Miss Turkey 2022’de Kazananlar Belli Oldu!

Türkiye’nin en güzel kızlarının seçildiği Miss Turkey 2022’de kazananlar belli oldu. Berfu Yenenler’in sunuculuğunu üstlendiği gecede, Nursena Say, Türkiye’nin en güzel kızı seçildi.

Yarışmada, Aleyna Şirin, Miss Universe, Selin Erberk Gurdikyan ise Miss Turkey Supranational seçildi.

Türkiye’nin en güzel kızlarının seçildiği Miss Turkey 2022 yarışması sonuçlandı.

Yoğun katılım arasından seçilen 20 finalist, birinci olmak için podyumda yer aldı. Geçen yıl olduğu gibi bu sene de Berfu Yenenler sunuculuğu üstlendi.

2022 yılı Miss Turkey jüri koltuğunda Demet Şener, Prof. Dr. Onur Erol, Pınar Altuğ Atacan, Neslişah Yılmaz, Sultan Tepe ve Gürhan Sayar oturdu.

Yarışmayı kazanan ve 2022 Türkiye güzellik kraliçesi olan isim, Türkiye’yi uluslararası yarışmalarda temsil etme hakkını kazandı.

İlk etapta finalistler arasından oylama ile yarı finale kalan 10 yarışmacı seçildi.

Soldan sağa: Aleyna Şirin, Nursena Say, Selin Erberk Gurdikyan

Miss World 2022 ise 19 numara Nursena Say seçildi. Tacını Dilara Korkmaz’ın elinden aldı. Nursena Say, 24 yaşında ve 1.80 boyunda. Nursena Say, Mimar Sinan Üniversitesi Mimarlık bölümü mezunu.

Miss Universe 2022, 5 numara Aleyna Şirin oldu. 21 yaşındaki Şirin, 1.76 boyunda ve Özyeğin Üniversitesi İç Mimarlık ve Çevre Tasarımı Bölümü 2. sınıf öğrencisi.

Miss Supranational 2022, 8 numara Selin Erberk Gurdikyan oldu. Tacı geçen yılın kazananı Şira Sahilli’den aldı. 23 yaşındaki Gurdikyan, 1.78 boyunda ve Florida Uluslararası Üniversitesi Tıp Fakültesi son sınıf öğrencisi.

Paylaşın

Putin’den Dikkat Çeken Karar: Rusya’da Kısmı Seferberlik İlan Edildi

Rusya’da kısmi seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyleyen Vladimir Putin, bugün Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma ile üst kanadı Federasyon Konseyi’ne kısmi seferberlik önlemleri hakkında resmi olarak bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

Washington, Londra ve Brüksel’deki siyasetçilerin Kiev’i askeri faaliyetlerini Rusya topraklarına taşımaya ittiğini söyleyen Putin, Batı’nın saldırgan Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştığını vurguladı.

Öte yandan Putin, Batılı ülkelerin Ukrayna’da barışçıl çözüm istemediklerini vurgulayarak, “Batı barışçıl bir çözümden yana değil, Ukrayna’ya silah yığıyor. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak, bu bir blöf değil” dedi.

Sputnik Türkçe’nin aktardığına göre, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin, Rusya halkına, Donetsk Halk Cumhuriyeti (DHC), Lugansk Halk Cumhuriyeti (LHC), Herson ve Zaporojye bölgelerinin sakinlerine hitaben yaptığı konuşmada, Rusya’da kısmi seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyledi.

Putin konuşmasında, Batı’nın egemen, bağımsız kalkınma merkezlerini bastırmaya, Rusya’yı yok etmeye çalıştığını vurguladı. Kısmı seferberlik ilanını öngören kararnameyi imzaladığını söyleyen Putin, kısmi seferberlik faaliyetlerinin bugünden itibaren başlayacağını belirtti.

Putin, “Sadece şu anda yedekte bulunan ve her şeyden önce orduda görev yapmış, belirli askeri uzmanlıklara ve deneyime sahip olan vatandaşlar, kısmi seferberlik çağrısına tabi olacaktır. Askeri göreve çağrılanlar, birliklere gönderilmeden önce özel askeri harekat deneyimi dikkate alınarak mutlaka ek askeri eğitimden geçecek” dedi.
Seferberlik kapsamında özel askeri harekata katılan kişilerin ödeme ve sözleşmeli asker statüsü alacağını belirten Putin, kısmı seferberlik kararının bugünkü duruma uygun olduğunun altını çizdi.

Putin, bugün Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma ile üst kanadı Federasyon Konseyi’ne kısmi seferberlik önlemleri hakkında resmi olarak bilgilendirme yapılacağını kaydetti.

Putin, DHC ve LHC ile Herson ve Zaporojye bölgelerinin referandum kararları hakkında “Donetsk ve Lugansk Halk Cumhuriyetlerindeki, Zaporojye ve Herson bölgelerindeki sakinlerin büyük bölümünün geleceği hakkında alacağı kararı destekleyeceğiz” dedi.

‘Batı, Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştı’

Washington, Londra ve Brüksel’deki siyasetçilerin Kiev’i askeri faaliyetlerini Rusya topraklarına taşımaya ittiğini söyleyen Putin, Batı’nın saldırgan Rusya karşıtı politikasında tüm sınırları aştığını vurguladı.

Sürekli olarak Rusya’ya ve Rusya halkına yönelik tehditler duyduklarına dikkat çeken Putin, “Batı’daki bazı sorumsuz siyasetçiler, Ukrayna’ya Kırım’ı ve Rusya’nın diğer bölgelerini vurma imkanı sunacak uzun menzilli saldırı silahları, sistemleri tedarik etme planlarından bahsediyor. Bu tür terör saldırıları, Batı’nın silahları da kullanılarak Rusya’nın Belgorod ve Kursk bölgelerindeki sınır yerleşimlerine halihazırda düzenleniyor. NATO, modern sistemleri, uçakları, gemileri, uyduları, stratejik İHA’ları kullanarak Rusya’nın güneyi boyunca gerçek zamanlı keşif gerçekleştiriyor” ifadelerini kullandı.

‘Bu bir blöf değil’

Öte yandan Putin, Batılı ülkelerin Ukrayna’da barışçıl çözüm istemediklerini vurgulayarak, “Batı barışçıl bir çözümden yana değil, Ukrayna’ya silah yığıyor. Toprak bütünlüğümüz tehdit edilirse Rusya mevcut tüm yolları kullanacak, bu bir blöf değil” dedi.

Paylaşın

CHP’nin Ve AK Parti’nin Oyları Başa Baş

Aksoy Araştırma’nın başkanı Ertan Aksoy, “Birkaç aydır AKP yüzde 30 psikolojik sınırın altında ama bu uzaklaşma anlamına gelmiyor. Yüzde 29’un küsuratlarını elde ediyoruz. CHP de tüm ölçümlerde 29’un üzerine geliyor. Orada da küsuratlar söz konusu” dedi ve ekledi:

“Ama her defasında istisnasız AKP’yi az farkla CHP’nin önünde buluyoruz. Bu önünde olma hali, rakamlar yer değiştirse bile CHP için aynı şeyi söylemek zorundayız. Başa baş noktasında olduğunu söyleyebiliriz.”

Aksoy Araştırma’nın başkanı Ertan Aksoy, 12 ilde 1067 kişinin katılımıyla gerçekleştirdikleri son anketin sonuçlarını açıkladı.

Ankette katılımcılara “Bu pazar bir milletvekili seçimi olsa oyunuzu hangi partiye verirsiniz” sorusu yöneltildi.

Katılımcıların yanıtlarına göre: AK Parti: Yüzde 29,7 – CHP: Yüzde 29,1 – İyi Parti: Yüzde 14,1 – HDP: Yüzde 10,1 – MHP: Yüzde 7,6 – DEVA Partisi: Yüzde 2,1 – Saadet Partisi: Yüzde 1,1 – Gelecek Partisi: Yüzde 1,0 – Diğer partiler: Yüzde 5,1 olarak belirlendi.

CHP ve AK Parti başa baş

Tele1 TV’de sonuçları değerlendiren Ertan Aksoy, AK Parti ve ana muhalefet partisi CHP’nin oy oranlarında rekabet olduğuna ve oranların başa baş ilerlediğine dikkati çekti. Aksoy, “Birkaç aydır AKP yüzde 30 psikolojik sınırın altında ama bu uzaklaşma anlamına gelmiyor. Yüzde 29’un küsuratlarını elde ediyoruz. CHP de tüm ölçümlerde 29’un üzerine geliyor. Orada da küsuratlar söz konusu. Ama her defasında istisnasız AKP’yi az farkla CHP’nin önünde buluyoruz. Bu önünde olma hali, rakamlar yer değiştirse bile CHP için aynı şeyi söylemek zorundayız. Başa baş noktasında olduğunu söyleyebiliriz.” dedi.

İYİ Parti’nin ulaştığı en yüksek oran

Aksoy, “İyi Parti’yi sıklıkla 13 küsurlarda buluyoruz. Bu hafta itibarıyla 14,1 geldi.” dedi.  “Bugüne kadar İyi Parti için bulduğumuz en yüksek oy oranı diyebilirim. Bugüne kadar 14’ü görmüştük ama 14,1’i ilk kez gördük. Dolayısıyla İYİ Parti 12,5 ila 14 arasındaki seyrini koruyor.”

HDP oylarını koruyor 

Aksoy, “HDP genelde 9 ila 10-10,5 arasında bulduğumuz bir parti. Bu ölçümde 10,1 olarak karşımıza çıktı.” dedi.

Aksoy’un değerlendirmesine göre, “MHP 7,6, muhtemeldir ki kış ayında hem MHP’de hem de AKP’de gerileme olma olasılığı yüksek. Çünkü şu an ülkenin en önemli sorunu yoksullaşma.”

Paylaşın

Cilt Kuruluğu Nedir? Belirtileri, Nedenleri, Teşhisi, Tedavisi

Cilt kuruluğu, cildinizin yeterli neme sahip olmadığı için pürüzlü bir dokuya sahip olması durumudur. Evde nemlendiriciler kullanarak tedavi edebileceğiniz cilt kuruluğu oldukça yaygın olan bir sorundur.

Haber Merkezi / Kaybolmayan veya tekrarlamaya devam eden cilt kuruluğunuz varsa bir dermatologa görünmenizde fayda vardır.

Cilt kuruluğu türleri;

  • Kontakt dermatit: Kontakt dermatit, cildinizle tahriş edici veya alerjik reaksiyona neden olan bir şey temas ettiğinde ortaya çıkar. Cildiniz kuru, kaşıntılı ve kırmızı olabilir ve ayrıca deri döküntüsü olabilir.
  • Egzama: Egzama, kırmızı, kuru, engebeli ve kaşıntılı cilt lekelerine neden olan bir grup cilt rahatsızlığıdır. Şiddetli formlar cildinizin çatlamasına neden olabilir ve bu da sizi enfeksiyona daha yatkın hale getirebilir. Bu yaygın cilt durumu tahriş edici maddeler, alerjenler ve stres ile daha da kötüleşebilir.
  • Seboreik dermatit: Saç derinizdeki kuru cilt, yetişkinlerde kepek veya bebeklerde beşik başlığı olarak bilinen bir durumun sonucu olabilir. Seboreik dermatit ayrıca yüzünüzde, göğsünüzde ve kollarınızın, bacaklarınızın veya kasıklarınızın iç kıvrımlarında kuru, pul pul dökülen cilt lekelerine neden olabilir. Daha az yaygın olarak, göbeğinizi de (göbek deliğini) etkileyebilir. Bu tip dermatit, vücudunuz cildinizde büyüyen normal bir mayaya tepki verdiğinde ortaya çıkar.
  • Sporcu ayağı: Sporcu ayağı, ayağınızdaki kuru cildi taklit edebilir, ancak buna bir mantar neden olur. Bu mantar vücudunuzda büyüdüğünde buna “saçkıran” denir. Sporcu ayağı olan kişilerin ayak tabanlarında kuru, pul pul deri olabilir.

Belirtileri:

  • Özellikle duştan, banyo yaptıktan veya yüzdükten sonra ciltte gerginlik hissi
  • Ciltte pütürlü bir görünüm
  • Kaşıntı
  • Ciltte soyulma ve pullanma
  • İnce çizgiler veya çatlaklar
  • Kızarıklık ve döküntüler
  • Kanayan derin çatlaklar
  • Kaşımaya bağlı izler ve renk değişikliği

Nedenleri;

  • Yaş: Yaşlandıkça cildinizin nem üreten yağ bezleri kurur. Bu da cildinizdeki yağ ve kolajenin (elastikiyet) kurumasına neden olarak cildin incelmesine neden olur. Bu, vücudunuzun yaşlanma sürecinin doğal bir parçasıdır.
  • İklim: Bulunduğunuz ortamın sıcaklığı cildinizin nemini etkileyebilir. Çöl benzeri iklimler gibi nemden yoksun iklimler veya şiddetli rüzgarın olduğu soğuk iklimler kuru cilde neden olur. Kuru cilt genellikle kış aylarında daha kötüdür, ancak kuru cilt yıl boyunca ortaya çıkabilir.
  • Sağlık koşulları ve genetik: Sizi buna daha yatkın yapan genlerle doğduysanız veya bir semptom olarak kuru cilde neden olan bir sağlık durumunuz varsa, kuru cilde yakalanma riskiniz daha yüksek olabilir. Kuru cilde yol açan bazı durumlar arasında alerji, egzama, diyabet ve böbrek hastalığı bulunur.
  • Meslekler: Özellikle açık havada, kimyasallarla çalışıyorsanız veya ellerinizi sık sık yıkıyorsanız, belirli meslekler kuru cilde neden olabilir. Sizi kuru cilt geliştirme olasılığınızı artıran bazı meslekler arasında sağlık hizmeti sağlayıcıları, kuaförler ve çiftçiler bulunur.

Teşhisi:

Cilt kuruluğunu görünümü ile teşhis etmek kolay olabilir. Doktorunuz, eksiksiz bir tıbbi öykü, fiziki muayene ve semptomlarınız hakkında daha fazla bilgi edindikten sonra teşhis koyacaktır.

Tedavisi;

  • Nemlendiricilerin kullanılması: Nemlendiriciler, çoğu kuru cilt tipi için ana tedavi şeklidir. Çatlamayı önlemeye yardımcı olmak için kuru cildi pürüzsüzleştirir ve yumuşatırlar ve doğal cilt bariyerinizi yeniden oluşturmaya çalışırlar. Nemlendirici ürünler merhemler, kremler, losyonlar ve yağlarda bulunur ve cildinizi yumuşatan ve nemlendiren yumuşatıcılar ve cildinizdeki nemi artıran hyaluronik asit gibi bileşenler içerir.
  • İlaç: Kaşıntılı veya çatlamaya meyilli aşırı kuru ciltler için, sağlık uzmanınız cildinizde kızarıklık ve kaşıntıya neden olan şişliği (iltihabı) azaltan topikal bir steroid reçete edebilir. Ağır vakalarda oral veya enjekte edilebilir ilaçlar uygun olabilir.

Cilt kuruluğunu nasıl önleyebilirim?

  • Hafif, kokusuz, nemlendiricili temizleyici kullanın
  • Ilık (sıcak değil) su ile duş alın
  • Stresi yönetin
  • Güneşe maruz kalmayı en aza indirin
  • Banyodan sonra nemlendirici kullanın
  • Cildinizi yumuşak bir havluyla kurulayın
  • Dehidrasyonu önleyin
  • Nikotin cildinizi kuruttuğu için sigarayı bırakın
  • Evinizin havasına nem eklemek için bir nemlendirici kullanın.

Dikkat: Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

Paylaşın

HDP’li Sancar: Bu Rejim Ve İktidar Değişmelidir

HDP Eş Genel Başkanı Sancar, “Bu rejim ve iktidar değişmelidir. Mevcut rejimin devamı senaryosunu açıkça reddediyoruz, ama bu rejimin yerine eski zihniyeti farklı bir ambalajla getirme çabalarına karşıyız. Yani eski rejime dönüşü, devletçi restorasyonu da reddediyoruz. Ne öneriyoruz? Devletçi restorasyona ve mevcut rejime ‘hayır’ diyoruz ve yeni bir başlangıç öneriyoruz. Bu başlangıç demokratik dönüşüm programıyla mümkün olabilir” dedi ve ekledi:

“Bunun için imkânlar mevcuttur, krizler yeni imkanların ortaya çıktığı dönemlerdir. Bu dönemin imkanlarını yeni bir başlangıç demokratik bir dönüşüm için değerlendirmek gibi önemli ve hayati bir hedefimiz var. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Yeni başlangıç, demokratik dönüşüm, yeniden inşa ne dersek diyelim bu programın ayrıntılarını paylaşacak değilim ama birkaç noktasını aktarmak istiyorum.”

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Diyarbakır’da bir otelde düzenlenen toplantıda sivil toplum kuruluşlarının temsilcileriyle bir araya geldi. Sancar, konuşmasında şunları söyledi:

“Bu rejimin bu ülkede yarattığı yıkımı ayrıntılı olarak anlatmaya gerek yok. İş dünyası, emek ve meslek örgütleri onların tabanları yoksullaşmayı en iyi gözlemleyebilen kesimlerdendir. Onlara burada rakamlar anlatmayı gereksiz buluyoruz. Bir ekonomik çöküş, siyasal tıkanma var. Bu çok boyutlu krizlerden ve çöküşten çıkmak gerekiyor. Bu zorba, soyguncu, talancı, savaşçı iktidarı, inkarcı zihniyeti durdurmak istiyoruz. Bu rejimi değiştirmek istiyoruz. Bunun Türkiye’yi zaten çoklu krizlere ve çok boyutlu çöküşe getiren ana faktör olduğunun farkındayız. Baskılarıyla, zulmüyle, ekonomik sömürü ve talan politikalarıyla yandaşlara rant uygulamalarıyla toplumun ekonomik siyasal ve sosyal dokusunda ağır tahribatlar yaratmıştır.

Bu rejim ve iktidar değişmelidir. Mevcut rejimin devamı senaryosunu açıkça reddediyoruz, ama bu rejimin yerine eski zihniyeti farklı bir ambalajla getirme çabalarına karşıyız. Yani eski rejime dönüşü, devletçi restorasyonu da reddediyoruz. Ne öneriyoruz? Devletçi restorasyona ve mevcut rejime ‘hayır’ diyoruz ve yeni bir başlangıç öneriyoruz. Bu başlangıç demokratik dönüşüm programıyla mümkün olabilir. Bunun için imkânlar mevcuttur, krizler yeni imkanların ortaya çıktığı dönemlerdir. Bu dönemin imkanlarını yeni bir başlangıç demokratik bir dönüşüm için değerlendirmek gibi önemli ve hayati bir hedefimiz var. Bu konuda üzerimize düşen sorumluluğun farkındayız. Yeni başlangıç, demokratik dönüşüm, yeniden inşa ne dersek diyelim bu programın ayrıntılarını paylaşacak değilim ama birkaç noktasını aktarmak istiyorum.

“Güçlü demokrasi istiyoruz”

Öncelikle biz göstermelik değil, güçlü demokrasi istiyoruz. Sadece parlamentonun güçlendirilmesinden ibaret bir programın Türkiye’nin sorunlarını çözmeye yetmeyeceğini söylüyoruz. Bunun için katılımcı, denetim, mekanizmaların güçlü ve toplumsal kontrolün etkili olduğu bir demokratik sistem istiyoruz. Bunun da en önemli ayağı yerel demokrasidir. Eğer bu zorbalığı tek adam rejimini değiştirmek istiyorsak kuvvetler ayrılığına dayalı, yargı bağımsızlığını içeren güçlü parlamentonun bulunduğu bir sistem merkezde kurulmalı. Tek adam rejimine, otoriterliğe karşı en etkili frenin yerel demokrasidir. Yerel demokrasiden kastımız, yerel denetimlerin güçlü olması, kaynaklarını ve yetkilerinin güçlü bir şekilde kullanılmasının güvence altına alınmasını kast ediyoruz.

Yerel demokrasi sadece yerel yönetimlerden ibaret değil. Yerel demokrasi yerelin iradesinin ülkenin yönetimine yansımasını sağlayacak sistemdir. O nedenle bizler bugün kayyım rejiminde ifadesini bulan, yerel demokrasinin imhası rejimini temelden reddediyoruz. Bunu reddetmeden merkezde de, yerelde de, demokrasiyi inşa etmek mümkün değil. Yerel demokrasi yerelde ortak demokrasi mücadelesini gerektirir. Yani yerelde olabilecek en geniş ittifakların ve ortaklıkların kurulmasını gerektirir. Yerelde mücadeleyi birlikte yürütme arayışını samimi olmayı gerektirir. Bizlerin bu çabası, sizlerle buluşma konusundaki bu programların amacı da yerel demokrasiyi yerel mücadeleyle var edecek yolları bulmaktır.

Elbette Türkiye’nin en kilit sorunu olduğu kabul edilen Kürt sorunu vardır. Kürt sorununun çözümü, demokratikleşmeyle doğrudan ilişkili. Demokrasinin inşası yeni bir başlangıçta Kürt sorununu demokratik çözüm ile mümkündür. Bunları birbirinden ayıramayız. O nedenle bizler hem Kürt sorununun demokratik çözümü hem de Türkiye’nin bütününde demokratikleşmeyi iç içe ele alan bir program ve mücadele yürütüyoruz.

Şu anki hakim senaryolar Kürt halkının hak ve özgürlük taleplerini toplumsal alandan dışlamaya dayanıyor. Bütün senaryoların çıktığı temel nokta Kürt sorununda yüzyıllık zihniyetin küçük rötuşlar devam etmesini öngörüyor. Bu iki yaklaşım içinde esasta bir fark yoktur. Ne mevcut rejim ne de devletçi restorasyon Kürt sorununda çözüm gibi bir derde sahip değildir. O nedenle bizler, bu senaryoların ana hedefinin ve sonucunun Kürt halkının bir siyasal özne olarak çıkarılması, Kürtlerin siyasal alandan ve toplumsal alandan etkisizleştirilmesi noktasına çıktığını görüyoruz. O nedenle diyoruz ki; yeniden başlangıç olacaksa Kürt sorununa demokratik çözümün önünü açacak asgari mutabakatlar gereklidir. Burada saymak gerekirse, öncelikle Kürtlerin kendi olarak var olmaları için ihtiyaç duyulan ve evrensel kabul gören hak ve özgürlüklerinin tanınmasıdır. Anadilinde eğitim şüphesiz ilk akla gelendir. Bunların yok sayıldığı, bunların dışlandığı senaryoların yeni bir başlangıç getirme imkanı yoktur. Eskiye dönüşün ne anlama geldiğini, 90’lardaki konseptin Susurluk’a 2015 konseptinin şimdiki suç imparatorluğunda dönüşmesinde açıkça görebiliriz. Biz yeniden aynı kirli ve kanlı döngünün yaşanmasını istemiyoruz.

“Barış hareketine ihtiyaç var”

Bunun dışında istediklerimizi de kısaca aktaralım. Kürt halkının özgürlük ve hak taleplerinin toplumsal alandan dışlanması ile birlikte iradesinin de siyasal alanda tasfiyesi çabaları en üst noktaya ulaşmış durumda. Hem toplumsal alanda etkisiz hale getirme hem de iradesini siyasal alandan dışlamak! Bunun somut örnekleri, partimize baskılarda görülebilir ama sadece bunlardan ibaret değildir. Esas olan Türkiye’nin yeni döneminde Kürtlerin toplumsal talepleriyle siyasal iradesinin nerede yer alacağı meselesidir. Tartışmanın özünün bu olduğunu söylemek yanlış olmaz.

Bizler bu iktidarın esas olarak savaş politikalarıyla ayakta kaldığını uzun süredir söylüyoruz. Düşmanlaştırma, nefret, kutuplaştırma ve şiddet. Bunlar bu iktidarın ayakta kalmak, varlığını sürdürmek için en sıkı şekilde kullandığı yöntemlerdir. Bunlara karşı çıkmadan bu iktidara muhalefet etme iddiasının bir karşılığı olmaz. Eğer gerçekten bu iktidara ve rejime karşı çıkıyorsa, eğer bunlara muhalif olduğumu iddia ediyorsak öncelikle bu politikaları reddetmemiz gerekiyor. Savaş politikalarına, bu savaş politikalarının Kürtlere karşı yürütülen inkar, imha politikasının en ince şekilde yürütüldüğünü görmek, bunun Türkiye’nin tamamının da yoksullaşmasında ve krize girmesinde en önemli faktör olduğunu akıldan çıkarmamamız lazım. Savaş politikalarına karşı çıkmak, bu iktidarın bütün politikalarına karşı çıkmanın kilididir. Bunu nasıl yapacağız? Bir barış politikasına, demokratik çözüm programına ihtiyacımız var.

Bundan iki yıl önce Diyarbakır’da STK’larla buluşmamızda bir çağrı yapmıştım. ‘Türkiye’nin tamamında büyük bir barış hareketine ihtiyaç var’ demiştim. ‘Eğer bu Türkiye’nin tamamında oluşmuyorsa güçlü ve kapsayıcı bir Kürt barış inisiyatifi oluşturulabilir’ demiştim. Çağrının gereklerini o günden başlayarak yerine getirmiş olsaydık bu savaş politikaları belki bu noktaya gelmeyecekti. Bizim de bu konuda eksiklerimiz olabilir, hepimiz bu konuda kendimizi sorgulamalıyız. Türkiye’de büyük bir barış inisiyatifi olmadı diyelim, bir Kürt barış inisiyatifi başlatılabilirdi. Bunun büyük bir barış hareketinin oluşmasına güç vermekle kalmayacağını görürdük, Ortadoğu’da büyük bir adım olacaktı. Bu konuda çalışmaların devam etmesi gerekiyor.

Bizler siyasal bir dönüşüm programı için uğraşıyoruz. Genellikle sayısal gücümüz üzerinden tartışılıyoruz. Bunda bir yanlışlık yok. Cumhurbaşkanlığı seçimleri bu sistemde yüzde 50 artı biri gerektirdiği için, kilit veya anahtar durumundaki oylar öne çıkıyor. HDP bu sayısal gücü üzerinden koşuluyor. Eğer sayısal gücümüz bu noktaya gelmişse halk desteğinin büyük olduğunu gururla söyleyebiliriz. Bütün kuşatmalara, baskılara, her türlü operasyona rağmen bugün HDP bir çözüm gücü olarak görünüyorsa, halk desteği önceki dönemlere göre ciddi bir şekilde yükselmişse bu bizim mücadelede haklı ve inancımızda samimi olduğumuzun teyididir. Bizim esas iddiamız, sayısal gücümüzü siyasal rolümüze doğru bir şekilde dönüştürmektir. Biz Türkiye’nin gerçek anlamda yeni bir başlangıç yapması için anahtar aktör olduğumuzu iddia ediyoruz. Çünkü mevcut seçeneklerin hepsinden farklı olan demokrasiye, özgürlüğe, adalete giden yolu açacak asıl adresin burası olduğunu söylüyoruz. Sadece sayısal gücümüzle bunu yapabilir miyiz? Böyle bir iddiamız yok; biz istiyoruz en geniş ittifakla yapalım. Mücadeleyi birlikte yürütelim, seçimlere giderken de nasıl bir tutum takınmamız gerektiğini yine halkımızla toplumun örgütlü temsilcileriyle tartışalım.

Politikamızı daha önce ilan ettik, 27 Eylül deklarasyonumuz var. Oradaki politikalarımızda bir değişiklik yok. Fakat dönemin şartlarının gereklerine uygun yeni yöntemler veya yeni politikalar ihtiyacı vardır ve olacaktır. Bunları da birlikte tartışacağız. Bizim temel hedefimiz, bu ülkede demokratik dönüşüme giden yolu açacak yeni bir başlangıç yapmaktır. Bu ülkenin yönetiminde etkili gücü ortaya çıkarmaktır. Bu sizlerle olacak. Bu hafta sonu Cumartesi günü emek ve özgürlük ittifakını kamuoyuna duyuracağız. Bu belirttiğimiz politikalarımızın ve çabalarımızın ilk önemli ve somut örneğidir. Ama bu mücadelemizin en geniş kesimlere ulaşması için çalışmaları her alanda sürdürmek gerekiyor. Demokrasi, adalet ve barış isteyen her kesimle birlikte yürüyeceğimiz zeminler yaratmak gerekiyor. Bunun için bu toplantıları yapıyoruz, halk buluşmaları gerçekleştiriyoruz.

“En güçlü birlikteliği hedefliyoruz”

Burada ülkenin yönetiminde etkili güç olmayı, koalisyon ortağı ya da bakanlık gibi sığ tartışmalara bağlamayı da reddediyoruz. Bunun aslında konuşmaya değer bile bulmadığımızı söylüyoruz. Biz halkların ortak gücünü, ezilenlerin dışlananların iradesini en güçlü şekilde ortaya çıkaracak birlikteliği hedefliyoruz. Bu toplumsal alanda ortak mücadele ve parlamentoda anahtar güç olmayı gerektiriyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde üzerimize düşen sorumlulukların farkındayız. Bu sorumlulukların da aşama aşama halklarımızla, toplumun temsilcileriyle somutlaştıracağımız tartışmalara devam edeceğiz.”

Paylaşın

Japonya’yı Nanmadol Tayfunu Vurdu: 2 Ölü, 90 Yaralı

Japonya’da Pazar sabahından beri etkili olan Nanmadol Tayfunu’nda bir kişi aracında nehir sularına kapılması sonucu hayatını kaybederken, bir kişi de toprak kayması sonucu yaşamını yitirdi. Tayfunun 90 kişinin yaralanmasına neden olduğu açıklandı.

Nanmadol Tayfunu ilk olarak Pazar sabahı ülkenin güneyindeki Kyuşu Adasını vurdu. Yayımlanan uyarılar kapsamında 9 milyon kişinin evlerini tahliye etmesi istendi.

350 bin konutta enerji kesintilerinin yaşandığı bildirildi.

Bazı bölgelerde 24 saatlik bir süre içinde 40 santimetre yükseklikte yağış bekleniyor.

Japon medya kuruluşu NHK’ye göre bir kişi aracında nehir sularına kapılarak hayatını kaybetti. Bir kişinin daha toprak kaymasında öldüğü bildirildi.

87 kişinin yaralandığı, bir kişinin de hala kayıp olduğu düşünülüyor.

Fırtınanın etkili olmasıyla rüzgar hızının saatte 234 kilometreye ulaştığı ve çok sayıda yerleşim yerini ve ulaşım altyapısını tahrip ettiği bildirildi.

Başkent Tokyo’da sağanak yağış etkili oldu. Şehirdeki metro hattı sel nedeniyle kapatıldı. Hızlı tren hizmetleri ve feribotlar durduruldu ve yüzlerce uçuş iptal edildi.

Şehirdeki dükkanlar ve işletmeler de faaliyetlerini durdurdu.

Video kayıtları bina çatılarının uçup gittiğini ve yol kenarlarındaki ilan panolarının söküldüğünü gösteriyor.

New York’ta yapılacak Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda konuşma yapması beklenen Japonya Başbakan Fumio Kişida tayfun sebebiyle seyahatini Salı gününe erteledi.

Fırtına’nın önümüzdeki günlerde Kyuşu’nun doğusuna yönelerek başkent Tokyo’nun da yer aldığı ana kara Honşu’ya hareket etmesi bekleniyor.

Bilim insanları, La Niña hava olayından dolayı bu yıl yoğun bir fırtına sezonunun yaşanmasını öngördü.

La Niña hava olayı Büyük Okyanus’ta küresel sıcaklıkları düşürüyor, güçlü rüzgarların Güney Amerika’dan uzağa, Endonezya’ya doğru götürmesiyle ortaya çıkıyor.

Atlantik ve Karayip bölgelerinde iklim krizi yüzünden deniz suyu sıcaklarının yükselmesinin de etkili olabileceği düşünülüyor.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Uluslararas Af Örgütü: Birleşmiş Milletler, Sincan İçin Harekete Geçmeli

Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Konseyi’nin bir yıldır süren eylemsizliğine son vermesi ve Çin’in Sincan Uygur Özerk Bölgesi’nde işlenen uluslararası hukuk suçlarını soruşturmak üzere bağımsız bir uluslararası mekanizma kurması gerektiğini belirtti.

BM İnsan Hakları Konseyi, Sincan raporunun ardından ilk kez 12 Eylül’de toplandı. Uluslararası Af Örgütü Genel Sekreteri Agnès Callamard, Konsey’in rapora uygun bir müdahalede bulunması gerektiğini açıkladı:

“İnsan Hakları Konseyi, Sincan’da son beş yılda sayısız suça maruz bırakılan milyonlarca Müslümanın insan haklarını korumakta defalarca başarısız oldu. Konseye üye çok sayıda devlet, önceki Yüksek Komiserin uzun süreli sessizliğini, kendi sessizliklerini haklı göstermek için kullandı.

Ancak İnsan Hakları Yüksek Komiseri, belgelenen suçların insanlığa karşı işlenen suçlar kapsamına girebileceğini ve acilen dikkat gerektirdiğini doğruladığına göre artık yarım yamalak tedbirlerin zamanı doldu. Konsey, ihlallerin boyutları ve vahametine uygun bir müdahalede bulunmak zorunda.

Konsey üyeleri derhal harekete geçmezlerse, Çin hükümetinin ihlalleri örtbas etme çabalarında suç ortağı olacaklar. Böylesi bir durum, Çin yetkililerine, üye devletlerin ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin güvenilir kanıtları görmezden gelmeye zorlanabileceği ve güçlü ülkelerin etkin incelemeden muaf olduğu yönünde tehlikeli bir mesaj iletir.

Bu da ihlallere maruz bırakılan ve hayatta kalan milyonlarca kişiye ve aile üyelerine yönelik affedilmez bir ihanet olur. Hâlâ alıkonulduğu düşünülen yüz binlerce kişi buna dahildir.”

“Bağımsız uluslararası mekanizma kurulmalı”

Uluslararası Af Örgütü, Konsey üyelerini, Çin yetkililerinin işlediği ihlalleri durdurmak ve hesap verebilirliği sağlamak yönünde somut adımlar atmaya çağırdı:

“Konsey, bu toplantı esnasında bir karar taslağı oluşturmalı ve Sincan’da işlenen uluslararası hukuk suçları ve diğer ciddi insan hakları ihlallerine ilişkin hesap verebilirliği, şüpheli faillerin tespitini de içerecek şekilde sağlamak amacıyla, bağımsız bir uluslararası mekanizma kurmalıdır.

“Üye devletler aynı zamanda, acilen ve kesin surette, Çin hükümetinden gözaltı kamplarında, cezaevlerinde ve diğer merkezlerde keyfi olarak alıkonulan herkesi serbest bırakmasını talep etmeli ve zulüm veya diğer ciddi insan hakları ihlalleri riski altında olan hiç kimseyi Çin’e geri göndermemeyi taahhüt etmelidir.”

Ağır insan hakları ihlalleri

Uluslararası Af Örgütü Ocak-Haziran 2022 arasında, kısa süre önce Sincan’dan kaçan kişilerle ve keyfi olarak alıkonulanların aileleriyle görüşmek için Orta Asya’yı ve Türkiye’yi ziyaret etmişti.

2020 ve 2021 sonlarında Sincan’dan kaçan altı kişi, isimlerinin gizli kalması koşuluyla Uluslararası Af Örgütü’ne konuşmayı kabul etti. Bu kişiler Sincan’da, Çin’in, çoğunluğu Müslüman etnik grupların özgürlüklerini büyük ölçüden sınırlandırmayı amaçlayan politikalarından kaynaklanan ağır baskılar altındaki yaşamı anlattı. Buna kişi hürriyeti ve güvenliği, özel hayatın gizliliği, dolaşım özgürlüğü, düşünce ve ifade özgürlüğü, fikir, vicdan, din ve inanç özgürlüğü, kültürel yaşama katılma, eşitlik ve ayrımcılığa uğramama ve zorla çalıştırmaya maruz bırakılmama haklarına yönelik ağır ihlaller dahil.

Paylaşın

Dünya Üzerinde Kaç Karınca Var Sorusu Yanıt Buldu: İnanılmaz

15 bin 700’den fazla türü olan ve doğada önemli rol oynayan karıncalar hem av hem de avcı. Karıncaların sayısını merak eden bilim insanları, Dünya üzerinde kaç karınca var sorusunun yanıtını araştırdı: 20 katrilyon.

Her bir insana karşılık 2,5 milyon karınca. Karıncaların toplam ağırlığının 12 megatona ulaştığı düşünülüyor.

Hong Kong Üniversitesi’nden bir grup bilim insanı, Dünya üzerindeki karıncaların sayısını hesapladı. Böceklerinin sayısının yaklaşık 20 katrilyona ulaştığı tahmin edildi.

PNAS adlı hakemli bilimsel dergide dün yayımlanan araştırmada, daha önce yapılan 489 çalışma incelendi. Bu çalışmalar, yapıldıkları yerdeki karınca sayısını belirlemişti.

Böylece her bir insana karşılık 2,5 milyon karınca bulunduğu tespit edildi.

Karıncaların toplam ağırlığının 12 megatona ulaştığı düşünülüyor. Bu, karıncaların bütün kuş ve memelilerin toplamından daha ağır olduğu anlamına geliyor.

Öte yandan incelenen çalışmalar bütün kıtalarda gerçekleştirilse de Orta Afrika ve Asya gibi bazı bölgelerde veriler yetersizdi.

Araştırma ekibi buradan hareketle karınca sayısının daha yüksek olduğunu düşünüyor.

Makalenin başyazarı Patrick Schultheiss, bulgular için “akılalmaz” yorumunu yaptı.

Dünyadaki böcek popülasyonu gittikçe düşüyor. 2019’da yapılan bir çalışma, böcek türlerinin yüzde 40’ından fazlasının yok olma tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu göstermişti.

Ancak Hong Kong Üniversitesi’nden uzmanlar, karıncaların sayısının azalıp azalmadığından emin değil. Araştırmacılar, bu sorunun cevabını bulmak istediklerini belirtti.

15 bin 700’den fazla türü olan karıncalar, doğada önemli rol oynuyor. Bu hayvanlar, bitkilerin tohumlarının dağılmasında kritik bir role sahip. Karıncalar hem av hem de avcı olarak bulunuyor.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

CHP Lideri Kılıçdaroğlu: Bu Millet Kavgadan Bıktı

İstanbul Büyüşehir Belediye’sinin (İBB) Elazığ’da yaptırdığı okulun temel arma törenine katılan CHP Lideri Kılıçdaroğlu, burada yaptığı konuşmada, “Bu millet kavgadan bıktı. Neden kucaklaşmıyoruz? Adalet konusunda neler düşündüğümü 85 milyon değil dünyada aklı yerinde herkes biliyor” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Kılıçdaroğlu, konuşmasının devamında, “Adalet olmadan bu evlatlarımızın iş bulamayacağını biliyoruz. Matematikte Türkiye 7’incisi mülakatta eleniyorsa bir sorunumuz vardır. Bunları bitireceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Birlikte bu ülkeye adaleti demokrasiyi getirmek temel görevimiz” dedi ve ekledi:

“Gençler meraklanmayın bu okulda güzelce okuyacaksınız, anılarınız olacak. Bizler gelip gidiyoruz ama Türkiye’yi yönetecek olan sizlersiniz. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Tek isteğim var, umutsuzluğa kapılmayın kucaklaşın. Demokrasiyi getirecek olanlar sizlersiniz.”

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Elazığ’da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Gazi Meslek Teknik Anadolu Lisesi temel atma törenine katıldı. Törene, Kılıçdaroğlu genel başkan yardımcıları, milletvekilleri ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu da katıldı.

CHP Elazığ Milletvekili Gürsel Erol ve İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’ndan sonra CHP Lideri Kılıçdaroğlu, bir konuşma yaptı. Kılıçdaroğlu’nun konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle;

“Türkiye’nin geleceği adına güzel bir şey yapıyoruz. Gençlerin daha iyi yetişmeleri, daha iyi koşullarda okumaları için güzel bir şey yapıyoruz.

Bütün gençliğim burada geçtiği için Elazığ benim hayatımda unutulması zor kentlerden birisi. Burası kadim bir kent.

Keşke burada Elazığ’ı yöneten vali düzeyinde insanlar da olsaydı. Ama baskıdan ve korkudan gelemiyorlar. Allah nasip eder iktidar olduğumuzda ne iktidar ne muhalefet diyeceğiz herkesi kucaklayacağız.

Bu millet kavgadan bıktı. Neden kucaklaşmıyoruz? Adalet konusunda neler düşündüğümü 85 milyon değil dünyada aklı yerinde herkes biliyor. Adalet olmadan bu evlatlarımızın iş bulamayacağını biliyoruz.

Matematikte Türkiye 7’incisi mülakatta eleniyorsa bir sorunumuz vardır. Bunları bitireceğiz. Ne yaparlarsa yapsınlar. Birlikte bu ülkeye adaleti demokrasiyi getirmek temel görevimiz. Gençler meraklanmayın bu okulda güzelce okuyacaksınız, anılarınız olacak.

Bizler gelip gidiyoruz ama Türkiye’yi yönetecek olan sizlersiniz. Sakın umutsuzluğa kapılmayın. Tek isteğim var, umutsuzluğa kapılmayın kucaklaşın. Demokrasiyi getirecek olanlar sizlersiniz.”

Paylaşın

HDP’nin Kapatılması Davasında Yeni Gelişme: AYM’den Reddi Hakim Talebine Ret

Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) açılan kapatma davasında, Anayasa Mahkemesi (AYM) HDP’nin reddi hakim talebini kabul etmedi. AYM, ek delil dosyası için 30 gün ek süre verdi. HDP savunmasında mahkeme üyesi İrfan Fidan’a yönelik reddi hakim talebinde bulunmuştu.

Haber Merkezi / AYM, kapatma davası kapsamında HDP’nin taleplerini görüştü. Temmuz ayında ek delillerini Anayasa Mahkemesi’ne sunan HDP’nin yüksek mahkemeden bazı talepleri de olmuştu.

HDP, delil olarak gösterilen soruşturma ve fezlekelere itiraz etmiş, özellikle Semra Güzel hakkındaki yargılamanın devam ettiğin belirterek davanın reddini talep etmişti.

Ayrıca, yine iki CD içinde hem Anayasa Mahkemesi hem de HDP’ye gönderilen 281 Kürtçe ses kaydının çözümü için de ek süre istendi. HDP savunmasında mahkeme üyesi İrfan Fidan’a yönelik reddi hakim talebinde bulunmuştu.

Yüksek Mahkeme, partinin reddi hakim talebini reddetti. Ek deliller ile ilgili savunma için partiye ek süre verdi.

Karar oy çokluğuyla verilecek

HDP hakkındaki kapatma davasını, 15 kişiden oluşan Anayasa Mahkemesi heyeti, karara bağlayacak. Anayasa’nın 69. maddesinde sayılan hallerden ötürü partinin kapatılmasına veya dava konusu fiillerin ağırlığına göre devlet yardımından kısmen ya da tamamen yoksun bırakılmasına, toplantıya katılan üyelerin 3’te 2 oy çokluğuyla yani 15 üyenin 10’unun oyuyla karar verilebilecek.

Siyasi parti kapatma davası sonucunda verilen karar, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı ile ilgili siyasi partiye tebliğ edilecek ve Resmi Gazete’de yayımlanacak.

Anayasa Mahkemesinin, siyasi yasak istenen partililerin, beyan ve eylemleriyle partinin kapatılmasına neden olduğunu belirlemesi halinde bu kişiler, kesin kararın Resmi Gazete’de gerekçeli yayımlanmasından başlayarak 5 yıl süreyle bir başka partinin kurucusu, üyesi, yöneticisi ve denetimcisi olamayacak.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Şahin, 7 Haziran 2021’de HDP’nin kapatılması istemiyle Anayasa Mahkemesine dava açmış, Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu da 21 Haziran 2021’de iddianamenin kabulüne oy birliğiyle karar vermişti.

Paylaşın