Gıda Enflasyonu: Türkiye, Dünyada 3. Sırada

Türkiye, gıda enflasyonunda Arjantin ve Zimbabve’nin ardından dünyada 3. sıraya yerleşti. Türkiye’yi gıda enflasyonunda sırasıyla Venezuela, Lübnan ve Filistin takip etti.

Gıda fiyatları dünya genelinde gerilemeye devam ederken, Türkiye’de ise artmaya devam ediyor.

Ekonomist Tunç Şatıroğlu, sosyal medya hesabından Türkiye’nin Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre, gıda enflasyonunda Venezula ve Lübnan’ı da geride bırakarak dünyada 3. sıraya yerleştiğini ifade etti.

Gıda fiyatlarında Türkiye’nin zirveyi yakın seyrettiğine vurgu yapan Şatıroğlu, “Arjantin ve Zimbabwe’den başka rakibimiz kalmadı” dedi.

Merkez Bankası’nın PPK raporunda yer alan, “Kurul, fiyat istikrarı temel amacı doğrultusunda elindeki tüm araçları kararlılıkla kullanacaktır” ifadelerine de atıfta bulunan Tunç Şatıroğlu, “Kulanın artık” dedi.

Gıda fiyatları 27,9 kat arttı

2005 Mart’ta 115 olan Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE), Mart 2024’te 2.139’a yükseldi. 2005 Mart’ta 113 olan gıda fiyatları endeksi ise 2024 Mart’ta 3.150’ye yükseldi. Böylece TÜFE 2005’ten bu yanda 18,6 kat; gıda fiyatları ise 2005’ten bu yana 27,9 kat arttı.

Mart 2005’te yüzde 7,9 olan yıllık enflasyon oranı Mart 2024’te yüzde 68,5 oldu. 2005’te yüzde 4,83 olan yıllık gıda enflasyonu ise Mart 2024’te yüzde 70,41’e yükseldi.

Öte yandan son yıllarda gıda enflasyonu ile genel enflasyon arasındaki fark açılmaya başladı. Mart 2005’te TÜFE’yle aynı seyreden gıda fiyatları endeksi Mart 2024’te TÜFE’nin 1.011 puan (yüzde 47,3) üstüne çıktı.

Paylaşın

Davutoğlu: Cumhur İttifakı’nda Derin Çatlaklar Var

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Bakan Mehmet Şimşek’e “yerel halk” tepkisine de değinen Gelecek Partisi Lideri Ahmet Davutoğlu, “Cumhur İttifakı’nın içinde çok derin çatlaklar olduğunu görüyoruz. Bu seçim sonrası Cumhur İttifakı’nda da çatlaklar var” dedi.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi – Gelecek Partisi ortak grup toplantısında konuştu. “Çok yakın takip ediyorum. Şu an da AK Parti iktidarında samimi, geçmiş muhasebesi yapan öbek öbek gruplar tartışıyorlar” diyen Davutoğlu, şunları söyledi:

Kimisi basına yansıyor kimisi Çankaya’da hiçbir bedel ödemeden neredeyse ‘devletin kanun bekçisi benim’ diyen danışmanlar tarafından saldırıya uğruyor, racon kesiliyor ama tartışma yayılıyor. Ben bunu çok büyük bir sağlık işareti olarak görüyorum. Sayın Cumhurbaşkanı’na bu tartışmaları engellemek yerine bu tartışmalarının önünü açması tavsiyesinde bulunuyorum.”

Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Uçum’u eleştiren Davutoğlu, şöyle konuştu: “Maalesef son dönemlerde ortak aklın işletilmesine imkan veren AK Parti kurulları ve istişare mekanizmaları ya tamamen devreden çıkmış ya da tek bir görüşün onay makamı haline gelmiştir. İşte bugün iktidarın düştüğü tablo bu. Bu sadece AK Parti’nin hastalığı olsaydı ne halleri varsa görsün derdik ama devlete de tasallut etti bu anlayış. Bir cumhurbaşkanı başdanışmanı racon kesiyor. Beştepe’ye oturmuş, geçmişinde bu camiayla hiçbir ilgisi yok ama racon kesiyor.

Paralel yapı sadece FETÖ ile ilgili değildir. Seçilmiş otoriteye meydan okuyan ve seçilmiş otoriterin yerine geçerek karar vermeye çalışan her öbek, odak, çevre, paralel yapıdır. Anayasa Mahkemesi’ne racon kesmeye çalışan bir başdanışmanın ne yetkisi olabilir? Anayasa Mahkemesi Sayın Zühtü Arslan’a bir kez daha buradan teşekkür ediyorum. İnsan haklarının olmadığı yerde devlet olmaz. Sinan Ateş gibi genç bir akademisyenin öldürülmesini örtenler Anayasa Mahkemesi’ne ayar verecekler. Sayın Erdoğan, önce bu paralel yapıların kolunu kesin. AK Parti Genel Merkezi’nde oturanlar, sokağa çıkmakta bugün çekinenler önce kendi hakkınızı, hukukunuzu koruyun.

“Özgür Özel’i tebrik ediyorum”

Davutoğlu, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın görüşmesini ise olumlu buldu. “Memleketimizin demokrasisi ve devletimizin geleceği için bu gelişmeyi ben çok hayırlı görüyorum” ifadelerini kullanan Davutoğlu, “ Sayın Özgür Özel’in aldığı cesur karar ve tutumu nedeniyle tebrik ediyorum. Sayın Cumhurbaşkanı da ilk kez kutuplaştırıcı bir yol ve yöntem yerine, ‘önümüzdeki hafta görüşeceğim’ demesi sebebiyle de cumhurbaşkanı olarak doğru tavır alması dolayısıyla onu da tebrik ediyorum. Bu görüşmelerin yapılması lazım. Altı yıldır en yakın dostlarına selamı kesenlerin bu gelişmelerin üzerine düşünmeleri lazım. Cumhurbaşkanı ile ana muhalefet partisinin görüşmesi sağlıklı bir görüşmedir” dedi.

MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin Bakan Şimşek’e “yerel halk” tepkisine de değinen Davutoğlu, “Cumhur İttifakı’nın içinde çok derin çatlaklar olduğunu görüyoruz. Bu seçim sonrası Cumhur İttifakı’nda da çatlaklar var” dedi.

Paylaşın

TFF’den Hakemler İçin Radikal Karar!

Yıllardır Türk futbolunun en temel sorunlarından olan hakem atamalarında tartışmalara son verecek, devrim niteliğinde bir karar hayata geçmek üzere. TFF ile kulüpler, bağımsız hakem kurulu oluşturma fikrinde birleşti.

Alman modelinden esinlenilen proje, kulüplerin tamamından onay aldı. Ligler biter bitmez, bağımsız hakem kurulunun oluşturulması planlanıyor.

Uzun süredir Türk futbolunun en büyük tartışma konusu hakemler olmaya devam ediyor. Sahada Süper Lig başkanı tarafından hakem yumruklamaya kadar varan süreçte çok büyük tartışmalar yaşandı. Fakat yıllardır Türk futbolunun en temel sorunlarından olan hakem atamalarında tartışmalara son verecek, devrim niteliğinde bir karar hayata geçmek üzere.

Fanatik’in haberine göre, Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) ile profesyonel liglerde mücadele eden kulüpler, bağımsız hakem kurulu oluşturma fikrinde birleşti. Alman modelinden esinlenilen proje, kulüplerin tamamından onay aldı.

Bağımsız hakem kurulunun, önümüzdeki sezondan itibaren hakem atamalarında söz sahibi olması planlanıyor. TFF ile kulüplerin üzerinde uzlaştığı proje şu şekilde hayata geçecek. TFF bir şirket kuracak, profesyonel kulüpler başka bir şirket kuracak. Bu iki şirket, 5 üyeli yeni bir şirket kuracak. Üyelerin 3’ü TFF, 2’si kulüpler tarafından belirlenecek. 5 üyeden oluşan bu şirket, bağımsız hakem kurulu atayacak.

Profesyonel bir zeminde faaliyetlerine başlayacak hakem kurulu; klasman hakemlerinin belirlenmesi de dahil olmak üzere hakemlerle ilgili her türlü atama ve yaptırım yetkisine sahip olacak. Kurul bu yapısıyla kulüplerin hakem atamalarında mutlak bir söz sahibi olmasını sağlayacak.

Alman modeli

Bağımsız hakem kurulu, gerektiği takdirde yabancı orta hakem ve VAR hakemlerinin atanmasında TFF ve kulüplerden bağımsız karar alabilecek. Modelin bu haliyle Alman modeli ile aynı olduğu, İngiltere modeline ise benzerlikler gösterdiği yorumları yapılıyor.

TFF yöneticisi Mustafa Eröğüt önderliğindeki federasyon profesyonelleri, kulüp temsilcileri ile biraraya gelerek yeni sistemin sunumunu gerçekleştirecek. Ligler biter bitmez, bağımsız hakem kurulunun oluşturulması planlanıyor.

Paylaşın

Merkez Bankası Duyurdu: Konut Fiyatları Yüzde 58,3 Arttı

Konut fiyatları şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2, bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında arttı. Üç büyük il incelendiğinde, konut fiyatları İstanbul, Ankara ve İzmir’de ırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında arttı.

Haber Merkezi / Konut fiyatlarının en çok arttığı iller ise Ağrı, Ardahan Iğdır ve Kars oldu. Bu illerde konut fiyatları yıllık yüzde 87,7 artış gösterdi. Ayrıca, Van, Hakkari, Bitlis ve Muş’ta konut fiyatları yüzde 85,6 artarken, Erzurum, Erzincan Bayburt’ta yüzde 85,1 arttı.

Türkiye genelinde ortalama bir konutun metrekare fiyatı 31 bin 364,5 lira olurken, ülke çapında 100 metrekarelik bir konutun fiyatı ortalama 3 milyon 4900 bin lira oldu. 100 metrekarelik bir konutun ortalama fiyatı Ankara’da 2 milyon 492 bin TL, İstanbul’da 4 milyon 542 bin TL, İzmir’de ise 3 milyon 606 bin lira olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2024 Şubat ayına ilişkin Konut Fiyat Endeksini (KFE) açıkladı.

Buna göre; Türkiye’deki konutların kalite etkisinden arındırılmış fiyat değişimlerini izlemek amacıyla hesaplanan Konut Fiyat Endeksi (KFE), 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre yüzde 2,2 oranında artarak 1216,0 seviyesinde gerçekleşti.

Bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 58,3 oranında artan KFE, aynı dönemde reel olarak yüzde 5,1 oranında azalış gösterdi.

İstanbul, Ankara ve İzmir’in konut fiyat endekslerindeki gelişmeler değerlendirildiğinde, 2024 yılı Şubat ayında bir önceki aya göre, sırasıyla yüzde 1,5, 2,0 ve 1,6 oranlarında artış gözlendi. Endeks değerleri bir önceki yılın aynı ayına göre, İstanbul, Ankara ve İzmir’de sırasıyla yüzde 45,6, 72,9 ve 57,4 oranlarında artış gösterdi.

Paylaşın

Türkiye’nin Kısa Vadeli Dış Borcu 173,6 Milyar Dolar

Şubat sonu itibarıyla, Türkiye’nin kısa vadeli dış borcu 173,6 milyar dolar oldu. Bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç 69,9 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borcu 57,7 milyar dolar oldu.

Haber Merkezi / Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçlar ise 51,0 milyar dolar olarak kayıtlara geçti.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), Kısa Vadeli Dış Borç İstatistikleri Gelişmeleri Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stoku, 2023 yıl sonuna göre yüzde 0,9 oranında azalışla 173,6 milyar dolar olarak gerçekleşti. Bu dönemde, bankalar kaynaklı kısa vadeli dış borç stoku yüzde 2,2 oranında artarak 69,9 milyar dolar olurken, diğer sektörlerin kısa vadeli dış borç stoku yüzde 4,5 oranında azalarak 57,7 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Bankaların yurt dışından kullandıkları kısa vadeli krediler, 2023 yıl sonuna göre yüzde 10,9 oranında artarak 13,9 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Banka hariç yurt dışı yerleşiklerin döviz tevdiat hesabı yüzde 4,4 oranında azalarak 19,1 milyar dolar, yurt dışı yerleşik bankaların mevduatı da yüzde 1,9 oranında azalışla 20,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Ayrıca, yurt dışı yerleşiklerin TL cinsinden mevduatları geçen yıl sonuna göre yüzde 9,2 oranında artışla 16,5 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti.

Diğer sektörler altında yer alan ithalat borçları, 2023 yıl sonuna göre yüzde 4,8 oranında azalarak 51,0 milyar dolar seviyesinde gerçekleşti. Borçlu bazında incelendiğinde, tamamı kamu bankalarından oluşan kamu sektörünün kısa vadeli borcu 2023 yıl sonuna göre yüzde 5,5 oranında artarak 36,4 milyar dolar olurken, özel sektörün kısa vadeli dış borcu yüzde 3,3 oranında azalarak 91,2 milyar dolar oldu.

Alacaklı bazında incelendiğinde, özel alacaklılar başlığı altındaki parasal kuruluşlara olan kısa vadeli borçlar yıl sonuna göre yüzde 0,2 oranında azalarak 95,4 milyar dolar, parasal olmayan kuruluşlara olan borçlar yüzde 4,2 oranında azalarak 74,4 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

2023 yıl sonunda 1,6 milyar dolar olan kısa vadeli tahvil ihraçları, 2024 Şubat sonu itibarıyla 3,3 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aynı dönemde resmi alacaklılara olan kısa vadeli borçlar 500 milyon dolar olarak gerçekleşti. 2024 Şubat sonu itibarıyla, kısa vadeli dış borç stokunun döviz kompozisyonu yüzde 51,0’ı dolar, yüzde 22,2’si Euro, yüzde 10,8’i TL ve yüzde 16,0’ı diğer döviz cinslerinden oluştu.

2024 Şubat sonu itibarıyla, orijinal vadesine bakılmaksızın vadesine 1 yıl veya daha az kalmış dış borç verisi kullanılarak hesaplanan kalan vadeye göre kısa vadeli dış borç stoku, 227,5 milyar dolar düzeyinde gerçekleşti.

Söz konusu stokun 19,1 milyar dolarlık kısmı, Türkiye’de yerleşik bankaların ve özel sektörün yurt dışı şubeleri ile iştiraklere olan borçlarından oluştu. Borçlu bazında değerlendirildiğinde, toplam stok içinde kamu sektörünün yüzde 22,0, Merkez Bankası’nın yüzde 20,2, özel sektörün ise yüzde 57,8 oranında paya sahip olduğu gözlendi.

Paylaşın

Türkiye, Kişi Başına Düşen Milli Gelirde Dünyada 72. Sırada

IMF’nin yayınladığı rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 12 bin 849 dolar oldu. Türkiye, bu gelir ile dünyada 72. sırada yer aldı.

Türkiye, 2023 yılında kişi başına düşen GSYH 12 bin 489 dolar ile dünyada 66. sıradaydı. Başka bir ifadeyle Türkiye son 10 senede 6 sıra geriledi.

Uluslararası Para Fonu, (IMF) her sene iki defa yayımladığı Dünya Ekonomik Görünümü raporunu açıkladı. Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Türkiye, son 10 senede kişi başına düşen milli gelir sıralamasında geriledi.

Türkiye’de kişi başına milli gelir 10 sene önce dünya ortalamasından 1500 dolar fazla iken 500 dolar geriye düştü. Dünyanın en büyük ekonomi sıralamasında da Türkiye irtifa kaybetti ancak hala en büyük 20 ekonomi arasında olmayı sürdürüyor.

Türkiye’nin dünya ekonomisindeki yerine bir kaç göstergeden bakmak mümkün. Bunlardan ilki kişi başına düşen milli gelir. IMF’nin Nisan 2024’te yayınladığı rapora göre 2023 yılında Türkiye’de kişi başına düşen Gayrisafi Yurt İçi Hasıla (GSYH) 12 bin 849 Amerikan doları oldu. Türkiye bu gelir ile dünyada 72. sırada yer aldı.

2013 yılında ise Türkiye’de kişi başına düşen GSYH 12 bin 489 dolar idi. Türkiye kişi başına milli gelir sıralamasında 2013 yılında 66. sırada idi. Bu durumda Türkiye son 10 senede 6 sıra geriledi.

Türkiye’nin verilerini dünya ortalaması ile karşılaştırmak da mümkün. Buna göre kişi başına milli gelir 2013’te dünya ortalamasının bin 554 dolar üzerinde iken 2023’te 510 dolar altına düştü.

Dünya ortalaması ile Türkiye’de kişi başına milli gelir daha geniş bir zaman diliminde karşılaştırıldığında şu sonuç ortaya çıkıyor: 2000’li yılların başında Türkiye dünya ortalamasının gerisinde. Ancak 2007 yılından itibaren Türkiye üstte çıkarken 2017 yılına kadar büyük ölçüde daha yüksek gelire sahip.

2017’den sonra ise durumun rengi değişiyor ve Türkiye hep dünya ortalamasının altında yer alıyor. Zaten Türkiye’nin son yıllarda gerilediği gösteren diğer veri ise Türkiye’nin dünya ekonomisinden aldığı pay. 2013 yılında dünya ekonomisinin yüzde 1,24’ünü Türkiye oluştururken bu oran 2023’te yüzde 1,06’ya düştü.

Ekonomistler yöntem ve anlamını zaman zaman eleştirse de satın alma gücüne göre milli gelir de en çok başvurulan kıyaslamalardan birisi.

Buna göre 2023 yılında satın alma gücüne göre kişi başına düşen milli gelir Türkiye’de 42 bin 64 dolar oldu. Sırası ise 52. 2013 yılında ise bu değer 22 bin 221 dolar idi. Türkiye’nin sıralaması ise 61 idi.

Satın alma gücüne göre kişi başına milli gelir sıralamasında Türkiye son 10 yılda ilerleme gösterirken kişi başına milli gelir sıralamasında geriye gitti.

Türkiye ilk 20 ekonomide

GSYH cinsinden ülkelerin ekonomi büyüklüklerine bakıldığında ise Türkiye 2023 yılında dünyanın en büyük 18. Ekonomisi oldu. IMF’ye göre Türkiye’nimn GSYH’si 1,11 trilyon dolar oldu. 2013 yılında ise Türkiye dünyanın en büyük 16. ekonomisi idi.

Paylaşın

Erdoğan Ve Özel Önümüzdeki Hafta Görüşecek

Erdoğan, “Benimle görüşme talepleri oldu. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelişi de gerçekleştiririz” ifadelerini kullanırken, Özel, “Gerçekleştireceğimiz görüşme bir nezaket görüşmesi değil bir çalışma ziyareti olacak. Her iki tarafın da gündemleri var” dedi.

23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) özel bir resepsiyon düzenlendi. Bu kapsamda parti temsilcileriyle bir araya gelen AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüştü.

AK Parti Grup Başkanvekili Emin Akbaşoğlu, CHP Lideri Özgür Özel’i TBMM’de resepsiyonun yapıldığı tören salonunun bitişiğindeki mermerli salonda çay içmeye davet ettiklerini söyledi. Erdoğan ile Özel arasında ilk görüşme gerçekleşmiş oldu. Görüşme yaklaşık 15 dakika sürdü.

Erdoğan, gazetecilerin, “Özgür Özel de buralarda. Sizinle görüşme talebi vardı. Acaba bir araya gelecek misiniz, ikinizi yan yana görebilir miyiz?” soruları üzerine, “Benimle görüşme talepleri oldu. İnşallah en kısa zamanda bir araya gelişi de gerçekleştiririz. Böyle ayak üstü olmaz” karşılığını verdi. Erdoğan, “CHP Genel Başkanı Özel ile önümüzdeki hafta bir araya geleceğiz” ifadesini kullandı.

CHP Lideri Özel’den açıklama

Özgür Özel ise resepsiyonda gazetecilere yaptığı açıklamada, “Sayın Cumhurbaşkanı’na sormam gerekenleri sordum ama bu aramızda. Gerçekleştireceğimiz görüşme bir nezaket görüşmesi değil bir çalışma ziyareti olacak. Her iki tarafın da gündemleri var. Randevu netleşince görüşmenin içeriğini devlet geleneklerine uygun bir şekilde gerçekleştireceğiz” dedi.

Özel yeni anayasa tartışmalarına dair de şu yorumu yaptı: “Ben sayın Erdoğan’ı dinlemeden bir şey diyemem. Büyük ihtimalle Sayın Erdoğan belli arkadaşlarını görevlendirecektir. Nasıl kapsam düşündüklerini… Bir kırmızı çizgiden önce bir başlangıç hattının olması lazım. Siz şimdi anayasayı değiştirecekseniz, uymayacağınız bir anayasayı değiştirecek misiniz? Son anayasa Sayın Erdoğan için yapıldı.

Bu anayasaya uyuyor mu? Ben AİHM kararlarına uymadığını biliyorum. AYM kararlarını son Can Atalay örneğinde tanımıyor. 1 Mayıs’ta Taksim’in açılmasına ilişkin AYM kararına uymuyor. Pek çok AYM kararına uymuyor. Mevcut anayasaya uyan bir Erdoğan bizimle geleceğe dönük bir anayasa konuşabilir”

Türkiye Büyük Millet Meclisi 600 üyeden oluşuyor. Anayasa ve Meclis İç Tüzüğü’ne göre Anayasa değişiklik teklifi için 200 milletvekilinin imza vermesi gerekiyor. Eğer 400 milletvekili değişiklik teklifini onaylarsa o yasa maddesi yürürlüğe giriyor. Teklifin referanduma sunulması ise 360 milletvekilinin “evet” oyu kullanmasıyla mümkün oluyor.

Irak dönüşü gazetecilere açıklama yapan Erdoğan yeni anayasa çalışmalarına dair, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel’den bir randevu talebinin henüz gelmediğini ancak olabileceğini düşündüklerini aktarmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, anayasa çalışmalarıyla ilgili şu ifadeleri kullanmıştı:

” Dünyada birçok alanda değişimden söz ediliyor. Sosyolojiler, teknolojiler, iklimler ve daha birçok zemin çok hızlı değişiyor. Bunu ayak uydurmak için de Türkiye’nin eskinin darbe ruhunu özünde barındıran anayasa metninden kurtulup yenilikçi ve özgürlükçü bir anayasaya kavuşma zamanı gelmiştir.

Yani bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’nin de böyle bir değişime destek verebileceği düşüncesinde ve inancındayım. Bu görüşme sağlandığında tabii ki anayasa konusu da bizim görüşme başlıklarımızın arasında yer alacaktır. Kaldı ki Meclis Başkanımızın da liderlerle yapacağı görüşmelerde bu konuları onlarla ele alma düşüncesinin olduğunu biliyorum.

Doğrusu ben de bize çok ama çok dar gelen bu mevcut anayasayla ilgili liderler olarak neler yapabiliriz, bunları konuşmakta fayda var diye düşünüyorum. Sayın Özel’in bu ziyaretinin gerçekleşmesi halinde kendisiyle de bunları konuşarak böyle bir adımı atabileceğimizi kendisine teklif etmekten daha doğal bir şey olmaz.”

Paylaşın

İYİ Parti’de İstifa Furyası Devam Ediyor!

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlere “hür ve müstakil” giren ve seçimlerde büyük bir hezimet yaşayan İYİ Parti’de istifalar devam ediyor. Son olarak İYİ Parti Ankara İl Başkanı Akif Sarper Önder, partisinden istifa ettiğini duyurdu.

Akif Sarper Önder, istifa açıklamasında “Derdiyle dertlenip, neşesiyle gülümsediğim, Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında ve sonrası sonsuz yüzyıllarında ülkemizin olmazsa olmazı olan İYİ partimizin 27 Nisan’da yapılacak olan, olağanüstü genel kurulunun ülkemize, milletimize, Türk siyasetine ve partimize hayırlı olmasına diliyorum” ifadelerini kullandı.

27 Nisan’da olağanüstü kurultay yapmaya hazırlanan İYİ Parti’de Ankara İl Başkanı Akif Sarper Önder, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla görevinden istifa ettiğini açıkladı. Önder, paylaşımında şunları kaydetti:

“Derdiyle dertlenip, neşesiyle gülümsediğim, Cumhuriyetimizin 2. yüzyılında ve sonrası sonsuz yüzyıllarında ülkemizin olmazsa olmazı olan İYİ partimizin 27 Nisan’da yapılacak olan, olağanüstü genel kurulunun ülkemize, milletimize, Türk siyasetine ve partimize hayırlı olmasına diliyorum.

Bu vesileyle; 31 Mart 2024 tarihinde yapılan yerel yönetimler seçimlerinin gerçekleşmesine az bir zaman kala kurucu Genel Başkanım Meral Akşener Hanımefendinin onurlarıyla atandığım ve görev süresince Ankara’mızın en ücra köşesindeki üyemizin dahi partimize olan mensubiyet şuurunu artırmak, il teşkilatımızı kurumsal bir yapıya dönüştürmek ve seçimlerde de başarılı olmak adına yönetim kurulu ve divan üyesi arkadaşlarımla birlikte büyük bir gayretle yürütmüş olduğum Ankara İl Başkanlığı görevimi bugün itibariyle sonlandırdığımı tüm kamuoyuna duyururum.”

Paylaşın

Bankalara ‘Kredi Kartı Limiti’ Uyarısı: İnceleme Başlatın

Yüksek enflasyonun getirdiği hayat pahalılığı geçim derdini derinleştirirken, ayı döndürmeye çalışan vatandaşın kredi kartı ve banka borçları katlanarak artmaya devam etti. 

Kredi kartı harcamalarını düşürmek isteyen ekonomi yönetimi, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BBDK) aracılığıyla bankalara bir talimat gönderdi.

Bankalar kredi kartı tahsis edecekleri müşterilere yönelik ilk yıl için mevcut maaşlarının 4 katı oranını verebiliyor. Bazı bankalar bu sınırı ihlal edebiliyor. Söz konusu bankaların müşterilere aylık gelirinin 10 ile 15 katı oranında limit tahsis ettiği belirtildi.

Yeniçağ’ın haberine göre, BBDK, bankaların kart limitlerinde detaylı bir inceleme başlatması gerektiğini söyledi. Yapılacak düzenleme ile kart limitlerinde düşüşler olması bekleniyor.

Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) tarafından getirilen tebliğ ile kredi kartı işlemleri için uygulanacak faiz oranlarına üst sınır belirlenmişti.

Bankada parası olanların varlıklarına son bir yılda 5.1 trilyon lira eklenirken, borçlu olanların borcu da 1.4 trilyon artışla 3.2 trilyon liraya ulaştı.

Varlıkların artışında kur ve faizlerdeki yükseliş önemli rol oynarken, döviz kurlarındaki artıştan kaynaklı zenginleşenlere yapılan ödemeler ağırlıklı olarak Merkez Bankası’nın kasasından çıkmış oldu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) yayımladığı Finansal Hesaplar Raporu’na göre, 2023 yıl sonu itibarıyla hane halkının borçları 2022 sonuna göre 1 trilyon 858 milyar liradan, 3 trilyon 245 milyar liraya fırladı.

Kredi kullananların üzerindeki kredi yükü son bir yılda 1 trilyon 387 milyar lira birden arttı. Hanehalkı borcunun milli gelire (GSYİH) oranı yüzde 11, borcun harcanabilir gelire oranı da yüzde 28 düzeyinde gerçekleşti.

Buna karşılık hanehalkının finansal varlıkları 2022 sonuna göre 7.3 trilyon liradan 12.4 trilyon liraya yükseldi.

Yaklaşık 3’te 2’si banka mevduatlarından oluşan bu varlıklardaki yıllık 5 trilyon 138 milyar liralık artışın 1 trilyon civarındaki kısmı döviz kurlarındaki artışlardan, yine yaklaşık 1 trilyon liralık kısmı hisse senedi kazançları sayesinde elde edildi.

Paylaşın

AK Parti’de MHP Çatlağı: İttifak, Cinnet Hali

AK Parti’nin kurucularından Hüseyin Çelik, “AK Parti din üzerinden siyaset yapmayan, muhafazakâr demokrat bir partiydi. Sonra kendisini dini değerler üzerinden siyaset yapan, milliyetçilik rüzgarıyla kendisini MHP’ye mahkum eden bir parti haline getirdi” dedi.

Çelik, “Daha önce MHP ile ittifak için ‘cinnet hali’ demiştim. Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum” diyerek, şöyle devam etti: Bunun izahını da yapıyorum: 50 +1 teklifi, daha doğrusu başkanlık sistemi teklifi Erdoğan’a ve AK Parti’ye bir tuzaktı. Ben bunu söylediğim zaman MHP’nin sözcüleri bana ağız dolusu hakaretler ettiler. Fakat Tayyip Bey de bir süre önce bunun yanlış olabileceğini söyledi. MHP yine tepki gösterdi. Niçin?

Çünkü MHP şu anda özgül ağırlığının 20 katı Türkiye’de iktidar üzerinde etki ve yetkiye sahiptir. Sorumluluk yok ama etki alanınız, olayları şekillendirme potansiyeliniz son derece büyüktür. Neden? Çünkü AK Parti kendini onlara mahkum etti. 50+1’den dolayı. Şu anda mecliste MHP’nin desteği olmasa AK Parti çoğunluğu kaybetmiş durumda. Böyle olunca da siz oraya mahkum oluyorsunuz.

Buna gerek var mıydı? Bugünkü şekliyle bir başkanlık sistemi Türkiye için gerekli miydi? Bana göre kesinlikle gereksizdi. Çünkü AK Parti 2002’de yüzde 34 küsur oyla cumhurbaşkanını, başbakanı, meclis başkanını seçti. Şimdi peki niye gidip yüzde 50+ 1’le siz kendinizi etnisite üzerinden siyaset yapan bir partiye mahkum ediyorsunuz? MHP ile olan ittifak AK Parti’ye çok büyük zararlar vermiştir.”

AK Parti’nin kurucularından ve eski Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Serbestiyet’ten Hilal Köylü’nün sorularını yanıtladı. Çelik, Erdoğan ve yakın çevresine yönelik eleştirilerde bulunarak, MHP ile kurulan ittifakın partiye kaybettirdiğini iddia etti.

31 Mart seçim sonuçlarını değerlendiren Çelik, MHP ile kurulan ittifakın, AKP’yi kimlik çizgisine götürdüğünü belirtti. Çelik’e göre, bu nedenle AKP’ye gelen Kürt oyları dip yaptı. “Kürt vatandaşlarımız kesinlikle ırkçı olarak görmediği ve kendilerine daha yakın gördüğü AK Parti’ye oy veriyordu” diyen Çelik, “Ama AK Parti’nin MHP ile ittifakından sonra bu meselede de çok büyük bir kırılma oldu ve Kürt vatandaşlarımızın önemli bir kısmı AK Parti’ye oy vermemeye başladı” ifadelerini kullandı.

“MHP ile ittifak, cinnet halidir”

“AK Parti din üzerinden siyaset yapmayan, muhafazakâr demokrat bir partiydi. Sonra kendisini dini değerler üzerinden siyaset yapan, milliyetçilik rüzgarıyla kendisini MHP’ye mahkum eden bir parti haline getirdi” görüşünü savunan Çelik, “Daha önce MHP ile ittifak için ‘cinnet hali’ demiştim. Şimdi yine aynı şeyi söylüyorum” diyerek, şöyle devam etti:

Bunun izahını da yapıyorum: 50 +1 teklifi, daha doğrusu başkanlık sistemi teklifi Erdoğan’a ve AK Parti’ye bir tuzaktı. Ben bunu söylediğim zaman MHP’nin sözcüleri bana ağız dolusu hakaretler ettiler. Fakat Tayyip Bey de bir süre önce bunun yanlış olabileceğini söyledi. MHP yine tepki gösterdi. Niçin?

Çünkü MHP şu anda özgül ağırlığının 20 katı Türkiye’de iktidar üzerinde etki ve yetkiye sahiptir. Sorumluluk yok ama etki alanınız, olayları şekillendirme potansiyeliniz son derece büyüktür. Neden? Çünkü AK Parti kendini onlara mahkum etti. 50+1’den dolayı. Şu anda mecliste MHP’nin desteği olmasa AK Parti çoğunluğu kaybetmiş durumda. Böyle olunca da siz oraya mahkum oluyorsunuz.

Buna gerek var mıydı? Bugünkü şekliyle bir başkanlık sistemi Türkiye için gerekli miydi? Bana göre kesinlikle gereksizdi. Çünkü AK Parti 2002’de yüzde 34 küsur oyla cumhurbaşkanını, başbakanı, meclis başkanını seçti. Şimdi peki niye gidip yüzde 50+ 1’le siz kendinizi etnisite üzerinden siyaset yapan bir partiye mahkum ediyorsunuz? MHP ile olan ittifak AK Parti’ye çok büyük zararlar vermiştir.

AKP’nin, yola devam edebilmesi için fabrika ayarlarına dönmesi gerektiğini söyleyen Hüseyin Çelik, Erdoğan’ın, birkaç genel başkan yardımcısını, bakanı, danışmanı görevden almasının yeterli olmayacağını belirtti ve “Özeleştiri yapılırken veya fatura çıkartırken kimin yetkisi ne kadarsa, onun sorumluluğu da o kadardır. Dolayısıyla sorumluluğu daha çok olanın daha çok hesap vermesi gerekir. Burada en büyük yetki Sayın Erdoğan’ındır. Burada sayın cumhurbaşkanının sadece bazı isimleri değiştirmek yerine bence kendi kendisiyle de bir hesaplaşması gerekiyor. Başarıyı sahiplenip başarısızlığı başkasına mal etmek doğru bir tutum olmaz” dedi.

“Saraydaki komünist bozuntusu”

Van’daki mazbata krizi sürecinde yaptığı açıklamalarla tartışma yaratan, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın danışmanı Mehmet Uçum’u da hedef alan Çelik, “Mazbata verildi, verilmedi meselesinden ötürü bazı açıklamalar yaptık. Benim söylediğimi, Hayati Bey’in söylediğini kendinizce doğru bulmayıp, eleştirebilirsiniz ama sarayda kanunların efendisi konumuna getirilmiş bir komünist bozuntusu var. Bu arkadaş Anayasa Mahkemesi’ne, AK Partililere, bizlere kendi aklınca ayar çekiyor. Hayati Yazıcı, partideki ikinci adamdır. Ama ne idüğü belirsiz bir adam ona parmak sallıyor. Racon kesiyor. Bizim yaptıklarımız kaydediliyormuş. Kendini devlet yerine koyuyor. Bu yenilir, yutulur bir şey değildir” şeklinde konuşarak, “Sayın cumhurbaşkanı, bu adamın bunu yapmasına nasıl müsaade ediyor?” diye sordu.

AKP’nin bir kadro hareketi olmaktan çıktığını söyleyen Çelik, Erdoğan’ı “Etrafınıza topladığınız insanların kim olduğuna dikkat etmeniz gerekiyor. Bizim dönemimizde Sayın Erdoğan’ın etrafında hasbî insanlar vardı şimdi ise hasbilik, yerini hesabiliğe bırakmış görünüyor” sözleriyle uyardı.

“Siz devletin partisi olmuşsanız ve buradan dönmezseniz ebediyen kaybedersiniz” diyen Çelik, “AK Parti’nin yeniden fabrika ayarlarına dönmesi gerekiyor. Hukuk devleti, demokrasi, insan hakları, ifade özgürlüğü, ötekine saygı, basın özgürlüğü, yozlaşmadan dünya ile uzlaşmak, israfa sıfır tolerans, tevazu, empati, bütün yolsuzluklara paydos, şeffaflık, hesap verilebilirlik, kimsenin malına çökmeme, özgürlüklerin güvenliğe feda edilmemesi gerekiyor. AK Parti’nin bu topu buradan çevirmesi mümkün” şeklinde konuştu.

Söyleşinin tamamı için TIKLAYIN

Paylaşın