HEDEP Eş Genel Başkanı Bakırhan’dan “İttifak” Açıklaması

HEDEP Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, ittifaklara ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Bizim ittifak yeterince toplumsallaşamadı, bir güç biriktiremedi. Sadece seçimle sınırlı kaldı. Zaten seçimle sınırlı kalan bir ittifakın ne topluma ne halklarımıza ne kimseye bir hayrı olmadığını defalarca test etmiştik” dedi ve ekledi:

“İttifakların sığ, daha çok seçim endeksli olması, bu seçimde bizlere çok büyük dersler verdi. Geçmişteki pratiği tekrar etmek bu halka yapılacak en büyük kötülüklerdendir. En sağlıklı en doğru ittifak, en geniş toplumsal zemini, siyasal partilerle sınırlı kalmayan bir mücadele zemini oluşturmaktır.”

Tuncer Bakırhan, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmelerin devamında, “Bugüne kadar başaramadığımız, geçmişteki bagajlardan kurtularak bu halka umut olacak bir seçenek yaratmamaktan kaynaklı bir şeydir. Ya bütün iddialarımızdan vazgeçeceğiz, biz dâhil olmak üzere, artık bu toplumu ‘İttifak altında birleşiyoruz, başaracağız’ diyerek tekrar yanıltmak gibi büyük bir yanlış içine girmeyeceğiz. Ya da demokrasi için emekçiler için geleceğimiz için en doğru olan neyse asgari müşterekte de olsa bir araya gelip hem zeminde hem sahada yeri gelirse de seçimde hayata geçirmemiz gerekiyor” ifadelerini kullandı.

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, BirGün’den Nurcan Gökdemir ve Hüseyin Şimşek’e konuştu. Bakırhan, ittifaklara ilişkin şunları söyledi:

“Sonuç itibarıyla dediğimiz şeye çok da hizmet etmediği ortaya çıktı. Bizim ittifak yeterince toplumsallaşamadı, bir güç biriktiremedi. Sadece seçimle sınırlı kaldı. Zaten seçimle sınırlı kalan bir ittifakın ne topluma ne halklarımıza ne kimseye bir hayrı olmadığını defalarca test etmiştik. İttifakların sığ, daha çok seçim endeksli olması, bu seçimde bizlere çok büyük dersler verdi. Geçmişteki pratiği tekrar etmek bu halka yapılacak en büyük kötülüklerdendir.

En sağlıklı en doğru ittifak, en geniş toplumsal zemini, siyasal partilerle sınırlı kalmayan bir mücadele zemini oluşturmaktır. Bugüne kadar başaramadığımız, geçmişteki bagajlardan kurtularak bu halka umut olacak bir seçenek yaratmamaktan kaynaklı bir şeydir. Ya bütün iddialarımızdan vazgeçeceğiz, biz dâhil olmak üzere, artık bu toplumu ‘İttifak altında birleşiyoruz, başaracağız’ diyerek tekrar yanıltmak gibi büyük bir yanlış içine girmeyeceğiz. Ya da demokrasi için emekçiler için geleceğimiz için en doğru olan neyse asgari müşterekte de olsa bir araya gelip hem zeminde hem sahada yeri gelirse de seçimde hayata geçirmemiz gerekiyor.

İttifaklarımız toplumsal mücadeleyi büyütmedi, mevcut iktidar karşısında başarılı bir sonuç ortaya koymadı. Kıymetlidir, değerlidir, hiç yoktan iyidir ama kendisi değil… Bir arada olmamız gerekiyor. Son dönem yaşadığımız şeyler de çok net şekilde bunu bir ödev olarak karşımıza koyuyor. Biz geçmişte birbirimize karşı olan eleştiriler üzerinden birbirimize mesafe koyma, araya duvarlar örme şansına sahip değiliz.

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, masada görünmek gibi bir derde düşmedik. Bizim için bu sistemi değiştirebilir miyiz, daha demokratik bir zemine kavuşabilir miyiz, mevcut iktidardan kurtulabilir miyiz, Erdoğan gönderilebilir mi, savaş politikaları biter mi, insanların yaşamına, düşüncesine, giyim kuşamına karışmayan, görece daha ılımlı bir politika ortaya çıkar mı, önemliydi. Ne kadar katkı verdik, katkımız ne kadar görüldü o ayrı bir mesele. Yaptığımız şeyin karşılığının verilmesi onlarla ilgili bir durumdur.

Ama şu bilinmeli ki yanlış anlaşılmasını istemiyorum Kürt oyu basit bir oy değildir. Gözaltı, cezaevi, köyü yakılan insanlar… Ağır bedeli olan bir kâğıt parçasıdır. Büyük bedeller ile oluşmuş oyun gittiği yerin kıymetli olması gerekiyor. Denedik bir sonuç ortaya çıkmadı ama büyük dersler ortaya çıktı. Önümüzdeki dönemde ne yapacaksak açık ve şeffaf olmalı. Bizim desteğimize ihtiyaç duyanlar açısından da böyle olmalı. Artık arka kapı diplomasisinin yürüdüğü, Türkiye toplumunun kabul etmediği, topluma kapalı ittifaklar olmamalıdır. Olacaksa açık olmalıdır, ilkeleri belli olmalıdır.

“İktidarla hiçbir konuda bir görüşme durumumuz olmamıştır”

Yapacağımız çalışmalar seçim ittifakı olarak algılanabilir. Ama bununla sınırlı tutmayacağız. Savaş tezkeresi, İsrail – Filistin savaşı, eğitim sistemi ya da benzeri konularda da ittifak yapmalıyız. Yerel seçimler için bir çalışmamız var. Yapacağımız her işte kesinlikle demokratik değerleri, halklarımızı esas alacağız. Yapacağımız iş ne ise açık ve şeffaf olacak. Tanımlanmış olacak. 7 Haziran 2015’ten beri hükümete kaybettirme, muhalefete kazandırma stratejisini izliyoruz. Tamam, iktidar kaybetsin ama kazanacak muhalefet de daha anti demokratik olmasın.

Evet, ihtiyaç varsa değişim olsun ama bir öncekinden daha demokrat, daha kapsayıcı, daha şeffaf, daha halkçı olması lazım desteklenecek adayın. Hükümetle şu an bu konuda bir görüşme söz konusu değildir. Seçim dâhil olmak üzere iktidarla hiçbir konuda bir görüşme durumumuz olmamıştır. Ancak kim olursa olsun ne istediğini ve beklediğini kamuoyu ile net bir şekilde paylaşmak kaydıyla ve çözümü mümkün kılacaksa her kesimle yeri gelince görüşebiliriz.”

Paylaşın

HDP’li Tuncer Bakırhan: Kimse Bizi Zorlamasın…

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, “Üç adaylı çıkıldığı durumda, muhalefetin adayı ikinci tura kalırsa HDP açısından tavır bir ehven-i şer tercihi mi olacak yoksa ikisine de destek vermemek mi?” sorusuna verdiği yanıtta şu ifadeleri kullandı:

“Ehven-i şer bizde asla olmaz. Millet ittifakı noktaya getirmesin bizi. Bu olmasın diye uğraşıyoruz. Demokrasi adına dünya kadar bedel ödeyelim sonra kötüler arasında bir seçim mi yapalım? Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar. Sizin aracılığınızla da bunu tekrar söyleyelim, kesinlikle HDP’yi ehven-i şer noktasına getirecek bir tutum içerisine girmesinler.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu. Altılı Masa’nın çıkaracağı ortak adayla ilgili konuşan Bakırhan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın aday olması durumunda muhalefete asla destek vermeyeceklerini belirtti.

BirGün’e konuşan Bakırhan, “Cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili henüz Emek ve Özgürlük İttifakı içerisinde bir tartışmaya girmedik. Ama neden sol, sosyalist, demokrat çevreler iki kötü arasında seçim yapmak zorunda kalsın? Kendi adayımızı çıkarırız. Ankara Belediye Başkanı’nın ismi tartışılıyor. Asla ve kat’a ilkelerimizle ters düşen bir adaya oy vermeyiz. Erdoğan’dan ne farkı var? Nasıl bir niteliğe sahiptir. Türkiye’nin temel sorunlarını çözmeye ilişkin bir inanca iradeye sahip midir? Cumhurbaşkanlığı niteliği taşıyor mu? Neden kötüler arasında seçim yapsın Türkiye?” ifadelerini kullandı.

“Asla taraf olmayız”

“Bu durumda asla taraf olmayız. Kendi adayımızı çıkarırız. Ortaklaşabilirsek demokratik sosyalist çevrelerle bir aday çıkarırız. Brezilya’da Kolombiya’da oluyor burada niye olmasın” diyen Bakırhan, şöyle devam etti:

“İki bloğa mahkum değiliz. Kürtlerin, muhalefetin oyunu alabilecek bir aday çıkarmak durumundadır muhalefet. Peşinen söylüyorum, böyle bir tartışmamız yok henüz ama Mansur Yavaş veya ona benzeyen bir adaya asla ve kat’a oy vermeyiz. Biz Türkiye halkları için iyi şeyler yapma arayışında bir siyasi parti olarak niye sicili olumsuz tartışılan birini tercih edelim? Türkiye’nin devrimci demokrat bir geçmiş var, neden bu ilkelere uygun bir adayı hep beraber çıkarmayalım?”

“Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar”

“Üç adaylı çıkıldığı durumda, muhalefetin adayı ikinci tura kalırsa HDP açısından tavır bir ehven-i şer tercihi mi olacak yoksa ikisine de destek vermemek mi?” sorsunu da yanıtlayan Bakırhan, şunları kaydetti:

“Ehven-i şer bizde asla olmaz. Millet ittifakı noktaya getirmesin bizi. Bu olmasın diye uğraşıyoruz. Demokrasi adına dünya kadar bedel ödeyelim sonra kötüler arasında bir seçim mi yapalım? Kimse bizi zorlamasın yanlış yapar. Sizin aracılığınızla da bunu tekrar söyleyelim, kesinlikle HDP’yi ehven-i şer noktasına getirecek bir tutum içerisine girmesinler.”

Paylaşın

HDP’li Bakırhan: Seçim İttifakı Gibi Bir Derdimiz Yok

HDP öncülüğünde kurulan ‘Emek ve Özgürlük İttifakı’nın sadece seçime yönelik olduğuna dair yapılan eleştirileri değerlendiren HDP’li Bakırhan, ittifakların merkezinde mücadele, dayanışma ve direniş olduğunu vurguladı. Bakırhan, seçimleri de yok saymadıklarını ancak kendilerine dönük bu eleştirilere katılmadıklarını söyledi.

Bakırhan, “Bu ittifak Türkiye’nin en mücadeleci, en direnişçi zemin olacaktır. Bu ittifakı seçimle daraltmak çok gerçekçi ve doğru bir tarif olmaz. Bu zemin içerisinde yer almayan partileri, kurumları saygı ile karşılarız. Ancak hak etmediğimiz eleştirileri de kabul etmeyiz. Bizim seçim ittifakı gibi bir derdimiz yok. Bizim derdimiz Türkiye’nin demokratikleşmesi, geleceği, içeride ve dışarıda Kürt karşıtlığının ortadan kaldırılması, emekçilerin insanca yaşam koşullarının oluşturulması, kadınların katledilmediği, gençlerin nitelikli öğrenim görebildiği demokratik bir Türkiye koşulların oluşturulmasıdır. Bunun için mücadele yürüteceğiz” şeklinde konuştu.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) çağrısıyla bir araya gelen Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), Türkiye İşçi Partisi (TİP), Emekçi Hareket Partisi (EHP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF) ve Emek Partisi (EMEP), “mücadele ortaklığı” adıyla sürdürdükleri çalışma ve tartışmalar sonuncunda ittifak kararı aldı. 6 parti ve örgüt, 25 Ağustos’ta “Emek ve Özgürlük İttifakı” kurduklarını açıkladı. İttifak, eylül ayının sonuna doğru İstanbul’da bir deklarasyon açıklayacak.

HDP’nin STK ve Siyasi Partilerle İlişkiler Komisyonundan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan, ittifakın kuruluşu, yol haritası ve çalışmalarına dair Mezopotamya Ajansı’ndan Berivan Altan’a konuştu.

Bakırhan, ittifak ismi için tartışmalar yürüttüklerine işaret ederek, “İsimler sadece sembolik değil, çok önemlidir. Tarihi belge niteliğindedir. Türkiye’de ciddi bir ekonomik kriz yaşanıyor, insanlar geçinemiyor. Bir avuç sermaye sahibinin, Türkiye’nin artı değerlerini istediği gibi kullandığı ama emekçilerin bundan pay alamadığı bir süreci yaşıyoruz. Kürtler ve Aleviler başta olmak üzere toplumun ötekileştirilen kesimlerinin özgürlük ve hak arayışları da devam ediyor. Emek ve özgürlük Türkiye halklarının temel talepleridir. Bu ismi seçmemiz tesadüf değildir. İttifakımızın nitelik ve içeriği bu kavramlar etrafında şekilleniyor. Özgürlük ve emek için, talan ve yoksulluk düzeninden kurtulmak için mücadele edeceğiz. Yani geleceği de mücadeleyi de tarif ediyor. Bu isim sadece seçimlerde ve geçici bir birlikteliği değil, gelecekte ortaklaşarak yürümenin de bir zemini olacaktır” ifadelerini kullandı.

İttifak görüşmelerine başladıkları günden bu yana toplumsal muhalefet yapıları, emek-meslek örgütleri ve sendikalarla yoğun temas içerisinde olduklarını ifade eden Bakırhan, deklarasyon metnini kapalı kapılar ardında hazırlamayacaklarını belirtti. Deklarasyonda toplumun mevcut sorunlarını iyi belirleyeceklerini ve çözüm önerilerini de barındıracağını kaydeden Bakırhan, “tarihi bir belge” açıklayacaklarını dile getirdi.

Bakırhan, deklarasyona dair şunları söyledi: “Deklarasyonumuz Türkiye’nin mevcut çıkmazlarını giderecek, ona sahici çözümler üreten, somut tespitlerle öneriler sunacak. Her kelimesi tartışılarak, karşılığının sokakta, toplumda ne anlama geldiği bilinerek hazırlanmış bir deklarasyon olacak. Restorasyoncu, pansumancı bir deklarasyon olmayacak. Tam değişimi, dönüşümü esas alıyoruz. Dar bir sınıfa, inanç grubuna, kesime hitap eden bir durum söz konusu olmayacak. Samsun’dan Kilise, Edirne’den Kars’a kadar coğrafyanın sorunlarını iyi okuyan bir çıkış belgesi sunacağız. Henüz çalışmaları sürüyor. Ara süreci de bütün çevrelerle daha güçlü temaslarla, çalışmalarla yürüteceğiz. Toplumsal muhalefet ile görüşeceğiz. Sorun alanlarının temsilcileriyle bir araya geleceğiz.”

‘Seçim ittifakı gibi bir derdimiz yok’

İttifaklarının sadece seçime yönelik olduğuna dair yapılan eleştirilere de değinen Bakırhan, ittifaklarının merkezinde mücadele, dayanışma ve direniş olduğunu vurguladı. Seçimleri de yok saymadıklarını ancak kendilerine dönük bu eleştirilere katılmadıklarını söyleyen Bakırhan, “Bu ittifak Türkiye’nin en mücadeleci, en direnişçi zemin olacaktır. Bu ittifakı seçimle daraltmak çok gerçekçi ve doğru bir tarif olmaz. Bu zemin içerisinde yer almayan partileri, kurumları saygı ile karşılarız. Ancak hak etmediğimiz eleştirileri de kabul etmeyiz. Bizim seçim ittifakı gibi bir derdimiz yok. Bizim derdimiz Türkiye’nin demokratikleşmesi, geleceği, içeride ve dışarıda Kürt karşıtlığının ortadan kaldırılması, emekçilerin insanca yaşam koşullarının oluşturulması, kadınların katledilmediği, gençlerin nitelikli öğrenim görebildiği demokratik bir Türkiye koşulların oluşturulmasıdır. Bunun için mücadele yürüteceğiz” şeklinde konuştu.

‘Devrimci bir hareketiz’

Türkiye’de sorunların sadece seçimlerle çözülebileceğine inanmadıklarını dile getiren Bakırhan, “Biz devrimci bir hareketiz, bu mevziiyi önemsiyoruz ve halkın, emekçinin, Kürtlerin lehine kullanmaya çalışıyoruz. Bugüne kadar doğru bir şekilde de değerlendirdiğimizi düşünüyorum. Biz de seçilmiş ile bir ilçe yöneticimizin bir farkı yoktur. İkisi de barikatın arkasına geçer, haksızlıklara karşı direnir. Kendisine bahane üretmeye çalışan dost kurumlara çok yoldaşça bir tavsiyede bulunmak istiyorum; Biz zor koşullarda hem teorik hem de pratik bir zeminde mücadele ediyoruz. Bizi sadece seçim odaklı gören sığ tartışmalar yerine, Türkiye sol-sosyalist hareketinin içerisinde bulunduğu bölünmüşlüğü ortak bir mücadele zemininde nasıl buluşturacağımıza yoğunlaşmak ve Türkiye toplumunun beklentilerini ve hayallerini nereye getirdiğimize bakıp eksikliklerimizi gidermeye odaklanmalıyız” şeklinde konuştu.

‘Ezilenin ittifakı olacaktır’

HDP’nin dinamik bir hareket olduğuna dikkati çeken Bakırhan, şunları söyledi: “Yürürken barikat da mevzi de kurarız, direniriz de. Aynı zamanda eksik ve yetmezliklerimizi de görür, giderir ve yolumuza devam ederiz. Mücadeleyi de barikatı da iyi biliriz. Devletin baskılarına karşı yılmadan mücadele etmeyi esas alırız. Şimdi yine yeniden bir yola çıktık. Yaşamın her alanında mücadele ediyoruz. Ezilenler neredeyse biz oradayız. Parlamentoya sıkışmış bir gelenek değiliz. Seçimler önemsizdir demiyoruz, önemsiyoruz. Ancak her şey olmadığını da iyi biliyoruz. Mücadele etmek isteyen, değiştirmek isteyen, yürümek isteyen bir gelenek oluşturmaya çalışıyoruz. Bu mücadele zemini büyüyecektir. Emekçinin, Kürdün, ezilenin ittifakı olacaktır.”

‘Asıl iş Erdoğan sonrası başlıyor’ 

Deklarasyon ilanı ardından kitlesel halk buluşmalarıyla yollarına devam edeceklerini ifade eden Bakırhan, “Tek adama dayalı bir sistemde yaşıyoruz. Karşılığı radikal değişiklikler olmalı. Sadece Erdoğan’ı göndermek yetmiyor. Erdoğan’ın anlayışı 20 yıldır bu ülkenin en ücra köşelerinde kurumsallaşmış, örgütlenmiş durumdadır ve Türkiye’nin ekonomisine, siyasetine, yargısına yön veriyor. Sadece Erdoğan’ın gidişiyle her şeyin düzeleceğine inanan bir parti değiliz. Asıl iş ondan sonra başlıyor. Türkiye’nin gerçek anlamda demokrasiye ihtiyacı var. Türkiye seçimden sonra yeni bir inşa sürecine girmelidir. Kendisini öteki olarak gören ve ötekileştirilen tüm kesimlerin eşit haklar zemininde buluştuğu, bütün yasaların ona göre düzenlediği bir sistemden bahsediyoruz. Bu yeni sistemi, mevcut durumuyla Millet İttifakı’nın karşılaması zor görünüyor. Bütün varlık gerekçesini Erdoğan’ın gidişine bağlayan ama Erdoğan sonrasını net bir şekilde ortaya koyamayan, çözüm önerilerini bilmediğimiz, bir anlayışla karşı karşıyayız” diye konuştu.

Paylaşın

HDP’li Sancar: Geleceği Birlikte İnşa Edebiliriz

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, partinin Eş Genel Başkan Yardımcıları Tülay Hatimoğulları, Şaziye Köse ve Tuncer Bakırhan ile PM üyesi Emrali Türkmen, Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) ve bağlı sendikaların yöneticileri ile bir araya geldi.

Sancar, “Yıkımı durdurmak yetmiyor, bu talanı durdurmak da yetmiyor, yeni bir başlangıç için de güçlü bir irade ortaya çıkarmak gerekiyor” dedi.

Eğitim Sen Genel Merkezi’nde yapılan görüşmede, HDP’nin 3 Temmuz’da gerçekleştireceği 5’inci Büyük Olağan Kongresi’ne dair görüş alışverişinde bulundu. KESK Eşbaşkanı Mehmet Bozgeyik, Eğitim Sen Genel Başkanı Nejla Kurul, SES Eş Genel Başkanları Selma Atebey ile Hüsnü Yıldırım ve sendika yöneticileri HDP heyetini karşıladı.

Toplantının basına açık kısmında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, yapacakları kongreye işaret ederek, “Bu kongre olağan kongre ama Türkiye’nin çok olağanüstü koşullarında gerçekleştireceğimiz bir kongre. Türkiye’nin özel bir virajdan geçtiği konusunda hepimiz hemfikiriz. Bu yılın önemli bir hesaplaşma yılı olacağı, hatta final evresine doğru ilerlediğimizi söylüyoruz. İktidarın Türkiye’yi getirdiği durum ortada; tam bir talan politikası izleniyor. Sadece yağmadan ibaret değil, demokrasi, özgürlük, emek ve ekmek talan ediliyor. Bu talanın ortasında büyük bir yıkımın eşiğinde bizler de büyük saldırılara rağmen yolumuza devam ediyoruz” şeklinde konuştu.

Mezopotamya Ajansı’nın aktardığına göre, tarihi bir dönemde bir araya geldiklerinin altını çizen Sancar, şunları söyledi:

“15-16 Haziran’ın yıl dönümündeyiz. 15-16 Haziran Türkiye emekçi mücadele tarihinde özel bir yere sahip. Ben o dönemle ilgili yazıları okurken en çok ‘Gücümüzü birliğimizden alıyoruz’ pankartına takılıyorum. Gerçekten büyük bir birlik vardı, o birlik büyük bir mücadele yarattı ve Türkiye emekçilerinin mücadelesinde büyük bir miras yarattı. Büyük bir birikim yarattı.

Bizler bu tür durumlarda böyle ağır şartlarda demokrasinin, özgürlüklerin, emeğin, ekmeğin talan edildiği, sömürüldüğü, sömürünün derinleştirildiği dönemlerde ne yapmak gerektiğini belki de en 15-16 Haziran’daki o slogana bakarak anlayabiliriz. Yani birlik olarak gücümüzü artırabiliriz. Bugün gidişatı en geniş birliktelik ve en güçlü ortak mücadeleyle aşabiliriz. Bu yıkımı durdurabiliriz. Geleceği birlikte inşa edebiliriz. Yıkımı durdurmak yetmiyor, bu talanı durdurmak da yetmiyor, yeni bir başlangıç için de güçlü bir irade ortaya çıkarmak gerekiyor.

‘Birlik, ancak konuşarak ve istişare ederek sağlanabilir’

Bu yeni başlangıç da mutlaka Türkiye’nin bütün emekçilerini, mazlumlarını, ötekileştirilenlerini, yok sayılanlarını bir araya getirecek bir ortak mücadele hedefiyle sağlanması ile mümkün. Bizler olağan kongreye giderken, bu olağanüstü şartların farkındayız.

Aynı şekilde bu olağanüstü şartlarda ne yapılması gerektiğine tek başına bizim kurulların karar veremeyeceğini, vermemesi gerektiğinin bilincindeyiz. Mücadele hattını, kongremizin gelişimini ve sonraki politikalarımızı emek ve meslek örgütleriyle, halk gruplarıyla, inanç gruplarıyla, kadın ve gençlik hareketlerine danışarak, halkımızla istişare ederek oluşturmak istiyoruz. Birlik, ancak konuşarak ve istişare ederek sağlanabilir.”

Paylaşın

TİP’ten HDP’ye Ziyaret: Seçim İttifakının Çerçevesi Netleşmeli

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TİP Merkez Komite Üyesi Doğan Ergün, TİP Sözcüsü Sera Kadıgil’den oluşan heyet Halkların Demokratik Partisi’ni (HDP) ziyaret etti. TİP heyeti, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Eş Genel Başkan Yardımcısı Tuncer Bakırhan ve HDP Van Milletvekili Muazzez Orhan’dan oluşan heyet ile görüştü. 

Haber Merkezi / Görüşmede konuşan TİP Genel Başkanı Erkan Baş, HDP’nin yayınladığı tutum belgesi ve deklarasyonu önemsediklerini belirterek, deklarasyonu TİP olarak kendi aralarında değerlendirdiklerini söyledi.

Bu deklarasyonun herkes gibi kendilerine de sorumluluk yüklediğini belirten Erkan Baş, “3’üncü yol mu deriz, 3’üncü ittifak mı deriz, başka bir isimle mi isimlendiririz ama bu mesele artık hayati derecede ihtiyaç haline gelmiştir, bu sorumluluk bizim omuzlarımızdadır” dedi.

“Seçim İttifakının Çerçevesi Netleşmeli”

Oluşacak ittifakın seçim ittifakıyla sınırlandırılmaması gerektiğini belirten ve “Türkiye’nin ezilenlerinin bir araya geldiği mücadele birlikteliğinin” kurulmasını öneren Erkan Baş, 3’üncü ittifakın genişlemeye açık olması gerektiğini söyledi. TİP Genel Başkanı Erkan Baş, olası bir seçim ittifakının da çerçevesinin şimdiden netleştirilmesi gerektiğini belirtti.

TİP’in çizdiği çerçeveyi, HDP deklarasyonuna yönelik tutumunu çok kıymetli bulduklarını belirten HDP Eş Genel Başkanı Sancar ise “Bir yöntem ve model oluşturma konusunda hemfikiriz. Biz mümkün olabilecek en geniş mazlumlar, mağdurlar, ezilenler ittifakından yanayız” dedi.

İttifakın ilkeler üzerinden şekillenmesi gerektiğini belirten Sancar, bu ittifakta mevcut gidişattan, Türkiye’nin yönetilme biçiminden rahatsız olan herkesin ve her kesimin yer alması gerektiğini söyledi.

“Türkiye’nin demokratik geleceğini inşa etme…”

Seçim süreciyle ilgili de değerlendirmelerde bulunan HDP Eş Genel Başkanı Sancar, 3’üncü ittifakın etrafında bir araya gelebilecek 10 milyonluk seçmen kitlesinin Türkiye’nin demokratik geleceğini inşa etme konusunda belirleyici bir rol oynayacağını belirtti.

Mithat Sancar, “Önümüzde önemli imkanlar var, saha ve şartlar bana göre her zamankinden daha olgun bu çalışmayı yürütmek için. Başka partilerden ve çevrelerden gelecek öneri ve değerlendirmeleri dikkate alarak ittifak stratejisi adım adım somutlaştıracağız” diye konuştu.

HDP adına uzun süredir sivil toplum örgütleri ve siyasi partilerle görüşen Tuncer Bakırhan ise daha önce de benzer çalışmalar yürüttüklerini ancak ilk kez bu düzeyde bir ilgi ile karşılaştıklarını ifade etti.

Paylaşın