Netanyahu Hakkında ‘Savaş Suçu’ İddiasıyla Tutuklama Talebi

Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM), İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ve Hamas lideri Yahya Sinwar için, 7 Ekim’de İsrail’e düzenlenen saldırılar ve ardından gelen Gazze’deki savaşla ilgili savaş suçları ve insanlığa karşı suçlar suçlamasıyla tutuklama emri talep etti.

Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) başsavcısı Karim Khan, UCM’nin aynı zamanda İsrail Savunma Bakanı Yoav Gallant ile Hamas’ın siyasi lideri İsmail Haniyeh ve Hamas’ın askeri kanadı El Kasım Tugayları’nın iki üst düzey ismi Muhammed Diab ve İbrahim el-Masri için de tutuklama emri istediğini söyledi.

UCM hakimlerinden oluşan bir kurul başsavcısı Karim Khan’ın tutuklama emri başvurusunu değerlendirecek.

İsrailli siyasetçilere yönelik tutuklama kararı, UCM’nin, Amerika Birleşik Devletleri’nin yakın müttefiklerinden birinin en üst düzey liderini ilk kez hedef alması anlamına geliyor.

Başsavcısı Karim Han, Netanyahu ve Gallant’a yöneltilen suçlamalar arasında “imhaya neden olmak, insani yardım malzemelerinin engellenmesi, bir savaş yöntemi olarak açlığa neden olmak ve çatışmalarda kasıtlı olarak sivilleri hedef almak” gibi başlıkların bulunduğunu söyledi.

Başsavcının tutuklama emri talebi neden önemli?

İsrail, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin üyesi değil. Tutuklama kararı çıksa bile Netanyahu ve Gallant hemen yargılanma riskiyle karşı karşıya değil. Ancak Han’ın açıklaması İsrail’in yalnızlığını derinleştirebilir ve tutuklanma tehdidi İsrailli liderlerin yurtdışına seyahat etmesini zorlaştırabilir.

İsrail’ın yakalamaya çalıştığı Sinvar ve Deif’in Gazze’de saklandıkları düşünülüyor. Ancak Hamas’ın en üst düzey siyasi lideri İsmail Haniye Katar’da bulunuyor ve sık sık bölgeye seyahat ediyor.

Tutuklama talepleri ile ilgili açıklamanın ardından İsrail’den ilk tepki, İsrail Maliye Bakanı Bezalel Smotrich’ten geldi. Kararı, “Riyakarlık şovu” ve “Yahudi nefreti” ithamlarıyla eleştiren aşırı sağcı Smotrich, “Onlar (Netanyahu ve Gallant) hakkındaki tutuklama kararı, hepimize karşı alınmış bir karardır” diyerek, İsrail’e dost ülkeleri Uluslararası Ceza Mahkemesi’ni ortadan kaldıracak önlemler almaya davet etti.

İsrail Devlet Başkanı Isaac Herzog, başsavcının açıklamasının “uluslararası yargı sisteminin çökme tehlikesi içinde olduğunu gösterdiğini” savundu. Herzog açıklamayı, “teröristleri güçlendirecek tek taraflı siyasi bir adım” olarak niteledi.

Netanyahu ve Gallant ile birlikte İsrail Savaş Kabinesi üyesi olan eski ordu komutanı Benny Gantz, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı’nın açıklamasını sert bir dille eleştirerek İsrail’in “en katı” ahlaki kurallarla savaşı yürüttüğünü ve kendisini soruşturabilecek güçlü bir yargıya sahip olduğunu söyledi.

Benny Gantz, “İsrail Devleti, terörist Hamas’ın 7 Ekim’de gerçekleştirdiği menfur katliamın ardından modern tarihin en adil savaşlarından birini yürütüyor. Savcının tutuklama emri çıkarma yönündeki tutumu nesiller boyu hatırlanacak tarihi bir suçtur” dedi.

İsrail Dışişleri Bakanı İsrael Katz, Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin Başbakan Netanyahu ve Savunma Bakanı Gallant hakkında tutuklama emri çıkarma girişimini “skandal” olarak niteledi. Katz, bu hamlenin 7 Ekim kurbanlarına saldırmakla eşdeğer olduğunu savundu.

Muhalefet lideri Yair Lapid de, Başbakanı Netanyahu ve Savunma Bakanı Yoav Gallant hakkında tutuklama emri çıkarılması kararının “bir felaket” olduğunu söyledi.

Mahkeme geçen yıl, Ukrayna Savaşı ile ilgili olarak Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin hakkında da tutuklama talep etmişti. UCM bu kararına gerekçe olarak, Rus işgali altındaki Ukrayna topraklarından çocukların Rusya Federasyonu’na kaçırılmalarına vurgu yapmış ve Putin’in işlenen bu savaş suçunda şahsi sorumluluk taşıdığı öne sürülmüştü.

Mahkemenin Netanyahu ve Sinvar ile ilgili aldığı karar, söz konusu isimlerin mahkemeye üye 124 ülkeden herhangi birine adım atmaları halinde tutuklanarak Lahey’e götürülmelerini öngörüyor. İsrail ve ABD’nin yanı sıra Türkiye de mahkemenin kurucu sözleşmesi olan Roma Statüsü’ne taraf değil. Merkezi Hollanda’nın Lahey kentinde bulunan UCM, soykırım, insanlığa karşı suçlar, savaş suçu ve saldırı suçlarının faillerini yargılıyor.

Öte yandan Gazze Şeridi’nde İsrail saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı ise son 24 saatte 70 artarak 35 bin 456’ya yükseldi. Gazze’de İsrail saldırılarında yaralananların sayısı ise son 24 saatte 110 artarak 79 bin 476’ya yükseldi.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Ayrıca, 2024 yılının Mayıs ayı Filistin açısından önemli bir dönüm noktası olarak tarih sayfalarına geçebilir. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda, Filistinlilere geniş haklar tanıyan karar kabul edildi. Tam üyeliğin önünde tek engel kaldı: Oy verme hakkı.

Avrupa cephesinde de Filistinlilerin uluslararası diplomasi sahnesindeki konumunu güçlendirecek kritik gelişmeler yaşanıyor. Beş Avrupa ülkesi, Filistin’i bağımsız bir devlet olarak tanımanın eşiğinde.

Bu hamle, Gazze Şeridi’ndeki sivil halkla dayanışmayı sembolize ediyor. Ama aynı zamanda Ortadoğu ihtilafına iki devletli çözümü destekleyen bir pozisyonu temsil ediyor. Mevcut sağcı İsrail hükümeti ise bu çözüm yolunu gittikçe daha güçlü bir şekilde reddediyor.

İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu, Hamas’ın 7 Ekim 2023’te İsrail’i hedef alan terör saldırılarının ardından Gazze Şeridi’ni yöneten militan İslamcı Hamas’ın yok edilmesini, bir savaş hedefi olarak ilan etmişti. Bu arada İsrail hükümeti Filistinlilerin bu topraklarını daha uzun süreli olarak kontrol etmek istediği yönünde açıklamalar yapıyor.

Paylaşın

“Biden, Netanyahu’ya “G.tün Teki” Dedi” İddiası

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’dan “g.tün teki” olarak bahsettiği ileri sürülürdü. Söz konusu iddialar yalanlandı:

“Başkan, Netanyahu ile hangi noktalarda aynı fikirde olmadığı konusunda netti ancak bu, kamuoyunda ve özelde onlarca yıldır devam eden saygılı bir ilişki.”

ABD Başkanı Biden’ın İsrail’e karşı söylemlerini artırmasına rağmen ‘önemli bir politika değişikliğine gitmeyi planlamadığını’ aktardı:

Gazete Duvar’ın aktardığına göre; ABD Başkanı Joe Biden’ın, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun Gazze’de aldığı kararlar nedeniyle ‘hayal kırıklığına uğradığı’ ve çevresi ile yaptığı görüşmelerde Netanyahu’dan ‘g.tün teki’ olarak bahsettiği ileri sürüldü.

Biden’ın, Tel Aviv yönetimine Gazze’de ateşkesi kabul etmesi için baskı uyguladığını söyleyen kaynaklara göre ABD Başkanı, ‘Netanyahu ile başa çıkmanın imkansız olduğunu’ da dile getirdi. NBC’ye konuşan kaynaklar, Biden’ın yakın zamanda en az üç kez Netanyahu’yu ‘g.tün teki’ olarak nitelendirdiğini söyledi.

Netanyahu’nun kalıcı ateşkese yanaşma konusundaki isteksizliğinin ‘hayal kırıklığı yarattığını’ belirten kaynaklar, iki lider arasındaki dinamiğin ‘bir dönüm noktasının eşiğinde’ olabileceğini de dile getirdi. ABD Başkanı’na yakın isimler, Biden’ın Netanyahu’ya kamuoyu önünde fazla sert davranmasının ‘ters etki yaratacağına inandığını’ da bildirdi.

İsmi açıklanmayan yetkililer, Biden’ın İsrail’e karşı söylemlerini artırmasına rağmen ‘önemli bir politika değişikliğine gitmeyi planlamadığını’ aktardı.

ABD Ulusal Güvenlik Konseyi ise söz konusu iddiaları reddetti. NBC’ye açıklama yapan konsey sözcüsü, “Başkan, Netanyahu ile hangi noktalarda aynı fikirde olmadığı konusunda netti ancak bu, kamuoyunda ve özelde onlarca yıldır devam eden saygılı bir ilişki” dedi.

Paylaşın

Netanyahu’dan Erdoğan’a “Yaptıklarının Hitler’den Farkı Var Mı?” Yanıtı

Erdoğan’ın “Yaptıklarının Hitler’den farkı var mı?” sözlerine yanıt veren Netanyahu, “Kürtlere soykırım uygulayan ve muhalif gazetecileri hapse atma konusunda rekoru elinde tutan Erdoğan, ahlak dersi verecek son kişidir” dedi.

Haber Merkezi / İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler’den farkı var mı?” sözlerine yanıt verdi.

“Erdoğan Kürtlere soykırım yapıyor, hükümetini eleştiren gazetecileri hapsetme konusunda dünya rekorunu kırdı ve bize ahlaki açıdan ders verebilecek son kişi” ifadelerini kullandı. Haaretz gazetesinin aktardığına göre Netanyahu basın açıklamasında İsrail ordusunun Hamas’la mücadele ettiğini, Erdoğan’ın ise “onları övdüğünü ve üst düzey yetkililerini ağırladığını” söyledi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti?

Erdoğan, 100. Yıl TÜBİTAK ve TÜBA Bilim Ödülleri Töreni’ne katılarak konuşma yaptı. Konuşmasında İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarına da tepki gösteren Erdoğan, şu ifadeleri kullandı:

“Gözlerimizin önünde insanlığa ait tüm değerler kurşuna dizildi. Stadyumlarda İsrail’in Nazi kamplarını izledik değil mi? Bu nasıl bir iştir? Hitler’den garip garip bahsederlerdi. Sizin Hitler’den ne farkınız var ya. Bunlar bize Hitler’i de aratacak. Netanyahu’nun yaptıklarının Hitler’den geri kalır yanı var mı? Hitler bunun kadar zengin değildi, bu Hitler’e göre daha zengin.

Batı’dan ABD’den her türlü destek geliyor. 20 bini aşkın Gazzeli’yi bunlar öldürdüler. Mazlumun yanında olan ses Müslüman Türk’ün sesidir. Savaşta bile dokunulmaması gereken hastaneler, okullar, ibadethaneler bombalandı.

Gazzeli bilim insanları aileleriyle birlikte şehit edildi. 2,5 milyon insanın kıyıma uğramasını içimiz kan ağlayarak takip ediyoruz. Diplomatik alanda gösterilen onlarca çabaya rağmen yüzlerce Gazzeli’nin öldürülmesine engel olamadık. Bir Müslüman olarak hepsinden önemlisi insan olarak kendi iç dünyamızda bu zUlmü engelleyememenin mahcubiyetini yaşıyoruz.”

Gazze’de katliam devam ediyor

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in 7 Ekim’den bu yana sürdürdüğü saldırılarda öldürülen Filistinlilerin sayısının son 24 saatte 195 artarak 21 bin 110’a çıktığını açıkladı.

Bakanlık Sözcüsü Eşref el-Kudra, yaptığı yazılı açıklamada, Gazze’deki son duruma ilişkin bilgi verdi. Kudra, İsrail güçlerinin son 24 saatte Gazze Şeridi’nde 195 Filistinliyi daha öldürdüğünü belirtti.

Sağlık Bakanlığı Sözcüsü, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırılarındaki yaralı sayısının da 55 bin 243’e çıktığını kaydetti.

Paylaşın

İsrail’den Gazze’de Barış İçin Üç Ön Koşul

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’a karşı saldırıları arttırma niyetini vurguladı ve “Gazze’deki Filistinli komşularla” barışa ulaşmak için üç şart gerektiğini belirtti: Hamas yok edilmeli, Gazze Şeridi askerden arındırılmalı ve Filistin toplumu radikalizmden arındırılmalı.

BBC Türkçe’nin aktardığına göre; İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Amerikan Wall Street Journal gazetesinde 25 Aralık’ta yayımlanan makalesinde İsrail’in barış için üç ön koşulu olduğunu yazdı.

Netanyahu, koşullardan ilkini, İran’ın “yakın vekili” olarak tanımladığı Hamas’ın yok edilmesi olarak sıralıyor:

“ABD, İngiltere, Fransa, Almanya ve daha birçok ülke İsrail’in terör örgütünü yok etme niyetini destekliyor. Bu amaca ulaşmak için askeri yeteneklerinin ortadan kaldırılması ve Gazze üzerindeki siyasi egemenliğinin sona ermesi gerekiyor” diyor.

Netanyahu uluslararası hukuka “tam uyumlu hareket etmeye devam edeceklerini” söylüyor ve “broşürler atarak, kısa mesajlar göndererek ve Gazzelileri tehlikeden uzak durmaları konusunda uyarmak için başka yöntemler kullanarak sivil kayıplarını en aza indirmek için” İsrail’in elinden geleni yaptığını savunuyor.

İsrail Başbakanı ikinci ön koşullarının Gazze’nin “silahtan arındırılması” olduğunu söylüyor ve şu ifadeleri kullanıyor:

“İsrail, bölgenin bir daha asla kendisine saldırmak için üs olarak kullanılmamasını sağlamalıdır. Bu, başka önlemlerin yanı sıra, Gazze çevresinde geçici bir tampon bölgesi kurulmasını ve Gazze ile Mısır arasındaki sınırda İsrail’in güvenlik ihtiyaçlarını karşılayan ve bölgeye silah kaçakçılığını önleyen bir denetim mekanizması kurulmasını gerektirecektir.

Filistin Yönetimi’nin Gazze’yi silahsızlandıracağı beklentisi boş bir hayal. Şu anda Yahudiye ve Samiriye’deki terörizmi finanse ediyor ve yüceltiyor ve Filistinli çocukları İsrail’i yok etmeye yönelik eğitiyorlar.

Gazze’yi silahtan arındırma konusunda ne kapasite ne de irade göstermemesi şaşırtıcı değil. Hamas 2007’de kendisini bölgeden çıkarmadan önce bunu başaramadı ve bugün de kontrolü altındaki topraklarda bunu başaramadı. Öngörülebilir gelecekte İsrail, Gazze üzerindeki güvenlik sorumluluğunu üstlenmek zorunda kalacak.”

Netanyahu yazısında üçüncü ön koşulun Gazze’nin radikalleşmesinin önlenmesi olduğunu belirtiyor ve bunu şöyle anlatıyor: “Okullar çocuklara ölümden ziyade yaşama değer vermeyi öğretmeli ve imamlar Yahudilerin öldürülmesi için vaaz vermeyi bırakmalıdır.

Filistin sivil toplumunun, halkının terörü finanse etmek yerine terörle mücadeleyi desteklemesini sağlayacak şekilde dönüştürülmesi gerekiyor. Bu muhtemelen cesur ve ahlaki liderlik gerektirecektir. Filistin Yönetimi lideri Mahmud Abbas, 7 Ekim zulmünü kınamaya bile cesaret edemiyor.

Bakanlarından bazıları cinayetlerin ve tecavüzlerin gerçekleştiğini inkar ediyor veya İsrail’i kendi halkına karşı bu korkunç suçları işlemekle suçluyor.”

İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu tüm bunlar gerçekleştikten sonra, Gazze’nin yeniden inşa edilebileceğini ve Orta Doğu’da daha geniş bir barış ihtimalinin gerçeğe dönüşeceğini belirtiyor.

İsrail’in Gazze’yi işgalinde 7 Ekim sonrası

Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin el-Kassam Tugayları, “Filistinlilere ve başta Mescid-i Aksa olmak üzere kutsal değerlere yönelik sürekli ihlallere karşılık verme” gerekçesiyle İsrail’e 7 Ekim’de kapsamlı saldırı düzenledi. İsrail, 7 Ekim’deki saldırılarda 1200 İsraillinin öldüğünü, 5 bin 132 kişinin de yaralandığını açıkladı.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarında en az 8 bin 200’ü çocuk, 6 bin 200’ü kadın olmak üzere, 20 bin 915 Filistinli öldürüldü, 54 bin 918 kişi de yaralandı. Enkaz altında binlerce ölü olduğu bildirilirken, halkın sığındığı hastane ve eğitim kurumları hedef alınarak sivil altyapı tahrip ediliyor.

İsrail ordusu, Gazze Şeridi’ne saldırılarının başladığı 7 Ekim’den bu yana 159’u karadan işgal sürecinde olmak üzere 492 askerinin öldürüldüğünü duyurdu. Çatışmalara 24 Kasım’da 4 günlüğüne verilen ve daha sonra 3 gün daha uzatılan “insani arada” 81 İsrailli ve 240 Filistinli esir karşılıklı serbest bırakıldı. Öte yandan İsrail, binlerce Filistinliyi alıkoyup hapsetmeye devam etti.

İşgal altındaki Batı Şeria ve Kudüs’te de İsrail güçleri ve yasa dışı Yahudi yerleşimcilerin saldırılarında 303 Filistinli hayatını kaybetti. İsrail ordusu ile Hizbullah arasında 8 Ekim’den bu yana sınırda devam eden çatışmalarda 26 Lübnanlı sivil, 126 Hizbullah mensubu ile 5 İsrailli sivil ve 9 İsrail askeri öldü.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu ‘Gazze’ Açıklaması: Saldırmaya Devam Edeceğiz

Gazze Şeridi’nde bir haftadır devam eden ‘insani aranın’ bitmesinin ardından İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, “tüm güçleriyle” abluka altındaki Gazze Şeridi’ne saldırmayı sürdüreceklerini açıkladı.

Haber Merkezi / İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Gazze’ye yönelik saldırılarına ilişkin sosyal medya hesabı üzerinden yazılı bir açıklama yaptı.

İsrail güçlerinin “Gazze’de ilerlediğini” aktaran Binyamin Netanyahu, “Hamas’ın yok edilmesi, Gazze’deki esirlerin tamamının serbest bırakılması” başta olmak üzere tüm hedeflerine ulaşıncaya kadar “tüm güçleriyle” saldırılara devam edeceklerini ifade etti.

İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu, ABD Dışişleri Bakanı Blinken ile görüştükten sonra ofisi tarafından yayınlanan bir videoda “Hamas’ı ortadan kaldırmaya yemin ettik ve hiçbir şey bizi durduramayacak” demişti.

110 rehine ve 240 Filistinli tutuklu serbest kaldı

Katar ve Mısır’ın arabuluculuğunda İsrail ile Hamas arasında çatışmaların geçici olarak durdurulmasına yönelik anlaşma, 24 Kasım Cuma günü, ilk etapta dört günlüğüne yürürlüğe girmişti.

İsrail, ‘insani aranın’, en az 10’ar rehinenin serbest bırakılması durumunda birer gün daha uzatabileceğini açıklamıştı. Dün de Hamas’ın sürenin dolmasına az bir süre kala, serbest bırakılacak kişilerin listesini iletmesiyle ‘insani ara’ bir gün daha uzatılmıştı.

‘İnsani aranın’ 7. gününde Hamas elindeki 8 İsrailli rehineyi daha serbest bırakırken, İsrail de 30 tutukluyu daha bıraktı. Son serbest kalan tutuklulardan 23’ünü çocuk, 7’sinin kadın olduğu açıklandı. ‘İnsani ara’ süresince yapılan rehine ve tutuklu takasında toplamda 80’i İsrailli 110 rehine ve 240 Filistinli tutuklu serbest kaldı.

Reuters haber ajansına konuşan bir kaynak, arabulucu ülkeler Katar ve Mısır’ın hem Hamas hem de İsrail ile, ateşkesin bozulması sonrasında da temasta olduğunu ve görüşmelerin devam ettiğini bildirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Volker Türk, Volker Türk, “İsrail siyasi ve askeri liderliklerinin operasyonları genişletmeyi ve yoğunlaştırmayı planladıklarına işaret eden son açıklamaları çok endişe verici” dedi.

BM İnsan Hakları Yüksek Komiseri Türk, çatışan taraflar üzerinde etkili olan siyasi otoritelere ateşkesin yeniden sağlanması için çabalarını iki katına çıkarmaları çağrısında bulundu.

Şiddete derhal son verilmesini ve kalan tüm rehinelerin koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep eden Türk, “İşgalci bir güç olarak İsrail’in” Gazze halkına temel ihtiyaç malzemelerini sağlaması çağrısı yaptı.

Hamas, yazılı bir açıklama yaparak bu sabah itibarıyla sona eren geçici ateşkes anlaşmasının uzatılması için yaptıkları tüm tekliflerin İsrail tarafından reddedildiğini bildirdi. Hamas’tan yapılan yazılı açıklamada, ‘insani ara’nın uzatılması ve diğer rehinelerin de serbest bırakılması için gece boyu müzakerelerin sürdüğü ifade edildi.

İsrail ordusu, “Hamas operasyonel duraklamayı ihlal etti ve buna ek olarak İsrail topraklarına doğru ateş açtı. İsrail Savunma Kuvvetleri Gazze Şeridi’nde Hamas terör örgütüne karşı çatışmalara yeniden başladı.” dedi.

Açıklamada savaş uçaklarının Gazze’deki “Hamas terör hedeflerini vurduğu” belirtilirken, AFP muhabirleri bölgenin kuzeyinde ve güneyinde hava saldırıları düzenlendiğini bildirdi.

Hamas’a yakın bir kaynak AFP’ye yaptığı açıklamada, grubun silahlı kanadının “çatışmaya devam etme” ve “Gazze Şeridi’ni savunma” emri aldığını söyledi.

Uluslararası kuruluşlar, 1,7 milyon insanın evlerini terk etmek zorunda kaldığı tahmin edilen Gazze’ye tıbbi malzeme, gıda ve yakıt ulaştırılması için daha fazla zaman tanınması çağrısında bulundu.

New York Times gazetesi, İsrail’in Hamas’ın 7 Ekim’de büyük bir saldırı planladığından haberdar olduğunu ancak istihbarat ve askeri yetkililerin planı hayal ürünü olarak nitelendirerek reddettiğini kaydetmişti.

Paylaşın

İsrail Başbakanı Netanyahu’dan Gazze Açıklaması: İşgal Etmeye Çalışmıyoruz

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının Aksa Tufanı operasyonuyla başlattığı Filistin – İsrail savaşının 35. gününde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, Hamas’la savaşın sona ermesinin ardından Gazze Şeridi’ni ele geçirme, işgal etme ya da yönetme arayışında olmadıklarını söyledi.

Haber Merkezi / İsrail Başbakanı Netanyahu, Amerikan televizyon kanalı Fox News’e verdiği demeçte, militan tehditlerin ortaya çıkmasını önlemek için gerekirse yerleşim bölgesine girmek üzere “güvenilir bir güce” ihtiyaç duyulacağını söyledi.

“Gazze’yi ele geçirmeye çalışmıyoruz, Gazze’yi işgal etmeye çalışmıyoruz ve Gazze’yi yönetmeye çalışmıyoruz” diyen Binyamin Netanyahu, sivil bir hükümete ihtiyaç duyulacağını, ancak İsrail’in 7 Ekim’de Hamas’ın yaklaşık 1.400 kişiyi öldürdüğü saldırıya benzer bir saldırının tekrarlanmamasını da sağlaması gerektiğini söyledi.

“Dolayısıyla, gerekirse Gazze’ye girip katilleri öldürecek inandırıcı bir güce sahip olmalıyız. Çünkü Hamas benzeri bir oluşumun yeniden ortaya çıkmasını engelleyecek olan budur” dedi.

Gazze’de can kaybı 10 bin 812’ye yükseldi

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı’na göre, İsrail’in saldırılarında 4 bin 412’si çocuk, 2 bin 918’i kadın olmak üzere 10 bin 812 Filistinli öldürüldü, 26 bin 905 kişi yaralandı. Batı Şeria ve Kudüs’te İsrail güçleri ve Yahudi yerleşimciler, 181 Filistinliyi öldürdü.

İsrail iseFilistin Sağlık Bakanlığı’nın rakamları abarttığını ifade ediyor, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) ise rakamların güvenilir olduğuna inanıyor.

32 bin ton patlayıcı kullanıldı

Gazze’deki Hükümet Enformasyon Ofisi, İsrail’in saldırıların başlamasından bu yana Gazze Şeridi’ni yaklaşık 32 bin ton patlayıcı ve 13 binin üzerinde bombayla vurduğunu duyurdu. Bunun da kilometre başına ortalama 87 ton patlayıcı anlamına geldiğini bildirdi.

Şarku’l Avsat’ın Alemu’l Arabi haber ajansından (AWP) aktardığına göre, Hükümet Enformasyon Ofisi tarafından bugün yapılan açıklamada, İsrail’in saldırıları sonucu Gazze’deki konutların yüzde 50’sinden fazlasının hasar gördüğü, 40 bin konutun ise tamamen yıkıldığı bilgisi verildi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken, Filistinli sivillerin korunması için, günde dört saat bombardımanın durdurulması kararının yanı sıra “yapılabilecek ve yapılması gereken” başka şeyler olduğunu söyledi. Bunun için İsrail’le görüşüldüğünü belirti. Blinken, detay vermedi.

Beyaz Saray Sözcüsü John Kirby gazetecilere yaptığı açıklamada, ABD’nin İsrail’in Gazze’nin kuzeyindeki bölgelerde bombardımana her gün 4 saat ara vereceğini söyledi. John Kirby, aralardan üç saat öncesinden bir duyuru yapılacağını kaydetti.

Kirby, “İsrailliler bize bu ara süresince bu bölgelerde askeri operasyon yapılmayacağını ve bu sürecin bugün başlayacağını söylediler” diye ekledi.

İsrail ordusu daha önce “Gazzeli sivillere insani yardım için taktiksel, bölgesel aralar uyguladığını” söylemiş ve bunun “ateşkes olmadığını” belirtmişti.

İsrail’in bu kararının “önemli bir ilk adım” olduğunu belirten Kirby, “Açıkçası biz bunların ihtiyaç duyulduğu sürece devam etmesini istiyoruz” dedi. Kirby ayrıca şu anda ateşkes zamanı olmadığı yönündeki ABD’nin görüşünü tekrarlayarak böyle bir ateşkesin Hamas’ın 7 Ekim’de “yaptıklarını meşrulaştırmasına” yarayacağını söyledi.

İsrail’in aşırı sağcı Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben-Gvir, İsrail’in Gazze’de her gün 4 saatlik insani yardım arası vermeyi kabul ettiğini duyurmasının “özellikle ciddi bir hata” olduğunu söyledi. Sosyal medya hesabından paylaştığı mesajda Ben-Gvir, “[Gazze’de] yaşayanların güneye doğru hareket etmeleri için [insani] koridoru” korurken “savaşmaya devam etmeliyiz” diye yazdı.

“İsrail hastaneleri vuruyor”

Öte yandan İsrail’in bombardımanı devam ediyor. Hamas tarafından kontrol edilen Gazze’de yetkililer İsrail’in Cuma günü hastane yakınlarına en az üç hava saldırısı düzenlediğini açıkladı.

Gazze’deki Sağlık Bakanlığı yetkilisi Esref El Kidra yaptığı açıklamada İsrail’in birçok hastaneye aynı anda saldırı düzenlediğini, Gazze’nin en büyük hastanesi olan El-Şifa Hastanesi’nin de hedef alındığını aktardı. İsrail tarafından henüz bir açıklama yapılmadı.

Gazzeli yetkililer El-Şifa hastanesine tahminen 60 bin kişinin sığındığını belirtirken, Rantisi çocuk hastanesi ve Endonezya hastanesinin de gece boyunca ateş altında kaldığını söyledi. Bombardımanda yaralılar olduğu can kaybı bulunmadığı belirtildi. Endonezyalı yetkililer hastanenin hedef alınmasını kınadı.

Gazze’de ölen İsrail askerlerinin sayısı 36’ya yükseldi

İsrail merkezli The Times of Israel Gazetesi, Gazze’deki çatışmalarda bir İsrail askerinin daha öldürüldüğünü bildirdi. Gazete böylece, devam eden kara operasyonlarının başlangıcından bu yana İsrail ordusunda ölenlerin sayısının 36’ya yükseldiğini aktardı.

Paylaşın

Netanyahu’dan Geçici Ateşkes Açıklaması: Rehineler Serbest Bırakılmalı

Hamas’ın Aksa Tufanı operasyonu sonrası başlayan Filistin – İsrail savaşının 28. gününde açıklamada bulunan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, bir ateşkes için Hamas’ın tüm rehineleri serbest bırakmasını şart koştu.

Haber Merkezi / İsrail Başbakanı Netanyahu, “İsrail, rehinelerin geri dönüşünü içermeyen bir geçici ateşkes anlaşmasını reddediyor” dedi.

Başta ABD olmak üzere bir kısım uluslararası kamuoyu İsrail’e, insani yardım dağıtımı için İsrail’e saldırılara ara vermesi çağrısı yaparken, Türkiye’nin de içinde olduğu çok sayıda ülke “acil ateşkes” çağrısı yapıyor.

Öte yandan Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail’in saldırılarında hayatını kaybedenlerin son 24 saatte 166 artarak 9 bin 227’ye yükseldiğini duyurdu.

Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybedenlerin 3 bin 826’sının çocuk, 2 bin 405’inin kadın olduğu bildirildi. Bakanlığın verilerine göre saldırılar sonucu 23 bin 516 kişi de yaralandı, 2 binden fazla kişi ise kayboldu.

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA) Direktörü Philippe Lazzarini, Gazze Şeridi’nde artan ölü sayısı karşısında artık tali hasardan söz etmenin mümkün olmadığını belirtti.

Lazzarini, Gazze’deki duruma ilişkin Perşembe günü yaptığı açıklamada, “Gazze Şeridi’nden yeni döndüm. Yürek parçalayıcıydı. İnsanlar ateşkes talep ediyor. Bu trajedinin sona ermesini istiyorlar. İnsani yardım çalışmalarımdaki en üzücü günlerden biriydi” dedi.

Lazzarini, yakıt yetersizliği, devam eden bombardıman, altyapının hasar görmesi ve iletişim ağlarındaki aksaklıklar nedeniyle insani yardımın çok zor olduğunu belirtti. Gazze Şeridi’ndeki yaklaşık 625 bin öğrencinin eğitime erişime bulunmadığını kaydeden Lazzerini, eğitim tesislerinin yüzde 40’tan fazlasının hasar gördüğünü de sözlerine ekledi.

ABD’den “iki devletli” çözüm açıklaması

ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile Tel Aviv’de bir araya geldikten sonra bir basın toplantısı düzenledi. Blinken, güvenli bir İsrail’in gerçek olabilmesi için Filistin halkının da kendi devleti olması gerektiğini söyledi.

İki devletli çözümün barış için “tek yol” olduğunu savunan Blinken, bölge ülkelerine yapacağı ziyaretlerin ana amacının gerginliği azaltmak ve yayılmasını engellemek olacağını söyledi. Bakan Blinken Filistinli sivillerin korunması için daha fazla çaba gösterilmesi gerektiğini de kaydetti.

İsrail’in “asla tek başına kalmayacağı” yönündeki ABD politikasını tekrarlayan Blinken, saldırılara insani ara verilmesi konusunun da İsrail yönetimi ile konuşulduğunu söyledi. Blinken, Gazze’deki hastanelere yakıt ulaştırılması için bazı yollar üzerine anlaşıldığını da kaydetti.

Hasan Nasrallah: Siyonistlerle mücadele…

İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılarından sonra Lübnan Hizbullah’ının lideri Hasan Nasrallah ilk kez açıklamalarda bulundu.

Nasrallah sözlerine öldürülen sivilleri anarak başladı. Nasrallah “Eğer tam meşruiyete sahip bir savaş istiyorsak Siyonistlerle mücadele savaşı kadar insani, ahlaki ve dini açıdan tam anlamıyla meşru bir mücadele bulamayacağız” şeklinde konuştu.

İsrail Başbakanı Netanyah, Hizbullah lideri Nasrallah’a cevap verdi: Kuzeydeki düşmanımıza söylüyorum: Bizi yanlış anlama. Bir hata sana hayal bile edemeyeceğin bir şekilde pahalıya mal olur.

Paylaşın

Netanyahu’dan “Kara Harekatı” Açıklaması: Hazırlanıyoruz

Hamas’ın başlattığı Filistin – İsrail savaşının 19. günüde, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ordusunun Gazze’ye yönelik kara harekatı için hazırlandığını ancak operasyonun zamanlaması hakkında ayrıntı vermeyeceğini söyledi.

Reuters haber ajansının aktardığına göre, Netanyahu kara harekatı kararının hükümetin özel savaş kabinesi tarafından verileceğini söyledi. “Halihazırda binlerce teröristi öldürdük. Ve bu daha başlangıç” diyen Netanyahu, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Eşzamanlı olarak, kara harekatı için hazırlık yapıyoruz. Ne zaman olacak, nasıl olacak, bunların detaylarına girmeyeceğim.”

7 Ekim’deki Hamas saldırısının nasıl gerçekleşebildiğine dair de konuşan İsrail Başbakanı Netanyahu, “Herkesin cevaplar vermesi gerekecek, benim de. Ama tüm bunlar savaşın ardından olacak” dedi.

İsrail’in Gazze’ye yönelik düzenlediği hava saldırılarında hayatını kaybedenlerin sayısı 755 artarak 6 bin 546’ya yükseldi. Saldırılarda can verenlerin 2 bin 704’nün çocuk olduğu belirtilirken 17 bin 439 kişinin de yaralandığı duyuruldu.

Gazze’de insani durum giderek ağırlaşıyor

Öte yandan Birleşmiş Milletler (BM) Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Refah’ta 4 bin 600 sivilin barındığı bir okulun yakınına isabet eden bomba nedeniyle okulun ciddi tali hasar gördüğünü duyurdu.

Gazze’ye acil olarak yakıt ikmal edilmesi çağrısı da yapan örgüt, yakıt gelmemesi durumunda yardım faaliyetlerini önemli ölçüde azaltmak, hatta yer yer durdurmak zorunda kalacaklarını açıkladı.

Örgütün direktörü Thomas White CNN’e yaptığı açıklamada, “İçme suyu için tuzdan arındırma tesislerine yakıt sağlıyor muyuz? Gazze’deki insanları besleyen ekmeğin üretilebilmesi için elzem olan yakıtı sağlayabiliyor muyuz? Yakıt için bir çözüm bulmak zorundayız, yoksa bizim yardım faaliyetlerimiz duracak” dedi.

ABD ve Rusya’nın İsrail-Filistin karar tasarıları reddedildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), ABD ve Rusya’nın İsrail-Filistin çatışmasına ilişkin sundukları iki ayrı karar tasarısı karşılıklı olarak veto edildi. 15 üyeli BMGK’de önce ABD’nin sunduğu karar tasarısı oylandı. Karar için 10 ülke “evet” oyu kullanırken 2 ülke “çekimser”, 3 ülke ise “hayır” oyu verdi.

ABD oylamasının ardından Rusya’nın Gazze’de insani ateşkes çağrısı ihtiva eden karar tasarısı oylamaya sunuldu. Tasarıya 4 “evet”, 9 “çekimser” ve 2 “hayır” oyu verildi. Daimi üyeler ABD ve İngiltere’den “hayır” oyu alan Rusya tasarısı da böylelikle reddedildi.

“Hastalar ölüm tehlikesiyle karşı karşıya”

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) de Gazze’de hastanelerin yakıt yetersizliği nedeniyle kapılarını kapatmak zorunda kaldığını açıkladı. Örgüt, 2 bin dolayında kanser, bin dolayında diyaliz hastası ile 130 prematüre bebeğin hayatının risk altında olduğuna dikkat çekti.

Paylaşın

İsrailli Yahudiler Arasında Netanyahu’ya Güven Yüzde 20,5’e İndi

Hamas’ın 7 Ekim’de başlattığı “Aksa Tufanı” operasyonu sonra yapılan yeni ankette İsrailli Yahudilerin yalnızca yüzde 20,5’i ve İsrailli Arapların yüzde 7,5’i Başbakan Binyamin Netanyahu hükümetine güvendiklerini söylüyor. Haziran’da bu oranlar sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 18’di.

Bianet’in The Times of Israel’den aktardığına göre, İsrail Demokrasi Enstitüsü’nün son anketinde, ülkede hükümete güven son 20 yılın en düşük düzeyine indi.

İbranice günlük gazete Yedioth Ahronoth, hükümetin ve ordunun 7 Ekim saldırısını önlemedeki başarısızlığı ve saldırının sonrasındaki durumla başa çıkamaması nedeniyle Netanyahu kabinesinin adlarının saklı kalmasını isteyen üç üyesinin istifa etmeyi düşündüğünü bildirmişti.

Yedioth Ahronoth’un paylaştığı, 18 yaşından büyük 1442 kişinin katıldığı kamuoyu yoklamasının sonuçlarına göre ankete katılanların yüzde 75’i 7 Ekim saldırılarında karşılaşılan güvenlik açığından Başbakan Netanyahu’nun sorumlu olduğu kanısındaydı.

Ankete katılanların yüzde 66’sı Netanyahu’nun istifasını isterken, yüzde 64’ü savaştan sonra İsrail Meclisinin feshedilmesini ve genel seçimlere gidilmesini istiyor. Likud seçmenlerinin yüzde 45’i de savaş sona erer ermez  seçimlerin yapılmasını istiyor.

Yedioth Ahronoth’un haberine göre Netanyahu ile İsrail ordusu arasında güven krizi var ve dün Haaretz’in verdiği haberde de Netanyahu’nun 7 Ekim saldırılarını karşılamaktaki sorumluluğu İsrail ordusuna yüklemeye çalıştığı bildirilmişti.

Birleşmiş Milletler: Gazze’de durum vahim

Öte yandan Birleşmiş Milletler’e (BM) bağlı Filistinli Mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) Direktörü Thomas White, Gazze’de her gün yüzlerce kamyon dolusu yardıma ihtiyaç duyulduğunu, şimdiye kadar gönderilen az miktarda yardımın yeterli olmadığını söyledi.

Bölgedeki koşulların “vahim” olduğunu söyleyen White, hastaneler, su arıtma tesisleri ve fırınlar için yalnızca üç günlük yakıt stokunun kaldığını belirtti.

İsrail, Hamas’ın el koyma ihtimaline karşı bir süredir yakıt sevkiyatına izin vermediğini söylüyor.

Bugün üçüncü bir yardım konvoyu daha Mısır’dan Gazze’ye yola çıktı. Yardım kuruluşlarının yanı sıra Reuters ve AFP’nin aktardığına göre, yardım malzemesi taşıyan kamyonlar sabah saatlerinde Refah Sınır Kapısı’ndan geçti. Bölgeye yardım geçişleri Cumartesi günü başlamıştı.

Avrupa Birliği (AB) Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Gazze’ye daha fazla yardım sağlanması için ateşkes çağrılarına katıldı. Borrell, bugün Lüksemburg’da yapılacak AB dışişleri bakanları toplantısında bu konunun tartışılacağını belirtti.

Gazze’de can kaybı 5 bini geçti

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, İsrail saldırıları nedeniyle abluka altındaki Gazze’de artan can kaybı ve yaralılara ilişkin basın açıklaması yaptı.

Bakanlığın Telegram hesabından paylaşılan açıklamaya göre, 7 Ekim’den bu yana devam eden İsrail saldırılarında ölenlerin sayısı, 2 bin 55’i çocuk, 1119’u kadın, 217’si yaşlı olmak üzere 5 bin 87’ye, yaralananların sayısının da 15 bin 273’e ulaştı.

İsrail, Gazze’ye yönelik saldırılarını artırıyor ve yakında bir kara saldırısı başlayabileceği belirtiliyor. Gazze’nin 2.3 milyon nüfusunun yarısı evlerini terk etmiş durumda.

Paylaşın

İsrail’in En Eski Gazetesi Haaretz: Savaşın Tek Sorumlusu Netanyahu

Hamas’ın başlattığı operasyon sonrası İsrail – Filistin hattında tansiyon bir kez daha yükselirken, İsrail’in en eski günlük gazetesi Haaretz, dikkat çeken bir yazıya yer verdi.

Yaşananların tek sorumlusunun İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu olduğu vurgulanan yazıda, Netanyahu’nun sorumluluktan kaçmaya ve suçu, ordunun askeri istihbaratın ve Şin Bet güvenlik servisinin yönetimine atmaya çalışacağı belirtildi.

Yazıda ayrıca, Hakkında üç yolsuzluk davası açılmış bir başbakan, devlet işleriyle ilgilenemez; zira ulusal çıkarlar, kendisini olası bir mahkumiyet ve hapis cezasından kurtarmanın yanında kaçınılmaz olarak ikinci planda kalacaktır.” ifadelerine yer verildi.

Sol Haber’in Haaretz’den aktardığı yazı şöyle: Simchat Tora bayramında İsrail’in başına gelen felaketin sorumluluğu açık bir şekilde bir kişinindir: Binyamin Netanyahu.

Engin siyasi deneyimi ve güvenlik konularındaki yeri doldurulamaz bilgeliğiyle övünen başbakan, bir ilhak ve mülksüzleştirme hükümeti kurarken, Bezalel Smotrich ve Itamar Ben-Gvir’i kilit pozisyonlara getirirken, Filistinlilerin varlığını ve haklarını açıkça göz ardı eden bir dış politika benimserken İsrail’i bilinçli olarak içine sürüklediği tehlikeleri tespit etmekte tamamen başarısız oldu.

Netanyahu kesinlikle sorumluluğundan kaçmaya çalışacak ve suçu, ordunun askeri istihbaratın ve Şin Bet güvenlik servisinin yönetimine atmaya çalışacak. Ordu, askeri istihbarat ve Şin Bet, tıpkı Yom Kippur Savaşı’nın arifesinde olduğu gibi, savaş olasılığını düşük görüyordu ve Hamas saldırısı, hazırlıklarının eksikli olduğunu ortaya koydu.

Düşmanı ve onun askeri saldırı yeteneklerini küçümsediler. Önümüzdeki günler ve haftalarda, İsrail Savunma Kuvvetleri’nin ve istihbaratın başarısızlıklarının derinliği gün yüzüne çıktıkça, bunların değiştirilmesi ve durumun değerlendirilmesi yönünde haklı bir talep mutlaka ortaya çıkacaktır.

Ancak askeriye ve istihbaratın başarısızlığı Netanyahu’yu krizin genel sorumluluğundan kurtarmıyor çünkü kendisi İsrail’in dış ve güvenlik meselelerinde nihai karar verici konumunda. Netanyahu, Ehud Olmert’in İkinci Lübnan Savaşı’nda olduğu gibi bu rolde acemi değil. Golda Meir’in 1973’te ve Menachem Begin’in 1982’de iddia ettiği gibi askeri konularda da cahil değil.

Netanyahu aynı zamanda Naftali Bennett ve Yair Lapid liderliğindeki kısa ömürlü “değişim hükümeti”nin benimsediği politikayı da şekillendirdi: İsrail halkının ödemeyi göze alabileceği bir bedel uğruna Filistin ulusal hareketini Gazze ve Batı Şeria’daki her iki kanadında da ezmeye yönelik çok boyutlu bir çaba.

Geçmişte Netanyahu kendisini savaşlardan ve İsrail’in çok sayıda kayıp vermesinden kaçınan, temkinli bir lider olarak pazarlıyordu. Son seçimdeki zaferinin ardından, bu temkinliliğin yerine, Batı Şeria’yı ilhak etme ve El Halil Tepeleri’yle Ürdün Vadisi dahil Oslo tarafından tanımlanan C Bölgesi’nin bazı kısımlarında etnik temizlik gerçekleştirme yönünde açık adımlar atarak, “tamamen sağcı bir hükümet” politikasını benimsedi.

Bu aynı zamanda yerleşimlerin büyük çapta genişletilmesini, Mescid-i Aksa yakınındaki Tapınak Tepesi’nde Yahudi varlığının desteklenmesini ve ayrıca Suudilerle, Filistinlilerin hiçbir şey alamayacağı bir barış anlaşmasının açık bir şekilde konuşulması ile övünmeyi, hatta “ikinci bir Nakba”dan söz etmeyi de içeriyordu. Beklendiği gibi, Filistinlilerin İsrail işgalcisinin yumruğunu daha ağır hissetmeye başladığı Batı Şeria’da düşmanlıkların patlak vereceğine dair işaretler başladı. Hamas Cumartesi günü sürpriz saldırısını başlatmak için bu fırsatı değerlendirdi.

Her şeyden önce İsrail’in son yıllarda üzerinde dolanan tehlike tümüyle gerçekleşmiş durumda. Hakkında üç yolsuzluk davası açılmış bir başbakan, devlet işleriyle ilgilenemez; zira ulusal çıkarlar, kendisini olası bir mahkumiyet ve hapis cezasından kurtarmanın yanında kaçınılmaz olarak ikinci planda kalacaktır.

Bu korkunç koalisyonun kurulmasının ve Netanyahu’nun başlattığı yargı darbesinin, siyasi muhalif olarak algılanan üst düzey ordu ve istihbarat görevlilerinin zayıflatılmasının nedeni buydu. Bunun bedelini Batı Necev’deki saldırının kurbanları ödedi.

Paylaşın