GP Lideri Davutoğlu Meydan Okudu: Ben De Dahil…

Gelecek Partisi (GP) Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, birinci ve ikinci derece akrabaları, ben dahil bütün eski başbakanların ve cumhurbaşkanların mal varlıklarının incelenmesi gerektiğini söyledi. 

GP Lideri Davutoğlu, sosyal medya hesabından ‘Meydan okuyorum’ notuyla video paylaştı. Davutoğlu, şunları söyledi:

“Büyük bir yangın var. Büyük bir deprem var. Milletin hukukunu gözetmeyenlere karşı hakkın, adaletin ve milletin hukukunun sesini yükseltmek vefasızlık değildir. Buradan meydan okuyorum. Birinci ve ikinci derece akrabaları, ben dahil bütün eski başbakanların ve cumhurbaşkanların mal varlıkları incelenmeli.

Vicdan sahibi bütün milletvekillerine, bütün teşkilat mensuplarına sesleniyorum. Milletin ızdırabını, çilesini görün ve milletten aldığını destekle geldiğiniz yerlerde milletin hukukunu koruyun.”

Paylaşın

Altı Muhalefet Partisinin Gündeminde Hangi İttifak Senaryoları Var?

İttifak yapan siyasi partilerin çıkaracağı milletvekili hesaplama sistemini, oy oranı düşük partiler aleyhine değiştiren yeni Seçim Yasası, cumhurbaşkanlığı seçiminde ortak aday çıkarma ve parlamento seçimlerinde de çoğunluğu sağlamayı hedefleyen muhalefet partilerinde, hesapların değişmesine neden oldu.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre, parlamenter sistem mutabakatı açıklayan 6 muhalefet partisi, parlamento seçimlerinde daha fazla milletvekili çıkarabilecek senaryolar üzerinde çalışıyor.

Aritmetik olarak daha fazla getirisi olan formüllerin, “siyasi karşılığının olmayabileceği” endişesi, muhalefeti, iki seçeneği buluşturabilecek formüllere yoğunlaştırmış durumda. Olası formüllerin, Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın evsahipliğinde Pazar günü yapılacak 6’lı masa toplantısının ana gündem maddesi olması bekleniyor.

Seçim işbirliği ve ittifak planlarını, yeni Seçim Yasası’na göre yapmaya hazırlanan 6 muhalefet partisinin bu konuda henüz ortaklaşmış bir çalışması yok.

Ancak her parti kendi içinde, akademisyen, kamuoyu araştırmalarından destek alarak veya bizzat kendileri saha analizleri üzerinden seçenekli formüller üzerinde çalışıyor.

Son olarak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinde de bu yönde hazırlıklar olduğunu belirterek, halen 8 senaryo üzerinde çalışıldığını ve 6’lı masa toplantısına da önerilerini getirebileceklerini açıkladı.

CHP kulislerinden yansıyan bilgiye göre Kılıçdaroğlu’nun sözünü ettiği 8 seçenekli senaryo Ankara Üniversitesi’nden bir akademisyen grubu tarafından hazırlandı.

Parti kaynakları, bu yönde Kılıçdaroğlu’na birçok çalışma geldiğini, ancak esas verinin, partinin il il yaptıracağı saha analizleri ile ortaya çıkacağını belirterek, “Seçime nasıl bir sistemle gidileceğine, ittifakların nasıl şekilleneceğine parti tek başına karar vermeyecek, 6’lı masada, tarafların önerilerine göre netleşecek” görüşünü dile getiriyor.

Kulislerde ittifak veya seçim işbirliği seçeneklerine ilişkin konuşulan formüller ile bunların “artı ve eksileri” ise şöyle sıralanıyor:

Aritmetik avantajı en yüksek seçenek: Tek liste

Yeni seçim sistemi büyük partilere daha fazla milletvekili çıkarma olanağı sağladığı için bir partiden tek listeyle seçime gidilmesi aritmetik olarak “en avantajlı” sonuç verecek formül olarak görülüyor.

CHP’de yapılan simülasyonlarda, 6’lı masada yer alan siyasi partilerin tek bir parti listesinden, örneğin CHP listesinden seçime girmesi, 43 milletvekili daha fazla çıkarması yolunu açıyor ve ittifak 300’e yakın milletvekili çıkarabiliyor.

Bununla birlikte seçime ayrı girecek olan HDP’nin çıkaracağı milletvekilleriyle birlikte muhalefet parlamentoda çoğunluğu sağlıyor.

Bu formül CHP içinde, “liste sancısı” yaratacak olmasına karşın, seçim kazanmak için en avantajlı formül olarak değerlendiriliyor ve “cumhurbaşkanı adayı çıkaracak parti olarak, milletvekili listeleri konusunda daha özverili olunabileceği” yorumu yapılıyor.

Ancak sadece matematik hesabıyla “en avantajlı” görünen bu senaryonun açmazı olarak, siyasi olarak uygulamasının son derece zor ve tabanda karşılık bulmama olasılığı görülüyor.

Başta İYİ Parti olmak üzere, ağırlıklı olarak sağ ve muhafazakar seçmen tabanına sahip siyasi partilerin liderlerinin, CHP çatısı altında seçime girmeye sıcak bakmayacağı ve parti tabanlarında da kabul görmeyeceği ifade ediliyor.

Cumhurbaşkanı adayının CHP’li bir isim olacağı konusunda 6’lı masada neredeyse ortak bir görüşün oluştuğu ifade edilerek, CHP’nin bir başka siyasi partinin listesinden seçime girmesi de “uygulanamaz” bir formül olarak dile getiriliyor.

CHP’nin böyle bir tercih yapması halinde, seçmenin ittifak dışı partilere yönelmesinin kaçınılmaz olacağı vurgulanıyor.

Muhazakar partiler, ittifak içinde ittifak yapabilir

Kulislerde en çok konuşulan formüllerin başında ise Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da gündeme getirdiği “ittifak içinde ittifak” geliyor.

6’lı masada yer alan siyasi partilerin, 2018 seçimlerindeki gibi SP, DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve DP’nin Millet İttifakı’nın iki büyük partisi CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi bir seçenek olarak değerlendiriliyor.

İkinci seçenek olarak da DP’nin İYİ Parti listesinden, muhafazakar tabana sahip DEVA ve Gelecek Partisi’nin, SP çatısı altında seçime girmesi formülü.

2018 seçimlerinde Millet İttifakı’na avantaj sağlayan bu formülün, çok iyi saha analizleriyle ile uygulanabilir hale gelebileceği ifade ediliyor.

Muhafazakar partilerin SP çatısı altında seçime girmesi halinde, muhafazakar seçmenin yoğun olduğu yerlerde, “eli CHP’ye oy vermeye gitmeyen” seçmenin tercihini olumlu yönde etkileyebileceği yorumu yapılıyor.

Özellikle SP, bu formüle yakın duruyor. Ancak, ilk kez seçime girecek olan DEVA Partisi, kendi ad ve amblemiyle seçime girmek istediklerini her fırsatta vurguluyor. CHP ve İYİ Parti çatısı altında seçime girilmesi halinde oy bölünmesi daha az olacağı için, matematiksel olarak milletvekili çıkarma olasılığı daha yüksek.

SP, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nin Millet İttifakı içinde tek listeyle seçime gitmesi halinde, muhafazakar seçmenden daha fazla karşılık bulabilecek olması “avantaj” olarak görülse de, milletvekili sayısı düşük olan seçim çevrelerinde baraj otomatik olarak yükseleceği için milletvekili çıkaramama riski de bulunuyor.

Her parti kendi listesiyle seçime gidebilir

Yeni Seçim Yasası’yla ittifak içindeki partilerin çıkaracağı milletvekili sayısı d’hont sistemine, yani her partinin bir seçim çevresinden aldığı oy oranına göre hesaplanacağı için yüzde 7 olan ülke barajını geçmek için 6 parti muhalefet partisinin ittifak yapması yüksek olasılık olarak görülüyor.

Ancak ittifak oylarının milletvekili sayısına bir etkisi olmaması nedeniyle, her siyasi partinin ayrı olarak seçime de girmesi olası.

Özellikle DEVA Partisi bu seçeneğe sıcak bakıyor. Oy oranı düşük partilerin milletvekili çıkarabilmesi için, güçlü oldukları seçim çevrelerinde, diğer ittifak partilerinin desteğiyle en az bir milletvekili çıkarmasının sağlanması da bir seçenek olarak görülüyor.

Ancak bunun için çok iyi saha analizi yapılması, her seçim çevresinin eğilimlerinin iyi tahmin edilmesi gerekiyor.

CHP’de yapılan değerlendirmelerde, bu formülün uygulanması halinde, Millet İttifakı’nın milletvekili sayısı umulandan çok daha düşük gelebilir. Hatta bazı siyasi partiler parlamentoya hiç milletvekili gönderemeyebilir.

Gelecek ve DEVA Partisi’nde ise bu formülün iyi dizayn edilmesi halinde, her partinin güçlü olduğu yerlerden parlamentoya temsilci gönderebileceği ifade ediliyor.

Hatta özellikle CHP’nin milletvekili çıkaramadığı muhafazakar seçmenin yoğun olduğu, başta İç Anadolu olmak üzere bazı bölgelerden, Millet İttifakı’nın daha fazla milletvekili çıkarabileceği yorumu yapılıyor.

Üçüncü ittifak veya ittifaksız formüller

6’lı masada yer alan siyasi partilerin, Millet İttifakı dışında “üçüncü” yeni bir ittifakla seçime gitmesi veya her partinin ayrı ayrı seçime girmesi, en düşük olasılık olarak görülüyor.

CHP ve İYİ Parti’nin ittifakı sürdürmekte kararlı olduğu, çok olağanüstü bir gelişme olmadıkça da ittifakla seçime gitmesine kesin gözüyle bakılıyor.

DP ve SP’nin de Millet İttifakı’na karşı olmadığı biliniyor. 6’lı masada yer alan partilerin, CHP ve İYİ Parti’den ayrı olarak yeni bir ittifak kurmaları halinde, yüzde 7 barajını aşamama riski bulunuyor ve bu nedenle de çok önemli bir görüş ayrılığı olmadığı sürece partilerin bu yöntemi tercih etmeyeceği ifade ediliyor.

Cumhur İttifakı’nın biçimlenmesine göre senaryolar değişebilir

6’lı masada yer alan muhalefet partileri yeni seçim sistemine göre olası senaryolar üzerinde çalışma yaparken, erken seçim ve AKP ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın izleyeceği tutuma göre de alternatif seçenekleri değerlendiriyor.

Sonbaharda bir erken seçime gidilmesi halinde, yeni seçim yasası uygulanmayacağı için, ittifak senaryolarının da buna göre şekilleneceğine dikkat çekiliyor.

Böyle bir seçenekte, milletvekili dağılımı siyasi partilerin oylarına bölünerek hesaplanacağı için, isteyen partilerin kendi listesiyle seçime girmesi formülünün daha ağırlık kazanması olası görülüyor.

MHP ve BBP’nin AKP çatısı altında tek listeyle seçime girmesi halinde formüllerin buna göre dizayn edileceği ifade ediliyor.

MHP Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, MHP’nin AKP listelerinden seçime gireceği iddialarına, “Ağzıma bile almam. Bizim seçmen üç hilali görecek kardeşim” sözleriyle nokta koymasına karşın, muhalefet hala bu seçeneği olasılık dahilinde değerlendiriyor.

Böyle bir durumda, Cumhur İttifakı’nın avantajlı olacağına dikkat çekilerek, bu durumda muhalefetin de “tek liste” seçeneğinin güçleneceği yorumu yapılıyor.

6’lı masanın gündeminde

Yeni seçim yasasının yürürlüğe girmesi nedeniyle, DP Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın evsahipliğinde Pazar günü yapılacak 6’lı toplantıda da olası seçim senaryolarının gündeme gelmesi bekleniyor.

Katılımcı partiler, buradan bir ittifak kararı çıkmayacağını, ittifak ve cumhurbaşkanlığı seçiminin, seçim takvimi açıklandığında gündeme geleceğini, ancak yeni seçim yasasına göre en fazla milletvekili çıkarmaya dönük formülleri konusunda karşılıklı görüş alışverişinde bulunulacağı ifade ediliyor.

Paylaşın

Üçüncü İttifak, Millet İttifakı’nda Kayıp Yaratır Mı?

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın Millet İttifakı içerisinde krize neden olan tweetinin ardından birbiri ardına gelen açıklamalar, “Üçüncü İttifak mı kuruluyor?” sorusunun gündeme gelmesine neden oldu.

DW Türkçe’den Eray Görgülü’nün haberine göre, bazı simülasyonlara göre üçüncü ittifak durumunda muhalefetin sandalye sayısının düşme ihtimali bulunuyor. Ancak bir yandan da kulislerde muhafazakar sağ seçmenin, CHP’ye oy vermekte zorlanacağı endişesi dile getiriliyor.

CHP’li yetkili: Her ihtimali değerlendiriyoruz

6 muhalefet partisi, Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem’in yol haritası için çalışmalarını sürdürürken, liderlerin görüşmesine günler kala da kulislerde her gün yeni bir ittifak senaryosu konuşuluyor.

Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın, Gelecek ve DEVA partilerinin tepkisine neden olan tweetinin ardından Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun da “İttifak içinde ittifak” ifadesiyle “Üçüncü İttifakı” gündeme getirmesi, kulislerin hareketlenmesine neden oldu.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan’ın da “Biz henüz ittifakta değiliz” sözleri, gözleri bu üç partiye çevirdi. Edinilen bilgiye göre, Saadet, Gelecek ve DEVA Partisi’nde yetkililer, AKP’den kopan seçmenin CHP’ye oy vermek istemeyeceği gerekçesiyle üçüncü ittifakı gündemlerine aldılar ve bu konuda simülasyon çalışmaları da başladı.

Öte yandan CHP’de de il başkanlıklarının da önümüzdeki günlerde farklı ittifak senaryolarına ilişkin anket çalışmaları yürüteceği öğrenildi. CHP’li üst düzey bir yetkili de, il il en çok milletvekilinin nasıl çıkarılacağı üzerinde çalıştıklarını belirterek, “Üçüncü ittifak kurulur mu?” sorusunu, “Her ihtimali değerlendiriyoruz” sözleriyle yanıtladı.

Millet İttifakı, 32 vekil kaybeder iddiası

Her iki duruma ilişkin de farklı görüşler ortaya atılırken, Polimetre’nin kurucusu Veri Analisti Mehmet Günal Ölçer de yeni seçim yasasına göre, ittifakların vekil sayısı üzerindeki etkisini ortaya koyan ve mevcut anketlerin ortalamasını baz alan bir çalışma yürüttü.

Ölçer’in D’hondt sistemine göre yaptığı hesaplamalara göre bugün seçim olursa ve 6 muhalefet partisi Millet İttifakı çatısı altında seçime girerse, HDP ile birlikte muhalefetin TBMM’deki sandalye sayısı 374’ü buluyor. Cumhur İttifakı ise 226 vekilde kalıyor. Bu senaryo Cumhur İttifakı için en olumsuz tablo.

Saadet, DEVA ve Gelecek partilerinin ayrı bir ittifak ile seçime girmesi durumunda muhalefetin vekil sayısı 342’de kalıyor, Cumhur İttifakı ise 258 sandalyeye ulaşıyor. Ölçer’in çalışmasına göre üçüncü ittifak kurulması durumunda muhalefet 32 vekil daha az çıkartıyor.

Kulat: Ne getirir, ne götürür ölçmeye çalışılıyor

MAK Danışmanlık Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Ali Kulat’a göre ise Millet İttifakı’nda bir ayrılma söz konusu değil. 6 partinin şu anda birlikte hareket ettiğine dikkat çeken Kulat, yine de muhafazakar seçmene yönelik duyulan endişeyi dile getirdi.

Kulat, “CHP’den dolayı oy verme endişesi duyanları sağ bir alt blokta bir arada tutmak mümkün olur mu diye bir blok oluşturuluyor” dedi.

Bu konuda simülasyonların devam ettiğini kaydeden Kulat, “Yani ne getirir, ne götürür ölçmeye çalışıyorlar” dedi. Millet İttifakı içerisinde kalmak kaydıyla yeni partilerle de görüşülebileceğine dikkat çeken Kulat, HÜDAPAR, Bağımsız Türkiye Partisi gibi partilerle de birlikte hareket edilebileceğini söyledi.

Daşdemir: Yüzde 7’yi aşamazlar

OPTİMAR Araştırma Şirketi Başkanı Hilmi Daşdemir de muhafazakar seçmende CHP’nin ismine karşı bir duruşun olduğunu belirterek, “Bu sebepten dolayı Temel Bey, üçüncü bir ittifak ya da ittifak içindeki bir ittifaktan bahsetti” dedi.

Buna karşın üç partinin yüzde 7 barajı aşmasının mümkün olmadığını bu yüzden “ittifak içerisinde ittifak” ifadesinin dillendirildiğini kaydeden Daşdemir, bazı bölgelerde birleşerek vekil çıkartma yoluna gidilebileceğini kaydetti.

İttifak içerisindeki oy oranı düşük olan partilerin CHP’nin listesinden seçime girmek durumunda kalacağını kaydeden Daşdemir, “Üç partinin bir araya geldiği takdirde yüzde 7’yi bulamayacaklarını söylüyorum. Bulamayacaklardır. Bunun için çok ciddi oy artışına ihtiyacı var” diye konuştu.

Paylaşın

CHP’den ‘6’lı Masada Çatlak’ İddialarına Yanıt

CHP’li Zeynel Emre, katıldığı bir televizyon programında, ‘6’lı masada çatlak’ iddialarına ilişkin yaptığı değerlendirmede, ”İktidarı hedefliyorsanız farklı fikirlerdeki insanların bir araya gelip güç birliği yapması lazım. Bu masayı biz ittifak olarak görüyoruz. Bu masanın öncüsü olmaktan gurur duyuyoruz. Yanlış anlamanın önlenmesi için elbette her türlü girişimde bulunuruz” dedi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Habertürk canlı yayınında Kübra Par’ın sorularını yanıtladı.

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’na yaptığı ziyaret sonrası ‘6’lı masada çatlak’ iddialarına yanıt veren Emre, ”İktidarı hedefliyorsanız farklı fikirlerdeki insanların bir araya gelip güç birliği yapması lazım. Bu masayı biz ittifak olarak görüyoruz. Bu masanın öncüsü olmaktan gurur duyuyoruz. Yanlış anlamanın önlenmesi için elbette her türlü girişimde bulunuruz. Türkiye’de iktidar olmak istiyorsanız elbette ki AKP’ye oy vermiş kişilerin de oylarını almamız lazım” ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı adayı

Cumhurbaşkanı adayının neden belli olmadığına da yanıt veren Emre, ”Seçim zamanı geldiğinde adayımız belli olacaktır. Seçim kararı alınmadığı için öncelikli olarak yapılması gerekenler vardır. Ortak aklı arayan bir yönetim şekline ihtiyacımız var. Türkiye 2017 referandumundan bu yana ciddi gerileme kaydetti. Türkiye’nin içinde bulunduğu koşullarla birlikte ortak adayla çıkacağız. Seçim tarihi açıklanmadan, kampanya dönemine girilmeden aday açıklanmaz. Bizim açıklayacağımız aday ortak aklı temsil eden bir isim olacak. Aday açıklandığı zaman masa dağılacak diye bir şey yok. Aday açıklarken birlikte çalışma çabası içinde olacağız” ifadelerine yer verdi.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’ndan Davutoğlu’na Dikkat Çeken Telefon!

Halk TV yazarı İsmail Saymaz, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun dün gece Gelecek Partisi lideri Ahmet Davutoğlu’nu aradığını ve Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın cumhurbaşkanlığı çıkışını sorduğunu yazdı.

Kılıçdaroğlu’nun, Uysal’ın ’20 yıllık AKP iktidarında sorumluluğa ortak olmamış olmak’ şeklindeki tweetini hatırlatarak, “Biliyorum, böyle bir gelişme oldu. Yarın görüşeceğiz. Bana söyleyeceğiz bir şey var mı?” diye sorduğunu aktaran Saymaz, “Gece telefonu biraz da Davutoğlu’nun gönlünü almak içindi” dedi.

Davutoğlu’nun, Uysal’ın tweet’i karşısında şaşırdığını ve yakın çevresine “CHP’nin de bir şeyler söylemesi gerekmez mi?” dediğini ifade eden Saymaz, “Kılıçdaroğlu, Hoca’nın kırgınlığını duymuş olmalı ki, gece yarısı telefon açtı. Dünkü görüşmede Davutoğlu, ‘Doğrusu, üzüldüm. Bu işin muhatabı liderlerdir. Biz bir uzlaşma iklimi oluştururken, hoş olmadı’ dedi. Öğrendiğim kadarıyla Gelecek Partisi, Uysal’ın düzeltmesini yeterli bulmadı. Uysal, bugün Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu’nu, yarın Ali Babacan’ı, çarşamba günü Meral Akşener ve Davutoğlu’nu ziyaret edecek. Bu ziyaretler hasarı onarır diye düşünüyorum” dedi.

Ne olmuştu?

Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürülmüştü. Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

Paylaşın

Muhalefet Cephesinde ‘İttifak İçinde İttifak’ İhtimali

Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir partinin amblemi altında Millet İttifakı içinde seçime girme önerisi konuşuluyor. Kararı altı muhalefet partisi birlikte verecek.

AK Parti ve MHP’nin ittifak kanununu değiştiren seçim yasası yürürlüğe girdikten sonra muhalefet partileri farklı seçenekleri tartışmaya başladı.

İttifakı, barajı aşma dışında anlamsız kılan yeni sistemle partiler aldıkları oya göre milletvekili çıkarabilecek.

Gazete Duvar’da yer alan habere göre, Meclis’te anayasayı değiştirecek aritmetiği yakalamak için gerekirse yeni kurulan Gelecek ve DEVA partileri ile Saadet Partisi’nin belirlenecek bir parti amblemi altında ortak listeyle Millet İttifakı içinde seçime girmesi konuşuluyor.

Birçok parti temsilcisi sahadan da bu yönde talepler geldiğine dikkat çekiyor ama burada yanıtlanması gereken bir soru olduğunu söylüyor: “Kim parti logosunu bırakmayı kabul eder?”

Yeni kurulan partilerde, “İlk kez tartıya çıkacağız, o nedenle amblemi bırakamayız. Gücümüzü görmek isteriz” görüşü ağırlık taşıyor. Bu görüşe karşı ise, “Amblemi bırakmazlarsa Türkiye’yi bırakırlar. Bu durumda Millet İttifakı çoğunluğu sağlayamayabilir” değerlendirmeleri yapılıyor.

‘6’lı masa verecek’

İYİ Parti ve CHP ise seçime doğru il bazlı simülasyonlar yapılarak bu öneriyi değerlendirmenin daha doğru olacağını belirtirken, “Tüm seçenekleri konuşuruz, ama kesin olan bir şey var o da ittifak içinde üçüncü bir ittifak olacaksa buna 6’lı masa karar verecektir. Bu ayrışma değil, Meclis’te anayasayı değiştirecek çoğunluğu sağlamak için en doğru ittifak neyse onu kurmak için yapılacaktır” diyor.

Paylaşın

Muhalefetin Seçim Çalışmalarının Ayrıntıları Ortaya Çıktı

Seçim Yasası’ndaki değişikliklerin “kendilerine tuzak kurmak amacıyla yapıldığını” düşünen Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, DEVA Partisi ve Gelecek Partisi’nden oluşan altılı muhalefet bloğu, Cumhur İttifakı’nın bu hamlesine karşı atacağı adımları planlıyor.

24 Nisan’da Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın ev sahipliğinde yapılacak olan dördüncü liderler zirvesi yaklaşırken altı partide kurmayların simülasyon ve formül çalışmaları büyük oranda tamamlandı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, önceki akşam katıldığı bir televizyon programında, kurmayları ve akademisyenlerin çeşitli senaryolar üzerinde çalıştığını, 8 seçenekli bir çalışma hazırlandığını ve bunu 6’lı masaya sunacaklarını söyledi.

Cumhuriyet’ten Erdem Sevgi’nin haberine göre, CHP kurmayları ve akademisyenlerin oluşturduğu tek adaylı ve sekiz seçenekli taslak şöyle:

Avantajlı partiler

Muhalefet blokundaki 6 parti, Millet İttifakı yapısına dahil olacak ve tüm illerde seçime CHP ya da İYİ Parti listeleriyle girilecek. Bu formülde, partilerin illerdeki durumlarına bakılarak liste çıkarma önceliği, o ildeki avantajlı partiye verilecek. DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinin adayları, CHP ve İYİ Parti’nin çıkaracağı listelere eklenecek.

İttifak içinde bloklaşma

Millet İttifakı çatısı korunarak 4+2 seçeneği uygulanacak. CHP ve İYİ Parti bir blok; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri ikinci blok olacak, iki ayrı liste ile seçime girilecek.

Millet İttifakı yapısı altında 3+3 sistemi uygulanacak. CHP, İYİ Parti ve Demokrat Parti bir bloku oluştururken ikinci blokta ise DEVA, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İttifaklar, seçim için iki ayrı liste oluşturacak.

Millet İttifakı, CHP ve İYİ Parti’den oluşan yapısını koruyacak. Buna alternatif olarak farklı isim taşıyan yeni bir ittifak oluşturulacak. Yeni ittifakta ise DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partileri yer alacak. İki ittifak illerde farklı listeler çıkaracak.

Karşılıklı çekilme sistemi

Muhalefet blokundaki tüm partilerin illerdeki oy potansiyellerine bakılarak “karşılıklı çekilme sistemi” uygulanacak. Örneğin CHP ya da İYİ Parti’nin milletvekili çıkaramayacağı düşünülen bir ilde daha fazla vekil çıkarması olası parti ya da blok üzerinden liste oluşturacak. Bu seçenekte hangi parti ya da blok avantajlı durumdaysa liste çıkarma önceliği ona bırakılacak.

Cumhur İttifakı’nda yer alan AKP, MHP ve BBP’nin ayrı listelerle seçime gitmesi durumunda ilk altı formül üzerinden en yüksek faydanın sağlanacağı seçenek değerlendirilecek.

AKP, MHP ve BBP, Cumhur İttifakı çatısı altında tek listeyle seçime girerse yine ilk altı formül masaya yatırılarak en fazla milletvekilini elde etme olanağı sunan seçeneğe odaklanılacak.

‘2019 seçimleri’

CHP’nin çalışmasında ortaya konulan seçeneklerin yanı sıra en önemli unsurun, “illerdeki milletvekili sayısının yüksek tutulması” olduğuna dikkat çekiliyor. Millet İttifakı için en iyi senaryonun “6’lı ortak liste” olacağı öngörülürken bu yolla “6’lı ittifakın çıkarabileceği milletvekili sayısının 300’e yaklaşabileceği”, “Cumhur İttifakı’nın vekil sayısının ise 240’ta kalacağı” değerlendiriliyor.

Öte yandan üzerinde durulan tüm senaryolarda HDP’nin çıkaracağı milletvekili sayısının da 55 ila 70 arasında değişeceği” kaydediliyor.

2019 yerel seçimlerinde CHP ile İYİ Parti’nin uyguladığı illere göre lehte çekilme sistemi hatırlatılarak titizlik ve demokratik fedakârlığın önde tutulacağı benzer bir uygulamayla Millet İttifakı’nın 2023 seçiminde TBMM’de çoğunluğu elde edebileceği, bu birlikteliğin çıkaracağı tek adayın da Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanı olabileceği belirtiliyor.

Paylaşın

CHP Kurmaylarına Göre Altılı Masadan ‘İki İttifak’ Çıkabilir

SP Lideri Karamollaoğlu’nun üçüncü ittifaka yönelik sözleri kulisleri hareketlendirirken, CHP kurmayları, altılı masadan ‘iki ittifakın’ çıkabileceğini, hatta illere göre farklı uygulamalara gidilebileceğini ifade ettiler.

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu’nun “üçüncü ittifak” açıklamasını değerlendiren CHP kurmayları, Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası “6’lı masanın etrafındaki partiler arasında yeni ittifak senaryolarının gündeme gelebileceğine” dikkat çekti. CHP’li isimler, “bu durumun 6’lı masadaki sistem değişikliğine ilişkin birlikteliği olumsuz etkilemeyeceğini” görüşünü dile getirdi.

Karamollaoğlu, Karar TV’ye yaptığı açıklamada, Seçim Yasası’ndaki değişiklikle üçüncü bir ittifak olabileceğine işaret etti. SP lideri bunu ilk defa söylüyorum” diyerek şu öneriyi getirdi:

“Şu anda şartlar değişti. Seçim Kanunu ile birlikte görüşlerimiz de değişti. 6’lı masa aslında muhalefetin diyalog ortamını oluşturuyor. İlle de her noktada birlikte hareket etme mecburiyeti yok. Zaten bu durum da çıkan kanunla ortadan kalkmış oldu. 6’lı masanın olması, meselelerin birlikte yürütülmesine fırsat veriyor.

Bunun faydalı olacağını düşünüyorum. Ama üçüncü ittifak, yeni seçim kanunundan dolayı olabilir. Tek tek de girilirse, üç partinin aldıkları oyu birlikte oldukları takdirde üst üste koysanız daha büyük çoğunluk elde edersiniz. Milletvekili çıkarma ihtimali artar. Veya böyle bir ortam oluştuğu takdirde bu bir yeni katılıma vesile olabilir.”

HÜDAPAR’a yaptığı ziyarette sözlerini açan Karamollaoğlu, “Ben, ‘İttifak içinde ittifaklar olabilir’ kanaatini gündeme getirmiştim. 6’lı masayla ilgili farklı bir fikir gündeme getirmedim” dedi. Karamollaoğlu’nun açıklaması, muhalefet liderlerinin güçlendirilmiş parlamenter sistem çalışmasını sürdürdüğü “6’lı masadan kopma mı olacak” sorusunu gündeme getirdi.

“İllere göre değişebilir”

Konuya ilişkin Cumhuriyet’ten Sarp Sağkal’a konuşan CHP kurmayları, “Seçim Yasası’ndaki değişiklik sonrası yeni ittifak senaryolarının gündeme gelmesinin doğal olduğunu” ifade ederek, “6’lı masanın ittifak değil, güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçişe yönelik bir birliktelik” olduğunu belirttiler. CHP kanadından, “Yeni ittifaklar olabilir, ittifak içi ittifak oluşabilir, illere göre farklı davranılabilir. Yani seçim sistemine göre hareket edilir. Ancak bu durumlar 6’lı masanın yoluna devam etmesini engellemez” görüşü paylaşıldı.

“2+4 ya da 3+3 olabilir”

Karamollaoğlu’nun “ittifak içinde ittifak” söyleminin, “6 parti arasında CHP ve İYİ Parti’den bir ittifak; DEVA, Demokrat, Gelecek ve Saadet partilerinden de ikinci bir ittifaka” işaret ediyor olabileceğine dikkat çeken CHP’li isimler, “6’lı masa yoluna devam ederken 2+4 ya da 3+3 gibi farklı olasılıkların değerlendirilebileceği” yorumunda bulundu.

Paylaşın

DP Lideri Uysal’ın ‘Kriterleri’ Altılı Masada Kriz Yarattı

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı Gültekin Uysal’ın sosyal medya hesabından cumhurbaşkanı adaylığı için açıkladığı üç kriterin altılı masada kriz yarattığı öne sürüldü.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun 12 Şubat’taki davetinden sonra Millet İttifakı üyesi altı partinin katıldığı yemekte, Demokrat Parti lideri Gültekin Uysal’ın Cumhurbaşkanı adaylığı için sıraladığı ölçülerin masada krize neden olduğu öne sürüldü.

Gültekin Uysal, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullanmıştı:

“1) 20 yıllık AKP döneminde sorumluluğa ortak olmamış olmak,

2) Seçilebilirlik,

3) Seçim sonrası 20 yılda AKP tarafından ‘devr-i sabık’ muamelesine maruz kalan T.C. Devleti’ni kurucu bir ruhla yeniden tesis etme yetisi!”

T24 yazarı Murat Sabuncu; Gültekin Uysal’ın bu tweet’inde cumhurbaşkanı adayı olmayacak olsalar bile altılı masada yer alan Ali Babacan ve Ahmet Davutoğlu’nun hedef alındığını ifade etti.

Bu tweet ile ilgili altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biriyle görüştüğünü kaydeden Sabuncu şunları yazdı:

“Bu tweet ve yaşananlarla ilgili görüş almak istediğim altılı masanın liderlerinin kurmaylarından biri ile aramızda şöyle bir diyalog geçti:

– Gültekin Bey’in tweet’i ile ilgili bir rahatsızlık oldu mu?

– Nasıl olmasın Murat Bey?

– Telefonla bir görüşme yapıldı mı?

– Hayır.

– Bu tweet ile ilgili rahatsızlık 24 Nisan’daki Demokrat Parti’nin ev sahipliğindeki yemekte gündeme gelecek mi?

– Bakalım her lider yemeğe gidecek mi?

Altılı masanın 24 Nisan’a kadar özellikle kurucu iki lider Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener tarafından bir arabuluculuğa ihtiyacı var gözüküyor.

Bu arada tweet’teki ikinci madde yani ‘seçilebilirlik’ ile Kılıçdaroğlu ima ediliyor da olabilir. Ama Kemal Kılıçdaroğlu memleketin bu zor durumunda bunu göz ardı edebilecek bir isim.”

Paylaşın

Millet İttifakı Adayını Açıklamak İçin Neden Seçim Kararını Bekleniyor?

Altı muhalefet partisinin oluşturduğu Millet İttifakı içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, CHP’li Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın cumhurbaşkanı adayı olması yönündeki açıklaması, muhalefetin adayının kim olacağı tartışmasını bir kez daha gündemin ön sıralarına taşıdı.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın haberine göre; İktidar kanadından gelen “Adayını açıkla” baskılarına karşın muhalefet, adayını seçim kararı alınana kadar açıklamamakta kararlı. Ancak ortak adayın CHP’den bir isim olacağı neredeyse kesin.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, “en güçlü aday” olarak görülse de; adaylık konusunun gündemlerinde olmadığı açıklamalarına karşın, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, adaylık denkleminden çıkmış değil.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayına ilişkin tartışmalar sürerken, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis Grup Toplantısı’nda, muhalefete “Bizim adayımız bellidir. Sizin çürük adayınız ne zaman ortaya çıkacaktır? İlan edin adayınızı da boyunuzun ölçüsünü görelim” çıkışı yaptı.

Muhalefetin cumhurbaşkanı adayı konusunda birden fazla isim konuşulurken, son olarak gazeteci Nihat Genç, eski Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın muhalefetin ortak adayı olacağını iddia etti.

Muhalefet kulislerinde aday tartışmaları ve aday belirme sürecinde izlenecek stratejiye ilişkin şu değerlendirmeler yapılıyor:

‘Haşim Kılıç aklımızın ucundan geçmez, aday CHP’li olmalı’

CHP ve İYİ Parti kaynakları, Haşim Kılıç’ın adaylığı iddialarına “Zerre gündemimizde değil, aklımızın ucundan geçmez” sözleriyle tepki gösteriyor.

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde, “dışarıdan” bir adayın başarı şansının zaten mümkün olmayacağı belirtilirken, CHP’li bir parti yöneticisi, adaylık kriterlerini şöyle açıklıyor:

“Aday CHP’li olmalı. İkincisi siyasetçi olmalı. Elbette belediye başkanları da siyasetçi kriteri içindedir. Ama bize göre kuvvetle muhtemel, genel başkan aday olacaktır. Dışarıdan bir adayla seçimi kazanmaya sistem müsait değil. Kaldı ki kazansak bile, ülkeyi yönetemeyiz. Çünkü 6’lı masayla bu seçime gidiyoruz. Bu seçimden çıkacak kişi sadece ittifakları değil, iktidarı ülkeyi yönetecek birisi olmalı.”

Seçim sürecinin bir anlamda, gerek iktidar kanadı, gerekse muhalefet açısından “sinir harbi” niteliğine dönüşebileceği savunularak, “Muhalefetin adayına yönelik kıştırtıcılık yapılacak, sinir uçlarına dokunulacak. Bu süreçte dayanıklılık testini kim geçerse, süreci kim iyi yönetirse o kazanacak. O nedenle bizim adayımız, seçim takvimi ile birlikte açıklanır” yorumu yapılıyor.

İYİ Parti kurmayları da “Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi”nin yürürlükte olduğuna ve adayın da partili olacağına işaret ediyor.

Adaylık için Kemal Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş isimlerinin konuşulduğuna dikkat çeken İYİ Parti kaynakları, “Evet, hiç tanınmayan bir isim olursa adayı açıklamakta gecikmiş olunur. Ama konuşulan isimler aday olursa geç kalınmış olmaz, zaten kamuoyu bu isimler üzerinden aday tartışıyor. Partili Cumhurbaşkanlığı Sistemi’nde de zaten partisiz aday olmaz” görüşünü dile getiriyor.

Yavaş ve İmamoğlu, adaylık denkleminden çıktı mı?

Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın, adaylık için “göreve çağırdığı” Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş’ın, “Ben kamu görevlisiyim ve kendimi siyasetin içinde görmüyorum” açıklaması, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da “Adayımız Kemal Kılıçdaroğlu” şeklindeki sözleri CHP’de memnuniyet yarattı.

Ancak gerek CHP, gerekse İYİ Parti’de bu açıklamalara karşın, iki büyükşehir belediye başkanı, adaylık denklemi dışına çıkmış değil.

Adaylık konusunda en güçlü isim olarak görülen Kılıçdaroğlu’nun ise hesabını “seçimi farklı kazanma” üzerine yaptığı, “kazanamayacağını görmemesi halinde aday olmayacağı”, iki belediye başkanının adaylığının gündeme gelebileceği ifade ediliyor.

Muhalefetin, birden çok aday seçeneği olması ise “handikap değil, zenginlik” olarak görülüyor.

‘Kriz yok, ilgi var’

CHP kulislerinde, muhalefetin adayının kim olacağının bu kadar tartışılmasının nedenleri olarak şunlar dile getiriliyor: “Bu seçim, Millet İttifakı’nın seçimi olacak. İktidar kanadı, bunu görüyor ve ittifakı bölmeye dönük arayış içinde. Bunu da en rahat yapabileceği zemin olarak aday tartışması görülüyor.

İkinci bir neden aday tartışmasının alıcısı, izleyicisi çok. Kaldı ki adayı erken açıklasak da bu tartışma bitmeyecek, ‘Şu neden olmadı, daha çok oy alabilirdi’ denilecek. Elbette belediye başkanlarımız da aday olmak isteyebilir. Ama bu tartışmanın tarafı değiller. Toplumsal karşılıkları olması bizim avantajımız.

Oysa Cumhur İttifakı’nın Erdoğan dışında bir alternatifi yok. Sürece yönetme konusunda bizim açımızdan bir risk yok. O nedenle Millet İttifakı’nda da bir adaylık krizi yok, ilgi var.”

Aday açıklamak için neden seçim takvimi bekleniyor?

Muhalefet partileri içinde cumhurbaşkanı adayının “seçim kararı alındıktan sonra açıklanması” konusunda görüş birliği var. Buna neden olarak da, muhalefetin sadece aday değil, yönetim kadrosunu, anlayışını da ilan ederek, seçime gidilecek olması gösteriliyor.

Yeni seçim yasasına karşın, muhalefetin parlamento seçimimini kazanmasında bir sorun olmadığı ancak cumhurbaşkanlığı için çok ince bir strateji yürütülmesi gerektiği vurgulanıyor: Sadece aday ismiyle yola çıkılması doğru olmaz. Yönetim tarzı, mekanizması ve cumhurbaşkanının birlikte çalışacağı takım arkadaşları da açıklanmalı.

‘Akşener, yükü üstleneceğini gösterdi’

Yeni seçim yasası değişikliğine göre ittifakta yer alacak siyasi partilerin milletvekili sayısı, seçim çevrelerinden aldıkları oy oranına göre hesaplanacak. Bu durum, küçük partilerin milletvekili çıkarma olasılığını zayıflattığı için muhalefet partileri, parlamento seçimlerinde en fazla milletvekili çıkarmaya dönük simülasyonlar üzerinde çalışıyor.

Seçeneklerden birisi de barajı aşamayacak partilerin CHP ve İYİ Parti listelerinden seçime girmesi. Bu durumda, her iki parti içinde de “liste krizi” yaşanması olası.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’in Başkanlık Divanı’nda yaptığı değişiklik, kısa süre önce CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun Bülent Tezcan’ı Merkez Yönetim Kurulu’na (MYK) alarak parti yönetimini güçlendirmesi, olası krizlere yönelik bir önlem ve “yükü paylaşma” olarak görülüyor.

CHP kulislerinde, İYİ Parti’de yapılan değişiklik, Akşener’in önümüzdeki süreçle ilgili “yükü üstlenmeye hazır olduğu” mesajı olarak yorumlanıyor.

Kılıçdaroğlu’nun da seçime giderken, parti yönetiminde dar kapsamlı değişikliğe gidebileceği, bu kapsamda bir veya yeni iki ismi MYK’ya taşıyabileceği konuşuluyor. MYK’ya yeni girecek isimler arasında Elazığ Milletvekili Gürsel Erol’un adı geçiyor.

HDP, muhalefet masasında nasıl yer alacak?

Cumhurbaşkanlığı seçiminde, 6’lı masada yer almayan HDP’nin tutumu da belirleyici olacak. İYİ Parti’nin mesafeli tutumu nedeniyle, HDP’nin parlamenter sistem masasında yer alması beklenmiyor. Ancak CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun aday olması halinde, HDP’nin desteğinin alınabileceği düşünülüyor.

CHP kulislerinde, “Kılıçdaroğlu’nun adaylığı hem İYİ Parti, hem de HDP’yi rahatlatır. Genel Başkan, bir araya gelemeyenlerin ortak destekleyeceği bir isim olur. HDP bu süreçle ilgili sorunlu değil, sorumlu bir siyaset yürütüyor” yorumu yapılıyor.

Paylaşın