Manisa: Yoğurtçu Kalesi

Yoğurtçu Kalesi; Manisa’nın Yunus Emre İlçesine bağlı Uzunburun Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Genç Bizans dönemine ait olduğu düşünülen kale yapısıdır. Bazı araştırmacılar tarafından tahkim edilmiş bir manastır olabileceği söylenen kalenin, Gregoras’ın Magnesia’da (Manisa) andığı Sosandra Manastırı olması ihtimali üzerinde durulur.

Kale hakkındaki diğer görüş ise, yapının Bizanslılar tarafından 13. yüzyıldaki Türk akınlarını engellemek için kurulduğudur. Kale surlarının inşa tekniği ve çevrede bulunan çanak çömlek kalıntılarının tarihlendirilmesi bu görüşü destekler niteliktedir.

Tüm engellemelere rağmen bölgeye yerleşmeyi başaran Yörükan grupları kaleyi Yoğurt yapımı ve depolaması için kullanınca kalenin adı Yoğurtçu Kalesi olarak anılmaya başlamıştır.

Kale kare plana yakın inşa edilmiştir. Hem iç kale, hem de kulelerle tahkim edilmiş dış kalesi bulunmaktadır. Osmanlı Döneminde tekrar kullanılmaması için top atışlarıyla surlara hasar verilerek terk edildiği söylenmektedir

 

Paylaşın

Manisa Kalesi

Manisa Kalesi; Manisa’nın Yunus Emre İlçesi, Turgutalp Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Manisa kent merkezinin hemen güneyinde yükselen Sipil Dağı (Manisa Dağı)’nın kuzey yamacında kalıntıları görülen Manisa Kalesi, “İç Kale” ve “Dış Kale” olmak üzere iki bölümden oluşmaktadır. Hellenistik Dönemde kentin Akropolü olan Sipylos Dağı üzerinde bir kale bulunuyordu.

Kale’nin ne zaman ve kimler tarafından yapılmış olduğu bilinmese de, Magnesia kentinin bir sur ile çevrildiği bilinmektedir. M.S. 17 depreminde kalenin de yıkıma uğradığı sanılmaktadır. Bizans Döneminde iç kalenin (Sandıkkale) önemli derecede yenilendiği, dış surla çevrildiği anlaşılmaktadır. Arap akınlarına surlar sayesinde göğüs gerildiği belirtilmektedir.

İç kale İmparator III.Joannes Dukas Vatatzer devrinde, 1222 yılında yapılmıştır. 14. yüzyılın başlarında surlar takviye edilmiştir. Saruhanoğulları kaleyi onarıp kullanmışlardır. Dış kalenin içinde kalıntıları bulunan Hacet Mescidi Saruhan Bey tarafından yapılmıştır. Manisa kalesinin Osmanlılar Döneminde de onarımdan geçirildiği anlaşılmaktadır. 15. yüzyılda surlar çok fazla tahrip olduğundan önemi kalmamış, yerleşme sur dışına çıkmış, kent dini yapılar çevresinde yayılmaya başlamıştır.

17. yüzyılda kale içinde eşkiyalık hareketleriyle ilgili önemli olaylar meydana gelmiştir. Bu yüzyılın başlarında Polonyalı Simeon şehri görmüş, seyahatnamesinde dağ üzerinde ahşap bir Ermeni Kilisesi olduğunu yazmıştır. 1654’te Kâtip Çelebi, dış surların harap olduğunu belirtmiştir. 1671’de Manisa’yı ziyaret eden Evliya Çelebi kale hakkında detaylı bilgiler vermektedir.

Paylaşın

Manisa: Karaköy Hamamı

Karaköy Hamamı; Manisa’nın Yunus Emre İlçesi, Topcuasım Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yan yüzleri kapalı ön cephesi iki bizanten başlıklı mermer sütunlara oturan üç sivri kemerden ibaret revak sistemi hamamın giriş mahallidir.

Cephesi kırmızı tuğla ve beyaz derzlerle yapılmış, geometrik motif ve zencereklerle süslüdür. Hamam tromp bingilere oturan bir kubbe ile örtülüdür. Kubbenin üstü Bursa anıtsal yapılarında görülen özellikteki kiremitlerle kaplanmıştır. Kubbenin tepesinde altıgen formlu bir aydınlık feneri bulunmaktadır.

Paylaşın

Manisa: Lala Paşa Camii

Lala Paşa Camii; Manisa’nın Yunus Emre İlçesi, Lalapaşa Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Cami kitabesinden öğrenildiğine göre Mehmet Paşa tarafından 1569 tarihinde yaptırılmıştır. Bunu belirten caminin giriş kapısı üzerideki kitabesini Şair Vassaf yazmıştır:

“Mehmet Paşa, sert taştan, helal maldan Allah için bina etti. Baki kaldıkça Allah yüksek makamlarca mesrur ve cenneti ile düşat etsin. Vassaf Binayı tavsif edecek tarih için, caminin ala şerifun fil beled dedi. H.977 (1569)”.

Cami kesme taştan ve yassı tuğladan kare planlı olup, sekizgen kaideli merkezi bir kubbe ile üzeri örtülmüştür. Caminin önünde, yuvarlak kemerlerle birbirine bağlı beş mermer sütunun taşıdığı dört bölümlü bir son cemaat yeri bulunmaktadır.

İbadet mekânı giriş kapısının ve mihrabın yanında birer, iki yan duvarlarda da ikişer pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap dışarıya dikdörtgen çıkıntılı olup yuvarlak bir niş görünümündedir. Caminin solunda taş kaide üzerine yuvarlak gövdeli tek şerefeli bir minaresi bulunmaktadır.

Caminin doğusunda bulunan mezarın Mehmet Paşa’ya ait olduğu söyleniyorsa da paşanın mezarı İstanbul’da Şeyh Vefa Camisinde bulunmaktadır.

Paylaşın