Ekrem İmamoğlu: İstanbul’u Kazanacağız

Partisinin İstanbul İl Kongresi’nde konuşan İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Bugün burada partimizi yenilemek ve ayağa kaldırmak için birlikteyiz. Biz, vakti geldiğinde yenilenme için gereken enerji ve cesareti göstermeyi bilen bir partiyiz. Partimizi yenilerken birilerini dışlayan anlayış bizim anlayışımız olmaz. Buradan birleşerek çıkacağız. Buradan güçlenerek çıkacağız. Bu amaçlar için hepinizi, hep birlikte, omuz omuza çalışmaya davet ediyorum” dedi ve ekledi:

“Şuna inanın, İstanbul’u kazanacağız. İstanbul’daki 39 ilçenin tamamında iddia koyacağız. En az 30 ilçede çok daha büyük bir iddia koyacağız ve kazanacağız. Birlikte İstanbul İttifakını kuracağız. Bu yolculuk, zafere giden bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda CHP kazanacak. Ama bu yolculuğun sonunda millet kazanacak. CHP’nin her bir üyesi, her bir seçmeni sonuçta milletin kazanacağını bilerek çalışacak. İlk işimiz Mart 2024’te yerel seçimlerde Türkiye çapında yeni bir zafere imza atmaktır. Ülkemizin dört bir yanında çok daha fazla belediyeyi kazanmaktır.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) 38. Olağan İstanbul İl Kongresi, Haliç Kongre Merkezi’nde yapılıyor. Kongrede İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’da bir konuşma yaptı. Gazete Pencere‘nin aktardığına göre, İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

“Değerli dava arkadaşlarım, her birimiz için çok önemli günlerden geçiyoruz. Partimizin tam 100’üncü yaşını kutladık. 6 Ekim 2023şehrimizin düşman işgalinden kurtuluşunun 100. yılını kutladık. Birileri bu millete yıllarca bugünlerin önemlerini unutturmak istediler. Düşününüz bu aziz şehir, tam 5 yıl boyunca işgal altında kaldığını. 5 saniye tahammül edebilir miyiz? İşte bu milletin istiklal mücadelesini küçümseyen o akıl.

Bunları bilmeden ya da bilerek milletin ayağa kalkışını İstiklal mücadelesini, özgürlük mücadelesini yok saymaya çalışmışlardır. Bundan tam 100 yıl önce Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının kararlı mücadeleleri sonunda İstanbul işgalden kurtarılmıştır. Bu kurtuluşu bize sağlayan başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ve bu milletin büyükleri dedeleri ve nineleri her birisine minnetle yad ediyorum ruhları şad olsun.

Yine bu yıl, 24 Temmuz 2023’te bu memleketin teminatı olmuş olan Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılını kutladık. Bundan tam üç hafta sonra ise 29 Ekim 2023’te ise Cumhuriyetimizin hep birlikte 100’üncü yılını kutlayacağız. 100’üncü yılı Cumhuriyetimizin kutlu olsun. Bin yaşa Cumhuriyet. Bu tarihlerin her biri, bu büyük ülkenin, bu köklü partinin ve milletimizin her bir ferdinin gurur duyduğu, bizi biz yapan başarıların tarihidir. Cumhuriyetimizin, partimizin ve İstanbul’un kurtuluşunun işte bütünün 100. yılını bu yıl bizler yaşadık ve yaşatıyoruz. Elbette daha güçlü yaşamak isterdik, elbette daha mutlu yaşamak isterdik, elbette daha gururlu yaşamak isterdik, ama başaracağız, başaracağız, başaracağız asla vazgeçmeyeceğiz.

Sevgili yol arkadaşlarım, CHP, tarihsel olarak büyük bir davanın, sarsılmaz bir mücadele azminin ve mazlum dünya halklarına ilham kaynağı olmuş ulusal bir zaferin adıdır. Bu ülkenin kurtuluş ve kuruluş tarihi, çok partili demokratik rejime geçiş dönemi, 1960’ların 70’lerin siyasi ve toplumsal gelişmeleri, CHP’yi anmadan anlaşılamaz, anlatılamaz. Hepimizin asli görevi, dünya tarihinin en müstesna başarılarından birine imza atmış olan partimizin tarihi rolünü hatırlayarak yenilenmesi ve güçlenmesi için çalışmaktır.

Bakınız bugün Orta Doğu’da yeniden ne yazık ki çok kötü günler yaşanıyor. Buradan söylüyorum kendine miras bırakılmış olan ‘Yurtta Sulh Cihanda Sulh’ kimliğine sahip CHP iktidarındaki bir Türkiye’nin ne kuzeyinde bir savaş olur ne güneyinde savaş olur. CHP, 21’inci yüzyılda mazlum milletlerin çıkışı olur. Onun için bu ortamda bu salonda görev alan sizler, sadece CHP’nin bir üyesi bir delegesi olduğunu düşünmeyin. İstanbul’un kaderi, Türkiyemizin kaderi ve yakın coğrafyanın kaderinin elinizde olduğunu unutmayın. CHP’nin iktidarının yakın coğrafya için de ülkemiz için de ne kadar önemli olduğunu hafızanızda hep sıcak tutun.

İstanbul’u devraldığımızı zamanı hatırlayalım. 2019’da diğer tüm belediye başkanları nisan ayında işbaşı yapmışken, biz, nasıl ve neden temmuzda işe başlayabildik. Hatırlayalım o günleri. Bize mazbatanın bir türlü verilmeyişini, hakkı ve hukuku çiğneyerek verildikten 18 gün sonra seçimlerin gayri hukuki ve gayri ahlaki bir şekilde iptal edilişini, sonra 23 Haziran için hep beraber sandıklarda buluştuğumuzu, oy çuvalları üzerinde sabahladığımızı, sırt sırta vererek dünyaya ilham kaynağı olan bir demokrasi zaferini nasıl başardığımızı hatırlayalım…

Bizler Türkiye demokrasi tarihinin en büyük mücadelesini vererek 806 bin oy farkı ile hep birlikte yeniden kazandık. 2019 seçimleri başta CHP’liler olmak üzere Türkiye demokratlarının ortak gururu ve başarısıdır. Pandemi ve iktisadi kriz hukuk dışı ahlak dışı engellemeleri yaşadık.

Bunları bahane olarak kullanmadık, kimseyi aç bırakmadık, açıkta bırakmadık. Belediyemiz İstanbul tarihinin ilk öğrenci yurtlarını, kreşleri açtı. Kamucu, halkçı sosyal demokrat belediyecilik bu değil midir? Yurtlar bir takım dernek ve vakıflara teslim edilmiyor. Hadi işine git diyeceğim ama işi gücü yok… Siyaset aile mesleği değildir kendini adama işidir. 4,5 yılda 5 bin öğreniciye yurt yapan anlayış İstanbul’da 25 yıl iktidar olsa neler yapar neler.

Parti olarak elbette konuşmamız gerekenler var. Pek çok vatandaşımız tarafından uzunca bir süredir iktidar olma ve ülkeyi yönetme hevesinden, kararlılığına ne yazık ki karşılık veremeyen bir parti olarak görülüyoruz. Her birimiz kurucu genel başkanımız Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün her şartta mücadele eden, hedefe ulaşmak için sürekli yeni yollar arayan, icraatçı, projeci ve tutkulu vatan sevgisini aynı yoğunlukta taşımak, aynı enerjiyi sergilemek zorundayız.

Bu ülkenin geleceği ve bu aziz halkın refahı için, içine düştüğümüz bu zor durumdan bir an önce kurtulmak zorundayız. Parti yönetimine yönelik eleştirileri bir saldırı olarak yorumlamanın asla doğru olmadığını düşünüyorum. Parti içi demokrasiyi, bölünme ve parçalanma riskiymiş gibi göstermenin asla doğru olmadığını düşünüyorum. Parti içinde sanki ötekiler ve düşmanlar varmış gibi davranmanın ve propagandanın asla yeri yoktur. Bunlar bize yakışan veya bize fayda sağlayacak şeyler değildir. Bunlar bizim mücadele ettiğimiz yaklaşımlardır.

Birilerini işaret edip, düşmanlaştırmaya çalışanlar, CHP’nin 100 yıllık mücadelesine kötülük yaparlar. Parti hukukuna uygun olarak, şeffaf bir biçimde bu partiye üye olmuş, görev üstlenmiş ve mücadele etmiş herkese bu partide yer vardır. Kendi iradesi ve gönüllü emeğiyle bu partiye ve bu partinin mücadelesine destek vermek üzere katılan hiçbir üye ayrıma tabi tutulamaz. Bu ülkenin modern, özgür, demokrat ve müreffeh bir ülke olması için saflarımıza katılan herkese bu partide yer vardır. Bundan sonra da olacaktır. Farklılıklara saygı göstererek bir arada yaşama ve çalışma kültürünü önce partimizde sergileyerek halkımıza örnek olmalıyız.

Hayatım boyunca defalarca gerçekleştiğini gördüğüm bir sırrı sizinle paylaşmak istiyorum. Bu millet Türkiye’yi zenginleştirecek, güçlü ve adil bir Türkiye’yi inşa edecek bir seçeneği gördüğünde, tereddüt etmeden iktidara taşır. İşte bu millet, CHP’den iktidar olmasını istiyor.

İşte bizlerin görmezden gelemeyeceği ulusal ihtiyaç budur. Bununla birlikte iki görev daha veriyor. Birincisi; sıçrayarak kalkınma devrimini gerçekleştirme ve ülkemizi zenginleştirme görevidir. İkincisiyse; zenginliğimizi adil paylaşacağımız çoğulcu bir demokrasi ve sosyal bir devleti inşa etme görevidir. Bunu yaratmanın yolu ülkenin tüm vatanseverlerini birleştiren yeni, kapsayıcı ve güçlü bir vizyonun hikâyesini yazmaktır.

Türkiye’nin çoğulcu demokrasiye ve sıçrayarak kalkınmaya ihtiyacı var. Türkiye’nin ikinci yüzyılına girerken değişmeye ve bunun için yeni bir hikâyeye ihtiyacı var. Bunun için CHP’yi seçimlerden sonra kaybeden ve üzüntüden başı öne eğik üyelerinin olduğu bir parti olmaktan çıkarıp sürekli kazanan ve halkçı politikalar uygulayan devrimci parti yapmamız şarttır.

Biz bugün burada partimizi yenilemek ve ayağa kaldırmak için birlikteyiz. Biz, vakti geldiğinde yenilenme için gereken enerji ve cesareti göstermeyi bilen bir partiyiz. Partimizi yenilerken birilerini dışlayan anlayış bizim anlayışımız olmaz. Buradan birleşerek çıkacağız. Buradan güçlenerek çıkacağız. Bu amaçlar için hepinizi, hep birlikte, omuz omuza çalışmaya davet ediyorum. Şuna inanın, İstanbul’u kazanacağız.

İstanbul’daki 39 ilçenin tamamında iddia koyacağız. En az 30 ilçede çok daha büyük bir iddia koyacağız ve kazanacağız. Birlikte İstanbul İttifakını kuracağız. Bu yolculuk, zafere giden bir yolculuktur. Bu yolculuğun sonunda CHP kazanacak. Ama bu yolculuğun sonunda millet kazanacak. CHP’nin her bir üyesi, her bir seçmeni sonuçta milletin kazanacağını bilerek çalışacak. İlk işimiz Mart 2024’te yerel seçimlerde Türkiye çapında yeni bir zafere imza atmaktır. Ülkemizin dört bir yanında çok daha fazla belediyeyi kazanmaktır.

Arkasından da 2028’de Cumhurbaşkanlığını kazanıyoruz. 2029 yerel seçimlerinde çok daha büyük başarılara imza atıyoruz. Hedefimiz budur. Bu tarihleri hepimiz zihnimize kazıyalım. Bu yolculukta önümüzdeki taşları temizleyin. Ayağımıza taş değmesin. Taşları temizleyelim, yola çıkalım, yolumuz açık olsun, yolumuz iktidar olsun.”

İstanbul’un önemi ne?

İstanbul kongresi, tek belirleyici olmasa da Kasım’daki kurultaydan çıkacak sonuç için yön verici olması açısından önem taşıyor. CHP’nin İstanbul’daki delege sayısının büyüklüğü de sayısal açıdan kongreye ayrı önem kazandırıyor. İstanbul 196 delege ile Kasım’daki büyük kurultayda belirleyici bir konuma sahip. Bu sayı, doğal delegelerle birlikte 250’nin üzerine çıkıyor.

İstanbul’u kazanan tarafın kurultay için önemli bir moral üstünlük kazanacağı belirtilmesine karşılık, il ve kurultay seçimleri için iki farklı tutum alacağını belirtenler de bulunuyor.

Bu isimlerden biri 14/28 Mayıs seçim sürecinde Kılıçdaroğlu’nun kampanyasının önemli ismi CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak. İstanbul il kongresinde değişimcilerin adayı Çelik’i destekleyeceğini açıklayan Toprak, büyük kurultayda ise Kılıçdaroğlu’ndan yana olacağını belirtiyor.

Bu örnekten hareketle her delege için net bir şekilde bir tarafın yanında olduğu söylenemediği için, İstanbul il kongresinde taraflardan birinin kazanması her ne kadar moral üstünlük verse de kurultayda kesinlikle İstanbul’u alan tarafın kazanacağı anlamına gelmiyor.

Özgür Özel, genel başkanlığını açıkladığı basın toplantısında CHP’deki mevcut delege yapısıyla genel başkana rakip bir ismin kazanmasının çok zor olduğu yorumlarının hatırlatılmasına karşılık, ”Ben CHP delegesinin aklını, vicdanını çok önemsiyorum. Atatürk’ün kurduğu partinin delegeleri en doğru kararı verir” yanıtını vermişti.

Toplam bin 370 kurultay delegesi bulunan CHP’de, kurultayda yapılacak genel başkanlık yarışında İstanbul’un yanı sıra Ankara ve İzmir gibi büyükşehirlerin delegeleri de etkili olacak. Ankara kongresinde genel merkezin desteklediği Ümit Erkol il başkanı seçilirken, İzmir’de de genel merkezin adayı ipi göğüsledi. Bu arada İstanbul ile aynı gün Antalya ve Trabzon’da da kongre düzenlenecek.

Kurultay öncesi il kongrelerini sürdüren CHP’de İstanbul’a kadar 46 il kongresi tamamlanmış durumda. Yeni il yönetimleriyle birlikte kurultayda oy kullanacak seçilmiş delegelerin de belirlendiği il kongreleri 15 Ekim’e kadar devam edecek.

Adaylar Canpolat ve Çelik en çok delegeye sahip olması açısından kritik olan İstanbul kongresi öncesi farklı temaslar ve mesajlarla delegeler nezdinde etkili olmaya çalışıyor. Değişimcilerin adayı Bahçelievler İlçe Başkanı Özgür Çelik, “İstanbul’da Ekrem İmamoğlu’nun başlattığı büyük değişimi geliştirmek için göreve talip olduğunu” belirtirken, tüm delegelerden oy istediğini kaydetti.

Genel merkezin adayı olan ve 2015-2018 yılları arasında, Canan Kaftancıoğlu’ndan önce CHP İstanbul İl Başkanlığı görevini yürüten Canpolat ise, kongre öncesi taahhütlerini anlatan bir bildirge yayımladı. “Parti içi iktidara değil ülkede iktidara odaklanma” çağrısı yapılan bildirgede, “CHP’yi çürümüş bu düzene karşı siyasi meydan okumanın merkezi yapalım! İstanbul Büyükşehir Başkanlığını yeniden kazanalım! 14 ilçedeki belediye sayımızı ikiye katlayalım” denildi.

Kılıçdaroğlu ve genel merkeze yakın parti yöneticilerinin yanı sıra değişimci kanadın ve onlara destek olan İmamoğlu’nun kongrede ipi göğüsleyebilmek için İstanbul delegeleriyle birebir temas kurdukları belirtiliyor.

Bu arada Kılıçdaroğlu her ne kadar kongreye katılmasa da son iki gün İstanbul’da farklı programlar düzenleyerek görünürlüğünü ortaya koymaya çalıştı. Bu kapsamda CHP lideri dün Gezi Parkı davası kapsamında Marmara Cezaevi’nde tutuklu olan Can Atalay, Osman Kavala ve Tayfun Kahraman’ı, ayrıca İstanbul Bakırköy Kadın Kapalı Cezaevi’nde Çiğdem Mater ve Mine Özerden’i ziyaret etti.

Özgür Özel ise geçen Cuma günü Diyarbakır İl Kongresi’ne katılarak bir konuşma yaptı. Özel, “Kürt sorununu biliyor ve siyaseten istismar etmeden çözmeye söz veriyorum” diye konuştu. Özel’in İstanbul kongresinin yapılacağı gün, Antalya ya da Trabzon kongresine katılması bekleniyor.

Bu arada Özel birkaç gün önce İstanbul’da gazetecilerle buluşmasında, yarınki kongreyi Çelik’i destekleyen “değişimcilerin kazanması halinde kurultayda çok rahatlayacaklarını” söylerken, Canpolat’ın kazanması halinde ise kurultayda başa baş hale gelineceğini belirtti.

Özel, “Kazanırsak bizim lehimize getirecek bir matematik oluşturur, kaybedilirse ise morallerin düştüğü bir süreç başlayabilir. Ankara’da gazeteciler, ‘İstanbul’da güneş açmadan Türkiye’ye yaz gelmez’ derler. O seçimden sonra kazanacak tarafa yakın olma beklentisi güçlenir. Biz yine de 600 oydan emin olarak kurultayda salona girmek istiyoruz” diye konuştu.

Paylaşın

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir