Dünyanın En Zengin 10 Kişisinin Serveti Salgında İki Katına Çıktı

Yardım kuruluşu Oxfam’a göre, pandemi dünyanın en zenginlerini çok daha zengin ederken daha fazla insanın yoksulluğa itilmesine neden oldu. Dünyanın en zengin 10 erkeğinin toplam servetleri Mart 2020’den bu yana iki katına çıktı.

Oxfam’ın, Davos’taki Dünya Ekonomik Forumu’nun açılışında düzenli olarak yayımladığı küresel eşitsizlik odaklı “Eşitsizlik Öldürür” raporuna göre, dünyanın en yoksullarının gelirindeki düşüş, her gün 21 bin kişinin ölümüne sebep oldu.

Oxfam CEO’su Danny Sriskandarajah, yardım kuruluşunun ekonomik, ticari ve siyasi elitlerin dikkatini çekmek için raporu her yıl Davos ile aynı zamana denk gelecek şekilde paylaştığını söyledi.

Sriskandarajah, bu yılki bulgularla ilgili şunları söyledi:

“Bu yıl olanlar ölçeğin dışında. Pandemi sırasında neredeyse her gün yeni bir milyarder yaratıldı. Bu sırada dünya nüfusunun yüzde 99’unun durumu karantinalar, uluslararası ticaretteki düşüş ve uluslararası turizmdeki yavaşlama gibi nedenlerle daha da kötüleşti ve bunun sonucunda 160 milyon insan daha yoksulluğa itildi. Ekonomik sistemimizde derin çatlaklar var.”

Yardım kuruluşunun aktardığı Forbes verilerine göre dünyanın en zengin 10 erkeği; Elon Musk, Jeff Bezos, Bernard Arnault ve ailesi, Bill Gates, Larry Ellison, Larry Page, Sergey Brin, Mark Zuckerberg, Steve Ballmer ve Warren Buffet.

10 erkeğin servetleri pandemi döneminde 700 milyar dolardan 1,5 trilyon dolara yükseldi ancak servetlerin artış oranları kişiden kişiye değişiyor. Örneğin Musk’ın serveti aynı sürede, yüzde 1000’den fazla büyürken, Gates’in serveti yaklaşık yüzde 30 arttı.

“Kovid’den en çok etnik azınlıklar etkilendi”

Oxfam’ın raporunda, sağlık hizmetlerine erişim eksikliği, açlık, toplumsal cinsiyet temelli şiddet ve iklim krizinin her dört saniyede bir ölüme katkıda bulunduğu belirtiliyor.

Rapora göre pandemi döneminde günlük 5,50 dolardan az gelir kazanan kişi sayısı 160 milyon arttı.

Dünya Bankası, üst ve orta gelirli ülkelerde yoksulluk ölçüsü olarak günde 5,50 dolar gelir seviyesini kullanıyor.

Raporda öne çıkan diğer bazı notlar şöyle:

  • Salgın, gelişmekte olan ülkeleri, ulusal borçları arttıkça sosyal harcamalarını kısmaya zorluyor
  • Cinsiyet eşitlsizliği pandemi sırasında derinleşti: Çalışan kadınların sayısını 2019’a kıyasla 13 milyon azaldı ve bir daha okula dönmeme riskiyle karşı karşıya kalan kız çocuklarının sayısı 20 milyona çıktı.
  • İngiltere’de yaşayan Bangladeşliler ve ABD’nin siyah nüfusu da dahil olmak üzere, Kovid’den en çok etnik azınlık grupları etkilendi

Sriskandarajah, “Küresel bir kriz sırasında bile, adil olmayan ekonomik sistemimiz en zenginler için göz kamaştırıcı derecede beklenmedik fırsatlar sunmayı başarıyor ancak en yoksulları koruyamıyor” dedi.

Sriskandarajah, sermaye ve servete daha yüksek vergiler getirilmesini, bu vergi gelirlerinin “kaliteli evrensel sağlık ve herkes için sosyal korumaya” harcanması gerektiğini söylüyor.

Oxfam ayrıca, daha geniş üretim ve daha hızlı dağıtım sağlamak için Kovid 19 aşılarının fikri mülkiyet haklarından feragat edilmesi çağrısında bulunuyor.

Dünya Bankası Başkanı David Malpass, artan küresel eşitsizlik konusundaki endişelerini dile getirerek, enflasyonun etkisini ve bununla mücadeleye yönelik tedbirlerin daha fakir ülkelere daha fazla zarar vereceğini savunmuştu. Malpass, “Daha zayıf ülkelerin görünümü daha da gerileyecek” demişti.

Oxfam bu verileri nasıl elde ediyor?

Oxfam’ın raporu, Forbes Milyarderler Listesi’nden ve 2000 yılından bu yana küresel servetin dağılımını gösteren yıllık Credit Suisse Global Wealth raporundan alınan verilere dayanıyor.

Forbes anketi, bir kişinin “sahip olduğu” serveti belirlemek için kişinin varlıklarının, özellikle mülk ve arazisinin, eksi borçlarının değerini kullanıyor. Veriler ücretleri veya gelirleri içermiyor.

Oxfam metodolojisi geçmişte eleştirilmişti çünkü yüksek borcu olan ancak örneğin gelecekte yüksek kazanç potansiyeli olan bir öğrenci, kullanılan kriterlere göre yoksul olarak kabul ediliyordu.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Kazakistan’daki Protestolarda 225 Kişi Hayatını Kaybetti

Kazakistan’daki protestolar sırasında 19’u güvenlik görevlisi 225 kişinin hayatını kaybettiği duyuruldu. Kazakistan Başsavcılığı, hayatını kaybedenlerden bir kısmının “silahlı çete mensubu” olduğunu öne sürdü.

Kazakistan Başsavcılığı temsilcisi Serik Şalabayev, ülkedeki protestolarda çıkan şiddet olaylarında 225 kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. “Olağanüstü hal sırasında 225 kişinin cenazesi morglara teslim edildi” diyen Kazak yetkili, hayatını kaybeden 225 kişiden 19’unun polis ve asker olduğunu belirtti. Şalabyev, açıklamasında hayatını kaybeden göstericilerden bir kısmının “terör saldırılarına karışmış silahlı çete mensubu” kişiler olduğunu öne sürdü.

Şalabayev, 4 bin 300 kişinin ise yaralandığını açıkladı. Sağlık Bakanlığı’ndan yapılan açıklamaya göre, 2 bin 600 kişi hastanelerde tedavi gördüğü, bunlardan 67’sinin sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu bildirildi. 9 Ocak’ta yapılan açıklamada, ölü sayısının 160 olduğu duyurulmuştu.

Ne olmuştu?

Kazakistan’da Ocak ayı başındaLPG fiyatlarına yapılan zama tepki olarak başlayan protestolar, hükümete karşı gösterilere dönüşmüştü. Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, protestoları”darbe girişimi” olarak nitelendirmiş ve terör örgütleri tarafından organize edildiğini savunmuştu.

Gözlemcilere göre, son dönemde meydana gelen huzursuzluklar, ülke yönetimdeki bir iktidar mücadelesine işaret ediyor. Tokayev, 2019 yılında demokratik bir iktidar değişikliği ile yönetimi ülkede 30 yıl boyunca iktidarı elinde bulunduran Nursultan Nazarbayev’den devralmıştı. Protestolar sonrası Tokayev Nazarbayev’i ülkede “zengin bir elit kesime imtiyazlar tanındığı” sözleriyle eleştirirken Nazarbayev’e yakınlığıyla bilinen Kazakistan Ulusal Güvenlik Komitesi Eski Başkanı Kerim Masimov da “devlete ihanet” şüphesiyle tutuklanmıştı.

Paylaşın

Dünya Genelinde 811 Milyon İnsan Aç!

Dünyada hızla artan gıda fiyatları açlık sorununu daha da derinleştiriyor. Dünya çapında 811 milyon insan açlık içinde yaşıyor, 41 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya. Uzmanlar ise, 2022’de de gıda fiyatlarının istikrara kavuşacağı yönünde işaret görmüyor.

DW Türkçe’de yer alan habere göre; Alman yardım kuruluşu Welthungerhilfe, dünyada artan gıda fiyatlarının açlık sorununu daha da derinleştirdiği uyarısı yaptı.

Açlık ve yoksulluğa karşı mücadele alanında faaliyet gösteren kuruluş, enerji fiyatlarındaki artış, iklim değişikliğiyle hasatta yaşanan sıkıntılar, korona pandemisi, altyapı yetersizliği ve çatışmalar gibi nedenlerle gıda fiyatlarının giderek yükseldiğini belirterek sadece yoksul ülkelerde değil Almanya’da da artan gıda fiyatlarının hane bütçesini giderek zorladığını kaydetti.

Welthungerhilfe yetkilisi Rafaël Schneider, “Tahıl, süt ürünleri, yemeklik yağ ve diğer temel gıdaların fiyatında şu an sadece artış görüyoruz” dedi.

Bütçelerinin yüzde 75’inden fazlasını gıdaya ayırmak zorunda kalan hanelerin sayısının Sierra Leone’de geçen yıl bir önceki yıla göre iki kattan fazla arttığını belirten Schneider, “Artan fiyatlar doğrudan açlığa itiyor. Aileler karnını doyurabilmek için çocukları okula göndermiyor. Çocukların da çalışıp para kazanması gerekiyor” diye konuştu.

Schneider, Almanya’da ise gıdaya ayrılan payın, hane bütçesinin yüzde 12’si oranında olduğunu kaydetti.

2011 sonrasının en yüksek fiyatları

Dünyada en fazla ticareti yapılan gıda maddelerini içeren BM fiyat endeksine göre fiyatlar 2011 sonrasının en yüksek seviyelerine ulaşmış durumda.

Uzmanlar, 2022’de de gıda fiyatlarının istikrara kavuşacağı yönünde işaret görmüyor. Welthungerhilfe yetkilisi Schneider, Afrika ve Asya’nın açlık yaşanan bölgelerinde bu yıl da verimli bir hasat beklenmediğini belirterek Almanya gibi zengin ülkelerin açlıkla mücadele ve tarımsal kalkınma yardımlarını artırması çağrısı yaptı.

Welthungerhilfe verilerine göre dünya çapında 811 milyon kişi açlık içinde yaşıyor, 41 milyon kişi açlıktan ölme tehlikesiyle karşı karşıya.

Paylaşın

BM’ye Borcunu Ödemeyen Sekiz Ülke Oy Hakkını Kaybetti

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sektreteri Antonio Guterres; İran, Venezuela, Sudan, Antigua ve Barbuda, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Gine, Vanuatu ve Papua Yeni Gine’nin yıllık aidatlarını ödememesi ve ödeme için verilen sürenin dolması nedeniyle BM Genel Kurulu’ndaki oy haklarını geçici olarak kaybettiğini açıkladı.

Antonio Guterres, Genel Kurul’da tekrar söz sahibi olmaları için İran’ın en az 16 milyon 100 bin euro, Venezuela’nın da 34 milyon 800 bin borcunu ödemesi gerektiğine dikkat çekti.

Sudan’ın borcunun ise şu anda yaklaşık 260 bin euro olduğu belirtiliyor. Diğer ülkelerin ise oy hakkını geri alabilmesi için en az 65 bin euro geri ödemesi gerekiyor.

Üç ülkenin daha oy hakkı alınabilir

BM Şartı’na göre üye bir ülke iki yıllık aidatını ödemeyi geciktirirse üyeliği askıya alınıyor. Ancak Genel Kurul, istisnaî durumlarda farklı bir karar alabiliyor. Bu yıl Somali, Kamerun, Sao Tome ve Principe Adaları da oy hakkının askıya alınma tehlikesi altında.

İran’ın geçen yılın Ocak ayında da oy hakkı iptal edilmiş, Haziran ayında asgari bir ödeme yaptıktan sonra oy hakkını geri alabilmişti. Tahran rejimi, ABD’yi ülkesine yönelik yaptırımları sürdürerek yabancı bankalardaki milyarlarca dolara erişimini engellemekle suçlamıştı.

BM’nin bütçesi ne kadar?

BM’nin geçen Aralık ayında onaylanan bütçesi 2 milyar 600 milyon euro hacminde. BM’nin ayrıca geçen Haziran ayında barış misyonları için onaylanan 5 milyar 700 milyon euro civarında ek kaynağı bulunuyor.

Almanya ve diğer bazı ülkeler uzun zamandır BM Güvenlik Konseyi’nde veto hakkında sahip beş daimi üyenin (ABD, Rusya, İngiltere, Çin ve Fransa) bulunduğu yapının değişmesini istiyor.

Paylaşın

Rusya Öncülüğündeki Barış Gücü Askerleri Kazakistan’dan Çekiliyor

Rusya öncülüğündeki Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü’ne bağlı barış gücü askerleri Kazakistan’dan çekilmeye başladı. Rusya Savunma Bakanlığı’ndan bugün yapılan açıklamada, askerlerin misyonunu tamamladığı ve askeri ekipmanlarını üslerine dönmek üzere toplamaya başladıkları kaydedildi.

AFP’nin haberine göre, askerler bu sabah Kazakistan’ın en büyük şehri Almatı’dan resmi bir törenle ayrılmaya başladılar. Geri çekilmenin on gün içerisinde tamamlanması bekleniyor.

Rusya ve Kazakistan’ın yanı sıra diğer dört eski Sovyet ülkesi tarafından kurulan hükümetlerarası askeri ittifak olan Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü, Kazakistan’da geçen hafta gerçekleşen gösterilerin ardından Kazakistan Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev’in yardım çağrısı yapmasıyla 2 binden fazla askeri ülkeye göndermişti.

Salı günü yaptığı açıklamada ise Tokayev, barış güçlerinin Perşembe günü yavaş yavaş çekilmeye başlayacağını duyurmuştu. Kolektif Güvenlik Anlaşması Örgütü ilk defa bir hükümetin çağrısıyla harekete geçti. Tokayev bu adımdan sonra Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’e hızlı müdahale için teşekkür etti.

Havalimanı uçuşlara açıldı

Ayrıca, olaylar sırasında ülkenin en büyük şehri Almatı’da geçen hafta yolcu trafiğine kapatılan havalimanı bugün yeniden açıldı. Perşembe günü Kazakistan havacılık yetkililerinin verdikleri bilgiye göre, askıya alınan iç ve dış uçuşları bugün günlük olarak yeniden yapılmaya başlandı. Ancak Almatı hala olağanüstü hal durumunda kalmaya devam ediyor.

Ne olmuştu?

Kazakistan’da gaz fiyatlarının artması nedeniyle geçen hafta başlayan kitlesek gösterilerde onlarca insan hayatını kaybederken yaklaşık 12 bin kişi gözaltına alındı. Tokayev, geçen hafta Almatı kentinde başlayan ve daha sonra ülke geneline yayılan protesto gösterilerinin ardında dış güçler olduğunu iddia etmiş, olayları “örgütlü terörist güçler tarafından gerçekleştirilen darbe girişimi” olarak nitelendirmişti.

Paylaşın

ABD’den Hipersonik Füze Denemesi Yapan Kuzey Kore’ye Yaptırım

Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Kuzey Kore’nin hipersonik füze denemesi yapmasının ardından bu ülkeye yönelik yeni yaptırımlar açıkladı. ABD, Kuzey Kore’nin silah ve füze programına ekipman sağlayan 6 Kuzey Koreli ve 1 Rus ile Rusya merkezli 1 firmayı yaptırım listesine aldı.

ABD Hazine Bakanlığından yapılan yazılı açıklamada, Rusya ve Çin’den malzeme alarak Kuzey Kore’nin silah programlarına destek vermekle suçlanan 6 Kuzey Kore ve 1 Rusya vatandaşı ile Rusya merkezli 1 firmanın yaptırım listesine alındığı belirtildi.

Söz konusu adımların, Kuzey Kore’nin silah programını ilerletmesini önlemek amacıyla atıldığı bildirilen açıklamada, bu adımların Kuzey Kore’nin Eylül 2021’den bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarını ihlal ederek yaptığı 6 füze denemesi nedeniyle alındığı vurgulandı.

Açıklamada görüşlerine yer verilen Terör ve Finansal İstihbarattan Sorumlu ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı Brian Nelson ise bu yaptırımlar ile Kuzey Kore’nin denizaşırı ülkelerden silah alışverişinin hedef alındığını belirterek, “Kuzey Kore’nin son dönemde yaptığı denemeler, uluslararası toplumun diplomasi ve silahlardan arınma çağrılarına rağmen Kuzey Kore’nin yasaklı programlarına devam ettiğinin kanıtıdır.” görüşünü paylaştı.

Kuzey Kore’nin füze denemeleri

Kuzey Kore Merkezi Haber Ajansı (KCNA), ülkede hipersonik füze denemesinin başarıyla gerçekleştiğini duyurdu. Kuzey Kore lideri Kim Jong-un’un izlediği denemede, 1000 kilometre mesafedeki sularda hedefi başarıyla vuran hipersonik füze test edildi.

Japonya ve Güney Kore, 11 Ocak’ta Kuzey Kore’nin “balistik olma ihtimali yüksek füze denemesi yaptığını” duyurmuştu. İki ülke, füzenin havada sesten 10 kat daha hızlı hareket ettiğini bildirmişti. Kuzey Kore, 5 Ocak’ta da “hipersonik füzeyi başarıyla denediğini” açıklamıştı. Kuzey Kore, Eylülden bu yana 6 füze denemesi yapmıştı.

Hipersonik füze denemeleri bölge için zorlu bir zamanda geldi. Pekin’deki Kış Olimpiyatları’nın başlamasına üç haftadan biraz daha uzun bir süre var. Ayrıca, Güney Kore’de yaklaşan cumhurbaşkanlığı seçimleri de yaklaşmakta. Pyongyang geçen hafta, koronavirüs pandemisi ve ABD’yi ifade eden “düşman güçler” nedeniyle Olimpiyatlara sporcu göndermeyeceğini açıklamıştı.

Kuzey Kore’nin en önemli taleplerinden biri, ABD’nin son yıllarda ülke ekonomisini sıkıştıran tüm yaptırımları kaldırması. Washington ise yaptırımların kalkması için Pyongyang’ın önce nükleer silah programından vazgeçmesi gerektiğini söylüyor.

Paylaşın

ABD’de Yıllık Enflasyon 40 Yılın Zirvesinde

ABD’de Aralık ayı enflasyon rakamları açıklandı. Enflasyon yıllık yüzde 7 ile Haziran 1982’den bu yana kayda geçen en yüksek seviyeye çıktı. ABD’de Kasım ayında yıllık enflasyon yüzde 6,8 olarak açıklanmıştı. Bu rakam da Haziran 1982’den bu yana kayda geçen en yüksek enflasyon oranıydı.

Aralık ayındaki artış, hükümetin yıllık yüzde 2 hedefinin oldukça üzerinde. Aralık, enflasyon oranının yüzde 6’nın üzerinde seyrettiği üst üste üçüncü, yüzde beşin üzerinde ise üst üste yedinci ay oldu oldu.

Otomobiller gibi temel kalemlere yönelik artan talebe karşılık tedarik zincirindeki sorunlar enflasyondaki artışı tetikliyor. Borçlanma maliyetlerindeki artış, otomobil gibi alımları daha pahalı hale getirerek talebi düşürmeyi amaçlıyor.

Ancak Çalışma Bakanlığı’nın Çarşamba günü yayımladığı rapora göre, enflasyonist baskıların bir kısmının hafiflediğine dair işaretler görülüyor.

Bunlar arasında ilk sırada enerji maliyetleri var. Enerji maliyetleri Nisan ayından beri ilk kez düşerek, Aralık ayında bir önceki aya göre yüzde 0,4 azaldı. ABD’de son 12 ayda enerji maliyetleri yaklaşık yüzde 30 arttı.

Fed faiz arttırımına gidebilir

Tüketici fiyatlarının neredeyse 40 yılın en yüksek artışını gösterdiğini belirten analistler, bu durumun ABD Merkez Bankasının (Fed) mart ayında faiz artırımına başlayacağı beklentilerini destekleyebileceği öngörüsünde bulunuyor. Birçok ekonomist Fed’in 2022’de dört kez faiz arttırımı yapabileceği tahminini yürütüyor.

FED’in enflasyonu durdurmak için faiz arttırımına gitmesi ev, araç, işyeri ve ihtiyaç kredisi alanlar için borcun yükselmesi anlamına gelecek.

Faiz arttırımı ayrıca Fed’de keskin bir politika değişimine de işaret edecek. Fed uzun süredir politika faizini sabit tutuyor, ayrıca aylık bono alışlarıyla uzun dönemli faiz oranlarını düşürerek borçlanma ve harcamayı teşvik ediyordu.

Paylaşın

Kuzey Kore’den Üçüncü ‘Hipersonik Füze’ Denemesi

Kuzey Kore, bir hipersonik füze denemesi daha yaptığını açıkladı. Ülke Eylül ayında ilk hipersonik füze denemesini yaptığını duyurmuş, ardından geçen hafta başka bir fırlatma gerçekleştirdiğini açıklamıştı.

Kuzey Kore medyasına göre dün gerçekleştirilen fırlatma, bin kilometre uzaklıkta bulunan açık sulardaki hedefi vurmadan önce, başarılı şekilde manevra yaptı.

Kuzey Kore devleti haber ajansı KCNA, füzenin “üstün manevra kabiliyetinin” son denemeyle doğrulandığını söyledi.

ABD de dâhil olmak üzere altı ülke, Kuzey Kore’nin 5 Ocak’taki fırlatmasını kınayan ve onu bölgeye yönelik “istikrarsızlaştırıcı eylemlerini” durdurmaya çağıran ortak bir bildiri yayımlamıştı.

Kuzey Kore lideri Kim Jong Un ise daha önce, yeni yılda ülkesinin savunma kapasitesini geliştirmeye devam edeceğini söylemişti.

Birleşmiş Milletler (BM) kararlarına göre, Kuzey Kore’nin balistik ve nükleer füze denemeleri gerçekleştirmesi yasak. Peki, hipersonik füze denemeleri neden tehlikeli?

Büyük ölçüde öngörülebilir bir parabol içinde hareket ederek müdahaleye karşı savunmasız hale gelen balistik füzelerin aksine, hipersonik silahlar yanal olarak, dünya yüzeyine yakın bir şekilde hareket edebiliyor ve daha kısa sürede hedefi vurabiliyor.

Ayrıca, hipersonik füzeler ses hızının beş katından fazlasına, yani yaklaşık 6.200 km/sa hıza ulaşabilir. Dolayısıyla onları izlemek ve engellemek daha zor.

BBC’nin Güvenlik Muhabiri Frank Gardner’a göre, bu hipersonik füzelerin endişe verici olmasının bir sebebi de konvansiyonel yüksek patlayıcı başlık mı yoksa nükleer bir savaş başlığı mı taşıdıkları tahmin edilemiyor.

Kuzey Kore hipersonik füzeler geliştiren, ABD ve Çin dahil az sayıdaki ülkelerden biri.

Kuzey Kore Risk Grubu CEO’su Chad O’Carroll Reuters’a ülke lideri Kim Jong Un’un muhtemelen gayri resmi olarak başka denemeler de gerçekleştirdiğini söyledi.

Ancak O’Carroll, haberlerin yayımlanmasından anlaşıldığına göre Kim Jong Un’un denemelerle kişisel olarak ilişkili olmaktan çekinmediğini, ABD’nin bunu görmesinden rahatsız olmadığını belirtti.

Daha önce Kuzey Kore’nin silah testlerini sonlandırması için ABD ile BM’den uyarı ve yaptırımlar gelmiş, fakat şimdiye kadar Kim Jong Un bunları önemsememişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Kazakistan’daki Protestolarda Gözaltına Alınanların Sayısı 12 Bini Aştı

Kazakistan’da geçen hafta başlayan halk protestolarında gözaltına alınanların sayısının bin 678 kişi artarak 12 bine ulaştığı açıklandı. Gösterilerde en az 164 kişinin hayatını kaybettiği bilgisi daha önce paylaşılmıştı.

Euronews’ta yer alan habere göre; Olayların en yoğun yaşandığı, ülkenin en büyük şehri Almatı’da ayrıca ‘kitlesel huzursuzluk ve kolluk kuvvetlerine yönelik saldırılarla’ ilgili 300’den fazla ceza soruşturması açıldığı da belirtildi.

Petrol ve doğal gaz zengini 19 milyonluk Orta Asya ülkesinde sene başında zamlanan akaryakıt fiyatları halkın sokaklara dökülmesine neden oldu. Ülkenin batısından hızla geneline yayılan olaylar sonrası hükümet geri adım atarak zamları düşürdü. Protestoların devam etmesi üzerine ise yönetim istifasını verdi.

Ülkenin eski lideri Nursultan Nazarbayev, Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanlığı görevinden alındı. Bu adımlara rağmen olayların sürmesi üzerine Cumhurbaşkanı Cömert Tokayev OHAL ilan ederken, huzursuzluktan “dış destekli teröristleri” sorumlu tuttu.

Tokayev ayrıca altı eski Sovyet Cumhuriyeti’nden oluşan Kolektif Güvenlik Antlaşması Örgütü’nden yardım istedi. Rusya’nın liderliğindeki örgüt, Kazakistan’a 2 bin 500 asker gönderdi.

Kazak Cumhurbaşkanı kısa süre önce yaptığı açıklamasında ise ülkede durumun istikrara kavuştuğunu, bu sebeple görevini tamamlayan örgütün askerlerini bu hafta geri çekmeye başlayacağını söyledi.

Paylaşın

DSÖ: Avrupa’nın Yarısı 6-8 Hafta İçinde Omicron’a Yakalanacak

Yüksek derecede bulaşıcı olduğu bilinen Omicron varyantının Avrupa’daki yayılma hızına karşı uyarıda bulunan Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ), Avrupa’nın yarısının 6-8 hafta içinde Omicron varyantına yakalanacağını duyurdu.

Haber Merkezi / DSÖ Avrupa Direktörü Hans Kluge, bugün dijital olarak düzenlediği basın toplantısında, Omicron mutasyonlarının insan hücrelerini daha hızlı etkisi altına alması nedeniyle aşılı ve iyileşmiş kişiler de dahil Avrupa’da yaşayanların yüzde 50’sinden fazlasına Omicron bulaşabileceğini tahmin ettiklerini söyledi.

Washington Üniversitesi’ne bağlı araştırma enstitüsünün verilerine atıfta bulunan Kluge, “Sağlık Ölçümleri ve Değerlendirme Enstitüsü (IHME), bu ritimde Avrupa bölgesinde yaşayan nüfusun yüzde 50’sinden fazlasına önümüzdeki altı ila sekiz hafta içinde Omicron bulaşacağını tahmin ediyor” ifadelerini kullandı.

Kluge, açıklamasında “onaylanmış aşıların Omicron da dahil olmak üzere ağır hastalık ve ölümlere karşı koruma sağlamaya devam ettiğini” de vurguladı.

Avrupa’nın yanı sıra bazı Orta Asya ülkelerinden de sorumlu olan DSÖ’nün Avrupa temsilciliği, aralarında Türkiye’nin de bulunduğu 53 ülkeden sorumlu. Omicron, çok sayıda Avrupa ülkesinde şu anda baskın varyant haline gelmiş durumda.

Omicron’a rekor sayıda insanın yakalanması sağlık sistemleri için zorluk yaratıyor. İngiltere, Pazartesi günü 142 bin vaka sayısı ve 77 ölüm kaydetti. Aynı zamanda birçok hastane sağlık çalışanlarının hastalık iznine çıkması ve artan Covid-19 baskısı yüzünden çalışma kapasitelerinin “kritik” noktada olduğunu açıkladı.

Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre vaka sayısı Salı günü 74 bini aştı. Bu şimdiye kadar kayda geçen en yüksek rakam oldu. Avrupa’nın diğer ülkelerinde de vaka sayıları yükselmeye devam ediyor.

Fransa Sağlık Bakanı Olivier Veran, geçen hafta yaptığı bir açıklamada Ocak ayının hastaneler için zorlu geçeceğini söyledi. Veran, Omicron’a yakalanan hastaların “normal” hastane yataklarında tedavi gördüğü, delta varyantına yakalananların ise yoğun bakıma alındığını ekledi.

Polonya ise pandeminin başından beri 100 bin kişinin hayatını kaybettiğini açıkladı. Polonya, Covid-19 kaynaklı ölüm oranlarında dünyada altıncı sırada bulunuyor ve nüfusun neredeyse yüzde 40’ının henüz aşı olmadığı bildiriliyor.

Pazartesi günü Pfizer firması, Omicron varyantını hedefleyen yeni bir aşıyı Mart ayında insanlara sunabileceğini söyledi. Sağlık uzmanları bunun gerekli olup olmadığını değerlendiriyor.

Paylaşın