OECD Ülkeleri Arasında En Fazla Çalışmayan Ve Okumayan Genç Türkiye’de

Yapılan araştırmalara göre ne çalışan ne okuyan gençlerin OECD ortalaması yüzde 12,8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 25 civarında. OECD verilerine göre; Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının 75’inin istihdama katılma süresi 4-5 yıl sürüyor. 

Yurttaşlar ekonomik krizle cebelleşirken, işsizlik de en büyük sorunlardan birisi olmaya devam ediyor. AKP iktidarları döneminde Cumhuriyet tarihinin rekor seviyesine ulaşan genç işsizlik, hemen her yıl Türkiye’nin en yakıcı sorunları arasında yer aldı.

Birgün’den Mustafa Bildircin’in haberine göre, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, “İsteyen herkese iş var” dese de, gerçekler bambaşka. Krizle birlikte istihdamın dışına itilen ve seçeneksiz bırakılan gençler çareyi Mesleki Eğitim Kursları’nda aramak zorunda kaldı. İŞKUR’un 2021 yılına yönelik verileri de olumsuz tabloyu ortaya koydu.

2021 yılında İŞKUR’da, 5 bin 27 mesleki eğitim kursu düzenlendi. Kurslara, yüzde 72’si kadın olmak üzere toplam 101 bin 501 kişi katıldı. 2021 yılında kursiyerler en fazla, “İstihdam Garantili” kurslardan yararlandı. İstihdam garantili mesleki eğitim kurslarına katılanların oranı toplam kursiyerlerin yüzde 56’sını oluşturdu.

2021 yılında en çok mesleki eğitim kursiyeri olan meslekler de belli oldu. Toplam 14 bin 927 kursiyer ile “Dokuma Konfeksiyon Makineci” mesleği ilk sırada yer alırken “Kadın Giyim Modelist Yardımcısı” mesleğinin 5 bin 271 kursiyerle ikinci, “Düz Dikiş Makineci” mesleğinin de 2 bin 771 kursiyer ile üçüncü sırada yer aldığı belirtildi. Müşteri hizmetlisi görevlisi olmak için İŞKUR’a başvuranların sayısının ise 2 bin 447 olduğu bildirildi.

Mesleki eğitim kurslarından yararlananların öğrenim durumları da paylaşıldı. Erdoğan’ın, “Her üniversite bitiren iş bulacak diye bir şey yok” sözlerini anımsatan verilere göre, İŞKUR’un mesleki eğitim merkezlerine 2021 yılında 17 bin 61 üniversite mezunu başvurdu.

OECD ülkeleri arasında en fazla çalışmayan ve okumayan genç sayısı Türkiye’de

Türkiye’de yaklaşık 3 milyon civarında ne çalışan ne de okuyan genç olduğu tahmin ediliyor. OECD ülkeleri arasında en fazla çalışmayan ve okumayan genç sayısı Türkiye’de. Yaşları 15-24 arasında değişen ve gelecek kaygısı yaşayan gençler, koronavirüsün patlak vermesiyle istihdamdan daha derin bir şekilde etkilendi.

Yapılan araştırmalara göre ne çalışan ne okuyan gençlerin OECD ortalaması yüzde 12,8 iken, Türkiye’de bu oran yüzde 25 civarında. OECD verilerine göre; Türkiye’de yükseköğretim mezunlarının 75’inin istihdama katılma süresi 4-5 yıl sürüyor. Bu da gençlerin iş bulmaktan ümidini kesmesine ya da yurt dışına giderek, yeni bir hayat kurmaya çalışmasına neden oluyor.

Paylaşın

Türkiye, OECD Ülkeleri Arasında Çocuk Yoksulluğunda İlk Sırada

Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ülkeleri arasında çocuk yoksulluğunda ilk sırada. Okula aç giden çocuk sayısı artarken, acil ücretsiz okul beslenme programı çağrısı yapılıyor.

Son dönemde çok hızlı artan yoksullaşma Türkiye’de önce en hassas durumdaki çocukları vuruyor. Türkiye bugün yüzde 22.7’lik oranla çocukların en yoksul olduğu Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) üyesi ülke.

Dünya Bankası tahminlerine göre gıda enflasyonundaki her 1 puanlık artış, dünya genelinde derin yoksul sayısını 10 milyon kişi artırıyor. Türk-İş verilerine göre mart itibarıyla son bir yılda Türkiye’de gıda fiyatlarının yüzde 76.4 arttığı dikkate alındığında durumun vehameti ortaya çıkıyor.

Sözcü gazetesinin haberine göre; Türkiye’de bugün her 5 çocuktan biri derin yoksulluk sorunları ile yüzleşiyor, yeterli ve besleyici gıdaya ulaşamıyor. Bu noktada yapılacak en acil eylemin, bir an önce okullarda kamunun öğle yemeği hizmeti sunması olduğu belirtiliyor.

“Okul yemeği uygulaması başlatılmalı”

CHP Yoksulluk Dayanışma Ofisi Koordinatörü Hacer Foggo, “2019 yılından beri Milli Eğitim Bakanlığı başlattık başlatıyoruz diyor ama bir gelişme yok. Sağlık Bakanlığı okullarda ücretsiz beslenme programını 2020 için planlıyordu ancak bir türlü hayata geçiremedi.

Fakirliğin yoğunlaştığı bölgelerden başlanarak bir an önce okul yemeği uygulaması başlatılmalı, gıdaya erişemeyen milyonlarca çocuk bu sayede en azından günde bir kez yeterli bir besin alabilmeli. Dayanışmanın da bittiği bir döneme girdik çünkü komşu da aç” ifadesini kullandı.

Son dönemde özellikle yoksulluğun arttığı bölgelerde çocuklar okula aç gidiyor. Evinde yeterli beslenemeyen çocuğun hiç değilse okulda sağlıklı beslenmeye ulaşması gerektiğini vurgulayan Hacer Foggo, “Yetersiz beslenme beyin hücrelerinin gelişimini, büyümeyi durdurur. Açlık çeken çocuklar okula odaklanamazlar. Bu nedenle bir an önce okullarda ücretsiz beslenme programları hayata geçirilmeli” dedi.

Paylaşın

OECD Enflasyonu 30 Yılın Zirvesinde: Yüzde 7,7

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’nün (OECD) paylaştığı Şubat 2022 tüketici fiyat endeksine göre, OECD bölgesindeki yıllık enflasyon yüzde 7,7 ile Aralık 1990’dan bu yana en yüksek seviyeyi gördü.

OECD ülkelerindeki ortalama tüketici enflasyonu Ocak 2022’de yüzde 7,2 iken, Şubat 2021’de yüzde 1,7 olarak ölçülmüştü.

Geçen aya ilişkin enflasyon verilerini dün (5 Nisan) yayınladığı bir raporla duyuran OECD, bu artışın “kısmen Türkiye’deki enflasyonda yaşanan keskin artışların bir yansıması” olduğu yorumunda bulundu.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) açıkladığı enflasyon verilerine atıfta bulunulan raporda, Türkiye’nin yıllık tüketici enflasyonunun Ocak ayında yüzde 48,7, Şubat ayında ise yüzde 54,4 olduğu hatırlatıldı.

Buna göre, “Türkiye hariç tutulduğunda, OECD bölgesindeki enflasyon Şubat 2022’de yüzde 6,3, Ocak 2022’de ise yüzde 5,8’di.”

Öte yandan, TÜİK’in yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 54,4 olarak açıkladığı Şubat 2022’de Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) ülkedeki yıllık tüketici enflasyonunu yüzde 123,8 olarak duyurmuştu.

“Gıda fiyatlarında belirgin artış”

OECD’nin Şubat 2022 yıllık tüketici enflasyonu raporundan öne çıkan diğer noktalar özetle şu şekildeydi:

“Enerji fiyatları OECD ülkelerinin çoğunda enflasyonun artmasına sebep olurken gıda enflasyonu da belirgin bir artış gösterdi. Gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda, OECD bölgesindeki yıllık enflasyon oranı yüzde 5,5’ti. Ocak 2022’de aynı rakam yüzde 5,1 düzeyindeydi.

Şubat’ta yıllık enflasyon G20 bölgesinde de artış gösterdi; Ocak 2022’de yüzde 6,5 olan enflasyon Şubat ayında yüzde 6,8 olarak ölçüldü.

OECD bölgesi dışındaki ülkelere bakıldığında, Arjantin’deki yıllık enflasyonda ciddi bir artış olduğu gözlendi. Enflasyon oranı Çin ve Güney Afrika’da durağan iken Hindistan’da düşüş yaşandı.

Tüm G7 ülkelerinde artış

Şubat ayında tüm G7 ekonomilerinde yıllık enflasyonun arttığı görüldü. En yüksek artışlar sırasıyla 0,9 ve 0,8 puan ile İtalya ve Fransa’da yaşandı. En düşük artış ise 0,2 puan ile Almanya’daydı. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki (ABD) yıllık enflasyon Şubat 2022’de yüzde 7,9 olarak ölçüldü. Bu rakam, Ocak 1982’den beri ölçülen en yüksek rakamdı.

Gıda ve enerji dışındaki enflasyon Kanada, Almanya, Birleşik Krallık ve ABD’deki genel enflasyonun ardındaki asıl etmendi. İtalya’da ise enerji fiyatları enflasyonu yükselten asıl sebep oldu.

Euro bölgesine bakıldığında, Uyumlaştırılmış Tüketici Fiyatları Endeksi (HICP) tarafından ölçülen genel enflasyon oranının Şubat’ta yüzde 5,9’a yükseldiği görüldü. Bu oran, Ocak 2022’de yüzde 5,1 iken Şubat 2021’de sadece yüzde 0,9’du. Gıda ve enerji fiyatları hariç tutulduğunda, Euro bölgesinin Şubat enflasyonu yüzde 2,7, Ocak enflasyonu ise yüzde 2,3’tü.

Eurostat’ın Mart için yaptığı öngörüler yıllık enflasyon ile gıda ve enerji harici enflasyonun yüzde 7,5 ve yüzde 3’e yükseleceğini ortaya koyuyor.”

Türkiye’de Mart 2022 enflasyonu

TÜİK Mart 2022’ye ilişkin tüketici fiyat endeksini 4 Nisan’da açıkladı. Buna göre, aylık enflasyon yüzde 5,45, yıllık enflasyonu ise yüzde 61,14’tü. ENAG’ın aynı gün açıkladığı alternatif veriler ise aylık enflasyonun yüzde 11,93, yıllık enflasyonun yüzde 142,63 olduğunu gösterdi.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Türkiye, OECD Ve AB’de Sağlığa En Az Pay Ayıran Ülke

Türkiye milli gelirden sağlığa en az pay ayıran ülkelerin başında geliyor. Türkiye, Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ile Avrupa Birliği (AB) üyeleri arasında Gayrisafi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) sağlık harcamalarına en az pay ayıran ülke.

Pandemi döneminde dünyanın birçok ülkesinde salgın kadar, sağlık çalışanları ve sağlık sektörünün içinde bulunduğu sorunlar da konuşulmaya başlandı. Dünyanın gelişmiş ülkelerinde bile sağlık sektöründeki ciddi eksiklikler pandemi ile gün yüzüne çıkmış oldu ancak genel olarak sağlığa daha fazla bütçe ayırabilen ülkeler sektördeki sorunlarla daha kolay baş edebiliyor.

Bu arada Türkiye’de son dönemde ülkeden ayrılan ve ayrılmak isteyen doktorların sayısındaki hızlı artış dikkat çekiyor.

Türkiye milli gelirden sağlığa en az pay ayıran ülkelerin başında geliyor. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı (OECD) ile Avrupa Birliği (AB) üyeleri arasında Gayrisafi Yurt İçi Hasıladan (GSYH) sağlık harcamalarına en az pay ayıran ülke. Türkiye’de 2020 yılında sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı yüzde 4,7 iken OECD ortalama yüzde 8,8 oldu. Peki, sağlık harcamalarına en fazla pay ayıran ülkeler hangisi, Türkiye ve diğer ülkelerde durum ne?

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Covid-19 salgını döneminde adını en sık duyduğumuz kurumların başında. DSÖ’nün kuruluşu olan 7 Nisan dünyada Dünya Sağlık Günü olarak kutlanıyor. Her sene 7 Nisan’da sağlık çalışanlarının ve sağlık harcamalarının durumu bir kez daha gündeme geliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve OECD verilerine göre Türkiye’nin bu alandaki karnesi hiç parlak değil. TÜİK verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de sağlık harcamasının gayrisafi yurt içi hasılaya oranı yüzde 4,7 oldu. OECD ile AB üyeleri arasında son sırada yer alıyor.

2020 veya 2019 yılı verilerine göre sağlık harcamalarına GSYH’den en fazla pay ayıran ülke yüzde 16,8 ile ABD. Bu ülkeyi İngiltere (yüzde 12,8), Almanya (yüzde 12,5), Fransa (yüzde 12,4) ve Kanada (yüzde 11,6) takip ediyor.

OECD’de sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı ise yüzde 8,8. Türkiye 38 ülke içinde 38. sırada. Türkiye’nin hemen üstünde ise sırayla Lüksemburg (yüzde 5,4), Meksika (yüzde 6,2) ve Macaristan (yüzde 6,3) geliyor.

Bu oran diğer bazı ülkelerde ise şöyle: Hollanda yüzde 11,2; Belçika yüzde 10,7; Şili yüzde 9,4; Güney Kore yüzde 8,4, Kolombiya yüzde 7,7 ve İsrail yüzde 7,5. TÜİK 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de kişi başı sağlık harcaması 2 bin 997 TL oldu.

Sağlık harcamalarının ne kadarı devletten ne kadarı özel sektörden?

TÜİK 2020 yılı verilerine göre Türkiye’de yapılan 100 liralık genel sağlık harcamasının 78 lirası devletten; 22 lirası ise özel sektörden geldi. Özel sektör demek büyük oranda halk demek.

Harcamaların detayına bakıldığında ise yüzde 51,7 ile Sosyal Güvenlik Kurumu ilk sırada. Merkezi devlet harcamalarının payı ise yüzde 25,6. Mahalli idarelerin payı ise yüzde 0,7 ile oldukça sınırlı. 100 liralık sağlık harcamasının 16,7 lirası ise hanehalklarından geliyor. Sigorta şirketlerinin toplam içindeki payı sadece yüzde 2,9.

Öte yandan, Türkiye genel sağlık harcamalarının GSYH’ye oranı 2020’de yüzde 5 idi. Cari sağlık harcamasının GSYH’ye oranı yüzde 4,7’de kaldı. Yatırımların toplam sağlık harcamasından çıkarılmasıyla cari sağlık harcaması bulunuyor. OECD verileri yatırımları içermiyor; sadece cari sağlık harcamasını kapsıyor.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

Türkiye, Kadına Şiddette Avrupa Ve OECD’nin Lideri

Avrupa’da erkeklerden fiziksel veya cinsel şiddet gören kadın oranının en yüksek olduğu ülke Türkiye. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) üyeleri arasında da kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke yine Türkiye.

OECD 2019 yılı verilerine göre Türkiye’de kadına şiddet oranı yüzde 38. Neredeyse 10 kadından 4’ü hayatında mutlaka erkek şiddetine maruz kalıyor. Peki, dünyada kadına şiddetin en fazla olduğu ülkeler hangisi? Avrupa’da kadına şiddet ne durumda?

Kadına erkek şiddeti tüm dünyada büyük bir sorun. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmasının ardından Türkiye’de kadına karşı şiddetle mücadele tartışma konusu.

OECD verileri “hayatlarından en az bir kere eşi veya sevgilisinin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalan kadınların oranını” gösteriyor. Buna göre Türkiye’de kadına şiddet oranı yüzde 38. Gerek Avrupa ve OECD ülkeleri gerekse G20 üyeleri arasında kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke Türkiye.

ABD kadına yönelik şiddette yüzde 36 ile 4. sırada

Kadına şiddet oranında Türkiye’nin ardından yüzde 37 ile Kolombiya geliyor. Ardından Kosta Rika ve ABD yüzde 36 ile sıralanıyor. Dünyanın en büyük ekonomik güçlerinden ABD’de kadınların yüzde 36’sının ömürlerinden en az bir kere erkeklerin fiziksel ve/veya cinsel şiddetine maruz kalması dikkat çekici. Yine hayat standardının oldukça yüksek olduğu ülkelerden Yeni Zelanda’da kadına şiddet oranı yüzde 35.

Kadına şiddetin en düşük olduğu ülke Kanada

OECD ülkeleri arasında kadına erkek şiddetinin en düşük olduğu ülke yüzde 2 ile Kanada. Hemen üstünde yüzde 7 ile Şili ve yüzde 10 ile İsviçre geliyor.

Avrupa’da kadına şiddet ne durumda?

Türkiye zirvede yer almasına rağmen birçok Avrupa ülkesinde de kadına şiddet oranının yüksek olması dikkat çekiyor. Buna göre Letonya ve Danimarka’da kadına şiddet oranı yüzde 32. Bu oran Finlandiya’da yüzde 30 ve İngiltere’de yüzde 29.

Kadına şiddet oranı diğer ülkelerde ise şöyle: İsveç yüzde 28, Norveç yüzde 27, Hollanda yüzde 25, Belçika yüzde 24, Almanya yüzde 22, İtalya ve Yunanistan yüzde 19, Japonya yüzde 15 ve Meksika yüzde 14.

Türkiye’de kadın cinayetleri

Öte yandan, Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun raporuna göre 2021 yılında Türkiye’de 280 kadın cinayeti yaşanırken 217 de şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.

Dünyada kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke Pakistan

OECD 2019 yılı verilerine göre dünyada kadına şiddetin en yüksek olduğu ülke yüzde 85 ile Pakistan. Bu oran Senegal’de yüzde 78, Yemen’de yüzde 67, Afganistan’da yüzde 61.

(Kaynak: Euronews)

Paylaşın

OECD’den Gelişmekte Olan Ülkeler İçin ‘Yoksulluk Ve Açlık’ Uyarısı

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Perşembe günü yayımladığı raporda, Ukrayna’nın işgalinden sonraki ilk yılda küresel ekonomik büyümenin ” yüzde 1’in üzerinde” azalabileceğini söyledi.

Örgüt, raporunda savaşın devam etmesi halinde, “Rusya’da derin bir durgunluğa sebep olacağını ve küresel tüketici fiyat enflasyonunu yaklaşık 2,5 puan artıracağını” söyledi.

OECD Genel Sekreteri Mathias Cormann düzenlediği basın toplantısında, “Çatışma büyük ekonomik aksaklıklara yol açıyor ve bunların gelecekte de devam etmesi muhtemel” dedi. OECD, şokun boyutunun “kısmen savaşın süresine bağlı olacağını” söyledi.

Örgüt, dünya çapında fiyat artış hızının zaten yükseldiği bir zamanda ekstra enflasyonist baskya karşı uyardı. ABD Merkez Bankası, enflasyona yanıt vermek için gösterge faiz oranında çeyrek puanlık bir artış açıklamıştı.

OECD, çoğu merkez bankasının çatışmanın neden olduğu belirsizlik karşısında kriz öncesi politikalarına devam etmesi gerektiğini söyledi.

Ayrıca, Rusya ve Ukrayna’dan gelen buğday arzının tamamen kesilmesi durumunda, özellikle gelişmekte olan ekonomilerde “yoksulluk ve açlıkta keskin bir artış” riskine karşı uyarıda bulundu.

OECD, küresel ekonomiye dair tahminlerini yayımlama planını “Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’yı işgal etmesinin yol açtığı yüksek belirsizlik nedeniyle” değiştirdi ve bunun yerine çatışmanın ekonomik sonuçlarının bir değerlendirmesini yayınladı.

Buna göre birlikte küresel ekonominin “yaklaşık yüzde ikisini” oluşturan, Rusya ve Ukrayna’nın hammadde, gıda ve enerji ihracatçıları olarak önemi, savaşın etkisiin sınırlarının ötesinde hissedileceği anlamına geliyor. OECD’ye göre, Euro bölgesindeki büyüme yaklaşık yüzde 1,4’lik azalma riskiyle karşı karşıya.

Açıklamada, “Rusya veya Ukrayna ile ortak sınırı olan” ülkeler, Ukrayna’dan gelen mülteci akışının yükünü aldıkları için özellikle etkilenecektir. Hükümetler, fiyat artışlarını çok fazla hızlandırmadan, ‘hedefli mali destek’ ile ekonominin kayıplarını azaltabilir.” dendi.

Paylaşın

Türkiye, OECD’de Enerji Fiyatlarının En Çok Arttığı 4. Ülke

Türkiye’de elektrik, doğal gaz ve akaryakıt fiyatları son aylarda hızla artarken enerji enflasyonunda Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) üyeleri arasında üst sıralarda yer alıyor.

Euronews’ta yer alan habere göre; 2020 ile 2021 yılları aralık ayındaki değişime göre son bir yılda OECD ülkelerinde enerji fiyatlarının en çok arttığı 4. ülke Türkiye oldu.

Bu dönemde Türkiye’de enerji enflasyonu yüzde 49 olurken OECD ortalaması yüzde 26 çıktı. Elektrik ve doğal gaza 2022 başında yapılan zamlar henüz bu hesaplamaya yansımadığından önümüzdeki aylarda Türkiye’nin daha da üst sıralara çıkması söz konusu.

Türkiye’de elektrik faturaları ocak ayında yüzde 52 ile yüzde 127 arasında arttı. Akaryakıt fiyatları ise son 6 ayda yaklaşık yüzde 100 arttı.

Hükümet, elektrik ücretlerini düşürecek formüller ararken Avrupa ülkeleri de vatandaşlarına çeşitli yardımlar yapıyor. Enerji enflasyonu elektrik ve doğal gazın yanı sıra kişisel seyahat amaçlı araçlarda kullanılan akaryakıtı içeriyor.

OECD’nin enerji enflasyonu 2020 ile 2021 yılları aralık ayı arası değişimi yansıtıyor. Buna göre son 1 yıldaki enerji enflasyonun zirvesinde yüzde 73 ile Norveç var. Yüzde 56 ile Estonya ikinci sırada yer alırken Hollanda yüzde 54 ile üçüncü sırada.

Enerji enflasyonunun en düşük olduğu ülkeler ise yüzde 1,3 ile Çekya ve yüzde 2,1 ile Slovakya. OECD ortalaması ise yüzde 26.

Diğer bazı ülkelerde Aralık 2021 itibariyle son bir yıllık enerji enflasyonu şöyle: İspanya ve İsveç yüzde 40, Yunanistan yüzde 33, ABD yüzde 29, İngiltere yüzde 25, Fransa yüzde 20, Almanya yüzde 18 ve İsrail yüzde 8.

Türkiye’de elektrik ve doğal gaza yapılan yüksek zamlar bu enflasyon oranlarına henüz yansımış değil. Türkiye’nin enerji enflasyonunda önümüzdeki aylarda daha da yukarı sıralara çıkması bekleniyor.

Paylaşın

Türkiye, Serbest Çalışan Oranında Avrupa İkincisi

Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD) ve Avrupa Birliği (AB) İstatistik Ofisi (Eurostat) 2020 yılı verilerine göre, Türkiye serbest meslek sahibi (serbest çalışan) oranında Avrupa’da ikincisi, OECD ülkeleri arasında ise 5. Sırada yer alıyor. Türkiye’de istihdam edilenlerin yüzde 30,2’si serbest meslek sahibi.

Verilere göre serbest çalışan oranının en yüksek olduğu ülke yüzde 51,3 ile Kolombiya. Brezilya yüzde 33 ile ikinci sırada yer alırken bu ülkeleri Yunanistan (yüzde 31,9), Meksika (yüzde 30,5) ve Türkiye (yüzde 30,2) izliyor. Serbest çalışan oranının en düşük olduğu ülkeler ise ABD (yüzde 6,3), Norveç (yüzde 6,5) ve Rusya (yüzde 6,8).

Diğer bazı ülkelerdeki serbest çalışan oranı ise şöyle: Sırbistan (yüzde 26,2), Romanya (yüzde 23,8), İtalya (yüzde 22,5), Hollanda (yüzde 17,2), İspanya (yüzde 16,1), Fransa (yüzde 12,4), Bulgaristan (yüzde 11), Japonya (yüzde 10), Almanya (yüzde 9,6)

Türkiye’de serbest çalışan oranı ne kadar?

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 2020 yılında Türkiye’de istihdamdakilerin sayısı 26 milyon 812 bin idi. Bunların 18 milyon 719 bini ücretli veya yevmiyeli kişilerden oluşuyor. Serbest çalışan sayısı ise 8 milyon 93 bin. Serbest çalışanların dağılımına bakıldığında ise şu fotoğraf ortaya çıkıyor. İşveren bir milyon 199 bin, kendi hesabına çalışan 4 milyon 421 bin ve ücretsiz aile işçisi 2 milyon 473 bin.

TÜİK verilerine göre Türkiye’de serbest çalışan sayısı son yıllarda düşüyor. 2014 yılında yüzde 34 olan oran 2020’de yüzde 30,2’ye geriledi. Peki bu ne anlama geliyor?

Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu (TESK) Genel Başkanı Bendevi Palandöken’ie göre AVM ve zincir marketlerin başta büyük şehirler olmak üzere ülke genelinde esnafa darbe vuruyor ve bu durum rakamlara yansıyor.

Palandöken, “Her sokak arasına yan yana açılan zincir marketler, bakkal, kasap, manav gibi 394 dalda faaliyet gösteren esnafı bitiriyor. Şehirlerin ortasına yapılan AVM’ler, terzi esnafını, berber, kuaför esnafını bitiriyor. Böyle olunca da serbest meslek sahibi kişi sayısı her geçen gün düşüyor.” yorumu yapıyor.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

Türkiye, Sosyal Adalet Endeksi’nde Sondan İkinci Sırada

Türkiye, Sosyal Adalet Endeksi’nde Avrupa Birliği (AB) ile Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği (OECD) ülkelerini kapsayan 41 ülke arasında 40. sırada bulunuyor. Listenin son sırada ise Meksika yer almakta.

Alman Bertelsmann Vakfı’nın hazırladığı endeks 2019 yılı verilerini yansıtıyor. Sosyal Adalet Endeksi şu altı başlıkta yapılan değerlendirmelere göre hesaplanıyor:

  • Yoksulluğun önlemesi
  • Eğitimde fırsat eşitliği
  • İstihdam piyasasına erişim
  • Sosyal hayata dahil olma ve ayrımcılığa uğramama
  • Nesiller arası adalet ve sağlık

Araştırmada ülkelere bu 6 başlıkta puanlar verilerek Sosyal Adalet Endeksi oluşturuluyor. Yüksek puana sahip ülkelerde sosyal adalet yüksek iken puanı düşük ülkelerde sosyal adalet daha zayıf. Araştırmaya göre Türkiye 4,86 puan ile 41 ülke arasında 40. sırada yer aldı. Zirvede 7,9 puan ile İzlanda bulunuyor. 7,68 puan ile ikinci sırada olan Norveç’i Danimarka (7,67), Finlandiya (7,24) ve İsveç (6,98) takip ediyor. Zirvede İskandinav ülkelerinin olması dikkat çekiyor.

AB ve OECD ülkelerinin ortalaması ise 6,09 oldu. Meksika 4,76 ile sonuncu sırada yer aldı. Meksika’nın üzerinde ise sırayla şu ülkeler bulunuyor: Türkiye (4,86), Romanya (4,86), Bulgaristan (4,91) ve Şili (4,92).

ABD sondan 6. sırada

Araştırmada dikkat çeken sonuçlardan birisi ise Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) 5,05 puan ile sondan 6. sırada yer alması oldu. Diğer bazı ülkelerin sıralaması ise şöyle: Almanya (10), İngiltere (11), Fransa (15), Macaristan (21), Avustralya (26), Japonya (27), İspanya (28), İsrail (30), Yunanistan (35).

Türkiye eğitimde fırsat eşitliğinde son sırada

Alt başlıklarda Türkiye’nin en kötü olduğu alan eğitimde fırsat eşitliği. Türkiye bu alanda 41. sırada yer alarak sonuncu oldu. Türkiye yoksulluğun önlenmesi başlığında 31., istihdam piyasasına erişimde ise 37. ve sosyal hayata dâhil olma ve ayrımcılığa uğramada 39. sırada yer aldı. Türkiye’nin en iyi durumda olduğu başlık ise nesiller arası adalet. Türkiye bu alanda 41 ülke arasında 18. durumda. Türkiye sağlıkta 36. sırada bulunuyor.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın

OECD, Türkiye’nin Enflasyon Ve Büyüme Tahminini Yükseltti

OECD, Türkiye için 2021 sonu manşet enflasyon tahminini yüzde 16’dan yüzde 17,8’e yükseltirken, 2022 enflasyon beklentisini de yüzde 12,8’den 15,7’e çıkardı. Kurum, ayrıca,  Türkiye için 2021 büyüme tahminini yüzde 5,7’den yüzde 8,4’e çıkarırken, 2022 için büyüme tahminini yüzde 3,4’ten 3,1’e düşürdü.

Haber Merkezi / Ekonomik Kalkınma ve İş Birliği Örgütü (OECD), “Ara Dönem Ekonomik Görünüm” raporunu yayınladı.

OECD, yayınladığı raporda, Türkiye için 2021 sonu manşet enflasyon tahminini yüzde 16’dan yüzde 17,8’e yükseltirken, 2022 enflasyon beklentisini de yüzde 12,8’den 15,7’e çıkardı. Kurum, ayrıca,  Türkiye için 2021 büyüme tahminini yüzde 5,7’den yüzde 8,4’e çıkarırken, 2022 için büyüme tahminini yüzde 3,4’ten 3,1’e düşürdü.

OECD, raporunda, dünya ekonomisinin yeni tip koronavirüs (Kovid 19) krizinin en ağır dönemi olan geçen yıl yaşadığı yüzde 3,4 daralmadan sonra bu yıl yüzde 5,7 büyüyeceğini tahmin ederken, hükümetleri ekonomilerine sağladıkları destek konusunda esnek davranma ve yakın gelecekteki görünüm belirsiz kalmaya devam ederken destekleri geri çekmeme çağrısında da bulundu.

Fitch Ratings ve Moody’s

Uluslararası kredi derecelendirme kuruluşu Fitch Ratings, Türkiye için bu yılki büyüme beklentisini Eylül ayında yaıymladığı raporla yüzde 7,9’dan yüzde 9,2’ye çıkarmıştı. Moody’s ise, Türkiye ekonomisi için 2021 yılı büyüme tahminini yüzde 5’ten yüzde 6’ya yükseltmişti.

 

Paylaşın