Türkiye Yaşlanıyor: Yaşlı Nüfus Oranı Dünya Ortalamasını Geçti

Türkiye’de yaşlı nüfusun son beş yılda yüzde 24 arttığını ifade eden CHP İzmir Milletvekili Özcan Purçu, 2021 yılı itibari ile Türkiye yaşlı nüfus oranının dünya ortalamasını geçtiğini söyledi.

CHP’li Purçu, “Ağır hayat koşulları ve yaşlılara uygun olmayan şehirlerden dolayı yaşlılar evlerinden çıkamıyorlar. Bu yüzden hem aktif bir hayattan uzak kalıyorlar hem de psikolojik sorunlar yaşıyorlar” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İzmir Milletvekili Özcan Purçu, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) verdiği araştırma önerisi ile Türkiye’de 65 yaş sınırının kritik sınır olarak kabul edildiğini belirterek, 65 yaşından sonra kişilerde psikolojik ve fiziksel gerilemelerin meydana geldiğini söyledi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) istatistiklerine bakıldığında Türkiye’de yaşlı nüfusun son beş yılda yüzde 24 arttığını ifade eden Purçu, 2021 yılı itibari ile Türkiye yaşlı nüfus oranının dünya ortalamasını geçtiğini söyledi.

Purçu konuya ilişkin şu değerlendirmelerde bulundu:

  • TÜİK rakamlarında açıklandığı üzere; Türkiye’de 65 yaş üstü nüfus, 2016’dan 2021’e 1,5 milyon kişi artarak 8 milyonu aşmıştır.
  • 65 yaş üstü nüfusun yaklaşık yüzde 65’ini 65-74 yaş grubu, yüzde 27’sini 75-84 yaş grubu ve yüzde 8’ini 85 ve daha üzeri yaş grubu oluşturmaktadır.
  • Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık, ‘2030’da Türkiye’de yaşlı nüfus oranının yüzde 12,9’a çıkacağı öngörülüyor’ diyerek Türkiye’de yaşlanma gerçeğini kabul etmiştir.

2022 Eylül itibari ile açlık sınırının 7 bin 500 TL, yoksulluk sınırının ise 23 bin 600 TL olduğunu ifade eden Özcan Purçu, buna karşılık yaşlı nüfusunun büyük bir kesiminin 3 bin 500 TL gibi asgari ücretin altında bir maaş aldığını, temmuz ayında yapılan 1684 TL zammın ise yüzde 130’luk enflasyon karşısında eridiğini söyledi.

Purçu, bu koşullarda yaşlılara neredeyse “Ne halin varsa gör” dendiğini belirtti.

Yaşlıların barınma sorunu

Barınma sorunu yaşayan yaşlılara da değinen Purçu, şöyle dedi:

“Barınma sorunları ya da hayat sorunları nedeni ile huzurevine yerleşmek isteyen yaşlılar ise ne kamuya ne özele yerleşebiliyor.

“Kamu huzurevlerinin yetersiz kapasitesi ve çok uzun bekletme sürelerinden dolayı yaşlılar yerleşemiyorlar. Halihazırda 452 huzurevinde kalan 14 bin 535 yaşlı var. Buralara yerleşmek isteyenlerin aylarca, hatta yıllarca sıra bekledikleri bilinmektedir.

“Özel huzurevleri ise Bakanlık kararı ile taban ve tavan fiyat uygulamasına sahipler. Taban fiyat 1390 TL, tavan fiyat ise 12 bin TL olarak belirlenmiş durumda. Dar gelirli yaşlılar bu fiyatlandırmasında ötesinde her ay depozito ödemekteler ve ayrıldıklarında da depozitolarını alamıyorlar. Gerek özel gerek kamu huzurevlerinde ise yaşlıların zaman zaman kötü muameleye maruz kaldıkları bilinmektedir. ”

Yaşlıların hayatı eve sığmıyor

Son olarak “Ağır hayat koşulları ve yaşlılara uygun olmayan şehirlerden dolayı yaşlılar evlerinden çıkamıyorlar. Bu yüzden hem aktif bir hayattan uzak kalıyorlar hem de psikolojik sorunlar yaşıyorlar,” diyen Purçu, yaşlıların mağduriyetlerine karşı TBMM’de bir komisyonun kurulmasını teklif etti.

Paylaşın

Hazine Ve Maliye Bakanı Nebati, 10 Ayda Neler Dedi?

CHP Milletvekili Kılıç, ”Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.” sözleriyle uzun süre gündemde kalan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati’nin 10 ayda gündeme gelen diğer sözlerini hatırlattı.

Kısa Dalga‘da yer alan habere göre, Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati, CHP İzmir Milletvekili ve TBMM Başkanlık Divanı Katip Üyesi Sevda Erdan Kılıç’ın, “AKP Genel Başkanı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın fiyat artışları hakkında yaptığı açıklama” ile ilgili soru önergesini yanıtladı.

Bakan Nebati’nin geçen günlerde Ekonomik Dönüşüm Zirvesinin açılışında yaptığı konuşmada, ”Neo klasik ekonomi düşüncesinden epistemolojik bir kopuşu temsil eden heterodoks yaklaşım günümüzde giderek ön plana çıkan davranışsal ekonomi ve nöroekonomi ile daha fazla önem kazanmaktadır.” şeklindeki ifadelerini hatırlatan Kılıç, şunları kaydetti:

“Bakan Nebati enflasyonun neden arttığını; ‘Salgın döneminde jeopolitik gelişmeler ile birlikte, küresel enerji, gıda ve tarımsal emtia fiyatlarındaki görünümün sebep olduğu negatif arz şokları ve tedarik zincirindeki bozulmalar enflasyonun artmasında etkili olmuştur.’ cümlesi ile açıklamayı tercih etmiştir

Nebati’nin ilk röportajında, ekonominin çok hızlı bir şekilde düzeleceğini savunurken, ‘sen maaş alıyorsun, en fazla neyini kaybedersin? Enflasyonun altında ezilirsin; ama ben bu işi düzeltmezsem eğer bin çalışanımla beraber bütün varlığımı kaybederim, bunu göze alır mıyım?’ demesi, ileride ‘epistemolojik kopuş, heterodoks yaklaşım, nöroekonomi’ gibi ilginç kelimeleri kullanacağının ilk sinyallerini verdiriyordu aslında!

Henüz bu sözlerin şoku atlatılmamışken Nebati, bu sefer devlet televizyonu TRT’de, ‘gözlerime bakar mısınız? Ne görüyorsunuz? Ekonomi gözlerdeki ışıltıdır’ gibi hamaset kokan ifadeler kullandı.

‘Herkesin Nureddin Nebati’nin gözlerindeki ışıltıyı aradığı!’ bir ortamda Bakan, bu sefer bir televizyon programında, “ekonomi ile olan müktesebatınız nedir?” sorusuna, ‘piyasadan geliyorum demek şu: Varlıklı bir ailenin çocuğu olarak doğmuşsunuz. Doğal olarak benzin istasyonunuz olur. Akaryakıt işini bilirim, otomobil işini bilirim.’ diyerek ekonomi ile olan bağlantısını ortaya koydu!

Fransa’nın Cannes şehrinde düzenlenen uluslararası yatırımcı kahvaltısındaki sözleri, Türkiye’nin nasıl yönetildiğini, halkımızın yanı sıra yabancıların da öğrenmesini sağladı! Bakanın, ‘en sevmediğim konu da şu yatırımcılara zorluk çıkaran mevzuat ya da bürokrasidir. Bürokrasiyi alaşağı ederiz, arkamızda Cumhurbaşkanımız var rahat olun, mevzuatı da değiştiririz.’ sözleri ülke gündemine oturdu!

Antalya’daki bir toplantıda söylediği, ‘faiz ve kur odağında, sığ bir alanın içerisinde Türkiye ekonomisini kurtardık’ sözleri, ‘Türk ekonomisi kimden kurtarıldı? Zira 20 yıldır aynı parti iktidarda. Nebati’nin de mensubu olduğu partinin ekonomisini kim batırdı? Ya da kurtarılmış Türk ekonomisi bu mu?’ sorularının sorulmasına neden oldu. Ancak göstergeler ekonominin kurtarılmak bir yana her geçen gün daha da kötüye gittiğine işaret ediyordu.

Bakan Nebati’nin, ‘Türk Lirası en zayıf durumda. Gideceği bir yer yok. Vatandaş rahat olsun.’ ifadeleri vatandaşlarımızı rahatlatmasa da Bakanın ekonomi literatüründe yerini aldı!

Nureddin Nebati’nin gözlerini kapatarak dediği, ‘şimdi uyuyun, 6 ay sonra uyanın. Çok farklı noktalara gideceğiz.’ sözleri de ekonomi gündemine damga vurdu! Ancak bu 6 aylık süreçte; enflasyon yüzde 36.08’den yüzde 73.50’ye fırlayınca, 11.86 TL olan Dolar kuru 16.74 TL’yi görünce, 12 kiloluk mutfak tüpü 218 liradan 335 liraya çıkınca, benzin 11.64’ten 27.37’ye, motorin de 11.43’ten 29.94’e yükselince uykusundan uyananlar, yaşananların rüya olması temennisinde bulundu!”

Ekonominin ‘E’ sinden anlamayan bir yapı Türkiye’yi uçurumun dibine attı. Faturayı ise halk ödüyor. Parayı zenginler paylaşıyor, borcu halk ödüyor.”

Paylaşın

‘Deniz Poyraz Davası’ 14 Ekime Ertelendi

Onur Gencer tarafından öldürülen Deniz Poyraz’ın İzmir 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davasının beşinci duruşmasında kolluk kuvvetleri salonda biber gazıyla müdahale etti. Yaşanan arbede nedeniyle mahkeme heyeti salonu terk etti. Dava ise dava Şakran Cezaevi Kampüsüne nakledildi.

Haber Merkezi / Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü’ne  silahlı saldırı düzenleyen ve partili Deniz Poyraz’ı öldüren Onur Gencer hakkında açılan davanın 5’inci duruşması İzmir 6’ncı Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmada sanık Onur Gencer hazır bulundu.

Deniz Poyraz’ın ailesi,  HDP Sözcüsü Ebru Günay, HDP milletvekilleri Murat Çepni, Serpil Kemalbay, Oya Ersoy, CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, birçok baro başkanı ve kadın örgütleri de  duruşmayı takip etti.

Duruşmada, önceki oturumlarda da olduğu gibi, mahkeme heyeti, yetki belgesiyle görevlendirilmiş avukatların dosyada taraf olmadığını söyleyerek ara kararla müdahil olamayacaklarını belirtti ve İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel’in açıklama yapmasına izin vermedi. Bunun ardından, karara itiraz eden avukatlar ile mahkeme heyeti arasında tartışma başladı.

Sanık Onur Gencer, o sırada duruşma salonuna getirilen Deniz Poyraz’ın tutuklu ağabeyi Kamuran Poyraz’a el kol hareketi yaptı. Gencer’e karşılık veren Kamuran Poyraz’a jandarma müdahale edince, salonda gerilim arttı ve izleyiciler sanığa su şişeleri fırlattı.

Çıkan tartışma ve arbedede salonda bulunan polisler duruşma salonuna biber gazı sıktı. Duruşmaya ara verildi. Sıkılan gaza rağmen katılan vekilleri ve izleyiciler duruşma salonundan çıkmadılar.

Aradan sonra devam eden duruşmada mahkeme heyeti, güvenlik sebebiyle duruşmanın yapılamayacağını bu nedenle duruşmanın cuma günü (14 Ekim) saat 10:00’da İzmir Şakran Cezaevi Kampüsü’nde bulunan duruşma salonunda yapılmasına karar verdi.

Yücel: Olayı jandarma başlattı

Katılan vekilleri adına söz alan İzmir Baro Başkanı Özkan Yücel, “Yargılamanın uzamaması açısından tanık dinlenilmesine geçilmesini istiyoruz. Gerekli güvenlik önlemleri alınmıştır. Ayrıca zapta geçtiğiniz hususta avukatlarla jandarma arasında arbede yaşandığını söylediniz. Fakat jandarma katılana vurmak suretiyle olayı başlattı. Bu kişinin kimliğinin tespitinin ve savcılığa bildirilmesini istiyoruz” dedi.

Sanık Onur Gencer ise “HDP kapatma davasındaki dosyanın kendi dosyama eklenmesini istiyorum. Çünkü olay budur” dedi.

Paylaşın

HDP’li Vekil Habip Eksik, Polis Müdahalesinde Yaralandı

Abdullah Öcalan’ın 1998’de Suriye’den ayrılmasının yıldönümünde Halkların Demokratik Partisi (HDP) ve bazı sivil toplum örgütleri tarafından, Diyarbakır, Van, İstanbul, Urfa, Mardin, İzmir, Hakkari’de yapılmak istenen yürüyüşlere polis müdahale etti.

Haber Merkezi / Hakkari Yüksekova’daki yürüyüşte HDP Iğdır Mİlletvekili Habip Eksik darp edildi. Yaralanan Eksik hastaneye kaldırıldı. Müdahalede 20 kişi de gözaltına alındı.

Özgürlükçü Hukukçular Deneği Hakkari şubesinin Sosyal medya hesabından yapılan paylaşımda “Yüksekova’da bugün yapılması planlanan yürüyüşte çok sayıda üyemiz, parti üye ve yöneticileri darp edilerek gözaltına alındı. Vekiller de darp edildiler. Hukuksuzlukların takibini yapmak için alanda ve karakoldayız” ifadeleri yer aldı.

Van’da 55 gözaltı

İzmir’de gerçekleştirilen protesto eyleminde HDP İl Eşbaşkanları Berna Çelik ve Çınar Altan ile ismi öğrenilmeyen 1 kişi gözaltına aldı. Van’da gerçekleştirilen yürüyüş ve açıklamada aralarında HDP’li yöneticilerin de olduğu 55 kişi gözaltına alındı.

Diyarbakır’da 31 gözaltı

Diyarbakır’da HDP Örgütlenmeden Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Özlem Gündüz, HDP PM üyeleri Beybün Aslan ve Raci Bilici, DBP İl Eşbaşkanı Hayrettin Altun, HDP İl Eşbaşkanları Gülistan Atasoy ve Zeyat Ceylan, HDP İl Eşbaşkan Yardımcısı Mervan Yıldız, Emine İnan, Şadiye Hayme, MEBYA-DER Eşbaşkanı Meryem Soylu, Figen Ekti, Mehmet Zeki Bağcık, Halil Memiş, Mithat Altaç, Mehmet Ali Altınkaynak, Hüsnü Aslan, Mehmet Şirin Gürbüz, Mehmet Asana, Sedat Yiğit, Murat Çoban, Şirin Şehir, Mehmet Oruç, Muharrem Bulat, Meryem Yıldız ve soy isimleri öğrenilemeyen Meryem, Leyla, Hebun, Sümeyye, Beytocan, Abidin ve Vedat’ın da aralarında olduğu en az 31 kişi gözaltına alındı.

İstanbul’da 26 gözaltı

İstanbul İstiklal Caddesi, Kadıköy ve Esenyurt’ta yapılan yürüyüşlerde HDK Eşsözcüsü Esengül Demir ile Mezopotamya Ajansı (MA) muhabirleri Esra Solin Dal ve Ömer İbrahimoğlu’nun da aralarında olduğu en az 26 kişi gözaltına alındı.

Paylaşın

Bir Hafta İçinde İzmir’de 4, Türkiye Genelinde 9 Kadın Öldürüldü

Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Son bir hafta içinde İzmir’de dört, Türkiye genelinde dokuz kadının katledildi. Cinayetleri protesto eden kadınlar, devletin kadınları korumamasına tepki gösterdi. 

Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP), bir hafta içerisinde gerçekleşen cinayetleri İzmir, Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde protesto etti.

Eylemde bu hafta katledilen kadınların hikayeleri okunarak, adalet istendi. Katledilen kadınların fotoğraflarının taşındığı eylemde kadın katliamlarına karşı sık sık sloganlar atılarak, hesap sorulacağı vurgulandı.

Devlet korumuyor

Açıklamayı yapan KCDP üyesi Elif Tunca, İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasından bu yana 409 kadın cinayeti ve 328 şüpheli ölüm gerçekleştiğini söyledi. Sözü edilenin sayılar değil, yaşamlar olduğunu ifade eden Tunca, “O yaşamlar devlet için önemsiz olacak ki, hiçbirini korumadı, önlemedi. Üstüne faillere cesaret verdi” dedi.

Katledilen kadınlar haklarını biliyorlardı

Son haftada katledilen kadınlara dikkati çeken Tunca, “Ezgi defalarca koruma kararı çıkartmış, Beyza’nın babası 35 kere şikayetçi olmuş. Hanife’nin koruma kararı mevcutmuş. Bu kadınlar haklarını bilmeyen kadınlar değildi, aileleri de bunun farkındaydı.” dedi.

“Artık çoğu kadın hakkını biliyor, hukuki imkanlarını biliyor. Kadınlar şiddete uğrarsa nerelere başvurabilir biliyor ve o kurumlar ne yapmak zorunda olduğunu biliyor. Onlar yapılmadığında kadınlar defalarca başvurmaya devam ediyor” diye belirtti.

Tunca, kadın katliamlarını durduracaklarını yineleyerek,”Kadınları devlet korumuyor” dedi. “Bunun için mücadeleye devam edeceğiz.”

(Görsel: MA)

Paylaşın

HDP Yönetici Ve Üyelerine Beş Kentte Gözaltı

Halkların Demokratik Partisi (HDP) üye ve yöneticilerine yönelik gözaltı kararları birçok kentte protesto edildi. HDP’liler iki gün içerisinde Mersin, Hatay, Adana, İzmir ve Manisa’da gözaltına alındı.

Van İl Örgütü’nde ise önceki gün Nurullah Pekbay, Şiyar Akti, Ferhat Azan ve Şerif Sarıbulak isimli dört HDP Gençlik Meclisi Üyesi’nin gözaltına alınmasına dair bugün bir basın açıklaması düzenledi.

İpekyolu ilçe binası önünde yapılan açıklamaya, HDP Van Milletvekili Murat Sarısaç’la birlikte başta HDP ve BDP olmak üzere çok sayıda parti ve kurum katıldı. Açıklamada, “Genç başladık genç başaracağız” yazılı pankart açıldı.

“Gençliğin adresi HDP”

Açıklamada söz alan HDP Gençlik Meclisi Üyesi Şervan Beyazit, hukuksuz bir şekilde parti üyelerine yönelik saldırıların devam ettiğini söyledi. Bu saldırılarla demokratik siyasetin kriminalize edilmeye çalışıldığını vurgulayan Beyazit, “Başka birçok ilde de gençlik meclisi üyelerimizin ve HDP’lilerin gözaltına alındığı bilgisi kamuoyuna yansımıştır. İktidarın tüm saldırılarına rağmen gençliğin adresi HDP’dir. HDP Gençlik Meclisi yozlaşmaya, yolsuzluğa ve asimilasyoncu politikalara karşı dimdik ayaktadır. Partimize yönelik bu saldırılara karşı sessiz kalmayın. Saldırıya uğrayan Kürt diye susmayın. Bu hukuksuzluk sizi de vurur,” dedi.

Mersin

Mersin’in Tarsus ve Silifke ilçesinde bu sabah saatlerinde 10 eve polis baskın düzenledi. Adreslerinde bulunmayan iki kişi hariç, toplamda sekiz HDP’li Mersin Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü.

Hatay

İskenderun Cumhuriyet Başsavcılığı 2015 İskenderun Newrozu’nda atılan sloganları gerekçe göstererek, “Örgüt propagandası yapmak” iddiasıyla soruşturma başlattı.

Soruşturma kapsamında polis bu sabah Erzin ve İskenderun’da çok sayıda eve baskın düzenledi. Baskınlarda HDP Parti Meclis (PM) üyesi Zeki Koç, HDP Erzin İlçe Eşbaşkanı Diyadin Sırça, Yeşil ve Sol Gelecek Partisi Erzin İlçe Eşbaşkanı İsmet Katran ve üye Ali Taylan ile HDP’li Behçet Aslan ve Fırat Töre gözaltına alınırken, Mehmet Oturmak evinde bulunmadığı için gözaltına alınamadı. Gözaltına alınanlar emniyetteki işlemlerinden sonra serbest bırakıldı.

Adana

Adana Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 13 Ağustos’ta kent merkezi ve Ceyhan ilçesinde yapılan ev baskınlarında aralarından çocukların da bulunduğu 20 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 14 kişinin emniyetteki işlemlerinin tamamlanması ile serbest bırakıldığı, altı kişinin ise hâlâ gözaltında tutulduğu öğrenildi.

İzmir ve Manisa

Manisa ve İzmir’de sabahın erken saatlerinde evlere baskın düzenlendi. Yapılan baskınlarda İzmir’de dokuz, Manisa’da altı kişi gözaltına alındı. Gözaltı gerekçesi bilinmezken, gözaltına alınanların il emniyet müdürlüklerinde tutuldukları öğrenildi.

İzmir’de Sibel Aktulum, Leyla Demirkaya, Cengiz Küçükgöl Köy, Emre Yalçın; Manisa’da ise Doğan Alpar, Havva Sevilen, Ali Aslan, Memduh Ektiren, Ekrem Taş ve Muhammed Ezver Toplu gözaltına alındı.

Paylaşın

5 Yılda Yabancılara 200 Bin Konut Ve İş Yeri Satıldı

CHP İzmir Milletvekili Sevda Erdan Kılıç, son 5 yılda ve 2021 yılında yabancılara ne kadarlık veya kaç adet konut, arsa, gayrimenkul satışı yapıldığına ilişkin Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un yanıtlaması istemiyle verdiği soru önergesine gelen yanıtla ilgili yazılı açıklama yaptı.

Kılıç, “Bakan Kurum’un cevabı ülkemizin ve topraklarının parsel parsel yabancılara peşkeş çekildiğini ortaya koymaktadır” dedi. Bakan Kurum’un, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü’nün “İstatistik Bilgi Sistemi” kayıtlarından alınan bilgilere göre önergesine yanıt verdiğini belirten Kılıç, şunları kaydetti:

“Türkiye’de son beş yılda yabancı gerçek kişiler 10 bin 419 ana taşınmaz (arsa, arazi, tarla, bağ, bahçe vb.) 197 bin 555 de konut, işyeri vb. taşınmaz satın aldı. Yabancılar son beş yılda en çok İstanbul’da ana taşınmaz ile konut ve işyeri satın aldı. Yabancıların son beş yılda İstanbul’da aldığı ana taşınmaz 2 bin 492 adet; konut, işyeri vb. taşınmaz ise 93 bin 909 adet olarak gerçekleşti. Bakan Murat Kurum, cevabında 2021 yılında yabancı gerçek kişilere yapılan ana taşınmazlar ile konut ve işyeri satışları hakkında da bilgi verdi. Buna göre; geçen yıl yabancılar 3 bin 794 ana taşınmaz, 62 bin 124 adet de konut ve işyeri satın aldı. Yabancılara geçen yıl en çok ana taşınmaz ile konut ve işyeri satışı yine İstanbul’da yapıldı. İzmir’de 2021 yılında yabancılara 76 adet ana taşınmaz (arsa, arazi, tarla, bağ, bahçe vb.), bin 518 de konut ve işyeri satışı gerçekleştirildi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Kurum cevabında, taşınmaz satışı ile ilgili verilen rakamların ‘aktif taşınmazları’ içerdiğini, süreç içerisinde yabancıların Türk vatandaşı veya tüzel kişilere yaptıkları devirlerin ‘pasif istatistikler’ olduğunu ve hesaba dahil edilmediğini kaydetti.”

“Gerçek rakam daha yüksek”

Sevda Erdan Kılıç, Kurum’un verdiği yanıtı şöyle değerlendirdi:

“Bakanın bu cevabı ülkemizin ve topraklarının parsel parsel yabancılara satıldığını ve peşkeş çekildiğini tüm gerçekliği ile ortaya koymaktadır. 2017 yılından beri yabancılara 200 bin konut ve işyeri satılmış ve bu satışın 62 bini de geçen yıl gerçekleşmiş. Yani son beş yıldaki toplam satışın yaklaşık üçte biri 2021 yılında gerçekleşmiş. Bu da yıllar içerisinde yabancılara ülkemizde satılan konut ve işyeri sayısının arttığını ortaya koymaktadır. Tabi bunda AKP iktidarının ‘Önce 250 bin dolara sonra 400 bin dolara konut alanlara Türk vatandaşlığı vermesinin’ de etkisi olduğu muhakkak. Üstelik cevapta belirtilen yabancılara satış rakamlarının, bakanın da ‘Süreç içerisinde yabancıların Türk vatandaşlarına yaptıkları devirlerin hesaba dahil edilmediği’ sözleri ile belirttiği gibi daha yüksek olduğu gerçeği ortadadır.

“Oy hesabı yapıyorlar”

Ülkemizi, ormanlarımızı, dağlarımızı, ovalarımızı, en verimli arazilerimizi, deniz kenarlarındaki hazine arazilerimizi yabancılara peşkeş çektikleri yetmezmiş gibi, üstüne bir de 400 bin dolara Türk vatandaşlığını yabancılara sattılar ve satıyorlar. Ülkemiz adeta istila edilmektedir, işgale uğramaktadır. Tabi yabancılara vatandaşlık hakkını niye bu kadar kolay verdiklerini tahmin etmek çok zor olmasa gerek. Yapılacak seçimde yabancıların AKP’ye oy vermelerinin hesabını yapmaktadırlar. Ama istediklerini yapsınlar, ister tüm yabancılara vatandaşlık vererek oy hakkı tanısınlar isterlerse mezarda bulunanlara oy hakkı tanısınlar, Türkiye’nin geleceğinin belirleneceği seçimde, Genel Başkanımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu liderliğindeki Cumhuriyet Halk Partisi ve Millet İttifakı iktidarını engelleyemeyecekler.”

(Kaynak: Gerçek Gündem)

Paylaşın

İstanbul Ve İzmir’de Halk Ekmek’e Zam

Maliyetlerin sürekli artmasını gerekçe göstererek 5 Ağustos’ta Halk Ekmek’e zam yaptığını duyuran Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ardından benzer bir karar da İzmir ve İstanbul’dan geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin (İBB) şirketi olan Halk Ekmek bugün itibariyle zamlandı. 2 liradan satılan 259 gramlık ekmek 1 liralık zamla 3 lira oldu. 259 gramlık ekmekteki zam oranı yüzde 10. Zam haberini Halk Ekmek A.Ş’nin Yönetim Kurulu Başkanvekili Özgen Nama verdi.

Nama yaptığı açıklamada “Bugünden itibaren geçerli olmak üzere normal 259 gram ekmeği 3 TL’den satışa sunacağız. Yaklaşık 3 ya da 4 ay önce yapmamız gereken zammı yapmayarak yurttaşlarımızla dayanışmayı sürdürmek için zaman zaman maliyetin altında da ekmek ulaştırmaya çalışıyoruz. Fakat bizden sonraki nesillerin de bu fabrikaları, bu üretim tesislerini teknolojik yenilemelerini yaparak ve büyüterek sürdürebilmeleri için bazen fiyat artışı kaçınılmaz oluyor. Elbette zam üzüldüğümüz bir husus. Burada yurttaşlarımızın anlayışına sığınıyoruz. Ancak şu da bilinmelidir ki piyasada 210 gramlık ekmek 5 TL, bizde 250 gramlık ekmek daha yeni 3 TL olacak. Halkımıza sağlıklı ekmeği ucuza ulaştırma çabamız hep devam edecek.” dedi.

2019’da 75 kuruştu

İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun göreve geldiği 23 Haziran 2019’da 259 gramlık Halk Ekmek’in fiyatı 75 kuruştu.

İlk olarak Eylül 2020’de yüzde 33,33 zamla 75 kuruş olan ekmeğin 1 liraya yükseltildi. Ardından Temmuz 2021’e tekrar yüzde 25 zam yapılarak 1,25 liraya çıkartıldı. Son zamsa Şubat 2022’de gelmişti. 259 gramlık ekmek yüzde 60 zamla 2 liraya yükseltilmişti. Yani seçimden bu yana zam oranı 168’i geçti.

Enflasyon muamması

Ancak sadece Temmuz 2021’den Temmuz 2022’ye kadar olan bir senelik dönemde Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) resmi enflasyonu yüzde 79,60. Bağımsız akademisyenlerden oluşan Enflasyon Araştırma Grubuna (ENAG) göre ise yıllık enflasyon yüzde 176,04.

İzmir’de de zam

İzmir Büyükşehir Belediyesi de Halk Ekmek fiyatına zam yaptı. Ekmeğin fiyatı 2,50 TL’den 3 TL’ye yükseldi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “İzmirliye ucuz ve sağlıklı ekmek ulaştırmak için üretip, Halk Ekmek büfelerinde kar gözetmeden sattığımız ekmek fiyatında aşırı artan maliyetler nedeniyle düzenleme yapmak zorunda kaldık. 08 Ağustos 2022 Pazartesi gününden itibaren ekmeğimizin fiyatı 2,5 lira yerine 3 lira olacaktır.” dedi.

Paylaşın

1 Mayıs: Zulme Karşı Direneceğiz, Savaşa Değil Emekçiye Bütçe

Kovid 19 salgın nedeniyle iki yıldır kitlesel olarak kutlanamayan 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü, Türkiye genelinde coşkulu bir şekilde kutlandı. Sendikalar, meslek örgütleri, siyasi partiler, STK’lar ve işçiler alanları doldurdu.

1 Mayıs’ta bu yılın teması ekonomik kriz, savaş politikları ve yoksulluk oldu. Alanları dolduran binlerce işçi ve emekçi ekonomik krizi ve hükümetin politikalarını protesto etti.

İstanbul

İstanbul’daki miting için belirlenen Maltepe meydanındaki kutlamaya yoğun bir katılım vardı. Sendika ve sivil toplum kuruluşlarının yürüyüşü nedeniyle etkinlik bir saat geç başladı. Gezi sloganlarının da atıldığı meydanda, geçen hafta içinde dava kapsamında tutuklanan Mücella Yapıcı, Can Atalay ve Tayfun Kahraman’ın mesajları okundu:

“1 Mayıs’ı, 1 Mayıs meydanında, Taksim’de kutlayacağımız günlerde hep birlikte olacağız. Zulme karşı direneceğiz. Birlikte mücadele edeceğiz, birlikte kazanacağız. Özgürlük, eşitlik ve demokrasi mücadelemiz kazanacak. Hepinize Bakırköy ve Silivri cezaevlerinden selamlar. Yaşasın 1 Mayıs.”

Ankara

Ankara’da da işçiler ve demokratik kitle örgütleri 1 Mayıs için Tandoğan Meydanı’nda toplandı. Miting için daha önceki yıllarda Atatürk Kültür Merkezi (AKM) önünde buluşulurken Ankara Emniyeti bu sene yürüyüş yolunu neredeyse yarı yarıya kısaltarak Ulaştırma Kavşağı’nda buluşmaya izin verdi.

1 Mayıs’a katılanlarsa bu keyfiyeti kabul etmeyerek AKM önünde buluşmaya başladı. Polis bunun üzerine burada buluşan Halkevleri ve Öğrenci Kolektifleri’nin önüne barikat kurdu. Ancak bir süre sonra barikatı kaldırdı. Emek ve meslek örgütleri de Ulaştırma Kavşağı önünde kortejlerini kurmaya başladı. Tandoğan Meydanı’na da üç koldan girişler yapılırken, polisler tüm girişlerde iki arama noktası kurdu.

İzmir

İzmir’de üç koldan gerçekleştirilen yürüyüşte toplanmalar başladı. Türk-İş, Kamu-İş ve Liman-İş üyesi işçiler Alsancak Limanında, DİSK’e bağlı sendikalar Basmane Meydanı’nda, KESK, TMMOB, İzmir Tabip Odası, Siyasi partiler ve dernekler ise Cumhuriyet Meydanı’nda; Emek Partisi de fuar Montrö kapısında toplandı. Daha sonra da Gündoğdu Meydanı’ndaki miting için yürüyüşe geçti.

Diyarbakır

Diyarbakır’da kutlama, Kamu Emekçiler Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Diyarbakır Şubeler Platformu, Diyarbakır Tabip Odası, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Bölge Temsilciliği ve Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İl Koordinasyon Kurulu öncülüğünde İstasyon Meydanı’nda yapılıyor.

Alana  “Onurlu ve insanca bir yaşam için alanlardayız”, “Emek bizim söz bizim”, “Bu iktidarla geçinemiyoruz, asgari değil insanca yaşam”, “Savaşlara ve antidemokratik uygulamalara karşı alanlardayız”, “Ülke zengin, halk fakir, yandaş mutlu” ve Keda me rumeta me ye” pankartları asıldı. Kortejlerde sık sık “Bijî yek gulan”, “Bijî berxwedana karkeran”, “Katil, hırsız AKP”, “jin jiyan azadî” sloganları atıldı.

Van

Van’da binlerce emekçi sloganlarla Musa Anter Parkı’na yürüdü. Üç noktadan miting alanına giriş yapılırken, savaşa, sömürüye karşı sloganlar atıldı. Mitingde konuşan HDP Van Milletvekili Sezai Temelli, “ülkedeki mevcut ekonomik, siyasal kaosun tek sorumlusunun AKP-MHP iktidarı olduğunu” belirtti. Temelli, “bundan kurtulmanın tek yolunun birlik olmaktan geçtiğini” ifade etti.

Kars

Kars’ta KESK Kars Bileşenleri Platformu öncülüğünde Tren Garı alanında 1 Mayıs Mitingi düzenledi. Mitinge yüzlerce yurttaşın yanı sıra siyasi partiler ve demokratik kitle örgütleri katıldı. “Yaşasın 1 Mayıs” ve “Mutlaka kazanacağız” pankartlarının açıldığı mitingde sık sık “Savaşa değil, emekçiye bütçe” sloganı atıldı.

Adana

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (Türk-İş) 4’üncü Bölge Temsilciliği, Arif Nihat Asya Bayrak Parkı’nda basın açıklaması yapıldı. “Kurtuluş yok ya hep beraber ya hiçbirimiz”, “Direne direne kazanacağız”, “Yaşasın 1 Mayıs, işçilerin bayramı” ve “Zamsız Türkiye istiyoruz” sloganlarının atıldığı açıklamada işçiler çocuklarıyla etkinliğe katıldı.

Siirt

Siirt’te Demokrasi Meydanı’nda düzenlenmek istenen mitinge izin verilmedi ve sadece açıklama yapıldı. Açıklamanın ardından işçiler, halay çekti, bunun üzerine polis hoparlöre el koydu. Sendika temsilcileri ve polis arasında kısa süreli gerilim yaşandı.

HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş da polise tepki gösterdi. Polis amirinin, “Gidin Newroz alanında halay çekin” sözleri üzerine tartışma büyüdü. Beştaş polis yetkilisine, “Her yer bizim alanımız, bu il bizim ilimiz, oraya buraya gidin diyemezsin” dedi.

Malatya

KESK, DİSK ve TMMOB çağrısıyla aralarında HDP , EMEP, TİP ve CHP’nin de bulunduğu çok sayıda parti ve sivil toplum kuruluşunun katıldığı 1 Mayıs kutlaması yürüyüşle başladı. Emeksiz alt geçidinde bir araya gelen binlerce kişi, kortej oluşturarak 1 Mayıs’ın kutlanacağı Emeksiz Meydanı’na yürüdü.

Antalya

Antalya’da Aydın Kanza Parkı önünde bir araya gelen sivil toplum örgütü ve siyasi parti üyeleri, Güllük Caddesi’nden Cumhuriyet Meydanı’na kadar yürüdü.

Şırnak

Şırnak 1 Mayıs etkinliği polis ablukası altında kutlandı. Yürüyüş ve halay izni verilmeyen etkinliğe Şırnak KESK Şubesi üyeleri, Şırnak Eğitim-Sen Şubesi üyeleri, HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş, Şırnak HDP Milletvekili Nuran İmir katıldı. KESK Şubeler Platformu adına ortak basın açıklamasını Adnan Şenbayram yaptı:

“Ekmeğimiz her geçen gün küçülüyor. Elektrik, doğalgaz, gıda, akaryakıt, ulaşım, kiralar başta olmak üzere ardı arkası kesilmeyen zamlar, enflasyon ve dövizdeki artış yoksulların, ezilenlerin, işçi ve emekçilerin yaşamını daha da çekilmez hale getiriyor. İşsizlik rekor üzerine rekor kırıyor.”

Bursa

Siyasi partiler, dernek ve sendikalar 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü için Altıparmak Caddesi toplandı. Mitingde sık sık “Her yer Taksim her yer direniş” sloganları yükseldi.

Paylaşın

Alevi Örgütleri, Pek Çok Kentte Alanlara Çıktı

Alevi örgütleri, zorunlu din dersi eğitimine karşı İstanbul başta olmak üzere Adana, Adıyaman, Antalya, Aydın, Balıkesir (Altınoluk ve Bandırma, Burnaniye), Dersim, Eskişehir, İzmir, Kırklareli, Kayseri, Muğla ve Samsun’da da “Demokrasi ve laiklik” mitingi düzenledi.

“Eşit yurttaşlık hakkı tanınsın, diyanet lağvedilsin. Cemevleri ibadethanemizdir, dergahlarımızı istiyoruz, zorunlu din dersleri kaldırılsın” pankartının açıldığı mitinglerde, “parasız, bilimsel anadilde eğitim”, “Halklara özgürlük inançlara özgürlük” dövizleri taşındı.

İzmir

İzmir’deki eylem Alsancak’ta yapıldı. Eyleme  Pir Sultan Abdal Kültür Dernekleri şubeleri , Alevi Kültür Dernekleri şubeleri, Demokratik Alevi Dernekleri İzmir Şubesi , Narlıdere Cemevi, Yamanlar Cemevi, Öğrenci Veli Derneği Karşıyaka 2 Nolu Şube’nin yanı sıra siyasi partiler ve çok sayıda yurttaş katıldı.

Kurumlar adına açıklamayı okuyan Narlıdere Cemevi Başkanı Mustafa Aslan, “Her seviyedeki zorunlu din dersleri, sözde seçmeli olanlar dâhil kaldırılmalı, din derslerini ana sınıfına kadar indiren tavsiye kararı yok sayılmalı, ayrıca altına imza atılan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uyulmalı, AİHM’in Alevi çocukların zorunlu din derslerinden muafiyetiyle ilgili kararları bir an önce uygulanmalıdır. Eğitim sisteminin vakıflar üzerinden düzenlenmesine, gerici, dinci vakıflara kamu kaynakları aktarımına son verilmelidir. Daha da önemlisi, eğitim programları ve müfredatı bilimsel normlara göre yeniden düzenlenmelidir. Eğitimin ticarileştirilmesine son verilmelidir” dedi.

Adana

Adana’da Alevi kurumları ve demokrasi güçleri İnönü Parkı’nda bir araya geldi. ‘Zorunlu Din Dersleri Kaldırılsın’ pankartının açıldığı eylemde basın açıklamasını Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Adana Şube Başkanı Sevim Alkan okudu.

Alkan, okul öncesi çocuklara din dersi eğitimi kararını hatırlatan şöyle konuştu:  “Milli Eğitim Şuraları demokratik ve bağımsız bir danışma kuruluna dönüştürülmeli, bu kurullarda toplumun her kesimi temsil edilmelidir. Eğitim ile ilgili kararlar, bilim insanları ve pedagogların öncülüğünde, toplumun sosyolojik yapısını da dikkate alarak oluşan bağımsız kurullarca alınmalıdır. Laiklik sadece din ve devlet işlerinin ayrılması değil, insan onurunu, tüm hak ve özgürlükleri korumanın, çoğulcu demokrasinin ön koşuludur”

Dersim

Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri, Seyit Rıza Meydanı’nda basın açıklaması yaptı. Açıklamada, ‘Halklara özgürlük, inançlara eşitlik’ pankartı açıldı. Yapılan basın açıklamasını Dersim Emek ve Demokrasi Güçleri adına Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD) Dersim Şube Başkanı Ekber Kaya okudu.

Halklara özgürlük, inançlara eşitlik demokrasinin olmazsa olmazı olduğunu ifade eden Kaya, “Halklar ve inançlar kimlikleri, dilleri, kültürleri inançları dolayısıyla asimilasyona uğruyor. Alevilerin bu ülkede maruz kaldığı zulmün fotoğrafı misali; devlet temsilcileri inançların kutsalına saldırarak, silahla fotoğraf vermekten geri durmuyor. Alevilerin inanç merkezleri olan Cemevleri ibadethane olarak değil ticarethane ve konut statüsü kapsamında tutulup Alevi inancına yönelik asimilasyon ve ayrımcılık politikalarına her gün bir yenisi ekleniyor” dedi.

Ankara

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Yenimahalle Şube ve Cemevi öncülüğünde yapılan eylemde ise “Zorunlu din dersleri kaldırılsın! Demokratik ülke, laik ülke istiyoruz” pankartı açıldı.

Ortak basın açıklamasını PSAKD Yenimahalle Şube Başkanı Onur Şahin okudu. Şahin, şöyle konuştu: “Biz bu ülkede vergilerimizi, siz şeriata yatırım yapın ve çocuklarımızın geleceğini çalın diye vermiyoruz. 1950’lerden itibaren okullarda seçmeli olarak uygulanan din dersleri, ABD destekli 12 Eylül faşist darbesinin şefleri tarafından hazırlanan 1982 Anayasası ile zorunlu hale getirildi.

Darbe sonrası kurulan sağ iktidarlar; tekçi, asimilasyoncu, inkarcı, cinsiyetçi eğitim sistemi inşa edip bunun üzerinden yükseldiler. Yine tarikatçı vakıfların isteğiyle seçmeli dersler adı altında 4 tane daha dinsel içerikli ders, müfredatta zorunlu hale getirildi”

Onur Şahin, 20. Millî Eğitim Şûrası’nda 4-6 yaş çocuklar için alınan din dersi kararının derhal geri çekilmesi gerektiğini vurguladı.  Alevi örgütleri ve demokrasi güçleri zorunlu din dersleri başta olmak üzere 4-6 yaşındaki anaokulu çocuklarına din dersi verilmesi, ülkede yaşanan hak ihlalleri, asimilasyon politikaları tepki gösterdi.

Paylaşın