Tozan Alkan kimdir? Hayatı, Eserleri

6 Mart 1963 yılında İstanbul’da doğan Tozan Alkan, Galatasaray Lisesi ve Boğaziçi Üniversitesi işletme Bölümünü bitirdikten sonra İstanbul Üniversitesi Yabancı Diller Bölümünde görev yaptı. PEN yazarlar derneği, Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği ve ÇEVBİR üyesidir.

Haber Merkezi / İlk şiir kitabı Zaman ve Maske 2003’te yayımlandı. Sana Şehir Gelecek adlı kitabıyla Behçet Aysan Şiir ödülü ve Metin Altıok Şiir Ödülüne layık görüldü.

Çevirmen ve şair olan Tozan Alkan’ın Victor Hugo, Oscar Wilde, William Blake, Emily Dickinson, D.H. Lawrence, Lord Byron, Anatole France, Philippe Soupault, Tristan Tzara ve Charles Baudelaire gibi pek çok şair ve yazarlardan çevirileri vardır. Çevirmenin en önemli çevirileri arasında şunlar sayılabilir: Anatole France (Balthesar), Victor Hugo (Seçme şiirler), William Blake (Masumiyet ve Deneyim şarkıları, Kehanet Kitapları 1-2, Cennet ve Cehennemin Evliliği, Seçme Şiirler ), Ezop Masalları, Charles Blaudelaire (Fanfarlo), Cehennem kuşu, Philippe Soupault, Dada Paris’te, D.H Lawrence (Aşktan Daha Derin), Lord Byron (Abydos’lu Nişanlı Kız, Seçme Şiirler), Oscar Wilde (Reading Hapishanesi Baladı). Çevirmen kimliğinin yanı sıra yazdığı şiirleri Zaman ve Maske, Kalbin Akşamüzerleri, Yanık Rüzgar adlı şiir kitaplarında bir araya getiren Alkan’ın şiirlerinde, “toplumsal duyarlığı yüksek, yaşamı ve insanı” (Çankaya, 2012) merkeze alan bir tutum içinde olduğu görülür.

“Eksik Düğme”

soframda erik rakısı pilaki
senin içeteklerin içdenizlerin
resim defterimde istavrit ve midye
gel otur yanı başıma hülya
terleyen mevsimlere yürüyelim

az ötemizde dokunsan portakal
ırmaklardan geçip ağaçlar düştük
kuşlar da konmuş azıcık dalımıza
bu kadar hayatla baş edemeyiz
ikiye kadar saymasını öğrenelim

göğün üstünde mürekkep kırmızı
kağıtlara eskiyen harfler yağdırıyor
yarım kalmasın diye resimlerimiz
gel otur yanı başıma rüya
görelim eksilen düğmelerimizi

“Hisar”

Hüzün tayfının soluk renklerinde
Sulara özgü bir sarışınlıktı hisar
İncecik ölümlere yürürdük her gece
Torbadan ne çekersek o olurdu intihar

Tutsaktık kırgınlığın haritasında
Biz, özgürlüğe düşkün aylak kullar
Güz çiğdemleri taşırdık yakamızda
Önümüzde çıkma ekmek ve hardal

İsyankar şarkılar söylerdik hayata
Eğreti duran yorgun korkuluklar
Gibi beklerdik insin denize karanlık
Yükselsin gövdelerimizden ruhlar

Hüzün tayfının soluk renklerinde
Şimdi sararmış, eksik bir resim var.

Paylaşın