardır.

Güneye bakan kulenin yakınında, cephane ve erzak mahzenlerine giden yolların ucunda, 2 gizli kapısı da bulunmaktadır. Biri tıkalı iki su mecrası, ikisi kaybolmuş üç çeşmesi vardır. Hisarın içindeki camiden günümüze yalnızca yıkık minaresi kalmıştır.

Mimar E. H. Ayverdiye göre hisarın yapımında yaklaşık olarak 300 usta, 700-800 işçi, 200 arabacı, kayıkçı, nakliyeci ve diğer tayfa çalışmıştır. 60,000 metrekare alanı kapsayan eserin kargir hacmi yaklaşık 57,700 metreküptür.  Hisarın büyük kuleleri birleştiren çevirme duvarlarının kuzeyden güneye uzunluğu 250 metre, doğudan batıya uzunluğu ise 125 metredir.

İstanbul’un kısa tarihi

İstanbul’un tarihi, Yenikapı Theodosius Limanı kazılarıyla gün ışığına çıkan Neolitik çağ yerleşimiyle, 8500 yıl geriye uzanmış, bu süreçte kentin geçirdiği kültürel, sanatsal, jeolojik değişim ve kent arkeolojisi hakkında yeni bir dönem açılmıştır. Şüphesiz, İstanbul’un tarihi ile ilgili en göze çarpan özelliği, Roma, Bizans ve Osmanlı İmparatorluğu gibi üç evrensel imparatorluğa başkentlik yapmış olmasıdır.

M.S. 4. yüzyılda Roma İmparatorluğu çok genişlemiş; İstanbul, stratejik konumundan dolayı, İmparator Büyük Konstantin tarafından Roma’nın yerine yeni başkent olarak seçilmiştir. Kent 6 yılı aşkın bir sürede yeniden düzenlenmiş, surlar genişletilmiş, tapınaklar, resmi binalar, saraylar, hamamlar ve hipodrom inşa edilmiştir. 330 yılında yapılan büyük merasimlerle, kentin, Roma İmparatorluğu’nun başkenti olduğu resmen açıklanmıştır.

Yakın çağın başladığı dönemde İkinci Roma ve Yeni Roma adları ile anılan kent, daha sonra “Byzantion” ve geç devirlerde Konstantinopolis olarak adlandırılmıştır. Halk arasında ise kentin adı tarih boyunca “Polis” olarak anıla gelmiştir. Büyük Konstantin’den sonraki imparatorların da şehri güzelleştirme çabalarının devam ettiği anlaşılmaktadır. Kentteki ilk kiliseler de Konstantin’den sonra inşa edilmiştir. Batı Roma İmparatorluğu’nun 5. yüzyılda çökmesi nedeniyle, İstanbul, uzun seneler Doğu Roma İmparatorluğu’nun (Bizans) başkenti olmuştur.

Bizans döneminde yeniden inşa edilen kent, surlarla tekrar genişletilmiştir. Günümüzdeki 6492 m. uzunluğundaki ihtişamlı şehir surları, İmparator Il. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. 6. yüzyılda nüfusu yarım milyonu aşan kentte, İmparator Justinyen idaresinde bir altın çağ daha yaşanmıştır. Günümüze kadar ulaşan Ayasofya, bu dönemin bir eseridir. 726-842 yılları arasında kara bir devir olan Latin egemenliği, 4. Haçlı seferinin 1204 yılında şehri istilası ile başlamış, tüm kilise ve manastırlar ile abidelere kadar şehir yıllar boyu talan edilmiştir. 1261’de idaresi tekrar Bizanslıların eline geçen kent, eski zenginliğine tekrar kavuşamamıştır.

İstanbul, 53 günlük bir kuşatma sonrası, 1453’te Türklerin eline geçmiştir. Fatih Sultan Mehmet’in savaş tarihinde ilk defa kullanılan iri boyutlardaki topları, İstanbul surlarının aşılmasının önemli bir sebebidir. Osmanlı İmparatorluğu’nun başkenti buraya taşınmış, ülkenin çeşitli yerlerinden getirilen göçmenlerle şehir nüfusu arttırılmış, boş ve harap olan şehrin imar çalışmalarına başlanmıştır. Şehrin eski halkına din hürriyeti ve sosyal haklar tanınarak, yaşamlarını sürdürmeleri sağlanmıştır. Fetihten yüzyıl sonra ise Türk Sanatı şehre damgasını vurmuş, kubbeler ve minareler şehir siluetine hakim olmuştur.

16. yüzyıldan itibaren Osmanlı Sultanlarının Halife olmalarından ötürü, İstanbul tüm İslam dünyasının da merkezi olmuştur. Sultanların idaresinde şehir tamamen imar edilmiş, büyüleyici bir atmosfere bürünmüştür. Eski akropolde kurulu Sultan Sarayı, Boğaziçi’nin ve Haliç’in eşsiz manzarasına hakim kılınmıştır. 19. yüzyıldan itibaren Batı dünyası ile sıklaşan temaslar sonrası, camiler ve saraylar, Avrupa mimarisi tarzında, Boğaziçi kıyılarına inşa edilmeye başlanmıştır.

Kısa sürede inşa edilen birçok saray, Osmanlı İmparatorluğu’nun son döneminin de sembolleridir. 20. yüzyılın başında, İstanbul, Osmanlı İmparatorluğu’nun sona ermesine şahit olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu parçalanırken ve iç ve dış düşmanlar kendi payları için mücadele ederken; Mustafa Kemal Atatürk, Türk Milletinin desteğini alarak, silah arkadaşları ile birlikte, vatan toprağının kurtarılması için mücadeleye girişmiştir. Milletin iradesi ile kazanılan Kurtuluş Savaşı’nı müteakiben; Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde, 1923’te Türkiye Cumhuriyeti kurulmuştur.

Bu süreçte, başkentin Ankara’ya taşınması, İstanbul’un önemini değiştirmemiştir. Bu eşsiz şehir, büyüleyici görünümü ile dünya üzerindeki en önemli kültür-turizm-sanat-finans ve ticaret başkentlerinden biri olmayı sürdürmektedir.

Paylaşın

Fenerbahçe Ve Galatasaray’ın Rakipleri Belli Oldu!

İsviçre’nin Nyon kentinde Avrupa futbolunun en önemli ikinci turnuvası olan UEFA Avrupa Ligi’nin son 32 turu kura çekimi gerçekleştirildi. Galatasaray, Benfica ile eşleşirken, Fenerbahçe de Zenit ile eşleşti.

Son 32 turu ilk maçları 12-14 Şubat, rövanşları ise 20-21 Şubat 2019 tarihlerinde yapılacak. Seribaşı takımlar, rövanş karşılaşmalarını sahalarında oynayacak.

UEFA Avrupa Ligi son 32 turu eşleşmeleri şöyle:

— Victoria Plzen — Dinamo Zagreb
— Club Brugge — Salzburg
— Rapid Wien — Inter
— Slavia Prag — Genk
— Krasnodar — Leverkusen
— Zürich — Napoli
— Malmö — Chelsea
— Shakhtar Donetsk — E. Frankfurt
— Celtic — Valencia
— Rennes — Real Betis
— Olympiakos — Dynamo Kiev
— Lazio — Sevilla
— Fenerbahçe — Zenit
— Sporting Lisbon — Villarreal
— BATE — Arsenal
— Galatasaray — Benfica

Paylaşın