Memur Ve Emekli Zam Oranlarına KESK’ten Tepki

Memur ve emekli maaşlarına yapılan zam oranlarına tepki gösteren Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Ankara Şubeler Platformu, Ankara Ulus Meydanı’nda açıklama yaptı.

“Yoksulluk Sınırının Üzerinde, İnsanca Yaşayacak Bir Ücret İstiyoruz” talebiyle bir araya gelen kitle, “Rakamlar Yalan, Yoksulluk Gerçek” pankartı taşıdı. Sık sık “Hükümet zammını al başına çal” , “Zam zulüm işkence işte AKP” sloganları attı.

Açıklamaya Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (EĞİTİM SEN), Türk Tabipleri Birliği (TTB), Pir Sultan Abdal Kültür Derneği, Cumhuriyet Halk Partisi( CHP) Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya ve birçok kurum temsilcisi katıldı. Kitle adına açıklamayı KESK Ankara Şubeler Platformu Dönem Sözcüsü Sadri Ünal yaptı.

“Maaş zammı ‘sıfır’ zam demek”

Kamu emekçilerinin ve emeklilerin adeta “Bermuda Şeytan Üçgeni” ile karşı karşıya olduğunu söyleyen Ünal şöyle devam etti:

“Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) ve yandaş konfederasyonun yarattığı girdap ile emekçiler karın tokluğu dahi diyemeyeceğimiz bir sefalet ücreti ile yaşamaya çalışmaktadır. Yıllardır bu üçlü aynı oyunu oynuyor. Yandaş Konfederasyon enflasyon altındaki oranların altına imza atıyor, TÜİK her altı ayda bir iktidarın ekonomi politikalarına uygun oranlar açıklayarak gerçek enflasyonu gizliyor ve iktidar TÜİK verilerine göre enflasyon farkını vererek lütfedercesine artış oranı açıklıyor. Oysa her zaman altını çizdiğimiz üzere enflasyona göre maaş zammı ‘sıfır’ zam demektir. Sahte rakamlardan ibaret TÜİK verilerine göre maaş zammı ise reel gelirimizin erimesi, yoksulluğumuzun artması demektir.”

En temel talepleri sağlanıncaya kadar fiili ve meşru mücadeleyi farklı eylem ve etkinliklerle sürdürmeye devam edeceklerini kaydeden Ünal şöyle devam etti:

“İktidarın sermayeden yana politikalarının ağır sonuçlarını yaşayan tüm kesimlerle birlikte mücadele ederek insan onuruna yaraşır bir yaşamı inşa edeceğiz. KESK olarak, iktidarlardan icazet beklemek yerine her zaman olduğu gibi tüm kamu emekçilerini ve emeklilerini bugünün acil talebi olan en az asgari ücret artışı talebine olduğu kadar, en temel talebimiz olan insanca yaşamaya yetecek yoksulluk sınırı üzerinde ücret talebine sahip çıkmak için omuz omuza vermeye çağırıyoruz.”

“Pası TÜİK’e atıyorlar”

KESK Eş Genel Başkanı Şükran Kablan Yeşil ise “Biz örgütlü mücadele yürütürken karşımıza iktidarın kurmuş olduğu kurumlar bizi kötülükleriyle karşı karşıya bırakıyor. Enflasyon farkını bu ülkede zam olarak yutturmaya çalışıyor, ama yetmiyor üstüne pası TÜİK’e atıyor. Kamu emekçilerinin karnı buna artık tok. Bu sefalet zammına, güvencesiz çalışma bütününe anti demokratik uygulamalarla birleşerek kazanacağız. Birlikte ortak mücadele yürütmeye çağırıyoruz” dedi.

(Kaynak: MA)

Paylaşın

DİSK-AR Açıkladı: İşsiz Sayısı 8 Milyona Ulaştı

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu Araştırma Merkezi’nin (DİSK-AR) Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) raporunu referans alarak hazırladığı verilere göre, geniş tanımlı işsiz sayısı pandemi öncesine göre 2,4 milyon artarak 8 milyona ulaştı.

Haber Merkezi / Açıklanan verilere göre, geniş tanımlı işsizlik oranı yüzde 20,8, geniş tanımlı kadın işsizliği yüzde 27,5 oldu.

TÜİK’in Kasım 2022 Hanehalkı İşgücü Araştırması bugün yayımlandı. Mevsim etkisinden arındırılmış dar tanımlı işsizlik oranı yüzde 10,2, mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsizlik oranı ise yüzde 20,8 seviyesinde gerçekleşti.

DİSK-AR tarafından TÜİK verilerinden yararlanarak yapılan hesaplamaya göre mevsim etkisinden arındırılmış geniş tanımlı işsiz sayısı ise Kasım 2022’de 7 milyon 872 bin kişi olarak gerçekleşti. TÜİK’e göre Kasım 2019’da yüzde 13,3 olan işsizlik Kasım 2022’de yüzde 10,2 olarak gerçekleşti. Ancak aynı yıllarda geniş tanımlı işsizlik yüzde 18,4’ten yüzde 20,8’e yükseldi.

Ümidini kaybedenlerin sayısı arttı

Öte yandan dar ve geniş tanımlı işsizlik oranı arasındaki fark pandemi öncesine göre artış gösterdi. Pandemi öncesinde 6,4 puan olan fark Kasım 2022’de 10,2 oldu. Bu da iş bulma ümidini kaybedenlerin, iş aramayıp çalışmaya hazır olanların ve iş arayıp işbaşı yapamayacak olanların sayısının arttığını gösterdi.

TÜİK verilerine göre işsizlik türlerinin en yüksek olduğu kategori yüzde 27,5 ile geniş tanımlı kadın işsizliği oldu. İkinci en yüksek işsizlik kategorisi yüzde 23,9 ile genç kadın (15-24 yaş) işsizliği oldu.

Öte yandan işsizlik ödeneğinden yararlanma koşullarının ağır olması ve işsizlik sigortası kaynaklarının amacı dışında kullanılması sebebiyle işsizlerin büyük çoğunluğu işsizlik ödeneğinden yararlanmasını zorlaştırdı.

Kasım 2022’de TÜİK toplam dar tanımlı işsiz sayısını 3 milyon 576 bin kişi olarak açıklarken İŞKUR’un Kasım 2022 verilerine göre ise bu ayda işsizlik ödeneği alabilenlerin sayısı 408 binde kaldı. Böylece Kasım 2022’de resmi işsizlerin sadece yüzde 11,4’ü işsizlik sigortası alabildi.

Paylaşın

Doktorlar Eylemde: Sağlık Bakanlığı Hakkımızı Gasp Ediyor

Mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkını gasp eden yönetmelik değişikliğine karşı Kadıköy’de eylem yapan hekimler adına açıklama yapan İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonundan Güray Kılıç, “Sözleşme yapabilen azınlık hekim grubuna ise özel hastanelerce ağır koşullar dayatılıyor” dedi ve ekledi:

“Bu saldırı yalnız serbest meslek hakkını kullanan hekimlere yönelik değil, tüm hekimlere ve tıp mesleğini tercih eden-edecek olan öğrencilere de yöneliktir. Asırlardır hekimlik mesleğinin ve hekimlerin en doğal hakkı olan serbest meslek hakkı, sağlık sermayesinin isteği doğrultusunda Sağlık Bakanlığı eliyle gasbedilmektedir. 7 Ocak 2023 tarihli yönetmelikle yeni açılacak muayenehaneler yönünden daha da ağırlaşan düzenlemeler öngörmekle, bu durumu apaçık ortaya koyuyor.”

Kılıç, açıklamasının devamında, “Bilinmesini isteriz ki dün yapılan düzenleme ile hali hazırda muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimlerin sadece bir yerde kadro sınırlamasından muaf tutulması ve belli koşullarda bazı ameliyatların istenilen yerde yapılabilmesine sağlık müdürlüğünün vaka bazında izin verilebilecek olması, hak ihlallerini gidermiyor.” ifadelerini kullandı.

İstanbul Tabip Odası ve Türk Tabipler Birliği (TTB), hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkını gasp eden yönetmelik değişikliğine karşı Kadıköy’de eylem yaptı.

66 uzmanlık derneğinin destek verdiği eylemde  “Muayeneme dokunma” dövizlerinin taşındı. Hekimler sık sık “Emek bizim söz bizim”, “Direne direne kazanacağız” sloganları attı.

Basın açıklamasını İstanbul Tabip Odası Özel Hekimlik Komisyonundan Güray Kılıç okudu.

“Yönetmelik değişti ama…”

Kılıç, yönetmeliğin sağlığa etkilerini anlattı ve hekimlerin mesleklerini yapamaz hale getirildiğini söyledi ve ekledi:

“Sağlık Bakanlığı’nın 6 Ekim 2022 tarihinde yaptığı yönetmelik değişiklikleri ile hekimlerin mesleki bağımsızlığına ve serbest meslek hakkına bir saldırı gerçekleştirdi. Bu düzenlemeye göre 7 Ocak 2023 tarihinden itibaren serbest meslek hakkını kullanan hekimler özel sağlık kuruluşlarıyla sözleşmeleri yoksa hastalarının tedavilerini kesmek zorunda kalacak ve bir daha da hastalarına bakamayacak.

“Bu kuruluşlarla ancak çok az sayıda hekim sözleşme yapabilecek. Bu nedenle açtığımız davalar ve yapılan etkinlikler üzerine 7 Ocak 2023 tarihinde yönetmelikler yeniden değiştirildi.

Buna göre;

  • Tüm hekimler için sadece bir hastane ile yıllık sözleşme yapılması koşulu aynen korunmuş olup sadece belli koşullarda il sağlık müdürlüklerinin izni ile ameliyatların sözleşme diş hastanede yapılabilmesine izin verildi.
  • Halen muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimler için özel hastane ve tip merkezlerinin toplam kadro sayıları üzerinden getirilen kısıtlama kalkmış gibi gösterilmek istense de hali hazırda muayenehaneleri olanlara branş bazında kadrolu hekim sayısı üzerinden getirilen kısıtlamanın devam etmesi nedeniyle, yine az sayıda hekim sözleşme yapabilecek. 60 yaş üstü hekimleri için branş bazı kadro kısıtlaması koşulu söz konusu değildir.
  • Yeni muayenehane açacak olan 60 yaş altı hekimler için ise 6 Ekim Yönetmeliği’ndeki tüm kısıtlamalar aynen devam edecek.

“Sağlık Bakanlığı hakkımızı gasp ediyor”

“Sözleşme yapabilen azınlık hekim grubuna ise özel hastanelerce ağır koşullar dayatılıyor. Bu saldırı yalnız serbest meslek hakkını kullanan hekimlere yönelik değil, tüm hekimlere ve tıp mesleğini tercih eden-edecek olan öğrencilere de yöneliktir.

“Asırlardır hekimlik mesleğinin ve hekimlerin en doğal hakkı olan serbest meslek hakkı, sağlık sermayesinin isteği doğrultusunda Sağlık Bakanlığı eliyle gasbedilmektedir. 7 Ocak 2023 tarihli yönetmelikle yeni açılacak muayenehaneler yönünden daha da ağırlaşan düzenlemeler öngörmekle, bu durumu apaçık ortaya koyuyor.

“Bilinmesini isteriz ki dün yapılan düzenleme ile hali hazırda muayenehaneleri olan hekimler ve 60 yaş üstü hekimlerin sadece bir yerde kadro sınırlamasından muaf tutulması ve belli koşullarda bazı ameliyatların istenilen yerde yapılabilmesine sağlık müdürlüğünün vaka bazında izin verilebilecek olması, hak ihlallerini gidermiyor.”

“Öğrencilerin de hakkı gasp ediliyor”

TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Ali İhsan Ökten de  “Serbest hekimlik mesleği uygulama hakkını ortadan kaldıran ‘Medipol Yasası’nı kabul edilemez buluyoruz” dedi.

TTB Özel Hekimlik kolundan Nursen Şahin ise, şunları söyledi: “Bugün burada iktidarın çok uzun süredir kimlerle yan yana olduğunu, kimleri gözettiğini bir kez daha görüyoruz. Bu yönetmelik yalnızca hekimlerin değil tıp fakültelerinde okuyan gençlerin de hakkını gasbetmektedir.”

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

2022 Yılında Her Gün En Az 5 İşçi İş Kazasında Hayatını Kaybetti

2022 yılında en az 1843 işçi çalışırken hayatını kaybetti. Bu her gün en az 5 işçinin iş kazasında hayatını kaybettiği anlamına geliyor. AK Parti’nin iktidar yılları boyunca iş kazalarında en az 30 bin 546 işçi hayatını kaybetti.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG Meclisi), 2022’deki iş cinayetleri bilançosuna göre bu yılda en az 1843 işçi çalışırken hayatını kaybetti.

Ocak’ta 120, Şubat’ta 109, Mart’ta 123, Nisan’da 130, Mayıs’ta 178, Haziran’da 189, Temmuz’da 172, Ağustos’ta 189, Eylül’de 161, Ekim’de 163, Kasım’da 128 ve Aralık’ta da en az 181 iş cinayeti yaşandı.

Bu her gün en az 5 işçinin iş cinayetlerinde hayatını kaybettiği anlamına geliyor. İSİG Meclisi verileri paylaşırken “en az” vurgusu yapıyor çünkü tespit ettikleri verilerin yüzde 68’ini ulusal basından, yüzde 32’sini ise bildirimlerden elde ediyor.

İSİG Meclisi’ne göre AKP’nin iktidar yılları boyunca iş cinayetlerinde en az 30 bin 546 işçi hayatını kaybetti.

6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun 30 Haziran 2012’de Resmi Gazete’de yayınlanmasının ardından sonraki süreçte yine İSİG Meclisi’nin verilerine göre 2013’te en az 1235, 2014’te 1886, 2015’te 1730, 2016’da 1970, 2017’de 2 bin 6, 2018’de 1923, 2019’da 1736, 2020’de 2 bin 427, 2021’de 2 bin 170 işçi iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Ölenlerin yüzde 95’i sendikasız

2022’deki 1843 iş cinayetinin istihdam biçimlerine göre dağılımı 1600 ücretli (işçi ve memur) ve 243 kendi nam ve hesabına çalışan (çiftçi ve esnaf) şeklinde oldu. Ölenlerin yüzde 87’sini ücretliler yüzde 13’ünü ise kendi nam ve hesabına çalışanlar oluşturdu.

Hayatını kaybeden 1843 kişiden 108’i kadın işçi, 1735’i ise erkek işçilerdi. Ölenlerin sadece 92’si (yüzde 4,99) sendikalı işçiydi. 1751’i ise (yüzde 95,01) sendikasız işçiydi.

2022’de 18 yaş altı 64 çocuk/genç işçi hayatını kaybetti. İş cinayetlerinin yaş gruplarına göre dağılımı şöyle:

  • 14 yaş ve altı 27 çocuk işçi,
  • 15-17 yaş arası 37 çocuk/genç işçi,
  • 18-29 yaş arası 390 işçi,
  • 30-49 yaş arası 756 işçi,
  • 50-64 yaş arası 428 işçi,
  • 65 yaş ve üstü 99 işçi,
  • Ve yaşı belirlenemeyen 106 işçi.

90 mülteci/göçmen işçi hayatını kaybetti

Yine bu yılda iş cinayetlerinde hayatını kaybeden işçilerden 90’ı mülteci/göçmendi. Ölen işçilerin 39’u Suriye’den, 20’si Afganistan’dan, 8’i Türkmenistan’dan gelmişti. 5’er işçi de İranlı ve Özbekistanlı; 3 işçi Rusyalı; 1’er işçi ise Azerbaycanlı, Belaruslu, Endonezyalı, Iraklı, Kuveytli, Nijeryalı, Pakistanlı, Sırbistanlı, Ukraynalı ve Yunanistanlıydı.

En çok ölüm inşaat, yol işkolunda 

2022’de iş cinayetlerinin işkollarına göre dağılımı şöyle:

  • İnşaat, yol işkolunda 374 işçi,
  • Tarım, orman işkolunda 359 emekçi (186 işçi ve 173 çiftçi),
  • Taşımacılık işkolunda 220,
  • Madencilik işkolunda 105,
  • Metal işkolunda 101,
  • Ticaret, büro, eğitim, sinema işkolunda 99,
  • Belediye, genel işler işkolunda 97,
  • Konaklama, eğlence işkolunda 95,
  • Sağlık, sosyal hizmetler işkolunda 61,
  • Enerji işkolunda 52,
  • Gemi, tersane, deniz, liman işkolunda 43,
  • Petro-kimya, lastik işkolunda 35,
  • Tekstil, deri işkolunda 32,
  • Savunma, güvenlik işkolunda 31,
  • Gıda, şeker işkolunda 22,
  • Ağaç, kâğıt işkolunda 22,
  • Çimento, toprak, cam işkolunda 16,
  • Basın, gazetecilik işkolunda 7,
  • İletişim işkolunda 5;
  • Banka, finans, sigorta işkolunda 3,
  • Ve çalıştığı işkolu belirlenemeyen 64 işçi…

En çok ölüm nedeni trafik, servis kazası 

İş cinayetlerinin nedenlerine göre dağılımı ise şöyle:

  • Trafik, servis kazası nedeniyle 422 işçi,
  • Ezilme, göçük nedeniyle 347,
  • Yüksekten düşme nedeniyle 295,
  • Kalp krizi, beyin kanaması nedeniyle 201,
  • Patlama, yanma nedeniyle 97,
  • Elektrik çarpması nedeniyle 78,
  • Zehirlenme, boğulma nedeniyle 77,
  • İntihar nedeniyle 71,
  • Şiddet nedeniyle 68,
  • Covid-19 nedeniyle 46,
  • Nesne çarpması, düşmesi nedeniyle 27,
  • Kesilme, kopma nedeniyle 14,
  • Diğer nedenlerden dolayı da 100 işçi…

Rapordan çıkanlar

İSİG Meclisi 2022’deki iş cinayetleriyle ilgili raporda şu noktalara dikkat çekti:

İş cinayetleri bu yıl da “mevsimlik çalışmanın arttığı” (havaların ısınmasıyla esas olarak tarım işkolundaki mobilizasyon ve üretim artışıyla) Mayıs-Eylül periyodunda artış gösterdi. Ancak genel olarak baktığımızda da ucuz emek cenneti haline çevrilen Türkiye’de bu yıl iş cinayetlerinde kısmi artış var.

İş cinayetlerinin yoğunlaştığı (953 işçi ölümü) üç işkolu bulunuyor. ‘Güvencesiz çalışma’nın hakim olduğu inşaat, tarım ve taşımacılık. Uzun çalışma saatleri, yoğun çalışma, sigortasız çalışma ve her türlü kuralsızlığın hakim olduğu bu işkollarında sendikal örgütlenme yok gibi ya da zayıf ve belli mesleklerde öbekleniyor.

İnşaatlarda dış cephe iskele, çatı, asansör boşluğu vb. yüksekten düşmeler ölümlerin yarıdan fazlasını oluştururken diğer iki temel neden ise ezilme/göçük ile elektrik çarpmaları.

Diğer yandan özellikle mevsimlik tarım işçilerinin çalıştıkları bölgelere ya da tarlaya yolculuğu sırasında uygun olmayan ulaşım araçlarının kullanılması, eskiyen traktörler, işçilerin barınma-dinlenme-temizlik alanlarının yetersizliği, kene ısırmaları vb. ölümlerin temel nedenlerini oluşturuyor.

En çok işçi ölümünün meydana geldiği üçüncü işkolu ise taşımacılık. Yoğun çalışma, mobbing, uzun çalışma saatleri, uygun olmayan yollar ve araçlar, beslenme ve uyku düzensizliği vb. sorunlar iş cinayetlerine davetiye çıkarıyor. Ölümlerin yüzde 75’ini trafik kazaları oluştururken diğer önemli bir neden ise çalışma koşullarına bağlı kalp krizleri.

Bu yıl moto kurye ölümleri de bu nedenlerden dolayı ölümlerin arttığı bir meslek olarak öne çıkıyor. Pandemi ile birlikte giderek genişleyen ve işçi profilinin çoğunlukla 20’li yaşların başında olduğu sektörde işçi sağlığı açısından en net sonuç ortada: 2022’de en az 55 moto kurye iş cinayetlerinde hayatını kaybetti.

Diğer yandan sanayi işkollarındaki ölümler ilk üç sırada olmasa da sanayinin çok farklı işkollarında (maden, metal, enerji, tekstil, kimya, gıda vd.) olduğu gerçeğinin altını çizmek gerekiyor. Aslında bu işkollarının toplamını aldığımızda “sektörel olarak en fazla ölüm sanayide” meydana geliyor. Özellikle sendikasızlaştırmanın sonuçlarının ortaya çıktığı ve genç işçi ölümlerinin yoğunlaştığını gözlemliyoruz.

İş cinayetlerinin bir numaralı nedeni trafik, servis kazaları. Ancak bu ölümler iş cinayeti olarak değil trafik kazası olarak görülüyor. Sanayi işkollarında iş cinayetlerinin oransal olarak artışı ile birlikte ezilme, patlama, yanma, elektrik çarpması, zehirlenme vb. ölüm nedenlerinde de gözle görülür bir yaygınlaşma mevcut. Sağlık ve eğitim emekçilerine yönelik işyerlerinde yaygın bir şiddet yaşanıyor.

Ekonomik kriz, mobbing ve fazla çalışmaya bağlı işçi intiharları devam etmektedir. Özellikle geçinemeyen işçilerin banka ve tefecilerden aldıkları borçları geri ödeyememeleri sonucu yapılan baskılar bu intiharların önemli bir nedeni. Yine genç işçi, işsizlerin güvencesizleştirme kıskacında geleceksizleştirilmeleri intiharların diğer önemli nedeni.

Aşırı-yoğun-fazla-sağlıksız çalışmaya, beslenme-barınma-yaşam koşullarına bağlı kalp krizi ve beyin kanaması gibi ani işyeri ölümleri de artarak sürüyor.

Bir yandan tüm iş cinayetlerinde ölen işçilerin yüzde 5’i sendikalıdır tespitiyle “sendikalı olmak iş cinayetlerini önler” diyebiliriz. Diğer yandan Amasra örneğini de değerlendirince “sadece sendikalı olmak yetmez örgütlü de olmak gerekir” demek lazım. Zira iş cinayetlerini işçi örgütlülüğü, işçi denetimi önler; sendikaya üye olmak ve toplu sözleşme imzalamak, Soma’da olduğu gibi Amasra’da da bu örgütlülüğün ve denetimin hayata geçirilmediğini göstermiştir.

NOT: İSİG Meclisi iş kazalarını iş cinayetleri olarak adlandırıyor.

Paylaşın

Açlık Sınırı 8 Bin 130, Asgari Ücret 8 bin 506 TL

Aralık ayında açlık sınırı kasım ayına göre 343 lira artarak 8 bin 130 liraya, yoksulluk sınırı da bin 119 lira artarak 26 bin 483 liraya yükseldi. Asgari ücret bir hafta önce hükümet ve işverenler tarafından 8 bin 506 lira olarak belirlenmişti.

Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ), Aralık ayına dair açlık ve yoksulluk sınırı verilerini paylaştı. Buna göre açlık sınırı Kasım ayına göre 343 TL artarak 8 bin 130 TL’ye, yoksulluk sınırı da bin 119 TL artarak 26 bin 483 TL’ye yükseldi.

TÜRK-İŞ’in yıllık çizelgesine göre açlık sınırının, yılın başından beri her ay ortalama olarak 300-400 TL civarında arttığı görülüyor. Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçiyi temsil eden TÜRK-İŞ 9 bin TL talebinde bulunmuş, ancak teklifleri kabul edilmediği için son toplantıya katılmamıştı. Hükümet ve işverenlerin imzasıyla 2023 asgari ücreti 8 bin 506 TL olarak belirlenmişti. TÜRK-İŞ’in açıkladığı Aralık rakamlarına göre yeni asgari ücret açlık sınırından sadece 376 TL fazla ve yoksulluk sınırı asgari ücretin yaklaşık 3 katına denk geliyor.

Dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli ve yeterli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması tutarı açlık sınırı olarak tanımlanırken yoksulluk sınırının belirlenmesinde gıda harcaması ile giyim, konut (kira, elektrik, su, yakıt), ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamalar da hesaba katılıyor.

“Fiyat artışlarının önüne geçilmeli”

TÜRK-İŞ Aralık ayı verilerine göre aylık gıda harcamalarının tutarı yetişkin erkeklerde 2 bin 452, yetişkin kadınlarda bin 951, 15-19 yaş grubunda 2 bin 422 ve 4-6 yaş grubundaki çocuklarda bin 306 TL olarak hesaplandı.

TÜRK-İŞ’in açıklamasında, ücret gelirlerindeki artışın kısa vadede ferahlık sağladığı, önceliğin fiyat artışlarının önüne geçilmesi olduğu vurgulanarak “Vatandaş, geçen aya göre -yüzde 138 olan ve baz etkisi ile 39 puan azalan yıllık gıda enflasyonuna değil- cebinden çıkan ek harcamaya bakmaktadır” denildi.

“Çocuk sağlığı” vurgusu

Özellikle çocukların beslenmeleri konusunda yaşanan sıkıntılara dikkat çeken TÜRK-İŞ, “Türkiye’de çocuklarına beslenme koymaya maddi durumu yetmeyen aileler, okul kantinlerindeki yiyecekleri satın almakta zorlanan çocuklar, marketlerde bebek mamalarına konulan alarmlar ve çocuk ürünlerinde gerçekleşen polisiye vakalar bunun göstergeleri niteliğindedir” dedi.

Açıklamada, yetersiz beslenmenin bodurluk gibi yansımalarına dikkat çekilerek gelecek nesillerin fizyolojik ve bilişsel gelişimindeki sıkıntıların tüm ülkenin geleceğini olumsuz etkileyeceğine vurgu yapıldı.

Paylaşın

2022 Yılında Her Gün 4 Bin 662 Kişi İşten Atıldı

2022 yılının ilk 11 ayında çalışırken işten atılan ve işsizlik ödeneğine başvuran kişi 1 milyon 538 bin 646 kişi oldu. Ortalama her ay 139 bin 876 her gün ise 4 bin 662 kişi işten atıldı. İşten atılmaların en çok yaşandığı il ise 338 bin 845 kişi ile İstanbul olurken, Ankara’da ise işten atılanların sayısı bu yıl bitmeden 103 bin 60 kişi oldu.

2022 yılının son ayıdan açıklanan kasım ayı işsizlik sigortası verilerine göre fondan aslan payını yine işverenler almaya devam etti. Bu yıl fondan işsizlik ödeneği alan işsiz sayısı ocak ayında 482 bin kişi iken kasım ayı itibariyle bu sayı 408 bine düştü.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, 2022 yılında Türkiye’deki emek ve çalışma yaşamına ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

İleri Haber‘in aktardığına göre Ağbaba’nın emek ve çalışma yaşamına ilişkin verileri paylaştığı açıklaması şöyle:

“Bu yılın ilk 11 ayında çalışırken işten atılan ve işsizlik ödeneğine başvuran kişi 1 milyon 538 bin 646 kişi oldu. Erdoğan ve saray sözcüleri her ne kadar, ‘işsizlere iş var iş beğenmiyorlar’ dese de bu yılın 11 ayında ortalama her ay 139 bin 876 her gün ise 4 bin 662 kişi işten atıldı. İşten atılmaların en çok yaşandığı il ise 338 bin 845 kişi ile İstanbul olurken, Ankara’da ise işten atılanların sayısı bu yıl bitmeden 103 bin 60 kişi oldu.

2022 yılının son ayıdan açıklanan kasım ayı işsizlik sigortası verilerine göre fondan aslan payını yine işverenler almaya devam etti. Bu yıl fondan işsizlik ödeneği alan işsiz sayısı ocak ayında 482 bin kişi iken kasım ayı itibariyle bu sayı 408 bine düştü. Ayrıca; bu yıl ocak-kasım ayları arasında işsizlere fondan verilen ödenek miktarı toplamda 11,2 milyar TL iken, bu aylar arasında işverenlere verilen destek toplamı tamı tamına 25 milyar 52 milyon TL’ye yükseldi. Yani işverenler işsizlerden fondan tam iki kat daha fazla para kullanmış oldu.  Resmi verilerde dahi 3 milyon 5 yüz bin işsizin olduğu ülkede kasım ayı itibariyle işsizlik ödeneği alan işsiz sayısı resmi verilere göre 408 bin kişi ile sınırlı kaldı.

Yılın ilk 6 ayında yüzde 29,32 ile ikinci kez zam yapılarak 5500 TL’ye çıkartılan asgari ücret, 2023 yılı için belirlenen 8500 TL asgari ücretin alım gücü olarak kat be kat üstünde yer aldı. Daha cebe girmeyen 8500 TL asgari ücret; bulgurda, pirinçte, tavuk etinden, sebzede aralık ayında alım gücü olarak daha şimdiden 5500 TL’nin altında kaldı.

2022 yılında ücretler yüksek enflasyon karşısında erirken, emekçilerin milli gelirden aldığı payda bir yılda 3,2 puan azaldı. 2021 3. çeyrekte yüzde 29,5 olan işgücü ödemelerinin yurt içi hâsıla içindeki payı 2022 3. çeyrekte yüzde 26,3’e geriledi. Emeğin milli gelirden aldığı pay bir yılda 3,2 puan azaldı. Ortalama açlık sınırının 8 bin TL’yi yoksulluk sınırının ise 25 bin TL’yi aştığı 2022 yılında; tüm ücretler açlık ve yoksulluk sınırı altında kaldı.

Çalışan işçi sayısındaki artış ile sendika üyesi olan işçi sayısındaki artış arasındaki fark dikkat çekici boyutlara ulaştı. Çalışma Bakanlığı verilerine göre Ocak 2022’den Temmuz 2022’ye kadar çalışan işçi sayısındaki artış 693 bin kişi iken sendika üyeliğindeki 6 aylık artış ise sadece 91 bin kişi ile sınırlı kaldı. 2022 yılında Türkiye’de 15,9 milyon işçinin sadece yüzde 14,26’sı sendika üyesi olarak kayıtlara geçti. İşçilerin 13,7 milyonu sendika hakkından mahrum kalırken, 2022 yılında yasaklanan iki grev ile AKP iktidarında erteleme adı atında yasaklanan grevlerin sayısı 19’a çıktı.

Denetimsizlik ve ihmal sonucunda, AKP’nin sözde kader dediği düzende işçiler 2022 yılında da iş cinayetlerinde yaşamını yitirmeye devam etti. 2022 yılı henüz bitmeden iş yerlerinde en az 1679 işçi iş cinayetlerinde yaşamını kaybetti.  Yaşların 14 ile 17 arasında değişen 51 çocuk işçi de yaşamını yitirdi.”

Paylaşın

DİSK’ten Erdoğan’a Vergi Dilimi Çağrısı: Yetkini Kullan

DİSK Genel Başkan Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi. Çerkezoğlu, Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu bugünlerde belirlenmesi beklenen vergi dilimlerine ilişkin bir açıklama yaparak Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a çağrıda bulundu.

Ücretlilere uygulanacak ilk vergi dilimi oranının yüzde 10’a düşürülmesini isteyen Çerkezoğlu “Cumhurbaşkanı yetkisini kullanarak ilk gelir vergisi tarife dilimi tutarını 105 bin TL olarak saptamalıdır” dedi.

Gelir vergisi tarife dilimlerinin yeniden değerleme oranında enflasyon ve asgari ücret artışından daha az artırılması nedeniyle çalışanların gelir kaybının büyüdüğünü ifade etti.

Çerkezoğlu, “Bu nedenle çalışanlar hızla ikinci ve üçüncü vergi tarife dilimine giriyor ve yıl içinde ciddi gelir kaybına uğruyorlar” diye konuştu:

Yüksek enflasyonun kemirdiği ücretleri bir yandan da vergi tarife dilimleri kemiriyor. Vergi tarife dilimleri yeniden değerleme oranında artırılsaydı ilk vergi tarife dilimi 2022’de 81 bin 687 TL olmalıydı. Vergi tarife dilimi asgari ücret artış oranında artırılsaydı 2022’de ilk vergi tarife dilimi 109 bin 737 olmalıydı. Oysa 2022’de birinci vergi tarife dilimi 32 bin TL olarak uygulandı. Böylece işçiler hızla ikinci ve üçüncü dilime girdiler ve daha fazla vergi ödediler.

Gelir vergisi tarife dilimleri bugünlerde yeniden saptanacak. Gelir Vergisi Kanunu’nda yer alan düzenlemeye göre yaklaşık yüzde 123 oranındaki yeniden değerleme oranına paralel olarak 2023’te gelir vergisi tarifesinin ilk dilimi Cumhurbaşkanı herhangi bir yetki kullanmaz ise 70 bin TL olacak.

Cumhurbaşkanı ilgili mevzuat gereğince ortaya çıkan bu tutarı yüzde 50’sine kadar artırmaya, yüzde 50’sine kadar da indirmeye yetkili. Şayet Cumhurbaşkanı üst sınırdan yetkisini kullanırsa ilk dilim 105 bin TL olacak. Cumhurbaşkanı’nı işçilerin yıllardır gelir vergisi tarife dilimlerinde yaşadığı haksızlığını bir nebze olsun gidermeye ve yetkisini kullanarak birinci vergi tarife dilimini 105 bin TL olarak saptamaya çağırıyoruz.

Öte yandan 2006’dan önce olduğu gibi ücretlilerin gelir vergisi oranı, gelir vergisi oranından 5 puan düşük olarak yüzde 10 olarak saptanmalıdır. Bu yönde vergi mevzuatı değişikliği yapılmalıdır.

(Kaynak: Bianet)

Paylaşın

DİSK’ten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Geçinmek Mucizeye Dönüştü

Asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yapan DİSK Başkanı Çerkezoğlu, “Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Çerkezoğlu, açıklamasında, “Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi” ifadelerini de kullandı.

Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu, 8 bin 500 TL olarak belirlenen asgari ücretle ilgili yazılı açıklama yaptı. Açıklamada özetle şöyle denildi:

“Asgari ücret, Tespit Komisyonu tarafından değil Cumhurbaşkanı ve işveren sendikası tarafından belirlenerek, son dönemde sıkça gördüğümüz hukuksuzluklara bir yenisi daha eklendi.

Çalışma hayatında hiç bir konuda Üçlü Danışma Kurulu ve Ekonomik Sosyal Konsey gibi sosyal diyalog mekanizmaları işletilmediği gibi milyonları ilgilendiren asgari ücret de benzer şekilde işverenler ve iktidar tarafından belirlendi.

“Yoksulluk sınırı dikkate alınmadı”

Asgari ücret belirlenirken yoksulluk sınırı dikkate alınmadı. Açlık sınırının biraz üzerinde, yoksulluk sınırının çok uzağında belirlenen 2023 yılı asgari ücreti, Türkiye’de ücretiyle geçinen milyonları yoksulluğa mahkûm etmek anlamına geliyor.

Belirlenen asgari ücretle bir hanede iki kişi çalıştığında dahi yoksulluk sınırının oldukça altında gelir elde ediliyor. Belirlenen rakam 2023’ün ilk aylarında açlık sınırının da altına gerileyecek.

“Resmi enflasyonun baz alınması doğru değil”

Asgari ücretin ve diğer ücretlerin belirlenmesinde sadece enflasyon kriterinin, üstelik hiçbir inandırıcılığı kalmayan resmi enflasyonun baz alınması doğru değildir. Adil bir bölüşüm için ülke ekonomisinin çokça övünülen büyümesi esas alınmalıdır.

Kişi başına Gayrisafi Yurt İçi Hasıla artışının dikkate alınmaması ekonomi büyürken bölüşüm ilişkilerinin bozulmasına neden olmaktadır. Hükümet ve işveren ortaklığı ile asgari ücretin enflasyona hapsedilmesi, gelir eşitsizliğini büyütecek.

“Emekli aylıkları asgari ücret düzeyine çıkarılmalı”

Asgari ücret 2023 için yüzde 54,5 oranında artırılmıştır. Ancak diğer emek gelirlerine -emekli aylıkları, memur maaşları ve diğer işçi ücretlerine- 6 aylık enflasyon oranında zam yapılması gündemdedir.

6 aylık enflasyon yüzde 18-19 civarında gerçekleşecektir. Bu dengesizlik kabul edilemez. Tüm emek gelirleri asgari ücret oranında artmalıdır. En düşük emekli aylığı asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.

“Milyonlar için geçinmek mucizeye dönüştü”

Asgari ücret tespit sürecindeki bu sorunların iktidarın hatası değil bilinçli tercihi olduğunun farkındayız. İktidarın emeği ucuzlatmaya yönelik bilinçli politikalarıyla işçi, emekçi, emekli, dar gelirli milyonlar için geçinmek neredeyse bir mucizeye dönüştü.

Emeği ucuzlatmak için sendikalaşmanın önüne engeller çıkarılıyor, grevler yasaklanıyor ve  işçi sınıfı yoksulluk sınırının çok altında bir asgari ücrete mahkûm ediliyor.”

Paylaşın

Asgari Ücret Açıklandı: Türkiye Avrupa’da Kaçıncı Sırada?

Türkiye’de 2023 yılında geçerli olacak net asgari ücret 8 bin 506 lira oldu. Asgari ücretin açıklanmasıyla Avrupa sıralaması da değişti. Ancak sadece Türkiye verisi güncellendi. Eurostat diğer ülkelerin 2023 verilerini önümüzdeki haftalarda açıklayacak. Bu durumda sıralama tekrar değişecek.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 21 Aralık 2022 kuru itibariyle 2023 yılında brüt asgari ücret 505 Euro oldu. Euro bazında asgari ücret 2022’nin ikinci yarısına göre yüzde 35 yükselmiş oldu. Gelen zam ile birlikte 26 Avrupa ülkesi içinde Türkiye 24 sıradan 21. Sıraya yükseldi.

Türkiye’nin gerisinde Arnavutluk (267 Euro), Bulgaristan (363 Euro), Sırbistan (402 Euro), Letonya (500 Euro) ve Macaristan (504 Euro) yer alıyor. Macaristan ve Letonya’da asgari ücrete çok düşük zam gelmesi durumunda Türkiye’nin iki sıra geriye düşmesi bekleniyor.

Türkiye’de 2023 yılında geçerli olacak net asgari ücret 8 bin 506 lira oldu. Brüt asgari ücret ise 10 bin 8 TL. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın aaçıklamasına göre net asgari ücretteki artış oranı ocak ayına göre yüzde 100, temmuz ayına göre yüzde 55 olurken, yıllık ortalama artış oranı ise yüzde 74 olarak gerçekleşti. 2023 yılında brüt asgari ücret döviz bazında ise 505 euro oldu.

Asgari ücretteki artış sonrası Türkiye, listedeki sıralamada yükseldi ancak Avrupa ülkelerinde 2023 yılında asgari ücretin açıklanması sonrası Türkiye’nin yine en alt sıralara gerileyeceği öngörülüyor.

AB İstatistik Ofisi Eurostat verilerine göre 2022 yılı ikinci yarısında Türkiye’de brüt asgari ücret 374 Euro oldu. Türkiye 26 ülke arasında sondan üçüncü sıradaydı. Asgari ücretin Türkiye’den daha düşük olduğu ülkeler Bulgaristan ve Arnavutluk ülkeleriydi.

Avrupa’da asgari ücrette Türkiye kaçıncı sırada?

2023 yılında geçerli asgari ücretin açıklanmasıyla Avrupa sıralaması da değişti. Ancak sadece Türkiye verisi güncellendi. Eurostat diğer ülkelerin 2023 verilerini önümüzdeki haftalarda açıklayacak. Bu durumda sıralama tekrar değişecek.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın (TCMB) 21 Aralık 2022 kuru itibariyle 2023 yılında brüt asgari ücret 505 Euro oldu. Euro bazında asgari ücret 2022’nin ikinci yarısına göre yüzde 35 yükselmiş oldu. Gelen zam ile birlikte 26 Avrupa ülkesi içinde Türkiye 24 sıradan 21. Sıraya yükseldi.

Türkiye’nin gerisinde Arnavutluk (267 Euro), Bulgaristan (363 Euro), Sırbistan (402 Euro), Letonya (500 Euro) ve Macaristan (504 Euro) yer alıyor. Macaristan ve Letonya’da asgari ücrete çok düşük zam gelmesi durumunda Türkiye’nin iki sıra geriye düşmesi bekleniyor.

Avrupa’da en yüksek asgari ücret hangi ülkede?

Eurostat verilerine göre Avrupa’da brüt asgari ücretin en yüksek olduğu ülke 2 bin 313 Euro ile Lüksemburg. Bu ülkeyi Belçika (1842 Euro), İrlanda (1775 Euro), Hollanda (1756 Euro) ve Almanya (1744 Euro) takip ediyor.

Euro bazında 1999’da bu ana en yüksek 3. seviye. 1999’dan bu yana Euro bazında brüt asgari ücret daha önce sadece iki kez 500 Euro bandını aşmıştı. 2016 yılında görülen 519 ve 514 Euro’dan sonra 2023 ilk yarısı en yüksek üçüncü seviye olarak kayıtlara geçti. Euro bazında net asgari ücret ise 2023 yılının ilk yarısında 429 Euro oldu.

Eurostat Türkiye’nin satın alma gücü verisini kaldırdı

Nominal asgari ücretin yanında satın alma gücüne göre asgari ücret de önemli bir veri. Ancak Eurostat’ın 2022 ikinci yarısında açıkladığı asgari ücretin satın alma gücü verilerinde Türkiye listede yer almadı. Türkiye’ye ait en güncel veri 2020 ikinci yarısına ait. Sebep ise Türk lirasının euro karşısında değer kaybetmesiyle satın alma gücünün düşmesi.

Türkiye brüt asgari ücret sıralamasında üstlerde yer almamasına rağmen asgari ücretin satın alma gücü listesinde daha üstte yer alıyordu.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

TÜRK-İŞ’ten ‘Asgari Ücret’ Tepkisi: Beklentiyi Karşılamadı

Yeni asgari ücretin 8 bin 500 TL olarak belirlenmesine tepki gösteren TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, “TÜRK-İŞ temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda,  2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir” dedi ve ekledi

Haber Merkezi /“Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.”

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi tarafından öncelikli olarak, “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir elde etmeleri için çaba gösterildiği” belirtilen Atalay, “Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oy birliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi” ifadelerini kullandı

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından net 8 bin 500 TL olarak açıklanan 2023 yılında uygulanacak asgari ücret, Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda çalışan kesimi temsil eden TÜRK-İŞ tarafından yetersiz bulundu.

Erdoğan’ın yeni asgari ücreti açıkladığı sırada yanında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin ile işveren kesimini temsil eden Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Özgür Burak Akkol yer alırken çalışanların temsilcisi Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) yer almadı.

TÜRK-İŞ yeni asgari ücretin açıklanmasının ardından bir yazılı açıklama yaptı. Yeni asgari ücretin oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlendiği ifade edilen açıklamada, “Komisyonda görev yapan işçi kesimi karar toplantısına katılmamıştır” denildi.

“Geçim şartlarını karşılamıyor”

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay imzasıyla yapılan açıklamada şu ifadelere yer aldı:

“Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda işçi kesimi adına görev yapan Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) temsilcileri, bugünkü mevcut sosyal ve ekonomik şartlarda, 2023 yılı için belirlenen asgari ücretin, çalışanların aileleriyle birlikte geçim şartlarını karşılamadığı görüşündedir. Kamuoyunun beklentisi de giderilmemiştir. Asgari ücretin yürürlükte kalacağı dönem boyunca meydana gelecek fiyat artışlarının gerisinde kalması söz konusudur. Ücretli çalışanların satın alma gücü bu nedenle azalmaktadır. Çalışanların satın alma gücünü koruyacak tedbirler uygulanmalıdır.”

Asgari ücret çalışmalarında işçi kesimi tarafından öncelikli olarak, “çalışanların kendileri ve aileleri için insana yakışır bir gelir elde etmeleri için çaba gösterildiği” belirtilen açıklamada, “Ancak bu talebimiz dikkate alınmamıştır. Yaklaşımımız işveren ve hükümet temsilcileri tarafından dikkate alınmış olsaydı, işçi kesiminin de onayıyla asgari ücretin oy birliğiyle tespit edilmesi ihtimali ortaya çıkabilirdi” denildi.

Asgari ücreti belirleme çalışmalarının sadece ücretli kesimi değil toplumun tümünü yakından ve doğrudan ilgilendirdiğine vurgu yapılan açıklamada, kamuoyunun beklentisinin karşılanmamadığı kaydedilerek, “Özelikle sendikasız işçilerin önemli bir bölümünün temel meselesi olan asgari ücretin işçi kesiminin savunduğu ilkeler çerçevesinde karara bağlanması, ülkemiz çalışma hayatı açısından önemli bir açılım sağlayacaktı” görüşü dile getirildi.

Anayasaya atıfta bulunuldu

Anayasada asgari ücretin tespitinde “çalışanların geçim şartları” göz önünde bulundurulması hükmünün yer aldığına işaret edilerek, “Ancak TÜİK bu konuda bir çalışma yapmaktan kaçınmıştır” ifadesi kullanıldı.

Açıklama şöyle sona erdi: “Asgari Ücret Tespit Komisyonu’nda görev yapan işçi temsilcileri, bu görüş ve düşüncelerle çalışmalara katkı yapmış ve asgari ücretin bu çerçevede belirlenmesi için çaba göstermiştir. Ancak, bilimsel, objektif yöntemler ve güvenilir verilerle tespit edilen taban ücret olması gereken asgari ücret -bir kez daha- pazarlık konusu edilmiş ve karar oy çokluğuyla, işveren ve hükümet temsilcileri tarafından belirlenmiştir. İşçi kesimi alınan karara katılmamıştır.”

Paylaşın