UNESCO Duyurdu: Beş Yılda 400 Gazeteci Cinayete Kurban Gitti

Birleşmiş Milletler (BM) Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü’nün (UNESCO) açıkladığı rapora göre, 2016’dan 2020 yılları arasında dünya genelinde yaklaşık 400 gazeteci cinayete kurban gitti. Açıklanan raporda, dünya genelinde basın özgürlüğünün tehlikede olduğuna dikkat çekilirken, internet ve sosyal medya platformlarının artan rolüne de vurgu yapıldı.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; UNESCO dünya genelinde ifade özgürlüğü ve medyanın durumuna ilişkin yeni raporunu Paris’te kamuoyuyla paylaştı. “İfade Özgürlüğü ve Medya Gelişiminde Dünya Trendleri” başlığını taşıyan raporda dünya genelinde basın özgürlüğünün tehlikede olduğu kaydedildi.

UNESCO raporuna göre dünya nüfusunun yüzde 85’i son 5 yılda yaşadığı ülkede basın özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar olduğunu deneyimledi. Basın mensuplarına yönelik öldürme, kaçırma, zorla kaybetme, keyfi tutuklama, işkence gibi tehditler arttı. Raporda2016’dan 2020 yılı sonuna kadar yaklaşık 400 gazetecinin cinayete kurban gittiği kaydedildi.

Çoğu Asya ve Güney Amerika ülkelerinde işlenen bu cinayetlerden sadece yüzde 13’ü aydınlatılabildi. Rapora göre sadece 2020 yılında tutuklanan gazetecilerin sayısı 274 olarak kaydedildi. Bu sayının da son 30 yıldır hiç bu kadar yüksek olmadığı kaydedildi.

UNESCO raporunda internet ve sosyal medya platformlarının artan rolüne de dikkat çekildi. Geçmişe göre daha fazla insanın enformasyona erişime sahip olduğu, ancak dezenformasyon ve nefret söylemlerinin yayılmasındaki artışın ve medyaya olan güvenin azalmasının endişe verici olduğu kaydedildi.

Medya ekonomik olarak da zorda

Medyanın ekonomik durumunun da raporda dijital şirketlerin rekabeti nedeniyle zorlaştığı kaydedildi. Geçen beş yılda dünya genelinde günlük gazetelerin reklam gelirlerinin yarıya düştüğü ifade edildi.

UNESCO Genel Direktörü Audrey Azoulay raporun önsözünde, “Beş dijital platformun tüm reklam gelirlerinin yarısından fazlasını aldığı bir zamanda medyanın hayatta kalmak için yeni ekonomi modelleri bulması gerekiyor” dedi. Azoulay, Covid-19 pandemisiyle beraber oluşan ekonomik resesyonların da medyayı etkilediğini söyledi.

UNESCO 2011 yılından bu yana dünya genelinde basın özgürlüğü ve gazetecilerin güvenliğini izliyor. 2014 ve 2018 yılından sonra bu rapor UNESCO’nun yayınladığı üçüncü rapor oldu. Bugün özeti yayınlanan raporun tam metni daha sonra kamuoyuyla paylaşılacak.

Paylaşın

2020’de 62 Gazeteci Görevi Başında Öldürüldü

Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü (UNESCO), 2020’de 62 gazetecinin, 2006 ile 2020 arasında ise 1.200’den fazla gazetecinin sırf işlerini yaptıkları için öldürüldüğünü açıkladı. Açıklamada, on davadan dokuzunda katillerin cezasız kaldığı belirtildi.

UNESCO, 2 Kasım Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Uluslararası Mücadele Günü nedeniyle, “Tehdit altındaki gazeteciler = sansürlü toplumlar” başlıklı açıklama yaptı.

UNESCO’nun öldürülen gazeteciler gözlemevine göre, 2020’de 62 gazetecinin, 2006 ile 2020 arasında ise 1.200’den fazla gazeteci sırf işlerini yaptıkları için öldürüldü. Bu cinayetlerde, on vakadan dokuzu yargısal olarak çözülmedi ve katiller cezasız kaldı.

Gazetecilere karşı işlenen suçların cezasız kalmasına son verilmesinin, tüm insanların ifade özgürlüğünü ve bilgiye erişimini güvence altına almak için en acil konulardan biri olduğunun altını çizen UNESCO, “Cezasızlık, daha fazla ölüme yol açar, genellikle çatışmanın kötüleşmesinin, hukuk ve yargı sistemlerinin çökmesinin bir belirtisidir” diyor.

BM Genel Sekreteri Guterres’ten açıklama

BM Genel Sekreteri António Guterres de gün nedeniyle yaptığı açıklamada, “Üye devletleri ve uluslararası toplumu bugün ve her gün dünyanın dört bir yanındaki gazetecilerle dayanışma içinde olmaya, gazetecilere ve medya çalışanlarına karşı işlenen suçları kanunun tüm gücüyle soruşturmak ve kovuşturmak için gereken siyasi iradeyi göstermeye çağırıyorum” dedi.

UNESCO, cinayetlerin yanı sıra gazetecilerin kaçırılma, işkence ve diğer fiziksel saldırılardan tacize kadar sayısız tehdide maruz kaldıklarını ve bu saldırıların medya çalışanları için bir korku iklimi yarattığına dikkat çekti.

Kadın gazetecilerin, özellikle çevrimiçi yapılanlar olmak üzere tehdit ve saldırılardan özellikle etkilendiğine dikkat çeken UNESCO’nun yakın tarihli “The Chilling: Kadın gazetecilere yönelik çevrimiçi şiddette küresel eğilimler” araştırmasına göre, ankete katılan kadın gazetecilerin yüzde 73’ü, işleriyle bağlantılı olarak çevrimiçi ortamda tehdit edildiklerini ve hakarete uğradıklarını söylüyor.

Çoğu durumda, gazetecilere yönelik şiddet, tehdit ve saldırıların gerektiği gibi soruşturulmadığını belirten UNESCO, cezasızlığın, ciddi insan hakları ihlallerini, yolsuzlukları ve suçları örtbas ederek tüm toplumlara zarar vermesinden endişe duyduğunu paylaştı.

Savcılık hizmetlerinin yalnızca cinayetleri değil, aynı zamanda gazetecilere yönelik şiddet ve tehditleri soruşturma ve kovuşturmadaki rolüne vurgu yapan UNESCO, bu yılki kampanyanın, tehdit mağduru gazetecilerin yaşadığı psikolojik travmaya dikkat çekmeyi, medya çalışanlarına saldıranların cezasız kalmasına son vermek için bu tehditlerin soruşturulması ve kovuşturulmasının önemi konusunda farkındalık yaratmayı hedeflediğini ifade etti.

Gün hakkında

Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 18 Aralık 2013’te aldığı kararla 2 Kasım’ı Gazetecilere Karşı Suçlarda Cezasızlıkla Uluslararası Mücadele Günü ilan etti. Tarih, 2 Kasım 2013’te Mali’de Radio France Internationale (RFI) radyosunun iki muhabiri Ghislaine Dupont ve Claude Verlon’un öldürülmesinin anısına seçildi.

BM aldığı kararda, üye devletleri, gazetecilere ve medya çalışanlarına yönelik şiddeti önlemek, hesap verebilirliği sağlamak, gazetecilere ve medya çalışanlarına karşı işlenen suçların faillerini adalete teslim etmek ve mağdurların uygun çözümlere erişimini sağlamak için ellerinden gelenin en iyisini yapmaya çağırıyor.

(Kaynak: bianet.org)

Paylaşın

Dünyada Yerinden Edilen İnsan Sayısı 48 Milyona Ulaştı

Dünya genelinde silahlı çatışmalar ve şiddet nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalan insan sayısı 48 milyona ulaştığı duyuruldu. Doğal afetlerin ve Kovid 19 salgınının durumu daha da kötüleştireceği düşünülüyor.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler (BM) Yerinden Edilmiş Kişiler Raportörü Cecilia Haimens Damary, dünya genelinde silahlı çatışmalar nedeniyle yerinden edilen insan sayısının 48 milyona ulaştığını söyledi. Cecilia Haimens Damary, bu sayının yeni bir rekor olduğunu belirtti.

Cecilia Haimens Damary, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu (BMGK) Üçüncü Komitesi oturumunda yaptığı konuşmada, “Dünyada silahlı çatışma ve şiddet nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kalanların sayısı 48 milyona ulaştı. Bu, şimdiye kadar kaydedilen en büyük sayı. Silahlı çatışmaların ve kitlesel şiddetin karmaşık doğası bağlamında, uluslararası insancıl hukuk ve insan hakları hükümlerine uyumun sağlanması giderek zorlaşmaktadır” dedi.

Damary, konuşmasının devamında, dünya genelinde artan çatışma ve şiddet durumunun, nüfusun yerinden edilmesine yol açan doğal afetlerin yanı sıra 2020’de başlayan yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgınının durumu daha da kötüleşebileceğini de sözlerine ekledi.

Paylaşın

BM’de Olağanüstü Bir Tanık: Dinazor

Birleşmiş Milletler, fosil yakıtları yakmanın tehlikeleri ve küresel ısınma hakkında tanıklık etmesi için ‘olağanüstü bir tanık’ çağırdı, bu tanık bir ‘dinozor’du.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler (BM) İklim Zirvesi (COP-26) öncesi sosyal medyada ilginç bir video yayınlandı. Videoda, dinozor, New York’taki ünlü BM Genel Kurul Salonu’nu bastığı ve oradaki üst düzey diplomatlara ‘yok oluşun kötü bir şey olduğunu’ söyledi.

Dinazor, konuşmasının devamında, “Bir iklim felaketine doğru gidiyorsunuz. Yine de hükümetler, fosil yakıtları sübvanse etmek için her yıl yüz milyarlarca kamu parası harcıyor. Bu milyarları her yıl dev meteorları sübvanse etmek için harcadığımızı hayal edin” dedi.

Video, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) inandırıcı olmasına dair ciddi bir mesaj taşıyor. UNDP tarafından yayınlanan bir raporda, dünya genelinde her yıl yaklaşık 423 milyar doların, fosil yakıtları sübvanse etmek için harcadığı belirtildi.

Bu rakam, fosil yakıt emisyonlarının çevreye ve insan sağlığına verdiği zarar gibi, petrol, kömür ve gaz yakmanın dolaylı maliyetlerini içermemektedir. BM Genel Sekreteri António Guterres, artan fiyatların “toplumsal huzursuzluğa” yol açabileceği nedeniyle fosil yakıt sübvansiyonlarına son verilmesi çağrısında bulundu.

Paylaşın

İran 2020’de 4’ü Çocuk 250’den Fazla Kişiyi İdam Etti

Birleşmiş Milletler (BM), İran’ın 2020’de en az 4’ü çocuk 250’den fazla kişiyi, bu yıl ise, şimdiye kadar 9’u kadın ve bir çocuk olmak üzere 230 kişiyi idam ettiğini duyurdu. Orta Doğu ülkeleri içerisinde gerçekleştirilen idamların yarısından fazlası İran’da uygulandı.

Haber Merkezi / Uluslararası Af Örgütü’ne göre, idam sıralamasında İran’ı Mısır, Irak ve Suudi Arabistan izledi. Af Örgütü’nün açıkladığı verilere göre, 2020’de Orta Doğu’da 493 idam cezası uygulandı.

BM İnsan Hakları İran Özel Raportörü Cavid Rehman, BM Genel Kurulu İnsan Hakları Komitesinde yaptığı konuşmada, İran’ın idam cezasını “endişe verici düzeyde” uygulamaya devam ettiğini söyledi.

Rehman, son raporunda İran’ın idam cezasını uygulamada kullandığı gerekçelerle ilgili “belirsiz ulusal güvenlik suçlamaları” gibi ciddi endişelere vurgu yaptığını ifade ederek ülkenin “en temel güvenlik önlemlerinin bile bulunmadığı kusurlu yargı süreçlerine” sahip olduğu değerlendirmesinde bulundu.

Rahman, ayrıca, mahkemelerin işkence altında zorla alınan ifadeler güvenmesi… İran İslam Cumhuriyeti’nde ölüm cezasının uygulanmasının keyfi olduğu sonucuna götürdüğünü belirtti.

Paylaşın

Dünya Son 125.000 Yılın En Sıcak Döneminde: Gelecek Elimizde

Modern toplumun fosil yakıtlara devam eden bağımlılığı, dünyayı son 2000 yılda eşi görülmemiş bir hızla ısıttı ve ısıtmaya devam ediyor. Rekor düzeydeki kuraklıklar, orman yangınları ve seller dünyayı harap ettiği şimdiden su götürmez bir gerçek olarak karşımızda duruyor.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC), konuyla ilişkin hazırladığı raporda, böyle devam ederse işlerin daha da kötüleşeceğini ortaya koyuyor. Ancak raporda gezegenin geleceğinin büyük ölçüde, insanlığın bugün aldığı kararlar veya alacağı kararlara bağlı olduğunu da açıkça ortaya koyuyor.

IPCC’nin yayımladığı raporun koordinatör başyazarı ve iklimbilimci Xuebin Zhang, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Kanıtlar her yerde: harekete geçmezsek durum gerçekten kötüleşecek” diyor.

Son birkaç yılda 200’den fazla bilim insanı tarafından derlenen rapor, geçen hafta sanal ortamda düzenlenen bir toplantıda 195 hükümet tarafından onaylandı. Bu toplantı aynı zamanda iklim değişikliğinin durumunu ve onu azaltma ve ona uyum sağlama çabalarını değerlendirecek üç toplantının ilki olma özelliğini taşıyor.

BM’nin Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nin (IPCC) 1990’dan bu yana altıncı iklim değerlendirmesinin rolan rapor, İskoçya’nın Glasgow kentinde yapılacak olan küresel iklim zirvesinden önce yayımlandı. Glasgow’da yapılacak zirvede, hükümetler, gidişatı tersine çevirme ve emisyonları azaltma sözü verme fırsatına sahip olacaklar.

“Gelecekte yaşayacağımız iklim şimdiki kararlarımıza bağlı”

Küresel emisyonlar bu yüzyılın ortalarında net sıfıra ulaşırsa, ki bu birçok ülkenin geçen yıl verdiğiı bir taahhüt, o zaman dünya 2015 Paris Anlaşması’nda ortaya konan hedefe ulaşabilir ve küresel ısınmayı önümüzdeki dönemde 1,5 derece ile sınırlayabilir. İklimbilimci Valérie Masson, konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Gelecekte yaşayacağımız iklim şimdiki kararlarımıza bağlı” ifadelerini kullandı.

Dünya’nın küresel yüzey sıcaklığı, 1850–1900 arasındaki ortalamaya kıyasla yaklaşık 1,1 °C arttı. Bu, yaklaşık 125.000 yıl önceki son buzul çağından bu yana görülmeyen bir seviye. Bu, IPCC raporuyla birlikte yayınlanan açık gerçeklerden sadece bir tanesidir.

Dünya’nın daha ne kadar ısınacağının uzun vadede beklentisinin ölçüsü ‘iklim duyarlılığı’dır. IPCC’nin en iyi tahmini 3 °C. Yayınlanan rapor, modern ve eski iklim kayıtlarını kullanarak olası aralığı 2,5–4 °C’ye indirerek bu şekildeki belirsizliği azaltıyor. Bu, IPCC’nin 2013’te yayınlanan son iklim değerlendirmesinde rapor edilen daha geniş hassasiyet aralığı olan 1,5–4,5 °C ile karşılaştırılır.

IPCC raporuna göre, örneğin, günümüzün küresel kalkınma modellerinde çok az değişiklik içeren ılımlı bir emisyon senaryosunda, ortalama küresel sıcaklıklar 2,1–3,5 °C artacaktır. Bu, 2015 Paris İklim Anlaşmasını imzalayan ülkeler tarafından bir hedef olarak belirlenen 1,5–2 °C sınırının oldukça üzerindedir. Hükümetlerin sera gazı emisyonlarını radikal şekilde azalttığı bir senaryoda bile, rapor, yüzyılın sonuna doğru bu eşiğin altına düşmeden önce, küresel sıcaklıkların önümüzdeki yıllarda 1,5 °C eşiğini aşmasının muhtemel olduğunu ortaya koyuyor.

“Küresel ısınmayı 1.5 °C ile sınırlamak hala mümkün mü? sorusuna cevap ‘evet’ diyen raporun koordinatörlerinden Maisa Rojas. ancak “Tüm sera gazlarında ani, hızlı ve büyük ölçekli azalmalar olmadıkça, küresel ısınmayı 1,5 °C ile sınırlamak ulaşılamaz olacaktır” değerlendirmesinde bulunuyor.

Rapor, iklim değişikliğinin Dünya üzerinde sahip olduğu baş döndürücü bir dizi etkiyi listeliyor ki  bunlar zaten aşikar; Kuzey Kutbu’ndaki deniz buzunun alanı, son 1000 yıldaki seviyesinden daha düşük. Aynı şekilde okyanuslar da 11.000 yıl önceki son buzul çağının sona ermesinden bu yana görülmemiş bir hızla ısınıyor.

IPCC raporu, bu ciddi ölçümlerin ötesinde, aşırı sıcaklık, yağış ve kuraklığın en çok vurduğu yerler de dahil olmak üzere iklim değişikliğinin bölgesel etkilerini anlamadaki en önemli bilimsel ilerlemelerden bazılarını vurguluyor. Örneğin aşırı kuraklık, özellikle Akdeniz bölgesi ve güneybatı Afrika’da yaygın etkilerle birlikte, dünyanın çeşitli bölgelerini etkiledi.

Rapora göre, Dünya’nın endüstri öncesi sıcaklıkların 2 °C üzerine çıkması durumunda, karada, geçmiş yüzyıllarda her 50 yılda bir meydana gelen aşırı sıcaklık olayı muhtemelen her dört yılda bir gerçekleşecek.

İklimbilimci ve raporun koordinatör başyazarı Xuebin Zhang, sıcaklıklar arttıkça gelecekte aşırı hava olaylarının giderek daha şiddetli hale geleceğini söylüyor. Zhang, “Sadece bir doğa felaketi yaşamayacağız, aynı anda birden fazla doğa felaketi yaşayacağız” diyor.

Yüz binlerce insanı etkileyecek

Rapora göre, küresel ısınmanın buzullar, buz tabakaları ve okyanuslar gibi cisimler üzerindeki etkisi yüzyıllar hatta binlerce yıl boyunca hissedilmeye devam edecek. 2 °C’lik ısınma deniz seviyelerini önümüzdeki 2000 yıl içinde 2–3 metre yükseltmesi bekleniyor. Bu da şu anlama geliyor kıyı şeridindeki tüm yerleşim yerlerini dolayısıyla yüz binlerce insanı etkileyecek.

Rapor, buz tabakası ve büyük orman kaybı veya okyanus sirkülasyonunda ani değişiklikler gibi iklimin en şiddetli etkilerinden bazılarının göz ardı edilmemesi gerektiği konusunda uyarırken, tüm iklim değişikliği projeksiyonlarındaki en büyük belirsizliğin, insanların nasıl hareket edeceğinin bilinmediğine vurgu yapıyor.

IPCC, otuz yıldır küresel ısınmanın tehlikeleri konusunda uyarıda bulunuyor, ancak hükümetler henüz temiz enerji kaynaklarına geçiş yapmak ve sera gazı emisyonlarını durdurmak için gerekli adımları atmadı. “Ama belki de işler değişmek üzere” diyen Zhang, çünkü dünyanın her yerindeki insanlar çevrelerindeki iklim değişikliğinin etkilerini görmeye başladığını söylüyor.

IPCC raporu önemli bir şeyi de belirtiyor: Radikal önlemler ve adımlar atılırsa iklim değişikliğinin korkunç etkilerinin çoğundan hala dönülebileceği. Isınmanın her derecesinin önemli olduğunu söyleyen Rojas, “Gelecek bizim elimizde” diyor.  (Kaynak: nature.com)

Paylaşın

BM: Dünya çapında 88 milyondan fazla insan şiddetli açlık çekiyor

Birleşmiş Milletler (BM), dünya çapında 88 milyondan fazla insanın yaşanan çatışmalar ve istikrarsızlıklar nedeniyle şiddetli açlık çektiği konusunda uyarıda bulundu. Şiddetli açlık çekenlerin oranının 2020 yılında 2019 yılına göre yüzde 20 artış gösterdi.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler (BM), yeni tip koronavirüs (Kovid 19) salgını küresel salgının gıda güvensizliği konusunda birçok ülkeyi tehdit ettiği ve durumu önemli ölçüde karmaşıklaştırdığı konusunda uyarıda bulundu.

BM istatistiklerine göre, 2020 yılı sonunda çatışmalar ve istikrarsızlıklar nedeniyle dünya çapında 88 milyondan fazla insan şiddetli açlık çekiyor ve şiddetli açlık çekenlerin bir yıl öncesine göre yüzde 20 artış kaydetti.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres de BM Güvenlik Konseyi’ne video konferans yöntemiyle yaptığı bir konuşmada, yaşanan çoğu kıtlığın küresel çatışmalardan kaynaklandığını söyledi.

İklim değişikliği krizinin ve yeni koronavirüs salgınının yayılmasının bu krizin derinleşmesinde son derece etkili olduğunu söyleyen BM genel sekreteri Guterres, bu konuda sert önlemler alınmazsa milyonlarca insanın açlık ve ölümle karşı karşıya kalacağı uyarısında bulundu.

30’dan fazla ülkede 30 milyondan fazla insanın “açlıktan sadece bir adım uzakta” olduğunu belirten Guterres, ayrıca Fildişi Sahili, Güney Sudan, Yemen ve Afganistan gibi bölgelerde devam eden gıda güvensizliğinin ciddi bir endişe olduğunu vurguladı.

Paylaşın