Dünya Bankası, Türkiye’ye 18 Milyar Dolar Ek Destek Sağlayacağını Duyurdu

Dünya Bankası, 2024 – 2028 döneminde Türkiye’ye ek 18 milyar dolar finansman sağlayacağını duyururken, bankanın Türkiye Direktörü Humberto Lopez, Türkiye’nin son 20 yılda çok büyük bir ilerleme kaydettiğini söyledi.

Humberto Lopez, Türkiye’nin halkın yaşam standartlarını önemli ölçüde iyileştirdiği, modern bir altyapı geliştirdiği ve ekonomisini küresel ekonomiye ve küresel değer zincirlerine entegre ettiğini belirtti.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Dünya Bankası’nın ek 18 milyar dolarlık paketinin 6 milyar dolarının Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (IBRD), 9 milyar dolarının Uluslararası Finans Kurumu’ndan (IFC), 3 milyar dolarının ise Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı’ndan (MIGA) sağlanacağını dile getirmişti.

Dünya Bankası, Türkiye’ye 2024-28 döneminde 18 milyar dolarlık ek destek sağlayacağını açıkladı. Banka’dan yapılan yazılı basın açıklamasında, İcra Direktörleri Kurulu’nun Türkiye için hazırlanan ve üç kilit kalkınma stratejisi üzerinde odaklanacak yeni Ülke İşbirliği Çerçevesi’ni onayladığı belirtildi.

Bu stratejiler üretkenlik artışı, istihdam ve daha iyi kamu hizmeti ile doğal afetlere karşı dirençlilik olarak duyuruldu. 2024-28 mali yıllarını kapsayacak yeni Ülke İşbirliği Çerçevesi’yle, Türkiye’nin yüksek gelir statüsüne geçiş sürecini desteklemenin hedeflendiği kaydedilerek, şöyle denildi:

“Dolayısıyla bu çerçevenin kilit odak alanlarından birisi, şirketlerin daha yüksek katma değerli ve yüksek teknolojili faaliyetlere geçme yeteneklerini desteklemek amacıyla ülkenin özel sektörünün geliştirilmesidir.”

Çerçevenin Türkiye ile Dünya Bankası Grubu kuruluşları (Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası, Uluslararası Finans Kurumu ve Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı) arasındaki güçlü ve giderek büyümekte olan işbirliğini yansıttığı vurgulandı.

Dünya Bankası grubunun, üçüncü en büyük ülke programı olan 17 milyar dolar tutarındaki mevcut ülke portföyüne ilave olarak, 5 yıllık dönemde 18 milyar dolarlık bir kaynak sağlamayı öngördüğü belirtildi.

Dünya Bankası Türkiye Direktörü Humberto Lopez yeni işbirliğiyle ilgili, Türkiye’nin son 20 yılda çok büyük bir ilerleme kaydederek, halkının yaşam standartlarını önemli ölçüde iyileştirdiği, modern bir altyapı geliştirdiği ve ekonomisini küresel ekonomiye ve küresel değer zincirlerine entegre ettiğini belirtti.

Lopez, “Yeni Ülke İşbirliği Çerçevesi bu ilerlemeyi temel alarak ve Dünya Bankası’nın bileşik gücünden bir kaldıraç olarak yararlanarak, devam ettiği çarpıcı kalkınma yolculuğunda Türkiye’yi destekleyecektir. Gelecekte sağlanacak temel destek alanları arasında hükümetin enerji dönüşüm planı ve stratejik altyapısı bulunmaktadır” dedi.

Dünya Bankası destek verilecek üç alandaki desteğe ilişkin detaylara da açıklamasında yer verdi.

Yüksek ve sürdürülebilir üretkenlik artışında, iklim değişikliğine karşı dirençliliği ve gıda güvencesini güçlendirmek için iklime uyumlu tarımın teşvik edileceği; karbon emisyonlarını azaltmak ve ticaretin rekabet gücünü korumak amacıyla sanayi sektörünün daha yeşil hale getirileceği; 6 Şubat 2023 depremlerinden etkilenen bölgelerde ekonomik toparlanmasının desteklenmesi üzerinde odaklanılacağı belirtildi.

Kapsayıcı hizmetler ve işlerde, gelir eşitsizliklerini ve diğer eşitsizlikleri ortadan kaldırmak amacıyla, kadınlar, gençler ve kırılgan gruplar için işlerin iyileştirilmesine; sağlık ve eğitim hizmetlerinin erişilebilirliğindeki ve kalitesinde eşitsizliklerin azaltılmasına ve belediye altyapısının ve hizmetlerinin dirençliliğinin desteklenmesi üzerinde odaklanılacağı kaydedildi.

Doğal afetlere karşı dirençliliğin güçlendirilmesinde, Dünya Bankası Grubu’nun, Türk ekonomisinin korunmasına yardımcı olmak için afet direncine ve hazırlığına, doğal kaynak yönetimine ve temiz enerjiye geçişe öncelik vereceği bildirildi.

Ülke İşbirliği Çerçevesi’nin ayrıca üretkenliğin arttırılmasında ve kamu hizmet sunumunun iyileştirilmesinde hayati bir önem taşıyan dijitalleşmeyi hızlandırma ihtiyacını da vurgulandı.

Dünya Bankası Grubu’nun, dijital iş ekosisteminin iyileştirilmesi, depreme ve iklime dirençli kentsel planlamanın desteklenmesi, hibrit eğitim fırsatlarının yaygınlaştırılması ve finansal tabana yaymanın geliştirilmesi dahil olmak üzere dijital teknoloji kullanımını hızlandırmak için birçok alanda çalışmalar yapacağı vurgulandı.

Mehmet Şimşek açıklamıştı

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek dün Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada, Dünya Bankası ile yürütülen işbirliği kapsamında gelecek 5 yıllık döneme ilişkin mali işbirliği programının oluşturulduğunu açıklamıştı.

Şimşek, Dünya Bankası’nın ek 18 milyar dolarlık paketinin 6 milyar dolarının Uluslararası İmar ve Kalkınma Bankası’ndan (IBRD), 9 milyar dolarının Uluslararası Finans Kurumu’ndan (IFC), 3 milyar dolarının ise Çok Taraflı Yatırım Garanti Ajansı’ndan (MIGA) sağlanacağını dile getirmişti.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

AİHM, Türkiye’den Osman Kavala İçin Savunma İstedi

Osman Kavala’nın yaptığı ikinci başvuruyu önceli olarak inceleme kararı alan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’den savunmasını 16 Temmuz 2024 tarihine dek mahkemeye sunmasını istedi.

AİHM’in 10 Aralık 2019 tarihli kararı Osman Kavala’nın tutukluluğunun keyfi olduğunu ve siyasi saiklere dayandığını tespit etmiş ve bu nedenle Osman Kavala’nın derhal salıverilmesi gerektiğine hükmetmişti.

Osman Kavala, 1 Kasım 2017’den bu yana tutuklu. Kavala’nın, 5 Nisan 2022’de “casusluk” suçlamasından beraat ve tahliyesine, “Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs etme” suçundan ise ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmasına hükmedilmişti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) 18 Ekim 2017’den beri (2 bin 352 gün) hapiste tutulan Osman Kavala’nın yaptığı ikinci başvuruyu önceli olarak inceleme kararı aldı.

Kavala’nın AİHM’ne ikinci başvurusu, mahkemenin Kavala lehine verdiği 10 Aralık 2019 tarihli hak ihlali kararına rağmen devam eden ihlal iddialarını içeriyor.

Osman Kavala’nın avukatları “Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Osman Kavala’nın derhal salıverilmesini gerektiren 2019 ve 2022 tarihli kararların icrasını denetlemeye devam etmektedir. Türkiye hukuken bağlayıcı olan bu kararlara uymakla yükümlüdür. Mahkemeye yapılan yeni başvuru, Bakanlar Komitesi’nin denetim süreci ve Türkiye’nin AİHM’in kararından doğan ve devam eden hukuki yükümlülükleri üzerinde herhangi bir etkisi yoktur. Yeni başvuru, AİHM’in 2019 yılında verdiği ihlal kararından beri devam eden ve yeni hak ihlallerini dile getirmektedir” diye açıklama yaptı.

Yeni başvuruda şu şikâyetler öne sürülüyor:

Osman Kavala’nın 10 Aralık 2019 tarihinden bugüne kadar süren tutukluluğu bir bütün olarak hukuka aykırıdır (AİHS’in 5. maddesi);

Yerel mahkemeler Osman Kavala’nın tutukluluğunun hukukiliğini süratle denetlememişlerdir (AİHS’im 5(4). maddesi);

Osman Kavala’nın adil yargılanma hakkı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir (AİHS’in 6(1), 6(2) ve 6(3)(d) maddeleri);

Osman Kavala’nın Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi (Hükümeti devirmeye teşebbüs etmek) uyarınca mahkûm edilmesi öngörülebilirlik şartına uygun değildir (AİHS’in 7. maddesi);

Osman Kavala’nın tutuklanması, kovuşturulması ve hapis cezasına çarptırılması kendisinin bir insan hakları savunucusu olarak susturulması ve cezalandırılması amacını taşımaktadır ve ifade özgürlüğü ve örgütlenme özgürlüğü haklarını ağır bir biçimde sınırlandırmaktadır (AİHS’in 10. ve 11. maddeleri);

Osman Kavala siyasi bir amaçla tutuklanmış, mahkûm edilmiş ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırılmıştır. Bu siyasi amaç, onu susturmak ve cezalandırmaktır (AİHS’in 18. Madde ile beraber 5, 6, 7, 10, 11. maddeleri);

Masum bir insanın aşırı derecede uzun, keyfi, siyasi saiklere dayalı ve hukuka aykırı bir şekilde tutuklanması ve hakkında verilen müebbet hapis cezasının gözden geçirilme imkanının bulunmaması AİHS’in 3. maddesini ihlal etmektedir.

Paylaşın

OECD Ülkelerinde Enflasyon Yüzde 5.7, Türkiye Yüzde 67.1

OECD ülkelerinin dörtte üçünde enflasyon düşerken, en büyük aylık düşüş Polonya ve İsveç’te, en büyük artış ise Türkiye’de ve Kolombiya’da kaydedildi. OECD ülkelerinde enflasyon yüzde 5,7, Türkiye yüzde 67,1 oldu.

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü’nün (OECD), Türkiye, İngiltere, ABD, Avrupa’nın çoğu büyük ülkesi, Meksika, Şili ve İsrail’in de aralarında olduğu 38 üyesi bulunuyor.

Merkezi Paris’te bulunan OECD, 38 üye ülkesinde Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) ile ölçülen yıllık enflasyonun Mayıs 2023’ten bu yana yüzde 6 civarında dalgalanarak, Şubat 2024’te yüzde 5,7 seviyesinde sabit kaldığını açıkladı. Türkiye’deyse enflasyon 67,1 oranında gerçekleşti.

VOA Türkçe’de yer alan habere göre; OECD ülkelerinin dörtte üçünde enflasyon düştü; en büyük aylık düşüş Polonya ve İsveç’te, en büyük artış ise Türkiye’de ve Kolombiya’da kaydedildi.

Türkiye, yerel para birimindeki düşüşün ithalat maliyetlerini arttırmasına bağlı olarak, gıda enflasyonunda hızlı bir artış yaşayan ülkelerin başında yer aldı. Para birimi liranın değerindeki düşüş, aynı zamanda enerji fiyatlarında da keskin bir artışa yol açınca, enflasyonda büyük artış yaşandı.

OECD ülkelerinin tamamında gıda enflasyonundaki artış Şubat 2024’te yüzde 1’in altında kaldı, enerji enflasyonundaki artış ise eksiye geçti. Türkiye’deyse Şubat ayında gıda enflasyonu yüzde 18, enerji enflasyonu ise yüzde 3,6 arttı.

Buna göre, Ocak 2024 gıda enflasyonu yüzde 69,7, Şubat 2024 gıda enflasyonu da yüzde 71,1 oranında gerçekleşti. Genel enflasyon rakamı ise Şubat 2024’te yüzde 67,1 oranında gerçekleşti.

OECD’ye göre genel enflasyon OECD’ye üye 7 ülkede yüzde 2’nin altında, Kosta Rika’da ise negatifte kaldı. Gıda enflasyonu art arda 15’inci ayda da düşmeye devam ederek, Ocak’taki yüzde 6,3’ün ardından, Şubat’ta yüzde 5,3’e ulaştı. Gıda enflasyonu Kasım 2021’den bu yana ilk kez genel enflasyonun altında kaldı.

Hane halkı üzerindeki enflasyonist baskıların azaldığını gösteren rakamlara göre, dünyanın en zengin ülkelerinde gıda fiyatları Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna’yı işgali öncesinden bu yana en yavaş oranda arttı.

Euro bölgesinde düşüş, G20’de artış

OECD bölgesindeki çekirdek enflasyon (gıda ve enerji hariç enflasyon) düşmeye devam etti ancak hizmet fiyatlarındaki katılığın bir yansıması olarak Şubat ayında yüzde 6,4 ile yüksek kaldı.

Farklı ülkeler arasındaki enflasyonu karşılaştırmak için kullanılan Euro Bölgesi’ndeki Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP), Ocak ayında yüzde 2,8’ken Şubat ayında yüzde 2,6’ya geriledi. Gıda enflasyonundaki düşüş OECD’dekinin yaklaşık iki katı kadar hızlı olurken, çekirdek enflasyondaki düşüş OECD ile benzer hızda gerçekleşti.

G7’de yıllık enflasyon da Şubat 2024’te yüzde 2,9 ile istikrarlı seyrederek Nisan 2021’den bu yana en düşük seviyesine ulaştı.

Buna karşılık, Şubat 2024’te enflasyonda en büyük düşüşler İngiltere ve Almanya’da kaydedildi. Şubat 2024’te çoğu G7 ülkesinde ana enflasyona en büyük katkıyı çekirdek enflasyon sağladı.

G20’de yıllık enflasyon, Ocak’taki yüzde 6,4 ile Mart 2023’ten bu yana en yüksek seviyesini gördükten sonra Şubat’ta yüzde 6,9’a yükselerek, Mart 2023’ten bu yana en yüksek seviyesine ulaştığı belirtildi.

OECD’ye göre, bu yükseliş kısmen Çin’deki manşet enflasyonundaki artıştan kaynaklandı ve bu artış küresel bazda olumluya döndü. Ağustos 2023’ten bu yana ilk kez, genel enflasyon rakamları Suudi Arabistan ve Endonezya’da da arttı, Arjantin’de ise daha da yükseldi. Brezilya ve Güney Afrika’da ise genel olarak istikrarlıydı.

Analistler, merkez bankalarının düşen enflasyona tepki olarak bu yıl çok sayıda faiz indirimi yapacağını tahmin ediyor ancak son haftalarda herhangi bir indirimin boyutu konusunda daha temkinli olmaya başladı.

OECD’nin Türkiye, İngiltere, ABD, Avrupa’nın çoğu büyük ülkesi, Meksika, Şili ve İsrail’in de aralarında olduğu 38 üyesi bulunuyor.

Paylaşın

Türkiye’de İsrail Sermayeli 505 Şirket Var

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre, Türkiye’de İsrail sermayeli toplam 505 şirket var. Bunların bir kısmı Türkiyeli ortaklarla faaliyet gösteriyor. “Yabancı sermaye” listesinde bu firmaların 431 milyon dolarlık doğrudan yatırımları gözüküyor.

Gazze’de İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 32 artarak 33 bin 207’ye yükseldi. Yaralananların sayısı ise son 24 saatte 47 artarak 75 bin 933’e çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Kısa Dalga’nın haberine göre İsrailli firmaların, saldırılar sürerken de Türkiye’ye gelip şirketler kurmaya devam ettikleri ortaya çıktı.

Şirket kuruluş ve kapanışlarının verilerini açıklayan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) kayıtlarına göre, Gazze saldırıları hazırlığı ve saldırı başladıktan sonra, Ekim – Kasım – Aralık 2023 ve bu yılın ilk 2 ayı itibariyle toplam 18 İsrail sermayeli şirket Türkiye’de kuruluş gerçekleştirdi.

TOBB kayıtlarına göre hareketin başladığı 2023 Ekim’inde 3 anonim, 3 de limited (Ltd) şirket kuruldu. Bunu İzleyen Aralık ayında ise 2 limited şirket daha kuruluş gerçekleştirdi. Bu yılın Ocak- Şubat aylarında ise 10 Ltd. şirket kuruldu. Yani saldırıların başladığı Ekim ayından bu yana 5 ayda 18 şirket kuruldu.

Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın verilerine göre ise Türkiye’de İsrail sermayeli toplam 505 şirket var. Bunların bir kısmı Türkiyeli ortaklarla faaliyet gösteriyor. “Yabancı sermaye” listesinde bu firmaların 431 milyon dolarlık doğrudan yatırımları gözüküyor.

Paylaşın

Fitch’ten Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 58

Türkiye ekonomisine ilişkin açıklama yapan Fitch Ratings, “Türkiye TÜFE ortalamalarının 2024’te yüzde 58 ve 2025’te yüzde 29 olacağını varsayarsak, net parasal kaybın 2024’te yaklaşık 2,8 milyar dolara çıkmasını, ardından 2025’te yaklaşık 1,4 milyar dolara düşmesini bekliyoruz” dedi ve ekledi:

“Enflasyondaki düşüş, en azından beklentilerimizle aynı doğrultuda olursa ve 2025’ten sonra da devam ederse, Körfez İşbirliği Konseyi bankaları muhtemelen 2027’den itibaren hiperenflasyon raporlamasını kullanmayı bırakacak.”

ABD merkezli uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch, Türkiye’de iştirakleri olan Körfez İşbirliği Konseyi bankalarının Türkiye’nin makroekonomik uyumundan, daha geleneksel ve tutarlı ekonomi politikalarına geçişinden faydalanması gerektiğini söyledi.

Fitch’e göre, enflasyonun düşmesi, bağlı ortaklıkların net parasal kayıplarını azaltacak ve Türk lirasındaki daha yavaş değer kaybı, para çevrimi kayıplarından kaynaklanan olumsuz sermaye etkisini azaltacak. Körfez İşbirliği Konseyi bankalarının Türk iştiraklerinin 2023 yılında net parasal zararı 2,6 milyar dolar oldu.

Birgün‘ün aktardığına göre açıklamada, “Türkiye TÜFE ortalamalarının 2024’te yüzde 58 ve 2025’te yüzde 29 olacağını varsayarsak, net parasal kaybın 2024’te yaklaşık 2,8 milyar dolara çıkmasını, ardından 2025’te yaklaşık 1,4 milyar dolara düşmesini bekliyoruz.

Enflasyondaki düşüş, en azından beklentilerimizle aynı doğrultuda olursa ve 2025’ten sonra da devam ederse, Körfez İşbirliği Konseyi bankaları muhtemelen 2027’den itibaren hiperenflasyon raporlamasını kullanmayı bırakacak” denildi.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), mart ayında, yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 37,78’den yüzde 44.19’a yükseltmişti. Banka, 12 ay sonrası enflasyon beklentisini ise yüzde 37,78’den yüzde 36,70’e çekmişti.

Paylaşın

3 Aylık Dış Ticaret Açığı 20,4 Milyar Dolar

2024 yılının ilk 3 aylık döneminde geçen yılın aynı dönemine göre; İhracat, yüzde 3,6 oranında artarak 63 milyar 656 milyon dolar, ithalat, yüzde 12,6 oranında azalarak 84 milyar 128 milyon dolar oldu. 

Haber Merkezi / Başka bir ifadeyle 3 aylık dönemde dış ticaret açığı 20 milyar 472 milyon dolar oldu.

Öte yandan ihracat Mart’ta geçen yılın aynı ayına kıyasla yüzde 4,1 azalarak 22 milyar 578 milyon dolar olarak gerçekleşti. İthalat ise yüzde 5,7 oranında azalarak 30 milyar 95 milyon dolar oldu.

Ticaret Bakanlığı, Türkiye’nin Mart ayına ilişkin ihracat ve ithalat rakamlarını açıkladı. Buna göre; 2024 yılı Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre; İhracat, yüzde 4,1 oranında azalarak 22 milyar 578 milyon dolar, ithalat, yüzde 5,7 oranında azalarak 30 milyar 95 milyon dolar, dış ticaret hacmi, yüzde 5,1 oranında azalarak 52 milyar 674
milyon dolar olarak gerçekleşti.

2024 yılı Ocak-Mart döneminde geçen yılın aynı dönemine göre; İhracat, yüzde 3,6 oranında artarak 63 milyar 656 milyon dolar, ithalat, yüzde 12,6 oranında azalarak 84 milyar 128 milyon dolar, dış ticaret hacmi, yüzde 6,3 oranında azalarak 147 milyar 784 milyon dolar olarak gerçekleşti.

2024 yılı Mart ayında geçen yılın aynı ayına göre; İhracatın ithalatı karşılama oranı 1,26 puan artarak yüzde 75,0 olarak gerçekleşti. enerji verileri hariç tutulduğunda, ihracatın ithalatı karşılama oranı 0,14 puan azalarak yüzde 85,3 olarak gerçekleşti.

Enerji ve altın verileri hariç tutulduğunda ise, ihracatın ithalatı karşılama oranı 1,54 puan artarak yüzde 91,2 olarak gerçekleşti.

Mart ayında en fazla ihracat yaptığımız ülkeler sırasıyla; Almanya (1 milyar 749 milyon dolar), İtalya (1 milyar 301 milyon dolar) ve ABD (1 milyar 264 milyon dolar) oldu. Mart ayında ihracatta en çok paya sahip ilk 10 ülkenin toplam ihracat içerisindeki payı yüzde 47,6 oldu.

Mart ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler sırasıyla; Çin (3 milyar 900 milyon dolar), Rusya (3 milyar 680 milyon dolar) ve Almanya (2 milyar 148 milyon dolar) oldu. Mart ayında ithalatta en çok paya sahip ilk 10 ülkenin toplam ithalat içerisindeki payı yüzde 58,5 oldu.

Mart ayında en fazla ihracat yapılan ülke grupları sırasıyla; Avrupa Birliği (AB-27) (9 milyar 965 milyon dolar), Yakın ve Ortadoğu Ülkeleri (3 milyar 937 milyon dolar) ve Diğer Avrupa Ülkeleri (3 milyar 220 milyon dolar) oldu.

Mart ayında en fazla ithalat yapılan ülke grupları sırasıyla; Avrupa Birliği (AB-27) (9 milyar 918 milyon dolar), Asya Ülkeleri (7 milyar 613 milyon dolar) ve Diğer Avrupa Ülkeleri (5 milyar 835 milyon dolar) oldu.

Paylaşın

Dünya Basını “Abdullah Zeydan” Kararını Nasıl Gördü?

Abdullah Zeydan kararını, “Türkiye, seçimden iki gün sonra Kürt belediye başkanını hükümetin adayıyla değiştirdi” başlığı ile okuyucularına aktaran Reuters, haberinde şu ifadeleri kullandı:

“Salı günü Türk yetkililer, Kürt yanlısı partinin yeni seçilen belediye başkanının göreve başlamasını engelledi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin kaybettiği başka bir ilçede oylamanın yeniden yapılacağını duyurdu.”

Haberin devamında, “Kararı güneydoğudaki birçok ilde ve İstanbul’da protesto etmek için salı günü geç saatlerde toplanan yüzlerce kişi ‘Van’da darbe var’ sloganları attı” denildi.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM) Parti Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Abdullah Zeydan’a ait mazbatanın AK AK Parti adayı Abdulahat Arvas’a verilmesi üzerine kentte yaşananlar, dünya basınında da yer aldı.

Birleşik Krallık merkezli Reuters haber ajansının, “Türkiye, seçimden iki sonra Kürt belediye başkanını hükümetin adayıyla değiştirdi” başlığı ile okuyucularına aktardığı haberde şu ifadeler kullanıldı:

“Salı günü Türk yetkililer, Kürt yanlısı partinin yeni seçilen belediye başkanının göreve başlamasını engelledi ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisinin kaybettiği başka bir ilçede oylamanın yeniden yapılacağını duyurdu.

Kararı güneydoğudaki birçok ilde ve İstanbul’da protesto etmek için salı günü geç saatlerde toplanan yüzlerce kişi ‘Van’da darbe var’ sloganları attı.”

DEM Parti Eş Genel Başkanları Tuncer Bakırhan, ve Tülay Hatimoğulları’nın açıklamalarını da aktaran Reuters’ta yaşananlar şöyle özetlendi:

“DEM’in açıklamasında açıklamada, “Bu yanlış karardan derhal vazgeçilmelidir” denildi. Parti eşbaşkanı Tülay Hatimoğulları gazetecilere verdiği demeçte, DEM’in çarşamba günü seçim kuruluna itirazda bulunacağını söyledi.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bunların adli meseleler olduğunu ve hükümetin müdahale edemeyeceğini dile getirdi.

Türkiye’nin ana muhalefet partisi CHP’nin lideri, belediye başkanlığını ikinci sırada bitiren kişiye devretmenin ‘Van halkının iradesini hiçe sayma anlamına geleceğini’ belirtti.”

ABD merkezli Associated Press (AP), “Pazar günkü yerel seçimler, geçen yıl düzenlenen cumhurbaşkanlığı ve meclis seçimlerinde kazandığı zaferin ardından Erdoğan ve AK Parti için bir darbe oldu” ifadelerini kullandı.

Haberde, şöyle devam edildi: “Ana muhalefet partisi, İstanbul’u ve başkent Ankara’yı elinde tutarken başka yerlerde de büyük kazanımlar elde etti. Kürt yanlısı DEM Parti, yıllarca süren baskılara ve tutuklamalara rağmen Kürt nüfusun yoğun olduğu bölgelerde çok sayıda belediyeyi kazandı.

DEM Parti’den Abdullah Zeydan’ın Van’da kazandığı zaferin ardından yaşananlar protestolara yol açtı. Polis, Van’daki gösteriyi dağıtmak için tazyikli su ve göz yaşartıcı gaz kullandı. DEM, karara itiraz edeceğini bildirdi.

Ana muhalefetteki merkez sol Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) de bu hareketi kınadı ve Zeydan’a destek göstermek amacıyla partiden bir heyeti Van’a gönderdi.”

AFP ise, “Pazar günü yapılan yerel seçimlerde, Van’da DEM Parti’den Abdullah Zeydan yüzde 55’in üzerinde oy alırken, seçim otoriteleri son dakika mahkeme kararıyla seçimi iptal etti” diye yazdı.

Haberde, şu ifadeler yer aldı: “Geleceğin cumhurbaşkanı adayı olarak görülen İstanbul’un yeniden seçilen belediye başkanı Ekrem İmamoğlu, X’te yaptığı paylaşımda kararın kabul edilemez olduğunu belirtti.

İmamoğlu, hükümet ve seçim komisyonunu halkın iradesine saygı duymaya çağırdı. DEM Parti’nin açıklamasında, Abdullah Zeydan’a mazbatasının verilmemesinin, iktidardaki AK Parti’nşn adayının yalnızca yüzde 27 oyla belediye başkanlığını almasının önünü açtığı belirtildi.”

Paylaşın

Vatandaşı ‘Acı Reçete’ Bekliyor

Yerel seçimlerin bitmesiyle birlikte iktidar, bütçeye ek kaynak sağlamak için ekonomide bir dizi adım atmaya hazırlanıyor. Yeni düzenleme ve kararların birkaç ay içerisinde hayata geçirilerek sonuçların daha erken alınması planlanıyor.

Sözcü’den Erdoğan Süzer’in haberine göre; Gündemde kredi kartına sınırlama, Katma Değer Vergisi (KDV) oranlarının arttırılması, Özel Tüketim Vergisi’ne (ÖTV) yeni ürünlerin eklenmesi, gayrimenkul ve kiralara yönelik düzenlemeler, yerel yönetimlerin elini kolunu bağlayacak ek kısıtlar, Sosyal Güvenlik Kurumu giderlerini kısmaya yönelik önlemler ile kripto paralara yönelik düzenlemeler başı çekiyor. Ayrıca çalışma hayatını doğrudan etkileyecek düzenlemeler için de hazırlık yapılıyor.

İşte seçim sonrası ekonominin gündemindeki konular: İktidar, yüksek enflasyonla alım gücü düşen, ancak ihtiyaçlarını kredi kartıyla almaya devam eden işçi, memur ve emekli gibi geniş kesimlerin karttan harcama yapmalarını zorlaştırmak istiyor. Bu amaçla kredi kartı taksitlerinin düşürülmesi ya da tümden kaldırılması ile kart limitlerine yeni sınırlamaların getirilmesi bekleniyor. KDV’de yüzde 20’lik genel oranda bir artışa gidilmeyecek.

Ancak yüzde 1 ve yüzde 10 KDV oranı uygulanan temel ihtiyaç maddeleri ile halkın çok kullandığı mal ve hizmetlerden bazılarının KDV’sinin yüzde 10’a ya da yüzde 20’ye çıkarılması, KDV muafiyeti veya istisnası uygulananların KDV kapsamına alınması bekleniyor. ÖTV’nin kapsamının genişletilmesi ile bazı ürünlerde oran veya miktar artışına gidilmesi düşünülüyor.

Emlak Vergisi belediyelere ödendiği için iktidarın son seçim sonuçlarından sonra daha çok muhalefetin işine yarayacak Emlak Vergisi’nde bir artışa gitmesi beklenmiyor. Bunun yerine Değerli Konut Vergisi benzeri doğrudan bütçeye kaynak aktaracak yeni vergi yöntemlerinin gündeme gelebileceği ifade ediliyor. Ev sahipleri ile kiracıları birbirine düşüren yüzde 25’lik kira sınırlamasını değiştirmek için ise yasal sürenin beklenebileceği belirtiliyor. Vergi konusunda özellikle kayıt dışılığın azaltılmasına yönelik önlemlerin reform adı altında TBMM’ye geleceği ifade edildi.

Paylaşın

Türkiye, AK Parti Döneminde Faize 563 Milyar Dolar Ödedi

Türkiye’nin faiz giderleri giderek artarken, 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’teki 28,4 milyar dolar faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu.

2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize giderken, 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) politika faizini yüzde 50’ye çıkarırken tüketici ve ticaret kredileri faiz oranları da rekor üstüne rekor kırıyor. İhtiyaç, taşıt ve konut kredisi ağırlıklı ortalamasını yansıtan tüketici kredisi faiz oranı 31 Mart yerel seçimleri öncesinde yüzde 77’ye kadar çıktı. AK Parti’nin iktidara geldiği Kasım 2002’de bu oran yüzde 50 idi. Böylece tüketici kredisi faiz oranı AK Parti iktidarında en yüksek seviyeye ulaştı. Aynı durum ticari krediler faiz oranları için de geçerli.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan 24 Haziran 2018 seçimleri öncesinde “24’ünde siz bu kardeşinize yetkiyi verin, ondan sonra bu faizle, şunla bunla nasıl uğraşılır göreceksiniz.” vaadinde bulunduğunda tüketici kredisi faiz oranı yüzde 19 idi. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı bu oran; ihtiyaç, taşıt ve konut kredisi ağırlıklı ortalamasını gösteriyor.

2020 yılının nisan ayında tüketici kredisi faiz oran yüzde 8’e kadar geriledi. Ancak sonra işler tüketiciler açısından hiç de yolunda gitmedi. Faiz oranı kademeli olarak yükselmeye başladı. Ancak yine de bu seneye gelinceye kadar yüzde 34’ü aşmadı. Temmuz 2022’de yüzde 34 oranı görüldü. 2023 yılı mart ayı başında yüzde 25’e kadar yeniden düştü.

14-28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra ise tüketici kredisi faiz oranı hızla yükselmeye başladı. Mart 2024 sonunda yüzde 77’ye kadar çıktı.

TCMB verilerine göre AK Parti iktidara geldiğinde tüketici kredisi faiz oranı yüzde 50 idi. Nisan 2023’te faiz oranı yüzde 55’ye kadar çıkmıştı. Eylül 2023’e kadar yüzde 55’in üstü görülmemişti. Eylül 2023’ün ikinci haftasında yüzde 58’i aşarak AK Parti döneminin en yüksek oranı görüldü. Bu tarihten sonra kademeli yükseliş sürerken 22 Mart 2024 haftasında yüzde tüketici kredisi faiz oranı yüzde 77’ye ulaştı.

Kasım 2002’de ticari kredi faiz oranı yüzde 40 idi. Nisan 2023’te yüzde 48 ile rekor kırarken bu tarihten sonra kademeli düşüş başladı. Faizler 2020 yılında yüzde 9’a kadar geriledi. Mart 2023’te yüzde 15 olan ticari krediler faiz oranı Ekim 2023’te yüzde 49’la AK Parti iktidarının en yüksek seviyesine ulaştı. Mart 2024’te faiz oranı yüzde 63’e ulaştı.

Öte yandan Türkiye’nin faiz giderleri giderek artıyor. Türkiye 2003-2023 arasında faize 563 milyar dolar ödedi. 2023’teki 28,4 milyar dolar faiz ödemesi 2011 yılından bu yana yıllık en yüksek değer oldu. 2023’te iktidarın topladığı 100 lira verginin 15 lirası faize gitti. 2024 yılında toplanacak vergilerin de en az 17 lirası faize gidecek.

Merkez Bankası politika faizini yüzde 50’ye çıkardı

TCMB’nin açıkladığı politika faizi 24 Haziran 2018 seçimlerinden hemen önce yüzde 17,75 idi. 2010 yılından bu yana politika faizinde rekor 2019 yılında yüzde 24 ile kırılmıştı. 14-28 Mayıs seçimlerinin ardından Ağustos 2023’te politika faizi ile 25 ile rekor kırdı. Ancak artan enflasyon ve döviz kurunun hızla yükselmesiyle Merkez Bankası faizi sürekli arttırdı ve son olarak yüzde 50’ye kadar çıkardı.

İhtiyaç kredisi, konut kredisi gibi tüketici kredilerinin yükselmesi halkı derinden etkiliyor. Kredi kartı faiz oranları TCMB’nin kararından sonra yükseliyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Almanya’da Ortalama Emekli Maaşı Türkiye’nin Neredeyse 7 Katı

Yerel seçimlere sayılı saatler kalırken, seçimler sonrası ekonomide daha sıkı kemer sıkma politikalarının uygulanacağı tahminleri seçimleri daha da önemli hale getiriyor. 2023 yılı Türkiye’de emekliler için son 20 senedeki en kötü dönem oldu.

Emeklilerin durumu 2024 yılında daha da geriye giderken, Türkiye, Avrupa’da 32 ülke arasında 2021 yılı itibarıyla Euro bazında ortalama emekli maaşlarının en düşük olduğu ikinci ülke. Almanya’da ortalama emekli maaşı Türkiye’nin neredeyse 7 katı. 2012-2021 yılları arasında Avrupa’da ortalama emekli maaşı büyük ölçüde artarken Türkiye’de yüzde 34 düştü.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi (DİSK-AR) “Avrupa’da ve Türkiye’de emeklilerin durumu” başlıklı raporu yayımladı. Prof. Dr. Aziz Çelik editörlüğünde hazırlanan rapora Deniz Beyazbulut ve Zeynep Kandaz katkı verdi. Rapor AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine dayanıyor. Eurostat’ın son güncel verileri 2021 yılını kapsıyor.

Emekli maaşları dört ana kalemden oluşuyor: Yaşlılık aylığı, malullük aylığı, ölüm aylığı ve erken emeklilik ödemesi. Bu gösterge haberimizde “emekli maaşı” olarak adlandırılacak. “Yaşlılık aylığı” ise belirlenen yaşta bir işten emekli olduktan sonra emeklinin gelirini korumak ve desteklemek amacıyla yapılan ödeme. Ortalama maaşlar toplam ödeme miktarının yararlanıcı sayısına bölünmesiyle hesaplandı.

2021 yılında ortalama brüt emekli maaşı Türkiye’de 237 Euro oldu. Türkiye 32 ülke arasında sondan ikinci sırada. Türkiye’den daha düşük olan tek ülke 224 Euro ile Bulgaristan. En yüksek ortalama emekli maaşı ise 2 bin 734 Euro ile Lüksemburg’da.

Bu miktar diğer bazı ülkelerde şöyle: Hollanda (2 bin 3), İtalya (bin 582), Almanya (bin 552), Fransa (bin 485), Yunanistan (bin 26), Macaristan (427) ve Romanya (351).

Almanya’da emekli maaşı Türkiye’dekinin 7 katı

Almanya’da ortalama emekli maaşı Türkiye’dekinin tam 6,5 katı. Bu oran Fransa’da ise 6,3 kat. 2012 yılında Türkiye’de ortalama brüt emekli maaşı 357 Euro idi.

2012-2021 arasında 31 ülkeden 30’unda Euro bazında ortalama brüt emekli maaşı arttı. Türkiye ve Yunanistan’da ise düştü. Yunanistan’da düşüş sadece yüzde 2 olurken Türkiye’de emekli maaşları yüzde 34 geriledi.

En büyük artış yüzde 98 ile Romanya’da gerçekleşti. Maaşlar Almanya’da yüzde 32 yükselirken Fransa’da yüzde 36 arttı. Yaşlılık aylığında ise Türkiye sondan üçüncü durumda. 2021’de Türkiye’de ortalama brüt emekli aylığı 281 Euro oldu. En yüksek aylık ise 2 bin 764 Euro ile Lüksemburg’da gerçekleşti.

Ortalama brüt emekli yaşlılık aylığı diğer ülkelerde şöyle: Avusturya (bin 998), İtalya (bin 660), İspanya (bin 477), Almanya (bin 448), Yunanistan (bin 35) ve Polonya (517). 2012-2021 arasında Euro bazında ortalama brüt emekli aylığı Türkiye’de yüzde 37 geriledi. Türkiye’de 2012 yılında brüt yaşlılık aylığı 447 Euro idi.

Türkiye’de emeklilerin nüfusa oranı artarken emeklilerin milli gelirden aldığı pay ise düşüyor. Emekli maaşlarının gayrisafi yurt içi hasılaya (GSYH) oranında Türkiye 36 Avrupa ülkesi içinde sondan ikinci sırada. En düşük emekli ve memur maaşlarının asgari ücrete oranı ise AK Parti iktidarında 2023 yılındaki kadar düşük olmamıştı. 2024’te bu oranların daha da düşmesi bekleniyor.

Ortalama emekli brüt yaşlılık aylığının asgari ücrete oranında da Türkiye alt sırada yer alıyor. Türkiye’de bu oran yüzde 64. Yani, asgari ücretliler 100 lira kazanırken emekliler 64 lira kazanıyor. Türkiye bu alanda 21 ülke içinde sondan dördüncü. En iyi oran yüzde 135 ile Yunanistan; en düşük oran ise yüzde 57 ile Litvanya’da.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın