Arteriovenöz Malformasyon Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Arteriovenöz Malformasyon, beyindeki atar damar ve toplar damarlar arasında, normalde olmaması gereken bir takım bağlantıların olması durumuna denir. Doğuştan olan bir bozukluk olan Arteriovenöz Malformasyon’ların nedeni bilinmemektedir.

Arteriovenöz Malformasyon belirtileri nedir?

Başağrısı (ani başlayan, tek bir yerde veya her yerde, bazen migren ağrısına benzeyen), başağrısıyla birlikte olan kusma, görme bozuklukları (görmede azalma, çift görme, bulanık görme), havale geçirme, vücudun herhangi bir yerinde kas güçsüzlüğü, bilinç değişiklikleri (uykuya eğilim, kafa karışıklığı, yer-kişi-zaman isimlerini karıştırma, sinirlilik), ense sertliği. Bunların yanı sıra şu bulgular da ortaya çıkabilir: konuşma bozukluğu, koku almada bozukluk, bayılma, hareket bozukluğu, yüz felci, ani göz kapağı düşmesi, baş dönmesi.

Arteriovenöz Malformasyon nedenleri nedir?

Arteriovenöz malformasyonların nedenleri bilinmemekle birlikte genetik yatkınlık arteriovenöz malformasyon oluşumuna neden olmaktadır.

Arteriovenöz Malformasyon risk faktörleri nedir?

Ailede bir başkasında da arteriovenöz malformasyon hastalığı var ise oluşma olasılığı çok yüksektir. Arteriovenöz malformasyonlar erkeklerde kadınlara oranla daha fazla görülmektedir.

Arteriovenöz Malformasyon komplikasyonları nedir?

Arteriovenöz malformasyonlar beyin kanamalarına, beyin dokusunda düşük oksijene, ince yada zayıf kan damarlarında anevrizmalara, beyin içinde sıvı birikimine yani hidrosefaliye neden olmaktadır.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Arteriovenöz malformasyonda doktor randevusu öncesi şiddetli ağrı, güçsüzlük, uyuşma, görme kaybı gibi şikayetlerinizi ve şikayetlerinizin ne zaman başladığı hakkında detaylı bilgileri not edip doktorunuz ile paylaşmanız faydalı olacaktır.

Arteriovenöz Malformasyon tetkik yöntemleri nelerdir?

Arteriovenöz malformasyonların tanısını serebral anjiografi, bilgisayarlı tomografi, beyin omurilik sıvısı testi ve manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ile tetkik etmek mümkündür.

Arteriovenöz Malformasyon tedavi yöntemleri nelerdir?

Arteriovenöz malformasyonların birkaç tane tedavi seçeneği mevcuttur ve tedavi anormal damarların büyüklüğü ile konumuyla bağlantılıdır. Klinikte sadece baş ağrısı veya nöbetler gibi şikayetler varsa tedavide sadece ilaçlar kullanılabilir. Arteriovenöz malformasyonlar için bir diğer yöntem cerrahi olarak çıkarılmasıdır (rezeksiyon).

Endovasküler embolizasyon yönteminde kasık damarından ince bir kateter ile arteriovenöz malformasyon alanına ulaşılır ve arteriovenöz malformasyonu besleyen damar özel maddelerle tıkanılır. Stereotaktik radyocerrahi (Gamma Knife) ile Arteriovenöz malformasyonları yok etmek için tam odaklanmış radyasyon kullanılmaktadır.

Arteriovenöz Malformasyon yaşam stili önerileri

Arteriovenöz malformasyonlar için sık sık doktor kontrollerinde bulunulması, tedavilerini zamanında yaptırması hastanın yararına olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Arpacık Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Genellikle göz çevresinde ve kirpik diplerinde de görülen Arpacık, göz kapağındaki salgı bezlerinin bakteri veya mikrobik nedenlerle tıkanıp iltihaplanmasından kaynaklanmaktadır.

Arpacığa neden olan bir bakteridir. Bu bakteri türünün adı Stafilolok’tur. Stafilolok bakteri göz kapağı ve göz çevresinde iltihaplı bir enfeksiyon oluşmasına neden olmaktadır. Bakterinin dışında farklı nedenlerden dolayı da arpacık meydana gelmektedir.

Arpacık farklı şekillerde belirti vermektedir. Bu belirtiler gözde ağrı, acı batma, sulanma, kaşıntı ve kızarıklık olarak görülmektedir. Bazı vakalarda şişlik gözle görülür şekildedir. Bazı vakalarda ise görülmemektedir. Gözlerde ışığa karşı hassaslaşmalar yaşanmaktadır.

Arpacık belirtileri nedir?

Arpacık belirti belli durumlarla kendini göstermektedir. Kişilerde genellikle göz kapağı ve göz çevresinde meydana gelmektedir. Bu bölgelerde şişlik olarak kendini göstermektedir. Kişilerin gözünde ağrı ve acı oluşur. Ağrı hastadan hastaya farklılık göstermektedir. Bazı vakalarda hafif olurken bazı vakalarda şiddetli olarak görülür. Gözde batma sıklıkla görülen bir durumdur. Gözlerde sulanma ve kızarıklık oluşur. Aynı zaman kaşıntı hissi yaşanır.

Gözde ağrı
Gözde acı
Gözde batma
Gözde sulanma
Gözde kaşıntı
Gözde kızarıklık

Arpacık nedenleri nedir?

Bakteri ve mikrop kaynaklı bir hastalık olan arpacığa stafilokoksal bakteriler neden olmaktadır. Bu bakteriler burunda da bulunmaktadır. Eller yıkanmadan göze değdiğinde arpacığa davetiye çıkarmaktadır. Kronik göz kapağı iltihabı göz kapağında bulunan bezlerin ciltte yağlanma nedeniyle sık sık tıkanması da arpacık oluşuma riskini artırmaktadır. Kandaki yağ oranı yüksek olan kişilerde de arpacık oluşumu görülmektedir. Vücuttaki vitamin eksikliği ve makyaj malzemelerin başkalarıyla paylaşımı ya da yatmadan önce makyaj temizliği yapılmaması gibi hijyenik olmayan durumlarda arpacığa neden olmaktadır.

Arpacık risk faktörleri nedir?

Göz yorgunluğuna neden olan faktörler, ergenlik dönemi, fiziksel yatkınlık, bahar alerjisi, gözde kullanılan kozmetik ürünlerine karşı alerji, göz temizliğine önem göstermeme, stres, yağlı beslenme ve bağışıklık sistemini zayıflatan ilaçların kullanımı arpacık oluşumu riskini artırmaktadır.

Arpacık komplikasyonları nedir?

En önemli komplikasyonu göz ve göz çevresinde ciddi enfeksiyona neden olabilmesidir. İltihap iyileşse bile bezecikte kistleşme nedeniyle cerrahi tedavi gerekebilir. Eğer hemen tedaviye başlanmaz ise diğer göze de bulaşabilir. Arpacık, gözlerde yanma, batma, hafif bulanık görme ve hafif acıya sebep olmaktadır.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Arpacıkta doktor randevusu öncesi şikayetlerinizi ve şikayetlerinizin ne zaman başladığına dair bilgileri detaylı bir şekilde not edip doktorunuz ile paylaşmanız faydalı olacaktır.

Arpacık tetkik yöntemleri nelerdir?

Arpacık için bir göz hastalıkları uzmanına gitmeniz gerekmektedir. Genellikle göz muayenesi ile ileri tetkiklere gerek kalmadan tanı konulur.

Arpacık tedavi yöntemleri nelerdir?

Göz hastalıkları uzmanı hastayı muayene ettikten sonra verdiği damla ve antibiyotiklerle arpacıktan kurtulmuş olunur. Hasta eğer vaktinde göz hastalıkları uzmanına görünmediyse ya da tedaviye yanıt vermediyse arpacığın ameliyat ile göz kapağından alınması gerekebilir.

Arpacık yaşam stili önerileri

Arpacığın ilk aşamasında doğru tedavi ile başka arpacık oluşumu engellenmiş olunur. Kişinin kendi kendine bir tedavi uygulamaması ve göz temizliğine daha fazla dikkat etmesi gerekir. Hastanın yüzüne kullanacağı havlu temiz olmalı ve gözlerin kirli ellerle temasından sakınılmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Apandisit Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Apandisit, kalın bağırsağa bağlı olan ve yaklaşık 9 cm uzunluğunda olan ince uzun bir organımızdır. Apandis karnın sağ alt bölümünde bulunur. Apandisin iltihaplanarak şişmesi nedeniyle meydana gelen ağrı “apandisit” olarak adlandırılmaktadır.

Apandisin görevi sindirim için gerekli olan iyi bakterilere ev sahipliği yapmasıdır. Bunun yanı sıra apandisin bağışıklık sistemine katkıda bulunmaktadır. Apandisin gerekliliği tam olarak belirtilememekle birlikte olası bir durumda apandisin alınması kişinin yaşamını ve vücut işleyişini etkilemediği belirtilmektedir.

Kısacası apandisi alınmış bir kişinin vücut işleyişinde herhangi bir değişiklik söz konusu olmaz. Genellikle 10-30 yaş aralığında görülen apandisit, apandisin bir enfeksiyon sonucunda iltihaplanarak tıkanmasıdır. Apandisit, sıkça karşılaşılan bir rahatsızlık olmakla birlikte dikkat edilmesi gereken tehlikeli bir durumdur. Zamanında müdahale edilmeyen apandisin patlaması durumunda enfeksiyon vücuda yayılarak hasta için ciddi bir tehlike oluşturabilir.

Enfeksiyon sonucunda oluşan iltihaplanma ve şişlik şiddetli ağrılara neden olmaktadır. Karın bölgesinde meydana gelen ağrı daha sonra karnın sağ alt kısmında yoğunlaşarak şiddetlenir. Hayati önem taşıyan ve korkulan bir durum olan apandis patlaması, enfeksiyonun vücuda yayılarak kişinin sağlığını tehlikeye atmaktadır. Bu nedenle bu bölgede meydana gelen ağrılar ciddiye alınmalı ve ağrının uzun sürmesi durumunda mutlaka bir hastaneye gidilmelidir.

Apandisit ağrısının yanı sıra kusma, mide bulantısı, ateş, kabızlık, ishal, sırt ağrısı ve gaz gibi sorunlar görülebilmektedir. Apandisitin en belirgin özelliği karnın sağ alt bölümde meydana gelen şiddetli ağrıdır. Ancak bu ağrıya eşlik eden diğer sağlık sorunları kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir. Bazı kişilerde kabızlık, ishal veya gaz gibi sorunlar meydana gelirken bazılarında ise iştahsızlık, ateş ve kusma gibi belirtiler de gözlemlenebilir.

Apandisit Teşhisi

Öncelikle göbek deliği çevresinde başlayan hafif ağrı ilerleyen saatlerde karnın sağ alt kısmında yoğunlaşarak şiddetleniyorsa akla ilk gelen belirtilerden biri apandisittir. Bu ağrının şiddetlenmesi ve uzun sürmesi durumunda mutlaka bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır. Aksi halde erken teşhis edilmeyen ve önlem alınmayan apandisit, apandisin patlamasıyla birlikte ciddi bir tehlike oluşturabilir.

Aşağıdaki belirtilerin görülmesi durumunda bir an önce doktora başvurmalısınız;

Kanlı ishal
Sık sık idrara çıkma
İdrar yaparken hissedilen yanma
Aniden ortaya çıkan keskin ve şiddetli ağrı
Kilo kaybı
Uzun süren karın ağrısı
İştahsızlık ile birlikte bulantı ve kusma
Baş ağrısı
Ateş

Çeşitli hastalıkların belirtileri ile benzerlik gösteren apandisit, teşhisi zor olan rahatsızlıklardandır. Kişinin doktora gitmeyi ihmal ederek rastgele ağrı kesici ilaç içmesi ağrının dinmesine yardımcı olarak teşhisin zorlaşmasına sebebiyet verir. Öncelikle iltihabın belirlenmesi için karın bölgesi muayene edilir. Sonrasında ise idrar testi ve rektal muayene yapılır. Karın bölgesinin ultrasyon ile incelenmesinden sonra ise kan testi ile kanda iltihabın olup olmadığı incelenir.

Apandisit Ağrısı ve Akut Apandisit Belirtileri Nelerdir?

Apandisit kalın bağırsak ile ince bağırsağın birleşim yerine yakın kör bir bağırsaktır. Normalde küçüklerde çocuklarda ve bebeklerde Salma mekanizmamıza yardımcı olan bir organdır. Ancak yaş ilerledikçe bu özelliğini kaybeder ve kör bir organ şeklinde kalır. Kör bağırsak dediğimiz apandistin değişik sebeplerden dolayı iltihaplanması akut apandisit dediğimiz acil müdahaleyi gerektiren tabloyu ortaya çıkarmaktadır.

Akut apandisite günümüzde değişik sebepler yol açabilmektedir.Karşımıza çıkan sebepler arasında apandisit lümeninin yabancı bir cisimle tıkanması ki bu yabancı cisim yediğimiz bir meyve çekirdeği olabilir, yediğimiz bir etin kemik parçası olabilir. Bunun dışında apandisitin kendine ait lenfoit yapısının şişmesine ve tıkanmasına bağlı olabilir.

Bir takım enfeksiyonlar birtakım parazitler apandisitin ve kalın bağırsağın birtakım tümörleri ile apandisit lümenin tıkanmasına bağlı ortaya çıkabilir.
Apandisit de karşımıza çıkan en sık belirti karın ağrısıdır. Karın ağrısı özellikle karın üst kısmında mide kısmından başlar. Daha sonra karnın sağ alt kısmına doğru iner.
Mide de başladığı için hastaların çoğu midede ülser veya galsit olabileceği düşüncesiyle acil polikliniğe başvururlar.
Fakat yapılan tahliller sonrası akut apandisit tespit edilir.
Bu ağrı dışında hastada meydana gelen iştahsızlık da sık görülen belirtilerdir.
Bunun yanında bulantı kusma olabilir.
Ateş halsizlik de bu tabloya eklenebilir.

Apandisit Belirtileri

Apandisitin başlıca belirtisi karın bölgesinde meydana gelen ağrıdır. Bu ağrı daha sonra karnın sağ alt bölümünde yoğunlaşarak şiddetlenir. Apandisit ağrısı böbrek ağrısı veya böbrek taşı ile karıştırılabilir. Bu nedenle oldukça dikkat edilmeli ve ağrının uzun sürmesi durumunda bir an önce en yakın sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Apandisitte karın ağrısına eşlik eden başka belirtilerde söz konusudur. Bu belirtiler kişiden kişiye değişebileceği gibi kabızlık, ishal, ateş, mide bulantısı, iştahsızlık, gaz ve sırt ağrısı olarak sıralanabilir.

1. Apandis Ağrısı

Apandisitin ilk belirtisi göbek deliği çevresinde meydana gelen ağrıdır. Hafif bir şekilde başlayan ağrı, ilerleyen saatlerde keskin ve şiddetli bir ağrıya dönüşür. Ağrı apandisin şişmesiyle birlikte karnın sağ alt bölümde yoğunlaşır. Öksürme ve yürüme gibi durumlarda ağrı şiddetlenebileceği gibi karnın sağ alt bölümüne bastırılmasıyla hissedilmeyen ağrı baskının hafiflemesinden sonra şiddetlenerek hissedilir duruma gelir.

Dikkate alınmayan apandisit gerekli önlemlerin alınmaması durumda patlayarak hastanın sağlığını ciddi anlamda tehlikeye atabilir. Bu nedenle apandisitten şüphenilmesi durumunda mutlaka bir uzmana başvurmalısınız. Aksi halde rastgele içilen ağrı kesici ilaçlar ağrınızın dinmesine yardımcı oluken teşhisin gecikmesine neden olarak tedavide geç kalınmasına yol açabilir.

2. Karında Şişlik

Karın ağrısının yanı sıra karında şişlik oluşması apandisitin bir diğer belirtilerindendir. Enfeksiyon sonucu oluşan iltihap apandisin şişmesine neden olur ve karın bölgesinin hassaslaşmasına neden olur. Kişi karın bölgesine dokunduğunda şiddetli bir ağrı hisseder ve karın bölgesinde bir şişlik söz konusudur.

3. Mide Bulantısı ve Kusma

Apandisit belirtilerinden bir diğeri ise mide bulantısı ve kusmadır. İlerleyen enfeksiyon ile karın ağrısı şiddetlenir ve kusma gibi problemleri de beraberinde getirir. İlerleyen enfeksiyon karın ağrısının yanı sıra, bulantı, kusma, kabızlık, ishal ve gaz sorunu gibi mide rahatsızlıkları ile benzerlik gösterek belirtiler meydana gelebilir.

Ancak bu belirtiler kişiden kişiye değişkenlik gösterir. Enfeksiyon sonucu iltahaba neden olan apandisit, yükselen ateş ile belirti verebilir. Ateşin yükselmesine neden olan bağışıklık sistemi böylece enfeksiyonun daha fazla yayılmasını önler. Genellikle karın ağrısı ve şişlik gibi sorunların ardından gelen ateş, titreme, terleme, baş ağrısı ve ürperme gibi sorunları da beraberinde getirir.

Apandisit Tedavisi

Apandisitin tedavi yöntemi ameliyattır. Öncelikle iltihap akıtılır ve sonrasında ciltte yaklaşık 10 cm bir kesik açılarak apandis alınır. Ameliyat sırasında hastaya genel anestezi uygulanır. Ancak apandisin patlaması sonucunda iltihap vücuda yayılmış ise ameliyat sırasında bu iltihap temizlenir.

Ameliyattan 12 saat sonra ayağa kalkabilen hasta 2-3 gün sonrasında ise günlük yaşantısına geri dönebilir. Ancak ameliyat sonrasında kusma, baş dönmesi ve göz kararması gibi durumlar söz konusu ise mutlaka doktora başvurulmalıdır. Bunun yanı sıra ameliyat bölgesinde kızarıklık, akıntı ve ağrı gibi durumlarda dikkat edilmesi gereken unsurlardır.

Apandisit hastaları için yaşam stili önerileri

Apandisit ameliyatı sonrasında hasta ortalama olarak 7-10 gün sonra kişi günlük aktivitelerine dönebilmektedir. Ameliyat sebebiyle özel bir kısıtlama gerekmemektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Aort Kapak Hastalıkları Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Aort kapak hastalığı, kalbin sol bölgesinden tüm vücuda giden anaatardamar arasında olan kapacığın geriye kaçırma yani kapanamama bozukluğudur. Bu durum farklı nedenlerden dolayı meydana gelmektedir.

Haber Merkezi / Aort kapak hastalıkları genellikle doğuştan kalbin iki yaprakçıklı olması, doğuştan bağ dokusu yetmezliği olması ve romatizmal kireçlenme nedenleriyle oluşmaktadır.

Aort Kapak Hastalıkları belirtileri nelerdir?

Aort kapak hastalıkları aort kapak darlığı ve aort kapak yetmezliği olarakikiye ayrılarak farklı şekilde görülmektedir. Yaşanan bu rahatsızlıklar iki farklı hastalıklar olsa da genellikle belirtileri aynı şekilde seyreder. Her iki hastalıkta oluşan belirti ve şikayetler genellikle bayılma, göğüs ağrıları, çarpıntı, yorgunluk ve nefes darlığı olarak olarak görülmektedir. Bu şikayetlerin hepsi aort kapak yetmezliği ve aort kapak darlığı anlatmaktadır.

Bayılma
Göğüs ağrısı
Nefes darlığı
Çarpıntı
Yorgunlu

Aort Kapak Hastalıkları nedenleri

Aort kapak darlığı ve aort kapak yetmezliği hastalıkların oluşma nedeni genellikle aynıdır. Bu iki hastalığın ilk nedeni doğumsal nedenlerdir. 3 yaprakçıklı olması gerekli kapakların iki yaprakçıklı olması ile yaşanır. Bu durum nedeniyle kapak tam olarak kapanamaz. Kapağın tam olarak kapanamaması ise aort yetersizliğinin oluşmasına neden olmaktadır.

Kapakların 3 yaprakçıklı olmaması hali aort kapak darlığına da neden olur. Romatizmal hastalıklar özellikle ateşli romatizmal hastalıklar aort kapak darlığını oluşturan etkenler arasındadır. Aynı zamanda aort kapak yetersizliğide bu durumda görülmektedir. Yaşın ilerlemesi ile kapaklarda kalınlaşma yaşanır. Kalınlaşmalar esnekliğin bozulmasını sağlar. Bu yüzden aort kapak yetmezliği görülür.

Aort kapak hastalıklarının oluşmasında farklı nedenlerde vardır. Bunlar genellikle bazı hastalıklardan oluşur. Bu hastalıklar birbirinden farklı durumlardan meydana gelen hastalıklardır. Hipertansiyon, şeker hastalığı, börek yetmezliği, kolestrol ve bağ dokusu hastalıkları aort kapak hastalıklarında risk faktörleri olarak bilinmektedir. Aynı zamanda sigara kullanımı bu hastalıkta risk faktörleri arasındadır.

Doğuştan iki yaprakçıklı olması
Bağ dokusu yetmezliği
Ateşli romazitmal hastalıklar
Yaşın ilerlemesi

Aort Kapak Hastalıkları risk faktörleri nedir?

Yaşlanma, kapaklardaki kireçlenmenin doğal sebebidir. Bu yüzden, aort kapak hastalıkları açısından, 65 yaş ve üstündeki bireyler birincil risk teşkil ederler.

Aort Kapak Hastalıkları komplikasyonları nedir?

Aort kapak hastalıklarının komplikasyonları, hastalığın türüne bağlı olarak değişiklik gösterir.
Aort darlığı rahatsızlığında görülen birtakım komplikasyonlar: Göğüs ağrısı, kalp yetmezliği, ritim bozukluğu, bayılma.
Aort yetmezliği rahatsızlığında görülen birtakım komplikasyonlar: Göğüs ağrısı, aşırı hissedilen yorgunluk, nefes darlığı, çarpıntı.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Herhangi bir kalp sorunundan şüpheleniliyorsa, yapılacak ilk iş hastanelerin kardiyoloji bölümlerine gitmek olmalıdır.

Tetkik yöntemleri nelerdir?

Aort darlığının tetkik yöntemleri: Kalp ultrasonu yöntemiyle kalpte üfürüm sesinin var olup olmadığına ve darlığın derecesine bakılır. Aort kapak alanı; 1.5 cm2’den büyük ise hafif aort darlığı, 1.0 cm2 ile 1.5 cm2 arasında ise orta aort darlığı, 1.0 cm2’den küçük ise ciddi aort darlığı teşhisi konur.
Ayrıca tanı amaçlı cerrahi müdahalede bulunulabilir.
Aort yetmezliğinin tetkik yöntemleri: Aort darlığını teşhis birtakım yöntemler kullanılarak sol karıncık boşluğunun boyutuna ve kalbin kasılma fonksiyonuna bakılır.

Aort Kapak Hastalıkları tedavi yöntemleri nelerdir?

Aort kapak hastalıkları; romatizmal ateş rahatsızlığının oluşmasını önlemek ve enfeksiyon riskini en aza indirmek amacıyla gerekli ilaçlar ile tedavi edilebilir. İleri boyuttaki rahatsızlıklarda aort kapağını değiştirmek üzere cerrahi müdahale söz konusu olabilir.

Aort Kapak Hastalıkları yaşam stili önerileri

Aort kapak hastalıkları gibi kalp rahatsızlıkları riskini minimuma indirmek için, yaşam boyu sürekli çalışan kalbe iyi bakmak gerekir. Sağlıklı beslenmeli, sigara ve alkol gibi zararlı alışkanlıklardan vazgeçmeli, yaşa ve şartlara uygun düzenli egzersizleri ihmal etmemelidir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Antifosfolipid Antikor Sendromu Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Antifosfolipid Aantikor Sendromu (APS) otoimmün bir bozukluktur. Otoimmün bozukluklar, vücudun bağışıklık sisteminin vücudun doku ve hücrelerine saldırıp onlara zarar verecek antikorlar ürettiğinde ortaya çıkar.

Haber Merkezi / Antikorlar bir tür proteindir. Bağışıklık sistemi genellikle bu proteinleri infeksiyona karşı savunma amacıyla üretir.

Antifosfolipid antikor sendromunda vücut yanlışlıkla fosfolipidlere (bir tür yağ) saldıran antikorlar üretir. Fosfolipidler kan hücreleri ve kan damarlarını döşeyen hücreler dahil olmak üzere tüm canlı hücrelerde ve hücre membranlarında bulunur.

Antikor fosfolipidlere saldırınca hücrelere zarar verir. Bu durum vücudun atardamar ve toplardamarlarında istenmeyen kan pıhtılarının oluşmasına neden olur. (Bunlar kalbinize ve vücudunuza kan taşıyan damarlardır.)

Genellikle, kan pıhtılaşması normal bir vücut işlemidir. Kan pıhtıları kan damarı duvarlarındaki küçük kesik ve çatlakların kapatılmasına yardımcı olur. Bu süreç çok fazla kan kaybedilmesini önler. Bununla birlikte APS’da çok fazla kan pıhtılaşması kan akımını engelleyebilir ve vücut organlarına zarar verebilir.

Antifosfolipid Antikor Sendromu belirtileri nedir?

Antifosfolipid Antikor Sendromunda tromboz yaşanması, gebeliğin ilk aylarında tekrarlayan düşükler, yoğun baş ağrıları, eklem ağrıları, vücudun birçok yerinde özellikler bacaklarda kanın pıhtılaşmasının artışı ve arterlerin tıkanması en önemli belirtiler arasında gelmektedir.

Antifosfolipid Antikor Sendromu nedenleri nedir?

Antifosfolipid Antikor Sendromu otoimmün kaynaklı olup; vücudun normalden fazla sayıda antikor üreterek, vücuttaki kan pıhtısının artış göstermesiyle ortaya çıkan bir hastalıktır.

Antifosfolipid Antikor Sendromu risk faktörleri nedir?

Antifosfolipid Antikor Sendromu, nedeni çok anlaşılamamakla birlikte ; genetik faktörlerin ve enfeksiyonların fazla antikor üretimine neden olabileceği düşünülmektedir. Bu nedenlerin yanında ;
Uzun süre hareketsiz kalma,
Obezite,
Hipertansiyon,
Sigara kullanımı ,
Damar sertliği,
Hormon tedavileri,
Östrojen hormonuna etki eden menopoz ve doğum kontrol haplarının kullanımı da risk faktörü oluşturabilir.

Antifosfolipid Antikor Sendromu komplikasyonları nedir?

Antifosfolipid Antikor Sendromu, organları etkileyerek vücuda zarar verebilir. Özellikle de bacaklarda oluşan kan pıhtıları akciğere kadar ilerleyerek akciğerdeki kan akımının engellenmesi ve kandaki oksijenin azalmasına neden olarak hayati tehlike oluşturabilir. Antifosfolipid Antikor Sendromu hamilelerin gebelik sürecini etkileyerek, tekrarlayan düşüklere sebep olabilir.

Doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Antifosfolipid Antikor Sendromunda belirtileri taşıyan kişilerin doktor randevusu öncesinde yaşadıklarını not alması ve doktoruna en doğru şekilde anlatması büyük önem taşır.

Antifosfolipid Antikor Sendromu tetkik yöntemleri nelerdir?

Antifosfolipid Antikor Sendromunda tromboz ve tekrarlayan düşükler göz önüne alınır. Bunların yanında kandaki antifosfolipid antikorlara bakılır. Kandaki antikorlara 3 ay sonra tekrar bakılarak sonuçların pozitif olması beklenir. Tromboz yaşamayan hastanın kan testleri pozitif olsa da antifosfolipid antikor sendromu tanısı konulamayabilir.

Antifosfolipid Antikor Sendromu tedavi yöntemleri nelerdir?

Antifosfolipid Antikor Sendromu oluşumuna neden olan bir hastalık varsa önce o hastalığın tedavisi esas alınır. Bununla birlikte tromboz ve tekrarlayan düşükleri önlemekse tedavinin asıl amacıdır. Tromboz oluşumuna neden olan kan pıhtılarını önlemek için doktor kontrolünde kan sulandırıcı ilaçlar kullanılarak kandaki pıhtı seviyesi kontrol altına alınmaya çalışılır. Tekrarlayan düşükleri önlemek içinse; hamileliğin başlangıcında tedaviye başlanır, doğum sırasında ve sonrasında da anne ve bebek sağlığını olumsuz yönde etkilemeyecek olan kan sulandırıcılarla tedaviye devam edilir. Hamilelik süresince anneye osteoporoz riski için D vitamini ve kalsiyum takviyesi verilebilir.

Antifosfolipid Antikor Sendromu yaşam stili önerileri

Antifosfolipid Antikor Sendromu hastalarında tromboz yaşama tehlikesi oldukça önemlidir. Bu nedenle doktor kontrolünde hasta sürekli takip edilerek ilacın düzenli ve doğru dozda alınımı sağlanmalıdır. Tromboza neden olabilecek diyabet, kolesterol, obezite gibi hastalıkların tedavi edilmesi gerekmektedir. Doğum kontrol ve menopoz tedavisi için kullanılan östrojen hormonlarını etkileyen ilaçlardan uzak durulmalıdır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anoreksia Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Yeme bozukluğu olarak bilinen Anoreksiya en fazla ergenlik döneminde ortaya çıkıyor ve kadınlarda erkeklere oranla 20 kat daha fazla görülüyor. Yemek yeme bozuklukları arasında en sık görülen tür olan anoreksiya nervoza, günümüzde sıkça karşılaşılan bir hastalık haline gelmiştir. 

Haber Merkezi / 20 gençten 1’inde görülen aneroksiya, gençlerin 0 beden olma takıntıları nedeniyle meydana gelmektedir. Anoreksiya nervozanın psikiyatrik hastalıklar içerisinde intihardan sonra en fazla ölüme neden olan hastalık olduğunu belirten uzmanlara göre, hastalığın temelinde kişinin 3-6 yaş arasında annesiyle yaşadığı sorunlu bağlanma problemi bulunuyor.

Anoreksiya belirtileri nelerdir?

Hızlı ve belirgin kilo kaybı,
Kalori ve yağ sayımı konusuında takıntı,
Yemek yemese de yemeğe karşı aşırı bir ilgi: yemek yapmak, yemek kitapları okumak
Sağlıklı kilonun altına ininceye kadar tehlikeli bir şekilde diyet yapmak
Kilo almaya karşı inanılmaz bir korku
Yemek yerken yemeği çok ufak parçakara bölmek
Kendini kusturmaya çalışmak: yemekten sonra tuvalete kapanmak
Gerçekten çok zayıf olsa da kendisini kilolu görmesi
Depresyon ve sosyal olarak içe kapanma gibi belirtiler gözlemlenmektedir.

Anoreksianın nedenleri nedir?

Sebebi tam olarak bilinemeyen hastalığa özellikle psikolojik etkenlerin neden olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında genetik ve ailesel faktörlerin de yeme bozukluğuna sebep olduğu savunulmaktadır. Yapılan araştırmalar; medyada sürekli güzel kızların ve yakışıklı erkeklerin yer alması ve zayıflığın güzellik göstergesi olarak kabul edilmesi gençleri önemli derecede etkilediği ve hastalığın gelişmesine neden olduğunu göstermektedir.

Anoreksianın risk faktörleri nedir?

Kız çocukları erkek çocuklarına göre yeme bozukluğuna daha fazla eğilim göstermektedir. Kendine güven duymayan, görünüşüyle barışık olmayan, aile ilişkilerinde sıkıntı yaşayan çocuklar anoreksiada risk altındadır.

Anoreksianın komplikasyonları nedir?

Anoreksia ciddi bir rahatsızlıktır ve hastayı fiziksel ve ruhsal olarak önemli derecede etkilemektedir. Anoreksia hastası bir çocuk, yaşına ve boyuna göre olması gereken ideal kilonun %15 altındadır. Aşırı sıvı kaybının yanında ilerleyen evrelerde beyin fonksiyonlarında hasarlar meydana gelmektedir. Yeme bozukluğu olan çocuklarda baş dönmesi, bayılma, şuur bulanıklığı, kalp ritim bozuklukları, kemik gelişiminde yavaşlama gibi komplikasyonlar da görülmektedir.

Anoreksia için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anoreksia hastalığında ebeveyn ve öğretmenlere önemli bir rol düşmektedir. Çocukların iyi gözlemlenmesi ve ayırt edici belirtileri fark etmesi hastalıkta önem taşımaktadır. Doktor randevusu öncesinde ortaya çıkan belirtiler ve süresi not edilerek doktora danışılmalı ve randevu oluşturulmalıdır.

Anoreksianın tetkik yöntemleri nelerdir?

Anoreksia hastalığında erken teşhis önem taşımaktadır. Burada ebeveynlerin gözlemleri çok önemlidir. Erken teşhis ile çocuklarda yeme bozukluğu gelişmeden etkili bir tedaviyle olumlu sonuçlar alınmaktadır. Yeme bozukluğunda ortaya çıkan belirtilerin 5’den fazlasının gözlemlenmesi tanı koymayı kolaylaştırmaktadır.

Anoreksianın tedavi yöntemleri nelerdir?

Anoreksia hastalığı tedavisinde bozulan yeme davranışını düzeltmek, farklı bir yaklaşım geliştirmek ve yeni bir yemek düzeni kurmak temel amaçlar arasında gelmektedir. Tedavide beslenme danışmanları ve psikiyatristlerle birlikte bir çalışma yapılmaktadır.

Anoreksia hastaları için yaşam stili önerileri

Ailelerin çocuklarına ilgili davranmaları ve sağlıklı bir beslenme stilini benimsemeleri gerekmektedir. Çocuklarına özgüven aşılamaları ve kendilerini oldukları gibi kabul etmeleri gerektiğini hissettirmelidir. Bunun yanında spor ve egzersizlere önem veren verilmeli ve bir aile aktivitesi haline getirilmelidir. Çocuk ailesindeki bu sağlıklı beslenme ve sağlıklı yaşama alışkanlığını edinerek yeme bozukluğu gibi hastalıklara meyili azalacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anksiyete Bozukluğu Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ruhsal sorunlar içinde en sık görülen Anksiyete, rahatsızlık derecesine ulaşabilen korku, endişe ve kaygı halidir. Anksiyete genel olarak kişinin zarar görebileceği veya tehlikeli durumlarda yaşadığı ruhsal ve bedensel tepkileri tanımlayan bir kavram olarak da kullanılır.

Haber Merkezi / Anksiyete herkes tarafından belli zamanlarda yaşanabilecek normal bir tepkidir. Bir araba tarafından ezilme tehlikesi geçirirken, sınav kapısında beklerken veya topluma karşı bir konuşmaya başlamadan önce birçok insan anksiyete yaşar. Bu nedenle kişinin anksiyete yaşantılarının zaman zaman ortaya çıkması son derece doğaldır. Bununla birlikte eğer anksiyete tepkileri çok sık biçimde ortaya çıkıyor ve kalıcı bir şekilde yaşantınızı etkiliyorsa halledilmesi gereken bir rahatsızlık haline gelmiş demektir.

Anksiyete bozukluğunun belirtileri nedir?

Çarpıntı, titreme, kaslarda gerilme, terleme, kötü düşünceler, kaygıyla birlikte sinirlilik, konsantrasyon güçlüğü, dikkat bozukluğu, uykuya dalamama ve gece sık sık uyanma, baş ağrısı, yorgunluk, bulantı, sıcak basması gibi belirtiler kaygı bozukluğunda ortaya çıkan başlıca belirtiler arasında gelmektedir. Kişi kendisindeki aşırı kaygılı halin farkındadır ancak kendini kontrol edememektedir.

Anksiyete bozukluğunun nedenleri nedir?

Hastalığın meydana gelmesinde pek çok etmen rol oynamaktadır. Genetik yatkınlık, beyin nörokimyasındaki değişiklikler, stresli bir çocukluk ve ergenlik, yaşanan travmatik olaylar anksiyete bozukluğunun başlıca sebepleri arasında gelmektedir. Hastalık dönem dönem yükselmekte ve düşmektedir. Stresli olunan anlarda şiddetli belirtiler ortaya çıkarken bazı dönemlerde belirtilerin yok olduğu da gözlemlenmektedir.

Anksiyete bozukluğunun risk faktörleri nedir?

  • Stresli bir çocukluk
  • Çocuklukta yaşanan travmalar
  • Sağlık sorunlarıyla oluşan stresler
  • Ailede anksiyete bozukluğunun olması
  • Madde bağımlılığı, anksiyete hastalığında risk oluşturmaktadır.

Anksiyete bozukluğunun komplikasyonları nedir?

Kişinin hayatını oldukça olumsuz etkileyen anksiyete bozukluğu depresyon, uyku problemi, madde bağımlılığı, sindirim ve bağışıklık problemleri, baş ağrısı ve diş gıcırdatma gibi sorunlara yol açmaktadır.

Anksiyete bozukluğu için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Toplum arasında ‘’evhamlı’’ olarak tanımlanan anksiyete bozukluğu yaşayan hastalar durumlarının ciddiyetine varmalı ve tedavi için vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturmalıdır. Şikayetlerinizi, hangi durumlarda strese kapıldığınızı, neler yaptığınızı detaylı şekilde not edebilir ve doktorunuz ile paylaşabilirsiniz.

Anksiyete bozukluğunun tetkik yöntemleri nelerdir?

Kişinin en az 6 ay boyunca her gün ortaya çıkan durumlar karşısında kaygı problemi yaşıyor olması, kaygılarını kontrol edememesi, huzursuzluk ve sinir, uyku problemi ve kas gerginliği gibi durumlar yaşıyor olması gerekmektedir. Belirtilerin varlığı ile birlikte kişinin hayatının etkilenmesi, kişilerarası ve mesleki sorunların da gözlenmeye başlaması halinde psikiyatrik tanı ölçütleri karşılanmaktadır.

Anksiyete bozukluğunun tedavi yöntemleri nelerdir?

Anksiyete bozukluğunda ilaç tedavisi ve psikoterapi tedavisi uygulanmaktadır. Aşırı kaygı durumu ilaç kullanımı ile kontrol altına alınırken psikoterapi tedavisiyle hastalığın altında yatan etkenler araştırılmaktadır.

Anksiyete bozukluğu hastaları için yaşam stili önerileri

Tedavilerle birlikte ortaya çıkan kaygı durumlarında kendinizi yatıştırmaya çalışın. Bu durumun geçeceğini ve normale döneceğinizi düşünerek sakinleşmeye çalışın. Kaygıya neden olan faktörleri bulmaya çalışın. Karşılaştığınız problemleri çözmeye çalışın ve sürekli geçeceğini düşünerek gevşeyin. Psikoterapi seanslarını atlamayın ve doktorunuzun önerilerini uygulamaya çalışın.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Ankilozan Spondilit Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Ankilozan Spondilit, özellikle omurgayı etkileyen kronik, ilerleyici, ağrılı sebebi bilinmeyen romatizmal bir hastalıktır. Erkeklerde kadınlara göre 3 kat daha fazla görülmektedir. 

Haber Merkezi / Hastalık en sık omurganın son kısmı ile leğen kemiği arasındaki eklem (sakroiliyak eklem) ile omurları etkiler. Ancak hastalık temelde omurgayı etkilemekle birlikte omurga dışı eklemleri de (kalça, diz, ayak bileği, omuz gibi) etkileyebilir.

Ankilozan Spondilit’in belirtileri nedir?

En önemli belirtileri kalça ağrısı , bel ağrısı , sırt ağrısı ve boyun ağrısıdır. Sabah uyanıldığında uzun süre hareketsizlik sonucu meydana gelen kalça ve bel ağrıları, zaman zaman değişen kalça ağrıları, topuk ağrısı, nefes alırken göğüs kafesinde meydana gelen ağrı ve kaburgalarda hassasiyet ortaya çıkmaktadır. Göz kızarıklıkları, karın ağrısı, ishal ve kilo kaybı gibi belirtilerde bu hastalığa eşlik edebilecek başka hastalıklarında habercisi olabilir.

Ankilozan Spondilit’in nedenleri nedir?

Sebebi tam olarak bilinemeyen hastalıkta genetik faktörlerin etkili olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlığı olan kişilerde geçirilen infeksiyonlarla bağışıklık sisteminin aşırı çalışması ve kendine zarar vermesi ile ortaya çıktı da düşünülmektedir.

Ankilozan Spondilit’in risk faktörleri nedir?

20’li yaşlar, erkekler, kadın ve çocuklar, genetik yatkınlığı olanlar Ankilozan Spondilit hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır. Bu hastalık genellikle çocukluk çağında başlayıp 20’li yaşlarda şiddetli belirtiler vermektedir.

Ankilozan Spondilit’in komplikasyonları nedir?

Ankilozan Spondilit hastalığında göz iltihabı, omurgada çökme, nefes darlığı, kalp problemleri, sinir sistemi hasarı gibi komplikasyonlar meydana gelmektedir.

Ankilozan Spondilit için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Çocukluk çağında başlayan bu hastalıkta, çocukların gelişimi düzenli olarak izlenmeli ve doktor kontrolleri yapılmalıdır. Sabah görülen kalça ağrıları ilk başlarda hafif olarak başlar ve ağır şekilde ilerler. Bu yüzden ağrılar dikkate alınmalı ve doktor randevusu oluşturulmalıdır. Şikayetlerinizi not etmenizde fayda olabilir.

Ankilozan Spondilit’in tetkik yöntemleri nelerdir?

Hasta şikayetlerinin yanında laboratuvar testleri ve görüntüleme teknikleri ile hastalığın tanısı konulmaktadır. İleri evrelerde görüntüleme teknikleri ile hastalığın etkilediği kemikler ve dokular anlaşılmaktadır. MRI tekniği ile hastalık erken evredeyken de saptanabilmektedir. Bunun yanında kan testleri de yapılmaktadır. Ancak tanı koymada tek başına bir etkisi bulunmamaktadır.

Ankilozan Spondilit’in tedavi yöntemleri nelerdir?

Ankilozan Spondilit hastalığında hastalığın ilerlemesini durdurmaya ve ağrıları gidermeye yönelik ilaç tedavisi uygulanmaktadır. Kullanılan ilaçlar, infeksiyonlarda da oldukça etkili olmaktadır ancak bu güçlü ilaçların mide koruyucu ilaçlarla alınması gerekebilir. İlaç tedavisinin yanında hastanın duruş ve esnekliğini koruması için egzersiz büyük önem taşımaktadır.

Ankilozan Spondilit hastaları için yaşam stili önerileri

Hastalığın tedavisi için yapılması gereken en önemli şey düzenli egzersizdir. Egzersizlerinizi düzenli olarak yapmalı ve doktorunuz uyguladığı tedavi dışına çıkmamanız gerekmektedir. Yüzme, pilates gibi bireysel sporlar yapılabilir. Ankilozan Spondilit hastalarının alçak yastık kullanmaları ve vücudunun şeklini alan yatakların tercih etmeleri gerekmektedir. Hastaların sigaradan kesinlikle uzak durmaları gerekmektedir.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anevrizma Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Kan damarlarında ince duvarlı bir kabarcık veya balonlaşma oluşmasına neden olan damar duvarlarındaki zayıflıklardır. Anevrizma hayatı tehlikeye sokan hastalıklar arasında gelmektedir. 

Haber Merkezi / Anevrizma en sık beyin atardamarı ve karın boşluğu içerisindeki aort damarında meydana geliyor.

Anevrizmanın belirtileri nedir?

Anevrizma çoğu zaman belirti vermeden ilerlemektedir. Belirtiler daha çok baloncukların patlaması ve kanaması ile ortaya çıkmaktadır. Bu belirtiler arasında bıçak saplanması gibi gelen ağrı atakları, ağrı öncesi beyinde bir şey patlamış hissi, mide bulantısı ve kusma gibi belirtiler ortaya çıkmaktadır. Bunun yanında bazı hastalarda kanamayla birlikte dikkat ve konsantrasyon problemleri, görme sorunu ve kişilik değişikliği görülmektedir. Tedavide geç kalındığında hareket yetisi kaybedilmekte ve belirtiler artmaktadır.

Anevrizmanın nedenleri nedir?

Anevrizma hastalığı beyin damarlarında basıncın artması ile meydana gelmektedir. Bunun yanında genetik yatkınlık, sigara kullanımı, yüksek tansiyon gibi hastalıkların anevrizmanın gelişmesine neden olduğu düşünülmektedir.

Anevrizmanın risk faktörleri nedir?

Polikistik böbrek hastaları, tansiyon hastaları, sigara kullananlar, genetik yatkınlık, kan damarlarında hasarı olan kişiler anevrizma hastalığında risk faktörü oluşturmaktadır.

Anevrizmanın komplikasyonları nedir?

Beyin damarlarındaki yüksek basınç ile ortaya çıkan baloncukların patlaması beyin kanamasına neden olmaktadır. Beyin kanaması ile birlikte hastanın hayatı ciddi derecede tehlikeye girmektedir. Müdahalede geç kalındığında ölüm riski artmaktadır. Bunun yanında görme problemi, hareket yetisini kaybetme ve sinirlilik gibi durumlar gözlemlenmektedir.

Anevrizma için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Şiddetli baş ağrıları kesinlikle hafife alınmamalıdır. Özellikle ani gelen baş ağrılarında vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturulmalıdır. Belirtiler ve belirtilerin ortaya çıktığı dönemi not edip doktorunuz ile paylaşabilirsiniz.

Anevrizmanın tetkik yöntemleri nelerdir?

Anevrizma hastalığında hasta şikayetleriyle birlikte görüntüleme yöntemleri kullanılarak tanı konulmaktadır. MR ve bilgisayarlı tomografi ile beyin yapısı ve damarları detaylı şekilde incelenmektedir. Baloncuklar ve kanama görüntüsü ile tanı konulmakta ve tedavi seçeneği belirlenmektedir.

Anevrizmanın tedavi yöntemleri nelerdir?

Anevrizma tedavisi yırtılmayı ve kanamayı engellemeye yönelik olarak yapılmaktadır. Patlamamış anevrizma vakalarında kan basıncını düşürücü ve anevrizma olan damarlara kan akışının kısıtlandığı tedaviler uygulanmaktadır. Bu süreçte hasta sigara kullanımı kesinlikle bırakmalı ve sigara içilen ortamdan uzaklaşmalıdır. Beslenme programı ve egzersiz ile kan basıncını kontrol altına almalıdır.

Bunun yanında ilaç tedavisi de uygulanmaktadır. Patlayan ve kanayan anevrizma vakalarında ise cerrahi operasyonla yırtık onarılarak kanama durdurulmaktadır. Oldukça zor ve riskli olan anevrizma ameliyatında klips uygulaması ile yırtıklar tedavi edilmektedir. Endovasküler tedavi yönteminde ise anevrizmalı bölgeye platinden yapılmış elastik bir madde konularak kan akışı kontrol altına alınmaktadır.

Anevrizma hastaları için yaşam stili önerileri

Anevrizma hastalarının sigaradan kesinlikle uzak durması, düzenli spor yapması, beslenmesine dikkat etmesi ve kan basıncını kontrol altına almaları gerekmektedir. Bunun için doktorun uyguladığı tedavi ve önerilere dikkat edilmesi faydalı olacaktır.

Not: Sunulan bilgilerin amacı herhangi bir hastalığı teşhis veya tedavi etmek, iyileştirmek veya önlemek değildir. Tüm bilgiler yalnızca genel bilginize yöneliktir, tıbbi tavsiye veya belirli tıbbi durumların tedavisinin yerine geçmez. Uygulamadan önce bu bilgileri doktorunuzla görüşün.

Paylaşın

Anemi Nedir, Belirtileri Ve Tedavi Yöntemleri Nelerdir?

Anemi, kandaki kırmızı kan hücrelerinin eksikliğidir. Anemi, kansızlık olarak da bilinmektedir. Kansızlık olarak tabir edilen bu durum, aslında kanın az olduğunu göstermemektedir.

Haber Merkezi / Anemi bir kan hastalığıdır. Kan hücrelerin fonksiyonlarında oluşan anormallik kansızlıktır. Kansızlık, kanın içinde bulunan bileşenlerin az olması durumudur.

Kansızlık birçok kişide farklı sebeplerden dolayı görülmektedir fakat bu kansızlık bazı kişiler tarafından çok fazla dikkate alınan bir hastalık değildir.

Anemi sebepsiz yere ortaya çıkmamaktadır. Bu nedenle kansızlık problemi yaşayan kişiler bilinçli davranmalı ve önlem almalıdır.

Anemi belirtileri nelerdir?

Yorgunluk
Halsizlik
Baş dönmesi
Yorulma
Sık hastalanma
İştahsızlık
Bulantı
Ciltte solukluk
Göz kapaklarının iç kısmında solukluk
Çarpıntı
Nefes darlığı
Üşüme
Saç dökülmesi
Cilt sorunları
El ve ayaklarda uyuşma
Konsantrasyon bozukluğu
Baş dönmesi, kulak çınlaması
Ağız kenarında çatlaklar
Tırnakların kaşık şeklini alması, çatlaklar oluşması
Dilde kızarma, çatlak ve kabarcık oluşumu
Yutarken zorlanma, ağrılı yutma

Aneminin nedenleri nedir?

Aneminin çeşitlerine göre de sebebi değişmektedir. Yapım bozukluğu ( Genetik kökenli, ya da sonradan oluşan) alım eksikliği ( Kan hücrelerini yapımında kullanılacak demir B12 folik asit gibi maddelerin alımının yetersizliği) emilim bozukluğu(hastalıklara ya da ameliyatlara bağlı olarak ) Anemi türlerinden toplumda en sık görülen tiplerden biri de demir eksikliği anemisidir. Demir eksikliğinin sebepleri arasında yetersiz demir alımı, vücuttan normalin üzerinde olan demir kaybı, ( aylık vajinal kanamasının normalden fazla olması ya da sindirim sisteminden ülser kanser gibi sebeplere bağlı kayıp olması ), demir emilim problemi (hastalıklara veya geçirilmiş ameliyatlara bağlı olarak ) sayılabilir. Bunun yanında hızlı büyüme ve gebelik de anemiye neden olabilir.

Aneminin risk faktörleri nedir?

Başta gebeler ve çocuklar anemide risk faktörü oluştururken ilk adet kanamasını geçiren genç kızlar, alkol kullananlar, sürekli ağrı kesici ilaç kullananlar, dengesiz beslenenler ve vejetaryenler diğer risk grupları arasında gelmektedir.

Aneminin komplikasyonları nedir?

Anemi hastalarda kalp ritmi ile ilgili görülen problemler, buna bağlı olarak kalp yetmezliği ve daha pek çok komplikasyon oluşmasına neden olmaktadır.

Anemi için doktor randevusu öncesi neler yapılmalıdır?

Anemi belirtilerini hissettiğinizde vakit kaybetmeden doktor randevusu oluşturmalısınız. Randevu öncesinde sürekli kullandığınız ilaçları, uyguladığınız beslenme programını ve şikâyetlerinizi not edebilirsiniz.

Aneminin tetkik yöntemleri nelerdir?

Doktorun yaptığı fizik muayene ve aile geçmişi ile ilgili sorduğu sorularla anemi şüphesi kuvvetlenmektedir. Bu noktada kan tahlili, kan sayımı ile anemi tanısı kolaylıkla konulmaktadır.

Aneminin tedavi yöntemleri nelerdir?

Anemi tedavisinde öncelikle aneminin nasıl geliştiğine bakılmakta ve ona göre bir tedavi programı oluşturulmaktadır. Eğer bir demir eksikliği anemisi saptanmışsa bebeklerde demir içeren şurup veya damla kullanılırken yetişkinlerde ağızdan alınan demir ilaçları kullanılmaktadır.

Anemi hastaları için yaşam stili önerileri

Demir eksikliği anemisi olan hastaların doktorun uygun gördüğü sürece demir ilaçlarını kullanması ve demir emilimini bozan süt, çay ve kepekli gıdaların demir ilaçları ile birlikte alınmaması gerekmektedir. C vitamininden zengin portakal suyu gibi emilimi arttırıcı besinlerle birlikte alınabilir. Bunun yanında kırmızı et, çekirdekli siyah kuru üzüm, ıspanak ceviz gibi demir bakımından zengin besinleri tüketmelidir.

Paylaşın