Türkiye-Yunanistan S-300 Krizi Neden Çıktı? Suçlamalar, Stratejiler

2022 ilkbaharından bu yana ilişkileri giderek gerilen Türkiye ve Yunanistan, iki ülkenin savaş uçakları arasında Ege ve Doğu Akdeniz’de geçen hafta yaşanan olaylar nedeniyle yeni bir bunalımın eşiğine geldi.

Türkiye, Yunanistan’ı Girit’te konuşlu S-300 hava savunma sistemlerini kullanarak F-16 savaş uçaklarını taciz etmekle suçluyor. Yunanistan, iddiaları reddederken Türk uçaklarının bildirim yapmadıklarını ve hava sahasını ihlal ettiği suçlamasını yapıyor. Her iki ülkede de yaklaşan seçimler ve iç politik kaygıların bunalımı derinleştirebileceği değerlendirmesi de mevcut.

2020 yazında Doğu Akdeniz’de egemenlik alanları nedeniyle askeri unsurların da işin içinde olduğu büyük bir gerilimden geçen Türk-Yunan ilişkileri, Almanya ve NATO’nun girişimleri sonucunda 2021 başından itibaren yumuşamaya başlamıştı.

Türk ve Yunan dışişleri bakanlarının karşılıklı ziyaretleri ve ardından Yunanistan Başbakanı Kyriakos Miçotakis’in 13 Mart 2022’de İstanbul’a giderek Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüşmesi, bu yumuşamanın süreceği yorumlarına neden olmuştu.

Ancak Miçotakis’in Mayıs ayında ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında hitap ettiği Kongre’ye Türkiye’nin almak istediği 40 F-16 savaş uçağının satılmaması çağrısı yapması Ankara-Atina arasındaki yumuşama sürecini sona erdirmişti. Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Benim için artık Miçotakis diye biri yok” sözleriyle tepkisini dile getirmiş ve Yunanistan ile 2022’de yapılması planlanan üst düzey işbirliği konsey toplantısını iptal ettiğini kaydetmişti.

Bu süreçten sonra, siyasi boyutta gerilen ilişkiler, Ege ve Doğu Akdeniz’e de yansıdı. Türkiye, Yunanistan’ın Lozan ve Paris anlaşmalarıyla silahsızlandırılmış olması gereken adaları silahlandırdığını, bunun da adalar üzerindeki egemenliğinin tartışmaya açılması anlamına geldiğini kaydetti. Yunanistan ise Türk savaş uçaklarının Yunan adaları üzerinde uçtuğunu ve hava sahasını yüzlerce kez ihlal ettiğini gündeme getirdi.

Gerilim yeni bir düzeye çıktı

Türkiye’de Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarının son dönemde basına yaptıkları açıklamaları, iki ülke arasındaki gerilimin daha da tehlikeli bir düzeye ulaştığını gösterdi.

MSB kaynakları, Türk F-16’larının 22, 23 ve 24 Ağustos günlerinde Ege ve Doğu Akdeniz’de NATO misyonları kapsamında görev uçuşu gerçekleştirirken radar kilitlemesi yoluyla taciz edildiklerini bildirdi.

22 ve 24 Ağustos’ta yaşanan olaylarda, Amerikan savaş uçakları ve diğer NATO uçaklarına eskort uçuşuyla destek veren Türk savaş uçaklarının Yunan hava kuvvetleri tarafından radar kitleme yoluyla tacize uğradıkları kaydedildi.

23 Ağustos’ta ise Rodos adasının batısında 10,000 feet irtifada uçuş gerçekleştirilen Türk savaş uçaklarına Girit adasında konuşlu yerden havaya füze atma kabiliyeti olan S-300 hava savunma sistemlerinin radar kilidi atıldığı Ankara tarafından gündeme taşındı.

Yunanistan, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin 1990’ların ortasında Rusya’dan satın aldığı S-300 sistemlerine Türkiye’nin çok büyük tepkisi sonucunda, hava savunma sistemlerini Girit adasına yerleştirmeyi kabul etmiş ve böylece sorunun çözülmesini sağlamıştı. Yunanistan, o tarihten bu yana Girit’te konuşlandırdığı bu sistemleri 2013 yılında bir tatbikat sırasında aktive etmişti. Rus savunma sisteminin ondan sonra bir daha aktive edilip edilmediği bilinmiyor.

Yunanistan, Türkiye’nin her üç olayla ilgili yaptığı açıklamalarının gerçeği yansıtmadığını, Türk savaş uçaklarının NATO misyonuna katılımına ilişkin bilgilendirme yapılmadığını savundu. FIR (Uçuş bilgilendirme bölgesi) hattına giren kimliği belirsiz uçaklara dönük bir eylem gerçekleştirildiğini kaydeden Atina, S-300 radarlarının Türk savaş uçaklarına kilitlenmediğini de iletti.

Ankara, konuyu NATO’ya taşıyor

Yunanistan’ın S-300 hava savunma sistemlerinin Türk savaş uçaklarına karşı aktive edilmediği açıklaması sonrasında Milli Savunma Bakanlığı, olaya ilişkin bilgileri ve radar görüntülerini NATO Genel Sekreterliği ve ittifaka üye ülkelerin savunma bakanlıklarına göndereceğini açıkladı.

Türkiye, bu hamleyle Yunanistan ile olan ikili gerilimini NATO hakemliğine taşımak ve Atina’nın provokasyon olarak tanımladığı eylemlerinin ittifak içerisinde kayda geçmesini sağlamak istiyor.

Türkiye, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in 2021’de geliştirdiği Türk-Yunan gerilimini azaltma amaçlı “ayrıştırma mekanizmasına” (de-confliction) tam katılım sağlamış, Yunanistan ise bir iki toplantı sonrasında mekanizmaya ilgisinin kalmadığını göstermişti.

Türkiye’nin NATO’nun İsveç ve Finlandiya ile genişleme sürecindeki kritik rolü, Genel Sekreter Stoltenberg’in son dönemde Türk tezlerinin daha iyi anlaşılması için yaptığı açıklamalar, Yunanistan’ı ittifak bağlamında rahatsız eden unsurlar arasında.

ABD’ye S-400 konusunda ‘tutarsızlık’ eleştirisi

Türkiye’nin S-300 konusunu bu kadar güçlü gündeme getirmesinin nedenlerinden biri de kendisinin 2019’da Rusya’dan alıp topraklarında konuşlandırdığı S-400 hava savunma sistemleri nedeniyle ABD’nin yaptırımlarına maruz kalması.

ABD, Amerika’nın Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Etme Yasası (CAATSA) kapsamında Türkiye’ye yaptırımlar uygulamış ve 2000’lerin başından bu yana ortağı olduğu F-35 savaş uçağı projesinden çıkarmıştı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 30 Ağustos’ta yaptığı bir açıklamada, Yunanistan’ın S-300 hava savunma sistemini aktive ettiğini anımsatarak, “Şimdi aynı Amerika’nın Yunanistan’ın bir NATO hava gücüne karşı S-300 sistemlerini harekete geçirilmesine nasıl cevap vereceğini merakla bekliyoruz. Üstelik Amerika, bize vermediği F-35’leri Yunanistan’a ikram ederek Rus hava savunma sistemlerinin güya gözü gibi sakındığı bu uçaklarla aynı çuvala girmesinin yolunu kendi eliyle açmıştır” ifadelerini kullandı.

Erdoğan, ABD’nin Hindistan’ı Rusya’dan S-400 almasına karşın yaptırım dışı bıraktığını da anımsatırken, “Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleri ile Amerikan askerî ürünlerinin birlikte kullanılması değil, bizatihi ve mahsusan Türkiye’dir. Bize F-35 vermiyorlar, aldığımız alternatif savunma sistemlerine tepki gösteriyorlarmış, saçma sapan konulara kadar varan ambargolar uyguluyorlarmış. Açıkçası, hiçbiri umurumuzda değil” dedi.

Atina dikkatleri Ege’ye çekmek istiyor

Ankara’da yapılan değerlendirmelerde, Yunanistan’ın amacının uluslararası toplumun dikkatini Ege ve Akdeniz bölgesine çekmek ve Türkiye’yi “saldırgan” şekilde göstermek olduğu öne çıkıyor. Bu politikanın Amerikan Kongresi’ni Türkiye’ye 40 adet yeni F-16 savaş uçağı ve 79 modernizasyon kiti satışı konusunda daha da olumsuz bir noktaya çekmeyi de hedeflediği kaydediliyor.

Yunan savunma uzmanları, Yunanistan’ın Fransa’dan aldığı Rafale ve ABD’den almak istediği F-35 savaş uçakları sayesinde F-35 programından çıkartılan Türkiye’ye karşı Ege’de hava üstünlüğünü ele geçireceğini iddia ediyor.

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, geçen hafta yaptığı bir açıklamada, Atina’nın dikkatleri Ege’de Türkiye ile yaşanan gerilime çekme arayışının arkasında Lozan Antlaşması’nı delme isteği olduğunu kaydetti.

22 Ağustos’ta yaşanan taciz olayı ile ilgili bilgi veren Bakan Akar, Yunanistan’ın NATO tarafından daha önce belirlenen rotayı son anda değiştirdiğini ve uçakların Lozan ve Paris antlaşmalarıyla belirlenen silahsızlandırılmış adaların üzerinden geçmesini sağladığını söyledi. Akar, “Rotayı illaki bu adaların üzerinden geçirmek istiyor. NATO’yu buraya sokmak istiyor yani Lozan’ı delmek istiyor. Bunun için son dakikada güzergâhı değiştiriyorlar. Sonra da gelip uçaklarımıza 3 dakika veya 5 dakika süreyle radar kilidi atıyorlar. Neden bunu yaptın diye sorulduğunda da ‘Bunlar bize bu uçuşu bildirmediler. Kimliği belirsiz uçak olarak değerlendirdik’ diyorlar” değerlendirmesini yaptı.

Yunanistan ile Türkiye arasında özellikle hava sahası açısından önemli görüş ayrılıkları bulunuyor. Yunanistan, dünyada benzeri bulunmayan bir uygulamayla kara suları 6 mil olan adalarına 10 mil hava sahası çiziyor. Bu dört millik alana giren her Türk uçağını hava sahası ihlali yapmakla suçluyor. Yunanistan, aynı zamanda, sadece ticari ve sivil uçaklara bilgilendirme zorunluluğu veren FIR hattını egemenlik alanı olarak görüyor ve savaş uçaklarının kullanmasını ihlal olarak değerlendiriyor.

Yaklaşan seçimlerin etkisi

Türkiye ve Yunanistan arasındaki gerilimin artmasının nedenlerinden biri de her iki ülkede de yaşanan ekonomik ve siyasi sorunlar ile yaklaşan seçimler olduğu değerlendiriliyor. Mevcut hükümetlerin görev süresi Türkiye’de 2023’ün Haziran ayında, Yunanistan’da ise Temmuz ayında sona eriyor. Her iki ülkede de erken seçim olma ihtimali gündemde.

Yunanistan’da Başbakan Miçotakis, ekonomik ve sosyal sorunların ardından muhalefet liderinin telefonunun istihbarat servisi tarafından dinlenmesi bunalımı nedeniyle zor günler yaşıyor. İstifa baskılarına karşın görevde kalmaya devam edeceğini açıklayan Miçotakis, Türkiye ile yaşanmakta olan bunalımı azalan siyasi popülerliğini yeniden kazanmak için kullanabilir. Yunanistan’da Türkiye gündeminin her zaman çok önemli bir iç siyaset etkisi olması bu görüşü güçlendiren bir olgu olarak görülüyor.

Türkiye’de de yaşanan ekonomik sıkıntılar, artan hayat pahalılığı ve bunun kitlesel etkileri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın gündemi güvenlik ve dış politika konularına çekme isteğini tetikleyen unsurlar arasında değerlendiriliyor. Bu sene Zafer Bayramı’nın 100. yılını kutlayan, 2023’te de Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. yılını kutlayacak olan Türkiye açısından Yunanistan ile yaşanan mevcut gerilimin, hükümetin milliyetçi tabanı yeniden konsolide etmesine yarayabileceği de gündeme geliyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, Yunanistan’la Yaşanan ‘S-300 Gerginliğini’ NATO’ya Taşıyacak

Milli Savunma Bakanlığının (MSB), Yunanistan’ın, “Ege ve Doğu Akdeniz’de görev uçuşu gerçekleştiren Türk jetlerine Rus yapımı S-300 Hava Savunma Sistemi ile yaptığı tacizin radar kayıtlarını”, NATO Genel Sekreterliği ve ittifak üyesi ülkelerin savunma bakanlıklarına göndermeye hazırlandığı bildirildi.

Ajanslar daha önce Akdeniz’de uluslararası hava sahasında görev uçuşlarını gerçekleştiren Hava Kuvvetleri Komutanlığına bağlı F-16’lar’ın 23 Ağustos’ta “Girit Adası’nda konuşlu Yunanistan’a ait Rus yapımı S-300 Hava Savunma Sistemi tarafından taciz edildiğini, S-300 sistemine ait hedef takip ve füze güdüm radarının Rodos Adası batısında 10 bin feet irtifada görev uçuşundaki F-16’ya yerden havaya füze kilidi atıldığını” duyurmuştu.

Yunanistan’ın bu açıklamaları reddetmesi üzerine radar kayıtlarının NATO’ya gönderilmesi için harekete geçildiği bildirildi.

Bakan Akar’dan açıklama

Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, “Sürekli gerginliği artırmaya çalışan komşumuzun bu yaptığının görülmesi lazım anlaşılması ve anlatılması lazım. Bu kadar aleni şımarıklık bu kadar pervasızlık kabul edilemez” açıklamasında bulunmuştu.

Erdoğan’dan tepki

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe’de düzenlenen 30 Ağustos Zafer Bayramı konseri öncesi yaptığı konuşmada, Ege’de Yunan S-300’lerin Türk savaş uçaklarını tacizi nedeniyle Yunanistan ve ABD’ye tepki göstermişti.

‘Yunan siyasetçilerin yanlışta ısrar ettiğini’ söyleyen Erdoğan, “Yunanistan, bizim ne askeri, ne ekonomik, ne siyasi olarak dengimiz ve muhatabımız değildir” demişti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO’nun en büyük gücü ABD’nin, Türkiye’nin tamamen kendi güvenlik ihtiyaçları için olduğunu defaatle ifade ettiği S-400 sistemleri almasını, güya kendi uçaklarına tehdit olarak gördüğünü belirterek, “Demek ki mesele Rus hava savunma sistemleri ile Amerikan askeri ürünlerinin birlikte kullanılması değil, bizatihi ve mahsusan Türkiye’dir” ifadelerini kullanmıştı.

Paylaşın

Yunanistan, Göçmenleri Durdurmak İçin Sınır Duvarını Genişletiyor

Yunanistan’daki merkez sağ hükümet, daha önce ülkeye mülteci geçişlerini engellemek için inşa edilen çelik bariyerleri kademeli olarak uzatma kararı aldı. Buna göre, söz konusu çelik bariyerler Meriç Nehri boyunca Türkiye-Yunanistan sınırının tamamını kapsayacak şekilde uzatılacak.

Yunanistan Ulusal Güvenlik Konseyi, Başbakan Kiryakos Miçotakis başkanlığında bir araya geldi. Konsey toplantısının gündeminde, deniz ve kara sınırlarından ülkeye geçen mülteciler vardı.

Yunanistan devlet haber ajansı AMNA’nın aktardığına göre, toplantıda, Yunanistan’ın daha önce ülkeye mülteci geçişlerini engellemek için inşa ettiği çelik bariyerleri kademeli olarak uzatma kararı aldı.

Buna göre, söz konusu çelik bariyerler Meriç Nehri boyunca Türkiye-Yunanistan sınırının tamamını kapsayacak şekilde uzatılacak.

Ulusal Güvenlik Konseyi, Türkiye-Yunanistan sınırının hangi bölümlerindeki çitlerin inşasına öncelik verileceğini ayrıca değerlendirecek. Bunun yanı sıra Meriç’teki sınır devriyeleri de arttırılacak.

Söz konusu karar, Dışişleri, Savunma, Vatandaşı Koruma, Göç ve İltica, Gemicilik, İklim Değişikliği ve Sivil Koruma Bakanlarının yanı sıra Ulusal İstihbarat Teşkilatı ve Genelkurmay Başkanlarının katıldığı toplantıda alındı.

“Bariyer, 80 kilometre daha uzatılacak”

Göç ve İltica Bakanı Notis Mitarakis, geçen hafta SKAI Radyo kanalına verdiği mülakatta, Türkiye ile Yunanistan sınırındaki Meriç bölgesinde bulunan çitlerin 80 kilometre daha uzatılacağını açıklamıştı.

Atina, mültecilerin geçişini engellemek amacıyla Türkiye ile Yunanistan arasındaki kara sınırına 40 kilometre uzunluğunda çelik bariyer örmüş, variyerin inşa süreci Ağustos 2021’de tamamlanmıştı.

Türkiye ve Yunanistan’ın toplam 212 kilometrelik kara sınırı bulunuyor. İki ülkenin sınırı Meriç Nehri yatağı boyunca uzanıyor.

Yunanistan’ın The Greek Herald haber sitesinin aktardığına göre, geçtiğimiz hafta Yunanistan polisinin yayınladığı istatistikler 2022 yılında toplam 7 bin 484 mültecinin ülkeye “yasadışı” yollardan girdikleri gerekçesiyle gözaltına alındı. Bu kişilerin 3 bin 554’ü Meriç sınırındandı.

Paylaşın

Business Insider’dan Dikkat Çeken Türkiye Analizi

ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Business Insider, Türkiye-Yunanistan-Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hattında yaşanan gelişmeleri mercek altına alarak kapsamlı bir analiz yayınladı.

“ABD yapımı savaş uçakları için teklif savaşı NATO’nun en az arkadaşça üyeleri arasındaki gerilimi tırmandırabilir” başlığının kullanıldığı analizde, “Atina ve Ankara’nın ABD ile farklı ilişkileri var ve iki ülke de farklı yanıt alabilir. İki ülke arasındaki gerilim halihazırda iki NATO müttefiki arasında kırılgan olan ilişkileri daha da bozabilir” denildi.

Türkiye ve Yunanistan’ın NATO’nun en kıymetli fakat en düşmanca müttefikleri olduğunun belirtildiği analizde, her iki ülkenin de Washington’dan savaş uçağı satın almak istediği hatırlatıldı. Yunanistan’ın 20 adet F-35 satın almak istediği belirtilirken, Türkiye’nin de kısa bir süre önce F-16 ve F-16 modernizasyon kiti satın almak istediğine dikkat çekildi.

Makalede, “Yunanistan’ın savaş uçağı satın alma talebi, Atina’nın Washington’la güvenlik ilişkilerinin giderek büyüdüğü bir dönemde geldi. Türkiye’nin talebi için ise bu satışı desteklediğini söyleyen ABD Başkanı Joe Biden’ın Kongre’yi bu satışın ABD’nin ulusal güvenliği için önemli olduğuna ikna etmek zorunda” denildi.

Türkiye ve Yunanistan’ın NATO için stratejik bir noktada olduğuna dikkat çekilirken, “İlişkileri NATO’nun geri kalanından farklı bir yönde gidiyor ve uzun yıllardır devam eden rekabetleri birinin yeni jet alıp diğerinin almaması durumunda daha da kötüleşebilir. Türkiye ve Yunanistan’ın zayıf bir ilişkisi var” denildi.

“Hesaplar değişebilir”

Makalede, her iki ülke arasında çözülmemiş sorunlar olduğuna dikkat çekilirken, “Türkiye’nin diğer NATO üyeleri ve özellikle ABD’yle de ilişkileri kötüleşti. Ankara, F-35 programının parçasıydı fakat Rusya’dan S-400 satın alınmasıyla ABD tarafından bu programdan çıkarıldı” yorumuna yer verildi. Ankara’nın ABD’den olumlu yanıt alamaması durumunda alternatiflere yöneleceği de belirtilirken analizde dikkat çekici bir yorum da yapıldı.

Makalede, “ABD, uzun süredir Yunanistan ve Türkiye’yi destekleyerek düşmanlığı kontrol altına almaya çalıştı çünkü bu iki ülke Avrupa’nın güneydoğusu için önemli bir konumda. ABD’nin tarafsız bir arabuluculuk yapması için çağrılar devam ederken Atina ile gelişen ilişkilerin ve Ankara’yla gerilimin artması Washington’da hesaplamaların değişebileceğine işaret ediyor” yorumu yer aldı.

(Kaynak: Sözcü)

Paylaşın

NATO’dan Türkiye Ve Yunanistan’a Çağrı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Türkiye ve Yunanistan’ı Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içerisinde çözmeye çağırdıklarını söyledi.

Stoltenberg Yunan haber ajansı ANA’ya verdiği röportajda, NATO müttefikleri arasında zaman zaman güçlü anlaşmazlıkların yaşanmasına şaşırmamaları gerektiğini ifade ederek, Yunanistan ve Türkiye’nin en aciliyet gerektiren güvenlik sorunlarıyla başa çıkmada diğer 28 müttefikle birlikte yıllardır NATO’da birlikte çalıştığını söyledi.

Akdeniz’in NATO açısından çok önemli bir bölge olduğuna işaret eden Stoltenberg, geçmişte bu bölgede Yunan ve Türk güçlerinin dahil olduğu kazaların yaşandığını ve gelecekte bu tür kaza risklerini düşürmek için ellerinden ne geliyorsa yapmaları gerektiğini, bunun herkesin çıkarına olduğunu vurguladı.

Stoltenberg, “Yunanistan ve Türkiye’yi Ege Denizi’ndeki ayrılıklarını güven ve dayanışma ruhu içinde çözmeye çağırıyoruz. Bu da itidal ve ılımlılık, gerilimi tırmandırıcı her türlü eylem ve söylemden kaçınmak anlamına geliyor. Putin’in Ukrayna’ya açtığı savaşın Avrupa’da barışı bozduğu bir zamanda müttefiklerin bir arada durması daha da önemli hale geldi” diye konuştu.

“Tüm müttefikler Türkiye’nin meşru kaygılarını ciddiye almalı”

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine Türkiye’nin muhalefetiyle ilgili bir soruyu da yanıtlayan Stoltenberg, bu iki ülkenin NATO’ya üyelik başvurusunu tarihi olarak niteleyerek, “Türkiye’nin terör örgütü PKK’ya ilişkin ciddi kaygıları da dahil olmak üzere şimdi tüm müttefiklerin güvenlik kaygılarını ele almamız ve ileriye dönük bir yol bulmamız gerekiyor” ifadesini kullandı.

Stoltenberg, Türkiye’nin PKK terörünün acılarını üzücü şekilde yaşadığını ve müttefikler arasında terörden en fazla acı çeken ülke olduğunu belirterek, “Dolayısıyla Türkiye’nin meşru kaygıları bulunuyor ve tüm müttefikler bunu ciddiye almalı” dedi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Türkiye’nin endişelerini ele almak ve Finlandiya ile İsveç’in NATO’ya katılımı konusunda ilerleme sağlamak için Türkiye, Finlandiya ve İsveç temsilcileriyle yakın temas halinde olduklarını ekledi.

Stoltenberg Çavuşoğlu’yla görüştü

Bu arada Stoltenberg’in bugün Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’yla telefon görüşmesi yaptığı bildirildi. Dışişleri Bakanlığı’nın açıklamasına göre, görüşmede NATO’nun genişlemesi konuları ele alındı.

Paylaşın

Forbes: Türkiye Hava Gücü Üstünlüğünü Yunanistan’a Kaybedebilir

Amerikan merkezli iş dünyası ve ekonomi dergisi Forbes, ABD’nin Türkiye’nin F-16 talebini geri çevirmesi durumunda teknolojik hava üstünlüğünün Yunanistan’a geçebileceğini iddia etti.

Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Washington’un Atina’ya F-35 savaş uçakları satmasını, öte yandan Ankara’nın F-16 savaş uçaklarını modernleştirme ve yeni savaş uçakları satın alma projesini engellenmesi için yoğun lobi yaptığını, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Artık benim için Miçotakis diye biri yok” ifadesiyle buna sert tepki gösterdiğini hatırlatan dergi, Erdoğan’ın sert tepkisinin sürpriz olmadığını belirtti.

Paul Iddon tarafından kaleme alınan yazıda, Türkiye’nin Rusya’dan ileri S-400 hava savunma füze sistemi satın alması sebebiyle F-35 savaş uçağı programından çıkarılması ve 2019’da bu jetleri satın almasının yasaklanmasından bu yana hava gücünün geleceği hakkında soru işaretleri oluştuğu ifade edildi.

F-16’ların uzun süredir Türkiye’nin hava gücünün omurgası olduğu, ancak özellikle Block 30 modellerinin giderek daha fazla eskidiği kaydedilen yazıda, Türkiye’nin bu durumu bildiği için Ekim 2021’de F-16’ların en son ve en ileri modeli olan Block 70/72’lerden 40 adet talep ettiği ve bunun yanı sıra varolan jetleri için piyasa değeri yaklaşık 6 milyar doları bulan 80 adet yenileme kiti istediği hatırlatıldı ve yavaş yavaş yenileyene kadar Türkiye’nin F-16’larını bu anlaşmalarla önümüzdeki on yıl için operasyonel ve güncel tutmasının esas olduğu belirtildi.

Yazıda “Miçotakis’in Washington’ı anlaşmanın reddedilmesi için ikna çabalarının başarılı olursa, Türkiye on yılın sonunda Batılı komşularının çok daha ileri savaş uçaklarına üstünlüğü kaptırarak elindeki F-16’larla kalabilir” ifadesi kullanıldı.

“Süreç çoktan başladı”

Sürecin halihazırda başladığı belirtilen yazıda, Yunanistan’ın 84 adet F-16’sını Block 72 Viper şekliyle güncelleme onayı alması, Ocak 2021’de HAF F-16 ile ilk uçuşu gerçekleştirdiği, HAF’lara Avrupa’nın en ileri F-16’ları unvanı verecek olan Locheeds Martin’in güncelleme programının Haziran 2027’de tamamlanmasını beklediği hatırlatıldı.

Öte yandan Fransa’nın da Yunanistan’ın filosunu güncellemesine Mirage 2000’lerle destek verdiği ve Atina’nın F3R standardın en son modeli 4.5-nesil Dassault Rafale jetlerinden en az 24 adetle bir filo oluşturduğu kaydedildi ve bu jetlerin Türkiye’nin elindeki jetlerin hepsinden üstün olduğuna dikkat çekildi.

Yazıda “Yunanistan’ın Ocak ayında altı Rafale uçağını teslim aldı. 2020’nin sonunda hava filosuna 8-24 adet F-35 katarak Ege Denizi’ndeki güç dengesini daha önce görülmemiş bir şekilde değiştirebilir” ifadeleri kullanıldı.

“Taviz girişimleri geri tepebilir”

ABD Kongresi’nin 2018’den bu yana S-400 konusu ve Erdoğan yönetimindeki Türk politikasının diğer başka anlaşmazlıkları sebebiyle Türkiye’ye silah satışını gizlice bloke ettiği kaydedilen yazıda, ancak ABD Başkanı Joe Biden’ın Türkiye adına F-16 satışını destekleyeceğinin sinyalini verdiği, Mayıs ayında Biden yönetiminin resmi olmadan F-16’lar için AIM-120 AMRAAM ve AIM-9 Sidewinder havadan havaya füze satışı için onay aradığı bildirildi. Her ne kadar 300 milyon dolarlık bu anlaşma küçük olsa da, onaylanmasının Türkiye’nin talep ettiği ek F-16’lar ve güncelleme anlaşmasının geleceğine dair destek anlamına gelebileceği vurgulandı.

Türkiye’nin Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrasında Washington’ın iyi niyetini kazanmasına karşın Erdoğan’ın son Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine muhalefeti ve eşzamanlı olarak Suriye’nin kuzeyindeki Amerikan müttefiki Kürt gruplara karşı yeniden bir harekat  başlatma tehdidinin bunu hızla değiştirebileceği kaydedilen yazıda, benzer şekilde İskandinav ülkelerinin NATO üyeliğine karşılık F-16 ve Suriye’ye harekat için yeşil ışık gibi taviz girişimlerinin geri tepebileceği ve Erdoğan başta olduğu sürece Türkiye’nin kronik olarak güvenilmez bir müttefik olacağına dair Washington’daki mevcut görüşün daha da sertleşeceği ifade edildi.

“Ankara’nın en iyi senaryosu”

Yazıda ayrıca Türkiye’nin F-16 anlaşmasını eninde sonunda kazansa bile yeni jetlerin tam teslimatının ve 80 jetin yenilenmesinin en az on yılın ikinci yarısını bulabileceği ve o zaman dahi Türk Hava Kuvvetleri’nin 120 adet en ileri F-16’nın karşısında Yunanistan’a ait 84 adet HAF ve en az 24 adet Rafale ve muhtemelen 24 adet F-35’lerin olacağı kaydedildi.

Yazı şu ifadelerle bitirildi: “Bu senaryoya göre Yunanistan’ın 134 adet savaş uçağı hem kalite hem de sayı olarak Türkye’nin elindeki en iyi jetleri geride bırakabilir. Ve bu Ankara’nın en iyi senaryosu”.

Forbes dergisinde geçen yıl yayımlanan bir başka makalede Türkiye’nin filolarını modernleştirme seçenekleri azalırken, Mısır ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi rakiplerinin ve bölge ülkelerinin filolarını yenilediği ifade edilmişti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 16’ya Yükseldi

Edirne Valiliği İpsala ilçesinde Yunanistan unsurları tarafından geri itildiği belirtilen ve soğuktan donarak ölen göçmen sayısının 16’ya yükseldiğini duyurdu. Ekiplerin bölgedeki çalışmaları devam ediyor.

Jandarma, polis ve AFAD ekipleri tarafından çalışmaların devam ettiğini bildiren Valilik, Twitter hesabından yapılan açıklamada, “Bölgede yapılan arama, tarama faaliyetleri sonrasında maalesef 4 göçmenin daha cansız bedenine ulaşılmıştır” bilgisini paylaştı:

Edirne Valiliği dün de İpsala ilçesi Paşaköy köyü Mandakoru mevkisinde Yunanistan tarafından geri itilen 22 kaçak göçmenden 12’sinin donarak hayatını kaybettiğini duyurmuştu.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Sınırda Donarak Ölen Göçmenlerin Sayısı 12’ye Yükseldi

Edirne Valiliği, Yunanistan sınırındaki İpsala ilçesinde Yunanlılar tarafından geri itilen ve donarak yaşamını yitiren göçmen sayısının 12’ye ulaştığını açıkladı. Donma riski altındaki bir göçmenin ise kurtarılarak Keşan Devlet Hastanesi’ne sevk edildiği bildirildi.

Paşaköy Köyü Mandakoru mevkiinde 9 göçmenin cansız bedenine ulaşıldığı, arazide yapılan arama tarama çalışmaları sonrasında 2 göçmenin daha donmuş halde bulunduğu bildirildi. Valilik, hastaneye sevk edilen bir göçmenin de kurtarılamayarak hayatını kaybetmesi üzerine can kaybının 12’ye ulaştığını kaydetti.

Açıklamada, tıbbi yardım ihtiyacı olabilecek göçmenler için jandarma, sınır birlikleri, polis ve AFAD ekipleri tarafından bölgede yürütülen arama tarama faaliyetlerinin devam ettiği ve konuyla ilgili adli soruşturma başlatıldığı belirtildi.

Yunanistan üzerindeki baskı artıyor

Yunanistan, uzun süredir insan hakları örgütleri ve göçmen kuruluşlarının geri itmeler konusundaki suçlamalarıyla karşı karşıya. 2020’de yardım kuruluşları Oxfam ve WeMove Europe, sığınmacılara karşı AB hukukunu sistematik olarak ihlal ettiği gerekçesiyle Yunanistan hakkında ihlal davası açılması talebiyle AB Komisyonu’na başvurmuştu.

Geçen yıl Ekim ayında da Avrupa Parlamentosu’ndaki ikinci büyük grup olan Avrupa Sosyalistler ve Demokratlar İlerici İttifakı (S&D), sığınmacıların geri itilmesi (pushback) uygulamaları nedeniyle ihlal prosedürü başlatılmasını talep etti.

Avrupa Komisyonu’nun içişlerinden sorumlu üyesi Ylva Johansson, Ekim ayında yaptığı açıklamada geri itme iddialarıyla ilgili Yunanistan ve Hırvatistan’ın soruşturma başlatmasını talep etmiş, “Bu tür suçlamalar Avrupa Birliği olarak saygınlığımıza gerçekten zarar veriyor” demişti.

“Özür dilemeyeceğiz”

Yunan hükümeti ise suçlamaları reddediyor. Yunanistan Göç Bakanı Notis Mitrakis geçen yıl yaptığı açıklamada sınır koruma önlemlerinin uluslararası ve Avrupa yasaları çerçevesinde yürütüldüğüne vurgu yaparak AB’nin yasa dışı yollardan insanları AB’ye sokmaya çalışan “suç çetelerinin” hedefi olduğunu ifade etmiş ve “Avrupa’nın sınırlarını korumaya ve bu tür çetelere son vermeye odaklanmayı sürdürdüğümüz için özür dilemeyeceğiz” ifadesini kullanmıştı.

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği verilerine göre sadece Yunanistan’da Ocak 2020-Mart 2021 döneminde Ege’deki adalar ve Meriç’teki kara sınırında yasa dışı 300 geri itme vakası belgelendi.

Paylaşın

Yunanistan’da ‘Aşı’ Protestosu: Onlarca Gözaltı

Yunanistan’da bir çok kentte zorunlu aşılamaya karşı protestolar düzenlendi. Polisin kimi yerde sert müdahalede bulunduğu gösterilerde onlarca kişi gözaltına alındı. Bu, son birkaç ay içinde Atina’da zorunlu aşılamaya karşı üçüncü büyük gösteriydi.

Haber Merkezi / Yunanistan’da başta Atina ve Selanik olmak üzere bir çok kentte, 1 Eylül’den itibaren tüm sağlık çalışanları için aşıyı zorunlu hale getirme planının geri alınmasının talep edildiği protestolar düzenlendi.

Bu gösteriler, son birkaç ay içinde Yunanistan’da zorunlu aşılamaya karşı üçüncü büyük gösteriydi. Polisin kimi yerde sert müdahalede bulunduğu gösterilerde onlarca kişi gözaltına alındı.

Sosyal medyada paylaşılan görüntülerde göstericilerin meşaleler yaktığı ve biber gazı ve tazyikli su ile müdahalede bulunan polislere, şişe fırlattığı görülüyor.

Paylaşın