Altılı Masa ’28 Kasım’da Ne Açıklayacak?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, 28 Kasım Pazartesi günü Anayasa taslağını açıklayacak.

Taslak, temel hak ve özgürlüklere sahip olan, bunları cezalandırılma korkusu olmadan kullanabilen ve insanca yaşayacak düzeyde ekonomik olanaklara sahip yurttaşlığı kurumsallaştıran bir model vadediyor.

Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre, Altılı Masa’nın genel başkanlarının Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapacağı toplantıdan önce Bilkent Otel’de bir toplantı düzenlenecek. İlk toplantıdan farklı olarak daha dar bir kadro ile yapılacak toplantıya siyasi partilerin üst düzey yöneticileri, medya mensupları ve Anayasa hukukçuları katılacak.

Tüm siyasi partilerin temsilcilerinin sırasıyla bir bölümünü açıklayacakları Anayasa değişikliği teklifinde 12 Eylül Anayasası’nın izlerini ortadan kaldıran ve çağdaş, demokratik bir yönetim inşa etmeyi sağlayacak düzenlemelerin yer alacağı bildirildi. Özellikle 12 Eylül yönetimi ile kurulan antidemokratik kurumların kaldırılması ya da yeniden düzenlenmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı çalışmada, Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri net olarak tanımlanacak.

Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine ilişkin bir değişiklik önerisine taslakta yer verilmedi. Ancak temel görüşün Cumhurbaşkanı’nın seçiminin geçmişte olduğu gibi parlamento tarafından yapılması ancak buna ilk seçimden sonra karar verilmesi olduğu öğrenildi. Yetkileri sınırlandırılan Cumhurbaşkanı’nın halk yerine parlamento tarafından seçilmesini önermenin iktidar partileri tarafından halka yönelik “Size güvenmiyorlar” gibi bir siyasi propagandaya malzeme olması kaygısıyla bunun düzenlemesinin seçim sonrasına bırakıldığı bildirildi.

BirGün’ün edindiği bilgiye göre, Anayasa değişiklik paketinde özetle şu düzenlemeler yer alacak:

Cumhurbaşkanı yetkisi düşürülecek: 7 yıllığına bir dönem için seçilecek Cumhurbaşkanı partisi ile ilişkisini kesecek. Görev süresi biten cumhurbaşkanı partisine geri dönemeyecek. Meclis tarafından belirlenen Başbakanı atamak zorunda olacak Cumhurbaşkanı, olağanüstü hal ilan edemeyecek, OHAL KHK’si çıkartamayacak. Parlamento tarafından kabul edilen yasaları veto edemeyecek. Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan bütçenin reddedilmesi halinde bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranı ile yürürlüğe gireceği uygulaması kaldırılacak. Üst düzey kamu görevlilerini atama ve görevden alma yetkileri sınırlanacak.

Başbakanı Meclis seçecek: Milletvekili seçimleri beş yılda bir yapılacak. Parlamento Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nu belirleyecek. Yasamanın yürütme üzerindeki denetim fonksiyonları arttırılacak. Gensoru ve bakanlara sözlü soru sorma yetkisi geri getirilecek, bakan düşürme ile sonuçlanan meclis soruşturması yeniden kullanılabilir olacak. Yapıcı güvensizlik oyu mekanizması getirilecek. Parlamento bir hükümeti düşürmeden önce alternatifini oluşturacak.

Yeni seçim barajı: Seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek. Yüzde 1 oy alan siyasi partilere de Hazine yardımı yapılacak. Bağış ve yardımlar kamuoyuna açıklanacak. Yurt dışında yaşayan yurttaşlardan bir seçim çevresi oluşturulacak. Seçim sistemi, nispi temsil sistemi olarak uygulanacak.

Temel hak ve özgürlüklere garanti: Yurttaşların temel hak ve özgürlükleri çağdaş bir anlayışla yeniden tanımlanacak, hiçbir yurttaş bu hakları kullandığı için cezalandırılamayacak. İnsan hak ve özgürlükleri kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek. KHK’ler, Meclis’in siyasi denetimine ve Anayasa Mahkemesi’nin hukukilik denetimine tabi tutulacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ilgili bildirim uygulaması idare tarafından keyfi şekilde kullanılmayacak. Basın özgürlüğü güvence altına alınacak, basının özgür bir şekilde görev yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlanacak.

Yargının bağımsızlığı sağlanacak: Hâkimler ve Savcılar Kurulu kaldırılacak, Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu ismi ile iki ayrı kurul oluşacak. Adalet Bakanı ve müsteşarının üyesi olamayacağı bu kurulların üyelerini meslek mensupları belirleyecek. İkili baro uygulamasından vazgeçilecek. Hesap yargılaması yapan Sayıştay’ın yetkileri genişletilecek. Yüksek yargı organlarında üyelerin en az yarısı kadınlardan oluşacak ve “Çevre Mahkemeleri” kurulacak.

Bireysel başvuru hakkı genişleyecek: Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilecek. Bireysel başvurunun kapsamı, konu ve başvurulabilecek haklar bakımından genişletilecek, kamu tüzel kişilerinin de bireysel başvuru hakkı kabul edilecek. Yarısı kadınlardan oluşacak üyeleri, TBMM, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecek. Üyelerin en az dörtte üçü hukukçu olacak.

YSK güçlendirilecek: Yüksek Seçim Kurulu bir yüksek mahkeme olarak düzenlenecek. İdari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacak. Yargısal kurul idari kurulun kararlarına itirazları karara bağlayacak.

Paylaşın

Altılı Masa, Parlamenter Sisteme Dönüşü 28 Kasım’da Açıklayacak

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan altılı masa, 28 Kasım’da parlamenter sisteme dönüş için anayasa değişiklik önerisini açıklayacak.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi hedefleyen altı partinin ortak anayasa değişik teklifi 28 Kasım’da Ankara Bilkent Otel’de gerçekleşecek toplantı ile kamuoyuna açıklanacak. Genel başkanlar tarafından görevlendirilen komisyonun gerçekleştirdiği çalışma sonucu ortaya çıkan metin altı partinin ortak anayasa değişiklik teklifi olacak. Altı partinin adayının kazanması ve altılı masanın mecliste çoğunluğu alması durumunda bu anayasa değişiklik teklifi kanunlaştırılacak.

Sputnik’ten Osman Nuri Cerit’in aktardığına göre, çalışmalarda yer alan komisyon üyelerinden elde edilen bilgiye göre 28 Kasım’da hazırlanacak metin, daha önce açıklanan güçlendirilmiş parlamenter sistem ortak metnin anayasa değişik teklifine dönüştürülmesi şekli olacak.

Cumhurbaşkanı’nın yetkileri düzenlenecek

Altılı partinin Anayasa değişiklik teklifinden cumhurbaşkanının görev ve yetkileri ele alınıyor. 28 Kasım’da açıklanacak teklif metnine göre;

  • Cumhurbaşkanının görev süresi 7 yıl olacak.
  • Cumhurbaşkanı bir sefer seçilebilecek.
  • Cumhurbaşkanı sadece temsil yetkisine sahip olacak.
  • Yasalar konusunda Cumhurbaşkanı uyarı anlamında yasayı tek sefer geri gönderebilecek.
  • Cumhurbaşkanının parti üyesi olması da yeniden düzenlenecek.
  • Cumhurbaşkanının hukuki ve cezai sorumluluğu, yargılama makamı ve usulü de belirlenecek.

Başbakan ve Bakanlar Kurulu Anayasa’ya eklenecek

Parlamenter sisteme dönüşün Anayasa teklifi olacak metinde, cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi ile Anayasa’dan çıkartılan başbakan ibaresi yeniden eklenecek.

Başbakan ve bakanların yetki ve sorumluluk alanlarına ilişkin düzenleme de 28 Kasım’da açıklanacak metinde yer alacak.

Metinde; “Başbakan, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri arasından parlamenter sistem gelenek ve ilkelerine uygun olarak belirlenecek. Bakanlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyeleri veya ihtiyaç halinde milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olanlar arasından Başbakan tarafından atanacak. Başbakan ve Bakanlar Kurulu Meclis’e karşı sorumlu olacak. Hükümetin kurulmasını kolaylaştırmak amacıyla hükümetin kurulmasında basit çoğunluk, düşürülmesinde ise Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının salt çoğunluğu esas alınacak” ifadeleri yer alıyor.

Yargı yeniden yapılandırılacak

  • Altılı masanın ortak Anayasa değişiklik metnin bir diğer başlığı ise yargı olacak. Metinde öngörülen Anayasa değişikliğine göre
  • Hakimler ve Savcılar Kurulu kaldırılacak.
  • Hakimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olmak üzere iki kurul oluşturulacak.
  • Adalet Bakanı ve Adalet Bakanlığı Müsteşarı’nın Hakimler Kurulu’nda yer almayacak.
  • Çoklu baro uygulaması sona erecek.
Paylaşın

İYİ Parti Lideri Akşener, Siyasette ‘Kadın’ Olmanın Zorluklarını Anlattı

Katıldığı bir programda kadın politikacı olmanın nasıl bir duygu olduğu sorulan İYİ Parti Lideri Akşener, kadın olmanın başlı başına zor olduğunu ifade etti. Cumhuriyet’in en büyük başarısının, eğitim yoluyla hem kadınlara hem de erkeklere fırsat eşitliği sağlamasının olduğunu vurgulayan Akşener, kadınlara karşı ön yargılara değindi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Cam tavanlar, çeşitli engeller var. Mesela, siz çok güzel bir kadınsınız ama zeki bir kadınsınız. Sırf güzel olarak anılmak sizi sinir ediyordur. Sadece güzellikle anılmak, buranın çok az görülüp bu tarafın görülmesi bile başlı başına bir tacizdir. Başarılarımız hep birilerinin üzerinden alkışlanır.” şeklinde konuştu.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, FOX TV’de yayınlanan “Çağla ile Yeni Bir Gün” programının canlı yayın konuğu oldu. Akşener, canlı yayında ailesi ve evlilik hayatı ile siyasette kadın olmanın zorluklarını anlattı.

24 Kasım Öğretmenler Günü kapsamında ilkokul öğretmenlerinin Akşener’le ilgili videosunun yayınlandığı programda stüdyoya gelen bir sanatçı, saz çalarak Akşener’in sevdiği türküleri seslendirdi.
Ailesinden söz eden Akşener, anne ve babasının çocuk yaşta mübadeleyle Türkiye’ye geldiğini belirterek, okumayı çok sevdiğini anlattı.

Eşi ve çocuklarından bahseden Akşener, gençliğinin başındayken hayalinde evlilik olmadığını, ancak ailesiyle gittiği Kocaeli’de 18 yaşında tanıştığı eşiyle 24 yaşında evlenmeye karar verdiğini dile getirdi.

Akşener, 42 yıldır evli olduğunu belirterek, şunları anlattı:

“Eşimle birbirimize karşı bir çekinmemiz yok, bu benim siyasi hayatım için müthiş bir şey. Mesela, politik bir fırsat doğdu. Benim çok istediğim bir şeydi, büyükşehir belediye başkanlığı adaylığı üzerinden. Sonra çok iyi performans gösterdim ama kazanamadım. Kaybederken kazanan bir seçim oldu. Ankara’ya çağırdılar, Ankara’da bir yolculuk başlayacak. Biz birbirimize bir söz verdik, hayatımızda ne olursa paylaşacağız diye. Mesele benim eşime, onun da bana söylemediği hiçbir şey yoktur. Bakın insanlar yalan konuşur, elbette konuşur. Bizim birbirimize dair konuşmadığımız, söylemediğimiz hiçbir şey yoktur. Muhtemelen bu evliliğimizde çok önemli bir etken oldu.”

Eşiyle yan yana bir fotoğrafı gösterilen Akşener, “Ben siyaset yapıyorum, erkek-kadın fark etmez binlerce insanla fotoğrafım var. Buradan eşimi kaldırmışlar, bu fotoğrafın yanına FETÖ’yü koymuşlar. O kadar hakarete, iftiraya uğradım bu süreç içerisinde. Hepsinde beni sakinleştiren kocam oldu. Diyor ki; ‘Bir kadının yanından kocası kaldırılmaz.'” diye konuştu.

Kadın politikacı olmanın nasıl bir duygu olduğu sorulan Akşener, kadın olmanın başlı başına zor olduğunu ifade etti.
Cumhuriyet’in en büyük başarısının, eğitim yoluyla hem kadınlara hem de erkeklere fırsat eşitliği sağlamasının olduğunu vurgulayan Akşener, kadınlara karşı ön yargılara değindi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, “Cam tavanlar, çeşitli engeller var. Mesela, siz çok güzel bir kadınsınız ama zeki bir kadınsınız. Sırf güzel olarak anılmak sizi sinir ediyordur. Sadece güzellikle anılmak, buranın çok az görülüp bu tarafın görülmesi bile başlı başına bir tacizdir. Başarılarımız hep birilerinin üzerinden alkışlanır.” şeklinde konuştu.

Akşener’e, programda yapılan bir kase de hediye edildi.

Paylaşın

Altılı Masa, Erken Seçime Destek Olmayacak Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan altılı masa, bir taraftan seçime yönelik hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan seçimin ne zaman yapılacağı ve takvime göre çeşitli olasılıklar da masaya yatırılmış durumda.

Altılı masayı oluşturan iki farklı partinin üst düzey yetkililerinden edinilen bilgiye göre muhalefet normalde 18 Haziran’da yapılması gereken ancak çeşitli nedenlerle bahara çekileceği konuşulan seçim için TBMM’de karar alınmasına destek olmamayı da değerlendiriyor.

Haziran’da yapılması gereken seçimin Mayıs ya da Nisan’a çekilmesini desteklememeleri gerektiğini çünkü bunun gerçek anlamda bir erken seçim olmayacağını belirten bir parti yetkilisi, “Bizler ısrarla dedik ki 2022’de gelin erken seçim kararı alın, biz de destekleyelim. Ama şimdi 2023 baharında yapılacak bir seçimin neresi erken olacak?” ifadesini kullandı.

Altılı Masa’nın bir yandan 2023 seçimleri sonrası “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” geçiş süreci için hazırladığı anayasa çalışmasını açıklamaya ve 9. buluşmasını yapmaya hazırlanırken, diğer yandan bahar aylarına çekilmesi olası, geciktirilmiş bir erken seçime destek vermemeyi kendi içinde görüştüğü belirtiliyor.

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi liderleri 28 Kasım Pazartesi günü iki kez bir araya gelecek. Sabah saatlerinde Bilkent Otel’de yapılacak ilk toplantıda Anayasal ve Yasal Reformlar Komisyonu tarafından tamamlanan 2023 seçimleri sonrası “Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme” geçiş sürecinin anayasa çalışması kamuoyuna açıklanacak.

DW Türkçe’den Gülsen Solaker’in altılı masayı oluşturan partilerin kulislerinden edindiği bilgilere göre, genel başkanların daha önce imzaladığı güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi öngören mutabakat metni temel alınarak hazırlanan çalışma ile mevcut anayasanın yaklaşık 89 maddesinde değişiklik yapılıyor. Bu çalışma içinde yeni sistemde cumhurbaşkanını kimin seçeceği ya da baş örtüsü gibi konularla ilgili değişiklik önerilerinin bulunmayacağı öğrenildi.

Anayasa toplantısının ardından, öğleden sonra ise genel başkanlar Demokrat Parti ev sahipliğinde yeniden bir araya gelecek. Edinilen bilgilere göre bu buluşmada geçiş sürecinin yol haritasının kamuoyuna sunulması tarihi kararlaştırılabilir. Bu sürecin yol haritası ile bir çeşit seçim beyannamesi ve hükümet programı niteliğinde olacak olan “ortak söylem belgesinin” açıklanmasının da yıl sonuna kadar yapılabileceği konuşuluyor.

Her partinin önce kendi mutfağında hazırladığı, ardından altılı masanın ilgili komisyonu tarafından bir süredir ortaklaştırılan söylem belgesinin şu ana kadar yaklaşık yüzde 60’ı tamamlanmış durumda.

Muhalefet erken seçime destek olmayacak mı?

Altılı masa bir taraftan seçime yönelik hazırlıklarını sürdürürken, diğer yandan seçimin ne zaman yapılacağı ve takvime göre çeşitli olasılıklar da masaya yatırılmış durumda.

Altılı masayı oluşturan iki farklı partinin üst düzey yetkililerinden edinilen bilgiye göre muhalefet normalde 18 Haziran’da yapılması gereken ancak çeşitli nedenlerle bahara çekileceği konuşulan seçim için TBMM’de karar alınmasına destek olmamayı da değerlendiriyor.

Haziran’da yapılması gereken seçimin Mayıs ya da Nisan’a çekilmesini desteklememeleri gerektiğini çünkü bunun gerçek anlamda bir erken seçim olmayacağını belirten bir parti yetkilisi, “Bizler ısrarla dedik ki 2022’de gelin erken seçim kararı alın, biz de destekleyelim. Ama şimdi 2023 baharında yapılacak bir seçimin neresi erken olacak?” ifadesini kullandı.

Seçim yasasının muhalefet partilerinin kazanamaması için çok ince hesaplarla tasarlanarak değiştirildiğini, bu nedenle iktidarın yeni seçim yasasını mutlaka kullanmak isteyeceğini söyleyen yetkili, Cumhur İttifakı”nın bahar aylarında bir seçimi Erdoğan’ın adaylığının tartışmaya açılmaması için istediğini belirterek, muhalefet olarak buna destek olunmaması gerektiğini söylüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden aday olup olamayacağı ile ilgili tartışmalar bir süredir yapılıyordu. Bazı anayasa hukukçuları ve muhalefet üyeleri Erdoğan’ın üçüncü kez aday olamayacağını belirtirken, iktidar Erdoğan’ın 2014’te eski sistemle, 2018’de ise yeni sistemle cumhurbaşkanı seçildiğini ve dolayısıyla 2023 seçiminin Erdoğan’ın ikinci adaylığı olduğunu belirterek ortada bir anayasaya aykırılık olmadığını söylüyor.

Bununla birlikte iktidarın yine de herhangi bir meşruiyet sorunu yaratmamak ve Erdoğan’ın durumunu tartıştırmamak için seçimi zamanında yapmayarak, TBMM kararıyla bir çeşit “geciktirilmiş erken seçim” yapmak isteyebileceği bir süredir belirtiliyordu.

“256 hafta bekliyorsak, bekleriz bir dört hafta daha”

Muhalefetin şimdiye kadar Meclis’ten böyle bir geciktirilmiş erken seçim kararı çıkmasına çok itiraz etmeyebileceği, çünkü Erdoğan ve çevresinin yeniden bir “mağduriyet” algısı yaratmasına izin vermek istemediği konuşuluyordu.

Altılı masa kulislerinden edinilen bilgiler ise şimdi bu eğilimin biraz tersine dönmekte olduğu ve Meclis’te Cumhur İttifakı’na destek olunması konusuna eskisi kadar sıcak bakılmadığı yönünde.

Bir parti yetkilisi konuyla ilgili olarak “Bir seçim dönemi toplam 260 haftadır, yani beş yıl. 256 hafta bekliyorsak, bekleriz bir dört hafta daha. Mayıs’ta erken seçim mi olur?” diyor.

Bu arada muhalefet partileri arasında erken seçim tarihi ile ilgili konuşulan bir başka senaryo ise iktidarın Ocak ayı başında maaşlara ve asgari ücrete yapacağı zamların ardından çok uzun süre beklemek istemeyebileceği, zamların yarattığı olumlu hava dağılmadan ve enflasyonist etkisini görmeden baharın ilk aylarında seçimi yapmak isteyebileceği.

Öte yandan Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı’nın 2023 sınav takviminde YKS tarihini 17-18 Haziran 2023 olarak belirlemesi de erken seçim tartışmalarını alevlendirdi.

AKP Sözcüsü Ömer Çelik “Prensip olarak seçim takvimiyle sınav takvimi üst üste gelmez. Öğrencilerimizin hiçbir sınavını seçim takvimine denk getirmeyiz. Bununla ilgili ÖSYM bir çalışma yapıyor, yakın zamanda kamuoyuyla paylaşır” açıklamasında bulundu.

Meclis’teki sandalye dağılımının etkisi ne olur?

Mevcut sistemle erken seçim kararı alınabilmesi için ya Cumhurbaşkanı’nın kararı olması ya da TBMM’nin beşte üç çoğunluk oyuyla yani en az 360 milletvekili tarafından “kabul” oyu verilmesi gerekiyor. Ancak iktidarın bunun için muhalefetin desteğine ihtiyacı var. Çünkü AKP ile MHP’nin sandalye sayısı şu an için toplam 334.

TBMM’de halen CHP’nin 134, HDP’nin 57, İYİ Parti’nin 37, Türkiye İşçi Partisi’nin (TİP) 4, Memleket Partisi’nin 2, Demokrat Parti’nin ise 2 milletvekili bulunuyor. Zafer Partisi, DEVA Partisi, Demokratik Bölgeler Partisi, Saadet Partisi ve Yenilik Partisi’nin birer milletvekili var. Toplam 580 milletvekilinden oluşan TBMM’de bağımsız milletvekili sayısı ise dört.

Paylaşın

Gazeteci Barış Pehlivan’dan “Meral Akşener’e Kumpas” İddiası

Halk TV’de yayınlanan “Sansürsüz” programında dikkat çeken iddialarda bulunan Gazeteci Barış Pehlivan, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener hakkında yürütülen bir ‘FETÖ’ soruşturması olduğunu söyledi.

Gazeteci Pehlivan, “Ben bu duyduklarımı İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz’a sordum. Dedi ki: ‘Çok daha büyük bir kumpas ve oyun var’” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in, ‘FETÖ’ ile ilişkilendirildiği bir soruşturma yürütüldüğü yönünde iddiaları olduğunu söyleyen Pehlivan’ın açıklamaları şöyle:

“Akşener’i gözaltına alın talimatı mı verildi?”

6 yıldır kapanmayan Sayın Akşener’le FETÖ’yü ilişkilendiren bir soruşturma var. 2019 yılında gizlilik kararı alınıyor hala kapanmıyor. Biraz araştırdım.

Bu soruşturmayı yakından bilen yargı dünyasından bazı isimlerle konuştum. Deniyor ki: Meral Akşener’i o süreçte susturmak isteyenler vardı. Acaba ihbar mektupları mı yazıldı? Ayrıca cezaevindeki bazı FETÖ’cüler, belki bazı vaatler karşılığında Akşener aleyhinde ifadeler mi verdi? 15 Temmuz sonrası Akşener MHP Liderliği’ne oynarken; Akşener’in darbe öncesi ‘başbakan olacağım’ sözleriyle FETÖ ile ilişkilendirmek mi istenildi? Devletteki bazı görevliler evrak yakma görüntüsü mü oluşturmaya çalıştı? Acaba bazı yargı mensuplarının önüne bunların hepsi yığıldı ve Akşener’i gözaltına alın talimatı mı verildi? Akşener’in siyasi ilerleyişini engellemek için Akşener’i gözaltına aldırmak istendi.

“Dosya hala kapatılmadı”

2016 yılında Yeniçağ yazarlarına FETÖ operasyonları düzenlendi. Acaba dediler buradan mı yürüyelim? Yine karşı çıkanlar oldu. Bu da tutmadı. Birden fazla koldan Akşener’in susturulmasından bahsediyorum ve buna direnen bürokrat ve yargı mensuplarından bahsediyorum. 2016 yılında oluşturulan bu dosyanın hala kapatılmadığını hatırlatmak istiyorum. Hala açık. Hala Meral Akşener ifadeye çağırılmadı.

“Çok daha büyük kumpas var”

Ben bu duyduklarımı İYİ Parti Genel Sekreteri Uğur Poyraz’a sordum. Dedi ki “Çok daha büyük bir kumpas ve oyun var.”

Bir yargı mensubu bana, “Bu soruşturma bir kaplama iş. Kaplama iş uydurulmuş operasyonlara koyduğumuz isimdir” diye konuştu.

Paylaşın

Akşener’den Cumhur İttifakı’na Davete ‘Saray Kumarhanesi’ Yanıtı

İYİ Parti Lideri Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında Cumhur İttifakı’na davete verdiği yanıtta, “İYİ Parti’nin kumar masasına oturmaya da en küçük niyeti yoktur. Çünkü İYİ Parti, dış politikada zar atmaz, ekonomide rulet oynamaz. Devlet yönetiminde kupon yapmaz, hukukta tombala çekmez. Ve milletinin geleceğiyle asla bahse girmez” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Sayın Erdoğan ve küçük ortağının oturduğu masa öyle bir kumar masasıdır ki, Saray her zaman kazanır. Ortaya sürülen, kimi zaman Türk ordusu olmuştur, kimi zaman sınırlarımız. Kimi zaman, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz masadadır, kimi zaman da İhvan-ı Müslimin. Kimi zaman Filistinliler masaya sürülür, kimi zaman da Ukraynalılar.

Bu masada, bazen Kürtler üzerine kumar oynanır, bazen de, Türkler. Bu hileli oyun, her daim kasanın kazandığı, kazanamadığı yerde ise, oyunun bozulduğu ve şartlar ne olursa olsun, sürekli milletimizin ütüldüğü kirli bir oyundur. Onların kumar masası işte budur. Bizden dahil olmamızı istedikleri masa işte budur. Bu masa, bizim gözümüzde 20 yıldır aynı masadır. Heveslenenler için üzgünüm. Ama bizim o masaya oturmaya hiç niyetimiz yok. Çünkü biz o kumar masasını dağıtmaya, Saray görünümlü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz!”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mısır Devlet Başkanı Abdülfettah El Sisi ile tokalaşması ve poz vermesini eleştirdi.

Erdoğan’ın yakında geçmişte “katil”, “diktatör” gibi ifadelerle suçladığı Suriye Devlet Başkanı Beşar Esat ile yakınlaşabileceğini kaydeden Akşener, “Sayın Erdoğan, Mısır Cumhurbaşkanı Sisi ile Katar’da hasret giderdi. Sayın Erdoğan’ın gösterdiği derin muhabbetten anlıyoruz ki; yeni bir dostluğun kıvılcımı çakıldı. Mavi Vatan’daki çıkarlarımızın bile yumuşatamadığı Sayın Erdoğan’ı demek ki futbol aşkı pamuk gibi yapmış. Yakında Beşar Esat’la birlikte maça giderlerse şaşırmayın. Şimdi, bu duygu dolu kavuşmaya değinmeden önce geçmişe doğru kısa bir yolculuğa çıkmamız gerekiyor” sözleriyle Erdoğan’ın Sisi’ye yönelik sözlerini içeren bir videoyu da izletti.

Türk dış politikasında Erdoğan’ın tutumundan kaynaklanan zikzaklar yaşandığını söyleyen Akşener, “Biz bugün hala Sayın Erdoğan’ın muazzam beceriksizliğinin sonuçlarını yaşıyoruz. Sınırlarımızı kevgire çeviren liyakatsizliğin faturasıyla yüzleşiyoruz. Dostluk ilişkileri ve kişisel kaprisleri üzerinden sözüm ona “yönettiği” dış politikanın neticesinde yaşadığımız onca sıkıntıya, çektiğimiz nice acıya rağmen halen ibretlik bir politikasızlığa şahit oluyoruz” ifadesini kullandı.

Erdoğan’ın 31 Mart 2019’daki yerel seçimlerde İstanbul Büyükşehir Belediyesi seçimlerinde Mısır’daki darbeyi örnek gösterdiğini anımsatan Akşener, “Sayın Erdoğan seçimini Binali Bey’den yana değil, Sisi’den yana kullanmaya karar vermiş. Sayın Erdoğan, kazananın yanında olmayı sever. Baktı ki İstanbul’da Ekrem Başkan kazandı. Biraz vakit aldı ama, kendisi de döndü dolaştı gitti Sisi’yi seçti. Bu seçimle birlikte Rabia işareti yapa yapa gezdiği elini Sisi‘ye kaptırmış, Esma’nın onurunu da Katar’da bırakıp gelmiş oldu. Ne diyelim, hayırlı uğurlu olsun. Seçimlere yaklaştığımız şu son düzlükte, bundan sonra yeni işaretiniz olarak Rabia Meydanı’yla Esma’yı değil, artık Napolyon’u hatırlarsınız. Eee Allah büyük” diye konuştu.

Akşener, devamında Erdoğan’a seslenerek şu ifadeleri kullandı: “Görüyor musun Sayın Erdoğan? Söylediğin yalanlar, yine ayağına dolandı. İş bilmezliğin yine eline, yüzüne bulaştı. Arkasından ağıtlar yaktığın Mursi’yi mezarında ters döndürürken senin sözünün peşinden giden arkadaşlarının da başlarını yere düşürdün. Peki ya değdi mi? Büyükelçi çekecek kadar ileri gitmene gerçekten değdi mi? İş dünyamızın, milyar dolarlık ticaretinin, yatırımlarının heba olmasına değdi mi? Doğu Akdeniz’de ülkemizin elini zayıflatmana Mavi Vatanımızı tehlikeye atmana değdi mi? Sayın Erdoğan, böyle devlet yönetilmez.

Kişisel ilişkilerinin ve kaprislerinin bedelini bu millete ödetemezsin. Zikzaklarının bedelini Türkiye’ye ödetemezsin. Bu defa, öyle ‘kandırıldım’ diye, ‘Sisi kardeşimle, aramıza girdiler’ diye, ‘Yeni sayfa açıyorum’ diye işin içinden sıyrılamazsın. Önce çıkıp, bu başarısızlığın sorumluluğunu alacaksın. Önce çıkıp, milletimizden özür dileyeceksin. Çıkacaksın, ‘Kişisel kaprislerime kapıldım, hata yaptım, milletimden özür dilerim’ diyeceksin. Çıkacaksın, ‘İstanbul seçimlerinde, Millet İttifakı‘nı, darbecilikle suçladım, özür dilerim’ diyeceksin. Çıkacaksın, ‘Ben bu hatayı yapmasaydım Doğu Akdeniz’de, Mısır’la Yunanistan değil, biz anlaşabilirdik, özür dilerim’ diyeceksin. Sen önce çıkıp, özrünü dileyeceksin, sonra da milletimizin sandıkta açacağı yepyeni sayfayı oturup izleyeceksin. Ama elini çabuk tut. Çünkü millete vereceğin hesaba çok az kaldı!”

Terörle mücadele edilememesini ve Soylu’yu eleştirdi

İyi Parti Lideri Akşener, İstiklal Caddesi’ndeki saldırının ardından Gaziantep Karkamış’da ve Kilis Öncüpınar Sınır Kapısı’ndaki polis yerleşkesinde yaşanan saldırıları anımsatarak, AKP iktidarı ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun terörle mücadeleyi ciddiyetle yapmadığını dile getirdi.

Akşener, “Milletimiz, tek vücut olarak acı çekiyor. Ama bir yandan da her zaman olduğu gibi yine dimdik duruyor. Yanan yüreğinin acısını kalbine gömüyor ve terörün bir an önce bitmesini istiyor. Her şeyden önce, şunu hatırlatmak isterim ki bizim için terörle mücadelenin sulandırılıp, iç siyasetin mezesi yapılması da PKK/PYD/YPG terörü kadar tehlikelidir. Çünkü terörle mücadele bir devlet meselesidir ve günlük siyasi hesaplara araç edilemez. O yüzden şayet bu konu üzerinden siyaset devşirmeye çalışanlar olursa, onlara asla fırsat vermeyeceğiz. Ve her ne kadar, iktidardan aynı duruşu göremesek de biz memleketimiz için hayati olan bu meseleye de devlet ciddiyetiyle bakmaya devam edeceğiz” diye konuştu.

İstiklal Caddesi saldırısındaki bombacıyla ilgili Kobani’de eğitim alması, Afrin’den Türkiye’ye giriş yapması ve İstanbul’da dört ay boyunca kaçak yaşamasına ilişkin bilgileri anımsatan Akşener, “Ve İstanbul’un göbeğinde, İstiklal Caddesi’nde, altı canımızı şehit etti. Bunun üzerine iktidar da Türkiye Cumhuriyeti Devleti adına şehitlerimizin intikamını almak için Pençe Kılıç Harekatı’nın başlatıldığını duyurdu. Yalnız iktidarın, devlet yönetimiyle ilgili ciddi bir müktesebat ve liyakat sorunu olduğundan atladığı bir şey var: Devlet intikam almaz. Çünkü kadim devlet geleneklerimizden nasibini alanlar çok iyi bilir ki devletin intikam almasına gerek kalmaz. Çünkü devlet, şefkatiyle koruyup kolladığı milletine zarar vermeye niyetlenenler için daha onlar harekete geçemeden gerekeni yapar. Ancak bunun için devleti hakkıyla idare eden bir iktidarın olması gerekir” tepkisini gösterdi.

Terörle mücadelede en önemli sorunu “kontrolsuz göç dalgası” olarak tanımlayan Akşener, “Milli güvenliğimizi tehlikeye atan bu göç politikası devam ettikçe oluşacak tehditleri sadece sınır ötesi operasyon yaparak önleyemeyiz. Egemenlik sahamızı etkin şekilde kontrol etmemiz ve iç güvenlik kurumlarımızın kapasitesini arttırmamız gerekiyor. Bunun için de alameti farikası her fırsatta cıvık cıvık çıkışlar yapması olan değil, işini ciddiyetle, devlet aklıyla ve liyakatle yapması olan ve tercihen güvenlik konusunda en azından birkaç makale okumuş, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne yakışır, gerçek bir içişleri bakanı gerekiyor. Tüm bunların yanında ise güvenlik politikalarının iç siyaset şovlarından arındırılması ve konunun uzmanı, yetkin kişiler tarafından ele alınması gerekiyor” dedi.

Cumhur İttifakı’na davete “Saray kumarhanesi” yanıtı

Erdoğan’ın muhalefet kavramını yanlış anladığını da söyleyen Akşener, “Bizimkisini, koltukların bekası uğruna her şeyin mübah, herkesin de satılık olduğu yazıhane siyasetiyle karıştırma Sayın Erdoğan. Bizimkisi, 20 yıllık yağma, yalan ve baskı düzenine karşı asil mi asil, dimdik bir duruştur. FETÖ ile kurulan ittifaka, PKK ile kurulan masaya, mafya ve çetelerle yapılan işbirliğine karşı tavizsiz bir itirazdır. Bizim tabanımız da, tavanımız da, bu büyük milletin kutlu iradesinin, ayrılmaz bir parçasıdır. Ve o boyun eğmez irade, ilk günden beri hiç pes etmemiş, hiç zayıflamamış ve seni bu milletin sırtından, sandıkla söküp atma hevesi hiç azalmamıştır” ifadesini kullandı.

İyi Parti’yi “Türkiye’nin demokratikleşmesi davası neferi” olarak tanımlayan Akşener, şunları söyledi: “İyi Parti’nin kumar masasına oturmaya da en küçük niyeti yoktur. Çünkü İyi Parti, dış politikada zar atmaz, ekonomide rulet oynamaz. Devlet yönetiminde kupon yapmaz, hukukta tombala çekmez. Ve milletinin geleceğiyle asla bahse girmez. Sayın Erdoğan ve küçük ortağının oturduğu masa öyle bir kumar masasıdır ki, Saray her zaman kazanır. Ortaya sürülen, kimi zaman Türk ordusu olmuştur, kimi zaman sınırlarımız.

Kimi zaman, Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz masadadır, kimi zaman da İhvan-ı Müslimin. Kimi zaman Filistinliler masaya sürülür, kimi zaman da Ukraynalılar. Bu masada, bazen Kürtler üzerine kumar oynanır, bazen de, Türkler. Bu hileli oyun, her daim kasanın kazandığı, kazanamadığı yerde ise, oyunun bozulduğu ve şartlar ne olursa olsun, sürekli milletimizin ütüldüğü kirli bir oyundur. Onların kumar masası işte budur. Bizden dahil olmamızı istedikleri masa işte budur. Bu masa, bizim gözümüzde 20 yıldır aynı masadır. Heveslenenler için üzgünüm. Ama bizim o masaya oturmaya hiç niyetimiz yok. Çünkü biz o kumar masasını dağıtmaya, Saray görünümlü kumarhanenizi de başınıza yıkmaya geliyoruz!”

Paylaşın

Altılı Masa, Anayasada Yaklaşık 100 Maddeyi Değiştirilecek

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, anayasa taslağını 28 Kasım’da Ankara Bilkent Otel’de yapacağı toplantıyla duyuracak.

Cumhuriyet gazetesinden Sertaç Eş‘in haberine göre mevcut anayasadaki 100 civarındaki madde değiştirilecek.

Bu kapsamda, toplanma ve gösteri yapma özgürlüğü, ifade özgürlüğü ve basın özgürlüğünün önündeki engellerin kaldırılması öngörülüyor.

Anayasanın laikliği düzenleyen 24. maddesine “dokunulmaması” yönündeki görüş ağırlık kazandı. Ancak bu maddeye ilişkin son karar liderlere bırakıldı. Cumhurbaşkanının yetkileri bu taslakta önemli ölçüde kısıtlanıyor.

AYM düzenlemesi

Taslakta Anayasa Mahkemesi üyelerinin seçimi de yeniden düzenleniyor. Cumhurbaşkanının bu kuruma yaptığı üye atamalarındaki yetkisi kaldırılıyor. Atama yetkisinin yalnızca Türkiye Barolar Birliği kontenjanından gelen üyelerin ataması ile sınırlandırılıyor. Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu üyelerinin atanma yetkileri Meclis’e veriliyor.

Meclis’te yapılacak seçimler de “kısıtlı belirleyicilerin inisiyatifine” bırakılmıyor. Çoklu aday arasından seçim yapılması kuralı getiriliyor, katılım artırılıyor. Siyasi partiler AYM ve kurullara aday gösteremiyor. Burada, mevcut sistemden eskiye dönme yönünde bir beklenti ve eleştiri vardı. Taslakta eskinin eksikleri ve zayıflıklarının da giderilmesi hedefleniyor.

Ayrıca taslakta, Yükseköğretim Kurulu (YÖK) kaldırılıyor. Yerine bilimsel, idari ve mali özerkliği getirilmiş üniversiteler arasında eşgüdümü sağlamayı hedefleyen bir kurul düşünülüyor.

“Yapıcı kurucu güvensizlik oyu”

İstikrarsızlığın gerekçesi olarak görülen ve parlamenter sistemin en çok eleştirilen konusu olan koalisyonlar konusunda iktidarın elinden bu kozun alınması için anayasada önlem getiriliyor. Buna göre anayasaya “Yapıcı kurucu güvensizlik oyu” işleniyor. Buna göre hükümetin kurulması süreci kolay, devrilme süreci ise zorlaştırılıyor. Hükümet hakkında gensoru verebilmek için yeni hükümetin nasıl kurulacağı konusunun garanti edilmesi kuralı getiriliyor. İspanya, Almanya, Belçika gibi ülkelerde uygulanan bu yöntem, taslakta da yer alacak.

HSK’nin yapısında değişiklik

Değişiklik öngörülen önemli alanlardan birisi de yargı. Buna göre mevcut Hakimler ve Savcılar Kurulu; Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu olarak ikiye bölünecek. Hâkimler Kurulu’na adalet bakanı ve yardımcısının katılımı olmayacak. Bakan ve yardımcısı Savcılar Kurulu’nda yer alacak. Ayrıca yargının savunma kurumu da anayasada güçlendirilmiş bir şekilde yer alacak.

Paylaşın

İYİ Parti Ve HDP Arasında Sular Durulmuyor: Karşılıklı Suçlamalar

Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile İYİ Parti arasında, altılı masa kurulduğu günden beri sık sık baş gösteren gerilim, bir kez daha gündemde. Tartışmalar bu kez AKP’li bir heyetin, başörtüsü konusunda hazırlanacak anayasa değişikliği için HDP grubunu ziyaret etmesiyle başladı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, grup konuşmasında ziyareti “Açılımcılar kumpanyası yeniden seyircisiyle buluşuyor” sözleriyle eleştirdi. 2013’te Kürt sorununun çözümü için yürütülen çözüm sürecine atıfta bulunan Akşener, HDP’yi de “HDP vekilleri de genel başkanlarını tutukladığı, belediyelerine kayyum atadığı için sabah akşam eleştirdikleri, AK Parti ile, aynı masaya oturmaktan zerre utanmadılar” sözleriyle eleştirdi. Akşener’in bu sözleri iki parti arasında son zamanların en şiddetli tartışmasını başlattı.

Akşener’e, HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, halk buluşması için geldiği Ardahan’dan yanıt verdi. Buldan, Akşener’i Kürtlere hakaret etmeyi kendisine görev edinmekle suçlayarak Akşener’in, Kürt düşmanı olduğunu iddia etti. Susurluk kazasına göndermede bulunan Buldan, “Bize kumpanya kuruyor diye de iftira attılar. Oysa HDP’liler kumpanya bilmezler, HDP’lilerin kumpanya bilmediğini cezaevlerinin HDP’lilerle dolu olduğunu göstererek ispat ederiz. Ancak onlar kumpanyanın ne demek olduğunu Susurluk’tan bilirler, onlar kumpanyanın ne demek olduğunu 28 Şubat’tan bilirler” dedi.

İYİ Parti’den yanıt

Buldan’ın bu açıklamasına İYİ Parti Sözcüsü Kürşad Zorlu, yazılı açıklamayla yanıt verdi. Zorlu, “Bir siyasi partinin eş genel başkanı” olarak nitelendirdiği Buldan’ın, asılsız suçlamalar ve hakaretlere başvurma yolunu tercih ettiğin öne sürdü. Ayrımcılığı red ettiklerini savunan Zorlu şöyle konuştu:

“Kürtler bu ülkenin, bu vatanın, asli ve şerefli vatandaşlarıdır. Bu çerçevede, her türlü ayrımcılığı reddediyoruz. Ayrıca, yürüttükleri siyasetteki tutarsızlıkları örtmek için yalan ve hamasete başvuranların, son dönemde düştükleri zor durumu anlamakla birlikte her sıkışan parti liderinin, partimize ve Genel Başkanımıza saldırmasını asla kabul etmiyoruz. Siyaset adı altında ilkesiz, seviyesiz yapılan bu gölge oyununu milletimizin takdirine havale ediyoruz”

Akşener yerine Altılı Masa vurgusu

Ancak taraflar arasındaki atışmalar bu açıklamayla da son bulmadı. HDP Eş Genel Başkanı Buldan, Erzurum’un Karayazı ilçesinde düzenlenen halk toplantısında, Akşener’e yanıt vermeyi sürdürdü.

1990’lardaki faili meçhul cinayetlere vurgu yapan Buldan, “Kimse 90’lı yılların kabadayılığını yapmasın, Türkiye’nin 90’lı yılları yaşamasına asla izin vermeyeceğiz” dedi. Akşener yerine altılı masaya dikkat çeken Buldan, “Altılı masada da bize saldıranlar var. Dün bir açıklama yaptım Ardahan’da, bunun üzerine bana bir cevap yazdılar. Söylemeye devam edeceğiz. Bu ülke faili meçhulleri unutmadı, unutmayacak. Bu ülke köy yakmaları yıkmaları unutmadı, unutmayacak.

Bu ülke 12 Eylül dönemlerinde işkence tezgahlarında Kürtlere uygulanan zulmü unutmadı, unutmayacak. Kürtlere dışkı yedirildiğini unutmadı, unutmayacak. Hiç kimse 90’lı yılların kabadayılığına soyunmasın, 90’lıların ve geçmişin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Onlar da bu kurnazlığı yapmasınlar. Kürtler her zaman geçmişi hatırlar. Bundan sonra da hatırlayacak. Biz artık 90’lı yılları yaşamak istemiyoruz. Biz 90’lardaki faili meçhullerin tekrardan bu ülkeye gelmesine asla izin vermeyeceğiz” diye konuştu.

Millet ve Cumhur ittifaklarının ülkenin sorununu çözemeyeceğini savunan Buldan, HDP’nin kurduğu Emek ve Özgürlük ittifakına destek istedi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

‘Altılı Masa’da Başörtüsü İçin Ortak Tutum Arayışı

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’ pazartesi günü DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde bir araya gelecek.

Kritik toplantının ana başlıkları arasında, “Genişleme stratejisi” ve “Başörtüsü için ortak tutum arayışı” olması bekleniyor.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre, toplantının gündeminde, “olağan” gündeminde, tamamlanma aşamasına gelen parlamenter geçiş sürecinin yol haritası ile ortak politikaları belirlemek üzere oluşturulan komisyonların çalışmaları yer alacak.

Kritik gündem maddelerini ise İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “masaya taşıyacağını” açıkladığı Büyük Türkiye Partisi’nin (BTP) masaya dahil edilmesi önerisi ve başörtüsüne anayasal güvence konusunda ortak tutum belirlenmesi konuları oluşturacak.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, hafta başından itibaren masada yer alan siyasi partilerin liderlerini ziyaret ederek gündem önerilerini aldı.

“Genişleme stratejisi” görüşülecek

Toplantıda, cumhurbaşkanı adayının kim olacağı konusunun masa gündemine gelmesi beklenmiyor. Ancak önceki toplantılardan farklı olarak, Altılı Masa’ya dahil olmak isteyen siyasi partilerle ilgili nasıl bir tutum alınacağı netleşmiş olacak.

Çünkü İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin Altılı Masa’ya alınmasını isteyen BTP Genel Başkanı Hüseyin Baş’ın bu talebini masaya getirecek.

CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, bu talebe olumsuz bir yanıt vermedi. Ancak başta ev sahibi DEVA Partisi olmak üzere, Gelecek ve Saadet Partisi de, BTP’in masaya dahil edilmesine sıcak bakmıyor. Üç siyasi partinin karşı çıkış gerekçesinin altında, Altılı Masa’nın yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü çalışmalarda mesafe alınması; başka siyasi partilerin katılım talepleri ile masa çalışmalarının sekteye uğrayacağı endişesi dile getiriliyor.

CHP Lideri açıkça karşı çıkmasa da CHP içinde de, Altılı Masa’nın henüz bir ittifaka dönüşmediğine dikkat çekilerek genişleme taleplerinin ittifak sürecinde görüşülebileceği veya İYİ Parti’nin BTP adaylarını kendi listesinden aday gösterebileceği yorumları da yapılıyor.

Kulislerde BTP’nin Altılı Masa’ya katılım talebinin “krize yol açmayacak” şekilde liderler tarafından çözüleceği beklentisi dile getirilirken, Altılı Masa’nın bundan sonraki katılım taleplerine dönük ilke kararı da alabileceği belirtiliyor.

Başörtüsü için ortak tutum arayışı

Altılı Masa’nın bir başka önemli konusu ise AKP ve MHP’nin başörtüsü ve “ailenin korunması”na ilişkin anayasa değişikliği ile ilgili ortak nasıl bir tutum alınacağı olacak.

Başörtüsü serbestisi konusunda yasa değişikliği teklifi veren CHP, bu düzenlemeye destek istiyor. CHP, anayasa değişikliğinin yeni parlamentonun işi olduğu gerekçesiyle, bu konudaki bir anayasa değişikliğine destek verilmeyeceğini açıklamıştı. Muhalefetin bölünmesinin “referandum” sonucunu doğuracağını dikkate alan Akşener ise konuyu Altılı Masa’ya götürme kararı aldı.

AKP’nin başörtüsü üzerinden seçmenini konsolide edebilmek için seçimlerde “üç sandık” koyma hesabını dikkate alan muhalefet, “referandum” sonucu doğurmayacak seçenekler üzerinde uzlaşma arayacak.  O nedenle, masadan ya anayasa değişikliğine destek vermeme ya da destek verip 400’ün üzerinde bir oyla parlamentodan geçmesinin sağlanması yönünde karar alınabilir.

Ancak bu konuda uzlaşma sağlanmanın da kolay olmayacağına dikkat çekiliyor. Çünkü CHP, “anayasayı tanımayan bir siyasi anlayışla anayasa yapılamayacağını” savunarak, başörtüsü konusu da olsa AKP ile bir anayasa değişikliğinin içinde olmayacağı görüşünü önceden kamuoyuna açıkladı.

İYİ Parti ise hem CHP, hem de iktidar partisinin bu konuyu gündeme getirmesinden rahatsız.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ise Anayasa değişikliği teklifinin Meclis’ten 400’ün üzerinde kabulü için muhalefetin de destek vermesi gerektiğini savunuyor.

“Anayasal ve yasal reformlar”a başörtüsü arası

Anayasal ve yasal reformlar komisyonunun çalışmasında sona geldiği belirtilirken, kamuoyuna açıklanmasının, AKP’nin başörtüsüne ilişkin anayasa değişikliği teklifinin içeriğinin netleşmesinden sonraya bırakılabileceği belirtiliyor.

Kulislere yansıyan bilgilere göre masadan AKP’nin anayasa değişikliği teklifine destek çıkmaması halinde, Altılı Masa’nın kılık kıyafet konusu dahil dini kazanımların  korunmasına ilişkin hükümleri de içerecek şekilde reform planlarının kamuoyuna açıklanması planlanıyor. Ancak destek kararı çıkarsa, başörtüsü konusunda ayrıca bir düzenlemeye yer verilmeyebileceği belirtiliyor.

Çalışmalar ortaklaştırılacak

Parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritasının ise liderlerin en önemli gündem maddesi olması bekleniyor. Bu konuda çalışma yürüten komisyonun hazırladığı taslağa liderlerin son biçimini vereceği ve bu konuda liderlerin “uzlaşı” açıklayabilecekleri belirtiliyor.

Seçimden sonra kurulacak hükümetin “programı” niteliğindeki temel politikalar konusunda çalışmaların da liderler tarafından ele alınması planlanıyor.

Paylaşın

İYİ Parti’de Cumhurbaşkanı Adaylığı İçin “Meral Akşener” Sesleri

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Gelecek Partisi, Demokrasi ve Atılım (DEVA) Partisi ve Demokrat Parti’den oluşan ‘Altılı Masa’nın 14 Kasım’daki toplantısı öncesinde ortak cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili tartışmalar devam ederken İYİ Parti’de yeni gelişmeler yaşanıyor. Edinilen bilgilere göre İYİ Parti il başkanları, bir süredir Akşener’e adaylık için baskı yapıyor.

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, yaptığı değerlendirmede “seçmenden Meral Akşener’in neden adaylıktan vazgeçtiği” sorusunu çok fazla duyduklarını söylerken partinin İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar da “30 ilçeyi en az 5 kez dolaştık. Seçmenin önceliği bugünkü iktidardan kurtulmak. Gittiğimiz her yerde genel başkanımızın ismini tabii ki duyuyoruz” ifadelerini kullandı.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in “Başbakanlığa talibim” açıklamasının ardından adaylık için İYİ Parti’de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın ismi dillendirilmeye başlanmıştı. Ancak son zamanlarda İYİ Partili kaynaklar, CHP’li bir belediyenin başkanı olduğuna dikkat çektikleri Yavaş’ın adaylık için bir irade beyanı ortaya koyması gerektiğini söylüyordu. İYİ Parti il başkanları da bu süreçteki toplantılarda seçmenden sık sık Mansur Yavaş’ın da ismini duyduklarını ancak bununla birlikte genel başkanlarını aday olarak görmek istediklerini dile getiriyordu.

“Meral Akşener cumhurbaşkanı adayı olsun”

İYİ Parti’de son dönemde Mansur Yavaş’ın beklenen iradeyi ortaya koyamadığı değerlendirmesi yapılıyor. Bu yüzden de Akşener’in başbakanlık yerine cumhurbaşkanı adayı olması yönünde görüşün ağırlık kazandığı öğrenildi. İYİ Partili yetkililer, kulislerde Akşener’in “seçilebilecek aday” vurgusuna dikkat çekerek Kemal Kılıçdaroğlu’nun bu kritere uymadığını savunuyor. Ortak adayın açıklanması konusunda da gecikildiğini dile getiren İYİ Partili yetkililer, öncelikli olarak Akşener’in adaylığı olmazsa Mansur Yavaş’ın ikna edilmesi gerektiği üzerinde duruyor.

Peki İYİ Parti tabanı tartışmalarla ilgili ne düşünüyor?

İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtladı. “İl başkanlarının da tüm parti mensuplarının da genel başkanımızı cumhurbaşkanı adayı olarak görmek istemeleri kadar daha doğal bir şey yok” diyen Kavuncu, “Kimin aday olacağının kararı, altılı masanın kararıdır” ifadesini kullandı.

Daha önce sahada en çok Mansur Yavaş’ın ismini duyduklarına yönelik açıklamasını hatırlatan Kavuncu, “Bu bir arzu değildir. Muhafazakar ve Cumhur İttifakı’ndan kopmuş seçmenle görüştüğümüzde böyle bir ağırlığı oluyor. Onu görüyoruz ve onu söylüyoruz” diye konuştu. Akşener’in “kazanacak aday” vurgusunu hatırlatan Kavuncu, seçmenden bir yandan da “Akşener neden adaylıktan vazgeçti sorusunu çok duyuyoruz” ifadesini de kullandı. Kavuncu, seçmenden aldıkları talepleri ve izlenimleri Akşener’e aktardıklarını da anlattı.

Kırkpınar: Genel başkanımızın ismini her yerde duyuyoruz

İYİ Parti İzmir İl Başkanı Hüsmen Kırkpınar da Akşener’in başbakanlığa talip olduğu yönündeki açıklamayı hatırlatarak “Genel başkanımızın üzerine titrediği tek konu var. Parlamenter sisteme geçmek” dedi. Çatı adayın kazanması halinde bu sürecin taçlanacağını ifade eden Kırkpınar, “Herhangi bir partinin parlamentonun sayısı çok önemli değil. Önemli olan çatı adayın kazanması ve parlamenter sisteme geçilmesi” diye konuştu.

Kongrelerinin devam etmesine karşın halen seçmeni dinlemeye devam ettiklerini ve bugüne kadar 30 ilçeyi en az beş kez dolaştıklarını kaydeden Kırkpınar, “Kamuoyu yoklamalarında Ankara ve İstanbul belediye başkanlarının ismi önde çıkıyordu. Genel başkanımızın ismini de gittiğimiz her yerde duyuyoruz” dedi. Akşener’in tüm kararlarını parti yetkili kurullarına danışarak aldığını dile getiren Kırkpınar, “Teşkilat olarak genel başkanımızın alacağı her kararın arkasındayız” ifadesini kullandı.

İYİ Parti Kırıkkale İl Başkanı Bülent Şükrü Altınışık da “Tabii ki her partili genel başkanını cumhurbaşkanı olarak görmek ister. Ancak Genel Başkanımızın aday olmayacağı yönünde kararı var. Bu konuyu da kesinlikle kabul etmiyor” dedi. İl başkanları olarak ayda en az bir kez Genel Başkan Akşener başkanlığında bir araya geldiklerini belirten Altınışık, “Bu toplantılarda bazı arkadaşlarımız genel başkanımızın aday olması yönünde taleplerini iletiyor. Ama şu ana kadar genel başkanımız böyle bir söylemi dahi kabul etmedi” ifadelerini kullandı.

Ensarioğlu: Gönlümüzden geçen Akşener’dir

İYİ Parti Diyarbakır İl Başkanı Vejdin Ensarioğlu da Diyarbakır’da altılı masanın konuştuğu adayların yanı sıra başka isimlerin de gündeme geldiğine dikkat çekti.

“Ama burada amaç bir kişiyi cumhurbaşkanı yapmak değil. Amacımız, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi sağlayacak bir isme ihtiyacımız var” diyen Ensarioğlu, Mansur Yavaş’ın da Diyarbakır’da en çok konuşulan isimlerden biri olduğunu aktardı.

Ensarioğlu, “Ancak Mansur Yavaş’ın genel başkanı Kılıçdaroğludur. Sayın Genel Başkanımız Akşener, Yavaş’ın aday olup olmaması konusunda bir girişimde bulunamaz, buna karar verecek Sayın Kılıçdaroğlu’dur” diye konuştu. İl başkanları toplantısında zaman zaman bazı il başkanlarının Akşener’in cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili konuyu gündeme getirdiğini kaydeden Ensarioğlu, “Tabii ki, gönlümüzden geçen aday genel başkanımızdır, onu her yere yakıştırıyoruz. Ancak aldığı kararın da arkasındayız” dedi.

“Taban Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına inanmıyor”

İsminin açıklanmasını istemeyen bir başka İYİ Partili il başkanı ise Akşener’in “başbakanlığa talibim” açıklamasının ardından hem kendisinin hem de birçok il başkanının cumhurbaşkanı adayı olması yönünde taleplerini Akşener’e ilettiklerini söyledi. Akşener’in bu talepleri şimdiye kadar reddettiğini kaydeden il başkanı, “Tabanın neredeyse tamamı Kılıçdaroğlu’nun kazanacağına inanmıyor. Bu yüzden de taban öncelikli olarak genel başkanımızı aday olarak görmek istiyor. Genel başkanımız başbakan adayı olacaksa da Mansur Yavaş’ın adaylık için konuşulması gerektiğine inanıyor” ifadelerini kullandı.

Paylaşın