Türkiye’de Cezaevinde Bulunan Gazeteci Sayısı 21’e Yükseldi

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, “Eleştirel gazeteciliğe iktidarın tahammülünün hiç kalmadığını anlıyoruz. Son olarak da Barış Pehlivan 5. kez cezaevine girdi. Bu olaylar iktidarın anayasal bir hak olan basın özgürlüğünü hiçe saydığını gösteriyor” dedi ve ekledi:

“Yargının gazetecileri sindirmek için kötüye kullanıldığına tanıklık ediyoruz. Barış Pehlivan’ın denetimli serbestlik talebinin görmezden gelinmesi ciddi bir haksızlık. Çünkü tüm adil suçluların bu haklardan bu haktan yararlandığını görüyoruz.”

Sibel Güneş, “Meslektaşlarımıza yönelik ağır baskılardan vazgeçilmesini istiyoruz. Başta Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan olmak üzere tutuklu toplam 21 gazetecinin serbest bırakılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

2016 ve 2017 yıllarında dünyada en fazla gazetecinin hapsedildiği ülke olan Türkiye, son yıllarda bu kötü sicilinden uzaklaşıyordu. Ancak son bir yıl içinde tutuklamalar yeniden arttı. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’ne göre en son tutuklamalarla cezaevinde bulunan gazeteci sayısı 21’e yükseldi.

Seçimlerden önce Nisan ayında Diyarbakır’da Abdurrahman Gök, Beritan Canözer, Mehmet Şah Oruç ve Remzi Akkaya adlı gazeteciler tutuklandı. Ardından seçimler sonrası Tele 1 TV Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, bir yayında Abdullah Öcalan’ı övdüğü iddiasıyla cezaevine gönderildi.

En son iki gün önce de Barış Pehlivan 3 yıl 9 ay hapse mahkum olduğu bir davadan yeni İnfaz Yasası’ndaki denetim serbestliğinden yararlandırılmadığı için Silivri Açık Cezaevi’ne teslim oldu. Son dönemde gazetecilere yönelik artan tutuklamalar basın kuruluşlarının tepkisine neden oluyor.

“Yargının gazetecileri sindirmek için kötüye kullanıldığına tanıklık ediyoruz”

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Genel Sekreteri Sibel Güneş, yeni İnfaz Yasası’na rağmen Barış Pehlivan’ın tutuklanmasına tepki gösterirken iktidarın eleştirel gazeteciye tahammülünün kalmadığına işaret etti.

VOA Türkçe’den Hilmi Hacaloğlu‘na değerlendirmelerde bulunan Güneş, “Önce Merdan Yanardağ’ın, televizyonda ifade özgürlüğünü kullanması ile ilgili olarak bir hedef gösterme ve linç söz konusu oldu. İşaret fişeği atıldı ve meslektaşımız maalesef tutuklandı. Ardından Tele 1’in de kapandığına tanıklık ettik. Eleştirel gazeteciliğe iktidarın tahammülünün hiç kalmadığını anlıyoruz. Son olarak da Barış Pehlivan 5. kez cezaevine girdi.

Bu olaylar iktidarın anayasal bir hak olan basın özgürlüğünü hiçe saydığını gösteriyor. Yargının gazetecileri sindirmek için kötüye kullanıldığına tanıklık ediyoruz. Barış Pehlivan’ın denetimli serbestlik talebinin görmezden gelinmesi ciddi bir haksızlık. Çünkü tüm adil suçluların bu haklardan bu haktan yararlandığını görüyoruz” dedi.

“Haksız gözaltı ve tutuklamalar…”

TGC Genel Sekreteri yalnız Yanardağ ve Pehlivan için değil seçimlerden önce tutuklanan dört Kürt gazetecinin de dahil olduğu tüm tutuklu gazeteciler için özgürlük çağrısında bulunuyor.

Sibel Güneş, “Güneydoğu’da görev yapmak gazetecilik açısından her zaman çok zor oldu. Güneydoğu’da görev yapan meslektaşlarımızın sindirilmeye çalışıldığına tanıklık ediyoruz. Gerçekler üzerinden haksız gözaltı ve tutuklamalar bir Demokles’in kılıcı gibi sürekli baskıyı hatırlatacak şekilde gazetecilerin üzerinde tutuluyor. Güneydoğu’da arkadaşlarımızla da dayanışma içerisindeyiz.

Biliyorsunuz bir önceki yıl haksız yere tutuklanan meslektaşlarımıza Türkiye Gazeteciler Cemiyeti ‘basın özgürlüğü ödülü’ verdi. Meslektaşlarımıza yönelik ağır baskılardan vazgeçilmesini istiyoruz. Başta Merdan Yanardağ ve Barış Pehlivan olmak üzere tutuklu toplam 21 gazetecinin serbest bırakılmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

“Gerçek gazeteciler kalemlerini satmıyor”

Önceki gün Barış Pehlivan cezaevine teslim olurken onu uğurlamaya Silivri Cezaevi’ne giden gazetecilerden biri olan Timur Soykan da yeni infaz düzenlemesinden katiller ve uyuşturucu kaçakçıları dahi yararlanırken bir gazetecinin kapsam dışı bırakılma çabasının hukukla bağdaşmadığına dikkat çekiyor.

Timur Soykan, “Yeni bir infaz yasasıyla yine katillerin, tecavüzcülerin, uyuşturucu kaçakçılarının, hırsızların tahliye edildiği günlerdeyiz. Ve yine biz arkadaşımız Barış’ı Silivri cezaevine gönderdik. Bu adaletsizlik, bu hukuksuzluk, bu zorbalık biz gazetecilere sürekli bunu yaşatıyor. Ama Barış da pes etmeyecek yazmaya devam edecek.

En iyi bildiği şeyi, gazeteciliği yapmaya devam edecek. Çünkü bu ülkenin gerçek vatanseverleri gerçek gazetecileri gözlerini kulaklarını hakikate kapatmıyor, kalemlerini de satmıyor, mücadeleye devam ediyorlar. Kimileri ceplerini dolduruyor olabilir ama bu ülkenin gerçek gazetecileri var ve onlar bu hakikat mücadelesine devam ediyorlar” dedi.

Timur Soykan, gazetecilerin ve hak savunucularının iktidar baskısına karşı yalnız bırakıldığı görüşünde: “Bu ülkenin de bir vefasızlığı var mücadele eden gazetecilere karşı. Çok bedeller ödeniyor. Arkamda gördüğünüz Silivri Cezaevi’nde (Gezi davası tutukluları) Can Atalay Tayfun Kahraman, Hakan Altınay, Osman Kavala var.

Bu ülkedeki adaletsizlik insanların hayatlarından çalıyor. Tayfun Kahraman’ı kızından uzak tutuyor Hakan’ı oğlundan uzak tutuyor. Can Atalay bir milletvekili ama hapisten çıkartılmıyor. Ama işte bütün bu korku iklimine karşı -Türkiye’deki insanlar o korku iklimine teslim olmuş görünebilir- hiçbir zaman hakikatin mücadelesi bitmez.”

Paylaşın

TGC: RTÜK, Eleştirel Medyaya Bedel Ödetiyor

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Radyo ve Televizyon Üst Kurulu’nun (RTÜK) KRT, Halk TV ve Kafa Radyo’ya kestiği cezalar için “RTÜK seçim öncesi iktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerinin konuşulmasını cezalarla engellemeye çalışıyor” açıklamasında bulundu.

TGC, RTÜK, TELE1, KRT, Halk TV ve Kafa Radyo’ya kestiği cezalarla ilgili bir açıklama yaptı.

Cezaların seçim öncesi bir bedel ödetme olduğunu savunan TGC, cezaların halkın haber alma hakkını engellediğini söyledi:

“RTÜK bu cezalarla yine halkın haber alma, bilgilenme, gerçekleri öğrenme hakkını engellemiş ve ısrarla Anayasa’yı yok saymıştır. Kararlarını çağdaş ve özgürlükçü bir yaklaşımla alması beklenen RTÜK, verdiği para cezaları ve yayın durdurma kararlarıyla eleştirel medyaya bedel ödettirmektedir. Böylelikle yurttaşlar da habere erişememektedir.

RTÜK seçim öncesi iktidarın kamu yararına olmayan faaliyetlerinin TV ekranlarında konuşulmasını cezalarla engellemeye çalışmaktadır.

RTÜK’ü halkın haber alma hakkını engellemekten, eleştirel yayın yapan TV kuruluşlarını para cezalarıyla ekonomik olarak zora sokmaya çalışmaktan vazgeçmeye, Anayasaya, basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne saygılı olmaya çağırıyoruz.”

Ne olmuştu?

RTÜK, Halk TV, Tele 1, KRT ve Kafa Radyo’ya oy çokluğuyla  yüzde 3 para cezası vermişti.

RTÜK bu kararlara gerekçe olarak, organize suç örgütü lideri Sedat Peker’in iddialarını televizyonda tartışarak Serhat Albayrak ve Zehra Taşkesenlioğlu’nun ‘küçük düşürülmesi’ni göstermişti.

İzmir’in kurtuluşunda tek kurşun atmadık’ diyen eski TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın sözlerinin eleştirilmesi nedeniyle de Kafa Radyo’ya da yüzde 3 idari para cezası uygulamıştı.

Paylaşın

Gazeteciler ‘Dezenformasyon Yasası’nın Geri Çekilmesi İçin Dilekçe Verdi

Basın meslek örgütleri, geçen yasama döneminde AK Parti ve MHP milletvekilleri tarafından “dezenformasyonla mücadele” gerekçesiyle hazırlanan ve yarın TBMM’ye sunulması beklenen düzenlemeyi eylem ve açıklamalarla protesto etmeye devam ediyor.

Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS), bugün farklı illerde basın açıklaması ile teklifin geri çekilmesi çağrısı yaptı. Bu çerçevede gazeteciler, teklifin geri çekilmesi talebiyle ortak dilekçe metnini imzalayarak TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile AK Parti, MHP, CHP, HDP ve İYİ Parti grup başkanlıklarına iletti.

BBC Türkçe’den Ayşe Sayın’ın aktardığına göre ortak dilekçede özetle şu görüşe yer verildi:

“Bu teklif, bizi sessiz ve nefessiz bırakmak niyetinde bir sansür düzenlemesidir. Öncelikle her ne kadar teklifle internet medyasında çalışan gazetecilerin yıllardır çabaladığımız meşru talepleri tesis ediliyormuş gibi görünse de bu hakların arkasına eklenen tehlikelerin bilincinde olduğumuzu vurgulamak isteriz. Teklifin 29. maddesiyle Türk Ceza Kanunu’na 217/A maddesi olarak eklenmesi planlanan ‘Halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma’ suçu muğlaktır, sübjektif değerlendirmelere açıktır. Zamana, kişilere ve koşullara bağlı olarak her uygulamacı tarafından farklı yorumlanması muhtemel bu düzenlemeyle, yalnızca gazeteciler değil tüm toplum ciddi bir cezai tehdit ile karşı karşıya bırakılmakta, ifade ve basın özgürlüğü yok edilmektedir.”

Dilekçeleri iletmek için beraberindeki gazetecilerle birlikte Meclis’te açıklama yapan TGS Ankara Şube Başkanı Sibel Hürtaş da teklifin geri çekilmesini istedi:

“Tarihin en büyük karartma girişimi ile karşı karşıyayız. Dezenformasyon yasası adı altında getirdikleri sansür yasasına karşı bugünden itibaren her yerde, her alanda mücadele yürüteceğimizi söylüyoruz. Bu sansür yasası her yönüyle Anayasa’ya aykırıdır. Sayın Meclis Başkanı Mustafa Şentop Macaristan örneğini verdi, sansür yasasını getirirken. Lütfen seçim hesaplarınıza basın özgürlüğünü alet etmeyin. Bu sansür yasasını geri çekin.”

Basın Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, geçen yasama döneminde AK Parti ve MHP’li milletvekillerinin imzalarıyla Meclise sunulmuş, Adalet Komisyonu’nda tartışmalar eşliğinde kabul edildikten sonra Genel Kurul’a sevk edilmişti.

Muhalefetin “basına sansür torbası” olarak nitelendirdiği kanun teklifi “Halk arasında endişe, korku veya panik yaratmak amacıyla ülkenin iç ve dış güvenliği, kamu düzeni ve genel sağlığı ile ilgili gerçeğe aykırı bir bilgiyi, kamu barışını bozmaya elverişli şekilde alenen yayan kişilere” bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası öngörüyor.

Öte yandan TGC Burhan Felek Konferans Salonu’nda yapılan toplantıda Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC), Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Türkiye Yazarlar Sendikası (TYS), DİSK Basın İş, PEN Yazarlar Derneği ve Türkiye Yayıncılar Birliği (TÜRYAYBİR) bugün bir kez daha itirazlarını dile getirdi.

Kurum temsilcilerinin konuşmalarının ardından paylaşılan ortak metinde şu ifadelere yer verildi:

“4 Ekim 2022 Salı günü TBMM’ye gelmesi beklenen Sosyal Medya Yasa Tasarısı meslek örgütlerinin görüşü alınmadan hazırlanmıştır. TBMM’deki komisyon toplantılarında meslek örgütü temsilcilerine yeterli süre verilmemiş, öneriler de dikkate alınmamıştır… Tek sesli bir toplum yaratmak, korku iklimini canlı tutmak, sansürü ve oto sansürü ağırlaştırmak amacını taşımaktadır. Tutuklu gazeteci sayısını artıracaktır. Seçim öncesi gazetecilerin haber yapmasını, yurttaşın habere erişimini ve haberin serbest dolaşımını engelleyecek olan yasa, ayrıca toplumsal muhalefeti de susturmayı hedeflemektedir… Sansür Yasası’nın geri çekilmesini istiyoruz.”

Paylaşın

TGC: İfade Özgürlüğüne Yeni Bir Darbe

Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Yönetim Kurulu, AK Parti-MHP’nin Meclis’e sunduğu, gazetecilere yeni hapis cezaları getirilmesinin yolunu açan torba kanun teklifine ilişkin yazılı açıklama yaptı.

Şirketler aleyhine haber yapan gazetecilere “şöhrete zarar” suçlamasıyla üç yıla kadar hapis cezası getiren teklifin yurttaşların habere erişim hakkını engelleyeceğinin altı çizilen açıklamada, “Anayasal bir hak olan basın ve düşünceyi ifade özgürlüğünü engellemek için iktidar tarafından sistematik olarak girişimde bulunulmaktadır. Son olarak 85 iktidar milletvekilinin ortak imzasıyla TBMM’ye torba kanun içinde bir teklif sunulmuştur. Torba yasaya eklenen maddeye göre isimleri belirtilmese bile şirketlerin güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüde yol açacak, güveni sarsacak haberlerin yapılması sansürlenmektedir” denildi.

‘‘Yeni bir darbe’’

Yaşanan sosyal ve ekonomik sorunlarla ilgili haberlerin serbest dolaşımının bir kez daha engellenmek istendiği işaret edilen açıklamada, “Seçime gidilen bir süreçte gazetecilere, ekonomi habercilerine aba altından sopa gösterilmektedir. Bu madde kabul edilirse yurttaşların habere erişiminin önüne yeni bir engel konulacaktır. Basın ve düşünceyi ifade özgürlüğüne yeni bir darbe olan bu teklifin çekilmesi için iktidar ve muhalefet partilerine çağrı yapıyoruz” ifadeleri yer aldı.

“Şirket itibarını sarsan habere hapis cezası”

TBMM Başkanlığı’na sunulan torba kanun teklifine göre şirketlerin “şöhretine” zarar verecek haberlere üç yıl hapis cezası verilecek. Söz konusu maddede “Basın Kanunu’nda belirtilen araçlarla ya da radyo, televizyon, video, internet, kablolu yayın veya elektronik bilgi iletişim araçları ve benzeri yayın araçlarından birisi vasıtasıyla bir şirketin itibarını kırabilecek veya şöhretine ya da servetine zarar verebilecek bir hususa kasten sebep olunamaz ya da bu yolla asılsız haber yayılamaz. İsimleri belirtilmese dahi şirketlerin güvenilirliği konusunda kamuoyunda tereddüde yol açacak veya şirketlere duyulan güveni sarsacak veya şirketlerin mali bünyelerinin olumsuz etkilenmesine neden olabilecek nitelikte asılsız haberler yukarıda belirtilen araçlarla yayılamaz” ifadeleri yer aldı.

Paylaşın