Avukatlardan Ortak Açıklama: Başımız Sağ Olamayacak

Avukat Servet Bakırtaş’ın dün silahlı saldırı sonucu öldürmesinin ardından Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) Türkiye genelinde boykot çağrısına yanıt veren avukatlar eyleme gitti.

TBB Başkanı Erinç Sağkan, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, Avukat Bakırtaş’ın ailesi ve çok sayıda avukat İstanbul Adliyesi önündeki eyleme katıldı.

Türkiye’de bütün adliyelerde saat 11.00’de, aynı anda okunan bildiriyi İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu okudu. Bildiride şu ifadeler yer aldı:

“Dün Bakırköy’de bir meslektaşımızı alçakça sıkılan kurşunlara kurban verdik. Avukat Servet Bakırtaş sadece ve yalnız avukatlık yaptığı için öldürüldü. Avukatı, müvekkiliyle özdeşleştiren sapkın zihniyet, silahtan aldığı güç ile ölüm kustu. Bir mesleğin ölümü göze alarak sürdürülmesi, sürdürenler için ne denli onur vesilesi olsa da bu toplumun bir kesimi için utançtır.

Artık bildiriler yazmak, yaslar tutmaktan bıktık. Sanıkların ağırlaştırılmış müebbet hapislere mahkûmiyetleri acımızı hafifletmiyor artık. Her bir avukat ölümünün bir toplumsal ders olmasını bekleyip, bu zavallı yaratıklara bir şeyler anlatmasını beklerken çoğalan ölümler bizden bir parça daha koparmaya devam ediyor. Oysa biz adaletin tecellisi için yapıyoruz bu mesleği. ‘Savunma olmazsa, olmaz yargılama’ diyoruz.

Öylesine kutsiyet yüklüyoruz ki mesleğimize şimdi bir özel müdafi olmazsa bu katil zanlısını da zorunlu olarak bir avukat savunacak. Dün öyle oldu sorguda. Biliyoruz ki başımız sağ olamayacak bizim. Dilenen sabırların sırasız avukat ölümlerine yararı olmayacak. Avukat Servet Bakırtaş ile birlikte verdiğimiz can, taşan sabrımızın durdurduğu son yürek olmayacak.

Duruncaya kadar hukuk adına, durduruluncaya kadar adalet adına atan Servet Bakırtaş’ın yüreği şimdi bizde atacak. Kamusal hizmet veren bir mesleğin mensupları olarak Avukat Servet Bakırtaş’ı düşünce dünyamızda şehit olarak yaşatacağız. Sözün bittiği yerdeyiz.”

Paylaşın

Bireysel Kredi Kullanan Kişi Sayısı 36 Milyonu Aştı

Emeğiyle geçinen yurttaşlar hayatlarını devam ettirebilmek için bankalara yönelirken, AK Parti iktidarının çözümü ise ekonomide atılan son adımlar ile tüketici kredilerine yönelik kısıtlamalar getirmek oldu.

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verileri ise bireysel kredi borcu olan kişi sayısının yeni bir sınırı daha aştığını ortaya koydu. 2022 Nisan sonu itibarıyla bireysel kredi borcu olanların sayısı 36 milyon 52 bin kişiye ulaştı. Toplam kredi borcu ise son bir yılda 902,5 milyar liradan bir trilyon 137 milyar liraya çıktı.

Nisan ayı verileri

Verilerin yer aldığı TBB Risk Merkezi’nin Nisan 2022 ile ilgili yeni açıkladığı “Aylık Bülten”de öne çıkan detaylar şöyle:

“2022 yılı nisan sonu itibarıyla bireysel kredi borcu olanların sayısı 36 milyon 52 bin kişiye ulaştı. Bu sayı Nisan 2021 sonunda 34 milyon 538 bin, Mart 2022’de 35 milyon 873 bin kişiydi. Ayrıca küresel Covid-19 salgını öncesi; Mart 2020’de kişi sayısı 32 milyon 156 bindi.

Toplam kredi borcu tutarı ise Nisan 2022 itibarıyla son bir yılda 902,5 milyar liradan bir trilyon 137 milyar liraya ulaştı. Bu rakam Aralık 2021’de bir trilyon 47 milyar lira, Mart 2020’de ise 659 milyar liraydı.

Yine geçen nisan sonu itibarıyla son bir yılda bireysel kredi borcu (kredi riski) ortalaması 26 bin 131 liradan 31 bin 541 liraya ulaştı. Bu rakam Mart 2022’de 30 bin 716 lira, Mart 2020 sonunda ise 20 bin 501 liraydı.

Kullanım alanlarına bakıldığında, konut kredisi borcu olanlar Nisan 2022 itibarıyla son bir yılda 2 milyon 539 binden 2 milyon 479 bin kişiye inerken borç tutarı 285,4 milyar liradan 330,9 milyar liraya yükseldi. Taşıt kredisi kullananların sayısı da 473 bin kişiden 438 bin kişiye düşerken kredi hacmi 47,9 milyar liradan 62,3 milyar liraya yükseldi. Ayrıca her iki kredi türünü kullanan kişi sayısı Mart 2022’ye göre arttı.

Daha çok günlük giderler için ihtiyaç kredi kullanan kişi sayısı ise son bir yılda 28 milyon 297 binden 28 milyon 627 bine çıktı. Kredi hacmi de 414,5 milyar liradan 502.3 milyar liraya yükseldi. Bunun yanında Nisan 2021’den Nisan 2022’ye bireysel kredi kullanan kişi sayısı 28.3 milyondan 30.8 milyona, bireysel kredi kartı kullanımı nedeniyle borç tutarı ise 154,7 milyar liradan 241,6 milyar liraya ulaştı.

Paylaşın

Akşener’den Erdoğan’a: Yenilgiyi Şimdiden Sindirmeye Başlasan İyi Edersin

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, Abdulhamit Han tartışmalarına değinerek, “Tarih okuyarak öğrenilir. Sayın Erdoğan bu yüzden bir türlü tarihi öğrenemiyor, çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Biz, Abdulhamit Han ile değil, o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla öğreniyoruz. Biz tarihin her döneminde milletimizin istibdata koyduğu tavırla ilgileniyoruz. Tek adamlığa giden her yolu kesen milli irade ile ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan, istibdat dönemi ile günümüz arasındaki benzerlikleri dile getirmemden rahatsız oldu. Abdulhamit Han’ı kendisine benzetmemi hakaret olarak algıladı.” dedi.

Haber Merkezi / Akşener, konuya ilişkin açıklamasını, “Sayın Erdoğan’ı uyarıyorum, bu saatten sonra milletim beni affetsin, ortağım beni kandırdı edebiyatını kimse yemez. Yenilgiyi şimdiden sindirmeye başlasan iyi edersin muhterem, sandıkta başına gelecek hazin sonu görmemize az kaldı. Sen kendini parçalasan da nutuklar atsan da bizler, bizden öncekiler gibi istibdata dur demeye devam edeceğiz, söz milletindir diyeceğiz. Kahrolsun istibdat, yaşasın hürriyet diyeceğiz.” sözleriyle devam ettirdi.

Konuşmasında, iktidarın tarım politikalarına da değinen Akşener, “Berbat tarım politikaları sayesinde 2500-3000 liralık gübreyi 4500 liraya fırlattılar. Çiftçi için suyu, elektriği kullanamaz hale getirdiler. Ulusal Süt Konseyi’ni süt üreticilerinin başına bela ettiler. Biz İYİ Parti olarak; ürünün değerini, hak ettiği fiyatı bulmasını sağlayacağız. Destekleri dünya ortalamasına çekeceğiz.” ifadelerini kullandı.

Türkiye’nin göz göre göre ödemeler dengesi krizine doğru gittiğini söyleyen Akşener, “Öngörüsüz politikalar ile göz göre göre, ödemeler dengesi krizine doğru gidiyoruz. Enflasyon düşecek, cari açık düşecek’ deyip sözde yeni ekonomi modeline geçtiniz. Sonra ne oldu? Hem enflasyon, hem de cari açık rekor kırdı. Türk Lirası’nın, değerini ve itibarını, daha fazla kaybetmemesi için, aklı selim bir politika izlemek yerine Kur Korumalı Mevduat Sistemi’ni getirdiniz. Milletimizin rızkından alıp, kur korumalı mevduat sistemine harcadınız. Sonra ne oldu? Sadece Mart ve Nisan’da, Hazine’nin cebinden, 16.3 milyar lira çıktı.” dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Akşener’in konuşmasından satırbaşları şöyle:

“Sayın Erdoğan ve arkadaşlarını Abdülhamid Han üzerinden bir yaygara tufanı almış gidiyor. Hakaretlerin, öfke nöbetlerinin, nefret şovlarının biri bin para. Oysa dillere destan şanlı tarihimize sahip çıkmanın da, tarihimizden ilham alarak yol yürümenin de tarihe atıf yaparak siyaset dersi vermenin de yolu ilk önce tarihi öğrenmekten geçer. Yalan, yanlış danışman notlarından öğrenilmez. Dizi sahnelerinden, çizgi romanlardan hiç öğrenilmez.

Tarih, okuyarak araştırarak öğrenilir. İşte bu yüzden sayın Erdoğan tarihi bir türlü öğrenemiyor çünkü kendisi okumayı hiç sevmiyor. Eline tutuşturulan notlardan ötesini görmüyor. Unuttuğu bir şey var biz tarihe onun gibi kişiler üzerinden bakmıyoruz. Biz tarihe onun gibi kavgalar üzerinden de bakmıyoruz. Biz tarihe değerler, sistemler ve sonuçlar üzerinden bakıyoruz. Çünkü biz Abdülhamid Han ile değil o günün şartlarındaki demokrasi rüzgarıyla ilgileniyoruz. Tarihin her döneminde milletimizin istibdada karşı koyduğu tavırla ilgileniyoruz.

Tekleşmeye, tek adamlığa giden her yolu azimle keşmiş olan milli irade ile ilgileniyoruz. Sayın Erdoğan nedense istibdat dönemiyle günümüz arasındaki benzerlikleri dile getirmemden çok rahatsız oldu. Abdülhamid Han’ı kendisine benzetmemi bir hakaret olarak algıladı. Yani sayın Erdoğan’ı Abdülhamid’e benzetmek rahmetliye hakaretmiş.

Sayın Erdoğan için rehber kabul ettiği, rol model aldığı ama nasıl vefat ettiğini bile bilmediği Abdülhamid Han’ı kendisine benzetmek büyük bir hakaretmiş. Yani biz aslında istibdada karşı koyan o ruhtan bahsederken değil sayın Erdoğan’a benzetirken Abdülhamid Han’a hakaret etmişiz. En azından kendisinin farkında bu da bir şeydir.

İstibdat bir olgudur bu inkar edilemez. Bu tarihsel bir hakikattir ancak görüyoruz ki Sayın Erdoğan için istibdadın kendisi değil istibdada kimin maruz kaldığı ve istidadı kimin uyguladığı daha önemli. Kabile zihniyeti işte böyledir. Kendi uyguladığı istibdadı umursamaz ama kendi maruz kaldığı zaman avaz avaz bağırır. İstibdat göreceli değildir, ya vardır ya da yoktur, ya karşısındadır ya yanındasındır.

“Yenilgiyi şimdiden sindirmeye başlasan iyi edersin”

Kaybedeceğini anlayan Sayın Erdoğan’ın, çaresiz çırpınışlarını eğlenerek izliyoruz. Tazmanya canavarı edasıyla attığı hamasi tiratlarını gülerek dinliyoruz. Çünkü biz biliyoruz ki; çok az kaldı. Haddi kim bilecekmiş, hududu kim görecekmiş, milletimizin tokadını kim yiyecekmiş, hep birlikte şahit olacağız. Sayın Erdoğan’ı şimdiden uyarıyorum. Bu saatten sonra, ‘milletim beni affetsinler’ tutmaz. ‘Ortağım beni kandırdı’ edebiyatını da kimse yemez. Benden söylemesi. Yenilgiyi şimdiden sindirmeye başlasan iyi edersin. Çünkü sandıkta başına gelecek hazin sonu görmemize inan ki, çok az kaldı.

İsveç ve Finlandiya NATO üyeliğine başvurdular. Bu talebin kabul görmesi için mevcut üyelerin oy birliğine yani Türkiye’nin de onayına ihtiyaçları var. Yalnız burada unutmamız gereken bir şey var. Ülkemizin şimdiye kadar Batılı ülkelere gösterdiği iyi niyet defalarca suistimal edildi. Mesela Yunanistan’ın NATO üyeliği için verdiğimiz onay Ege Adaları’nın silahlandırılmasıyla sonuçlandı. Bugün Türkiye’den İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği için iyi niyet bekleyenlerin ilk önce kendi niyetlerini sorgulamak gerekiyor. İYİ Parti olarak bu kararın milli menfaatlerimiz göz edilerek verilmesi gerektiğini düşünüyoruz.

Bana AK Parti iktidarının en büyük başarısızlıklarını sorsanız hiç kuşkusuz ilk üçe mutlaka tarımı da koyarım. Tarım bir milli güvenlik sorunudur diyoruz ama bu arkadaşlar bizi ısrarla duymamaya devam ediyor.

“Göz göre göre ödemeler dengesi krizine doğru gidiyoruz”

Geçen hafta yabancı bir haber ajansında bir bankanın İngiltere Merkez Bankası’nda tuttuğu altınları değerinin altında sattığına dair bir haber çıktı. Biz elinde kalan son kıymetli varlıkları da adeta müflis bir tüccar gibi satıp bozduran bu kurumun Türkiye Merkez Bankası olduğuna inanmak istemiyoruz. Tek bir kişinin keyfine mahkum edilen bu sistemin maalesef artık bir alışkanlık haline getirdiği akıl ve bilim dışı kararlarla, gelip dayanacağı yer tam olarak burası. Sayın Erdoğan, ışıltılı bakanın, emir eri Merkez Bankası başkanın ve bol maaşlı danışmanların korkularından sana anlatamıyorlar ama senin bu öngörüsüz politikaların ile göz göre göre ödemeler dengesi krizine doğru gidiyoruz.

Milletimizin rızkından alıp kur korumalı mevduat sistemine harcadınız sonra ne oldu. Sadece mart ve nisanda hazinenin cebinden 16.3 milyar lira çıktı. Baktılar kur korumalı mevduat sistemi de çare değil, dolar aldı başını gidiyor, hem Merkez Bankası’na hem de kamu bankalarına döviz sattırdılar. Ne oldu? Rezervler eridi. 15 Temmuz’un finansörü olmakla suçladığınız, katil olmakla suçladığınız ülkelerin ayağına gittiniz.

Bak ‘Bay Kriz’ senin berbat politikaların yüzünden ülkemiz risk primi sarmalına girdi, rezervler eridikçe ülkenin risk primi artıyor. Sayın Erdoğan seni buradan bir kez daha uyarıyorum. Bu işin sonunda ya müflis bir tüccar gibi bu ülkenin bütün varlıklarını yok pahasına satmak var, ya da 70 sente muhtaç olacağımız bir ödemeler dengesi krizi var. Bu gittiğin yol, yol değil, bir an önce aklını başına al. Bir an önce bu yanlıştan dön, bir an önce bu ucube politikalardan vazgeç bu iş bilmezlik böyle beceriksizlik olmaz. Böyle devlet yönetilmez, ayıptır, günahtır bu millete.”

Paylaşın

35,7 Milyon Kişinin Sırtında 1 Trilyon Liralık Borç

Türkiye Bankalar Birliği’nin (TBB) verilerine göre 35,7 milyon kişinin bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlara olan borcu bir yılda yüzde 21 artarak 1 trilyon 65 milyon liraya çıktı.

TBB verilerine göre Şubat 2021 itibarıyla bireysel kredi kullanan kişi sayısı son bir yılda 1,3 milyon kişi arttı.

Bu kişilerin 800 bini 2022’nin Ocak-Şubat aylarında bankalara borç yaptı. Böylece konut, ihtiyaç ve taşıt kredilerinden oluşan bireysel kredilere borçlu kişi sayısı 35,7 milyona çıktı. Kişi başına düşen kredi borcu ise 29 bin 815 liraya çıktı. Bu tutar bir yıl önce 25 bin 582 lira seviyesindeydi. TBB verilerine göre 35,7 milyon kişinin bankalar ve banka dışı finansal kuruluşlara olan borcu bir yılda yüzde 21 artarak 1 trilyon 65 milyon liraya çıktı.

Sözcü’de yer alan habere göre; bireysel kredilerin yüzde 45’ini ihtiyaç kredileri, yüzde 29’unu konut kredileri, yüzde 20’sini kredi kartları ve yüzde 5’ini taşıt kredileri oluşturdu. Şubat ayında 165 bin kişi ilk defa kredi kartı, 93 bin kişi tüketici kredisi kullanırken, konut kredisi kullanan kişi sayısı 15 bin oldu. 121 bin kişi ise ilk defa kredili mevduat hesabı kullandı.

Ticari krediler yüzde 51 artışla 4,3 trilyonu aştı

Şubat 2022 itibarıyla tasfiye olunacak alacak oranı en yüksek olan sektör yüzde 7,5 ile inşaat oldu. Bu sektörü yüzde 5,3 ile enerji sektörü ve yüzde 4,9 ile turizm sektörü takip etti.

Paylaşın

Türkiye Barolar Birliği, Elektrik Zamlarına Karşı Dava Açtı

Türkiye Barolar Birliği (TBB), elektrik faturalarındaki fahiş zamlara karşı Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun kararlarının iptali için dava açtı. TBB, elektriğin kamu yararına uygun bir şekilde tüketiciye sunulması gerektiğini belirtti.

Türkiye Barolar Birliği (TBB), konuya ilişkin açıklamada şu ifadeleri kullandı; “Elektrik, ticari bir mal değil, kamusal ve toplumsal bir hizmettir ve bu sebeple de yaşam ve tüketici hakkı olarak kamu yararına uygun şekilde tüketiciye sunulmalıdır. Elektrik Piyasası Kanunu’nun 1. maddesi ile Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 1. maddesine göre; elektriğin tüketicilere ve topluma yeterli, kaliteli, sürekli, çevreye uyumlu şekilde ve düşük maliyetli verilmesi gerekmektedir.

Bu durum, aynı zamanda sosyal hukuk devletinin de gereğidir. Anayasa’ya, mevzuata, evrensel tüketici haklarına, kamu yararına ve sosyal devlet anlayışına tamamen aykırı, fahiş elektrik zamları getiren Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararlarının yürütmesinin durdurulması ve iptali amacıyla Türkiye Barolar Birliği tarafından iptal davası açılmıştır. Kamuoyunun bilgisine saygılarımızla sunarız.”

Elektrik Piyasası Kanunu MADDE 1 – (1) Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanmasıdır.

Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun MADDE 1- (1) Bu Kanunun amacı; kamu yararına uygun olarak tüketicinin sağlık ve güvenliği ile ekonomik çıkarlarını koruyucu, zararlarını tazmin edici, çevresel tehlikelerden korunmasını sağlayıcı, tüketiciyi aydınlatıcı ve bilinçlendirici önlemleri almak, tüketicilerin kendilerini koruyucu girişimlerini özendirmek ve bu konulardaki politikaların oluşturulmasında gönüllü örgütlenmeleri teşvik etmeye ilişkin hususları düzenlemektir.

Paylaşın

Vatandaşların Bankalara Borcu İlk Kez 1 Trilyon Lirayı Aştı

Türkiye Bankalar Birliği (TBB) verilerine göre banka ve özel kuruluşlardan çekilen bireysel kredi miktarı ilk kez 1 trilyon lira seviyesini aştı. Kişi başına çekilen ortalama kredi miktarı ise 29 bin TL’yi geçti.

TBB verilerine göre enflasyon ve kur artışı nedeniyle alım gücü düşen halk, alım gücünü artırmak için bankalara gitti. 2021 Kasım verilerine göre banka ve finansal şirketlerde gerçekleşen bireysel kredi ve kredi kartı borç tutarı ilk kez 1 trilyon 17 milyar lira seviyesine ulaştı. Bireysel krediler Kasım 2020’ye göre yüzde 18 artış gösterdi.

Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) haftalık verilerine göre sadece bankacılık sektöründen kullanılan krediler 14 Ocak itibariyle 987 milyar 131 milyon liraya çıktı. 34.8 milyon kişi bireysel kredi kullanırken kişi başı ortalama kredi bakiyesi de 29.2 bin düzeyine çıktı.

Yüzde 18 artış

Bireysel krediler kasım 2020’ye göre yüzde 18 artış gösterdi. Bireysel kredilerin yüzde 46’sını ihtiyaç kredileri, yüzde 30’unu konut kredileri yüzde 19’unu kredi kartları ve yüzde 5’ini taşıt kredileri oluşturdu. TBB verilerine göre tarihte ilk kez bireysel kredi ve kart borcu 1 trilyon lira eşiğini geçti. BDDK’nın 14 Ocak itibariyle haftalık verisinde sadece bankacılık sektöründe kredi ve kredi kartı borçlarının 987.1 milyar lira seviyesinde olduğu görülüyor.

Takibe dönüşüm arttı

TBB verilerine göre bireysel kredi ve kart borcunda takibe dönüşüm yüzde 2,6 seviyesine çıktı. BDDK’nın sağladığı erteleme avantajının ilk adımı eylül itibariyle kaldırılmıştı. Kasımda ise takibe dönüşüm oranı yüzde 2,6’ya yükseldi. Ekimde yüzde 2,4, eylülde ise yüzde 2,3 seviyesindeydi.

TBB verilerine göre kasım itibariyle 34.8 milyon kişinin bireysel kredi ve kart borcu bulunuyor. Bireysel kredi kullanan kişi sayısı takipteki krediler hariç olmak üzere son bir yılda 800 bin kişi arttı. Kasım itibariyle ilk defa ihtiyaç kredisi kullananlarda da artış gözlendi. TBB verilerine göre kasımda 197 bin kişi ilk defa kredi kartı, 134 bin kişi tüketici kredisi kullanırken konut kredisi ilk kez kullanan kişi sayısı 30 bin oldu. 120 bin kişi ise ilk kez kredili mevduat hesabı kullandı.

Paylaşın

TBB’den Sedef Kabaş Açıklaması: Korku İklimi Yaratılmak İsteniyor

Türkiye Barolar Birliği (TBB),  Tele1’de katıldığı programda söyledikleri nedeniyle dün gece (22 Ocak) gözaltına alınan ve çıkarıldığı mahkemede ‘Cumhurbaşkanı’na hakaret’ suçlamasıyla tutuklanan Gazeteci Sedef Kabaş’a ilişkin açıklama yaptı. 

“İfade özgürlüğüne” vurgu yapılan yazılı açıklamada, “‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’nun ifade özgürlüğünün kısıtlanmasına yönelik için bir araç haline getirildiği” belirtildi.

Yazılı açıklamada şu ifadelere yer verildi:

“Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 26., İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 19. ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 10. maddesi uyarınca herkes ifade özgürlüğü hakkına sahiptir. Gerek Anayasa’da gerekse Sözleşme’de ifade özgürlüğünün sınırlanabileceği haller düzenlenmiş ve ifade özgürlüğünün sınırları söz konusu düzenlemeler ve yargı içtihatlarıyla belirlenmiştir.

AYM ve AİHM kararları

Önemle ifade edilmelidir ki; kamuoyunu bilgilendirmekle ve kamuoyunun bir görüş oluşturmasına imkan sağlamakla görevli gazetecilerin ifade özgürlüğü söz konusu olduğunda, özgürlük ve hak alanı çok daha geniş bir çerçevede ele alınmaktadır.

Keza, politikacıların ve kamuoyuna mâl olmuş kişilerin eleştiriye tahammüllerinin de daha geniş olması beklenmektedir. Anayasa Mahkemesi’nin ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin uzun yıllara yayılmış çok sayıda kararına yansıdığı üzere kamu yetkililerinin eleştiriler karşısında diğer kişilerden daha az koruma sahibi olması beklenmektedir.

“Gözdağı niteliği taşıyor”

1986 tarihli Lingens v. Avusturya kararından bu yana bir politikacıya karşı yapılan eleştirinin sınırının özel bir kişiye yapılandan daha geniş olması gerektiği yüzlerce farklı kararda vurgulanmış, Anayasa Mahkemesi de kendi içtihadını bu doğrultuda oluşturmuştur.

Türk hukukunda özel bir ceza düzenlemesi konusu olan ve Türk Ceza Kanunu’nun 299. maddesinde düzenlenen ‘Cumhurbaşkanına hakaret suçu’, ülkemizde yoğunlukla ifade özgürlüğünün kısıtlanması için bir araç olarak kullanılmakta, bu kapsamda yapılan soruşturmalar, gözaltı işlemleri ve tutuklamalar, evrensel hukuk prensipleriyle çelişmekte ve kamuoyu üzerinde bir baskı yaratma vazifesi görmekte, gözdağı niteliği taşımaktadır.

“Korku iklimi yaratılmak isteniyor”

Gazeteci Sedef Kabaş’ın soruşturmaya konu ifadelerinin ifade özgürlüğü sınırlarını aşıp aşmadığı konusunda değerlendirme yapmak yetkisi, yukarıda belirttiğimiz ulusal ve uluslararası standartlar çerçevesinde muhakkak ki bağımsız yargı mercilerine aittir.

Ancak TCK 299. madde kapsamında yürütülen bir soruşturmada sabaha karşı gözaltı işlemi yapılması, hiçbir tutuklama sebebi olmadığı halde verilen tutuklama kararı, bu kararın bir tedbir değil kamuoyu nezdinde korku iklimi yaratılmasının bir parçası olduğunu göstermektedir.

Türkiye Barolar Birliği olarak Anayasa ve uluslararası insan hakları belgeleri ile yargı içtihatlarının belirlediği sınırlar çerçevesinde ifade özgürlüğünün savunuculuğunu yapmaya devam edeceğimizi, süreci yakından takip ettiğimizi kamuoyunun bilgisine sunarız.”

Paylaşın

TTB’nin Yeni Başkanı Erinç Sağkan Oldu

Türkiye Barolar Birliği’nin (TBB) yeni başkanı Erinç Sağkan oldu. Sağkan, seçim zaferi sonrası yaptığı açıklamada, “Hiçbir kapı bir avukata kapalı olamaz. Öncelikle yapacağımız iş o kapılar açılacak. Gerçekten nasıl ulaşılabilir bir Türkiye Barolar Birliği olacağını herkes görecek” dedi.

Haber Merkezi / TBB’nin Ankara’daki binasında yapılan 36’ıncı Olağan Genel Kurul’da seçim heyecanı yaşandı. Mevcut Başkan Metin Feyzioğlu, Ankara Barosu Başkanı Erinç Sağkan ve dün genel kurulda konuşabilmek için aday olan Mardin Barosu delegesi Medeni Ayhan yarıştığı seçimde oy verme işlemi saat 10.00’da başlayıp 17.00’de sona erdi.

348 delegenin oy kullandığı seçimde 182 oy alan Erinç Sağkan, Türkiye Barolar Birliği’nin yeni başkanı oldu. Feyzioğlu ise 156 oy aldı. Seçim zaferi sonrası ilk açıklamasını yapan Erinç Sağkan, “Hiçbir kapı bir avukata kapalı olamaz. Öncelikle yapacağımız iş o kapılar açılacak. Gerçekten nasıl ulaşılabilir bir Türkiye Barolar Birliği olacağını herkes görecek” dedi.

Erinç Sağkan, genel kurul öncesi sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda ise, “Bu Genel Kurul; hukuk üstünlüğü diyenlerle hukuku teferruat olarak gören zihniyetin, meslek için çalışanlarla, lütuf siyasetinin, benimsemekte ötekileştirmenin, cesaretle tahakkümün mücadelesidir” demişti.

Sağkan’ın listesinde Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, Trabzon Barosu Başkanı Sibel Suiçmez, Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, eski Adana Barosu Başkanı Veli Küçük, Kırklareli Barosu Başkanı Turgay Hınız, Aksaray Barosu Başkanı Ramazan Erhan Toprak, eski Muş Barosu Başkanı Abdulbaki Çelebi, Şırnak Barosu delegesi Ali Bayram, Ankara Barosu delegesi İsmail Cumhur Bozkurt, yönetim kurulu adayları oldu.

Çoklu baro düzenlemesiyle birlikte Genel Kurul’da oy hakkı bulunan delege sayısı 477’den 348’e düşürülmüş; İstanbul ve Ankara gibi büyük baroların TBB delege sayısı azaltılmış, Anadolu barolarının oy hakkı ise güçlendirilmişti.

Paylaşın