KKM’den Çıkış İçin Düzenlemeler Hangi Sonuçları Doğurabilir?

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Türk lirası (TL) mevduatları artıracak, Kur Korumalı Mevduat’ı (KKM) azaltacak düzenlemeye gitmişti. Resmi Gazete’de yayımlanan dört farklı tebliğe göre Merkez Bankası yabancı para mevduattan KKM’ye dönüşüm hedefi uygulamasına ve TL payına göre ilave/indirimli menkul kıymet tesis uygulamasına son vermişti.

Değişiklikle, vadesi gelen kur korumalı mevduat hesaplarını standart TL mevduata dönüştürme hedefi getirilmişti. Bu konudaki kriterleri tutturamayan bankalar ek menkul kıymet tesisine mecbur olacak. Öte yandan döviz ve kıymetli maden mevduatına uygulanan zorunlu karşılık oranları artırılmıştı.

Koç Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Selva Demiralp BBC Türkçe için iki tür KKM’den hangisi için çıkış sinyali verildiğini ve kararın dolarizasyon, döviz kuru, enflasyon ve borsa üzerindeki olası etkilerini yazdı.

Eylül 2021’de uygulamaya konulan Yeni Ekonomi Modeli (YEM)’in “medarı iftiharı” sayılabilecek, dönemin Merkez Bankası başkanı Şahap Kavcıoğlu’nun “bir taşla beş kuş vuracağız” diye tasvir ettiği Kur Korumalı Mevduat hesabından (KKM) ilk çıkış sinyali hafta sonu geldi.

Gelen regülasyonlar, aylık maliyeti 10 milyar ABD dolarını aşan ve toplam mevduatın dörtte birine erişen bu “canavarı” küçültme konusunda ne kadar etkili olur tartışılır. Ancak seçim öncesi dönemde teşvik edilen ve beslenen bu canavarın en azından daha fazla büyümesinin engellenmesi bile doğru yolda atılmış bir adım.

Regülasyonlar KKM’yi küçültmeye yarar mı?

KKM’nin doğmasına sebep olan “düşük faizle büyüme” tercihi değişmiş değil.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’ndan (TCMB) gelen ürkek faiz artışları, Başkan Gaye Erkan’ın “ekonomiye zarar vermeden” faiz artışı yapacaklarını vurgulaması, Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek tarafından 2023 büyümesinin (potansiyelin üzerinde) %4,5 olarak öngörüldüğünün not edilmesi bu izlenimimi güçlendiriyor.

Karar alıcılar, gerektiğinde büyümeden feragat edip enflasyon beklentilerini çıpalama konusunda isteksizler.

Siyasi baskı ile politika faizini artıramayan Merkez Bankası dolaylı yoldan faizleri artırmaya çalışıyor. Bu “kısıtlı optimizasyon” para politikasının işleyişini ve iletişimini bozuyor.

Bir ay önceki enflasyon raporu toplantısında mevduat faizlerindeki düşüşle gurur duyan TCMB, yeni gelen regülasyonlarla mevduat faizlerinin artmasını teşvik ediyor.

Bu şartlar altında KKM’den çıkış yolunda atılan adımların etkinliği zayıf kalacaktır.

İki tür KKM’den hangisi için çıkış sinyali verildi?

KKM hesaplarının TL’den geçişli ve dövizden geçişli iki türü var. Toplamda 125 milyar ABD dolarına yaklaşan KKM’nin kabaca %70’i dövizden geçişli, kalanı ise TL den geçişli KKM’de duruyor.

Yapılan düzenlemeler TL geçişli KKM hesaplarını eritmeyi ve bu hesapları TL mevduata dönüştürmeyi hedefliyor. Döviz geçişli olan ve toplam KKM’nin aslan payını oluşturan kısım içinse henüz cazip bir alternatif sunulamadığından bu hesaplar şimdilik rölantide bırakılmış.

Söz konusu dönüşümü yapabilmek amacı ile TL geçişli KKM hesaplarının vade bitiminde TL mevduata dönüştürülmesi için bankalara “sopa” gösterilmiş.

Vadesi gelen KKM’lerin %50’si TL mevduata dönmezse ek menkul kıymet tutulması zorunluluğu konmuş.

Döviz bazlı KKM hesaplarının vade bitiminde ise tekrar KKM’de tutulması için eskiden gösterilen “sopa” masadan kaldırılmış. Yüzde 5 gibi mütevazi bir düşüş hedeflenmiş.

Peki bu yeni sopalar KKM’nin tasfiyesi üzerinde etkili olur mu? Bunun için dolarizasyona sebep olan şartların (yani negatif reel mevduat faizi ve döviz kurunda artış beklentisi) ortadan kalkması lazım ki aşağıda detaylandırdığım üzere henüz o ortamdan oldukça uzağız. Bu nedenle gelen düzenlemelerle KKM’de anlamlı bir azalma beklemek iyimser bir tahmin olur.

Atılan adımların etkilerini şu şekilde değerlendirebiliriz:

Piyasa faizleri üzerindeki etkiler

Mevduat faizi: TL geçişli KKM’yi TL mevduata dönüştürebilmek için bankaların müşterilerine cazip bir mevduat faizi vermesi gerekiyor.

Kredi faizi: Bankaların mevduat faizini kısmi olarak artırıp “cezadan kaçabilmeleri” için kredi faizlerini de mevduat faizlerine paralel artırabilmeleri ve pozitif bir kâr marjını koruyabilmeleri lazım. Şayet bankalar kredi faizlerini artıramazlarsa iki senaryo söz konusu olabilir:

Kredi faizini artıramayan bankalar mevduat faizini de artırmazlar ve “sopa” devreye girer. Yani bankalar düşük faizli devlet tahvili almak zorunda kalırlar.
Cezadan kaçmak isteyen bankalar mevduat faizini artırırlarsa bu sefer de kar marjları azalır.

Düzenlemeler sonrası (ve hatta regülasyonların hafta sonu açıklanacağına dair bir bilgi sızıntısı şüpheleri ile geçtiğimiz Cuma gününden itibaren) bankacılık hisselerinin değer kaybetmesi bu ihtimallerin fiyatlandığını gösteriyor. Yani piyasa oyuncuları KKM’nin başarılı bir tasfiyesi olmayacağını, bankaların kredi faizlerini yükseltemeyeceğini, yeni regülasyonların banka karlarını olumsuz etkileyeceğini fiyatlıyorlar.

Bankalar kredi faizini neden artıramıyor?

Seçim öncesi dönemde gelen regülasyonlar sebebiyle bankaların eli kredi faizini belirleme konusunda serbest değil. Politika faizinin 1,8 katından yüksek kredi faizi veren bankalar menkul kıymet tutmak zorunda.

Eğer TCMB gerçekten KKM’den çıkış konusunda kararlı ise 24 Ağustos’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında bu üst sınırı yükseltmesi gerekir. Bu şekilde kredi faizlerinin artması ve bankaların kar marjının daha sağlıklı seviyelere tutulması mümkün olacağından bankaların mevduat faizlerini yükseltme konusunda eli rahatlar.

Öte yandan ekonomide bir durgunluk yaratma konusunda son derece tedirgin olan yönetimin eli rahat olsaydı enflasyon beklentisi %58 iken politika faizini iki ayda sadece 9 puan mı artırırdı? Bu seneki büyüme öngörüsü potansiyelin üzerinde tutulabilir miydi? Enflasyon raporundaki tahmin ufku boyunca çıktı açığı yaratmadan enflasyonu düşürmek gibi bir iddia olabilir miydi? Şayet TCMB’nin eli rahat olsaydı o zaman esas aracı olan politika faizini yükseltip yan yollara sapmadan çok daha etkin bir beklenti yönetimi yolunu seçmesi gerekmez miydi? Politika faizinde eli bu kadar sınırlı olan bir Merkez Bankası kredi faizlerinde üst sınırı ne kadar yükseltebilir?

Bu sorulara tatmin edici cevaplar alınamadığı sürece KKM’de anlamlı bir düşüşten bahsedebilmek zor.

Dolarizasyon ve döviz kuru üzerindeki etkiler

KKM’den çıkmaya niyet etmek güzel. Ancak bu niyetin gerçekleşebilmesi için tasarruf sahibini dolarizasyona teşvik eden iki temel sebebin ortadan kalkmış olması yani döviz kuru istikrarı ve TL mevduat faizinin enflasyona karşı koruma sağlaması gerekir.

Bu noktaya yakın mıyız? Hayır.

TCMB’nin 2024 sonu enflasyon beklentisi %33 iken (ki tarihi olarak bu tahminlerin hep yukarı yönlü revize edildiğini biliyoruz) mevduat faizleri yüzde 30’lerde seyrettiği için halen negatif bir reel mevduat faizi var.

KKM hesaplarından çıkanlara yüksek faiz verilse bile diğer mudiler genelinde bu imkan söz konusu değil. Bu durum bir taraftan harcamayı teşvik ederken diğer yandan dolarizasyon ve kur üzerinde baskının devamı ile enflasyonu da yukarı itecektir.

Borsa üzerindeki etkiler

Orta ve uzun vadede seçim öncesi dönemden miras alınan regülasyonları kaldıracak her adım bankacılık sistemini olumlu etkileyecektir. Moody’s’in bankacılık sektörü görünümünü durağana yükseltmesi de bu görüşü destekliyor.

Ancak kısa vadedeki belirsizlikler bankacılık hisselerinde Cuma gününden beri gözlenen olumsuz fiyatlamayı doğurmuş olabilir.

Paylaşın

Yıl Sonu Dolar Kuru Beklentisi 29,82’ye Yükseldi

Merkez Bankası’nın yıl sonu dolar kuru beklentisi 28,46’dan 29,82’ye yükseldi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 31,42 lira iken, bu anket döneminde 34,58 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 43,82’den yüzde e 59,46’a yükseldi, 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 33,21’den 42,01’e yükseldi. Banka’nın 24 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 19,04’ten yüzde 22,54’e yükseldi.

Merkez Bankası’nın 2023 büyüme tahmini ise 3,7 olarak sabit kaldı. Banka 2024 büyüme beklentisi de yüzde 4,3’den yüzde 4’e düşürdü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi’nin Ağustos ayı sonuçlarını yayımlandı.

Buna göre; Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 43,82 iken, bu anket döneminde yüzde 59,46 oldu. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 33,21 iken, bu anket döneminde yüzde 42,01 oldu. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 19,04 ve yüzde 22,54 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 18,94 iken, bu anket döneminde yüzde 19,34 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 19,17 iken, bu anket döneminde yüzde 19,19 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (Dolar/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 28,46 TL iken, bu anket döneminde 29,82 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 31,42 TL iken, bu anket döneminde 34,58 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde ve bu anket döneminde yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,3 iken, bu anket döneminde yüzde 4,0 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Yurt İçi Döviz Mevduatı 1.1 Milyar Dolar Azaldı

Bir önceki hafta 171 milyar 543,4 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 4 Ağustos ile sona eren haftada 170 milyar 408,3 milyon dolara geriledi. Yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı bir haftada 1 milyar 63,1 milyon dolar düşüş gösterdi.

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son iki ayda rezervlerde 17,1 milyar dolara varan artışlar yaşandığını belirterek, “Rezerv artışlarının, kur korumalı mevduat dönüşlerinin rekor seviyede olduğu ağustos ayında devam etmesi oldukça anlamlı. Piyasa koşulları elverdiği ölçüde rezerv biriktirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası(TCMB) tarafından açıklanan verilere göre, bir önceki hafta 171 milyar 543,4 milyon dolar olan yurt içi yerleşiklerin döviz mevduatı 4 Ağustos ile sona eren haftada 170 milyar 408,3 milyon dolara geldi.

Ekonomim.com‘un aktardığına göre gerçek kişilerin döviz mevduatları bir önceki haftaya göre 2 milyar 422,8 milyon dolar azalarak 102 milyar 121,0 milyon dolar olurken, tüzel kişilerin döviz mevduatı 1 milyar 287,8milyon dolar artarak 68 milyar 287,3 milyon dolara ulaştı.

Yurt içi yerleşiklerin parite etkisinden arındırılmış toplam yabancı para mevduatı 804 milyon dolar azaldı. Parite etkisinden arındırıldığında gerçek kişilerin döviz mevduatları 2 milyar 157 milyon dolar azalırken, tüzel kişilerin döviz mevduatları 1 milyar 352 milyon dolar artış gösterdi.

Şimşek: Rezervler 17,1 milyar dolar arttı

Öte yandan Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, son iki ayda rezervlerde 17,1 milyar dolara varan artışlar yaşandığını belirterek, “Rezerv artışlarının, kur korumalı mevduat dönüşlerinin rekor seviyede olduğu ağustos ayında devam etmesi oldukça anlamlı. Piyasa koşulları elverdiği ölçüde rezerv biriktirmeye devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.

Şimşek, sosyal medya hesabından yaptığı açıklama ile Merkez Bankası’nın rezerv artışını değerlendirdi. Merkez Bankası verilerine göre, 2023 mayıs sonu itibarıyla 98,5 milyar dolar seviyesinde olan brüt rezervlerin 4 Ağustos haftası itibarıyla 115,6 milyar dolar seviyesine yükseldiğini ifade eden Şimşek, şunları kaydetti:

“Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası verilerine göre, 2023 Mayıs sonu itibarıyla 98.5 milyar ABD Doları seviyesinde olan brüt rezervler 4 Ağustos haftası itibarıyla 115.6 milyar ABD Doları seviyesine yükseldi. Böylece son iki ayda rezervlerde 17.1 milyar ABD Dolarına varan artış kaydedildi.

Bu dönemde net rezervler ise 20.1 milyar ABD doları yükselişle 15.7 milyar ABD doları seviyesinde gerçekleşti. Rezerv artışlarının, kur korumalı mevduat dönüşlerinin rekor seviyede olduğu ağustos ayında devam etmesi oldukça anlamlı. Piyasa koşulları elverdiği ölçüde rezerv biriktirmeye devam edeceğiz.”

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Temmuz Ayında En Çok Borsa Kazandırdı

Temmuz ayında finansal yatırım araçları arasında en yüksek getiriyi borsa sağlarken, borsayı sırasıyla, euro, dolar ve altın izledi. Mevduat faiz ve DİBS ise yatırımcısına kaybettiren yatırım araçları oldu.

Haber Merkezi / Üç aylık dönem incelendiğinde ise en yüksek getiriyi euro sağlarken, DİBS ise yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu. Altı aylık dönem incelendiğinde ise euro yine en çok getiri sağlayan yatırım aracı olurken, DİBS’te yine en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede ise yatırımcısına en çok borsa kazandırırken, borsayı sırasıyla, altın, euro ve dolar izledi. DİBS ve mevduat faizi ise yatırımcısına kaybettirdi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Finansal Yatırım Araçlarının Reel Getiri Oranları Temmuz 2023 verilerini açıkladı.

Açıklanan verilere göre, borsa, hazirandan sonra temmuzda da en yüksek reel getiriyi sundu. BIST 100 endeksi, yurt içi üretici fiyat endeksi (Yİ-ÜFE) ile indirgendiğinde yüzde 10,50, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) ile indirgendiğinde ise yüzde 9,22 oranlarında yatırımcısına kazandırdı.

Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından euro yüzde 7,75, Amerikan doları yüzde 5,45 ve külçe altın yüzde 5,23 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi (brüt) yüzde 5,85 ve Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) yüzde 9,56 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde; euro yüzde 6,51, Amerikan doları yüzde 4,24 ve külçe altın yüzde 4,02 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; mevduat faizi (brüt) yüzde 6,93 ve DİBS yüzde 10,60 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Euro, üç aylık değerlendirmede; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 19,18, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 21,47 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu. Aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 16,53, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 14,93 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Altı aylık değerlendirmeye göre euro; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 21,40, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 17,79 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı olurken, aynı dönemde DİBS, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 27,67, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 29,81 oranlarında yatırımcısına en çok kaybettiren yatırım aracı oldu.

Finansal yatırım araçları yıllık olarak değerlendirildiğinde BIST 100 endeksi; Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde yüzde 81,52, TÜFE ile indirgendiğinde ise yüzde 77,43 oranlarında yatırımcısına en yüksek reel getiri sağlayan yatırım aracı oldu.

Yıllık değerlendirmede, Yİ-ÜFE ile indirgendiğinde; yatırım araçlarından külçe altın yüzde 17,90, euro yüzde 13,58 ve Amerikan doları yüzde 4,89 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; DİBS yüzde 18,71 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 19,45 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

TÜFE ile indirgendiğinde külçe altın yüzde 15,25, euro yüzde 11,03 ve Amerikan doları yüzde 2,53 oranlarında yatırımcısına reel getiri sağlarken; DİBS yüzde 20,54 ve mevduat faizi (brüt) yüzde 21,27 oranlarında yatırımcısına kaybettirdi.

Paylaşın

Kur Korumalı Mevduat Durdurulamıyor!

Bankacılık sektöründe toplam mevduat 28 Temmuz haftası itibariyle 12 trilyon 539 milyar 477 milyon liraya yükseldi. KKM dahil TL mevduat 7 trilyon 177 milyar 132 milyon lira olurken kur korumalı mevduat ise 3 trilyon 132 milyar 468 milyon liraya çıktı.

Yabancı para mevduatlar ise 5 trilyon 362 milyar 344 milyon lira oldu. Ekonomistler kur korumalı mevduatı, getirisinin dövize endeksli olması nedeniyle yabancı para mevduat ile birlikte değerlendiriyor. Verilere göre KKM hariç TL mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yüzde 32,25 olarak hesaplanırken, kur korumalı mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yüzde 24,98’e yükseldi.

Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki oranı ise yüzde 42,76 oldu. Böylece ekonomistleri mevduatın dolarizasyon oranı olarak takip ettikleri kur korumalı mevduat ile yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki oranı da yüzde 67,74’e çıktı. Bu yılbaşına göre 5.5 puanlık bir artışa işaret ediyor.

Türkiye’de cumhurbaşkanlığı seçimleri ikinci turu sonrasında döviz kurlarında sert yukarı hareket son günlerde yatay bir seyre döndü. Buna rağmen büyük çoğunluğu ikinci tur seçimlerinin ardından olmak üzere bu yıl dolar, TL karşısında yüzde 44,13, Euro ise yüzde 48,21 yükseliş yaşadı.

Bankacılık sektöründe mevduatlarda ise dolarizasyon yılbaşından bu yana artışını sürdürüyor. Ekonomistlerin getirisi dövize endeksli değiştiği için kur korumalı mevduatı da mevduatta dolarizasyon oranı hesabına dahil ediyor. Buna göre bankacılık sektöründe mevduatta dolarizasyon yani kur korumalı mevduat ile yabancı para mevduatın toplam mevduata oranı yüzde 67,7’ye çıktı. Yılbaşında bu oran yüzde 62 seviyesinde bulunuyordu.

Ekonomim’den Şebnem Turhanlı’nın haberine göre, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu’nun (BDDK) haftalık verilerine göre bankacılık sektöründe toplam mevduat 28 Temmuz haftası itibariyle 12 trilyon 539 milyar 477 milyon liraya yükseldi. KKM dahil TL mevduat 7 trilyon 177 milyar 132 milyon lira olurken kur korumalı mevduat ise 3 trilyon 132 milyar 468 milyon liraya çıktı.

Yabancı para mevduatlar ise 5 trilyon 362 milyar 344 milyon lira oldu. Ekonomistler kur korumalı mevduatı, getirisinin dövize endeksli olması nedeniyle yabancı para mevduat ile birlikte değerlendiriyor. Verilere göre KKM hariç TL mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yüzde 32,25 olarak hesaplanırken, kur korumalı mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yüzde 24,98’e yükseldi.

Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki oranı ise yüzde 42,76 oldu. Böylece ekonomistleri mevduatın dolarizasyon oranı olarak takip ettikleri kur korumalı mevduat ile yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki oranı da yüzde 67,74’e çıktı. Bu yılbaşına göre 5.5 puanlık bir artışa işaret ediyor.

KKM hariç TL mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yılbaşında yüzde 37,74 seviyesinde bulunuyordu. Mart ayının son haftalarında KKM hariç TL mevduatın payı yüzde 42’nin üzerine yükselmişti. Kur korumalı mevduatın ise toplam mevduat içindeki oranı yılbaşında yüzde 15 seviyelerindeyken hızla yükseliş gösterdi ve 28 Temmuz itibariyle yüzde 25’e kadar yükseldi.

Yabancı para mevduatın toplam mevduat içindeki oranı yılbaşında yüzde 46,8 iken 28 Temmuz itibariyle yüzde 42,8’e geriledi. Ancak KKM’deki artış nedeniyle mevduatta dolarizasyon oranı yılbaşına göre yükseliş gösterdi.

Analistlerin 2024 sonu dolar/TL tahmini 35 TL

Bu hafta daha yatay bir seyir izlese de döviz kurlarına yönelik yılsonu beklentileri de yükseliyor. Deutsche Bank, yıl sonu için dolar/ TL tahminlerini 27 TL’den 32 TL’ye yükseltti. Banka analistleri 2024 sonu dolar/TL tahminlerini ise 35 olarak açıkladı. Banka analistleri, gerçekleştirdikleri revizyonlarla ilgili fiyat artış trendine ve “politika yapıcıların enfl asyonu daha sürdürülebilir bir patikaya döndürmede karşılaştıkları zorluklara” atıfta bulundu. Analistler 2024 sonu dolar/TL tahminlerini ise 35 olarak açıkladı.

HSBC de daha önce 27 olan dolar/ TL tahminini 29’a yükseltmişti. Banka stratejistleri Murat Toprak ve Charlotte Ong yüksek enfl asyon beklentilerine atıfta bulunarak 2024 için 32 seviyesinde dolar/TL tahmini yaptı.

Sadece yabancı kurumlar değil yurtiçindeki kurumların da yılsonuna yönelik dolar/TL tahminleri yükseltiliyor. İş Yatırım son Para Politikası Kurulu toplantısı sonrasında piyasa tahminlerinin altında kalan faiz adımları nedeniyle 30,00 TL olan (haziranda 28 TL) 2023 sonu dolar kuru tahminini 32 TL’ye yükseltmişti.

TL mevduat faizleri ise Merkez Bankası’nın sadeleştirme adımları kapsamında gerilemesini sürdürüyor. Merkez Bankası verilerine göre ortalamada haziran ortasında yüzde 40’ın üzerine kadar yükselen 3 aya kadar vadeli TL mevduat oranı yüzde 30’un altına geriledi. Verilere göre 28 Temmuz itibariyle 3 aya kadar vadeli TL mevduat faizi ortalamada yüzde 29,32’ye indi. 6 aya kadar vadeli TL mevduat faizi ise 28 Temmuz haftasında bir önceki haftaya göre 2.6 puan artışla yüzde 26,76’ya çıktı.

Paylaşın

“Merkez Bankası Yeniden Döviz Satmaya Başladı” İddiası

Eski Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) Başekonomisti Hakan Kara, seçim öncesi döviz kurlarının yükselişini durdurmak için satış yapan Merkez Bankası’nın yeniden döviz satışı yapmaya başladığını öne sürdü.

Haber Merkezi / Hakan Kara, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada “Seçimlerden sonra dolar kurundaki yüzde 35 artışın esas nedeni TCMB’nin 5 Haziran’dan sonra nette 20 milyar dolardan fazla alım yapmasıdır. Geçen hafta ise merkez bankasının nette tekrar satıcı olduğu görülüyor.” ifadelerini kullandı.

Seçim öncesinde doların yükselişini önlemek için Merkez Bankası “arka kapıdan” dolar satışı yapan Merkez Bankası’nın rezervleri eksiye düşmüş, seçim sonrasında ise TCMB Başkanlığına Hafize Gaye Erkan’ın, Hazine ve Maliye Bakanlığı’na da Mehmet Şimşek’in getirilmesinden sonra döviz satışları durdurulmuştu. Satışın durmasıyla da TCMB rezervleri yeniden yükselmeye başladı.

TCMB verilerine göre 14 Temmuz haftası itibariyle brüt rezerv 113,1 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta rezervler 110,4 milyar dolar seviyesindeydi. Net rezervlerdeki artış ise daha sınırlı oldu. 14 Temmuz haftasında net rezerv 81 milyon dolar artışla 13,2 milyar dolara çıktı.

“Enflasyon ne zaman düşecek?”

Kredi değerlendirme kuruluşu Standart Poors’un (SP) Kıdemli Direktörü Frank Gill, Türkiye’de enflasyonda kısa vadede aşağı yönlü hareket beklemediklerini, dezenflasyon sürecinin 2024-2025’te başlayabileceğini söyledi. Gill, 2023’te enflasyonun yüzde 40 civarında kalabileceğini belirtti.

Yeni ekonomi yönetimiyle beraber bir politika dönüşümü gerçekleştiğini belirten Gill “Manşet enflasyonu düşürmek, cari açığı azaltmak konusunda ciddi olduklarını görüyoruz. Bunu da bankaları sert bir şekilde etkilemeden yaptıklarını görüyoruz. Ancak talepte yavaşlamanın zorlu bir süreç olduğunu görüyoruz. Yani zorlu dengeler var.” diye konuştu.

Türkiye’nin negatif reel faiz nedeni ile henüz sermaye girişlerinden yaralanamadığını belirten Gill, “Ancak Türkiye önemli ve sağlam bir ekonomi. Avantajları ve fırsatlarının yüksek olduğunu düşünüyoruz.” yorumunu yaptı.

Paylaşın

“Kur Korumalı Mevduat”a Yüzde 15 Zorunlu Karşılık Getirildi

Merkez Bankası’nın kur korumalı mevduat hesapları için zorunlu karşılık oranı yüzde 15 oldu. Zorunlu karşılık oranı, bankaların müşterilerden aldıkları mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduatların oranıdır.

Zorunlu karşılık oranı artırıldığında bankaların verdikleri kredileri geri çağırma olasılığı doğar ve bu durum piyasada para arzının azalmasına neden olur. Zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde ise, zorunlu karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv şekline dönüşür, bu da bankaların kredi tabanını genişletir.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Para Politikası Kurulu’nun (PPK) Perşembe günkü açıklamasında vurgulanan “seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırmaya” dönük ilk adım atıldı.

Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre Merkez Bankası’nın kur korumalı mevduat hesapları için zorunlu karşılık oranı yüzde 15 oldu.

Böylece Merkez Bankası, piyasada oluşan Türk Lirası likidite fazlasının, Türk Lirası zorunlu karşılık oran artışıyla sistemden çekilmesini sağlayacak. Bu kapsamda, vadeli Türk Lirası mevduata geçişi teşvik eden bir adım olarak, kur korumalı hesaplara yüzde 15 oranında zorunlu karşılık tesis etme yükümlülüğü getirildi.

Altı aydan uzun mevduat hesaplarında da zorunlu karşılık oranı sıfırlandı.

PPK’nın karar metninde, “Kurul, faiz artırımının yanı sıra parasal sıkılaştırma sürecini destekleyecek seçici kredi ve miktarsal sıkılaştırma kararları almıştır” ifadesine yer verilmişti.

Zorunlu karşılık nedir?

Zorunlu karşılık oranı, bankaların müşterilerden aldıkları mevduatlara karşılık olarak Merkez Bankası’nda bulundurmak zorunda oldukları mevduatların oranıdır. Bu oran Merkez Bankası tarafından belirlenir. Önceleri iflas riskine karşı koruma sağlanması amacıyla çıkarılan bu kural, günümüzde daha çok bir piyasa likiditesi kontrol aracı olarak kullanılıyor.

Zorunlu karşılık oranı artırıldığında bankaların verdikleri kredileri geri çağırma olasılığı doğar ve bu durum piyasada para arzının azalmasına neden olur. Zorunlu karşılık oranı düşürüldüğünde ise, zorunlu karşılıkların bir kısmı kullanılabilir rezerv şekline dönüşür, bu da bankaların kredi tabanını genişletir.

Yani, piyasadaki para arzı artar. Zorunlu karşılık oranının arttırılması daralmacı para politikasına, oranın azaltılması ise genişlemeci para politikasına işaret eder.

Paylaşın

Seçimlerden Sonra Türk Lirası Yüzde 35 Değer Kaybetti

28 Mayıs’ta yapılan seçimlerin ardından Türk Lirası’nın Dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 35’e dayandı. Euro karşısındaki değer kaybı ise yüzde 42 civarında. Dolar/TL kuru 27 lira sınırına dayandı.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) perşembe günü açıklayacağı faiz kararı öncesinde döviz kurunda yeri rekorlar kaydedildi.

Euro, Türk Lirası (TL) karşısında 30 lirayı aşarken; Dolar kuru da yüzde 2’nin üzerinde yükselerek 26,92 lira ile yeni rekor seviyesine ulaştı. Böylece 28 Mayıs’taki seçimlerin ardından TL’nin dolar karşısındaki değer kaybı yüzde 35’e dayandı. Euro karşısındaki değer kaybı ise yüzde 42 civarında.

Merkez Bankası geçen ay yüzde8,5 olan politika faizini, yüzde 15’e yükseltmişti. Yüksek enflasyon ve aşırı döviz talebine rağmen Türkiye 27 ay boyunca faiz artırma kararına gitmemişti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı görevine Mehmet Şimşek’in gelmesiyle “rasyonel politikalara dönüş” mesajı verilirken Merkez Bankası’nın perşembe günü gerçekleştirilecek Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında faiz artırımına devam etmesi bekleniyor.

Bloomberg’in anketine göre piyasadaki beklenti faizin yüzde 20’ye çıkarılması yönünde. Reuters’ın anketine görede, Merkez Bankası’nın politika faizini bu hafta 500 baz puan artırarak yüzde 20’ye yükseltmesi bekleniyor.

“Enflasyon ve dolar kuru zirve yapacak”

Öte yandan Bank of America Securities (BofA) ekonomistleri, Türkiye’ye ilişkin olarak paylaştıkları raporda enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize etti.

Türk Lirası’ndaki değer kaybı, asgari ücretteki yüzde 34’lük artış, ÖTV ve KDV oranlarındaki artış nedeniyle 2023 yıl sonu enflasyon tahmini yüzde 44’ten yüzde 58’e yükseltildi. Enflasyonun gelecek Mayıs ayında yüzde 65 ile zirve seviyeye ulaşacağı öngörüldü.

Bank of America Securities (BofA) yıl sonu dolar/TL tahmininin ise 31 TL olduğunu açıkladı.

Paylaşın

Yıl Sonu Dolar Kuru Beklentisi 28,46’ya Yükseldi

Merkez Bankası’nın yıl sonu dolar kuru beklentisi 26,18’den 28,46’ya yükseldi. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 28,99 lira iken, bu anket döneminde 31,42 lira olarak gerçekleşti.

Haber Merkezi / Merkez Bankası’nın yıl sonu enflasyon beklentisi yüzde 38,55’ten yüzde 43,82’ye yükseldi, 12 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 30,65’den 33,21’e yükseldi. Banka’nın 24 ay sonrası için enflasyon beklentisi ise yüzde 18,12’den yüzde 19,04’e yükseldi.

Merkez Bankası’nın 2023 büyüme tahmini ise 3,8’den 3,y’e geriledi. Banka 2024 büyüme beklentisi de yüzde 4,5’dan yüzde 4,3’e düşürdü.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) Piyasa Katılımcıları Anketi’nin Nisan ayı sonuçlarını yayımlandı.

Buna göre, Katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 38,55 iken, bu anket döneminde yüzde 43,82 olmuştur. 12 ay sonrası TÜFE beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 30,65 iken, bu anket döneminde yüzde 33,21 olmuştur. 24 ay sonrası TÜFE beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla yüzde 18,12 ve yüzde 19,04 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların BİST Repo ve Ters-Repo Pazarı’nda oluşan cari ay sonu gecelik faiz oranı beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 18,13 iken, bu anket döneminde yüzde 18,94 oldu. TCMB bir hafta vadeli repo ihale faiz oranı cari ay sonu beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 17,56 iken, bu anket döneminde yüzde 19,17 olarak gerçekleşti.

Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 26,18 TL iken, bu anket döneminde 28,46 TL oldu. 12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise bir önceki anket döneminde 28,99 TL iken, bu anket döneminde 31,42 TL olarak gerçekleşti.

Katılımcıların GSYH 2023 yılı büyüme beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 3,8 iken, bu anket döneminde yüzde 3,7 olarak gerçekleşti. GSYH 2024 yılı büyüme beklentisi ise bir önceki anket döneminde yüzde 4,5 iken, bu anket döneminde yüzde 4,3 olarak gerçekleşti.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri Swap Hariç Eksi 48,1 Milyar Dolar

7 Temmuz haftasında Merkez Bankası’nın swap hariç net rezervi eksi 48 milyar 100 milyon dolar oldu. Önceki hafta bu rakam eksi 50 milyar 300 milyon dolar olarak kaydedilmişti.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) tarafından Haftalık Para ve Banka İstatistikleri yayımlandı. Buna göre brüt rezervler 7 Temmuz haftası itibariyle 110,4 milyar dolara yükseldi. Böylelikle son 1 ayda rezervlerde 11 milyar dolara varan yükseliş izlendi.

İyileşme net rezerv rakamlarına da yansıdı. TCMB’nin net rezervi aynı dönemde 13,2 milyar dolara yükseldi. Bir önceki hafta net rezervler 9,8 milyar dolar düzeyindeydi.

Swap hariç net rezervlerdeki toparlama da sürdü. 7 Temmuz haftasında TCMB’nin swap hariç net rezervi eksi 48,1 milyar dolar oldu. Önceki hafta bu rakam eksi 50,3 milyar dolar olarak kaydedilmişti.

Brüt ve net döviz rezervi nedir?

Ekonomist Mahfi Eğilmez, brüt ve net döviz rezervi arasındaki farkı şu şekilde açıklıyor: Merkez Bankası, döviz rezervlerinin tamamının sahibi değil.

TCMB’nin rezervlerinin bir bölümü bankaların Merkez Bankası’nda tutmak zorunda olduğu zorunlu karşılıklardan oluşuyor. Bunları bir çeşit emanet döviz olarak görmek mümkün.

TCMB’nin son yıllarda rezerv opsiyon mekanizması aracılığıyla, TL mevduatlar karşılığında alması gereken zorunlu karşılıkları dövizle yatırma esnekliği tanımasıyla bu döviz rezervlerindeki emanet tutarda artış oldu.

Döviz rezervlerinin bir bölümünün emanet olması nedeniyle Merkez Bankası’nın döviz rezervlerinin toplamı brüt döviz rezervlerini gösteriyor. Merkez Bankası’nda emanet olarak duran miktarlar düşüldüğünde net döviz rezervine ulaşılıyor.

Net döviz rezervi nasıl hesaplanıyor?

Net döviz rezervi, TCMB verilerinde aktif kısımda yer alan dış varlıklardan, pasif kısımda bulunan toplam döviz yükümlülüklerini çıkardıktan sonra elde edilen rakamın o günün kuruna bölünmesiyle hesaplanıyor.

Formül şu şekilde: Net Rezerv = (Dış Varlıklar – toplam döviz yükümlülükleri) / Dolar-TL kuru

Swap hariç net rezerv ne demek?

Ekonomist Eğilmez’e göre net rezerv miktarı, swap işlemleriyle elde edilmiş (emanet) dövizleri de kapsadığı için bu rakam tam olarak net rezervi ifade etmiyor.

Bu yüzden net döviz rezervini emanet dövizleri çıkararak görebilmek için bu miktardan swap karşılığı elde edilmiş döviz tutarını düşmek gerekiyor. Swap hariç net rezerv ise şu şekilde hesaplanabiliyor:

Swap hariç net rezerv = Net rezerv – Swap işlemleri toplamı

Uluslararası rezerv nedir?

TCMB’nin (Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası) tanımına göre uluslararası rezervler; ülkelerin para otoriteleri tarafından kontrol edilen, kullanıma hazır, birbirlerine çevrilebilme özelliği bulunan ve uluslararası ödeme aracı olarak kabul edilen varlıklar.

Uluslararası rezerv olarak sayılan varlıklar şunlar:

  • Konvertibl (birbirlerine dönüştürülebilir) döviz varlıkları (euro, ABD doları, İngiliz sterlini vb.)
  • Uluslararası standartta altın
  • Özel Çekme Hakları
  • Uluslararası Para Fonu (IMF) Rezerv Pozisyonu

TCMB, rezervleri nasıl saklıyor?

Merkez Bankası, rezervlerin yönetiminde ülke menfaatine öncelik verdiğini aktarıyor. Bu amaçla, uluslararası rezervleri, anaparanın korunması ve gerekli likiditenin sağlanması için düşük riske sahip yatırım araçlarında değerlendiriyor.

Merkez Bankası, rezerv yönetimi sırasında karşılaşılabilecek risklerin belirlenmesi, değerlendirilmesi ve kabul edilebilir sınırlar içinde tutulabilmesi için risk yönetim stratejisi uyguluyor. Ayrıca elindeki rezervlerin seviyesini, düzenli aralıklarla internet sitesinde yayımlıyor.

Paylaşın