Vladimir Putin, Savaşı Bitirmek İçin Ne Talep Ediyor?

Rusyalı ve Ukraynalı müzakereciler, Ukrayna’daki savaşa son vermenin yollarını aramak üzere İstanbul’da bir araya geldi. İki taraf da kendi pozisyonlarına dair daha önce açıklamalar yapmıştı.

Ukrayna, Moskova’nın tarafsızlık talebini düşüneceğini, ancak topraklarından taviz vermeyeceğini açıkladı. Rusya ise Ukrayna’dan “Nazilerden arınma” ve “silahsızlanma” talep ediyor, ancak bunların ne anlama geldiğine dair pek açıklama yapmıyordu.

Beş haftadır süren bombardımanda, Ukrayna’da birçok kent yıkıma uğradı, binlerce kişi öldü ve 10 milyon kişi evlerini terk etmek zorunda kaldı. Peki Putin savaşı bitirmek için ne istiyor?

Rus tarafının müzakerelerde öne sürebileceği talepleri derledik.

‘Ukrayna’nın tarafsızlığı’

Batının askeri ittifakı NATO’nun genişlemesi bağlamında Rusya uzun zamandır Ukrayna’nın “tarafız” kalmasını talep ediyordu.

Bazı uzmanlar Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin “asıl nedeninin” bu olduğunu söylüyor.

Japonya’daki Waseda Enstitüsü’nden tarafsızlık uzmanı Pascal Lottaz’a göre, Rusya muhtemelen Ukrayna’dan hiçbir zaman NATO’ya katılmayacağı teminatı vermesi ve Rusya ile bu konuda ikili anlaşma imzalamasını isteyebilir.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, tarafsızlık konusunu tartışmaya hazır olduklarını söyledi. Ancak Ukrayna’nın ileride Avrupa Birliği’ne katılması ihtimaline açısından bunun ne anlama geldiği net değil.

AB üyeliği karşılıklı güvenlik garantileri ile gündeme gelecektir. Ukrayna ve Rusya’nın bu durumu nasıl değerlendireceği de net değil.

Zelenskiy, Ukrayna’nın tarafsızlığı konusunun düşünülebileceğini söyledi

‘Silahsızlanma’

Bu, NATO veya Avrupalı ortaklardan yoksun ve silahlardan arındırılmış bir Ukrayna’nın yeni bir Rus işgaline karşı çok savunmasız olacağı için bir başka sorunlu noktayı oluşturabilir.

Ancak Lottaz, bu talebin en önemli noktasının Ukrayna ordusunu dağıtmak değil, Rusya’nın güvenliğini tehdit edebilecek saldırı veya nükleer silahlara, özellikle de NATO silahlarına sahip olmamasını sağlamak olduğuna inanıyor.

Bu konuda emsal, İkinci Dünya Savaşı’ndan sonra, Japonya’nın kendi savunma gücünü yeniden oluşturma kararına ABD’nin de destek vermesi. O zamandan beri Japon ordusunun uluslararası anlaşmazlıkları çözmek için savaşı bir araç olarak kullanması anayasal olarak yasak.
Karşılığında Japonya ve ABD ikili bir anlaşma imzaladı ve Japonya güvenliği için ABD’ye bağımlı hale geldi.

Lottaz, Rusya’nın taleplerinin bu kadar ileri gitmeyeceğine inanıyor ve muhtemelen Ukrayna’nın sahip olabileceği herhangi bir saldırı kabiliyetini ortadan kaldırmaya odaklanıyor.

‘Nazilerden arındırma’

Putin, Ukrayna hükümetini neo-Nazi grupların güdümünde olmakla suçluyor. Siyasi gözlemciler ise bu iddiayı temelsiz buluyor.

Ancak Vladimir Putin, bu suçlamaları yaparak Hitler’in Sovyetler Birliği’ne saldırısıyla ilgili güçlü anıları canlandırmaya ve doğu Ukrayna’daki Rus ayrılıkçılara yönelik saldırılarla paralellikler kurmaya çalışıyor.
Nazi suçlaması, büyükanne ve büyükbabası İkinci Dünya Savaşı’nda Nazilere karşı savaşan Yahudi bir aileden gelen Ukrayna lideri Zelenskiy’ye kişisel bir hakaret gibi gelebilir.

Lottaz, “Nazilikten arındırma”nın muhtemelen “rejim değişikliği için kullanılan Rus jargonu” olduğunu, ancak Ukrayna kuvvetleri savaştıkça ve Rus birliklerinin ilerlemesini durdurdukça bu ihtimalin daha da uzaklaştığını söylüyor.

Rusya itibarını korumak için Zelenskiy’nin iktidarda kalmasını kabul edebilir, ancak direnişte kilit rol oynayan aşırı sağcı Azak Taburu’nun ulusal muhafız birliğinden çıkarılmasında ısrar edebilir.

Lottaz, bunun “küçük bir adım” olacağını ve “muhafız birliklere zarar vermeyeceğini” söylüyor.

Donetsk ve Luhansk

Rusya, İstanbul’daki müzakerelerin ardından Ukrayna’nın başkenti Kiev’e yönelik saldırıları “önemli ölçüde” azaltmayı içeren yeni bir askeri strateji açıkladı.

Rusya esas olarak Ukrayna’nın doğusunda ayrılıkçıların kontrolündeki doğu Rusça konuşulan bölgelere odaklanacak.

Moskova, Ukrayna’nın, çatışmanın merkezinde yer alan Donbas nehri havzasındaki Donetsk ve Luhansk bölgelerindeki bu ayrılıkçı yerleşim bölgelerinden vazgeçmesini talep edebilir.

Kırım

Moskova, Ukrayna’dan Kırım’ın ilhakını resmen kabul etmesini de talep edebilir.

Kırım Yarımadası 2014 yılında Rusya tarafından işgal ve ilhak edildi ve fiilen Moskova tarafından yönetiliyor.

Kiev bu talebi kabul ederse, Ukrayna için büyük bir toprak kaybı olur.

Putin iktidara gelmeden önce 1997’de yapılan Rus-Ukrayna anlaşması, Kırım’ın Ukrayna’nın egemenliğinde olduğunu kabul etmişti.

Rusçanın korunması

Kremlin ayrıca Ukrayna’da Rus dilinin kullanımının korunacağına dair güvence talep edebilir.

2014 yılında Moskova ile ihtilafın yoğunlaşmasından bu yana Rusça Ukrayna’da siyasi bir tartışma konusu haline geldi.

2017’de Ukrayna mahkemeleri okullarda Rusça öğretimini yasakladı ve o zamandan beri ülkede Rusça kullanımını kısıtlayan başka yasalar çıktı.

Ocak ayından bu yana, Ukrayna’daki tüm ulusal gazete ve dergilerin Ukraynaca yayınlanması gerekliliği getirildi.

Putin’in tüm bu konulardaki talepleri ne olursa olsun, siyasi gözlemciler Ukrayna ile Rusya arasında bir barış anlaşmasının müzakere edilmesinin uzun zaman alabileceğini söylüyorlar.

Ancak her iki ülkenin de barış anlaşmasına ihtiyacı var.

Ukrayna açısından daha fazla sivilin ölmesini engellemek, şehirlerinin yıkılması yüzünden ortaya maddi kayıpları kontrol altına almak ve komşu ülkelere mülteci akışını durdurmak önemli.

Rusya içinse mesele, çatışmalarda asker kayıplarını önlemek ve Batı’nın uyguladığı ve Rus halkını etkileyen ekonomik yaptırımların sonuçlarını hafifletmek.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den ‘Açlık Felaketi’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) yapılan oturumda, Ukrayna krizinin yol açabileceği küresel gıda krizi, açlık felaketi masaya yatırıldı. BM yetkilileri, savaşın küresel çapta “Felaket üzerine felakete” yol açabileceği konusunda sert uyarılarda bulunurken, Batılı ülkeler gelişmelerden Rusya’yı sorumlu tuttu, Rus temsilci ise karşı suçlamalar yöneltti.

BMGK oturumunda konuşan Birleşmiş Milletler Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley, Ukrayna’daki savaşın, “İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana yaşanan felaketlerin çok ötesinde, küresel çapta sonuçlar doğuracağı” konusunda uyarıda bulundu.

“Savaşın son bulmasını sağlar, ihtiyaçları karşılarsak, açlığı, devletlerin istikrarsızlığa sürüklenmesini ve kitlesel göçü önleyebiliriz” diyen Beasley, sözlerini şöyle sürdürdü: Eğer savaşı önleyemezsek, dünya çok ağır bir bedel ödeyecek ve Dünya Gıda Programı olarak yapmak zorunda kalmak istemediğimiz bir şey yapmak zorunda kalacağız. Açlıktan ölecek çocuklara yemek verebilmek için, açlık içindeki çocukların önünden yemeklerini almak zorunda kalmak …

Tarlada olması gereken çiftçiler cephede

David Beasley, dünyanın buğday ihtiyacının önemli bir bölümünü üreten Ukraynalı çiftçilerin tarlalarından cepheye gitmek durumunda kaldıklarına dikkat çekerken, savaşın zaten yüksek olan gıda fiyatlarında rekor düzeyde artışa yol açtığına dikkat çekti.

Ukrayna’da 1 milyon kişiye gıda yardımı yapmaya çalıştıklarını, önümüzdeki 4 haftada 2 milyon 500 bin kişiye ulaşmaya çalışacaklarını anlatan Beasley, “İlk üç ay için 500 milyon dolara ihtiyaç duyuyoruz, 300 milyon dolarımız eksik” diyerek içinde bulundukları çıkmaza işaret etti.

WFP’nin normalde buğdayının yüzde 50’sini Ukrayna’dan satın aldığını söyleyen Beasley,  “Dünyanın ekmek sepeti” olarak nitelendirdiği Ukrayna’nın artık gıda yardımı alabilmek isteyen insanların yemek kuyruklarına girdikleri bir ülkeye dönüştüğünü söyledi.

Milyonlar aç kalacak

Savaştan önce WFP’nin dünya genelinde 125 milyon insanın gıda ihtiyacını karşılamakta olduğunu, savaşın başlaması sonucunda artan gıda, yakıt ve nakliye masrafları nedeniyle kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını anlatan Beasley, savaş nedeniyle WFP’nin aylık masraflarının şimdiden 71 milyon dolar oranında arttığını, bunun milyonlarca insana gıda yardımının yapılamayacağı anlamına geleceğini kaydetti.

Örnek veren WFP İcra Direktörü, savaşın büyük bir yıkıma yol açtığı Yemen’e işaret etti. Yemen’de 8 milyon insana yapılan gıda yardımında yüzde 50 oranında kesintiye gitmek zorunda kaldıklarını aktaran Beasley, önümüzdeki dönemde artık hiç bir yardımı yapamayacak bir noktaya geldiklerini, milyonlarca insanın açlık yaşayacağını söyledi.

Avrupa’ya kitlesel göç uyarısı

2020 yılında Mısır’ın tahılının yüzde 85’ini, Lübnan’ın da yüzde 81’ini Ukrayna’dan temin ettiğini hatırlatan WFP İcra Direktörü, savaşın tüm dünya için felaket sonuçlar doğuracağının altını çizdi, sadece Ukrayna’ya odaklanılmaması, dünyanın diğer bölgelerinin de ihmal edilmemesi gerektiğini vurguladı.

Uluslararası topluma, Afrika ve Ortadoğu gibi bölgelerin ihtiyaçlarını göz ardı etmeme çağrısı yapan Beasley, aksi takdirde Avrupa’nın “Devasa boyutta bir göç sorunuyla karşı karşıya kalacağı” konusunda uyardı.

ABD Rusya’ya sert çıktı

BM yetkilisinin sert uyarılarda bulunduğu oturum, Batılı ülkeler ile Rusya arasında karşılıklı suçlamalara da sahne oldu. ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı Wendy Sherman, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in başlattığı savaş nedeniyle dünya gıda güvenliğinin tehlikeye girdiğini söyledi.

Rusya’nın Karadeniz’de dünya pazarlarına gıda taşıyan en az üç sivil gemiyi bombaladığını söyleyen Sherman, “Rusya donanması Ukrayna limanlarına erişimi bloke ediyor, buğday ihracatını engelliyor” diyerek, Rusya’nın dünya gıda pazarına yük taşıyan yaklaşık 94 geminin Akdeniz’e geçişine izin vermediği bilgisini paylaştı.

Rusya’nın Ukrayna saldırısı sonucunda buğday fiyatlarında yüzde 20 ile yüzde 50 aralığında artış meydana geldiğine işaret eden Sherman, “Özellikle halklarını doyurabilmek için Ukrayna’dan gıda ürünleri alımına bağımlı olan Lübnan, Pakistan, Libya, Tunus, Yemen ve Fas gibi ülkeler için endişeliyiz” dedi.

Rusya Batı’yı suçladı

Rusya’nın BM nezdindeki Daimi Büyükelçisi Vassily Nebenzia ise Rus ordusunun sivil gemi seferlerine engel olmadığını, hatta yabancı gemilerin Ukrayna limanlarından ayrılabilmeleri için insani koridor oluşturulduğunu söyledi.

Nebenzia, dünya gıda pazarındaki türbülansa Rusya’nın kaynaklık etmediğini de iddia etti, yaşananlardan Batı’yı sorumlu tuttu, yaşanmakta olan gelişmelerin “Batı’nın Rusya’ya küstah yaptırım histerisinin” bir sonucu olduğunu savundu. Rus büyükelçi, gemilerin kesintisiz yük taşımasının Rusya’ya yaptırımların kaldırılması ile sağlanabileceğini söylerken, bu sayede uluslararası tarım ve gıda pazarlarının da istikrara kavuşturulabileceğini kaydetti.

“Dünyada açlık riski artıyor”

Bunun üzerine söz alan ABD’li Bakan Yardımcısı Sherman, “Yaptırımlar buğdayın Ukrayna limanlarından ayrılmasını engellemiyor. Putin’in savaşa engelliyor. Ve Rusya’nın kendi gıda ve tarım ihracatına da ne ABD ne de başka bir müttefikimiz ya da partnerimiz yaptırım uyguluyor” dedi.

Toplantıda konuşan Fransa’nın Büyükelçisi Nicolas De Riviere de, Ukrayna buğdayının dünya pazarına erişiminin engellenmesinden Rusya’yı sorumlu tuttu. “Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısı dünyada açlık riskini artırıyor” diyen Fransız büyükelçisi, “İlk olarak gelişmekte olan ülke insanları bu süreçten etkilenecek” diye konuştu.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Rusya Ve Ukrayna Ateşkeste Anlaşamadı

Rusya ve Ukrayna heyetlerinden temsilciler, İstanbul, Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’ndeki ilk tur görüşmelerinin ardından açıklamalarda bulundu. Toplantının ardından her iki ülke heyetleri Cumhurbaşkanlığı Dolmabahçe Çalışma Ofisi’nden ayrıldı. İkinci tur yarın gerçekleşecek.

Dolmabahçe’de, daha önce Ukrayna’daki görüşmelerde zehirlendiği iddia edilen oligark Roman Abramovich de bulunuyordu. Kremlin, Abramovich’in görüşme heyetinde resmi bir rolü olmadığını belirtti.

Ukraynalı müzakerecilerden David Arakhamia gazetecilere yaptığı açıklamada, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu sekiz ülkeyi garantör ülke olarak görmek istediklerini söyledi. Bu ülkeler arasında Britanya ve ABD’yi de saydı.

“Kırım ayrı bir görüşmenin konusu”

Ukrayna heyeti, müzakerelerde Rusya’nın talep ettiği tarafsızlık statüsü karşısında güvenlik garantileri önerdiklerini söyledi. Söz konusu teklifin içinde aynı zamanda ilhak edilen Kırım’ın statüsü üzerine 15 yıllık bir danışma periyodu olduğu belirtildi.

Ukrayna heyetinden yapılan açıklamada henüz ateşkese ilişkin bir anlaşmaya varılmadığı belirtildi. Ukrayna heyeti, Kırım meselesinin görüşmelerin ayrı bir parçası olacağını söyledi.

Rusya: Görüşmeler yapıcı geçti

Rus müzakereci Vladimir Medinski de müzakerelerin ilk gününün “yapıcı olduğunu” söyledi.

Medinsky, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski arasında bir görüşmenin, iki ülkenin dışişleri bakanları tarafından başlatılan bir barış anlaşmasıyla birlikte yürütülecekse mümkün olduğunu söyledi.

Ukrayna’nın teklif ve taleplerini, Putin’e ileteceklerini ifade ettiler.

Çavuşoğlu: En anlamlı ilerleme bugün kaydedildi

İki ülke heyetlerinin açıklamalarından sonra Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da şunları söyledi:

“Her aşamada taraflar arasında yakınlaşmanın arttığını bugün memnuniyetle görüyoruz. En öncelikli konu bir an önce ateşkesin sağlanmasıdır. Bu savaş artık durmalıdır. Bugün toplantıda bu konuda bir mesafe katedildiğini görüyoruz.

Bazı konularda uzlaşı ve ortak anlayışa varıldı. Müzakerelerin başlamasından bu yana en anlamı ilerleme bugün kaydedildi. Daha zor meselelere sonraki seviyelerde iki ülkenin Dışişleri Bakanlarının şekil vermeleri öngörülmektedir.”

Görüşme sabah başlamıştı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, müzakere için İstanbul’a gelen Ukrayna ve Rusya heyetlerine seslendi. Cumhurbaşkanı Erdoğan “Bölgesinde pek çok acıya şahitlik etmiş bir ülke olarak Karadeniz’in kuzeyinde benzer bir tablonun ortaya çıkmaması için çalıştık, çabaladık” dedi.

“Çatışmalar, dostunuz ve komşunuz olarak bizleri gerçekten derinden üzüyor” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Sahibi olduğumuz uluslararası platformlarda iki tarafın (Rusya-Ukrayna) da hakkını, hukukunu, hassasiyetlerini koruyan kollayan gözeten, adilane bir yaklaşım sergiledik” ifadelerini kullandı.

Erdoğan “Adil bir barışın kaybedeni olmayacağına inanıyoruz. Çatışmanın uzaması hiç kimsenin yararına değildir” diyerek trajediyi durdurmanın tarafların elinde olduğunu vurguladı.

Erdoğan, “Bir an önce barışın sağlanması herkesin faydasına olacaktır. Görüşmelerden artık somut sonuçlar alınması gereken döneme girildiğini düşünüyoruz. Dünya sizlerden gelecek hayırlı ve müjdeleri haberleri bekliyor. İşinizi kolaylaştıracak her türlü katkıya hazırız” dedi.

Türkiye’nin görüşmelerde ara buluculuk rolünün bulunmadığına dikkat çeken Erdoğan buradaki müzakerelerin liderler temasını mümkün hale getireceğini belirtti ve “Böyle bir görüşmeye ev sahipliği yapmaya da hazırız” dedi.

Paylaşın

‘Rusya, Ukrayna’da İki Talebinden Vazgeçti’ İddiası

Financial Times gazetesi, Rusya’nın bugün İstanbul’da devam edecek Ukrayna ile müzakerelerde, ülkenin “Nazilerden arındırılması” talebinden vazgeçtiğini ve askeri bir ittifaka girmemesi halinde AB üyesi olabilmesine izin vermeye hazırlandığını yazdı.

Gazete, görüşmeler hakkında bilgi sahibi dört kişiye dayandırdığı haberinde, Moskova ve Kiev’in çatışmaların durdurulmasını görüştüğünü ve olası bir anlaşmanın parçası olarak, Ukrayna’nın güvenlik garantileri ve potansiyel AB üyeliği karşılığında NATO üyesi olma isteğinden vazgeçmesinin gündemde olduğunu belirtti.

Anlaşma henüz sonuçlandırılmadığı için adının açıklanmasını istemeyen yetkililerin verdiği bilgilere göre, taslak ateşkes anlaşması metninde, Rusya’nın başta dile getirdiği üç ana ana talep olan “Nazilerden arındırılma” ve “Silahsızlanma” ve “Ukrayna’da Rusça için yasal koruma” yer almıyor.

Tarafların temsilcilerinin bugün İstanbul’da bugün dördüncü tur görüşmelere başlayacağını belirten gazete, Rusya’nın ödünlerinin, Ukrayna’nın beklenenden daha sıkı bir direniş göstermesi ve Rusya’nın operasyonel yetersizlikleri sonucu bir aydır süren işgalin genel anlamda durma noktasına gelmesi sonucu olduğunu vurguluyor.

‘Perdeleme kaygısı’

Ancak Ukrayna ve Batılı destekçilerinin Putin’in görüşmeleri yorgun güçlerini tazelemek ve yeni bir saldırı başlatmak için bir perdeleme olarak kulanmasından şüphe duyduğu vugulanıyor.

Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenskiy’nin partisinin parlamentodaki lideri ve Kiev’in müzakere ekibinin bir parçası olan David Arakhamia da, gazeteye yaptığı açıklamada tarafların güvenlik garantileri ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konusunda uzlaşmaya yakın olunduğunu belirtiyor, ancak büyük bir ilerleme ihtimali konusunda ihtiyatlı olunması gerektiğine dikkat çekiyor.

Arakhamia “En başından beri tüm meseleler masada ama hala çözülemeyen noktalar var” diyor. Görüşmelere yakın bir başka kaynak da Rusya’nın neredeyse her gün hem askeri baskı hem de Kiev’in silahsızlanması konularında tutum değiştirmesinden kaygılı olduklarını belirtiyor.

Kremlin Söcüsü Dimitri Peskov’un da “Rusya görüşmelerdeki ilerlemeler konusunda konuşamaz ve konuşmayacaktır. Bu sadece müzakere sürecine zarar verir” dediği aktarılıyor. Değerlendirilen anlaşmaya göre, Ukrayna’nın NATO üyeliğinden vazgeçmesinin yanı sıra, nükleer silah geliştirme ve topraklarında yabancı askeri üs bulundurmamasının da öngörüldüğü kaydediliyor.

Karşılığında da, Ukrayna’nın aralarında Rusya, ABD, İngiltere, Kanada, Fransa, Almanya, Çin, İtalya, Polonya, İsrail ve Türkiye’den güvenlik garantileri alacağı söyleniyor.

Ancak Ukrayna lideri Volodimir Zelenskiy’nin herhangi bir anlaşmanın garantörler tarafından kabul edilmesi ve parlamentolar tarafından onaylanması gerektiğini söylediği hatırlatılıyor. Zelenskiy’nin ayrıca, anayasayı değiştirmeden önce anlaşmayı referanduma sunacağını söylediği ve bunun en az bir yıl alacak bir süreç olduğu kaydediliyor.

Arakhamia ise “Uzlaşılan tek konu uluslararası garantiler. Ukrayna bunu istiyor ama bunun için hala garantörlerin onayı gerek, aksi takdirde anlaşma asla olmaz” diyor.

Değerlendirilien taslak metinde, Ukrayna’nın Rusya’nın 2014’te ele geçirdiği iki bölgesini geri alma talebinden bahsedilmediği ve bunun Putin ve Zelenskiy arasında gelecekte yapılacak müzakerelere bırakıldığı ifade ediliyor.

Arakhamia Moskava’nın Rusya’nın, Kiev’in Kırım’ın ve doğudaki iki bölgenin ilhakını tanımasını talep ettiğini söylüyor ve “Bağımsızlık Bildirgemiz’in dışındaki hiçbir sınırı kabul etmeyeceğiz. Bu en kritik nokta” diyor.

Ateşkes anlaşması başarılı olursa, Ukrayna ve Rusya dışişleri bakanlarının buluşup, güvenlik garantilerini ve Rusça’nın Ukrayna’da korunması gibi sosyal meselelerdeki anlaşmaları sonuçlandıracağı ifade ediliyor. Bunu da Putin ve Zelenskiy arasındaki bir görüşmenin izleyeceği kaydediliyor. Ancak Kremlin Sözcüsü Peskov’un böyle bir görüşme için “herhangi bir hareket” olmadığını söylediği de aktarılıyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

AB’nin Enerji Ambargosu Uygulaması Rusya Ekonomisini Nasıl Etkiler?

Rusya, Ukrayna’yı işgalinde bir aydan fazla süre geçmesine rağmen henüz hedeflerine ulaşamadı. Batılı ülkelerin geri adım atmaya zorlamak için yürürlüğe soktuğu yaptırımlar da Kremlin’i yıldırmış gibi görünmüyor.

Euronews’ta yer alan habere göre; Uzmanlar bundaki asıl etkenin Rus ekonomisini ayakta tutan enerji ihracatının çok büyük oranda yaptırımlar dışında tutulması olduğunu gösteriyor ve Moskova’nın aşil tendonunun enerji olduğuna vurgu yapıyor.

Uluslararası Finans Enstitüsü’nün (IFF) yaptığı tahminlere göre Rus ekonomisi 2022 yılı sonu itibariyle yüzde 30 daralacak ve buna Rus petrol ve doğal gazına ambargo uygulanma senaryosu dahil edilmemiş.

IFF Başekonomisti Robin Brooks sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı yorumda Rus enerji ihracatına ambargo uygulanması halinde bu daralmanın çok daha fazla olacağını ve Rusya’nın ekonomik üretiminin tamamen çökeceğini vurguladı.

Fakat Avrupalı ülkelerin özellikle Almanya’nın Rus doğal gazı ve petrolüne bağımlılığı hızlı bir ambargo kararının alınmasını oldukça zorlaştırıyor. Geçtiğimiz haftalarda Almanya Ekonomi ve Enerji Bakanı Robert Habeck ani bir boykotun Almanya’da fakirliğe ve işsizliğe neden olacağı için mümkün olmadığını açıkladı.

Sonrasında ise Habeck Rusya’dan petrol ve kömür ithalatının yıl sonuna kadar kademeli olarak sonlandırılacağını açıkladı. Fakat ihtiyacının yüzde 55’ini Rusya’dan karşıladığı doğal gaz ithalatını ise ancak 2024 yılında sonlandırabileceklerini belirtti.

Fakat Almanya’nın Rus enerji kaynaklarına ambargo kararının Almanya’yı olumsuz etkileyeceğinin açık olduğunu belirten Brooks Rusya’nın bundan çok daha fazla zarar göreceğini ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in savaşın maliyetini karşılamakta işini daha da zorlaştıracağını vurguladı. Brook bir enerji ambargosu durumunda Rus ekonomisini yüzde 40’tan fazla küçülebileceğini dile getirdi.

G7’den Ruble ile ödeme talebine ret

Mali yaptırımlar kapsamında Rusya’nın uluslararası bankacılık sistemi ve ana transfer ağlarından dışlanmasından sonra Putin, geçen hafta yaptığı açıklamada AB ülkelerine yaptığı gaz ihracatı karşısında dolar veya euro almayı kabul etmeyeceğini duyurmuş ve Rus yetkililere bir hafta içinde ödemelerin ruble üzerinden yapılması için gerekli çalışmalara başlamaları talimatı vermişti.

G7 ülkeleri ise Rusya’nın sattığı gazın ücretinin ulusal para birimi ruble üzerinden ödenmesi için getirdiği uygulamanın “kabul edilemez” olduğunu duyurdu.

G7 dönem başkanı Almanya’nın Ekonomi Bakanı Robert Habeck “G7 ülkelerinin bütün bakanları, mevcut kontratlara aykırı olarak Rus gazı karşılığında ruble ödenmesi koşulunu tek taraflı ihlal olarak görüyor… Ödemelerin ruble karşılığı ödenmesi koşulu kabul edilemez.” dedi.

Habeck, Moskova’nın bu kararının Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “sırtının duvara sıkıştığı” şeklinde yorumlamak gerektiği görüşünü dile getirdi. Rusya’yı “güvenilir olmayan bir tedarikçi” olarak niteleyen Habeck, ilgili şirketlerden Putin’in bu talebine yanıt vermemelerini istediklerini söyledi.

Paylaşın

Ukrayna Lideri Zelenskiy, Batı’dan Ağır Silah Desteği İstedi

Batılı ülkelerden Ukrayna’ya ağır silahlar gönderilmesini isteyen Ukrayna Lideri Zelenskiy, “Sadece Ukrayna’yı değil, Rusya’nın işgal tehdidi altında olan Doğu Avrupa ülkelerini korumak için de daha fazla silaha ihtiyacımız var” dedi.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, “NATO ne yapıyor? Rusya tarafından mı yönetiliyor? Neyi bekliyorlar? 31 gün geçti, NATO’nun sahip olduklarının sadece yüzde 1’ini istiyoruz, daha fazlasını değil” ifadelerini kullandı.

Zelenskiy’nin açıklamaları öncesinde Ukrayna Dışişleri Bakanı Dmitro Kuleba, ABD Başkanı Joe Biden ile Polonya’daki görüşmesi sonrasında yaptığı açıklamada, ABD’nin Polonya üzerinden Ukrayna’ya savaş uçakları gönderilmesi konusunda bir engel görmediğini açıklamıştı. Kuleba, “Top şimdi Polonya’nın sahasında” demişti.

Polonya hükümetinin Mart başında ABD’ye yaptığı Polonya’ya ait Rus yapımı MIG-29 tipi savaş uçaklarının Almanya’nın Ramstein kentindeki NATO üssünden Ukrayna’ya gönderilmesi önerisi ABD tarafından NATO için sonuçları olabileceği gerekçesiyle reddedilmişti.

Kremlin’den Biden’a yanıt: Rus halkı karar verir

ABD Başkanı Joe Biden’ın Cumartesi günü Polonya’nın başkenti Varşova’da yaptığı konuşmada Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin için “Tanrı aşkına, bu adam iktidarda kalamaz” sözlerine ilişkin gerginlik de sürüyor. Beyaz Saray’dan daha sonra yapılan açıklamada, Biden’ın Rusya’da rejim değişikliği çağrısı yapmadığı, Putin’in komşuları üzerinde güç kullanmasına izin verilmemesi gerektiği mesajını verdiği belirtildi. Biden’ın sözleri Kremlin’den de yanıt geldi. Kremlin Sözcüsü Dmitri Peskov, “Bunun kararını Biden veremez, Rusya’da devlet başkanını halk seçer” dedi.

Mariupol’dan koridor açılacak

Öte yandan Rusya ile Ukrayna’nın çatışmaların sürdüğü bölgelerden sivillerin tahliyesini sağlamak için iki yeni insani koridor açılması üzerinde uzlaştığı bildirildi. Ukrayna Başbakan Yardımcısı İrina Vereşçuk, Mariupol’un da bu bölgeler arasında olduğunu belirterek sivillerin kentten özel araçları ise ayrılabileceğini söyledi.

Günlerdir Rus güçlerinin ablukası altında bulunan Mariupol’un belediye başkanı Vadim Boyçenko, kentte ağır çatışmaların sürdüğünü ifade etti. Rus askerlerinin, hiçbir ayrım gözetmeksizin kentteki etnik olarak Rusların da aralarında bulunduğu herkesi hedef aldığını söyleyen Boyçenko, “Görevleri bu kenti halkı ile birlikte yeryüzünden silmek” diye konuştu. Ukraynalı yetkililerin verdiği bilgilere göre ülkenin güneydoğusundaki liman kenti Mariupol’da bugüne kadar 2 binden fazla sivil yaşamını yitirdi.

Dün Fransa, Türkiye ve Yunanistan ile birlikte Ukrayna’da Rus birliklerinin ablukası altındaki Mariupol kentinden sivillerin tahliyesini planladığı açıklanmıştı. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, katıldığı Avrupa Birliği (AB) zirvesi sonrasında Cuma akşamı Brüksel’de yaptığı açıklamada, üç ülkenin “Mariupol’u terk etmek isteyen herkesin tahliyesi için insani bir operasyon başlatmayı” planladığını söylemişti. Macron, operasyonun ayrıntılarını belirlemek üzere gelecek 48 ile 72 saat içinde Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile görüşeceğini de sözlerine eklemiş ve kentte kalan yaklaşık 150 bin sivilin çok zor şartlar altında olduğuna dikkati çekmişti.

Paylaşın

Ukrayna’dan Kaçanların Sayısı 3 Milyon 700 Bini Aştı

Birleşmiş Milletler (BM) Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR), bir ay içinde 3 milyon 725 bin 806 kişinin Ukrayna’yı terk ettiğini belirtti. En fazla Ukraynalı sığınmacı kabul eden ülke Polonya oldu. 

Haber Merkezi / Polonya’ya sığınan Ukraynalıların sayısının yaklaşık 2 milyon 270 bin kişi olduğu belirtildi. Sınır Koruma, sadece Cuma günü yaklaşık 30 bin 500 kişinin sınırdan geçiş yaptığını aktardı. Ancak bu sayının bir önceki güne göre yüzde 6,4 düşük olduğu kaydedildi.

Polonya’nın ardından en fazla sığınmacı kabul eden ülke Romanya oldu. Romanya’ya sığınan Ukraynalıların sayısı yaklaşık 573 bin olarak kaydedildi. Ukrayna’nın komşularından Moldova 375 binden fazla, Macaristan ise yaklaşık 337 bin Ukraynalı’yı kabul etti.

Ukrayna: Rus ordusu 16 bin 400 asker, 117 uçak, 127 helikopter ve 575 tankını kaybetti

Ukrayna Genelkurmay Başkanlığı, Rus ordusunun 24 Şubat-26 Mart dönemindeki kayıplarıyla ilgili bilgileri açıkladı.

Buna göre, Ukrayna’ya saldıran Rus ordusundan 16 bin 400 asker öldürüldü, Ruslara ait 117 uçak, 127 helikopter, 575 tank, 1640 zırhlı araç, 293 top, 91 roketatar sistemi ve 51 hava savunma sistemi imha edildi.

Rus güçleri 1131 araç, 7 gemi ve hafif sürat teknesi, 73 yakıt aracı ve 56 insansız hava aracını da kaybetti.​​​​

Rusya, şu ana kadar Ukrayna’daki kayıplarının 1,351 kişi olduğunu açıkladı

Rus ordusu, Ukrayna savaşında şu ana kadar 1,351 kayıp verdiklerini açıkladı. Açıklamada Batılı ülkelerin Ukrayna’ya gönderdikleri silahların, ‘savaşın uzamasına neden olan bir hata’ olduğu belirtildi.

Açıklamada ayrıca şu ana kadar 419 bin Ukraynalı mültecinin Rusya tarafında geçtiği belirtildi.

Ukrayna hükümeti ile Batılı istihbarat örgütlerine yakın kaynaklar ise Rusya’nın Ukrayna’daki kayıplarının 10 bine yaklaşmış olabileceği yönünde.

Paylaşın

Rusya, Ukrayna’daki Hedeflerinde Vites Mi Küçültüyor?

Rusya ordusu planlarını değiştirmek zorunda mı kaldı? Moskova, Ukrayna’daki hedefleri konusunda vites mi küçültüyor? Bunu anlamak için henüz erken olabilir ama Rusya’nın açıklamalarında buna yorulabilecek ifadeler yer alıyor.

BBC Türkçe’de yer alan habere göre; Rusya Genelkurmay Başkanlığı Ana Harekat Dairesi Başkanı Orgeneral Sergey Rudskoy, “özel askeri operasyon” olarak adlandırdıkları işgalde ilk aşamanın sonuçlandığını ve bundan sonra Rusya’nın “Donbas’ın tamamen özgürleştirilmesine odaklanacağını” söyledi.

Bu, bağımsızlıklarını ilan eden ve Rusya’nın tanıdığı iki ayrılıkçı bölge olan Donetsk ve Luhansk’a daha fazla birlik göndererek Ukrayna hükümetinin bu bölgelerde kontrol ettiği alanları ele geçirmeye odaklanmak anlamına geliyor.

Rusya’nın Ukrayna’nın geri kalanındaki ilerleyişi ise donmuş durumda. Rus ordusunun Kiev’in kuzeyindeki bazı yerlerde geri püskürtüldüğü ve daha fazla geri çekilmemek için savunma pozisyonuna geçerek siper kazdıkları bildiriliyor.

Rusya’nın Kiev’i ele geçirme hedefinden vazgeçtiğini söylemek için henüz erken olabilir fakat Batılı yetkililer Rusya’nın üst üste başarısızlıklar yaşadığını söylüyor.

Yetkililer Cuma günü Rusya’nın savaşta kaybettiği general sayısının yediye çıktığını ve bazı birliklerde moralin dibe çöktüğünü aktarıyor.

General Rudskoy’un bu açıklamasının, Moskova’nın savaştan önce belirlediği stratejinin başarısızlığını kabul ettiği anlamına geldiğine inanıyorlar. Konuştuğum bir yetkili “Rusya birden fazla cephede aynı anda savaş yürütemeyeceğini anlamış durumda” diyor.

Rusya’nın 10 civarı yeni takım ve bölük oluşturduğu, bunların Donbas’a doğru yola çıktını da söylüyor. Batılı yetkililer savaş başlamadan önce de Rusya’nın, Donbas’taki cephede yıllardır savaşan ve Ukrayna’nın en iyi savaşan birlikleri olan Birleşik Operasyon Güçleri’ni (JSF) çembere almasından endişe ediyordu.

Kiev çevresinden çekilme hedeflerin küçültülmesi anlamına gelmeyebilir

Rusya yeni bir saldırıyla Donetsk ve Luhansk’ta ilerleyebilir ve Harkov ile İzyum üzerinden bu bölgeye yeni askerler gönderebilir. Azak Denizi kıyısındaki Mariupol’ü de ele geçirirlerse Kırım ile Donbas arasındaki kara bağlantısını kurabilirler.

Böylece Mariupol’deki Rus güçleri de Donbas’ı oluşturan Donetsk ve Luhansk’a aktarılabilir. Fakat bu hedeflerin bir kısmının gerçekleşmesi kolay gözükmüyor. Mariupol’ü savunanlar sert bir direniş ortaya koyuyor.

Fakat Rusya hedeflerini aynı anda değil de sırayla gerçekleştirmeye karar verdiyse, güçlerini buna göre konsantre edebilir. Buna hava kuvvetleri de dahil.

Bu durumda, Ukrayna Ordusu ne kadar disiplinli ve motive olursa olsun böylesi bir baskıya direnebilmek için her türlü yardıma ihtiyaç duyacaktır. Bir Batılı yetkili “Bu durumda Batı’nın verdiği silahların Ukrayna ordusuna büyük bir katkı yapmasını umacağız” diyor.

Önümüzdeki günlerde Rusya Donbas’a yoğunlaşsa bile bu, daha büyük hedeflerinden vazgeçtiği anlamına gelmeyebilir. ABD’li üst düzey bir savunma yetkilisi de “İşgalin tamamına dair bir tutum değişikliği olduğunu düşünmüyoruz” diyor.

Paylaşın

Ukraynalı Çocukların Yarısından Fazlası Yerinden Edildi

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), bir aydır süren savaşın ardından Ukraynalı çocukların yarısından fazlasının yerinden edildiğini açıkladı. Buna göre, savaş ülkede yaklaşık 7,5 milyon çocuk nüfusunun yarısından fazlasının (4,3 milyon çocuk) yerinden edilmesine yol açtı.

Buna, komşu ülkelere mülteci olarak geçen 1,8 milyondan fazla çocuk ve şu anda Ukrayna’da ülke içinde yerinden edilmiş 2,5 milyon çocuk da dâhil.

UNICEF Genel Direktörü Catherine Russell, Ukrayna-Rusya savaşının, İkinci Dünya Savaşı’ndan bu yana, en fazla oranda çocuğun yerinden edildiği savaşlardan biri olduğunun altını çizerek şunları söyledi: Bu, gelecek nesiller için kalıcı sonuçlar doğurabilecek korkunç bir dönüm noktası. Çocukların güvenliği, refahı ve temel hizmetlere erişimi, durmaksızın devam eden bu korkunç şiddetin tehdidi altında.

OHCHR verileri

Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Yüksek Komiserliği’ne (OHCHR) göre, 24 Şubat’ta savaşın başlamasından bu yana, Ukrayna’da 78 çocuk öldü ve 105 çocuk yaralandı. OHCHR, bu rakamların BM’nin doğrulayabildiği raporlardan hareketle bildirildiğini, gerçek ölü sayısının muhtemelen çok daha fazla olduğunu aktardı.

DSÖ verileri 

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise son dört hafta içinde, ülke genelindeki sağlık tesislerini etkileyen 52 saldırı olduğunu bildirdi. Tahmini olarak 1,4 milyon insanın güvenli suya erişimi yokken, 4,6 milyon insanın suya erişimi sınırlı veya suları kesilme riskiyle karşı karşıya. 6 ila 23 aylık 450.000’den fazla çocuğun tamamlayıcı gıda desteğine ihtiyacı var olduğu aktarıldı.

Öte yandan UNICEF, kızamık ve çocuk felci de dâhil olmak üzere rutin aşılar ve çocukluk çağı aşılarının yapılma oranlarında bir azalma olduğunu gözlemledi. Kuruluş bunun, özellikle insanların şiddetten korunduğu aşırı kalabalık bölgelerde, aşı ile önlenebilir hastalıkların hızla yayılmasına yol açabileceğini aktardı.

Mavi noktalar

UNICEF, Ukrayna’nın Kiev, Kharkiv, Dnipro ve Lviv de dâhil olmak üzere 9 bölgesindeki 49 hastaneye tıbbi malzeme ulaştırarak 400.000 anne, yenidoğan ve çocuk için sağlık hizmetlerine erişimi iyileştirdi. Kuruluş, kuşatma altındaki topluluklara su ve hijyen malzemeleri dağıtmaya devam ediyor. Ayrıca, akut çatışma bölgelerinde çalışan gezici çocuk koruma ekiplerinin sayısını 22’den 50’ye çıkarttı ve 2,2 milyondan fazla insanın ihtiyaçlarını desteklemek için 63 TIR hayat kurtaran malzeme teslim etti.

Ukrayna’dan kaçan milyonlarca çocuğu ve aileyi korumak ve desteklemek için UNICEF ve UNHCR, hükümetler ve sivil toplum kuruluşlarıyla ortaklaşa çalışarak, çocuklar ve kadınlar için tek noktada güvenli alanlar sağlayan “Mavi Noktalar”ı kurdu. “Mavi Noktalar” seyahat eden ailelere önemli bilgiler sağlıyor, refakatsiz ve ailelerinden ayrı düşmüş çocukların belirlenmesine ve korunmalarına yardımcı oluyor.

Paylaşın

Vladimir Putin’in Önündeki Beş Senaryo

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal girişiminin üzerinden ortalama bir ay geçti. Almanya’nın çok okunan tabloid gazetelerinden Bild, Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın gidişatı ile ilgili kapsamlı bir analiz hazırlayarak olası senaryoları masaya yatırdı.

“Putin’in Ukrayna’daki kanlı savaşı böyle bitebilir” başlığıyla kullanılan haberde, savaşın olası bitiş senaryoları mercek altına alındı.

  • Putin kazanırsa;

Bild gazetesi, bunu “felaket senaryosu” olarak yorumlarken, “Kremlin liderinin hayalleri gerçek olur. Kiev’in meydanında kırmızı, mavi ve beyaz bayrağın dalgalanması, başkanlık sarayının işgal edilmesi ve parlamentoya yeni vekiller getirilmesi olası. Ayrıca üst düzey Ukraynalı siyasetçileri ve direnenleri toplama kamplarına gönderebilir. İçerde baskıcı bir rejim olur ve dışarıdan da Putin’e bağlı bir yönetim olarak hem Baltık ülkelerine hem de Polonya’ya tehdit oluşturabilir” yorumunu yaptı.

Fakat gazete, Rus ordusunun savaşın başından beri Ukrayna’daki büyük kentleri ele geçiremediğine dikkat çekerken, “Neyse ki bu seçeneğin gerçekleşmesi imkansız” yorumunu yaptı.

  • Rusya çekilirse;

Bild gazetesi, Putin’in asla yenilgiyi kabul etmeyeceğini yazarken, Rusya Devlet Başkanı’nın imajını korumak için Donbas bölgesinde bazı toprakları ele geçirerek savaşı bırakmasının da bir senaryo olduğunu aktardı.

Mariupol’un için kritik bir önemi olduğuna dikkat çekilirken, “Putin, Mariupol’ü ele geçirirse askerlerine eve ‘zaferle’ dönmesine fırsat sağlayabilir” denildi. Bild gazetesi, bu olasılığın gerçekleşme ihtimali olduğunu yazarken, “Bu uygun. Kendini Rusya ve Ukrayna arasında arabulucu olarak konumlandıran Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cuma günü Putin’in ateşkes yapmasını istemişti. Erdoğan Putin’e, ‘Artık barış için atılacak adımın mimarı sen olmalısın demeliyiz’ demiş ve ‘Onurlu bir çıkış yap’ ifadesini kullanmıştı” hatırlatmasını yaptı.

  • Putin kaybederse;

“Rusya ordusu ilerleme kaydedemez, Rusya ekonomisi çökerse, Rusyalılar ayaklanırsa, Putin yenilmiş olur” diyen Bild gazetesi, Batı ülkelerinin ekonomik yaptırımlarının Rusya’da da hissedildiğini aktardı. Rusya içinde de birçok insanın savaşa karşı olduğuna dikkat çekti. Bild gazetesinde yer alan analizde bu olasılık ile ilgili olarak, “Şu an için bu çok olası değil fakat imkansız da değil. Savaş uzarsa bunun ihtimali artar” yorumunu yaptı.

  • Müzakerelerden sonuç çıkarsa;

Bild, “Ukrayna direnmeye devam ederse Putin savaşı kazanamayacağını anlayarak müzakere masasına oturabilir. Müzakerede Ukrayna’nın Kırım’dan vazgeçmesinin istenmesi ve Ukrayna’nın NATO ya da AB ile yakınlaşmasının da engellenmesi amaçlanabilir” yorumunu yaptı. Gazete, Ukrayna Devlet Başkanı Zelenskiy’nin de çözüm için referanduma gidilmesinin olası olduğunu söylediğine dikkat çekti. Bild, bu senaryonun da olası olduğunu fakat savaşın gidişatına bağlı olduğunu aktardı.

  • Bitmeyen savaş;

Şu an Ukrayna’nın birçok noktasında çatışmalar devam ediyor… Rusya, Kiev’i bombalamaktan çekinmezken, 24 Şubat’ta başlayan Rusya-Ukrayna savaşının en kötü senaryosunun savaşın bitmemesi olduğu belirtildi. Bild, savaşın bitmemesinin olası olduğuna da dikkat çekerken, “Eğer Putin, bütün uyarılara ve çağrılara rağmen savaşa devam ederse Rusya ikinci bir Afganistan’la karşılaşır. Sovyetler Birliği de Afganistan’da 10 yıl savaşmış ve ciddi kayıplar vermişti” ifadesine yer verdi.

Paylaşın