Savaş Makinesi NATO, Rusya Kadar Savaşın Sorumlusu

Demokrasi İçin Birlik, “Ukrayna’ya silah yığarak Rusya’yı sıkıştırmaya çalışan, halkı katleden Neonazileri finanse eden ABD de; Soğuk Savaş sonrasında dağıtılmayarak ısrarla genişletilmek istenen emperyalizmin savaş makinesi NATO da, Rusya kadar savaşın sorumlusudur” açıklamasını yaptı.

Demokrasi İçin Birlik (DİB), Rusya’nın Ukrayna’ya başlattığı ve bugün dördüncü gününe giren işgal harekatıyla ilgili açıklama yaptı.

“Emperyalist çıkarlar için başlatılmış bir savaş olduğu” vurgusu yapılan açıklamada “Halkların hayatı kararırken, savaş tacirlerine gün doğuyor” denildi.

“Irak’ta, Yemen’de, Suriye’de olduğu gibi Ukrayna’da yaşanan işgalin de karşısındayız” diyen DİB,  açıklamanın devamında şu ifadelere yer verdi:

“Yine, yeniden emperyalist çıkarlar uğruna, enerji ve petrol kaynaklarına egemen olmak için girişilen bir savaşla karşı karşıyayız. Hepimizin ortak evi olan dünyanın bir bölgesinde insanlar öldürülüyor, göçe zorlanıyor, diğer canlılar ve doğa yok ediliyor.

Savaşların insani, toplumsal, ekonomik, ekolojik yıkım yarattığını, savaşın bedelini en çok kadın, çocuk, emekçi ve yoksulların ödediğini biliyoruz.

Ülkemizde ve dünyanın her bölgesinde barış istiyoruz. Emperyalist devletlerin çıkarları için dünyanın yok edilmesine göz yummayacağız. Bölgede kan dökülmesine neden olan Rusya’nın işgal ve savaş politikasından derhal vazgeçmesi, halkların kendi geleceklerine kendilerinin karar vermesi için sesimizi yükseltiyoruz.

“Bombardıman altındaki halkla birlikteyiz”

Ukrayna’ya silah yığarak Rusya’yı sıkıştırmaya çalışan, halkı katleden Neonazileri finanse eden ABD de; Soğuk Savaş sonrasında dağıtılmayarak ısrarla genişletilmek istenen emperyalizmin savaş makinesi NATO da, Rusya kadar savaşın sorumlusudur.

Emperyalist ve işbirlikçi devletlerle değil bombardıman altındaki Ukrayna halkıyla, barış için sokağa çıkan Rus savaş karşıtlarıyla; Türkiye’de ve dünyada barış, demokrasi ve kardeşlik mücadelesini yükselten herkesle aynı safta ve dayanışma içinde olduğumuzu ilan ediyoruz.”

Paylaşın

Rusya Geri Adım Atmıyor: Finlandiya Veya İsveç NATO’ya Girerse Yanıt Veririz

Moskova’da düzenlediği basın toplantısı sırasında soruları yanıtlayan Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya girmesi durumunda Moskova’nın buna yanıt vereceğini söyledi. 

Maria Zaharova, iki ülkenin bu yönde bir tercih yapmasının “ciddi askeri ve siyasi sonuçları olacağını” vurguladı ve ekledi: Finlandiya hükümetinin askeri tarafsızlık politikasını Kuzey Avrupa’da güvenlik ve istikrarın garanti edilmesi için önemli bir faktör olarak görüyoruz.

Finlandiya NATO ile bazı konularda işbirliği yapsa ve bugün olduğu gibi bazı toplantılarına katılsa da resmen üyesi değil. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin de iktidarda olduğu sürece ülkesinin NATO üyeliğine başvurmasının “düşük ihtimal” olduğunu söylemişti.

Mariya Zaharova, Kiev’in Moskova’yla diplomatik ilişkileri kesmesinden üzüntü duyduklarını ancak tarihin her şeyi yerli yerine koyacağını umduklarını belirtti.

Zaharova, “Dün Ukrayna Dışişleri Bakanlığı’ndan diplomatik ilişkilerin kesildiğine dair bildirimin yer aldığı nota aldık. Anladığınız üzere, bu bizim seçimimiz değil. Diplomatik ilişkilerin kesilmesi, Kiev hükümetinin belirli bir amaca yönelik Rusofobik politikasının mantıklı bir sonucu” dedi.

Özel askeri harekatın amaçlarından birinin ‘Kiev’deki kukla rejime Rusya vatandaşları da dahil barışçıl halka karşı işlediği suçların sorumluluğunu yüklemek’ olduğunu vurgulayan Zaharova, harekatın Ukrayna’daki sivil nüfus için hiçbir tehdit oluşturmadığının altını çizdi.

Rus Dışişleri Sözcüsü konuşmasına şöyle devam etti: “(Harekatın) Amacı, 2014 yılında anayasaya aykırı devlet darbesi sonucunda iktidara gelen Kiev rejimi tarafından 8 yıl boyunca tahkire ve soykırıma maruz kalan insanları korumaktır. Diğer amacı da, Kiev’deki kukla rejime Rusya vatandaşları da dahil barışçıl halka karşı işlediği suçların sorumluluğunu yüklemek ve ayrıca Ukrayna’yı silahsızlandırmak ve Nazilerden arındırmaktır.”

‘Kiev rejimi egemenliğini yitirdi’

“Mevcut iktidar, Kiev rejimi, kendilerini bu ülkenin hükümdarları ilan eden, insanların onurunu küçük düşüren ve onlarla alay eden bu kukla insanlar, egemenliğini veya Ukrayna halkının çıkarları doğrultusunda hedef koyma kabiliyetini yitirdi” diye devam eden Zaharova, “Ukrayna halkının, yabancı aktörlerin çıkarları doğrultusunda ülkeyi sömüren milliyetçi hükümetin baskısından kurtulacağını ve ulusal, dilsel veya dini ayrım olmaksızın tüm vatandaşlarının hakları, özgürlükleri ve çıkarları korunarak tamamen egemen bir yaşam sürmeye başlayacağını umuyoruz” ifadelerini kullandı.

Zaharova, Rusya ve Ukrayna halklarının erdeminin Kiev’in nefretini yeneceğine inandıklarını vurguladı.

ABD ve bazı Batılı ülkelerin Rusya’ya karşı büyük çaplı bir dezenformasyon kampanyası yürüttüklerini, bunu kılıf olarak kullanarak Ukrayna’ya silah pompaladıklarını ve askeri eğitmenlerini gönderdiklerini, kapsamlı askeri tatbikatlar yaptıklarını anımsatan Zaharova, Batı’nın fiiliyatta Ukrayna topraklarını belirli amaçlar doğrultusunda askeri olarak asimile ettiğinin altını çizdi.

‘Kiev’le müzakerelerin hangi düzeyde gerçekleşeceğini konuşmak için henüz erken’

Moskova’nın Kiev’le müzakere yapılması için hızlı bir şekilde heyet oluşturmaya hazır olduğunu ve bununla ilgili çalışmalara her an başlanabileceğini ancak bunun için Kiev’in sorumlu bir tavır takınması gerektiğini kaydeden Zaharova, müzakerelerin hangi düzeyde gerçekleşeceğini konuşmak için henüz erken olduğunu belirtti.

Zaharova, Kiev’le olası müzakereler ışığında, Ukrayna’da başlatılan özel askeri harekattaki hedeflerin ortadan kalkmadığını, hepsinin güncelliğini koruduğunu ifade etti.

Paylaşın

Joe Biden: ABD, NATO Topraklarının Her Karışını Savunacak

ABD Başkanı Joe Biden, G7 ülkelerinin Rusya’ya karşı “yıkıcı bir yaptırım paketi” üzerinde anlaşmaya vardıklarını açıkladı. ABD Başkanı Batı’nın önde gelen sanayi ülkelerinden oluşan G7 ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının Rusya’ya yönelik ekonomik önlemler alınması konusunda mutabık olduklarını belirtti. Biden, “Cesur Ukrayna halkının yanındayız” dedi.

Dönem başkanlığını Almanya’nın yürüttüğü G7 ülkelerinden yapılan ortak açıklamada ise Rusya’nın Ukrayna’ya yönelik askeri müdahalesi, “Uluslararası düzen için ciddi tehliye oluşturmaktadır” denilerek kınandı. Açıklamada, “G7 olarak sert ve koordineli ekonomik ve mali yaptırımlar uygulayacağız” ifadesi kullanıldı.

ABD Başkanı Joe Biden, Ukrayna’ya saldırısı nedeniyle Rusya’ya uygulanacak yaptırımları da açıkladı. Biden’ın açıklamalarından satır başları:

175 bin asker Ukrayna sınırına yığıldı. Putin her türlü iyi niyetli çabayı reddetti. Uluslararası hukukun ihlal edildiğini gördük. ‘Ukrayna kimyasal silahlar kullanacakmış, soykırıma hazırlanıyormuş’ gibi iddialar gördük. Burada iki yeni bağımsız cumhuriyet egemen Ukrayna topraklarda Rusya tarafından tanındı.

Bu planlı bir saldırı. Size bunu her gün anlattık. Neler yapmak istediğini biliyorduk. Haftalar boyunca onu uyardık ama bizi dinlemedi.

Putin bir savaş ilan etti. Ukrayna’daki tarihi kentlere füzeler düşmeye başladı. Tankların ilerlediğini gördük. Biz şeffaf şekilde Rusya’nın planlarını paylaştık. Putin saldırgan kişidir burada. Savaşı tercih etmiştir. Şimdi kendisi ve ülkesi sonuçlarına katlanacak.

Rus ekonomisine hem şimdi hem zaman içinde yaptırımların etki edeceğini düşünüyoruz. Uzun süre etkisi olacak şekilde yaptırımları tasarladık. Bunu açıkça söylemek istiyorum. Aylardır bir koalisyon ortaya koyuyoruz.

Dünyanın yüzde 50’sini temsil eden bir gruptan bahsediyoruz. AB’ye üye devletler, BAE, Japonya. Rusya’nın dolar üzerinden euro, pound ve yen üzerinden ticaret yapma yeteneğini kısıtlayacağız.

Rusya borsası ve para birimi bugün çakıldı. Rusya’nın en büyük bankasını kestik. Rusya’nın Dolar, Euro, Pound ve Yen gibi para birimlerinde ticaret yapmasını da kısıtlayacağız. Rusya ordusunun finansmanını kısıtlayacağız.

Rusya’nın en büyük bankalarını ABD finans sisteminden çıkardık ve aralarında 250 milyar dolar varlığı bulunan VTB ile 4 büyük bankayı daha bloke ettik.

Amerika’daki Rus bankalarının varlıkları dondurulacaktır. Rusya’nın, ikinci büyük bankası dahil, 250 milyar dolar varlığı bulunmakta.

Rus elitlerinin, oligarkların listesine, aile üyelerinin listesine yenilerini ekledik. Yaptırımlara onlar da tabi olacak. Bunlar Putin’den nemalanan kesimler. Yaptırımlar önümüzdeki günlerde devam edecek.

Salı günü Rusya’nın fon bulma imkanını kısıtlamıştık. 1.4 trilyon dolar varlığı olan şirketlerinden bahsediyoruz.

Rusya’daki finans ve teknoloji sektörünü sıkıştıracağız ve önümüzdeki yıllarda kapasitesinin azaldığını göreceğiz. Rusya’nın yüksek teknoloji ihracatını yarı yarıya kesme kararını verdik.

“NATO hiç olmadığı kadar kararlı”

Özellikle uzay faaliyetlerine yaptırımlar getirilecek. Putin’in uzun vadeli hedeflerine darbe indirmiş olacağız. NATO’daki müttefiklerimizle birlikte daha güçlü çalışacağız. Yarın NATO Zirvesi olacak. Güçlü dayanışmayı göstereceğiz. NATO hiç olmadığı kadar birlik içerisinde ve hiç olmadığı kadar kararlı.

NATO ittifakının tüm unsurlarını ortaya koyacağız. 650 milyon dolarlık savunma yardımı Ukrayna’ya verilmişti. Bizim birlik ve güçlerimiz Ukrayna içerisinde Rusya’ya saldırıda bulunmayacaktır ama Ukrayna’daki müttefiklerimizi, doğudaki müttefiklerimizi korumak ve savunmak için oradalar.

Bugün Rusya saldırısını gerçekleştirdi. Avrupa’nın doğu ülkelerini korumak için elimizden geleni yapacağımızı söyleyebiliriz. Amerikan Hava Kuvvetleri ile birlikte çalışmalarımızı devam ettireceğiz. Genelkurmay Başkanımızla konuştum. İhtiyaç olursa ek birliklerin konuşlandırılması söz konusu olacak.

Elimizdeki tüm araçları kullanacağımızı söylemek istiyorum. Amerikan halkını ve işletmelerini benzin fiyatlarına karşı korumak için. Amerikan halkının ve şirketlerinin bundan zarar görmesini istemiyorum. Sıkı şekilde enerji tedariğini takip ediyoruz. Temel petrol üretici ve tüketici ülkelerle irtibat halindeyiz. Tüm dünyadaki ülkelerle aktif şekilde işbirliği içinde çalışıyoruz.

ABD bu konuda çalışmalarını yürütmektedir. Amerikan halkının hali hazırda acı çektiğini biliyorum. Ama benzin fiyatları nezdinde sıkıntıların azaltılması için elimden geleni yapacağım. Mutlaka bir yanıt gerekiyordu. Biz özgürlüğün yanındayız ABD olarak. Geçtiğimiz hafta söylediklerimi yenilemek istiyorum. Rusya eğer şirketlerimize siber saldırıda bulunursa yanıt vermeye hazırız.

Dün gece Sayın Zelenskiy ile görüştüm. Kendisine teminat verdim. ABD’nin Ukrayna halkına destek vereceğini söyledim. Oradaki insani acıların dindirilmesi için yardım edeceğiz. Tarih göstermiştir ki, maalesef bu tarz işgallerde çok ciddi sivil itaatsizlik de olur. Durumlar çıkmaza girer.

Önümüzdeki hafta ve aylarda Ukrayna halkının yanında olacağız. Onlar 30 yıldır bağımsız, artık ülkelerini kimse ellerinden alamaz. Putin küresel barışı ayakta tutan ülkelere karşı saldırı gerçekleştirmiştir. Putin ve Kremlin’deki müttefiklerinin gerçek yüzünü herkes gördü. Her zaman saldırı isteği vardı. Putin’in imparatorluk kurma isteği var.

Çatışma şu anda artmış durumda. İhtiyaç duyulan birlikler Doğu Avrupa’ya gönderilecektir. Putin’le konuşmaya yönelik hiçbir planım bulunmamakta. Bizim bankalar üzerinde öngördüğümüz yaptırımların SWIFT’ten çok daha ciddi sonuçları olacak.

Putin’in ne yaptığına dair bir fikrim yok, tehdidinin ne olduğunu da bilmiyorum. Bizim yaptırımların bazı şeyleri önlemesini görebilmek zaman alacak. Rus halkı Putin’in yaptıklarının sonuçlarının nelere sebep olacağını görecek. Geri adım atacak mı? Bizler ciddi sonuçları olması için çalışacağız.

Hiç şüphe yok ki ciddi bir nükleer güç bir başka ülkeyi işgal ediyorsa tüm dünyanın cevap vermesi çok normal. Tüm dünyadaki piyasalar buna yanıt verebilirler. Bunun uzun süreceği fikri olası değil. Biz kararlı olduğumuz sürece, yaptırımları uyguladığımız sürece uzun sürmeyecektir.

Ben Putin’i bir rakip olarak gördüğümü söylemiştim ve kesinlikle onu hafife almadım. Konuşmasını duydunuz. Neredeyse 1 saat konuştu Ukrayna’ya niye girdiğiyle ilgili. Amacı başka, orada eski Sovyetler Birliği’ni yeniden oluşturmak istiyor. Buradaki niyeti dünyanın geri kalan bölgelerin bulunduğu tersine bir noktada bulunmakta.

Rus tankları, mermileri, füzeleri Ukrayna’da. Yaptırımlar yıkıcı olacak. Yaptırımların uygulanması akabinde etkisini göreceğiz. Yaptırımların etkisini gördükten sonra ne yapacak? Buna bakacağız. Şu anda güçsüz durumda o yüzden zor bir karar vermek durumunda.

“Rusya için zor gün olacak”

Bizim yaptırımlarımız bu SWIFT uluslararası sistemin de ötesine geçecek. Dünyanın üçte ikisi bize katılmakta. Çok ciddi yaptırımlardan bahsediyoruz. Bir ay içinde tekrar bakalım neye yaramış yaptırımlar görelim.

Rusya-Amerika ilişkilerinde tam bir kesinti var. Dünyanın büyük çoğunluğu şu anda Putin’in yaptığına karşı çıkmakta. Rusya için soğuk ve zor bir gün olacak. Savunmasına çok kişinin gelmeyeceğini düşünüyorum. Çin konusunda yorum yapmaya hazır değilim şu anda.

Rusya eğer NATO ülkelerine girerse tabii ki biz de müdahil oluruz. Onu şu an durdurmazsak devam edecek.

Paylaşın

NYT’den Dikkat Çeken Yazı: ABD Ve NATO Masum Seyirciler Değil

NATO ve ABD’nin Rusya’yı kışkırtan hareketlerinin bugünkü duruma giden yolda hatalı adımlar olduğu belirten The New York Times yazarı Thomas L. Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

The New York Times yazarı Thomas L. Friedman “Bu Putin’in Savaşı. Lakin ABD ve NATO da masum seyirciler değiller” başlıklı bir yazı kaleme aldı.

Sol’un aktardığı yazıya göre, Putin’in savaşında ABD de yangını körükledi ve tamamen masum olduğu söylenemez. Putin’in Ukrayna’daki etki alanını terk etmeyi hem stratejik bir kayıp hem de kişisel ve ulusal bir aşağılama olarak gördüğünü öne süren Friedman, Putin’in pazartesi günü yaptığı konuşmayı hatırlatarak Ukrayna’nın Rusya’nın ayrılmaz bir parçası olduğunu söylediğini belirtiyor.

Friedman, Ukraynalıların NATO’dan çok AB’ye katılmak istediğini belirterek, Putin’in bir analoji kurulacak olsa aslında “Yanlış adama aşık oldunuz. Ne NATO’yla ne de AB’yle kaçabilirsiniz. Eğer hükümetinizi ölümüne dövüp eve geri getirmem gerekiyorsa da yaparım” diyerek Ukrayna’ya bağlılığını belirttiğini yazdı.

‘Yangını körükleyen iki olay’

Friedman’a göre, bu süreçte yangını körükleyen iki olay var. Birincisi, Sovyetler Birliği’nin çözülüşünden sonra ABD’nin NATO’yu genişletme yönündeki kötü düşünülmüş kararı. İkincisi ise Putin’in Rusya’yı komşularıyla yakınlaştıracak ve kendi insanlarını tutabilecek bir ekonomik model inşa edemese dahi NATO’nun Rusya sınırlarında genişlemesini birleştirici bir faktör olarak kullanması.

‘Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı’

Friedman, Clinton hükümetinde savunma bakanı olan William Perry’nin 2016’daki, “Son birkaç yılda, suçun çoğu Putin’in eylemlerine atılabilir. Ancak başlangıçta ABD’nin suçlamaların çoğunu hak ettiğini söyleyebiliriz. Bizi gerçekten kötü yola sokan ilk eylemimiz, NATO’nun genişlemeye başlaması ve Rusya’nın sınır komşusu olan Doğu Avrupa ülkelerinin NATO’ya katılmasıydı. O zamanlar Rusya ile daha yakın çalışıyorduk ve NATO’nun düşman değil de dost olabileceği fikrine alışmaya başlamışlardı, ama NATO’nun hemen sınırlarında olmasından rahatsız oldular ve ilerlememiz için güçlü bir çağrıda bulundular” sözlerini anımsattı.

Friedman, Mayıs 1998’de ABD Senatosu’nun NATO’nun genişlemesini onayladıktan sonra, ‘Sovyetler Birliği’nin kontrol altına alınmasının mimarı’ olarak tanımladığı George Kennan’ı aradığını, Kennan’ın da, “Bence bu yeni bir soğuk savaşın başlangıcı. Rusların kademeli olarak olumsuz tepkiler vereceğini ve bu kararın politikalarını etkileyeceğini düşünüyorum. Bence bu trajik bir hata. Bu karar için hiçbir sebep yoktu. Kimse kimseyi tehdit etmiyordu. Bu genişleme, bu ülkenin kurucu babalarını mezarlarında ters çevirecek.

Her ne kadar ne ciddi bir kaynağımız ne de niyetimiz olmamasına rağmen bir dizi ülkeyi korumak için imza attık. NATO’nun genişlemesi, dış ilişkilerle gerçek bir ilgisi olmayan bir Senato tarafından yapılan tasasız bir eylemdi. Beni rahatsız eden, tüm Senato tartışmasının ne kadar yüzeysel ve yanlış bilgilendirilmiş olduğu. Batı Avrupa’ya saldırmak için can atan bir ülke olarak Rusya’ya yapılan göndermeler beni özellikle rahatsız etti. İnsanlar anlamıyor mu? Soğuk Savaş’taki farklılıklarımız Sovyet Komünist rejimiyleydi.

Ve şimdi, o Sovyet rejimini ortadan kaldırmak için tarihin en büyük kansız devrimini gerçekleştiren insanlara sırtımızı dönüyoruz. Ve Rusya’nın demokrasisi, Rusya’ya karşı savunmak için imza attığımız bu ülkelerden herhangi biri kadar, hatta daha da ileri düzeydedir. Tabii ki Rusya’dan kötü bir tepki gelecek ve ardından NATO’yu genişletenler, size her zaman Rusların böyle olduğunu söylediğimizi söyleyecekler. Ama bu tamamen yanlış” diyerek alınan karara tepki gösterdiğini belirtti.

Şu anki durumun tam olarak Kennan’ın söylediklerini doğruladığını, “İşte TAM OLARAK yaşananlar budur.” diye belirtti.

Friedman, Putin’in başlangıçtan 2008’e kadar NATO’nun genişlemesi konusunda sadece homurdandığını ama daha fazla bir şey yapmadığını hatırlattı. Bu dönemde Rusya ekonomisinin de canlanmasının bir neden olduğunu ama sonrasında Rusya ekonomisi durgunlaştıkça harekete geçtiğini belirtti. Putin’in Rusya halklarını NATO genişlemesi tehdidi etrafında topladığını belirtilen yazıda, aynı Çin’in uzun yıllarca Batı tarafından küçük düşürülmesinin ardından Deng Şioping’in yaptığı gibi Batı’ya karşılık harekete geçtiği belirtildi.

Friedman yazısını, “Bu Putin’in savaşı. Lakin ABD ve NATO, onun gelişimini izleyen masum seyirciler değiller.” diyerek bitirdi.

Paylaşın

Rusya’ya Karşı NATO Ve Avrupa Birliği’nden Birlik Mesajı

Münih Güvenlik Konferansı (MSC) kapsamında açıklamalarda bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Rusya-Ukrayna krizine ilişkin olarak, “Eğer Kremlin’in hedefi sınırlarında daha az NATO görmekse, daha fazla NATO görecektir” diye konuştu.

NATO’nun bir savunma ittifakı olduğunu ve Rusya veya başka bir ülkeyi tehdit etmediğinin altını çizen Genel Sekreter, “Tüm müttefiklerimizi korumak ve savunmak için gereken tüm önlemleri alacağız” diye konuştu.

“El Ele: Transatlantik ve Avrupa Güvenliği” başlıklı oturuma Stoltenberg’in yanı sıra AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de katıldı. Oturuma Rusya’nın Ukrayna’ya yönelttiği askeri ve siyasi tehdit damgasını vurdu. Rusya’ya karşı birlik oldukları mesajını veren iki lider, Rusya’yı “uluslararası sistemin kurallarını yeniden yazmaya çalışmakla” suçladı.

“Rusya’nın işini zorlaştırdık”

Çatışma riskinin hâlâ mevcut olduğunu ve siyasi bir çözüm bulmak için diplomatik çabalarını sürdürdüklerini kaydeden Stoltenberg, “Rusya’nın rota değiştirmesi için çok geç değil. Savaşa hazırlanmayı bırakın ve barışçıl çözüm için çalışmaya başlayın” çağrısında bulundu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmek için bahane üretmeye çalıştığını ifade eden Stoltenberg, “Bunları açığa çıkardığımızda planladıkları şeyi hayata geçirmelerini zorlaştırdık” diye konuştu.

“Kremlin bizi birleştirdi”

Ukrayna-Rusya sınırında yaşanan gelişmelerin sorumluluğunun Kremlin’de olduğunu hatırlatan von der Leyen, “Kremlin yapımı kriz, birleşmemizi sağladı” ifadelerini kullandı. Ukraynalıların gündelik olarak “dış müdahale ve saldırganlık” ile karşılaştığını belirten von der Leyen, “Savaşmak istemedikleri, Rusya’nın dayattığı bir savaşla karşı karşıyalar” diye konuştu.

Almanya Dışişleri Bakanı Annalena Baerbock da, konferansta dün yaptığı konuşmada, “Bu bir Ukrayna krizi değildir. Bu bir Rusya krizidir” ifadelerini kullanmıştı.

“Kışın yetecek kadar gazımız var”

AB Komisyonu Başkanı von der Leyen, AB’nin olası bir Rus saldırısına karşı geniş çaplı önlemler almakta olduğunun da altını çizdi.

Avrupa’nın Rus enerjisine bağımlılığını azaltmak için enerji arz ve kaynaklarını çeşitlendirme çalışmalarını sürdürdüklerini ifade eden von der Leyen, Rusya’nın gaz tedariğini kesmesi durumunda bu kışı geçirebilecek kadar enerji kaynağına sahip olduklarını ifade etti. Von der Leyen, “Güçlü bir AB, savaş tehdidinde bulunan bir komşuya muhtaç olamaz” diye konuştu.

Stoltenberg: Nükleer silahsız bir dünyaya inanıyoruz

Nükleer savaş tehdidine de değinen NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Kremlin’in son yıllarda nükleer kabiliyetlerini çok geliştirdiğini ve bu alana yaptığı yatırımları artırdığını dile getirdi.

“Teyit edilebilir, dengeli bir nükleer silahsızlanma” taraftarı olduklarının altını çizen Stoltenberg, bunun yalnızca NATO tarafında gerçekleşmesinin ise söz konusu olmadığını kaydetti. Stoltenberg, “Rusya ve Çin nükleer silahlarını tutarken NATO’nun nükleer silahlarından arındığı bir dünyanın daha güvenli değil daha tehlikeli bir dünya olacağını” ifade etti.

Stoltenberg’e ödül

Konferans kapsamında 2009 yılından bu yana her yıl dış ve güvenlik politikası alanında faaliyet gösteren kişilere verilen Ewald von Kleist Ödülü’ne de bu yıl Stoltenberg layık görüldü. Stoltenberg, Javier Solana’dan sonra bu ödülü alan ikinci NATO Genel Sekreteri oldu.

Stoltenberg’e ödülü takdim edilmeden hemen önce doğrudan kendisine hitap eden von der Leyen, “Rus hükümeti bizi sürekli yeniden bölmeye çalıştıkça tek ses ve ortak bir mesajla yanıt verdik. Bu, senin sayende mümkün oldu, sevgili Jens. Bizi hep ortak noktalarımızı bulmaya teşvik ettin” dedi.

Geçmişte Norveç Başbakanlığı ve Maliye Bakanlığı görevlerinde de bulunan Stoltenberg’in görev süresi Eylül ayı sonunda sona erecek. Stoltenberg bunun ardından Norveç Merkez Bankası’nın başına geçecek.

Avrupa güvenliği Rusyasız tartışılıyor

Bu yıl Münih Güvenlik Konferansı, Rusya’dan herhangi bir temsilcinin katılımı olmaksızın düzenleniyor. MSC Başkanı Wolfgang Ischinger, Cuma günü yaptığı açılış konuşmasında, Rus delegasyonunun eksikliğine vurgu yaparak, Münih’in aslında Rusların pozisyonlarını uluslararası toplum önünde ifade etmeleri için bir platform sunduğunu ama bunun maalesef gerçekleşmediğini söylemişti.

Bu yılki MSC, Avrupa’da koronavirüs pandemisi patlak verdiğinden bu yana yerinde düzenlenen ilk konferans olma özelliğini taşıyor. Bu yıl konferans koronavirüs önlemleri kapsamında, sınırlı katılımcı ile yine Bayerischer Hof’ta düzenleniyor.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

NATO: Henüz Rusya’nın Geri Çekildiğini Görmedik

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Moskova’dan gelen diyaloğun devamına yönelik sinyallerin ihtiyatlı bir iyimserlik için temel oluşturduğunu; ancak şu ana kadar bölgede gerilimi düşürmeye yönelik bir işaret görmediklerini ifade etti. 

NATO’dan Rusya’nın birliklerinin bir kısmını Ukrayna sınırından çektiği yönündeki duyurusuna yönelik açıklama geldi. NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Ukrayna sınırında Rus askeri varlığının azaldığı yönünde bir işaret görmedik. Ancak Rusya’nın ne yaptığını yakından izlemeye devam edeceğiz” şeklinde konuştu.

NATO Genel Sekreteri, birliklerin yeniden ilerletilmesinin de mümkün olduğuna dikkat çekerek; gerilimin düşürüldüğü yönünde ciddi bir değerlendirme yapılabilmesi için hem birliklerin hem de ağır silahların belirgin ve kalıcı geri çekilişinin gözlenmesi gerektiğini belirtti.

Stoltenberg, mevcut durumun hala Avrupa’da onyıllardır karşılaşılan en ciddi güvenlik krizi olma niteliği taşıdığını sözlerine ekledi.

Rusya’dan “Birliklerimizi çekiyoruz” duyurusu 

Rusya Savunma Bakanlığı, Ukrayna sınırındaki bazı birliklerin askeri faaliyetlerini tamamlamalarının ardından üslerine döndüklerini duyurmuştu.

Savunma Bakanlığı tarafından yayımlanan bir videoda, bakanlık sözcüsü büyük çaplı bazı tatbikatların ülke çapında devam ettiğini güney ve batı askeri bölgelerindeki birliklerin ise tatbikatları tamamlayarak üslerine döndüğünü belirtmişti. Videoda bazı tankların ve diğer zırhlı araçların açık yük vagonlarına yüklendiği görülmüştü.

Interfax Ukrayna haber ajansına göre, Ukrayna Dışişleri Bakanı Dimitro Kuleba, Kiev’in ancak Rusya’nın çekildiğini gördükten sonra gerilimin düşebileceğini inanacaklarını ifade etti.

Haberde, Kuleba’nın, “Sürekli Rusya Federasyonu’ndan farklı açıklamalar duyuyoruz. Bir kuralımız var, gördüğümüze inanırız. (Ancak) Geri çekilme görürsek gerilimin düştüğüne inanırız” şeklindeki ifadelerine yer verildi.

Açıklama piyasaları rahatlattı

Rusya Savunma Bakanlığı’nın açıklamasının ardından Rus piyasasında da toparlanma yaşandı. Bir süredir Batı’dan gelen yaptırım tehdidinin baskısı Rus ekonomisinde kendini hissettirirken, açıklamanın ardından Ruble, Dolar karşısında yüzde 1,5 değer kazandı.

Rusya’nın Ukrayna sınırında konuşlandırdığı 100 bini aşkın birlik ve Belarus’la düzenlenen ortak askeri tatbikatlar Moskova’nın ülkeye gireceğine ilişkin endişeleri artırmıştı. Rusya işgal planlarına yönelik iddiaları geri çevirirken Batı’dan Ukrayna’nın ve eski Sovyet ülkelerinin NATO’ya alınmayacağının teminatının yanı sıra, komşusuna silah sevkiyatının durdurulmasını ve Batılı müttefiklerin birliklerini Doğu Avrupa’dan çekmesini talep ediyor.

Paylaşın

ABD, AB Ve NATO’dan Ukrayna Zirvesi

Bu hafta içerisinde Moskova ile Batı arasında süren diplomatik temasların ardından, Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Avrupa Birliği (AB) ve Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) yetkilileri, bugün “Genişletilmiş 5’li Grup” çerçevesinde telefon görüşmesinde bir araya geldi.

Görüşmeye ABD Başkanı Joe Biden, Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, İtalya Başbakanı Mario Draghi, İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Kanada Başbakanı Justin Trudeau, Polonya Devlet Başkanı Andrzej Duda, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, AB Konsey Başkanı Charles Michel ve AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen katıldı.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada ‘‘Görüşmede Rusya’nın Ukrayna civarındaki askeri mevzilenmesinden duyulan kaygı dile getirildi ve diplomatik çözüm arzusu vurgulandı’’ ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada liderlerin Rusya’nın Ukrayna’ya karşı saldırgan tavrından caydırılması için işbirliği içinde çalışma konusunda hemfikir oldukları kaydedildi. Buna Rusya’ya askeri gerilimi arttırmayı tercih etmesi durumunda büyük sonuçlar ve ciddi ekonomik maliyet getirecek önlemler uygulanmasının dahil olduğu belirtildi.

Beyaz Saray ayrıca liderlerin Rusya’nın gerilimi daha da tırmandırması halinde NATO’nun doğu kanadında savunma konumunu güçlendirmeye hazırlıklı olduklarını da görüştüklerini kaydetti.

Görüşmenin ardından Elysee Sarayı’ndan yapılan açıklamadaysa ‘‘Liderler, gerilimi azaltmak için diplomasiye, diyaloğa ve caydırıcılığa öncelik verme isteklerini yinelediler’’ denildi. Açıklamada Ukrayna’nın egemenliği ile toprak bütünlüğüne ve Donbass’ta kalıcı çözüm için Normandiya formatındaki çalışmalara desteğin yinelendiği belirtildi.

Ayrıca 10 Şubat’ta Belarus’ta başlayan Rus askeri tatbikatlarının ele alındığı ve liderlerin bu durumu yakından takip ettikleri kaydedildi.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un Moskova’ya giderek Rusya lideri Vladimir Putin ile kesin sonuç vermeyen 6 saatlik görüşmesinin ardından, Rusya’nın Karadeniz’e 6 savaş gemisini göndermesi ve Belarus ile ortak askeri tatbikata başlaması üzerine diplomatik çabalar da hızlandı. Putin ile Normandiya formatı çerçevesinde Minsk Anlaşması’nın yeniden canlandırılabileceğini savunan Macron’a karşı, Amerikan yönetimi, bir kez daha Rusya’nın Ukrayna’yı her an işgal edebileceği uyarısında bulundu.

Perşembe günü, Berlin’de toplanan Normandiya Dörtlüsü (Rusya, Ukrayna, Fransa, Almanya) diplomatlarının 9,5 saat süren görüşmesinden de bir sonuç çıkmadığı açıklandı.

ABD Başkanı Joe Biden’ın Amerikan NBC televizyonunda Ukrayna’daki Amerikalılar’dan ülkeyi derhal terketmelerini istemesinin ardından, Kanada Dışişleri Bakanlığı da yeniden kendi vatandaşlarına “Ukrayna’dan derhal ayrılmaları” çağrısı yaptı.

Bu çağrıdan bir kaç dakika sonra ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, “Rusya’nın her an Ukrayna’yı işgal edebileceği” endişesini yineledi. Blinken, Rusya’nın Ukrayna sınırına daha fazla asker yığdığını ve “Kış olimpiyatları sırasında dahi bir işgalin gözardı edilemeyeceğini” dile getirdi.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de, Cuma günü öğle saatlerinde, aynı yönde açıklamalarda bulundu. Avrupa’da “yeni bir silahlı çatışmanın gerçek bir risk olduğunu” tekrar eden Stoltenberg, “Uyarı süreleri azalırken, Rus birliklerinin sayısı artıyor. Bana göre, Ukrayna’nın Ruslar tarafından işgali tek olası senaryo değil. Olasılıklar arasında Kiev hükümetini devirme girişimi veya karma (hibrit) bir siber saldırı ihtimali de var” diye konuştu.

(Kaynak: Amerika’nın Sesi)

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Rusya’nın İki Seçeneği Var

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile İngiltere Başbakanı Boris Johnson, Brüksel’deki NATO karargahında yaptıkları görüşmenin ardından ortak basın toplantısı düzenledi.

Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna sınırında 100 binden fazla asker ve ağır silah sistemleri bulundurmasını ayrıca Belarus’taki askeri mevcudiyetini yakından takip ettiklerini belirtti, “Bunlar Avrupa’nın güvenliği için tehlikeli zamanlar. Rus kuvvetlerinin sayısı artıyor, olası bir saldırı için uyarı süresi ise azalıyor” dedi.

NATO’nun Rusya’ya tehdit olmadığını ama anlaşmazlıklara siyasi çözüm bulunması isteklerinin yanında en kötüsüne de hazırlıklı olmaları gerektiğini ifade etti.

“NATO, ana ilkelerden taviz vermeyecek”

Stoltenberg, Rusya’nın gerginliği düşürmesi için diplomasiyi çalıştırdıklarını dile getirerek şöyle devam etti:

“Bu sabah Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov’a mektup göndererek sorunlara diplomatik yol bulunması amacıyla NATO-Rusya Konseyinde bir dizi toplantıyla diyaloğumuzu devam ettirmek üzere Rusya’ya davetimi yineledim. Rusya’nın endişelerini dinlemeye hazırız. Aynı zamanda hepimizin altına imza attığı Avrupa güvenliğinin temel ilkelerini koruma ve güçlendirme yollarını tartışmaya da hazırız.”

Rusya’ya tatbikatlar ve nükleer politikalarla ilgili karşılıklı brifingler, askeri faaliyetlerde şeffaflığı artırma, riskleri düşürme yollarını, özellikle nükleer varlıklar ve füzeler dahil silahların kontrolü konusunda ciddi bir diyalog önerdiklerini hatırlatan Stoltenberg, “Ancak NATO, ana ilkelerden taviz vermeyecektir. Bu da her ülkenin kendi yolunu seçme, NATO’nun müttefikleri koruma ve savunma kabiliyetidir” diye konuştu.

Avrupa’nın doğusuna ek birlikler

Stoltenberg ayrıca NATO savunma bakanlarının gelecek hafta Brüksel’de yapacakları toplantıda ittifakın güneydoğu kanadında ilave muharip birlikler konuşlandırılması ihtimalini değerlendireceklerini söyledi.

Stoltenberg, “Rusya’nın artan saldırganlığı NATO’nun daha az değil, daha fazla mevcudiyetine sebep olacaktır” ifadesini kullandı.

Rusya’nın saldırgan tavır sergilemesi halinde ağır bedel ödeyeceğini yineleyen Stoltenberg, “Rusya’nın iki seçeneği var. Ya diplomatik çözümü seçecekler, ki biz oturup konuşmaya hazırız ya da çatışmayı seçmeleri halinde ağır bir bedel ödeyecekler” dedi.

Stoltenberg, Rusya’ya ekonomik yaptırımlar uygulanacağını, Avrupa’nın doğusunda NATO mevcudiyetinin artırılacağını vurguladı.

Johnson: Çok tehlikeli bir durum

AA’nın aktardığına göre İngiltere Başbakanı Boris Johnson da “Bugün Genel Sekreter ile NATO’yu kuzeyden güneye savunmak için birlikler, uçaklar ve gemiler göndererek ortak güvenliğimizi daha da güçlendirmek için bir destek paketi üzerinde anlaştım” diye konuştu.

Johnson, “Rusya’nın Avrupa’nın güvenliğine yönelttiği tehdide karşı güçlü caydırıcılık ve sabırlı diplomasinin birleştirilmesi halinde çıkış yolu bulunabileceğini ancak çok tehlikeli bir durumdan geçildiğini” belirtti.

Bir soru üzerine “Dürüst olmak gerekirse, (Rusya’da) henüz bir karar alındığını düşünmüyorum. Ancak bu, çok yakında feci bir şeyin gerçekleşmesinin imkansız olduğu anlamına da gelmez” yorumunu yaptı.

Boris Johnson, Almanya’yı Kuzey Akım konusunda daha katı bir tavır takındığı için tebrik ettiğini söyledi ve Avrupa’nın on yıllardır karşılaştığı en büyük güvenlik krizinin çözülmesi gerektiğini ifade etti.

İngiltere Başbakanı, olası insani krizle mücadele için hazırlık yaptıklarını ve NATO’nun doğu kanadını güçlendirdiklerini belirterek “Hazırlanıyoruz. Askeri hazırlıklar yapıyoruz. Ekonomik yaptırımlara hazırlanıyoruz ama aynı zamanda konuşmaya da hazırız” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

NATO, Doğu Avrupa’ya Askeri Yığınak Yapıyor!

Rusya’nın Ukrayna sınırına 100 binden fazla asker yığmasının ardından olası bir operasyona karşı NATO ülkeleri de önlemler alıyor. Müttefik ülkeler, Doğu Avrupa’ya asker, savaş uçakları ve savaş gemileri gönderiyor.

Son olarak Danimarka Hava Kuvvetleri’ne ait 4 savaş uçağı, NATO’nun Baltık bölgesindeki savunma gücünü arttırmak üzere geçtiğimiz hafta Litvanya’ya gitti. NATO, 2014 yılında Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesinden bu yana Estonya, Litvanya, Letonya ve Polonya’ya 4 ila 5 bin civarında asker gönderdi.

ABD askerleri

ABD de 8 bin 500 askeri bölgeye göndermek üzere hazır hale getirdi. ABD Başkanı Joe Biden, “ABD askerlerini Doğu Avrupa ve NATO ülkelerine yakın zamanda göndereceğim” dedi.

ABD’nin hali hazırda Avrupa’da konuşlandırdığı on binlerce askeri bulunuyor. Bu birlikler çoğunlukla Almanya ve İngiltere’deki üslerde bulunuyor. Buradaki askerlerin de gerekli olması halinde Doğu Avrupa ülkelerine gönderilebileceği belirtiliyor.

NATO müttefikleri

Fransa, Romanya’ya yüzlerce asker gönderme planını açıkladı. Fransa Savunma Bakanı Florence Parly, yaptığı açıklamada, Fransa Cumhurbaşkanı Macron’un belirttiği üzere Fransa’nın Doğu Avrupalı müttefiklere destek vermeye devam edeceğini söyledi.

İspanya, Hollanda ve Almanya da Doğu Avrupa’ya asker, savaş uçakları ve savaş gemileri göndermeyi değerlendirdiklerini açıkladı.

Tanksavar mermileri

İngiltere, Ukrayna’ya şu ana kadar 2 bin civarında tanksavar mermisi gönderdi. İngiltere’nin bu hafta da NATO görevi çerçevesinde bölgeye askeri yığınağını arttırması bekleniyor. İngiltere’nin bölgeye gönderme taahhüdünde bulunduğu bin 150 askerinin sayısını da iki katına çıkarması bekleniyor. Bu hafta ayrıca İngiltere Başbakanı Boris Johnson’ın da Ukrayna’ya gitmesi planlanıyor. Johnson ayrıca Rusya lideri Vladimir Putin’le de bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

İngiltere Savunma Bakanı Ben Wallace, son olarak yaptığı açıklamada, İngiltere’nin bölgeye asker göndermesinin Moskova’ya bir mesaj niteliği taşığını söyledi

Caydırıcılık

Tüm bu hazırlıklara karşın NATO, Ukrayna’ya doğrudan asker göndermeyi planlamıyor. Uzmanlar, söz konusu yığınakların, Rusya’yı olası bir Ukrayna operasyonundan vazgeçirmek üzere yapılan bir hazırlık olduğu değerlendirmesini yapıyor.

Belarus tehdidi

Rusya, bu hafta Belarus’la birlikte yapacağı askeri tatbikat gerekçesiyle bu ülkeye de binlerce asker gönderdi. Yetkililer, buradaki askerler ve mühimmatın olası bir Ukrayna operasyonunda devreye girmek üzere hazırlandığını belirtiyor.

Rusya’ysa bu hazırlıklarına karşın Ukrayna’ya yönelik askeri bir operasyona girişeceği iddialarını ısrarla reddediyor. Rusya, ABD ve Batılı ülkelerden yazılı olarak ilettiği güvenlik kaygılarına karşılık verilmesi ve gerekli adımların atılmasını istiyor.

Rusya, Ukrayna ve Gürcistan’ın NATO’ya üye olmasına ve NATO güçlerinin sınırlarına kadar yaklaşmasına şiddetle karşı çıkıyor.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

AB Ve NATO’nun Türkiye’ye İhtiyacı Var

“Euobserver” haber sitesinde Koert Debeuf tarafından kaleme alınan bir analizde, AB ve NATO’nun kendi güvenliği için Türkiye’ye ihtiyacı olduğu yorumu yapıldı. Yazıda, AB ve Türkiye arasında stratejik ilişkilerin son yıllarda kötüleştiği hatırlatıldı.

Balkanlar, Suriye, Afganistan, Karadeniz bölgelerinin istikrarı ve göç konusunda AB ve NATO’nun Türkiye’ye mutlaka ihtiyacı olduğu ifade edilen analizde, “Avrupalıların, Türkiye’nin cumhurbaşkanından daha fazlası olduğunu kabul etmesi gerekiyor.” denildi.

Türkiye olmadan Suriye sorunu nasıl çözülecek?

Ankara’nın Suriyeli göçmenlere kapısını açıp en fazla göçmeni ağırlayan ülke olduğu kaydedilen analizde Türkiye’nin Suriye’nin içindeki göçmen kamplarına yine en fazla insani yardım yapan ülke olduğu hatırlatıldı.

AB ve ABD’nin hala Suriye ile ilgili barış sürecine taraf olamadığı, buna karşılık AB’nin ‘ortağı’ Türkiye’nin müzakere masasında olduğu kaydedilen yazıda, Suriye’den gelecek göçün ve bu ülkedeki katliamın durdurulması için AB’nin mutlaka Türkiye’ye ihtiyacı olduğu uyarısı yapıldı.

Batı Balkanlar ve Türkiye

AB’nin Batı Balkanlarda itibarının son yıllarda giderek azaldığı değerlendirmesi yapılan yazıda, Makedonya, Kosova, Arnavutluk ve Bosna-Hersek’te yaşanan son krizlere atıfta bulunuldu.

AB’nin Balkanlar‘daki genişleme sürecinin durmasıyla bu bölgedeki etkisinin azaldığı hatırlatılan yazıda, bununla birlikte tarihi ve kültürel bağları olan Türkiye’ye buradaki halkların daha fazla güvendiği ifade edildi.

Analizde, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Kosova’daki krizlerin aşılmasında AB’nin Türkiye’nin uzmanlığına daha fazla ihtiyacı olabileceği yorumu yapıldı.

Karadeniz bölgesindeki istikrara Türkiye’nin katkısı ne olur?

İngiltere’nin AB’den ayrılmasıyla Brüksel’in askeri kapasitesi ve stratejisinin azaldığı hatırlatılan yazıda, son dönemde Türkiye ve Fransa arasında Doğu Akdeniz, Libya ve Ermenistan konusunda yaşanan krizlere atıfta bulunuldu.

Yazıda bu görüş ayrılıklarının bir tarafa bırakılarak, Türkiye’nin Karadeniz’de bir ortak olarak görülmesi gerektiği yorumu yapılırken, Brüksel ve Ankara arasındaki stratejik iş birliğinin Rusya’nın genişlemesinin önündeki tek yol olduğu vurgulandı.

Yazıda, göç dalgasının güvenlik sorunu olmadığı, güvenlikten doğan bir sorun olduğunun anlaşılması gerektiğinin altı çizilerek, “Suriye’de savaş olmasıydı, IŞİD gücünü artırmasaydı, Esad rejimi halkını bombalamasıydı, 2015 yılındaki göç krizi yaşanmazdı” dendi.

Libya’dan örnek verilen yazıda, “Libya siyasi olarak 2013 yılında çökmeseydi, binlerce göçmenin Akdeniz’i aşarak Avrupa’ya geldiğini görmezdik” ifadelerine yer verildi.

“Suriye ve Libya’daki krizler önlenebilir, uçuşa yasak bölgeler binlerce insanı kurtarabilir, IŞİD’in Suriye’nin önemli bir bölümünü ele geçirmesiydi bu kaos ortamı olmazdı” denilen yazıda, bu hatalarla ilgili Batı ülkelerinin de kendilerini sorgulamasın zamanın geldiği yorumu yapıldı.

Son olarak Türkiye’nin Afganistan’da da önemli rol oynadığı, çatışma riski olan Irak’ın Türkiye’nin komşusu olduğu hatırlatılan yazının sonuç bölümünde, AB ve Türkiye için stratejik işbirliğinin geliştirilmesinden başka çözümün olmadığı uyarısı yapıldı.

(Kaynak: euronews)

Paylaşın