Tarık Akan Kimdir? Hayatı, Filmleri

13 Ekim 1949 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Tarık Akan, 16 Eylül 2016 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Asıl adı Tahsin Tarık Üregül olan Tarık Akan’ın naaşı Bakırköy Mezarlığı’na defnedildi.

Tarık Akan, Erzurum Dumlupınar İlkokulu’nda başladığı ilkokulu Kayseri’de tamamladı ve ardından ailesiyle birlikte İstanbul’a yerleşti.

Yıldız Teknik Üniversitesi, Makine Yüksek Mühendisliği’nde okuyan Tarık Akan, ardından Gazetecilik Yüksek Okulu’na girdi ve bu bölümden mezun oldu. 1970 yılında Ses Dergisi’nin açtığı Sinema Artist Yarışması’nı kazanarak 1971’de ilk filmi olan ‘Solan Bir Yaprak Gibi’yle kamera karşısına geçti ve Tarık Akan adını aldı.

1979 yılında zorunlu askerlik görevini yedek subay olarak Denizli’de tamamlayan Akan, 1970-1975 arası yılda 12 filmde rol alarak Yeşilçam’ın en parlak günlerinde yer aldı. Emel Sayın’la ‘‘Mavi Boncuk’’ta Hülya Koçyiğit’le ‘‘Sev Kardeşim’’de, Hale Soygazi ile ‘‘Gece Kuşu Zehra’’da oynadı ve ‘‘Hababam Sınıfı’’ ile Türk sinemasının unutulmazları arasına girdi. Akan, daha sonra ‘‘değişirken yok olmayı’’ göze aldı ve mesajı olan filmler yapmaya karar verdi. Bu kararın ilk ürünü “Nehir”i Cüneyt Arkın’la birlikte oynadığı ‘‘Maden’’, ‘‘Sürü’’, ‘‘Yol’’, ‘‘Kanal’’ gibi politik filmler takip etti.

1986 yılında Yasemin Erkut ile evlenen oyuncunun aynı yıl Barış Zeki Eregül adlı oğlu dünyaya gelmiştir. İki yıl sonra, 1988 yılında Yaşar Özgür Eregül ve Özlem Eregül adındaki ikiz çocukları dünyaya gelmiştir.

Oyuncu, evlendikten dört yıl sonra 1989 yılında boşanmıştır. Akan’ın, ilk çocuğu olan Barış Zeki Eregül 2009 yılında Tarık Akan’ın da oynadığı “Deli Deli Olma” adlı filmde babasının gençliğini oynayarak oyunculuk hayatına atılmıştır.

Paylaşın

Tugay Toksöz Kimdir? Hayatı, Filmleri

17 Mart 1937 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Tugay Toksöz, 25 Haziran 1988 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Asıl adı Seyyid Togay olan Tugay Toksöz’ün naaşı Karacaahmet Mezarlığı’na defnedildi.

Sultan Ahmet Ticari İlimler Akademisinde okuduğu yüksek öğrenimini 3. sınıfta bırakan Tugay Toksöz, bir süre tercümanlık yaptı. Tugay Toksöz, Devlet Demir Yolları’nda memur iken 1964 yılında mahalle arkadaşı Tunç Okan ile beraber SES mecmuasının düzenlediği yarışmaya katılır. Yarışma sonunda Tunç Okan birinci olurken Tugay Toksöz ikinci oldu.

Tugay Toksöz, 1965 yılında senaryosunu Sadık Şendil‘in yazdığı, yönetmenliğini Ertem Eğilmez‘in yaptığı ve başrollerinde Kartal Tibet, Selda Alkor, Reha Yurdakul, Adnan Şenses, Münir Özkul, Hüseyin Baradan, Ali Şen (oyuncu), Danyal Topatan‘ın oynadığı “Senede Bir Gün” adlı film ile sinema oyunculuğuna başladı.

Tugay Toksöz, 1965 yılında Vahi Öz, Sadri Alışık, Esen Püsküllü, Mualla Sürer, Erol Büyükburç‘un oynadığı “Horoz Nuri” adlı film ile ikinci filminde oynadı. Tugay Toksöz, 1969 yılında senaristi ve yönetmeni Orhan Elmas olan “Dişi Eşkıya” filminde başrolde olarak Hülya Darcan, Danyal Topatan, Kazım Kartal ile beraber oynadı.

Tugay Toksöz, 1969 yılında senaristi Duygu Sağıroğlu, Memduh Ün, Orhan Elmas olan ve yönetmenliğini Orhan Elmas‘ın yaptığı “Boş Beşik” filminde Fatma Girik ile başrolde oynadı. Tugay Toksöz, Genellikle Boş Beşik gibi köy filmlerinin değişmez oyuncusu oldu.

Sinemada parlamaya başladığı dönemde askere gitmesi, kariyerinde kırılma noktası olan Tugay Toksöz, erotik filmlerde; Ali Poyrazoğlu, Hadi Çaman, Ünsal Emre, Yalçın Gülhan ve Bülent Kayabaş gibi aktörlerle oynadı. 1979’da art arda 32 filmde oynayarak, en çok film çeviren aktör olan Tugay Toksöz, oynadığı filmler genel olarak ikiye ayrılabilir.

Tugay Toksöz, oyunculuğunun ilk yıllarında efe temalı filmlerle kah yunanlılara kök söktürmüş, kah yörük tiplemesi ile devlete başkaldıran bir türkmen beyi rolünü güzel çıkartmıştır. Tugay Toksöz, alkole yönelmesi ve ilerleyen yıllarla birlikte alkolik duruma gelmesi onu 2. – 3. sınıf şirketlerin derme çatma filmlerinde oynamaya götürdü.

Tugay Toksöz’ün rol aldığı yapımlardan bazıları: Kanlı Su, Perişandı Gördüğümde, Yuvaya Dönüş, Sevdikten Sonra, Silaha Yeminliydim, Suçsuz, Hayat Merdiveni, Karanlığın İçinde, Kadının Dünyası, Kenarın Kızları, Uçurumdaki Kadın, Yedi Kocalı, Akrepler, Asya Ejderi, Çile Dünyası, Öldürme Beni, Toprağın Kanı, Ağlama Yarim,

Bahtı Karalı, Ben Tövbemi Geri Aldım, Eski Günler, Yaslı Gelin, Yılların İntikamı, Çıngar Başlıyor, Elmacı Kadın, Gecelerin Öfkesi, Gençliğin Rüyası, Dört Ateşli Yosma, Kiralık Katil, Bu Ne Biçim Hayat, Dağa Çıkan Kız, Dişi Eşkiya, Garibin Mezarını Taştan Oyun, Gel Desen Gelemem Ki, Kanlı Şafak.

Paylaşın

Turgut Boralı Kimdir? Hayatı, Filmleri

1923 yılında İstanbul’da dünyaya gelen Turgut Boralı, 19 Nisan 1994 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Turgut Boralı, ilk kez, 1940 yılında Raşit Rıza Tiyatrosu’nda oynadığı Hava Cıva oparetinde sahneye çıktı.

Turgut Boralı, belli başlı özel tiyatroların hemen hepsinde çalıştı; İzmir’de Avni Dilligil, İstanbul’da Ses, Karaca, Kent Oyuncuları, Dormen, Oraloğlu, Sururi-Cezzar tiyatrolarında uzun yıllar oynadı. Zaman zaman dram da oynamasına karşın, Boralı, usta bir güldürü oyuncusu olarak tanınan Turgut Boralı, özellikle bulvar türü oyunlarda ve vodvillerde çok başarılı oldu.

1960’lı yıllardan başlayarak birçok filmde karakter rolleri üstlenen Boralı, 100’e yakın sinema ve televizyon yapımında oynadı. Turgut Boralı, genellikle sevecen yapısı, güler yüzüyle sinemanın sevilen yardımcı oyuncularındandı.

Turgut Boralı’nın rol aldığı tiyatro oyunlarından bazıları: Arkası Yarın, Bugün Git Yarın Gel, Çıplak Ayaklar, Çıplak Ayaklı Kontes, Şahane Züğürtler, Almanya’dan Bir Yar Gelir, Hisseli harikalar Kumpanyası.

Turgut Boralı’nın rol aldığı filmlerden bazıları: Battı Balık, Bir Gecelik Gelin, Genç Kızların Sevgilisi, İki Gemi Yan Yana, Gel Barışalım, Bozuk Düzen, Güzel Bir Gün İçin, İsyancılar, Kader Böyle İstedi, Yaşamak Ne Güzel Şey, Kara Gözlüm, Kezban Roma’da, Anneler Ve Kızları,

Kızın Varmı Derdin Var, Patron, Yaban, Yalancı Yarim, Yeryüzünde Bir Melek, Almanyalı Yarim, Esir Hayat, Garip Kuş, Gel Gardaş Gel, Gerçek, Hasret, Hop Dedik Kazım, Olmaz Böyle Şey, Şaşkın, Sensiz Yaşanmaz, Sıralardaki Heyecan, Tuzak, Vur Patlasın Çal Oynasın, Aslan Bacanak, Bir Adam Yaratmak, Liseli Kızlar, Taşı Toprağı Altın Şehir,

Mahmut Mangal, Çıplak Ayak, Çöl, Alev Alev, Şabaniye, Mavi Bir Liman, Felekten Bir Gün, Islak Sokak, Hisseli Harikalar Kumpanyası, Keşanlı Ali Destanı, Hatıram Olsun, Hangimiz Eşek.

Paylaşın

Turgut Özatay Kimdir? Hayatı, Filmleri

30 Aralık 1926 yılında Manisa’da dünyaya gelen Turgut Özatay, 26 Haziran 2002 yılında İstanbul’da hayatını kaybetti. Turgut Özatay’ın naaşı Feriköy Mezarlığı’nda defnedildi.

1953 yılında bir sinema salonunda yönetmen Refik Kemal Arduman kendisini görünce oyunculuk teklif eder. Böylece Özatay için sinema serüveni başlamış olur. Turgut Özatay, sinemaya girdiği ilk döneminde genellikle Jön rollerinde oynadı. 1968 yılında İstanbul’da İtalyan turist Cinzia Morigi ile tanışıp evlenen Turgut Özatay, bir süre İtalya’da yaşadı. Turgut Özatay, ardından boşanıp Metin Özatay ile evlendi.

Turgut Özatay, Sezercik Küçük Mücahit filminde EOKAcılar’ın başı, Kurban filminde Abbas, Umudumuz Şaban filminde müteahhit Muhteşem Halkakul, Ferdi Tayfur’un Yuvasız Kuşlar filminde giyim dükkânı sahibi ve ona eziyet eden Hilmi abiyi, Korkusuz Korkak filminde limona deli olan Ayı Abbas’ı, Üç Kağıtçı filminde minibüsçü Hasan, “Atla Gel Şaban” filminde “Şiki Şiki Baba” kasedini arayan Davut, “Keriz” filminde Zülfü’nün şehirde köylüsü Arif’i, “Talih Kuşu” filminde kumar masasında oyun oynayan adamlardan biri, “Zehir Hafiye” filminde “Manyak Mahmut” rollerini oynadı.

Turgut Özatay’ın rol aldığı filmlerden bazıları: Şaban Çingeneler Arasında, Kahraman Denizciler, Şaban Karaman’ın Koyunu, Yaban Kız, Görmeyen Gözler, Panayırdaki Cinayet, Sönen Gözler, Aşk Ve Kumar, Hayat Sokaklarında, İntikam Alevi, Katibim, Ak Altın, Bir Avuç Toprak, Hata / Bırakın Ağlayım, Kara Talih, Cilalı İbo Yıldızlar Arasında, Ayşecik Can Mustafa, Yangın Var, Afacan, Kardeş Uğruna, Acar Kardeşler, Biz İnsan Değil Miyiz,

Cambaz Kızın Aşkı, Çılgın Aşk, Doğmadan Ölenler, Genç Osman, Hancı, Kadın Asla Unutmaz, Külkedisi, Kanun Der Ki, Kayıp Kız Ayla, Öldüren Bahar, Yavaş Yürü Yabancı, Günah Bende Mi, Hızlı Yaşayanlar, İsimsiz Kahramanlar, İstanbul Sokaklarında, Izdırap Çocukları, Nem Alacak Felek Benim, Yüz Karası, Altın Şehir, Artık Düşman Değiliz, Babasız Yaşayamam, Canın Cehenneme, Melek Yüzlü Caniler, Satılık Kalp, Kumarbazın İntikamı,

Dövüşmek Şart Oldu, İdam Mahkûmu, Namus Kanla Yazılır, Ölüm Temizler, Şeref Kavgası, Sırat Köprüsü, Vur Emri, Yosma, Zorba, Aşkların En Güzeli, Alpaslan’ın Fedaisi Alpago, Namus Borcu, Acı Türkü, Anjelik Osmanlı Saraylarında, Kızıl Maske’nin İntikamı, Namlunun Ucundasın, Yumurcağın Tatlı Rüyaları, Zagor Kara Bela, Sezercik Yavrum Benim, Kara Murat Fatih’in Fedaisi, Tophaneli Murat, Babalık, Kara Murat Ölüm Emri, Karateciler İstanbul’da,

Yatık Emine, Babaların Babası, Babanın Oğlu, İnsan Avcısı, Kara Murat Kara Şövalyeye Karşı, Soysuzlar, Can Pazarı, İki Kızgın Adam, Kara Murat Şeyh Gaffar’a Karşı, Baba Ocağı, Cemil Dönüyor, Erkeğim, Güneş Ne Zaman Doğacak, Hakanlar Çarpışıyor, Memiş, Baba Kartal, İnsanları Seveceksin, Kara Murat Devler Savaşıyor, Kılıç Bey, Lekeli Melek, İki Cambaz, Korkusuz Korkak, Umudumuz Şaban, Üç Kağıtçı, Gırgır Ali, Vahşi Kan, Sokaktan Gelen Kadın, Atla Gel Şaban,

Kartal Bey, Yaşadıkça, Sokak Kavgacısı, Son Kahramanlar, Bombacı, Bir Aşk Bin Günah, Beni Bende Bitirdiler, Hedef, Zehir Hafiye, Vahşi ve Güzel, Yüzünü Şeytan Görsün, Güneş Ağlıyor, Beni Sevdiğini Söyle.

Paylaşın

Kılıçdaroğlu’na ‘2 Yıl 4 Aya Kadar’ Hapis Talebi

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) yedinci genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep edildi.

Kemal Kılıçdaroğlu,14 Mayıs 2023’te yapılan 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalkmıştı.

Cumhuriyet’ten Fahrettin Öztürk’ün haberine göre; Kılıçdaroğlu’nun, 17-25 Aralık operasyonları nedeniyle hakkında Meclis soruşturması açılan eski bakan Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle yargılandığı davada mütalaasını açıklayan savcı, Kılıçdaroğlu’nun, ‘kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesindeki duruşmaya Kemal Kılıçdaroğlu katılmazken, avukatı Celal Çelik, rahatsızlığı nedeniyle mazeret bildirerek duruşmaya katılmadı. Kılıçdaroğlu’nu, duruşmaya vekaletname ile katılan avukat Beyza Köroğlu temsil etti.

Esasa ilişkin mütalaasını açıklayan savcı, şikayetçi Erdoğan Bayraktar’ın avukatı tarafından, şikayetten vazgeçtiklerine dair dilekçe sunulduğunu, ancak Kılıçdaroğlu’na yöneltilen suçlamanın Türk Ceza Kanunu (TCK) kapsamında resen takip edilen suçlar kapsamında kaldığını belirtti.

Mütalaada, Kılıçdaroğlu’nun olay tarihinde basın mensuplarının bulunduğu ortamda Bayraktar’a yönelik kullandığı ‘Hırsızlar’ sözünün farklı anlamlar ifade ettiği, düşünce özgürlüğü ve düşünceyi açıklama özgürlüğü kapsamında kalmadığı belirtildi.

Savcı, Kemal Kılıçdaroğlu’nun kullandığı sözlerin, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçunu oluşturduğunu öne sürerek, Kılıçdaroğlu’nun 1 yıl 2 aydan 2 yıl 4 aya kadar hapisle cezalandırılmasını talep etti.

Kılıçdaroğlu’nun avukatı Köroğlu, esasa ilişkin mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamak için süre istedi. Mahkeme, Kılıçdaroğlu’nun avukatlarının mütalaaya karşı savunmalarını hazırlamaları için süre vererek, duruşmayı 30 Mayıs’a erteledi.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede Kemal Kılıçdaroğlu hakkında, eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’a yönelik sözleri nedeniyle, ‘Kamu görevlisine karşı görevinden dolayı alenen hakaret’ suçundan 3 ay 15 günden 2 yıl 4 aya kadar hapis cezası talep ediliyor.

Davanın geçmişi

İstanbul 51. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 23 Şubat 2018 tarihinde görülen duruşmada mahkeme, Kılıçdaroğlu hakkında, “Anayasa’nın 83’üncü maddesi gereğince, sarf ettiği sözleri daha önce meclis çalışmalarında ve CHP Grup toplantılarında söylemiş olması nedeniyle, meclis çalışmalarında söylenen sözler ve ileri sürülen düşünceleri meclis dışında tekrarlamak ve açığa vurmaktan sorumlu tutulmasının, o oturumdaki Başkanlık Divanı’nın teklifi üzerine meclisçe yasaklanması şartına bağlanmış olması nedeniyle” davanın düşürülmesine karar vermişti.

Bayraktar’ın avukatı, düşme kararını İstinaf’a taşımış, İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 23. Ceza Dairesi, 8 Nisan 2021 tarihinde düşme kararını bozarak, dosyayı yerel mahkemeye göndermişti. Yerel mahkeme, 27. dönem milletvekili olan ve yasama dokunulmazlığı bulunan Kılıçdaroğlu hakkında yargılamanın durdurulmasına hükmetmişti.

Kılıçdaroğlu, 28. Dönem Milletvekili seçimlerinde aday olmadığı ve yeniden milletvekili seçilmediği için yasama dokunulmazlığı kalktı. Bunun üzerine dosyadaki durma kararı bozularak dava yeniden açıldı.

Paylaşın

IMF’den Merkez Bankası’nın Ekonomi Politikalarına Tam Destek

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masası Şefi James Walsh, bu yılsonu için enflasyon tahminlerinin Merkez Bankası’nın (TCMB) biraz üzerinde olduğunu belirterek, “Merkez Bankası’yla enflasyonun düşeceği konusunda hemfikiriz” dedi.

James Walsh, Merkez Bankası’nın (TCMB) enflasyonu düşürmek ve finans sektörünü serbestleştirmeye devam etmek için çalıştığını, ancak sürecin karmaşık olduğunu, atılan adımların etkisini görmenin biraz zaman aldığını ifade etti.

Bahar Toplantıları’nda Türkiye’ye ilgi duyan birçok yatırımcıyla konuştuklarını belirten James Walsh, “Duyduğum mesaj şuydu: Reformlar iyi ve doğru yönde gidiyor” ifadesini kullandı.

Uluslararası Para Fonu (IMF) Türkiye Masası Şefi James Walsh, Ekonomim’den Elif Karaca‘nın sorularını yanıtladı.

James Walsh TCMB’nin para politikasını sıkılaştırma ve finansal sistemi reforme etme konusunda uzun bir yol kat ettiğini; faiz oranlarını bu kadar yükselterek, para politikasını ve finans sektörünün verimliliğini engelleyen birçok mali düzenlemeyi de basitleştirdiği için büyük övgüyü hak ettiğini söyledi.

Walsh, bir yıl önce bana “Türkiye’de faizler bir yılda yüzde 50 olur mu? diye sorsaydınız muhtemelen bunun pek mümkün olmadığını söylerdim” dedi.

Bu yılsonu için enflasyon tahminlerinin TCMB’nin biraz üzerinde olduğunu ancak önemli olanın Türkiye’de enflasyonun bu yılın ikinci yarısında düşeceği konusunda hemfikir olmaları olduğunu belirten Walsh, “TCMB ile enflasyonun düşeceği konusunda hemfikiriz” şeklinde konuştu.

TCMB’nin enflasyonu düşürmek ve finans sektörünü serbestleştirmeye devam etmek için çalıştığını, ancak sürecin karmaşık olduğunu belirten Walsh atılan adımların etkisini görmenin biraz zaman aldığını belirtti.

Bahar Toplantıları’nda Türkiye’ye ilgi duyan birçok yatırımcıyla konuştuklarını belirten Walsh “Duyduğum mesaj şuydu: Reformlar iyi ve doğru yönde gidiyor” ifadesini kullandı.

Walsh, Gita Gopinathın paylaşımındaki görüşmede kendisinin de bulunduğunu belirterek, “Ben de o toplantıdaydım. Orada bir program konuşmadık, IMF’den herhangi bir kredi düzenlemesine ilgi olduğunu gösteren hiç bir işaret almadık. Politikalar hakkında fikir alışverişinde bulunuldu, hepsi bu” dedi.

Paylaşın

Erdoğan’dan Kurmaylarının İstişare Kampı Önerisine Yeşil Işık

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de MYK üyeleri, Erdoğan’a kongre öncesi istişare kampının yapılması önerisinde bulunduğu öne sürüldü.

MYK üyelerinin önerisine sıcak bakan Erdoğan’ın da “Doğru olur. Geçen sene yapamadık, geciktik, bunu hemen yapalım” dediği öğrenildi. MYK’da değişim sinyali veren Erdoğan’ın kimseyi kırmadan değişimin peyderpey olacağını söyledi iddia edildi.

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ikinci parti konumuna gerileyen AK Parti’de Merkez Karar ve Yönetim Kurulu (MYK) ikinci kez Erdoğan başkanlığında toplandı.

Hürriyet’ten Ebru Karatosun’un haberine göre, Erdoğan, bu toplantıda da partinin değişimi ve dönüşümü açısından önemli değerlendirmeler yaptı.

Erdoğan, genel merkez yönetiminde yapacağı değişiklik için, “Bulanık suda balık avlamak istemiyoruz. Kimseyi kırmadan incitmeden kardeşlik hukukuna riayet ederek değişimi peyderpey yapacağız. Değişim yaparken de cerrah titizliğiyle çalışacağız” dedi.

Kongre sürecinin başlatılmasını isteyen Erdoğan’a MYK üyeleri, kongre öncesinde milletvekilleri ve seçimleri kazanan AKP’li belediye başkanlarının katılacağı bir istişare kampının yapılması önerisinde bulundu. Bu öneriye sıcak bakan Erdoğan’ın da “Doğru olur. Geçen sene yapamadık, geciktik, bunu hemen yapalım” dediği öğrenildi.

“Diyalog kapımız herkese açık olacak”

Öte yandan Erdoğan’ın bugün ana muhalefet partisi CHP’nin genel başkanı Özgür Özel’le gerçekleştireceği görüşme için de şu ifadeleri kullandı:

“Özgür Bey randevu istedi, kendisini kabul edeceğiz. Anayasa süreci, önümüzdeki dönem ülkenin ihtiyacı olan yapısal değişim ve dönüşümler, maliye politikaları, tarım, milli eğitim, sağlık gibi başlıklar gündeme gelecektir. Muhalefet ile siyaset alanında görüşmeye devam edeceğiz. Diyalog kapımız herkese açık olacak.”

Paylaşın

OECD’den Türkiye İçin Yıl Sonu Enflasyon Tahmini: Yüzde 55

Merkezi Paris’te bulunan Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD), Türkiye için yıl sonu enflasyon tahminini yukarı yönlü revize ederek yüzde 55,5’e çekti.

Türkiye için 2025 yıl sonu enflasyonunu yüzde 28,9 olarak öngören OECD, çekirdek enflasyonun 2024 ve 2025’te sırasıyla ortalama yüzde 57,5 ve yüzde 28,7 olacağını tahmin etti.

OECD Türkiye ekonomisine dair raporunu yayınladı. Gazete Pencere’nin aktardığına göre; Raporda şu değerlendirmelere yer verildi: “Sıkılaşan finansal koşullar ve enflasyonun satın alma gücü üzerindeki olumsuz etkisi hanehalkı tüketimini azaltacaktır.

Yatırım faaliyetlerinin, kısmen 2023 depreminin ardından devam eden yeniden yapılanma nedeniyle güçlü kalması beklenmektedir. İhracat, iyileşen dış ortamın yansıması olarak kademeli olarak güçlenecektir. Enflasyon bu yılın başında zirve yapmıştır ancak 2024 ve 2025 yıllarında yüksek kalmaya devam edecektir.

Kısmen depremle ilgili harcamalardan kaynaklanan 2023 yılındaki önemli açık artışının ardından maliye politikasının daraltıcı olması beklenmektedir. Para politikası haklı olarak kısıtlayıcı hale gelmiştir ve temel faiz oranı Mayıs 2023’ten bu yana kümülatif olarak yüzde 41,5 puan artmıştır.

Ancak enflasyonun yüksek kalmaya devam etmesi halinde daha fazla parasal ve mali sıkılaştırma gerekli olabilir. Yapısal reformlar, makroekonomik koşulları istikrara kavuşturma ve uzun vadeli büyüme potansiyelini artırma çabalarını destekleyebilir. Özellikle işgücü piyasası reformu, yüksek kaliteli kayıtlı iş yaratımının artırılmasına yardımcı olacaktır.

Büyüme, güçlü özel tüketimin etkisiyle 2023’ün son çeyreğinde de güçlü kalmıştır. Net ihracatın GSYH’ye katkısı da kademeli olarak iyileşmektedir. Sıkılaşan finansal koşullara rağmen, kısa vadeli göstergeler 2024 yılı başında iç talepte güçlü bir büyümeye işaret etmektedir.

Tüketim malları üretimi ve perakende satışlar yılın başında artmış ve inşaat sektöründeki faaliyet, 2023 deprem bölgesindeki yeniden inşa ve onarım nedeniyle dinamik kalmıştır. Ancak enflasyon inatçı bir şekilde yüksek seyretmeye devam etmektedir. Yıllık tüketici fiyatları enflasyonu Mart ayında %68,5’e ulaşmış ve enflasyon beklentileri son aylarda azalmış olsa da %5’lik enflasyon hedefinin oldukça üzerinde kalmaya devam etmiştir”

Paylaşın

Taliban, Yoksullukla Boğuşan Ülkeye Turist Çekmeye Çalışıyor

2021 yılında Afganistan’da yönetimi ele geçiren Taliban, yoksullukla boğuşan ülkeye turist çekmeye çalışıyor. Afganistan’ı 2021 yılında 691 yabancı turist ziyaret etti.

2022 yılında Afganistan’ı ziyaret eden turist sayısı 2 bin 300’e yükselirken, geçtiğimiz yıl turist sayısı 7 bine ulaştı.

Şarku’l Avsat’ın aktardığına göre; Taliban, ülkede şiddet olaylarının azalmasıyla birlikte turistleri Afganistan’a çekmeye çalışıyor. Taliban, bu amaçla turist rehberleri yetiştirmek üzere bir enstitü kurdu.

Enstitünün ilk öğrenci grubundan yaklaşık 30 kişi Kabil’de bir sınıfta eğitim almaya başladı. Yaşları, eğitimleri ve mesleki deneyimleri farklı olsa da hepsi erkek olan enstitünün öğrencileri arsında kadınlar bulunmuyor. Çünkü ülkede kız çocuklarının altıncı sınıftan sonra okumasına izin verilmiyor.

Associated Press’in (AP) dünkü bir haberine göre çok büyük rakamlardan bahsetmek mümkün değil. Ancak ülkede turizmle ilgili bir tartışma yaşanıyor. Ülkeyi 2021 yılında 691 yabancı turist ziyaret ederken 2022 yılında bu sayı 2 bin 300’e yükseldi. Geçtiğimiz yıl Afganistan’ı ziyaret eden turist sayısı 7 bine ulaştı.

Afganistan’ın ekonomisi neredeyse çökmüş durumda. Altyapısı son derece zayıf olan ülke yoksullukla boğuşuyor. Yine de yabancılar, şiddet olaylarının azalması, Dubai gibi dünyanın merkezi olan şehirlere doğrudan uçuşların artması ve alışılmadık bir yerde tatil yapmanın verdiği heyecanla ülkeyi ziyaret etmeye devam ediyor.

Taliban ve Afganistan

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

’15 Yaşın Altındakiler İçin Sosyal Medya Yasaklanmalı’ Uyarısı

Fransız uzmanlar, sosyal medya kullanımının 15 yaşın altındakiler için yasaklanması ve bu yaşın üstündekilerin sadece Bluesky gibi etik platformlara erişebilmesi gerektiğini önerdi.

Uzmanlar, ayrıca 11 yaşın altındaki çocuklara cep telefonu verilmemesi ve 13 yaşın altındaki hiç kimsenin internet erişimi olan bir telefona sahip olmaması gerektiğini söyledi.

Uzmanlar, sosyal medyanın depresyon ve anksiyete için bir “risk faktörü” olabileceğini ve çocukların pornografik ve şiddet içeren içeriklere “endişe verici” düzeyde maruz kaldıklarını tespit ettiklerini kaydetti.

Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron tarafından görevlendirilen bir uzman heyetine göre, üç yaşından küçük çocuklar ekran başında hiç vakit geçirmemeli ve altı yaşına kadar bu süre “güçlü bir şekilde sınırlandırılmalı.”

Euronews Türkçe’nin aktardığına göre; Heyet, ayrıca 11 yaşın altındaki çocuklara cep telefonu verilmemesi ve 13 yaşın altındaki hiç kimsenin internet erişimi olan bir telefona sahip olmaması gerektiğini söyledi.

Ayrıca sosyal medya kullanımının 15 yaşın altındakiler için yasaklanması ve bu yaşın üstündekilerin sadece Bluesky gibi etik platformlara erişebilmesi gerektiği bildirildi.

Dünya Sağlık Örgütü de ekran süresinin iki yaşına kadar tavsiye edilmediğini; iki yaş ve üstü için bir saatten fazla olmaması gerektiğini belirtiyor.

Fransa Cumhurbaşkanı geçtiğimiz hafta Sorbonne Üniversitesi’nde yaptığı açıklamada internette asgari yaşın 15 olmasından yana olduğunu söylemişti.

Raporda ayrıca teknoloji şirketlerinin “sonsuz kaydırma ve otomatik video başlatma” gibi uygulamaları da eleştirildi.

Uzmanlar, sosyal medyanın depresyon ve anksiyete için bir “risk faktörü” olabileceğini ve çocukların pornografik ve şiddet içeren içeriklere “endişe verici” düzeyde maruz kaldıklarını tespit ettiklerini kaydetti.

Raporda ayrıca “ekranların hem dolaylı hem de doğrudan olumsuz etkileri konusunda çok net bir fikir birliği” olduğu belirtildi.

Araştırmada, ekran başında geçirilen zamanın “çocukların sağlığı, gelişimi, toplumun geleceği açısından sonuçlar doğurduğu” ifade edildi.

Macron’un Rönesans partisi üyeleri geçen yıl çocuklarla çalışan kişilerin ekran başında geçirdikleri süre konusunda daha fazla eğitim almalarını ve kreş ve ilkokullarda ekran kullanımının daha fazla düzenlenmesini öngören bir yasa tasarısı sunmuştu.

Paylaşın