Altı Genel Başkanın Gündemi: Ekonomik Söylemde Birliktelik

Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem çalışmasını tamamlayan ve ortak metne imza atan 6 muhalefet partisinin lideri, bir aylık aranın yeniden bir araya geliyor. DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde Pazar akşamı düzenlenecek çalışma yemeğinde konuşulacak konular merak konusu olurken, gözler bir yandan da buluşma sonrasında yapılacak açıklamaya çevrildi.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre; Toplantıda AKP ve MHP’nin Seçim Yasası teklifinin gündeme geleceğine dair yorumlar yapılsa da, muhalefet partilerinin yetkilileri bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmeyeceğini belirtiyor. Yetkililerin bu konudaki gerekçesi ise, teklifin henüz TBMM Genel Kurulu’nda kabul edilip yasalaşmamış olması.

“İttifak, en fazla iki partiden oluşabilir diyebilirler”

DEVA Partisi Sözcüsü ve Genel Başkan Yardımcısı İdris Şahin, yasanın görüşmeleri sırasında TBMM Genel Kurulu’nda değişiklikler olabileceğini bu nedenle de toplantıda bu konunun kapsamlı bir şekilde gündeme gelmesinin beklenmediğini söyledi. Seçim Yasası teklifinin 6’lı masayı etkileyecek bir yanı olmadığını ifade eden Şahin, “Resmi Gazete’de yayınlanmadan onun değerlendirmesi liderler tarafından yapılmaz” dedi. Teklifin bir buçuk senedir görüşmelerinin sürdüğünü hatırlatan Şahin, “Örneğin komisyonda değişikliklere uğradı. Bir buçuk senedir bunu öngörmemişler miydi? Mayınlı bir iki konu var. Onlarda da değişiklik olabilir. Mesela, ‘İttifak en fazla iki partiden oluşabilir’ diyebilirler” ifadesini kullandı.

Söylem birlikteliği için iş birliği

Toplantının gündem maddeleri arasında ittifakın ilke ve esasları ile seçim süreci ve sandık güvenliği bulunuyor. Bununla birlikte vatandaşı doğrudan ilgilendiren konularda da yürütülecek iş birlikleri de toplantının gündem maddeleri arasında bulunuyor. Partilerin ekonomik programları ve vaatlerini vatandaşa anlatırken, temel konularda söylem birlikteliği yakalanması adına kurulacak iş birliği için bir yol haritası oluşturması da bekleniyor.

“Öncelikli gündemimiz, yangın yerine dönen ekonomi”

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, toplantıda gündem maddelerine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu. Şahin, “En başta ekonomide yaşananlar, kur korumalı mevduat uygulamasının ülkeye kaybettirdikleri, Ramazan sofralarındaki pahalılık, Rusya-Ukrayna krizi, NATO görüşmeleri mutlaka değerlendirilir” dedi. Olası bir ittifak halinde ilkeler ve değerlerin ne olacağı konusunu gündemlerine aldıklarını belirten Şahin, her partinin öncelikleri olacağını ama ağırlıklı olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’le ilgili geçiş sürecinin yol haritasını konuşacaklarını söyledi.

Şahin, “Bizim için öncelik, Güçlendirilmiş Parlamenter Sisteme geçiş sürecinde yol haritası, bununla ilgili hangi adımlar atılacak, yürütmede Cumhurbaşkanının yetkileri nasıl kullanılacak gibi konular ve bununla birlikte, yangın yerine dönen ekonomi” ifadesini kullandı. Toplantı sonrasında bir ortak metin de paylaşılacağını kaydeden Şahin, ortak metinde bundan sonraki süreç içerisinde seçim ve seçim güvenliğine yapılabilecek iş birliği esaslarının yer almasının beklendiğini kaydetti.

Enginyurt: Vaatlerimizi masaya yatıracağız

Demokrat Parti Genel Başkan Yardımcısı Cemal Enginyurt’un verdiği bilgiye göre de liderler, Pazar günü vatandaşa yönelik seçim vaatlerini masaya yatıracak. Enginyurt, “Bu toplantılar artık Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem toplantısı olmaktan çıkacak. Topluma ne anlatacağımızın konuşulacağı toplantılar olacak” ifadesini kullandı. İşsizlik ve yoksulluğun giderek arttığını belirten Enginyurt, “Biz kendi adımıza millete olan vaatlerimizi masaya yatıracağız ve bunları nasıl anlatacağımızı planlayacağız” dedi.

Pazar günü bu iş birliğinin yol haritasının çizilmesini beklediklerini ifade eden Enginyurt, Millet İttifakı ile ilgili de dikkat çekici ifadeler kullandı. CHP’nin ittifakın ana merkezi olduğunu belirten Enginyurt, “6 partinin kurmuş olduğu bu ittifak Türk milletine umut olmuştur. CHP, bu birlikteliğin ana vagon görevini görmektedir” dedi. İttifakın bozulmaması gerektiğini kaydeden Enginyurt, “Bu ittifakı bozacak olan bedelini çok ağır öder. Bu ittifakı bozmaya, millete zulmetmeye kimsenin hakkı yoktur” diye konuştu.

Yamalı: Geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur

Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Nedim Yamalı da Millet İttifakı’nın yerel seçimlerdeki başarısına dikkat çekerek, ittifakı başarılı bulduklarını ve iş birliği yollarının araştırılmasını istediklerini söyledi. 28 Şubat’ta yapılan toplantının öncesinde açıklanan sonuç bildirgesini hatırlatan Yamalı, iş birliği içinde bulunan partilerin sağlıklı bir ittifak oluşturabilme çabası göstermesi konusunda karar aldığını vurguladı. Bu kapsamda her ay toplantı yapılmasının kararlaştırıldığını da hatırlatan Yamalı, “Bu bir geçiş sürecidir, ilkelerle ilgili konudur” dedi.

“Ekonominin yol haritası gündeme gelebilir”

Toplantıda “popüler siyasi konuların” gündeme geleceğini kaydeden Yamalı, ittifak ile ilgili “Genel seçimler için de daha da genişletilmesi, içinin daha da doldurulması ve her kesimi kuşatır hale gelmesini ve sadece bir seçim ittifakı ile sınırlı kalmamasını istiyoruz” ifadesini kullandı. Yamalı, seçim sonucunu da yönetecek bir süreç için programların şimdiden çalışılmasını istediklerini kaydetti. Gündem maddeleri ile ilgili “Ekonominin yol haritası, anayasa değişiklikleri için yol haritası, adalet ve yargı konuları ile ilgili çalışmalar gündeme gelebilir” diyen Yamalı, toplantıda çalışma gruplarının da oluşturulabileceğine dikkat çekti.

Paylaşın

Davutoğlu, AK Partililere Seslendi: Saflarımıza Katılın

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medyadan “Şahit ol ya Rab” notuyla bir video paylaştı. Videoda AK Partililere seslenen Dvutoğlu, “Bu kötü gidişe destek vermeyin, korkmayın ve saflarımıza katılın” dedi.

Adana’da Furkan Vakfı üyelerine yapılan polis müdahalesi sırasındaki şiddet görüntülerini hatırlatan Davutoğlu, “Bu görüntüler karşısında sesiniz olmasa bile vicdanınızın isyan ettiğini güçlü dünya lideri olarak gördüğünüz Erdoğan’ın tam bir acziyet ile susmasını aklınızın almadığını biliyorum.

Siz eski sorosçuların, pelikancıların, 28 Şubatçıların, bizim hakkımızda işlettiği propagandanın teshiri dolayısıyla ne düşünürseniz düşünün, biz sizin vicdanınızdan ümidimizi kesmeyecek ve o vicdana hitap etmeye devam edeceğiz.” diyerek “Adana’daki tablo alarm edicidir. Değerli AK Partili kardeşlerim gün zihnimizi açma, vicdanımızı harekete geçirme günüdür” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Altı Muhalefet Lideri İkinci Defa Buluşuyor

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti ve Gelecek Partisi liderleri, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın ev sahipliğinde ikinci defa bir çalışma yemeğinde bir araya gelecek.

Ahlatlıbel’de yapılan ilk görüşmeden yaklaşık 1.5 ay sonra gerçekleşecek ikinci buluşmada masada “Parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası”, “Olası bir ittifakın ilke ve değerleri” ile “Seçim sonrası uygulanacak politikalar konusunda üzerinde çalışılacak konular”ın olması bekleniyor.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu ve DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan 12 Şubat’ta Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel tesislerinde bir araya gelmiş, yaklaşık 5 saat süren görüşmede Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni’ne nokta koyarak metnin 28 Şubat’ta açıklanması kararı almıştı.

Görüşmeden sonra yapılan açıklamaya göre liderler ayrıca ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’e geçiş sürecinin yol haritası ve seçimlerden sonra uygulanmaya başlanacak politikalar konusunda ortak çalışma yapılacak konu başlıklarının belirlenmesinde uzlaşmıştı.

Görüşmenin ardından planlandığı gibi Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni 6 partinin genel başkanının katılığı bir programla 28 Şubat’ta kamuoyuna açıklandı. Ardından 27 Mart’ta yapılacak ikinci buluşma için hazırlıklar başladı.

“2. Liderler Buluşması”na ev sahipliği yapacak olan DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan görüşme öncesi 5 genel başkanı ayrı ayrı ziyaret ederek toplantının gündemine dair görüş alıverişinde bulundu.

Duvar’dan Nergis Demirkaya’nın haberine göre Babacan’ın sunduğu taslak gündemde “Parlamenter sisteme geçiş sürecinin yol haritası”, “Olası bir ittifakın ilke ve değerleri ne olmalı?” ve “Seçim sonrası uygulanacak politikalar kapsamında ele alınacak tematik konular ne olmalı?” başlıkları yer aldı.

Geçiş sürecinin yol haritası ‘güçlendirilmiş parlamenter sistem’ konusunda uzlaşan partilerin seçimi kazanmaları durumunda parlamenter sisteme geçiş takvimini, Cumhurbaşkanı’nın geçiş sürecinde ülkeyi nasıl yöneteceği, yetkilerini nasıl kullanacağı, bu yetkileri kullanırken kendisini destekleyen partilerin iradesini hangi metotlarla yönetim sürecine katacağı gibi başlıkları içeriyor.

6 liderin buluşması her ne kadar “ittifak” olarak yorumlansa da henüz ittifakın adı da yapısı da konuşulmuş değil. Olası bir ittifakın ilke ve değerleriyle ilgili çalışma kapsamında da kurulacak ittifakın yapısı, mekanizmalarının da yer alacağı ilke ve değerler üzerinde de konuşulup uzlaşılması gerekiyor. Ayrıca seçime doğru giderken başta ekonomi olmak üzere dış politika, sosyal politika gibi belirlenen bazı temel konularda ortak hedef ve ilkeleri içeren tematik çalışmalar yapılması öneriliyor.

Liderler bu gündem önerilerinde anlaşmaları durumunda, söz konusu 3 başlıkla ilgili çalışma başlatılması talimatı verecek. Bu çerçevede partiler görevlendirmeler yapacak, çalışma komisyonları oluşacak.

Seçim kanunu

6 liderin buluşmasında AK Parti ve MHP’nin hazırladığı seçim kanunu teklifinin resmi gündem başlıkları arasında yer alması beklenmiyor. Liderlerin konuyla ilgili değerlendirme yapabileceği konuşulurken bu konunun kanun Meclis’ten geçtikten sonra ele alınacağı ifade ediliyor.

Kaynaklar, “Teklifin Meclis’ten nasıl çıkacağının görülmesi gerek. Son hali görülmeyen bir düzenlemeyi konuşmak doğru olmaz.

Aylarca barajın yüzde 7’ye düşürülmesi gündemdi. Ancak teklif ittifak sürprizi ile geldi. Son dakika Meclis Genel Kurulu’nda da önergelerle değişiklik yapılması mümkün. O nedenle teklifin nasıl yasalaşacağını görmek gerek” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhurbaşkanı adayı

Muhalefet liderlerinin ilk buluşmasında Cumhurbaşkanı adayının gündeme gelmediği, sadece “bu konuyu değerlendirmek için erken olduğu” görüşünde uzlaşıldığı ifade edilmişti. Ortak Cumhurbaşkanı adayı konusunda genel bir eğilim olsa da liderlerin bu konuyu daha ilerideki buluşmalarda ele alabileceği ifade ediliyor.

6 muhalefet lideri 12 Şubat’taki ilk buluşmasını Çankaya Belediyesi’nin Ahlatlıbel tesislerinde gerçekleştirdi. DEVA Partisi Genel Başkanı Babacan’ın ev sahipliği yapacağı ikinci buluşma için otel, restoran gibi farklı seçenekler değerlendirildikten sonra en son DEVA Partisi’nin Mustafa Kemal Mahallesi’ndeki Genel Merkez binasında karar kılındı. Yemekli buluşma için DEVA Partisi genel merkezindeki geniş bir toplantı salonunun kullanılması bekleniyor.

Paylaşın

DİB: Yarının Türkiye’si Halkçı Seçeneği Yaratarak Kurulabilir

Demokrasi İçin Birlik (DİB), CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve DEVA Partisi’nin Meclis’te yaptığı görüşmelerin ardından üzerinde uzlaştığı “Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni”ni ilişkin yazılı bir açıklama yaptı.

DİB söz konuş metni “Tek adam rejiminin ekonomik, toplumsal, kurumsal, ekolojik yıkımı karşısında medyayı ve her türlü devlet gücünü elinde tutan iktidarın provokasyonlarına rağmen partilerin bir araya gelmesi, bu mutabakat metnini oluşturulabilmesi, tek adam rejimine karşı mücadelede önemli bir adım” sözleriyle değerlendirdi.

Metnin bir seçim ittifakı kurmak, seçimi kazanarak iktidarı değiştirmek bakımından da önemli olduğunu vurgulayan DİB, “Ancak yeni bir Türkiye’nin inşası için başka bir yaklaşım gerekli. Demokrasinin asgari koşullarını yaşama geçiren bir rejim, bir kolektif halk iradesinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir” dedi.

DİB, önsözünde “Yarının Türkiye’si”ni inşa etmek iddiasını taşıyan metnin şu sorulara verilecek yanıtlarla değerlendirilmesi gerektiğini savundu:

  • Ortaya konulduğu tarihsel-toplumsal konjonktürde, ülkenin birikmiş ve yakıcı sorunlarını nasıl bir bakış açısıyla, hangi önceliklerle ele alacak?
  • Önerdiği politikaların toplumun geniş/emekçi kesimlerinin ivedi ve temel ihtiyaçlarını ne denli karşılayabilecek?
  • Bu sorunlara adil, etkili ve kalıcı çözümler üretebilecek mi?

“Toplumsal muhalefet masanın dışında”

DİB’in açıklamasında şu ifadeler yer aldı:

“Altılı masa, siyasi liderler mutabakatına dayanıyor, yani arayış içinde, kendini bütün baskı koşullarına rağmen ifade eden toplumsal muhalefetle herhangi bir organik bağ kurma amaçlanmıyor. Gıda kuyruklarında bekleyenlerin, taksitle ayçiçeği yağı almaya uğraşanların, elektrik faturasını ödeyemeyenlerin, kışı soğukta geçirenlerin, yarınlarına endişeyle bakanların, eşitlik isteyenlerin derdine masada deva yok.

“Ülkenin ekonomik durumunun altılı masanın iddia ettiği gibi parlamenter sisteme dönüş, yolsuzlukların önlenmesi, beşli çeteye ağzının payının verilmesiyle iyileşmeyeceğini, tam tersine sermayenin dizginlenmesini, gelir ve bölüşüm adaletini, demokratik planlı bir ekonomiyi, kamulaştırmayı önceleyen bir sistemsel değişikliğin zorunlu olduğunu toplumun büyük çoğunluğu derinden hissediyor. Ancak bu dönüşüm talebini temsil edecek bir siyasi özne henüz ortada yok.

“Ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kesimler dışarıda”

Demokrasi İçin Birlik, Türkiye’nin içinde bulunduğu koşulları sıralayarak ortaya konulan toplumsal mutabakat önerisinin, toplumun ezilen ve ayrımcılığa uğrayan kesimlerini dışarıda bıraktığını birkaç örnekle aktardı:

  • Kadınlara ve LGBTİ+ bireylere yönelik şiddetin önlenmesinde hayati önem taşıyan İstanbul Sözleşmesi’nin metinde adı geçmiyor.
  • İktidarın din ve inançlar arasında eşitsizlik, ayrımcılık ve dini istismar aygıtı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı, siyasetteki merkezi yeri, bütçesi, yalnızca Sünni kesime hizmet etmesiyle bütün ülke için temel bir sorunken, bu konuya değinilmemiş. Yalnızca din ve inanç özgürlüğünün garantisi olarak metinde geçiştirilen laiklik ise, temel hak ve özgürlüklerin, çoğulcu demokrasinin ve eşit yurttaşlığın da güvencesi.
  • Kürt sorununda adil ve barışçı çözümü sağlayacak eşit yurttaşlık, anadilinde yaşam, yerel demokrasi gibi evrensel haklar metinde yer almıyor.
  • AİHM tarafından da eleştirilen zorunlu din dersi konusuna değinilmiyor.
  • Sosyal hakların hak temelli bir yükümlülük olarak güçlendirileceği gibi yuvarlak, hiçbir taahhüt içermeyen söylemlere yer verilmiş.
  • Emekçilerin sorunlarına, sendikalaşma, toplu sözleşme, grev haklarına hiç değinilmiyor.
  • Emperyalist güçlerin oyuncağı olmayan, onurlu, bağımsız bir dış politika belgede yer almıyor.

“Bilinen parlamenter sisteme dönüş reformları”

Metinde altı çizilmesi gereken önemli noktalar ise şöyle sıralandı:

  • Normal işleyen bir parlamenter sisteme dönüş
  • Erkler ayrılığının temsili demokrasi koşullarına uygun bir biçimde yeniden inşa edilmesi
  • Aslında tümüyle kaldırılması gereken seçim barajının yüzde 3’e indirilmesi
  • Siyasetin finansmanına saydamlık getirilmesi
  • Torba kanun uygulanmasına son verilmesi
  • Yasama sorumsuzluğu ve dokunulmazlığına ilişkin reformlar
  • Seçilmiş belediye başkanlarının görevden alınarak yerlerine kayyum atanmasının önlenmesi
  • YÖK’ün kaldırılması
  • HSK’nın yargıçlar ve savcılar için iki ayrı kuruldan oluşması
  • Adalet Bakanı ve müsteşarının Yargıçlar Kurulu’na üye olmaması
  • AYM’nin ve AİHM’in kararlarının uygulanması
  • Siyasal Partiler Yasası’nı ve Meclis İç Tüzüğü’nü demokratikleştiren, bütçe hakkını Meclis’e iade eden, yüksek mahkemelerin rolünü yeniden güçlendiren maddeler
  • Basın, ifade ve örgütlenme özgürlüklerine ilişkin taahhütler

Açıklama şöyle devam etti:

“Ancak Terörle Mücadele Yasası başta olmak üzere Ceza Yasası yeniden düzenlenmeden, güvenlik güçlerine cezasızlık politikaları ortadan kaldırılmadan adil ve bağımsız yargıdan söz edilebilir mi?

“Zaten anayasa güvencesi altındaki uluslararası sözleşmelere uyumun altı çiziliyor. Öte yandan Türkiye’nin çekince koyduğu Birleşmiş Milletler Sözleşmeleri ve Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı gibi uluslararası sözleşmelere ilişkin bir taahhütte bulunulmuyor.

“Batılı anayasalarda özel meclis komisyonlarının denetimindeki ticari sır ve devlet sırrı konusunun gündeme getirilmesi önemli. Ancak halka karşı suç işleyen, devlet içinde yuvalanmış, devlet tarafında korunan, mafyayla işbirliği halindeki çeteler dağıtılıp, devletin kendisi saydam ve denetlenebilir hale gelmedikçe, ‘Narko devlet’ unvanını almaya ramak kalan devlet mekanizmasıyla demokrasi sözcüğü yan yana konulabilir mi?

“Halkın katılımı ve denetimi belgede yer almıyor”

“Mutabakat metni, ittifakı, bir liderler anlaşmasına döndürdüğü gibi halkın katılımını da seçimlerle sınırlıyor.

“Merkezin yerel üzerindeki baskı ve kontrolünün olağanüstü boyutlarda olduğu, aşırı merkeziyetçi kamu yönetim modeli geçerliyken, yerel demokrasinin koşulu olan mali ve idari özerklik ise, mali ve idari yetkilerin artırılmasıyla geçiştirilmiş ki, bu da katılımcılık açısından büyük bir sorun teşkil ediyor.

“Yeni ambalaj içinde eski model”

“Sorulması gereken soru şu: Bir dönemin sona erdiği yeni bir dönemin başlayacağı, yeninin inşa edilme fırsatının doğduğu bir sırada, halka tek sunulacak seçenek yeni bir ambalaj içindeki eski model mi olmalı? Gerçek bir demokrasinin, yeni bir sistemin, yeni bir toplumun inşasını öngören başka seçenekler hayal edemez miyiz?

“Halka sunulacak yeni bir seçenek, toplumun içinden doğan, ezilenleri örgütleyecek eşitlikçi ve özgürlükçü yeni bir hareket olmalı. Bu yatay örgütlenme, halkla birlikte kendi demokrasi modelini hazırlamalı.

“Altı siyasal partinin hazırladığı ortak metin, bir seçim ittifakı kurmak, seçimi kazanarak iktidarı değiştirmek bakımından önemli. Ama yeni bir Türkiye’nin inşası için başka bir yaklaşım gerekli. Demokrasinin asgari koşullarını yaşama geçiren bir rejim, bir kolektif halk iradesinin ortaya çıkmasına olanak sağlayabilir.”

“Çözüm halkçı seçenek”

DİB açıklamasının son kısmında “Demokrasinin korunması ve faşizmin engellenmesi, güçlendirilmiş parlamenter sisteme dönüşle kendiliğinden olmuyor. Demokrasinin var olabilmesi için halka adil ve onurlu bir yaşamı, güvenceli bir geleceği, etkin ve örgütlü kişiler olarak toplumsal yaşama katılma imkân ve kapasitesini kazandırılabilmesi gerekiyor. Bu da ancak halkın katılımına dayalı bir halkçı seçeneğin, ayçiçeği yağı kuyruğundakilere, otobüse bile zor binenlere umut ve güven verecek bir seçeneğin yaratılmasıyla mümkün” dedi ve halkın iradesinin damga vuracağı bir hareketin şu hedeflerle mümkün olduğunu söyledi:

  • İktidarın işlediği suçlardan adil yargılamayla hesap sorulması
  • OHAL/KHK’larının tüm sonuçlarıyla iptal edilmesi
  • İstanbul Sözleşmesi’ne derhal geri dönülmesi
  • Zeytinlik ve SİT alanlarındaki maden ruhsatlarının iptal edilmesi
  • Nükleer enerjiden vazgeçilmesi
  • Hasta tutsaklar başta olmak üzere adaletsiz yargılamalar sonucu içerde tutulan binlerce siyasi tutuklunun derhal serbest bırakılması
  • Kürt sorununda adil ve demokratik çözümü, emek haklarını, mülteci ve göçmenlerin insani ihtiyaçlarına çözüm üretilmesi
  • Laik, anadilinde nitelikli parasız eğitim
  • Engelsiz bir yaşam
  • İnsanların piyasanın eline terk edilmediği insani bir sağlık sisteminin hedeflenmesi
  • Temel ihtiyaçları üreten stratejik sektörlerin acilen kamulaştırılması
  • Kurumlar vergisi düzenlemeleriyle ve rant vergisiyle vergi ve gelir adaletinin sağlanması.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Davutoğlu, Erdoğan’a Seslendi: Hodri Meydan

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Adana’da 2 gün önce Furkan Vakfı üyelerinin yaptığı eyleme polisin orantısız şekilde müdahale etmesine sosyal medya hesabından yayınladığı videolu mesajıyla tepki gösterdi. Davutoğlu, iktidarı sert bir dille eleştirdi.

Haber Merkezi / GP Lideri Davutoğlu, “Sn. Bahçeli, demokratik hukuk devletinde yaptırım şerefli Türk Yargısı tarafından uygulanır. Ve gerçek din tacirliği, her gün başörtüsü savunusu yapmak ama coplanan başörtülü kadınlarla ilgili sessiz kalmaktır. Hodri meydan Sn. Erdoğan açıklamanızı bekliyorum.” notuyla paylaştığı videoda özetle şunları söyledi;

“Geçtiğimiz pazar günü Adana’dan ülkemizin her bir yanına yayılan görüntüler, kamu vicdanımızda derin yaralar açtı. Sokak ortasında coplanan çocuklar, kadınlar, yükselen feryatlar ve 21. yüzyıl Türkiye’sine yakışmayan bir tablo. Hatırlayacaksınız, hemen tepki vermiş, hem bu olayları şiddetle kınamış, hem de sorumlular hakkında derhal soruşturma açılması çağrısında bulunmuştuk.

Bizim açıklamamızdan sonra İçişleri Bakanı Süleyman Soylu da orantısız güç kullanıldığını kabul etti ve soruşturma başlayacağı vaadinde bulundu. Dün de Ak Parti Sözcüsü Ömer Çelik, bu olayları kınadı ve yine ‘gereken yapılacak, soruşturma açılacak’ dedi. Bugün MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, bütün toplumun gözünün içine baka baka hem bu olayları doğru ve meşru gördüğünü ifade etti, hem de şerefli Türk polisinin yaptırım uygulayarak doğru yaptığını ifade etti.

Sayın Bahçeli, size hatırlatmak isterim, demokratik hukuk devletinde yaptırım, şerefli Türk yargısı tarafından uygulanır. Şerefli Türk polisi, ortada bir suç varsa dahi suçluyu alır ve yargıya teslim eder. Bu en temel demokratik hukuk ilkesidir. Eğer milli ve manevi değerler açısından diyorsanız, biz savaş esnasında bile kadınlara ve çocuklara dokunmayın diyen bir peygamberin ümmetiyiz. Yani ortaya çıkan tablo, muhataplarının görüşleri ne olursa olsun, hem demokratik hukuk devletine, hem toplumumuzun derin tarihi arka plana dayanan manevi değerlerine aykırıdır.

Furkan Vakfı yetkilileri vaktinde bizim aleyhimize de ağır eleştirilerde bulundular. Bugün onların hukukunu savunurken, sadece onların değil, ilerde baskı altına alınması muhtemel insanların da hukukunu koruyoruz.

Orada coplanan her kadın, orada feryadı duyulan her çocuk, bizim kadınımız, bizim çocuğumuz ve şerefli Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıdır. Eğer şerefli Türk polisinin hukukunu koruyacak iseniz, her şeyden önce İçişleri Bakanlığının yayımladığı yönetmelikle polislerimizin, emniyet görevlilerimizin 2-3 tayin yerine  4-5 tayinle 3-4 yılda bir yer değiştirmesini ön gören yönetmeliğe karşı çıkardınız.

Evet Türk polisi demokratik hukuk kurallarına uyan şerefli emniyet görevlileridir. Bu tablodan onları tenzih ederiz. Aynı gün İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Hakkari’de 52 kilo 500 gram patlayıcının bir polis memurunun aracında bulunduğunu da açıkladı. Kim olursa olsun, hangi görevde bulunursa bulunsun, bulunduğu makam ve görevin yetkileri dışında yetki kullanamaz. Bizim devlet anlayışımız da budur, demokratik hukuk devleti anlayışımız da budur.

Ayrıca, öve öve yere göğe sığdıramadığınız İçişleri Bakanı, hukuka, devlete sadık ise ve devlet ahlakının gereğini yapacak biriyse önce bildiğini söylediği mafyadan, suç örgütlerinden maaş alan milletvekillerinin adını açıklamalıdır.

Bugün İçişleri Bakanı da bir sınavdadır, Sayın Erdoğan da bir sınavdadır. Acaba İçişleri Bakanı kabul ettiği orantısız güç kullanımının gereğini yapıp, soruşturma mı açacak, yoksa ‘arkama Bahçeli’yi aldım’ diyerek pervasızca, hukuk dış eylemleri teşvik etmeye devam mı edecek?

Sayın Erdoğan ise daha büyük bir sınavdadır. Her gün başörtüsü istismarı yaparak, her gün geniş kitleleri 28 Şubat üzerinden tehditler savurarak iktidarını koruma çabası artık son noktasına gelmiştir. Sayın Bahçeli’ye son bir sözüm de şudur; din tacirlerinden bahsetmişsiniz. Gerçek din tacirliği, her gün başörtüsü savunusu yapmak ama coplanan başörtülü kadınlar karşısında sessiz kalmaktır.

İki gün daha bekleyeceğim. Ve sayın Erdoğan iki gündür sessiz. Eğer bu coplanan başörtülü kadınlar, çocuklar başka bir ülkede yaşanmış olsaydı, ya da muhalefetten bir belediye başkanı olduğu bir yerde bir zabıta memuru, herhangi bir başörtülüye her hangi bir söz söylemiş olsaydı, herhalde yeri göğü inletirdi.

Sayın Erdoğan sizden, sayın Bahçeli’yle aynı minvalde düşünmediğiniz konusunda net açıklama bekliyoruz. Bu tablo doğru mudur? Bu tablo meşru mudur? Bu tablo sizin içinize sindi mi? Yarın ki grup toplantısını sadece bu perspektifle dinleyeceğim ve ona göre perşembe günü kamuoyumuza önemli açıklamalarda, çağrılarda bulunacağım.”

Paylaşın

Gelecek Partisi’nden Dikkat Çeken ‘Cumhurbaşkanı Adayı’ İddiası

Millet İttifakı ve yeni kurulan partilerin ortak Cumhurbaşkanı Adayı kim olacak sorusu gündemden düşmüyor. CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ile DEVA Partisi’nden oluşan 6’lı masa parlamenter sisteme dönüş için bir araya gelirken, son olarak CHP lideri Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayının 6 parti liderinden biri olduğunu belirtmesi yeni polemiklere yol açtı.

Flash TV’de Gizem Fidan’ın konuğu olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Gözel, Cumhurbaşkanı adayı ile ilgili olarak çarpıcı bir iddiada bulundu. Mustafa Gözel, “Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu” cevabını verdi.

İşte o diyalog; 

Peki şöyle bir soru sormak isterim belki de önemli bir bilgi aktarırsınız bize. Cumhurbaşkanı adayı kim olacak?

Yani Sayın Kılıçdaroğlu’nun Cumhurbaşkanı adayı Ahmet Davutoğlu. Bu ifadeleri okuduğum zaman ben bir gelecek Partili olarak bunu anlarım. Çünkü demiş ki devlet tecrübesi olacak, tarafsız yaklaşacak vesaire… Bana göre benim partimin lideri bu özellikleri haiz. Tabi ki yani her parti kendi liderini doğal olarak Cumhurbaşkanı adayı olarak görmek ister, isteyecektir de. Bizim de doğal Cumhurbaşkanı adayımız bizim açımızdan Ahmet Davutoğlu’dur.

Ahmet Davutoğlu Cumhurbaşkanlığı adaylığına konusunda nasıl yaklaşıyor. Gelecek Partisi içerisinde böyle duyumlar var mı?

Şimdi şöyle, partilerin talebi her zaman budur. Liderlerini orada en üst makam neredeyse orada görmek isterler.  Biz de zaman zaman bunları konuşuyoruz. Ama az önce bahsettiğim gibi nereye oturacağını dahi arka planda tutan bir liderin şu anda ben Cumhurbaşkanı olayım gibi bir hususta da asla böyle bir diretmesi olmaz.

Tabi gönlümüzden geçer. Ama şu anda önemli olan sayın Kılıçdaroğlu’nun da bahsettiği gibi 6 partinin veya başka bileşenlerde katılırsa, o geniş mutabakatın üstünde uzlaştığı ve memleketin faydasına olacak isim kimse onun aday olmasıdır. Şayet başka bir isim belirlenir ise Sayın Genel Başkanımız da bu konuda destek verecektir, feragat edecektir aday olma hakkından.

Olması gerekenin de eğer bu mutabakat devam ederse bütün genel başkanlar açısından da veya bütün adaylık düşünen unsurlar açısından da böyle olduğunu düşünüyorum. Liderlerden birisi olabilir, dışarıdan birisi de olabilir. Mutabakat sağlanan isme karşı herkesin fedakârlık gösterip destek vermesi ve memleketin hayrına neyse o konuda adım atması gerekir diye düşünüyorum.”

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Dikkat Çeken İttifak Açıklaması: Yeniden Yapılanmalı

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, İzmir programının ikinci gününe basın toplantısıyla başladı. Basın mensuplarıyla kahvaltıda bir araya gelen Davutoğlu, soruları yanıtladı. Toplantıda Davutoğlu’nun yanı sıra Gelecek Partisi İzmir İl Başkanı Onur Sivaslı ve partinin genel başkan yardımcıları da yer aldı.

İz Gazete’den Gizem Taban’ın haberine göre, İzmir ziyaretine ilişkin bilgiler verirken ülke gündemine ilişkin görüşlerini de açıklayan Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “İzmir’de birçok temasta bulundum. Esnafımızı bezgin halkımızı alışverişten uzak gördük. Orta sınıfın yok olduğu bir ülke olduk. Ülkemizde özellikle Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi hayata geçtikten sonra öyle bir ekonomik tablo ortaya çıktı ki orta sınıf yok oldu. Kutuplaşmaları aşmak üzere yoğun bir çaba içerisindeyiz. STK’larla bir araya geldik. Tüm o masaların ortak kanaati: iktidarın artık gitmesi gerektiği… Ekonomi biliminden uzak, kurumsal akıldan kopmuş bir iktidar Türkiye’nin felaketin eşiğine getiriyor. Gençlerimiz gelecek kaygısı yaşıyor. Kutuplaşmaları aşmak üzere 6 lider bir masada bir araya geldik. Bunu toplumumuz tarafından büyük bir kabul gördüğünü görmekten mutlu olduk. Halkımız yoruldu. Bu yorgunluğun aşılmasının yolu da karşılıklı olarak siyasi nezaket geliştirmek. Herkesin kendi parti tabanı var ama tüm bunlardan önemlisi milletin ortak geleceğini demokrasiyi yeniden inşa ederek, özgürlükleri yeniden hakim kılarak yeni Türkiye’yi inşa etmek” diye konuştu.

“İzmir’de iddiamız en güçlü parti olmak” diyerek açıklamalarını sürdüren Davutoğlu, “Bu yönde de önemli mesafeler kat ettik… İzmir’de kısa sürede tüm ilçelerde teşkilatlanacağız, seçime hazır olacağımız. Halk yeni çözümler duymak istiyor, Gelecek Partisi de bunun adresi olarak İzmir’de faaliyetlerini sürdürecek” dedi.

Gelecek Partisi kurulduğundan bu yana İzmir İl Başkanlığı görevinde 5’inci kez değişiklik olmasının hatırlatılması üzerine Davutoğlu, şu değerlendirmelerde bulundu: “Siyasi partiler dinamik yapılar. Özellikle yeni kurulan partilerde dinamizmi hayat emaresi olmak görmek gerekiyor. Yeni kurulmuş iddiasız bir partide rekabet söz konusu olmaz. Çekim alanı olmaz. AK Parti’de ilk yıllarda ekip oluşturma döneminde bazı değişimler yaşanmıştı. Bunu dinamizm olarak görüyorum.”

Anketlerde çok farklı tablolarla karşılaştıklarını belirten Davutoğlu, “Anketlerin doğru netice vermesinin birkaç ön şartı vardır. Birincisi korku iklimi olmayacak. Yani insanlar kanaat beyan ederken endişe etmeyecek.  Ancak şu anda iktidarda bulunan bazı dostlarımız taziye mesajını bile diğer dostlarımız aracılığıyla mesaj gönderiyor. Taziye mesajında bile korku ortamı söz konusu…” ifadelerini kullandı.

‘İttifak yeniden yapılanmalı’

Gelecek Partisi’nin, Millet İttifakı’na dahil olup olmayacağı noktasındaki soruyu yanıtlayan Davutoğlu, “Güçlendirilmiş parlamenter sistem konusunda elde edilen mutabakat çok önemli… Çünkü mesele kişi meselesi değil, sistem meselesi…. Sistem sağlam bir zemine oturmadıkça, iyi kurgulanmamışsa siyasi şartların kişileri nasıl etkileyebileceğini kötü örnekleriyle gördük. O yüzden önce sistem, sonra sistem, sonra sistem… Bu bakımdan elde edilen mutabakat çok önemli. Mutabakat açıklamasında da ortaya konduğu gibi bu bir iş birliği, birliktelik… Ancak ittifak bir seçim ile ete kemiğe bürünür. Bu bir seçim ittifakı değil. Benim şahsi kanaatim; mümkün olan en kısa sürede ilkeleri açık bir şekilde ortaya konmuş, gelecek planlaması itibarıyla da ana bir perspektifin verildiği bir ittifak yapılanmasının, ittifakın yeniden yapılanmasının doğru olacağı… Ama bu konular istişareye açık konular… Bütün liderler bu konuda kanaatlerini dile getirecek ve partilerimizin Türkiye’nin ortak vizyonu çerçevesinde daha geniş tabanlı bir iş birliği yapmasının imkanlarını araştıracağız. Önemli olan iyi niyet, önemli olan şahsi hesaplarımızın ülke vizyonunun önüne geçmemesi… Bizleri o masada memnun neden liderler arasında bu konuda karşılıklı güvene dayalı bir psikolojinin oluşmuş olması…” diye konuştu.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun, “Beş lider de isterse Cumhurbaşkanı adayı olurum” yönündeki açıklaması hakkında görüşlerinin sorulması üzerine Davutoğlu, şunları söyledi: “Cumhurbaşkanlığı adaylığı konusunu hiç konuşmadık. Liderler arasında bu konunun, günü geldiğinde konuşulması gereken bir husus olduğu konusunda kanaat birliği var. Tabii ki gazeteciler soru sorduğunda görüşler beyan ediliyor. Nihayetinde Cumhurbaşkanı adayı konusu da o masada istişare edilecek. Ve kişilerden daha çok Cumhurbaşkanlığı makamının getirdiği niteliklerin öne çıkması, o niteliklerin gerektirdiği şartlar oluşturulduktan sonra kişiler konuşulabilir. Şu anda öncelikli konumuz isim tespiti değil.”

Rusya-Ukrayna geriliminin en çok Türkiye’yi etkilediğini söyleyen Davutoğlu, “Çatışmanın bir an önce bitmesi ve Ukrayna’nın toprak bütünlüğünün korunması gerekir. Türkiye’nin çıkarına olacak tek şey budur. Türkiye birçok savaşı geç bir şekilde, yavaş adımlarla takip etti. Cumhurbaşkanının bir rüzgarın, fırtınanın yaklaştığını görememiş olması bize zaman kaybettirdi. Türkiye’nin Ukrayna ile ilgili NATO zirvelerine katılamaması Türkiye’nin NATO’daki etkinliğini zayıflattı. Ukrayna’nın toprak bütünlüğü esastır, Rusya uluslararası hukuku çiğnemiştir. Bir an önce ateşkes sağlanması gerekir” açıklamalarında bulundu.

Yerel medyayı çok önemsediklerini dile getiren Davutoğlu, “Yerel medya Türkiye’de göz ardı edilen en önemli kamuoyu oluşturma araçlarından biri… Yerel medyanın mutlaka desteklenmesi lazım. Başbakanlığım dönemimde yurt dışında giderken yerel medya temsilcileri ilk kez Başbakanlık uçağına alınmıştı. Böylece yerel medyaya duyduğumuz güveni göstermiştik. Yeniden bir iktidar nasip olduğunda yerel medyanın en iyi şekilde basın hayatı içinde yer alacağını taahhüt ederim” dedi.

Paylaşın

Davutoğlu: Ekonomi Uçacaktı, Mazot Fiyatları Uçtu

Sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile iktidarın ekonomik politikalarını eleştiren GP Lideri Davutoğlu, “Ekonomi uçacaktı, mazot fiyatları uçtu! Kur korumalı mevduatla, belli bir kesime katmerli faiz veriyorsunuz. Zamların altında ezilen çiftçiyi neden korumuyorsunuz?” dedi.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla iktidarın ekonomik politikalarını eleştirdi.

“Ekonomi uçacaktı, mazot fiyatları uçtu” diyen Davutoğlu, “Kur korumalı mevduatla, belli bir kesime katmerli faiz veriyorsunuz. Zamların altında ezilen çiftçiyi neden korumuyorsunuz? Acilen cefakar çiftçilerimize yönelik enflasyon ve kur koruma garantili ürün fiyat politikası uygulanmalı” ifadelerini kullandı.

Davutoğlu, ayrıca gün içerisinde, Konya’da bir otelde düzenlenen “Sürdürülebilir Tarım Üretimi Fiyat Politikası: Çiftçiye mi?, Faizciye mi?” konulu toplantıda konuştu.

Davutoğlu, burada yaptığı konuşmada, Türkiye’de tarımın geldiği durumun kendilerini kaygılandırdığını belirterek, “Bu toplantı için Konya’yı tercih etme sebebimiz Konya’nın bir tahıl ambarı olmasıdır. Konya tek başına Türkiye’nin ihtiyacını karşılayacak nitelikte. Ancak geldiğimiz tablo çok farklı. Bugün tarımda bulunduğumuz sorunları görünce üzüntü duyuyoruz.

Ama kaygı duymak yetmez, çözüm üretmeliyiz. Baktık ki, iktidardakiler, halkı değil kendilerini, yandaşlarını düşünüyor. Ülke vatandaşlarımız yoksulluk cenderesindeyken 3-4 maaş alanlar, büyük kaynaklarla kamu bankalarından zengin edilenler büyüyorlar. Çiftçi, esnaf, işçi fakirleşiyor, emekli ay sonunu getiremiyor” dedi.

Davutoğlu, ayrıca, Cumhurbaşkanı  Erdoğan’a, çiftçiye gübre, mazot ve yem desteğinde bulunma çağrısında bulunduğunu ancak iktidarın bunu yapmak yerine paraları yandaşlarına aktardığını söyledi.

Paylaşın

Altı Partinin Yeni Hedefi Ne?

CHP, DEVA Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi, İYİ Parti ve Saadet Partisi güçlendirilmiş parlamenter sistem açıklamasından sonra, altı parti sorunlara karşı çözüm üretmek için yapabilecekleri ortak çalışmalara odaklandı.

Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’ın haberine göre, partiler çözüm önerileri oluşturmak üzere yeni masalar kuracak. Partilerin genel başkan yardımcıları da sık sık görüş alışverişinde bulunuyor.

Altı lider, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ev sahipliğinde Ahlatlıbel’de bir araya gelmişti. İkinci “liderler zirvesi” ise DEVA Partisi lideri Ali Babacan ev sahipliğinde yapılacak.

Kulislerde, Babacan’ın ikinci “liderler zirvesine” ev sahipliği yapacak olması, “Liderler, mutabakat metnindeki sırayla birbirini ağırlıyor” olarak değerlendirdi.

Buluşmanın, martın son haftası gerçekleştirilebileceği belirtilirken; liderlerin bundan sonraki süreçte güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş süreci, bu süreçte nelerin yapılması gerektiği gibi konuları ele alacağı öğrenildi.

‘Sık sık görüşeceğiz’

CHP’li Muharrem Erkek, “Her şeyin temeli sistemdir. Ekonomistler, ‘Kriz nasıl çıkıyor?’ diye sorulduğunda ne diyor? ‘Önce sistem düzeltilmeli, önce hukuk devleti olmalı’ diyor. Türkiye için, demokrasi için birlikte çalışıyoruz” dedi. Erkek, liderlerin bundan sonra sık sık bir araya geleceğini söyledi.

Paylaşın

Davutoğlu’ndan Erdoğan’a: Derdimiz Geçim, Çözüm Seçim

Sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama ile zamlara ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın açıklamalarına tepki gösteren Gelecek Partisi Lideri Davutoğlu, “Ülke yangın yeri. Boş laflarla kaybedecek vakit yok. Derdimiz Geçim, Çözüm Seçim” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile  Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın muhalefete yönelik açıklamalarına ve art arda gelen zamlara tepki gösterdi.

Davutoğlu’nun paylaşım şöyle:

“Sn. Erdoğan, ülkemiz için bir araya gelip çözüm sunmamızdan çok rahatsız olmuş. Bizi bırakın, işinizi yapın! Enflasyon TÜİK’de yüzde 50’yi, ENAG’da yüzde 120’yi geçti, akaryakıt fiyatları 20 TL’ye dayandı. Ülke yangın yeri. Boş laflarla kaybedecek vakit yok. Derdimiz Geçim, Çözüm Seçim!”

Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, partisinin Ankara Genişletilmiş İl Danışma Meclisi toplantısında, “1990’lı yılların siyasi istikrarsızlık, sosyal kaos, ekonomik çöküntü dönemlerine geri dönmektir. 28 Şubat ittifakı çatısı altında bir araya gelenler o masaya oturtma cesareti, harbiliği, samimiyeti bulamadıkları ortaklarıyla birlikte ülkenin ve milletin hiçbir meselesi konusunda dişe dokunur hiçbir teklif ortaya koyamıyorlar.

Çünkü bunların bir araya geliş gayesi ülkenin ve milletin sorunlarını çözmek, kalkınmamızı hızlandırmak değildir. Bunların tek derdi ülkenin ve milletin felaketi pahasına da olsa kendilerine ajanslar vasıtasıyla verilen gündemi uygulamaktır. Proje şayet ortaya bir eser koyacaksanız iyidir ve gereklidir. Siyasette proje milli iradeye saygısızlık; hatta tehdittir. Bunların tanımı bu.

Türkiye her darbenin ardından vesayet dayatmalarıyla benzer siyaset projeleriyle karşılaşmıştır. Milletimiz her seferinde bulduğu ilk fırsatta bu projeleri çöpe atmış, ülkenin yönünü kendi tarihi, değerleri, kültürüne, ihtiyaçlarına, hedeflerine uygun istikamete çevirmiştir.

İnşallah bu sefer ki proje de milletimiz tarafından sandığa gömülecektir. Gezi olayları 17-15 Aralık, çukur eylemleri ile sınırlarımıza yığılan terör örgütleriyle, 15 Temmuz’da, ekonomik tuzaklarla başaramadıklarını 28 Şubatı İttifakı projesiyle elde edemezler, edemeyecekler.” demişti.

Paylaşın