Avrupa Konseyi’nden Demirtaş Ve Kavala İçin “Diyalog” Çağrısı

Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarını görüşen Avrupa Konseyi, Türkiye’ye bir kez daha AİHM’in hükümlerini yerine getirme çağrısında bulundu.

Avrupa Konseyi, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) ‘derhal serbest bırakın’ kararına rağmen tahliye edilmeyen Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’la ilgili Türkiye’nin kararlarını görüştü.

AİHM’nin karar ve hükümlerinin uygulanmasını denetlemek üzere 19-21 Eylül tarihlerinde toplantı yapan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi Türkiye’yle ilgili kararını da açıkladı. Toplantıdan yaptırım kararı çıkmazken, Komite ‘Kavala’yı serbest bırakın’ çağrısını bir kez daha yeniledi.

Türkiye’nin Kavala’nın tutukluluğuna son vermek ve derhal serbest bırakılmasını sağlamak için gerekli tüm tedbirleri alması gerektiğini belirten Komite, Kavala’nın tutukluluğunun makul bir şüpheyi destekleyecek delillerden yoksun olduğuna dikkat çekti.

Ayrıca Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesinden derin üzüntü duyduklarını iletti. “Mahkeme’nin Kavala kararındaki kesin bulgularına ve Komite’nin Kavala’nın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya çağıran müteaddit kararlarına rağmen Kavala’nın tutukluluğunun devam etmesinden derin üzüntü duyuyoruz” dedi.

Toplantıya Adalet Bakan Yardımcısı Niyazi Acar da katıldı. Komite Acar’ın katılımını “memnuniyet verici” olarak nitelendirdi. Komite Kavala’nın Eylül sonuna kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye için üyelikten ihraç da dahil olmak üzere bütün seçenekleri gözden geçireceğini duyurmuştu.

Ankara bu karar öncesi Strasbourg’a ilettiği Eylem Planı’nda, Kavala hakkında ulusal mahkemeler önünde yargı sürecinin devam ettiğini belirtip, Avrupa platformunda karar alınmadan bu sürecin sonlanmasının beklenmesini istedi.

Osman Kavala’nın avukatlarından dizi eleştirisi

Ankara ayrıca Kavala dosyasında Strasbourg ile yürütülen üst düzey teknik ve siyasi diyaloğa vurguda bulundu. Bu diyalog kapsamında Avrupalı büyükelçilerden oluşan bir heyet ile Türk makamları arasında Aralık 2022’de ilk görüşmenin gerçekleştiğini, Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) Türkiye raportörlerinin 13 Ocak 2023 tarihinde Kavala’yı Silivri Cezaevi’nde ziyaret ettiğini, oluşturulan Temas Grubu’nun Şubat ve Nisan aylarında Türk makamlarıyla görüştüğünü hatırlattı.

Osman Kavala’nın avukatları ise 30 Ağustos 2023 tarihinde Strasbourg’a ilettikleri bir görüşte AİHM hükümlerinin hâlâ yerine getirilmediğini belirtti. Avukatlar, Bakanlar Komitesinden Türk makamlarıyla en üst düzeyde temasa geçilmesini, Adalet Bakanlığı’ndan kapsamlı ve doğru bilgi talep edilmesini, Anayasa Mahkemesi’ne AİHM hükümlerini tam olarak ve ivedilikle yerine getirme çağrı.

Selahattin Demirtaş’ta alternatif formül

Bakanlar Komitesi, Selahattin Demirtaş dosyasında da diyaloğu ön plana çıkardı. Komite, AİHM hükümlerine rağmen Demirtaş’ın serbest bırakılmamasının, “Ulusal makamların AİHM ve Bakanlar Komitesi kararlarını dikkate almadıklarına yönelik kanıyı kuvvetlendirdiğine” vurguda bulundu. Demirtaş için, “Hakkında AYM önündeki sürecin sonlanması beklenene kadar tutukluluk dışındaki önlemler de incelenerek, derhal serbest bırakılması” çağrısını yineledi.

Avrupa Konseyi üyesi devletler ve Avrupa Konseyi Genel Sekreterine, “Demirtaş’ın tutukluluk halini Türk makamlarıyla temaslarda gündeme getirme” çağrısında bulunulan kararda, dosyada ilerleme olmaması halinde konunun Aralık 2023’te Strasbourg’daki AİHM hükümleri gündemli toplantıda yeniden ele alınacağı bildirildi.

Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş hakkındaki AİHM hükümleri temelinde Hakimler ve Savcılar Kurulu’nun (HSK) “Yürütmeye karşı bağımsızlık ve tarafsızlığının sağlanması” için gerekli tüm önlemlerin alınmasını da talep etti.

(Kaynak: Bianet, DW Türkçe)

Paylaşın

Anayasa Mahkemesi’ndeki Demirtaş Görüşmesine “Üye” Engeli: Hazırlanamadım

Anayasa Mahkemesi (AYM), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararına rağmen tahliye edilmeyen ve ikinci kez tutuklanan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başvurusunun görüşülmesini bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine erteledi.

Anayasa Mahkemesi (AYM), önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan Selahattin Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Anayasa Mahkemesi, 6 yıl 8 ay 21 gündür cezaevinde olan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın ikinci tutukluluğu ve bunun ardından gelen AİHM Büyük Dairesi’nin ihlal kararının uygulanmamasına ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu gündemine aldı.

DW Türkçe’den Alican Uludağ’ın aktardığına göre; Toplantı sırasında bir üyenin “Dosyaya hazırlanamadım” demesi üzerine görüşme ileri bir tarihe ertelendi. Bu üyenin AYM’de “iktidar lehine” karar veren üyelerden olduğu öğrenildi.

HDP’nin üst yönetimine yönelik Türkiye genelinde gerçekleştirilen operasyonlar kapsamında, dönemin HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, 4 Kasım 2016 tarihinde Diyarbakır’da gözaltına alınmıştı. Daha sonra “terör örgütü üyeliği ve örgüt adına suç işleme” iddiasıyla tutuklanan Demirtaş, Edirne F Tipi Cezaevi’ne konuldu. Demirtaş hakkında 31 fezlekede 7 ayrı suç iddiasıyla 43 yıldan 142 yıla kadar hapis istemiyle ana dava açıldı. Demirtaş, çözüm sürecinde yaptığı bir konuşma nedeniyle İstanbul’da “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan 4 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Bu süreçte avukatların başvurusu üzerine AİHM, ilk ihlal kararını 20 Kasım 2018’de verdi ve Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istedi. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karara karşı “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar işi bitiririz” diye tepki gösterdi. AİHM’nin kararını Ankara 19. Ağır Ceza Mahkemesi de uygulamadı. Dosya itiraz üzerine AİHM Büyük Dairesi’ne gitti. Bu arada İstinaf, Demirtaş’ın 4 yıl 8 aylık cezasını onadı. Böylece Demirtaş hem tutuklu hem de hükümlü haline geldi.

Demirtaş, ana davada yargılanmaya devam ederken AİHM Büyük Daire, ihlal kararının uygulanmamasını 18 Eylül 2019’da ele alacaktı. Ancak yerel mahkeme, AİHM’in olası kararını devre dışı bırakmak amacıyla 2 Eylül 2019’de Demirtaş’ın ve avukatların boykot ettiği duruşmada sürpriz bir tahliye kararı verdi. Ancak Demirtaş, daha önce kesinleşmiş hapis cezası nedeniyle tahliye edilmedi. Demirtaş’ın ana davada yattığı süre, kesinleşmiş cezasından mahsup edilince cezaevi kapısı açıldı.

Ancak bu kez de Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, Kobani soruşturması kapsamında Demirtaş’ı 20 Eylül 2019’da cezaevinde gözaltına aldı. Demirtaş, cezaevinden SEGBİS aracılığıyla çıkarıldığı sulh ceza hâkimliği kararıyla tutuklandı. Böylece Demirtaş’ın tahliyesi bir kez daha engellendi.

Demirtaş’ın tahliye edilmemesi üzerine dosyayı yeniden görüşen AİHM Büyük Daire, 22 Aralık 2020’de ihlal kararına imza attı. Demirtaş’ın tutukluluğunun “siyasi saiklerle” olduğunu belirten AİHM, eski HDP liderinin serbest bırakılmasını istedi. Ancak Türkiye, bu kararı da yerine getirmedi.

Demirtaş’ın yargılandığı ana dava ile tutuklu olduğu Kobani davası Mayıs 2021’de birleştirildi. Dava, bundan sonra Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde sürmeye başladı.

Bu arada Ankara 25. Ağır Ceza Mahkemesi, Demirtaş’a dönemin Ankara Başsavcısı Yüksel Kocaman’ı “hedef gösterdiği” iddiasıyla Terörle Mücadele Kanunu kapsamında 2 yıl 6 ay hapis cezası verdi. Bu ceza henüz istinaf tarafından onanmadı.

Yaptırım uyarısı

AİHM kararının uygulanmaması nedeniyle Türkiye’yi izlemeye alan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Demirtaş’ın serbest bırakılması için Eylül ayına karar süre vermişti. Komite, bu süre içinde tahliye kararı gelmemesi halinde “yeni önlemler” alacağı uyarısında bulunmuştu.

Öte yandan Demirtaş’ın avukatları, Demirtaş’ın 20 Eylül 2019’daki ikinci tutukluluğu, 22 Aralık 2020’deki AİHM kararının uygulanmaması ve tutukluluğunun devamına karar verilmesi nedeniyle AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.

AYM Genel Kurulu, tüm başvuruları birleştirerek Demirtaş’ın tutukluluk dosyasını gündemine almıştı. Toplantıda, “tutuklama tedbirinin hukuki olmaması, soruşturma dosyasına erişimin kısıtlanması ve tutukluluğa ilişkin kararların etkili itiraz güvencesi içermeyen, bağımsız ve tarafsız hâkim ilkelerine aykırı olan sulh ceza hâkimliklerince verilmesi nedenleriyle kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının ihlal edildiği iddiası” ele alınacaktı.

AYM teamüllerinde de bir üyenin dosyaya yeterince hazırlanmamasını gerekçe göstermesi, toplantının ertelenmesine neden olabiliyor. AYM Başkanı Zühtü Arslan da bu nedenle Demirtaş dosyasının görüşülmesini ileri bir tarihe erteleme kararı aldı.

Mahkeme, önümüzdeki toplantıda eğer ihlal kararı verirse Demirtaş’ın tahliyesi gündeme gelecek.

Paylaşın

AİHM’den Türkiye Hakkında Bir Hak İhlali Kararı Daha!

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’de boşanan kadınların hamile olmadıklarını gösteren bir rapor sunmadıkları takdirde yeniden evlenebilmek için 300 gün beklemelerini zorunlu kılan kanun hükmünü hak ihlali olarak değerlendirildi.

Nurcan Bayraktar’a karşı Türkiye davasındaki kararda, bu uygulamanın, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) “özel hayata saygı hakkı” başlıklı 8’inci maddesinin ve “evlenme hakkı” başlıklı 12’nci maddeyle bağlantı olarak da “ayrımcılığın engellenmesi” başlıklı 14’üncü maddenin ihlal edildiğini belirtti.

Dava, Türkiye’de Ocak 2014’te boşandıktan sonra aynı yıl 300 günlük bekleme süresinin tıbbi rapor olmaksızın kısaltılması için mahkemeye giden ancak yargıdan olumsuz yanıt alan Nurcan Bayraktar’ın iç hukuk yolunun tükenmesinin ardından Haziran 2020’de AİHM’ye bireysel başvuruda bulunması üzerine Strazburg merkezli uluslararası mahkemeye taşınmıştı.

Türkiye’de yasalar kadınların eski eşlerinden farklı biriyle evlenmek için boşanmalarının kesinleşmesinden sonra asgari 300 gün beklemelerini şart koşuyor. İddet süresi olarak da adlandırılan bu süreyi beklemek istemeyen kadınların hamile olmadıklarını tıbbi testlerle ispatlamaları gerekiyor.

Türk Medeni Kanunu’nun 132. Maddesinde iddet süresinin çerçevesi şöyle çiziliyor: Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak üçyüz gün geçmedikçe evlenemez. Doğurmakla süre biter. Kadının önceki evliliğinden gebe olmadığının anlaşılması veya evliliği sona eren eşlerin yeniden birbiriyle evlenmek istemeleri hâllerinde mahkeme bu süreyi kaldırır.

AİHM, hak ihlali tespit ettiği davada, mahkemeye başvuran Nurcan Bayraktar adlı şikayetçiye 300 gün bekleme zorunluluğu getirilmesi ve bu kişiden tıbbi rapor istenmesinin hiçbir zorunlu toplumsal gereksinime hizmet etmediğine hükmetti.

Söz konusu uygulamanın “hedeflenen meşru amaçlarla orantısız olmasının yanı sıra yeterli ve uygun sebeplerle de gerekçelendirilmediğini” belirten AİHM, “başvuru sahibinin özel hayatına saygı hakkına müdahaleyle sonuçlanan” bu eylemin “demokratik bir toplumda gerekli olmadığı” hükmüne vardı.

“İhlalin tespit edilmesinin tek başına yeterli adil tazmin oluşturduğuna” hükmeden AİHM, başvuru sahibine herhangi bir tazminat ödenmesine gerek görmedi. Ancak AİHM, Türkiye’yi Bayraktar’ın 564 euroluk mahkeme masraflarını ödemeye mahkûm etti.

Mahkeme ayrıca, bu uygulamanın doğrudan bir cinsiyet ayrımcılığı anlamana geldiğini ve doğacak çocuğun babasının kim olduğu üzerindeki belirsizliği önlemek amacıyla alınan bir tedbir olduğu savının bu ayrımcılığı haklı gösteremeyeceğine hükmetti.

Davacının cinsiyeti nedeniyle gördüğü muamelenin gerekli olmadığı ve hiçbir gerekçeyle haklı gösterilemeyeceği ifade edildi.

Ayrıca “soy kütüğünde karışıklık olmasını” önlemek gibi bir amacın, yani biyolojik babanın kim olduğunu tespit etme niyetinin, modern toplumda yeri olmadığı belirtildi. AİHM’in ön kararının ardından tarafların nihai bir karar alınmasını talep etmek için üç ay süreleri bulunuyor.

Paylaşın

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nden Kavala Ve Demirtaş İçin “Son Uyarı”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararını uygulamadığı için Türkiye hakkında “ihlal prosedürü” başlatan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, iş insanı Osman Kavala ile eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın derhal serbest bırakılmaları çağrısında bulundu.

“İlave önlemler almadan önce Türk makamlarını bir kez daha, Komite ile en yüksek seviyede yakın ilişkiye geçmeye şiddetle çağırıyoruz” diyen Bakanlar Komitesi, Kavala ve Demirtaş dosyalarına ilişkin ek adımların, 19-21 Eylül 2023 tarihlerinde gerçekleştirilecek olan bir sonraki özel toplantıda ele alınacağı uyarısı yaptı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetleyen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi,, 5-7 Haziran tarihlerinde Strasbourg’da yaptığı toplantıda, Türkiye’den Osman Kavala, Selahattin Demirtaş ve Cem Vakfı’nın da aralarında olduğu 5 dosyayla birlikte, 19 ülkeyi ilgilendiren 38 karar aldı. Komite ayrıca, 78 hüküm ve kararla ilgili 16 farklı ülkeyi ilgilendiren 31 adet nihai karara da imza attı.

Komitesi, kararlar konusunda bir açıklama yaptı. Daha önce Kavala ile ilgili “ihlal süreci” başlatan ve AİHM’den aldığı ihlal sürecinin devamıyla ilgili mütalaanın ardından iş insanın serbest bırakılması için Türkiye’ye uyarılarını yineleyen Bakanlar Komitesi’nin son kararında, Ankara’ya yönelik ihtarın  dozunun sertleştiği görüldü.

Avrupa Konseyi Sekreteryası’na Kavala kararına uyulmaması konusunda Türkiye’ye karşı alınacak önlemlerle ilgili seçenekler konusunda 12 Temmuz’daki toplantıya kadar hazırlık yapma talimatı verildiği belirtilen açıklamada, iş insanın eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde bu önerilerin masaya yatırılacağı aktarıldı. Kararda, Avrupa Konseyi organlarından ve üye ülkelerden Kavala’nın serbest bırakılması için Türkiye nezdinde temaslarını sürdürmeleri istendi.

Demirtaş için “ihlal süreci” başlayabilir

Bakanlar Komitesi, Demirtaş ile ilgili aldığı kararında ise daha önce Kavala’da olduğu gibi eski HDP Eş-Başkanı’nın davasında da Türkiye aleyhine “ihlal süreci” başlatılabileceği uyarısında bulundu. Kararda, Anayasa Mahkemesi’nin Demirtaş ile ilgili hükmünün  gecikmesinden de “derin üzüntü duyulduğu” kaydedildi.

Figen Yüksekdağ’ın da AİHM kararı uyarınca serbest bırakılmasın isteyen Bakanlar Komitesi, eylül ayındaki toplantıda bu iki kişinin serbest bırakılmaması halinde Türkiye aleyhine alınacak önlemlerin gözden geçirileceğini bildirdi.

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

HDP’den Demirtaş Ve Yüksekdağ Açıklaması: Türkiye’ye Yaptırım Uygulanacak

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Genel Eş başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, hakkında hak ihlali kararı vermişti.

Haber Merkezi / HDP, AİHM’in hak ihlali kararı verdiği Yüksekdağ ve Demirtaş’ın Eylül ayına kadar serbest bırakılmaması halinde Türkiye’ye yaptırım uygulanacağını duyurdu.

HDP’nin Twitter hesabından yapılan paylaşımda şu ifadelere yer verildi: “Türkiye’nin altına imza attığı uluslararası sözleşmeler ve üyesi olduğu kurumların tüm uyarılarına rağmen AKP yargısı önceki dönem Eş Genel Başkanlarımız Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve rehin tutulan arkadaşlarımızı serbest bırakmıyor.

Şimdi de Eylül ayına kadar serbest bırakılmamaları durumunda Türkiye yeni yaptırımlarla karşı karşıya kalacak. Rehine siyasetinden vazgeçin arkadaşlarımızı serbest bırakın!”

AİHM’in hak ihlali kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

AİHM’in Demirtaş ve Yüksekdağ’ın başvurularına dair kararı, 6 yargıcın lehte, Türk yargıç Saadet Yüksel’in ise aleyhte oyu ile oy çokluğuyla alındı.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Paylaşın

AİHM’den Eski HDP Eş Genel Başkanları Demirtaş Ve Yüksekdağ İçin ‘Hak İhlali’ Kararı

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın başvurusunu karara bağlayan AİHM, Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmetti.

Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ “cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından” şikâyetçi olmuştu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) eski eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıkları gerekçesiyle yaptığı başvuruyu karara bağladı.

Türkiye’nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 5. maddesinin 4. fırkasını ihlal ettiğine hükmeden AİHM, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz süreçleriyle ilgili ‘hak ihlaline’ uğradıkları kararı verdi.

AİHM’den yapılan açıklamada, Yüksekdağ ve Demirtaş’ın iç hukukta tutukluluklarına itiraz etmek için etkili bir yardım alamadıklarını gerekçesiyle başvuruda bulunduğu belirtildi.

Demirtaş ve Yüksekdağ’ın “özellikle cezaevi yetkililerinin avukatlarıyla yaptıkları görüşmeleri izlemelerinden ve avukatlarıyla paylaştıkları belgelere el koymalarından şikâyet ettiği” bildirilmişti.

Söz konusu bu tedbirlerin 15 Temmuz 2016 darbe girişimi ardından çıkarılan bir kararname kapsamında uygulandığının belirtildiği açıklamada, “Başvuranlar, Sözleşme’nin 5. maddesinin 4. fırkasına (tutukluluğun hukuka uygunluğunun hızlı bir şekilde incelenmesi hakkı) dayanmaktadır” ifadeleri kullanıldı.

AİHM, Demirtaş ve Yüksekdağ’a 5 bin 500’er euro (126 bin 666 TL) manevi tazminat ve 2 bin 500 euro da mahkeme masrafı ödenmesine hükmetti. Türkiye’nin AİHM’e gönderdiği yargıç Saadet Yüksel karara katılmadı.

AİHM daha önce de Demirtaş ve Yüksekdağ hakkında “hak ihlali” kararları vermişti.

Aralık 2020 ve Kasım 2022’de verilen kararlarda başvurucuların tutukluluk hallerinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5. maddesi (özgürlük ve güvenlik hakkı), 10. maddesi (ifade özgürlüğü), 18. maddesi (haklara getirilecek kısıtlamaların sınırlandırılması) ve 1 Numaralı Protokol’ün 3. maddesinin (serbest seçimler) ihlal edildiğine hükmetmişti.

AİHM 2018’de de Demirtaş’ın serbest bırakılması gerektiğine hükmetmiş, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise bu karar hakkında “Bizi bağlamaz. Karşı hamlemizi yapar, işi bitiririz” demişti.

Selahattin Demirtaş kimdir?

Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi mezunu olan Selahattin Demirtaş, siyaset öncesi serbest avukatlık ve İHD (İnsan Hakları Derneği) Diyarbakır şubesinde yöneticilik yapmıştır. Uluslararası Af Örgütü Diyarbakır şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfının kurucuları arasındadır.

2007’de DTP’de grup başkanvekilliği yaptıktan sonra DTP’nin kapatılması sürecinde yeni kurulan Barış ve Demokrasi Partisine geçerek partinin 1 Şubat 2010 tarihinde yapılan olağanüstü kongresinde genel başkan seçildi. BDP’nin Halkların Demokratik Partisine katılması sürecinde 2014 yılında yapılan 2. Olağanüstü Kongre’de Figen Yüksekdağ ile birlikte HDP eş genel başkanlığına seçilmiştir.

2007 Türkiye genel seçimlerinde Diyarbakır, 2011 Türkiye genel seçimlerinde Hakkâri ve Haziran 2015 Türkiye genel seçimlerinde İstanbul milletvekili olarak Meclise girdi.

4 Kasım 2016’da HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ve dokuz HDP’li milletvekili ile birlikte “suç işlemek amacıyla örgüt kurmak”, “terör örgütü üyesi olmak”, “silahlı terör örgütüne üye olmak”, “örgüt adına suç işlemek” iddialarıyla gözaltına alındıktan sonra tutuklanarak Edirne F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Mayıs 2023 seçimlerinden sonra aktif siyaseti bıraktığını açıklamıştır.

Figen Yüksekdağ kimdir?

Figen Yüksekdağ, çiftçilikle uğraşan bir ailenin 10 çocuğundan dokuzuncusu olarak 9 Kasım 1971 tarihinde Adana’nın Ceyhan ilçesinde doğdu. Lise çağlarında sosyalist hareketle ilgilenmeye başladı ve İşçinin Yolu dergi çevresine katıldı. 18 yaşında bir sokak gösterisinde tutuklandı ve gözaltında kaldı. Sonrasında öğrenci evlerinde kaldı. 8 ay sonra İstanbul’a gelerek Özgür Gençlik grubuna katıldı.

Atılım gazetesinde birlikte çalıştığı Sedat Şenoğlu ile, Şenoğlu cezaevindeyken evlendi. Uzun yıllar kadın haklarıyla ilgili konularla ilgilendi. Atılım gazetesinde yayın kurulu üyesi olarak çalıştı ve Sosyalist Kadın dergisinin editörlüğünü yaptı. Ezilenlerin Sosyalist Partisi’nin (ESP) genel başkanlığını da yapan Yüksekdağ, Haziran 2014’te HDP II. Olağan Kongresi sonunda partinin eşbaşkanı olarak seçildi.

Haziran 2015’teki ve akabinde gerçekleştirilen Kasım 2015’teki milletvekili genel seçimlerinde Van milletvekili seçildi.

Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü terör soruşturması kapsamında, daha önce çağrılmasına rağmen ifadeye gitmediği gerekçesiyle 4 Kasım 2016’da Ankara’daki evinde gözaltına alınan ve Diyarbakır’a gönderilen Yüksekdağ, burada çıkarıldığı 2. Sulh Ceza Hakimliği’nce aynı gün tutuklandı ve Kocaeli F Tipi Cezaevi’ne götürüldü.

Hakkındaki kesinleşmiş hapis cezası gerekçesiyle 21 Şubat 2017 tarihinde milletvekilliği düşürüldü, 9 Mart 2017’de ise siyasî partiler kanununun “terör eyleminden mahkûm olanların siyasi partilere üye olamayacaklarına” dair hükmü gereği parti üyeliği Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından düşürüldü. HDP milletvekilleri, Yüksekdağ’ın parti üyeliği ve eş genel başkanlık görevinin düşürülmesi kararını tanımadıklarını açıkladılar.

Yüksekdağ, “terör örgütü yöneticiliği”, “terör örgütü propagandası”, “Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na muhalefet”, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik” ve “suç işlemeye tahrik” suçlamalarından dolayı Ankara 16. Ağır Ceza Mahkemesince tutuklu olarak yargılanmaya devam etmektedir.

Paylaşın

Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı Adaylığı AİHM’e Taşındı

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı adaylığını AİHM’e taşıyan Avukat Turgut Kazan, YSK’nin son kararı ile bir kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceğini öngören Anayasanın 101/2. maddesini yok saydığını belirtti.

YSK’ye itiraz dilekçesi sunan Turgut Kazan, başvurunun reddedilmesi ve adaylığın onanması üzerine AİHM’e başvurdu.

İstanbul Barosu  eski Başkanı Avukat Turgut Kazan, Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK), Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı olabileceği yönündeki kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) taşıdı.

YSK’ye itiraz dilekçesi sunan Kazan, başvurunun reddedilmesi ve adaylığın onanması üzerine AİHM’e başvurdu.

MA’nın haberine göre; Kazan, dilekçesinde şöyle dedi: “Anayasada yer alan dönem sınırlaması kuralı, YSK dahil bütün organ, makam, merci ve kişileri bağlar. Türkiye 2017 değişikliği ile sistemi değiştirmiştir, tek adam rejimine geçilmiştir gibi yorumlarla 2018 seçimini yeni sistemin ilk seçimi, 2023 seçimini de ikinci seçimi saymak asla kabul edilemez”

Sosyal medya hesabından da açıklama yapan Kazan, YSK’nin 2017 referandumunda 2,5 milyon mühürsüz oyu geçerli saydığını hatırlattı ve  şunları söyledi: “Oysa, 298 sayılı yasanın 77 ve 101. maddeleri çok açıktı. Sandık mührü bulunmayan pusulalar geçerli olamazdı. Ama AKP temsilcisinin uyduruk bir dilekçesi esas alındı. Ve tek adam rejimine geçiş sağlandı”

Kazan, YSK’nin son kararı ile bir kişinin en fazla iki kez cumhurbaşkanı seçilebileceğini öngören Anayasanın 101/2. maddesini yok saydığını belirtti.

Paylaşın

AİHM, Tutuklu HDP’lilerin Tahliye Edilmesi Çağrısını Yineledi

Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) 13 eski milletvekili için verdiği “ihlal” kararına Türkiye’nin itirazını reddeden Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) Büyük Dairesi, tutuklu HDP’lilerin tahliye edilmesi çağrısını yineledi.

AİHM Büyük Daire’nin kararının kendilerini haklı çıkardığını söyleyen HDP’nin Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, “Mahkemeden, bir an önce kararın gereğini yerine getirmesini bekliyoruz. Bir an önce tahliye kararını vermesini bekliyoruz.” dedi ve ekledi:

“Bu karar bir kez daha Türkiye’nin, bizim HDP’ye dönük operasyonların siyasi saikle yapıldığını, hukuki tarafının olmadığını, tamamının siyasi motivasyonla yapıldığını, tutuklamaların bu motivasyonla yapıldığını, seçme seçilme hakkının, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini bir kez daha teyit eden bir mahkeme kararıdır. Dolayısıyla mahkemelerden bu kararını ifasını bekliyoruz.”

Büyük Daire, AİHM tarafından geçen yıl HDP’nin eski eş genel başkanlarından Figen Yüksekdağ ve İdris Baluken ile eski milletvekillerinden Besime Konca, Abdullah Zeydan, Nihat Akdoğan, Selma Irmak, Ferhat Encu, Gülser Yıldırım, Nursel Aydoğan, Çağlar Demirel, Ayhan Bilgen, Burcu Çelik ve Leyla Birlik hakkında verilen “ihlal” kararına, Türkiye’nin itirazını değerlendirdi.

Büyük Daire dün açıkladığı kararında, itirazı reddetti. Böylece, AİHM’in 13 eski milletvekili hakkında 8 Kasım 2022’de aldığı karar kesinleşmiş oldu.

Mahkeme, karar gerekçesinde AİHM Büyük Dairesi’nin HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş hakkında verilen karara atıfta bulunarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 5’inci ve 18’inci maddelerinin ihlal edildiğine hüküm getirdi. Gerekçeli kararda, şu ifadelere yer verildi:

“Mahkeme, müdahil tarafların görüşlerinde olduğu gibi, başvuranların maruz kaldıkları tutuklamaların, çoğulculuğu bastırmak ve demokratik toplum kavramının özünde yer alan siyasi tartışma özgürlüğünü kısıtlamak gibi ‘gizli bir amacı’ izlediğinin her türlü makul şüphenin ötesinde tespit edildiği kanısına varmıştır.”

Başvuranlara ödenmesi gereken tazminatları da hatırlatan mahkeme, HDP’lilerin tutukluluk hallerinin devam etmesinin ihlali sürdüreceğine vurgu yaptı. HDP’lilerin tahliye edilmesi çağrısı yapan mahkeme, şu görüşleri dile getirdi :

“Bu koşullarda, halen özgürlüklerinden yoksun bırakılan başvuranlarla ilgili olarak, aynı olgusal bağlamla ilgili gerekçelerle tutukluluk halinin devam etmesi, haklarının ihlalinin uzamasına ve Sözleşme’nin 46. maddesinin 1. fıkrası bağlamında, davalı devlete düşen mahkeme kararına uyma yükümlülüğü görevini yerine getirmemesine neden olacaktır. Dolayısıyla mahkeme, hükümetin başvuranların özgürlüklerinden yoksun bırakılmalarına son vermeye ve derhal serbest bırakılmalarını sağlamaya yönelik gerekli bütün tedbirleri alması gerektiği kanaatine varmaktadır.”

Türkiye’nin itirazı AİHM Büyük Dairesi tarafından reddedilince, Türkiye aleyhindeki karar da kesinleşmiş oldu. AİHM bugüne kadar Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş için 18’inci maddenin ihlali kararı vermişti.

HDP’den tahliye çağrısı

Kararı VOA Türkçe’den Arzu Çakır’a değerlendiren HDP’nin Hukuktan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Serhat Eren, AİHM Büyük Daire’nin kararının kendilerini haklı çıkardığını söyledi. HDP’lilerin derhal tahliye edilmesi gerektiğini savunan Eren, şunları kaydetti:

“Mahkemeden, bir an önce kararın gereğini yerine getirmesini bekliyoruz. Bir an önce tahliye kararını vermesini bekliyoruz. Bu karar bir kez daha Türkiye’nin, bizim HDP’ye dönük operasyonların siyasi saikle yapıldığını, hukuki tarafının olmadığını, tamamının siyasi motivasyonla yapıldığını, tutuklamaların bu motivasyonla yapıldığını, seçme seçilme hakkının, ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini bir kez daha teyit eden bir mahkeme kararıdır. Dolayısıyla mahkemelerden bu kararını ifasını bekliyoruz.”

İdris Baluken cezaevinden çıktı

Bu arada, kararın çıkmasından saatler sonra Eski HDP Diyarbakır milletvekili İdris Baluken, infazını tamamlayarak cezaevinden çıktı. Grup Başkanvekili olduğu dönemde 4 Kasım 2016 tarihinde gözaltına alınarak tutuklanan Baluken, Diyarbakır 8’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanmış ve 9 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırılmıştı.

30 Ocak 2017’de görülen duruşmada hakkında verilen tahliye kararı sonra cezaevinden çıkan Baluken, Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın itirazı üzerine yeniden tutuklanmıştı. Baluken, 6 yıl 5 ay 1 gün tutuklu kaldıktan sonra Sincan Cezaevi’nden çıkmış oldu.

Paylaşın

AİHM, Türkiye’yi Bir Kez Daha Mahkum Etti

AİHM ‘Barış Akademisyenleri’ Alphan Telek, Edgar Şar ve Zeynep Kıvılcım’ın başvurusunda Türkiye’yi haksız buldu. Mahkeme, Türkiye’yi maddi ve manevi tazminat olarak Alphan Telek ve Edgar Şar’a 12’şer bin euro, Zeynep Kıvılcım’a ise 9 bin 750 euro ödemeye mahkum etti.

Kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin ‘özel hayatın gizliliği’ ilkesinin ihlal edildiğine oybirliği ile karar verildi. Eğitim hakkıyla ilgili birinci protokolün ikinci maddesinin ihlal edildiği hükmü ise 1’e karşı 6 oyla alındı. Karara Türk yargıç Saadet Yüksel katılmadı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ‘Bu Suça Ortak Olmayacağız’ bildirisine imza attığı gerekçesiyle ihraç edilen ‘Barış Akademisyenleri’nden Alphan Telek, Edgar Şar ve Zeynep Kıvılcım’ın başvurularını karara bağladı.

Kararda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 8. maddesinin ‘özel hayatın gizliliği’ ilkesinin ihlal edildiğine oybirliği ile karar verildi. Eğitim hakkıyla ilgili birinci protokolün ikinci maddesinin ihlal edildiği hükmü ise 1’e karşı 6 oyla alındı. Karara Türk yargıç Saadet Yüksel katılmadı.

Mahkeme, kararında başvuruda bulunanların akademisyen olduklarını, dolayısıyla yurt dışında akademik faaliyetlere katılmak ve araştırma yapmak isteyen kişiler olduklarını belirtti ve uzun süre pasaport alamadıkları için eğitim hakkıyla ilgili birinci protokolün ikinci maddesinin de ihlal edildiğine hükmetti.

Başvuranların pasaportlarının ‘kamu hizmetinden ihraç edildikleri gerekçesiyle’ iptal edildiğini not eden AİHM, ancak ne 675 ile 686 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameler’in ne de bu konuda karar veren herhangi bir makam veya mahkemenin, başvuranların itirazlarına, terör örgütleriyle ilişkili oldukları iddiasına dair bir ayrıntı sunmadıklarını karara bağladı.

Mahkeme, Türkiye’yi maddi ve manevi tazminat olarak Alphan Telek ve Edgar Şar’a 12’şer bin euro, Zeynep Kıvılcım’a ise 9 bin 750 euro ödemeye mahkum etti.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Avrupa Konseyi’nden Türkiye’ye “Toplanma Özgürlüğü” Çağrısı

Avrupa Konseyi, Türkiye’den 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda ‘kuvvetli bir şekilde’ değiştirmesini istedi. 

Avrupa Konseyi, ayrıca Türkiye’den, göz yaşartıcı gaz ve diğer silahların kullanımına ilişkin 2016 tarihli yönetmeliğin uygulanmasının uluslararası standartlara tam olarak uygunluğunu sağlamaya çağırdı.

Öte yandan Avrupa, Türkiye’ye, AİHM kararlarını uygulayarak, Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş’ın derhal serbest bırakılması çağrısını yineledi.

AİHM kararlarının uygulanıp uygulanmadığını denetlemek için üç ayda bir toplanan Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Strazburg’da yaptığı son toplantısında, AİHM tarafından “derhal serbest bırakılması” kararı alındığı halde halen cezaevinde tutulan eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş ile işadamı Osman Kavala dosyasını görüştü. Komite, bir kez daha, Kavala ve Demirtaş’ın derhal serbest bırakılmasını istedi.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM’nin kararlarının uygulanmasını denetlemek için yaptığı son üç aylık toplantısında ‘Oya Ataman grubu davasına’ ilişkin ara karar kabul etti.

Türkiye’de barışçıl toplanma özgürlüğüne yönelik orantısız müdahaleleri 15 yılı aşkın bir süredir  incelediğini hatırlatan Komite, Türk makamlarının, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’nu AİHM ve Anayasa Mahkemesi içtihatlarında belirtilen ilkeler doğrultusunda ‘kuvvetli bir şekilde’ değiştirmesini istedi.

Ayrıca Türk makamları, göz yaşartıcı gaz ve diğer silahların kullanımına ilişkin 2016 tarihli yönetmeliğin uygulanmasının uluslararası standartlara tam olarak uygunluğunu sağlamaya çağrıldı.

Türkiye’den son beş yıl içinde toplantı ve gösterilerin polis tarafından denetlenmesi ve 2911 sayılı Kanun’un ihlaline ilişkin kovuşturma ve mahkumiyet kararlarının sayısı hakkında ayrıntılı bilgi verilmesi de istendi.

Bakanlar Komitesi, Türk makamlarını, ilgili kanunların uygulanması ve insan hakları konusunda hakim, savcı ve kolluk kuvvetleri personeline eğitim vermeye davet etti.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi eski başkanı Oya Ataman’ın 2000 yılında İstanbul Sultanahmet Parkı’nda F tipi cezaevlerini protesto etmek için basın açıklaması yapmasına polis müdahale ederek izin vermemişti.

Demirtaş’a “tutukluluk dışı bir formül”

Bakanlar Komitesi, Türkiye’de seçim tarihinin açıklandığı güne denk gelen toplantısında, genel seçimlerin önemli aktörlerinden eski HDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş hakkında bir ara kararı kabul etti.

AİHM’in Demirtaş hakkında kabul ettiği AİHS 18. madde uyarınca, ‘başvuranın tutukluluğunun çoğulculuğu bastırmak ve siyasi tartışmanın serbestliğini sınırlamak’ gibi gizli bir amacı güttüğüne ilişkin tespitini göz önünde bulunduran Komite; kararında, “Türk makamlarını bir kez daha, özellikle de Anayasa Mahkemesi önündeki yargılama bitene kadar ‘tutuklama dışındaki diğer tedbirleri’ araştırarak, başvuranın derhal serbest bırakılmasını sağlamaya çağırır” ifadesine yer verdi.

Bakanlar Komitesi, AİHM’in bu kararlarının uygulanması için gerekli özel tedbirlerin yanısıra, yargı bağımsızlığına yönelik garantilerin güçlendirilmesi de dahil, genel tedbirlerin alınması çağrısında bulundu.

Osman Kavala kararı

Bakanlar Komitesi, AİHM kararlarının uygulanmaması nedeniyle Ankara hükümeti aleyhinde “ihlal prosedürü” düğmesine bastığı Osman Kavala dosyasını da görüştü. Kavala’nın, AİHM tarafından 3 yıl önce alınan bir kararla serbest bırakılmasını istediği halde hala hapiste olduğunu belirten Komite, bu durumun sona ermesi için Ankara hükümeti ile gerekli temasların kurulmasını istedi.

Avrupa Konseyi’nden karara ilişkin yapılan açıklamada, “Türk makamlarının, başta Kavala’nın derhal serbest bırakılmasının sağlanması da dahil, bu konuda mümkün olan en kısa sürede ek bir taahhütte bulunması elzemdir” denildi.

Paylaşın