Erdoğan, NATO’daki Tartışmadan Ne Kazanım Elde Edebilir?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya tam üyelik başvurularına karşı çıkarak, Yunanistan ile diyaloğu sertleştirerek ve Türkiye’nin Suriye’ye yönelik yeni bir kara operasyonu düzenleyebileceği mesajı vererek, uluslararası arenada son iki haftadır tartışmaların odak noktası oldu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgaliyle başlayan savaşta Türkiye’nin arabulucu rolü oynama şansının artması ve iki yeni aday ülkenin üyeliğini veto etme hakkını elinde tutması sayesinde Ankara, Batılı müttefikleri PKK’yı dışlaması için artık daha fazla baskı yapmaya zorladığı izlenimini ortaya çıkarıyor.

Euronews Türkçe’nin Associated Press’den aktardığı haber analize göre, gelecek sene düzenlenecek seçimler öncesi Erdoğan, yurt dışındaki sorunların çözümünde oynamak istediği “güçlü adam” rolüyle iç politikada da seçmenlere bir anlamda mesaj göndermek istiyor.

Türkiye ne istiyor?

NATO’nun ikinci büyük ordusuna sahip Türkiye, Finlandiya ve İsveç’ten PKK ile birlikte bu örgütle bağlantılı PYD, YPG gibi oluşumlarla daha etkili mücadele etmesini istiyor.

Ankara yine bu örgütlerin İsveç ve Finlandiya’daki üyelerinin iadesi istiyor. Türkiye ayrıca, İsveç ve Finlandiya ile birlikte kendisine silah ambargosu uygulayan müttefiklerinden bu kararlarını gözden geçirmesini talep ediyor.

Orta Doğu Demokrasi Projesi koordinatörü Merve Tahiroğlu AP’ye yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın NATO’nun Türkiye’ye ihtiyacı olduğu ve bunun da kendisini pazarlıkta güçlü kıldığı inancında olduğu görüşünü dile getirdi.

Tahiroğlu, “NATO müttefikleri, Rusya’ya ittifakın daha önce hiç olmadığı kadar dayanışma ve birlik içinde olduğunu ve Erdoğan’ın Türkiye’sinin bile bunu bozamayacağını göstermek istiyor. Erdoğan da bu yüzden kazanımlar elde edeceğini biliyor.” dedi.

Suriye’ye yönelik operasyon tehdidi neden şimdi geldi?

Türkiye, 2016 yılından bu yana Suriye topraklarında üç sınır ötesi operasyon düzenlerken Suriye’deki Kürt grupları müttefik gören Washington ile Ankara arasındaki ilişkiler gerginleşti.

Erdoğan son olarak Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde sınırları boyunca 30 kilometre derinlikte bir güvenlik bölgesi oluşturabileceği mesajını verdi.

Bu girişimin esas amacının, bölgedeki PYD unsurlarını Türkiye sınırından uzaklaştırmak olduğu biliniyor.

Bu girişimin ayrıca milliyetçi oyların desteğini almanın dışında Ankara’nın yeni NATO üyeleri için veto hakkı ve arabuluculuk rolünde güçlü bir konumda olduğu bir sırada dışarıdan gelebilecek tepkilerin aşılmasında önemli bir zamanlama taktiği olduğu belirtiliyor.

Avusturya’daki Avrupa ve Güvenlik Politikalı Enstitüsü’nde görevli Michael Tanchum, Türkiye’nin NATO müttefiklerinin PKK ve yan unsurlarının tehdidini yeteri kadar ciddiye almadığı inancında olduğunu belirtti.

Türkiye’nin hem Moskova hem de Kiev ile yakın ilişkiler içinde olduğunu kaydeden Tanchum, konumunun kendisi için büyük endişe yaratan bu meseleleri ele alma girişiminde bulunmak için Ankara’ya önemli ölçüde koz sağladığı görüşünü dile getirdi. .

Orta Doğu Demokrasi Projesi koordinatörü Merve Tahiroglu’na göre, Türkiye’nin yeni adayları veto etme tehdidi dışında yeniden Suriye topraklarına girmesi, Ukrayna krizinde arabuluculuk rolü üstlenmek için Erdoğan’ın inşa etmek istediği “iyi niyet” imajına zarar verebilir.

Tahiroğlu, “Pek çok NATO üyesi Türkiye’nin Erdoğan yönetiminde sorunlu bir müttefik olduğu fikrini kesinlikle pekiştirdi.” diyerek görüşlerini özetledi.

Yunanistan’ın yaklaşımı ne?

NATO müttefiki Türkiye ve Yunanistan arasında yıllardır süren, başta Kıbrıs, karasuları, hava sahası, azınlıklar gibi konularda ciddi görüş ayrılıkları bulunuyor.

Son olarak Akdeniz’de petrol ve gaz sondaj arama çalışmaları Ankara ve Atina arasındaki gerginliği tırmandıran önemli bir sorun olarak ortaya çıktı.

Yunanistan Başbakanı Miçotakis’in ABD’ye yaptığı ziyaret sırasında Türkiye’ye yönelik silah ambargosunun devam etmesini istemesi, Atina’nın Washington’dan yeni savaş uçakları alma girişimi ve Türkiye’yi NATO tatbikatından dışlamasına Erdoğan sert tepki gösterdi ve iki ülke hükümetleri arasında yapılacak stratejik konsey toplantısını iptal etti.

Erdoğan buna ilave olarak Türkiye’nin 1980 yılında Yunanistan’ın NATO’ya girişini veto etmeyerek büyük bir hata yaptığını dile getirdi.

Türkiye’de seçim politikalarının rolü ne?

Türkiye’de gelecek yıl hem cumhurbaşkanlığı hem de parlamento seçimleri düzenlenecek. Daha önce Suriye’ye yönelik operasyonlar Erdoğan’ın seçimlerde popülaritesini yükseltmişti.

Türkiye’de ekonominin kötüye gittiği ve enflasyon oranının yüzde 70’e çıktığı bir dönemde Erdoğan’ın milliyetçi oyları alabilmek için dış politikada sertleştiği tahmin ediliyor.

Tahiroğlu, Ukrayna savaşından bu yana Batı ve ABD’nin desteğini alan Erdoğan’ın seçmen tabanını pekiştirebilmek için seçim öncesi dış politika kartlarını oynamaya devam etme eğiliminde olacağını ifade etti.

Paylaşın

Rusya, Finlandiya Ve İsveç’e Nasıl Karşılık Verebilir?

Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası Finlandiya ve İsveç, NATO’ya üyelik için süreci başlattı. Bu iki ülke geçtiğimiz hafta resmi olarak üyelik başvurusunu yaptı. Her iki İskandinav ülkesinin NATO’ya girmelerine karşı olan Rusya’nın nasıl bir misillemede bulunacağı merak konusu.

Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunun gündeme geldiği tarihten itibaren bu ülkelere ve NATO’ya uyarılarda bulunuyor.

Rus Dışişleri Bakanlığı, Finlandiya’nın NATO’ya katılımı halinde “ulusal güvenliğine yönelik tehditleri durdurmak için hem askeri hem de diğer nitelikte bir dizi adım atmak zorunda kalacağını” duyurmuştu.

Rus Dışişleri sürekli olarak İsveç ve Finlandiya’nın olası NATO üyeliğinin bu ülkelerin ve Avrupa’nın güvenliği için sonuçları olacağını söylüyor.

Resmi başvuru sonrası Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zakharova, Finlandiya’nın NATO’ya üyelik başvurusuna verecekleri yanıtın ‘sürpriz’ olacağını bildirdi.

Rusya önceki gün Finlandiya’ya doğal gaz akışını durdururken Finlandiya bu adımın tüketicileri etkileyemeyeceğini belirtti. Peki Rusya’nın Finlandiya ve İsveç’e vereceği diğer yanıtlar ne olabilir?

Bu ülkelerdeki bazı grupları finanse edebilir

Rusya’ya bağlı ajanların, 2016 Amerika Birleşik Devletleri seçimleri öncesi protesto gruplarını finanse ettiği iddia edilmişti. Rusya’nın İsveç’te de toplumu istikrarsızlaştırmak için aşırı sağcı grupları finanse edebileceği düşünülüyor.

Avrupa Birliği Rusya’ya olan petrol ve doğal gaz bağımlılığına son vermeye çalışırken Rusya örneği rüzgar santrallerine karşı gruplara destek verebilir.

Rusya’nın, Fransa’da Le Pen’in liderliğini yaptığı siyasi parti benzeri bazı oluşumlara mali destek verdiği biliniyor. Len Pen son seçimde, Macron ile ikinci tura kalmıştı.

NATO üyeliğine kabul sürecine müdahil olabilir

NATO’ya yeni üye alımı da dahil kararların ittifaktaki tüm ülkeler arasında oy birliği ile alınması gerekiyor. Öte yandan NATO üyesi ülkeler arasında Rusya ile iyi ilişkiler içerisinde olanlar da var.

NATO üyesi Hırvatistan’ın Cumhurbaşkanı Zoran Milanovic, Bosna Hersek’te etnik Hırvatlara karşı ayrımcı olduğunu öne sürdüğü seçim yasasının değilmemesi halinde İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkabileceğini söylemişti.

Hırvatistan Başbakanı Andrej Plenkovic, Milanovic’i Rusya yanlısı olmakla suçlarken Rusya’nın Ukrayna’yı işgali öncesinde Ukrayna’yı hedef alan söylemlerini gündeme getirdi.

Ukrayna’nın işgali sonrası Moskova’dan büyük ölçüde uzaklaşmaya çalışan Macaristan Başbakanı Victor Orban da Rusya’nın NATO içerisinde yakın ilişkilere sahip olduğu isimler arasında.

Ekonomik engeller oluşturulabilir

Çoğu İsveç ve Finlandiya şirketi halihazırda Rusya ile bağlarını kesti ancak Rusya uzun vadede bu ülkelerin Rus pazarına erişimini engelleyerek ya da ham madde ve enerji tedariğini durdurarak zarar vermeye çalışabilir.

Nitekim önceki gün Finlandiya’ya Rus doğal gazı akışı kesildi. Ancak İsveç ve Finlandiya, enerji çeşitliliği nedeniyle doğal gaz ve petrole en az bağımlı Avrupa ülkelerinden ikisi. Dolayısıyla Rusya’nın ambargosunun etkili olması beklenmiyor.

Finlandiya’nın Rusya’dan aldığı gaz, toplam gaz ithalatının yüzde 5’ini oluşturuyor.

Siber saldırılar yapılabilir

14 Ocak’ta Ukrayna hükümetine ait birçok internet sitesine saatlerce erişim engeli getirildi ve yaklaşık 70 siteye saldırı düzenlendi.

15 Şubat’ta yapılan bir diğer siber saldırı sonrası İngiltere ve ABD, saldırıların Rusya’nın Ana İstihbarat Müdürlüğü ile bağlantılı olduğunu öne sürdü.

İsveç ve Finlandiya’nın hükümet web sitelerine ya da çevrimiçi hizmetlerine yönelik benzer siber saldırılar düzenlenebilir.

Sınırı askeri yığınak haline getirebilir

Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği durumunda, NATO-Rusya sınırlarının iki katına çıkacağını ve Rusya’nın buna yanıt vermek zorunda kalacağını söylemişti.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu cuma günü, NATO’nun genişlemesine karşı Rusya’nın Finlandiya sınırına yakın “batı bölgesinde” on iki yeni askeri birlik kurulacağını söyledi.

İki Baltık ülkesinin NATO içerisinde yer alması halinde Rusya’nın kara sınırı bulunmayan Kaliningrad bölgesi tamamen NATO ülkeleriyle çevrili olacak.

Bu da Rusya’yı bölgeye daha çok asker, gemi, füze ve diğer askeri altyapı teçhizatı yerleştirmeye sevk edebilir.

Hava ve deniz sahaları ihlal edilebilir

İsveç’in Nato’ya girme isteğiyle birlikte Rus uçakları İsveç hava sahasını iki kez ihlal etti. İlkinde mart ayı başında, üç Rus jeti İsveç’in Gotland adası üzerinde uçmaya başladı.

İkincisinde ise nisan ayı sonunda bir Rus keşif uçağı İsveç’in güney hava sahasına girdi.

Uzmanlara göre İsveç ve Finlandiya NATO’ya katılırsa, Rusya Baltık bölgesinde kendini göstermeye çalışırken bu tür ihlaller çok daha yaygın hale gelebilir.

Askeri saldırılar başlayabilir

İsveç’e bağlı Gotland adası Baltık Denizi’nin kontrolü için önemli bir stratejik nokta olarak görülüyor.

Rusya’nın İsveç’in NATO’ya başvurusu ile üyeliği arasındaki geçici dönemi adayı ele geçirmek için son şansı olarak görebileceği düşünülüyor.

Bu nedenle ABD, İngiltere, Almanya, Fransa ve Kuzey ülkeleri İsveç’e adayı koruma güvencesi verdi. Danimarka ve Norveç, İsveç’e saldırılması halinde birlikte savaşma sözü verdi.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İsveç Hükümetinde ‘YPG Krizi’: Bağımsız Vekil Desteğini Çekti

İsveç’te Başbakan Magdalena Andersson hükümetine, Suriye’deki Kürt yapılanmasına destek karşılığında dışarıdan destek veren bağımsız milletvekili Amineh Kakabaveh, kendisine verilen sözlerin tutulmadığı gerekçesiyle artık iktidarın arkasında olmayacağını bildirdi.

Kakabaveh’in tek oy olsa bile verdiği destek, 29 Kasım 2021’de parlamentodaki oylamada Sosyal Demokrat Parti’ye İsveç’te iktidar yolu açmıştı.

Parlamentoda yapılan oylamada, Sosyal Demokrat Parti ile Yeşiller Partisinin oluşturduğu koalisyon hükümeti için 174 milletvekili karşı, 117 milletvekili de lehte oy kullandı.

“Hayır” oyu 175’in altında kaldığı için Andersson başkanlığındaki koalisyon hükümeti, parlamentodan güvenoyu aldı.

Kakabaveh, Andersson’un Başbakan seçilmesine vereceği destek karşılığında “İsveç’in Suriye’deki Kürt yönetimiyle ilişkileri geliştirmesi” ve “ülkedeki YPG/PYD militanlarının terörist olarak görmemesi” şartını koşmuştu.

Kakabeveh, basına yaptığı açıklamada partinin kendine verdiği sözleri tutmadığını belirterek, YPG yandaşlarına yönelik İsveç’te yapılan muameleden mutlu olmadığını bildirdi.

Kakabaveh, “Eğer anlaşmaya uymazlarsa, ben de önemli oylamalarda desteğimi geri çekeceğim.” dedi.

Bu açıklama Türkiye’nin geçen hafta İsveç’in NATO üyeliğini PKK ile ilişkiler yüzünden veto edeceği açıklamasının ardından gelmesi dikkat çekti.

Amineh Kakabaveh

Bu arada Sosyal Demokrat Parti Dışişleri Komitesi üyesi Kenneth Forslund ise bağımsız milletvekiliyle yapılan anlaşmanın gereğinin yapıldığını belirterek, Suriye’deki muhaliflerle ilgili konferanslar, seminerler ve toplantılar düzenlendiğini söyledi.

PYD ve YPG’nin terörist olarak nitelendirilmemesi konusundaki görüşlerini değişmediğini kaydeden Forslund, “Biz bunu yapmadık, AB’deki listeye uygun olarak hareket ettik.” dedi.

Forslund, Amineh Kakabaveh ile ilgili yaşanan sorunun çözüleceğine inandığını söyledi.

Türkiye geçen hafta, Finlandiya ile birlikte İsveç’in PKK ve YPG’ye verdiği destek yüzünden NATO üyeliğine veto edebileceği mesajını vermişti.

İsveç Dışişleri Bakanı Linde’den “PKK’yla ilgili duruşumuz değişmedi” paylaşımı

Bu arada İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde, ülkesinin PKK’yı Türkiye’den sonra terör örgütü listesine alan ilk ülke olduğunu, bu duruşun değişmediğini belirtti.

Linde, Twitter hesabından yaptığı paylaşımda “yaygın dezenformasyon nedeniyle” İsveç’in PKK’yı terör örgütü olarak tanıyan ilk ülke olduğunu hatırlatmak istediğini bildirdi.

Kararın Olof Palme hükümeti döneminde alındığını anımsatan Linde, Avrupa Birliği’nin (AB) onu 2002’de takip ettiğini belirtti. Linde, “Bu pozisyon değişmedi.” ifadesini kullandı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

İsveç Ve Finlandiya: Türkiye’nin Endişelerini Gidermeye Hazırız

ABD Başkanı Joe Biden, Beyaz Saray’da Finlandiya ve İsveç liderleriyle düzenlediği ortak basın toplantısında, Washington’ın iki ülkenin Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğini kuvvetle desteklediğini söyledi.

Biden, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’nun tüm şartlarını karşıladığını belirtti. Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, Türkiye’nin vetosu bağlamında “NATO müttefiki olarak Türkiye’nin güvenliğine bağlı olacağız. Terörizmi çok ciddiye alıyoruz. Terörü her şekilde lanetliyoruz. Türkiye’nin tüm endişelerini açık ve yapıcı şekilde görüşmeye ve gidermeye hazırız” dedi.

Beyaz Saray’da İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ile bir araya gelen ABD Başkanı Joe Biden ortak basın toplantısında “Bugün, dünya tarihindeki en güçlü savunma ittifakına katılmak için, iki büyük demokrasinin son derece yetenekli iki ortağının başvuruları konusunda ABD’nin güçlü desteğini sunmaktan gurur duyuyorum” dedi.

“Finlandiya ve İsveç NATO’yu güçlendirecek”

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılmasının NATO’yu güçlendireceğini belirten Biden, “Kuzey Avrupa’da iki yeni NATO üyesine sahip olmak ittifakın güvenliğini artıracak” ifadelerini kullanarak, “Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyelik talebinde bulunma kararıyla NATO daha da güçlendi, daha da birleşti” dedi.

Biden, Finlandiya ve İsveç’in ittifaka katılma başvurularıyla ilgili olarak, “NATO’ya katılan yeni üyeler hiçbir ulus için bir tehdit değildir. NATO’nun amacı hiçbir zaman saldırganlık olmamıştır. Amacı savunmadır” dedi.

Niinisto: Türkiye’nin tüm endişelerini görüşmeye hazırız

Finlandiya Cumhurbaşkanı ise yaptığı konuşmada, Finlandiya’nın güçlü bir NATO müttefiki olacağına dair söz vererek, “Birlikte Kuzey Atlantik organizasyonuna katılmaya çalışarak tarihi bir adım atıyoruz. Güvenliğimizi ciddiye alıyoruz ve yeteneklerimizi sürekli geliştirmeye yönelik yatırım yapıyoruz. NATO’nun gerektirdiği her sorumluluğu yerine getirmeye hazırız” dedi.

ABD’nin yanı sıra tüm NATO müttefiklerinden güçlü destek almayı umduğunu söyleyen Niinistö, “Türkiye yakın zamanda üyelik başvurumuzla ilgili endişelerini dile getirdi. Bugün bu endişelere değinmek istiyorum.” dedi.

“Finlandiya, Türkiye ile her zaman gururlu ve iyi ikili ilişkilere sahip olmuştur. NATO müttefikleri olarak, Türkiye’nin güvenliğimizi taahhüt edeceği gibi, biz de Türkiye’nin güvenliğini taahhüt edeceğiz. Terörü ciddiye alıyoruz. Terörün her türlüsünü kınıyoruz ve onunla aktif olarak mücadele ediyoruz. Türkiye’nin üyeliğimizle ilgili tüm endişelerini açık ve yapıcı bir şekilde görüşmeye açığız. Bu görüşmeler zaten gerçekleşti ve önümüzdeki günlerde devam edecek.”

Andersson: Yeni bir yol seçtik

İsveç Başbakanı Andersson da “Rusya’nın Ukrayna’ya gerçekleştirdiği saldırı bizim için her şeyi değiştiren bir an oldu.” dedi.

“Bugün, Ukrayna’nın durumu bize Avrupa tarihinin en karanlık günlerini hatırlatıyor” diyen İsveç Başbakanı 200 yıllık askeri tarafsızlığın ardından bir dönüm noktasında olduklarını söyledi: “İsveç yeni bir yol seçti. İsveç ve Finlandiya, NATO’ya katılmak için taleplerini sundu.”

Andersson İsveç’in “NATO ile tüm görevler dahil olmak üzere kapsamlı bir askeri işbirliği geleneği” olduğuna değindi. “Şu anda savunma harcamalarımızı artırıyoruz. Türkiye dahil tüm NATO üyesi ülkelerle farklı düzeylerdeki sorunları çözmek için diyalog halindeyiz” dedi.

Hollanda Başbakanı Rutte: Bir yol bulunacak

Almanya Başbakanı Olaf Scholz’la Hollanda’nın Lahey kentinde bir araya gelen Hollanda Başbakanı Mark Rutte, basın toplantısında Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto edeceğine ilişkin bir soruya, “Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasındaki görüşmeler neticesinde olumlu bir yol bulunacağını umuyorum” cevabını verdi.

Hollanda Başbakanı Mark Rutte ile Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Lahey’de Rusya saldırıları altında yıkıma uğrayan Ukrayna’nın yeniden inşası için bir araya geldiklerini açıkladılar.

Paylaşın

Erdoğan’ın İsveç’e NATO Tepkisi Seçime Hazırlık

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine karşı çıkarak ittifakı krize sürüklediğine ilişkin yorumlar İngiltere basınında yer aldı.

The Guardian’ın diplomasi editörü Patrick Wintour imzalı yazıda, Erdoğan’ın İsveç’e PKK üyelerinin iadesinin reddedilmesine yönelik tepkilerle seçim hazırlığı yaptığı ve milliyetçi oyları artırmayı hedeflediği yorumu yapıldı.

Yazıda, “Erdoğan İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini veto etme tehditlerini iki katına çıkardı. Her iki ülkenin de kendisini ikna etmesi için Ankara’ya heyetler göndermesinin anlamsız olduğunu söyledi. 10 talep sunarak İsveç’e şantaj yaptığı iddialarını güçlendirdi. Erdoğan’ın karşı çıkışının NATO’yu aylarca düğümleyebileceğinden kimsenin şüphesi yok” denildi.

İsveç’in Türkiye’nin tepkileri karşısında “yanlış anlaşılmaları gidermek konusunda iyimserlik içinde olduğu ancak verilen tepkilerle Erdoğan’ın bu konudaki ciddiyetine şüpheyle yaklaştığı” belirtilen yazıda, İskandinav ülkelerinin Türkiye’nin taleplerine “boyun eğmesinin zor olacağı” ifade edildi. Türkiye “terör” gerekçesiyle Finlandiya’dan 12, İsveç’ten 21 kişinin iade edilmesini istiyor.

‘Erdoğan uç noktalarda yaşıyor’

Habere göre, İngiliz savunma ve güvenlik düşünce kuruluşu Royal United Services Institute (RUSI) direktör yardımcısı Jonathan Eyal, “Her iki ülke de kendi iç iltica sistemlerini basitçe parçalayamaz” dedi.

Türkiye’nin sürgündeki PKK üyeleriyle ilgili taleplerine aşina olunduğu, Erdoğan’ın halihazırda paramparça bir ekonomi ve partisine desteğin giderek azalmasıyla uğraştığını belirten Eyal, Erdoğan’ın Türkiye’de milliyetçi oyları artırmaya çalıştığı ve “uç noktalarda hareket ettiği ve uçlarda yaşadığı” görüşü verdi.

Yazıda, Erdoğan’ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in olası Ankara ziyareti ve ABD’den F-35 satın alma talebinin uygulanması için “ikili oyun” oynadığı analizine de yer verildi.

(Kaynak: Gazete Duvar)

Paylaşın

Türkiye, Finlandiya Ve İsveç’in NATO Üyeliği İçin Ne Talep Ediyor?

Rusya’nın 24 Şubat’tan beri Ukrayna’yı işgal etmesiyle birlikte İskandinav ülkeleri Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya yaklaşması, ittifak içerisinde dikkat çekici bir gerilime sebep oldu.

Geçen hafta Cumhurbaşkanı Erdoğan, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerine sıcak bakmadığını açıklayarak bu iki ülkenin NATO’ya girmesini engelleyebileceklerinin sinyalini vermesi batı dünyasında şok etkisi yarattı.

Hafta sonu Berlin’de yapılan zirvede taraflar görüşürken, bu hafta da Cumhurbaşkanı Erdoğan, “İsveç terör örgütlerinin kuluçka merkezi. Teröristler onların parlamentosunda konuşuyor. Pazartesi geleceklermiş bizi ikna etmeye geleceklerse gelmesinler. Kusura bakmasınlar, yorulmasınlar. Türkiye’ye yaptırım uygulayanların bu süreç içerisinde NATO’ya girmelerine biz ‘evet’ demeyiz. NATO teröristlerin temsilcilerinin yoğunlaştığı bir yer olur” demişti.

Konuyla ilgili görüşmeler ve başvuru süreçleri devam ederken ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarından Bloomberg, üst düzey 3 Türk yetkili ile görüştü. Konunun hassas olması ve konuşma yetkileri olmadığı için isimlerini açıklamayan üç Türk yetkili, Ankara’nın NATO’dan ve İsveç ve Finlandiya’dan taleplerini sıraladı.

PKK ve uzantıları

Bloomberg’e konuşan kaynaklar, Türkiye’nin PKK ve uzantıları YPG/PYD’ye karşı aday adayı ülkelerin daha çok harekete geçmesi gerektiğini söyledi. NATO içinde de bu konunun gerilim yarattığı bilinirken Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’dan sadece PKK’yı değil, PKK’nın uzantılarını da terör örgütü olarak tanınmasını istediği kaydedildi.

Yetkililer, “PKK’nın terör örgütü olarak tanınması yetmez. Kuzey ülkeleri ülkelerinde aktif olan PKK sempatizanlarına daha çok müdahale etmeli” yorumunu yaptı.

Silah ambargosu

Üst düzey yetkililer, Türkiye, İsveç ve Finlandiya ile birlikte bazı AB üyesi ülkelerin uyguladığı silah ambargosunun kaldırılmasının talep ettiğini de söyledi. Türkiye’nin 2019’da Suriye’de terör örgütlerine karşı düzenlediği askeri operasyon sonrasında bazı ülkeler silah satışını durdurmuştu.

Yetkililer, bu ülkelerden alınan silahın büyük boyutta olmadığına dikkat çekerken, “Büyük savunma sistemleri satın almayı planlamıyoruz fakat prensipte Ankara, silah anlaşmalarını engelleyen daha fazla ülkenin NATO’da olmasını istemiyor” dedi. Bir süre önce Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da yaptığı açıklamada silah kısıtlamalarının NATO ruhuna uymadığını söylemişti.

Eski hatalar

1980’lerde Yunanistan’ın NATO’ya dönüşüne Türkiye’nin izin vermesini bir hata olarak yorumlayan yetkililer Atina ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin Türkiye’nin AB üyeliğini engellediğini de hatırlattı.

Yetkililer, “Bu hatalardan ders çıkararak, Türkiye öncelikle bu iki ülkenin terör örgütleriyle ilgili duruşunu değiştirmesini istiyor” dedi.

Diğer talepler

Öte yandan Türk yetkililer, bu taleplerin yanı sıra başka taleplerin de gündemde olduğuna dikkat çekti. Türkiye’nin Rusya’dan S-400 satın aldıktan sonra satışı durdurulan F-35’leri almak istediği belirtilirken, F-16 ve kitler de satın almak istediği kaydedildi.

Ankara’nın ayrıca S-400’ler sebebiyle ABD’nin uyguladığı yaptırımların da kaldırılmasını istediği belirtildi.

2023 seçimlerine hazırlık mı?

Türk yetkililer Erdoğan’ın bu iki ülkenin üyeliğini engellemesinin Erdoğan’ın Putin ile yakınlığıyla bağı olmadığını söyledi.

Yetkililer ayrıca, Erdoğan’ın NATO çıkışının gelecek yıl yapılacak seçimlere bir hazırlık olmadığını da dile getirdi. Yetkililer, “Türkiye, kendi ulusal çıkarlarına uyumlu bir dış siyaset izliyor” dedi.

(Kaynak: Bloomberg)

Paylaşın

Finlandiya Ve İsveç NATO Üyeliği İçin Resmi Başvuru Yaptı

Finlandiya ve İsveç resmen NATO’ya üyelik başvurusu yaptı. İki ülke, Rusya’nın Ukrayna’yı işgali sonrası ittifaka katılma kararı almıştı. Bir ülkenin NATO’ya katılabilmesi için oy birliği, yani mevcut 30 üye ülkenin tümünün onayı gerekiyor.

Finlandiya ve İsveç’in NATO daimi temsilcileri büyükelçiler Klaus Korhonen ve Axel Wernhoff, ülkelerinin üyelik başvurularını ittifakın Brüksel’deki merkezinde NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’e iletti.

Jens Stoltenberg, iki ülkenin kararını memnuniyetle karşıladıklarını söyledi. Stoltenberg, NATO üyelerinin çabuk karar almakta kararlı olduklarını, Finlandiya ve İsveç’in üyeliğine diğer müttefiklerden güçlü destek geldiğini söyledi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya ne zaman üye olabilecekleri henüz bilinmiyor. Reuters haber ajansına konuşan diplomatlar, NATO üyesi 30 ülkenin parlamentolarının iki ülkenin üyeliklerini onaylamasının bir yıl sürebileceğini söyledi.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin Finlandiya ve İsveç’in kararıyla ilgili olarak, “Bizim için doğrudan tehdit teşkil etmiyor. Ancak NATO’nun askeri altyapısının bu ülkeleri de kapsayacak şekilde genişletilmesi halinde, kesinlikle buna yanıt veririz” şeklinde konuşmuştu.

Biden iki ülkenin liderlerini Beyaz Saray’da ağırlayacak

ABD Başkanı Joe Biden, Finlandiya ve İsveç’in liderlerini yarın Beyaz Saray’da ağırlayacak.

Beyaz Saray Sözcüsü Karine Jean-Pierre, Biden’ın, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile bir araya geleceğini söyledi.

Sözcü Jean-Pierre, “Görüşmede bir dizi küresel sorun ve Ukrayna’ya desteğimize ilgili yakın ortaklığımızın yanı sıra NATO’ya üyelik başvuruları ve Avrupa’nın güvenliği de ele alınacak” dedi.

Jean-Pierre, Biden yönetiminin NATO’nun İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğiyle ilgili uzlaşmaya varılacağından emin olduğunu da ekledi.

ABD’den Cuma günü yapılan açıklamada, Washington’ın “Türkiye’nin pozisyonunu netleştirmeye çalıştığı” belirtilmişti.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz da dün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğini destekleyeceğinden emin olduğunu söylemişti.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun bugün ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken ile yapacağı görüşmenin gündem maddeleri arasında.

Erdoğan: NATO’ya girmelerine biz ‘Evet’ demeyiz

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Pazartesi günü Cezayir Cumhurbaşkanı Abdülmecid Tebbun’le düzenlediği ortak basın toplantısında bir soru üzerine, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda “NATO’ya girmelerine biz ‘Evet’ demeyiz” demişti.

Erdoğan, “Her iki ülkenin de terör örgütlerine karşı açık, net bir tavrı söz konusu değil” ifadelerini kullanmıştı.

Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın üst düzey diplomatlarının Türkiye’de yapacakları görüşmelerle ilgili olarak ise şu yorumu yapmıştı:

“İsveç, terör örgütlerinin kuluçka merkezi. PKK yanlısı teröristler var parlamentolarında. Biz bunların neyine güveneceğiz? Türkiye’ye geleceklermiş. Bizi ikna etmeye mi gelecekler? Kusura bakmasınlar, hiç yorulmasınlar.”

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson “Türkiye’yle iletişim kurmayı deniyoruz ve Türkiye’ye gitmeye hazırız” demiş; Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto ise Erdoğan ile bir ay önce telefonda konuştuğunu ve Türkiye’nin NATO üyeliği başvurularına destek vereceğinden emin olduğunu söylemişti.

Paylaşın

Türkiye, NATO’ya Üye Olmak İsteyen Finlandiya Ve İsveç’ten Ne İstiyor?

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelikleriyle ilgili ‘olumlu bir görüşe sahip olmadıklarını’ açıklaması dünyada ‘şaşkınlıkla’ karşılandı. Ankara, İskandinav ülkelerinin Atlantik Konseyi’ne üye olmalarını açıkça veto etme tehdidinde bulunmasa da bu durum, Türkiye ile Batı arasında yeni bir krize dönüşme potansiyeli taşıyor.

NATO komitelerinde kararlar oybirliği ile alınıyor. Bu nedenle Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üye olabilmeleri için tüm üye ülkelerin onayı gerekiyor.

Finlandiya ve İsveç yetkilileri ile Türk mevkidaşları, bu konudaki ilk teması cumartesi günü Berlin’deki gayri resmi NATO toplantısında gerçekleştirdi. İki taraf arasındaki müzakereler önümüzdeki günlerde detaylı şekilde ele alınacak.

Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin, Türkiye’nin istediği F-16 savaş uçaklarını almak ya da resmi olmayan silah ambargosunun kaldırılması için mevcut durumu bir fırsat olarak gördüğünü söylüyor.

Benzer görüşü dile getiren Ekonomi ve Dış Politika Araştırmaları Merkezi Direktörü (EDAM) Sinan Ülgen de, Türkiye’nin silah ambargosunun kaldırılması talebinin meşru olduğunu söylüyor.

Ülgen, “Bir NATO ülkesi olup aynı ittifak içinde bir başka müttefiğe silah ambargosu uygulamak çok savunulabilir bir tutum değil” dedi.

Türkiye’nin son çıkışının sadece İsveç’le sınırlı olmadığını düşünen Paul Levin, “Türkiye, Rusya’dan S-400 savunma sistemleri aldıktan sonra F-35 programından çıkarıldı ve Türkiye’ye yönelik diğer NATO ülkelerinin de resmi olmayan silah ambargosu var. Türkiye de bunu (Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik süreci) bir koz olarak kullanmak istiyor olabilir.” görüşünü dile getirdi.

Finlandiya ve İsveç PKK’ya destek mi veriyor?

Finlandiya Güvenlik ve İstihbarat Servisi’ne (SUPO) göre, PKK’nın Finlandiya’da teşkil ettiği tehdit unsuru ‘düşük’ düzeyde. İstihbarat Servisi’nin yayımladığı bir raporda PKK için şu ifadelere yer veriliyor:

“Finlandiya’da PKK daha çok maddi destek toplama faaliyetlerine yoğunlaşmış durumda. Bu aşırı sol grubun aktiviteleri, çoğunlukla aşırı sağ kampına karşı şiddet içermeyen bir karşıtlık ve Kürtlerin faaliyetleriyle işbirliği üzerine kurulu. Finlandiya’da bu aşırı sol kesimde şiddete destek minimum seviyede ve faliyetleri genel olarak daha çok Finlandiya dışında”

Finlandiya ve İsveç’in PKK’ya bakışında bir benzerlik söz konusu ancak EDAM Direktörü Sinan Ülgen’e göre burada asıl sorun İsveç.

Ülgen, Türkiye’nin, AB’nin de terör örgütü olarak gördüğü PKK’ya yönelik İsveç’in daha faal olmasını isteyeceğini belirtiyor ve ekliyor:

“İsveç’in YPG’ye silah ve finansman yardımını durdurması da istenecektir. Çünkü Türkiye YPG’yi PKK’nın kontrolünde olan bir örgüt olarak görüyor. Ve bu örgütle İsveç makamlarının görüşmemesini isteyecektir. Onlarla birlikte fotoğraf vererek onlara bir kamusal destek sağlanmasına yönelik politikalarını gözden geçirmesini isteyecektir. Bütün bunlar terörle mücadele kapsamına giren konular.”

“İsveç, PKK konusunda Türkiye ile aynı görüşü paylaşmıyor”

PKK ile ilgili rahatsızlığın “Türk hükümetinin gerçek kaygısı olduğuna inandıracak nedenler olduğunu” söyleyen Paul Levin, “Çünkü Türkiye’de PKK tehdidi, ana güvenlik kaygısı olarak algılanıyor.” diyor.

Levin ayrıca, Türkiye ile İsveç arasında yaşanan görüş ayrılığını da, İsveç’in PKK konusunda Türkiye ile aynı görüşü paylaşmamasına bağlıyor.

İsveç’in Türkiye dışında PKK’yı terör örgütü olarak kabul eden ilk ülkelerden biri olduğunu vurgulayan Paul Levin, “1980lerde İsveç’te bazı suikastler yaşandı ve bu olaylar, PKK’nin tehlikeli bir örgüt olarak algılanmasına neden oldu ve bu hala bu şekilde algılanıyor. PKK hala terör örgütü olarak sınıflandırılmış durumda ve özgürce hareket etmesine izin verilmiyor.” dedi.

İsveç’te aynı zamanda büyük bir Kürt diasporası olduğunu kaydeden Levin, söz konusu diasporanın PKK tarafından domine edilmediğini söylüyor. İsveç’in siyasi baskıdan kaçanlar için önemli bir sığınma merkezi olduğunu dile getiren Levin, Stockholm hükümetinin, ülkedeki azınlıkların özgürlüğünü NATO üyeliği ile değişmeyeceği mesajını veriyor.

Sinan Ülgen, Türkiye bakımından mevcut durumun artık temel özgürlükler meselesinin ötesinde olduğuna dikkat çekiyor:

“Burada İsveç’in kendi anayasası siyasi kültürü itibariyle temel hak ve özgürlüklere çok dğer verdiği açık. Türkiye’nin talepleri bu özgürlüklerin kısıtlanması olmayacaktır.  Bütün bunlar terörle mücadele kapsamına giren konular. Bu artık temel özgürlükler meselesi olması ötesinde bir durum teşkil ediyor Türkiye bakımından”

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Rusya’dan Batı’ya İskandinav Uyarısı: Tahammül Etmeyeceğiz

Rusya Dışişleri Bakan Yardımcısı Sergey Ryabkov, Rus RIA haber ajansına yaptığı açıklamada, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerinin ‘hata olacağını’ belirterek, “Bu durumun askeri gerilimi arttıracağını ve bölgede öngörülebilirliği azaltacağını” ifade etti.

Ryabkov, açıklamasının devamında, “Ne Brüksel, ne Washington ne de başka bir NATO başkenti bizim buna katlanacağımız yanılgısına düşsün” dedi.

Helsinki ve Stockholm’ün NATO üyeliğinin hata olacağını savunan Ryabkov, “Askeri gerilim yükselecek, bu bölgedeki öngörülebilirlik azalacaktır. Bu gelişen durumda ne yapılması gerektiğine dair hayali bir hüküm için sağduyunun feda edilmesi utanç vericidir” diye konuştu.

Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin, NATO’nun doğuya doğru genişlemesinin “Ukrayna’nın işgalinin gerekçesi olacağını” defalarca söylemiş, bu durumun ülkesi için tehdit teşkil ettiğini ifade etmişti.

Rusya, Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılımı durumunda “askeri-teknik bir tepki vereceğini” bildirmişti. Putin’in yardımcılarından biri, geçen ay, Kaliningrad’a nükleer silahlar ile hipersonik füzelerin konuşlandırılabileceğini ifade etmişti.

Finlandiya’nın NATO üyeliğine başvuracağını açıklamasının ardından Kremlin Sözcüsü Dimitri Peskov, geçen hafta yaptığı açıklamada, bunun Rusya için “kesinlikle” bir tehdit olacağını söylemişti.

Peskov, gazetecilere verdiği demeçte, “NATO genişlemesi ve İttifak’ın sınırlarımıza yaklaşması dünyayı ve kıtamızı daha istikrarlı ve güvenli hale getirmez” demişti.

Rusya’nın Finlandiya’nın NATO’ya katılması gibi bir durumda vereceği yanıtın nasıl bir şekle sahip olacağı sorusunu da yanıtlayan Peskov, “Her şey NATO’nun genişleme sürecinin nasıl ilerleyeceğine, hangi askeri altyapının sınırlarımıza ne kadar yaklaşacağına bağlı olacak” şeklinde konuşmuştu.

Bu iki İskandinav ülkesinin 1949’da Sovyetler Birliği’nin Avrupa’ya güvenliğine yönelik tehdidine karşı kurulan NATO’ya üye olması halinde bu gelişme Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin enönemli stratejk sonuçlarından biri olacak.

Finlandiya Rusya ile bin 300 kilometrelik sınır paylaşıyor. Ülke Rusya’dan bağımsızlığını 1917’de kazandı ve İkinci Dünya Savaşı sırasında yapılan iki savaşta toprak kaybetti.

İsveç ise son 2 yüz yıldır hiç savaşmadı. İsveç’in dış politikası demokrasinin desteklenmesi ve nükleer silahsızlandırma üzerine odaklanıyor.

Batılı ülkeler 30 üyeli NATO’nun tamamen savunma amaçlı olduğunu belirtiyor. Rusya ise NATO’nun ve ittifakın en büyük ve güçlü üyesi Amerika Birleşik Devletleri’nin Kremlin’in Batı sınırlarındaki güvenlik kaygılarını görmezden gelmekle suçluyor.

Paylaşın

Türkiye, İsveç Ve Finlandiya’nın Üyeliğini Engellemeyecek

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, NATO Dışişleri Bakanları’nın Almanya’nın başkenti Berlin’deki toplantısında Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği ve Türkiye’nin konuya ilişkin yaklaşımı hakkında konuştu. 

Stoltenberg, “Türkiye’nin dile getirdiği endişeler üzerine üyelik konusunda nasıl hareket edeceğimize ilişkin bir anlaşmaya varacağımıza eminim” dedi. Stoltenberg, “Türkiye’nin niyeti Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliklerini engellemek değil. Bunu açık açık söylediler” ifadesini kullandı.

Blinken: Fikir birliğine varacağımızdan eminim

Stoltenberg’in ardından ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken de konuya ilişkin açıklamalarda bulundu. Blinken, “Türkiye, Finlandiya ve İsveç konusunda devam eden bir görüşme var. Sonuç şu ki, NATO’ya üyelik süreci söz konusu olduğunda, fikir birliğine varacağımızdan eminim” dedi.

Blinken, “Dışişleri bakanıyla (Mevlüt Çavuşoğlu) ya da NATO oturumlarında yaptığımız özel konuşmayı açığa vurmak istemiyorum, ancak şu kadarını söyleyebilirim: Neredeyse her kesimden çok güçlü bir desteğin (İsveç, Finlandiya için) katıldığını duydum” açıklamasında bulundu.

‘Yaptırımları sürdüreceğiz’

Öte yandan Blinken, tüm NATO üyelerinin “gerekli olduğu sürece” Rusya karşıtı yaptırımları yürürlükte tutmaya kararlı olduklarını söyledi.

“İttifakın her üyesi bu savaşı mümkün olan en kısa sürede sona erdirmek istiyor. Ukrayna’ya yönelik güvenlik yardımımızı, yaptırımlarımızı ve Rusya üzerindeki diplomatik baskımızı gerektiği kadar sürdürmeye açıkça kararlıyız” diye konuşan Blinken, ülkesinin ve NATO müttefiklerinin “Ukrayna’ya savaş alanında ve müzakere masasında mümkün olduğunca güçlü destek vermeye odaklandıklarını” da sözlerine ekledi.

Erdoğan’dan iki ülkeye ‘teröre destek’ suçlaması

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine olumlu bakmadıklarını söylemişti.

Erdoğan, “”Gelişmeleri takip ediyoruz ama olumlu bir düşünce içinde değiliz. Çünkü bizden önceki yönetimler daha önce Yunanistan ile ilgili bir yanlış yaptılar. Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı NATO’yu da arkasına alarak takındığı tavrı biliyorsunuz. Bu konuda ikinci bir yanlışı Türkiye olarak işlemek istemiyoruz.” dedi.

İskandinav ülkelerinin terör örgütleri için misafirhane hale geldiğini ileri süren Erdoğan, PKK, DHKP-C’nin buralarda yuvalandığını belirterek bu ülkelerde örgüt üyelerinin parlamentoya milletvekili olarak girdiğini ifade etti ve “Bu noktada bizim olumlu bakmamız mümkün değil” dedi.

Paylaşın