Beslenme ve Vejeteryanlık

Son yıllarda kalp-damar hastalıkları, hipertansiyon, şeker, kanser vb. kronik hastalıklardan korunma amacı ile de vejetaryen beslenme biçimi seçilmektedir.

Vejetaryen beslenme, bitkisel kaynaklı besinlerin ağırlıklı olarak tüketilmesini içeren bir beslenme tarzıdır.

Vejeteryan beslenme dikkatli düzenlendiği takdirde besin ögeleri yönünden yeterlidir. Özellikle vejeteryan beslenme düzeni az da olsa bazı hayvansal besinleri içeriyorsa tüm besin ögelerini bu diyetle karşılamak mümkündür.

Süt, peynir ve veya yumurta yiyen vejeteryanlarda hiç hayvansal besin yemeyenlere oranla besin ögesi yetersizliklerine çok az rastlanır.

Ancak veganlar, fruvitaryanlar ve Zen makrobiyotik diyet uygulayanlar protein, riboflavin, B12 vitamini, demir, kalsiyum ve çinkoyu yeterince alamayabilirler. Bu durumda çeşitli besin ögesi eklemlerine (suplemantasyona) gerek duyulabilir.

Vejetaryen beslenmenin 7 türü vardır:

  • Vegan Diyeti: Hiçbir hayvansal kaynaklı besin tüketilmez. Diyet tahıllar, sebze ve meyve ile kuru baklagillerden oluşur. Tüm dünyada vegan diyeti uygulayanların sayıları oldukça azdır. Veganların alt grupları da bulunmaktadır.
  • Lakto Vejeteryan Diyeti: Bitkisel besinlerle birlikte hayvansal kaynaklı besinlerden süt ve süt ürünleri tüketilir.
  • Ova Vejeteryan Diyeti: Diyette bitkisel besinlerle birlikte yumurta da yer alır. Bunun yanında et ve süt tüketilmez.
  • Lakto-ova Vejeteryan Diyeti: Günümüzde en sık uygulanan vejetaryen beslenme şeklidir. Tahıl, sebze, meyve, baklagiller, tohumlar, yemişler, sut ürünleri ve yumurtaya dayanır.
  • Polo Vejeteryan Diyeti: Bu diyette kırmızı et tüketilmez. Bitkisel besinler yanında hayvansal olarak yalnızca tavuk, hindi gibi kümes hayvanlarını tüketilir.
  • Pesko Vejeteryan Diyeti: Bu diyette de kırmızı et tüketilmez. Bitkisel besinler yanında hayvansal olarak yalnızca balık çeşitleri, midye su ürünlerini tüketilir.
  • Semi-vejeteryan Diyeti: Bu diyette de kırmızı et tüketilmez. Sınırlı miktarda tavuk ve balık tüketilir. Semi-vejetaryenler yumurta, süt ve türevlerini istedikleri kadar tüketirler.
Paylaşın

Mental Sağlığız İçin ‘Sağlıklı Beslenme’

Araştırmalar, beslenmenin beden sağlığımız üzerinde olduğu gibi mental sağlığımız üzerinde de etkili olduğunu gösteriyor. Araştırmalar, mental sağlığınızı lehinize çevirmek istiyorsanız, taze, doğal ve çiğ besinleri tercih etmeniz gerektiğini gösteriyor.

İyi beslenme, mental etkinliği, konsantre olma ve çevreye uyum sağlama yeteneğini arttıran önemli faktördür. Besin ögesi yetersizlikleri beyinde kalıcı değişiklikler oluşturarak mental kapasiteyi etkiler.

Fenilketonüri, galaktozemi gibi doğuştan metabolizma hastalıklarında mental gelişme geriliği görülür. Pellegra, kuvaşiorkor, marasmus ve beriberide besin ögesi yetersizliklerine bağlı olarak sinir sisteminde lezyonlar ortaya çıkar.

Beslenme ile alınan zararlı gıdalar, beyni ve de bedeni olumsuz etkiler, buna bağlı olarak da, olumsuz duygular içinde daha fazla zararlı gıdalar tüketilir. Her besin maddesinin kendine özgü, kendi kalitesine uygun bir biyolojik enerjisi vardır.

Yanlış beslenme tarzında ise kısır bir döngü oluşur. Yanlış beslenme olumsuz düşünceyi ve yaşam tarzını, olumsuz düşünce de yanlış beslenmeyi getirir. Beslenme tarzımız da düşüncelerimizi etkiler. Hepimiz düşüncelerimize yaşarız, düşüncelerimiz de davranışlarımızı yönlendirir.

Araştırmalar ilaç tedavisinin değil, doğru beslenmenin mental sağlığımızı korumada ön planda tutulması gerektiğini göstermiştir.

Paylaşın

Sorunsuz Gözler İçin ‘Sağlıklı Beslenme’

Gözlerin sağlıklı ve güçlü olması için bazı besinlerin düzenli olarak tüketilmesi gerekiyor. Göz kasları, sinirleri, müköz membranları ve görme olayı kişinin beslenme durumundan etkilenmektedir.

Yaşla birlikte görüşün zayıflaması, gözlere iyi geldiği bilinen bazı yiyeceklerle yavaşlatılabilir. Kişinin gözünün karanlık ortama adaptasyonu, A vitaminini yeterli alması ile yakın ilişkilidir. A vitamini yetersizliğinde keratomalasi, kseroz, Bitot lekesi ve kseroftalmi oluşur.

Riboflavin yetersizliği korneada damarlanma, konjonktivit, fotofobi, gözlerde yanma ve kaşınmaya neden olur. Pridoksin yetersizliğinde angular blefarit ve konjonktivit oluşur. Elzem amino asitler, C vitamini ve niasin, göz lenslerinin sağlığını ve bütünlüğünü korurlar.

Son yıllarda n-3 yağ asitlerinden dokozahegzaenoik (DHA) asidinde retinada önemli miktarlarda bulunduğu tesbit edilmiştir. Bu durum, göz sağlığı ile ilişkili olduğunu düşündürmektedir. Yaşlılarda diyete antioksidan vitaminlerin (vitamin E, C ve beta karoten) ilave edilmesi yaşlılığa bağlı katarakt riskini azalttığı bildirilmektedir.

Ancak sizin sağlık koşullarınıza uygun besin önerileri için bir uzmana danışmanızı tavsiye ederiz.

Aşağıdaki listede yer alan gıdalar genel olarak göze iyi geldiği bilinen beta-karoten, C ve E vitaminleri bakımından zengin gıdalardır.

Beta Karoten Kaynakları: Havuç ve havuç suyu, tatlı patates, kabak, portakal ve portakal suyu, kavun, mango, kayısı, lahana, ıspanak, kırmızı dolmalık biber, Brüksel lahanası ve balık yağı.

C Vitamini Kaynakları: Turunçgiller ve suları, papaya, kiraz, ahududu, çilek, yaban mersini, kivi, brokoli, yeşil ve kırmızı biber, karnabahar ve lahana.

E Vitamini Kaynakları: Buğday tohumu, badem ve badem ezmesi, fıstık ve fıstık ezmesi, ayçekirdeği, keten tohumu, avokado ve yumurta.

Lutein ve Zeaksantin Kaynakları: Koyu yeşil yapraklı sebzeler lutein ve zeaksantin için en iyi kaynaklarıdır. Kale, ıspanak, pazı, su teresi ve şalgam bu besinlerin arasında ilk sıralarda gelmektedir. Diğer iyi kaynaklar ise; yeşil bezelye, mısır, marul, brokoli, kabak, havuç, Brüksel lahanasıdır. Çinko ve Selenyum Kaynakları: Çinko, vücudun A vitaminini absorbe etmesine yardımcı olarak gözleri güçlendirir. Fıstık, kabak çekirdeği, leblebi, mayalı gıdalar, istiridye ve diğer deniz ürünleri çinko bakımından en iyi gıdalar arasında yer almaktadır.

Dokosaheksaenoik Asit Kaynakları: Retina ve gözün dış segmentlerinde bulunan önemli bir yağ asidi olan dokosaheksaenoik asit göz sağlığını korumak açısından düzenli olarak alınmalıdır. Daha çok somon, orkinos, uskumru, sardalye, ringa gibi yağlı, soğuk su balıklarında bulunan dokosaheksaenoik asit için kabuklu deniz hayvanları da iyi birer kaynaktır. Bazı balıklarda cıva seviyesi yüksek olduğu için aşırı balık tüketiminin bazı yan etkileri olabilir. Doktorunuz bu durumda balık yerine cıva testi yapılmış balık yağı tüketmenizi önerebilir.

Göz Sağlığı İçin Havuç: Çocukluğumuzdan beri, havucun göz sağlığı için en iyi sebze olduğu söylenir ve bu öneri neredeyse her türlü göz rahatsızlığı için geleneksel olarak kullanılmaktadır. Bazı geleneksel/bitkisel tedavi yöntemlerinin geçerli olmadığı yıllar içinde yapılmış çalışmalarla kanıtlanmış olsa da “havuç ve göz” için bunu söyleyemeyiz.

Çünkü göze iyi gelen beta-karoten için en iyi kaynaklardan biri olan havuç, aynı zamanda göz sağlığını korumak için uzmanların önerdiği C ve E vitaminlerini de içermektedir. 1 adet orta boy havuç, günlük A vitamini ihtiyacının neredeyse 2.5 katı A vitamini sağlar. A vitamininin formları olan retinol ve retinal, gözün bazı temel fonksiyonları için önem taşımaktadır.

Hafif dereceli A vitamini eksikliği durumunda gece görüşü belirgin oranda azalır. İleri derecelerdeki A vitamini eksikliği ise kalıcı göz hasarına ve görüşün tamamen kaybolmasına yol açabilmektedir. 1 adet orta boy havuç günlük C vitamini ihtiyacının %7’sini karşılar. Antioksidan vitamin olan C vitamini kemikler, tendonlar ve kan damarı duvarlarının bir parçası olan kolajenin sentezlenmesinde gereklidir.

C vitamini eksikliği diş eti kanaması, saç dökülmesi, eklem ağrısı gibi rahatsızlıklara yol açar. Ayrıca, uzun dönemli C vitamini eksikliğinin katarakt riskini yükselttiği bilinmektedir. 1 adet orta boy havuç günlük E vitamini ihtiyacının yaklaşık %2’sini karşılar. Yağda çözülen bir vitamin olan E vitamini kalp sağlığı korumak başta olmak üzere damar tıkanıklığı ve katarakt riskini azaltır.

Paylaşın

Akraba Evliliği Nedir, Sonuçları Nelerdir?

Akraba evliliği, yakın akrabalık ilişkisi bulunan yahut akraba evliliği katsayısı (coefficient of inbreeding) 1/64 veya daha düşük olan kişiler arasındaki birlikteliktir.

Daha sade bir deyişle, akraba evliliği, eşler arasında kan bağı bulunması yani aynı atadan gelme durumudur.

Akraba evliliği yapacak çiftlerin, evlilik öncesi veya gebelik öncesinde genetik danışma almalarının büyük önem taşıdığına dikkat çekiliyor.

Genetik danışmanlıkta ise önemsenmesi gereken üç önemli konu vardır:

Çiftler arasındaki akrabalığın doğru olarak saptanması ve soyağacının çıkarılması,
Ailede kalıtsal nedenli bir hastalık riskinin böyle bir evlilikte nasıl etkileneceği,
Zararlı bir genin, çiftin her ikisi tarafından çocuğa aktarılma riski ne kadar yüksektir ki buna bağlı çocuk hasta olsun

Akraba evliliği sonucu ortaya çıkabilecek hastalıkların hepsinin çocuk doğmadan önce anne karnındayken taranması teknik olarak dünyanın hiçbir yerinde mümkün değil. Ancak ailede tanısı bilinen bir hastalık varsa veya çiftin hasta çocukları varsa anne karnındaki bebek bu hastalık açısından incelenebiliyor.

Dünya genelinde yapılan analizlerde de akraba evliliği yüzde 10-20 arasında gösterilmekte ve kıtalar arasında çok büyük farklılıklar gözlenmektedir. Türkiye’de ise evliliklerin yüzde 20´sini akraba evliliği oluşturmaktadır.

Akraba evliliği yapmış olan çiftlere Türkiye de sık görülen Akdeniz anemisi için taşıyıcılık testi yaptırmalarını, gebelik varsa ultrasonografik inceleme ile takibi öneriliyor. Çocuk doğduktan sonra ise gelişimsel olarak takibini, çocuk sayısını sınırlı tutmalarını ve ikinci çocuk için en az 3-4 yıl beklemeleri tavsiye ediliyor.

Eş seçiminin, tamamen serbest olduğu ve kişilerin kendi eğilimlerine bırakıldığı toplumlarda, insanların çok azının akrabaları ile evlendikleri sonucu çıkarılmıştır.

Paylaşın

A Vitamini Nedir, Hangi Besinlerde Bulunur?

A Vitamini, yağda çözülebilen ve bağışıklık sistemini destekleyen güçlü bir antioksidandır. A Vitamini, doğada iki farklı şekilde bulunur. Gıda kaynağının bir hayvan mı yoksa bir bitki mi olduğuna bağlı olarak;

Hayvanlardan elde edilen gıdalarda bulunan A Vitamini, önceden oluşturulmuş vitamin A veya retinol olarak adlandırılır;

Meyve ve sebzelerde bulunan A Vitamini provitamin A karotenoid olarak adlandırılır. Karotenoidler insan hücrelerinde retinole dönüşürler ve A Vitamini aktivitesi gösterirler. Diğer provitamin A karotenoidler alfa-karoten ve beta-kriptoksinindir. Karotenoidlerden en fazla A Vitamini aktivitesi gösteren bileşik ise beta karotendir.

Vücuttaki A Vitamini’nin fazlası retinil esterler halinde karaciğerde depolanır.

A Vitamini neye iyi gelir?

Gözleri korur ve daha iyi görmeyi sağlar.
A vitamini, proteine dönüşmesi sebebiyle kemiklerin gelişmesinde önemli rol oynar.
Bağışıklık sistemini güçlendirerek enfeksiyon ve hastalıklara karşı vücudu korur. Hücre fonksiyonlarını düzeltir.
Üremeyi ve gelişmeyi arttırır.
Diş ve diş eti sağlığını olumlu yönde etkiler.
D vitamini daha etkin kılar.
Sağlıklı saç ve derinin oluşmasında yardımcıdır.
Cildin parlamasını ve daha yumuşak olmasını sağlar.
Mide, karaciğer ve üriner sistemin korunmasına destek verir.

A Vitamini eksikliği nedir, neden olur?

A vitamini açısından dengeli bir diyet ile beslenmeme kişide A vitamininin eksikliğine neden olabilir. Bu durumda kişide gece körlüğü başta olmak üzere pek çok sağlık sorunu görülebilir. Erken doğmuş bebekler, gelişmekte olan ülkelerde yaşayan bebek ve çocuklar, gelişmekte olan ülkelerdeki emziren anneler ve hamileler, kistik fibrozisli hastalar; risk altındadırlar.

A Vitamini fazla kullanılırsa ne olur?

Yüksek dozda ve sürekli A vitamini kullanımı her şeyin fazla kullanımında olduğu gibi zararlıdır.

A vitamini fazlalığı baş ağrısı gibi çeşitli ağrılara, dudak çatlaması saç dökülmesi gibi dermatolojik rahatsızlıklara, mide bulantısı, kusma ve iştahsızlık gibi semptomlara sebep olabilir. Aynı zamanda riskli doğumlara yol açtığı için hamile kadınlar mutlaka doktora danışarak tüketmelidir.

A vitaminleri akne ilaçlarıyla birlikte kullanılmamalıdır.

Günlük ne kadar A Vitamini tüketilmelidir?

0-6 Ay: 400 mcg
7-12 Ay: 500 mcg
1-3 Yaş: 300 mcg
4-8 Yaş: 400 mcg
9-13 Yaş: 600 mcg
14-18 Yaş: 900 mcg (Erkek), 700 mcg (Kadın)
19-50 Yaş: 900 mcg (Erkek), 700 mcg (Kadın)
Gebelik: 770 mcg
Emzirme: 1300 mcg

A Vitamini hangi besinlerde bulunur?

A Vitamini bulunan bitkisel besinler: Yeşil fasulye, Domates, Kuşkonmaz, Maydanoz, Kırmızı Biber, Tatlı Patates, Pırasa, Bezelye, Havuç, Brüksel Lahanası, Ispanak, Şalgam, Brokoli, Kabak, Pazı, Mercimek, Kavun, Papaya, Karpuz, Greyfurt, Kayısı,

A Vitamini bulunan hayvansal besinler: İnek Sütü, Keçi Sütü, Yumurta, Peynir, Yoğurt, Ciğer Ezmesi, Tavuk, Tuna Balığı, Sardalya, Karides, Somon

Paylaşın