Türkiye – Rusya İlişkileri; Denge Politikasında İbre Kayıyor Mu?

Türkiye’nin geçen hafta İsveç’in NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğine ilişkin gösterdiği tutum değişikliği ve ardından Rusya’nın Türkiye’nin arabuluculuğunda sağlanan Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi Ankara – Moskova ilişkilerini tartışmaya açtı.

Rusya uzmanı Aydın Sezer, Türkiye’nin İsveç için aldığı kararın tam bir onay anlamına gelmediğini ve şu an için “sarı ışık” olarak görülebileceğini belirterek şöyle devam ediyor:

“Bu gelişme ‘Rusya’dan uzaklaşılıyor mu?’ anlamına bence gelmez. Çünkü kıyaslanacak boyutta konular değiller. Rusya’yla iktisadi anlamdaki karşılıklı işbirliği Türkiye’nin hiçbir zaman bozmayı ya da tehlikeye atmayı düşünebileceği bir konu değil. Yazın tam ortasında turizm sezonundasınız. İkincisi de kış geliyor ve siz Rusya’ya en az 12 milyar dolar doğal gaz borcuyla giriyorsunuz.”

Sezer, İsveç’e onay verilmesinin ardındaki görünür nedenin F-16’lar olduğunu, ancak ABD ve Batı’dan beklenen sıcak paranın da önem taşıdığını düşünüyor.

Türkiye’nin eski Moskova Büyükelçisi ve aynı zamanda 2010-2013 arasında NATO Genel Sekreter Yardımcılığı da yapmış olan Hüseyin Diriöz de Türkiye’nin gerek süreçsel olarak Batı ile Rusya gerekse son savaşta Ukrayna ile Rusya arasında izlediği politikalarına atıfla Türkiye’nin aslında tarafsız olmadığı tespitini yapıyor:

“Türkiye, evet, dengeli bir politika izliyor ama bu tarafsız olduğu anlamına gelmez. Çünkü bir NATO ülkesi olan Türkiye taraftır. Dengeli olmak demek tarafsız olmak demek değildir.”

NATO’nun Vilnius zirvesi öncesinde Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’nin Türkiye ziyareti ile başlayan bir dizi adım, geçen haftadan bu yana Türkiye – Rusya ilişkilerinin nereye evrildiği ve ekonomik zorluklar yaşayan Türkiye’nin “Rusya’dan uzaklaşarak daha çok Batı’ya mı yaklaşmak istediği” sorularına yol açtı.

Bazı dış politika uzmanları, Türkiye’nin ekonomik zorlukların da etkisiyle kendisini yavaş yavaş Batı’ya yaklaştırmakta olduğu görüşünde, kimileri de Ankara’nın Batı ile Rusya arasında takip ettiği denge politikasında temel bir değişim beklemiyor.

Ukrayna savaşı nedeniyle Rusya’ya Batı tarafından uygulanan ambargolar ve yaptırımlar Türkiye’yi Rusya’nın gözünde önemli bir pozisyona getirmiş, Batı ülkeleri ve Batılı örgütlerden istediğini alamadığını düşünen Ankara da Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e yaklaşmıştı. Savaşın ardından denge politikası gözeteceği mesajını veren Ankara, BM Güvenlik Konseyi kararı olmadıkça yaptırımlara uymayacağını açıklamış, Tahıl Koridoru Anlaşması’nda da etkin rol üstlenerek iki tarafla da konuşabilen ülke konumunu sürdürmeye çalışmıştı. Hatta Türkiye’deki seçim sürecinde Rusya’nın yaptığı bazı jestler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a destek olarak da yorumlandı.

İsveç’in üyeliğine onayın etkisi ne olabilir?

Ancak Türkiye’nin geçen hafta İsveç’in NATO üyeliğine ilişkin gösterdiği tutum değişikliği ve ardındanRusya’nın Türkiye’nin arabuluculuğunda sağlanan Tahıl Koridoru Anlaşması’ndan çekilmesi Ankara – Moskova ilişkilerini tartışmaya açtı.

NATO’nun geçen hafta yapılan Vilnius zirvesinde Türkiye, son 15 aydır üye olmaya çalışan İsveç’e yeşil ya da Sezer’e göre “sarı ışık” yakarken TBMM’den onayın geçmesi için İsveç’in şartları yerine getirmesini ve Avrupa Birliği (AB) kurumlarının da bazı adımlar atmasını talep etti. İttifak başkentlerinde zirvenin ilk birkaç gününde heyecanla karşılanan bu onay, TBMM sürecinin en iyi ihtimalle Ekim ayına bırakılmasıyla yerini tanıdık bir belirsizliğe bıraktı.

Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov ise zirvenin ardından “Türkiye’nin NATO’ya karşı yükümlülükleri var, bu konuda hayal görmüyoruz. Türkiye ile farklılıklarımız var aynı zamanda ortak çıkarlarımız da var. Moskova, Ankara ile ilişkilerini geliştirmeye daha da istekli” şeklinde bir açıklama yaptı.

Rusya’nın Türkiye’nin bu adımını olumsuz açıdan değerlendirmeyeceğini düşünen Rusya uzmanı Aydın Sezer, Rusya’nın gelişmelerden faydalanacağını söylüyor:

“Bilakis Türkiye’nin NATO’yla ilişkileri ne kadar güçlü olursa Rusya bundan o kadar fayda elde eder. Çünkü Türkiye her zaman NATO içerisinde sorun çıkartma potansiyeli olan bir ülke. S-400’den tutun, İsveç’in üyeliğinin geciktirilmesine kadar.”

Sezer, Türkiye’nin İsveç için aldığı kararın tam bir onay anlamına gelmediğini ve şu an için “sarı ışık” olarak görülebileceğini belirterek şöyle devam ediyor:

“Bu gelişme ‘Rusya’dan uzaklaşılıyor mu?’ anlamına bence gelmez. Çünkü kıyaslanacak boyutta konular değiller. Rusya’yla iktisadi anlamdaki karşılıklı işbirliği Türkiye’nin hiçbir zaman bozmayı ya da tehlikeye atmayı düşünebileceği bir konu değil. Yazın tam ortasında turizm sezonundasınız. İkincisi de kış geliyor ve siz Rusya’ya en az 12 milyar dolar doğal gaz borcuyla giriyorsunuz.”

Sezer, İsveç’e onay verilmesinin ardındaki görünür nedenin F-16’lar olduğunu, ancak ABD ve Batı’dan beklenen sıcak paranın da önem taşıdığını düşünüyor.

Türkiye’nin eski Moskova Büyükelçisi ve aynı zamanda 2010-2013 arasında NATO Genel Sekreter Yardımcılığı da yapmış olan Hüseyin Diriöz de Türkiye’nin gerek süreçsel olarak Batı ile Rusya gerekse son savaşta Ukrayna ile Rusya arasında izlediği politikalarına atıfla Türkiye’nin aslında tarafsız olmadığı tespitini yapıyor:

“Türkiye, evet, dengeli bir politika izliyor ama bu tarafsız olduğu anlamına gelmez. Çünkü bir NATO ülkesi olan Türkiye taraftır. Dengeli olmak demek tarafsız olmak demek değildir.”

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e konuşan Diriöz, Türkiye’nin NATO ile ilişkilerine ve eskiden Sovyetler Birliği ardından Rusya ile kurduğu denge tarihsel perspektiften bakıldığı zaman 1960’lardan sonra dış politikanın çeşitlendirildiğini ancak temel ayağın her zaman için sağlam şekilde Batı ve kurumları üstünde olduğuna işaret ediyor.

Diriöz, 1970’lerden ve özellikle de Kıbrıs harekâtından sonra konulan ambargoyla Sovyetlerle ilişkilerin geliştiğini ve Türkiye’nin de Almanya, Fransa, İtalya gibi o dönemde Batı içinde olan ama Sovyetlerle ilişkilerde daha rahat olan ülkeler arasında yer aldığını anımsatıyor.

Diriöz, NATO’nun Vilnius zirvesinde İsveç’in katılımı ile ilgili verilen onayın da Türkiye’nin temelde ayağının nereye bastığının görülmesi açısından önemli olduğunu ifade ediyor:

“Bazı uluslararası analistler, Batı’nın Suudi Arabistan ile ilişkisini ‘contractual’ yani ‘parça başı’ olarak tanımlar. Bizim Batı’yla ilişkilerimizin ise Batı’nın Suudi Arabistan’la olan ilişkilerinden farklı olarak aynı zamanda, biraz ortak değerlere dayalı ve ortak geleceğe yönelik olarak görülmesi önem taşır.”

Tahıl Koridoru Anlaşması’nın geleceği

Rusya’nın askıya aldığı ve süresi dolan Tahıl Koridoru Anlaşması’nın uzatılması için uluslararası toplumdan çağrılar birbiri ardına gelirken Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan ziyareti öncesinde havaalanında yaptığı açıklamada iyimser konuştu ve Putin ile konuyu telefonla görüşeceğini belirtti.

Ancak Rusya uzmanı Aydın Sezer’e göre Erdoğan’ın bu konuda asıl konuşması gereken kişi Putin değil ABD Başkanı Joe Biden ve Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri olmalı. Sezer, Ukrayna ve Rusya ile ayrı ayrı imzalanan ve Ukrayna tahılının dış pazarlara ulaşması protokollerinin uygulaması ile ilgili bir sıkıntı bulunmadığına, asıl sıkıntının Rusya’nın tahıl ve gübre ile ilgili BM’yle imzaladığı anlaşmada çıktığına dikkat çekiyor.

“Bu anlaşmayla Batı ve Birleşmiş Milletler verdiği sözleri yerine getirmedi” diyen Sezer, bu nedenle Erdoğan’ın Rusya ile değil asıl Batı ülkeleri ve BM ile görüşmesi gerektiğini çünkü Putin’in ikna edilecek bir durumu olmadığını belirtiyor.

Öte yandan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın bugün Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ile bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiği açıklandı. Türk Dışişleri’nin açıklamasında Tahıl Anlaşması çerçevesindeki gelişmelerin ele alındığı görüşmede orman yangınlarında kullanılmak üzere Rusya’dan büyük gövdeli bir yangın uçağı temin edilmesinin de gündeme geldiği belirtildi.

Fidan dün gece de BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile yaptığı telefon görüşmesinde tahıl anlaşmasına ilişkin son gelişmeleri ele aldı. Ancak görüşmeye ilişkin detay verilmedi. Ukrayna lideri Zelenskiy ise yaptığı son açıklamada, Tahıl Anlaşması’nın Rusya olmadan da devam edebileceğini belirterek “Ukrayna, BM ve Türkiye gıda koridorunun güvenliğini ve gemi denetimlerini sağlayabilirler” ifadelerini kullandı. Zelenskiy’nin bu önerisine ilişkin Ankara’dan henüz bir değerlendirme gelmedi.

Azov komutanlarının serbest bırakılması

Zelenski’nin ziyareti sırasındaAzov komutanlarının serbest bırakılması da son dönemin önemli gelişmelerinden.

Türkiye, varılan uzlaşma ile kendi topraklarında tutulan, Rusya’nın “savaş suçluları” olarak gördüğü, Ukrayna’nın ise Mariupol kentini savunması nedeniyle çok önem verdiği Azov Taburu’ndan beş komutanı ziyaret sırasında Zelenksiy’e iade etmişti.

Sezer, Rusya için “terörist” olarak tanımlanan bu komutanların teslim edilmesinin ardından Moskova’dan ilk başta bazı serzenişler geldiğini, ancak ertesi günlerde Dışişleri Bakanı Fidan’ın Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov ile yaptığı telefon görüşmesinin ardından bu tepkinin çok sertleşmediğine dikkat çekiyor.

“Resmi düzeyde Rusya bu konuda daha ileri gitmedi. Fakat medyada ve kamuoyunda hâlâ devam eden bir Türkiye karşıtlığı söz konusu” diyen Sezer, Zelenski’nin ziyaretiyle ortaya bir sorun yumağı çıktığını düşünüyor ama bunun çok ciddi hasar bırakmayacağı görüşünde.

Putin Ağustos’ta Türkiye’ye gelir mi?

Erdoğan’ın Ağustos ayı için duyurduğu Putin’in Türkiye ziyaretinin olup olmayacağı da şu an için tam net değil.

Rusya’nın henüz planlanmış bir ziyaret olmadığını söylediğini belirten Sezer, ona gelen duyumlara göre şu an için tüm seçeneklerin masada olduğunu, iki liderin belki üçüncü bir ülkede bir araya gelmesinin de söz konusu olabileceğini belirtiyor.

Paylaşın

Rusya – Ukrayna Savaşı’nda 9 Bin 287 Sivil Hayatını Kaybetti

Rusya – Ukrayna Savaşı’nda 9 bin 287 sivilin hayatını kaybettiği, 16 bin 384 kişinin de yaralandığı açıklandı. Savaşta çocukların en fazla etkilenen grup arasında yer aldığını ifade edilirken, 537 çocuğun öldürüldüğü bildirildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi’nde düzenlenen Ukrayna oturumunda, katılımcılar Rusya’ya savaşı sonlandırma ve Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’na dönme çağrısı yaptı.

BM Siyasi ve Barış İnşası İşlerinden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, burada yaptığı konuşmada, Rusya’nın Ukrayna savaşının üzerinden 500 gün geçtiğini, bu dönemin Ukrayna halkı için ” cehennem” gibi olduğunu söyledi.

DiCarlo, savaşın başlangıcından bu yana teyit edilen bilgilerin 9 bin 287 sivilin hayatını kaybettiğini, 16 bin 384 kişinin ise yaralandığını gösterdiğini belirtti.

Çocukların en fazla etkilenen grup arasında yer aldığını ifade eden DiCarlo, 537 çocuğun öldürüldüğünü bildirildi.

DiCarlo, bu yıl 79 ülkeden yaklaşık 345 milyon kişinin gıda güvensizliğiyle karşı karşıya kalacağının öngörüldüğünü kaydedilerek, “Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması 33 milyon ton gıdanın ihracatını sağladı. Küresel gıda fiyatlarını düşürdü.” açıklamasında bulundu.

BM ve Rusya arasındaki mutabakat zaptının da somut sonuçlar verdiğini aktaran DiCarlo, BM’nin çabalarını sürdürmeye devam edeceğini söyledi.

İngiltere Dışişleri Bakanı James Cleverly ise Rus kamplarında yaklaşık 19 bin Ukraynalı çocuğun bulunduğunu belirterek, “Rusya Ukrayna’nın kimliğini ve kültürel tarihini çocukları savaş aracı olarak kullanarak silmek istiyor.” değerlendirmesinde bulundu.

“Dünya izliyor ve Rusya sorumlu tutulacaktır.” vurgusunda bulunan Cleverly, savaşın sadece Ukrayna halkını değil, tüm dünyadaki muhtaç toplumlara zarar verdiğini kaydetti.

Cleverly, “Rusya’ya masaya dönme ve Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nı sonsuz olarak uzatma ve tam olarak uygulama çağrısında bulunuyoruz” dedi.

Rusya’nın faaliyetlerinin “yemeği insanların ağzından aldığını” belirten Cleverly, savaşın bir 500 gün daha sürmesine izin verilmemesi gerektiğinin altını çizdi.

Zelenskiy BM Genel Sekreteri Guterresile görüştü

Öte yandan, Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nı telefonda görüştü.

Zelenskiy, Telegram kanalından yaptığı açıklamada, Guterres ile telefon görüşmesi yaptığını bildirdi.

Guterres ile görüşmesinde Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nı ele aldıklarını belirten Zelenskiy, “Rusya’nın küresel gıda piyasasını istikrarsızlaşmaya çalıştığını ve Ukrayna’nın gıda ürünlerine bağlı çeşitli ülkelerdeki 400 milyon kişinin hayatını tehlikeye attığını” savundu.

Zelenskiy, “Tahıl anlaşmasının sürdürülmesi gerekiyor. Guterres ile gıda güvenliği ve Karadeniz’de gıda yollarının sağlanması amacıyla sorumlu devletlerle de birlikte çalışma konusunda mutabık kaldık” dedi.

Tahıl anlaşması

Türkiye, Ukrayna, Rusya ve BM arasında 22 Temmuz 2022’de İstanbul’da tahıl sevkiyatı anlaşması imzalanmıştı.

Kremlin Sözcüsü Dmitriy Peskov, Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nın durdurulduğunu belirterek, ilgili şartlar uygulandığında Rusya’nın anlaşmaya geri döneceğini dün bildirmişti.

Rusya Dışişleri Bakanlığı da söz konusu anlaşmaya, Batı’nın Rus gıda ve gübresine yaptırım uygulamaktan vazgeçmesi halinde döneceklerini açıklamıştı.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy, Türkiye ile BM’ye Karadeniz Tahıl Koridoru Anlaşması’nı Rusya’sız sürdürme teklifini içeren mektup gönderdiğini belirterek, “Ukrayna, BM ve Türkiye, birlikte gıda koridorunun çalışmasını ve gemilerin denetlenmesini sağlayabilir.” ifadelerini kullanmıştı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Tahıl Koridoru Anlaşması: Rusya Çekildi

Mevcut şartlarda anlaşmaya katılımlarını durdurduklarını, gerekli koşullar sağlanırsa anlaşmaya geri döneceklerini söyleyen Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, “Anlaşma bugün itibariyle artık yoktur” dedi.

Temmuz 2022’de Birleşmiş Milletler ve Türkiye’nin arabuluculuğundan varılan anlaşma, Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle limanlarda abluka altında olan Ukrayna tahılının güvenli bir şekilde ihraç edilmesini sağlayarak küresel gıda krizini hafifletmeyi amaçlıyordu.

RIA haber ajansı Kremlin’in kararını Türkiye, Ukrayna ve BM’ye bildirdiğini kaydetti.

Anlaşma Rusya’nın Ukrayna işgalinin neden olduğu küresel gıda krizini önlemek için Birleşmiş Milletler ve Türkiye arabuluculuğunda geçen yıl Temmuz ayında imzalanmıştı. Anlaşmayla, çatışmalar nedeniyle Karadeniz üzerinden Ukrayna tahılının dünya piyasalarına güvenli şekilde taşınmasına yeniden başlanması hedefleniyordu.

Birçok kez uzatılmış olan anlaşmanın süresi bugün doluyor. Rusya aylardır anlaşmayı bir kez daha uzatması için gerekli koşulların yerine getirilmediğini kaydediyor.

Rusya, anlaşma kapsamında sözü verilen kendi tahıl ve gübresini ihraç etmesini sağlayacak adımların atılmadığını söylüyor.

Rusya’nın gıda ve gübre ihracatı Batı’nın Ukrayna savaşı nedeniyle uyguladığı yaptırımlardan muaf olsa da Moskova ödeme, lojistik ve sigorta kısıtlamalarının ihracat önünde engel oluşturduğunu belirtiyor.

Moskova’nın temel taleplerinden biri Rus Tarım Bankası Rosselkhozbank’ın SWIFT sistemine yeniden bağlanmasıydı. Banka AB tarafından 2022 yılının Haziran ayında Rusya’nın işgali yüzünden sistemden çıkartılmıştı.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, geçen hafta Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin’e bir mektup yazarak Karadeniz’den tahıl ihracatına birkaç ay daha izin vererek AB’ye Rosselkhozbank’ın şubesini SWIFT’e bağlamak için zaman tanımasını istediğini aktarmıştı.

Rusya bugün Ukrayna’yı gece saatlerinde Kırım köprüsüne deniz drone’larıyla saldırarak iki kişiyi öldürmekle suçladı.

Erdoğan: Dostum Putin’in…

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Körfez ülkelerine ziyareti öncesi düzenlediği basın toplantısında, Türkiye’nin temennisinin anlaşmanın devam etmesi olduğunu söyledi.

Erdoğan, “Diplomatik gayretlerimizi yoğunlaştırdık. Bugün yapılan açıklamaya rağmen dostum Putin’in bu insani köprünün devamını istediğine inanıyorum. Bu arada Dışişleri Bakanım muhatabıyla görüşmelerini yapacak. Ben de seyahatten döner dönmez Sayın Putin ile görüşeceğim. Kendisiyle Ağustos ayında Türkiye’de bir araya geldiğimizde tüm bu hususları konuşacağız” dedi.

Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Ayrıca Rus tahıl ve gübresinin sevkinin önünün açılması için nasıl hareket edilmesi gerektiğini de istişare edeceğiz…Temenni ediyorum ki bir mesafe alırız ve aralık vermeden yolumuza devam ederiz. Belki Ağustos ayını beklemeden Sayın Putin ile telefon görüşmesi gerçekleştirerek adımlarımızı atarız.”

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, ülkesinin kendi gıda ihracatı ve diğer önemli düzenlemelerin önündeki engellerin kaldırılmasına yönelik sözlerin tutulmadığını söylemiş ve anlaşmadan çekilebileceklerinin sinyalini vermişti.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Cuma günü Putin ile telefon görüşmesi sonrası yaptığı açıklamada, anlaşmanın yeniden uzatılacağına inandığını söylemişti.

Paylaşın

Ukrayna, Karşı Taarruz Harekatında Taktik Değiştirdi

Rusya’ya karşı başlatılan taarruzda verilen zararlar nedeniyle Ukrayna ordusunun taktik değiştirdiği top ve uzun menzilli füzelerle saldırılar düzenlediği ifade ediliyor.

Ukrayna’nın başlattığı karşı taarruz harekatının ilk iki haftasında sahaya sürdüğü silahların yüzde 20’sini kaybettiği, taktik değişiklikten sonra, kaybın yüzde 10 seviyelerine düştüğü belirtiliyor.

Yaklaşık 1 ay önce karşı taarruz harekatına başlayan Ukrayna ordusunun hızını azaltan en önemli faktörlerden birinin Rus güçleri tarafından döşenen mayın tarlaları olduğu belirtiliyor.

ABD merkezli New York Times gazetesi, Ukrayna ordusunun başlattığı karşı taarruz harekatının ilk iki haftasında sahaya sürdüğü silahların yüzde 20’sini kaybettiğini öne sürdü.

Amerikalı ve Avrupalı yetkililere dayandırılan habere göre, Ukrayna ordusunun kaybettiği silahların içinde Batı ülkelerinden gelen tanklar ve zırhlı personel taşıyıcıları da bulunuyor.

Gazete NATO tarafından eğitilen 47. Mekanize Birliği’nin elindeki 99 Bradley zırhlı muharebe aracının yüzde 30’unu iki haftada kaybettiğini, 33. Mekanize Birliği’ninse elindeki Almanya yapımı Leopard tanklarının üçte birini bir hafta içinde kaybettiğini yazdı.

Verilen zararlar nedeniyle Ukrayna ordusunun taktik değiştirdiği ve Rus güçlerine top ve uzun menzilli füzelerle saldırılar düzenlediği ifade edilirken, ilerleyen haftalarda kaybın yüzde 10 seviyelerine düştüğü belirtildi.

Rus savunma hattı nedeniyle Ukrayna ordusunun yaklaşık 100 kilometrelik ilerleme hedefinin sadece 8 kilometresini kat edebildiği ifade edildi.

Ukrayna ordusunun güney cephesinde yürüttüğü taarruz harekatında denize ulaşarak Rus güçlerini ikiye bölmeyi planladığı biliniyor.

Bir Ukrayna askeri bağlı olduğu birliğe ait droneların Velika Novosilka kasabasının güneyinde topçu ateşine yakalanan Batı yapımı zırhlı araçları görüntülediğini söyledi.

İsminin Igor olduğunu söyleyen asker, “Hepsi yandı. Herkes bir ilerleme olmasını umuyor” diye konuştu.

Mayın tarlaları yavaşlatıyor

Yaklaşık 1 ay önce karşı taarruz harekatına başlayan Ukrayna ordusunun hızını azaltan en önemli faktörlerden birinin Rus güçleri tarafından döşenen mayın tarlaları olduğu belirtiliyor.

Konuyu gündeme taşıyan Washington Post gazetesi, ülkenin doğusunda ve güneyinde yürütülen harekat öncesi sürecin uzun tutulması nedeniyle Rus ordusunun savunma hazırlıkları için yeterli zamanı bulduğunu ve elinde tuttuğu bölgelerin 5-15 kilometre önlerine kadar anti-tank, anti-personel mayınları ve tuzak telleri döşediğini bildirdi.

Mayın tarlalarının sıklığı nedeniyle Kiev güçlerinin strateji değiştirdiği ve zırhlı araçları geride bırakarak yürüyerek ilerlemeye başladığı kaydedildi.

Konuyla ilgili konuşan Ukrayna Genelkurmay Başkanı Valeriy Zalujni, “Artık sadece zırhlı bir tankla hiçbir şey yapamazsınız. Çünkü mayın tarlası çok derin. Er ya da geç durdurulup, yoğun ateşle imha edilir” ifadelerini kullandı.

Zalujni durumu aşabilmek için uzaktan mayın temizleyecek cihazlara ve F-16 benzeri modern savaş uçaklarına ihtiyaç duyduklarını söyledi.

Gazete Ukrayna’nın mayın tarlalarıyla mücadelesinin tanklar ve zırhlı araçların zayıflıklarını da ortaya çıkardığını belirtti. Taarruz için kilit önemde olduğu iddia edilen Bradley zırhlı muharebe araçları ve Leopard tanklarının da bu durumdan mustarip olduğunu yazdı.

Ukrayna ordusunun, isabet almasına rağmen bu araçları övdüğü belirtilen haberde, Bradley ve Leopardların içinde bulunan birçok askerin mayın patlamalarını hafif yaralanmalarla atlattığına dikkat çekildi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

G7’den Ukrayna’ya Güvenlik Garantisi; Rusya Ve İran’dan Tepki

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya, Japonya, Fransa, Kanada, İtalya ve İngiltere’den oluşan G7, Ukrayna’ya uzun vadeli güvenlik garantileri öngören bir ortak deklarasyon yayınladı.

Haber Merkezi / Deklarasyona Rusya ve İran’dan tepki geldi. Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyururken, İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı.

G7 deklarasyonunda, “Her birimiz, Ukrayna ile uzun vadeli güvenlik taahhütleri üzerinde çalışacağız” denilerek Ukrayna’nın NATO müttefikleriyle ihtiyaçları konusunda ikili görüşmeler yürütmesinin önü açıldı.

Bunlar arasında kara, hava ve deniz alanlarında güvenlik yardımı ve modern askeri teçhizat sağlanması, hava savunması, topçu ve uzun menzilli silahlar, zırhlı araçlar ve hava muharebesi gibi diğer temel yeteneklerin arttırılması yer aldı.

Ayrıca Ukrayna’nın endüstriyel altyapısının kalkınmasına destek, Ukrayna güçlerinin eğitimi ve eğitim tatbikatları, istihbarat paylaşımı ve işbirliği, siber savunma, güvenlik, güçlenme girişimleri, hibrid tehditlerle mücadele, yeniden yapılandırma ve ayağa kaldırma çalışmalarıyla Ukrayna’nın ekonomik istikrarını ve dayanıklılığını arttırma, Ukrayna ekonomisinin refahını ve enerji güvenliğini sağlayacak koşulları oluşturma yer alıyor.

Rusya’nın açtığı savaştan kaynaklanan ihtiyaçları karşılayacak teknik ve mali desteğin sağlanması, Kiev’in Avrupa-Atlantik hedeflerine ulaşması için gerekli yönetim reformlarının etkili şekilde uygulanmasını sağlamak için destek sözü de verildi.

Metinde, “Gelecekte Rusya tarafından düzenlenecek bir silahlı saldırıda derhal Ukrayna ile görüşülerek uygun adımlar belirlenecek” denildi. Ayrıca deklarasyonda Rusya’ya ekonomik ve diğer yaptırımların uygulanması ve Ukrayna ile BM Sözleşmesi’nin 51’inci maddesi çerçevesinde kendini savunma hakkını kullanırken doğacak ihtiyaçları için görüşmeler yapılması yer aldı.

Bu kapsamda, “Ukrayna ile topraklarını bir kez daha savunma zorunda kalması durumunda güvenlik garantileri ve düzenlemeleri paketi üzerinde çalışacağız” denildi. Bunlara ek olarak Rusya’dan yaptırımlar ve ihracat kısıtlamalarıyla hesap sorulmaya devam edeceği belirtildi, savaş suçlularının ve Ukrayna’ya karşı işlenen hassas sivil altyapıya saldırı gibi uluslararası suçların hesabının sorulmaya devam edeceği kaydedildi.

“Savaş suçları cezasız kalamaz” denilen deklarasyonda “Sorumluların uluslararası hukuka uygun şekilde cezalandırılmasına olan bağlılığımızı yineliyoruz. Uluslararası Ceza Mahkemesi gibi mekanizmaların çalışmalarına desteği sürdüreceğiz” ifadeleri kullanıldı.

Öte yandan Rusya’nın Ukrayna’da neden olduğu zararı karşılayıncaya kadar mal varlıkları üstündeki kısıtlamaların süreceği belirtildi. Rus saldırganlığının neden olduğu zarar, kayıp veya yaralanmaların tazminine yönelik uluslararası bir mekanizmanın kurulması gereğine vurgu yapılan açıklamada uygun mekanizmaların geliştirilmesi için çalışılacağı belirtildi.

Ukrayna’dan beklentiler

Deklarasyonda Ukrayna’dan beklentiler de yer aldı.

Bunlar, “Ortakların güvenliğine pozitif katkı sağlamak ve ortakların desteğiyle şeffaflıkla hesapverirlik ölçütlerini güçlendirmek, ordunun demokratik sivil kontrolunu güçlendirmek ve Ukrayna’nın savunma kurumları ve sanayisinde verimliliği ve şeffaflığı arttıracak savunma reformları ve modernizasyonda ilerleme sağlamak” olarak sıralandı.

Metinde “Bu çaba, Ukrayna gelecekte Avrupa-Atlantik topluluğuna üyelik yolunda ilerlemeye devam ederken ileriye götürülecektir” denildi.

“Rusya’nın güvenliği ihlal ediliyor”

Kremlin sözcüsü Dimitri Peskov deklarasyonla ilgili olarak atılan adımı “aşırı derecede büyük bir hata ve potansiyel olarak oldukça tehlikeli” olarak değerlendirdiklerini duyurdu. Peskov, “Ukrayna’ya güvenlik garantileri vererek Rusya’nın güvenliğini ihlal etmiş oluyorlar” dedi. Batı’nın “bilgelik göstereceğine” dair umutlarını koruduklarını belirten Peskov, bunun olmaması halinde Avrupa ülkelerinin “çok uzun yıllar boyunca daha da tehlikeli” hale geleceğini söyledi.

“Silah şirketleri ceplerini dolduruyor”

G7 ülkelerine bir tepki de İran’dan geldi. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney Batı ülkelerini Ukraynalıların hayatlarını tehlikeye atmakla suçladı. Batılı ülkelerin “Ukrayna halkını cepheye sürerek Amerikan silah şirketlerinin ceplerini doldurduğunu” belirten Hamaney, Batı ülkelerinin “yağmacı” ve “sömürgeci” güdülerinin Ukraynalıları savaşmaya ve Batı silah üretim ve satış şirketlerinin çıkarlarına hizmet için ölmeye ittiğini ileri sürdü.

“Güvenlik zaferiyle dönüyoruz”

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise deklarasyonu ülkesi açısından “anlamlı bir güvenlik zaferi” olarak niteledi. Zelenskiy, “Ukrayna delegasyonu evine Ukrayna için, ülkemiz için, halkımız için, çocuklarımız için anlamlı bir güvenlik zaferi götürüyor” ifadelerini kullandı.

“Varlığımızı sürdüreceğiz”

ABD Başkanı Joe Biden da G7 deklarasyonuyla ilgili olarak, “Bunun, Ukrayna’ya olan bağlılığımızı ifade eden güçlü bir açıklama olduğunu düşünüyorum. (Ukrayna) bugün özgürlüğünü savunurken geleceğini de yeniden kuruyor. Ne kadar sürerse sürsün yanında olmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Batılı ülkeler şimdiye kadar Ukrayna kara kuvvetlerini modern silahlarla teçhizatlandırmış ancak Rusya ile savaş halindeki ülkeye savaş jeti ya da savaş gemisi tedariğinde bulunmamıştı.

Paylaşın

Ukrayna’nın NATO Üyeliği: Almanya “Şu An İçin” Karşı

Ukrayna’nın yakın gelecekte NATO üyesi olmayacağını belirten ifadeler kullanan Almanya Başbakanı Olaf Scholz, verdiği bir röportajda Ukrayna’nın NATO üyeliği ile ilgili sorulan soruya, “Bunun öngörülebilir gelecekte olmayacağı herkes için açık” şeklinde cevap verdi.

Olaf Scholz, Ukrayna’nın şu anda NATO üyeliği kriterlerini karşılamadığını belirterek, NATO’nun odak noktasının sadece Ukrayna’ya destek ve savunma yetenekleri sağlamak olduğunu belirtti ve “Savaş sonrası, hangi güvenlik garantilerinin sağlanabileceğini tartışmamız gerekeceği açık. Ancak hala bundan çok uzağız” açıklamasında bulundu.

Olaf Scholz, Vilnius’ta Ukrayna’nın savaş kabiliyetinin güçlendirilmesi gibi önceliklere odaklanılması gerektiğini savunacağını dile getirdi.

VOA Türkçe’den Cem Dalaman’ın haberine göre; Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yarın başlayacak NATO Liderler Zirvesi’nde, İsveç’in NATO üyeliği konusunun yanı sıra, Ukrayna’nın da yeni müttefik olma talebinin gündeme gelmesine kesin gözüyle bakılıyor.

Konu, geçen hafta Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski ile İstanbul’da bir araya gelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini söylemesiyle yeni bir ivme kazanırken, Zelenski de NATO’yu Ukrayna’nın üyeliği konusunda “olumlu bir siyasi karar almaya” davet etti.

Ukrayna’nın isteği konusunda Almanya’nın tavrının ne olacağı sorusu ise tartışmalara neden oluyor.

İngiliz Daily Telegraph gazetesinde, NATO çevrelerinden ismini vermek istemeyen üst düzey bir kaynağa dayandırılan haberde, Almanya’nın zirvede Ukrayna’nın NATO üyeliğinin ertelenmesini savunacağı bildirildi. Haber, “Rusya’nın savaşı büyütmesinden endişe eden Almanya Ukrayna’nın NATO üyeliğini engellemeye hazırlanıyor” başlığıyla duyuruldu.

Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitri Kuleba ise, Alman hükümetini ülkesinin NATO üyeliğini engellememesi konusunda açıkça uyaran bir açıklamayla tartışmaları kızıştırdı. “Mevcut Alman hükümeti, eski Başbakan Angela Merkel’in 2008 yılında Ukrayna’nın NATO üyeliğine yönelik her türlü ilerlemeye şiddetle direnerek yaptığı hatayı tekrarlamamalıdır” diyen Kuleba, o zamanki Alman tutumunun Rusya’nın 2008’de Gürcistan’a saldırmasına ve 2014’te Kırım Yarımadası’nı ilhak etmesine kapı açtığını savundu.

Scholz: “Savaş devam ederken üyelik olmaz”

Berlin’den gelen sinyaller ise Almanya’nın Ukrayna’nın üyeliğine sıcak bakmadığı konusundaki tahminleri netleştirdi.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz son zamanlarda yaptığı açıklamalarda, Ukrayna’nın yakın gelecekte NATO üyesi olmayacağını belirten ifadeler kullandı. Scholz verdiği bir röportajda Ukrayna’nın NATO üyeliği ile ilgili sorulan soruya, “Bunun öngörülebilir gelecekte olmayacağı herkes için açık” şeklinde cevap verdi.

Başbakan, Ukrayna’nın şu anda NATO üyeliği kriterlerini karşılamadığını belirterek, NATO’nun odak noktasının sadece Ukrayna’ya destek ve savunma yetenekleri sağlamak olduğunu belirtti ve “Savaş sonrası, hangi güvenlik garantilerinin sağlanabileceğini tartışmamız gerekeceği açık. Ancak hala bundan çok uzağız” açıklamasında bulundu. Almanya Başbakanı, Vilnius’ta Ukrayna’nın savaş kabiliyetinin güçlendirilmesi gibi önceliklere odaklanılması gerektiğini savunacağını dile getirdi.

Hükümette koalisyon ortaklarından Yeşiller Partisi’nin de benzer bir çizgi izlediği belirlendi. Yeşiller’den Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock bundan kısa bir süre önce, Rusya-Ukrayna Savaşı devam ederken Ukrayna’nın NATO üyeliğinden söz edilemeyeceğini söyledi. Baerbock da, savaş sonrası dönemde üyeliğin gündeme gelebileceği yönünde mesaj verdi.

“Savaştan bittikten sonra Ukrayna üye olsun” görüşü

Dünyanın en önemli güvenlik zirvesi olarak tanımlanan ve geleneksel olarak her yıl Şubat ayında yapılan Münih Güvenlik Konferansı’nın başkanı Christoph Heusgen ise, Ukrayna’nın mümkün olan en erken tarihte NATO’ya üye olması gerektiğini ve ülkenin savaş uçaklarıyla da desteklenmesini savundu.

Heusgen, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın mevcut aşamasında ülkeyi üye olarak kabul etmenin söz konusu olmadığını, zira bunun Kuzey Atlantik Antlaşması’nın beşinci maddesi uyarınca karşılıklı yardım yükümlülüğü yoluyla NATO’yu doğrudan savaşın içine çekeceğini söyledi. Heusgen bu açıdan Vilnius’ta başlayacak olan NATO zirvesinde, “Ukrayna’nın NATO ailesine ait olduğu” mesajının verilmesini istedi.

Bu arada Almanya’da yapılan bir ankete göre, halkın yüzde 42’si, Ukrayna’nın NATO’ya savaş bittikten sonra katılmasından yana olduğunu dile getirdi. “YouGov” adlı anket firması tarafından yapılan kamuoyu araştırmasına göre, katılımcıların yüzde 13’ü Ukrayna’nın bir an önce NATO üyesi olması gerektiğini belirtirken, yüzde 29’u ise buna tamamen karşı olduğunu ifade etti.

Paylaşın

Mokova’dan Ankara’ya “Azov Komutanları” Tepkisi: Anlaşma İhlal Edildi

Zelenskiy’in Türkiye’de tutulan eski beş komutanını Ukrayna’ya götürmesine ilişkin açıklama yapan Kremlin Sözcüsü Dmitry Peskov, Türkiye’nin anlaşmayı ihlal ettiğini dile getirerek, “Bize kimse bu konuda haber vermedi” dedi.

Haber Merkezi / Peskov, anlaşmaya göre bu kişilerin Türkiye’de kalması gerektiğini dile getirdi. Rusya, Eylül ayında Türkiye’nin aracılık ettiği esir anlaşmasının ardından bazı komutanları serbest bırakmış ve savaş sonuna kadar bu komutanların Türkiye’de kalması gerektiğine karar verilmişti.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy ise dün sosyal medyadan paylaştığı fotoğrafında, “Türkiye’den eve dönüyoruz ve kahramanlarımızı da yanımızda getiriyoruz” demişti.

İstanbul ziyaretini tamamlayan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy’in Rusya ile yapılan esir takası gereği Türkiye’de kalması gereken Ukraynalı komutanlarla birlikte ülkesine dönmesi, Kremlin’in tepkisine neden oldu.

Mariupol kentinin Rusya tarafından kuşatıldığı dönemde Azov çelik fabrikasında gösterdikleri direniş nedeniyle Ukrayna’da kahraman olarak görülen beş komutan, Zelenskiy tarafından İstanbul’daki bir havalimanında karşılandı. Ardından Zelenskiy ve komutanlar aynı uçakla Ukrayna’ya döndü.

Ukrayna Cumhurbaşkanlığı Azov komutanlarının “Türk tarafıyla yapılan müzakereler” sonucunda dönüşünün sağlandığını belirtildi.

Ukrayna ordusunun Azov alayında görev alan komutanlar, Mariupol kentini ele geçiren Rusya tarafından Mayıs 2022’de esir alınmıştı. Söz konusu komutanlar, geçen Eylül ayında Rusya ile Ukrayna arasında yapılan esir takasında serbest bırakılıp Türkiye’ye götürülen askerler arasında bulunuyordu.

Anlaşma, komutanların savaş bitene kadar Türkiye’de kalmasını öngörüyordu. Rusya, aşırı milliyetçi olarak bilinen Azov alayını “Neo-Nazi” olarak tanımlıyor.

Kremlin: Anlaşma ihlal edildi

Açıklamaları Rus haber ajansları tarafından aktarılan Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, “Azov komutanlarının Türkiye’den Ukrayna’ya dönüşü, mevcut anlaşmaların doğrudan ihlalinden başka bir şey değildir” dedi.

Peskov, bu askerlerin çatışmalar sona erene kadar Türkiye’de kalmasını öngören anlaşmanın koşullarının hem Ukrayna hem de Türkiye tarafından ihlal edildiğini belirtti.

Peskov, Azov komutanlarının dönüşünü, Ukrayna’nın başlattığı “karşı saldırının başarısızlığıyla” ve Ankara’nın 11-12 Temmuz’da Vilnius’ta yapılacak NATO zirvesi öncesi “dayanışma” gösterme arzusuyla bağlantılı bir adım olarak tanımladı.

Kremlin Sözcüsü, “NATO zirvesi için hazırlıklar sürüyor ve tabii Türkiye’nin üzerinde de epey baskı var” diye ekledi.

Erdoğan – Zelenskiy görüşmesi

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul’da Zelenskiy ile görüşmesinin ardından “Ukrayna’nın NATO üyeliğini hak ettiğini” açıklamıştı.

Erdoğan aynı zamanda gelecek ay Putin’in de Türkiye’yi ziyaret etmesinin beklendiğini dile getirerek esir mübadelesine dair müzakereleri yürütmek niyetinde olduklarını söylemişti.

Zelenskiy, 11-12 Temmuz’da yapılacak Vilnius NATO liderler zirvesi sırasında ülkesinin NATO üyeliği için açık bir mesajın verilmesini ve resmi davette bulunulmasını istemişti.

Zelenskiy, işgalin 500. gününü anmak için dün Yılan Adası’nı ziyaret etmişti.

Paylaşın

Erdoğan’dan Ukrayna’nın NATO Üyeliğine Destek

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski ile yaptığı görüşme sonrası yaptığı açıklamada, “Türkiye-Ukrayna dostluğu her bakımdan güçlendi. Ukrayna halkı ülkesinin toprak bütünlüğünü savunuyor. Şüphesiz Ukrayna NATO’ya üyeliği hak ediyor. Adil bir barışın kaybedeni olmaz” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Taraflar arasındaki anlayış farklılıklarına rağmen barış arayışlarına bir an evvel geri dönülmesi en samimi arzumuzdur. Ukrayna’nın yeniden ayağa kaldırılmasında her türlü desteği vereceğiz. Savaşın uluslararası hukuk temelinde müzakereler yoluyla sona erdirilmesi için en yoğun çabayı harcayan ülke olduk.”

Ukrayna’da lider konumda olan Türk müteahhitlik şirketlerinin, ülkenin yeniden imarında da yardımcı olacağını vurgulayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, Kırım Tatar Türkleri’nin ülkelerinin özgürlüğe kavuşması için canla başla mücadele etmesinin Ankara’nın Ukrayna’nın geleceğine güvenle bakmasının en önemli sebeplerinden biri olarak gösterdi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Ukrayna Devlet Başkanı Volodomir Zelenski bugün İstanbul’da 2,5 saat süren bir görüşme yaptı. Vahdettin Köşkü’nde yapılan görüşme sonrası iki lider ortak basın toplantısı düzenledi.

Erdoğan basın toplantısında, Ukrayna’nın NATO üyeliğine destek verdi. Erdoğan, “Şüphesiz Ukrayna NATO’ya üyeliği hak ediyor. Her zaman ısrarla savunduğum bir hususu huzurlarınızda bu vesileyle tekrar vurgulamak istiyorum. Adil bir barışın kaybedeni olmaz. Taraflar arasındaki anlayış farklılıklarına rağmen barış arayışlarına bir an evvel geri dönülmesi en samimi arzumuzdur” dedi.

Savaşın müzakereler temelinde sona erdirilmesi için gayretlerini sürdüreceklerini belirten Erdoğan, “Görüşmelerimizin, ülkelerimiz, bölgemiz ve uluslararası toplum için hayırlara vesile olmasını diliyorum” dedi.

Putin’in Türkiye ziyareti

Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in önümüzdeki ay Türkiye’yi ziyaret edeceğini de açıkladı. Bu, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden sonra Putin’in Türkiye’ye gerçekleştireceği ilk ziyaret olacak.

Basın toplantısında esir takasıyla ilgili bir soruya yanıt verirken bu konuya değinen Erdoğan, “Özellikle esir mübadelesi konusunda şu anda Ukrayna tarafında Sayın Başkanı (Zelenskiy) dinledik. Rusya tarafıyla da görüşme halindeyiz. Onlarla da görüşüyoruz. Konuyu Sayın Putin’le görüştüm ve önümüzdeki ay Sayın Putin’in de aynı zamanda Türkiye ziyareti olacak. Tekrar bunu yüz yüze görüşme imkanımız olacak. Ama bu arada bazı telefon görüşmelerimiz olması hâlinde de Sayın Putin’le bu konuyu yine ele alacağız ki esir mübadelesi, bu takaslar konusu bizim gündemimizin de öncelikli konularındandır” dedi. Erdoğan, “Temenni ederiz ki kısa zamanda bundan da bir netice alalım” diye konuştu.

Esir düşen Kırım Tatarları, siyasi mahkûmlar ve sınır dışı edilerek Rusya’ya götürülen çocuklar dâhil tüm esirlerin geri alınabilmesi için gerçekten çok çalıştıklarını söyleyen Zelenskiy ise bu konuda bir sonuç alınana kadar başka yorum yapmayacağını dile getirdi.

Tahıl koridoru anlaşması

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 17 Temmuz’da sona erecek olan tahıl koridoru anlaşmasının yeniden uzatılması için bir yol haritası belirlenip belirlenmediği yönündeki soruya ise şu yanıt verdi:

“İstanbul merkezli bu tahıl koridoru meselesinde çalışmalarımızı devam ettiriyoruz, devam ettireceğiz. 17 Temmuz sonrasını daha ne kadar uzatabiliriz, bunun da çalışması içerisindeyiz. Temennimiz odur ki yani bu iki ayda bir değil hiç olmazsa en azından üç ayda bir olması gibi bir beklentimiz var. Bu gayreti bu şekilde yapıp, süreyi de hiç olmazsa iki yıla çıkarmak gibi bir gayretin içerisinde olacağız. Yine bu konuyla ilgili bu akşam Sayın Başkan’la da görüştük. Sayın Putin’le de inşallah bunu gerek telefon diplomasimizde, gerekse önümüzdeki ay yapacağımız yüz yüze görüşmede gündemimizdeki en önemli konulardan bir tanesi bu.”

Erdoğan, “Zira Afrika’daki fakir ülkeler hep buraya bakıyor, bunun beklentisi içerisinde. Bu akşam ayrıca 12 tane Ukrayna limanlarındaki gemilerin durumunu da Sayın Başkan’la konuştuk. İnşallah bu gemilerin de serbest bırakılması noktasında gayret edeceklerini söylediler. Bu gemilerin de bırakılmasıyla -bunlar Türk gemileri- buradaki iş adamlarımız burada rahatlamış olacaklar. Ben tekrar bu tahıl koridorundaki sürecin uzatılması için yapacağımız müşterek çalışmayla netice almayı ümit ediyorum” diye ekledi.

Zelenski’den Erdoğan’a teşekkür

Erdoğan’ı bir kez daha cumhurbaşkanı seçildiği için tebrik eden Ukrayna lideri, Ukrayna’da barış ulaşılması için Türkiye’nin desteğini her zaman hissettiklerini söyledi.

Zelenski, “Karadeniz bölgesindeki durumu detaylı görüştük. Genel bakışımız var. Hiç kimse Karadeniz bölgesinde devletlerimizin ve halklarımızın menfaatine aykırı şeyleri zora kabul ettiremez. Karadeniz güvenlik ve işbirliği alanı olmalı. Dondurulmuş kriz alanı olmamalı. Türkiye’nin Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne ve egemenliğine değişmez desteğine minnettarım. Rusya’nın tehdidi altındaki Kırım’daki durumu görüştük. Karadeniz tahıl girişimine yönelik desteğinize minnettarım. Rusya gemi seyirlerini son zamanlarda bloke ediyor. Avrupa, Afrika ve Asya’daki gıda güvenliği bize bağlı. Rusya sanki Karadeniz’de her şey ona aitmiş gibi davranıyor” dedi.

Türkiye’nin Rusya ve Ukrayna arasında barışın sağlanmasını için liderlik üstlenmeye hazır olduğunu dile getiren Ukrayna Devlet Başkanı, ülkesinin NATO’ya üye olmasına destek veren Erdoğan’a teşekkür etti.

Görüşmede birçok değişik projenin gündeme geldiğini, iki ülke arasında savunma sanayi ve teknoloji işbirliği ile ortak İHA üretimi gerçekleştirilebileceğini belirten Zelenski, sözlerine “Yaşasın Ukrayna” diyerek son verdi.

Rusya, görüşmeyi dikkatle takip etti

Moskova yönetimi de Erdoğan-Zelenski görüşmesini yakından takip etti. Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, iki liderin Vahdettin Köşkü’ndeki görüşme öncesi yaptığı açıklamada, “Ankara ile yapıcı ortaklık ilişkilerimizi koruyoruz ve bu ilişkilere değer veriyoruz. Türkiye için de bunun böyle olduğunu düşünüyoruz. Bundandır ki Erdoğan ile Zelenskiy’in neleri ele alacağını öğrenmek isteyeceğiz. Bu bizim için önemli. ‘Türkiye Cumhurbaşkanı’nın üstlendiği bu (arabuluculuk) rolleri çok takdir ediliyor” dedi.

Ancak Kremlin Sözcüsü, Putin’in Erdoğan’la yüz yüze görüşme ihtimalini reddetmese bir tarih vermekten kaçındı.

Paylaşın

Zelenski’den “NATO Üyeliği” Açıklaması: Somut Adımlar Bekliyoruz

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenski, NATO üyeliğine ilişkin yaptığı açıklamada, “Net bir sinyalden, davet yönünde bazı somut şeylerden bahsediyoruz. Bu motivasyona ihtiyacımız var. İlişkilerimizde dürüstlüğe ihtiyacımız var” dedi.

Volodimir Zelenski,, 2008 NATO zirvesinde kabul edilen askeri ittifakın kapısının “açık kalacağı” ve Ukrayna’nın eninde sonunda üye olacağı şeklindeki düzenlemenin yeterli olmadığını vurguladı.

“Kapının açık olduğu” mesajının yeterli olmadığını dile getiren Volodimir Zelenski,, ülkesinin NATO üyeliği konusunda “net bir sinyale ihtiyacı olduğu” görüşünü yineledi.

Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski Litvanya’da yapılacak NATO zirvesine günler kala ülkesinin ittifaka bir an önce üye olması talebini tekrarladı.

Zelenski Prag ziyareti sırasında yaptığı açıklamada, ittifak üyelerinden gelecek haftaki zirvede ülkesinin üyeliği yönünde somut adımlar beklediğini ifade etti.

Ukrayna Cumhurbaşkanı, Rusya’ya karşı 17 aydır savaşan ülkesinin NATO kapısının sadece açık olduğuna dair açıklamalardan daha fazlasına ihtiyacı olduğunu söyledi.

Ukrayna, 11-12 Temmuz’da Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta yapılacak zirvede NATO’dan savaş sona erdiğinde askeri ittifaka katılabileceğine dair net mesajlar bekliyor.

Ukrayna ittifaka mümkün olduğunca çabuk katılmak istiyor ancak NATO üyeleri bu adımın ne kadar hızlı atılması gerektiği konusunda bölünmüş durumda. Bazı üye ülkeler Ukrayna’nın NATO üyeliğine, ittifakı Rusya ile aktif bir savaşa yaklaştırabileceği gerekçesiyle mesafeli.

Zelenski, Çek mevkidaşı Petr Pavel ile dün akşam düzenlediği basın toplantısında, “Net bir sinyalden, davet yönünde bazı somut şeylerden bahsediyoruz. Bu motivasyona ihtiyacımız var. İlişkilerimizde dürüstlüğe ihtiyacımız var” dedi.

“‘Kapı açık’ demek yeterli değil”

Ukrayna lideri, 2008 NATO zirvesinde kabul edilen askeri ittifakın kapısının “açık kalacağı” ve Ukrayna’nın eninde sonunda üye olacağı şeklindeki düzenlemenin yeterli olmadığını vurguladı.

“Kapının açık olduğu” mesajının yeterli olmadığını dile getiren Zelenski, ülkesinin NATO üyeliği konusunda “net bir sinyale ihtiyacı olduğu” görüşünü yineledi.

Çek Cumhuriyeti’nin eski Genelkurmay Başkanı ve 2015-2018 yılları arasında NATO Genel Sekreteri’nin baş askeri danışmanı olarak görev yapan Çek Cumhurbaşkanı Petr Pavel ise, şöyle konuştu:

“Ukrayna’nın savaş biter bitmez NATO’ya katılma müzakerelerine başlamasının Çek Cumhuriyeti’nin çıkarınadır. Bu aynı zamanda bizim güvenliğimizin, bölgesel istikrarın ve ekonomik refahın da çıkarınadır.”

Pavel, Mayıs ayında Reuters’a verdiği mülakatta Ukrayna’nın NATO ve Avrupa Birliği’ne girmek için desteğe ihtiyacı olduğunu ancak her ikisine de katılmanın uzun bir süreç olacağını söylemişti.

Paylaşın

Rusya, Ukrayna’nın İki Kentini Füzelerle Hedef Aldı: 3’ü Çocuk 8 Ölü

Rusya, Ukrayna’nın iki kenti Kremenchuk ve Kramatorsk’a füze saldırıları düzenledi. Kramatorsk’un merkezine düzenlenen füze saldırısında üçü çocuk toplam 8 kişi ölürken, 42’den fazla kişi de yaralandı.

AFP haber ajansının aktardığına göre, Rusya şehre iki adet S-300 karadan havaya füze fırlattı. Donetsk bölgesi askeri idaresi başkanı Pavlo Kirilenko, saldırının salı günü yerel saatle 7.30 sıralarında gerçekleştiğini söyledi.

CNN, Rusya’nın ikinci saldırıyı Kremençuk’taki bir köye düzenlediğini bildirdi. Ukrayna İçişleri Bakanı Ihor Klimenko, Telegram’da Rusya’nın kasıtlı olarak yerleşim yerlerini hedef aldığını söyledi. 

27 Haziran 2022’de Rusya’nın Kremençuk’a düzenlediği füze saldırısında 22 kişi hayatını kaybetmişti.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy, bu tip saldırıların dünyaya, Rusya’nın mutlaka yenilgiye uğratılması gerektiğini gösterdiğini söyledi. Zelenskiy, “Tüm Rus katiller ve teröristler yargılanmalı” diye konuştu.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada da Rusya, “zalim saldırıları” nedeniyle kınandı.

Rusya, 24 Şubat 2022’de Ukrayna’yı işgale başlamıştı. Yaklaşık 150 bin nüfuslu Kramatorsk şehri, işgalle birlikte birçok kez füze saldırılarına hedef oldu.

Kent Ukrayna’nın kontrolünde olsa da, Rusya’nın işgal ettiği bölgelerden sadece 30 kilometre uzaklıkta ve cephe hattında. Kramatorsk’ta 8 Nisan 2022’de kentte tren istasyonuna düzenlenen saldırıda 60’dan fazla kişi hayatını kaybetmişti.

Rusya’nın son saldırısı öncesi ise Ukrayna lideri Zelenskiy karşı saldırılarının tüm cephelerde başarıyla sürdüğünü söylemişti.

Paylaşın