Türkiye Ekonomisi Teknik Resesyona Girdi; Şimşek’e Göre Her Şey Yolunda

Türkiye ekonomisi 2024 yılının üçüncü çeyreğinde, yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme gösterdi. Ekonominin bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçüldüğü görüldü. Yılın ikinci çeyreğinde de aynı ölçekte bir düşüş yaşanması ekonominin teknik resesyona girdiğini teyit etti.

Teknik resesyon, “üst üste iki çeyrek GSYH’de küçülme yaşanması” olarak ifade ediliyor. Türkiye’de ikinci ve üçüncü çeyrekte GSYH’de yaşanan yüzde 0,2 daralma da teknik resesyona işaret ediyor.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, “Dezenflasyon sürecinde büyüme, öngörülerimiz doğrultusunda ılımlı ve dengeli seyrediyor” dedi.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından 2024’ün üçüncü çeyreğinin (Temmuz – Eylül dönemi) Gayri Safi Yurt İçi Hasıla (GSYH) verilerini açıkladı. Euronews Türkçe’nin aktardığına göre, Türkiye ekonomisinin Temmuz – Eylül döneminde bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,2 küçüldüğü görüldü. Yılın ikinci çeyreğinde de aynı ölçekte bir düşüş yaşanması ekonominin teknik resesyona girdiğini teyit etti.

Türkiye, Nisan – Haziran dönemindeki yüzde 2,4’lük büyümenin ardından üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 2,1 büyüme kaydetti. Hane halkı tüketimi bir önceki çeyreğe göre yüzde 0,3 oranında daralırken, kamu tüketimi ise yüzde 0,4 oranında azaldı. Bir önceki yıla kıyasla hane halkı tüketimi yüzde 3,1 artarken devlet tüketimi yüzde 0,9 azaldı.

Teknik resesyon nedir?

Teknik resesyon, “üst üste iki çeyrek GSYH’de küçülme yaşanması” olarak ifade ediliyor. Türkiye’de ikinci ve üçüncü çeyrekte GSYH’de yaşanan yüzde 0,2 daralma da teknik resesyona işaret ediyor.

Resesyonla ilgili durumda bazı ülkelerde büyüme görülürken de resesyon etkileri görülebiliyor. TÜİK’in açıkladığı üçüncü çeyrek verilerine göre, Türkiye ekonomisinin aynı zamanda yıllık bazda yüzde 2,1 artış gösterdiği belirtiliyor. Ancak hem yıllık bazda büyüme görülürken, iki çeyrek üst üste küçülme görülmesi teknik resesyonu ortaya çıkarıyor.

Capital Economics’ten Gelişmekte Olan Avrupa Ekonomisti Nicholas Farr, “Merkez Bankası geçen haftaki toplantısında iç talebin yavaşladığını düşündüğünü belirtti ve bugünkü veriler de bu görüşü destekliyor,” dedi.

“Bu durum Merkez Bankası’nın aralık ayındaki toplantısında faiz indirimine gidebileceği beklentilerini artırabilir” diyen Farr, ancak bunun “aceleci davranmak” olacağı değerlendirmesinde bulundu. Farr, faiz indirimlerinin muhtemelen önümüzdeki yılın başlarında başlayacağını öngörüyor.

Türkiye’de enflasyon güçlü seyretmeye devam ediyor. Son olarak, Ekim ayında yıllık bazda enflasyon yüzde 48,6 olarak gerçekleşti. Kilit rol oynayan faiz oranı, sekiz aydır üst üste yüzde 50’de tutuluyor. Mal ve hizmet ithalatı da üçüncü çeyrekte yıllık bazda yüzde 9,6 azalarak Türkiye’nin ticaret açığını iyileştirmesini sağladı.

Şimşek: Ilımlı ve dengeli

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan GSYH rakamlarını değerlendirdi. Şimşek yaptığı açıklamada, “Türkiye ekonomisi 2024 yılı üçüncü çeyreğinde yıllık yüzde 2,1 büyüdü. Böylece ilk üç çeyrekte büyüme yıllık yüzde 3,2 gerçekleşti. Milli gelir yıllıklandırılmış olarak 1 trilyon 260 milyar dolara ulaştı.” dedi.

Şimşek şöyle devam etti: “Milli gelirimizin yaklaşık 4’te 3’ünü oluşturan sanayi hariç sektörlerde yıllık büyüme devam ediyor. Sürdürülebilir yüksek büyüme için gerekli olan yeniden dengelenme, programımız sayesinde sağlandı. İlk üç çeyrekte iç talep büyümeye 1,3 puan, net dış talep ise 1,9 puan katkı verdi.

İşgücü piyasasındaki görünüm dezenflasyon sürecinin kısa vadeli etkilerinin sınırlı olduğunu gösteriyor. Üçüncü çeyrekte mevsimsel düzeltilmiş istihdam yıllık 1 milyon kişi artarken, işsizlik oranı 0,5 puan gerileyerek yüzde 8,7 gerçekleşti.

Kurala dayalı ve öngörülebilir politikalarımızla önemli kazanımlar sağladık. Haziranda başlayan dezenflasyon sürecinde yıllık enflasyon 26,9 puan azaldı. Mali disiplin güçleniyor. Yıllıklandırılmış cari açığın milli gelire oranı üçüncü çeyrekte 2023 yılının aynı dönemine göre 3,6 puan düşerek yüzde 0,8’e geriledi. Türk lirasına artan güven ve dış kaynak girişiyle önemli ölçüde rezerv birikimi sağlandı. Üç büyük kredi derecelendirme kuruluşu ülkemizin kredi notunu bu yıl iki kademe yükseltti.

Dezenflasyon sürecinde büyüme, öngörülerimiz doğrultusunda ılımlı ve dengeli seyrediyor. Enflasyondaki düşüşle birlikte artan öngörülebilirlik, ticaret ortaklarımızdaki toparlanma, küresel ticaretteki iyileşme ve destekleyici küresel finansal koşullar sayesinde gelecek yılın ikinci yarısından itibaren ekonomik aktivitenin ivme kazanmasını öngörüyoruz. Toplumun tüm kesimlerinin refahını gözeterek sürdürülebilir, yüksek ve kapsayıcı büyüme için çalışmaya devam edeceğiz.”

Paylaşın

“Asgari Ücret” 10 Ayda 5 Bin 261 Lira Eridi

17 bin 2 lira olan asgari ücretin alım gücü yıl sonunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) göre 11 bin 741, İstanbul Planlama Ajansı ( İPA) Yaşam Maliyeti verilerine göre 10 bin 788 liraya denk olacak.

Haber Merkezi / Ocak – Ekim döneminde erime Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre 5 bin 261, İPA’ya göre 6 bin 214 lira.

İstanbul Planlama Ajansı (İPA) Başkanı Buğra Gökce, yılbaşında 17 bin 2 lira olan asgari ücretin alım gücüne ilişkin paylaşımda bulundu. Gökçek, paylaşımında şu ifadeleri kullandı:

“Asgari ücret ne kadar eridi? Yılbaşında 17.002 lira olan asgari ücretin alım gücü yıl sonunda Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’na (TCMB) göre 11.741, İstanbul Planlama Ajansı ( İPA) Yaşam Maliyeti verilerine göre 10.788 liraya denk olacak. Ocak – Ekim döneminde erime Türkiye İstatistik Kurumu’na (TÜİK) göre 5.261, İPA’ya göre 6.214 lira.

Ocak ayındaki 17.002 liranın alım gücünü enflasyona karşı korumak için asgari ücretin TCMB verilerine göre 24.621, İPA verilerine göre 26.795 TL olması gerekiyor. Yani asgari ücret bu düzeye ulaşsa bile alım gücü bakımından ancak 2024 Ocak seviyesine ulaşacak. Bu yüzden bu oranı aşan, gelecek senenin enflasyon erimesini de öngören bir artış gerekiyor.”

Paylaşın

“Asgari Ücret”in Alım Gücü Yüzde 40 Eridi

Asgari ücretin alım gücü yılbaşından buyana yüzde 39.77 eriyerek 12 bin 164 liraya geriledi. Temmuz ayında 12 bin 500 liraya çıkarılan en düşük emekli maaşı da bin 345 lira eriyerek 11 bin 155 liraya düştü.

Temmuz ayında 42 bin 750 lira olan üniversite mezunu devlet memuru maaşının bugünkü alım gücü 37 bin 989 liraya, öğretmen maaşı ise 41 bin 844 liradan 37 bin 341 liraya düştü.

Bu yıl 17 bin 2 lira olarak belirlenen asgari ücretin alım gücü, Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) enflasyon verilerine göre 10 ayda 12 bin 164 liraya gerilerken düşük emekli maaşının alım gücü ise 11 bin 156 TL’ye düştü. İstanbul Ticaret Odası’nın (İTO) enflasyon verilerine göre asgari ücret 11 bin 482 liraya, Enflasyon Araştırma Grubu’nun (ENAG) verilerine göre ise 9 bin 999 liraya kadar indi.

Temmuz ayında zam yapılmayan asgari ücretin alım gücü TÜİK enflasyon verileriyle yılın başından bu yana 4 bin 838 lira eriyerek 12 bin 164 liraya düştü. İTO’nun enflasyonuna göre asgari ücret 11 bin 482 liraya, ENAG’ın enflasyon verilerine göre ise 9 bin 999 liraya geriledi.

2025’te uygulanacak asgari ücret için görüşmeler aralık ayında yapılacak. Yeni zam oranının 2025’in enflasyon tahminlerine göre belirlenmesi planlanırken kulislerde yüzde 25-30 civarında bir artış konuşuluyor. Alım gücü açısından yılın başındaki 17 bin 2 lira asgari ücret, TÜİK verilerine göre yüzde 39.77 oranında düşüşle 12 bin 164 liraya indi.

Temmuz ayında 12 bin 500 liraya çıkarılan en düşük emekli maaşı, dört ayda TÜİK enflasyonuna göre 1.345 lira eriyerek 11 bin 155 liraya düştü. İTO enflasyonuna göre bu düşüş 1.592 lira olurken, ENAG verilerine göre erime 2 bin 243 liraya ulaştı.

TÜİK verilerine göre temmuz ayında 42 bin 750 lira olan üniversite mezunu devlet memuru maaşının bugünkü alım gücü 37 bin 989 liraya, öğretmen maaşı ise 41 bin 844 liradan 37 bin 341 liraya düştü.

Profesör maaşı ise 83 bin 457 liradan 74 bin 475 liraya geriledi. Tüm çalışanların maaşlarındaki 4 aylık erime yüzde 12.06 olarak kaydedildi. Temmuzda zam almayan özel sektör çalışanlarının maaşlarındaki erime TÜİK’e göre yüzde 39.77, ENAG verilerine göre ise yüzde 70.03’ü buldu.

(Kaynak: Cumhuriyet)

Paylaşın

Enflasyon Verileri Açıklandı; Ekonomistler Ne Dedi?

TÜİK’in açıkladığı ekim ayı enflasyon verilerini değerlendiren İktisatçı Mahfi Eğilmez, “Beklenen düşüş oranı gerçekleşmiyor. Demek ki tüketici güveni artıyor görünse de beklentiler hala olumsuz” dedi.

Haber Merkezi / Prof. Dr. Ali Hakan Kara, konuya ilişkin yaptığı açıklamada, “Bugünkü enflasyon verisinden sonra bu yılı %44 civarında kapatacağımız belli oldu. OVP’de bu yılın hedefi %33’tü. Böylece hedefin 1/3 oranında üzerinde kalmış olacağız. Üstelik bu sapmayı döviz kurunun ve petrol fiyatlarının tahminlerden daha düşük olduğu bir yılda yaşadık” ifadelerini kullandı.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre fiyat artışları yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamasına göre ise enflasyon yıllık bazda yüzde 89,77 seviyesinde gerçekleşti. Fiyat artışları aylık bakıldığında yüzde 5,57 oldu.

Ekonomistler sosyal medya hesabından, TÜİK’in ekim ayına ilişkin enflasyon verilerini değerlendirdi.

Hayri Kozanoğlu: “%2,88 Ekim enflasyonuyla işlerin yolunda gitmediği, yıl sonu %41,5 hedefinin de tutturulamayacağı anlaşıldı! Öngörülen enflasyona göre Asgari Ücret ve maaş artışı belirlenmesi topluma kabul ettirilemeyecek. Faizler kolay indirilemeyecek, ekonomide keskin duruş riski artacak.”

Doç. Dr. Ümit Akçay: “Döviz artmıyor, ücretler baskılanıyor, küresel konjonktür olumlu (petrol, hammadde fiyatları düşük) -İç talep zayıf (ancak üst gelir gruplarının talebi sürüyor, hatta yüksek faiz nedeniyle artıyor), ancak enflasyon durdurulamıyor! Fiyat belirleme gücü olan firmalara dokunmadıkça, milletin sırtına binen yük artıyor.”

Prof. Dr. Mehmet Şişman: “2024 enflasyonu 2023’ün üstünde; %62,02 (Kira için). Ekim tüfe %2,88 yüksek geldi. Cezalar için yeniden değerleme oranı%43,93 Üfe aylık düşüyor (%1,29), gıda aylık (%4,33) ve giyim ve ayakkabı (%14,32) çok yüksek. Özetle enflasyonun ateşi düşmüyor.”

Ekonomist Banu Kıvcı Tokalı: “Ekim TÜFE enflasyonu %2,88 ile beklentinin hafif üzerinde, ancak İTO’ya göre daha ılımlı. Detaylarda ilginç gelişmeler mevcut: Gıda enflasyonu yüksek rakamda etkili; ancak kira, restoran-otel hizmet enflasyonu yavaşlamaya işaret ediyor ki; katılıkların çözülmesinde ümit verici.”

Prof. Dr. Ali Hakan Kara: “IMF veri tabanında yer alan ülkeler arasında, Türkiye mevcut durumda dünyanın en yüksek 6. enflasyonuna sahip ülkesi. 2008 yılından beri düşüş eğilimindeyiz.

Genel seçimlerden bu yana TÜİK ve İTO fiyat endeksleri. 15 aylık birikimli fark %5,8. İki endeksin içeriğinin epey farklı olduğunu da düşünürsek son dönemde ölçümde ciddi sorun var diyemeyiz.

Bugünkü enflasyon verisinden sonra bu yılı %44 civarında kapatacağımız belli oldu. OVP’de bu yılın hedefi %33’tü. Böylece hedefin 1/3 oranında üzerinde kalmış olacağız. Üstelik bu sapmayı döviz kurunun ve petrol fiyatlarının tahminlerden daha düşük olduğu bir yılda yaşadık.”

İktisatçı Mahfi Eğilmez: “Yıllık enflasyon Ekim ayı itibarıyla yüzde 48,58’e geriledi. Beklenen düşüş oranı gerçekleşmiyor. Demek ki tüketici güveni artıyor görünse de beklentiler hala olumsuz.”

Dr. Burcu Aydın: “Tüketici fiyatlarını ekim ayında giyim-ayakkabı, gıda ve konut fiyatları yukarı çekti (sepettteki ağırlığına göre) Gıda ve konut fiyatlarındaki yüksek artış, enflasyonun sadece yüksek faizle çözülemeyeceğinin göstergesi oldu.”

Ekonomist Oğuz Demir: “TÜİK’in açıkladığı verilere göre yeniden değerleme oranı %43,93 oldu. Vergi ve harç zam oranı bu! Bakalım kamu fiyat artışlarında bu oranı mı kullanacaklar, yoksa enflasyon hedefi olan %17,5’u mu?”

Prof. Dr. Ensar Yılmaz: “Enflasyon yavaş düşüyor: (a) Talep düşse bile firmalar hala yüksek enflasyon düzeyinin verdiği momentum ile fiyatlarını maliyetten bağımsız bir şekilde yükseltiyorlar. (b) Bu tür fiyat davranışları özellikle hizmet sektöründe kendisini daha fazla gösteriyor.

(c) Gelir dağılımındaki geleneksel çarpıklık ve bunun daha da bozulması ile oluşan ikili-talep formasyonu toplam talebin daha fazla düşmesini engelliyor. (d) Yüksek faiz finansman maliyetlerini artıran bir olgu. Bu da firmaların fiyatlarını artırmaları için bir gerekçe sunuyor. (e) Enflasyon üzerindeki ithalat kanalının da hala çok açık olduğu görülüyor. İkili-talep yapısının özellikle bu kanal üzerinden de yaygın bir etki alanı var.”

Dr. İsmet Demirkol: “Hizmet enflasyonu düşmeden, enerjide dışa bağımlılık azalmadan, arz fazlası olmadan enflasyonu düşüremezsin. Yüksek teknoloji ihracatını artırmadan, cari fazla veremezsin. Ekim aylık enflasyon: yüzde 2,88, ekim yıllık enflasyon: yüzde 48,58”

Dr. Osman Berke Duvan: “Enflasyon verilerinde İTO ve TÜİK arasındaki makas son üç aydır yeniden açılmaya başladı. 12 Aylık enflasyon: Ağustos: İTO->%61,57 TÜİK->%51,97 Fark: 9,6 puan Eylül: İTO->%59,18 TÜİK->%49,38 Fark: 9,8 puan Ekim: İTO->%59,10 TÜİK->%48,58 Fark: 10,52 puan”

Timothy Ash: “Ekim ayı enflasyon baskısı hayal kırıklığı yaratıyor, yıllık düşüş gösteriyor ancak sadece %48,58’e ve aylık artış hala %2,88’de ve dik. Enflasyon TCMB’den çok daha yapışkan olduğunu kanıtlıyor ve bu da politika oranlarını erken düşürmeyi zorlaştırıyor.”

Paylaşın

Şimşek’ten “Enflasyon” Yorumu: Zaman Alıyor

TÜİK’in açıkladığı ekim ayı enflasyon verilerini değerlendiren “Ekimde yıllık enflasyon mayısa göre 26,9 puan gerileyerek yüzde 48,6 oldu. Temel mallarda yıllık fiyat artışı yüzde 28,5, ataletin yüksek olduğu hizmetlerde ise yüzde 69,8 gerçekleşti” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor. Katılıkların giderilmesi zaman alıyor ancak bu konudaki gelişmeler olumlu.”

Ekim ayında enflasyon yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti. Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, sosyal medya hesabı üzerinden, ekim ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Şimşek, şu ifadeleri kullandı: “Ekimde yıllık enflasyon mayısa göre 26,9 puan gerileyerek yüzde 48,6 oldu. Temel mallarda yıllık fiyat artışı yüzde 28,5, ataletin yüksek olduğu hizmetlerde ise yüzde 69,8 gerçekleşti.

Özellikle geriye dönük fiyatlama davranışının yüksek olduğu kira ve eğitim grubunda yıllık artışlar enflasyondaki düşüşü sınırlandırıyor. Katılıkların giderilmesi zaman alıyor ancak bu konudaki gelişmeler olumlu. Ekimde 12 aylık enflasyon beklentilerinin tüm kesimlerde son iki buçuk yılın en düşük seviyesine gerilemesi hizmet enflasyonundaki ataletin kırılması için önemli.”

Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz da, sosyal medya hesabı üzerinden, ekim ayı enflasyon verilerini değerlendirdi. Cevdet Yılmaz, şu ifadeleri kullandı:

“Toplumsal refahı artırmak amacıyla uyguladığımız ekonomi programı ile dezenflasyon sürecinin önümüzdeki dönemde daha da güçlenmesini ve tek haneli enflasyon hedefimize ulaşmayı hedefliyoruz. Programımıza duyulan güvenin neticesinde dezenflasyon sürecini tesis etmeye devam ediyoruz.

Tüketici fiyatları ekim ayında yüzde 2,88 oranında artmıştır. Yıllık enflasyon yüzde 48,58 düzeyine inmiş, son 5 ayda yıllık enflasyondaki azalış 27 puana yaklaşmıştır. Ekim ayı enflasyonunda gıda fiyatlarının etkisi hissedilirken, sezon geçişinin de etkisiyle taze meyve ve sebze grubunda fiyat artışları yaşanmıştır. Bununla birlikte tüm geçici etkiler arındırıldığında, çekirdek enflasyon göstergelerindeki aylık değişimler bir önceki aya kıyasla azalmış, yıllık enflasyon düzeyleri gerilemiştir.

Ayrıca yurt içi üretici fiyatlarındaki gidişat, tüketici fiyatları üzerindeki maliyet yönlü baskının giderek hafiflediğini göstermektedir. 2024 yılının son çeyreğinde dönemsel fiyatlama etkisinin azalmasını, hizmet enflasyonunda iyileşmenin gerçekleşmesini ve küresel emtia fiyatlarındaki olumlu seyrin dezenflasyon sürecine katkı vermesini bekliyoruz.”

Enflasyon; TÜİK’e göre yüzde 48, ENAG’a göre yüzde 89

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Ekim ayı tüketici fiyat endeksi (TÜFE) verilerini açıkladı. Buna göre fiyat artışları yıllık yüzde 48,58 ve aylık yüzde 2,88 ile beklentilerin üzerinde gerçekleşti.

Ekonomistler aylık enflasyonun yüzde 2,5, yıllık fiyat artışlarının ise yüzde 48 seviyesinde gerçekleşmesini bekliyordu.

TÜİK’e göre bir önceki yılın aynı ayına kıyasla en az fiyat artışı yüzde 26,14 ile ulaştırma grubunda yaşandı. Aynı dönemde en fazşa fiyat artışı yüzde 93,66 ile eğitimde kaydedildi. Aylık bazda ise TÜFE artışının en yüksek olduğu grup yüzde 14,32 ile giyim ve ayakkabı oldu.

Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) hesaplamasına göre ise enflasyon yıllık bazda yüzde 89,77 seviyesinde gerçekleşti. Fiyat artışları aylık bakıldığında yüzde 5,57 oldu.

Bu ayın enflasyon verisiyle birlikte Kasım’da yapılacak kira zammı hesaplamasında dikkate alınan TÜFE oranı da belli oldu. TÜİK’e göre Ekim’de 12 aylık ortalamalara göre TÜFE yüzde 62,02 seviyesinde gerçekleşti.

Kira artışlarında yüzde 25 üst sınır uygulamasına Temmuz ayında son verilmişti.

TÜİK; vergi, harç ve ceza artışlarının hesaplamasında kullanılan Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (Yİ-ÜFE) verilerini de açıkladı. ÜFE’de artış yıllık yüzde 32,24, aylık yüzde 1,29 oldu.

“Yeniden değerleme oranı” olarak baz alınan on iki aylık ortalamalara göre Yİ-ÜFE ise yüzde 43,93 artış gösterdi. Gelecek yıldan itibaren ehliyet, pasaport, Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV), gelir vergisi gibi birçok kalemde bu oranda zam uygulanması bekleniyor. Ancak ilgili kanun uyarınca Cumhurbaşkanının yeniden değerleme oranını yüzde 50’ye kadar azaltma veya yüzde 50’ye kadar artırma yetkisi bulunuyor.

Paylaşın

TÜİK’e Göre Çalışan Sayısı Arttı

Ağustos ayında ücretli çalışan sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 arttı. Ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,8 azalırken, inşaat sektöründe yüzde 6,9 ve ticaret – hizmet sektöründe yüzde 3,7 arttı.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Ücretli Çalışan İstatistikleri Ağustos 2024 verilerini açıkladı.

Buna göre; Ağustos ayında ücretli çalışan sayısı geçen yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 arttı. Sanayi, inşaat ve ticaret – hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı  ağustos ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 2,6 arttı.

Ücretli çalışan sayısı bir önceki yılın aynı ayında 15 milyon 484 bin 782 kişi iken, ağustos ayında 15 milyon 883 bin 831 kişi oldu.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; Ağustos ayında ücretli çalışan sayısı yıllık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,8 azalırken, inşaat sektöründe yüzde 6,9 ve ticaret – hizmet sektöründe yüzde 3,7 arttı.

Ücretli çalışan sayısı aylık aynı kaldı. Sanayi, inşaat ve ticaret-hizmet sektörleri toplamında ücretli çalışan sayısı ağustos ayında bir önceki aya göre aynı kaldı.

Ücretli çalışanların alt detaylarına bakıldığında; Ağustos ayında ücretli çalışanlar aylık olarak sanayi sektöründe yüzde 0,4 azalırken, inşaat sektöründe yüzde 0,4 ve ticaret-hizmet sektöründe yüzde 0,1 arttı.

Paylaşın

Gelir Dağılımındaki Bozulma Tarihi Seviyede

En yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 48,7’ye çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,1 oldu.

Haber Merkezi / Gelir dilimlerinin tam ortasındaki üçüncü yüzde 20’nin aldığı pay da 2023 anket yılında yüzde 14,3 ile yine veri setinin en düşük seviyesine geriledi.

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,9 ile aynı düzeyde kaldı, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 14,2’den 13,8’e düştü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2023 yılına ilişkin “Gelir Dağılımı İstatistikleri” bültenini düzelterek yeniden yayımladı.

Buna göre; En yüksek eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine sahip yüzde 20’lik grubun toplam gelirden aldığı pay bir önceki yıla göre 0,7 puan artarak yüzde 48,7’ye çıkarken, en düşük gelire sahip yüzde 20’lik grubun aldığı pay ise 0,1 puan artarak yüzde 6,1 oldu.

Gelir dağılımı eşitsizliği ölçütlerinden olan Gini katsayısı, sıfıra yaklaştıkça gelir dağılımında eşitliği, bire yaklaştıkça gelir dağılımında bozulmayı ifade etmektedir. Gini katsayısı hesabında hanenin ve fertlerin elde ettiği yıllık gelirlerin toplamından, gelir referans döneminde ödenen vergiler ve diğer hane veya kişilere yapılan düzenli transferler düşüldükten sonra bulunan hanehalkı kullanılabilir geliri kullanılmaktadır.

Daha önceki yıllarda eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri üzerinden hesaplanan Gini katsayısı; yapılan sosyal transferlerin gelir dağılımı üzerindeki etkisini görmek amacıyla tüm sosyal yardımlar hariç ve emekli ve dul-yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transferler hariç tutularak iki farklı yöntemle de ayrıca hesaplandı.

En son yapılan araştırma sonuçlarına göre Gini katsayısı bir önceki yıla göre 0,005 puan artış ile 0,420 olarak tahmin edildi. Tüm sosyal transferler hariç tutulduğunda Gini katsayısı 0,488, emekli ve dul yetim maaşı dahil diğer tüm sosyal transfer gelirleri hariç tutulduğunda ise 0,431 olarak tahmin edildi.

Toplumun en yüksek gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği payın en düşük gelir elde eden yüzde 20’sinin elde ettiği paya oranı şeklinde hesaplanan P80/P20 oranı 7,9 ile aynı düzeyde kaldı, gelirden en fazla pay alan yüzde 10’unun elde ettiği gelirin en az pay alan %10’unun elde ettiği gelire oranı şeklinde hesaplanan P90/P10 oranı ise 14,2’den 13,8’e düştü.

Türkiye’de yıllık ortalama hanehalkı kullanılabilir geliri 2023 yılı anket sonuçlarına göre yüzde 84,1 artarak 181 bin 200 TL oldu. Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri bir önceki yıla göre yüzde 85,3 artarak 48 bin 642 TL’den 90 bin 116 TL’ye yükseldi.

Yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirlerinde en yüksek gelir, geçen yıla göre 49 bin 415 TL artarak 111 bin 969 TL ile tek kişilik hanehalklarının oldu. Çekirdek aile bulunmayan birden fazla kişiden oluşan hanehalklarının yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 106 bin 700 TL iken tek çekirdek aileden oluşan hanehalklarında bu değer 92 bin 043 TL oldu. En düşük yıllık ortalama eşdeğer kullanılabilir hanehalkı fert gelirine sahip hanehalkı tipi ise 70 bin 115 TL ile en az bir çekirdek aile ve diğer kişilerden oluşan hanehalkları oldu.

Toplam gelir içerisinde en yüksek payı, yüzde 48,5 ile bir önceki yıla göre 2,3 puan artan maaş ve ücret geliri aldı. İkinci sırayı yüzde 22,1 ile önceki yıla göre 1,1 puan artan müteşebbis geliri alırken üçüncü sırayı yüzde 17,6 ile önceki yıla göre 2,6 puanlık azalış gösteren sosyal transfer geliri oluşturdu.

Tarım gelirinin müteşebbis geliri içindeki payı yüzde 20,5 olurken, emekli ve dul-yetim aylıklarının sosyal transferler içindeki payı ise yüzde 88,4 olarak gerçekleşti.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla yükseköğretim mezunlarında 157 bin 851 TL, lise ve dengi okul mezunlarında 114 bin 374 TL, lise altı eğitimlilerde 89 bin 012 TL, bir okul bitirmeyenlerde 63 bin 425 TL ve okur-yazar olmayan fertlerde 45 bin 637 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 89,7 ile lise altı eğitimli, en düşük artış ise yüzde 79,6 ile okur-yazar olmayan fertlerde oldu.

Esas iş gelirleri sektörel ayrımda incelendiğinde; en yüksek yıllık ortalama gelirin 121 bin 013 TL ile hizmet sektöründe, en düşük yıllık ortalama gelirin ise 92 bin 632 TL ile tarım sektöründe olduğu görüldü. Bir önceki yıla göre; yıllık ortalama esas iş gelirinde en yüksek artış yüzde 100,9 ile tarım sektöründe gözlenirken, bunu yüzde 86,7 ile sanayi sektörü izledi. Diğer taraftan hizmet sektöründe yüzde 83,2, inşaat sektöründe ise yüzde 74,3 artış gözlendi.

Yıllık ortalama esas iş gelirleri sırasıyla işverenlerde 408 bin 174 TL, kendi hesabına çalışanlarda 115 bin 622 TL, ücretli maaşlılarda 102 bin 821 TL ve yevmiyelilerde 53 bin 334 TL olarak hesaplandı. Geçen yıla göre en yüksek artış %108,1 ile yevmiyelilerde, en düşük artış ise yüzde 80,7 ile ücretli maaşlılarda oldu.

Ülkemizde yaşanan deprem nedeni ile 2023 yılında TR63 (Hatay, Kahramanmaraş, Osmaniye) bölgesinde alan çalışması yapılamadığı için İstatistiki Bölge Birimleri Sınıflandırması (İBBS) ayrımında verilen bölgesel sonuçlar 25 bölgeyi kapsamaktadır.

Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye’de yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri 2023 yılında 90 bin 116 TL iken, İBBS 2. Düzey bölgeleri itibarıyla en yüksek olduğu bölge 124 bin 723 TL ile TR10 (İstanbul) bölgesi oldu. Bu bölgeyi, 115 bin 758 TL ile TR51 (Ankara) bölgesi ve 107 bin 583 TL ile TR21 (Tekirdağ, Edirne, Kırklareli) bölgesi izledi. En düşük yıllık ortalama eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert geliri ise 41 bin 385 TL ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgesinde gerçekleşti.

Son yapılan araştırma sonuçlarına göre P80/P20 oranı Türkiye’de 7,9 iken, bu değerin en düşük olduğu İBBS 2. Düzey bölgesi 4,9 ile TR42 (Kocaeli, Sakarya, Düzce, Bolu, Yalova) olurken bu bölgeyi 5,0 ile TR81 (Zonguldak, Karabük, Bartın) ve 5,1 ile TRB2 (Van, Muş, Bitlis, Hakkari) bölgeleri izledi.

P80/P20 oranının en yüksek olduğu İBBS 2. Düzey bölgeleri ise 8,1 ile TRA2 (Ağrı, Kars, Iğdır, Ardahan), 7,8 ile TR51 (Ankara) oldu.

Eşdeğer hanehalkı kullanılabilir fert gelirine göre sıralı yüzde 10’luk gelir grupları itibarıyla fertlerin bir önceki yıla göre yüzdelik geçişleri incelendiğinde; bir önceki yılda birinci yüzde 10’luk grupta olan fertlerin 2023 yılında yüzde 52,1’inin, son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin ise yüzde 67,3’ünün gelir grubu değişmedi. Ayrıca 2022 yılında birinci yüzde 10’luk grupta olan fertlerin %26,4’ünün 2023 yılında gelir grubu birden fazla yükseldi. Son yüzde 10’luk grupta olan fertlerin ise yüzde 12,1’inin gelir grubu birden fazla düştü.

Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması panel veriden elde edilen sonuçlara göre 2022 yılında işsiz olan fertlerin yüzde 42,4’ü 2023 yılında çalışmaya başladı. Faaliyet durumu 2022 yılında çalışan olarak belirlenen fertlerin 2023 yılında yüzde 90,6’sı çalışma hayatına devam etti. Bir önceki yıl işgücüne dahil olmayan fertlerin ise yüzde 10,2’si işgücüne katıldı.

Paylaşın

Devlet Harcamaları Yüzde 106,18 Arttı

2023 yılında devletin toplam gelirindeki artış yüzde 91,37 olurken, giderindeki artış ise yüzde 106,18 olarak kayıtlara geçti. Giderlerdeki artışın ana nedeni 6 Şubat depremleri olduğu belirtildi.

Haber Merkezi / Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) Devlet Hesapları 2023 verilerini açıkladı.

Buna göre; Genel devlet açığı 2023 yılında 1 trilyon 272 milyar 714 milyon TL olarak tahmin edildi ve bir önceki yıl yüzde 2,1 olan genel devlet açığının Gayrisafi Yurt İçi Hasıla’ya (GSYH) oranı yüzde 4,8’e yükseldi. Açıktaki artışın temel nedeni hanehalkı ve iş yerlerine yönelik yapılan deprem yardımları oldu.

Merkezi devlet ve mahalli idareler alt sektörleri 2023 yılında açık verirken sosyal güvenlik kurumları alt sektörü fazla verdi. Genel devlet konsolide brüt borç stokunun GSYH’ye oranı ise 2023 yılında yüzde 29,3’e düştü.

Genel devlet toplam gelirleri 8 trilyon 204 milyar 943 milyon TL’ye yükselirken, gelirlerin GSYH içindeki payı yüzde 30,9’a yükseldi. Genel devlet toplam harcamaları 2023 yılında 9 trilyon 477 milyar 658 milyon TL’ye yükselirken, harcamaların GSYH içindeki payı yüzde 35,7’ye yükseldi.

Üretim ve ithalat üzerindeki vergilerin toplam vergi ve sosyal katkı gelirleri içindeki payı 2022 yılında yüzde 47,8 iken 2023 yılında yüzde 48,2’ye yükseldi. Gelir, servet vb. üzerindeki cari vergilerin payı yüzde 26,6’ya düşerken, net sosyal katkıların payı ise yüzde 25’e yükseldi. Sermaye vergilerinin payı yüzde 0,2’ye düştü.

Paylaşın

Beyin Göçü: Her Yüz Üniversite Mezunundan İkisi Gitti

Yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı 2015 yılında yüzde 1,6 iken, 2023 yılında yüzde 2 oldu. 2023 yılında yükseköğretim mezunu kadınların beyin göçü oranı yüzde 1,6, erkeklerin beyin göçü oranı ise yüzde 2,4 oldu.

Haber Merkezi / En yüksek beyin göçü oranına sahip eğitim ve öğretim alanları yüzde 6,8 ile bilişim ve iletişim teknolojileri, yüzde 4,4 ile mühendislik, imalat ve inşaat ve yüzde 2,6 ile doğa bilimleri, matematik ve istatistik oldu.

Bir lisans programını tamamlayanların göç etmek için tercih ettikleri ilk beş ülke sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri (yüzde 21,4), Almanya (yüzde 17,5), Birleşik Krallık (yüzde 11,2), Hollanda (yüzde 6,9) ve Kanada (yüzde 4,9) oldu.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya göç eden mezunlar içinde en büyük paya sahip lisans programı işletme olurken, Almanya, Birleşik Krallık ve Hollanda’yı en fazla tercih eden mezunlar bilgisayar mühendisliği bölümünden oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), “Yükseköğretim Beyin Göçü İstatistikleri 2021 2023” verilerini açıkladı.

Buna göre; Yükseköğretim mezunlarının beyin göçü oranı 2015 yılında yüzde 1,6 iken, 2023 yılında yüzde 2,0 oldu. 2023 yılında yükseköğretim mezunu kadınların beyin göçü oranı yüzde 1,6, erkeklerin beyin göçü oranı ise yüzde 2,4 olarak gerçekleşti.

En yüksek beyin göçü oranına sahip eğitim ve öğretim alanları bilişim ve iletişim teknolojileri (yüzde 6,8), mühendislik, imalat ve inşaat (yüzde 4,4) ve doğa bilimleri, matematik ve istatistik (yüzde 2,6) oldu.

Mezunların beyin göçü oranları incelendiğinde, en yüksek beyin göçü oranına sahip lisans programları sırasıyla, moleküler biyoloji ve genetik (yüzde 17,9), biyomühendislik (yüzde 10,2), işletme mühendisliği (yüzde 9,8), elektronik mühendisliği (yüzde 9,1), matematik mühendisliği (yüzde 8,9) ve bilgisayar mühendisliği (yüzde 8,4) oldu.

Bir lisans programını tamamlayanların göç etmek için tercih ettikleri ilk beş ülke sırasıyla Amerika Birleşik Devletleri (yüzde 21,4), Almanya (yüzde 17,5), Birleşik Krallık (yüzde 11,2), Hollanda (yüzde 6,9) ve Kanada (yüzde 4,9) oldu.

Amerika Birleşik Devletleri ve Kanada’ya göç eden mezunlar içinde en büyük paya sahip lisans programı işletme olurken, Almanya, Birleşik Krallık ve Hollanda’yı en fazla tercih eden mezunlar bilgisayar mühendisliği bölümünden oldu.

Paylaşın

En Uzun Yaşam Süresine Sahip İl “Tunceli”

Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il Tunceli oldu. Tunceli’de doğuşta beklenen yaşam süresi erkekler için 78,1 olurken, kadınlar için 83,6 oldu.

Haber Merkezi / Türkiye genelinde doğuşta beklenen yaşam süresi 2020 – 2022 döneminde 77,5 yıl iken 2021 – 2023 döneminde 77,3 yıla geriledi.

Türkiye genelinde 2020 – 2022 döneminde erkeklerde 74,8 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi, 2021 – 2023 döneminde 74,7 yıl, kadınlarda ise 80,3 yıl iken 80 yıla düştü.

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), Hayat Tabloları 2021 – 2023 raporunu açıkladı. Buna göre; “Doğuşta beklenen yaşam süresi” Türkiye’de 2020 – 2022 döneminde 77,5 yıl iken 2021 – 2023 döneminde 77,3 yıl oldu.

Türkiye’de 2020-2022 döneminde erkeklerde 74,8 yıl olan doğuşta beklenen yaşam süresi, 2021 – 2023 döneminde 74,7 yıl, kadınlarda ise 80,3 yıl iken 80 yıl oldu. Genel olarak kadınlar erkeklerden daha uzun süre yaşamakta olup erkekler ve kadınlar arasındaki doğuşta beklenen yaşam süresi farkı 5,3 yıldır.

Çalışma çağının başlangıcı olan 15 yaşındaki kişilerin ortalama kalan yaşam süresi 63,5 yıl oldu. Erkekler için bu süre 60,9 yıl iken kadınlarda 66,1 yıl oldu.

Türkiye’de, 30 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 49,1 yıl oldu. Erkekler için bu süre 46,6 yıl iken kadınlarda 51,5 yıl oldu. Bu yaş için kadın ve erkek arasındaki beklenen yaşam süresi farkı 4,9 yıldır.

Türkiye genelinde, 50 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 30,1 yıl oldu. Erkekler için bu süre 27,8 yıl iken kadınlarda 32,3 yıl oldu.

Türkiye’de 2021-2023 dönemi hayat tabloları verilerine göre, 65 yaşında olan bir kişinin kalan yaşam süresi ortalama 17,4 yıl olarak hesaplandı. Erkekler için bu süre 15,7 yıl iken kadınlarda 19 yıl oldu. Diğer bir ifade ile 65 yaşındaki kadınların erkeklerden ortalama 3,3 yıl daha uzun yaşaması beklenmektedir.

Doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 80,8 yıl ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 79,7 yıl ile Şırnak ve Mardin takip etti. Beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu il ise 76,1 yıl ile Kilis oldu. Kilis’i, 76,2 yıl ile Gaziantep ve 76,8 yıl ile Adana izledi.

Erkeklerde doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 78,1 yıl ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 77,1 yıl ile Mardin ve 77 yıl ile Bingöl izledi. Erkeklerde beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu il ise 73,2 yıl ile Kilis oldu. Kilis’i, 73,6 yıl ile Gaziantep ve 74 yıl ile Kırklareli, Edirne ve Adana takip etti.

Kadınlarda doğuşta beklenen yaşam süresinin en yüksek olduğu il 83,6 yıl ile Tunceli oldu. Tunceli’yi, 83,3 yıl ile Şırnak ve 82,5 yıl ile Muğla izledi. Kadınlarda beklenen yaşam süresinin en düşük olduğu il ise 78,7 yıl ile Gaziantep oldu. Gaziantep’i, 79,1 yıl ile Kilis ve 79,2 yıl ile Kütahya ve Hatay takip etti.

En fazla nüfusun bulunduğu İstanbul, doğuşta beklenen yaşam süresinde 78,6 yıl ile Türkiye ortalamasının üstünde yer aldı. Bu değer, erkeklerde 75,8 yıl iken, kadınlarda 81,3 yıl oldu.

Doğuşta beklenen yaşam süresinde Ankara 79,2 yıl ile Türkiye ortalamasının üstünde yer aldı. Bu değer, erkeklerde 76,5 yıl iken kadınlarda 81,8 yıl oldu.

Türkiye’de eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresi incelendiğinde; eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de uzadığı görüldü. Her yaştaki beklenen yaşam süresi, düşük eğitime sahip kişiler arasında daha az olurken, artan eğitim düzeyi ile birlikte beklenen yaşam süresinin de arttığı tespit edildi.

Cinsiyet ayrımında, eğitim düzeyine göre beklenen yaşam süresine bakıldığında, hem erkek hem de kadınlarda eğitim düzeyi yükseldikçe beklenen yaşam süresinin de arttığı tespit edildi. Ortaöğretim altı eğitim seviyesi ile yükseköğretim eğitim seviyesine sahip 30 yaşındaki kişilerin beklenen yaşam süreleri arasındaki farkın 5 yıl civarında olduğu görüldü.

Paylaşın