DEVA Partisi’nin Seçim Kararı Saadet ve Gelecek Partisi’ni Nasıl Etkiler?

Ali Babacan liderliğindeki Demokrasi ve Atılım Partisi’nin (DEVA) seçime kendi ismi ve logosuyla girme kararı geniş yankı uyandırdı. Partinin kurmaylarınca yapılan açıklamalarda altılı masadan kalkılmadığı, cumhurbaşkanı adaylığındaki ortaklığın sürdüğü vurgulandı.

Gazete Duvar’dan Serkan Alan’ın haberine göre DEVA’nın bu kararının ardından gözler, kısa bir süre önce Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun yaptığı, “Üçüncü ittifak olabilir”, “İttifak içinde ittifaklar olabilir” açıklamasına çevrildi. DEVA’nın seçim kararının ardından Saadet ve Gelecek Partisi’yle birlikte yer alabileceği üçüncü ittifakın rafa kalkıp kalkmadığı merak konusu oldu.

“Ortak sorunlarımız var ve ortak sorumluluk yüklenmemiz gerekiyor”

CHP, İYİ Parti, Saadet, DEVA, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi’nin oluşturduğu masanın altılı şekilde devam edeceğini hatırlatan Saadet Partisi Sözcüsü Birol Aydın’a göre bu masa çevresinde bütün seçenekler, hem Millet İttifakı’nın en yüksek sayıda milletvekiline ulaşması hem de masada bulunan partilerin kendi tüzel kişiliklerini en yüksek şekilde temsil edecek milletvekili sayısına ulaşması doğrultusunda gözetilecek.

DEVA lideri Babacan ile SAADET lideri Temel Karamollaoğlu’nun açıklamalarının birbirine tezat olmadığını söyleyen Aydın, seçime giden süreçte önlerine birçok verinin geleceğini belirterek, “Üç ya da beş seçenek var. Yerine göre altı seçenek de oluyor. Bu seçeneklerden hangisi uygun olursa, onun etrafında aklın yolu birdir denilerek mutabakata varılacak” dedi.

Seçim hattına girildikçe köprünün altından daha çok su akacağını belirten Aydın, “Babacan’ın seçim açıklaması ittifak içinde ittifakın önünü kesiyor mu?” sorumuza ise şöyle yanıt verdi:

“Kesmez. Bu masa etrafında bulunanlar, bu masanın ortak kazanımı ve kendi kazanımlarının bileşkesi üzerinde bir arayış içerisindeler. Hiçbir siyasi parti bugünden, ‘ben şunun içindeyim ya da dışındayım’ diyemez. Çünkü süreç, veriler üzerine bina edilecek. Fotoğrafın bütünü önemli, ortak sorunlarımız var ve ortak sorumluluk yüklenmemiz gerekiyor.”

“‘Biz’ diye konuşma zamanıdır”

Gelecek Partisi Sözcüsü Serkan Özcan da başta Genel Başkan Ahmet Davutoğlu olmak üzere parti yetkililerinin bir süredir “Bir siyasi partinin seçime girmek için kurulduğu vurgusu” yaptığını hatırlattı. “Gelecek Partisi de logoyla seçime girecek mi” sorusuna ihtiyaç olmadığını söyleyen Özcan, “Çünkü partiler herhangi bir ittifak içerisinde bulunduğunda da logoları oy pusulasında yer alabiliyor” dedi.

Türkiye’nin içine düştüğü durumun vahametini anlamadan seçim üzerinden yapılacak “spekülasyonların” kimseye faydasının olmadığını söyleyen Özcan, “İki gün önce Türkiye’de hukuk sisteminin olmadığı, Türkiye’nin Avrupa hukuk sisteminden kopmayı göze alarak anayasayı, hukuku, kararları ayağının altına aldığı bir Osman Kavala ve Gezi yargılama sonucu gördük” dedi. Gelecek Partisi Sözcüsü Özcan sözlerini şöyle sürdürdü:

“Utanmamız gereken şey Türkiye’nin hukukta düştüğü durumdur. Utanmamız gereken şey demokraside Türkiye’nin düştüğü durumdur, Türkiye’nin içine girdiği yoksulluk ve yolsuzluk girdabıdır. Bunu aşmak için Meclis’te sayısal olarak en iyi sonucu ne verecekse en doğru strateji odur. Şu anda partileri yarıştırmanın, ‘ben şunu söylerim’, ‘Ben bunu yaparım’ diyerek ‘ben’ diye konuşmanın hiç kimseye faydası yok. ‘Biz’ diye konuşma zamanıdır.”

“Hiçbir öneri rafa kalkmaz”

Saadet Partisi lideri Karamollaoğlu’nun üçüncü seçenek, ittifak içinde ittifak önerisinin DEVA’nın kararıyla rafa kalkıp kalkmadığını sorduğumuz Serkan Özcan, “’Rafa kalktı’ demiyoruz. Hiçbir öneri rafa kalkmaz. Burası Türkiye, mücadele ettiğiniz insan da Tayyip Erdoğan. Hiçbir strateji, hiçbir ihtimal ortadan kalkmaz. Bunu bugünden kaldırmak, çok peşin şeyler söylemenin de hiç kimseye faydası olmaz” diye konuştu.

Paylaşın

Slovenya’da Seçimleri Solcu Robert Golob Kazandı

Slovenya’da dün yapılan genel seçimler, dört ay önce kurulan ve “ülkeye tekrar demokrasi getirmeyi” vadeden sol eğilimli Özgürlük Hareketi Partisi’nin sürpriz zaferiyle sonuçlandı.

1,7 milyon nüfuslu ülkede oyların yüzde 98’inin sayımı tamamladı. Buna göre eski iş insanı Robert Golob liderliğindeki Özgürlük Hareketi oyların yüzde 34,5’ini, sağcı Başbakan Janez Jansa’nın lideri olduğu Sloven Demokrat Partisi (SDS) ise yüzde 24’ünü aldı.

Bu sonuçlarla Özgürlük Hareketi’nin 90 üyeli parlamentoda 40, SDS’nin ise 28 milletvekili çıkarması bekleniyor. Özgürlük Hareketi’nin toplam 12 sandalyesi bulunan sol partilerle koalisyon kuracağı belirtiliyor.

Eski ABD Başkanı Donald Trump’a yakınlığıyla bilinen ve Alman basınının “Mini Trump” lakabını taktığı popülist başbakan Janez Jansa, ülkede demokrasiyi geriletmek ve basın özgürlüğünü sınırlamakla suçlanıyordu.

Daha önce üç dönem başbakanlık yapan Jansa, 2013’te yolsuzluktan iki yıl hapis cezası almış, Anayasa Mahkemesi’nin yeniden yargılama kararının ardından dava zaman aşımına uğramıştı.

Komünist dönem sonrası bir reformcu olarak iş başına gelen 63 yaşındaki Jansa’nın siyasi çizgisi daha sonra sağa kaymış, hatta aşırı sağcı olarak nitelenmeye başlamıştı.

Macaristan Başbakanı Victor Orban’la yakın ilişkisi olan Jansa, resmi haber ajansının fonlarını kesmeye çalışması ve Avrupa Birliği’nin (AB) yeni yolsuzlukla mücadele birimine savcıların atanmasını geciktirmeye çalışması nedeniyle AB’yle gerginlik yaşıyordu.

Sahibi olduğu enerji yatırım şirketinin başkanlığından alındıktan sonra siyasete giren Robert Golob ise seçimleri bir “demokrasi referandumu” diye nitelemişti.

Covid’e yakalandığı için teşekkür konuşmasını video bağlantısıyla yapan 55 yaşındaki Golob, “İnsanlar değişim istiyor. İnsanlar oylarıyla bu değişimi bizim getirebileceğimize inandığını gösterdi” dedi.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

AK Parti’nin ‘Sandık’ Planı Kulislerden Sızdı

Türkiye, seçim, zamanında yapılırsa Haziran 2023’te sandık başına gidecek. Bu seçimin “AK Parti açısından en zorlarından biri olacağı” bizzat iktidar temsilcileri tarafından dile getiriliyor.

AK Parti’nin seçimleri kazanabilmek için gelecek yılın ilk yarısında ekonomide bir dizi adım atacağına dikkat çekiliyor. İktidar emeklilerin bayram ikramiyesine zam için kapıyı kapadı. Ancak kulislerde “artışın gelecek yıl yapılacağı” konuşuluyor.

Ek zamlar seneye

Asgari ücrette yılın ikinci yarısında bir düzenleme yapılmasından da vazgeçildi. Cumhuriyet’ten Mustafa Çakır’ın haberine göre; kulislerde ise “Aralık ayındaki görüşmelerde gelecek yıl için yüksek oranlı bir artış yapılacağı” dile getiriliyor.

Bunun dışında gelecek yılın ilk yarısında memur ve memur emeklisine yüzde 8 toplusözleşme zammı verilecek. Ayrıca bu yılın ikinci yarısında oluşacak enflasyon farkı da yine ocak ayında yansıtılacak. Böylece maaşlarda önemli oranda artış yapılacak. Ayrıca iktidarın “ocak ayında yeni bir ek zammı gündeme getirebileceği” de belirtiliyor.

3600 yıl sonuna

3600 ek gösterge ile sözleşmelilere kadro konusundaki çalışmaların bu yıl içerisinde tamamlanması toplusözleşmenin bir gereği. Ancak iktidar son günlerde 3600 ek gösterge düzenlemesinin yılın sonunda yapılacağını dile getiriyor. Ayrıca sözleşmelilere kadro konusunun da 3600 ek gösterge sonrasında yaşama geçirileceği açıklandı. İki konu da bu yılın sonuna kalırsa bu uygulamaların sonuçları da 2023’te alınmaya başlanacak.

Seçim öncesi EYT

Emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) yıllardır düzenleme yapılmasını bekliyor. İktidar ise sürekli erteliyor. Ancak sendika kulislerinde “EYT düzenlemesinin seçim öncesinde gündeme geleceği” konusunda genel bir beklenti var. Sendikacılar arasında bu konuda “kesin olacak” diyenler bulunuyor.

Resmi enflasyon yüzde 60’ın üzerinde. Beklentiler de bu yılın böyle gideceğini gösteriyor. Ancak yıl sonundan itibaren enflasyonda bir düşme bekleniyor. “Baz etkisinin” katkısıyla yıl sonundan itibaren enflasyonun düşeceği ekonomistler tarafından da dile getiriliyor. Kulislerde, iktidarın tüm bu gelişmelerin ardından ekonomide oluşacak “bahar havasıyla” birlikte seçime gideceği değerlendiriliyor.

Paylaşın

Erdoğan’ın Kafasındaki Seçim Planı: Son Altı Ay

Halktv yazarlarından Mehmet Tezkan, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kafasındaki seçim planıyla ilgili bugünkü yazısında oldukça dikkat çeken bir öngörüde bulundu. 

Yazısında AK Parti hükümetini “İktidar bizler gibi oturmuş bekliyor… Oyuncu değil izleyici!..” sözleriyle eleştiren Mehmet Tezkan, yazısının devamında Erdoğan ve kurmaylarının seçimi kazanmak için son 6 ay kala harekete geçeceğini iddia etti.

AK Parti son altı aya hazırlanıyor

“Erdoğan son altı aya oynuyor!” başlıklı yazısında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Türkiye’nin kötü gidişatını kabul ettiğini ve bu durumun farkına vardığını söyleyen Tezkan, “Erdoğan uyandı gibi ama çaktırmıyor. Şimdilik hayal satmaya devam ediyor. Seçime kadar da satacak ama inanıyorum ki son altı aya hazırlanıyor. Son altı aya oynuyor…” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’ın Siyaset bilimci Maurice Duverger’in “halk daima iktidarların son altı aylık uygulamalarına bakarak oy verir” söylemiyle yola çıkarak seçime 6 ay kala seçimi kazanmak için faaliyetlere başlayacağını öne süren Mehmet Tezkan “İktidarın tek sığınağı tek umudu Duverger’in bu tespiti. 2023’ün ilk yarısı ‘yağdır mevlam’ dönemi olabilir” diye yazdı.

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Anket: Millet İttifakı, Cumhur İttifakı’nın Önünde

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki, yaptıkları son araştırmanın sonuçlarını açıkladı. Çalışmaya göre AK Parti’nin oy oranı yüzde 32, CHP’nin oy oranı yüzde 25 olarak hesaplandı.

Türkiye Raporu Direktörü Can Selçuki Halk TV’deki Seda Selek ile Perdenin Önü Arkası programında son yaptıkları seçim anketinin verilerini paylaştı.

Nisan ayının ilk haftasında bilgisayar destekli telefon yoluyla Türkiye çapında 1500 kişi ile gerçekleştirilen anket İstanbul Ekonomi Araştırma kaynakları ve finansı ile gerçekleştirildi. Partilerin kararsızlar dağıtıldıktan sonraki oy oranları şöyle:

  • AK Parti: Yüzde 32
  • CHP: Yüzde 25
  • İYİ Parti: Yüzde 15
  • HDP: Yüzde 11
  • MHP: Yüzde 7

Can Selçuki anketle ilgili şu değerlendirmeyi yaptı:

“Şimdi birkaç trend var ki birkaç aydır devam ediyor. Onlara dikkat çekmek lazım. Şimdi biz araştırmalarımızda hep şuna bakıyoruz. Aynı sonuçları belirli aylarda üst üste alıyor muyuz? Yani trendler oluşuyor mu? İki temel şey var. Birincisi şu, Millet İttifakı yine Cumhur İttifakı’nın önünde. Yaklaşık 1, 1 buçuk, 2 puan kadar önünde. Geçtiğimiz ayda aynı sonuca ulaşmıştık.

Millet İttifakı derken 6’lı masayı kast etmiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve İYİ Parti’yi kast ediyorum. Cumhuriyet Halk Partisi’ni ve İYİ Parti’yi toplayınca Milliyetçi Hareket Partisi’nin ve AK Parti’nin üzerinde ki bu ikinci aydır. Mart ayında da aynı sonucu görmüştük. Gelecek, Saadet ve DEVA yok. Onların da oylarını topladığınızda yaklaşık yüzde 4 ile 5 arasında bir yere tekabül ediyor.

Memleket bu ay anketimizde çıkmadı. İki sonuç enteresandı. Yeniden Refah Partisi ankette ikinci ay üst üstte çıktı. Yüzde 0.5 civarında. Zafer Partisi’nin ilk defa anketimizde çıktığını görüyoruz. O da yaklaşık yüzde 0.5 civarında.”

Paylaşın

Ankara’da ‘Baskın Seçim’ Hesapları

Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Seçim Kanunu’nun bir yıldan önce uygulanamayacak olması nedeniyle erken seçim tartışmalarının kapandığını öne sürse de, muhalefet kulislerinde “baskın seçim” olasılığı çok daha fazla dillendirilmeye başlandı.

Özellikle AKP’nin son günlerde EYT düzenlemesi, 3600 ek gösterge ve asgari ücret zammı gibi konuları kamuoyunun gündemine getirmesi, muhalefet tarafından baskın seçime hazırlığın işaretleri olarak değerlendiriliyor. Muhalefetin büyük bir kesimi, sonbaharda erken seçime gidileceğini ve bunun da iktidar tarafından baskın seçim şeklinde yapılacağı görüşünü savunurken, bu konuda farklı görüşler de ön plana çıkıyor.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Baskın seçim iddiasını dile getiren muhalefet partilerinin temsilcileri, bu görüşü iki temel gerekçeye dayandırıyor. Bu gerekçelerden birincisi, önümüzdeki kışın ekonomik açıdan daha zorlu geçeceği ve AKP’nin 2023 Haziran’a daha fazla oy kaybetmiş şekilde girmeyi göze alamayacağı yönünde. İkinci gerekçe ise Anayasa’ya göre Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez seçilmesinin mümkün olmayacağı ve erken seçimle bu tartışmanın önüne geçilmek istenecek olması. Baskın seçim ihtimalinin ortadan kalktığını savunanlar ise, “Erdoğan, kesinlikle kaybedeceği seçime girmez” diyor.

Elitaş: Kesinlikle erken seçim düşüncemiz yok

Muhalefetin erken seçim çağrısı ile baskın seçim beklentilerine ilişkin değerlendirmede bulunan AKP Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, “Cumhurbaşkanlığı ve milletvekilliği seçimleri 18 Haziran 2023 tarihinde yapılacaktır” dedi. TBMM Genel Kurulu’nda yakın zamanda kabul edilen Seçim Kanunu’na işaret eden Elitaş, “Biz anayasayı neden değiştirdik? Erken seçim olmasın diye değiştirdik” ifadesini kullandı. Anayasayı değiştirme sebebine aykırı hareket etmeleri durumunda vatandaşın buna tepki göstereceğini kaydeden Elitaş, “Muhalefetin baskın seçim iddiaları sizce nereden kaynaklanıyor?” sorusuna “Korkusundan” yanıtını verdi. Muhalefetin hazırlıksız olduğunu savunan Elitaş, “Yani endişe içinde muhalefet diyor ki, yani aniden seçim yaparlarsa ben perişan olurum diyor” ifadesini kullandı. Elitaş, kesinlikle erken seçim düşüncelerinin olmadığının altını çizdi.

CHP’li Özel: Sonuna kadar bekleyeceğini düşünüyoruz

Ana muhalefet partisi CHP’de ise farklı görüşler dile getiriliyor. Bazı CHP’li yöneticiler, iktidarın sonbaharda baskın bir seçime hazırlandığını öne sürerken, bazı partililer ise baskın seçim beklemediklerini dile getiriyor. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, baskın seçim beklemeyen isimlerden. Özel, “Çünkü Recep Tayyip Erdoğan, bugün şartlarında gireceği seçimi kaybediyor. Kaybetmek üzere bir seçime gitmeyeceğini, sonuna kadar bekleyeceğini ve seçimlerin zamanında yapılacağını öngörüyoruz” dedi. Buna karşın kendilerinin erken seçimi istediklerini vurgulayan Özel, “Biz dünden razıyız. Son anketlere baktığınızda seçimin iki tane kesin sonucu var. Bir, artık Recep Tayyip Erdoğan’ın 13. Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi mümkün değil. İkincisi Cumhur İttifakının bugünkü şartlarda Meclis’te artık bırakın 330-340 milletvekilini, 250 milletvekili dahi toplamaları mümkün değil” diye konuştu. İktidarın seçimlere giderken para basıp, büyük bir geri dönüşe niyetleneceğini ifade eden Özel, buna karşın vatandaşın kararını verdiğini ve yönetimi değiştireceğini ifade etti.

CHP’li TBMM Başkanlık Divanı Üyesi Abdurrahman Tutdere de, iktidarın yaptığı açıklamaların her ne kadar seçim hazırlığı olarak değerlendirilse de anketlerde iktidarın seçimi kaybedeceğinin görüldüğünü ifade etti. Tutdere, “Dolayısıyla, iktidarın kaybedeceği bir seçime şu an girebileceğini ve erken seçim kararı alacağını düşünmüyorum” dedi. Tutdere, “24 saatin siyasette çok uzun bir zaman olduğunu” belirterek, “Erken seçim kararına karşı da hazırız” ifadesini kullandı.

İYİ Partili Tatlıoğlu: Bir kış daha çok büyük tahribat yapar

İYİ Parti cephesinde ise sonbaharda erken seçim beklentisi artmış durumda. İktidarın ekonomik önlemler açısından elindeki tüm imkânları tükettiğini belirten partililer, “AKP ve MHP’nin artık vatandaşa vereceği hiçbir şey kalmadı” diyor.

İYİ Parti Grup Başkanı İsmail Tatlıoğlu, Yeni Seçim Kanunu’nun erken seçim ihtimalini ortadan kaldırmadığını savundu. Tatlıoğlu, “Eylül ayında veya sonbaharda bir seçim ihtimalini görüyorum” dedi. Önümüzdeki kış aylarının ekonomik olarak Türkiye için çok daha zor geçeceğini belirten Tatlıoğlu, “Türkiye ekonomisinde bir kış daha çok büyük tahribat yapar. O nedenle ne kadar önce olursa o kadar iyi olur, bizim düşüncemiz bu” diye konuştu. 28 aydır İYİ Parti olarak sahada olduklarını kaydeden Tatlıoğlu, “Çok etkin olarak sahada çalışıyoruz ve insanımıza dokunmaya çalışıyoruz. Ramazan’dan sonra da çok farklı programlarla devam edeceğiz. Onun için de her daim seçime hazırız” diye konuştu.

HDP’li Tiryaki: Erdoğan, adaylığını tartışmalı hale getirmek istemez

HDP’de de CHP gibi farklı görüşler dillendirilse de baskın seçimin sonbaharda olabileceği düşüncesi ön plana çıkıyor. AKP ve MHP’nin iki gerekçeyle erken seçime gitmek isteyeceğini belirten HDP Seçim İşleri Komisyonu Eş Sözcüsü Rüştü Tiryaki, “Birincisi AKP ve MHP’nin oylarında ciddi bir azalma var. Bu gidişatta hiçbir şekilde seçimin galibi olamayacaklarını ve daha erken dönemde girecekleri bir seçimde yarışın içinde olabileceklerini düşündükleri için erken seçim kararı alabileceklerini düşünüyorum” dedi. Tiryaki, ikinci gerekçe olarak ise Erdoğan’ın Anayasaya göre üçüncü kez seçilemeyecek olmasını gösterdi. Anayasa hükmünün çok açık olduğunu ifade eden Tiryaki, “Tek istisnası Meclis’in yeni bir erken seçim kararı alarak Cumhurbaşkanlığı görevinin sona ermesiyle yapılacak bir erken seçim” diye konuştu. Erdoğan’ın böyle bir tartışmanın içine girmek istemeyeceğini kaydeden Tiryaki, bu nedenle sonbaharda bir erken seçim kararının alınmasını beklediğini belirtti.

DEVA Partili Şahin: Şartlar ağırlaşırsa YSK inisiyatif kullanmaz

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin ise, Erdoğan’ın seçimi kazanacağını görmesi halinde hemen seçim kararı alınacağını belirtti. Şahin, “Şu anki veriler böyle bir imkanı gösteriyor mu diye soracak olursanız, şu anki şartlarda seçime gidebileceğine ihtimal vermiyorum. Çünkü ekonomide gerçek anlamda kötüye gidiş var. Çarşı pazar gerçekten yangın yeri” dedi. İktidarın bu şartlarda seçim kararı almayacağını belirten Şahin, ancak Anayasa’nın 101. maddesine göre Erdoğan’ın üçüncü kez seçilemeyecek olmasına dikkat çekti. Şahin, şartların ağırlaşması durumunda YSK’nın da Erdoğan’ın tekrar adaylığı noktasında inisiyatif kullanamayabileceğini vurguladı. Anayasa’nın 116. maddesine göre ise seçimlerin yenilenmesi halinde Erdoğan’ın bir kez daha aday olabileceğini vurgulayan Şahin, bu nedenle şartların da iktidarın lehine olması durumunda erken seçim kararı alınabileceğini kaydetti.

Şahin, “Tayyip Bey, sonbahara gelindiğinde şartları lehine çevirdiğini düşünürse erken seçim kararı alınabilir. Bu durumda sonbahar için bir erken seçim düşünülebilir. Yeni Seçim Yasasının da bu şartlarda uygulanabilme ihtimalinin olmadığını düşünüyorum” diye konuştu. Şahin, diğer yandan muhalefet olarak derhal seçim yapılması gerektiğine inandıklarını da belirterek, seçimin önümüzdeki yıla kalması halinde ise bir erken seçime destek olmayacaklarının altını çizdi. Şahin, “Erdoğan’ın sadece kendini kurtarmak ve tekrar aday olabilmek için alacağı karara kimse bizden destek olmamızı beklemesin” ifadesini kullandı.

Paylaşın

Seçim Kaderini HDP Seçmeni Belirleyecek

Asal Araştırma’nın 8-10 Nisan tarihleri arasında 26 ilde yaptığı son anketine göre, Cumhur İttifakı yüzde 46, Millet İttifakı yüzde 36.9’da. Cumhurbaşkanlığı seçimi için yüzde 10.5’te seviyesindeki HDP’nin oyu belirleyici görünüyor.

Asal Araştırma Şirketi, 8-10 Nisan tarihleri arasında 26 ilde yaptığı anket çalışmasında katılımcılara, “Bu pazar genel seçim olsa hangi siyasi partiye oy verirsiniz?” sorusunu yöneltti.

Ankete göre, Cumhur İttifakı’nın ortağı AK Parti yüzde 35.9 oy toplarken ittifakın diğer üyesi MHP ise yüzde 9.1 oy aldı.

Böylece Cumhur İttifakı’nın toplam oy oranı yüzde 46 oldu. Aynı şirketin mart ayı anketinde Cumhur İttifakı’nın oyu yüzde 43.1 olarak ölçülmüştü.

Millet İttifakı’nın ortağı CHP yüzde 25.1 oy alırken ittifakın diğer ortağı İYİ Parti ise yüzde 11.8 oy topladı. Böylece ittifakın toplam oy oranı yüzde 36.9 oranında kaldı.

Aynı şirketin Mart ayı anketinde Millet İttifakı’nın oyu yüzde 38.4 olarak ölçülmüştü.

Ankette, HDP yüzde 10.5 oyla yüzde 7’lik seçim barajını aşarken Ali Babacan’ın genel başkanı olduğu DEVA Partisi yüzde 1.9 ve Ahmet Davutoğlu’nun genel başkanı olduğu Gelecek Partisi ise yüzde 1.0 oy aldı.

Mart ayı anketinde DEVA Partisi’nin oyu yüzde 2.0, Gelecek Partisi ise yüzde 1.3 oy olarak ölçülmüştü.

Ankette, Milli Görüş’ün kurucusu Necmettin Erbakan’ın oğlu Fatih Erbakan’ın genel başkanı olduğu Yeniden Refah Partisi yüzde 1.4 oy alırken, Saadet Partisi yüzde 1.3 ve diğer partilerin ise yüzde 2.0 oy aldığı belirtildi.

2023 seçimleri öncesi en kilit parti hiç kuşkusuz ki HDP… Hangi ittifak içerisinde yer alacağı henüz netleşmeyen HDP’nin anketteki oy oranı ise 10.5 olarak belirlendi.

Paylaşın

‘Sonbaharda Baskın Seçim’ İddiası

Metropoll Araştırma’nın kurucusu ve yöneticisi Özer Sencar, sonbaharda seçim beklediğini ve muhalefetin cumhurbaşkanı adayını en geç haziran ayında açıklaması gerektiğini söyledi. Sencar, “Erdoğan için seçim zamanı yoktur. Ne zaman kazanacağını hissederse seçim zamanı o zamandır” dedi.

Özer Sencar, Erdoğan’ın seçimi kazanması durumunda İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nu görevden alacağını öngördüğünü söylerken, muhalefetin, seçimi kazanma şansı olması durumunda İstanbul ve Ankara’yı kaybetme riskini alması gerektiğini belirtti. Sencar, “Türkiye’yi alma gücün, ümidin, hazırlığın varsa İstanbul’u verirsin. Seçildikten 3 gün sonra da oraya kayyım atarsın” diye konuştu.

Karar TV’den Elif Çakır ve Yıldıray Oğur’un sorularını yanıtlayan Sencar, politik atmosferi ve olası seçim senaryolarını değerlendirdi.

Sencar, “Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimde liderlik konusunda bir başarı hikayesi yazılırsa, bu Türkiye’yi erken seçime götürür mü?” sorusuna, “Götürür. Erdoğan için seçim zamanı yoktur. Ne zaman kazanacağını hissederse seçim zamanı o zamandır” yanıtını verdi.

“Muhalefet Erdoğan’ı yeterince tanımıyor”

Sencar, muhalefetin Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yeterince tanımadığını savunurken, “Erdoğan’ı neyin niçin yaptığını olaylar bittikten sonra anlıyor politikacılar. Şu ana kadar Erdoğan’ın icraatları konusunda yanıldığım tek konu olmadı. Muhaliflerin şöyle bir yanılgıları var, ‘ekonomi o kadar kötü ki, Erdoğan’ın karşısında kimi koyarsanız kazanır’. Bu hayal aleminde uçuşmaktır. Muhalefet Türkiye’de henüz seçim sandığı güvenliğini sağlayamamış bir kitledir” diye konuştu.

CHP’nin son yerel seçimde sandıkları korumadığını ve bu nedenle seçimi kaybettiğini belirten Sencar, “Siyasi partiler seçimi kendileri organize ettikleri zaman götüremezler. Başarılı belediye başkanlarının kazanmasındaki en önemli faktörlerden biri, 1-doğru aday olmaları, 2-seçimi kendilerinin götürmeleridir” diye konuştu.

Sencar, “Sonbaharda baskın ya da erken bir seçim olma ihtimali var, bunu kuvvetli ihtimal olarak görüyorum. Kazanabileceğini gördüğü an seçime gider Erdoğan. Bu Ukrayna meselesinden dolayı bu ay da 3 puan artırırsa, 35 oyunu 38-39’a çıkarırsa muhalefet bunu kontrol edemez, Erdoğan erken seçime gider. Muhalefetin en geç haziran ayında adayını belirlemesi gerekiyor” ifadelerini kullandı.

“Erdoğan seçimi kazanırsa, İmamoğlu’nu görevden alır”

Sencar, Mansur Yavaş veya Ekrem İmamoğlu’nun aday olması durumunda Ankara veya İstanbul Büyükşehir Belediyelerinin AKP’ye kalacağı durumuna ilişin olarak ise, “Türkiye’yi mi almak lazım, İstanbul’u mu? Türkiye’yi alma gücün, ümidin, hazırlığın varsa İstanbul’u verirsin. Seçildikten 3 gün sonra da oraya kayyım atarsın. Şu an 60 civarı belediyeye hükûmet kayyım atadı. Sanıyor musunuz ki Erdoğan seçimi kazandıktan sonra CHP’li belediye başkanları şu andaki yerlerinde kalacak? Erdoğan’ın İstanbul seyahatinde yaptığı 2 konuşma var. ’23 Haziran’dan sonra bu belediye başkanlarını alacağız’ mealinde konuşması var. Ne pahasına olursa olsun Erdoğan seçimi kazanırsa Ankara’yı bilmiyorum, İstanbul Belediye Başkanı alınacak. Zerre miktar şüphem yok bu konuda” dedi.

Paylaşın

Fransa’da Cumhurbaşkanlığı Seçimi İkinci Tura Kaldı

Fransa’da cumhurbaşkanlığı seçimlerinde adaylardan hiçbirinin mutlak çoğunluk olan yüzde 50’ye ulaşamaması nedeniyle, ilk turda en yüksek miktarda oyu alan iki aday olan Macron ile Le Pen, 24 Nisan’da yapılacak ikinci turda cumhurbaşkanlığı için yarışacak.

Haber Merkezi / Fransa’da 12 aday seçimlerde resmen yarışma hakkı kazanmıştı. Emmanuel Macron (liberal), Marine Le Pen (sağ popülist), Valérie Pécresse (muhafazakâr), Jean-Luc Mélenchon (radikal sol), Eric Zemmour (milliyetçi), Yannick Jadot (çevreci), Fabien Roussel (komünist), Anne Hidalgo (sosyal demokrat), Nicolas Dupont-Aignan (muhafazakâr/ulusalcı), Jean Lassalle (kırsalcı), Philippe Poutou (troçkist), Nathalie Artaud (troçkist) cumhurbaşkanlığı için aday olmuştu.

Yaklaşık 49 milyon seçmen seçimlerde oy kullanmak üzere sandığa çağrılmıştı. İçişleri Bakanlığı’nın verilerine göre, seçime katılım oranı 2017 yılındaki seviyenin gerisine düşerek yüzde 65 olarak gerçekleşti. 2017 yılındaki seçimlerde, katılım oranı yüzde 69,4 olmuştu.

Fransa’da cumhurbaşkanı, 6 Kasım 1962 tarihinde yapılan anayasa değişikliğinden bu yana halk tarafından doğrudan seçiliyor. İkinci Dünya Savaşı sırasında Nazilere karşı Fransız direnişinin sembolü olan General Charles de Gaulle, 1965 yılında bu sistemle seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu.

Macron’dan seçmenlere aşırı sağı engelleme çağrısı

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, ilk turda kendisine oy veren seçmenlere ve ikinci turda kendisine destek verilmesi için çağrıda bulunan rakiplerine teşekkür etti.

Emmanuel Macron, seçmenlere, aşırı sağın iktidara gelmesini engellemek için ikinci turda kendisine oy vermeleri çağrısı yaptı. Macron, “İlk turda bana oy vermeyenler de dahil herkese, bize destek verme çağrısı yapıyorum” dedi.

Kendisine oy vermeyenleri ikna etmeyi ve ikinci turda onların da oyunu almayı umduğunu vurgulayan Macron, “Daha hiçbir şey bitmedi. Popülist söyleme ve yabancı düşmanlığına teslimiyet…Bu, Fransa değil” diye konuştu.

Le Pen: Fransa’ya çekidüzen vereceğim

Marine Le Pen ise ilk tur sonuçlarının netleşmesi sonrası yaptığı açıklamada, Macron’a oy vermeyen herkese, ikinci turda kendisine oy vermeleri çağrısı yaptı.

Seçilirse “Tüm Fransız halkının cumhurbaşkanı” olacağını vurgulayan Le Pen, “5 yıl içinde Fransa’ya çekidüzen vereceğini” söyledi. Le Pen konuşurken, destekçileri de “Kazanacağız” şeklinde sloganlar attı.

Öne çıkan konular neler?

Fransa’da anketlere göre Rusya-Ukrayna Savaşı dışında seçimi etkileyecek en önemli konular ekonomi, göç ve güvenlik. Fransa, Ocak ayında son 50 yılın en yüksek yıllık büyümesini gerçekleştirerek Covid pandemisinin yaralarını sardı.

Fransa ekonomisinin büyümesi Macron’un elini güçlendiriyor. Ülkede işsizlik, Euro Bölgesi ortalamasının hemen üzerinde ve Macron’un iktidara geldiği yıl belirlediği hedefe yakın bir seviyeye, yüzde 7,4’e geriledi.

Resmi verilere göre 2020’de Fransa’da 6,8 milyon göçmen yaşıyordu. Bunların üçte biri Avrupa ülkelerindendi. En büyük göçmen grupları ise sırasıyla Cezayir, Fas ve Portekizliler.

Göç konusu özellikle aşırı sağcı adayların kampanyalarında öne çıkmıştı.  Le Pen iktidara gelince göçü büyük oranda azaltmayı hedefleyen bir referandum düzenleyeceğini belirtmişti.

Le Pen’in yoğun eleştirilerine maruz kalan Macron, binlerce yeni polis istihdam etme sözü vermişti. Macron, iktidarında ülkede suç oranının azaldığını söylüyor. Son yıllarda büyük saldırılara maruz kalan Fransa’da güvenlik, seçmenler için en önemli konulardan birine dönüşmüştü.

Paylaşın

İmamoğlu, Erdoğan’ın 5.8 Puan Önünde

Sosyo Politik Saha Araştırmaları Merkezi, 1-4 Nisan 2022 tarihleri arasında gündeme ve seçmen eğilimine dair Türkiye genelinde yaptığı anketin sonuçlarını açıkladı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerini de içeren ankete göre, yüzde 42,5’i “Ekrem İmamoğlu’na oy veririm” derken, Recep Tayyip Erdoğan diyenlerin oranı yüzde 36,7’de kaldı.

İstanbul, Ankara, Adana, İzmir, Bursa, Konya, Mersin, Samsun,  Antalya, Erzurum, Ağrı,  Diyarbakır, Şanlı Urfa, Mardin, Batman, Şırnak, Van ve Adıyaman kentlerini kapsayan ankete 2 bin 10 kişi katıldı. Hata payı yüzde 3 güven aralığı yüzde 98 olarak açıklanan anketin yarısı yüz yüze, yarısı da bilgisayar destekli gerçekleştirildi.

AKP-MHP’nin oyu düştü

24 Haziran 2018’deki genel seçimlerde yüzde 38,3’ünün AKP, yüzde 23,2’si CHP, yüzde 9,1’i HDP, yüzde 10,2’si İYİ Parti, yüzde 8,6’ı MHP, yüzde 0,8’i Saadet Partisi’ne oy veren ve yüzde 9,8’i oy kullanmayan katılımcılara “Bu Pazar seçim olursa hangi partiye oy verirsiniz” sorusu yöneltildi. Soruya, katılımcıların yüzde 28,9’u “AKP”, yüzde 26,1’i “CHP”, yüzde 10,7’si “İYİ Parti”, yüzde 9,6’sı “HDP”, yüzde 6,1’i “MHP”, yüzde 3,3’ü “Deva Partisi”, yüzde 1,2’si “Gelecek Partisi”, yüzde 0,5’i “Saadet Partisi” yanıtını verdi.  Katılımcıların yüzde 7,8’i aynı soruya “Kararsızım”,  yüzde 5,6’sı ise “Oy kullanmayacağım”  cevabını verdi.

CHP’nin oyu yüzde 30,2’yi gördü

Kararsızların ve oy kullanmayacakların toplam oranının dağıtılmasından sonra AKP’nin oy oranı 33,4, CHP’nin yüzde 30,2, İYİ Parti’nin yüzde 12,4, HDP’nin yüzde 11,2, MHP’nin yüzde 7,1, Deva Partisi’nin yüzde 3,8, Gelecek Partisi’nin yüzde 1,4, Saadet Partisi’nin yüzde 0,6 olarak ölçüldü.

AKP-MHP 11,9 puan kaybetti

Verilen yanıtlara göre, AKP’nin 2018 Haziran seçimlerine göre 9,4 puan, MHP’nin 2,5 puan oy kaybettiği, CHP’nin 2,9 puan, HDP ve İYİ Parti’nin 0,5 puan oylarını arttırdığı tespit edildi.

İmamoğlu Erdoğan’ın 5.8 puan önünde

Bu Pazar Cumhurbaşkanlığı seçiminin olması durumunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olası rakipleriyle arasındaki oy oranlarının tespit edildiği ankete göre, Erdoğan’ın Ekrem İmamoğlu ile karşı karşıya gelmesi durumunda oy oranı yüzde 36,7 olarak ölçülürken, İmamoğlu yüzde 42,5 ile Erdoğan’a 5,8 puan farkla en çok fark atacak aday oldu. Erdoğan ve İmamoğlu adaylığında katılımcıların yüzde 10,7’si kararsız, yüzde 10,1’i ise oy kullanmayacağını bildirdi.

Kılıçdaroğlu muhalefetin oylarını yükseltiyor

Erdoğan ve CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun karşı karşıya gelmesi durumunda katılımcıların yüzde 38,1’i “Recep Tayyip Erdoğan”,  yüzde 40,5’i “Kemal Kılıçdaroğlu yüzde 10,5’i “Kararsızım” ve yüzde 10,9’u ise “Oy kullanmayacağım” yanıtını verdi.

Mansur Yavaş beklenen ilgiyi görmüyor

Ankete göre, muhalefet yüzde 40, 5 ile Erdoğan karşısında en yüksek oyu Kılıçdaroğlu ile ardından yüzde 36,7 ile İmamoğlu, en düşük oyu ise ismi popüler adaylar arasında bulunan Yavaş alacak. Ankete göre Yavaş, Erdoğan’ın yüzde 32,5 oyuna karşılık yüzde 34 oyda kalacak. Yavaş’ın aday olması durumunda muhalefet cephesinde kararsız seçmenin yüzde 19,5’e, oy kullanmayanların oranı ise yüzde 13,9’a yükseldi.

Erdoğan’la İYİ Parti lideri Meral Akşener’in karşı karşıya gelmesinde, Erdoğan yüzde 34,5, Akşener ise 28,7’de kalacak. Erdoğan-Akşener adaylıklarında seçmenlerin yüzde 19,5’i “Kararsızım” ve yüzde 17,3’ü ise “Oy kullanmayacağım” yanıtını verdi.

Erdoğan rakibi Ali Babacan olması durumunda yüzde 36,6, Babacan’ın ise yüzde 21’de kalacağı ankette, ikilinin adaylık durumunda kararsızların oranı yüzde 18,2, oy kullanmayacakların oranı ise yüzde 24,1’e yükselecek.

Kararsız ve oy kullanmayacaklar yüzde 47’yi buluyor 

Karsızların oranında en fazla yükselme ise Erdoğan ve HDP’nin önceki dönem Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın karşı karşıya gelmesi durumunda ölçüldü. Diğer muhalefet adayları arasında Erdoğan’ın Demirtaş’la karşı karıya gelmesi durumunda oyunu yüzde 40 çıkaracağı tespit edilen ankette göre Demirtaş’ın oyu yüzde 12,7’de kalacak. Erdoğan-Demirtaş’ın karşı karşıya gelmesi durumunda kararsızların oranı yüzde 27,2’ye, oy kullanmayacakların oranı ise yüzde 20’ye yükselecek.

Kürt sorunu tüm sorunların kaynağı

Yüzde 51,7’si erkek, yüzde 48,3’ü kadın görüşmecilerden oluşan ankette, katılımcıların yüzde 62,7’si Türkiye’nin birinci sorunu olarak ekonomi/işsizliği, yüzde 11’i demokrasinin olmayışını, yüzde 9,9’u hukuk sisteminin mevcut durumunu, yüzde 8,1’i Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ni yüzde 4’ü ise eğitimi gördü.

Türkiye’nin birinci sorunu şıklarında “Kürt sorunu” yer almazken, bu soruyla bağlantılı olarak katılımcılara sorun olarak tanımlanan alanlara Kürt sorunun etkisi soruldu. Kürt sorunun diğer sorunlara etkisine birden fazla seçeneği işaretleme olanağı tanınan soruya katılımcıların yüzde 33,1 Kürt sorunun ekonomiyi ve işsizliği, yüzde 50,4’ü demokrasi sorununu, yüzde 49,2’si hukuk sistemini, yüzde 23’ü Cumhurbaşkanlığı sorununu, yüzde 64,1’i çatışma ve şiddet ortamını, yüzde 34,9’u dış politikayı etkilediğini belirtti.

Seçmen eğilimlerine dair sorulara verilen yanıtlara göre; araştırma grubunun yüzde 59,6’sı erken seçime gidilmesi gerektiğini beyan etti.

Kürtlerin tercihini HDP belirleyecek

Katılımcılara olası bir seçimde hangi ittifaka oy verecekleri sorulan ankette, katılımcıların yüzde 36,2’si “Millet İttifakına oy veririm”, yüzde 34,9’u “Cumhur İttifakına oy veririm”, yüzde 15,7’si “Oy verdiğim parti içinde olursa ancak oy verebilirim”  yüzde 6,7’si “Hayır, hiçbir koşulda oy vermem” dedi. Katılımcıların yüzde 6,5’i ise bu soruya “Kararsızım” yanıtını verdi.

Katılımcılar, yüzde 45,5’i güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme dönüş için muhalefet partilerinin bir araya gelmesini olumlu yüzde 33,7’si olumsuz buldu. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi’nin Türkiye’nin sorunlarını çözebileceğini düşünenler yüzde 35,4 bulurken yüzde 22,9’u sorunlarını çözemeyeceğini, yüzde 41,6’ı ise kısmen çözebileceğini görüşünü dile getirdi.

(Kaynak: MA)

Paylaşın