Gazze’de Acilen Ateşkes Talebi BMGK’da Kabul Edildi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK), Gazze’de derhal ateşkes sağlanmasını ve tüm rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılmasını talep etti. 14 “evet” ve 1 “çekimser” oyla kabul edilen tasarı için Amerika Birleşik Devletleri (ABD) çekimser oy kullandı.

7 Ekim 2023’ten bu yana Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde (BMGK), ilk kez Gazze Şeridi’nde ateşkes talep edilen bir karar kabul edildi.

Gazze’ye ilişkin 7 Ekim 2023’ten sonra çok sayıda oturum düzenlenen BMGK’de, bugün yapılanla 10 karar tasarısı oylamaya sunuldu. Bu kararla birlikte 2712 ile 2720 sayılı kararlar da kabul edildi.

BMGK, İsrail’in Hamas’a karşı savaş açtığını açıkladığı Ekim ayından bu yana ateşkes çağrısı üzerinde yapılan oylamalarda anlaşmaya varamamıştı.

Oylama, Gazze’ye saldırı konusunda müttefiki İsrail’e tam destek veren ABD’nin tutum değişikliğine gittiğinin işareti olarak yorumlandı. Ancak Beyaz Saray kararın alınmasından kısa süre sonra, “oylamanın ABD’nin politikasında bir değişikliği temsil etmediği” açıklaması yapıldı.

Kabul edilen tasarı ne diyor?

Tasarıda, İsrail ve Filistinliler arasında acil ateşkes çağrısı ve tüm rehinelerin koşulsuz şekilde serbest kalması çağrısı yapılıyor.

Tasarı Gazze’de, iki hafta içinde sona erecek Ramazan ayı boyunca ateşkes talebinde bulunuyor. Tasarıda, tıbbi ve diğer insani ihtiyaçların karşılanması için insani erişimin sağlanmasına çağrı da yapılıyor. Ayrıca, tarafların gözaltına aldıkları tüm kişilerle ilgili olarak uluslararası hukuk kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeleri isteniyor.

Karar, Gazze Şeridi’nin tamamındaki sivillerin korunmasını güçlendirmeye ve insani yardım akışını genişletmeye yönelik acil ihtiyacı vurgulayarak, büyük ölçekte insani yardımın sivillere ulaşması için tüm engellerin kaldırılmasını talep ediyor.

Metinde ifade değişikliği

Tasarı metninde “kalıcı ve sürdürülebilir ateşkes” ifadesi son anda “uzun soluklu ve sürdülebilir” ateşkes ifadesiyle değiştirildi.

BMGK daimi üyeleri Rusya ve Çin geçtiğimiz Cuma günü acil ve sürdürülebilir ateşkes çağrısında bulunan ABD liderliğinde hazırlanan tasarıyı veto etmişti. ABD bugün oylanan tasarının ABD, Mısır ve Katar aracılığında yürütülen müzakereleri sekteye uğratabileceği uyarısında bulunmuştu.

Paylaşın

Dört Yıl Sonra Bir İlk: Konut Kiralarında Tablo Altüst Oldu

Ocak 2024’te yüzde 80,5 olan cari kira fiyatlarının yıllık artış oranı, Şubat 2024’te yüzde 65,2’ye geriledi. Bu oran, TÜİK’in açıkladığı yüzde 67,07’lik şubat enflasyonunun altında kaldı.

Böylece Türkiye genelinde kira fiyatlarında enflasyondan arındırılmış yıllık reel artış oranı şubatta yüzde -1,1 oldu ve Mart 2020 sonrasındaki dört yıllık dönemin ardından ilk kez negatif bölgeye geçti.

sahibinden.com ile Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi (BETAM) işbirliğiyle hazırlanan “sahibindex Kiralık ve Satılık Konut Piyasası Görünümü” araştırmasında sonuçlar dikkat çekti.

Sözcü’den Emre Deveci’nin aktardığına göre; Türkiye genelinde cari kira fiyatlarının yıllık artış oranı şubatta enflasyonun altında kaldı ve reel düşüş görüldü. Ocak 2024’te yüzde 80,5 olan cari kira fiyatlarının yıllık artış oranı, Şubat 2024’te yüzde 65,2’ye geriledi. Bu oran, TÜİK’in açıkladığı yüzde 67,07’lik şubat enflasyonunun altında kaldı.

Böylece Türkiye genelinde kira fiyatlarında enflasyondan arındırılmış yıllık reel artış oranı şubatta yüzde -1,1 oldu ve Mart 2020 sonrasındaki dört yıllık dönemin ardından ilk kez negatif bölgeye geçti. Ortalama reel kirada yıllık artış Şubat 2023’te yüzde 86,6 ile zirve yaptıktan sonra inişe geçmiş, aralıktan ocağa 4 puanlık azalışla yüzde 9,5’e gerilemişti.

Türkiye genelindeki reel kira endeksi (2017 Eylül=100) Haziran 2023’te 216,2 ile zirve yaptıktan sonra düşmeye başlamıştı. Şubat 2024’te bir önceki aya göre ortalama cari kira fiyatları yüzde 3,8 artarken TÜFE’nin aynı dönemde yüzde 4,5 artması sonucu reel kira fiyat endeksi 1,1 puan azalarak 169,7 oldu.

Reel kira fiyat endeksi İstanbul’da ve İzmir’de beş aylık düşüşten sonra aralık ayında bir miktar artmış, ocak ayında ise üç büyükşehirde de düşüş devam etmişti. Şubat ayında endeks İstanbul’da 1,9 puan, İzmir’de ise 1 puan düşerken, Ankara’da 1,6 puan arttı.

Neticede reel kira endeksi şubat ayında İstanbul’da 170,7, Ankara’da 231, İzmir’de ise 190,2 oldu. Buna göre reel ortalama kiralar referans dönemi olan 2017 Eylül’e kıyasla İstanbul’da yüzde 70,7, Ankara’da yüzde 131, İzmir’de ise yüzde 90,2 oranında arttı.

İstanbul’da reel düşüş yüzde 4,9

Yıllık reel kira artışları İstanbul’da Ocak 2023’ten (zirve yüzde 55,8), İzmir’de marttan (zirve yüzde 90,3) Ankara’da ise depremin neden olduğu gecikmeyle mayıstan itibaren (zirve yüzde 109,3) düşüşe geçti.

Geçtiğimiz ay Ankara’da yüzde 47,9 olarak gerçekleşen yıllık reel kira artışı bu ay yüzde 29,7 olarak gerçekleşti. İzmir’de geçtiğimiz ay (ocak) yüzde 22 olarak gerçekleşen yıllık reel kira artışı bu ay (şubat) yüzde 13,2 oldu.

İstanbul’da ise geçtiğimiz ay durma noktasına gelen yıllık reel kira artışı bu ay artık negatife döndü ve reel kira İstanbul’da yıllık bazda yüzde 4,9 azaldı. Geçen yıl şubatta 86,9 TL olan Türkiye geneli güncel ortalama metrekare kira fiyatı şubatta 143,5 TL oldu. Kiralık ilan metrekare fiyatlarındaki yıllık artış oranları üç büyükşehirde azaldı.

Yıllık kira fiyatı artış oranı ocaktan şubata İstanbul’da yüzde 66,2’den yüzde 58,9’a, Ankara’da yüzde 143,9’dan yüzde 116,7’ye, İzmir’de ise yüzde 101,2’den yüzde 89,1’e düştü. Şubatta ortalama kiralık konut ilan metrekare fiyatları İstanbul’da 185,7 TL, Ankara’da 131,6 TL, İzmir’de ise 160 TL oldu.

Şubatta cari kirada yıllık bazda en yüksek fiyat artışı görülen il, yüzde 185,5’lik oranla Diyarbakır oldu. 6 Şubat depremlerinin yaşandığı Kahramanmaraş, yıllık yüzde 184,5’lik kira artışıyla ikinci olurken, Ordu yüzde 171,4’lik artışla üçüncü, Erzurum yüzde 170’lik artışla dördüncü ve Van yüzde 168,5’lik artışla beşinci oldu.

Şubatta yıllık bazda en düşük kira artışının görüldüğü il, yüzde 25’lik artışla Antalya oldu. En az kira artışında yüzde 42,9’luk oranla Muğla ikinci, yüzde 58,9’luk oranla İstanbul üçüncü, yüzde 61,5’lik oranla Mersin dördüncü, yüzde 64,7’lik artışla Adana beşinci oldu.

Şubat verilerine göre bu 5 şehirde yıllık kira fiyatı artış oranı yıllık TÜFE enflasyon oranından düşük oldu. Kiralık konut talep göstergesi ağustos ile kasım arasında düşerken aralıkta ve ocakta bir miktar yükseldi. Şubat ayında ise talep yatay seyretti. Kiralık konut talep endeksi ocaktan şubata yüzde 0,1 arttı. Yıllık bazda bakıldığında ise kiralık konut talebinde yüzde 25’lik bir düşüş mevcut.

Paylaşın

AK Parti’den Emekli Maaşı Açıklaması: Zam Söz Konusu Değil

AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler, katıldığı bir TV programında, emekliler için hazırlanan bir seyyanen zam dosyasının masalarında olmadığını, böyle bir çalışma yürütülmediğini duyurdu.

2024 yılı itibarıyla emekli maaşlarına yüzde 49,5 oranında zam yapılmış bu oran beklentilerin altında kalmıştı. Emekli maaşlarıyla ilgili seyyanen zam iddiaları ise son günlerde kamuoyunda kendine geniş bir yer bulmuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “2024’ü emekliler yılı olarak ilan ediyoruz” sözleri ise beklentileri artırmıştı.

Hatta hafta sonu yapılan Ankara ve İstanbul’daki büyük mitinglerde Erdoğan’ın yeni bir düzenleme duyuracağı iddia edilmişti. Ancak maaşlarına zam bekleyen emekliler hafta sonu mitingde istediği haberi duyamadı.

Büyük Sivas Haber TV’ye konuşan AK Parti Grup Başkanı Abdullah Güler emekliler için hazırlanan bir seyyanen zam dosyasının masalarında olmadığını, böyle bir çalışma yürütülmediğini duyurdu.

Güler’in emekli maaşlarıyla ilgili açıklamaları şu şekilde: “İnsanlarımızı hayal kırıklığına uğratmayacak bir ciddiyet sergilememiz lazım. Şu anda herhangi bir çalışmamız yok. Bakanlığımız ve Cumhurbaşkanımız böyle bir çalışma arz ederse bizim haberimiz olacak.

Ama bizim elimizde muhalefetin dediği gibi 5 binlik 10 binlik seyyanen zam söz konusu değil, böyle bir çalışmamız yok. Bu neye göre söylediler hangi rakamları, hangi bütçe verileri kıstas aldılar bilmiyorum. AK Parti’nin bu yönde bir çalışması yok.”

Paylaşın

Açlık Sınırı 20 Bin, Yoksulluk Sınırı 57 Bin Lirayı Geçti

Dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda miktarlarını esas alarak hesaplanan açlık sınırı 20 bin lirayı, gıda dışındaki harcamaları dikkate alarak hesapladığı yoksulluk sınırı ise  57 bin lirayı aştı.

Haber Merkezi / Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu’nun araştırma birimi Kamu-Ar, Açlık Yoksulluk Araştırması Nisan 2022 raporunu açıkladı. Raporda şu ifadelere yer verildi:

“Dünyada genel olarak gerileyen Türkiye’de ise dört yıldır kesintisiz artan gıda fiyatları yüzünden hızla yükselen açlık sınırı Mart ayında ilk kez 20  bin lira sınırını aşarken, yoksulluk sınırı da 57 bin lirayı geçti.  Mart’ta açlık sınırı bir önceki aya göre yüzde 5,9, yoksulluk sınırı ise yüzde 11 oranında artış kaydetti.

Birleşik Kamu-İş Konfederasyonu, Ar-Ge birimi KAMU-AR’ın dört kişilik bir ailenin, dengeli ve sağlıklı beslenebilmesi için tüketmesi gereken gıda ile beslenmenin yanı sıra diğer ihtiyaçlarını da insan onuruna yaraşır bir şekilde ve yoksunluk hissi çekmeden karşılayabilmesi için yapması gereken harcamaları dikkate alarak hesapladığı açlık-yoksulluk sınırı araştırmasının Mart 2024 sonuçlarını açıkladı.

Açlık sınırı Mart’ta bir önceki aya göre 1.125 lira artarken, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama ise 3 bin 780 liralık artışta 37 bin 182 liraya kadar çıktı. Her ikisinin toplamından oluşan yoksulluk sınırı ise önceki aya göre 4 bin 905 lira arttı. Son bir yıllık dönemde ise açlık sınırı 9 bin 207 lira, gıda dışındaki ihtiyaçlar için yapılması gereken harcama 18 bin 524 lira ve yoksulluk sınırı ise 27 bin 731 liralık artış kaydetti.

Ankara’da en fazla alış-veriş yapılan marketlerden derlenen fiyatlara göre, dengeli beslenebilmek için et- balık- yumurtaya aylık olarak harcanması gereken tutar Mart’ta bir önceki aya göre 527 lira, yıllık olarak ise 2 bin 770 lira artarak 5 bin 740 lira oldu.

Kuru bakliyat için yapılması gereken harcama önceki aya göre 2 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 163 liralık artışla 411 liraya yükseldi.

Bir önceki aya göre 76 lira artarak 4 bin 306 liraya yükselen süt, yoğurt ve peynir için yapılması gereken harcama son bir yılda ise 1.533 lira arttı. Meyve için harcanması gereken para Mart’ta 415 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 1.452 lira artarak 2.167 lira, sebze harcaması ise önceki aya göre 330 lira, geçen yılın aynı ayına göre ise 1.398 lira artarak 2 bin 797 lira oldu.

Ekmek, un ve makarna gibi ürünler için yapılması gereken harcama Mart’ta değişmeyip 1.498 lirada kalırken, pirinç ve bulgur harcamaları 2 lira artarak 805 liraya çıktı. Yağ için yapılması gereken harcama ise 30 lira artarak 522 lirayı buldu.

Şeker, bal, pekmez, reçel gibi gıda maddelerine yapılması gereken harcama Mart’ta önceki aya göre 171 lira artarak 1.292 lira oldu. Aynı ailenin zeytin için yapması gereken harcama ise 559 lira oldu.

Yetişkin erkek için 2.800, kadın için 2.200, genç için 3.000 ve çocuk için de 1.600 kalori esas alınarak yapılan hesaplamaya göre Mart ayında açlık sınırı yetişkin erkek için 5 bin 868 lira, yetişkin kadın için 4 bin 606 lira, çocuk için 3 bin 345 lira ve genç için de 6 bin 279 lira oldu.

Açlık sınırı bu yılın ilk üç aylık döneminde ise toplam 3 bin 615 lira artış kaydetti.

Yoksulluk sınırının belirlenmesinde gıda dışı gereksinimlerin fiyat değişimleri de esas alınarak yapılan araştırmaya göre, dört kişilik bir ailenin gıda dışındaki gereksinimlerini “yoksunluk hissi duymadan” karşılayabilmesi için gereken harcama tutarı da Mart’ta 37 bin 182 liraya kadar yükseldi.

Dört kişilik ailenin giyim ve ayakkabı harcamaları Mart’ta bin 663 liraya çıkarken, barınma (kira dâhil) harcamaları 8 bin 466 liraya yükseldi, ev eşyası harcamaları 4 bin 752 lira, sağlık harcamaları 1.606 lira oldu. Ulaştırma harcamaları 11 bin 782 liraya yükseldi. Haberleşme harcamaları 1.166 liraya, eğlence ve kültür harcamaları 1.139 liraya, eğitim harcamaları 721 liraya, tatil-otel harcamaları 3 bin 859 liraya ve çeşitli mal ve hizmetlerle ilgili harcamalar 2 bin 26 liraya çıktı.

Gıda dışı harcamalarda bu yılın ilk iki aylık dönemde 6 bin 828 lira artış gözlendi.

Dört kişilik bir ailenin insan onuruna yaraşır şekilde yoksunluk hissi çekmeden yaşayabilmesi için yapması gereken gıda ile gıda dışı harcamaların toplam tutarını gösteren yoksulluk sınırı ise Mart’ta 4 bin 905 lira daha artarak 57 bin 280 liraya yükseldi. Yoksulluk sınırında yılın ilk üç ayındaki artış ise 10 bin 443 lira oldu. Yoksulluk sınırında, son bir yıllık dönemdeki artış ise 27 bin 731 lira olarak gerçekleşti.”

Paylaşın

Bireysel Kredi Ve Kredi Kartı Borçları 3 Trilyona Dayandı

Vatandaşın bireysel kredi ve kredi kartı borçları 8 -15 Mart haftasında 2 trilyon 973 milyar lira oldu. Söz konusu haftada bireysel kredi borçları 1 trilyon 642 milyar lira, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 330 milyar lira oldu.

Bankaların, icra takibine aldığı alacakları 54.6 milyar liraya çıkarken, batık tüketici kredilerinde yılbaşından bu yana 9.3 milyar liralık artış gözlendi.

Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) haftalık ekonomi raporuna göre bankalara ve diğer tüketici finansman kuruluşlarına bireysel kredi borcu bulunan vatandaşların sayısı ocakta geçen yılın aynı ayına göre 739 bin kişi daha artarak 40 milyon 30 bine ulaştı.

Aynı dönemler itibarıyla bankalara kredi kartı borcu bulunan vatandaşların sayısı 2 milyon 636 bin kişi artarak 36 milyon 825’e çıkarken, kredili mevduat borcu bulunanların sayısı da 1 milyon 297 bin artarak 28 milyon 865 bine çıktı.

Raporda Merkez Bankası’nın kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarının faizinin aylık yüzde 5’e kadar çıkarılmasına olanak tanındığı ve tüketici kredisi faizlerinin de yükseldiği hatırlatılarak, tüketicilerin bankalara olan borçlarının yılın başından bu yana 245 milyar lira arttığı kaydedildi.

Sözcü’de yer alan habere göre, vatandaşın bireysel kredi ve kredi kartı borçları 8 -15 Mart haftasında 2 trilyon 973 milyar lira oldu. Söz konusu haftada bireysel kredi borçları 1 trilyon 642 milyar lira, kredi kartı borçları ise 1 trilyon 330 milyar lira oldu.

CHP’nin raporuna göre bankaların, icra takibine aldığı alacakları 54.6 milyar liraya çıktı. Batık tüketici kredilerinde yılbaşından bu yana 9.3 milyar liralık artış gözlendi.

Varlık yönetim şirketlerinin kontrolünde ise 41 milyar liralık batık tüketici kredisi alacağı bulunduğu belirtilen raporda vatandaşların faiz ve icra masrafları hariç 86 milyar liraya yakın icralık borcu bulunduğu belirtildi.

Paylaşın

İstanbul Seçimleri: İmamoğlu, Moral Üstünlüğünü Ele Geçirmiş Durumda

31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde sonucu en çok merak edilen İstanbul seçimine ilişkin değerlendirmede bulunan Bekir Ağırdır, İmamoğlu çalışılmış bir stratejiyle yürüyor ve moral üstünlüğü de ele geçirmiş durumda” dedi ve ekledi:

“İmamoğlu İstanbul’da 2019’da üç ay arayla iki kez kazanan, son güne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimleri için iddiasını korumuş, kaybedilen seçim sonrası duygusal olarak çökmüş partisinde kurultay kazanmış bir siyasetçi olarak sahnede.”

Bekir Ağırdır, değerlendirmesinin devamında, “Muhalefet blokundaki ittifakların dağılışı ardından sert ve öfkeli iç rekabete, her birisi güçlü adaylarıyla İstanbul’da yarışan partilere karşın İmamoğlu partilerin İstanbul seçmenlerinin neredeyse yarısının Başkanlık oyunu kazanıyor görünüyor. Yine de İmamoğlu’nun kesin kazanacağını söylemek için henüz erken” ifadelerini kullandı.

KONDA Araştırmanın sahibi Bekir Ağırdır, Oksijen gazetesinde yayınlanan “31 Mart öncesi son durum: Genel seçimin tekrarı mı yoksa geleceğin habercisi mi?” başlıklı yazısında 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimleri değerlendirdi. Yazının bir bölümü şöyle:

“Fakat blok içi partilerin oy oranlarında farklılaşmaların oluşacağı da anlaşılıyor. Özellikle de muhalif blok partileri arasında oy oranlarında değişiklikler gözleneceği söylenebilir. Muhalif blok içi ittifaklar dağıldı, parti kurumsal akılları yerel seçimde iktidar kadar birbirleriyle de rekabeti öne çıkardıkları, psikolojik olarak iktidar lehine olan dengeyi veri kabul eden tutumları dikkate alınırsa da genel dengeyi değiştirecek bir sonuç beklemek çok gerçekçi değil. Her birisi kendi gerçek ağırlıklarını ölçme ve görme fırsatı bulacaklar denebilir.

Öte yandan blokların öncü partileri olan AK Parti, CHP, MHP ve DEM’in kendilerini tekrarlayan ve kimliklere sıkışmış siyasetlerinin verdiği bıkkınlıktan yararlanan YRP, Zafer, Memleket gibi partilerin ağırlığı artacak gibi görünüyor. Sonuçta partilerin seçimle tartılmış ve öğrenilmiş gerçek ağırlıkları 2028 kadar genel olarak siyasette ve partilerin kendi iç yapılarında değişim tartışmalarına kaynaklık edecektir.

Seçmen üzerinden bakılınca, muhalif seçmenin umutsuzluğu, iktidar seçmeninin bezginliği aşılamamış görünüyor. O nedenle partilerin kurumsal yönetimleri dışında partilerin oy oranlarıyla ilgilenen yok. İlgi odağı belediye başkanlıklarını kimlerin kazanacağı, asıl odak ise İstanbul belediye başkanlığı seçimlerinin sonucu. Yerel seçim İstanbul Belediye Başkanlığı seçimine dönüşmüş durumda.

Belediye başkanlığı oyları ile yerel meclis oyları arasında ise kayda değer oranlarda farklılaşma beklenebilir. Partiler düzeyinde ittifaklar dağılmış olsa da muhalif partilerin seçmenlerinde kazanma potansiyeli olan adaylar üzerinde seçmen ittifaklarının bazı büyükşehirlerde oluşacağı ve dikkate değer sonuçlar üreteceği anlaşılıyor.

Seçmenin sandıkta kazanacak adaylara yönelerek oluşturacağı zımni ittifaklar kadar başkanlık seçimlerinin sonuçlarını etkileyecek blok içi rekabetler de oluşacak.

Yeniden Refah Partisi İstanbul’da yüzde 3-4 mertebesinde bir oyla belki de iktidar blokunun kaybetmesinde anahtar rol oynayacak. YRP Şanlıurfa ve Yozgat’ı kazanmaya çok yakın görünürken, Eskişehir’de, Ordu’da, Bursa’da belki de kazananı belirleyecek oy oranları yakalayabilir.

Muhalefet blokunda DEM adayları yine 2019’da kazandıkları şehir ve ilçelerin çok büyük kısmında seçimi kazanacaklar. Öte yandan İstanbul, İzmir ve Akdeniz büyükşehirlerinde DEM adaylarının ulaşacakları oy oranları kazananı etkileyecek gibi görünüyor.

CHP yeni yerler kazanmaktan çok 2019 kazanımlarını koruma derdinde. Hatay, Edirne, Eskişehir, Antalya ve hatta Aydın belki de İzmir’de bile başkanlığı korumaya çalışırken zorlandığı anlaşılıyor. Buna karşılık Ankara’da rahat görülürken Bursa’yı da kazanma umudunu taşıyor. Kurultay’la genel başkan değiştirmenin hikayesini aday belirleme sürecinde harcamış görünen CHP ülke genelinde yeni bir dalga yaratamamış durumda.

Yerel seçimin odağı haline gelen İstanbul’da ise yayınlanan 15 araştırma şirketinin 36 araştırması bulguları kullanılarak masa başı bir çalışmayla bakıldığında İmamoğlu 3 puan mertebesinde önde görünüyor. YRP, İYİ Parti, Zafer partileri adaylarının yine aynı masa başı çalışmadaki ortalama 3’er puan, DEM partinin 5 puan mertebesindeki oy oranları dikkate alınınca hala seçimin ortada olduğu söylenebilir.

Genel seçimlerin ardından muhalif blok seçmenlerinde oluşan öfke ve umutsuzluk duygusu henüz tümden geçmiş değilse de iktidar bloku seçmenlerinin de moral üstünlüklerini sahaya yansıtamadıkları, aksine temkinli bir bekleyişte oldukları gözleniyor. Hala Erdoğan yine son hafta şapkadan tavşan çıkarır mı tedirginliği ya da umudu olsa da sanki Erdoğan’da da bilindik enerji yok. Yine de son haftada hangi çılgın vaat ya da söylemle seçmenini gayrete getireceğini göreceğiz.

İktidar blokunun handikapı yalnızca YRP’nin ayrı aday çıkarması da değil. Erdoğan uzun bir süredir artık AK Parti örgütünden çok bürokrasiyle sahaya müdahale ediyor. Bu da parti örgütünün enerji ve kapasitesinde kayda değer eksilmeyi üretiyor. Yerel seçim için seçilen adayların büyük kısmı Murat Kurum da dahil örgütten değil bürokrasiden geliyor.

Benzer bir kapasite kaybı strateji ve kampanya tasarım ve uygulamalarında görülüyor. Kurum için yürütülen kampanyanın esaslı bir stratejiye ve yaratıcılığa dayandığını söylemek mümkün değil. Belli ki Kurum ve ekibi de Erdoğan’ın maharetine kaderini bağlamış durumda.

Ekrem İmamoğlu moral üstünlüğünü ele geçirmiş durumda

Buna karşılık İmamoğlu çalışılmış bir stratejiyle yürüyor ve moral üstünlüğü de ele geçirmiş durumda. İmamoğlu İstanbul’da 2019’da üç ay arayla iki kez kazanan, son güne kadar Cumhurbaşkanlığı seçimleri için iddiasını korumuş, kaybedilen seçim sonrası duygusal olarak çökmüş partisinde kurultay kazanmış bir siyasetçi olarak sahnede.

Muhalefet blokundaki ittifakların dağılışı ardından sert ve öfkeli iç rekabete, her birisi güçlü adaylarıyla İstanbul’da yarışan partilere karşın İmamoğlu partilerin İstanbul seçmenlerinin neredeyse yarısının Başkanlık oyunu kazanıyor görünüyor. Yine de İmamoğlu’nun kesin kazanacağını söylemek için henüz erken.

İstanbul’da İmamoğlu ile Kurum yarışı varsa da herkes biliyor ki aslında yarış Erdoğan ile İmamoğlu arasında. O nedenle geleceğe dair en önemli işaret İmamoğlu’nun kazanması olur. Genel denge değişmese de İmamoğlu’nun kazanması hem CHP hem muhalefet kanadında yeni hizalanmaları tetikler. Daha önemlisi umutsuz muhalif seçmen için bir umutlanma kaynağı olur.

Seçimlere 10 gün kala vaziyet budur efendim.”

Yazının tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın

Hiperkalsemiden Kemik Kaybına: Aşırı D Vitamininin 5 Yan Etkisi

Genellikle ‘güneş ışığı vitamini’ olarak adlandırılan D vitamini, kemik sağlığı ve bağışıklık sistemini destekleme de dahil olmak üzere birçok vücut fonksiyonu için gereklidir.

Haber Merkezi / Ancak çoğu şey gibi iyi bir şeyin de fazlası zararlı olabilir. D vitamini eksikliği büyük bir endişe kaynağı olsa da, önerilen miktarların aşılması çeşitli rahatsız edici ciddi yan etkilere yol açabilir.

İşte aşırı D vitamininin 5 potansiyel yan etkisi:

Hiperkalsemi: Aşırı D vitamini alımıyla ilişkili en önemli risklerden biri, kandaki yüksek kalsiyum seviyesi ile karakterize bir durum olan hiperkalsemidir. D vitamini vücudun kalsiyumu emmesine yardımcı olur. Bununla birlikte, çok fazla D Vitamini aşırı kalsiyum emilimine yol açarak mide bulantısı, kusma, halsizlik, sık idrara çıkma gibi semptomlara ve ciddi vakalarda böbrek taşlarına ve hatta böbrek hasarına neden olabilir.

Böbrek sorunları: Aşırı D vitamini takviyelerinin tüketimi böbreklere baskı yapabilir. Böbrekler vücuttaki kalsiyum seviyesinin düzenlenmesinde çok önemli bir rol oynar. D vitamini toksisitesine bağlı aşırı kalsiyum, özellikle kişinin zaten altta yatan böbrek sorunları varsa, potansiyel olarak böbrek hasarına veya işlev bozukluğuna yol açabilir.

Sindirim sorunları: Yüksek dozda D vitamini takviyesi almak mide bulantısı, kusma, ishal ve karın ağrısı gibi sindirim sorunlarına neden olabilir. Bu semptomların şiddeti bireyin toleransına ve tüketilen D vitamini miktarına bağlı olarak değişiklik gösterebilir. D Vitamini takviyesi aldıktan sonra kalıcı mide-bağırsak rahatsızlığı yaşıyorsanız bir sağlık uzmanına danışmanız önemlidir.

Kemik kaybı: Paradoksal olarak aşırı D vitamini seviyesi kemik kaybına yol açabilir. D vitamini kemik sağlığı ve kalsiyum emilimi için çok önemli olsa da, çok fazlası vücuttaki kalsiyum metabolizmasının hassas dengesini bozabilir ve zamanla kemikleri zayıflatabilir. Bu etkinin hiperkalsemi ve uzun süreli D vitamini toksisitesi ile birlikte ortaya çıkma olasılığı daha yüksektir.

Karışıklık ve yönelim bozukluğu: Çok fazla D vitamini kalsiyum seviyesini bozduğunda beyniniz etkilenebilir. Bu kafa karışıklığına yol açarak net düşünmeyi zorlaştırabilir. Oryantasyon bozukluğu ortaya çıkar ve kendinizi kaybolmuş ve yersiz hissetmenize neden olabilir. Ciddi durumlarda, gerçeklik algınızı bozan halüsinasyonlar bile meydana gelebilir.

Paylaşın

İmamoğlu, Kolları Sıvadı 2019’u Hatırlattı

Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde yurttaşlara seslenen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Biz kötü zihniyeti 2019’da o devri kapattık. Şimdi 31 Mart’ta tarihe gömeceğiz, tarihe gömeceğiz” dedi ve ekledi:

“Bizim yaptığımızı onlar yapamazdı yapmadı zaten. Onlar israfçı onlar rantçı, biz ise icraatçıyız, biz halkçıyız. Onlar kendileri bile itiraf ettiler. Onlar ihanetçiyiz demediler mi? Onların ruhunda ihanet bizim ruhumuzda merhamet var merhamet. Bu şehrin israfçılara ve rantçılara kaybedecek bir saniyesi bile yok.”

İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı ve CHP’nin başkan adayı İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, Beylikdüzü Yaşam Vadisi’nde yurttaşlara seslendi. İmamoğlu, konuşmasında şunları söyledi:

“İstanbul dere yataklarını imara açan yeşil alanlarını ranta dönüştürmek için fırsat kollayan bir anlayıştan çok çekti. 2017 yılında burayı açarken hep birlikte aslında bu gidişe dur dediğimiz tarihti. 19 Mayıs 2017. Bu tarihi unutmayın. zihniyet devriminin başladığı tarihtir. İstanbul’un dere yatakları ormanları vadileri İstanbullulara aittir artık. Hepsini geri alacak başkasının olmadı olmayacak.

Biz dedik ki İstanbul’un malıyla kimseye peşkeş çekilemez. Bu mal İstanbul’un her alanı bu şehrin insanına aittir. Halka ait olanı halka vermenin en doğru en güzel örneği yaşam vadisi olmuştur. Onun için benim hayatımın en değerli somut kavramlarından birisidir. Aktif ve kaliteli yeşil alan kavramının ete kemiğe büründüğü isimdir yaşam vadisi.

Burayı ve İstanbul’un 21 noktasını daha yenilerini o rantçıların elinden kurtardık. Asıl sahibine yani size vatandaşa teslim ettik. Etmeye devam edeceğiz. Sizden aldığımız güçle İstanbul’un dört bir yanına bu vadileri yaptık ve yapmaya devam ediyorum. İstanbul’un her yerini yaşam vadileri ve kent ormanlarıyla misli misli büyüttük büyüteceğiz. Başka bir dönem yaşıyoruz.

Biz kötü zihniyeti 2019’da o devri kapattık. Şimdi 31 Mart’ta tarihe gömeceğiz, tarihe gömeceğiz. Bizim yaptığımızı onlar yapamazdı yapmadı zaten. Onlar israfçı onlar rantçı, biz ise icraatçıyız, biz halkçıyız. Onlar kendileri bile itiraf ettiler. Onlar ihanetçiyiz demediler mi? Onların ruhunda ihanet bizim ruhumuzda merhamet var merhamet. Bu şehrin israfçılara ve rantçılara kaybedecek bir saniyesi bile yok.

O akşamı hatırlattı

Bu şehrin bir daha ihanete uğramasına zaten bu şehrin insanları güzel insanları sizler asla izin vermeyeceksiniz. 31 Mart’ta onları böyle uğurlayacaksınız. İşte 2017 yılında hep birlikte açtığımız o vadiyle birlikte yaptığımız tercih bilinçli tercihti. Çünkü 19 Mayıs bizim için farklı bir tarihtir. 19 Mayıs bir milletin kaderini kendi elleriyle belirleme iradesinin simgesindir.

19 Mayıs deyince hepimizin içi kıpır kıpır olmaz mı? Özgürlük ve cumhuriyet yolunda Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde milletçe attığımız o ilk adımın o güçlü adımın tarihi aklımıza gelmez mi. İşte o gündür o gün. Beylikdüzü Yaşam Vadisi o iradeye sahip çıkma ve yaşatma hedefiyle açılmıştır. Sizler o ruhla o inançla yine inşalarımızın belki de var olması adına ayakta kalması adına direnci adına en çok değer verdiği demokrasi ruhuna ihanet edildiği akşam yine hep birlikte buradaydık öyle değil mi?”

İnşallah 31 Mart’tan sonra İstanbul’a hizmet yolunda hep birlikte daha güçlü daha hızlı bir koşuya başlayacağız. Seçimi kazanmak için yapmamız gerekenleri. Sizlere hatırlatacak değilim. Bunları en iyi bilen Beylikdüzülüler. Beylikdüzü kazanmayı bilir öyle değil mi? Demokrasiye kazandırmayı alıştı öyle değil mi? Bu gün bir kez daha söylüyorum kazanmayı çok  iyi bilirsiniz. Bir kez daha bağrınıza bastınız. Bir kez daha o güzel yüreklerinizi bize hissettirdiniz.”

Paylaşın

AK Partili Belediyeler Borç Batağında: Kocaeli Yine Zirvede

AK Partili Tahir Büyükakın yönetimindeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, “En borçlu belediye” unvanını 2024 yılının Ocak-Mart döneminde de kimseye kaptırmadı. Belediye, 2 milyar 60 milyon 896 bin TL ile en borçlu AK Partili belediye oldu.

Kocaeli’nin arkasından 1 milyar 66 milyon 33 bin TL’lik borç ile AK Partili Samsun Büyükşehir Belediyesi geldi. Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin Hazine borcu ise kayıtlara, 415 milyon 660 bin TL olarak geçti.

Türkiye’de iktidar eliyle yaratılan ekonomik kriz, yerel yönetimlerin bütçe dengesini de altüst etti. Yerel yönetimlerin Mart 2024 itibarıyla hesaplanan Hazine borçları, çarpıcı tabloyu bir kez daha gözler önüne serdi.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın 1 Mart 2024 tarihinde güncellediği verilere göre, 30 mahalli idarenin Hazine’ye olan toplam borcu 10 milyar 624 milyon 825 bin TL’ye ulaştı.

Yerel yönetimlerin toplam 10,6 milyar TL’lik Hazine borcunun 8,8 milyon TL’sinin vadesi geçmiş borçlardan oluştuğu bildirildi. Hazine borçlusu mahalli idarelerin listesinde AK Parti ve kayyum yönetimindeki belediyelerin ağırlıkta olması dikkati çekti.

Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın verilerine göre, 30 mahalli idarenin toplam Hazine borcunun 6 milyar 674 milyon 221 bin TL’sini AKP’li başkanlar ya da kayyumlar tarafından yönetilen kurumlar yaptı.

Kocaeli zirveyi kaptırmadı

AK Partili Tahir Büyükakın yönetimindeki Kocaeli Büyükşehir Belediyesi, “En borçlu belediye” unvanını 2024 yılının Ocak-Mart döneminde de kimseye kaptırmadı. Belediye, 2 milyar 60 milyon 896 bin TL ile en borçlu AK Partili belediye oldu.

Kocaeli’nin arkasından 1 milyar 66 milyon 33 bin TL’lik borç ile AK Partili Samsun Büyükşehir Belediyesi geldi. Samsun Su ve Kanalizasyon İdaresi’nin Hazine borcu ise kayıtlara, 415 milyon 660 bin TL olarak geçti.

Paylaşın

Erdoğan, İmamoğlu’nu Hedef Aldı: Utanmadan Metro Yaptım Diyor

İstanbul’da halka seslenen Erdoğan, “CHP demek, çöp çukur çamur. Bu Ekrem denilen arkadaş burada göreve başladıktan sonra ne değişti? Yine çöp, çukur. Yarı zamanlı mesai. Şimdi de bakıyorsunuz israftan bahsediyor ya israf sende, sen israf olarak her şeyi zaten yaptın. Nerede akıllı belediyecilik? Akılsız belediyecilik! Şu İstanbul’da neler çekmedik ya! Sıkılmadan, utanmadan metro yaptım diyor. İstanbul’daki mevcut metroların tamamı bize aittir bize!” dedi.

Erdoğan, konuşmasının devamında, Balya balya bavul bavul paralar bir yerlerden geliyor bir yerlere gidiyor. Kimse bu görüntülerin makul tutarlı izahını yapamadı. Partiye bina alınmasından vergi kaçırmaya pek çok şey söylendi. Hala vicdanı tatmin eden bir açıklama duyamadık. İş dalbudak salıyor. Tüm bu rezilliklerle siyaset kirlendi. Namuslarına emanet ettikleri oyları kirlettiler” ifadelerini kullandı.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, yerel seçimler kapsamında partisinin İstanbul’da düzenlediği mitingde konuştu. Erdoğan’ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:

“Bu şehri CHP zulmünden 31 Mart’ta kurtarmamız gerekiyor. Bu İstanbul ki şairlerin bir taşına dünyaları değişmediği şehirdir. Bugün burada 31 Mart’ta şehrine sahip çıkmaya hazırlanan İstanbullu kardeşlerimi görüyorum. İstanbul iki kıtanın iki denizin iki cihanın şehri İstanbul. Senin için ne söylesek ne desek eksik kalır. Biz de sana hizmete talibiz. İnşallah sizlerle birlikte 31 Mart’ı milli irade bayramı haline getireceğiz. Büyükşehirleriyle, ilçeleriyle İstanbul’un belediyecilik hizmetlerinde yeni bir dönemin kapılarını beraberce açacağız. Murat Kurum’la İstanbul’da yeni bir dönemi başlatacağız. Bunun için bir hafta çok çalışacağız.

Akıllı belediyecilik diyor ama akılsız belediyecilik yapıyorlar. Haliç neydi rezillik. Burayı çamur deryasından kurtardık. Şimdi orada oyun parkları var. Haliç’te balık tutuluyor, yüzülüyor. Bu durup dururken olmadı kardeşinizle oldu. Oradan beni başbakanlığa, Cumhurbaşkanlığı’na gönderdiniz. Yeni dönemin kapısını açacağız. Buraya ancak hizmet ederek layık olabilirsiniz. Kendini İstanbul’un sahibi zanneden, ne bu şehri ne bu şehrin insanlarını hiç anlamamış demektir.

Sıkılmadan utanmadan metro yaptım diyor. İstanbul’daki mevcut metroların tamamı bize aittir. İstanbul, son 5 senedir yeniden 1989-1994 dönemine dönme emareleri göstermeye başladı. Eser ve hizmet namına zaten ortada elle tutulur hiçbir eser yok. Bu şehir 30 yıl geriye gitti. İstanbul’un temel sorunu imkan ve kaynak kıtlığı değil, vizyon ve beceri eksikliğidir. Mevcut başkan ‘engelleniyoruz’ yalanına sarılıyor. Son 5 yılda 5 katına çıkartılan belediye borçlarıyla, gelen kaynak şahsi ihtiraslara hizmet ederse oradan hizmet çıkmaz. Yarısı kayakta, yarısı tatilde, yarısı seçim kampanyalarında genel başkanını devirmek için geçen bir dönemden geriye elbette bir şey kalmadı, kalmıyor.

“Yeniden İstanbul diyerek yolumuza devam edeceğiz”

Balya balya, bavul bavul paralar bir yerlerden geliyor. Bir yerlere gidiyor. Ama hala tatmin eden bir açıklama duymadık. Bunlarla siyaset kirlendi. Bunlar namuslarına emanet oyları kirlettiler. Bakınız, bugün İstanbul bir yol ayrımında bulunuyor. Bir tarafta sadece ben diyenler var, diğer tarafta sadece İstanbul diyenler var. Bir taraftan yaklaşan deprem tehlikesini umursamayanlar var, diğer tarafta İstanbul’u depreme hazırlamak için projesi olanlar var. Yeniden İstanbul diyerek yolumuza devam edeceğiz.

Milletimize kulak veriyor sizden gelen geri dönüşlere göre kendimizi sürekli yeniliyor, ufkumuzu genişletiyoruz. Her seçim öncesinde insanımızı korkutmak için bizimle ilgili ortaya yalan ve iftira attılar ama bir kez olsun haklı çıkmadılar.

Şu anda karşımda 650 bin kişi var. Biz bu meydanda 1,5 milyona alıştık. Geçtiğimiz 21 yılda İstanbul’a 1 trilyon 650 milyar lira tutarında kamu yatırımı yaptık. Sağlıkta, 18 bin 417 yatak kapasiteli hastaneleriyle birlikte 178 adet sağlık tesisini şehrimize ve dünyaya kazandırdık. Şehircilikte, TOKİ vasıtasıyla 228 bin konutu tamamlayıp hak sahiplerine teslim ettik, 23 bin 866 konutun yapımına devam ediyoruz. Amacımız İstanbul için hazırladığımız bin 100 km’lik raylı sistem tamamını hayata geçirmek. Metro için bir çivi dahi çakmayanlar inşaat safhasında devraldıkları hatların çoğunu da hala bitiremediler.”

Paylaşın