BM’den Ramazan’ın İlk Gününde Gazze’de Ateşkes Çağrısı

Filistin – İsrail savaşının 157. günü geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, basın mensuplarına yaptığı açıklamada, Ramazan ayına girilmiş olması sebebiyle Gazze’de “silahların susması” gerektiğini söyledi.

Gazze’de İsrail saldırılarında yaşamını yitirenlerin sayısı son 24 saatte 67 artarak 31 bin 112’ye yükseldi. Yaralananların sayısı ise 72 bin 760’a çıktı.

Gazze’de İsrail saldırılarında ölenlerin yüzde 70’ini çocuklar ve kadınların oluşturduğu aktarılırken, saldırılar sonucu oluşan yıkımdan dolayı çok sayıda kişinin hala enkaz altında olduğu vurgulandı. Sivil savunma ve acil sağlık ekiplerinin bu kişilere ulaşmakta zorluk yaşadığı kaydedildi.

Gazze Şeridi’nin kuzeyindeki insanların ciddi bir gıda yetersizliği ve açlıktan ölme tehdidi altında yaşadığını vurgulayan uluslararası insani yardım örgütleri, bir süredir acil bir şekilde harekete geçilmesi çağrısında bulunuyor.

DW Türkçe’nin aktardığına göre; Antonio Guterres, “Bugün, dünyanın dört bir yanındaki Müslümanların barış, uzlaşma ve dayanışma değerlerini kutladığı ve yaydığı bir dönem olan mukaddes Ramazan ayının başlangıcı. Ancak Ramazan başlamış olsa da Gazze’de ölümler, bombalamalar ve kan dökülmeye devam ediyor” dedi.

BM Genel Sekreteri Guterres “Bugün en güçlü çağrım, silahları susturarak Ramazan ruhunu onurlandırmak ve hayat kurtaran yardımların gereken hızda ve ölçekte ulaştırılmasını sağlamak için tüm engelleri ortadan kaldırmaktır” ifadelerini kullandı. Hamas’a yönelik de “Aynı zamanda Ramazan’ın merhamet ruhuyla tüm rehinelerin serbest bırakılması için çağrıda bulunuyorum” dedi.

“Daha fazla önlenebilir ölümden kaçınmak için harekete geçmeliyiz” diyen Guterres “Gazze’deki Filistinliler için hayat kurtaran yardımlar, eğer gelirse, damla damla geliyor. Uluslararası insani hukuk paramparça halde. Ve İsrail’in tehdidinde bulunduğu Refah’a saldırısı Gazze halkını daha da derin bir cehennem çemberinin içine düşürebilir” şeklinde konuştu.

Hamas’ın elindeki rehinelerin ailelerinin de insani ateşkes çağrısı yaptığını hatırlatan Guterres “İsrailli rehine aileleri çektikleri eziyet ve ıstırabı paylaştılar ve sevdiklerinin derhal serbest bırakılması için yalvardılar. Ve İsrail bombardımanlarında öldürülen yakınlarının yürek burkan tanıklıklarını paylaşan ve derhal ateşkes talep eden Filistinli aileler… Bu aile üyelerinden birinin dediği gibi, ‘Buraya taziye için gelmedik. Özür dilemek için de burada değiliz. Acil eylem için buradayız.’ Bunu istemek çok mu fazla? Bu sesleri duymalı ve kulak vermeliyiz” dedi.

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres konuşmasında Sudan’daki çatışmalara da dikkat çekerek Ramazan ayında Sudan’da da silahların susmasını istedi.

Paylaşın

BM’den Filistin’i Tanıma Çağrısı

Filistin – İsrail savaşının 107. günü geride kalırken Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, “İsrail ve Filistinliler için iki devletli çözümü ve Filistin halkının bir devlet kurma hakkını reddetmek kabul edilemez” dedi.

Haber Merkezi / Guterres, Uganda’da Bağlantısızlar Hareketi zirvesinde dün yaptığı konuşmada, Filistinlilerin kendi devletlerini kurma hakkının tanınması gerektiğine vurgu yaptı. BM Genel Sekreteri, bu hakkı reddeden bir tutumun “Dünya barışı ve istikrarı için büyük bir tehdit olan bir çatışmayı belirsiz bir süre için uzatacağı” uyarısında bulundu.

Ortadoğu’da bir Filistin devletinin kurulmasını reddeden İsrail Başbakanı Benyamin Netanyahu üzerinde iki devletli çözüme destek vermesi yönünde uluslararası baskı artıyor.

ABD Başkanı Joe Biden, yaklaşık bir ay aradan sonra İsraiI Başbakanı Benyamin Netanyahu ile yaptığı telefon konuşmasında bağımsız bir Filistin devleti kurulmasına yönelik olası çözümler hakkındaki görüşlerini yinelerken, ‘ordusu olmayan’ bir Filistin devleti fikrini de olası seçenekler arasında gösterdi.

Beyaz Saray’dan yapılan açıklamaya göre, görüşmede İsrail’in Gazze’ye yönelik saldırılar, rehinelerin durumu ve bölgeye insani yardım gönderilmesi ele alındı.

Ulusal Güvenlik Konseyi Sözcüsü John Kirby basına yaptığı açıklamada, Biden’ın bu çağrıyı (iki devletli çözüm) “uzun süredir” yapmayı planladığını söyledi. Kirby, bu çağrının Netanyahu’nun perşembe günü İsrail’in güvenliğini garanti etmeyen Filistin devletine karşı oldukları yolundaki açıklamasına yanıt olmadığını söyledi.

Biden, basına yaptığı açıklamada iki devletli çözüme Netanyahu’nun iktidarda olmasının engel olmadığını söyledi. Netanyahu’nun bir açıklamasında, “iki devletli çözüme karşıyım” demesinin ardından bir muhabirin “Netenyahu iktidardayken iki devletli çözüm imkansız mı?” sorusuna Biden “hayır değil” yanıtını verdi.

Basının, “Netanyahu’nun tek devletle ilgili söyledikleri dikkate alındığında, İsrail’e verilen yardımlara ilişkin koşulları yeniden değerlendirecek misiniz? sorusuna Biden, şu yanıtı verdi: Bir şeyleri çözebileceğimizi düşünüyorum. İki devletli çözümlerin çeşitli türleri var. BM’ye üye olup hala kendi orduları olmayan birçok ülke var. Bazı eyaletlerde sınırlamalar var ve bence bunun işe yarayabileceği yollar var.

Kirby, “Başbakan Netanyahu bu konudaki endişelerini açıkça dile getirdi. Başkan Biden, iki devletli çözümün hala doğru yol olduğuna dair güçlü inancını açıkça ortaya koydu. Ve bu inancı sürdürmeye devam edeceğiz.” ifadelerini kullandı.

İki devletli çözüm neydi?

İki devletli çözüm anlaşmasının taslağı, İsrail ve Yaser Arafat’ın El Fetih örgütü liderliğindeki FKÖ’nün, Norveç’in arka planda aracılık ettiği müzakerelerin ardından 1993 yılında iki devletin karşılıklı olarak birbirini tanımasını kabul etmesinden sonra oluşturuldu.

Oslo süreci olarak adlandırılan süreçte, hiçbir zamansona gelinemedi ve geride çözülmesi eskisinden çok daha zor olan sorunlar kaldı.

Barış için toprak anlaşmaları, Filistin Yönetimi’nin İsrail’in 1967’deki 6 Gün Savaşı’nda ele geçirip işgal ettiği topraklarda özyönetim kurmasını sağladı.

Ancak askeri işgal ve Yahudi yerleşim faaliyetleri devam etti ve “kalıcı statü sorunları” adı verilen meseleler daha sonraki müzakerelere bırakıldı.

Bunlar arasında, 1948’deki ilk Arap-İsrail Savaşı’nın ardından Birleşmiş Milletler’in 1947’de bölünme yönünde oy kullanmasıyla İsrail’in kurulduğu topraklardaki Filistinli mültecilerin durumu da vardı.

İsrail, 1967’de Doğu Kudüs’ü ilhak etmişti ve bu da bir başka muammaydı çünkü kutsal mekanlar her iki taraf için de taviz vermeyi kabul etmeyecek kadar önemliydi.

Yıllar süren diplomatik tartışmalardan sonra, sorunlar nihayet 2000 yılında Camp David’de dönemin ABD Başkanı Bill Clinton’ın ev sahipliği yaptığı basına kapalı zirvede ele alındı, ancak İsrail Başbakanı Ehud Barak ve Filistin Yönetimi Başkanı Yaser Arafat arasındaki uçurum kapanmadı.

Başarısızlıkla ilgili herkes birbirini suçladı. İsrailli ve ABD’li yetkililer Arafat’ın o güne kadar elde edebileceği en cömert anlaşmayı geri çevirdiğini söyledi. Filistinlilerse anlaşmayı, Doğu Kudüs’te bir başkent kurulması gibi şartların çok altında kalan bir sahtekarlık olarak nitelendirdi.

İsrail’in ana düşmanını etkisiz hale getirme hedefine çoktan ulaştığını savunan eleştiriler yapıldı. Peki, Filistin nüfusunun yoğun olduğu bölgelerde güvenlik kontrolü Filistin Yönetimi’ne devredilirken, bu kadar çok yatırım yaptığı yerden neden vazgeçiyordu?

Arafat, müzakereleri zayıf bir pozisyonda yürütürken, ABD’li arabulucu İsrail ile tarihteki tüm devletlerden tartışmasız daha yakın bir ilişki içindeydi. İki devletli çözüme giden yolda aşılamaz olduğu ortaya çıkan başka önemli faktörler de vardı.

1987’de Gazze’de kurulan İslami Direniş Hareketi (Hamas), rakibi El Fetih’in barış konusundaki tavizlerine karşı çıktı ve 1994’ten itibaren görüşmeleri intihar saldırılarıyla sabote etmek için çok sayıda fırsat buldu.

Yahudi yerleşimciler aynı zamanda Tanrı’nın kendilerine vaat ettiğine inandıkları topraklardaki varlıklarını genişletmek ve güçlendirmek için bu ertelemeleri fırsat olarak kullandılar.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler’den Gazze Çağrısı: Acilen İnsani Ateşkese İhtiyaç Var

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, hayat kurtarıcı yardımın, gerekli düzeyde muhtaç kişilere ulaşamadığına dikkati çekerek, “Hastalık, gıdasızlık ve başka sağlık riskleriyle beraber açlığın gölgesi Gazze halkına korku salıyor. Gazze’de uluslararası insancıl hukukun açık bir şekilde ihlal edilmesinden derin endişe duyuyorum” dedi.

BM Genel Sekreteri Guterres, etkili insani yardım ulaştırılması için güvenliğin sağlanmasının ön koşul olduğunun altını çizerek, aynı zamanda ticari faaliyetlerinin tekrar başlatılmasının önemine işaret etti. Guterres, ayrıca, işgal altındaki Batı Şeria’da gerginliğin arttığına dikkati çekerek, aynı zamanda Kızıldeniz ve ötesinde de gerginliğin yüksek seyrettiğini dile getirdi.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze’de 7 Ekim’den bu yana geçen 100 gündeki gelişmeler hakkında basın açıklaması yaptı. Tüm rehinelerin serbest bırakılmasını talep eden Guterres, aynı zamanda Hamas’ın gerçekleştirdiği iddia edilen cinsel şiddet olaylarının soruşturulması gerektiğini belirtti.

Guterres, “Hiçbir şey sivillerin öldürülmesi, yaralanması, kaçırılması ya da sivillere yönelik roket fırlatılmasını meşru kılamaz” diye konuştu. Gazze’ye yönelik İsrail güçlerinin saldırılarının 100 gündür devam ettiğine dikkati çeken Guterres, “Saldırıların meydana getirdiği yıkım ve öldürülen sivil sayısı, benim Genel Sekreter olarak görev yaptığım dönemde görülmemiş boyutta” dedi.

Guterres, “Hiçbir şey Filistin halkının toplu olarak cezalandırmasını meşru kılamaz” vurgusunda bulunarak Gazze’deki durumun kelimelerle ifade edilemeyecek kadar kötü olduğunu söyledi. Gazze’de hiçbir yerin güvenli olmadığını ve hiç kimsenin güvende olmadığını ifade eden Guterres, “Travmatize edilen insanlar, güneyde tehlikeli bir boyutta kalabalıklaşan kısıtlı alanlara itiliyor” uyarısında bulundu.

“Uluslararası insancıl hukukun açık şekilde ihlali”

Hayat kurtarıcı yardımın, gerekli düzeyde muhtaç kişilere ulaşamadığına dikkati çeken Guterres, “Hastalık, gıdasızlık ve başka sağlık riskleriyle beraber açlığın gölgesi Gazze halkına korku salıyor. Gazze’de uluslararası insancıl hukukun açık bir şekilde ihlal edilmesinden derin endişe duyuyorum” dedi.

Guterres, etkili insani yardım ulaştırılması için güvenliğin sağlanmasının ön koşul olduğunun altını çizerek, aynı zamanda ticari faaliyetlerinin tekrar başlatılmasının önemine işaret etti. BM personeli ve ortaklarının, “yoğun, yaygın ve acımasız bombalama” devam ederken etkili bir şekilde insani yardım sağlamayacağını kaydeden Guterres, çalışanların da hayatının riske girdiğini ifade etti.

Guterres, “7 Ekim’den bu yana Gazze’de 152 BM personeli öldürüldü. Bu, tek bir olayda örgüt tarihimizin en büyük kaybı” bilgisini paylaştı. İnsani yardım operasyonlarının Gazze sınırında da büyük engellere takıldığını aktaran Guterres, hayati öneme sahip malzeme ve teçhizatın girişinin açıklama yapılmadan engellendiğini dile getirdi.

Guterres, tek bir malzeme reddedilince tüm kargonun onay sürecinin baştan başladığını ve temel ihtiyaç ve servislerin girişinin engellendiğini söyledi. Gazze içinde insani yardımların dağıtımlarının önemli engellerle karşılaştığını aktaran Guterres, yüz binlerce insanın bulunduğu Gazze’nin kuzeyine erişime izin verilmediğine dikkati çekti.

Guterres, “İnsani yardım operasyonlarının güvenliğini sağlamak için kullanılan insani bildirimlere saygı duyulmuyor” diyerek, aynı zamanda iletişim ve elektrik kesintilerinin, dağıtım esnasında sorun yarattığını ifade etti.

BM’nin insani yardımları artırmak istediğini ve bunun için de bazı temel koşulların sağlanması gerektiğini kaydeden Guterres, “Taraflar uluslararası insancıl hukuka saygı göstermeli, sivilleri korumalı ve ihtiyaçlarının giderilmesini güvence altına almalı” mesajını verdi.

Guterres, işgal altındaki Batı Şeria’da gerginliğin arttığına dikkati çekerek, aynı zamanda Kızıldeniz ve ötesinde de gerginliğin yüksek seyrettiğini dile getirdi. İsrail ve Lübnan arasındaki Mavi Hat’ta çatışmadan derin endişe duyduğunun altını çizen Guterres, “İsrail ve Lübnan arasında gerginliğin daha geniş bir alana yayılma riski, bölgesel istikrarı derinden etkiliyor” değerlendirmesinde bulundu.

Guterres, söz konusu çatışma nedeniyle İsrail ve Lübnan’da çok sayıda insanın yerinden edildiğini belirterek, “Gelişmelerden derin endişe duyuyorum” dedi. Genel Sekreter olarak tüm taraflara bir mesaj vermesi gerektiğini söyleyen Guterres, sözlerini şu şekilde sürdürdü: “Mavi Hat’ta ateşle oymaya son verin. Gerginliği azaltın ve BM Güvenlik Konseyi’nin 1701 sayılı kararı uyarınca çatışmaya son verin.”

Tüm bu sorunların üstesinden gelmek için tek bir çözüm olduğunu kaydeden Guterres, “Acilen insani ateşkese ihtiyacımız var; yardımları ihtiyacı olanlara ulaştırmak için, rehinelerin serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için, daha geniş savaş ateşini söndürmek için. Gazze’de çatışma ne kadar uzun sürerse gerginliğin artması ve yanlış hesap yapma riski o kadar artar. Gazze’de gördüklerimizin Lübnan’da tekrarlanmasına, Gazze’de mevcut durumun sürmesine izin veremeyiz” dedi.

“1948’den bu yana en büyük yerinden edilme”

Birleşmiş Milletler Filistinli Mültecilere Yardım Ajansı (UNRWA), X sosyal medya hesabından, İsrail’in Gazze Şeridi’ndeki saldırılarında oluşan yıkımı anlatan “100 saniyede 100 gün” başlıklı bir video paylaştı. Videoda, Gazze Şeridi’ndeki Filistinlilerin, 1948’den bu yana en büyük yerinden edilmeye maruz kaldığını belirtti.

Görüntülerde, İsrail’in hava saldırıları, yıkılan binalar, evlerini terk etmek zorunda kalan aile ve çocukların okullara ve derme çatma çadırlara sığınması ve zorlu yaşam şartlarını yansıtan karelere yer verildi. Açıklamada, bir nesil çocuğun travmaya uğradığı, binlercesinin öldürüldüğü, sakat bırakıldığı ve ailesiz kaldığı vurgulanarak, insanların “yaşanmaz” bir hayat sürdüğüne işaret edildi.

İsrail’in saldırılar nedeniyle 1 milyon 900 bin kişinin yerinden edildiğini belirten UNRWA, “Gazze’de 280 bin nüfusu olan Refah, şu anda 1 milyondan fazla yerinden edilmiş insanı ağırlıyor” açıklamasında bulunmuştu. Birleşmiş Milletler İnsani İşler Koordinasyon Ofisi (OCHA), Gazze Şeridi’nde yerinden edilenlerin kaldığı çadırlardaki yoğunluğun bulaşıcı hastalıklara yol açtığını belirtmişti.

İsrail’in Gazze Şeridi’ne saldırılarında en az 10 bin 300 çocuk olmak üzere, 24 bin 100 Filistinli öldürüldü, 60 bin 834 kişi yaralandı.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

Gazze’de 136 Birleşmiş Milletler Çalışanı Öldürüldü

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri António Guterres, Gazze’de 75 günde 136 BM çalışanının öldürüldüğünü açıkladı. “BM tarihinde daha önce böyle birşey yaşanmamıştı” diyen Guterres,  “Çalışanlarımızın çoğu şiddet yoluyla evlerinden sürüldü” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / BM Genel Sekreteri António Guterres, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada hayatını kaybeden BM çalışanları ile Gazze’deki sivillere insani yardım için ölümü göze alarak destek veren binlerce gönüllünün çabası karşısında saygıyla eğildiğini de belirtti.

BM Genel Sekreteri Guterres, ayrıca İsrail’in Hamas ile mücadelede izlediği çizgiye yönelik eleştirilerini de tekrarladı.

“İsrail’in bu savaşı yürütme biçimi Gazze’de insani yardım dağıtmanın önünde büyük engeller oluşturuyor” ifadesini kullanan António Guterres, bölgeye insani yardımın ulaşabilmesi için güven içinde çalışabilecek insani yardım görevlilerine ihtiyaç olduğunun da altını çizdi.

İsrail’in hava ve kara saldırıları devam ediyor

New York’ta BM Güvenlik Konseyi’nin Gazze’ye daha fazla insani yardım çağrısında bulunan bir karar tasarısını dün kabul etmesinin ardından İsrail’in Gazze Şeridi’ne yönelik hava ve kara saldırıları devam ediyor.

Gazze’nin merkezindeki Nuseyrat mülteci kampına düzenlenen saldırıda en az 18 kişinin öldüğü bildirildi. Bureyc mülteci kampında da insanlara, kara harekâtını sürdüren İsrail ordusu tarafından güneye gitmeleri emredildi.

Filistin resmi haber ajansı Wafa, Gazze’nin merkezindeki Nuseyrat’ta bir eve düzenlenen hava saldırısında en az 18 kişinin öldüğünü ve onlarca kişinin yaralandığını açıkladı.

Bir hava saldırısının da Gazze’nin kuzeyindeki Cibaliye’de bir su arıtma tesisini tahrip ettiği belirtildi. Nuseyrat’a yakın Bureyc sakinlerine “kendi güvenlikleri için derhal bölgeyi terk etmeleri” ve güneye, Deyr el-Belah şehrine doğru hareket etmeleri emredildi.

New York’ta BM Güvenlik Konseyi’nin oylanan tasarısı, ABD’nin veto tehdidi nedeniyle savaşın derhal durdurulması çağrısında bulunmaktan uzak kaldı. Gazze’ye insanai yardımların artırılmasına yönelik dünkü oylamada ABD ve Rusya çekimser oy kullandı.

Rakamlarla İsrail – Filistin savaşı

7 Ekim’de başlayan savaş 2007’de Hamas’ın Gazze’de kontrolü elde etmesinin ardından iki taraf arasında yaşanan savaşların açık ara en ölümcül ve en yıkıcı olanı olarak kayıtlara geçmiş durumda.

Hamas’ın İsrail’e 7 Ekim’de saldırmasının ardından İsrail Gazze’ye binlerce hava saldırısı düzenledi ve kara harekatı başlattı. Kasım sonlarında sadece bir hafta boyunca ateşkes sağlandı.

Ateşkes sırasında Hamas elindeki İsrailli rehinelerden bazılarını, İsrail’de cezaevindeki Filistinlilerden bir kısmını serbest bıraktı. 7 Ekim’den bu yana İsrail saldırılarında yaşamını yitiren Filistinililerin sayısı 20 bini aştı.

Gazze’de binlerce Filistinli yaşamını yitirirken, Batı Şeria’da da yüzlercesi hayatını kaybetti. İsrail, 7 Ekim sonrası Batı Şeria’daki baskınlarını arttırdı.

Batı Şeria’da İsrail baskınlarında 301 Filistinli yaşamını yitirdi. Hamas saldırılarında yaşamını yitiren İsrailli sayısı 1200.

İsrail’in Gazze’ye yönelik kara harekatının başlamasından bu yana ise 139 asker hayatını kaybetti. 7 Ekim’den bu yana Gazze’de İsrail saldırılarında 53,320 Filistinli yaralandı. Yaralanan İsrailli sayısı 6,184.

Gazze ve Lübnan sınırında evlerini terk etmek zorunda kalan İsraillilerin sayısı 250 bin. 2,3 milyon insanın yaşadığı Gazze’de ise 1,9 milyon Filistinli evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Gazze’de rehin tutulan İsrailli sivil ve asker sayısı 129. 110 rehine ise ya serbest bırakıldı ya da kurtarıldı. Bir haftalık ateşkes sırasında İsrail cezaevlerinden serbest bırakılan Filistinlilerin sayısı ise 240.

5,405 yarım kamyonu Gazze’ye giriş yapabildi. Gazze’den İsrail’e 11,500 roket fırlatıldı. Gazze’de İsrail ordusunda vurulan hedef sayısı ise 22 binden fazla.

Paylaşın

Guterres: Gazze, BM Güvenlik Konseyi’ni ‘Felç Etti’

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Gazze Şeridi’nde ateşkes talep edememesinden üzüntü duyduğunu belirterek, jeostratejik bölünmeler nedeniyle felç olduğunu söyledi.

Haber Merkezi / Antonio Guterres, ABD’nin Gazze’de ateşkes çağrısını engellemesinin, kurumun otoritesini ve güvenilirliğini ciddi şekilde zayıfladığını belirtti. İnsani ateşkes ilan edilmesi yönündeki çağrısını yinelediğini söyleyen Guterres, maalesef Güvenlik Konseyi’nin bunu başaramadığını vurguladı.

Katar’da düzenlenen Doha Forumu’nda konuşan BM Genel Sekreteri Guterres, ABD’nin Gazze’de ateşkes çağrısında bulunan karar tasarısını veto etmesiyle daha da kötüleşen itibarına bir darbe daha vurduğunu sözlerine ekledi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) görüşülen Gazze’de insani ateşkes tasarısı, ABD tarafından veto edildi. 13 üye ülke, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından sunulan karar tasarısı lehinde oy kullanırken İngiltere çekimser kaldı.

Karar tasarısında Hamas’ın kınanmadığını, bazı Konsey üyelerinin bu konuda sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu belirten ABD, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Arap ülkelerinin öncülük ettiği acil bir ateşkes için artan talepleri bir kez daha reddettmiş oldu.

Antonio Guterres, görev süresi boyunca yetkisini ilk kez kullanarak Gazze’deki insani felaketin önlenmesi için BM Şartı’nın 99. maddesini işletmiş ve 6 Aralık’ta BMGK’ya mektup göndermişti.

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, son 24 saatte 213 Filistinlinin daha öldürüldüğünü ve toplam can kaybının 17 bin 487’ye çıktığını açıkladı. Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Eşref el-Kudra, İsrail saldırılarında yaralananların sayısının ise 48 bin 780’e çıktığını belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) İnsani Yardım Koordinasyon Ofisi (OCHA) verilerine göre Gazze Şeridi’nde yaşayan yaklaşık 2 milyon 200 bin kişinin 1 milyon 800 bini, yani nüfusun yaklaşık yüzde 80’i savaş sırasında zorla yerinden edildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Genel Direktörü Tedros Adhanom Ghebreyesus, Gazze’deki şartların ölümcül hastalıkların yayılması için ideal olduğunu söyledi.

Tedros Adhanom Ghebreyesus, Filistin topraklarındaki sağlık koşullarını görüşmek üzere toplanan DSÖ yürütme kurulunda yaptığı konuşmada, çatışmaların, Gazze’de sağlık sistemi üzerindeki sonuçlarının “felaket boyutunda” olduğunu söyledi.

“Çatışmanın sağlık üzerindeki etkisinin felaket boyutunda olduğunu söylemek malumun ilanı olacaktır” diyen DSÖ Genel Direktörü Tedros, “Toplamda sağlık ihtiyaçları çarpıcı bir biçimde arttı ve sağlık sisteminin kapasitesi üçte bir oranında düştü” ifadelerini kullandı.

“Sürekli daha fazla insan daha küçük alanlara taşındıkça, aşırı kalabalık, yeterli gıda, su, barınak ve hıfzısıhha eksikliğiyle birlikte hastalıkların yayılması için ideal koşulları yaratıyor” diyen Tedros, ishal, sarılık, nefes yolu gibi salgın hastalık belirtileri olduğunu ve bunlarla ilgili riskin yaklaşan kış nedeniyle daha da artacağını belirtti.

Gazze Şeridi’nde sağlık sisteminin çökmekte olduğunu belirten Tedros, 36 hastaneden sadece 14’ünün kısmen işler halde olduğunu belirtti. DSÖ Genel Direktörü, Gazze Şeridi’nin güneyindeki iki büyük hastanenin de yatak kapasitesinin üç katı kadar dolu olduğu, stoklarının tükendiği ve yerinden olmuş binlerce kişiye ev sahipliği yaptığını söyledi.

Birleşmiş Milletler (BM) Dünya Gıda Programı Direktör Yardımcısı Carl Skau Gazze’de yaşayanların yarısının açlık çektiğini söyledi. Carl Skau ihtiyaç duyulan malzemelerin sadece bir kısmının bölgeye ulaştığını kaydetti. Skau’ya göre Gazze’deki her 10 insandan dokuzu her gün yemek yiyemiyor.

Paylaşın

BMGK’da Gazze Oturumu: ABD, Ateşkes Tasarısını Veto Etti

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) görüşülen Gazze’de insani ateşkes tasarısı, ABD tarafından veto edildi. 13 üye ülke, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) tarafından sunulan karar tasarısı lehinde oy kullanırken İngiltere çekimser kaldı.

Haber Merkezi / Karar tasarısında Hamas’ın kınanmadığını, bazı Konsey üyelerinin bu konuda sessiz kalmasının kabul edilemez olduğunu belirten ABD, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ve Arap ülkelerinin öncülük ettiği acil bir ateşkes için artan talepleri bir kez daha reddettmiş oldu.

Antonio Guterres, görev süresi boyunca yetkisini ilk kez kullanarak Gazze’deki insani felaketin önlenmesi için BM Şartı’nın 99. maddesini işletmiş ve 6 Aralık’ta BMGK’ya mektup göndermişti.

BM Genel Sekreteri Guterres, “Güvenlik Konseyi üyelerini insani felaketin önlenmesi için baskı yapmaya çağırıyorum ve insani ateşkesin ilan edilmesi talebimi tekrarlıyorum. Bu çok acil” dedi.

BMGK’da 7 Ekim’in ardından çok sayıda oturum düzenlenmiş ve birçok karar tasarısının veto edilmesinin ardından Gazze’de çatışmalara “acil ve uzatılmış ara verilmesi” talep edilen 2712 sayılı karar 15 Kasım’da kabul edilmişti.

ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Büyükelçi Robert Wood, tasarının “gerçeklikten kopuk” olduğunu ve “sahada bir ilerleme kaydettirmeyeceğini” savundu. Wood, söz konusu tasarıyı destekleyenleri tasarıyı aceleye getirmekle suçlayarak, ateşkese ilişkin koşulsuz ateşkes çağrısının değiştirilmemesini eleştirdi.

Wood konuya ilişkin, “Bu karar hala koşulsuz bir ateşkes çağrısı içeriyor. (Bu haliyle) Hamas’ı 7 Ekim’de yaptıklarını tekrarlayabilecek durumda bırakacaktır” ifadelerini kullandı. Hamas, uluslararası toplumun çok büyük bir kesimi tarafından terör örgütü olarak nitelendiriliyor.

Tasarının öncüsü olan BAE’den yapılan resmi açıklamada, “Birleşik Arap Emirlikleri derin bir hayal kırıklığına uğramıştır. Ne yazık ki bu konsey insani bir ateşkes talep edemiyor” ifadeleri kullanıldı.

Filistin’in BM temsilcisi Riyad Mansur da konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Eğer bunu (bu savaşı) desteklerseniz insanlığa karşı işlenen suçları desteklemiş olursunuz. Bu Güvenlik Konseyi için korkunç bir gün” dedi.

İsrail ise Washington’un veto kararını takdir ederken, ülkenin BM elçisi Gilad Erdan “ABD’ye ve Başkan Biden’a kararlı bir şekilde yanımızda durdukları için teşekkür ederiz” dedi.

BM Sözcüsü Stephane Dujarric, ABD’nin, BM Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), Gazze’de acilen insani ateşkes talep edilen karar tasarısını veto etmesine ilişkin, AA muhabirine yazılı açıklama yaptı.

Konsey’de alınan kararı not ettiklerini belirten Dujarric, “BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in, Gazze’de insani ateşkes ve insani yardım erişimi için baskıları, kararlı bir şekilde devam edecek” dedi.

BMGK’daki kritik oylama öncesinde ABD’nin tutumuna Sınır Tanımayan Doktorlar Örgütünden (MSF) sert eleştiri geldi. MSF’den yapılan açıklamada, “Bugüne kadar BMGK’nın eylemsizliği ve üye ülkelerin, özellikle de ABD’nin vetoları, Konsey’i süregelen katliamın işbirlikçisi haline getirmiştir” denildi.

Bu eylemsizliğin erkek, kadın ve çocukların kitleler halinde öldürülmesine yeşil ışık yaktığını vurgulayan MSF, “Şu an tam ateşkesi sağlamak ve kuşatmayı sona erdirmek üzere harekete geçememek affedilmez olacaktır. Tarih bu katliamın durdurulmasını geciktirmenin hesabını yazacaktır” uyarısı yaptı.

Daha önce de ateşkes çağrısında bulunan birkaç tasarı veto edilmişti. BM, Gazze’de nüfusun yaklaşık yüzde 80’inin yerinden edildiğini, gıda, yakıt, su ve ilaç sıkıntısının yanı sıra hastalık tehdidiyle karşı karşıya olduğunu belirtirken, BM Genel Sekreteri Guterres, “Uluslararası insani hukuk sivilleri koruma görevini de içerir” dedi.

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK), beş daimi üyesi ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin. Bu yapı, Birleşmiş Milletler’in kurulmasına yardımcı olan ve 2. Dünya Savaşı’ndan galip ayrılan beş ülkeyi bir araya getiriyor.

Şu anda konseyin 10 dönüşümlü üyesi daha var: Arnavutluk, Brezilya, Ekvator, Gabon, Gana, Japonya, Malta, Mozambik, İsviçre ve Birleşik Arap Emirlikleri.

Ancak beş daimi üye ülke, herhangi bir kararı veto etme yetkisine sahip. Veto yetkisi, Rusya ve Çin’in ABD, İngiltere ve Fransa’ya karşı işbirliği yapma eğiliminde olması nedeniyle konseyin on yıldır çıkmaza girmesine neden oldu.

Paylaşın

BM Genel Sekreteri Guterres: İsrail’in Operasyonlarında Yanlış Bir Şeyler Var

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının başlattığı Filistin – İsrail savaşında 33. gün geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze Şeridi’nde öldürülen sivillerin sayısının İsrail’in Hamas militanlarına karşı operasyonlarında “bir şeylerin yanlış olduğunu açıkça ortaya koyduğunu” ifade etti.

BM Genel Sekreteri Guterres, “Hamas’ın insanları canlı kalkan olarak kullandığında yaptığı ihlaller var. Ancak, askeri operasyonlarla öldürülen sivillerin sayısına bakıldığında da açıkça yanlış olan bir şeyler var” diye konuştu. BM Genel Sekreteri, Filistin halkının her gün yaşadığı korkunç insani tabloyu görmenin İsrail’in de çıkarına olmadığını belirterek, “Bu, küresel imajı açısısından İsrail’e de fayda sağlamıyor” dedi.

Antonio Guterres, Gazze’de öldürülen çocuk sayısının da BM’nin her yıl raporladığı çatışmalardaki çocuk ölümlerinden çok daha fazla olduğuna da dikkat çekti. BM Genel Sekreteri, “Gazze’de birkaç gün içinde binlerce çocuk öldürüldü, bu da açıkça bu askeri operasyonların gerçekleştiriliş şeklinde bir hata olduğuna delalet” diye konuştu.

Gazze’de can kaybı 10 bin 569’a yükseldi

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı Sözcüsü Dr Aşraf el-Kudra yaptığı açıklamada Gazze Şeridi’ndeki son duruma ilişkin şu bilgileri verdi: Gazze’de 4.324’ü çocuk, 2.823’ü kadın, 649’u yaşlı olmak üzere en az 10.569 kişi öldürüldü ve 26.475 kişi de yaralandı.

Son 24 saatte düzenlenen 27 saldırıda öldürülen 241 kişinin yarısı Gazze Şeridi’nin güneyindeydi. 18 hastane ve 40 sağlık ocağı hizmet dışı kaldı, çatışmalarda 193 sağlık personeli hayatını kaybetti. 1.350’si çocuk olmak üzere en az 2.550 kişi kayıp.

Bakanlık tıbbi malzeme, yakıt ve sağlık personelinin girişi ve binlerce yaralının çıkışı için güvenli bir insani koridor oluşturulması çağrısında bulundu.

“Gazze’de insani arayı destekliyoruz”

G7 ülkeleri dışişleri bakanlarının Japonya’nın başkenti Tokyo’daki zirvesi sona erdi. Gazze Şeridi’ndeki durumun ele alındığı zirvenin sonuç bildirisinde “Gazze’de kötüleşen insani krize eğilebilmek için acilen harekete geçilmesi gerektiğini vurguluyoruz” denildi.

Bildiride ayrıca “Acil ihtiyaç duyulan yardımları, sivillerin hareketini ve rehinelerin serbest bırakılmasını kolaylaştırmak için insani araları ve insani koridorları destekliyoruz” ifadelerine yer verildi.

Bildiride “Tüm taraflar, gıda, su, tıbbi bakım, yakıt, barınak, insani yardım çalışanlarının erişimi dahil olmak üzere sivillere engelsiz insani destek sağlanmasına izin vermelidir” denildi. Hamas’ın 7 Ekim 2023 tarihindeki terör saldırıları ve sürmekte olan füze saldırıları da kınandı. G7 dışişleri bakanları “İsrail’in saldırıların tekrar etmesini önlemek için uluslararası hukuka uyumlu şekilde kendini ve halkını savunma hakkı” olduğunu da ifade etti.

G7 Dışişleri Bakanları Bildirisi’nde Tahran’a da çağrıda bulunuldu. “İran’ı Hamas’a destek sağlamaktan kaçınmaya ve Lübnan Hizbullahı’na … destek vermek dahil olmak üzere Ortadoğu’yu istikrarsızlaştıran başka adımlar atmamaya çağırıyoruz” denildi.

“İsrail savaş suçu işliyor”

Birleşmiş Milletler (BM) Özel Raportörü Balakrishnan Rajagopal, “Sistematik olarak sivil konutları ve altyapıyı yok edeceğini, Gazze’yi yaşanılmaz hale getireceğini bilerek askeri operasyon yürütmek savaş suçudur” ifadelerini kullandı.

Gazze’deki sivil konutlara ve altyapıya yönelik, insan hayatını etkileyen korkunç ve kitlesel saldırılara son vermek için dünyanın hemen harekete geçmesi gerektiğini belirten Rajagopal, “Sistematik olarak sivil konutları ve altyapıyı yok edeceğini, Gazze’yi yaşanılmaz hale getireceğini bilerek askeri operasyon yürütmek savaş suçudur” ifadesini kullandı.

Rajagopal konutların, sivil tesisler ve altyapının sistematik veya yaygın şekilde bombalanmasının uluslararası insancıl hukuk, ceza hukuku ve insan hakları hukuku tarafından şiddetle yasaklandığını belirtti. Bu tür eylemlerin “savaş suçu” anlamına geleceğini vurgulayan Rajagopal, bunların, sivil nüfusa yönelik olduğunda “insanlığa karşı suç” anlamına geldiğini ifade etti.

Rajagopal, apartmanlar, hastane, ambulans, okul, kilise, cami, altyapı tesisleri ve mülteci kamplarının askeri objeler olmadığını belirterek, İsrail’deki sivil konutların da bu kapsamda olduğunu ve buralara da Gazze’den veya başka bir yerden saldırılar düzenlemenin bir savaş suçu olduğunu kaydetti.

Paylaşın

BM’den Gazze’de Ateşkes Çağrısı: Çocuk Mezarlığına Döndü

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının başlattığı Filistin – İsrail savaşında bir ay geride kalırken, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Gazze Şeridi’ndeki durumu “insanlık krizi” diye nitelendirerek “Gazze çocuk mezarlığına dönüşüyor. Her gün yüzlerce çocuğun öldüğü ya da yaralandığı haberleri geliyor” dedi.

Haber Merkezi / Hamas’ı rehin alarak Gazze’ye kaçırdığı kişilerin de derhal serbest bırakılması çağrısı yapan BM Genel Sekreteri Guterres, İsrail ile Hamas arasında acilen bir insanî ateşkesin gerekliliğine dikkat çekti.

Antonio Guterres, “İsrail ordusunun kara operasyonları ve devam eden bombardımanlarda siviller, hastaneler, mülteci kampları, camiler, kiliseler ve BM kuruluşları vuruluyor. Çadırlar dahil. Kimse güvende değil” diyerek Hamas ve diğer milis güçlerin de sivilleri canlı kalkan olarak kullandığını ve İsrail’e yönelik saldırıları sürdürdüğünü vurguladı.

Savaş öncesinde günde insani yardım taşıyan 500 kamyonun Gazze Şeridi’ne giriş yaptığını, bu sayının son iki haftada toplam 400’e gerilediğini belirten Guterres, özellikle hastaneleri açık tutmak için gerekli yakıtın bölgeden içeri sokulamadığını kaydetti.

BM Genel Sekreteri, artan antisemitizm ve Müslüman düşmanlığından da derin endişe duyduğunu belirterek çatışmaların yayılması tehlikesine karşı uyardı. Guterres, “Lübnan’dan Suriye’ye, Irak’a, Yemen’e… Halihazırda gerilimin tırmandığı bir sarmalla karşı karşıyayız. Bu tansiyon durmak zorunda” dedi, itidalin ve diplomatik çabaların galip gelmesi gerektiğini söyledi.

İsrail Dışişleri Bakanı Eli Cohen, daha önce Gazze’yi “çocuklar için mezarlık” olarak tanımlayan ve derhal ateşkes çağrısında bulunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’e sert tepki gösterdi. Cohen, sosyal medya hesabından Guterres’i etiketleyerek “Yazıklar olsun sana” diye yazdı.

Cohen’in paylaşımı şöyle sürdü: “Ebeveynlerinin soğukkanlılıkla öldürülmesine tanık olan, aralarında 9 aylık bir bebeğin de olduğu 30’dan fazla çocuk, Gazze Şeridi’nde kendi iradeleri dışında tutuluyor. Gazze’deki sorun Hamas’tır, İsrail’in bu terör örgütünü ortadan kaldırmaya yönelik eylemleri değil.”

Gazze’de can kaybı 10 bini aştı

Gazze’deki Filistin Sağlık Bakanlığı, İsrail saldırılarında can kaybının 10 bini aştığını duyurdu. Sağlık Bakanlığı, hayatını kaybedenler arasında 4 bin 104 çocuk olduğunu da kaydetti. Bakanlık, son 24 saatte 200’den fazla kişinin öldürüldüğünü de aktardı.

BM kuruluşlarından ortak açıklama

Birleşmiş Milletler’in tüm büyük kuruluşlarının başkanları nadiren yayımladıkları bir ortak açıklamada Gazze’de “derhal insani bir ateşkes ilan edilmesi gerektiğini” söyledi ve “Artık yeter” dediler. Açıklamada “Neredeyse bir aydır dünya İsrail ve işgal altındaki Filistin topraklarında giderek artan can kaybını ve parçalanan hayatları şok ve dehşetle izliyor” denildi.

UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Gıda Prdogramı ve Save the Children gibi yardım kuruluşları, her iki taraftaki can kayıplarını “dehşet verici” diye tanımlarken, Hamas’ın 7 Ekim’de aldığı esirleri derhal, koşulsuz serbest bırakmasını talep etti.

Açıklama, “Ancak Gazze’de daha çok sivilin öldürülmesi ve 2,2 milyon Filistinli’nin gıdaya, suya, ilaca, elektriğe ve yakıta erişiminin kesilmesi bir zulüm” cümleleriyle devam etti. Açıklamada ayrıca 7 Ekim’den bu yana Filistinli mültecilere yardım kuruluşu UNRWA için çalışan 89 kişinin öldürüldüğü ve bunun tek bir çatışmada kayıtlara geçen en çok sayıda BM personeli kaybı olduğu vurgulandı.

AB’den Kızılhaç önerisi

Çatışmalara ara verilmesi için bir çağrı da bugün AB’den geldi. AB Güvenlik ve Dış Politika Yüksek Temsilcisi Josep Borrell, Kızılhaç’ın Gazze’deki rehinelere erişiminin sağlanması karşılığında İsrail’in operasyonlara ara vermesi formülünü ortaya attı. Borrell, “Uluslararası Kızılhaç Komitesi’nin rehinelere erişimine karşılık bir insanî ara verilmesinin, rehinelerin serbest bırakılması konusunda bir ilk adım olarak üzerinde  çalışmamız gereken bir girişim olduğunu düşünüyorum” dedi.

“Bunu ne diye adlandırırsanız adlandırın, şiddetin azalması ve uluslararası insanî hukuka riayet edilmesi gerekiyor” diye konuşan Borrell, İsrail’in aşırı tepkiler göstermesinin, sonuçta uluslararası toplumun desteğini yitirmesine yol açacağı uyarısı yaptı. AB yetkilisi, “Bu sorunun askerî bir çözümü yok. Hamas’ı Gazze’den söküp atsanız bile Gazze sorunu çözülmeyecek” ifadesini kullandı.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e yönelik saldırısını “Önümüzdeki on yıllar boyunca Ortadoğu’nun geleceğini belirleyecek bir dönüm noktası” olarak nitelendiren Borrell, “Ortadoğu’da patlak veren trajedi, siyasi ve ahlakî açıdan toplu bir fiyaskonun sonucudur. Bu fiyasko nedeniyle İsrailli ve Filistinli siviller çok yüksek bir bedel ödüyor. Bu ahlakî ve siyasi fiyasko, İsrail-Filistin sorununu çözmede yıllardır gösterdiğimiz isteksizlikten kaynaklanıyor” ifadelerini kullandı.

Avrupa Birliği’nin İsrail saldırıları altında bulunan Gazze Şeridi için 25 milyon euro ek insani yardım yapacağı duyuruldu. Böylece AB’nin bölgeye yardım miktarı 100 milyon euroya yükseldi.  Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen, Gazze Şeridi’ndeki Filistinliler için 25 milyon euroluk ek yardım sağlanacağını duyurdu.

Brüksel’de pazartesi günü yapılan açıklamayla birlikte AB’nin bölgeye yaptığı toplam insani yardım 100 milyon euroya ulaştı. Avrupalı ​​büyükelçilere konuşan Komisyon Başkanı von der Leyen ayrıca, insani yardımların Gazze Şeridi’ne düzenli olarak taşınması için Kıbrıs’tan bir deniz koridoru kurulması konusunu gündeme taşıdı.

Paylaşın

BM’den Dikkat Çeken Uyarı: Buzullar Eriyor Ve Bunun Geri Dönüşü Yok

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Himalayalar’daki buzulların “rekor seviyede” eridiğine dikkat çekerek “Sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlandırmalıyız. Buzullar eriyor ve bunun geri dönüşü yok. BM’nin iklim planı doğrultusunda ilerlemeliyiz,” dedi.

Guterres, sel ve heyelanların bölgeyi ve bölgede yaşayan insanları ciddi şekilde etkilediğini belirterek “Bu deliliği durdurmalıyız,” dedi. Guterres, iklim krizinin Himalayalar üzerindeki “korkunç etkisine bizzat şahit olduğunu” belirtti.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, Nepal Başbakanı Pushpa Kamal Dahal’ın daveti üzerine Nepal’in Himalaya bölgesini ziyaret etti. Guterre böylece, 1 Ocak 2017’de göreve gelmesinden bu yana ilk kez Nepal’i ziyaret etmiş oldu.

Bianet’te yer alan habere göre; Guterres, sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, Himalayalar’daki buzulların “rekor seviyede” eridiğine dikkat çekerek “Sıcaklık artışını 1,5 derecede sınırlandırmalıyız. Buzullar eriyor ve bunun geri dönüşü yok. BM’nin iklim planı doğrultusunda ilerlemeliyiz,” dedi.

Guterres, sel ve heyelanların bölgeyi ve bölgede yaşayan insanları ciddi şekilde etkilediğini belirterek “Bu deliliği durdurmalıyız,” ifadelerini kullandı.

Everest Dağı’na giden Guterres, bu dağın eteklerinden, iklim krizinin Himalayalar üzerindeki “korkunç etkisine bizzat şahit olduğunu” belirtti. Guterres, Nepal Başbakanı ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Nepal ve iklim problemlerinden mustarip olan diğer ülkelere yapılan desteklerin artırılması gerektiğini vurguladı.

Katmandu merkezli Uluslararası Entegre Dağ Geliştirme Merkezinin (ICIMOD) yayımladığı rapora göre, Himalaya Dağları’nın buzulları “benzeri görülmemiş oranlarda” eriyor. Sera gazı emisyonlarının hızlı şekilde azaltılmaması halinde 21. yüzyılda Himalaya buzulları, hacimlerini yüzde 80 oranında kaybedebilir.

Himalayalar’da gelecek yıllarda artması öngörülen ani sel, çığ ve buzul taşkınları ile buz kaybının hızlanması bekleniyor. Bu durumun ise dağların çevresinde yaşayan 240 milyon kişinin yanı sıra Hindistan, Pakistan, Çin ve diğer çevre ülkelerdeki 1 milyar 650 milyon insanı olumsuz etkileyeceği tahmin ediliyor. Buzullar, yaklaşık 2 milyar insanın tatlı su kaynağı olan nehirleri besliyor.

Paylaşın

Birleşmiş Milletler İle İsrail Arasında “Gazze” Gerginliği

Hamas’ın askeri kanadı Kassam Tugaylarının başlattığı Filistin – İsrail savaşında 18. gün geride kalırken, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK) İsrail-Hamas çatışması ile ilgili düzenlenen oturumda yaptığı konuştu.

Guterres’in “Hamas saldırılarının boşlukta gerçekleşmiş olmadığının idrak edilmesi de önemli. Filistin halkı, 56 yıldır süregelen boğucu bir işgal altında” sözleri İsrail ile Birleşmiş Milletler (BM) arasında gerginliğe neden oldu.

İsrail’in BM temsilcisi Gilad Erdan, Genel Sekreter’in açıklamalarını “şok edici” olarak nitelerken Dışişleri Bakanı Eli Cohen, Guterres ile programlanmış toplantısını iptal etti. 2020-22 arasında İsrail Savunma Bakanı olan asker kökenli politikacı Benny Gantz, BM Genel Sekreterini “terör savunucusu” olarak adlandırdı.

Erdan, Guterres’in açıklamalarının “korkunç” ve “bölgedeki gerçeklikten tamamen kopuk” olduğunu söyledi. Büyükelçi Erdan, bu açıklamaların “terör ve cinayeti haklı çıkardığını” ve katliamları “anlayışla karşıladığını” ileri sürdü.

Guterres ne demişti?

“Orta Doğu’daki durum her saat daha da vahimleşiyor. Gazze’deki savaş şiddetleniyor ve bölge boyunca yayılma riski taşıyor. Bölünmeler toplumları parçalıyor, gerginlikler kabından taşmak üzere. Böylesi kritik anlarda, başta sivillere saygı gösterme ve koruma ilkesi gelmek üzere ilkeler konusunda netlik önemlidir.

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’deki dehşet verici ve benzeri görülmemiş terör eylemlerini su götürmez bir biçimde kınadım. Sivillerin kasten öldürülmesi, yaralanması ve kaçırılması ya da sivil hedeflerin roketlerle vurulmasını hiçbir şey mazur gösteremez. Tüm rehinelere insanca muamele edilmeli ve hepsi derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmalıdır. Şimdi aramızda bulunanları ve aile üyelerini de saygıyla selamlıyorum.

Ayrıca, Hamas saldırılarının boşlukta gerçekleşmiş olmadığının idrak edilmesi de önemli. Filistin halkı, 56 yıldır süregelen boğucu bir işgal altında. Gözleri önünde toprakları yerleşimlerce biteviye yutuluyor, şiddete gömülüyor, ekonomileri köstekleniyor, insanları yerinden ediliyor ve evleri yerle bir ediliyor. Durumlarına bir siyasal çözüm bulma umudu gitgide yok oluyor. Ancak Filistin halkının talepleri, Hamas’ın dehşet verici saldırılarını mazur gösteremeyeceği gibi, bu dehşet verici saldırılar da Filistin halkının topluca cezalandırılmasını mazur gösteremez.

Savaşın dahi kuralları var. Tüm taraflardan uluslararası insancıl hukuka uygun davranmalarını, askeri operasyonlarını sivilleri gözetecek şekilde daimi bir dikkatle yürütmelerini, hastanelerin ve BM tesislerinin dokunulmazlığına saygı göstermelerini talep etmemiz gerekir. Bu tesisler bugün 600 bini aşkın Filistinliyi barındırıyor. İsrail güçleri Gazze’yi sürekli bombardıman altında tutarken, mahalleler toptan yok edilmeye devam ediyor ve sivil kayıpların düzeyi derin bir kaygı doğuruyor.

Son iki hafta içinde Gazze bombardımanında öldürüldükleri belirlenebilen en az 35 BM çalışanı onurlu mesai arkadaşımızı saygıyla anıyorum. Silahlı çatışmalarda sivillerin korunması her şeyden daha önemlidir. Sivilleri korumak, onları canlı kalkan olarak kullanmak anlamına gelmez. Sivilleri korumak, bir milyonu aşkın insanın barınağın, yiyeceğin, suyun, ilacın ve yakıtın bulunmadığı güneye tehcir emrini vermek ve onları orada da bombalamayı sürdürmek anlamına da gelmez. Gazze’de tanık olduğumuz uluslararası insancıl hukukun açık ihlallerinden derin kaygı duyuyorum. Şunu açıkça belirteyim: Silahlı çatışmaya taraf olanlar uluslararası insancıl hukukun üstünde değillerdir.

Sonunda bir miktar insani yardım Gazze’ye ulaşmaya başladı ama bunlar ancak ihtiyaçlar okyanusundaki bir damla kadarlar. Ayrıca, Gazze’deki BM yakıt stoklarımızın birkaç gün içinde tükenecek olması bir başka bir felaket. Yakıt olmaksızın yardımlar ulaştırılamaz, hastanelere elektrik verilemez ve içme suyu arıtılamaz veya pompalanamaz. Gazze halkı, ihtiyaçlarını karşılamasını sağlayacak düzeyde sürekli yardım gereksiniyor ve bu yardımın kısıtlamalar olmaksızın ulaştırılması gerekiyor. Gazze’deki tehlikeli koşullar altında çalışan ve ihtiyaç sahiplerine yardım sağlamak için hayatlarını tehlikeye atan BM mesai arkadaşlarımızı ve insani yardım ortaklarımızı selamlıyorum. Hepsi birer esin kaynağı.

Kelimelere sığmayan acıyı hafifletmek, yardımların ulaştırılmasını kolaylaştırmak ve hiçbir güvenceleri olmayan rehinelerin serbest bırakılmasını sağlamak üzere hemen şimdi bir insani ateşkes çağrımı tekrarlıyorum.

Bu ciddi ve yakın tehlike anında bile, gözümüzü barış ve istikrarın tek hakiki temeli olan iki devletli çözümden ayıramayız. İsrailliler meşru güvenlik ihtiyaçlarını karşılayabilmeli ve Filistinliler Birleşmiş Milletler kararlarına, uluslararası hukuka ve eldeki anlaşmalara uygun olarak bağımsız bir devlete kavuştuklarını görmelidir.

Ve son olarak, insanlık onurunu yüksekte tutma ilkesi konusunda net olmalıyız. Kutuplaşma ve insandan saymama bir dezenformasyon tufanıyla körükleniyor. Yahudi düşmanlığı ve Müslüman düşmanlığı taassubuna ve nefretin her türlüsüne karşı durmalıyız.

Bugün BM Şartı’nın yürürlüğe girdiği 78. yılın anısını kutladığımız Birleşmiş Milletler Günü. Bu Şart, ortak taahhüdümüz olan barış, sürdürülebilir kalkınma ve insan haklarının ilerletilmesinin yansısıdır. Bu BM Günü’nde, bu kritik saatte, şiddet daha fazla yaşamı yok etmeden ve daha fazla yayılmadan herkesi uçurumun kenarından çekilmeye çağırıyorum.”

Hamas’ın 7 Ekim’de İsrail’e düzenlediği saldırıda bin 400 kişi hayatını kaybetmiş, 200’den fazla kişi de rehin alınmıştı. Saldırının ardından İsrail’in Gazze Şeridi’ne düzenlediği hava saldırılarında 5 binden fazla kişi hayatını kaybetti.

Gazze’deki yaklaşık 2,2 milyon nüfusun 1,4 milyonu İsrail’in devam eden hava saldırıları nedeniyle evlerini terk etmek zorunda kaldı.

Gazze içinde yer değiştirmek zorunda kalanların sayısı, İsrail’in Gazze’nin kuzeyinin boşaltılması uyarısı yaptığı 13 Ekim’den sonra daha da hızlı arttı.

Birleşmiş Milletler, acil sığınma alanı olarak kullanılan ve çoğu okul binası olan yaklaşık 150 kampa, 590 binden fazla kişinin sığındığını açıkladı. Buralarda kapasitenin iki katı kadar nüfusun yaşamaya çalıştığı belirtildi.

Paylaşın