Türkiye’de Son 20 Yılda Bin 673 Çocuk İntihar Etti

2003 – 2022 yılları arasında 15 yaşından küçük bin 673 çocuk yaşamına son verdi. Bunların yüzde 53’ü kız çocukları. Son 2 yılda intihar eden çocuk sayısında da artış yaşandı. 2020’de kayıtlara 58 olarak geçen çocuk intiharı sayısının 2022’de 81’e çıktı.

Öte yandan resmi verilere göre 2003’te 2 bin 705 olan intihar sayısı 2022’de 4 bin 146’ya çıktı ve 2003-2022 yılları arasında toplam 63 bin 244 kişi yaşamına son verdi.

İstanbul’da geçtiğimiz gün bir çocuğun, Marmaray Yenikapı İstasyonu’nda trenin önüne atlayarak intihar etmesiyle çocuk intiharları yeniden gündeme geldi.

Cumhuriyet’ten Sefa Uyar’ın haberine göre, CHP Yalova Milletvekili Tahsin Becan, olayın ardından Türkiye’deki çocuk intiharlarına ilişkin veriler paylaştı.

“Çok ciddi bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız” diyen Tahsin Becan, ekonomik zorluklar, eğitim sisteminin içinin boşaltılması, akran zorbalığı ve toplumsal baskıyla oluşan sosyal izolasyon, fırsat eşitsizliği, aile içi şiddet ve çocuk istismarının büyük tehlike oluşturduğunu vurguladı.

“Önlem alınmaz ve sosyal devletin gerekleri yerine getirilmezse bu gidişin sonu ülkemiz için daha karanlık günlerin habercisi” diyen Tahsin Becan, AKP iktidarında intihar vakalarında yüzde 53 artış olduğuna işaret etti.

Resmi verilere göre 2003’te 2 bin 705 olan intihar sayısının 2022’de 4 bin 146’ya çıktığını ve 2003-2022 yılları arasında toplam 63 bin 244 kişinin yaşamına son verdiğini söyleyen CHP Milletvekili Becan, “Bu verilere göre son 20 yılda her hafta 61 kişi intihar ederek yaşamına son vermiş. Çok ciddi bir toplumsal sorunla karşı karşıyayız” dedi.

Tahsin Becan, “İntihar eden her 33 kişiden 1’inin 15 yaşından küçük olması çocukların maruz kaldığı olumsuz etkilerin, stresin, baskının, travmaların veya psikososyal sorunların arttığını gösteriyor. Kız çocuklarının yaşamlarının çeşitli evrelerinde maruz kaldıkları cinsiyet temelli baskılar, eşitsizlikler, şiddet ve cinsel istismar gibi faktörler onları hayattan koparıyor” diye konuştu.

Ekonomik krizin bu ürkütücü tabloyu daha da karmaşık hale getirdiğini vurgulayan Tahsin Becan, buhranın derinleştiği son 2 yılda intihar eden çocuk sayısında yüzde 40 artış yaşandığını belirtti.

2020’de kayıtlara 58 olarak geçen çocuk intiharı sayısının 2022’de 81’e fırladığını aktaran CHP Milletvekili Becan, “Siyasetçilerin öncelikli görevi çocuklarımızın ruh sağlığına gereken özeni göstermek ve onları desteklemek olmalı” dedi.

Yüzde 53’ü kız çocukları

2003-2022 yılları arasında 15 yaşından küçük 1 bin 673 çocuk yaşamına son verdi. Bunların yüzde 53’ü kız çocukları.

CHP Yalova Milletvekili Tahsin Becan, “Hal böyleyken, Türkiye’de okulları kız-erkek diye ayırmak için siyaset geliştirmek, cinsiyet temelli baskıyı artırmak, daha çocukluktan başlayarak kadınları dar bir sosyal çevreye hapsetmeye çalışmak yeni intiharlara davetiye çıkarır” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Bebeklere Konulan En Popüler Erkek İsmi Alparslan, Kız İsmi Zeynep

2022 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Alparslan, Yusuf ve Miraç; en popüler kız bebek isimleri ise Zeynep, Asel ve Defne oldu. 2022 yılında 0-17 yaş grubundaki çocuklarda en çok kullanılan erkek çocuk isimlerinin Yusuf, Mustafa ve Mehmet; kız çocuk isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Yağmur olduğu görüldü.

Haber Merkezi / Yeni doğan erkek bebeklerin 8 bin 332’sine Alparslan, 6 bin 370’ine Yusuf, 5 bin 43’üne Miraç, kız bebeklerin 8 bin 876’sına Zeynep, 6 bin 845’ine Asel, 6 bin 830’una ise Defne ismi verildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) İstatistiklerle Çocuk 2022 verilerini açıkladı.

Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre 2022 yıl sonu itibarıyla, Türkiye nüfusu 85 milyon 279 bin 553 kişi iken bunun 22 milyon 578 bin 378’ini çocuklar oluşturdu. Çocuk nüfusun %51,3’ünü erkek çocuklar, %48,7’sini kız çocuklar oluşturdu.

Birleşmiş Milletler tanımına göre 0-17 yaş grubunu içeren çocuk nüfus, 1970 yılında toplam nüfusun yüzde 48,5’ini oluştururken bu oran 1990 yılında yüzde 41,8 ve 2022 yılında yüzde 26,5 oldu.

Nüfus projeksiyonlarına göre çocuk nüfus oranının 2030 yılında yüzde 25,6, 2040 yılında yüzde 23,3, 2060 yılında yüzde 20,4 ve 2080 yılında yüzde 19,0 olacağı öngörüldü.

Avrupa Birliği (AB) üyesi 27 ülkenin çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında çocuk nüfus oranının AB ortalaması yüzde 18,1 oldu. AB üye ülkeleri içerisinde en fazla çocuk nüfus oranına sahip olan ülkelerin sırasıyla, yüzde 23,6 ile İrlanda, yüzde 21,3 ile Fransa, yüzde 21,0 ile İsveç olduğu görüldü.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu ülkeler ise sırasıyla, yüzde 15,6 ile İtalya, yüzde 15,8 ile Portekiz, yüzde 15,9 ile Malta oldu. Türkiye’nin çocuk nüfus oranının yüzde 26,5 ile AB üye ülkelerinden daha yüksek olduğu görüldü.

Çocuk nüfus oranının en yüksek olduğu il Şanlıurfa oldu

ADNKS sonuçlarına göre illerin toplam nüfusları içindeki çocuk nüfus oranları incelendiğinde, 2022 yılında en yüksek çocuk nüfus oranına sahip olan il, yüzde 44,9 ile Şanlıurfa oldu. Şanlıurfa ilini yüzde 41,4 ile Şırnak ve yüzde 39,3 ile Ağrı izledi.

Çocuk nüfus oranının en düşük olduğu il, yüzde 16,9 ile Tunceli oldu. Tunceli ilini yüzde 17,7 ile Edirne ve yüzde 18,4 ile Kırklareli izledi.

ADNKS sonuçlarına göre 2022 yılında toplam hanehalkı sayısı 26 milyon 75 bin 365 oldu. Hanelerin yüzde 44,3’ünde 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunduğu görüldü.

Bu hanelerin illere göre dağılımı incelendiğinde, 0-17 yaş grubunda en az bir çocuk bulunan hanehalkı oranının en yüksek olduğu ilin yüzde 70,3 ile Şanlıurfa, en düşük olduğu ilin yüzde 29,0 ile Tunceli olduğu görüldü.

En az bir çocuk bulunan hanelerin yüzde 18,9’unda 0-17 yaş grubunda bir çocuk, yüzde 15,4’ünde iki çocuk, yüzde 6,5’inde üç çocuk, yüzde 2,2’sinde dört çocuk, yüzde 1,3’ünde ise beş ve daha fazla çocuk bulunduğu görüldü.

Çocuk nüfus yaş grubuna göre incelendiğinde, 2017 yılında çocuk nüfusun yüzde 28,3’ünün 0-4 yaş grubunda, yüzde 27,7’sinin 5-9 yaş grubunda, yüzde 27,1’inin 10-14 yaş grubunda ve yüzde 16,8’inin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görülürken, 2022 yılında yüzde 25,1’inin 0-4 yaş grubunda, yüzde 29,4’ünün 5-9 yaş grubunda, yüzde 28,5’inin 10-14 yaş grubunda ve yüzde 17,0’sinin 15-17 yaş grubunda yer aldığı görüldü.

Doğum istatistiklerine göre 2021 yılında canlı doğan bebek sayısı, 1 milyon 79 bin 842 oldu. Doğan bebeklerin 554 bin 41’i erkek, 525 bin 801’i ise kız oldu. Canlı doğan bebeklerin %96,9’unu tekil, yüzde 3,0’ünü ikiz, yüzde 0,1’ini ise üçüz ve daha fazla çoğul doğumlar oluşturdu.

Sağlık Bakanlığı verilerine göre hastanede gerçekleşen doğumların oranı, 2010 yılında yüzde 91,6 iken 2021 yılında yüzde 97,5 oldu.

ADNKS sonuçlarına göre 2022 yılında doğan bebeklere konulan en popüler erkek bebek isimleri, Alparslan, Yusuf ve Miraç; en popüler kız bebek isimleri ise Zeynep, Asel ve Defne oldu.

Doğan erkek bebeklerin 8 bin 332’sine Alparslan, 6 bin 370’ine Yusuf, 5 bin 43’üne Miraç, kız bebeklerin 8 bin 876’sına Zeynep, 6 bin 845’ine Asel, 6 bin 830’una ise Defne ismi verildi.

Türkiye’de 2022 yılında 0-17 yaş grubundaki çocuklarda en çok kullanılan erkek çocuk isimlerinin Yusuf, Mustafa ve Mehmet; kız çocuk isimlerinin ise Zeynep, Elif ve Yağmur olduğu görüldü.

Paylaşın

Gebelikte Kovid 19 Çocuklarda Obezite Riskini Artırabilir

Yeni yapılan bir araştırma, hamilelik sırasında yeni tip koronavirüse (Kovid 19) yakalanan annelerin çocuklarında obezite gelişme olasılığının daha yüksek olabileceğini ortaya koydu.

Haber Merkezi / Araştırma hamilelik sırasında Kovid 19’a yakalanan annelerden dünyaya gelen 150 çocuk üzerinde yapıldı.

Araştırma, bu çocukların, anneleri doğum öncesi Kovid 19 olmayan 130 çocuğa göre daha düşük doğum ağırlığına sahip oldukları ve yaşamın ilk yılında daha fazla kilo aldıklarını ortaya koydu.

Bu durum, hamilelik sırasında Kovid 19’a yakalanan annelerden dünyaya gelen çocukların, obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalıklar geliştirme riskinin daha yüksek olabileceğini ortaya koydu.

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Massachusetts Hastanesi’nden Lindsay T Fourman, “Bulgularımız, anne karnında Kovid-19’a maruz kalan çocukların, erken yaşlarda obezite, diyabet ve kardiyovasküler hastalık risklerini artırabilecek bir büyümeye sahip olduğunu gösteriyor” dedi.

Fourman, ayrıca, Kovid 19’un hamile kadınlar ve çocukları üzerindeki etkilerini anlamak için hala çok sayıda araştırmaya ihtiyaç olduğunun söyledi.

Doktor Andrea G Edlow ise, bulgularımız, anne karnında anne Kovid 19 enfeksiyonuna maruz kalan çocukların uzun vadeli takibinin yanı sıra hamile bireyler arasında Kovid 19 önlemenin yaygın şekilde uygulanmasının önemini vurguladı.

Massachusetts Hastanesi araştırmaya ilişkin yaptığı değerlendirmede, “Araştırma sonuçlarını doğrulamak için daha uzun takip süresi olan daha büyük çalışmalara ihtiyaç var” ifadelerine yer verdi.

Araştırma ilk olarak Endokrin Derneği’nin Klinik Endokrinoloji ve Metabolizma Dergisi’nde yayınlandı.

Paylaşın

Dehşet: 10 Yaşındaki Çocuk Kurban Ritüelinde Akrabaları Tarafından Katledildi

Hindistan’ın kuzeyindeki Uttar Pradeş eyaletine bağlı Bahreyç’te 10 yaşındaki bir çocuğun kurban ritüelinde akrabaları tarafından katledildiği düşünülüyor. Olaya ilişkin tutuklanan üç zanlı cinayetle suçlanıyor.

Hindistan’da insan kurban etme Narabali diye biliniyor. Hinduizm’de zaman ve kıyametin tanrıçası olduğuna inanılan Kali’ye tapan Thugge tarikatı, Hint Yarımadası’nda yüzyıllar boyunca ilmikle yakaladıkları insanları soymuş ve cesetlerini gömmüştü.

1822 ile 1891 arasında yaşayan tarihçi Rajendralal Mitra insan kurban etmenin Vedalalar’a kadar uzanan geleneklerin bir devamı olduğunu yazmıştı. Hinduizm’in kutsal metinleri olan Vedalar’ın tarihi milattan önce 1500’e kadar ulaşıyor.

Yetkililer Vivek Verma adlı çocuğun kaybolduğu ihbarının 23 Mart’ta polise ulaştığını bildirdi. Aynı gece çocuğun cansız bedeni boğazı kesilmiş halde bir tarlada bulundu.

Başlatılan soruşturmanın ardından ipuçları, Verma’nın kuzeni Anoop Verma’yı gösterdi. Yetkililer, Anoop Verma’nın 2,5 yaşındaki oğlunun hasta olduğunu ve hiçbir tedaviye yanıt vermediğini kaydetti. Anoop Verma’nın bunun ardından yakınlardaki bir büyücüye danıştığı belirlendi.

Yetkililer, büyücünün adama bir insan kurban etmesi gerektiğini söylediğini ve Anoop Verma’nın, Vivek Verma’nın amcası Chintaram Vivek’le saldırıyı planladığını belirtti. Polisler, Chintaram Vivek’in yeğenini bir kürekle öldürdüğünü düşünüyor.

Hindistan Ulusal Suç Kayıtları Bürosu verilerine göre 2014’le 2021 arasında kurban ritüellerinde 103 kişi öldürüldü. Bunların çoğu para, çocuk sahibi olmak ve iyileşmek için yapıldı.

Ülkede batıl inançlara karşı çalışmalar yürüten aktivist Sanal Edamaruku ise gerçek sayının çok daha fazla olduğunu savundu: Bu sayı çok eksik sayılıyor. Asıl sayının bunun 10 hatta 20 katı olabileceğini düşünüyorum.

Edamaruku kolluk kuvvetlerinin bu tür olaylara karşı daha dikkatli olması gerektiğini ifade etti: Bu inançla ilgili değil. Bu tehlikeli bir suç.

Paylaşın

“Depremlerden Etkilenen 2,5 Milyon Çocuğun Yardıma İhtiyacı Var”

11 ilde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerden etkilenen 2,5 milyon çocuğun acil insani yardıma ihtiyacı olduğu bildirildi.

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) Türkiye’de depremlerin ardından yaklaşık 2,5 milyon çocuğun acil insani yardıma ihtiyaç duyduğunu belirtti.

UNICEF İcra Direktörü Catherine Russell, 2 gün süren Türkiye ziyareti sırasında depremden etkilenen aileler ve çocuklarla biraraya geldi.

Gaziantep’te UNICEF’in desteklediği; çocuklar ve ailelerin psikolojik destek ve danışmanlık hizmeti aldıkları bir merkezi ziyaret eden Russell, sosyal hizmetler, su ve hijyen hizmetleri ve çocuklara yönelik psikolojik desteğin öneminin altını çizdi.

Kahramanmaraş’ta da Suriyeli mülteci aileler dahil depremden etkilenen ailelerle biraraya gelen Russell üçte biri çocuk olmak üzere 17 bin kişinin kaldığı geçici barınma merkezini ziyaret etti.

“Yarım kalan genç hayatların kalıntıları”

UNICEF’ten ziyarete ilişkin yapılan yazılı açıklamaya göre İcra Direktörü Catherine Russell, “Depremler çocuklar için büyük sarsıntıya yol açan bir olay. Etrafta dolaşırken sanki zaman donmuş gibi ailelerin günlük hayatlarının parçalarına tanık oluyorsunuz.

Hayal edilemez bir yıkımın içinde bir battaniye, oyuncak ya da çocuk kitabı görüyorsunuz. Yarım kalan ya da sekteye uğrayan genç hayatların kalıntılarını görüyorsunuz’’ ifadelerini kullandı.

Açıklamada UNICEF’in Türk hükümeti ve İçişleri Bakanlığı’na bağlı AFAD ile yakın çalışarak depremden etkilenen ailelere ve çocuklara psikolojik destek sağladığı; geçici öğrenme mekanları oluşturduğu; ailesinden ayrı düşmüş ya da annesi-babası olmayan çocukların tespit edilmesi ve bu çocukların aileleriyle biraraya getirilmesi için çalıştığı belirtildi.

UNICEF’in şimdiye kadar 163 bin çocuk dahil 277 bin kişiye hijyen kitleri, kışlık giysi, elektrikli ısıtıcı ve battaniye tedarik ettiği kaydedildi. UNICEF’in ortakları aracılığıyla da 198 bin kişiye psikolojik ilk yardım sağladığı ifade edildi.

“Çocukların en kısa zamanda okula dönmeleri için çalışıyoruz”

UNICEF depremden etkilenen çocukların mümkün olan en kısa zamanda okula dönmeleri için de çalışıyor.

Yapılan yazılı açıklamada bu kapsamda okul binalarında hasarın değerlendirildiği, acil onarım ve geçici öğrenme alanlarının oluşturulması için hazırlıkların yapıldığı belirtildi.

Türkiye’de UNICEF’in yarısı çocuk 3 milyon kişiye yardım malzemesi iletmek, sağlık ve beslenme hizmetinin yanısıra eğitim desteği sağlamak üzere 196 milyon dolar talep ettiği ifade edildi.

(Kaynak: VOA Türkçe)

Paylaşın

UNICEF: Depremler Türkiye ve Suriye’de 5 Milyon Çocuğu Etkiledi

Türkiye’nin güneyinde yer alan 11 ilde ve Suriye’nin kuzey bölgesinde büyük yıkıma neden olan Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli 7,7 ve 7,6 şiddetindeki depremlerde 5 milyon çocuğun etkilendiği tahmin ediliyor.

Hem fiziksel hem de psikolojik açıdan etkilenen bu çocuklar nasıl koşullar altında yaşıyor, neye ihtiyaçları var?

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) depremlerin bölgede 5 milyon çocuğu etkilediğini tahmin ediyor.

DW’ye konuşan UNICEF Türkiye Çocuk Koruma Bölümü Başkanı James Gray, depremden etkilenen 5 milyon çocuktan tahminlere göre yaklaşık 2,5 milyonunun insani yardıma ihtiyaç duyduğunu söyledi ve ekledi:

“Depremin yayıldığı alan ve büyüklüğü düşünülünce kuşkusuz ihtiyaçlar çok fazla ve bu çocukları da etkiliyor. Fiziksel koşullardan evlerini kaybetmiş olmaya kadar farklı açılardan etkilendiler, psikososyal desteğe ve yaşadıkları korkunç deneyim ile baş etme konusunda yardıma ihtiyaçları var.”

UNICEF Türkiye Çocuk Koruma Bölümü Başkanı Gray, deprem bölgesindeki çocukların çoğunun çok zor fiziksel koşullar altında bulunduğuna dikkati çekerek, “Çok sayıda çocuk evlerini ve yaşadıkları çevreyi kaybetti ve bölge inanılmaz soğuk. Geceler soğuk. Çadırlarda, geçici barınaklarda ve çoğu kez sokakta uyuyorlar, çünkü evlerine dönmeye korkuyorlar” şeklinde konuştu.

Gray, bölgede giysiye, barınmaya, ısınmaya, battaniyeye, ısıtıcıya, yiyecek ve suya ihtiyaç olduğunu belirterek özellikle çocuk giysilerine ve kız çocuklarının regl dönemleri için hijyen ürünlerine acilen ihtiyaç duyulduğunu kaydetti.

Çocuklara psikolojik destek şart

James Gray, deprem bölgesindeki çocukların psikolojik olarak desteklenmesi gerektiğine de işaret ederek, “istikrara, güvene ve ilgiye” ihtiyaçları olduğunu söyledi. Bunların kendileri için öncelikli olduğunu ifade eden Gray, her çocuğun psikososyal desteği aldığından emin olunması gerektiğini kaydetti.

Çocukların yeniden kendi rutinlerini oluşturmasının, oyun oynamasının, eğlenmesinin ve akranlarıyla, sevdikleriyle zaman geçirmesinin önemine dikkat çeken Gray, “Çocuk dostu alanlarla bunu sağlıyoruz. Bunlar çocukların giderek, kendi yaşıtlarıyla etkileşime girebilecekleri güvenli alanlar” dedi. Bu alanlarda çocuklarla çeşitli oyunlar oynandığını anlatan Gray, bunun çocuklara yaşadıkları travmayı en azından o an için unutma fırsatı verdiğini dile getirdi.

UNICEF Çocuk Koruma Bölümü Başkanı Gray, ailelerinden ve sevdiklerinden ayrı düşen çocukların ailelerine yeniden dönmeleri için de büyük çaba gösterdiklerini sözlerine ekledi.

Yaklaşık 100 bin öğrenci diğer illere nakledildi

Türkiye’de depremin ardından çok sayıda aile bölgedeki illerden ayrılarak, Ankara, İstanbul, İzmir, Antalya, Kayseri, Konya, Mersin gibi kentlere gitti. Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in verdiği bilgilere göre, depremlerden etkilenen 10 ildeki toplam 99 bin 853 öğrencinin diğer kentlere nakli yapıldı.

Uzmanlar, depremi yaşayan ancak depremin ardından oturdukları kentten ayrılan çocukların psikolojik durumuna ilişkin uyarılarda da bulunuyor.

Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi, Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Ana Bilim Dalı’ndan Doç. Dr. Selen Demirtaş Zorbaz, deprem bölgesinden diğer illere nakil olan öğrencilere yönelik olarak “misafir öğrenci” veya “depremzede öğrenci” gibi ifadeler kullanılmaması gerektiğini vurguladı.

Derslerde çocukların ihtiyacına göre davranılması gerektiğini vurgulayan Zorbaz, “Hiçbir şey olmamış gibi konuyu hiç açmadan derslere başlamak da doğru değil” dedi.

Zorbaz, “Her çocuğun ihtiyacı biricik olabilir, hepsinin öyküsü farklıdır. İçlerinde ailesini kaybetmiş olanlar var, evini kaybetmiş olanlar var, hiçbir şey yaşamamış; ama şehir değiştirmiş olanlar var. Dolayısıyla önce onların öykülerinin öğrenilmesi, neye ihtiyacı var öğrenilmesi ve aileyle temasa geçilmesi önemli” şeklinde konuştu.

Okullarda bu çocuklara, “travma yaşamış,’ ‘yazık,’ ‘deprem yaşamış’ gibi insani duygularla değil profesyonel olarak yaklaşılması gerektiğini ifade eden Zorbaz, “Okula geldiğinde çocuk kapalı alana girmek istemeyebilir, buna saygı duyulmalı. Sınıfta oturacağı yeri çocuk seçmeli, belki cam kenarı isteyebilir. Kapıya yakın oturmak isteyebilir. Sonuçta bir deprem yaşandı ve çocuğun güven duygusu sarsıldı. Okulda kendini güvende hissedeceği alanların yaratılması çok önemlidir” dedi.

“Çocuk, travmatik anılar, görüntüler aklına geldiğinde nereye gidebileceğini bilmeli; en doğrusu psikolojik danışmanın odasına gitmesidir” diyen Zorbaz, akran desteğinin önemli olduğunu, öğretmenin sınıftan çocukların karakterlerine göre akran rehber seçip bu çocuklarla eşleştirebileceğini söyledi.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

Portekiz’de Kiliselerde 4 Bin 815 Çocuk Cinsel İstismara Uğradı

Portekiz’de Pedro Strecht başkanlığında bağımsız uzmanlar tarafından oluşan heyetin kaleme aldığı bir rapor, kiliselerde son 70 yılda 4 bin 815 çocuk cinsel istismar kurbanı olduğunu ortaya koydu.

Raporun ekinde yer alan ancak basına açıklanmayan gizli bölümünde ise suçlamalara hedef olan din adamlarının kimlikleri de yer alıyor.

Portekiz’de bağımsız uzmanlar tarafından kaleme alınan bir rapor, 1950’den bu yana Katolik Kilisesi’nde görevli din adamlarının küçüklere yönelik cinsel tacizinden mağdur olanların sayısının en az 4 bin 815 kişi olduğunu ortaya koydu.

Pedro Strecht başkanlığındaki 6 kişilik heyet, Katolik Kilisesi’nin talebi doğrultusunda bir yıldır süren çalışmalarıyla ilgili raporunu bugün kamuoyuna açıkladı.

Komite raporunda mağdur olduğunu belirten 512 kişinin doğrudan kendileriyle temasa geçtiği aktarıldı.

Portekiz Piskoposlar Birliği, raporu gelecek ay tartışmaya açacak.

Pedro Strecht, raporunun tanıtımıyla ilgili düzenlediği basın toplantısında yaptığı açıklamada, tanıklarla doğrudan yapılan görüşmeler sonucu en az 4. bin 815 kurbanın mağdur olduğu tahmininde bulunduklarını bildirdi.

Raporun ekinde yer alan ancak basına açıklanmayan gizli bölümünde ise suçlamalara hedef olan din adamlarının kimlikleri de yer alıyor.

Bu bölümün sadece Portekiz Piskoposlar Birliği ile polise gönderildiği aktarıldı.

Rapora göre, suçlananların yüzde 77’si rahip, diğerleri ise kilise kurumlarında görevli. Kendilerine doğrudan gelip konuşanların yüzde 48’ini ilk kez mağduriyetlerini dile getirenler oluştururken, bunlar içinde yüzde 47’sinin kadın, geri kalanını erkek olduğu aktarıldı.

Raporda ihbar edilen suçların önemli bir kısmının zaman aşımına uğradığı belirtilirken, bunlar içinden 25’inin doğrudan savcılığa iletildiği bildirildi.

Son yıllarda kiliselerde din adamlarının karıştığı cinsel taciz suçlamalarına ilişkin Almanya, Fransa, İrlanda, Avustralya ve Hollanda’da kapsamlı raporlar kaleme alındı.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye’de 20 Yılda 15 Yaş Altı 23 Bin Çocuk Anne Oldu

2002-2022 yıllarında ağırlıklı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz bölgesi olmak üzere Türkiye’de son 20 yılda 23 bin 735 çocuğun imam nikâhıyla evlendirildiği, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile doğum yaptıkları hastane kayıtlarına göre anne oldukları ve bunların tamamının 15 yaşın altında oldukları tespit edildi.

12-15 yaş aralığında anne olan çocukların, ya okul okurken okuldan alındıkları veya kırsal bölgede yaşadıkları için hiç okula gitmedikleri, mevsimlik işçi olarak aileleriyle birlikte tarlalarla ırgatlık yaptıkları ifade edildi. Çocuk gelinlerin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görücü usulü berdel veya ikinci eş olarak kuma gittikleri, hastanede doğum yapmış oldukları için bu rakamların tespit edildiği, kayıt dışı gerçekleşen doğumlarda yaş oranının tespit edilemediği öğrenildi.

Kendisinden 29 yaş büyük kişiyle ‘imam nikahıyla’ evlendirilen 6 yaşındaki çocuk ile 8 yıl önce ‘intihar etti’ denilen ancak geçtiğimiz günlerde kayınpederi Tahir Atak tarafından öldürüldüğü belirlenen 13 yaşındaki Kader Ertem cinayeti bu konuda yaşanan acı gerçeği bir kez daha gün yüzüne çıkardı. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile paylaştığı istatistikler dikkat çekti.

Sözcü’den Özgür Cebe’nin haberine göre, 2002-2022 yıllarında ağırlıklı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi ile Karadeniz bölgesi olmak üzere Türkiye’de son 20 yılda 23 bin 735 çocuğun imam nikâhıyla evlendirildiği, Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile doğum yaptıkları hastane kayıtlarına göre anne oldukları ve bunların tamamının 15 yaşın altında oldukları tespit edildi.

Berdel ya da ikinci el olarak kuma gidiyorlar

12-15 yaş aralığında anne olan çocukların, ya okul okurken okuldan alındıkları veya kırsal bölgede yaşadıkları için hiç okula gitmedikleri, mevsimlik işçi olarak aileleriyle birlikte tarlalarla ırgatlık yaptıkları ifade edildi. Çocuk gelinlerin, Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde görücü usulü berdel veya ikinci eş olarak kuma gittikleri, hastanede doğum yapmış oldukları için bu rakamların tespit edildiği, kayıt dışı gerçekleşen doğumlarda yaş oranının tespit edilemediği öğrenildi.

Kendi akranları okulda oyun oynarken, onlar anne ve eş olmanın ağır yükü altında ezilen çocuk gelinler, kırsal bölgede zaman zaman girdikleri psikolojik bunalım ve ağır depresyon sonucu intihar ettikleri, ya da gördükleri şiddet karşısında baba evine geri gönderildikleri veya eş, ya da aileleri tarafından can güvenlikleri olmadığı için devlet korumasına alınarak sığınma evine yerleştirildikleri bildirildi.

Yüzde 67 Doğu ve Güneydoğu

Çocuk gelinlerin 20’li yaşlara geldiklerinde 4-5 çocuk annesi oldukları tespit edilirken, çocuk yaşta evliliklerin Türkiye ortalamasına bakıldığında yüzde 67’sinin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde olduğu, bunu sırasıyla Karadeniz ve İç Anadolu bölgesinin izlediği belirlendi. Çocukların biyolojik, fizyolojik gelişimini tamamlamadan çocuk yaşta evlendirilmelerinin ciddi sakıncaları da olduğuna vurgu yapan uzmanlar, gebelik dönemlerinde zehirlenerek çocuğun da karnındaki bebeğin de ölümle sonuçlandığı onlarca vakaların kayıtlara geçtiği bildirildi. Gebelik zehirlenmelerinin çocuk gelinlerde yetişkinlere oranla daha fazla görüldüğü, bu nedenle kadınlar için en ideal annelik yaşının 24-28 arası olduğunun altı çiziliyor.

Kırsal bölgede kayıt dışı olanlar da var

20 yaş öncesi gebeliklerin özellikle anne adayının yaşamını ciddi tehlike altına soktuğu ifade ediliyor. Özellikle kırsal bölgede çocuk gelinlerin doğum nedeniyle adli yönden işlem görmemek için evde köy veya mahalledeki kadınların yardımıyla eski usül yöntemlerle doğuma zorlandıkları, bu durumun da çoğu zaman çocuğun da bebeğin de ölümüyle sonuçlandığı belirtiliyor. Erken yaşta evliliklerin ömür boyu psikolojik travmalar başta olmak üzere psikosomatik rahatsızlıklara yol açtığı kaydedildi.

Paylaşın

Türkiye’de Her 100 Çocuktan 22’si Yoksulluk İçinde Büyüyor

İktidar ekonomide pembe tablolar çizmeye çalışsa da, her geçen gün ortaya çıkan yeni gerçekler iktidarın açıklamalarını yalanlıyor. Türkiye çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülkelerden birisi. Türkiye’de 100 çocuktan 22’si yoksulluk içinde büyüyor. 

Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) ortalaması ise yüzde 12,4. Türkiye OECD üyeleri arasında çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ikinci ülke.

Toplam nüfusa bakıldığında ise Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 15. ABD ve Japonya’da yoksulluğun Türkiye’den yüksek olması dikkat çekiyor.

Yoksulluk oranı, yoksulluk sınırı altında yaşayan kişileri ifade ediyor.

Peki, yoksulluğun en yüksek olduğu ülkeler hangisi? Çocuklarda yoksulluk oranı OECD ülkelerinde kaç?

Yoksulluk oranı nedir?

Yoksulluk oranı bir ülkedeki yoksulluk sınırı altında yaşayan insanları ifade ediyor. Yoksulluk sınırı her ülkede farklı tanımlandığından aynı orana sahip iki ülkede bu insanların alım gücü ve hayat standardı farklı olabilir. OECD’nin çocuklarda yoksulluk oranı 0-17 yaş grubunu kapsıyor.

2021 veya en yakın tarihteki verilere göre, OECD ülkeleri içinde çocuklarda yoksulluğun en yüksek olduğu ülke yüzde 27,4 ile Kosta Rika.

İkinci sıradaki Türkiye’de bu oran yüzde 22,4. Ardından yüzde 22 ile İsrail geliyor. OECD ortalaması yüzde 12,4. Türkiye’nin verisi 2019 yılına ait.

Çocuklarda yoksulluk oranının en düşük olduğu ülke ise yüzde 2,4 ile Finlandiya.

Diğer bazı ülkelerde 0-17 yaş grubunda yoksulluk oranı şöyle: Yunanistan yüzde 14,4; Japonya yüzde 14; ABD yüzde 13,7; İngiltere yüzde 11,9; Almanya yüzde 11,7; Fransa yüzde 11,7; Kanada yüzde 7,3 ve Danimarka yüzde 4,8.

Japonya ve ABD’de yoksulluk Türkiye’den yüksek

Ülke nüfusunun hepsini yansıtan toplamda ise Türkiye’de yoksulluk oranı yüzde 15. OECD ortalaması ise yüzde 11,4. Toplam nüfusta yoksulluğun en yüksek olduğu ülke yine Kosta Rika (yüzde 20,3). 37 ülke içinde Türkiye 10. sırada yer alıyor.

Japonya (yüzde 15,7) ve ABD (yüzde 15,1) gibi gelişmiş ülkelerde yoksulluğun Türkiye’den yüksek olması dikkat çekiyor.

Ancak OECD ülkeleri kıyaslarken dikkatli olmaya çağırıyor. Çünkü yoksulluk sınırının hayat standardı farklı ülkelerde farklı olabilir.

Toplamda yoksulluğun en düşük olduğu OECD ülkesi ise yüzde 4,9 ile İzlanda.

Diğer bazı ülkelerde bu oran şöyle: Yunanistan yüzde 11,5; İngiltere yüzde 11,2; Almanya yüzde 10,9; Fransa yüzde 8,4; ve Hollanda yüzde 8,3.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Çocuklar Ve Gençler İçin En İyi 10 Kısa Saç Modeli

Denemek için farklı ve yeni saç modelleri arıyorsanız, size yardımcı olmak için buradayız. Sadece hayatın içinde olmakla kalmayan, aynı zamanda sizi daha havalı ve atılgan gösteren saç modellerini deneyin.

Haber Merkezi / Önümüzdeki dönem deneyebileceğiniz en iyi ve yeni kısa saç modellerinden ilk 10 seçeneğimize bir göz atalım.

1. Eski ama güzel bu moda saç kesimini bir kez daha hatırlayalım. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

2. Bu saç kesimi modeli, en sevilen ve çekici saç kesimi fikirlerinden biri. Bu klasik trend, on yaşın altındaki erkek çocuklar için en iyi saç kesimleri arasındadır. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

3. Stil, havalı ve çağdaş modayı takip eden erkek çocuklar için ideal bir saç kesimi. Bu saç kesimi modeli rahat olduğu kadar  bakımı da kolaydır. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

4. Klasik stillerin modası asla geçmez. Klasik ama havalı ve çarpıcı başka bir saç kesimine göz atalım. Sarı veya ince bir saç dokusuna sahip olanlar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

5. Saç modeli genel görünümü yeniden tanımlamanın önemli bir unsurdur. Yandan taranmış saç kesimi, farklı durumlara uygun bir seçimdir ve görünüme yepyeni bir tanım verir. Dalgalı veya ince saç dokusuna sahip erkekler için idealdir.

6. Bu saç modelli, basit bir kısa saç kesiminin dağınık bir saç dokusuyla yeniden yorumlanmasını içerir. Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

7. Çocuklar için harika bir saç model. Erkekler için bu yarı kısa örgülü saç modeli benzersiz ve şık. Kısa kıvırcık veya dalgalı saç yapısına sahip erkekler, bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir. Şu anda trend olan ve en iyi saç modelleri arasında.

8. Bu basit saç stili, tamamen yan taramaya uygun bir kesime sahip. Kişisel gelişimi sorunsuz bir şekilde gösteriyor.  Herhangi bir saç dokusuna ve yüz özelliğine sahip erkek çocuklar bu stili sorunsuz bir şekilde deneyebilir.

9. Bu kolay ve mükemmel kısa saç kesimini deneyebilirsiniz. İçiniz rahat olsun, saç saç modeli size çarpıcı ve gösterişli bir tarz verecektir.

10. Kıvırcık saçlı gençler, bu kısa saç modeli mükemmel bir seçim olacaktır. Sade ama çarpıcı ve modern bir tarz.

Paylaşın