Birleşmiş Milletler Filistin Raportörü: Gazze’de Yaşananlar Soykırım

Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, “Gazze’de yaşananların bir savaş değil, tereddüt etmeden bir soykırım olduğunu söyleyebilirim” dedi ve ekledi:

“Batılı ülkelerde, soykırım kelimesinin kullanımı konusunda büyük bir rahatsızlık var. Bunun da sebebi, soykırım kelimesinin Holokost’u çağrıştırması. ‘Holokost’a uğramış İsrail (Yahudiler) nasıl olur da soykırım yapar, böyle bir şey düşünülemez’ diye. Fakat (İsrail) şu an tam da bunu yapmakta.”

Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, Tunus’ta düzenlenen Mağrib Maşrik Forumu’nda Gazze’deki duruma dair konuştu. İsrail’in Gazze Şeridi’ne karşı sürdürdüğü saldırıları, “insani ve demokratik değerlere yönelik açık bir meydan okuma” olarak değerlendiren Albanese, “Şu an Gazze’de olup bitenleri nasıl görmezden gelebiliriz? Bu bir trajedi” dedi.

Albanese, Gazze’de yaşanan insan hakları ihlallerine dikkati çekerek, İsrail’in, Gazze’de yaklaşık 15 bini çocuk olmak üzere 35 bin insanı öldürdüğünü ve bu saldırılarıyla aynı zamanda işgal altındaki Doğu Kudüs ve Batı Şeria’daki tüm Filistinlilerden intikam almayı hedeflediğini kaydetti.

İsrail’in saldırılarının durdurulması için uluslararası topluma harekete geçme çağrısı yapan Albanese, şunları söyledi: “Gazze’de yaşananların bir savaş değil, tereddüt etmeden bir soykırım olduğunu söyleyebilirim. Batılı ülkelerde, soykırım kelimesinin kullanımı konusunda büyük bir rahatsızlık var. Bunun da sebebi, soykırım kelimesinin Holokost’u çağrıştırması. ‘Holokost’a uğramış İsrail (Yahudiler) nasıl olur da soykırım yapar, böyle bir şey düşünülemez’ diye. Fakat (İsrail) şu an tam da bunu yapmakta.”

Albanese konuşmasında ayrıca İsrail’in Gazze’deki saldırılarına karşı gerçekleştirilen protestolara da değinerek, “Dünya çapında bu zulmü durdurmak için harekete geçen ve kampüslerde eylem yaparak sistemleri sarsan öğrenci hareketlerine destek olmalıyız” diye konuştu.

“Ateşkes yalnızca başlangıç olacak”

Çatışmalardaki bilanço ağırlaşırken Birleşmiş Milletler’den (BM) kalıcı ateşkes çağrıları gelmeye devam ediyor. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, derhal insani ateşkes, tüm rehinelerin koşulsuz salıverilmesi ve abluka altındaki Gazze Şeridi’ne insani yardımların derhal arttırılması çağrısında bulundu.

Kuveyt’te düzenlenen bir donörler konferansına katılan Guterres, ateşkesin sağlanmasının ise “yalnızca başlangıç olacağını” dile getirerek, “Bu savaşın yol açtığı yıkım ve tramvadan kurtulmak uzun bir yol olacak” dedi.

BM Yakın Doğu’daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı, İsrail’in, uluslararası tüm uyarılara rağmen başlattığı Refah kentine yönelik kara saldırısının ardından 150 bin Filistinlinin kentten göç ettiğinin tahmin edildiğini açıkladı.

Mısır, Katar ve ABD aracılığında ateşkese yönelik müzakereler sürerken, ABD Başkanı Joe Biden Cumartesi günü yaptığı açıklamada Hamas’ın Gazze’de tuttuğu rehineleri serbest bırakması halinde ateşkesin “hemen yarın” sağlanabileceğini ifade etmişti.

Gazze’de can kaybı 35 bini aştı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 63 artarak 35 bin 034’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 114 artarak 78 bin 755’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Hamas, halen ellerinde rehin olarak tuttukları kişilerden birinin daha hayatını kaybettiğini açıkladı. Hamas tarafından yayınlanan video mesajda örgütün elinde rehin olarak tutulan Nadav Popplewel isimli kişinin öldüğü belirtildi. Popplewell’in İsrail’in güneyindeki Kibbutz Nirim bölgesinde rehin alındığı bu kişinin İsrail’in Gazze’ye düzenlediği hava saldırısı nedeniyle öldüğü açıklandı.

İsrail ordusu Hamas tarafından yayınlanan videoyla ilgili henüz bir değerlendirme ya da açıklama yapmadı. Ancak ordu daha önce yaptığı açıklamalarda söz konusu video mesajların Hamas tarafından yürütülen psikolojik savaşın bir parçası olduğu belirtilmiş ve rehinelerin İsrail’in hava saldırılarıyla öldüğü reddedilmişti.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler, Filistin’in Tam Üyeliğini Kabul Etti

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulu, bugün Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) geçen ay veto ettiği Filistin’in kuruluşa tam üyeliğini kabul etti.

Haber Merkezi / Birleşmiş Milletler Genel Kurulu, Filistin’in Birleşmiş Milletler (BM) üyeliğinin yeniden değerlendirilmesi ve Filistin’e daha geniş yetki ve ayrıcalıklar tanıyan tasarıyı kabul etti. 193 üyeden oluşan Genel Kurul’daki oylamada 143 ülke lehte oy kullandı. 9 ülke ret ve 25 ülke de çekimser oy verdi.

Üyeliğe sadece BM Güvenlik Konseyi (BMGK) karar verebiliyor. ABD’nin üyelik oylamasını konseyde veto etmesi bekleniyor. Ancak oylama Filistinlilere yönelik bir destek niteliğinde.

Bu oylamayla birlikte 2012’den bu yana BM’de üye olmayan gözlemci devlet statüsüne sahip Filistin’e önemli ek haklar da tanındı. Filistin ilk kez tartışmalara tam olarak katılabilecek, gündem maddeleri önerebilecek ve temsilcilerini komitelere seçtirebilecek. Ancak yine de oy hakkı olmayacak.

Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas, oylamadan sonra yaptığı açıklamada, BM’ye tam üye olabilmek için çaba sarf etmeye devam edeceklerini dile getirdi. Filistinliler onlarca yıldır İsrail’in 1967’deki savaştan sonra işgal ettiği Batı Şeria, Doğu Kudüs ve Gazze Şeridi’ni içine alan bir devlet kurmak istiyor.

İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, oylamanın ardından yaptığı açıklamada, sonucun “Hamas için bir ödül” olduğunu dile getirdi. Bakan Katz, açıklamasının devamında, “BM Genel Kurulu’nda bugün alınan bu saçma karar, BM’nin yapısal önyargılarının ve örgütün Guterres önderliğinde neden önemsiz bir kuruma dönüştüğünün altını çiziyor” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, 21 Mayıs’ta İspanya, İrlanda ve Slovenya’nın aralarında bulunduğu bazı üye ülkelerin Filistin devletini tanımaya hazırlandığını duyurdu.

İspanyol radyosu RNE’nin sorularını yanıtlayan Borell, 21 Mayıs’ta bu ülkelerin Filistin’i tanıyıp tanımayacağına ilişkin soruya “evet” şeklinde yanıt verdi. Borell, “Bu, siyasi nitelikte sembolik bir eylem. Bir devletten ziyade o devletin var olma iradesini tanıyor” ifadelerini kullanarak, Belçika ve bazı diğer AB üyelerinin de aynı adımı atabileceğine işaret etti.

Birleşmiş Milletler üyelerine mektup

New York’taki Filistinli BM delegasyonu BM üye ülkelerine gönderdiği bir mektupta, BM’nin tam üyeliğini destekleyen karar taslağının kabul edilmesinin, uzun süredir aranan iki devletli çözümün korunmasına yönelik önemli bir adım olacağı belirtilmişti.

Mektupta, bunun “bu çok kritik anda bağımsız devlet hakkı da dahil olmak üzere Filistin halkının kendi kaderini tayin etme hakkına verilen desteğin açık bir şekilde yeniden teyit edilmesi anlamına geleceği” vurgulanmıştı.

BMGK daimi üyesi ABD tasarıya karşıydı

ABD’nin BM delegasyonu tarafından bu hafta başında yapılan açıklamada, “Filistin halkının devlet olmasına giden yolun doğrudan müzakerelerden geçtiği ABD’nin görüşü olmaya devam ediyor” denilmişti.

İsrail’in BM Büyükelçisi Gilad Erdan ise pazartesi günü, taslak metni Filistinlilere fiili bir devlet statüsü ve hakları vermeye çalıştığı gerekçesiyle kınadı ve tasarının kabul edilmesinin sahada hiçbir şeyi değiştirmeyeceğini söylemişti.

Erdan, “Onaylanması halinde ABD’nin, ülke yasalarına uygun olarak BM ve kurumlarına sağladığı finansmanı tamamen durdurmasını bekliyorum” demişti.

ABD yasalarına göre Washington, devlet olmanın “uluslararası düzeyde tanınan niteliklere” sahip olmayan herhangi bir gruba tam üyelik sağlayan herhangi bir BM kuruluşuna fon sağlayamıyor.

ABD, Filistinlilerin tam üye olarak katılmasının ardından 2011 yılında BM’nin Kültür Eğitim ve Bilim Örgütü UNESCO’ya sağladığı mali yardımı kesmişti.

Gazze’de can kaybı 35 bine dayandı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 39 artarak 34 bin 943’e yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 58 artarak 78 bin 572 yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Refah İçin “Felaket” Uyarısı

Filistin – İsrail savaşının 214. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, İsrail’i Refah’a kapsamlı bir operasyon düzenlemekten kaçınmaya çağırdı.

“Kapsamlı bir operasyon insani felakete yol açar” diyen Guterres, Refah’a böyle bir saldırının “stratejik bir hata” ve “insani açıdan felaket” olacağını söyledi. İsrail ve Hamas’ı ateşkes anlaşması yapmaya çağıran BM Genel Sekreteri, bir anlaşma olmadan İsrailli rehinelerin evlerine dönemeyeceğini kaydetti.

Tüm bölgenin kaderini etkileyecek bir “karar anında” olunduğunu da ifade eden Guterres, yüz binlerce Filistinli sivil için gidecek güvenli bölge olmadığına dikkat çekerek, bölgeye insani yardım geçişi için Refah ve Karem Şalom kapılarının derhal açılması gerektiğini vurguladı.

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 54 artarak 34 bin 789’a yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 96 artarak 78 bin 204’e yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Hamas’ın, Mısır ve Katar tarafından sunulan ateşkes önerisini kabul ettiğini duyurmasına rağmen, Refah’a kara saldırısı başlattığını ilan eden İsrail, Gazze Şeridi’nin Mısır’a açılan sınır kapısının Filistin kısmını ele geçirdiğini duyurdu.

İsrail, Hamas’ın kabul ettiği ateşkes şartlarının ‘taleplerini karşılamadığını’ öne sürerek, Refah’a kara harekatı başlatma kararı almıştı. İsrail, Refah’taki ‘sınırlı’ operasyonun amacının silahlı Filistinlileri öldürmek ve kuşatma altındaki Filistin topraklarını yöneten Hamas tarafından kullanılan altyapıyı dağıtmak olduğunu iddia ediyor.

Refah, İsrail ordusunun ayak basmadığı son büyük yerleşim yeriydi. Han Yunus ve Gazze gibi daha kuzeydeki şehirlere yönelik saldırılar sonucu evlerinden olan yaklaşık 1.5 milyon Filistinli Refah’a sığındı. Şehrin savaş öncesi nüfusu da düşünüldüğünde bölgede sıkışıp kalanların sayısı 2 milyona yaklaşıyor.

Bu haliyle Gazze Şeridi’nin en yoğun nüfuslu yerleşimi konumunda. Üstelik nüfusun 600 binini çocukların oluşturduğu değerlendiriliyor. Burada yaşam derme çatma çadırlarda sürdürülüyor.

İsrail ordusu haftalar süren hazırlığın ardından Pazartesi günü Refah’a yönelik beklenen operasyonunu başlattı. Ordu bu kapsamda on binlerce kişinin “geçici” tahliyesini istedi. Bölgedekiler, Han Yunus ve El Mevasi civarındaki çadır kentlere yönlendirilirken İsrail ordusu yaklaşık 20 kilometre uzaklıktaki toplanma noktalarını “genişletilmiş güvenli bölge” olarak adlandırıyor.

BM Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı (UNRWA) en az 100 bin kişinin söz konusu tahliyeden etkileneceğini öngörüyor. Filistin Kızılayı ise tahliye emri verilen bölgede yaşayan sivillerin sayısının 250 bin olduğunu açıkladı.

Refah’ta sıkışıp kalan yüzbinlerce Filistinli ile Mısır arasında yüksek bir duvar ve dikenli teller uzanıyor. Az sayıda yaralının kontrollü geçişi dışında Mısır yönetimi, savaş mağduru Gazzelilere kapıyı kapalı tutuyor. Bunun askeri, siyasi ve ekonomik gerekçeleri var:

İlk olarak Mısır, Filistinlilerin kalıcı olarak yerlerinden edilmesinden endişe ediyor. İsrail’in bu operasyonu bahane ederek Gazze’nin demografik yapısını değiştirmesine karşı çıkıyor.

Geçen 7 ayda çok sayıda İsrailli siyasetçi Arap nüfusun Sina Çölü’ne sürülmesi ve bölgenin İsraillilerin yerleşimine açılması yönünde açıklamalarda bulundu. Netanyahu da, ABD’nin itirazlarına rağmen, savaşın ardından ordunun Gazze’den çıkmayacağını, gelecekte bölgede güvenliği kendilerinin sağlayacağını ısrarla söylemişti.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Gazze’nin Kuzeyi İçin Kıtlık Uyarısı

Filistin – İsrail savaşının 203. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler’e bağlı yardım kuruluşu Dünya Gıda Programı (WFP) Genel Müdür Yardımcısı Carl Skau, kuşatma altındaki bölgeye ulaşan yardım hacminde bir miktar iyileşme kaydedilmesine rağmen, kuzey Gazze’nin hâlâ kıtlık riskiyle karşı karşıya olduğu uyarısında bulundu.

Haber Merkezi / “Kıtlığa doğru gidiyoruz. Kıtlığı önlemek için gereken yaklaşım değişikliğini henüz göremedik” diyen Carl Skau ,Birleşmiş Milletler’de gazetecilere yaptığı açıklamada “Daha fazla hacme, daha fazla öngörülebilirliğe ve kuzeye daha çeşitli yardım ulaştırmak için sürekli bir çabaya ihtiyacımız var” dedi. Skau, kıtlığın önlenmesine yardımcı olmak için besin takviyelerine ve hazır yemeklere de ihtiyaç olduğunu da ekledi.

Carl Skau, geçtiğimiz üç hafta içinde WFP’nin, İsrail ile Hamas savaşının başladığı Ekim’den bu yana yardım dağıtımının büyük ölçüde kesildiği kuzeye yardım konvoyları sokma konusunda bazı ilerlemeler kaydettiğini söyledi. BM yetkilisi, her iki ya da üç günde bir 7 ila 12 WFP gıda kamyonunun kuzey Gazze’ye geçtiğini, ancak bunun yeterli olmaktan uzak olduğunu söyledi.

Skau “Bu gerçekten de okyanusta bir damla; günde en az 30 kamyona ulaşmamız ve bunu her gün yapmamız gerekiyor” dedi. Geçtiğimiz günlerde İsrailli yetkililer Gazze Şeridi’nin kuzey ucundaki Erez Sınır Kapısı’nı açtı ve buğday taşıyan yardım gemilerinin İsrail’in Aşdod Limanı’na yanaşmasına izin vereceklerini söyledi. Skau, “Aşdod’u sadece buğday için değil, diğer mallar için de kullanmak istiyoruz” dedi.

Carl Skau, dördü kuzey Gazze’de olmak üzere 16 fırının yeniden faaliyete geçmesi ve bu sayede Gazze sakinlerine günde 60 bin torba ekmek dağıtmasının geçtiğimiz ayın kaydedilen en önemli gelişmelerden biri olduğunu söyledi. Savaştan önce WFP, Gazze’deki 23 fırınla birlikte çalışarak günde 200 bin kişiye taze ekmek sağlıyordu, ancak fırınlar yakıt yetersizliği ve savaş hasarı nedeniyle kapandı.

Daha önce kuzeyde Filistinlilerin yardım kamyonlarına çaresizce hücum ettiği vakalar yaşanmasına rağmen, fırınlardaki durumun sakin olduğunu ve insanların gözle görülür şekilde heyecanlı olduğunu söyleyen Skau, “İnsanlar sıraya girdi ve altı aydan uzun bir süre sonra ilk ekmek torbalarını alıp gittiklerinde yüzlerinde benzersiz bir sevinç vardı” dedi.

Gazze’de can kaybı 34 bin 356’ya çıktı

Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 51 artarak 34 bin 356’ya çıktı. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 75 artarak 77 bin 368’e çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Ayrıca İsrail Refah’a hava saldırılarını sürdürürken Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah es-Sisi Refah’a kara operasyonu düzenlemeye hazırlanan İsrail’i uyardı. Sisi Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin yerlerinden edilmesine karşı çıktı. Kahire, Hamas’ın Gazze’deki son kalesi olan güneydeki sınır kenti Refah’a yönelik planlı bir operasyonun Mısır’ın Sina Yarımadası’na doğru kitlesel bir göçü tetiklemesinden endişe ediyor.

Sisi televizyonda canlı yayınlanan konuşmasında “Mısır, (savaşın) ilk dakikasından bu yana Filistin davasının tasfiye olmaması ve Mısır’ın ulusal güvenliğini korumak amacıyla Filistinlilerin topraklarından Sina’ya ya da başka bir yere zorla göç ettirilmesini tamamen reddeden net bir tutum benimsedi” ifadelerini kullandı. Sisi, İsrail’in Refah’a kara operasyonunun Gazze’deki insani durum ve bölgesel barış ve güvenlik üzerinde “felaket sonuçları” olacağını söyledi.

Gazze’deki savaşın başlamasından bu yana, Gazze Şeridi’nin 2,2 milyonu aşan nüfusunun yaklaşık 1,5 milyonu İsrail saldırılarından kaçarak Refah’a sığındı. Yardım grupları savaş sırasında 1 milyondan fazla insanın buraya sığındığını söylüyor.

Hamas, silah bırakma koşulunu açıkladı

Öte yandan Hamas’ın Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, “İsrail’in 1967 öncesi sınırları boyunca, Batı Şeria ve Gazze’de tam egemen bir Filistin devletini ve uluslararası kararlarla uyumlu bir şekilde Filistinli mültecilerin geri dönüşünü kabul edeceklerini” kaydetti.

Bunun gerçekleşmesi durumunda Hamas’ın silahlı kanadının lağvedileceğini belirten el Hayya, “İşgalcilere karşı savaşmış kişiler bağımsızlıklarını, haklarını kazanıp kendi devletlerine sahip olduğunda şimdiye kadar yaşanmış deneyimlere bakın. Bu güçler ne yaptı? Siyasi partilere dönüştüler ve muharip güçleri milli ordular haline geldi” ifadelerini kullandı.

Hamas’ın üst düzey yöneticilerinden Siyasi Büro üyesi Halid Hayya, 1967 sınırları içinde bağımsız bir Filistin devletinin kurulması karşılığında silah bırakarak siyasi bir partiye dönüşmeye ve beş yıl ya da daha uzun süreliğine bir ateşkese hazır olduklarını açıkladı.

Kaynaklar Mısırlı, İsrailli ve ABD’li yetkililerin Çarşamba günü yüz yüze ve uzaktan yapılan toplantılarda, ateşkes için aylardır süren müzakerelerdeki çıkmazı aşmak için ne gibi tavizler verilebileceğini ele aldığını söyledi. Ayrıca Mısırlı ve İsrailli yetkililer arasında Cuma günü Kahire’de bir toplantı yapılmasının beklendiği ve sonuca bağlı olarak Hamas’la başka görüşmelerin de yapılacağı öğrenildi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler: Çatışma Bölgelerinde Cinsel Şiddet Arttı

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, tecavüzün, cinsel kölelik, fuhuşa zorlama, zorla hamile bırakma ve zorla evlendirmenin hala “savaş taktiği” olarak kullanıldığını ve mağdurların büyük oranda kadınlar ve kız çocukları olduğunu söyledi.

Birleşmiş Milletler (BM), 2023 yılında silahlı çatışma bölgelerinde yaşanan cinsel şiddetin arttığını açıkladı. Birleşmiş Milletler (BM), raporunda, Afganistan, Orta Afrika Cumhuriyeti, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Myanmar, Sudan, Mali ve Haiti gibi ülkelerdeki durum ele alındı.

DW Türkçe’nin aktardığı raporda, “Yeni çatışmaların ortaya çıkması ve mevcut çatışmalarda tansiyonun yükselmesi nedeniyle 2023 yılında sivil nüfus, daha fazla düzeyde çatışma bağlantılı cinsel şiddete maruz kaldı” denildi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, tecavüzün, cinsel kölelik, fuhuşa zorlama, zorla hamile bırakma ve zorla evlendirmenin hala “savaş taktiği” olarak kullanıldığını ve mağdurların büyük oranda kadınlar ve kız çocukları olduğunu dile getirdi.

BM raporunda Gazze savaşındaki cinsel şiddete de yer verildi. Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e saldırısından bu yana Batı Şeria’daki tutuklamalarda İsrail güvenlik güçlerinin Filistinli kadın ve erkekleri dövdüğü ve aşağıladığı aktarılan raporda, genital organların tekmelenmesi ve tecavüz tehditleri gibi cinsel saldırıların da yaşandığı; benzer saldırıların Gazze Şeridi’ndeki İsrail askerleri tarafından da gerçekleştirildiği belirtildi.

Hamas’ın 7 Ekim saldırısına ilişkin olarak da, BM Çatışmalarda Cinsel Şiddet Özel Temsilcisi Pramila Patten’in daha önce açıkladığı bulgular raporda teyit edildi. Patten, Mart ayında yaptığı açıklamada radikal İslamcı örgütün İsrail saldırısı esnasında bazı İsraillilerin tecavüze uğradığına ilişkin “net ve ikna edici bilginin” mevcut olduğuna işaret etmiş, Hamas’ın Gazze Şeridi’ne kaçırdığı rehinelerden de çok büyük ihtimalle tecavüze uğrayanların bulunduğunu kaydetmişti.

BM’nin rehinelere ilişkin son raporunda Hamas’ın elindeki rehinelere bu tür şiddet eylemlerinde bulunmaya devam ettiğinden yola çıkıldığı belirtildi.

Paylaşın

Filistin’in Birleşmiş Milletler Üyeliğine ABD’den Veto

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Filistin’in BM’ye tam üyeliğine ilişkin karar tasarısı Amerika Birleşik Devletleri (ABD) tarafından veto edildi. Tasarının ABD tarafından veto edebileceği öne sürülmüştü.

Filistin’in BM’ye tam üyeliğine ilişkin karar tasarısı Arap Grubu adına Cezayir tarafından hazırlanmıştı. İsrail ise, Filistin Yönetimi’nin devlet olmak için gerekli kriterleri karşılamadığını söylemişti.

Bianet’te yer alan habere göre; 15 üyeli Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) Cezayir tarafından Filistin’in BM’ye tam üyeliğini talep eden karar tasarısı oylamaya sunuldu. ABD’nin “hayır” oyu kullandığı tasarı, 12 “evet” ve 2 “çekimser” oy aldı.

İngiltere ve İsviçre “çekimser” kalırken, Rusya, Çin, Fransa, Cezayir, Malta, Ekvator, Guyana, Slovenya, Sierra Leone, Mozambik, Güney Kore ve Japonya “evet” oyu verdi.

Karar tasarısının geçmesi için 5 daimi üyeden hiçbirinin “hayır” oyu kullanmaması ve toplamda 9 “evet” oyu alması gerekiyordu. Karar tasarısı metninde, “BM Genel Kuruluna Filistin’in tam üye olarak kabul edilmesi tavsiye edilir.” ifadesi yer alıyordu.

Filistin’in üyelik başvurusu

Filistin, 2011’de de BM’ye tam üyelik başvurusu yapmış ancak BMGK’da gereken desteği alamamıştı. Filistin 2012 yılında BM “daimi gözlemci statüsü”ne kavuştu.

Filistin’in BM Daimi Temsilcisi Riyad Mansur, 2 Nisan’da yaptığı açıklamada, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e bir mektup göndererek, üyelik başvurularının yeniden ele alınması talebinde bulunmuştu.

Guterres de 3 Nisan’da BMGK’ya mektup yazarak, Filistin’in talebinin gündeme alınması çağrısı yapmıştı. BMGK ise 8 Nisan’da Filistin’in talebini “Yeni Üyelerin Kabulü Komitesi’ne” iletmişti.

BMGK’ya üyelikle ilgili dönüş yapması gereken Komite, iki toplantının ardından mutabakata varamadığını duyurmuştu. Bunun ardından Cezayir, Filistin’in üyeliği için karar tasarısını müzakerelere açmıştı.

Paylaşın

BM, NATO Ve AB’den İran’a Kınama

Birleşmiş Milletler (AB) ve Avrupa Birliği (AB), Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın dün gece İsrail’e yönelik gerçekleştirdiği hava saldırılarını kınadı. 

Haber Merkezi / Avrupa Birliği (AB) Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, AB’nin, İran’ın İsrail’e yönelik saldırılarını kınadığını açıkladı.

Borrell, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, “AB, İran’ın İsrail’e kabul edilemez saldırısını şiddetle kınıyor. Bu benzeri görülmemiş bir gerilim, bölgesel güvenliğe yönelik ciddi bir tehdittir” değerlendirmesinde bulundu.

Birleşmiş Milletler (AB) Genel Sekreteri Antonio Guterres ise yaptığı yazılı açıklamada, “İran İslam Cumhuriyeti’nin İsrail’e yönelik kapsamlı saldırısıyla ortaya çıkan ciddi gerilimi şiddetle kınıyorum. Bu düşmanlıkların derhal son bulması çağrısında bulunuyorum” dedi.

Son saldırılarla Ortadoğu’daki gerilimin bölgeye yayılmasının ciddi bir tehlike olduğuna işaret eden Guterres, “Tüm taraflara, Ortadoğu’da birçok cephede askeri karşılaşmalara yol açabilecek herhangi bir adımdan sakınmaları için sükûnet çağrısında bulunuyorum” ifadelerini kullandı.

BM Genel Sekreteri, ne Ortadoğu’nun ne de dünyanın yeni bir savaşı kaldırabileceğini sözlerine ekledi. BM Güvenlik Konseyi bugün İsrail’in talebiyle acil toplanacak.

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İran’ın İsrail’e yönelik saldırısını bölgesel gerilimin “tırmanması” olarak niteleyerek kınadı ve tüm taraflara itidal çağrısında bulundu.

NATO Sözcüsü Farah Dakhlallah yaptığı açıklamada “İran’ın gece boyunca tırmandırdığı gerilimi kınıyor, itidal çağrısında bulunuyor ve gelişmeleri yakından izliyoruz. Ortadoğu’daki çatışmanın kontrolden çıkmaması hayati önem taşıyor” ifadelerini kullandı.

İran’dan ABD ve İsrail’e uyarı

İran ise, İsrail’in misilleme yapması durumunda daha büyük bir saldırıyla karşı karşıya kalacağını belirtti ve Amerika’nın da buna destek vermesi halinde ABD üslerinin hedef alınacağını kaydetti.

Tümgeneral Muhammed Bagheri devlet televizyonuna yaptığı açıklamada, “İsrail’in İran’a misilleme yapması halinde tepkimiz bu geceki askeri harekattan çok daha büyük olacak” dedi.

Bagheri, Tahran’ın İsviçre aracılığıyla Washington’ı da uyardığını, İran’a karşı herhangi bir misillemenin ABD tarafından desteklenmesi halinde Amerika’nın bölgedeki üslerinin de hedef alınacağını ilettiklerini kaydetti.

Bagheri, İran’ın saldırısının iki İsrail askeri üssünü başarılı bir şekilde hedef aldığını da belirtti ve “Operasyonlarımız sona erdi ve onları sürdürmeye niyetimiz yok” ifadelerini kullandı.

İran devlet televizyonuna konuşan Devrim Muhafızları Komutanı Tümgeneral Hüseyin Selami de Tahran’ın, İsrail’in çıkarlarına, varlıklarına, yetkililerine veya vatandaşlarına yönelik herhangi bir saldırısının kendi topraklarından karşılık verileceği yeni bir denkleme girdiğini söyledi.

Paylaşın

Uluslararası Adalet Divanı’ndan Dikkat Çeken “Gazze Şeridi” Kararı

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 175. günü geride kalırken, Uluslararası Adalet Divanı, İsrail ordusunun, Gazze’de acilen ihtiyaç duyulan insani yardımın ulaştırılmasını engellememek dahil, Soykırım Sözleşmesi kapsamında “korunan grup” olan Filistinlilerin haklarını ihlal etmeyeceğinin güvence altına alınmasını istedi.

Haber Merkezi / Gazze’de İsrail saldırılarında ölü sayısı son 24 saatte 62 daha artarak 32 bin 552’ye yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralı sayısı ise 74 bin 980’e ulaştı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Birleşmiş Milletler’in (BM) en üst düzey mahkemesi Uluslararası Adalet Divanı (UAD) oybirliğiyle, Gazze’deki Filistinlilere temel gıda tedarikini sağlamak ve yayılan kıtlığı durdurmak için gerekli ve etkili tüm önlemleri almasını emretti. UAD yargıçları kararlarında “Mahkeme Gazze’deki Filistinlilerin artık sadece kıtlık riskiyle karşı karşıya olmadığını (…) kıtlığın baş gösterdiğini gözlemlemektedir.” dedi.

Yeni tedbirler Güney Afrika tarafından, İsrail’i Gazze’de devlet öncülüğünde soykırım yapmakla suçlayan ve devam etmekte olan davanın bir parçası olarak talep edildi.

“Karara bir yürütme mekanizması eşlik etmeli”

Hamas, Uluslararası Adalet Divanının kararının ardından yazılı açıklama yaptı: “UAD’nin, Gazze’ye yardım girişini öngören kararının ölü bir mektup olarak kalmaması için açlığı sivillere karşı bir silah olarak kullanan faşist işgale bu kararı bir an önce hayata geçirme zorunluluğunu getirecek uluslararası toplum tarafından dayatılan bir yürütme mekanizması eşlik etmeli.”

Karara rağmen İsrail’İn Filistin halkına yönelik “acımasız soykırım savaşını” sürdürdüğü açıklandı: “İsrail, tüm uluslararası kararları görmezden gelmeye devam ediyor. Bu davranış, Gazze Şeridi’nde çocuklara ve savunmasız sivillere karşı işlenen tüm suçlara ortak olan ABD yönetiminin kendisine sağladığı kılıf sayesinde bu terör örgütünün hukukun ve sorumluluğun üstündeymiş gibi davrandığını teyit etmektedir.”

İsrail’den yorum gelmedi

Gazze’ye insani yardımların karadan, havadan ve gemilerle Akdeniz kıyısından erişimini genişletmek için çaba sarf ettiğini belirten İsrail’den karara ilişkin bir yorum gelmedi.

İsrail ordusu, bir haftadan uzun bir süre önce Gazze’deki Şifa Hastane kompleksine saldırdıktan sonra çevresinde operasyon yapmaya devam ettiğini bildirdi. Açıklamada ordunun yaklaşık 200 silahlı kişiyi öldürdüğü ve operasyonun başlangıcından bu yana “sivillere, hastalara, sağlık ekiplerine ve tıbbi ekipmana zarar gelmesini önlediği” belirtildi.

Güney Afrika kararı memnuniyetle karşıladı

Güney Afrika Perşembe günkü kararı memnuniyetle karşılayarak “önemli” olarak nitelendirdi. Güney Afrika Devlet Başkanı Cyril Ramaphosa, “Filistinlilerin ölümlerinin sadece bombardıman ve kara saldırılarından değil, aynı zamanda hastalık ve açlıktan da kaynaklandığı gerçeği, grubun var olma hakkının korunması gerektiğine işaret ediyor” dedi.

Bu ayın başlarında, Güney Afrika’nın daha fazla önlem talebine yazılı bir yanıt veren İsrail, Güney Afrika’nın iddialarının “tamamen asılsız”, “Soykırım Sözleşmesi’nin ve Mahkeme’nin kendisinin istismarı” olduğu görüşünü savunmuştu.

Savaşın ilk günlerinde Gazze’ye açılan sınır kapılarını kapatan İsrail bir süre sonra insani yardım malzemelerinin girişine izin vermeye başladı. İsrailli yetkililer, Gazze’ye girmesine izin verilen insani yardım miktarına herhangi bir kısıtlama getirmediklerini söylüyor ve BM’yi teslimatları düzgün bir şekilde organize edememekle suçluyor.

BM ve uluslararası yardım grupları ise, teslimatların İsrail’in askeri kısıtlamaları, devam eden çatışmalar nedeniyle engellendiğini söylüyor.

Uluslararası Af Örgütü: UAD, kıtlığın başladığının altını çiziyor

Divan’ın yeni tedbir kararlarına ilişkin Af Örgütünün sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “UAD’nin Güney Afrika tarafından başlatılan soykırım davasında aldığı ek tedbir kararları, Divan’ın son kararından bu yana koşulların feci şekilde kötüleşmeye devam ettiğini ve işgal altındaki Gazze’deki Filistinliler için tehdidin arttığını vurguluyor” dendi.

İsrail’in Divan’ın açıkladığı hükümlere uymadığı belirtilen açıklamada, “UAD, Gazze’deki Filistinlilerin artık kıtlıkla karşı karşıya olmadığını, kıtlığın başladığının altını çiziyor” değerlendirmesi yer aldı. Açıklamada UAD’nin hükümlerinin başka ülkelere de mesaj verdiği, tüm ülkelerin UAD kararlarının tamamen uygulandığından emin olması gerektiği vurgulandı.

Tüm ülkelerin Gazze’deki katliamı önlemek için elinden geleni yapması ve İsrail üzerindeki etkisini kullanması gerektiği kaydedilen açıklamada, “Acil ateşkes, Gazzelilerin acılarını dindirecek ve UAD kararlarının uygulanmasına imkan verecek en önemli çözüm olmaya devam etmektedir” dendi.

Açıklamada ateşkes çağrısı yapmayan UAD hakimlerinin Divan kararlarının uygulanması için İsrail’in askeri operasyonlarını durdurmasının gerekli olduğu yönünde açıklamalar yaptığına işaret edildi.

Paylaşın

Son On Yılda 63 Binden Fazla İnsan Göç Yollarında Öldü Ya Da Kayboldu

2014’den bu yana 63 binden fazla düzensiz göçmen, göç yollarında öldü ya da kayboldu. Veriler son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Birleşmiş Milletler (BM) Uluslararası Göç Örgütü (IOM), 2014 ile 2023 yılları arasında dünya genelinde 62 bin 285 düzensiz göçmenin öldüğü ya da kaybolduğu bilgisini paylaştı.

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; OIM yıllık raporunda, ölen düzensiz göçmenlerin önemli bir kısmının boğularak hayatını kaybettiği bildirildi.

Merkezi Cenevre’de bulunan kuruluşun yıllık raporunda, söz konusu tarihlerde öldüğü veya kaybolduğu düşünülen 28 bin 854 düzensiz göçmenin Afrika veya Asya’dan geldiği belirtilerek, bu kişilerin Akdeniz’i geçmeye çalışırken yaşamlarını kaybettiği tahmininde bulunuldu.

Rapora göre, kimliği belirlenebilenlerin üçte birinden fazlasının Afganistan, Burma, Suriye ve Etiyopya gibi silahlı çatışmaların yaşandığı ülkelerin vatandaşları.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM) verileri, son on yılda düzensiz göçmenler için en ölümcül yılın 2023 yılı olduğunu ortaya koyuyor.

Özellikle Akdeniz’deki ölüm sayısında yaşanan keskin artış nedeniyle geçen yıl 8 bin 541 düzensiz göçmen hayatını kaybetti.

Geçen yılki ölümlerdeki artışın en önemli nedenlerden birinin başta Tunus açıkları olmak üzere Akdeniz’de teknelerin batmasından kaynakladığı kaydedilen raporda, buna örnek olarak 2022’de 462 iken 2023’te Tunus kıyılarında en az 729 düzensiz göçmenin can verdiği aktarıldı.

Uluslararası Göç Örgütü (IOM), daha önceki yıllarda Orta Akdeniz’deki ölümlerin önemli bir kısmını ise Libya kıyılarında yaşandığı bildirdi.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den İsrail’e ‘Soykırım’ Suçlaması

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 172. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Filistin Özel Raportörü Francesca Albanese, İsrail’in Gazze’de “soykırım” eylemleri gerçekleştirdiğinin belirlenmesi için “makul sebepler” bulunduğunu iddia etti.

Haber Merkezi / “Bir Soykırım Anatomisi” başlıklı raporunda, İsrail’in BM Soykırım Sözleşmesi’nde belirtilen beş eylemden üçünü gerçekleştirdiğine dair net emareler bulunduğunu belirten Albanese, bu üç eylemi, “bir grubun üyelerini öldürmek, grubun üyelerine fiziki ya da ruhsal açıdan ciddi şekilde zarar vermek, grubun fiziki varlığını tümüyle ya da kısmen sona erdirecek yaşam koşullarına kasten tabi tutmak” olarak sıraladı.

BM Soykırım Sözleşmesi’nin 2’nci maddesinde soykırım tanımı yapılırken söz konusu üç unsurun yanı sıra “grup içinde doğumların engellenmesine yönelik önlemler alınması” ve “grup bünyesindeki çocukların zorla başka bir gruba aktarılması” eylemleri bulunuyor.

Cenevre merkezli BM İnsan Hakları Konseyi tarafından atanan ancak BM adına konuşmayan Albanese, raporunda “Gazze’de Filistinlilere yönelik soykırım eylemleri gerçekleştirildiğini gösteren eşiğin aşıldığına inanılmasını sağlayacak makul sebepler” olduğunu bildirdi.

“Etnik temizlik” uyarısında da bulunan Albanese, “İsrail’in Gazze saldırısının baskın mahiyeti ve çapının yanı sıra çektirdiği yıkıcı yaşam koşulları, Filistinlileri fiziksel olarak grup hâlinde ortadan kaldırma niyetini açığa çıkarıyor” ifadesine verdi.

BMGK’da Gazze’de acilen ateşkes talebi kabul edildi

Öte yandan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de derhal ateşkes sağlanmasını ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep etti. 14 “evet” ve 1 “çekimser” oyla kabul edilen tasarı için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) çekimser oy kullandı.

7 Ekim 2023’ten bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), ilk kez Gazze Şeridi’nde ateşkes talep edilen bir karar kabul edildi. Gazze’ye ilişkin 7 Ekim 2023’ten sonra çok sayıda oturum düzenlenen BMGK’de, bugün yapılanla 10 karar tasarısı oylamaya sunuldu. Bu kararla birlikte 2712 ile 2720 sayılı kararlar da kabul edildi.

BMGK, İsrail’in Hamas’a karşı savaş açtığını açıkladığı Ekim ayından bu yana ateşkes çağrısı üzerinde yapılan oylamalarda anlaşmaya varamamıştı. Oylama, Gazze’ye saldırı konusunda müttefiki İsrail’e tam destek veren ABD’nin tutum değişikliğine gittiğinin işareti olarak yorumlandı. Ancak Beyaz Saray kararın alınmasından kısa süre sonra, “oylamanın ABD’nin politikasında bir değişikliği temsil etmediği” açıklaması yapıldı.

Kabul edilen tasarı ne diyor?

Tasarıda, İsrail ve Filistinliler arasında acil ateşkes çağrısı ve tüm rehinelerin koşulsuz şekilde serbest kalması çağrısı yapılıyor. Tasarı Gazze’de, iki hafta içinde sona erecek Ramazan ayı boyunca ateşkes talebinde bulunuyor. Tasarıda, tıbbi ve diğer insani ihtiyaçların karşılanması için insani erişimin sağlanmasına çağrı da yapılıyor. Ayrıca, tarafların gözaltına aldıkları tüm kişilerle ilgili olarak uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri isteniyor.

Karar, Gazze Şeridi’nin tamamındaki sivillerin korunmasını güçlendirmeye ve insani yardım akışını genişletmeye yönelik acil ihtiyacı vurgulayarak, büyük ölçekte insani yardımın sivillere ulaşması için tüm engellerin kaldırılmasını talep ediyor. Tasarı metninde “kalıcı ve sürdürülebilir ateşkes” ifadesi son anda “uzun soluklu ve sürdülebilir” ateşkes ifadesiyle değiştirildi.

BMGK daimi üyeleri Rusya ve Çin geçtiğimiz Cuma günü acil ve sürdürülebilir ateşkes çağrısında bulunan ABD liderliğinde hazırlanan tasarıyı veto etmişti. ABD bugün oylanan tasarının ABD, Mısır ve Katar aracılığında yürütülen müzakereleri sekteye uğratabileceği uyarısında bulunmuştu.

BMGK kararına İsrail’den tepki, Filistin’den destek

ABD’nin Birleşmiş Milletler Daimi Temsilcisi Linda Thomas-Greenfield, BMGK’da kabul edilen ve bağlayıcılığı olan Gazze’de acilen ateşkes sağlanması kararı için “bağlayıcı olmayan” nitelemesini kullandı.

Kararda ABD’nin, eklenmesini talep ettiği Hamas’ın kınanması gibi bazı ana konuların yer almadığını belirten Greenfield, bu nedenle oylamada “evet” oyu vermediklerini kaydetti. Greenfield, “Ancak daha önce de söylediğim gibi, bağlayıcı olmayan bu kararın bazı kritik hedeflerini tamamen destekliyoruz.” ifadesini kullandı.

“Konseyin, ateşkesin tüm rehinelerin serbest bırakılmasıyla gelmesi gerektiğini açıkça ifade etmesinin önemli olduğuna inanıyoruz.” diye konuşan Greenfield, Hamas tarafından ilk rehinenin serbest bırakılmasıyla Gazze’de ateşkesin hemen başlayabileceğini söyledi.Greenfield’in BMGK kararı için “bağlayıcı olmayan” ifadesini kullanması sosyal medyada hızlıca tepkilere neden oldu.

İsrail, ABD’nin, çekimser oy kullanmasına tepki olarak Refah operasyonu için Washington’a gidecek heyetin ziyaretini iptal etti.

Başbakan Binyamin Netanyahu’nun ofisinden yapılan açıklamada, “Washington’ın tasarıyı engellememesinin önceki pozisyonundan ‘açık bir geri çekilme’ olduğunu ve Hamas’a karşı savaş çabalarının yanı sıra Gazze’de tutulan 130’dan fazla rehinenin serbest bırakılması çabalarına da zarar vereceği” ifadelerine yer verildi. Ayrıca açıklamada, “Amerika’nın tutumundaki değişiklik ışığında Başbakan Netanyahu, heyetin ABD’ye gitmemesine karar verdi” denildi.

İsrail’in aşırı sağcı ulusal güvenlik bakanı Itamar Ben-Gvir, BM Güvenlik Konseyi’nde yapılan oylamaya tepki olarak “Birleşmiş Milletler çorak bir arazi” tepkisini gösterdi.

Filistin, BMGK’da kabul edilen Gazze Şeridi’nde ramazan ayında acil ateşkes talep eden karar tasarısını memnuniyetle karşıladı ve söz konusu kararın derhal uygulanması çağrısında bulundu. Filistin Devlet Başkanlığı tarafından yapılan yazılı açıklamada, suçsuz insanların canlarının korunması için kararın derhal uygulamaya konulması çağrısı yapıldı.

Açıklamada, “BMGK, uluslararası fikir birliği ile alınan bu önemli kararın uygulanmasını sağlamalıdır” ifadeleri yer aldı.

“Saldırganlığın tamamen durdurulması, İsrail işgal güçlerinin Gazze Şeridi’nin tamamından çekilmesi ve İsrail işgal yetkilileri ile terörist yerleşimciler tarafından Doğu Kudüs de dahil olmak üzere Batı Şeria’da işlenen suçların sona erdirilmesi yönünde doğru yönde atılmış bir adım” olarak değerlendirilen kararın daimi bir ateşkese ve sürdürülebilir olmaya ilerletilmesi gerektiğinin altı çizildi.

Paylaşın