AK Parti’de “Parlamenter Sistem” Gündeme Gelebilir

31 Mart’ta yapılan yerel seçimlerde ağır bir yenilgi alan Adalet ve Kalkınma Partisi’nde (AK Parti), tabanının geri dönüş eğilimine girmemesi durumunda parlamenter sistem önerisinin gündeme gelebileceği varsayılıyor.

Öte yandan CHP’de, partisini girdiği ilk seçimde birinci yapan ve önemli illeri kazanmış bir genel başkan var. Üstelik yaşı siyasetin ortalamasını epeyce aşağı çekiyor. Partisinin ve kendisinin siyasi geleceğini ateşe atacağını kimse düşünmüyor.

Yerel seçimler, CHP’nin birinci parti olmasıyla kulislerde, Erdoğan’ın genel seçimler dönük yapabileceği olası hamleler konuşuluyor. Yeniden aday olmanın çok zorlama olacağının görülmesi ve tepkilerin dinmemesi durumunda parlamenter sistem önerisinin gündeme gelebileceği varsayılıyor.

Cumhuriyet’ten Sertaç Eş’in kulislerden aktardığı haberinin ilgili bölümü şöyle: “AKP genel, CHP yerelde iktidar konumunda. Erdoğan’ın ekonomiyle ilgili ciddi açmazları var. Son beş yılda, Atatürk sonrası liderlerin hastalığına yakalanmış gibi duruyor: Ekonomiyi çökerterek iktidardan gitme.

Erdoğan, bu konuda Mehmet Şimşek’in varlığına karşın çaresiz. Acı reçeteyi en az 2-3 yıl kana kana içecek Türk seçmeni yeniden Erdoğan’a dümeni kırar mı? Ya da CHP, ülkeyi yönetebileceğinin işaretlerini nasıl verecek? Soruların yanıtlarını en erken 2025’in yaz başında alabileceğiz. Çünkü CHP, yerel iktidarlarında neler yaptığının ilk karnesini alacak. Ama unutmamak lazım ki CHP, yerel yönetimlerde artık bir noktaya geldi.

’94 sendromunu’, 20 yılı aşan AKP iktidarının ardından akıldan çıkarmamak iyi bir denetleyici olabilir. Ayrıca CHP’de, partisini girdiği ilk seçimde birinci yapan ve önemli illeri kazanmış bir genel başkan var. Üstelik yaşı siyasetin ortalamasını epeyce aşağı çekiyor. Partisinin ve kendisinin siyasi geleceğini ateşe atacağını kimse düşünmüyor. Önümüzdeki bir yıllık uygulama önemli olacak.”

Paylaşın

Otomobil Fiyatları Beş Yılda Yüzde 900 Arttı

2019 yılında 100 bin lira olan bir otomobilin ortalama fiyatı 2024 yılında 1 milyon lirayı aştı. Böylece otomobil fiyatları 5 yılda yüzde 900 seviyesinde artış gösterdi.

Bu dönem aralığında asgari ücret sadece yüzde 500 seviyesinde arttı. 5 yılda gram altınla aynı seviyede değer kazanan sıfır otomobiller bu yüzden yatırım aracına döndü.

Türkiye’de otomobil pazarı yüksek vergi sistemi ve kur ile tüketici nezdinde zor günler yaşıyor. İlk çeyrekte pazar beklentilerin üzerinde seyretse de sektör temsilcileri nisan sonrasında ilk 3 aydaki iştahın olmayacağını kaydediyor.

Özellikle matrah dilimlerinin güncellenmemesi yüzde 45-50-60-70 özel tüketim vergisi (ÖTV) oranlarının anlamsız kalmasına neden oldu. Sıfır araçta başlangıç fiyatları neredeyse birkaç model dışında artık 1 milyon lira seviyesinde.

Karar’dan Ali Yıldırım‘ın haberine göre, düşük vergi dilimindeki modellerin satış payı arttı. Örneğin; 1.5 milyon liralık Fiat Egea’yı alan da 3 milyon liralık Mercedes C Serisi’ni alan da aynı vergiyi yani yüzde 80’i ödüyor. Sektör temsilcileri de aradaki bu uçurum için bir an evvel önlem alınması gerektiğini ifade ediyor. Gelinen noktada artık tüketiciler de otomobil alırken vergisi düşük segmentleri tercih etmeye başlıyor.

Bu yılın ilk çeyreğindeki canlılığa rağmen pazarın (233 bin 389 otomobil) yüzde 88,6’sını A, B ve C segmenti araçlar oluşturdu. C segmenti otomobiller 133 bin 712 adetle en büyük pastayı (yüzde 57,3) aldı. B segmenti ise 71 bin 917 adetle yüzde 30,8 paya sahip oldu. Pazarın yüzde 11,4’lük kısmını da vergi dilimleri daha yüksek olan D, E ve F segmentinden ortaya çıktı.

Çok değil pandemiden önce 2019 yılında yine yılın ilk çeyreğinde vergi oranları düşük olan A, B ve C segmentindeki araçlar yüzde 84,9 pay almıştı. Segmentlerdeki daralma da dikkat çekti. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 61,4 pay alan C (42 bin 243 adet) segmenti ve ardından yüzde 23,3 pay ile B (16 bin 43 adet) segmenti ulaştı.

Milyonluk pazara ulaşılan 2016 yılında da yine pazarın en büyük kısmını yüzde 81,5 ile A, B ve C segmenti alıyordu. Segmentlere göre değerlendirildiğinde, en yüksek satış adetine yüzde 49,39 pay alan C (63 bin 175 adet) segmenti ve ardından yüzde 31,73 pay ile B (40 bin 586 adet) segmenti gördü. Bu süreçte vergiyle birlikte artan fiyatlar ve kredi çıkmazı bu segmentlere olan ilgiyi mecburi olarak arttırdı. Fiyatlar arttıkça vergi oranları düşük modeller daha çok tercih edildi.

Otomobil fiyatları son 5 yılda müthiş bir patlama yaşadı. Pandemi öncesinde sakin seyreden fiyatlar bulunurluk sorunları, artan kur ve vergi matrah dilimlerinin daralmasıyla birlikte deyim yerindeyse uçuşa geçti. Yani otomobil 5 yılda uçtu gitti. 2019 yılında yaklaşık 100 bin lira olan bir otomobilin fiyatı aradan geçen 5 yılda 1 milyon liraya yaklaştı. Yüzde 900’lük fiyat artışı görüldü.

Fiyatlar bu hızla yükselince C’ye binenler B’ye B’ye binenler de A’ya binmeye başladı. 2019 yılında C sınıfı bir otomobili tercih edenlerin oranı yüzde 61,4 seviyesindeyken, 2024’ün ilk çeyreğinde (aynı dönem) artan model sayısına rağmen yüzde 57,3’e kadar düştü. 2019’da yüzde 23,3 olan B segmenti payı da 2024’te yüzde 30,8’e çıktı. Yüzde 0,2 olan A segmetinin payı da 5 yıl sonra yüzde 0,5’e çıktı.

Gelinen 8-9 yıllık süreçte artık otomobil tercihleri de değişti. 2016 yılında en çok tercih edilen araç tipinin başında sedan otomobiller geliyordu. 2019’da da bu değişmedi. Fakat birkaç yıl önce sedan gövde tipinin yerini SUV’ler aldı. 2016 yılı Mart sonu otomobil pazarı kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine sedan otomobiller (yüzde 48,78 pay, 62 bin 398 adet) oldu. Sedan otomobilleri, yüzde 29,50 pay ve 37 bin 731 adet satış ile HB ve yüzde 16,01 pay ve 20 bin 481 adet satış ile SUV otomobiller takip etti.

2019 Mart ayı sonunda otomobil pazarı kasa tiplerine göre değerlendirildiğinde, en çok tercih edilen gövde tipi yine sedan otomobillerdi. Yüzde 51,7 pay alarak 35 bin 554 adede ulaşan sedanları yüzde 23,0 pay ve 15 bin 830 adet satış ile SUV ve yüzde 21,0 pay ve 14 bin 423 adet satış ile HB otomobiller takip etti. 5 yıl önce SUV satışları HB otomobilleri geçti. 2024’e geldiğimizde de birkaç yıl önce değişen karoser kültürümüz SUV’a iyice yerleşti. SUV otomobiller yılın ilk çeyreğinde yüzde 51,7 pay alarak 120 bin 699 adede ulaştı. Onları yüzde 28,5 payla sedan yüzde 18,1 payla HB otomobiller izledi.

Fiyatlar 5 yılda fırladı

Pandemiden önce 2019 yılında da sıfır araç fiyatları oldukça sabit seyrediyordu. Fakat gelinen 5 yılda sıfır araç fiyatları adeta patlama yaşadı. Kurdaki artış fiyatları etkiledi. Fiyatlar vergi çarpanıyla büyüdü. Yokluğu fırsat bilen birçok bayi bu süreçte fiyatları şişirdi. Markalar da onlardan aşağı kalmadı. 2019’da 100 bin lira olan bir otomobilin ortalama fiyatı 2024’te 1 milyon lirayı aştı. Böylece fiyatlar 5 yılda yüzde 900 seviyesinde artış gösterdi. Bu dönem aralığında asgari ücret sadece yüzde 500 seviyesinde arttı.

5 yılda gram altınla aynı seviyede değer kazanan sıfır otomobiller bu yüzden yatırım aracına döndü. Bugün bakıldığında A segmenti bir otomobilin ortalama fiyatı hemen hemen 900 bin TL – 1 milyon lira seviyesinde. B segmentine bakacak olursak ortalama fiyatlar 1.5 milyon liraya kadar çıkıyor. C segmentinde ise skala oldukça geniş. Yaklaşık 2 milyon liraya beklentileri karşılaya bilen bir C segmenti otomobil alınıyor.

Türkiye’de yılların yakıt desteği olarak kabul edilen LPG’li araç satışları bile önceki yıllara göre gerileme kaydetti. 2019 yılının ilk çeyreğinde LPG’nin toplam payı yüzde 3,3 iken 2024’te bu pay yüzde 0,9’a kadar geriledi. Elektrikli araçların payı da aynı dönem aralığında yüzde 0,6’dan yüzde 7,1’e kadar çıktı. Artık dizel motorun da devri yavaş yavaş sona erdi. Özellikle otomobillerde hızlı bir değişime uğrayan dizel otomobil payında pastadaki pay 5 yılda yüzde 54,3’ten yüzde 10,8’e kadar düştü. Benzinli otomobilin yüzde 39 seviyesindeki payı da bu çeyrekte 5 yıl öncesine göre yüzde 67’ye dayandı.

Paylaşın

KKM’nin Faturası Ağır Oldu: Merkez Bankası’ndan Rekor Zarar

Merkez Bankası (TCMB), 2023 yılında Kur Korumalı Mevduat (KKM) hesaplarının etkisiyle 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Banka, 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılı bilançosunu açıkladı. Bilançoya göre Merkez Bankası (TCMB) 2023 yılında 818,2 milyar lira zarar açıkladı. Merkez Bankası (TCMB) 2022 yılında 72 milyar liralık kar açıklamıştı.

Bilançoda değerleme hesabı kalemi ise 817,8 milyar lira seviyesinde gerçekleşti. Merkez Bankası’nın (TCMB) döviz pozisyonu ve kur korumalı mevduat fark ödemeleri sebebiyle değerleme hesabındaki gelişmeler Merkez Bankası’nın (TCMB) 2023 sonunda bu doğrultuda zarar açıklayabileceğine işaret ediyordu.

Merkez Bankası’nın (TCMB) zararı likidite yönetimi açısından da önemli görünüyor. Merkez Bankası’ndan (TCMB) Hazine’ye kâr transferi olmayacağı için bu durumun likidite genişlemesine engel olacağı öngörülüyor. Önceki yıllarda Merkez Bankası (TCMB) elde ettiği kardan ihtiyat akçesi olarak Hazine’ye aktarım yapmıştı.

Merkez Bankası’nın son 10 yıla dair yıllık karı/zararı (milyar lira) şöyle:

2013 +5,0 milyar TL
2014 +8,6 milyar TL
2015 +13,8 milyar TL
2016 +9,5 milyar TL
2017 +18,3 milyar TL
2018 +56,2 milyar TL

2019 +44,7 milyar TL
2020 +34,5 milyar TL
2021 +57,5 milyar TL
2022 +72,0 milyar TL
2023 -818,2 milyar TL

Merkez Bankası’nın (TCMB) açıkladığı bilançoya ilişkin Olağan Genel Kurul toplantısı 30 Nisan’da Ankara’da gerçekleşecek.

Paylaşın

İsrail Ve İran Birleşmiş Milletler’de Karşılıklı Yaptırım İstedi

Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) toplantısına İsrail ve İran’ın karşılıklı suçlamaları damga vurdu. Her iki ülkede karşılıklı olarak yaptırım istedi. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ise gerilimi azaltma çağrısında bulundu.

Haber Merkezi / ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Robert Wood, İran’a yönelik yeni yaptırım kararları için BM Güvenlik Konseyi’ne karar tasarısı sunma hazırlığında olduklarının sinyalini verdi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, İsrail’in İran’ın Şam’da konsolosluk binasına yönelik saldırısının yeterince tepki görmediğini, bu saldırının İran’ın temsilciliği yerine bir Batı ülkesinin temsilciliğine düzenlenmesi halinde ortalığın ayağa kaldırılacağını savundu.

İran’ın İsrail’e Cumartesi günü düzenlediği hava saldırısı sonrasında Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi dün gece New York’ta olağanüstü toplandı. Toplantıya İsrail ve İran’ın karşılıklı suçlamaları damga vurdu.

İsrail’in Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Gilad Erdan konuşmasında “Maske düştü. Terörün bir numaralı küresel sponsoru olan İran, bölgenin ve dünyanın istikrarsızlaştırıcısı olarak gerçek yüzünü ortaya koymuştur” dedi. Erdan BM Güvenlik Konseyi’nden İran Devrim Muhafızlarını terör örgütü olarak tanımlamasını ve “çok geç olmadan İran’a mümkün olan tüm yaptırımları uygulamasını” istedi.

Gilad Erdan konuşmasında özellikle 2015’te imzalanan İran nükleer anlaşması taraflarına Tahran’a karşı uluslararası yaptırımları yeniden uygulama imkanı veren “geri tepme” mekanizmasına da atıfta bulundu.

“Meşru müdafaa hakkımızı kullandık”

İran’ın Birleşmiş Milletler Büyükelçisi Amir Said İravani ise saldırıyla ilgili olarak ülkesinin “doğal meşru müdafaa hakkını” kullandığını ve harekete geçmekten başka “seçeneği olmadığını” söyledi. İravani İslam cumhuriyetinin “gerginlik ya da savaş istemediğini” ancak her türlü “tehdit ya da saldırganlığa” karşılık vereceğini vurguladı.

BM Güvenlik Konseyinin “uluslararası barışı ve güvenliği koruma görevinde başarısız olduğunu” belirten İravani “Güvenlik Konseyi’nin sorumluluğunu üstlenmesinin ve uluslararası barış ve güvenliğe yönelik gerçek tehdidi ele almasının zamanı geldi” diye konuştu. İravani Konsey’in “bu rejimi (İsrail) Gazze halkına yönelik soykırımı durdurmaya zorlamak için acil ve cezalandırıcı tedbirler almak zorunda olduğunu” ifade etti.

Birleşmiş Milletler (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres, BM Güvenlik Konseyi’ne Ortadoğu’da gerginliği azaltma çağrısı yaptı. “Ne bölge ne de dünya daha fazla savaşı kaldırabilir” diyen Guterres “Ortadoğu uçurumun eşiğinde” uyarısında bulundu. Guterres “Bölge halkı gerçek bir yıkıcı, tam ölçekli çatışma tehlikesiyle karşı karşıya. Şimdi yatıştırma ve gerilimi düşürme zamanıdır” diye konuştu.

Öte yandan Guterres, Gazze’deki insani krizin büyüdüğünü ve bölgede acil bir ateşkesin gerekliliğini vurgulayarak hem rehinelerin serbest bırakılması hem de bölgeye insani yardımların ulaştırılması için herkesin üzerine sorumluluk düştüğüne işaret etti.

ABD ve Rusya

ABD’nin BM Daimi Temsilci Yardımcısı Robert Wood, İran’a yönelik yeni yaptırım kararları için BM Güvenlik Konseyi’ne karar tasarısı sunma hazırlığında olduklarının sinyalini verdi.

Büyükelçi Wood, ABD’nin önümüzdeki günlerde diğer üye ülkelerle istişare ettiği İran’a yönelik yeni yaptırım tedbirlerini araştırdığını belirterek, “İran’ı burada, BM Güvenlik Konseyi’nde sorumlu tutmak için ek tedbirler araştırıyoruz. Daha acil olarak Güvenlik Konseyi, İran’ın saldırgan eylemlerini kesin bir şekilde kınamalı ve İran ve ortaklarına çağrıda bulunmalı. İran, İsrail’e 100’den fazla balistik füze, karadan atılan füzeler ve İHA’larla 300’den fazla saldırı eylemi gerçekleştirdi. İran’ın bu pervasız eylemleri yalnızca İsrail’deki halklara değil, aynı zamanda diğer BM güçlerine de tehdit oluşturdu. İran veya vekilleri ABD’ye karşı eylemde bulunursa veya İsrail’e karşı daha fazla eylemde bulunursa, İran sorumlu tutulacaktır’’ dedi.

Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vassily Nebenzia, İsrail’in İran’ın Şam’da konsolosluk binasına yönelik saldırısının yeterince tepki görmediğini, bu saldırının İran’ın temsilciliği yerine bir Batı ülkesinin temsilciliğine düzenlenmesi halinde ortalığın ayağa kaldırılacağını savundu.

Nebenzia, Batı ülkelerinin ‘’iki yüzlü’’ davranışının sürdüğünü belirterek, “Eğer bir batı temsilciliği vurulsaydı, hemen misilleme yapardınız. Çünkü Batılı vatandaşların temsilleriyle ilgili olan her şey sizin için kutsaldır, korunması gerekir. Ancak konu diğer ülkelere gelince, meşru müdafaa hakkı da dahil olmak üzere kendi vatandaşlarına ilişkin hakları söylediğiniz gibi farklı bir konu olur. Bu üst düzey çatışmanın ve kan dökülmesinin durdurulması gerekiyor. Tüm uluslararası toplumun bu durumu hafifletmek için gerekli tüm çabaları göstermesinin acil olduğunu düşünüyoruz. Aksi takdirde bölge karşılıklı saldırı ve şiddet kısır döngüsüne sürüklenebilir’’ diye konuştu.

G7 liderleri İran’ı kınadı

ABD’nin çağrısıyla İran’ın saldırılarının ardından toplanan G7 liderleri, yaptıkları ortak açıklamada saldırıyı kınadıklarını belirtti. G7’den yapılan ortak açıklamada, şu ifadeler yer aldı:

“G7 Liderleri olarak İran’ın İsrail’e yönelik doğrudan ve benzeri görülmemiş saldırısını en güçlü ifadelerle kınıyoruz. İran İsrail’e doğru yüzlerce insansız hava aracı ve füze ateşlemiştir. İsrail, ortaklarının da yardımıyla bu saldırıyı püskürtmüştür. İsrail ve halkına tam dayanışma ve desteğimizi ifade ediyor ve güvenliğine yönelik taahhüdümüzü bir kez daha teyit ediyoruz.

İran, eylemleriyle bölgenin istikrarsızlaştırılması yönünde daha fazla adım atmış ve kontrol edilemeyen bir bölgesel tırmanışa yol açma riskini almıştır. Bundan kaçınılmalıdır. Durumu istikrara kavuşturmak ve gerilimin daha da tırmanmasını önlemek için çalışmaya devam edeceğiz. Bu ruhla, İran ve vekillerinden saldırılarına son vermelerini talep ediyor ve istikrarı bozucu girişimlere karşı şimdi ve daha sonra ilave tedbirler almaya hazır olduğumuzu ifade ediyoruz.

Ayrıca, acil ve sürdürülebilir bir ateşkes ve Hamas’ın rehineleri serbest bırakması için çalışmaya devam etmek ve ihtiyaç sahibi Filistinlilere daha fazla insani yardım ulaştırmak da dâhil olmak üzere Gazze’deki krizi sona erdirmek için işbirliğimizi güçlendireceğiz.”

1 Nisan tarihinde Suriye’nin başkenti Şam’daki İran konsolosluğuna bir hava saldırısı düzenlenmiş ve saldırıda İran Devrim Muhafızlarına üye, aralarında iki üst düzey generalin de bulunduğu yedi kişi hayatını kaybetmişti. Tahran, İsrail’in sorumlu tutulduğu bu saldırıya yanıt olarak Cumartesi günü geç saatlerde 300’den fazla füze ve insansız hava aracı (İHA) ateşlemiş ve ilk kez İsrail’e doğrudan saldırıda bulunmuştu. Füze ve İHA’ların hemen hemen hepsi İsrail, ABD, İngiltere ve Ürdün tarafından havadayken imha edilmişti.

Paylaşın

TÜİK Açıkladı: Geniş Tanımlı İşsizlik Oranı Yüzde 24,5

TÜİK’in açıkladığı verilere göre, zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı şubat ayında bir önceki aya göre 1,9 puan azalarak yüzde 24,5 oldu.

Haber Merkezi / Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,3 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,6 olarak tahmin edildi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), İşgücü İstatistikleri Şubat 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Hanehalkı İşgücü Araştırması sonuçlarına göre; 15 ve daha yukarı yaştaki kişilerde işsiz sayısı şubat ayında bir önceki aya göre 109 bin kişi azalarak 3 milyon 78 bin kişi oldu. İşsizlik oranı ise 0,3 puan azalarak yüzde 8,7 seviyesinde gerçekleşti. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 7,3 iken kadınlarda yüzde 11,3 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerin sayısı şubat ayında bir önceki aya göre 147 bin kişi artarak 32 milyon 423 bin kişi, istihdam oranı ise 0,2 puan artarak yüzde 49,3 oldu. Bu oran erkeklerde yüzde 66,5 iken kadınlarda yüzde 32,5 olarak gerçekleşti.

İşgücü şubat ayında bir önceki aya göre 38 bin kişi artarak 35 milyon 501 bin kişi, işgücüne katılma oranı ise aynı seviyede kalarak yüzde 54,0 olarak gerçekleşti. İşgücüne katılma oranı erkeklerde yüzde 71,7 iken kadınlarda yüzde 36,6 oldu.

15-24 yaş grubunu kapsayan genç nüfusta işsizlik oranı bir önceki aya göre 0,8 puan azalarak yüzde 15,6 oldu. Bu yaş grubunda işsizlik oranı; erkeklerde yüzde 13,4, kadınlarda ise yüzde 19,6 olarak tahmin edildi.

İstihdam edilenlerden referans döneminde işbaşında olanların, mevsim ve takvim etkilerinden arındırılmış haftalık ortalama fiili çalışma süresi şubat ayında bir önceki aya göre 0,2 saat artarak 43,5 saat olarak gerçekleşti.

Zamana bağlı eksik istihdam, potansiyel işgücü ve işsizlerden oluşan atıl işgücü oranı şubat ayında bir önceki aya göre 1,9 puan azalarak yüzde 24,5 oldu. Zamana bağlı eksik istihdam ve işsizlerin bütünleşik oranı yüzde 16,3 iken işsiz ve potansiyel işgücünün bütünleşik oranı yüzde 17,6 olarak tahmin edildi.

Paylaşın

Çiftçinin Kredi Borcu Bir Yılda Yüzde 75 Arttı

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, “2023 yılının şubat ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 363 milyar 395 milyon TL iken, 2024 yılının aynı ayında bu rakam yüzde 75 artarak 637 milyar 438 milyon TL’ye yükseldi. Tarım sektörünün takipteki kredi tutarı ise 2 milyar 262 milyon TL olarak gerçekleşti” dedi.

Ömer Fethi Gürer, “Çiftçiye 2024 yılında toplam 91.1 milyar destek verilmesi beklenirken sadece çiftçinin kullandığı mazottan 43.6 milyar vergi alınacak. Ayrıca çiftçiye verilecek mazot desteğinin yaklaşık 3 katı çiftçiden vergi olarak geri alınmış olacak” ifadelerini kullandı.

Birgün’de yer alan habere göre; Tarım ve hayvancılıkta kendi kendine yeten ülke konumundaki Türkiye, AKP iktidarında yanlış politika ve tercihler nedeniyle dışa bağımlı bir ülke konuma düştü. Kontrolsüz ithalat nedeniyle zarar eden yerli üreticilerin büyük bir bölümü üretimden çekildi.

Üretimde kalmayan çalışanlar ise yüksek girdi maliyetleri altında eziliyor. Borçlanarak üretim yapmaya çalışan çiftçilerin kredi borcu son bir yılda yüzde 75 artarak 637,4 milyar TL’ye kadar yükseldi.

Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) verileri Türkiye’nin bir çok alanda kendine yeterli üretimi yapamadığını ortaya koyuyor. Türkiye, tarımsal ürünlerde meyve ve sebzede kendine yeterli üretim yaparken yağlı tohum, bakliyat gibi ürün gruplarında kendine yeterli üretimi yapamıyor. Yağlı tohumlardan soya da Türkiye ihtiyacının ancak yüzde 5,2’si kadar üretiyor. Kalan yüzde 94,8’lik kısmı dışarıdan ithalatla karşılıyor.

Kolzade (kanola) kendine yeterlilik oranı yüzde 47,9 olurken daha önce yüzde 60’ın üzerinde olan ayçiçeğinde kendine yeterlilik oranı yüzde 51,3’e geriledi. Türkiye’nin kendine yeterli olamadığı ürünler arsında yüzde 60,2 yeterlilik derecesi ile yeşil mercimek, yüzde 74,3 ile pirinç, yüzde 85,8 ile mısır, yüzde 85,9 ile kırmızı mercimek var. Arpada kendine yeterlilik yüzde 90, kuru fasulyede yüzde 91,4 olarak gerçekleşti.

TÜİK verileri hayvancılık alanında da üretimin giderek gerilediğini gösteriyor. TÜİK verilerine göre, 2023 yılı büyükbaş hayvan sayısı bir önceki yıla göre yüzde 2,6 azalarak 16 milyon 583 bin olurken, küçükbaş hayvan sayısı ise bir önceki yıla göre yüzde 6,9 azalarak 52 milyon 362 bin oldu.

Sektör temsilcilerine göre özellikle 2015 yılı sonrası artan kontrolsüz ithalat üretim dengelerini bozdu. İthalat yerli üretici zarar etmesine sebep verdi ve kırsaldaki üretim rekabet edemeyince yerli üretici üretimden çıktı. Küçük aile işletmeleri azaldı ve farklı iş kollarına yönelen yerli üretici, artan maliyetler nedeniyle üretime geri dönmek istemiyor. Üretimin azalması gıda enflasyonu konusunda Türkiye’yi dünyadan ayrıştırıyor.  Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilere göre dünya çapında gıda fiyatları mart ayında yıllık yüzde 7,7 geriledi. Aynı dönemde Türkiye’de yıllık gıda enflasyonu ise yüzde 70,5 olarak kaydedildi.

Yüksek maliyetlerden dert yanan besiciler, çözüm bulunmadığı taktirde hayvancılığın bitme tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını belirtiyor. Besicilerin önemli girdi kalemlerinden yem fiyatlarındaki artış dikkat çekiyor. Sığır besi yemi 2024 yılında standart pelet yüzde 12,90 artışla 4 bin 465 TL, çuval fiyatı 223,27 TL; kuzu büyütme yemi pelet 5 kilogaram 444,50 TL, 1-2 aylık kuzu yemi 640 TL, koyun- keçi süt yemi 595 TL’ye kadar çıkmış durumda. Elazığ’da 30 yıldır küçükbaş hayvan besiciliği yapan Burhan Ayın, özellikle son iki yıldır kâr elde edilemediğine dikkat çekti.

Ayın, “Bu sene için yem fiyatları yüksek. Sadece o da değil, çoban aylıkları, ilaçlar ve ot fiyatları da yüksek. Fiyatlar geçen seneye göre yüzde 200-300 oranında artmış durumda. Maliyetlerden dolayı sayıyı çoğaltamıyor her defasında azaltıyoruz.  Bölgede hayvan kalmadı. Yem fiyatlarının yüksek olması ve göçten dolayı insanlar hayvanlarını sattı. Eskiden bu köyde 10 bin küçükbaş hayvan vardı şuan köydeki 12 kişinin kısıtlı sayıda hayvanı kaldı” ifadelerini kullandı.

CHP’li Gürer: Çiftçinin kredi borcu katlandı 

CHP Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer, tarım sektörünün kredi borçlarının bir yılda yüzde 75 arttığını ve çiftçilerin borçlanarak üretim yapmaya çalıştığını vurguladı. Gürer ayrıca tarımsal desteklemelerin yetersiz olduğunu, yaptığı mazot hesabıyla ortaya koydu.

Gürer, “2023 yılının şubat ayında tarım sektörünün bankalara olan borcu 363 milyar 395 milyon TL iken, 2024 yılının aynı ayında bu rakam yüzde 75 artarak 637 milyar 438 milyon TL’ye yükseldi. Tarım sektörünün takipteki kredi tutarı ise 2 milyar 262 milyon TL olarak gerçekleşti” şeklinde konuştu. Çiftçilerin üretimde kalmak için yüksek faizlere karşın borçlanmaya gittiğini belirten Gürer, beklediği geliri alamayan üreticilerin çıkmaza girerek üretimden uzaklaştığını vurguladı.

Gürer, iktidarın çiftçilere destek politikalarını mazot desteği üzerinden verdiği somut bir örnekle eleştirdi. Gürer, “Çiftçiye 2024 yılında toplam 91.1 milyar destek verilmesi beklenirken sadece çiftçinin kullandığı mazottan 43.6 milyar vergi alınacak. Ayrıca çiftçiye verilecek mazot desteğinin yaklaşık 3 katı çiftçiden vergi olarak geri alınmış olacak” diye konuştu.

Paylaşın

“İsrail, İran’a Misilleme Yapmayacak” İddiası

ABD’nin önde gelen gazetelerinden The New York Times, İran’a acil bir misilleme saldırı planı yapan İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun ABD Başkanı Joe Biden ile gerçekleştirdiği telefon görüşmesinden sonra planından vazgeçtiğini yazdı.

Haber Merkezi / The New York Times’ın habere göre, İsrail savaş kabinesinin bazı üyeleri de bir karşı saldırı başlatma taraftarıydı, ancak Netanyahu’nun Biden ile görüşmesine ek olarak İran’ın ciddi bir zarar vermemesi, bu planın iptal edilmesine yol açtı.

İran devlet televizyonuna konuşan İran Genelkurmay Başkanı General Muhammed Bagheri, İsrail’in karşılık vermesi halinde Tahran’ın “çok daha büyük” bir karşılık vereceğini belirtti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise, İsrail’i “pervasız” bir misillemeye karşı uyardı. Reisi, İsrail’in veya müttefiklerinin “pervasız bir eylemde” bulunması halinde, “kararlı ve çok daha güçlü bir yanıtla” karşılaşacaklarını belirtti.

İran Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada İran Devrim Muhafızları’nın İsrail’e “bir ders verdiği” kaydedilirken, “İslam Devrimi’nin güçlü ve bilge liderinin samimi bir vaadi olan saldırganın cezalandırılması gerçekleşmiştir” denildi.

İran ayrıca, Washington’ın İsrail’in misillemesine yardımcı olması durumunda, bölgedeki ABD üslerinin hedef alınacağını kaydetti.

İran’ın BM Misyonu, BM Sözleşmesi’nin öz savunmayla ilgili 51. maddesine atıf yapmış ve “İsrail’e yapılan saldırı sonrası konunun kapandığını” belirtmiş ve İsrail’i “bir başka hata” yapmaması konusunda uyarmıştı.

“Komşularımızı bilgilendirdik”

İran Dışişleri Bakanı Hüseyin Emir Abdullahiyan da katıldığı bir basın toplantısında İran’ın İsrail’e misilleme saldırısında bulunacağı konusunda komşu ülkelere bilgi verildiğini açıkladı.

Abdullahiyan, “Operasyonlarımızdan 72 saat önce bölgedeki dostlarımız ve komşularımızı İran’ın İsrail’e yönelik kararlı, meşru ve vazgeçilmez yanıtı konusunda bilgilendirdik” dedi.

Abdullahiyan ayrıca İran’ın ABD’ye de İsrail’e yönelik saldırılarının “sınırlı” ve meşru müdafaa amaçlı olacağı yönünde bilgi verdiğini söyledi.

İsrail, İran’ın Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan’da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusundan 2’si general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü.

İran, İsrail’in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran’ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İsrail’den İran’a saldırı yanıtı

İsrail Savaş Kabinesi, İran’ın gerçekleştirdiği İHA ve füze saldırılara nasıl yanıt verileceğini görüşmek üzere bir araya geldi. İsrail savaş kabinesi üyesi Benny Gantz, toplantı sonrası yaptığı açıklamada, “İran’a bizim belirlediğimiz zaman diliminde karşılık vereceğiz” dedi.

İsrail Savunma ve Dışişleri Bakanları geçen hafta İran’ın İsrail’e saldırması halde, İsrail’in İran topraklarını vuracağı uyarısı yapmıştı.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, düzenlediği basın toplantısında İran’ın İsrail’e yönelik saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hagari, İran’ın gerçekleştirdiği saldırıda 300’den fazla füze ve İHA kullanıldığını ve bunların yüzde 99’unun etkisiz hale getirildiğini ileri sürdü.

Paylaşın

AK Parti’de Istakoz Krizi: Partimizden Defolup Gidin

AK Parti İzmir Milletvekili ve Dijital Mecralar Komisyonu Üyesi Şebnem Bursalı, sosyal medya hesabından, Monaco Yat Kulübü’nde yediği ıstakozun fotoğrafını paylaştı. Bursalı’nın ıstakoz paylaşımına, AK Parti MKYK üyesi Mücahit Birinci’den tepki geldi.

Haber Merkezi / Mücahit Birinci, “Milletimiz geçim sıkıntısındayken, millet çareler ararken, devletimiz dişini tırnağına takmış ekonomiyi düzeltmeye çalışırken, siz gidip Monaco’da ISTAKOZ yiyemezsiniz, hadi yediniz bunu paylaşamazsınız! ‘Partimizden defolup gidin kardeşim’ konu bu kadar basit.” diye yazdı.

Birinci mesajının devamında şu ifadeleri kullandı: “O ki paylaştınız, o zaman bu partiden istifa edeceksiniz. Sizin bu tavrınıza, bu ruh halinize hangi parti uygunsa, oraya gideceksiniz! Yer sofralarında kurulmuş, emekle, darbeler, bin bir badireler atlatmış bu partide siz ve sizin gibilere yer yok. Siz burayı babanızın çiftliği zannediyorsunuz, lakin burası halkın bağrından kopmuş, bu milletin öz evladı Recep Tayyip Erdoğan’ın partisidir kardeşim!

Burada artık bu tavırda olanlara yer yok! Biz, size rağmen, sizin gibileri tek tek ayıklayana kadar, ölene kadar Reisimize sahip çıkacağız. Siz, bizim tane tane topladıklarımızı, kamyonu devirerek dökmeye çalışsanız da biz, yılmadan, sizlerden ve sizin gibilerden partimizin izzetini koruyacağız.

Uzun uzun yazardım, sabaha kadar yazardım, ama o fotoğraf, inanın bana, bu kadar yazmayı bile hak etmiyor. Aslında tek cümle yeter: ‘Partimizden defolup gidin kardeşim’ konu bu kadar basit.”

Şebnem Bursalı’ya Mücahit Birinci’nin ardından AK Parti içinden bir tepki de Hatay Milletvekili Abdulkadir Özel’den geldi.

Abdulkadir Özel, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda “Hem halktan sokaktan kopuk hem de yediğini gezdiğini paylaşacak kadar görgüsüz… Görgüsüz kopukları ‘bizimkiler’ ve ‘sizinkiler’ diye ayıranlar hep mahçup olmuştur. Üç vakte kadar ‘sizinkiler’in de kırdıkları saçılır ortaya mahçup olursunuz” dedi.

AK Partili isimden dikkat çeken paylaşım

Şebnem Bursalı’nın paylaşımından sonra AK Partili bir isimden daha dikkat çeken bir paylaşım geldi. Son seçimde Çankırı’dan aday olup kazanamayan eski AK Parti Çankırı Milletvekili Hüseyin Filiz, Maldivler’den fotoğrafını paylaştı. Filiz, paylaşımına “Maldivler güzel ama torunlarla başka güzel” notunu düştü.

Tepkilerin ardından sosyal medyadan eleştirilere cevap yayınlayan Hüseyin Filiz, ‘2018 yılında milletvekilliği görevimi tamamlamış durumdayım ve 2018’den bu güne kadar hiçbir yerde aktif görevim yok (Belediye Başkanlığı adaylığının dışında). Ayrıca 40 yıllık sanayici ve iş adamıyım. Ailemle ve torunlarımla yapmış olduğum bir tatil üzerinden maksatlı, haksız ve haddini aşan sözler söylüyorsunuz, torunlarım hakkında yorumlar yapıyorsunuz. Yapmayın!’ ifadelerini kullandı.

“Çekilin aç Türkler tatilden dönüyor”

Ayrıca Balıkesir’in Sındırgı ilçesinin önceki dönem belediye başkanı AK Partili Ekrem Yavaş, sosyal medya hesabından bayram tatili dönüşü yollarda oluşan yoğunluğu “Çekilin aç Türkler tatilden dönüyor” notuyla paylaştı. Tepkiler üzerine Yavaş söz konusu paylaşımını sildi.

Paylaşın

İsrail’i Vuran İran’ın Ne Tür Silahları Var?

İran, Şam’daki konsolosluk binasına hava saldırısı düzenleyen İsrail’e yönelik beklenen misilleme saldırısını silahlı insansız hava araçları (SİHA) ve füzelerle gerçekleştirdi.

İsrail ordusu, İran’ın saldırıda 200’den fazla insansız hava aracı ve füze kullandığını, bunların “büyük çoğunluğunun” durdurulduğunu açıkladı. Ordu yetkilileri, İran’ın saldırısı sonucu ülkenin güneyinde bir askeri üste hafif hasar meydana geldiğini söyledi.

Saldırının “spesifik hedeflere” yönelik olduğunu açıklayan İran, “konunun kapanmış sayılabileceğini” söyledi ancak İsrail misilleme yaparsa tekrar saldıracağını belirtti.

Peki İran’ın, İsrail ile bir çatışma karşısında askeri ve muharebe gücü ne durumda?

İran’ın ne tür silahları var?

İran’ın onlarca yıldır askeri stratejisi, hassas ve uzun menzilli füzelerin, insansız hava araçlarının ve hava savunmalarının geliştirilmesini ön plana çıkararak, askeri caydırıcılık üzerine inşa edildi.

İran, Basra Körfezi ve Hürmüz Boğazı’ndan geçen gemi trafiğini ve küresel enerji kaynaklarını aksatabilecek sürat tekneleri ve bazı küçük denizaltılardan oluşan büyük bir filo inşa etti.

Askeri uzmanlara göre İran, Orta Doğu’daki en büyük balistik füze ve insansız hava aracı cephaneliklerinden birine sahip. Buna seyir füzeleri ve gemisavar füzelerin yanı sıra menzili 2 bin kilometreye, yakın balistik füzeler de dahil.

Bunlar balistik füzeler Ortadoğu’da İsrail dahil her türlü hedefi vurabilecek kapasite ve menzile sahip.

Basına konuşan İranlı komutanlara göre, Tahran, son yıllarda yaklaşık 1.200 ila 1.550 mil menzilli ve radardan kaçmak için alçaktan uçma kapasitesine sahip geniş bir insansız hava aracı envanterine sahip oldu.

İran, askeri geçit törenlerinde insansız hava araçları ve füze hazinesini sergileyerek bu kapasitesini gizleme yoluna gitmedi. Tahran ayrıca, ürettiği insansız hava araçlarını ihraç etme yoluna gitti.

İran’ın insansız hava araçları Rusya tarafından Ukrayna’da Sudan’daki çatışmalarda kullanılıyor.

İran silahları nereden alıyor?

Uluslararası yaptırımlar İran’ı yüksek teknolojili silahlardan ve yurt dışında üretilen tanklar ve savaş uçakları gibi askeri teçhizattan mahrum bıraktı. İran’ın 1980’lerde Irak’la sekiz yıl süren savaşı sırasında çok az ülke İran’a silah satabildi.

Savaşın sona ermesinden bir yıl sonra 1989’da dini lider Hamaney, Devrim Muhafızlarına yerli bir silah endüstrisi geliştirmeleri için talimat verdi ve bunun için önemli bir mali kaynak ayrılmasını istedi.

Uzmanlar, İran’ın bugün yurt içinde büyük miktarda füze ve insansız hava aracı ürettiğini ve bu savunma üretimine öncelik verdiği görüşünde.

Zırhlı araçlar ve büyük donanma gemileri yapma girişimlerinde ise tam istenilen hedef tutturulamadı. İran yerli üretim filosunu genişletip modernleştirirken, aynı zamanda Kuzey Kore’den küçük denizaltılar da ithal ediyor.

Paylaşın

İsrail’den İran’a Saldırı Yanıtı: Karşılık Vereceğiz

İran’ın düzenlediği İHA ve füze saldırılarına ilişkin açıklama yapan İsrail savaş kabinesi üyesi Benny Gantz, “İran’a bizim belirlediğimiz zaman diliminde karşılık vereceğiz” açıklamasında bulundu.

Haber Merkezi / İsrail Savaş Kabinesi, İran’ın gerçekleştirdiği İHA ve füze saldırılara nasıl yanıt verileceğini görüşmek üzere bir araya geldi. İsrail savaş kabinesi üyesi Benny Gantz, toplantı öncesi yaptığı açıklamada, “İran’a bizim belirlediğimiz zaman diliminde karşılık vereceğiz” dedi.

Gantz ayrıca, “Daha da önemlisi, düşmanlarımızın bize zarar verme arzusuyla karşı karşıya kalınca birleşmeye ve daha da güçlenmeye devam edeceğiz” diye konuştu.

İsrail Savunma ve Dışişleri Bakanları geçen hafta İran’ın İsrail’e saldırması halde, İsrail’in İran topraklarını vuracağı uyarısı yapmıştı.

İsrail, İran’ın Şam’daki konsolosluk binasına 1 Nisan’da hava saldırısı düzenlemişti. Saldırıda, İran Devrim Muhafızları Ordusu’ndan 2’si general rütbesinde toplam 7 kişi ölmüştü.

İran, İsrail’in konsolosluk saldırısının ülkesinin topraklarına saldırı anlamına geldiğini ve misillemede bulunacaklarını duyurmuştu. İsrail ise İran’ın saldırısına karşılık vereceğini bildirmişti.

İsrail Ordu Sözcüsü Daniel Hagari, düzenlediği basın toplantısında İran’ın İsrail’e yönelik saldırısına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Hagari, İran’ın gerçekleştirdiği saldırıda 300’den fazla füze ve İHA kullanıldığını ve bunların yüzde 99’unun etkisiz hale getirildiğini ileri sürdü.

İran’dan İsrail’e misilleme uyarısı

Öte yandan İran devlet televizyonuna konuşan İran Genelkurmay Başkanı General Muhammed Bagheri, İsrail’in karşılık vermesi halinde Tahran’ın “çok daha büyük” bir karşılık vereceğini belirtti.

İran Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi ise, İsrail’i “pervasız” bir misillemeye karşı uyardı. Reisi, İsrail’in veya müttefiklerinin “pervasız bir eylemde” bulunması halinde, “kararlı ve çok daha güçlü bir yanıtla” karşılaşacaklarını belirtti.

İran Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada İran Devrim Muhafızları’nın İsrail’e “bir ders verdiği” kaydedilirken, “İslam Devrimi’nin güçlü ve bilge liderinin samimi bir vaadi olan saldırganın cezalandırılması gerçekleşmiştir” denildi.

İran ayrıca, Washington’ın İsrail’in misillemesine yardımcı olması durumunda, bölgedeki ABD üslerinin hedef alınacağını kaydetti.

İran’ın BM Misyonu, BM Sözleşmesi’nin öz savunmayla ilgili 51. maddesine atıf yapmış ve “İsrail’e yapılan saldırı sonrası konunun kapandığını” belirtmiş ve İsrail’i “bir başka hata” yapmaması konusunda uyarmıştı.

Paylaşın