Birleşmiş Milletler’den Gazze İçin Kıtlık Uyarısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 164. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı (WFP), Kuzey Gazze’de çok yakında kıtlık yaşanacağını açıkladı.

WFP’den yapılan açıklamada, açlık krizlerinin ölçeğini tahmin etmeye yönelik uluslararası bir süreç olan Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) analizinin son bulgularını yayınladı.

Buna göre, Gazze’de neredeyse herkesin yeterli gıda bulmakta zorlandığı sonucuna varılırken, Gazze’nin kuzeyinde bulunan yaklaşık 210 bin kişinin açlık durumunun en yüksek noktası olan 5. aşamada olduğu kaydedildi.

Yapılan açıklamada İsrail’in saldırılarını Refah kentine doğru genişletmesi halinde, çatışmaların Gazze’nin 2,3 milyonluk toplam nüfusunun yaklaşık yarısını felaket boyutunda açlığa sürükleyebileceği uyarısında bulunuldu.

IPC Aralık ayında Gazze’nin toplam nüfusunun dörtte birinin açlık çektiğini yönünde tahminini açıklamıştı.

Yardım kuruluşları Gazze’ye, özellikle de Gazze’nin kuzeyine insani yardımların ulaştırılması ve dağıtılmasının İsrail’in kısıtlamaları, çatışmalar ve toplum düzeninin bozulması nedeniyle neredeyse imkansız olduğunu belirtiyor.

Öte yandan Gazze’de İsrail saldırılarında can kaybı son 24 saatte 81 artarak 31 bin 726’ya yükseldi. İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 73 bin 792’ye ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze’de 13 binden fazla çocuğun hayatını kaybettiğini açıkladı. UNICEF’in açıklamasında birçok bebeğin dengesiz beslenmeyle karşı karşıya olduğu hatta ağlayacak enerjilerinin bile olmadığı kaydedildi.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell Amerikan CBS televizyonuna yaptığı açıklamada, “Binlercesi de yaralandı ya da nerede olduklarını belirleyemiyoruz. Enkaz altında da olabilirler. Bu kadar fazla çocuk ölümünü dünyada diğer çatışmalarda görmedik” dedi.

Bebeklerin ağlayacak enerjilerinin bile olmadığını vurgulayan UNICEF İcra Direktörü Russell, yardım için kamyonların Gazze’ye girişiyle ilgili olarak çok büyük bürokratik zorluklar olduğunu da kaydetti.

Uluslararası toplumdan İsrail’e, Gazze’deki can kaybı, açlık krizi ve yardımların bölgeye girişinin engellenmesi konusunda tepkiler artıyor. Bir Birleşmiş Milletler uzmanı bu ay başında İsrail’in “açlık kampanyası” çerçevesinde Gazze’nin gıda sistemini yok etmekte olduğunu belirtmiş, İsrail bunu reddetmişti.

Avrupa Birliği Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, İsrail’i Gazze’de kıtlığı kışkırtmakla ve açlığı bir savaş silahı olarak kullandığını söyledi.

Borrell, “Gazze’de artık kıtlığın eşiğinde değiliz, binlerce insanı etkileyen bir kıtlık halindeyiz. Bu kabul edilemez. Açlık bir savaş silahı olarak kullanılıyor. İsrail kıtlığı kışkırtıyor.” dedi.

Borrell geçtiğimiz hafta Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde yaptığı konuşmada açlığın silah olarak kullanılması konusunda “Biz Ukrayna’da yaşananları kınarken, Gazze’de yaşananlar için de aynı kelimeleri kullanmak zorundayız.” sözleriyle tepkisini ortaya koymuştu.

Gazze’deki kıtlığa karşı deniz yoluyla insani yardım gönderilmesi için Kıbrıs üzerinden yardım koridoru açılması girişimleri kapsamında ilk geminin gönderilmesinin ardından ikinci sevkiyatı da yola çıkmak için hazır bekliyor.

İsrail de geçtiğimiz günlerde Dünya Gıda Örgütü’nden gelen malzemeleri taşıyan yardım kamyonlarının Gazze Şeridi’nin kuzey kesiminden giriş yaptığını duyurdu ve İsrailli üst düzey askeri bir yetkili ülkesinin, Gazze Şeridi’ni çeşitli giriş noktalarından insani “yardım seline” tutmak için çalışacağını ifade etti.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de 13 Binden Fazla Çocuk Hayatını Kaybetti

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 164. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu UNICEF, Gazze’de 13 binden fazla çocuğun hayatını kaybettiğini açıkladı.

Haber Merkezi / UNICEF’in açıklamasında birçok bebeğin dengesiz beslenmeyle karşı karşıya olduğu hatta ağlayacak enerjilerinin bile olmadığı kaydedildi.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell Amerikan CBS televizyonuna yaptığı açıklamada, “Binlercesi de yaralandı ya da nerede olduklarını belirleyemiyoruz. Enkaz altında da olabilirler. Bu kadar fazla çocuk ölümünü dünyada diğer çatışmalarda görmedik” dedi.

Bebeklerin ağlayacak enerjilerinin bile olmadığını vurgulayan UNICEF İcra Direktörü Russell, yardım için kamyonların Gazze’ye girişiyle ilgili olarak çok büyük bürokratik zorluklar olduğunu da kaydetti.

Uluslararası toplumdan İsrail’e, Gazze’deki can kaybı, açlık krizi ve yardımların bölgeye girişinin engellenmesi konusunda tepkiler artıyor. Bir Birleşmiş Milletler uzmanı bu ay başında İsrail’in “açlık kampanyası” çerçevesinde Gazze’nin gıda sistemini yok etmekte olduğunu belirtmiş, İsrail bunu reddetmişti.

El Şifa Hastanesi’ne gece yarısı saldırısı: Hamas’tan tepki

Öte yandan İsrail ordusu Gazze’nin en büyük hastanesi olan El Şifa Hastanesi’ne Pazartesi sabaha karşı saldırı düzenledi. Gazze kentinin Rimal Mahallesi’nde bulunan hastaneye İsrail tanklarının girdiği ve içeriden silah sesleri geldiği belirtiliyor.

İsrail ordusu sözcüsüyse hastanede “limitli bir bölgede yüksek hassasiyetle” bir operasyon yürütüldüğünü söyledi. İsrail ordusu “üst düzey Hamaslıların hastanede yeniden toplandığını” ve buradan saldırılar düzenlediklerini iddia etti.

İsrail ordusu hastaneye yeniden saldıracağına dair bir uyarıda bulunmamıştı. İsrailli askeri yetkililer operasyon sırasında hastanenin hizmet vermeye devam edebileceğini, doktor ve hastaların tahliyesine gerek olmadığını belirtti.

Gazze Sağlık Bakanlığı ise baskını “uluslararası insani hukukun açıkça çiğnenmesi” olarak niteledi. İsrail saldırılarında evlerini kaybetmiş yüzlerce Filistinli de hastaneye sığınmış durumda.

Gazze Şeridi’ni kontrol eden Hamas, İsrail ordusunun Şifa Hastanesi’ne tanklarla, insansız hava araçlarıyla (İHA) ve silahlarla basarak içeride ateş açmasını, “İsrail’in sağlık sektörünü ortadan kaldırma ve hastaneleri yok etme yönündeki kasıtlı niyetini doğrulayan” savaş suçu olarak nitelendirdi.

Gazze’deki hükümetin medya ofisinin Telegram hesabından konuya ilişkin yapılan yazılı açıklamada, İsrail ordusunun, sabahın erken saatlerinden itibaren Şifa Hastanesi’ne tanklar, ağır silahlı askerler ve insansız hava araçlarıyla baskın düzenleyerek hastanenin içinde ateş açmaya başladığı, bunun yaralılar, hastalar ve yerinden edilmiş insanlar arasında korku ve paniğe yol açtığı kaydedildi.

Açıklamada, “İsrail ordusunun Şifa Tıp Kompleksi’ni tank, İHA ve silahlarla basarak içeride ateş açması, İsrail’in sağlık sektörünü ortadan kaldırma ve hastaneleri yok etme yönündeki niyetini doğrulayan savaş suçudur.” ifadesine yer verildi.

Bu durumun hastanedeki binlerce insanın hayatını tehdit ettiği dile getirilen açıklamada, bu yapılanlar “halen çeşitli suçlar ve katliamlar işleyen, sağlık sektörünü ortadan kaldırma, hastaneleri yok etme niyetinde olan” İsrail ordusunun kara siciline eklenen bir savaş suçu olarak nitelendirildi.

“İşgal ordusunun Şifa Tıp Kompleksi’ne baskın yapmasını en güçlü ifadelerle kınıyor ve bunu açık bir savaş suçu, uluslararası hukukun ihlali, uluslararası anlaşmaların ihlali ve insanlığa karşı suç olarak değerlendiriyoruz.” ifadesi kullanılan açıklamada, sağlık personeli, yaralılar, hastalar ve yerinden edilenlerin güvenliği ile yaşamlarından tamamen İsrail, ABD yönetimi ve uluslararası toplum sorumlu tutuldu.

İsrail’i dizginlemek ve sağlık sektörüne, tıbbi kurumlara, hastanelere yönelik saldırılarını, soykırım savaşını durdurmak için uluslararası örgütler ile tüm ülkelere derhal ve acilen müdahale etmeleri çağrısında bulunulan açıklamada, ayrıca “sağlık sektörünü yok etme planı çerçevesinde işlediği bu organize ve planlı suçlarını durdurması için” İsrail’e baskı yapmaları istendi.

Refah’a saldırı ‘felaket olur’ uyarısı

Ayrıca İsrail’in Refah’a saldırma planı uluslararası toplumdan yoğun eleştiriler alıyor. Birleşmiş Milletler (BM) ve ABD, Refah’a topyekûn bir saldırının felaket olacağı uyarısında bulundu.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) Başkanı Tedros Adhanom Ghebreyesus da Cuma günü, İsrail’e çağrı yapıp, “insanlık adına” böyle bir saldırıda bulunmamasını istedi. ABD Başkanı Joe Biden da, Refah saldırısını “kırmızı çizgi” diye tanımladı.

Bütün bunlara karşın, Netanyahu’nun başbakanlık ofisi, Refah’a saldırı planlarını onayladı ve ordunun sivillerin tahliyesine hazırlandığını savundu. İsrail Ordusu, yerlerinden olan Filistinlileri Gazze’nin orta kesimlerindeki “insani adacıklara” taşıyacağını belirtti, ancak bu “adacıkların” neye benzeyeceği ve nasıl işleyeceği net değil.

Taraflar arasındaki ateşkes görüşmelerinin ise Katar’da devam etmesi bekleniyor. Bir İsrail heyeti büyük ihtimalle müzakerelere katılacak, ancak ne zaman ayrılacakları net değil.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Gazze’de Açlık Çeken Bebeklerin Oranı İki Katına Çıktı

Birleşmiş Milletler (BM) Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Gazze Şeridi’nde iki yaşın altındaki her üç çocuktan birinin (yüzde 31) akut yetersiz beslenme sorunu yaşadığını ve bu oranın Ocak ayındakinin iki katı olduğunu duyurdu.

UNICEF, savaş ve devam eden tedarik kısıtlamaları nedeniyle açlıktan ölen çocukların oranının çok sert bir şekilde arttığı ve daha önce görülmemiş seviyelere ulaştığı uyarısında bulundu.

UNICEF’in açıklamasında, son haftalarda abluka altındaki Gazze Şeridi’nin kuzeyinde en az 23 çocuğun yetersiz beslenme ve susuzluktan öldüğüne dair haberlere dikkat çekildi. UNICEF ayrıca, Gazze’deki Sağlık Bakanlığı verilerine göre, çatışmaların başladığı günden bu yana yaklaşık 13 bin 450 çocuk ve gencin hayatını kaybettiğini belirtti.

UNICEF Direktörü Catherine Russell gelişmeyi şoke edici olarak nitelendirdi ve yardım malzemeleri sadece birkaç kilometre uzaktayken, çocukların durumunun her geçen gün daha da kötüye gittiğini kaydetti. Russell, “Hayat kurtaran yardım sağlama çabalarımız gereksiz kısıtlamalarla engelleniyor ve bunlar çocukların hayatlarına mal oluyor” dedi.

BM kuruluşları Aralık ayından bu yana Gazze Şeridi’nde kıtlık uyarısında bulunuyor. UNICEF’e göre, çocuklar için akut bir beslenme acil durumunun tanımlanabileceği koşullar Ocak ayından itibaren hakim oldu. Çocukların hayatını kurtarmak için tek şansın acil bir insanî ateşkesin olduğunu söyleyen Russell bölgede daha fazla sınır kapısından geçişlere izin verilmesi çağrısında bulundu.

Öte yandan İsrail, Gazze’de ateşkes ve rehinelerin serbest bırakılması için yeni görüşmeler yapmak üzere Katar’a bir heyet göndereceğini açıklayarak, Hamas’ın uzun zamandır beklenen karşı teklifini reddetmesine rağmen ateşkes umutlarını canlı tuttu.

Müzakereciler, Müslümanlar’ın kutsal ayı Ramazan’a yetişecek bir ateşkes anlaşmasına varamadılar. Ancak ABD ve Arap arabulucular, İsrail’in Refah’a saldırısını engellemek ve kitlesel açlığı önlemek için insani yardımın girmesine izin verecek bir anlaşmaya varmaya hala kararlılar.

Paylaşın

BM’den Ramazan’ın İlk Gününde Gazze’de Ateşkes Çağrısı

Filistin – İsrail savaşının 157. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Ramazan ayına girilmiş olması sebebiyle Gazze’de “silahların susması” gerektiğini söyledi.

Gazze’de İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 67 artarak 31 bin 112’ye yükseldi. Yaralananların sayısı ise 72 bin 760’a çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanların ciddi bir gıda yetersizliği ve açlıktan ölme tehdidi altında yaşadığını vurgulayan uluslararası insani yardım örgütleri, bir süredir acil bir şekilde harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Antonio Guterres, “Bugün, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların barış, uzlaşma ve dayanışma değerlerini kutladığı ve yaydığı bir dönem olan mukaddes Ramazan ayının başlangıcı. Ancak Ramazan başlamış olsa da Gazze’de ölümler, bombalamalar ve kan dökülmeye devam ediyor” dedi.

BM Genel Sekreteri Guterres “Bugün en güçlü çağrım, silahları susturarak Ramazan ruhunu onurlandırmak ve hayat kurtaran yardımların gereken hızda ve ölçekte ulaştırılmasını sağlamak için tüm engelleri ortadan kaldırmaktır” ifadelerini kullandı. Hamas’a yönelik de “Aynı zamanda Ramazan’ın merhamet ruhuyla tüm rehinelerin serbest bırakılması için çağrıda bulunuyorum” dedi.

“Daha fazla önlenebilir ölümden kaçınmak için harekete geçmeliyiz” diyen Guterres “Gazze’deki Filistinliler için hayat kurtaran yardımlar, eğer gelirse, damla damla geliyor. Uluslararası insani hukuk paramparça halde. Ve İsrail’in tehdidinde bulunduğu Refah’a saldırısı Gazze halkını daha da derin bir cehennem çemberinin içine düşürebilir” şeklinde konuştu.

Hamas’ın elindeki rehinelerin ailelerinin de insani ateşkes çağrısı yaptığını hatırlatan Guterres “İsrailli rehine aileleri çektikleri eziyet ve ıstırabı paylaştılar ve sevdiklerinin derhal serbest bırakılması için yalvardılar. Ve İsrail bombardımanlarında öldürülen yakınlarının yürek burkan tanıklıklarını paylaşan ve derhal ateşkes talep eden Filistinli aileler… Bu aile üyelerinden birinin dediği gibi, ‘Buraya taziye için gelmedik. Özür dilemek için de burada değiliz. Acil eylem için buradayız.’ Bunu istemek çok mu fazla? Bu sesleri duymalı ve kulak vermeliyiz” dedi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres konuşmasında Sudan’daki çatışmalara da dikkat çekerek Ramazan ayında Sudan’da da silahların susmasını istedi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Çocuklar Nesneleştiriliyor

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportör Singhateh, “Kötü çalışma koşulları ve çeşitli eğlence platformlarında çocukların cinsel istismarı ve sömürüsünün tasvir edilmesi yalnızca çizgiyi aşma eğiliminde olmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukları nesneleştiriyor ve araçsallaştırıyor” dedi ve ekledi:

“Mağdurlar sessizlikle, soruşturma eksikliğiyle, baskıyla, gözdağıyla ya da tazminat tedbirlerinin mevcut olmamasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu tür çabaların, çocukların katılımının ve sektördeki bireylerin veya işletmelerin davranışlarının uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun olmasının sağlanması gerekiyor. Çocuklara yönelik istismarcı ortamları sömüren ve teşvik edenlere yönelik yasal çerçeveler dahilinde sıfır tolerans politikasının titizlikle uygulanması gerekiyor.’’

Birleşmiş Milletler, yayımladığı son raporunda, eğlence sektöründe çocuklara yönelik sömürü ve istismarların arttığını açıkladı. BM raporunda, eğlence sektöründe çalışan çocukların sömürülmesi ve cinsel istismar riskleri araştırıldı. Çocuk oyuncuların maruz kaldığı sömürü, istismar ve korunmasına yönelik yeni toplumsal gözlem ve adli öneriler getirildi.

VOA Türkçe’den Can Kamiloğlu’nun aktardığına göre; BM Çocuk İstismarı Özel Raportörü Mama Fatima Singhateh tarafından hazırlanan son raporda, eğlence endüstrisinde cinsel istismar ve çocukların sömürülmesinin giderek yaygınlaştığı ancak bunun aksine işlenen suçlarla mücadele için yeterince adli kavuşturmanın farklı gerekçelerle yapılmadığı vurgulandı. BM Özel Rapörtörü, ‘’Çocuklara yönelik istismarcı ortamları sömüren ve teşvik edenlere yönelik yasal çerçeveler dahilinde sıfır tolerans politikasının titizlikle uygulanması gerekiyor’’ dedi.

Eğlence sektöründe, sanatçı ya da şovmen olarak çalıştırılan çocukların büyük bir çoğunluğunun zorunlu bırakılarak sömürü ve istismarlara sessiz kalmalarının sağlandığı belirtildi. Dijital ortamın artık çocuklar için adeta bir tuzağa dönüştüğü, çocukların internette porno endüstrisinin ağına düşüp sömürüldüğü, bazen de çocukların kendi yaşadıkları ülkenin sınırları dışına fiziksel olarak kaçırılmasına kadar vardığı kaydedildi.

Raporda, eğlence sektöründeki mevcut önleme, koruma tedbirlerinin, hesap verebilirlik sistemlerinin ve adalete erişim yeterince sağlanamadığı, bu sektördeki önemli sayıda istismar vakasının misilleme korkusu, kariyer fırsatlarının kaybı nedeniyle rapor edilmediği, savunmasız çocukların sömürüldüğü bir ortamın yaratıldığı kaydedildi.

Raporda, dünya çapında milyonlarca insan çatışma ve şiddetten ya da giderek yerinden edilmeye ve göçe yol açan diğer durumlardan kaçarken pek çok çocuğun, ailelerinden ayrıldığı, hayatta kalabilmek için eğlence sektöründe çalışmak zorunda kaldığı kaydedildi. Raporda, çocukların sahte teklifler, yanıltıcı vaatler, umut ve hayallerinin sömürülmesi yoluyla insan tüccarlarının eline düştüğü kaydedildi.

Raporda, elde edilen bulgu ve yapılan araştırmalara göre, tacirlerin genellikle çocuklarla bağlantı kurmak için sosyal medya platformlarını, karşılıklı mesajlaşma ve görüntülü konuşma gibi internet hizmetlerinden yararlanıp bu hizmetlerde yer alan bilgileri, kötüye kullandıklarının saptandığı kaydedildi. Raporda, çocukların cinsel istismarı materyalleri, yalnızca karanlık internet ağlarında değil aynı zamanda yasal medyada da yer aldığı, bazı web siteleri ve sosyal medya platformlarının içeriklerinin cinsel suçların normalleştirilmesine yardımcı olduğu kaydedildi.

Raporda, eğlence sektörünün çocuklara karşı orantısız güç kullandığı, bu sektörde çalışan çocukların yaş ve çalışma koşullarına ilişkin sınırlı kurallar ve sözleşmeye dayalı uygulamalardan orantısız bir şekilde etkilendiği kaydedildi.
Eğlence sektörünün, çocukların ve vasilerinin güvenini sağladıktan sonra çocuk mağdurları vasi desteğinden ayırdıkları ve kendilerine bağımlı kıldıkları belirtildi.

Eğlence sektöründe çalışan çocuk mağdurların bazen bu güçlü şirket ve kişiler tarafından tehdit edildikleri sıklıkla sessizliklerini korumaya zorlandıkları kaydedildi. Çocuk mağdurların çoğunluğunun, ekonomik gerekçeler, kariyerleri veya kişisel güvenlikleri için daha çok eğlence sektöründeki iş verenlerinin sözlerini dinledikleri belirtildi.

Raporda, eğlence endüstrisindeki çocuk sanatçıların cinselliğinin öne çıkartıldığı ve bu nedenle şiddet içeren, saldırgan ortamlara maruz kaldıkları belirtildi. Raporda, tecavüz, cinsel saldırı ve ilgili suçlamalardan 2020 yılında 23 yıl hapis cezasına çarptırılan Harvey Weinstein, eğlence sektöründeki istismarları nedeniyle kötü bir örnek olarak gösterildi.

‘’Çocuklar nesneleştiriliyor ‘’

BM Özel Raportörü Singhateh, çocukların film, televizyon, müzik, tiyatro, modellik, sirkler, korolar, konserler, gece kulüpleri, barlar, spor, turizm, şovlar turizm ve konaklama alanlarında, sömürü ve istismar riskleriyle karşı karşıya kaldığını kaydetti.

Singhateh, ‘’Me Too‘’ gibi hareketlerin özellikle Hollywood’da ayrıca diğer eğlence merkezi sayılan büyük kentlerde, cinsel istismar ve sömürüye ilişkin farkındalığı artırdığını, cesur kurbanların, hayatta kalanların ifadelerinin çocuklar ve gençlerin acil olarak daha iyi korumaya ihtiyaç duyulduğuna işaret ettiğini vurguladı.

İnsan Hakları Konseyi tarafından atanan Özel Raportör Singhateh, çocukların çeşitli medya ve eğlence endüstrisi alanlarındaki cinsel istismarı ve sömürüsüyle mücadele etmek için hem toplu olarak hem de bireyler tarafından acilen harekete geçilmesi gerektiğini belirtti.

Eğlence sektöründe çalışan çocukların sağlığını, güvenliğini, mahremiyetini ve refahını sağlamanın birçok yolu olduğunu belirten Özel Raportör Singhateh, “Kötü çalışma koşulları ve çeşitli eğlence platformlarında çocukların cinsel istismarı ve sömürüsünün tasvir edilmesi yalnızca çizgiyi aşma eğiliminde olmakla kalmıyor, aynı zamanda çocukları nesneleştiriyor ve araçsallaştırıyor.

Mağdurlar sessizlikle, soruşturma eksikliğiyle, baskıyla, gözdağıyla ya da tazminat tedbirlerinin mevcut olmamasıyla karşı karşıya kalıyor. Bu tür çabaların, çocukların katılımının ve sektördeki bireylerin veya işletmelerin davranışlarının uluslararası insan hakları hukuku ve standartlarına uygun olmasının sağlanması gerekiyor. Çocuklara yönelik istismarcı ortamları sömüren ve teşvik edenlere yönelik yasal çerçeveler dahilinde sıfır tolerans politikasının titizlikle uygulanması gerekiyor’’ dedi.

Paylaşın

Gıda Fiyatları Dünyada Yüzde 10.5 Düşerken, Türkiye’de Yüzde 71.03 Arttı

Küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

Cumhuriyet’te yer alan habere göre; Türkiye’de gıda fiyatlarında artış sürerken, dünyada gerilemeye devam ediyor.

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından derlenen, tahıllar, yağlı tohumlar, süt ürünleri, et ve şeker fiyatlarındaki aylık değişimleri izleyen dünya gıda fiyatları endeksi ocak ayında 118,2 seviyesinden şubat ayında 117,3’e düştü.

Buna göre küresel gıda fiyatları şubatta bir önceki aya göre yüzde 0,7, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 10,5 azaldı. Gıda fiyatları endeksi böylece Şubat 2021’den bu yana en düşük seviyede gerçekleşti.

Türkiye’de ise şubatta gıda fiyat endeksi (Alkolsüz içecekler hariç) aylık bazda yüzde 8,44 yükselirken, yıllık bazda ise yüzde 71,03 arttı.

FAO verilerine göre alt endekslerdeki değişimler ise şöyle oldu: Tahıl fiyatları endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 5,0 azaldı. Tahıl fiyatları yıllık bazda ise yüzde 22,4 geriledi.

Bitkisel yağ fiyatı endeksi, şubatta bir önceki aya göre yüzde 1,3, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 11 azaldı. Süt ürünleri fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,1 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 13,4 azaldı.

Et fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 1,8 artmış, bir yıl öncesine göre ise yüzde 0,8 azaldı. Şeker fiyatı endeksi, şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 3,2 artarken geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 12,5 artış gösterdi.

Paylaşın

Uluslararası Göç Örgütü: 2023 Göçmenler İçin En Ölümcül Yıl Oldu

Dünya genelinde her yıl yüz binlerce insan daha iyi bir yaşam umuduyla göç yollarına düşerken, 2023 yılında en az 8 bin 565 kişi göç yollarında hayatını kaybetti.

Göç yolunda hayatını kaybedenlerin sayısı 2014 yılında 5 bin 548, 2015’te 6 bin 750, 2016’da 8 bin 84, 2017’de 6 bin 290, 2018’de 5 bin 8, 2019’da 5 bin 318, 2020’de 4 bin 302, 2021’de 6 bin 201 ve 2022’de 7 bin 141’di.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Uluslararası Göç Örgütü Genel Müdür Yardımcısı Ugochi Daniels konuyla ilgili yaptığı açıklamada, “Kayıp Göçmenler Projesi’nin onuncu yılını idrak ederken öncelikle kaybedilen tüm bu hayatları anıyoruz. Bunların her biri aileler ve topluluklar içinde yıllarca yankılanan korkunç bir insanlık trajedisidir” ifadelerini kullandı.

Daniels “Kayıp Göçmenler Projesi tarafından toplanan bu dehşet verici rakamlar herkes için güvenli göçü sağlayabilmek üzere daha büyük eylemlerde bulunmamız gerektiğini hatırlatıyor, ki bundan 10 yıl sonra, insanlar daha iyi bir yaşam arayışıyla hayatlarını riske atmak zorunda kalmasınlar” diye konuştu.

Birleşmiş Milletler’e bağlı örgütün Kayıp Göçmenler Projesi kapsamında toplanan verilere göre 2023, göç yolunda can kayıplarında son on yılın en vahim yılı oldu. Can kaybında 2022’ye göre yüzde 20 oranında artış kaydedildi.

Proje kapsamında tutulan kayıtlara göre göç yolunda hayatını kaybedenlerin sayısı 2014 yılında 5 bin 548, 2015’te 6 bin 750, 2016’da 8 bin 84, 2017’de 6 bin 290, 2018’de 5 bin 8, 2019’da 5 bin 318, 2020’de 4 bin 302, 2021’de 6 bin 201 ve 2022’de 7 bin 141 oldu.

Dünya genelinde her yıl yüz binlerce insan daha iyi bir yaşam umuduyla göç yollarına düşüyor. Güvenli olmayan bu rotalarda ölümlerin yarısı suda boğulma, yüzde 9’u trafik kazası yüzde 7’si ise şiddet sonucu meydana geliyor.

Akdeniz göçmenler için Avrupa’ya giden en tehlikeli göç rotası olmayı sürdürüyor. Geçen yıl 3 bin 129 ölüm ve kayıp Akdeniz’de kaydedilirken Afrika’da can kayıpları bin 866 Asya’da ise 2 bin 138 olarak not edildi. Afrika’daki ölümlerin büyük çoğunluğu Sahara Çölü ile Kanarya Adalarındaki deniz rotasında meydana geldi. Asya’da yüzlerce Afgan ve Rohingyanın ülkelerinden kaçarken hayatını kaybettiği bildirildi.

Paylaşın

BM’den Gazze’de ‘Kıtlık’ Uyarısı

Birleşmiş Milletler (BM) Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) Genel Müdür Yardımcısı Maurizio Martina, “Bugün Gazze halkı, çatışma nedeniyle korkunç boyutta gıda güvensizliği ve yüksek kıtlık riskiyle karşı karşıya” uyarısında bulundu.

Bunun temel nedenlerini yoğun çatışmalarda artış, gıdaya, temel hizmetlere ve hayat kurtarıcı yardımlara erişimde azalma ve insanların temel hizmetlerden yoksun bir şekilde yetersiz tesislere izole edilmesi olarak sıralayan Martina, Entegre Gıda Güvenliği Aşama Sınıflandırması (IPC) ölçeğine göre Gazze’de 378 bin kişinin “felaket” olarak adlandırılan 5. seviyede yer aldığına dikkati çekti.

Bianet’in aktardığına göre; Martina, bunun 5 evden birine tekabül ettiğini belirterek, Gazze’de sivil altyapı, gıda üretim ve dağıtım tesisleri ile sulama tesislerinin bir kısmının yok edildiğini, diğerlerinin ise çok ağır hasar aldığını ya da erişim bulunmadığını dile getirdi.

İsrail’in 9 Ekim’den bu yana uyguladığı kuşatmanın gıda ürünleri, elektrik ve yakıtı ya tamamen kestiğini ya da kısıtladığını kaydeden Martina, aynı zamanda su kısıtlamasının da sürdüğünü bildirdi.

Martina, 7 Ekim öncesine göre Gazze’deki su tedarikinin yüzde 7 düzeyine gerilediğini vurgulayarak, “Gazze’deki yeraltı suyunun yüzde 97’si insan tüketimine uygun değil” diye konuştu. Çatışma öncesinde Gazze’nin gıda üretiminde kendine yettiğini ifade eden Martina, mevcut durumun bunu çok ciddi düzeyde yok ettiğini söyledi.

Gazze’nin kuzeyinde tarım üretiminin en iyi ihtimalle mayısta çökeceğini öngördüklerini aktaran Martina, “15 Şubat itibarıyla Gazze’deki mahsul alanlarının yüzde 54.8’i hasar görmüş durumda” dedi. Martina, çatışmaların durması ve insani yardımın ulaşımının sağlanmasının kıtlığı engellemek için gerekli adımlar olduğunun altını çizdi.

Dünya Gıda Programı (WFP) İcra Direktörü Yardımcısı Carl Skau, “Bugün Gazze’de neredeyse 2,2 milyonluk nüfusun tümü gıda yardımına muhtaç” dedi. Skau, ateşkes anlaşması olması halinde WFP’nin operasyonlarını genişletmeye hazır olduğunu belirterek, “Kıtlık riski, Gazze’ye temel gıda ürünlerinin yeterli düzeyde sağlanamamasıyla artıyor” şeklinde konuştu.

WFP’nin 18-19 Şubat’ta yardım konvoylarının saldırıya uğradığını ve bunun ardından Gazze’nin kuzeyine yönelik operasyonlarını koşullar elverene kadar askıya almayı kararlaştırdığını belirten Skau, “Gazze’nin kuzeyine giden çalışanlarımız, koşulların felaket olduğunu bildirdi. Gıda ve temiz su çok sınırlı, gıdasızlık artıyor ve hastalık yaygın” değerlendirmesinde bulundu.

Skau, Gazze’nin kuzeyine gıda ve diğer insani yardım malzemelerinin yeterli düzeyde ulaştırılması için acilen adım atılması gerektiğini kaydetti.

Bunun için ise insani yardım çalışanları için güvenli çalışma ortamı sağlanmasının şart olduğuna işaret eden Skau, aynı zamanda İsrailli yetkililerle yürütülen uyarı sisteminin uygulanması ve iletişim ağının istikrarlı olması gerektiğini söyledi. Skau, kıtlığı engellemek için çok daha fazla gıda tedarikine ihtiyaç olduğunun altını çizerek, sağlık dahil temel hizmetlerin tekrar inşa edilmesi gerektiğini bildirdi.

Bunları sadece BM Mültecilere Yardım Ajansı’nın (UNRWA) yapabileceğine işaret eden Skau, BM Güvenlik Konseyi’nin 2018’de kabul ettiği 2417 sayılı kararın çatışma ve gıda güvensizliği arasındaki kısır döngüyü kırmayı amaçladığını hatırlattı. Skau, “Konsey’e bugün bu kararı uygulama çağrısında bulunuyoruz” dedi.

BM İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) Cenevre Temsilcisi ve Koordinasyon Birimi Direktörü Ramesh Rajasingham ise “Gazze’de bugün nüfusun dörtte biri kıtlığın eşiğinde” dedi. Rajasingham, Gazze’nin kuzeyinde iki yaş altı çocuklardan 6’sından birinin şiddetli gıdasızlıkla mücadele ettiğini belirtti.

Gazze’de çocuklar, kadınlar ve emziren anneler arasında gıdasızlığın hızla arttığına işaret eden Rajasingham, barınaklardaki aşırı kalabalık, soğuk hava, yetersiz beslenmenin salgın hastalıklar için elverişli bir ortam oluşturduğunu söyledi. Rajasingham, insani yardım çalışanlarının Gazze’ye erişim konusunda çok büyük engellerle karşılaştığını aktardı.

Gazze’de can kaybı 30 bine dayandı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 144. günü geride kalırken, Gazze Şeridi’ndeki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarına ilişkin yazılı açıklama yaptı. Son saldırılarda 76 kişinin yaşamını yitirdiği ve bölgedeki can kaybının 29 bin 954’e çıktığını bildiren Bakanlık, İsrail güçlerinin 110 Filistinliyi daha yaraladığı ve toplam yaralı sayısının 70 bin 325’e ulaştığı kaydedildi.

Sağlık Bakanlığının açıklamasında halen enkaz altında ve yol kenarlarında ölülerin bulunduğu ancak İsrail güçlerinin engellemesi nedeniyle sağlık ekipleri ile sivil savunma görevlilerinin cenazelere ulaşamadığı vurgulandı.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler, Gazze Şeridi’nin Kuzeyine Yardımları Durdurdu

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 137. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Dünya Gıda Programı (WFP), Gazze Şeridi’nin kuzey bölgelerine gıda yardımlarının durdurulduğunu duyurdu.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; WFP’den konuyla ilgili yapılan açıklamada, yaşanan savaş nedeniyle büyük oranda tahrip olan Filistin bölgelerine, şartlar yeniden güvenli bir dağıtım imkanı sağlayana dek gıda yardımı yapılamayacağı bildirildi.

Açıklamada, “Gazze Şeridi’nin kuzeyine sevkiyatları durdurma kararı kolay alınmadı, zira biliyoruz ki o bölgelerde durum daha da kötüye gidecek ve çok sayıda insan açlıktan ölme tehlikesi ile karşı karşıya” ifadeleri kullanıldı. WFP, söz konusu kararın alınmasında, son olarak Gazze Şeridi’nin iç kısımlarına giden bir yardım konvoyuna ateş açılması ve yağma edilmeye çalışılmasının da etkili olduğunu vurguladı.

Gazze Şeridi’nin kuzey kısımlarına yönelik, Dünya Gıda Programı yardımlarına üç haftalık aranın ardından geçen Pazar günü yeniden başlanmıştı. Ancak WFP, “tam bir kaos ve şiddetin hakim olduğu bölgede sivil düzenin tamamen çökmüş olduğunu” duyurdu.

Merkezi İtalya’nın başkenti Roma’da olan WFP, Pazar günü yeniden başlayan yardımları ilk etapta bir hafta boyunca sürdürmeyi ve her gün gıda dolu bir kamyonu Gazze Şeridi’ne göndermeyi planlamıştı. Pazar günü yola çıkan konvoyun, kamyonlara tırmanmaya çalışan insanlara karşı kendini korumak zorunda kaldığı ve hatta Gazze kentine ulaşıldığında kamyonlara ateş açıldığı aktarılıyor.

Pazartesi günü ise yola koyulan ikinci konvoyu oluşturan kamyonlardan bazılarının yağmalandığı ve bir kamyon şoförünün darp edildiği, yağmadan kurtulan un çuvallarının ise Gazze kentinde “çok yüksek gerilim ve patlamaya hazır öfke ortamının ortasında dağıtıldığı” duyuruldu.

BM örgütleri, savaşın başlangıcından bu yana geçen 20 haftanın ardından Gazze Şeridi’nde gıda ve içme suyunun çok azaldığını ve bölgede görev yapan BM çalışanlarının, “Eşi benzeri görülmemiş bir çaresizlikle” karşı karşıya olduğunu ifade ediyor.

Gazze’de ölenlerin sayısı 29 bini aştı

Öte yandan Gazze Şeridi’nde İsrail Saldırılarında can kaybı 29 bin 92’ye yükseldi. Yaralıların sayısı ise 69 bin 28’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

ABD’den Gazze hamlesi

Ayrıca ABD’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), teşkilatın “Gazze’de mümkün olan en kısa sürede geçici bir ateşkese destek verdiğini” vurgulayan yeni bir karar taslağı sunduğu bildirildi.

Washington, İsrail-Hamas savaşıyla ilgili herhangi bir BM eyleminde ateşkes kelimesinin kullanılmasına karşı çıkıyordu ancak ABD’nin taslak metni, Başkan Joe Biden’ın geçen hafta İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmelerde kullandığını söylediği dili yansıtıyor.

Reuters tarafından Pazartesi günü görülen taslak metinde “mevcut koşullar altında Refah’a yönelik büyük bir kara harekatının sivillere daha fazla zarar vereceği ve potansiyel olarak komşu ülkeler de dahil olmak üzere daha fazla yer değiştirmelerine neden olacağı” tespiti yer alıyor.

İsrail’in 1 milyondan fazla Filistinli’nin sığındığı Gazze’nin güneyindeki Refah’a saldırmayı planlaması, böyle bir hamlenin Gazze’deki insani krizi daha da kötüleştireceği yönünde uluslararası endişelerin artmasına yol açtı.

Metinde, böyle bir adımın “bölgesel barış ve güvenlik üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu nedenle mevcut koşullar altında böyle büyük bir kara harekatının devam etmemesi gerektiğinin altını çizdiği” belirtildi. Karar taslağının ne zaman oylamaya sunulacağı ya da sunulup sunulmayacağı henüz belli değil.

Cezayir’in Salı günü 15 üyeli konseyden İsrail-Hamas savaşında derhal insani ateşkes talep eden karar tasarısının oylanmasını talep etmesinin ardından ABD bu metni gündeme getirdi. ABD, Cezayir’in hazırladığı ve ateşkes çağrısı içeren karar tasarısını BM’de veto edeceğini açıklamıştı.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Cezayir’in BM Güvenlik Konseyi üyelerinin görüşüne sunduğu, ancak oylamaya sunulmayan karar taslağının asıl amaca hizmet etmeyeceğini düşündüklerini ifade etmişti.

Thomas-Greenfield, “Amaca hizmet etmenin tam tersine, Cezayir’in hazırladığı bu karar taslağı, yürütülen hassas müzakereleri de tehlikeye atabilir. Rehinelerin serbest bırakılmasını, Filistinli sivillerin ve yardım çalışanlarının ihtiyaç duyduğu uzun bir duraklamayı güvence altına almaya yönelik devam eden diplomatik çabaları da raydan çıkarabilir. Güvenlik Konseyi’nin yapması gereken, daha önceden benimsediğimiz iki insani kararın arkasında durmaktır” demişti.

Washington geleneksel olarak müttefiki İsrail’i BM eylemlerinden koruyor ve 7 Ekim’den bu yana konsey kararlarını iki kez veto etti. Ancak iki kez de çekimser kalarak konseyin Gazze’ye insani yardımı arttırmayı amaçlayan ve çatışmalara acil ve uzun süreli insani ara verilmesi çağrısında bulunan kararları kabul etmesine izin verdi.

ABD, Mısır, İsrail ve Katar savaşa ara verilmesi ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için müzakerelerde bulunmaya çalışıyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Gazze’de Çocuk Ölümü Uyarısı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 137. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler’in çocuk, gıda ve sağlık kuruluşlarının ortak değerlendirmesinde, bir kez daha Gazze’deki endişe verici duruma dikkat çekildi.

Gazze Şeridi’nde İsrail Saldırılarında can kaybı 29 bin 92’ye yükseldi. Yaralıların sayısı ise 69 bin 28’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF), Dünya Gıda Programı (WFP) ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), giderek artan devamsızlık sorunu ve sakatlık nedeniyle Gazze’deki çocuk ölümlerinde büyük bir artışın yaşanabileceği uyarısında yer aldı.

Gazze’de temiz su ve gıdanın “son derece azaldığını” bildiren BM ülkelerinin neredeyse tüm küçük çocukların hastalıklarının kaptığını belirtti.

Gazze Şeridi’nde yaşayan altı kişinin yüzde 90’ının en az bir hastalığın seyrinin bildirildiği ortak raporda, ishal vakalarının da 2022’ye kıyasla 23 kat arttığı ifade edildi.

BM ülkelerinde, Gazze’nin büyümekte olan iki yaşın altında bebeklerin yüzde 15’inden fazlasının şiddetli yetersiz beslenme sorunu yaşadığı, bu yaş grubundaki bebeklerin yüzde üçününse aşırı zayıflık nedeniyle hayatlarının tehlikede olduğu değerlendirmesinde bulundu. Gazze’nin günümüzde iki yaşında bebeklerdeki şiddetli yetersiz beslenme oranlarında 5 olduğu belirtildi. Bu oranın söz konusu bölgedeki savaştan önce sadece yüzde 0,8 olduğuna dikkat çekildi.

Raporda, söz konusu verilerin Ocak ayına ilişkin olduğu için muhtemelen şu an çok daha “vahim” bir tabloyla karşı karşıya geldiği da belirtildi.

UNICEF İcra Direktörü Yardımcısı Ted Chaiban, “Çocuk ölümlerinin hâlihazırda dayanılmaz bir şekilde olduğu Gazze Şeridi, önlenebilir çocuk ölümlerinde bir patlamaya tanıklık etme sürecinde” açıklamasında bulundu.

“Açlık ve hastalıklar, mali tabloların bir listesidir” diyen DSÖ Küresel Acil Durum Direktörü Mike Ryan ise “Aç, zayıf düşmüş ve ciddi şekilde travma geçirmiş çocuklar, hastalanmaya daha yatkındır. Ve hasta olan çocuklar, bilhassa da ishallerse, besinleri iyi bir şekilde absorbe edemezler” tasarruf kullanıldı. Ryan “Bu, tehlikeli ve trajik. fazlasıyla gözlerimizin önünde gerçekleşiyor” dedi.

ABD’den Gazze hamlesi

Öte yandan ABD’nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’ne (BMGK), teşkilatın “Gazze’de mümkün olan en kısa sürede geçici bir ateşkese destek verdiğini” vurgulayan yeni bir karar taslağı sunduğu bildirildi.

Washington, İsrail-Hamas savaşıyla ilgili herhangi bir BM eyleminde ateşkes kelimesinin kullanılmasına karşı çıkıyordu ancak ABD’nin taslak metni, Başkan Joe Biden’ın geçen hafta İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu ile yaptığı görüşmelerde kullandığını söylediği dili yansıtıyor.

Reuters tarafından Pazartesi günü görülen taslak metinde “mevcut koşullar altında Refah’a yönelik büyük bir kara harekatının sivillere daha fazla zarar vereceği ve potansiyel olarak komşu ülkeler de dahil olmak üzere daha fazla yer değiştirmelerine neden olacağı” tespiti yer alıyor.

İsrail’in 1 milyondan fazla Filistinli’nin sığındığı Gazze’nin güneyindeki Refah’a saldırmayı planlaması, böyle bir hamlenin Gazze’deki insani krizi daha da kötüleştireceği yönünde uluslararası endişelerin artmasına yol açtı.

Metinde, böyle bir adımın “bölgesel barış ve güvenlik üzerinde ciddi etkileri olacağı ve bu nedenle mevcut koşullar altında böyle büyük bir kara harekatının devam etmemesi gerektiğinin altını çizdiği” belirtildi. Karar taslağının ne zaman oylamaya sunulacağı ya da sunulup sunulmayacağı henüz belli değil.

Cezayir’in Salı günü 15 üyeli konseyden İsrail-Hamas savaşında derhal insani ateşkes talep eden karar tasarısının oylanmasını talep etmesinin ardından ABD bu metni gündeme getirdi. ABD, Cezayir’in hazırladığı ve ateşkes çağrısı içeren karar tasarısını BM’de veto edeceğini açıklamıştı.

ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, Cezayir’in BM Güvenlik Konseyi üyelerinin görüşüne sunduğu, ancak oylamaya sunulmayan karar taslağının asıl amaca hizmet etmeyeceğini düşündüklerini ifade etmişti.

Thomas-Greenfield, “Amaca hizmet etmenin tam tersine, Cezayir’in hazırladığı bu karar taslağı, yürütülen hassas müzakereleri de tehlikeye atabilir. Rehinelerin serbest bırakılmasını, Filistinli sivillerin ve yardım çalışanlarının ihtiyaç duyduğu uzun bir duraklamayı güvence altına almaya yönelik devam eden diplomatik çabaları da raydan çıkarabilir. Güvenlik Konseyi’nin yapması gereken, daha önceden benimsediğimiz iki insani kararın arkasında durmaktır” demişti.

Washington geleneksel olarak müttefiki İsrail’i BM eylemlerinden koruyor ve 7 Ekim’den bu yana konsey kararlarını iki kez veto etti. Ancak iki kez de çekimser kalarak konseyin Gazze’ye insani yardımı arttırmayı amaçlayan ve çatışmalara acil ve uzun süreli insani ara verilmesi çağrısında bulunan kararları kabul etmesine izin verdi.

ABD, Mısır, İsrail ve Katar savaşa ara verilmesi ve Hamas’ın elindeki rehinelerin serbest bırakılması için müzakerelerde bulunmaya çalışıyor.

Paylaşın