BM Genel Sekreteri Guterres: Büyük Bir Bölgesel Krizle Karşı Karşıyayız

Rusya-Ukrayna krizine dair değerlendirmelerde bulunan BM Genel Sekreteri Guterres, “Ukrayna için bir trajedi ile karşı karşıyayız. Aynı anda hepimiz için potansiyel olarak feci sonuçları olabilecek büyük bir bölgesel krizle karşı karşıyayız” dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Ukrayna’da devam eden savaş nedeniyle olağanüstü toplanan BM Genel Kurul toplantısında üye devletlerin temsilcilerine hitap etti.

Ukrayna’daki savaşın bir an önce durması gerektiğini belirten Guterres, “Çocuklar da dahil olmak üzere sivillerin ölümüyle sonuçlanan bu artan şiddet kesinlikle kabul edilemez. Yeter artık. Askerlerin kışlalarına geri dönmeleri gerekiyor. Liderlerin barışa gitmesi gerekiyor” dedi.

Guterres, Rusya’da nükleer kuvvetlerin yüksek alarma geçirilmesini de “ürpertici bir gelişme” olarak niteleyerek, “Ukrayna için bir trajedi ile karşı karşıyayız, aynı zamanda hepimiz için potansiyel olarak feci sonuçları olabilecek büyük bir bölgesel krizle karşı karşıyayız.” uyarısında bulundu. Yüz binlerce Ukraynalının savaştan kaçmak için ülke içinde yerinden edildiğini ve sınırları geçtiğini belirten Guterres, “Her dakika artan mültecilerle, kolayca Avrupa’nın on yıllardır en kötü insani krizi haline gelebilecek bir durumla yüz yüzeyiz” ifadesini kullandı.

“BM, Ukrayna halkını terk etmeyecek”

Guterres, güvenlik arayışı içindeki Ukraynalılara kapılarını açan komşu ülkelere gösterdikleri şefkat ve cömertlik için minnettar olduğunu kaydederek, bu dayanışmanın ırk, din, etnik köken ayrımı yapılmaksızın yaygınlaştırılmasının önemli olduğunu vurguladı. BM’nin Ukrayna halkını terk etmeyeceğini ve insani yardımları arttırma konusunda kararlı olduklarını aktaran Guterres, bu konuda şimdiye kadar atılan adımlara ek olarak yarın Ukrayna içindeki yerinden edilenlerin ve sınırları geçenlerin ihtiyaçlarını kapsayacak yeni bir eşgüdümlü iki acil durum çağrısı başlatacaklarını bildirdi.

Guterres konuşmasına şöyle devam etti: “İnsani yardım, hayati önem taşımaktadır ama bu bir çözüm değil. Sadece çatışmanın en kötü etkilerini tedavi ediyor. Tek gerçek çözüm barıştır. Ukrayna’ya yönelik saldırı, uluslararası hukuka ve BM Şartı’na dayanan çok taraflı sisteme meydan okuyor. Kötüleşen çatışmaların olası sonuçlarından bazıları üzerinde düşünmek bile ürkütücüdür. Bölgesel tansiyon yükseliyor. En son güvenlik önlemleri, herkes için yüksek risklerin altını çiziyor. Krizin ekonomik yansımaları yaygın bir etki yapacaktır.”

BM’ye üye her devletin BM şartı ilkelerine göre hareket etmesi gerektiğini hatırlatan Guterres, “Şimdi silahlar konuşuyor ama diyalog yolu her zaman açık kalmalı. İyi niyetli müzakerelere girmek ve tüm sorunları barışçıl bir şekilde ele almak için asla geç değildir.” diye konuştu.

Guterres, dünyanın birçok farklı şehirlerinde yapılan savaş karşıtı gösterilere de değinerek, Ukrayna ve Rus halkının barış istediğini sözlerine ekledi.

Paylaşın

BM: Ukrayna’da En Az 102 Sivil Hayatını Kaybetti

Rusya işgali başladığından bu yana Ukrayna’da 102 sivilin hayatını kaybettiği, 304 sivilin de yaralandığı bildiriliyor. Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet gerçek rakamın “daha da yüksek” olmasından endişe ettiklerini dile getirdi.

Bachelet Cenevre’deki  İnsan Hakları Konseyi toplantısında yaptığı açılış konuşmasında, “Bu sivillerin birçoğu uzun menzilli toplarla, bombardıman sonucu, çok namlulu roketatar sistemleri veya hava saldırıları gibi geniş bir alanı etkileyen patlayıcı silahla öldürüldü. Gerçek rakamlar korkarım daha yüksek” dedi.

Zelenskiy: Barış sağlamak için gelecek 24 saat çok önemli

Öte yandan Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy, İngiltere Başbakanı Boris Johnson ile telefonla görüştü. Downing Street’ten yapılan açıklamaya göre Zelenskiy Johnson’a, barışı sağlama konusunda gelecek 24 saatin çok önemli olduğunu ifade etti.

Johnson’ın da İngiltere ve müttefiklerinin Ukrayna’ya kendini savunmak için ihtiyacı olan ekipmanı ulaştırmak için ellerinden geleni yapacaklarını belirttiği kaydedildi.

Zelenskiy, Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen ile Ukrayna’nın AB’ye üyelik olasılığı ve ülkedeki duruma dair bir telefon görüşmesi gerçekleştirdiklerini duyurdu.

Zelenskiy görüşmeden sonra yaptığı sosyal medya paylaşımında, Ukrayna’nın savunma kapasitesinin güçlendirilmesi konusunda atılacak adımlar, mali yardımlar ve Ukrayna’nın olası AB üyeliği konularının konuşulduğunu aktardı.

Avrupa Birliği (AB) Konseyi Başkanı Charles Michel, Ukrayna’nın AB’ye üye olma konusunun gündeme alınacağını dile getirdi. Fransız televizyon kanalı BFM’ye konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Michel, AB‘nin Ukrayna ile halihazırda var olan “çok güçlü” ortaklık anlaşmasının da pekiştirilebileceğini kaydetti.

Rusya’dan Ukrayna ile anlaşmaya varma isteği

Aynı zamanda Rus müzakereci Vladimir Medinsky Rusya’nın Ukrayna ile görüşmelerde iki tarafın da çıkarına olacak bir anlaşmaya varmayı umduğunu söyledi. Medinsky görüşmelerin bugün TSİ 12.00’de başlayacağını kaydetti.

Siyasi gözlemciler, Rus silahlı kuvvetlerinin Ukrayna’da sert bir direnişle karşı karşıya kalması ve uygulanmaya başlanan uluslararası yaptırımların Moskova’yı zora soktuğunu ifade ediyor.

Biden müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı” görüşecek

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden Pazartesi günü müttefik ülkelerle Rusya’nın Ukrayna işgalini görüşmek üzere bir telefon görüşmesi gerçekleştirecek.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada, Biden’ın müttefiklerle Ukrayna konusunda verilecek “ortak yanıtı koordine etmek” konusunda görüş alışverişinde bulunacağı bildirildi. Açıklamada TSİ 19.15’te yapılacak görüşmeye hangi ülkelerin katılacağı belirtilmedi.

Belarus’un Rusya’nın yanında işgale katılacağı iddia edildi

Ukrayna haber ajansı Unian, Belarus’un Pazartesi sabahı Rusya ile birlikte Ukrayna’nın işgaline katılabileceğini iddia etti. Ancak ajansın, Belaruslu paraşütçü birliklerin sabah 5’te Ukrayna’ya gitmek için emir aldığına dair haberi doğrulanmış değil.

Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy Belarus Devlet Başkanı Alexander Lukaşenko’nun Pazar günü kendisine işgale katılmayacağına dair garanti verdiğini söylemişti.

Paylaşın

BM’den Ukrayna Krizinde Diplomatik Çözüm Çağrısı

Rusya’nın ayrılıkçı bölgeleri tanıma kararı sonrası acil toplanan BMGK ve ardından BM diplomatik çözüm çağrısı yaptı. Moskova diplomasiye açık olduğunu açıkladı. Bugün Britanya, AB ve ABD’den yaptırım kararı bekleniyor.

Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Donbass bölgesindeki Donetsk ve Lugansk yönetimlerini tanıma kararının ardından Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) acil toplandı.

Avrupa Birliği (AB) dışişleri bakanları konuyla ilgili toplantı gerçekleştirecek, yaptırım kararları görüşülecek. ABD’nin de yaptırım kararını bugün açıklaması bekleniyor.

Rusya: Minsk anlaşmasını değiştirmez

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vasiliy Nebenzya, BM Güvenlik Konseyi’ni savaşın önüne geçmeye ve Kiev’in Donbass’ı vurmasını engellemeye odaklanmaya çağırdı.

Sputnik’in haberine göre Nebenzya, Moskova’nın diplomatik çözüm konusunda hala açık olduğunu ifade etti.

Nebenzya, Rusya’nın Lugansk ve Donetsk’i tanıma kararının Minsk anlaşmalarını hiçbir şekilde değiştirmediğini söyledi.

“Eskisi gibi diplomasi ve diplomatik kararlar için açığız” diyen Nebenzya, Batı’ya “duyguları bir kenara bırakıp durumu daha da kötüleştirmemeleri” çağrısı yaptı.

Ukrayna: Siyasi çözüme bağlıyız

Ukrayna’nın Birleşmiş Milletler (BM) Daimi Temsilcisi Sergiy Kyslytsya, Rusya-Ukrayna krizinde Kiev’in barış istediğini, bu konuda siyasi ve diplomatik çözüme bağlı olduklarını söyledi.

BM Güvenlik Konseyi’nde konuşan Kyslytsya, “Rusya’nın müzakereler için masaya dönmesini talep ediyoruz. Ukrayna topraklarında ek Rus işgal birlikleri konuşlandırma emrini kınıyoruz. İşgal birliklerinin derhal ve doğrulanabilir şekilde geri çekilmesini talep ediyoruz” dedi.

ABD’den “mülteci akını” uyarısı

ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas Greenfield, Rusya’yı Ukrayna’yı daha fazla işgal etmek için bahane yaratmaya çalışmakla suçlayarak, “Bu eylemin sonuçları Ukrayna sınırlarının çok ötesinde hissedilecek” dedi.

Thomas Greenfield, Rusya’nın eylemlerinin sonuçlarının korkunç olacağı uyarısında bulunarak, işgalin devam etmesi halinde yıkıcı can kayıplarının yanı sıra Avrupa’nın milyonlarca yerinden edilmiş insan ile mülteci krizi yaşayacağı uyarısında bulundu.

“Başkan Putin uluslararası sistemimizi test ediyor, kararlılığımızı test ediyor” diyen Thomas Greenfield, toplantı sonrası gazetecilere yaptığı açıklamada da “Güvenlik konseyi, Rusya’nın savaş başlatmaması, diplomasiye yönelmesi konusunda ortak mesajı verdi” diye konuştu.

Britanya: Ekonomik sonuçları olacak

Güvenlik Konseyi’nde söz alan BM’nin Britanya Daimi Temsilcisi Barbara Woodward da Rusya’nın Ukrayna hamlesini kınayarak, bu eylemin bölgede can kayıplarına ve korkunç insani krize yol açacağını belirtti.

Woodward, “Eylemlerinin ciddi ekonomik sonuçları olacaktır” dedi ve Güvenlik Konseyinin Rusya’yı gerginliği azaltmaya, saldırganlığını kınamaya ve BM Şartı’na saygı duymaya çağırma sorumluluğunun bulunduğunu kaydetti.

BM: Büyük çatışma önlenmeli

Birleşmiş Milletler (BM), Ukrayna ve Rusya arasında gelinen noktanın son derece tehlikeli olduğu uyarısı yaparak, büyük çatışma riski taşıyan gelişmelerin ne pahasına olursa olsun önlenmesi gerektiği çağrısında bulundu.

BM Siyasi İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Rosemary DiCarlo, Ukrayna’nın çağrısı ile acil toplanan BM Güvenlik Konseyi’nde, bölgedeki tehlikeli gelişmelerden çok büyük endişe duyduklarını aktardı.

DiCarlo, “Önümüzdeki saatler ve günler kritik olacak. Büyük çatışma riski gerçektir ve ne pahasına olursa olsun önlenmesi gerekir” diye konuştu, taraflar arasında diyaloğu sürdürmenin önemli olduğunun altını çizdi.

Paylaşın

BM’den Dikkat Çeken ‘Taliban Cinayetleri’ Raporu

Afganistan’da geçen yıl Ağustos ayında iktidarı ele geçiren Taliban’ın, ülkede bugüne dek 100’den fazla eski hükümet görevlisi ile uluslararası askeri güçler için faaliyet gösteren çalışanı öldürdüğü bildirildi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres tarafından hazırlanan ilgili raporda, Taliban’ın eski hükümet görevlileri ile silahlı kuvvetler mensupları için “Genel af ilan edeceğini açıklamış olmasına rağmen, BM’ye cinayetler ve insanların zorla yok edilmesine dair inandırıcı suçlamalar ulaştığı” ifade edildi.

Raporda, söz konusu cinayetlerin üçte ikisinin, “Kamu kurumlarını fiilen ele geçirmiş olan güçler ve onların müttefikleri tarafından, herhangi bir mahkeme kararı olmaksızın işlendiği” vurgulanırken; bunun yanı sıra, “İnsan hakları savunucuları ile medya çalışanlarının mütemadiyen saldırı, sindirme, baskı, keyfi tutuklamalar, kötü muamele ve cinayetlere maruz kaldığı” duyuruldu.

Taliban’ın barışçıl protesto gösterilerine karşı sert tutumu ve her yaştan kadınlarla kız çocuklarının iş ve eğitim hayatına katılımını kısıtlayan tavrı da BM raporunda konu edildi.

Ülkede açlık krizi

Radikal İslamcı Taliban, iktidarı ele geçirdiği günden bu yana dışarıya karşı, 1996-2001 yılları arasında yine iktidarda olduğu döneme göre daha ılımlı bir çizgide olduğu izlenimini vermeye çalışıyor. Ağır bir insani krizin yaşandığı Afganistan’da BM verilerine göre halkın yarısından fazlası içinde bulunduğumuz kış mevsimini açlıkla mücadele içinde geçiriyor.

Afganistan bütçesinin yüzde 80’ine tekabül eden dış yardımlar, Taliban’ın yönetimi ele almasının ardından dondurulmuştu. Batılı ülkeler bu yardımların yeniden başlaması için, uluslararası toplum tarafından tanınmayan Taliban hükümetinden insan haklarına saygı göstermesini talep ediyor.

Paylaşın

Afganistan İçin Acil Yardım Çağrısı

Birleşmiş Milletlere (BM) bağlı örgütler, Taliban yönetimi altında ağır kış koşulları ile birlikte büyük bir gıda sıkıntısı yaşayan Afganistan’a derhal yardım edilmesi gerektiğini bildirdi. Afganistan’da 1,1 milyon çocuğun açlık yüzünden hayatı tehlikede.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü David Beasley DW’ye verdiği röportajda, Afganistan’ın Taliban ile çatışmaların yaşandığı son 20 yılda dünyanın en yoksul ülkelerinden biri haline geldiğini ve bu yoksulluğun Taliban’ın iktidara gelmesinin ardından daha da arttığını ifade etti.

Taliban yönetimi altındaki ilk kış mevsiminde şu an yaşanan durumu “felaket” olarak nitelendiren Beasley, 40 milyon nüfuslu ülkede 23 milyon kişinin açlık tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu belirtti.

Çocuklar çaresizlikten satılıyor

Durumun vahameti nedeniyle çok sayıda ailenin, maddi durumu mümkün kılıyor ise ısınmak ya da yemek arasında tercih yapmak zorunda kaldığını dile getiren David Beasley, Afganistan ziyareti sırasında konuştuğu bir annenin, ailesi için gıda alabilmek adına çocuğunu sattığını söylediğini aktardı.

Taliban’ın WFP’ye Afganistan’da çalışma izni verdiğini vurgulayan Beasley, sorunun yardıma muhtaç insanlara ulaşmak değil, bu projelerin finansmanı olduğunu ifade etti. WFP İcra Direktörü, koronavirüs pandemisi döneminde servetlerine servet katan dünyanın en zengin kişilerine çağrıda bulunarak, bu açlık krizinin çözümüne katkıda bulunmalarını istedi.

Bir çağrı da UNICEF‘ten

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) da Afganistan’a daha fazla insani yardım yapılması çağrısında bulundu. Çeşitli yardım projeleri kapsamında Afganistan’da bulunan UNICEF’in Almanya sorumlusu Christian Schneider burada yaptığı açıklamada, “Şayet insani yardımlar büyük oranda arttırılmaz ise, Afganistan‘da çok sayıda çocuk bu kışı sağ olarak atlatamayacak” dedi.

“Görüştüğümüz her aile bize yeterince yiyeceğinin olmadığını söylüyor. Genelde ekmeğin yanında şekerli çaydan daha fazlası yok” diyen Schneider, aşırı gıda yetersizliği, zorlu kış şartları ve temiz suya erişim zorluğu gibi sorunların çocuklar için ölümcül bir döngü oluşturduğunu ifade etti.

Afganistan’da iktidarın Taliban tarafından ele geçirildiği geçen Ağustos ayından bu yana ülkedeki insani durum daha da kötüleşti. UNICEF verilerine göre 1,1 milyon Afgan çocuk, çok ağır ve hayati tehlikeye neden olan gıda yetersizliği ile karşı karşıya bulunuyor. Örgüt, insani yardım ulaştırılması gereken çocuk sayısının ise 13 milyon olduğunu bildiriyor.

Paylaşın

Afganistan’da Kadınlar Sistematik Olarak Toplum Dışına İtiliyor

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiserliğine bağlı uzmanların hazırladığı raporda, Afganistan’da iktidarı 15 Ağustos’ta ele geçiren Taliban’ın düzenli ve sistematik olarak kadınları toplum dışına ittiği uyarısı yapıldı.

Afganistan’da kadın ve kızlara yönelik şiddet ve cinsiyete dayalı ayrımcılığın kurumsallaştığına dikkat çeken uzmanlar, kadınların işlerine geri dönmelerine izin verilmemesi, kamuya açık alanlarda yanlarında bir erkeğin bulunması gerekliliği, tek başlarına toplu taşıma araçlarını kullanamamaları, kıyafet kısıtlamaları gibi uygulamalara işaret etti.

Raporda söz konusu kısıtlamaların kadınların geçimlerini sağlamalarını büyük ölçüde zorlaştırdığı ve kadınları yoksulluğa ittiği belirtildi. İnsan hakları uzmanları ayrıca Taliban’ın “geçici” diyerek yürürlüğe koyduğu ve kız çocuklarının yedinci sınıftan sonra okumalarını engelleyen uygulamanın da hala sürdüğüne işaret etti.

Kolektif cezalandırma

Raporda, “Tüm bu önlemler bir arada ele alındığında bu politikalar kadın ve kızların kolektif cezalandırmaya tabi tutulmaları anlamına gelmektedir. Kadınları ekonomik, sosyal ve siyasi alandan dışlamaya yönelik sürekli ve sistematik çabalardan endişe duymaktayız” ifadelerine yer verildi.

BM uzmanları, çocuk yaşta evlilikler, zorla evlendirme, cinsel sömürü ve zorla çalıştırma amaçlı kaçırmaların da kadın ve kızların sömürülmeleri riskini artırdığına dikkat çekti.

Kadın ve kızların korunması için eski yönetim döneminde oluşturulan Kadın İşleri Bakanlığının lağvedilmesi ve Bağımsız İnsan Hakları Komisyonunun mülklerine el konması, kadın barınma merkezlerinin kapatılması gibi uygulamalara da değinilen raporda, kadın ve kızların kamusal yaşamdan adım adım silinmesi girişimine tanık olunduğu kaydedildi.

Raporda, kadın insan hakları savunucuları, sivil toplum liderleri, hakim ve savcılar, güvenlik güçlerindeki kadın yetkililer, eski hükümet mensupları ve gazetecilerin özel tehlike altında bulunduğuna, pek çoğunun ülkeyi terk etmeye zorlandığına da vurgu yapıldı.

BM uzmanları uluslararası toplumu Afgan halkının acil ihtiyaç duyduğu insani yardımı hızlandırmaya, kadın haklarına yönelik ihlaller konusunda yönetimdekilerden hesap sormaya ve kadınların temel haklarına yönelik kısıtlamaların derhal kaldırılması için baskı uygulamaya çağırdı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

BM’ye Borcunu Ödemeyen Sekiz Ülke Oy Hakkını Kaybetti

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sektreteri Antonio Guterres; İran, Venezuela, Sudan, Antigua ve Barbuda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gine, Vanuatu ve Papua Yeni Gine’nin yıllık aidatlarını ödememesi ve ödeme için verilen sürenin dolması nedeniyle BM Genel Kurulu’ndaki oy haklarını geçici olarak kaybettiğini açıkladı.

Antonio Guterres, Genel Kurul’da tekrar söz sahibi olmaları için İran’ın en az 16 milyon 100 bin euro, Venezuela’nın da 34 milyon 800 bin borcunu ödemesi gerektiğine dikkat çekti.

Sudan’ın borcunun ise şu anda yaklaşık 260 bin euro olduğu belirtiliyor. Diğer ülkelerin ise oy hakkını geri alabilmesi için en az 65 bin euro geri ödemesi gerekiyor.

Üç ülkenin daha oy hakkı alınabilir

BM Şartı’na göre üye bir ülke iki yıllık aidatını ödemeyi geciktirirse üyeliği askıya alınıyor. Ancak Genel Kurul, istisnaî durumlarda farklı bir karar alabiliyor. Bu yıl Somali, Kamerun, Sao Tome ve Principe Adaları da oy hakkının askıya alınma tehlikesi altında.

İran’ın geçen yılın Ocak ayında da oy hakkı iptal edilmiş, Haziran ayında asgari bir ödeme yaptıktan sonra oy hakkını geri alabilmişti. Tahran rejimi, ABD’yi ülkesine yönelik yaptırımları sürdürerek yabancı bankalardaki milyarlarca dolara erişimini engellemekle suçlamıştı.

BM’nin bütçesi ne kadar?

BM’nin geçen Aralık ayında onaylanan bütçesi 2 milyar 600 milyon euro hacminde. BM’nin ayrıca geçen Haziran ayında barış misyonları için onaylanan 5 milyar 700 milyon euro civarında ek kaynağı bulunuyor.

Almanya ve diğer bazı ülkeler uzun zamandır BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkında sahip beş daimi üyenin (ABD, Rusya, İngiltere, Çin ve Fransa) bulunduğu yapının değişmesini istiyor.

Paylaşın

BM Genel Sekreteri Guterres: Türkiye’den Gönderilen İnsani Yardımı Sıkı İzliyoruz

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Türkiye’nin Cilvegözü ile Suriye’nin Bab El Hava sınır kapısından BM ve ortakları tarafından yapılan insani yardım teslimatının sıkı bir şekilde izlendiğini, bunun “en kritik insani yardım operasyonu” olarak değerlendirildiğini söyledi.

Amerika’nın Sesi’nde yer alan habere göre; Çoğunluğu Suriye’nin İdlib vilayetindeki muhaliflere ulaşan insani yardımın uzatılması konusunda, geçen Temmuz ayında BM Güvenlik Konseyi’nin veto hakkı bulunan iki daimi üyesi Rusya ve Çin’in itirazları yüzünden konseyde uzun süren tartışmalar yaşanmıştı.

BM Güvenlik Konseyi üyelerinin çoğunluğu, Suriye’ye insani yardımın dört ayrı kapıdan yapılması için ısrarcı olsa da yardımın teröristlere gittiğini iddia eden Rusya, uzun süre Türkiye’nin Cilvegözü sınır kapısından Suriyeli muhaliflere yapılacak insani yardıma karşı çıktı.

Suriye’ye insani yardımın ulaştırılması için Rusya, uygulamayla ilgili konsey kararının süresinin dolmasına kısa süre kala ikna edilmiş ve yardımın süresi şartlı olarak bir yıl daha uzatılmıştı. BM Genel Sekreteri’nin yardım süreciyle ilgili altı ay sonra bir rapor yayınlaması ve otomatik olarak yardım sürecinin bir yılda tamamlanmasına karar verilmişti.

Amerikan haber ajansı AP, Guterres’in Türkiye’den Suriye’ye yapılan insani yardımla ilgili hazırladığı rapora ulaştı. BM’de ilgili kişilere dağıtılan rapordan AP’nin elde ettiği belgelere göre, Genel Sekreter Guterres yaşanan tüm güçlüklere rağmen Suriye geneline ilkeli ve şeffaf bir şekilde insani yardım ulaştırıldığını ve hizmetler sunulduğunu belirtti.

Guterres’in raporunda, sınır kapısından gönderilerin insani yardımın kontrol ve takibinin nasıl yapıldığını detaylandırdığını, bölgedeki insani yardım operasyonunu dünyanın en yakından izlenen operasyonlarından biri olarak nitelendirdiği belirtildi. Genel Sekreter Guterres’in, çatışma bölgesinden ulaştırılan yardımın sevk ve teslimatında açık bir ilerleme kaydedildiğini ifade ettiği ancak BM’nin altı aylık planı tam olarak uygulayabilse bile yapılan insani yardımın ihtiyaçları tamamen karşılamadığını ifade ettiği kaydedildi.

Paylaşın

Her 11 Dakikada 1 Kadın Katledildi

Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her 11 dakikada bir kadın veya kız çocuğu en yakın çevresinden gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti. Konuya ilişkin yapılan değerlendirmede, kadına yönelik şiddette bir azalma gözlemlenmediği vurgulandı.

Merkezi Viyana’da bulunan Birleşmiş Milletler Uyuşturucu ve Suçlarla Mücadele Örgütü (UNODC), kadınlar ve kız çocukları için en tehlikeli yerin kendi evleri olduğu yönündeki tespitini tekrarladı. Kadına yönelik şiddetle mücadele günü vesilesiyle yapılan açıklamada, geçen yıl öldürülen tahminen 81 bin kadından 47 binin partneri veya akrabası tarafından katledildiği bildirildi. Birleşmiş Milletler (BM) verilerine göre her 11 dakikada bir kadın veya kız çocuğu en yakın çevresinden gördüğü şiddet sonucu hayatını kaybetti.

BM Uyuşturucu ve Suçlarla Mücadele Örgütü’nün (UNODC) Başkanı Ghada Waly, geçen senelerde şiddette azalma kaydedilen alanlar olduğunu ancak kadına yönelik şiddette bir azalma gözlemlemediklerini de vurguladı. BM’nin yaptığı araştırmalara dayanan verilere göre, dünya çapında şiddet sonucu hayatını kaybedenlerin geneline bakıldığında yüzde 80’inin erkek olduğu, ilişkide veya aile içinde yaşanan şiddette hayatını kaybedenlerin ise yüzde 60’ının kadın olduğunu vurgulandı.

En tehlikeli yer Afrika

Aile veya partnerin uyguladığı şiddet sonucu ölüm tehlikesinin en yüksek olduğu yerin Afrika ülkeleri olduğu belirtilirken, en düşük riskin Avrupa ve Asya’da olduğu haber verildi. UNODC, istatistiki verilerini 95 ülkeden alınan sayıların analizine dayandırıyor.

Kurum, henüz korona pandemisinin etkisinin tamemen analiz edilemediğini, Batı ülkelerinde geçen yıl öldürülen kadın ve kız çocuklarının sayısında hafif bir artış tepit edildiyse de bundaki değişimin bölgesel olarak farklılık göstermesinin yanı sıra benzer dalgalanmaların önceki senelerde de görüldüğünü belirterek, kesin ve net tespitin henüz yapılamadığına işaret edildi.

Uzmanlar, kadın ve kız çocuklarına yönelik istatistiklere yansıyan şiddetin mutlak rakamlar anlamına gelmeyeceğini, ihbar ve suç duyurusu yapılan ülkelerde diğerlerine göre daha çok şiddet yaşandığı sonucuna varılmayacağını belirtiyor. Nitekim kadınların ve kız çocuklarının ihbar ve suç duyurusu için, bulunduğu ülkede nasıl bir koruma sağlandığına dair hukuki düzenlemelerin, sosyal çevresi ve refah seviyesinin ve başka faktörlerin de belirleyici olabildiği vurgulanıyor.

Avrupa Birliği Eşitlik Komiseri Helena Dalli de, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele günü vesilesiyle yaptığı açıklamada, hem Avrupa Birliği’ne (AB) hem de henüz İstanbul Sözleşmesi’ni onaylamamış olan Birlik üyelerine çağrıda bulundu ve sözleşmenin Avrupa Birliği Komisyonu’nun önceliklerinden olduğunu vurguladı.

İstanbul Sözleşmesi’nin ilk imzacılarından olan Türkiye, 20 Mart 2021’de Resmi Gazete’de yayımlanan Cumhurbaşkanı Kararı ile sözleşmeden çekilmiş, 1 Temmuz’da da söz konusu adım yürürlüğe girmişti.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Afganistan’da 19 Milyon İnsan Açlıkla Karşı Karşıya

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı’na (WFP) göre, bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup.

Yetkililer çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığına dikkat çekiyor. Kandahar’daki Mirwais Hastanesi de çocuklarda yetersiz beslenme vakalarının hızla arttığını bildiren yerlerden.

Dr. Muhamed Sadık, Kandahar’daki Mirwais Hastanesi’nde 38 yıldır çocuk doktoru. Hastane bölgeye hizmet veriyor ve Uluslararası Kızılhaç Komitesi tarafından destekleniyor. Dr. Sadık hastaneye yetersiz beslenme nedeniyle artan sayıda 5 yaşından küçük çocuklar getirildiğini söylüyor.

Dr. Sadık, “Eğer geçen 3 ayla kıyaslayacak olursam, bu ay raporumu hazırlarken rakamların ikiye katlandığını söyleyebilirim. Yani, çocuk hasta kabullerinde yüzde 100 artış var” diyor. Dr. Sadık, Taleban’ın kontrolü ele geçirmesinden sonra çatışmaların azalmasıyla kırsal bölgelerde durumun sakinleştiğini ve daha fazla kişinin tedavi için kente gelebildiğini belirtiyor.

Dr. Sadık, “Şimdi herkes kente gelebiliyor. Önceleri o bölgelerde yetersiz beslenen hastalar vardı ama bize ulaşamıyorlardı. Şimdi herkes bize ulaşabiliyor. Bu nedenle sayı her gün artıyor” ifadelerini kullanıyor.

Dünya Gıda Programı’na göre bu kış yaklaşık 19 milyon Afgan yetersiz beslenme ve açlıkla karşı karşıya ve 3 milyon çocuk en fazla risk altında olan grup. Dr. Sadık yetersiz beslenme vakalarının çoğunluğunun 5 yaşın altındaki çocuklarda görüldüğünü anlatıyor.

Acil gıda ihtiyacı ve 5 yaşından küçük hastaların iki katına çıkmasıyla sağlık ekibi aşırı yoğun. Ve ayrıca aylardır maaş alamıyorlar. Uluslararası yardım taahhütlerine rağmen İnsan Hakları İzleme Örgütü Afganistan’ın insani krizin gerisindeki sorunları çözmesi için daha fazlasını yapması gerektiğini vurguluyor.

(Kaynak: Amerika’nın Sesi)

Paylaşın