CHP, Yurt Dışında Yaşayan Seçmenler İçin Harekete Geçti

Yakın zamanda partisinin Almanya ve İsviçre’de çalışmalara katılan CHP’li Tezcan, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yeni CHP birlikleri kurmaya başladıklarını, var olan birlikleri de daha etkin hale getirmeye çalıştıklarını söyledi. Tezcan, çalışmalarının odağında ise seçmeni “sandıkla buluşturmak” olduğunu ifade etti.

Dünyanın farklı ülkelerinde yaşayan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, 2012’de yapılan yasal düzenlemeyle, 2014 yılından bu yana bulundukları ülkelerde cumhurbaşkanlığı seçiminde ve genel seçimde oy kullanabiliyor. En fazla seçmenin yaşadığı ülke Almanya.

Siyasi partiler için yurt dışı oylar kritik önemde, zira milletvekili dağılımını değiştirebiliyor. 2018 seçimlerinde, yurt dışından gelen oylarla, bir milletvekilliği İYİ Parti’den CHP’ye, Hatay’da da yine bir milletvekilliği MHP’den AKP’ye geçmişti. 2018 seçimlerin sonuçlarına göre yurt dışı seçmen oylarının dağılımına göre AKP ve HDP’nin ardından üçüncü parti konumundaki CHP, oylarını artırmak için çalışma başlattı.

CHP’nin yurtdışı örgütlenmeden sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Bülent Tezcan, partisinin hazırlıklarını BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’a anlattı. Geçtiğimiz günlerde, Almanya ve İsviçre’de bizzat çalışmalara katılan Tezcan, başta Avrupa ülkeleri olmak üzere yeni CHP birlikleri kurmaya başladıklarını, var olan birlikleri de daha etkin hale getirmeye çalıştıklarını söyledi.

‘Temel problem, oy kullanma oranının düşük olması’

Tezcan, çalışmalarının odağında ise seçmeni “sandıkla buluşturmak” olduğunu söyledi:

“Yurt dışında temel problem oy kullanma oranının düşük olması. Yüzde 50 dolayında. Onun için ‘Seçmen ol’ kampanyası başlatıyoruz. Sandığa gitmeme nedeninin bir kısmı, Türkiye’deki gibi, yani umut olması lazım. Bir kısmı ise seçmen olmakta zorlanıyorlar.

Örneğin, Türkiye’de resmi işlem yaptıkları zaman, ikematgah kaydı yaptırmak zorunda. O zaman yurt içi kütüğünde seçmen kaydı çıkıyor. Yani sadece Türkiye’ye gelip oy kullanabilirler, bu gibi durumlarda gümrüklerde de oy kullanamıyorlar. Askı güncelleme dönemi yetersiz kalıyor. O nedenle biz, şimdiden ‘Seçmen ol’ kampanyası başlatarak, ikametlerini şimdiden yurt dışına taşımalarını teşvik etmek istiyoruz.”

‘Elbise artık dar geliyor’

Sandık güvenliğini sağlamaya dönük eğitim çalışmalarına da başladıklarını anlatan Tezcan, “sandık görevlisi havuzu” oluşturmaya başladıklarını ifade etti. Tezcan, önümüzdeki süreçte, Amerika’da ve bazı Ortadoğu ülkelerinde de “birlik” örgütlenmesine gideceğini belirtti:

“2011 de başladık ilk organizasyonlara. Şu anda artık elbise bize dar geliyor. Sayımız arttı, alan genişledi. Elbiseyi genişletiyoruz, yeni biçime sokuyoruz, onları merkezileştirmemiz gerekiyor. Federatif örgütlenmeye geçiyoruz. Yani şehirlerde bölge birlikleri, ülke genelinde de ülke birlikleri oluşturuyoruz.

‘Sandığa gitmeyenler, gittiklerinde bize oy verecek’

Yurt dışı seçmen profiline ilişkin de bilgi veren Tezcan, Almanya, Fransa, Belçika gibi Türk seçmenin yoğun yaşadığı yerlerde CHP’nin ikinci veya üçüncü parti konumunda olduğunu, İngiltere ve İskandinav ülkelerinde ise birinci olduğunu söyledi.

Önümüzdeki seçime ilişkin hedeflerinin, yurt dışı seçmenin yaşadığı tüm sandıklardan birinci parti çıkmak olduğunu ifade eden Tezcan, bunun için de “seçmeni sandıkla buluşturmak gerektiğine” dikkat çekti:

“Oy oranı söyleyebilecek durumda değiliz henüz. Ama birinci parti olma hedefimiz var. Bunun için katılımı yükseltmemiz lazım. Sandığa gitmeyenler, sandığa gittiğinde, bize oy verecekleri yönünde bir izlenimimiz var. Eğilim öyle. Birliklerimizden gelen veriler de öyle. Biz sandığa taşıyabilsek, o oylar bizim diyor arkadaşlarımız. Onun için ikna edip sandığa götürmemiz önemli, katılımı yükseltmek önemli. Katılım arttığında bizim oylarımız yükselecek.”

‘Seçim bildirgesinde çözüm önerilerimiz yer alacak’

Yurt dışı seçmeni sandığa taşımanın önemli bir yolunun da, yaşadıkları ülkelere ilişkin sorunlarının çözümünü sağlama güvencesi vermek olduğunu belirten Tezcan, bunun için partisinin seçim bildirgesinde yurtdışında yaşayan seçmenin sorunlarını çözmeye dönük somut önerilere de yer vereceklerini söyledi:

“Mesela yaşadıkları ülkelerin kurumlarıyla ilgili sorunlar yaşıyorlar. Bizim Dışişleri Bakanlığı’nın resmi mercilerin daha etkin çalışmasını sağlayacak bir siyaset geliştirmek zorundayız. Sınır kapılarında problem yaşıyorlar, gümrük girişlerinde birikmeler problemler oluyor, giriş kolaylığı sorunları tespit edip öneriler geliştirmemiz gerekiyor.

Emeklilik ve sosyal güvenlikle ilgili ciddi problemleri var. Orada yaşayanların Türkiye’ye geldiklerinde sağlık hizmeti almalarında sıkıntılar yaşıyorlar. Hem yasal düzenleme hem de uygulamada pratik düzenlemelere ihtiyaç var, biz bunları da bir yandan tespit ediyoruz.

Biz ilk seçimde iktidar olacağız. İktidar olduğumuzda, bu vatandaşlarımızın hükümetimiz nezdinde çözülmesi gereken problemlerine ilişkin hangi adımları atacağız? Bir de onların kendi yaşadıkları ülkelerdeki hükümetlerle ilişkilerimizde hangi konuları ön plana çıkaracağız? Bunlar üzerinde çalışıyoruz.”

Paylaşın

Erdoğan’ın İsveç’e NATO Tepkisi Seçime Hazırlık

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine karşı çıkarak ittifakı krize sürüklediğine ilişkin yorumlar İngiltere basınında yer aldı.

The Guardian’ın diplomasi editörü Patrick Wintour imzalı yazıda, Erdoğan’ın İsveç’e PKK üyelerinin iadesinin reddedilmesine yönelik tepkilerle seçim hazırlığı yaptığı ve milliyetçi oyları artırmayı hedeflediği yorumu yapıldı.

Yazıda, “Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etme tehditlerini iki katına çıkardı. Her iki ülkenin de kendisini ikna etmesi için Ankara’ya heyetler göndermesinin anlamsız olduğunu söyledi. 10 talep sunarak İsveç’e şantaj yaptığı iddialarını güçlendirdi. Erdoğan’ın karşı çıkışının NATO’yu aylarca düğümleyebileceğinden kimsenin şüphesi yok” denildi.

İsveç’in Türkiye’nin tepkileri karşısında “yanlış anlaşılmaları gidermek konusunda iyimserlik içinde olduğu ancak verilen tepkilerle Erdoğan’ın bu konudaki ciddiyetine şüpheyle yaklaştığı” belirtilen yazıda, İskandinav ülkelerinin Türkiye’nin taleplerine “boyun eğmesinin zor olacağı” ifade edildi. Türkiye “terör” gerekçesiyle Finlandiya’dan 12, İsveç’ten 21 kişinin iade edilmesini istiyor.

‘Erdoğan uç noktalarda yaşıyor’

Habere göre, İngiliz savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI) direktör yardımcısı Jonathan Eyal, “Her iki ülke de kendi iç iltica sistemlerini basitçe parçalayamaz” dedi.

Türkiye’nin sürgündeki PKK üyeleriyle ilgili taleplerine aşina olunduğu, Erdoğan’ın halihazırda paramparça bir ekonomi ve partisine desteğin giderek azalmasıyla uğraştığını belirten Eyal, Erdoğan’ın Türkiye’de milliyetçi oyları artırmaya çalıştığı ve “uç noktalarda hareket ettiği ve uçlarda yaşadığı” görüşü verdi.

Yazıda, Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olası Ankara ziyareti ve ABD’den F-35 satın alma talebinin uygulanması için “ikili oyun” oynadığı analizine de yer verildi.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

AK Parti, Seçim İçin Kendine İki Rakip Belirledi

AK Partili siyasetçilere göre ülkenin temel sorunlarına somut çözüm önerileri sunamayan muhalefetin şansı yok. Kulislerde “AK Parti’nin iki rakibi var. AK Parti’nin rakibi AK Parti’dir. AK Parti’nin rakibi ekonomidir” deniliyor. Bu söylemin anlamı ise AK Parti’ye rakip olacak unsur, AK Parti tarafından hayata geçirilemeyenler.

Son seçim anketlerinde AK Parti’deki oy kaybı göze çarpıyordu. Daha önceki anketlerde 40-45 bandında çıkan AK Parti, yüzde 35’lere kadar geriledi. Ancak AK Parti MYK üyesi Mustafa Şen, geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada oy kayıplarını telafi ettiklerini ve şu anda partilerinin oy oranının yeniden yüzde 40’lara ulaştığını belirtti. Şen ayrıca, yüzde 45 ve 46’ya da hızla çıkacaklarını dile getirdi.

Oy kaybı var ama kayma yok

Gazete Duvar’da yer alan habere göre parti kulislerinde konuyla ilgili dikkat çeken bir görüş hakim. Partililer oy kaybı olduğunu görüyor ancak bu oyların başka yere gittiğini düşünmüyorlar.

Ak Parti’nin iki rakibi var

Hala birinci parti olduklarını belirten AK Partili siyasetçilere göre ülkenin temel sorunlarına somut çözüm önerileri sunamayan muhalefetin şansı yok. Kulislerde “AK Parti’nin iki rakibi var. AK Parti’nin rakibi AK Parti’dir. AK Parti’nin rakibi ekonomidir” deniliyor. Bu söylemin anlamı ise AK Parti’ye rakip olacak unsur, AK Parti tarafından hayata geçirilemeyenler.

“Erdoğan bitti demeden bitmez”

Ekonominin düzelmesi ve parti teşkilatının canlanması, yeniden organizasyonuyla sorunların üstesinden gelinip seçimlerin kazanılacağına inanılıyor. AK Partili bir siyasetçinin bir de dikkat çeken sloganı var. “Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın başarılı liderliğine güveni ifade ettiğini” söylediği slogan şöyle: “Tayyip Erdoğan bitti demeden bitmez.”

Paylaşın

CHP’den Seçim Startı: Görevlendirmeler Yapıldı

CHP’li 102 milletvekili 3-6 Haziran tarihleri arasında 51 ile giderek “Sorunu biliyoruz, çözeceğiz” mesajı verecek. Vekiller, kentten ayrılmadan önce bir de basın toplantısı ile yapılan ziyaretin değerlendirmesi yapılacak.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Merkez Yönetim Kurulu’nun (MYK) pazartesi günü Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında yaptığı toplantıda 30 Büyükşehir dışında 51 ile gidilmesi ve saha çalışması yapılması kararlaştırıldı.

CHP Meclis grup yönetimi 102 ismin saha çalışması için vekillere duyuru yaptı. Her ile iki vekil gidecek şekilde kura çekildi. İllere giden vekiller tüm ilçeleri gezecek. Ayni zamanda ticaret, sanayi odaları, ziraat odaları, barolar, meslek örgütleri odaları, sendikalar ve diğer sivil toplum örgütleri ziyaret edilecek.

“Sorunu biliyoruz çözeceğiz” mesajı

Yapılan ziyaretlerde önce o kentin ilçenin sorunları dinlenecek. Ardından CHP’li vekiller o sorunlara yönelik çözüm projelerini anlatacak.

Habertürk’ten Mahir Kılıç’ın haberine göre halka “sorunu biliyoruz çözeceğiz” mesajı verilecek. Kentten ayrılmadan önce bir de basın toplantısı ile yapılan ziyaretin değerlendirmesi yapılacak.

Ziyaretlerde halkın nabzı da tutulacak. Sorunları çözme mesajı ile birlikte düşük oy alınan yerlerde oran arttırılmaya çalışılacak.

Raporlar Kılıçdaroğlu’na sunulacak

CHP grup yönetimi 3-4-5-6 Haziran tarihlerinde ziyaretlerini gerçekleştirecek olan vekillere 10 Haziran saat 17:00’ye kadar da rapor hazırlamaları için süre tanıdı. Raporlar genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’na sunulacak.

Paylaşın

Seçimlere Girme Yeterliliğine Sahip Parti Sayısı 27’ye Yükseldi

Adalet Partisi (AP), Memleket Partisi (MP) ve Türkiye Değişim Partisi’nin (TDP) seçime katılabilme şartlarını yerine getirmesiyle birlikte, gelecek seçimlere katılabilecek parti sayısı 27’ye yükseldi.

İYİ Parti Yüksek Seçim Kurulu temsilcisi Mustafa Tolga Öztürk, Twitter hesabından seçime girebilecek parti sayısını paylaştı. Öztürk, Adalet Partisi, Memleket Partisi ve Türkiye Değişim Partisi’nin seçimlere girebilme şartlarını yerine getirdiğini belirterek, “Seçime girme yeterliliğine sahip parti sayısı 27 ye yükseldi” dedi.

Öztürk, “Çankırı İli Dodurga Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği Seçimine katılabilecek partiler” notuyla seçime girebilecek partilerin listesini de yayımladı. Öztürk’ün paylaşımı şöyle:

“Son yayınlanan seçime katılma yeterliliğine sahip partilere Adalet Partisi,Memleket Partisi ve Türkiye Değişim Partisi eklendi. Seçime girme yeterliliğine sahip parti sayısı 27 ye yükseldi. Çankırı İli Dodurga Belediye Başkanlığı ve Meclis Üyeliği Seçimine katılabilecek partiler.”

Paylaşın

CHP, AK Parti’ye Yaklaştı, Asıl Değişim MHP’de

Sosyal Demokrasi Vakfı Başkanı (SODEV) ve AKSOY Araştırma Şirketi’nin kurucusu Ertan Aksoy, gündemdeki son gelişmeleri, siyasilerin gündem belirleyen açıklamalarını ve bu açıklamaların toplum üzerindeki etkilerini analizlerle paylaştı.

Aksoy, “Bugüne kadar yaşanan her krizin özellikle vurduğu bir alan olurdu” diyerek şunları söyledi: “Kiminde istihdam etkilenirdi, kiminde bir sektörü yıkar geçerdi. Bu kriz, doğrudan vatandaşın kursağını vurdu” dedi.

Cumhuriyet’te seçim gündemiyle ilgili değerlendirmelerde bulunan Aksoy şöyle devam etti:

“Alt, orta altı, orta ve orta üstü gelir grupları ciddi bir hayat pahalılığıyla karşı karşıya. Kimi ekmeğini bulmaya kimi de yaşam standardını korumaya çabalıyor. Bu çabayı harcadığı her evrede öfkesini siyasete yönelttiği gibi umudu da yine siyasetin içinde arıyor.”

Aksoy şöyle devam etti:

“Enflasyonun etkisi, durumu herhangi bir ekonomik krizin ötesine taşıyor. Artık hakim olan görüş, bir yıllık veya altı aylık bir periyotta değil, aylık olarak satın alma gücünün düştüğüdür. Bu durumu anlamak için sorduğumuz bir soru var.”

MHP seçmenin sorulara verdiği yanıtlar dikkat çekti:

“Toplumun yarısı satın alma gücünün çok azaldığını ifade ederken, toplamda azaldı diyenlerin oranı %80,7. Özellikle MHP seçmeninin yanıtlarına dikkatinizi çekmek isterim. MHP seçmeninde bu oran %93,6. Görüldüğü üzere MHP tabanı, MHP üst yönetimi gibi ülkeyi güllük gülistanlık görmüyor.”

“Her ne kadar iktidar bloğu “ülkede ufak tefek sorunlar olduğunu ve bu ufak sorunların da dış mihraklardan kaynaklandığını” iddia etse de, toplum meseleye çok farklı bakmakta” diyen Aksoy araştırmanın sonuçlarıyla ilgili açıklamalarına şöyle devam etti: “Örneğin; hissedilen enflasyon oranını sorduğumuzda aldığımız yanıtlardan, sorunun üç beş zincir marketin fırsatçılığı ile izah edilemez bir seviyede olduğu anlaşılmakta. Hissedilen enflasyona verilen yanıtlar, yılbaşından bu yana anlamlı oranda değişti. Açıklanan oran veya bunun altında olduğunu düşünenlerin oranı toplamda %13,2’de kaldığı gibi, %100 ve üzeri olduğunu düşünenlerin oranı toplamda %64,9’dur.”

Aksoy, “Gelelim asıl konumuza…” diyerek yaşanan bu süreçlerin seçmenin tercihlerine nasıl yansıdığına ilişkin hazırladıkları anketin sonuçlarını paylaştı. Aksoy, “Tüm bu olumsuzlukların yarattığı manzara seçmenin tercihlerine nasıl yansıyacak? Bu sorunun yanıtını daha doğru anlamak açısından önce bugünkü tabloya bakalım” dedi.

Aksoy, bu hafta yaptıkları ölçüme göre partilerin oy dağılımını paylaştı. Anketin sonuçlarına göre AK Parti ve CHP’nin oy oranı birbirine yaklaşmış durumda. Sonuçlar şöyle:

AK Parti: Yüzde 30,7

CHP: Yüzde 29,0

İYİ Parti: Yüzde 13,3

HDP: Yüzde 10,4

MHP: Yüzde 7,5

Aksoy seçim anketiyle ilgili şu yorumu yaptı:

“CHP yeniden %29’a ulaştı. AKP, çekirdek diyebileceğimiz seçmenini koruyor. Asıl değişim Cumhur İttifakı’nın MHP kanadında. Birçok parti oy oranını az çok korurken, MHP yakın geçmişe göre %1 oy kaybetmiş durumda. MHP’nin eskiye göre iktidara ve uygulamalarına daha fazla sahip çıkması bu sonucun ana nedenlerinden biri.”

Aksoy son olarak ‘Oy tercihi değişimi’yle ilgili şunları söyledi: “Yazının asıl konusu olan enflasyonun seçmenin tercihlerine nasıl yansıyacağı sorusunun yanıtına gelirsek, yakın gelecekte iktidar adına daha riskli zamanların yaklaşmakta olduğunu anlıyoruz. Bu hafta seçim olsa oyunu Cumhur İttifakı’ndaki partilere vereceğini belirten seçmene “Seçime kadar yıllık enflasyonun bu seviyede devam etmesi oy tercihinizi etkiler mi?” diye sorduk. AKP seçmeninin %53,1’i, MHP seçmeninin %64’ü evet etkiler yanıtını vermektedir. Yine oy tercihimi etkiler yanıtını veren seçmene “Oy tercihinizin değişmesi durumunda tercihiniz ne yönde değişecektir?” sorusunu sorduk. Cumhur İttifakı partilerine oy vermeyi düşünen seçmenin, enflasyonun seçime kadar bu düzeyde devam etmesi halinde %43’ünün ittifakın dışındaki bir partiye oy vereceğini belirttiğini görüyoruz.”

Paylaşın

AK Parti’nin Cumhurbaşkanlığı Planı Ortaya Çıktı

MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin son anketinde, seçimin ikinci tura kalması halinde Erdoğan’ın oylarının düştüğü görüldü. AK Parti Genel Merkezi, anket sonuçları sonrası harekete geçerek bu konuya yoğunlaştı.

Mayıs ayına girilmesiyle birlikte anket şirketleri de Nisan ayında gerçekleştirdikleri anketleri teker teker yayınlamaya başladı. MetroPOLL Araştırma Şirketi tarafından önceki gün yayınlanan ankette bir hayli dikkat çekti.

Yavaş ikinci turda arayı açıyor

Ankete göre Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldığında Erdoğan, dört adaydan da daha az oy alıyor. Erdoğan ile Yavaş yarışırsa… Yavaş yüzde 53.9 alırken, Erdoğan yüzde 36.5’te kalıyor. Kararsızlar ve protestocuların oranı yüzde 9.

Erdoğan ikinci turda İmamoğlu’na da kaybediyor

Yavaş HDP’lilerin yüzde 73.2’sinin, MHP’lilerin yüzde 23.1’inin oyunu alıyor. Erdoğan ile İmamoğlu yarışırsa… İmamoğlu yüzde 49.7, Erdoğan yüzde 40 alıyor. Kararsızlar ve protestocular yüzde 9.8. İmamoğlu HDP’lilerin yüzde 82.6’sının, MHP’lilerin yüzde 8.3’ünün oyunu alabiliyor.

Hedef ilk turda seçimi bitirmek

Milli Gazete’nin haberine göre; AK Parti Genel Merkezi’nin de çeşitli anketler yaptırdığı ve anketlerde Erdoğan’ın ilk turda seçimi koparabileceği yönünde kanaat oluştuğu öne sürüldü. AK Parti Genel Merkezi işi şansa bırakmayarak Erdoğan’ı ilk turda seçtirmeyi hedefliyor. Çalışmalar da ilk tur ağırlıklı olacak.

Paylaşın

Seçimin Anahtarı Kürtler Ve HDP’de

MetroPOLL Araştırma Şirketi’nin sahibi ve yöneticisi Prof. Sencar, “İlk turda bütün bloklar kendi adaylarıyla seçime girdiklerinde Erdoğan’ı yalnızca Yavaş yenebiliyor. İkinci turda Erdoğan bütün olası rakiplerine karşı kaybediyor” dedi.

MetroPOLL Araştırma Şirketi, Türkiye’nin Nabzı Nisan 2022 anketinin sonuçlarını açıkladı.’Kararsızım’ ve ‘Protesto Oyu vereceğim’ diyenlerin oranı dağıtılmadığında birçok partinin yasallaşan yüzde 7 barajının altında kaldığı görüldü.

MetroPOLL’un araştırma sonuçları, kuruluş tarafından aşağıdaki tabloda sunuldu: Kararsızlar, protestocular ve “cevap yok” diyenler dağıtılınca  AKP yüzde 32.1’e, CHP yüzde 22.4’e, İYİP yüzde 18.6’ya, HDP yüzde 12.3’e, MHP yüzde 7.3’e, DEVA yüzde 2’ye çıkarken diğerleri yüzde 1.5’in altında kaldı.

“Mansur Yavaş Kürtler’in yüzde 70’inin desteğini alabilir”

MetroPoll Araştırma şirketinin sahibi Prof. Dr. Özer Sencar, son yaptığı anketin Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın, Kürt seçmenden oy alamayacağı yolundaki genel kanıyı ortadan kaldırdığını söyledi.

EuroNews’den Dilek Gül’ün anketle ilgili sorularını yanıtlayan Sencar, “HDP’li seçmenin yüzde 70’i cumhurbaşkanı adayı olması durumunda Mansur Yavaş’ı destekleyeceğini söylüyor.” dedi.

Sencar’ın kenti anketinden belli başlı çıkarsamaları şöyle:

  • Seçim ortamına girildiğinde Kürtlerin veya HDP’lilerin nasıl davranacaklarını o zaman görürüz.
  • Bugün seçim ortamı olmadığı için ‘Erdoğan mı Mansur Yavaş mı?’ sorusuna insanlar daha rahat yanıt veriyor.
  • Erdoğan ile Yavaş rakip olursa, Erdoğan çok farklı seçim kampanyası yürütüp Mansur Yavaş’ın popülaritesini sarsabilir.
  • Erdoğan’a rakip olarak konumlandırıldığında diğer isimler, Erdoğan karşıtı olarak yığılıyor.

Yavaş, ilk turda ve ikinci turda yarışı Erdoğan’ın önünde  tamamlıyor

Bu arada MetroPoll Araştırma şirketinin aboneleri için düzenlediği ancak basına da sızan son anket, cumhurbaşkanlığı seçiminde Ankara Büyükşehir Belediyesi Başkanı Mansur Yavaş’ın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önünde yarışı önemli bir farkla önde bitireceğini ortaya koydu.

Araştırmanın ilginç bir sonucu, “HDP seçmeninden oy almaz” denilen Yavaş’ın olası ikinci turda Kürt seçmenlerden önemli ölçüde oy alabileceğini ve ikinci turu Erdoğan’ın önünde açık farkla bitirmesi.

Prof. Dr. Özer Sencar’ın sahibi olduğu MetroPoll Araştırma şirketinin üçlü senaryo hesaba katarak yaptığı nisan ayı anketine göre ilk turda olası sonuçlar şöyle:

  • Yavaş yüzde 44, Erdoğan yüzde 34.3, Selahattin Demirtaş yüzde 13.3.

İmamoğlu aday olursa?

  • Erdoğan yüzde 37.5, İmamoğlu yüzde 36.2, Demirtaş yüzde 13.8.

Akşener aday olursa?

  • Erdoğan yüzde 38.6, Akşener yüzde 34.2, Demirtaş yüzde 16.3.

Kılıçdaroğlu aday olursa?

  • Erdoğan yüzde 40.1, Kılıçdaroğlu yüzde 30.2, Demirtaş yüzde 15.2.

Seçim ikinci tura kalırsa?

Cumhurbaşkanlığı seçimi ikinci tura kaldığında Erdoğan, dört adaydan da daha az oy alıyor.

Erdoğan ile Yavaş yarışırsa:

  • Yavaş yüzde 53.9 , Erdoğan yüzde 36.5, kararsızlar ve protestocuların yüzde 9.

İkinci turda Yavaş HDP’lilerin de oyunu alıyor:

  • Yavaş HDP’lilerin yüzde 73.2’sinin, MHP’lilerin yüzde 23.1’inin oyunu alma potansiyeline sahip.

Erdoğan ile İmamoğlu yarışırsa:

  • İmamoğlu yüzde 49.7, Erdoğan yüzde 40, kararsızlar ve protestocular yüzde 9.8.
  • İmamoğlu HDP’lilerin yüzde 82.6’sının, MHP’lilerin yüzde 8.3’ünün oyunu alabiliyor.

Erdoğan ile Akşener yarışırsa: ,

  • Akşener yüzde 43.8, Erdoğan yüzde 41.9 kararsızlar ve protestocuları yüzde 13.7.

Erdoğan ile Kılıçdaroğlu yarışırsa:

  • Kılıçdaroğlu yüzde 43.3, Erdoğan yüzde 42.5 , kararsızlar ve protestocular yüzde 13.5.
Paylaşın

DEVA Partisi Neden ‘Kendi Logo Ve İsmiyle Seçime Girme’ Kararı Aldı?

DEVA Partisi’nin seçime kendi ismi ve logosuyla girme kararı geniş yankı uyandırdı. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın, partinin genel seçime “kendi adı ve logosuyla” girme kararının altında yatan nedenler, netleşmeye başladı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, bu açıklamanın nedenini, “iktidar medyasına yakın çevrelerde DEVA Partisi kadrolarının başka siyasi parti amblemi altında seçime gireceği yönündeki paylaşımlar” üzerine yaptığını söyledi. Şahin, “İster ittifak içinde, ister ittifak dışında DEVA Partisi kendi adıyla seçime girecek” sözleriyle de bir ittifak çatısı altında da seçime girebileceklerini de ifade etti.

DEVA Partisi kaynakları kararın altında, partiye yönelik bu tür eleştirilerin önünü kesmenin yanı sıra, “milletvekili listesi tartışmalarına son verilmesi, rahatsız AKP tabanından daha fazla oy alma hesabı ve yeni parti olarak kendilerinin oy potansiyelini görmenin” hedeflendiğini söylüyor.

DEVA Partisi’nin kendi isim ve amblemiyle seçime girme isteği biliniyor. Gerek Ali Babacan ve gerekse parti yöneticileri, sık sık yeni kurulmuş bir parti olarak, “tartıya çıkmak ve seçmen gözündeki ölçülerini görmek istediklerini” dile getiriyorlardı.

Ali Babacan’ın Pazar akşamı yapılan son 6’lı masa toplantısında da bu tercihini dile getirdiği ancak bu yönde bir açıklama yapacağı konusunda net bir mesaj vermediği belirtiliyor.

Babacan’ın kararında, iktidara yakın medyada DEVA Partisi’nin CHP listelerinden seçime gireceği yönündeki algıyı kırma amacının yanı sıra, CHP’yle işbirliğinden rahatsız olan kesimlerin eleştirilerinin de etkili olduğu ifade ediliyor.

DEVA Partisi kaynakları, sadece iktidar yanlısı değil, CHP’ye yakın medya kuruluşlarını da işaret ederek, “Sadece tabanımıza yakın kesimlerden değil, paydaşlarımızın tabanlarından da bize yönelik tacize varan yaklaşımlar oldu. O nedenle bir anlamda umumi istek üzerine bu kararı aldık” yorumunu yapıyorlar.

Babacan açıklamasında, seçime kendi logoları altında, ittifakın parçası olarak mı yoksa ittifak dışında mı gireceği konusunda bir değerlendirme yapmadı.

Bu da ilk başta genel seçim için “6’lı masadan kopuş” olarak yorumlandı. DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, daha sonra “ister ittifak çatısı altında, ister ittifak dışında” vurgusu yaparak tutumlarına açıklık getirdi.

DEVA Partisi kaynakları, Babacan’ın özellikle böyle bir açıklama tercihinde bulunarak, “bir parti listesinden seçime girmeyeceklerini” duyurmayı tercih ettiğini belirtiyor:

“Biz burada sadece bir başka partinin listesinden seçime girme, başka parti listesinde erime seçeneğini ortadan kaldırmış olduk. Onun dışında ittifak çatısı olabilir veya tek başına kendi listemizle girebiliriz ama her şartta, başkasının listesinden seçime girme seçeneğini devre dışı bıraktık. Bir ittifak çatısı içinde olursa da kendi adımız ve logomuzla gireceğimizi deklare etmiş olduk.”

‘Parti tabanının eğilimi etkili oldu’

Edinilen bilgiye göre kararda, parti tabanının eğilimi de etkili oldu. Kamuoyu anketlerinde, parti tabanının yüzde 60’ı ve il başkanlarının büyük bölümü partinin “kendi isim ve logosuyla seçime girmesi” yönünde görüş bildirdi.

Yeni seçim sistemine göre yapılan simülasyonlarda, Millet İttifakı’nın en fazla “tek parti listesinden seçime girilmesi” halinde milletvekili çıkaracağı hesaplandı. Ancak bunun hem tabanda, hem de özellikle ittifakın taşıyıcısı olan CHP veya İYİ Parti açısından “liste krizine” yol açabileceği veya parti tabanlarında diğer partilerin “yük olarak görülebileceği” değerlendirildi.

Bu durumun özellikle rahatsız AKP seçmeninden oy almak isteyen DEVA Partisi aleyhine bir propagandaya da yol açabileceği öngörüldü.

Dün yapılan Genel Merkez Yönetim Kurulu’nda da bunun uzun uzun değerlendirildiğine işaret eden DEVA Partisi yöneticileri, ittifak çatısının yüzde 7 ülke barajını aşmak için önemli olduğunu, onun dışında her partinin zaten kendi oyuyla milletvekili çıkaracağını hatırlatarak, “O nedenle ittifak çatısı altında ya da tek başına seçime girme seçeneklerini masada tutuyoruz” diyorlar.

Partideki eğilim, yüzde 7 ülke barajının aşılamayacağının görülmesi halinde ittifak çatısı altında seçime girilmesi yönünde.

DEVA Partisi’nin başka bir siyasi partinin listesinden seçime girmesi halinde milletvekili çıkarma şansının daha fazla olacağı ifade edilmekle birlikte, “götürüsünün, getirisinden fazla olabileceği” hesaplandı.

Parti kaynakları bu konuda şu yorumu yaptı: “DEVA Partililer, diyelim ki İYİ Parti listesinden seçime girdi. Bu durumda İYİ Partililer tepki gösterecektir, milletvekili pazarlığı tartışmaları yaşanacak. CHP için de aynı durum söz konusu. Ayrıca bu durum bizim tabana yakın, AKP’den rahatsız seçmen açısından sıkıntı yaratabilirdi.”

Parti kaynakları, erken seçime mevcut Seçim Yasası ile gidileceği için, ittifak ve seçim işbirliğine ilişkin formüllerin buna göre yeniden değerlendirilebileceğini de ifade ediyorlar.

CHP: 6’lı masayı etkilemez

Babacan’ın açıklamasına CHP’den “sorun yok” mesajıyla yanıt geldi. CHP Grup Başkanvekili Engin Altay, DEVA Partisi’nin seçimlere kendi isim ve logosuyla girmesinin ortak çalışma planını etkilemeyeceğini ifade etti:

“Sayın Babacan masadaki partilerle bir sorun olmadığını ve azami iş birliğinin süreceğini söyledi. Biz geçmişte seçimlere Millet İttifakı olarak girdik: CHP ayrıydı, İYİ Parti ayrıydı, Saadet Partisi ayrıydı. Bunlar olacaktır, böyle olur, çatı partisi olur, formül çok.

“Sayın Babacan 6’lı masa ile ilgili sorun olmadığını; güç ve işbirliğinin süreceğini söylediği için masa, ittifak ve demokrasimiz bakımından sorun görünmüyor.”

Paylaşın

Çarpıcı ‘Erken Seçim’ İddiası: İktidar Kasım Ayında…

DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, seçim tartışmaları devam ederken bir iddia ortaya attı. Şahin, iktidarın topluma ‘yalancı bir bahar yaşatarak’ Kasım ayında seçime girme planı olduğunu öne sürdü.

KRT TV’deki Olağan İşler programında erken seçim tartışmasına dair kritik açıklamalarda bulunan Şahin, “Şu an itibariyle CHP, her ne kadar seçim yasasında dört maddeyi Anayasa Mahkemesi’ne götürmüş olsa da, Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bir karar alarak bir an önce adalet komisyonları aracılığıyla il ve ilçe seçim kurullarının oluşturulmasına dair kararını illere gönderdi. Ve hemen ardından bayram sonu, çok hızlı bir şekilde, 3 ay içerisinde bu kurulları oluşturacak. Ve olası bir seçimi Kasım ayında yapabilirler. Kasımda bir seçim bizim beklentimiz dahilinde, çünkü iktidarın bu kışı çıkartabilecek bir performansı yok. İktidar şu anda yoğun bakımda” ifadelerini kullandı.

İktidarın, seçime giderken ekonomik temelli bir plan yaptığını belirten Şahin, “Sadece ölüm öncesinde ‘acaba güzel bir hayat verebilir miyiz’ düşüncesiyle sağdan soldan bir kısım ekonomik destekler bulmaya çalışıyor. Bugün itibariyle, İsrail’le, Suudi Arabistan’la, Birleşik Arap Emirlikleri’yle yapılan görüşmelerin temelinde bir yalancı bahar yaşatmak; yani sonbaharda topuma bir yalancı bahar yaşatarak emekliye, dar gelirliye, sosyal yardıma ihtiyacı olan kesime 12.5 milyar gibi bir bütçe ayırarak ‘acaba sonbaharda böyle bir seçime gidebilir miyiz’ düşüncesi var” şeklinde konuştu.

Partisinin alternatif çalışmalarını da değindi

Şahin ardından, erken seçim sürecine dair DEVA Partisi’nin yol haritasını da şu sözlerle anlattı:

“Dolayısıyla burada hangi kanunla gireceğini, hangi yapıyla gireceğiniz belli olmadan bir değerlendirme yapmak son derece anlamsız olur. Lakin, biz İstanbul’da İl başkanlığımızın haricinde hiçbir kamuoyu anketini kendimiz yaptırmadık. Bayramdan sonra Seçim İşleri Başkanı olmam sebebiyle kendi birimimizde kurumsal iletişim başkanlımızla birlikte bir çalışma yürütüyoruz. Bayram sonunda 2-3 ayrı firmayla bu çalışmayı gerçekleştireceğiz.

‘Biz nerede güçlüyüz’, ‘ne yaparsak vatandaşa daha rahat ulaşabiliriz’ ve bu yapının içerisinde Millet İttifakı’nın bir bileşeni olarak ‘bu ittifak yapısı içerisinde kaldığımız zaman mı, parlamentoya temsil açısından Anayasa değişikliğine katkı sağlamak açısından daha büyük bir güç verebiliriz, yoksa ayrıca seçime girmek suretiyle mi bunu yapabiliriz’, bunlara ilişkin alternatif çalışmaları yapacağız. Bunlar, bayramdan sonra Mayıs ayının ortasında gerçekleştireceğimiz hususlar.”

Paylaşın