Merkez Bankası, Yıl Sonu Enflasyon Tahminini Yüzde 32’ye Yükseltti

Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan, yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini duyurdu. Buna göre TCMB’nin 2025 sonu tahmini yüzde 32’ye çıktı.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Fatih Karahan yılın son enflasyon raporunu açıkladı. Sunumunda, dezenflasyon sürecinin son iki ayda yavaşladığını kaydeden Karahan, yıl sonu enflasyon tahminlerini yukarı yönlü revize ettiklerini duyurdu.

Buna göre TCMB’nin 2025 sonu tahmini yüzde 32’ye çıktı. Daha önce TCMB yıl sonu enflasyon tahminini 27 olarak açıklamıştı. 2026 yıl sonu içinse tahmin aralığı yüzde 13-19 seviyesinde korundu.

Yukarı yönlü revizyonun ardından Borsa İstanbul’da BIST 100 endeksi yüzde 1’den fazla, bankacılık endeksi ise yüzde 3’ün üzerinde geriledi.

Üçüncü çeyrekteki enflasyon raporuna kıyasla yılın son üç ayında gıda fiyatlarının yıllık tüketici enflasyonuna katkısının 1,5 puan yükseldiğini belirten Karahan, “Son iki ayda ise enflasyon, tahmin aralığımızın üzerinde gerçekleşmiş oldu. Bu gelişmenin arka planına bakacak olursak; gıda fiyatları kaynaklı etkilerin ön plana çıktığını söylemek mümkün” diye konuştu.

Bir önceki enflasyon raporunda, olumsuz hava koşullarının gıda fiyatları üzerinde yukarı yönlü riskler oluşturduğundan bahsettiklerini hatırlatan TCMB Başkanı Karahan, “Son aylarda ise arza yönelik bu risklerin gerçekleştiğini görüyoruz. Nitekim, bitkisel üretim tahminleri Mayıs ayındaki ilk tahminlere kıyasla aşağı yönlü güncellendi. Söz konusu gelişmelerin de etkisiyle, gıda enflasyonu son dönemde belirgin bir yükseliş gösterdi” dedi.

Fatih Karahan, gıda fiyatlarındaki olumsuz seyrin yanı sıra son üç ayda hizmet ve temel mal enflasyonlarında kaydedilen iyileşmelerin de öngörülenden daha sınırlı olduğunu belirtti.

Üniversite ücretlerindeki artışın da enflasyonun seyrini olumsuz etkilediğini kaydeden Karahan, “2019 sonuyla kıyaslandığında, tüketici fiyatları geçen süre zarfında 7,8 kat artarken, üniversite ücretleri 15 kat artmış durumda. Üçüncü çeyrekte vakıf üniversitelerinde ücret artışları öngörülerimizin üzerinde gerçekleşti. Dolayısıyla, tahmin güncellemesine, sınırlı olmakla birlikte, buradan bir etki geldiğini söylemeliyiz” dedi.

Sunumunun ardından soru-cevap bölümünde Karahan, dezenflasyon sürecinde “durmadan” ziyade, “yavaşlama” olduğunu belirtti. Para politikasının bu gelişmeyle uyumlu olduğunu belirten Karahan, faiz indirimlerinde “durmayı gerektirecek bir bozulma görmediklerini,” ama “riskleri göz önünde bulundurarak adım büyüklüğünü düşürdüklerini” kaydetti.

Karahan, “Enflasyon görünümünde bir bozulma olursa ilk olarak adım büyüklüğünü düşüreceğimizi ifade etmiştik. Para politikasında bir ayar yapmış olduk, gerekirse daha fazlasını yapmaya hazırız” diye konuştu.

Dezenflasyon sürecinin yavaşladığı ortamda TCMB, Ekim ayında faiz indirimlerini sürdürmüş ancak öncekilerin aksine 100 baz puan ile daha sınırlı bir düşüş kararı açıklamıştı. Ekim kararının ardından Türkiye’de politika faizi yüzde 39,5 seviyesinde bulunuyor.

Para politikası ve maliye politikalarının uyumlu hareket etmesinin önemini de vurgulayan Karahan, “Bu doğrultuda (hükümetten gelen), özellikle Ocak ayında yapılacak vergi ve çeşitli güncellemelerin enflasyon hedefiyle uyumlu olacağı açıklamaları son derece kıymetli. Biz önümüzdeki sene için planımızı yaparken bu açıklamaları da göz önünde bulundurduk” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda yaptığı sunumda, vergi ve harçlardaki güncellemenin yeniden değerleme oranı yerine enflasyon hedeflerini dikkate alarak bütçe imkanları doğrultusunda daha düşük oranda yapılmasının gündemlerinde olduğunu belirtmişti.

Paylaşın

İstanbul’da Yaşamanın Aylık Maliyeti 105 Bin Lira

İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi. İstanbul’un ekim ayı enflasyonu yüzde 40,84.

Haber Merkezi / İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne (İBB) bağlı İstanbul Planlama Ajansı’nın (İPA) aylık olarak yayımladığı “İstanbul’da Yaşam Maliyeti Araştırması”nın Ekim 2025 sonuçları açıklandı.

Buna göre; İstanbul’da dört kişilik bir ailenin ortalama yaşam maliyeti, ekim ayında bir önceki aya göre, 2 bin 882 lira artarak 104 bin 927 liraya yükseldi.

İstanbul’daki yaşam maliyeti ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 2,82 oranında arttı. İstanbul’da yaşamanın maliyeti geçen yılın aynı ayına göre ise yüzde 42,30 artış gösterdi.

İstanbul’un enflasyonu yüzde 40,84

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025 Ekim Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. Verilere göre, İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 40,84 seviyesine ulaştı. Yıl başından bu yana kümülatif artış ise yüzde 34,40 olarak kaydedildi.

Aylık bazda en yüksek artış, kış sezonu etkisiyle giyim ve ayakkabı grubunda yaşandı. Bu kalemdeki fiyatlar sadece bir ayda yüzde 17,26 arttı. Habere göre, haberleşme grubu yüzde 5,42, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 4,05, lokanta ve oteller ise yüzde 3,97 oranında artış gösterdi.

Konut harcamalarında yüzde 2,21, ev eşyasında yüzde 2,02 artış izlenirken, sağlık ve eğitim gruplarında herhangi bir fiyat değişimi yaşanmadı. Ulaştırma harcamaları yüzde 0,61 ile daha sınırlı bir artış kaydetti.

2024 Ekim’e kıyasla yıllık artış oranları birçok harcama grubunda genel endeksin üzerinde seyretti. Eğitim harcamaları yıllık bazda yüzde 62,54 ile en yüksek artışı gösterdi. Konut harcamalarında da yüzde 60,33’lük bir yıllık artış dikkat çekerken, eğlence ve kültür grubu yüzde 41,64 ile öne çıktı.

Paylaşın

Enflasyon, ENAG’a Göre Yüzde 60, TÜİK’e Göre Yüzde 34

Ekim ayında, yıllık enflasyon ENAG’a göre yüzde 60, TÜİK’e göre ise yüzde 33,87 oldu. Merkez Bankası’nın (TCMB) yıl sonu enflasyon tahmin ise yüzde 24 bandında.

Haber Merkezi / Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG), Eylül ayında enflasyonun aylık bazda yüzde 3,74, yıllık artışın ise yüzde 60 olarak gerçekleştiğini açıkladı.

ENAG, eylül enflasyonunu aylık yüzde 3,79, yıllık yüzde 63,23 olarak açıklamıştı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayına ilişkin enflasyon rakamlarını açıkladı. TÜİK verilerine göre, tüketici fiyat endeksi (TÜFE) Ekim’de aylık bazda yüzde 2,55, yıllık bazda ise yüzde 32,87 arttı.

Böylece TÜİK verilerine göre TÜFE, yıllık bazda son 47 ayın en düşük seviyesine geriledi. Ekim 2025’te hesaplanan yüzde 32,87’lik artış, Kasım 2021’deki yüzde 21,31’lik orandan beri kaydedilen en düşük enflasyona işaret etti.

TÜİK, Eylül ayı enflasyonunu aylık bazda yüzde 3,23, yıllık bazda ise yüzde 33,29 olarak açıklamıştı.

En yüksek ağırlığa sahip üç ana harcama grubundan gıda ve alkolsüz içeceklerdeki fiyat artışı yıllık bazda yüzde 34,87 oldu. Diğer iki gruptan ulaştırmadaki artış yüzde 27,33 olurken konutta ise fiyatlar yüzde 50,96 arttı.

Gıda ve alkolsüz içecek fiyatlarındaki aylık artış yüzde 3,41 olurken ulaştırmada yüzde 1,07, konutta ise yüzde 2,66 artış kaydedildi.

Ekim ayı enflasyon verilerinin açıklanmasıyla kira artış oranı da belli oldu. Kasım’da ev ve iş yerleri için uygulanacak kira artış oranı yüzde 37,15 olarak belirlendi.

TÜİK tarafından yapılan açıklamaya göre, Ekim’de Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) ise aylık bazda yüzde 1,63, yıllık bazda yüzde 27 artış gösterdi.

ENAG ve TÜİK verileri arasındaki uçurum neden kaynaklanıyor?

ENAG ile TÜİK arasında açıklanan enflasyon verileri arasındaki farkın bu denli büyük olmasının temelinde farklı veri toplama ve hesaplama yöntemleri yatıyor.

TÜİK, belirli mağazalardan ve sabit zaman aralıklarında toplanan fiyatlarla oluşturulan sabit bir tüketim sepetine dayanarak enflasyonu aylık olarak hesaplıyor.

Sepetteki mal ve hizmetlerin ağırlıkları yılda bir kez güncelleniyor ve fiyat değişimleri bu yapı üzerinden izleniyor. ENAG ise internet üzerinden toplanan günlük fiyat verilerini kullanarak daha dinamik ve hızlı değişen bir sistemle enflasyonu ölçüyor.

Tüm bu teknik farkların ötesinde, TÜİK’in hükümete bağlı bir kurum olması nedeniyle verilerin siyaseten manipüle edildiğine dair kamuoyunda zaman zaman şüpheler oluşuyor.

Paylaşın

Mehmet Şimşek’e Göre Ekonomide Her Şey Yolunda

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, uygulamakta olan dezenflasyon programına ilişkin, “Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz” dedi.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, İstanbul’da düzenlenen “Ekonominin Ön Safları: Ticaret Çatışmaları ve Yeni Küresel Rekabetler” başlıklı bir konuşma gerçekleştirdi. Küresel belirsizliğin hiç bu kadar yoğun hissedilmediğini dile getiren Şimşek, buna rağmen küresel ekonomi dirençli kaldığı için piyasa algısının hala olumlu olduğunu söyledi.

Son yıllarda küresel ekonomideki büyüme oranlarının önceki dönemlere göre daha düşük olmasından bahseden Şimşek, küresel anlamda karşılarında çok sayıda zorluğun bulunduğunu, bunlardan başlıcalarının “küresel ticaretteki korumacılık”, “yüksek küresel borçluluk”, “yaşlanan nüfus”, “yapay zekanın muhtemel yıkıcı sonuçları”, “iklim değişikliğinin etkileri” ve “jeopolitik gerilimler” olduğunu anlattı.

Şimşek, küresel ticaretteki korumacılığın artık yeni normal haline geldiğini belirterek, zaman zaman Çin ile ABD arasında olduğu gibi geçici yumuşamalar yaşansa da uzun vadeli eğilimin değişecek gibi görünmediğini bildirdi.

Bundan 20 yıl önce Çin’in küresel imalattaki payının yüzde 9’un altında olduğunu, bugün söz konusu oranın yüzde 30’un üzerine çıktığını kaydeden Şimşek, “Aynı eğilim devam ederse bu pay yüzde 45’e bile çıkabilir. Kim pay kaybetti? Genel olarak Batı. ABD’nin küresel imalattaki payı yüzde 22’den yüzde 11’e geriledi. Avrupa Birliği yaklaşık 10 puan kaybetti. Japonya da öyle. İşte korumacılığın asıl nedeni bu.” diye konuştu.

Bakan Şimşek, Çin’in son 20–25 yılda dünyanın çok daha fazla ülkesi için bir numaralı ticaret ortağı haline geldiğine dikkati çekerek, üretimin giderek Asya’ya, özellikle de Çin’e, kaydığını söyledi. Gelişmiş ülkelerde reel ücretler yerinde sayarken, gelişmekte olan ekonomilerde artışın sürdüğünü belirten Şimşek, bu dengesizliğin küreselleşmeye ve kurallı ticaret sistemine yönelik sosyal ve siyasi tepkinin başlıca kaynağına dönüştüğünü ifade etti.

Üretim kaybının yalnızca düşük katma değerli işlerin kaybı anlamına gelmediğini vurgulayan Şimşek, bu kaybın aynı zamanda ona bağlı hizmet sektörlerini de ortadan kaldırdığını belirtti. Bu nedenle korumacılığın artık kalıcı bir eğilim haline gelmiş göründüğünü dile getirdi.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, Türkiye’nin bu süreçte görece daha az kırılgan olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Çünkü ihracatımızın yüzde 62’si serbest ticaret anlaşmamız olan ülkelere gidiyor. Yüzde 80’den fazlası ise yakın coğrafyamıza, Orta Asya, Orta Doğu, Kuzey Afrika gibi dost ve komşu bölgelere gidiyor. Bu bizi kısmen koruyor. Bir diğer avantajımız, hizmet ihracatımızın payının uluslararası ortalamalara göre güçlü olması. Hizmet ticareti henüz korumacılıktan etkilenmiş değil. Bu tabloyu fırsata çevirebiliriz.

Küresel ölçekte parçalanma sürüyorsa biz bölgesel entegrasyona odaklanabiliriz. Bölgesel entegrasyonu, küresel parçalanmaya panzehir olarak görüyoruz. Bu nedenle bölgesel bağlantıları güçlendiriyoruz. Körfez ülkeleri ile yeni serbest ticaret anlaşmaları yaparken, Birleşik Krallık ve AB ile mevcut anlaşmaların güncellenmesi için çalışıyoruz. Tedarik zinciri dayanıklılığını artıracak yatırımlar yapıyoruz.”

Şimşek, Irak’taki FAV Limanı’ndan Londra’ya kadar kara ve demir yolu ile Avrupa’nın her ülkesine Türkiye’den kesintisiz ulaşım sağlanabilecek Kalkınma Yolu Projesi’nin ülkeye sağlayacağı katkılardan bahsederek, Türkiye üzerinden Avrupa’ya ve Çin’e uzanan koridorlara ilişkin örnekler verdi.

Bakan Şimşek, Türkiye’nin hizmetler ihracatında çok güçlü olduğunu belirterek, bu yıl hizmet ticareti fazlasının 65 milyar dolar civarında olacağını, mal ticaretinde açık verilse de turizm, müteahhitlik, sağlık turizmi, eğitim ve yaratıcı endüstrilerde güçlü olduklarını söyledi.

Son 25 yılda küresel borcun GSYH’ye oranının dramatik şekilde artarak yüzde 324’e çıktığını dile getiren Şimşek, “Türkiye’de bu oran yüzde 89. Bu önemli bir avantaj ve altyapı, eğitim ve sağlık harcamalarına daha fazla alan açmamızı sağlıyor. Borç yükü yüksek ülkeler aynı şansa sahip değil. Biz bu alanı, yapısal reformlar, üretkenliği artıracak yatırımlar, yapay zeka ve yeşil dönüşüm için kullanıyoruz.” şeklinde konuştu.

Şimşek, küresel alanda nüfusun yaşlanmasının bir başka problem olduğunu kaydederek, “Türkiye bu konuda da avantajlı. Henüz yaklaşık 20 yıllık demografik fırsat penceremiz var. Kadın istihdamını artırmaya yönelik adımlar atıyoruz. Ayrıca gümüş ekonominin, yani yaşlı nüfus ekonomisinin küresel hacim olarak 5,5 trilyon dolardan 8,5 trilyon dolara çıkması bekleniyor. Türkiye bu alanda hem sağlık hem yaşlı bakım hizmetlerinde uluslararası bir merkez haline gelebilir.” açıklamasında bulundu.

Türkiye’nin yapay zeka, 5G, savunma sanayisi, yenilenebilir enerji gibi alanlarda yaptığı çalışmaları ve hayata geçirdiği yatırımları anlatan Şimşek, “Yenilenebilir enerji dönüşümünü hızlandırıyoruz. Güneş, rüzgar, jeotermal ekipman üretim potansiyelinde Türkiye ilk 10’da. Yeşil teknolojilerde önemli bir oyuncu olma potansiyelimiz yüksek.” ifadelerini kullandı.

Hazine ve Maliye Bakanı Şimşek, şu an uygulamakta oldukları dezenflasyon programına değinerek, “Amacımız fiyat istikrarını sağlamak, mali disiplini güçlendirmek ve cari açığı azaltmak. Bu alanda ciddi ilerleme var. Yapısal dönüşüm sürdürülebilirlik için kilit unsur. Programın ikinci evresindeyiz, ilerleme kayda değer. Enflasyonu yeniden tek haneye indirmeyi hedefliyoruz.” dedi.

İhracatta yüksek ve orta teknolojiye sahip ürünlerin payının arttığını dile getiren Şimşek, şunları kaydetti: “Türkiye yeniden doğrudan yatırımlar için bölgesel merkez olma yolunda. Son 20–25 yılda doğrudan yatırımlar yaklaşık 20 kat arttı. Yeni kredi notu artışlarıyla yatırım yapılabilir seviyeye dönmeyi hedefliyoruz.

Son 20 yılda ortalama reel büyüme yüzde 5,4 oldu. Bu, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan dönemindeki ekonomik performansı yansıtıyor. Gelişmekte olan ülkelerle karşılaştırıldığında, özellikle Çin ve Hindistan hariç tutulduğunda, Türkiye’nin büyüme performansı açık biçimde önde.”

Paylaşın

Sosyal Yardıma Muhtaç Hane Sayısı 4,5 Milyonu Aştı

Giderek derinleşen ve çözülemez hale gelen ekonomik kriz, 18,2 milyon vatandaşı sosyal yardıma mahkum etti. Türkiye nüfusu göz önüne alındığında ortalama her 5 kişiden biri sosyal yardımlara muhtaç durumda.

Ekonomiye dair hedef ve politikaların detaylandığı 2026 Yılı Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, sosyal yardıma muhtaç hane sayısının 4,5 milyonu aştığını ortaya koydu. Raporda ayrıca, Genel Sağlık Sigortası (GSS) prim borcunu ödeyemeyen kişi sayısının 9,5 milyona dayandığı vurgulandı.

BirGün’den Mustafa Bildircin’in aktardığına göre, Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı, Türkiye’deki yoksulluğun boyutlarını bir kez daha gözler önüne serdi. Program, 2026 yılı için belirlenen ekonomik hedefler ve politikalarla birlikte, sosyal destek alan hanelerin durumuna da ışık tutuyor.

Sosyal yardıma muhtaç hane sayısının, Covid-19 salgını nedeniyle sosyal yardımların artırıldığı 2022 yılı sayısını geçtiği dikkat çekiyor. Rapora göre, 2022’de 4 milyon 498 bin 852 olan sosyal yardım alan hane sayısı, 2024 sonunda 4 milyon 574 bin 684’e yükseldi.

TÜİK’in dört kişilik hane hesabıyla yapılan hesaplamaya göre, Türkiye’de sosyal yardıma muhtaç kişi sayısı 18 milyon 298 bin 736’ya ulaştı.

Paylaşın

İTO Duyurdu: İstanbul’un Enflasyonu Yüzde 40,84

İTO’nun açıkladığı verilere göre; İstanbul’da perakende fiyatları, ekim ayında bir önceki aya göre yüzde 3,31, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 40,84 yükseldi. 

Haber Merkezi /Eğitim harcamaları yıllık bazda yüzde 62,54 ile en yüksek artışı gösterdi. Konut harcamalarında da yüzde 60,33’lük bir yıllık artış dikkat çekerken, eğlence ve kültür grubu yüzde 41,64 ile öne çıktı.

İstanbul Ticaret Odası (İTO), 2025 Ekim Ücretliler Geçinme İndeksi ve Toptan Eşya Fiyatları İndeksi verilerini açıkladı. Verilere göre, İstanbul’da yıllık enflasyon yüzde 40,84 seviyesine ulaştı. Yıl başından bu yana kümülatif artış ise yüzde 34,40 olarak kaydedildi.

Aylık bazda en yüksek artış, kış sezonu etkisiyle giyim ve ayakkabı grubunda yaşandı. Bu kalemdeki fiyatlar sadece bir ayda yüzde 17,26 arttı. Habere göre, haberleşme grubu yüzde 5,42, gıda ve alkolsüz içecekler yüzde 4,05, lokanta ve oteller ise yüzde 3,97 oranında artış gösterdi.

Konut harcamalarında yüzde 2,21, ev eşyasında yüzde 2,02 artış izlenirken, sağlık ve eğitim gruplarında herhangi bir fiyat değişimi yaşanmadı. Ulaştırma harcamaları yüzde 0,61 ile daha sınırlı bir artış kaydetti.

2024 Ekim’e kıyasla yıllık artış oranları birçok harcama grubunda genel endeksin üzerinde seyretti. Eğitim harcamaları yıllık bazda yüzde 62,54 ile en yüksek artışı gösterdi. Konut harcamalarında da yüzde 60,33’lük bir yıllık artış dikkat çekerken, eğlence ve kültür grubu yüzde 41,64 ile öne çıktı.

Paylaşın

Dış Ticaret Açığı 67 Milyar Doları Aştı

2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde ihracat 200 milyar 578 milyon dolar, ithalat ise 267 milyar 637 milyon dolar oldu. Başka bir ifadeyle, yılın ilk dokuz aylık döneminde dış ticaret açığı 67 milyar 059 milyon dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Dış Ticaret İstatistikleri Eylül 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; İhracat eylül ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,8 artarak 22 milyar 576 milyon dolar, ithalat yüzde 8,7 artarak 29 milyar 479 milyon dolar olarak gerçekleşti. ihracat 2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 4,1 artarak 200 milyar 578 milyon dolar, ithalat yüzde 5,9 artarak 267 milyar 637 milyon dolar olarak gerçekleşti.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ihracat, eylül ayında yüzde 2,1 artarak 20 milyar 785 milyon dolardan, 21 milyar 227 milyon dolara yükseldi. Eylül ayında enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç ithalat yüzde 5,8 artarak 21 milyar 204 milyon dolardan, 22 milyar 438 milyon dolara yükseldi.

Enerji ürünleri ve parasal olmayan altın hariç dış ticaret açığı eylül ayında 1 milyar 211 milyon dolar olarak gerçekleşti. Dış ticaret hacmi yüzde 4,0 artarak 43 milyar 665 milyon dolar olarak gerçekleşti. Söz konusu ayda enerji ve altın hariç ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 94,6 oldu.

Eylül ayında dış ticaret açığı bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 33,8 artarak 5 milyar 161 milyon dolardan, 6 milyar 903 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı geçen yılın eylül ayında yüzde 81,0 iken, eylül ayında yüzde 76,6’ya geriledi.

Ocak-Eylül döneminde dış ticaret açığı yüzde 11,8 artarak 59 milyar 974 milyon dolardan, 67 milyar 60 milyon dolara yükseldi. İhracatın ithalatı karşılama oranı 2024 yılının ilk dokuz aylık döneminde yüzde 76,3 iken, bu yılın aynı döneminde yüzde 74,9’a geriledi.

Ekonomik faaliyetlere göre ihracatta, eylül ayında imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,0, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,8 oldu. 2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde ekonomik faaliyetlere göre ihracatta imalat sanayinin payı yüzde 94,5, tarım, ormancılık ve balıkçılık sektörünün payı yüzde 3,3, madencilik ve taş ocakçılığı sektörünün payı yüzde 1,6 oldu.

Geniş ekonomik gruplar sınıflamasına göre ithalatta, eylül ayında ara mallarının payı yüzde 69,1, sermaye mallarının payı yüzde 14,9 ve tüketim mallarının payı yüzde 15,5 oldu. İthalatta, 2025 yılının ilk dokuz aylık döneminde ara mallarının payı yüzde 69,0, sermaye mallarının payı yüzde 14,5 ve tüketim mallarının payı yüzde 16,3 oldu.

İthalatta Çin ihracatta Almanya ilk sırada

Eylül ayında ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 1 milyar 904 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 1 milyar 387 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 1 milyar 348 milyon dolar ile ABD, 1 milyar 101 milyon dolar ile Irak, 1 milyon 100 milyon dolar ile İtalya takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 30,3’ünü oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ihracatta ilk sırayı Almanya aldı. Almanya’ya yapılan ihracat 16 milyar 552 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 12 milyar 392 milyon dolar ile Birleşik Krallık, 12 milyar 19 milyon dolar ile ABD, 9 milyar 835 milyon dolar ile İtalya ve 8 milyar 674 milyon dolar ile Irak takip etti. İlk 5 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatın yüzde 29,7’sini oluşturdu.

İthalatta Çin ilk sırayı aldı. Eylül ayında Çin’den yapılan ithalat 4 milyar 264 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 3 milyar 247 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 2 milyar 363 milyon dolar ile Almanya, 1 milyar 485 milyon dolar ile Birleşik Arap Emirlikleri, 1 milyar 465 milyon dolar ile ABD izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,5’ini oluşturdu.

Ocak-Eylül döneminde ithalatta ilk sırayı Çin aldı. Çin’den yapılan ithalat 36 milyar 754 milyon dolar olurken, bu ülkeyi sırasıyla; 31 milyar 801 milyon dolar ile Rusya Federasyonu, 22 milyar 273 milyon dolar ile Almanya, 12 milyar 742 milyon dolar ile ABD, 11 milyar 687 milyon dolar ile İtalya izledi. İlk 5 ülkeden yapılan ithalat, toplam ithalatın yüzde 43,1’ini oluşturdu.

Paylaşın

TÜİK Duyurdu: Hizmet Enflasyonu Yüzde 34,91

Hizmet enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 0,21, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 34,76, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,91 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 40,43 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hizmet Üretici Fiyat Endeksi (H-ÜFE) Eylül 2025 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hizmet enflasyonu eylül ayında bir önceki aya göre yüzde 0,21, bir önceki yılın aralık ayına göre yüzde 34,76, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 34,91 ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 40,43 arttı.

Bir önceki yılın aynı ayına göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 28,97, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 35,79, bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 38,54, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 47,56, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 43,04, idari ve destek hizmetlerde yüzde 39,18 arttı.

Bir önceki aya göre, ulaştırma ve depolama hizmetlerinde yüzde 1,84,  bilgi ve iletişim hizmetlerinde yüzde 0,88, mesleki, bilimsel ve teknik hizmetlerde yüzde 1,11 artarken, gayrimenkul hizmetlerinde yüzde 2,69, konaklama ve yiyecek hizmetlerinde yüzde 1,59, idari ve destek hizmetlerde yüzde 2,33 azaldı.

Paylaşın

Merkez Bankası Rezervleri 13 Milyar Dolar Eridi

Merkez Bankası’nın (TCMB) brüt rezervleri 198,4 milyar dolardan 185,5 milyar dolara geriledi. Aynı dönemde swap hariç net rezervler ise 52,1 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), 23 Ekim ile biten haftaya ilişkin para ve banka istatistiklerini yayınladı.

Buna göre, Merkez Bankası’nın  (TCMB) resmi rezerv varlıkları, geçen haftaya göre yüzde 6,5 azalarak 185,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti. Merkez’in önceki hafta brüt rezervi 198,4 milyar dolar düzeyindeydi.

Merkez Bankası’nın (TCMB) swap hariç net rezervi 52,1 milyar dolar oldu.

Bu hafta döviz varlıkları, bir önceki haftaya göre yüzde 8,1 azalarak 73,1 milyar dolar, altın cinsinden rezerv varlıkları yüzde 5,8 azalarak 104,7 milyar dolar, IMF rezerv pozisyonu ve SDR toplamı ise yüzde 0,3 azalarak 7,7 milyar dolar oldu.

Paylaşın

Hanehalkının Enflasyon Beklentisi Yüzde 54,39’a Yükseldi

Ekim ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri, piyasa katılımcıları için yüzde 23,26 seviyesine, hanehalkı için yüzde 54,39 seviyesine yükselirken, reel sektör için yüzde 36,30 seviyesine geriledi.

Haber Merkezi / Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Sektörel Enflasyon Beklentileri Ekim 2025 verilerini yayınladı.

Buna göre; Ekim ayında 12 ay sonrası yıllık enflasyon beklentileri bir önceki aya göre, piyasa katılımcıları için 1,01 puan artarak yüzde 23,26 seviyesine, hanehalkı için 1,40 puan artarak yüzde 54,39 seviyesine yükselirken, reel sektör için 0,50 puan azalarak yüzde 36,30 seviyesine geriledi.

Gelecek 12 aylık dönemde enflasyonun düşeceğini bekleyen hanehalkı oranı bir önceki aya göre 0,85 puan azalarak yüzde 26,50 seviyesinde gerçekleşmiştir.

Piyasa Katılımcıları Anketi, İktisadi Yönelim Anketi ve Türkiye İstatistik Kurumu iş birliğiyle yürütülen Tüketici Eğilim Anketi ile finansal ve reel sektör uzmanlarının, imalat sanayi firmalarının ve hanehalkının 12 ay sonrası yıllık tüketici enflasyonu beklentileri derlenerek Sektörel Enflasyon Beklentileri elde ediliyor.

Paylaşın