Altılı Masa, HDP’yle Uzlaşırsa Yüzde 55-60 Potansiyeli Var

2023’te yapılacak olan Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine sayılı günler kala, ‘millet’ ve ‘cumhur’ ittifaklarının oy oranları arasında uçurum olmadığı anketlere yansıyor. Birçok ankette partiler ve ittifakların oy oranı başa başa çıkıyor.

T24’ten Murat Sabuncu‘ya konuşan Bekir Ağırdır, oy oranları yüzde 31 ila 37-38 arasında değişse bile AKP’nin halen birinci olduğunu, CHP’nin araştırmalara bağlı olarak yüzde 22 ila 26-27 arasında değiştiğini kaydetti.

Ağırdır, AKP’ye oy verenlerin bir kısmının yaşam tarzları, dini inançları veya Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a duygusal bağları nedeniyle oy verdiğini, hataları gördüklerini ama güvenin ağır bastığını ifade etti. Ağırdır, AKP’ye oy veren diğer kesimlerin gerekçelerini sayarak oyların belirli bir seviyede tutulduğunu ancak daha fazla gerilemeyeceği anlamına gelmediğini kaydetti.

‘AKP – MHP yüzde 51 zor’

Ağırdır şöyle devam etti: “Öbür tarafın ne yapacağına bakıyorlar ama sonuçta MHP ile beraber baktığımız zaman AK Parti’ye işte 40-42 bandında bunu çok zorlasa bile 45 yapabilir ama 51 yapma ihtimali neredeyse yok. Çünkü o kopan insanlar yani AK Parti dediği 50’lerden hatta bir dönem tek başına 56’lara ulaştığı zamandan bugün 30’lara geldiyse kaybetmemiş değil yarı yarıya neredeyse kaybetmiş durumda. O kaybettiklerini de sadece fevri bir duyguyla kaybetmiş değil.”

‘Altılı masanın bir özelliği var’

Ağırdır, altılı masanın sosyal demokrat ve İslamcı gelenekten partilerin bulunduğunu ifade ederek sözlerini şöyle sürdürdü: “6’lı Masa’da bir sosyal demokrat parti var. İslamcı gelenekten gelen ama daha sonra dünyevileşmiş kesimleri temsil eden Deva, Gelecek gibiler var. Dindarları temsil eden ama dinin bu kadar siyasete araç edilmesine ya da yolsuzluğa itirazı olan Saadet Partisi gibi birisi var.

İyi Parti gibi daha geleneksel, daha milliyetçi ya da Atatürkçü değerlere yaslandığını iddia eden sol fikriyatla mesafeli olan ama kentli, metropollü başka bir sosyolojik kümenin partisi var. Dolayısıyla bir bakıma bu 6 partinin bir arada oluşu anlamlı ama eksik yani bakarsan 3 Türkiye analizine geri dönersek üçünü de temsil etmiyor. Kürtler yok orada. Problem orada.

‘HDP’yle uzlaşılırsa yüzde 55 – 60 potansiyeli var’

Dolayısıyla da bu itirazlardan ve gerçek hayatın sorunlarından iktidarın yorgunluklarından, hatalarından sonuç olarak 6’lı Masa’da işte 42-45 bandında ama AK Parti, MHP ortaklığının 51’e ulaşma şansı zor görünse de 6’lı Masa’nın eğer HDP ile ya da Kürtlerle bir uzlaşma dili yakalayabilirse, HDP ile konuşarak, uzlaşarak, ittifak yaparak, Kürtlerin ihtiyaç ve talepleri üzerinden yeni bir siyaset inşa ederek 55-60’a kadar çıkabilecek de bir potansiyeli var.

Çünkü bütün bu tartışmanın, bu sosyolojik analizlerin dışından baktığımızda gidişata memnuniyet ya da gidişattan rahatsızlık diye baktığımızda ama yönetim düzenine ama ekonomik gidişata ama ülkenin etrafındaki risklere, fırsatlara bakarak insanların kanaatlerine, toplumun kanaatlerine baktığımızda toplumun 3’te 2’si iktidarın karşısında ve gidişata itirazı var, 3’te 1’i de iktidarın yanında her şeye karşın.

‘AKP – MHP’nin oy potansiyeli…’

Demek ki 6’lı Masa’nın ve HDP’nin meselesi nasıl oy alırlar da da bu 3’te 2 potansiyeli bir araya getirecek doğru siyaseti örebilirler meselesi. Ama AK Parti, MHP açısından bakarsak onların böyle bir tercihi yok. Onlar zaten Kürtleri neredeyse gözden çıkarmış durumdalar. Gençleri zaten neredeyse gözden çıkarmış durumdalar.

Dolayısıyla diyelim maksimumda 50-51 gibi olan bir maksimum potansiyellerinin ne kadarını gerçek hayata sayıya çevirebilecekleri peşindeler. Halbuki muhalefet 65’lere yakın bir potansiyeli nasıl sayıya ve seçimde bir sonuca çevirebileceğinin yolunu bulmak durumunda. İkisi de aynı potansiyelden başlamıyor. O nedenle 6’lı Masa’ya daha çok odaklanıyoruz. HDP’nin söylediklerine daha yakından bakıyoruz. Çünkü oyunun gidişatını muhalefetin yaptıkları belirleyecek iktidarın yaptıkları değil.”

Paylaşın

Akşener’den ‘Altılı Masa’ Açıklaması: Arıza Çıkmaz

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, farklı basın kuruluşlarından bir grup kadın gazeteciyle buluştu. Akşener, Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayı, seçim güvenliği ve partisinin Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’e yönelik saldırıda dahil olmak üzere gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.

Gazete Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın aktardığına göre Akşener’in açıklamaları özetle şöyle oldu:

Öncelikle geçmiş olsun. Milletvekiliniz Hüseyin Örs’ün sağlık durumu nasıl? Yaşanan bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Aylin Hanım (Aylin Cesur) olmasa belki de gidiyordu. Hüseyin Örs, bizim grubun en naif isimlerinden. Uzlaşmacı biri. Kavgayı ayırmak için araya giriyor, yumruk yiyor. Burada çok ayıp bir durum var. Yumruğu atan (AK Partili Zafer Işık) özür dilemeyeceğini söylüyor. Öyle özre filan gerek yok, gel hastanede ziyaret et, ‘kavga ettik ama böylesini düşünmemiştim, kusura bakma’ de. Ama burada gerilimden medet umma halini görüyorum ben. İktidarın, gerilimden medet umma hali var.

Seçimler öncesinde tansiyonun artabileceği, seçim güvenliğinin tehlikeye girebileceği söyleniyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Siyasiler buna alıştı. ‘Alıştı’ sözünü istihza ile söylüyorum. Çok ayıp bir şey bu. İki alana dayandırmamız lazım. Birincisi bu arkadaşlarımız, kaybetmekten korkuyor ve bu gürültüden, gerilimden, küfürden medet umuyor. Altılı Masa’nın bugüne kadar hep gözden kaçan yönü seçim güvenliğini sağlama çalışması. Biz, insan unsurunu çoğaltmış olduk. Bir yerde bizim üyemiz, yöneticimiz azsa diğerinin olacak. Aynı anda belki üç kişiyi koyacağız bir sandığa. Her okulda bir avukat olacak. Altı siyasi partinin Seçim İşlerinden Sorumlu Genel Başkan Yardımcıları düzenli toplanıyor. Karar alıp birbirlerine yol gösterip tecrübelerini paylaşıyorlar, eksik varsa gideriliyor. Buradan çıkan her türlü bilgiyi seçim güvenliği eğitiminde de kullanıyoruz. Tavrımız da tekleşiyor.

‘Her türlü cilleklik yapılabilir, ama sonuç alamazlar’

Dayanışmayı öğrendik. 2017 Referandumu olmasaydı belki benim aklıma CHP’den 15 milletvekili istemek gelmezdi. Tanışmak, görüşmek, konuşmak kadar önemli bir şey yok. İstanbul seçiminde 13 bin 500 oy farkını evraklardaki ıslak imza sebebiyle yok edemediler. Birinci alkışı alması gereken Canan Hanım. İkincisi de Buğra Kavuncu. Birbirleriyle masanın altında tekmeleşmediler. Hesap kitap yapmadan, benim partim senin partim yapmadan çalıştılar. Onu vaka analizi olarak incelemek lazımdır. Bir enerji oluştu, insanlar oyları korudular. Buradan çıkan sonuç şu, her türlü cilleklik yapılabilir, ama sonuç alamazlar.

‘Kütük gibi Nokia bile iş görür’

İstanbul Taksim saldırısı sonrası bant daraltması ile internet yavaşlatıldı. Bu seçim sürecinde yeni bir risk mi?

Bunların her biri konuşuluyor. İnsanların birbiriyle haberleşmesi önemli. İnsan sayısını çoğalttığınız, bu işi üzüm salkımı gibi yaptığınız takdirde, o kütük gibi eski Nokia telefonlar bile iş görür. Hepsini çalışıyoruz. O deneyim konvansiyonel metodu getirdi. Okulları gezmek… İstanbul seçiminde önce çok üzülmüştük. Ama sonra ikinci seçimde ortaya çıkan farkın herkes için çok önemli bir öğrenim alanı olduğuna inanıyorum. Erdoğan dahil. Erdoğan’ın, geriye bakınca ne düşündüğünü çok merak ediyorum. 13 bin 500 farkla kazanmış başkanın iş yapması başka, 805 bin fark atmış başkanın çalışması başka…

‘Bu başarı öyküsü Türkiye’yi getirir’

İstanbul modeli Türkiye için uygulanabilir mi? Aynı başarı hikayesi nasıl tekrarlanabilir?

Bu başarı öyküsü Türkiye’yi getirir.

Altılı Masa’nın bir sonraki toplantısının gündeminde ne olacak?

“Yol haritası”nı liderler çalışıyor. Ortak politikaları ekonomiciler çalışıyor. Orada yanlış anlaşılma oluştu. Aday gösterilmiş kişinin eline verilen bir kağıt değil, seçim beyannamesi gibi olacak. Biz genel başkanlar olarak hem adaya hem de partimize oy isteyeceğiz. Her siyasi partinin kendi bakışının da yer aldığı, ortaklaştığı, farklılıkların kenara konulduğu bir metin. Koalisyon metni gibi olmakla birlikte aday gösterdiğimiz kişinin seçim beyannamesi diyebileceğimiz bir çalışma. Onları savunacağız biz onun için. Yani bir dayatma yok adaya. Efendim, “adayın elini ayağını mı bağlıyorsun?” Yok öyle bir şey. Kağıda dökülmüş netleşmiş bir metinden bahsediyoruz. Bunu kamuoyuna duyuracağız.

‘Masada koalisyonlara şahit ben varım’

Ben o masada, DYP-SHP koalisyonu, ANA-YOL ve REFAH-YOL’u görmüş bir insanım. DYP-SHP, Türkiye’ye inanılmaz fayda sağlayan birliktelikti. Hep gözden kaçar. Solun sosyal demokrasinin sağ ile olan birbirlerine sıkılı yumruk halinin yumuşadığı, ellerin açıldığı dönemdir. Türkiye’nin oradan ne kazandığı unutuldu. ANA-YOL’da “sen cumhurbaşkanı ol, ben başbakan” konusunda anlaşılsaydı yürürdü. Merkez sağ da bitmezdi. REFAH-YOL da çok faydalıydı. O dönemde birbiriyle hiç ilgisi alakası olmayan iki alan birbirini tanıdığı ama seçmende bir mücadele, geçişkenlik olmadığı için başarıldı. Masada, o koalisyonlara şahit olup zorluğunu, faydasını ve sorunların nasıl aşıldığını bilen tek ben varım. Uzun zaman tek parti iktidarı övüldü. Seçmen velinimet olmaktan çıktı. İş birliği içinde rekabet kavramına ihtiyacımız var. Birbirinin ayağına basan bir yapı değil. Ben sürprizli bir insan değilim o masada. Açık net bir insanım. Bir karar alındıysa paylaşmak başka şey ama o konuda karar verilmemişse masa hakkında en az konuşan da benim.

‘Ben sürprizli bir insan değilim’

“Seçimi kazırsak ortak yöneteceğiz” diyorsunuz. Temel Bey, ‘eşgüdüm kurulu’ dedi. Siz buna sıcak bakmıyorsunuz sanırım, ne öneriyorsunuz?

Temel Bey bunu talep etti. Ben bir şey söylemiyorum, çünkü masada her şey çok açık net olmalıdır. Sonuçta bir karara varıldığı zaman da her şey net olmalıdır ki yarın sürpriz olmasın. Ben sürprizli bir insan değilim o masada. İki tarafı da en uzun süredir tanıyan şahıs da benim. Orada konuştuktan sonra bir karar alınmışsa paylaşmak başka bir şey. Orada şöyle bir şey var. “Genel başkanlar, cumhurbaşkanı olacak şahsın yardımcısı olacak” diye bir çıkarım var. Buna kimse itiraz etmiyor. Ama o zaman genel başkanlar milletvekiliyse, milletvekilliği düşüyor. Temel Bey’in önerdiği eşgüdüm halinde danışma kurulu. Ama, işin içinde yer almadığında olmuyor bu işler. Ben fiili olarak grubu olup milletvekili olmayan bir genel başkanım. Zorlukları, faydaları var.

Altılı Masa’da yer alan liderlerin milletvekili adayı olup olmayacakları, belirlenecek sisteme göre mi netleşecek?

Evet. Eşgüdüm dediğiniz zaman kanunda yazmadığı için aslında dolaylı bir başkan yardımcılığı gibi anladım. Üzerinde uzun uzun konuşmadık.

‘Biz o masada itişmiyoruz’

Siz hep ‘masadan kalkmayacağım’ dediniz. Ama “Masayı dağıtırsa Akşener dağıtır” söylentisi neden çıkıyor?

Bilemem. Ama ilginç bu. Benim masayla ilgili bugüne kadar “Acaba mı” mesajı vermem hiç söz konusu değil. O zaman burada, “her an gidebilir” anlayışını oluşturmaya çalışanlara bakarsanız, ilginç. Muhalefet yanında görünen pek çok insan! “Acaba, şu kadının sinirini bozup, bir an önce kaldırsak mı?” aynı zamanda. Tayyip Erdoğan’ın seçmenini konsolide edebilmesi için farkında olmadan veya olarak yaratılan bir istifham mı? Döndürüp döndürüp, ben davet ediliyorum, partim davet ediliyor. Her seferinde ben de “hayır” diyorum. Benim kadar davet alıp da hayır diyen de yok.

Ben bir şeyi fark ettim. Bizimle ilgili çok önyargılar varmış. Ve ben o masadan kalksam, bazıları kurban keserler. Tayyip Bey kısmından bahsetmiyorum. Muhalefeti tanzim etmeye çalışan insanlardan bahsediyorum. Bir şeylere razı edilmeye yönelik midir, bunları bilemiyorum. Çalışmaya başlamadım. Bakın çalışmaya başlarsam, yanar herkes.

Biz o masada itişmiyoruz, çok açık ve net olduğu için. Liderler arasında bir sorun yok. İlginç olan, masayı hep bizim üzerimizden tanzim etmeye dönük durum. Muhalefeti tanzim etmek isteyen pek çok sayıda insan var. Normaldir bu da. Kanaat önderi var, aydını var, maydını, akademisyeni var… Onlar bunlara inanıyor da olabilir. Ben bir sosyal bilimciyim, seçmeni bu kadar genelleme haline inanamıyorum. Bireyin bu kadar önde olduğu dünyada bu kadar genelleyen bir insan kitlesi var ve bunların bir kısmı bilim insanı!

‘O masadan arıza çıkmaz’

Tanzim etmek isteyenlerin hedefi ne?

Çok enteresan sınıfsal bir bakış açısı var. Ben sağdan gelip, kendini Türk milliyetçisi olarak tarif etmiş, sınıfsal çelişkiye inanan, Cumhuriyetin sınıfsal geçirgenliği sağlayan bir sistem olduğuna, bizim gibi kadınlara yol açan bir sistem olduğuna inanan biri olarak 15 yıl üniversitede inkılap tarihinde bunu anlattım. Bugün bireyin önde olduğu bir durum var. Ama bunları fark etmeyen, genelleyen, bunu çalışmayan kişilerin bir şablonu var. Bize yönelen bakış açısı bunun üzerinden yapılıyor ama özü sınıfsal diyorum. Ama şunu söyleyelim. O masada arıza çıkmaz, çıkarmaya uğraşanlar çok. Ya bir şeye razı etmeye çalışıyor olabilirler bizi. Masanın dışından bahsediyorum yalnız, yanlış anlaşılmasın.

Yazının tamamını okumak için TIKLAYIN

Paylaşın

Akşener’den Dikkat Çeken “Cumhurbaşkanı Adaylığı” Açıklaması

İYİ Parti Lideri Akşener, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığının konuşulmasıyla ilgili, “Ne Sayın Mansur Yavaş’ın benimle ne de benim Sayın Mansur Yavaş’la böyle bir konuşmam… Hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey’le görüşmemiz, kalabalıklarda bir araya geliyoruz ayrıca… Partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük” dedi ve ekledi:

“Başka bir iddia İstanbul’da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey’e de adı geçtiği için Ekrem Bey’e de hem CHP’nin hem İYİ Parti’nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, Altılı Masa’nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse hayır demeyeceğiz dedim.”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Habertürk’te soruları yanıtladı. İYİ Parti’nin kamuoyu araştırmalarında oylarına değinen Akşener, “Batı ve İç Anadolu’da bizi mutlu edecek bir ilerleme var” dedi. Akşener, “Şu anda İzmir’de ikinci partiyiz. Bursa, Balıkesir, Aydın, Mersin benzer bir durum. AKP’den ağırlıklı oylar geliyor” diye ekledi.

Bir akademisyen olarak seçmenin davranışlarını incelediğini vurgulayan Akşener, “İddia ediyorum, HDP’den CHP’ye oy geçer. HDP’nin seçmeni, SHP’nin seküler seçmeni. HDP’nin Kürt sabit seçmeninin bir kısmı CHP’ye gider. Seküler Kürtler geçmişte SHP’nin, kök itibariyle CHP’nin seçmeni. ANAP ve DYP’nin muhafazakar seçmeni AKP’de yer alıyordu. Batı illerinde Trakya’da ise ANAP ve DYP’nin seküler seçmeni de CHP’ye gitti. Bizim CHP’den oy alalım diye bir gayretimiz yok” şeklinde konuştu.

Altılı Masa’yla ilgili çarpıcı açıklamalarda bulunan Akşener, “O masada asıl tehdit ne biliyor musunuz? O masanın seçmeni, eğer biz birbirimize düşersek ve inatlar uğruna bir yanlışlık olursa o zaman seçmen başımızı yolar” dedi. Akşener, “Bu masanın sahibi biziz” sözlerinin yanlış anlaşıldığını ve “Masanın ev sahibi” anlamına geldiğini sözlerine ekledi.

Erdoğan’ın teklifini neden reddettiğini anlattı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisini sürekli Cumhur İttifakı’na davet etmesine sert çıkan Akşener, teklifi neden reddettiğini kesin bir dille anlattı.

Akşener, “Sayın Erdoğan habire davet ediyor bizi. Muhalefetin insanı olduğunu iddia eden kanaat önderleri her dakika benim hemen kalkıp gideceğimi düşünüyor. ‘Onlar gider, seçmen kalır’ diyorlar. Her ikisi de yalan. Birincisi seçmeni en sadık parti biziz. Muhtemel olarak gidermişiz gibi bir hava estiriyorlar. Seçmene hakaret ediyorlar. ‘Akşener gider seçmen kalır’ diye bir durum yok” ifadelerini kullandı.

“Biz o masadan kalkmayacağız” diyen Akşener, sözlerine şöyle devam etti:

“Biz Sayın Erdoğan tarafından 2001 yılından beri davet ediliyoruz. 20 yıl içinde 2015’te de davet edildim. Ona da hayır dedim. 2017’den beri de zaman zaman davet ediliyoruz.

Sayın Erdoğan’ın davetine niye icabet etmiyorum? Sayın Erdoğan yandaş zengin ediyor. Ben milletin zengin olması gerektiğini istiyorum. Sayın Erdoğan canı sıkıldığı zaman gençleri kovuyor. Ben gençlerin geri dönmesini istiyorum. Ben her kelimeyi düşünerek konuşmanızı istemiyorum. Sayın Erdoğan her şeyi bir kişiye biat eden bir dünya yaratmak istiyor.

Ben ise demokrasinin var olduğu, bizim gibilerin eleştirilebildiği bir dünya, bir Türkiye istiyorum. Ben Enes’lerin, Ecrin’lerin Furkan’ların evlerinin yerine pudra şekeri çeken, tuhaf ceketli, tuhaf sakatlı, tuhaf arabalı o gençlerin olmasını istemiyorum. Enes’in, Furkan’ın Ecrin’in obez olmasını istemiyorum. Ben öğrencilere öğlen yemeğinin devlet tarafından ücretsiz verilmesini istiyorum.

“Türkiye’nin geleceğini Erdoğan ‘kumar masasına’ sürüyor” diyen Akşener, Cumhur İttifakı’nı da ‘kumar masasına’ benzeterek “Ben, o Cumhur İttifakı’nın oluşturduğu o birlikteliği, Türkiye’nin geleceğiyle oynayan bir kumar masası olarak görüyorum” ifadelerini kullandı.

Tartışılan açıklamalar hakkında konuştu

İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu’nun Kılıçdaroğlu’nun adaylığıyla ilgili açıklamaları, ardından CHP Grup Başkanvekili Engin Altay’ın cevabına değinen Akşener, şöyle konuştu:

“Bizim partimizin hiçbir üyesi bir televizyona çıkarken beni arayıp, bırakın izin almayı, söyleyeceğiniz bir şey var mı sormaz. Her birimiz başka alanlardan geldik.

Bulunduğumuz siyasi partilerde nereye kafana göre çıkacaksın, sizin yaptığınız televizyona çıkma teklifini dahi sormak mecburiyetindeydik. Bu travmatik nedenlerden dolayı bizim partimizin özelliği, insanların partinin genel çerçevesinin dışına çıkmadan kendi fikirlerini söyleyebilme özgürlüğü.

Yavuz Bey kendi fikrini söylemekte özgürdür. Bugüne kadar onu hep yaptı. Sadece Sayın Kılıçdaroğlu ile ilgili değil. Her konuda, beni de eleştirir televizyonda sayın Ağırailoğlu. Kendi fikridir, bu fikirler İYİ Parti’nin görüşleri olarak serdedilemez.

Engin Altay’ın da konuşmasını yanlış buldum. Yavuz Bey’i tanıyorum. Keşke yapmasaydı diyorum. Paylaşmıyorum. Bu kadar önceden bunların konuşulmasını doğru bulmuyorum. O fikirlerini ben söyletmedim, o fikirlerini söylemiş olmasının benim açımdan kendi fikri olmasında bir sakıncası yok.

CHP’de de fikir serdeden çok kişi var. Bizde de konuşulur. Ama sayın Kılıçdaroğlu’nun kulağını çekmesi istenmez. O yüzden Engin Bey’in yaptığı yanlış. Biz bir siyasi partiyiz, geçmişteki uygulamaları beğenmediğimiz için siyasi parti kurduk.

Akşener, Altılı Masa’nın Cumhurbaşkanı adayıyla ilgili konuşmasına şöyle devam etti:

“Adayların bu kadar konuşulmasını doğru bulmuyorum. Çünkü o masada adaylarla dair tek kelime yok. 6 siyasi partinin genel başkanlarının, yöneticileri, o partinin mensuplarını hepimizin Cumhurbaşkanı adayı olmasını isterler, bu normal.

Sayın Kılıçdaroğlu’nun, Sayın Babacan’ın, Sayın Davutoğlu’nun, Sayın Uysal’ın, Sayın Karamollaoğlu ve benim aday olmamı isterler. Bu normal. Cumhur İttifakı sürekli olarak masayı adaylık için dürtüp duruyor. Önce güçlendirilmiş parlamenter sistemini çalıştık. Bunu kamuoyuyla paylaştık. Geri bildirimlerle yeniden düzenliyoruz. Sonra dönüldü, bunun anayasaya uygulanmış haline çalışıldı. Bir şey daha çalışılıyor. Biz adayı gösterdiğimiz gün.

Sayın Erdoğan ve arkadaşlarına sesleniyorum; pazartesi seçim kararını alsınlar salı günü adayımızı açıklayalım. Biz İYİ Parti olarak Macaristan seçimlerini de çalıştık. Biz öğrenen bir organizasyonuz. Bizim çalışmalarımız aday göstereceğimiz arkadaşımızın da elinde. O da imzasını atacak.

Diyelim sizi aday gösterdik. Siz bizim sizden ne istediğimizi bilerek geleceksiniz. Bir sistem bozukluğu üzerinden bir araya geldik. Ortak olduğumuz noktalarda birleşebiliyoruz, farklılıklarımıza saygı duyuyoruz. Ekonomist arkadaşlarımız 9 madde ile başladı 72 konu başlığına dönüldü.

Adaylıkla ilgili tarih verdi

Aday olacak arkadaşımızın seçim bildirisini, vaatlerini, programını, projelerini hazırlıyor. Aralık ayın sonunu bulur herhalde. Dediğim çalışmada, bizim de ve diğer partilerin ekonomi, eğitim, hukuka dair ortak görüşleri var. Herhangi partinin değil hepimizin.”

İYİ Parti lideri Akşener, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın Cumhurbaşkanı adaylığının konuşulmasıyla ilgili şunları söyledi:

“Ne Sayın Mansur Yavaş’ın benimle ne de benim Sayın Mansur Yavaş’la böyle bir konuşmam… Hatta bizim ikimizin telefon görüşmesine yaptığına dair kulis bilgisi yayıldı. En son Mansur Bey’le görüşmemiz, kalabalıklarda bir araya geliyoruz ayrıca… Partimize Kurban Bayramı öncesinde bir program için Allah razı olsun davetiye getirdi. Oturduk, resmi biçimde davetiyeyi verdi ve gitti. Onun dışında ne bir telefon görüşmesi ne biz özel bir yerde görüştük.

Başka bir iddia İstanbul’da çağırmışım, gelmiş konuşmuş. Bunların hiçbiri olmadı. Mansur Bey’e de adı geçtiği için Ekrem Bey’e de hem CHP’nin hem İYİ Parti’nin hem o masada oturan diğer siyasi partilerin seçmenlerinin de sevgisi ve saygısı var. Bütün anketlere ikisi birden konuluyor. Hatta ben aleni bir biçimde, Altılı Masa’nın mensuplarına da söylemiştim, iki arkadaşımızdan biri bu masada aday gösterilirse hayır demeyeceğiz dedim.”

Paylaşın

Akşener, Erdoğan’a Sert Sözlerle Yüklendi

TBMM’de partisinin grup toplantısında konuşan İYİ Parti Lideri Akşener, Merkez Bankası’nın politika faizini yüzde 9’a indirdiğini hatırlatarak, “Peki ülkemizde ne değişti? Hiçbir şey. Ne kur oynadı, ne de faizlerde bir değişiklik oldu. Yani bu vesileyle bir kez daha görmüş olduk ki, Merkez Bankası’nın politika faizinin düşük olması bir tek Sayın Erdoğan’ı mutlu etmeye yarıyor” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Mutfaklardaki yangın büyüyerek devam ediyor. Memur, esnaf, emekli, asgari ücretli enflasyon canavarının altında ezilmeye devam ediyor. Şimdi hummalı bir biçimde baz etkisiyle, hesap oyunlarıyla milletimize ‘enflasyon düştü’ masalları anlatmaya hazırlanıyorlar. Ama yemezler.

“Siz bugün ayrıcalıklı bir sınıf yarattınız. Enesler, Furkanlar, Haticeler ağlarken, siz ‘pudra şekerleri’ çeken, acayip arabalara binen, tuhaf pantolonlar giyen, tuhaf ceketler giyen, kocaman zevksiz kolyeler takan, tuhaf tıraşlı gençler yarattınız. Yazıklar olsun size, haram olsun, zıkkım olsun, zehir olsun! Sen aç yatmanın ne olduğunu bilirdin, unuttun Sayın Erdoğan. Sana ne oldu, sen ne oldun? Saray seni ne hale getirdi?”

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin TBMM’deki grup toplantısında değerlendirmelerde bulundu. Akşener’in konuşmasından öne çıkanlar şöyle:

“Biz, uzunca bir zamandır derin yoksulluk çalışıyoruz. O evlere giriyorum arkadaşlarımla birlikte. Birçok arkadaşımın kendi imkanları çerçevesinde bir fon oluşturduk, derin yoksulluk fonu. Kitap, kırtasiye eksiği gideriyoruz. Burs vermeye gayret ediyoruz ve o kadar acı ki okul forması alamıyor aileler. Çocuğuna ayakkabı alamıyor aileler.

Kırık buzdolaplarının içinde sadece hoşaf buluyorum. Bu ailelerin anneleri, çocukların sabah kahvaltısını, ‘uydur kaydır’ gıda maddeleriyle yapıyor. Öğle yemeğine bir poğaça, elma koyamıyor. Buradan çok şikâyet aldık. Uzun zamandır derin yoksulluk çalışıyoruz. Bizzat kendim gidiyorum. Bu bilginin bir çıktısı olarak, adına Rüzgar Gülü dediğimiz, öğrencilere ücretsiz sabah kahvaltısı ve öğle yemeği önerisinde bulunduk, ‘biz yapacağız ama siz de yapın’ dedik.

Sayın Erdoğan’a ‘siz bunun hayır duasını alın’ dedik. Nesli kaybediyoruz. 3-4 yaşındaki çocukların kemikleri sayılıyor. 15 yaşındakilerin çoğu obez protein almadıkları için! Buna kulak tıkadılar! Demre Belediyesi, pilot olarak başladı bu uygulamaya. Kaymakamlık, Demre Belediyesi’nin bu yemek yardımını ortadan kaldırdı, yasaklandı bu! Kimsesizlerin kimiydiniz öyle mi, hadi be!

“Zehir zıkkım olsun”

Yoksullukla mücadele için gelmiştiniz değil mi! Ayrımcılık yapmayacaktınız, yasaklarla mücadele edecektiniz! Siz bugün ayrıcalıklı bir sınıf yarattınız! Enesler, Furkanlar, Haticeler ağlarken, siz ‘pudra şekerleri’ çeken, acayip arabalara binen, tuhaf pantolonlar giyen, tuhaf ceketler giyen, kocaman zevksiz kolyeler takan, tuhaf tıraşlı gençler yarattınız! Yazıklar olsun size, haram olsun, zıkkım olsun, zehir olsun!

Adı Enes, Furkan, Ecrin… Bu dönemde doğmuş ama kemikleri sayılan çocuklar… Beslenme çantası olmayan ama iyi kötü bir şey çıkaran diğer arkadaşlarına imrenerek bakan, çeşmeden su içip açlığını gideren çocuklar! Sayın Erdoğan ne yapıyorsun! Sen aç yatmanın ne olduğunu bilirdin, unuttun!

Sen gece sofraya tek çeşit yemek koyup kendi çatal-kaşık uzatamamış bir annenin hassasiyetini bilirdin Sayın Erdoğan! Sana ne oldu, sen ne oldun! Saray seni ne hale getirdi! Çocukların yemeğini nasıl iptal ettirirsin! Biz kaç tane ilde söyledik bunu! Oyları sen al, artısını sen al, o çocuklar açlıktan kurtulsun.

Bodurluk başladı çocuklarda. Boyları uzamıyor. Anlatamam o girdiğim o evlerdeki durumları. Günahtır ya. Bir tarafta zenginliklen, şımarıklıktan gözümüzün içine sokar gibi davrananlar, diğer tarafta açlık çeken çocuklar…”

Paylaşın

Altılı Masa, Anayasa Önerilerini Açıkladı; Vaatler Seçmenin Beklentisini Karşılar Mı?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi’nden oluşan Altılı masa, Şubat ayından bu yana üzerinde çalıştığı Anayasa değişikliği önerisini “Şimdi Demokrasi Zamanı” sloganıyla açıkladı.

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş vaadi sunan altılı masanın değişiklik önerisine göre seçimin kazanılması halinde partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanacak. 84 maddeden oluşan teklif metninde güçlü meclis, bağımsız yargı ve istikrarlı yürütme vurgusu dikkat çekti. Teklife göre, parti kapatma zorlaştırılırken, hayvan hakları da yeni anayasaya giriyor. Cumhurbaşkanının ise mevcut sistemde olduğu gibi halk tarafından seçilmesi öngörülüyor.

Seçmenin beklentilerini karşılayabilecek mi?

Peki, bu vaatler, seçmenin altılı masadan beklentilerini karşılayabilecek mi? Siyaset bilimcilere göre, adayını açıklamakta geç kalan altılı masanın aynı zamanda somut ekonomik vaatlere odaklanması gerekiyor.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün sorularını yanıtlayan Sabancı Üniversitesi Öğretim Üyesi Siyaset Bilimci Dr. Berk Esen, altılı masanın 84 maddede uzlaşıya varmış olmasının demokrasi tarihi açısından büyük önem taşıdığına dikkat çekti.

Ancak Esen, altılı masa ortak hükümet programı konusunda da uyarılarda bulundu. Altılı masanın Şubat ayından beri anayasa çalışması yürüttüğünü hatırlatan Esen, “Dokuz aylık sürede bence altılı masa seçim kazanma ve seçim kazandıktan sonra ülkeyi beraber şekilde yönetebileceğine dair seçmenler nezdinde yeterince bir beklenti yaratamamış durumda” dedi.

“Ortak hükümet programının ilan edilmesi gerekiyor”

Türkiye’nin giderek otoriterleştiğini belirten Esen, “Seçmenin büyük bölümünü çok olumsuz bir şekilde etkileyen ekonomik kriz devam ederken ben seçmenlerin yaklaşık 150 sayfalık bir metni inceleyerek bu teknik maddeler üstünden seçimlerde karar vereceklerini düşünmüyorum” değerlendirmesinde bulundu.

Altılı masanın en geç iki ay içerisinde ortak bir hükümet programı açıklaması gerektiğini de kaydeden Esen, altılı masanın seçimlere birlikte girilip girilmeyeceğini ve ortak adayı netleştirmesi gerektiğinin de altını çizdi.

Anayasa değişiklik teklifinin bu şartlarda anlam kazanacağını kaydeden Esen, “Ama altılı masa, daha acil ve önemli konularda herhangi bir adım atmış durumda değil. Açıkçası seçim kazanmak açısından bu altı partinin sadece bu somut belgenin de ötesine geçecek şekilde bir işbirliğine girebildiklerini de mesajını vermeleri gerekiyor” diye konuştu.

“İktidar, ülkeyi seçim ekonomisine sokacak”

Altılı masanın ocak ayı başına kadar ortak hükümet programı ile ortak adayını açıklamaması halinde seçmeni ikna etmekte zorlanacağını dile getiren Esen, iktidarın da bu süreçte yapacağı hamlelere dikkat çekti. Esen, “İktidarın ülkeyi seçim ekonomisine sokarak seçimleri kazanmak için çok daha somut hamleler atacağını düşünüyorum. O hamleler karşısında da altılı masanın açıkçası hızlı bir şekilde yanıt vermesi açısından acilen bu ortak programın ve tabii ortak adayın artık ortaya çıkması gerekiyor” ifadelerini de kullandı.

“Ekonomik sorunların çözümü iyi anlatılmalı”

Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun da vatandaşın ekonomik sorunları öncelik haline getirdiğini belirterek, “Bugün altılı masa tarafından açıklanan anayasa değişiklikleriyle vatandaşın çok fazla ilgilenmesi doğal olarak kolay değil” dedi.

Vatandaşın altılı masa nezdinde daha çok ekonomiye ilişkin politikalara ve ortak adaya odaklandığını kaydeden Tosun, “Söz konusu anayasa değişikliği, vatandaşın günlük hayatını nasıl etkileyeceği iyi şekilde anlatılırsa o zaman seçmen üzerinde etkili olabilir” diye konuştu.

İyi bir iletişim stratejisiyle bu hedefin başarılması durumunda altılı masaya yönelik desteğin yeniden artabileceğini dile getiren Tosun, “Altılı masanın önceliği, ister ekonomi planı, ister ortak program bağlamında düşünelim. Çok somut, net anlaşılabilir özlü ifadelerle Türkiye’nin ekonomik sorunlarının nasıl aşılabileceğini vatandaşa anlatmak olmalı” ifadesini de kullandı.

Paylaşın

‘Altılı Masa’dan İktidarın İç Ve Dış Politikalarına Eleştiri

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan ve Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu bu toplantının ardından, Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde Demokrat Parti’de buluştu.

Haber Merkezi / Yaklaşık 6 saat süren toplantının ardından ortak bir açıklama yapıldı. İç ve dış politikaya ilişkin gelişmelerin değerlendirildiği belirtilen açıklamada, ulusal güvenlik konularının “iç politikada istismar edilmemesi” istendi:

“Sınırlarımızın korunması ve ulusal güvenliğimizin sağlanması dış politikada temel önceliğimizdir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçlerimizin canları pahasına terörle mücadele etmelerini takdir ve minnet duygularıyla karşılıyoruz. Ancak, konuyu iç politikada istismar eden ve farklı toplumsal kesimleri düşmanlaştıran söylemlerin ve politikaların ulusal menfaatlerimize aykırı olduğuna inanıyoruz.

Biz Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak, iktidarın, ülkemizi ve milletimizi savurduğu bu derin ekonomik ve siyasi kriz içinde sorumluluklarımızın farkındayız. Milletimizi demokrasiye, refaha ve huzura kavuşturma kararlılığındayız. Öncelikli hedefimiz bütün vatandaşlarımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.”

Ortak açıklamada, anayasa değişikliği önerisini tanıtmak amacıyla tüm ülkede sivil toplum buluşmaları tertip edileceği belirtildi, “Tüm vatandaşlarımızın da Anayasa değişikliği önerimizi www.altilimasa.biz isimli web sitesinden incelemelerini ve görüşlerini bizlerle paylaşmalarını bekliyoruz” ifadeleri kullanıldı.

Açıklamada ayrıca ekonomik ve siyasi krize değinilerek “Ekonomi, dış politika ve güvenlik konularında dar bir zümrenin ihtiyaçları öncelenerek milletimizin mağduriyetleri iktidar tarafından sıradanlaştırılmış, hatta buna alışılması gerektiği iktidarın temel politikası haline getirilmiştir” denildi.

Açıklama şöyle: 

“Milletimizi en geniş yelpazede temsil eden Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak bugün Demokrat Parti ev sahipliğinde bir araya geldik. Altılı Masa’nın bu toplantısı öncesinde, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerimizi büyük bir heyecan ile kamuoyuna tanıttık.

Bizler Türkiye’nin yıllardır görmeyi umut ettiği tarihi bir çalışmaya imza attık. Anayasa’nın 84 maddesinde değişiklik yaparak Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında uygulanan keyfi ve otoriter sistem yerine geçmişin sorunlarını da dikkate alarak yeni bir sistem öneriyoruz. Bizler ‘Yarının Türkiye’sinde etkin ve katılımcı bir yasama, istikrarlı ve hesap verebilir bir yürütme, bağımsız ve tarafsız bir yargı, kurumsal kültürün hakim olduğu bir kamu yönetimi ile kuvvetler ayrılığının tesis edildiği özgürlükçü, demokratik ve adil bir sistem inşa etme kararlılığımızı ortaya koyuyoruz.

Anayasa Değişikliği Önerisi çalışmasını hazırlayan Anayasal ve Yasal Reformlar Komisyonumuz Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle ilgili Anayasa değişikliği önerisine uygun olarak Meclis İçtüzüğü ve Siyasi Etik Kanunu hazırlıklarını sürdürmektedir. Ayrıca Anayasa değişikliği önerimizi tanıtmak, kamuoyunu bilgilendirmek ve müzakere kültürü ile tüm toplumsal kesimlerin önerilerini almak üzere ilgili komisyonumuz ziyaretler gerçekleştirip tüm ülkede sivil toplum buluşmaları tertip edecektir. Tüm vatandaşlarımızın da Anayasa değişikliği önerimizi www.altilimasa.biz isimli web sitesinden incelemelerini ve görüşlerini bizlerle paylaşmalarını bekliyoruz.

Bugün ayrıca, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme Geçiş Süreci Yol Haritasını da ayrıntılı bir biçimde değerlendirerek hazırlıklarımızın büyük bölümünü tamamladık.

Toplantımızda Ortak Çalışma Grubu’nun ara raporunu da müzakere ettik. Ortak Çalışma Grubu hazırlıklarını 9 ana başlık ve 72 alt başlıkta yoğun bir biçimde sürdürmektedir. Grup, 36 alt başlıkta çalışmalarını bitirmiş, 5 alt başlıktaki çalışmaları tamamlama aşamasına getirmiştir. Kalan alt başlıklardaki çalışmalar devam ettirilmektedir. Bu çalışmaların sonuçlarını önümüzdeki günlerde ortak taahhütlerimiz olarak kamuoyuyla paylaşacağız.

Bugün ayrıca iç ve dış politikadaki gelişmeleri de değerlendirdik.

Hukukun yerine keyfiliğin hâkim olduğu iç ve dış politika uygulamaları ile ülkemizin ve milletimizin menfaatlerinin yerini iktidar ve ortaklarının şahsi çıkarları almıştır. Ekonomi, dış politika ve güvenlik konularında dar bir zümrenin ihtiyaçları öncelenerek milletimizin mağduriyetleri iktidar tarafından sıradanlaştırılmış, hatta buna alışılması gerektiği iktidarın temel politikası haline getirilmiştir.

Öte yandan, sınırlarımızın korunması ve ulusal güvenliğimizin sağlanması dış politikada temel önceliğimizdir. Bu bağlamda, Türk Silahlı Kuvvetlerimiz ve Emniyet güçlerimizin canları pahasına terörle mücadele etmelerini takdir ve minnet duygularıyla karşılıyoruz. Ancak, konuyu iç politikada istismar eden ve farklı toplumsal kesimleri düşmanlaştıran söylemlerin ve politikaların ulusal menfaatlerimize aykırı olduğuna inanıyoruz.

Biz Altı Siyasi Parti Genel Başkanı olarak, iktidarın, ülkemizi ve milletimizi savurduğu bu derin ekonomik ve siyasi kriz içinde sorumluluklarımızın farkındayız. Milletimizi demokrasiye, refaha ve huzura kavuşturma kararlılığındayız. Öncelikli hedefimiz bütün vatandaşlarımızı insan onuruna yaraşır bir yaşam ve refah standardına kavuşturmaktır.

Kamuoyunun bilgisine saygıyla sunarız.”

Paylaşın

‘Altılı Masa’ Anayasa Taslağını Açıkladı: Özgürlükçü Anayasa

‘Altılı Masa’nın 84 maddeden oluşan Anayasa değişikliği önerisinde, kuvvetler ayrılığı ilkesi vurgulanıyor. Yeni sistemde yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması hedefleniyor.

Haber Merkezi / Partili cumhurbaşkanlığı döneminin kapanacağı teklifte, Cumhurbaşkanı 7 yıllığına halk tarafından seçilecek ve seçimle beraber partisiyle ilişkisi sona erecek. Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek. Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanı vekalet edecek. Cumhurbaşkanının kanunlar üzerindeki zorlaştırıcı veto etkisi sona erdirilip geri gönderme hakkı veriliyor.

Cumhuriyet Halk Partisi, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’e geçiş için üzerinde uzlaştıkları Anayasa değişikliği önerilerini açıkladı.

Ankara’da Bilkent Otel’deki toplantıya partilerin liderleri Kemal Kılıçdaroğlu, Ali Babacan, Gültekin Uysal, Ahmet Davutoğlu, Meral Akşener ve Temel Karamollaoğlu katıldı.

Altı siyasi partinin genel merkez, il ve ilçe yöneticileri ile milletvekilleri de toplantıya katılanlar arasında yer alıyor.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Yeneroğlu, Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Serhan Yücel, Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, İyi Parti Genel Başkan Yardımcısı Uğur Poyraz ve Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya, anayasa taslağını açıklıyor.

Muharrem Erkek, “Bu önerimiz bir toplumsal sözleşme taslağıdır. Seçimlerin hemen ardından TBMM’ye sunacağız… Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemle Gazi Meclisi bugün yaşadığı ağır vesayetten kurtaracağız. Yargıyı vesayetten kurtaracağız. Yargının üzerindeki siyasi tahakküme son vereceğiz. Basını, sivil toplum örgütlerini, düzenleyici ve denetleyici kurumları vesayetten kurtaracağız” diye konuştu.

Yeneroğlu, yasama bölümünde hazırlanan değişiklik önerilerinin 5 başlıkta toplandığını belirtti. Seçim barajının yüzde 3’e düşürüleceğini, yasama bağışıklığının güçlendirilerek, dokunulmazlıkların kaldırılması için üye tamsayının salt çoğunluğunu gerekli kılacaklarını, kanun yapım süreçlerinin demokratikleştirilerek Cumhurbaşkanının kanunları veto etme yetkisine son verileceğini, Meclis’in denetim yetkisinin güçlendirileceğini, parlamentoların tarihsel bir kazanımı olan bütçe hakkının devredilmezliği ilkesini tesis edeceklerini söyledi.

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Serhan Yücel, yürütme ile ilgili değişiklik önerileri arasında, cumhurbaşkanlarının bir dönem ve 7 yıl için seçilebilmesini, varsa partisi ile ilişiğinin kesilmesi, kanunları veto yetkisinin kaldırılmasını sıraladı ve “Cumhurbaşkanlığı Kabinesi yerine, Meclise karşı siyasi sorumluluğu ve Yüce Divan’da aklanma hakkı olan Başbakanlık ve Bakanlar Kurulu’nu Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Anayasa Değişikliği önerimiz ile yeniden kuruyoruz” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Serap Yazıcı, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin en ağır hasarı yargı organına verdiğini söyledi ve anayasa teklifinin, yargı mensuplarına bireysel bağımsızlıklarını, yargı kuruluşlarına da kurumsal bağımsızlıklarını sağlayan yenilikler içerdiğini kaydetti.

İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Poyraz, “Temel hak ve hürriyetler açısından değişiklik önerisiyle… Anayasanın ikinci kısmının başlığını “Temel Hak ve Hürriyetler” olarak değiştirerek otoriter anayasacılık anlayışına karşı demokratik ve özgürlükçü anayasa inşasını” esas aldıklarını söyledi.

Son konuşmacı Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Bülent Kaya da teklifle mahalli idarelerin yetkisini artıracaklarını, üniversitelerin bilimsel özerkliklerinin yanında, idari ve mali özerkliklerini de anayasal güvence altına alıp Yüksek Öretim Kurulu’nu (YÖK) kaldıracaklarını, RTÜK’ün çoğulculuk, özerklik ve tarafsızlık ilkelerine bağlı olarak çalışmasını amaçladıklarını kaydetti.

Tasarıyı hazırlayan komisyon üyeleri önümüzdeki günlerde medya organlarını, baroları, sivil toplum kuruluşlarını, meslek örgütlerini, iş dünyasını, sendikaları, kadın ve gençlik örgütlerini ziyaret edecek.

84 maddeden oluşan Anayasa değişikliği önerisinde, kuvvetler ayrılığı vurgulanıyor. Yeni sistemde yasamanın etkin ve katılımcı, yürütmenin istikrarlı, şeffaf ve hesap verebilir, yargının ise bağımsız ve tarafsız olması hedefleniyor.

Uzlaşılan metinde öne çıkan noktalar şöyle:

Partili cumhurbaşkanlığı dönemi kapanacak

“Cumhurbaşkanı 7 yıllığına halk tarafından seçilecek ve seçimle beraber partisiyle ilişkisi sona erecek. Görevi sona eren bir cumhurbaşkanı, seçimle gelinen siyasi bir görev üstlenemeyecek. Cumhurbaşkanına, TBMM Başkanı vekalet edecek. Cumhurbaşkanının kanunlar üzerindeki zorlaştırıcı veto etkisi sona erdirilip geri gönderme hakkı veriliyor.

‘Ödev’ yerine ‘hürriyet’ kavramı

Teklif, Anayasayı temel hakları ‘ödev’ olarak vurgulayan ve hürriyetleri ödev kavramıyla sınırlayan anlayıştan arındırıyor. Anayasaya özgürlükçü bir anlayış kazandırılıyor. Anayasadan otoriter anlayışın izleri siliniyor. Anayasada ‘temel hak ve ödevler’ yerine ‘temel hak ve hürriyetler’ düzenleniyor.

Devletin temel işlevi: İnsan onurunu korumak

Anayasanın temel hakları düzenleyen ilk maddesine ‘İnsan onuru dokunulmazdır ve anayasal düzenin temelidir’ ifadesi ekleniyor. Bu vurguyla beraber Anayasanın insan onurunu esas alan bir bakış açısı kazanması sağlanıyor. Devletin temel işlevinin insan onurunu korumak ve ona saygı göstermek olduğu vurgulanıyor.

Hayvan hakları ilk kez Anayasaya girecek

Anayasanın 56. maddesinde yapılan değişiklikle Anayasada sağlık hakkı ve çevre hakkı yeniden düzenlenirken hayvan hakları ilk kez anayasal güvenceye kavuşturuluyor.

Kadına yönelik şiddet: Suçlular milletvekili olamayacak

Affa uğramış olsalar bile cinsel saldırı, çocukların cinsel istismarı, kadına yönelik kasten yaralama ve edimi ifasını fesat karıştırma suçlarından hüküm giymiş olanların milletvekili seçilme yeterliliğine sahip olamayacağı hükmü getiriliyor.

YÖK kaldırılacak

Yükseköğretim Kurulu kaldırılıyor. Üniversitelerin akademik, idari ve mali özerklikleri ihlal edilmemek kaydıyla planlama ve koordinasyon kurulu olacak Yükseköğretim Üst Kurulu düzenleniyor.

OHAL KHK’larına son verilecek

OHAL KHK’ları (Olağanüstü Hal Dönemi Kanun Hükmünde Kararnameleri) kaldırılıyor. Olağanüstü Hallere ilişkin tedbirlerin Olağanüstü Hal Kanunu ile düzenleneceği ve Olağanüstü Hal Kanunu ile bu kanundan kaynaklı idari eylem ve işlemlere karşı yargı yolunun kapatılamayacağı düzenleniyor.

Uluslararası anlaşmalardan çekilme 

Türkiye’nin taraf olduğu bir uluslararası anlaşmadan çekilme için TBMM’nin uygun bulması şartı Anayasada açıkça düzenleniyor.”

Paylaşın

Altılı Masa’dan ‘Yeni Anayasa’ Çıkarması

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti (DP), Gelecek Partisi ve Demokrasi Ve Atılım (DEVA) Partisi bugün yeni anayasa önerisini kamuoyuna açıklayacak. Açıklama sonrası Anadolu çıkarması yapılarak, yeni anayasayı halka anlatılacak.

Liderler Bilkent Otelde bugün hazırlanan yeni anayasa teklifinin kamuoyuna açıklanmasının ardından saat 14.00’de DP’nin ev sahipliğinde bir araya gelerek gündemdeki konuları görüşmeye devam edecekler.

Kısa Dalga’dan Mahmut Aydın’ın aktardığına göre, liderlerin talimatıyla 6’lı masayı oluşturan partilerin yetkili kurulları da hazırlığı tamamlanan anayasa değişikliği teklifini ele alarak, Anadolu ziyaretlerinin 2023 yılı merkezi yönetim bütçesinin TBMM’de kabul edilmesinden sonra yapılmasında mutabık kaldı.

Partilerin anayasayı anlatırken kullanacakları argümanlar da yine 6’lı masa kararıyla kurulan İletişim Komisyonu tarafından belirlendi. Buna göre, başta ekonomik kriz olmak olmak üzere yaşanan pek çok sıkıntının anayasadan kaynaklandığı belirtilerek, “demokratik, kapsayıcı, kuvvetler ayrılığını pekiştiren, yargı bağımsızlığını güvence altına alan, Merkez Bankasının bağımsızlığını sağlayan yeni bir anayasanın ekonomik krizin de çözümü olacağı” anlatılacak. Yeni anayasa ile yabancı yatırımcıların Türkiye’ye gelmesinin önündeki engellerin kaldırılacağı, ayrıca ifade ve inanç özgürlüğü ile temel insan hakları alanındaki eksiklerin de giderileceği vurgusu yapılacak.

Sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler, üniversiteler ve meslek örgütlerinin de yeni anayasa konusunda görüşleri alınacak.

Liderlerin gündemi

6’lı masayı oluşturan partilerin Genel Başkanları bugün saat 10.30’da Bilkent Otel’de “Şimdi Demokrasi Zamanı” başlığı ile güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişi düzenleyen anayasa değişikliği önerisinin tanıtımına katıldıktan sonra saat 14.00’de DP Genel Merkezinde bir araya gelecek.

Toplantıda, Temel Politikalar Komisyonu’nun hazırlıklarını görüşecek. 6’lı masanın “yol haritası” olarak bilinen çalışmalar aynı zamanda Hükümet Programının altyapısını oluşturuyor. Toplantıda cumhurbaşkanı adaylığı süreci ile seçimden sonra oluşacak Meclisin olası sandalye dağılımı senaryoları da ele alınacak.

Ayrıca yol haritası kapsamında belirlenecek cumhurbaşkanı adayının ülkeyi nasıl yöneteceğine ilişkin “protokol”ün içeriği de liderlerin görüşüne sunulacak. Liderler, il il milletvekili sayıları ile çeşitli olasılıkları da tartışacak. Hangi illerde işbirliği yapılacağı ve tek liste ile seçime gidileceği konusunun da karara bağlanması bekleniyor.

Liderlerin toplantısında, terör saldırıları, göçmenler ve başta Suriye’ye yapılması olası kara harekatı olmak üzere sıcak dış politika konuları da gündeme gelecek.

Kılıçdaroğlu aday

Ankara kulislerine göre 6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu olacak. İYİ Parti’li Yavuz Ağıralioğlu’nun çıkışları “bireysel” ve “İYİ Parti’den ayrılmak için gerekçe yaratmak” olarak niteleniyor. İYİ Parti’nin seçimden sonra olası yeni hükümette “daha fazla bakanlık ve bürokratik kadro” talep etmek için el yükselttiğini ifade eden kaynaklar, “bu durumda anormallik yok. Sonuçta 6’lı masanın iki büyük partisinden birisi” yorumunu yaptı.

Gelecek ve DEVA Partisi

Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nin 2023 seçimlerinde CHP listelerinde yer almayacakları kesinleşirken iki partinin kendi logoları ile seçime katılacakları bildirildi. Saadet Partisi ile DP’nin ise CHP listelerinden seçime gireceklerine kesin gözüyle bakılıyor.

Adayla birlikte kabine de açıklanacak

6’lı masanın cumhurbaşkanı adayı ile birlikte cumhurbaşkanı yardımcıları bakanlar ve bazı üst düzey bürokratik atamaları açıklayacağı, liderlerin bugünkü toplantısında konunun gündemde olduğu ifade edildi.

CHP Kurultayı

CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun cumhurbaşkanı adayı olması halinde partiden istifa etmeyeceği yerine bir vekil tayin edeceği bildirildi. Buna göre, genel beklenti, parti içinde liderlik yarışının önlenmesi için “hukukçu yeni bir ismin” genel başkan yardımcısı olarak atanması ve genel başkanın vekaleti ona bırakması.

Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanı seçilmesi halinde CHP’den istifa edecek, parti 2023 kurultayında yeni bir genel başkan belirleyecek.

Paylaşın

Altılı Masa, ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ İçin HDP İle Görüşecek Mi?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, geçiş süreci ve temel politikalarda anlaşmanın sağlanması durumunda gelecek yılın ilk aylarında ortak cumhurbaşkanı adayını belirleme sürecini başlatacak.

Belirlenecek adayın Altılı Masa’da olmayan diğer siyasi partilerden de destek arayışına girmesi bekleniyor. Bu süreçte ortak Cumhurbaşkanı adayını müzakere etmek istediğini söyleyen HDP ile görüşme, oy oranı düşünüldüğünde ayrıca önem taşıyor. Cumhurbaşkanı adayı şubat ya da mart ayında belli olursa diğer partilerle temas trafiği de başlayacak.

Peki “ortak yönetim” vaadinde bulunan, bunun nasıl olacağıyla ilgili “Geçiş Süreci Yol Haritası” çalışması yürüten Altılı Masa, belirleyecekleri Cumhurbaşkanı adayının HDP’nin desteğini alması durumunda ortak yönetime HDP’yi de dahil edecek mi? Altılı Masa’daki partilerin temsilcileri bu soruya “hayır” yanıtını veriyor.

Gazete Duvar‘ın aktardığına göre, HDP’nin, ortak cumhurbaşkanı adayını desteklemek için şartlarını içeren Tutum Belgesi’ndeki taleplerin karşılanmasının önem taşıdığına dikkat çeken bir yetkili, “HDP’nin Tutum Belgesi büyük oranda desteklenebilir bir belge. Onlar da bu talepler kapsamında adımlar atılmasını istiyor. Cumhurbaşkanı adayı bunları değerlendirecektir. Eğer HDP ortak adayı destekleme kararı verirse seçimin kazanılması durumunda oluşturulacak ortak yönetimde yer almaz. Bakanlık verilmez. Cumhur İttifakı’ndaki MHP gibi olur. MHP’nin bakanı yok, yürütme organında bir mekanizma içinde bulunmuyor ama siyasi karar alma süreçlerinde görüşlerine başvuruluyor” değerlendirmesi yaptı.

Kapatma davasında hazine yardımı

Öte yandan Meclis’in üçüncü büyük partisi HDP hakkında açılan kapatma davasında 17 ay geride kaldı. Geçtiğimiz hafta ek savunmasını Anayasa Mahkemesi’ne sunan HDP’de şimdi sözlü savunma için hazırlıklar başladı. Yüksek Mahkeme sözlü savunmayı da aldıktan sonra raportörün raporunu bekleyecek. Bu raporun ardından dava Anayasa Mahkemesi gündemine alınacak.

Üyeler toplanıp bir karara varacak. Hukukçular tüm bu sürecin şubat ayını bulabileceğini söylüyor. HDP’nin kapatılması yönünde çağrılarını sürdüren MHP yetkilileri mahkemeyi daha fazla gecikmeye meydan bırakmadan kapatma kararı vermeye çağırıyor. MHP’nin arka arkaya sürecin hızlandırılması çağrısında bir etken de partilere yapılacak Hazine yardımı. 2023 yılı bütçesi kapsamında yapılacak bu yardım, ocak ayının 10’unda hesaplara yatırılmış olacak.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Feti Yıldız bu durumu bütçe görüşmelerinde gündeme getirdi, davada Hazine yardımından yoksun bırakma ya da kapatma gibi bir karar çıkarsa 540 milyon TL’lik Hazine yardımı iadesinin nasıl olacağını sordu. Yıldız, “Bunu bir kasıtla falan söylemiyorum. Mahkeme öyle ya da böyle hukuka, akla, vicdani kanaatine göre bir an önce karar vermelidir” dedi.

Paylaşın

Altılı Masa ’28 Kasım’da Ne Açıklayacak?

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Demokrasi ve Atılım Partisi (DEVA), Demokrat Parti, Saadet Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan Altılı Masa, 28 Kasım Pazartesi günü Anayasa taslağını açıklayacak.

Taslak, temel hak ve özgürlüklere sahip olan, bunları cezalandırılma korkusu olmadan kullanabilen ve insanca yaşayacak düzeyde ekonomik olanaklara sahip yurttaşlığı kurumsallaştıran bir model vadediyor.

Birgün’den Nurcan Gökdemir’in haberine göre, Altılı Masa’nın genel başkanlarının Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapacağı toplantıdan önce Bilkent Otel’de bir toplantı düzenlenecek. İlk toplantıdan farklı olarak daha dar bir kadro ile yapılacak toplantıya siyasi partilerin üst düzey yöneticileri, medya mensupları ve Anayasa hukukçuları katılacak.

Tüm siyasi partilerin temsilcilerinin sırasıyla bir bölümünü açıklayacakları Anayasa değişikliği teklifinde 12 Eylül Anayasası’nın izlerini ortadan kaldıran ve çağdaş, demokratik bir yönetim inşa etmeyi sağlayacak düzenlemelerin yer alacağı bildirildi. Özellikle 12 Eylül yönetimi ile kurulan antidemokratik kurumların kaldırılması ya da yeniden düzenlenmesine ilişkin hükümlerin yer aldığı çalışmada, Cumhurbaşkanı’nın görev ve yetkileri net olarak tanımlanacak.

Cumhurbaşkanı’nın halk tarafından seçilmesine ilişkin bir değişiklik önerisine taslakta yer verilmedi. Ancak temel görüşün Cumhurbaşkanı’nın seçiminin geçmişte olduğu gibi parlamento tarafından yapılması ancak buna ilk seçimden sonra karar verilmesi olduğu öğrenildi. Yetkileri sınırlandırılan Cumhurbaşkanı’nın halk yerine parlamento tarafından seçilmesini önermenin iktidar partileri tarafından halka yönelik “Size güvenmiyorlar” gibi bir siyasi propagandaya malzeme olması kaygısıyla bunun düzenlemesinin seçim sonrasına bırakıldığı bildirildi.

BirGün’ün edindiği bilgiye göre, Anayasa değişiklik paketinde özetle şu düzenlemeler yer alacak:

Cumhurbaşkanı yetkisi düşürülecek: 7 yıllığına bir dönem için seçilecek Cumhurbaşkanı partisi ile ilişkisini kesecek. Görev süresi biten cumhurbaşkanı partisine geri dönemeyecek. Meclis tarafından belirlenen Başbakanı atamak zorunda olacak Cumhurbaşkanı, olağanüstü hal ilan edemeyecek, OHAL KHK’si çıkartamayacak. Parlamento tarafından kabul edilen yasaları veto edemeyecek. Cumhurbaşkanı tarafından hazırlanan bütçenin reddedilmesi halinde bir önceki yılın bütçesinin yeniden değerleme oranı ile yürürlüğe gireceği uygulaması kaldırılacak. Üst düzey kamu görevlilerini atama ve görevden alma yetkileri sınırlanacak.

Başbakanı Meclis seçecek: Milletvekili seçimleri beş yılda bir yapılacak. Parlamento Başbakan ve Bakanlar Kurulu’nu belirleyecek. Yasamanın yürütme üzerindeki denetim fonksiyonları arttırılacak. Gensoru ve bakanlara sözlü soru sorma yetkisi geri getirilecek, bakan düşürme ile sonuçlanan meclis soruşturması yeniden kullanılabilir olacak. Yapıcı güvensizlik oyu mekanizması getirilecek. Parlamento bir hükümeti düşürmeden önce alternatifini oluşturacak.

Yeni seçim barajı: Seçim barajı yüzde 3’e düşürülecek. Yüzde 1 oy alan siyasi partilere de Hazine yardımı yapılacak. Bağış ve yardımlar kamuoyuna açıklanacak. Yurt dışında yaşayan yurttaşlardan bir seçim çevresi oluşturulacak. Seçim sistemi, nispi temsil sistemi olarak uygulanacak.

Temel hak ve özgürlüklere garanti: Yurttaşların temel hak ve özgürlükleri çağdaş bir anlayışla yeniden tanımlanacak, hiçbir yurttaş bu hakları kullandığı için cezalandırılamayacak. İnsan hak ve özgürlükleri kanun hükmünde kararnamelerle düzenlenemeyecek. KHK’ler, Meclis’in siyasi denetimine ve Anayasa Mahkemesi’nin hukukilik denetimine tabi tutulacak. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı ile ilgili bildirim uygulaması idare tarafından keyfi şekilde kullanılmayacak. Basın özgürlüğü güvence altına alınacak, basının özgür bir şekilde görev yapacağı güvenli, çoğulcu ve elverişli bir ortam sağlanacak.

Yargının bağımsızlığı sağlanacak: Hâkimler ve Savcılar Kurulu kaldırılacak, Hâkimler Kurulu ve Savcılar Kurulu ismi ile iki ayrı kurul oluşacak. Adalet Bakanı ve müsteşarının üyesi olamayacağı bu kurulların üyelerini meslek mensupları belirleyecek. İkili baro uygulamasından vazgeçilecek. Hesap yargılaması yapan Sayıştay’ın yetkileri genişletilecek. Yüksek yargı organlarında üyelerin en az yarısı kadınlardan oluşacak ve “Çevre Mahkemeleri” kurulacak.

Bireysel başvuru hakkı genişleyecek: Anayasa Mahkemesi’nin görev ve yetkileri genişletilecek. Bireysel başvurunun kapsamı, konu ve başvurulabilecek haklar bakımından genişletilecek, kamu tüzel kişilerinin de bireysel başvuru hakkı kabul edilecek. Yarısı kadınlardan oluşacak üyeleri, TBMM, Danıştay, Yargıtay, Sayıştay, Türkiye Barolar Birliği ve Üniversitelerarası Kurul tarafından belirlenen üç katı aday içerisinden üçte iki nitelikli çoğunlukla seçilecek. Üyelerin en az dörtte üçü hukukçu olacak.

YSK güçlendirilecek: Yüksek Seçim Kurulu bir yüksek mahkeme olarak düzenlenecek. İdari ve yargısal görevleri bakımından iki daireye ayrılacak. Yargısal kurul idari kurulun kararlarına itirazları karara bağlayacak.

Paylaşın