Tunç Soyer’den Cumhurbaşkanı Adaylığı Açıklaması

Cumhurbaşkanlığı tartışmalarına yönelik açıklamada bulunan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, “CHP içinden bir aday ismi önerilecekse, önceliğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na verilmesi uygun olur” dedi.

Cumhuriyet’ten Tuncay Mollaveisoğlu’na konuşan Soyer, cumhurbaşkanı adaylığı tartışmaları hakkında değerlendirmelerde bulundu.

“‘Cumhurbaşkanı adayı kim olmalı?’ sorusu ülkenin gündeminde… Muhalefet partileri ‘isim için erken’ diyor. Siz ne düşünüyorsunuz?” sorusuna Soyer, “Ülkemizin yeniden demokratik bir zemine oturması, hak ve özgürlükler adına evrensel standartların hâkim kılınması, yargı bağımsızlığının güvence altına alınması ve çarşı-pazarı yangın yerine çeviren ekonomik çöküşe son verilmesi açısından Millet İttifakı’nın attığı adımları son derece önemli buluyorum. Ama bugünün meselesi adayın kim olacağı değil, sistemin nasıl kurulacağıdır. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun birleştirici tavrı ve öncülüğüyle altı lideri aynı masada toplayan kararlılık, elbette ilerleyen süreçte aday isminin belirlenmesi noktasına da ulaşacaktır” dedi.

İBB Başkanı Soyer, şöyle devam etti:

“Bu aşamadan sonra özellikle bizler gibi makamı gereği daha fazla sorumluluk sahibi olması gereken kişilerin gönlümüzden geçen isimleri zikrederek liderleri de zor durumda bırakmaması daha doğru olur. Zaten Millet İttifakı’nın dışında kalan unsurlar bu konuyu neredeyse her gün gündeme getirip ekranlara taşıyor. Ben bu tuzağa düşülmemesi gerektiği inancındayım.”

Tunç Soyer, “Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adaylığına nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna şöyle yanıt verdi: Eğer CHP içinden bir aday ismi önerilecekse, önceliğin Genel Başkan Kılıçdaroğlu’na verilmesi uygun olur.

Paylaşın

CHP’li 11 Büyükşehir Belediye Başkanından Ortak Bildiri

Cumhuriyet Halk Partili (CHP) büyükşehir belediye başkanı, teftiş ve denetimlerle ilgili, “Yapılan bir kısım manipülasyonlar veya uydurma gündemler üzerinden yaklaşımlarla, uygunsuz teftişlere karşı olduğumuzu vurgulamak zorundayız” açıklamasını yaptı.

CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın çağrısıyla çevirmiçi toplandı. Telekonferans yöntemiyle düzenlenen toplantı; Ekrem İmamoğlu (İstanbul), Mansur Yavaş (Ankara), Tunç Soyer (İzmir), Muhittin Böcek (Antalya), Zeydan Karalar (Adana), Yılmaz Büyükerşen (Eskişehir), Özlem Çerçioğlu (Aydın), Osman Gürün (Muğla), Vahap Seçer (Mersin), Kadir Albayrak (Tekirdağ) ve Lütfi Savaş’ın (Hatay) katılımıyla yapıldı.

Yerel yönetimlere yönelik bazı vergi indirimlerine gidilmesi ve sübvansiyon desteği verilmesi yönünde taleplerin dile getirildiği bildiride, teftiş ve denetimlerle ilgili hiçbir rahatsızlık yaşanmadığının da altı çizilerek, “Belediyelerimiz ‘özelinde’ gösterilen bu ‘teftiş hassasiyetinin’, eski belediye yönetimleri hakkında yapılan şikayetlerde de gösterilmesini bekliyoruz ve bunu kamu adına talep ediyoruz” denildi.

Türkiye nüfusunun yüzde 50’ye yakınının yaşadığı kentleri yöneten 11 büyükşehir belediye başkanı, Türkiye’nin yaşadığı ekonomik krizin, yönetimsel yanlışlardan kaynaklandığı saptamasında bulundu.

Yaşanan ekonomik krizin, yurttaşın cebini yaktığı kadar, yönettikleri devlet kurumlarının bütçelerine de olumsuz yönde etki ettiğini vurgulayan başkanlar, yayımladıkları ortak bildiride şu noktalara dikkat çekti:

“Türkiye nüfusunun yarıya yakınını barındıran 11 kentin yöneticileri olarak, geçtiğimiz 2021 yılının Kasım ayında, bütçelerimizi belediye meclislerinde oylamaya sunduk. Meclisten onaylanarak geçen bütçelerimiz, döviz kurlarındaki aşırı dalgalanmalardan kaynaklı yaşanan ekonomik belirsizlik ortamında ‘geçersiz bütçeye’ dönüşmüştür. Bu, ‘belirsizlik ve ön görülemezlik’ ortamından, Büyükşehir Belediyelerimiz kadar, bütün yerel yönetimler ve hatta kamu kurumları ciddi anlamda olumsuz etkilenmektedir. Bu kapsamda hem belediyelerimizin hem de diğer kamu kurumlarının ‘yeni bütçe’ yapmaya ihtiyaç duydukları, önümüzde duran bir gerçektir.

Belediyelerimiz, vatandaşa sundukları hizmetleri aksatmama konusunda, çok ciddi mücadeleler vermektedir. Verilen hizmetlerin, devam eden ve devreye alınması planlanan projelerin sürdürülebilir hale dönüştürülmesi hususunda, hükümet yetkililerini Türkiye’deki bu ekonomik zorluklar sırasında, yerel yönetimleri desteklemeye davet ediyoruz. Mazot, elektrik, doğalgaz, un vesaire gibi maliyetlerin etkisiyle, tüm Türkiye’deki belediyeler, hizmetleri devam ettirme noktasında oldukça zorlanmaktadır. Kentlerimiz için hayati öneme sahip hizmetlerle ilgili ihaleler dahi yapılamayacak noktaya gelmiştir. Bu durum, ihalelere katılan firmaları da zora düşürmektedir.

Bu kapsamda, merkezi hükümetten beklentimiz ve talebimiz; yerel yönetimlere yönelik bazı vergi indirimlerine gidilmesi ve hayati öneme sahip konularda sübvansiyon desteği verilmesidir. Örneğin; toplu ulaşımda, KDV ve ÖTV istisnası getirilmelidir. Artan enerji maliyetlerini, özellikle raylı sistemler, elektrik ve su gibi giderlerini düşürecek bazı vergi indirimlerine gidilmelidir. Bu ve benzeri seçeneklerin düşünülmesi, Türkiye’deki bütün yerel yönetimler için önemli olacaktır. Bu sayede, ekonomik sıkıntılar altında ezilen vatandaşlarımızın da bir nebze olsun rahatlaması sağlanacaktır. Zira, devletin her kurumunun yapacağı hizmet ya da hizmetler, vatandaşlarımız içindir. Tüm kamu kurumlarımızın varlık nedeni, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına ve ülkemizi ziyaret eden turistlere hizmettir.

Sosyal belediyecilik vurgusu

Hiçbir belediyemiz, daha önce de ifade ettiğimiz gibi, hukuki sistemde, hukuki zeminde teftişten veya denetimden çekinmemektedir. Hiçbir belediyemiz, usulüne uygun her türlü teftiş ve denetime tabi olmaktan asla rahatsızlık duymaz. Ama yapılan bir kısım manipülasyonlar veya uydurma gündemler üzerinden yaklaşımlarla, uygunsuz teftişlere de karşı olduğumuzu vurgulamak zorundayız. Belediyelerimiz ‘özelinde’ gösterilen bu ‘teftiş hassasiyetinin’, eski belediye yönetimleri hakkında yapılan şikayetlerde de gösterilmesini bekliyoruz ve bunu kamu adına talep ediyoruz. Biz, 11 büyükşehrin yöneticileri, her zaman olduğu gibi, yaşanan bütün sıkıntılara, zorluklara ve engellemelere rağmen, bu kara kışta da vatandaşlarımızın yanında olacağız. Sosyal belediyecilik yapmaya, kararlılıkla, sonuna kadar devam edeceğiz.”

Paylaşın

Deniz Poyraz Davası 24 Ocak’a Ertelendi

Deniz Poyraz’ın öldürüldüğü HDP İzmir İl Başkanlığı’na saldırı davasında ilk duruşma görüldü. Sanık ve izleyiciler arasında yaşayan gerilimin ardından duruşma 24 Ocak’a erteledi. Böylece müdahillik talepleri ve sanığın savunmasının alınması da 24 Ocak’a kaldı. Karara tepki gösteren avukatlar, mahkeme heyetini tarafsız olmamakla suçladı.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl binasına 17 Haziran’da silahlı saldırı düzenleyen ve Deniz Poyraz’ı katleden Onur Gencer hakkında açılan davanın ilk duruşması İzmir Bayraklı Adliyesi 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde başladı. Sabah saat 10.00’da başlaması gereken duruşma katılımcı sayısının çok fazla olması nedeniyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi Konferans salonuna alındı.

Saldırgan güldü, salon gerildi

Saat 12.00 sıralarında başlayan duruşmada kimlik tespitleri saat 13.30’a kadar uzadı. Bu sırada saldırgan duruşma salonundan çıkarıldı. Gencer, Poyraz ailesinin önünden geçerken aileye dönerek güldü, bunun üzerine salonda gerilim yaşandı.

Salonda, “Siz katili yargılamaya değil şov yapmaya getirdiniz” denilerek tepki gösterildi ve uzun bir süre “Katiller halka hesap verecek” sloganları atıldı.

Kolluk hakkında suç duyurusu

Gerilimin ardından müdahil avukatlar, mahkeme başkanına “Bu karar sizin tarafınızdan verilmediyse ve kolluk kendi iradesiyle sanığı götürdüyse, kolluk hakkında suç duyurusunda bulunacağız. Şayet kararı siz verdiyseniz bu salona beyan edilmeliydi” dedi. Mahkeme başkanı da “Sanığın tuvalet ihtiyacı gereğiyle izin talep edildi ben de verdim” yanıtını verdi.

Beştaş: Kime meydan okuyor

Saldırgan Gencer, bir saat sonra yeniden duruşma salona getirildi. Gencer, salona girerken salondakilere dönerek dik bir şekilde yürümesi salonda yeniden salonda tepkilere neden oldu.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş, “Dimdik yürüyor, bize meydan okuyor. Milleekillerinin başı eğilerek gözaltına alınırken bir katil meydan bizlere salona meydan okuyor. Kime meydan okuyor, göğsünü gererek gözümüzün içine bakarak salona giriyor” dedi.

Aslan: Aileye bakarak gülüyor

Ardından Avukat Türkan Aslan mahkeme başkanına “Aileye bakarak gülümsüyor, tahrik etmeye çalışıyor. Katil olması sebebiyle aşağı bakacak. Sizin bu uyarıyı yapmanız gerekiyor” diye konuştu.

Mahkeme başkanı da bunun üzerine saldırgan Gencer’e “Tahrik edici hareketler yapma, aileye ve salondaki katılımcılara bakma” uyarısında bulundu.

Buldan: Minbiç’te eğitim alan bir katil

Daha sonra Gencer’in kimlik tespitine geçildi, mahkeme başkanı “lise eğitimi” aldı dediği sırada HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, “Eğitimini Minbiç’te aldı, Minbiç’te eğitim alan bir katildir. Bu kadar sakin soru soramazsın, katile katil gibi davranın. Bu adam IŞİD’den eğitim aldı” diyerek tepki gösterdi.

Salonda silahlı kişiler var

Bu sırada salonda yer alan bir kısım avukat, izleyiciler arasında polis kıyafetli ve silahlı üç kişinin bulunduğunu salondan çıkarılmaları ve tutanak tutulmasını talep ettiler.

Polis kıyafetli kişiler salondan kaçarak çıkarken, salon yeniden karıştı. Avukatlar, kaçan kişilerin geri getirilmesi ve kimliklerine bakılarak tutağa geçirilmesini istediler. Polisler, haklarında tutanak tutulduktan sonra salondan çıkarıldılar.

Dava Avukatı Türkan Aslan, jandarmanın da uzun namlulu silahlarla salonda bulunduğunu ve bunun tutanağa geçilmesini istedi. Mahkeme heyeti, durumu tutanağa aldı.

Daha sonra avukat Aslan iddianamenin okunmasını ve iddianameye ilişkin değerlendirme yapmak istediklerini talep etti. İddianamenin okunması talebi mahkeme heyeti tarafından reddedildi.

“Bahçelievler saldırısı selamlamaydı”

Ardından Aslan, iddianamedeki eksikliklere ilişkin değerlendirmesine geçti. Aslan, dün (28 Aralık) HDP Bahçelievle İl Örgütüne yapılan saldırı giriişimi hatırlattı ve bunun davadan bir gün önce yapılmasının tesadüf olmadığını “Onur Gencer’i selamlamak” olduğunu söyledi.

Bahçelievler saldırısı ile birlikte ele alındığında İzmir Katliamının “örgütlü ve planlı” olduğunun çok daha net anlaşılacağını söyleyen Aslan, “Bugün sanık sandalyesinde Onur Gencer tek başına oturuyorsa bu saldırının ve cinayetin arka planının aydınlatılması konusundaki siyasi iradenin eksiliğinden ve aynı zamanda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının ve ona bağlı kolluğun maddi gerçekliği tüm detayları ile ortaya çıkarılması konusundaki irade eksikliğinden kaynaklanmaktadır” dedi.

“Deliller titizlikle toplanmadı”

İddianamenin özensiz ve tek bir fail üzerine hazırlandığını vurgulayan Aslan, şöyle devam etti: “Bu irade eksiliği delillerin gereken özen, titizlilik ve hassasiyetle toplanmamasına ve delillerin karartılmasına neden olmuştur. Savcılığın elindeki yasal imkan ve olanaklar saldırının arka planın ortaya çıkarılması için kullanılmamıştır. Aksine, maddi gerçekliğin tüm yönleriyle açığa çıkarılmasını manipüle etmek üzere kullanılmıştır.

Soruşturma kapsamında fiili olarak savcılık adına delilleri toplayan, muhafaza eden, ifadeleri alan, delil analizleri yapan, delilleri yorumlayan, kendisine göre delilleri ayıklayan birim olan İzmir Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi’nin bu saldırı kapsamında mağdur tarafın HDP olması nedeniyle ne kadar tarafsız ve bağımsız hareket ettiği büyük bir tartışma konusudur.

“İsmin ne abicim diyerek karşıladılar”

Kolluğun sanığın çanta ile yukarı çıktığını bilmeleri nedeniyle olsa gerek sanıkla ilk karşılaştıklarında kolluğun hemen ‘çanta nerede’ diye sorması, sanık aşağı indiğinde ‘ismin ne abiciğim’ diyerek sanığı karşılamaları, olay yeri incelemesinin özensiz yapılması nedeniyle delillerin bütünlüklü olarak toplanmaması, telsiz konuşmalarına göre sanığın iş merkezi içinde olay sonrası katlar arasında dolaştığı bilinmesine rağmen iş merkezinde gerekli önlemler ve tedbirler alınarak delil toplama işleminin yapılmaması, kolluğun ifade alım aşamasında sanığı soruları ile yönlendirme çabası, sanık ile bağlantılı olabilecek kişi yada siyasi grupların ortaya çıkarılması konusunda soru sormaktan imtina etmesi, deliller toplanmadan yakalama, gözaltına alma işleminden yaklaşık 20 saat gibi kısa bir sürede gözaltı süresinin sonlandırılması gibi işlemler bir bütün olarak değerlendirildiğinde kolluğun bağımsız ve tarafsızlığını dosyada koruyarak soruşturmayı etkin yürüttükleri söylenemez.”

“Savcılık katilin kimliğini örtüyor”

Aslan’ın ardından konuşan Avukat İmdat Ataş ise, iddianameye ilişkin değerlenmesinde şunları söyledi: “Karşımızdaki kişi tasarlayarak ve yurtdışında eğitimini alarak bir katliam gerçekleştirdi. Bu saldırgan eylemi tek başına gerçekletirmedi, kontrgerilla faaliyeti olarak gerçekleştirdi. Savcılık bu kapsamda soruşturma yürütmeliydi. Elimizde yeterli veri var. Örgütlü faaliyeti sadece biz söylemiyoruz.

Sanık tek başına hareket ettiğini söyleyebilir ama ifade tutanağı incelendiğinde aksi olduğu fark edilecektir. Katilin aslında kim olduğunun savcılık tarafından adeta üstünü örtmüştür. Bu ilişkiler ağı ve çete yapılmasının ortaya çıkarılmasını talep ediyoruz. Türkiye’de politik olmayan bir cinayet işlense sanık en az 24 saat gözaltında tutulur.

Oysa sanık 20 saat tutulmuş, Savcı tek başına bir süreç yürütmüştür. Bu sebeple yürütülen soruşturma eksik bir soruşturmadır” diye konuştu. Daha sonra tekrar devam eden Türkan Aslan Ağaç, soruşturmanın eksik yürütüldüğünü belirterek bu süreci tamamlamak istediklerini ifade etti.

“SADAT ilişkisi araştırılmadı”

Ataş, savcılığı “örgütlü suçlar yönünde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verdiğini ancak yargılama sürecinde suçun örgütlü suçlar kapsamında tamamlanabileceğini” vurguladı ve ekledi: “Sanığın SADAT ile ilişkilerinin araştırılmadı delil toplama aşaması yüzeysel yürütüldü.

Sadece FETÖ/PDY ile sınırlı tutulmuştur. Bu dahi soruşturma makamının, siyasi cinayetin tüm yönleriyle ortaya çıkarılması konusundaki irade eksiliğini göstermesi açısından oldukça çarpıcıdır. Sanığın, örneğin terörist cihatçı selefi gruplar ile ilişkilenme olasılığı hiç düşünülmemiştir.

“Örgütlerle ilişkisini savcılık yok saydı”

“Sanığın kendisini hareketleriyle, fotoğraflarıyla, el işaretleriyle ifade ettiği siyasi hareketin geçmiş pratikleri de dikkate alındığında organize suç örgütleri ile ilişkili olabileceği gerçekliği savcılık tarafından tamamen yok sayılarak hiçbir araştırma yapılmadı.

“Bu kişilerin en azından sosyal medya hesapları incelendiğinde ezici bir çoğunluğun aynı siyasal zeminden beslendiği ve örgütlendiği görülecektir. Yine bu kişilerin sosyal medya hesapları incelendiğinde ortak noktalarının Kürtlere ve HDP’ye karşı olan nefret söylemlerinde birleştiklerini görüyoruz.”

Ataç, katilin üzerinde çıkan çantanın tutanak altına alınmadığını ve çantada ne olduğu henüz bilmediklerini, savcılığın ve kolluğun sanığı ruh hastası olarak gösterecek sorularla yönlendirdiğini dile getirdi. Ataç, “Kolluk da savcılık da bu suçun ortağıdır” dedi.

Duruşma salonunda kavga

Duruşmaya ara verilirken saldırgan Onur Gencer, Deniz Poyraz’ın kardeşine küfretti ve Jandarmaların arasından sıyrılarak ailenin üstüne yürüdü. Ardından salondakiler Gencer’e saldırdı, mahkeme salonunda kavga çıktı. Avukatlar, “asker katilin başını okşuyor. 20 askerin arasından nasıl kurtulup aileye saldırıyor” diye tepki gösterdi.

Duruşma 24 Ocak’a erteledi

Duruşma 20 dakika verilen aranın ardından yeniden başladı. Mahkeme heyeti duruşmayı bitirmek istedi. Diyarbakır Baro Başkanı Nahit Eren, duruşmanın usule aykırı bir şekilde devam ettiğini söyledi. Savunmadan görüş alınmadan, davanın ertelenemeyeceğini belirtti.

Mahkeme başkanı savcının ara mütaalasını almadan Gencer’in tutukluğuna devamına karar vererek duruşmayı ertelemek istedi. Avukatların itirazı üzerine “Mahkeme salonda saldırı oluyor” dedi. Dava avukatları “siz kimi koruyorsunuz” diyerek mahkeme başkanına tepki gösterdi.

Mahkeme başkanı duruşmayı ilk önce 4 Ocak’a erteledi, avukatların itirazı üzerine duruşma 24 Ocak’a alındı.

“Örgütlü gücün olduğu siyasi bir cinayet”

Duruşma sonunda avukatlar adliye önünde açıklama yaptı. İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, “Bu cinayet arkasında büyük bir örgütün olduğu siyasi bir cinayettir” dedi.

Meral Danış Beştaş ise; “Apar topar davanın kapatılmak istenmesi hazırlanan iddianamede bize saldırganın arkasındaki gücü gösteriyor. Ama biz cinayetin arkasındaki karanlık ellerin ortaya çıkması için mücadele edeceğiz” diye konuştu.

(Kaynak: bianet)

Paylaşın

CHP’li 11 Başkandan Deklarasyon: Belediyelerimiz Üzerinden Sürekli Kirli Siyaset Üretiliyor

Ankara’da bir araya gelen CHP’li 11 büyükşehir belediye başkanı, görüşmenin ardından bir deklarasyon yayımladı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanı Ekrem İmamoğlu’na destek veren belediye başkanları CHP’li belediyeler üzerinden kirli siyaset üretilmeye çalışıldığını söyledi.

Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın okuduğu deklarasyonda ekonomi, tarım, turizm, iklim değişikliği gibi konular ele alınırken İçişleri Bakanlığı’nın İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne başlattığı ‘özel terör teftişi’ de gündemdeydi.

Deklarasyonu okuyan Mansur Yavaş kurdaki ani yükseliş ve büyük değişimlerle ekonomik koşulların önümüzdeki sene için mali yükü arttığını söyledi. Kaynaklarının büyük kısmınının Cumhur İttifakı belediyelerine gittiğini belirten Yavaş bunun adaletsiz olduğuna vurgu yaptı. Yavaş şöyle konuştu:

“Bizler örnek belediyecilik uygulamalarımızı sürdürürken hükümet tarafından dile getirilen ‘Bütün belediyelere eşit mesafedeyiz’ söylemlerinin gerçeği yansıtmadığı ortadadır. Türkiye Belediyeler Birliği’nin gelirinin yarısından fazlasını Millet İttifakı belediyeleri sağlarken, kaynaklarının büyük kısmını Cumhur İttifakı belediyelerine ve diğer kamu kurumlarına aktarması adaletsiz bir vakıadır.

Birçok belediyemiz kamu bankalarından ve İller Bankası’ndan kredi alabilmek bir yana, teminat mektubu dahi alamamaktadır. Gelir kalemlerinin büyük bir kısmını belediyelerimizin oluşturmasına rağmen, bütçesi valilikler tarafından yönetilen Kalkınma Ajanslarının gider kalemlerinden kurumlarımız etkin olarak faydalanamamaktadır. Birçok kredi onayı ise uzun süredir Cumhurbaşkanlığı makamının onayını beklemektedir. ‘Eşit mesafe’ değil, sadece ‘mesafe’ ile sürecin yürütüldüğü ve mesafenin Millet İttifakı belediyeleri olmamız sebebiyle gittikçe açıldığı yadsınamaz bir gerçektir.

“Bizlere devlet olanaklarıyla zorluk çıkartılıyor”

İki buçuk yıl boyunca belediyelerimizin yaptığı ve büyük takdir toplayan çalışmaların bir kesime rahatsızlık verdiğini görmekteyiz. Bu durumu anlayışla karşılıyoruz. Kabul etmediğimiz durum ise hukukun dışına çıkılarak, baskı ortamının oluşturulması, haksız ve mesnetsiz ithamlarla kurumlarımızın zan altında bırakılması ve devlet kurumu olan belediyelerimiz üzerinden sürekli olarak kirli siyaset üretilmesidir.

Gelinen noktada, vatandaşlarımızı ayırt etmeden hizmet eden belediyelerimize ayrımcılık yapıldığı, millet iradesi ile seçilen bizlere devlet olanaklarıyla zorluk çıkarıldığı, demokrasi ve hukuk kurallarıyla işlemesi gereken bir düzenden baskı ve engel düzenine geçiş yapıldığı açıktır.

İstanbul Büyükşehir Belediyemize yapılan haksızlığın, tüm belediyelerimize yapıldığını düşünüyor ve bu haksızlığı reddediyoruz. Bir belediyemiz için uygulanması düşünülen hukuksuzluk, karşısında tüm belediyelerimizi ve milletimizi bulacaktır.

Millet İttifakı Belediye Başkanları olarak bundan sonraki süreçte de haksızlığa, hukuksuzluğa, baskılara ve ithamlara karşı tek yürek olacağımızın bir kez daha altını çiziyoruz. Bu güçlü irade baskılardan bırakın yılmayı, aksine her zorlukta daha da güçlenecek ve vatandaşlarımıza daha çok hizmet etme azmimizi perçinleyecektir.”

Deklarasyon, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Gürün, Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, Tekirdağ Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Albayrak ve Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfi Savaş’ın imzasını taşıyor.

Paylaşın

Çeşme açıklarında 3.5 büyüklüğünde deprem

İzmir’in Çeşme ilçesi açıklarında 3.5 büyüklüğünde deprem meydana geldiğini duyuran Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı (AFAD), Muğla’nın Marmaris ilçesi açıklarında 4,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini bildirdi.

Haber Kaos / AFAD, İzmir’in Çeşme ilçesinin açıklarında deprem olduğunu duyurdu. Saat 19:15’te meydana gelen depremin derinliğinin 7.85 kilometre olduğu aktaran AFAD, depremin büyüklüğünü ise 3.5 olarak açıkladı.

AFAD, daha sonra yaptığı açıklamada ise Akdeniz’de Muğla’nın Marmaris ilçesi açıklarında saat 01.50’de 4,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldiğini duyurdu. AFAD’dan konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi: Akdeniz’de Muğla’nın Marmaris ilçesi açıklarında saat 01.50’de 4,6 büyüklüğünde bir deprem meydana geldi.

Paylaşın

‘İzmir Şambalisi’ Tarifi Hazırlanışı

İzmir Şambalisi; irmik (buğday irmiği), şeker (toz şeker), süt veya yoğurt, nişasta ve kabartma tozu ile tekniğine uygun olarak hazırlanan hamurun tepside pişirilmesi ve piştikten sonra üzerine şerbet dökülmesiyle elde edilen bir tatlı çeşididir.

Fırına verilmeden önce tatlı hamurunun üstü badem veya fıstıkla süslenebilmektedir. İzmir Şambalisi üretildikten sonra tepsisinde ve uygun koşullarda muhafaza edilmesi şartıyla yaklaşık 15 – 20°C sıcaklıkta yaklaşık 1 hafta süre saklanabilir.

Hamur: Hamuru meydana getiren bileşenler; irmik (buğday irmiği), şeker (toz şeker), süt veya yoğurt, nişasta ve kabartma tozudur.

Şerbet: Şerbeti oluşturan bileşenler: su, şeker, limon/limon tuzu ve vanilyadır. Limon/limon tuzu ve vanilya, şerbete gerekli aromayı verecek oranda kullanır. Bu oran şerbet miktarının %5’inden fazla olmamalıdır. Şerbeti hazırlamak için gerekli olan su ve şeker kaynatılır. Kaynamaya başladıktan sonra 10 dakika süre kaynama sıcaklığında tutulur, içine limon ya da limon tuzu ve vanilya ilave edilip en fazla beş dakika süreyle kaynatılır ve soğumaya bırakılır.

İrmik, şeker, nişasta ve kabartma tozu iyice karıştırılır ve sonra bu karışımın üzerine süt veya yoğurt eklenerek homojen bir hamur elde edilene kadar yoğurulur.

Hazırlanan hamur, tepsiye alınarak ürün kalınlığı 2,5 – 3,5 cm olacak şekilde üzerine elle bastırılıp tüm tepsiye yayılır. Burada önemli olan hamurun eşit kalınlıkta olacak şekilde tepsiye yayılmasıdır.

Badem veya fıstıklar (her bir dilimi üzerinde en az bir fıstık ve badem olacak şekilde) eşit aralıklarla, hafifçe bastırarak hamurun üzerine dizilir. Önceden ısıtılmış fırında 180°C sıcaklıkta 40 – 45 dakika pişirildikten sonra tepsisinde dikdörtgen formda dilimlenerek 15 dakika daha pişirme işlemi uygulanır.

Pişirme işlemi tamamlandıktan sonra, önceden hazırlanıp soğutulmuş şerbet, tepsisine dökülür, tepsi tabanından 0.5-0.6 cm yüksekliğe kadar şerbet ile kaplanır. Ürün soğumaya bırakılır.

 

Paylaşın

‘İzmir Boyozu’ Tarifi Hazırlanışı

İzmir Boyozu, tarih boyunca çeşitli kültürlerin etkileşim halinde olduğu İzmir ilinde Osmanlı döneminden beri üretilen ve günümüze ulaşan bir hamur işi türüdür. Evlerde yapılan İzmir Boyozu’nun 500 yıllık bir geçmişi bulunmaktadır. 

İzmir Boyozu, buğday unu, su ve tuz ile hazırlanan hamura yuvarlak göbekli şekli verildikten sonra pişirilmesi ile elde edilmektedir. Ürün, pişmemiş veya yanık görünümünde olmayan hafif karamelize renktedir.

Ürünün yapısında dağılma, kırılma gibi kusurlar meydana gelmemektedir. Şekli yuvarlaktır ve her ürün benzer ebatlarda üretilmektedir. Çapı 7-9 cm, kalınlığı ise 2,5-3,5 cm aralığındadır. Yanık, yabancı tat veya koku bulunmamaktadır. Ağızda kolay dağılır, ne çok sert ne de çok yumuşak bir yapıdadır.

Tarifi, Hazırlanışı:

Un, su ve tuz yoğrularak hamur haline getirildikten sonra, hamur yaklaşık 10-15 dakika oda sıcaklığında (yaklaşık 20-25 ºC) üzeri temiz ve hafif nemli bir bez ile örtülerek dinlendirilir. Dinlenen hamur 250-350 gramlık parçalara kesilerek “beze” olarak tabir edilen küre şekli verilir.

Daha sonra bezeler bağlantı kısımları üst üste gelecek şekilde tezgah üzerinde el veya parmakla hafifçe bastırılarak açılır/yayılır. Bu hamurların birinin üzerine pasta-börek sanayiinde kullanılan pastacılık yağı konur. Bu yağ çok yumuşak, akışkan bir yapıda veya çok sert katı bir yapıda olmamalıdır. Yağlanmış hamurun üstüne yağsız hamur kapatılır ve kenarları eşit şekilde birleştirilerek birbirleriyle bütünleşmesi sağlanır.

Bu işlem için kullanılacak yağ miktarı iki parça hamurun toplam ağırlık miktarına göre hesaplanır. Bu yağ oranı %8-10 aralığındadır. Hazırlanan hamurların üst ve alt kısımlarına az miktarda ayçiçek yağı sürülür. Yaklaşık 10-15 dakika oda sıcaklığında üzeri temiz ve hafif nemli bir bez ile örtülerek dinlendirilir. Dinlenen hamur tezgah üzerinde önce merdane ile kenarları ve iç kısmı eşit derecede bastırılarak genişletilir.

Bu işlemde dikkat edilmesi gereken husus hamurun kenarları ile iç kısmının hemen hemen aynı kalınlıkta olmasıdır. Daha sonra hamur el ile havada döndürerek daire şeklinde olacak biçimde açılmalı ve ince bir hale gelene kadar bu işleme devam edilmelidir. Hamur inceliğe ulaşınca yaklaşık yarısı tezgahın üzerinde olacak şekilde tezgaha serilir. Üzerine az miktarda ayçiçek yağı serpilir. Tezgahın kenarından aşağı sarkan hamur kısmı tezgah üzerindeki diğer hamurun üzerine katlanır.

Tezgah üzerindeki hamur sırasıyla sağ ve sol uçlarından tutularak hamurun orta kısmına doğru katlanır. Sırasıyla iki taraf için yapılan bu işlemden sonra hamurun tezgahın karşı tarafındaki kısmı ortasına doğru katlanır ve bu işlem bir kez daha tekrar edildikten sonra katlanmış hamur hafifçe bastırılır ve yukarıdan aşağıya doğru el ile yuvarlayarak uzun silindir haline getirilir. Elde edilen silindir şeklindeki hamur oda sıcaklığında üzeri temiz ve hafif nemli bezle örtülerek yaklaşık 10-15 dakika dinlendirilir.

Uzun silindir şeklindeki hamur el ile koparılıp kopan orta kısımlarından hamurun merkez kısmına doğru bastırılarak “göbek” olarak tabir edilen kısım meydana getirilir. Pişme tavasına yerleştirilir ve hamurun yuvarlak şekli alması için üzerine el ile hafifçe bastırılır ve oda sıcaklığında yaklaşık 10-15 dakika dinlendirilir.

Hazırlanan hamurları fırında pişirmeden önce üzerlerine az miktarda ayçiçeği yapı serpilir ve fırında yaklaşık 180-200 °C de yaklaşık 15-25 dakika üstü hafif karamelize renge ulaşana kadar pişirilir. Fırından çıkarılan ürün soğuyuncaya kadar oda sıcaklığında bekletilerek servise hazır hale gelir.

Üretildikten sonra hemen tüketilmesi tavsiye edilmektedir. Hemen tüketilmeyecekse tepsisinde oda sıcaklığında kapalı bir ortamda üstü temiz bir bezle örtülerek 1-1,5 gün muhafaza edilebilir. Bu şekilde saklanan ürün hafifçe ısıtılarak servise sunulabilir.

Su oranı, kullanılacak un miktarının %55-60’ı kadardır. Tuz oranı ise, kullanılacak un miktarının % 3,5- 4’ü kadardır.

Paylaşın

‘İzmir Kumrusu’ Tarifi Hazırlanışı

Yaklaşık 150 yıldır İzmir’de üretilen ve İzmirliler tarafından hemen hemen her gün tüketilen kumru önceleri soğuk olarak tüketilirken, 1940’lardan sonra sandviç gibi arasına sucuk, salam ve peynir konularak sıcak olarak da tüketilmeye başlanmıştır.

İzmir’de “gevrek” olarak bilinen simit ile peynirin uyumundan yola çıkan fırıncı esnafının yeni bir ürün olarak oluşturduğu tamamen İzmir’e özgü bir tat olan İzmir Kumrusu’nun simidinin şekli alışılagelen yuvarlak ve ortası delik simit şeklinden farklı ve kumru görünümündedir.

Yapıldığı ilk dönemlerde kumru ekmeğinin içerisine sadece peynir, domates ve yeşilbiberin sıkıştırıldığı, ancak günümüzde “Çeşme Kumrusu” olarak da bilinen ve farklılaşan sucuk, salam ve eritilmiş peynir ilavesiyle ve tost makinesinde ısıtılmasıyla malzemesi daha bol ve doyurucu çeşitleri de mevcuttur.

İzmir Kumrusu günümüzde daha çok öğleden sonra, öğle yemeğine yetişemeyenlerin yediği ya da akşamüstü çaylarının atıştırmalığı, içinde görünen tulum peyniri, domatesi ve yeşilbiberi ile iştah açıcı bir lezzettir.

İzmir Kumrusunun ayırt edici özelliği, yapımında kullanılan İzmir Kumru Ekmeğinin İzmirli fırıncı ustaları tarafından uzun yıllardır süregelen yöntemlerle pek çok aşama içeren imal usulü kullanılarak üretilmesinden ve ürünün geçmişten gelen ünü ve bilinirliği ile İzmir ili ile özdeşleşmiş olmasından kaynaklanmaktadır.

İzmir Kumrusu; İzmir Kumru Ekmeğinin içerisine, eğer ürün soğuk servis edilecekse peynir, domates ve yeşilbiber eğer sıcak servis edilecekse sucuk, salam ve eritilmiş peynir koyulması suretiyle imal edilmektedir. İzmir Kumru Ekmeği ise; buğday unu, su ve tercihe göre nohut mayası ile hamurun hazırlanması, fermantasyona bırakılması ve şekillendirilerek pişirilmesi ile yapılmaktadır.

Şekil verilen hamurların üst kısmı ve alt kısmı susam, üzüm veya incir pekmezi ile hazırlanan karışım ile kaplanır. Susam serpilmesi zorunlu değildir. 30-35 °C sıcaklıkta, % 70-80 bağıl nemdeki koşullarda yeterince kabarma meydana gelene kadar fermantasyona bırakılır. Nohut mayalı kumru ekmeğinin üretiminde yaş maya kullanılmadığı için son fermantasyon süresi uzun olacaktır. 1.5-2 saatlik son fermantasyon aşamasından sonra hamurlar tepsiye aralıklı olarak yerleştirilir ve mayalanma sürecinin tamamlanması için 10-15 dakika daha bekletilir. Bu mayalanma sürecine “tepsi mayası” denir. Hamurların üzerine bıçakla hafif derinlikte, verev çizikler atılır. Yaklaşık 280°C sıcaklıktaki fırına atılır, buhar verilir ve fırın sıcaklığı yaklaşık 250°C’ye düşürülerek 18-25 dakika pişirilir. Pişirme işleminin ardından fırından çıkarılan İzmir Kumru Ekmeği 20-25°C’lik koşullarda bekletilerek soğutulur ve İzmir Kumrusu yapımında kullanılmak için hazır hale gelir. İzmir Kumru Ekmeği, yanık ve/veya pişmemiş nitelik ve görünümde olmamalıdır.

Ekmeğin kabuk kısmı çok kalın ve sert olmamalıdır. Ekmeğin dış doku özellikleri ne çok sert ne de çok yumuşak yapıda olmalıdır.

Kumru ekmeği üretiminde odun ateşinde pişirme tavsiye edilmektedir. İzmir Kumru Ekmeği üretilip soğutulduktan hemen sonra tüketilebildiği gibi yaklaşık 1 gün sonra da tüketilebilir. Eğer hemen tüketilmeyecekse kapalı bir ortamda ve hijyenik koşullarda 1 gün muhafaza edilebilir.

İzmir Kumrusu sıcak servis edilen ve soğuk servis edilen olmak üzere ikiye ayrılmaktadır:

  • Sıcak servis edilen İzmir Kumrusu: İzmir Kumru ekmeği iki parçaya bölünmeden ortadan ikiye kesilerek kömür ateşine konulur. Kömür ateşinde yaklaşık 5 dakika süreyle pişirilmiş ve iç yüzeylerine margarin sürülmüş İzmir Kumru ekmeğinin içerisine yine kömürde pişirilmiş 25-30 gram sucuk, 20-25 gram salam, 25-30 gram eski kaşar peyniri ya da kızartılarak ilave edilen taze kaşar peyniri ile 2 dilim (40-50 gram) domates ilave edilir ve servis edilir. İzmir Kumrusu müşterinin isteğine göre sosis ilave edilip çeşitlendirilerek de servis edilebilir.
  • Soğuk Servis Edilen İzmir Kumrusu: İzmir Kumru ekmeği iki parçaya bölünmeden ortadan ikiye kesilir. İçerisine İzmir veya Bergama Tulum Peyniri, 2-3 dilim domates ve yarım veya 1 tam yeşilbiber ilave edilir ve servise sunulur.
Paylaşın

‘İzmir Lokması’ Tarifi Hazırlanışı

İzmir’in en çok sevilen lezzetlerinden İzmir Lokması (Saray Lokması), sünnet, düğün, mevlit, kandil gibi önemli günlerin vazgeçilmez lezzetidir.

İzmir Lokması; un (buğday unu), su, tuz, maya ve şeker (toz şeker) ile tekniğine uygun olarak hazırlanan hamurun fermantasyonundan sonra şekil verilip kızgın (bitkisel rafine) yağda kızartılarak şerbette bekletilmesi ile elde edilen bir üründür.

İzmir Lokması, ortası delikli yuvarlak şekliyle farklı şehirlerde üretilen lokmalardan ayrılmaktadır.

Hamurun Hazırlanması:

Hamur Bileşenleri: Hamuru meydana getiren bileşenler; un (buğday unu), su, tuz, maya ve şekerdir (toz şeker). Hamurun temel bileşeni undur.

Un, su, tuz, maya ve şekerden oluşan karışım homojen bir hamur elde edilene kadar 10–12 dakika yoğurulur. Yoğurma işleminden sonra 28 – 32°C sıcaklıkta 1–1,5 saat fermantasyona bırakılır. Fermantasyon süresi ortam sıcaklığına ve kullanılan maya miktarına bağlı olarak değişebilmektedir.

Hamura Şekil Verme İşlemi: Fermantasyon sonunda hamurlara el ile veya otomatik makine ile yuvarlak ortası delikli bir şekil verilir.

Şerbetin Hazırlanması:

Şerbet Bileşenleri: Şerbeti oluşturan bileşenler; su, şeker ve limon suyudur. Limon suyu şerbete gerekli aromayı verecek oranda kullanır. Şerbeti hazırlamak için gerekli olan su ve şeker 5 dakika kaynatılır. Şerbete, şerbet miktarının % 5’ ini geçmeyecek miktarda limon suyu eklenir ve karıştırılır.

Yağ: Lokma kızartması işleminde rafine ayçiçeği yağı kullanılmalı ve yağın sıcaklığının 160 – 180°C arasında olmalıdır.

Yağda Kızartma İşlemi: 160 – 180°C sıcaklıktaki rafine ayçiçeği yağının içine şekli verilen lokmalar atılarak kızartılır.

Şerbette Bekletme İşlemi: Yağdan alınan hamurlar lokma şerbetinde en fazla 5 dakika süreyle bekletilir. Belirtilen süreçlere uygun olarak hazırlanan İzmir Lokması servis yapılır.

İzmir Lokması günlük üretilip tüketilen bir üründür. Servise hazır hale gelen ürün, en fazla 24 saat, oda sıcaklığında (20 – 25°C) ve uygun koşullarda bekletilebilir. Bir günden fazla bekletilen ürünlerde İzmir Lokmasının bilinen gevrekliği kaybolur.

Paylaşın

İzmir: İsmet İnönü Müzesi

İsmet İnönü Müzesi; İzmir’in Konak İlçesi, Sarıhafız (Türkyılmaz) Mahallesi, Mekke Yokuşu üzerinde yer alır.

Müze Evi, İsmet İnönü’nün 24 Eylül 1884’de doğduğu evdir. 1999 yılında ziyarete açılan evde İnönü’ye ait eşya ve giysiler sergilenmekte ve ziyaretçilere İnönü belgesel filmi gösterilmektedir.

Paylaşın