Taliban Yönetimindeki Afganistan’da Yeni Okul Üniforması: Kara Çarşaf

Ağustos 2021 yılında Afganistan’da kontrolü ele geçiren Taliban, öğrenciler için şeriata uygun giyim kuralları getiren bir yasa tasarısı hazırladı. Tasarıda erkek ve kız çocuklarına farklı renklerde başörtüleri, çarşaflar, uzun tunikler ve bol pantolonlar zorunlu kılınıyor.

Taliban, Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Geçici hükümetin eğitim bakanlığından bir kaynağa atıfta bulunan Kabul News’un haberine göre, hem erkek hem de kız öğrencilerden vücutlarının tamamını örten ve üzerinde Taliban bayrağı taşıyan bir rozet bulunan geleneksel kıyafetler giymeleri istenecek.

5 bölüm ve 13 madde içeren taslağa göre, ilkokula giden erkek çocuklar açık mavi renkte bir geleneksel perahan tunban, ortaokul ve lisedekilerse açık yeşil bir kıyafet giymek zorunda kalacaklar.

Bir Taliban yetkilisinden alıntı yapan Afgan haber kanalı Amu, kız öğrencilerin “kısa, transparan, ince ve dar” kıyafetler giymelerine izin verilmeyeceğini bildirdi.

Kız çocuklarının üniformasında şeriata uygun bir başörtüsü de var ve buna ek olarak öğrenciler okula gidip gelirken çarşaf giymek zorunda kalacak.

Habere göre taslak, 6. sınıfın altındaki kız öğrencilerin “beyaz” başörtüsüyle “koyu fildişi rengi” bir üniforma, daha büyük kızlarınsa siyah bir başörtüsüyle zeytin yeşili bir kıyafet giymelerini zorunlu kılıyor.

Mart 2022’de Taliban, 6. sınıfın üzerindeki kız öğrencilerin okula gitmesini yasaklamıştı.

Yetkilinin, Taliban’ın hâlâ taslak için başkalarına danışıp fikir topladığını ve henüz bir karar vermediğinden, sosyal medyada dolaşanı belgenin son hali olarak tanımlayamayacaklarını söylediği bildirildi.

Taslak, erkek öğretmenlerin de perahan tunban kıyafetleri giymelerini şart koşuyor ve kadın öğretmenler kıyafetin kadınlar için olanını tam uzunlukta bir çarşafla birlikte giymek zorunda kalacak.

Yeni üniforma kurallarının öğrenciler tarafından protesto edildiğini söyleyen aktivistler, taslak bildirimine sert tepki gösteriyor.

Mor Cumartesiler adlı bir sivil hareket, Taliban’ın 6. sınıfın altındaki kızların üniforma giymesini zorunlu kılması nedeniyle, üyelerinin tasarıyı protesto ettiğini söyledi.

Taliban, kadınları parklar dahil kamusal alanlardan ve çoğu iş kolundan men etti ancak bu, üniformalara dair taslak belgede belirtilmedi.

Taliban geçen hafta kapsamlı bir hamleyle Afgan çalışanların Birleşmiş Milletler’le çalışmasını yasakladı.

İslamcı katı rejim, kadınlara ve kız çocuklarına yönelik eğitim kısıtlamalarını yasak yerine geçici bir askıya alma olarak sunmuştu ancak üniversiteler ve okullar martta kız öğrenciler olmadan yeniden açıldı.

Cumartesi günü Afgan din adamları yasağı eleştirirken, Taliban’dan önemli bir bakan da din adamlarına tartışmalı konuda hükümete karşı çıkmama uyarısı yaptı.

Alim Abdul Rahman Abid, ayrı sınıflar, kadın öğretmenlerin işe alınması, ders programlarının çakışmayacak şekilde ayarlanması ve hatta yeni okullar inşa etme yoluyla, eğitim kurumlarının kadınları yeniden kabul etmelerine izin verilmesi gerektiğini söyledi.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Taliban, Kadınlara Baskıyı Artıyor; BM İçin Çalışmayı Yasakladı

Ağustos 2021 yılında Afganistan’da kontrolü ele geçiren Taliban, kadınların Birleşmiş Milletler (BM) için çalışmasını yasakladı. Taliban’ın kararı Birleşmiş Milletler tarafından duyuruldu.

BM, yazılı bir açıklama yapılmadığını ancak Taliban’ın örgütü sözlü olarak bilgilendirdiğini kaydetti. BM, Taliban’ın kararının “kabul edilemez ve akıl almaz” olduğunu vurguladı.

Örgütten yapılan açıklamada, “Bu, yardım kuruluşlarının en çok ihtiyaç duyanlara ulaşma imkanlarını baltalayan, endişe veren bir dizi hamlenin sonuncusu. BM, kadın personeli olmadan Afganistan’da çalışamaz ve hayat kurtaran yardımı ihtiyaç duyanlara sağlayamaz” denildi.

BM, Afganistan’da tüm personelinden, önümüzdeki 48 saat boyunca çalışmalarını durdurmalarını talep etti. Örgüt yetkilileri, Taliban yönetimi ile görüşüp konunun netlik kazanmasını bekliyor.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Demirtaş’tan “Cumhur İttifakı” İçin Dikkat Çeken Benzetme: Taliban İttifakı

14 Mayıs’ta yapılacak seçimlere haftalar kala ittifaklar da netleşmeye başlıyor. Son olarak Yeniden Refah Partisi (YPR) Cumhur İttifakı’na katılmıştı. Hür Dava Partisi’de (HÜDA PAR) seçimlere AK Parti listelerinden katılacağını açıklamıştı.

6 yılı aşkın süredir Edirne F Tipi Cezaevi’nde tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek’te yayımlanan “Taliban İttifakı’na karşı hep birlikte kazanacağız” başlıklı yazısında gelişmeleri değerlendirdi.

Cumhur İttifakı’nı Taliban’a benzeten Demirtaş’ın yazısı şöyle:

“Cumhur İttifakı, Türkiye siyasi tarihinin en sağcı, en gerici bloku haline geldi. Bir tür Taliban İttifakı oluştu.

Bu Taliban İttifakı, yüzde 50+1’i yakalamayı ve TBMM’de çoğunluğu almayı istiyor.

Ülkeyi her anlamda yıkıma sürüklediler. Yeni hikayeleri de yeni çözüm projeleri de yok. Buna rağmen halen seçim kazanma iddiaları varsa bunun tüm sorumluluğu muhalefettedir.

Muhalefetin tüm gücünü ve enerjisini şehirlerin yeniden inşası, ekonomi, demokrasi, adalet, tarım, hayvancılık, turizm, eğitim ve sağlık gibi temel konulardaki somut çözüm projelerine harcaması gerekir.

Taliban İttifakının yol açacağı tehdit ve tehlikelere ilişkin toplumu uyarması, bilinçlendirmesi de önemli bir başlıktır.

Görünen o ki Taliban İttifakı, seçim kampanyasını sadece karalama çalışmaları ve algı operasyonlarıyla yürütecek. Bu kampanyalarının en önemli ayağı olarak da HDP’yi düşman olarak seçmiş durumdalar. HDP’nin de buna karşın dikkatli, duyarlı olması, kampanya süresince parti programını ve çözüm politikalarını sağduyuyu elden bırakmadan tüm Türkiye’ye en makul dille anlatması gerekiyor.

Taliban İttifakı dışında, bir de muhalif tarafta yer aldığı halde HDP’yi düşman kategorisinde gören bir kanat var. Ulusalcılık, ırkçılık ve faşizm arasında seyreden bu kafalar, Türkiye’yi babalarının mülkü sanıyorlar. Kürt sözünü duyduklarında tüyleri diken diken olan bu zihniyete kalsa Erdoğan’la devam etmeyi tercih ederler. Demokrat, barış isteyen, birlikte eşit yaşamı savunan bir Kürt yerine Taliban’ı tercih edecek kadar ırkçılığın zehrine bulanmış bu kafalar, seçimin en büyük kaybedeni olacaklarının henüz farkında değiller.

14 Mayıs akşamı, her iki sandıktan da muhalefetin büyük bir zaferle çıkacağından eminim. Ancak rehavet ve başıboşluk, önümüzde kalan günlerin en ciddi hatası olur. Herkes seçim çalışmalarına canla başla katılmalı, şimdiden sandık gönüllüsü olmak üzere hazırlanmalıdır.

Özellikle kadınların görüp görebileceği son seçim, bu olabilir. Çünkü Taliban İttifakı, ilk olarak kadınların haklarının gasp edilmesi için kolları sıvayacaktır. Dolayısıyla kadınlar, bu seçimin öncü gücü olarak öne çıkmalı ve seçime renklerini, damgalarını vurmalıdırlar. Umarım tüm muhalefet listelerindeki seçilebilecek yerlerde en az yüzde 50 kadın aday da yer alır. Aksi durum, tam bir ikiyüzlülük olur.

Tüm gücümüzle seçim kampanyalarına yüklenelim, bu seçimin tarihi bir kırılma anı olduğunu bir an bile unutmayalım.

Seçimlerin kazanılmasıyla birlikte, büyük bir demokratik değişim durumu belirecek. Bununla birlikte, 15 Mayıs sabahı tüm sorunlarımız çözülmüş olmayacak. Ama tersi durumda, hepimiz Taliban yönetimine uyanacağız.

Türkiye Cumhuriyeti, ikinci yüzyılında Afganistan’a mı benzeyecek İsviçre’ye mi?

Bu sorunun yanıtını siz vereceksiniz çünkü mühür sizde.”

Paylaşın

Eğitim Yasağına Meydan Okuyan Afgan Kızları Medreselere Yöneldi

Taliban’ın yönetimi elinde bulundurduğu Afganistan’da kadınlara yönelik eğitim yasağı, kızları medreselere yöneltti. Medreselere kaydolan kızların sayısı son bir yılda ikiye katlandı.

İslami eğitim verilen medreselere ağırlıklı olarak orta okul ve lise çağındaki kız çocukları gidiyor. Erkek çocuklar ise medreselerde farklı saatlerde ve ayrı bölümlerde eğitim görüyor.

Matematik ve edebiyat gibi derslerin yerine, Arapça Kur’an eğitiminin verildiği medreselerde, ayetlerin anlamını öğrenmek isteyen çocuklara ise ayrı dersler veriliyor.

Kabil ve Kandahar’da üç medreseyi ziyaret eden AFP’ye göre, geçen yıldan bu yana medreselere giden kız öğrenci sayısı iki katına çıktı.

Medresede eğitim gören 16 yaşındaki Farah, AFP’ye yaptığı açıklamada “Eğitimden men edildiğimiz için bunalımdaydık. Daha sonra ailem en azından buraya gelmeme karar verdi. Bizim için artık tek açık yer medrese” ifadelerini kullandı.

Avukat olma hayalinin yok edildiğini belirten Farah, yine de ailesi derslere katılmasına izin verdiği için kendini şanslı hissettiğini söyledi.

Daha önce tıp fakültesinde okuyan ancak şu anda Kandahar’daki bir medresede öğretmenlik yapan Hosna ise, “Üniversitede eğitim almak bir gelecek inşa etmemize yardım ediyor, haklarımızın farkında olmamızı sağlıyordu. Ama medreselerde birg gelecek yok. Buraya başka çareleri olmadığı için geliyorlar” dedi.

Afganistan’da eğitim çıkmazı

Afgan hükümetine yakın bazı yetkililere göre, kararlar dini lider Hibatullah Akhundzada ve çevresinde bulunan bazı dini danışmanlar tarafından alınıyor.

Kendi İslami emirliğini inşa eden Akhundzada, aynı zamanda yüzlerce yeni medresenin inşa edilmesi talimatını da veren isim.

Kabil’deki yetkililer kız çocuklarına getirilen okul yasağına gerekçe olarak, ayrı sınıflar ve İslami üniformaların eksikliğini gösteriyor. Ancak hükümet okulların er ya da geç açılacağı konusunda halen ısrarcı.

Eğitime getirilen engeller Taliban yönetimiyle uluslararası toplum arasında uzlaşma sağlanamayan temel konulardan biri. Dünya üzerinde hiçbir ülke Taliban hükümetini tanımıyor. Taliban ise nüfusun yarısından fazlasının açlıkla mücadele ettiği ülkede ekonomiyi su üzerinde tutmaya çalışıyor.

Medreselerde verilen eğitim

Sadece İslami eğitimin verildiği medreselerde verilen eğitimin kalitesi de tartışma konusu. Uzmanlar, medreselerin çocukları iş yaşamına hazırlayacak eğitimi vermekten uzak olduğunu söylüyor.

Dini konular üzerine konuşmak için yerel televizyonlara sık sık çıkan akademisyen Abdul Bari Madani konuyla ilgili, “Koşullara bakarsak, modern eğitim ihtiyacı bir öncelik. İslami dünyanın geri kalmaması için çaba harcanması ve modern eğitimin ülkeye ihanet olduğu düşüncesinden kurtulunması gerekiyor” dedi.

Kandahar bölgesi eğitim müdürlüğünde İslami Çalışmalar departmanının başında bulunan Nimetullah Ulfat ise, “Hükümet gece gündüz medreselerin sayısını nasıl artıracağını düşünüyor. Buradaki fikir bu ülkenin yeni nesline iyi eğitim, iyi ilkeler ve iyi ahlak kazandırabilmek” şeklinde konuştu.

Dünya genelinde medreseler militanlıkla da ilişkilendiriliyor. Taliban’ın birçok liderinin eğitim gördüğü Pakistan’daki Darul Uloom Haqqania medresesi bu nedenle “Cihat Üniversitesi” olarak anılmaya başlanmıştı.

(Kaynak: Independent Türkçe)

Paylaşın

Taliban Yönetimindeki Afganistan’da Üniversiteler Kadın Öğrenciler Olmadan Açıldı

Taliban yönetimindeki Afganistan’da aralık ayında kadınların üniversiteye gitmesinin yasaklanmasının ardından, üniversiteler kış tatilinin ardından kadın öğrenciler olmadan açıldı.

Taliban Yüksek Eğitim Bakanı, yazılı bir açıklamayla kadınların üniversiteye gitmesini yasaklamıştı. Taliban böylece Afganistan’da yönetimi ele geçirdikleri 2021’de kadınların eğitimine izin veren politikalarını iptal etmişti.

Bu süre içinde kadınlar buna benzer çeşitli diğer kısıtlamalarla da karşı karşıya kaldı. Birçok lise kapılarını kız öğrencilere kapattı.

Taliban yetkilileri bu müdahalelerin geçici olduğunu söylüyor. Yetkililer, kıyafet kurallarının ihlali, bütçe eksikliği ve müfredatın yeniden şekillendirilmesi ihtiyacı gibi çeşitli gerekçeleri sıralıyor.

Üniversitelerin büyük bir kısmı ise halihazırda kadın ve erkekleri ayırmak gibi önlemlerin alındığını belirtiliyor.

Ülkede kadınların haklarına yönelik çeşitli protestolar düzenleniyor ancak Taliban bunların büyük bir kısmını engelliyor. Taliban, Salı günü Birleşmiş Milletler (BM) ofisinin önünde düzenlenen küçük bir gösteriyi dağıttı.

Sosyal medyada ise Kabil Üniversitesi’nin önünde oturarak kitap okuyan bir grup kadın öğrencinin fotoğrafları paylaşıldı.

Taliban’ın kadınlara yönelik kısıtlamaları uluslararası tepkilere de neden oldu. Bu hafta yayımlanan bir BM raporu, kısıtlamaların insanlığa karşı suç teşkil edebileceğini söylüyor.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

BM’den Afganistan’daki İnsan Hakları İhlallerine Dikkat Çeken Rapor

Birleşmiş Milletler (BM), Taliban’ın 15 Ağustos 2021’de yönetimi ele geçirdiği Afganistan’daki insan hakları ihlallerine dikkat çeken bir rapor hazırladı. Raporda, Taliban’ın kadın ve kız çocuklarına yönelik muamelesinin “insanlığa karşı suç teşkil edebileceği” uyarısı yapıldı.

Birleşmiş Milletler (BM), Afganistan İnsan Hakları Özel Raportörü Richard Bennett’in, Temmuz-Aralık 2022 dönemini kapsayan raporu, Cenevre’deki İnsan Hakları Konseyi’nde sunuldu.

Bennett, belgede, “Taliban’ın kadın ve kız çocuklarına yönelik muamelesinin insanlığa karşı işlenen bir suç olan toplumsal cinsiyet zulmü anlamına gelebileceğini” kaydetti.

Uluslararası toplum, Afganistan’da 2021’de iktidara gelen Taliban’ın, kadınların lise ve üniversiteye gidebilmeleri de dahil olmak üzere özgürlüklerini ve haklarını büyük ölçüde kısıtladığı eleştirisi yapıyor.

Bennett, “Taliban’ın politikası, kadınların ve kız çocuklarının insan haklarını reddetmek ve onları kamusal yaşamdan silmektir” dedi.

İnsan Hakları Konseyi’nin Taliban’a güçlü mesaj vermesi gerektiğini belirten Bennett, “Kadınlara ve kız çocuklarına yönelik kısıtlamalar, tüm nüfus üzerinde yıkıcı ve uzun vadeli bir etkiye sahip. Bu cinsiyet ayrımcılığıyla eşdeğerdir” ifadelerini kullandı.

Taliban daha önce, kadın haklarına saygı duyduklarını ve gelecekte kız çocukları için belirli koşullar oluşturduktan sonra okul açmayı planladıklarını söylemişti.

Üniversiteler kız öğrenciler olmadan eğitime başladı

Bu arada Afganistan genelinde kış ayları nedeniyle derslere ara verilen üniversiteler kız öğrenciler olmadan yeni eğitim ve öğretim dönemine başladı.

Taliban geçici hükümetinin Yüksek Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, tüm üniversitelerin bugünden itibaren eğitime başladığı duyuruldu.

Böylece aralık ayında, Taliban geçici hükümetinin kız öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını yasaklamasının ardından ülke çapındaki üniversiteler ilk defa kız öğrenciler olmadan kapılarını açtı.

Sabah saatlerinden itibaren üniversitelerin erkek öğrencileri sınıflardaki yerini aldı. Kampüs önlerinde toplanan küçük gruplar halindeki kız öğrencilerin içeri girmesine ise izin verilmedi.

Bazı kız öğrenciler sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda kızların eğitim alacağı ana kadar erkek öğrencilerin üniversitelerdeki eğitimi protesto edip derslere katılmamasını istedi.

Bu çağrıya uyan ülkenin kuzeyindeki Belh Üniversitesinden bir grup erkek öğrenci dersleri boykot edeceklerini duyurdu.

Eğitim ve çalışma hayatında kısıtlamalar

15 Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesiyle kadınların çalışması ve kızların eğitim almasına yönelik ciddi kısıtlamalar getirildi.

Kızların önce ortaokul ve liselerde, geçen aralık ayında ise üniversitelerde eğitim alması engellendi. Yine aralık ayında Afgan kadınların yerel ve yabancı sivil toplum kuruluşlarında çalışması da askıya alındı.

Afgan kadınlarına “örtünme zorunluluğu” getirilirken, kadınların spor salonları, park ve bahçeler gibi sosyal mekanlara da girişi yasaklandı.

Taliban yetkilileri ise, yasakların ardındaki nedeni “örtünme kurallarına uygun bir biçimde riayet edilmemesi” olarak gerekçelendirdi.

Yetkililer, yasakların “geçici” nitelikte olduğunu söylemesine karşın, şu an kadar kadınlara yönelik getirilen kısıtlamalarda herhangi bir iyileşme görülmedi.

Söz konusu alandaki kısıtlamalar uluslararası toplumdan da büyük tepki topluyor.

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Afganistan’da Üniversiteler İlk Defa Kadın Öğrenciler Olmadan Kapılarını Açtı

Afganistan’da Taliban geçici hükümetinin kız öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını yasaklamasının ardından ülke çapındaki üniversiteler ilk defa kız öğrenciler olmadan kapılarını açtı.

15 Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesiyle kadınların çalışması ve kızların eğitim almasına yönelik ciddi kısıtlamalar getirildi. Kızların önce ortaokul ve liselerde, geçen aralık ayında ise üniversitelerde eğitim alması engellendi.

Afganistan genelinde kış ayları nedeniyle derslere ara verilen üniversiteler kız öğrenciler olmadan yeni eğitim ve öğretim dönemine başladı.

Taliban geçici hükümetinin Yüksek Eğitim Bakanlığından yapılan açıklamada, tüm üniversitelerin bugünden itibaren eğitime başladığı duyuruldu.

Böylece aralık ayında, Taliban geçici hükümetinin kız öğrencilerin üniversitelerde eğitim almasını yasaklamasının ardından ülke çapındaki üniversiteler ilk defa kız öğrenciler olmadan kapılarını açtı.

Anadolu Ajansı’nın haberine göre, sabah saatlerinden itibaren üniversitelerin erkek öğrencileri sınıflardaki yerini aldı. Kampüs önlerinde toplanan küçük gruplar halindeki kız öğrencilerin içeri girmesine ise izin verilmedi.

Bazı kız öğrenciler sosyal medyada yaptıkları paylaşımlarda kızların eğitim alacağı ana kadar erkek öğrencilerin üniversitelerdeki eğitimi protesto edip derslere katılmamasını istedi.

Bu çağrıya uyan ülkenin kuzeyindeki Belh Üniversitesinden bir grup erkek öğrenci dersleri boykot edeceklerini duyurdu.

Kabil Üniversitesi öğrencileri AA muhabirine, Taliban sonrası üniversitelerin imkanlarında ciddi ölçüde daralma olduğunu belirterek kızların da üniversitelerde eğitim alması gerektiğini ifade etti.

Kimi öğrenciler, bugün ders işlenmediğini ancak okula gelerek ders müfredatı ve içerik hakkında bilgi aldıklarını ifade etti. Üniversiteye yeni başlayan öğrenciler de yüksek öğretimin ilk heyecanını yaşadı.

“Tüm arzularımız yok oldu”

Kabil Üniversitesi Psikoloji 3’üncü sınıf öğrencisi Lime Suheyl, kampüse alınmayacağını bile bile, kız öğrencilerin görünürlüğünü artırmak istediğini ve bu nedenle iki arkadaşı ile birlikte giriş kapısının önünde beklediğini söyledi.

Üniversite eğitimine büyük umutlarla başladığını aktaran Suheyl şu ifadeleri kullandı:

“Tüm arzularımız yok oldu. Toplumdan silindik. Varlığımız yok. Kim olduğumuz, hedef ve isteklerimizin olup olmadığı kimsenin umrunda değil. Burada erkelerin içeri girdiğini, bize ise izin verilmediğini görmek kötü ve umut kırıcı bir his veriyor.”

Kabil Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Bölümü 2’inci sınıf öğrencisi Danış Taban ise, Taliban sonrası birçok üniversite hocasının ülkeden ayrıldığını ve üniversite imkanlarında daralma meydana geldiğini söyledi.

Taban, “Kızlar olmadan ilk kez bugün eğitime başladık. Kızların sınıfta olmaması bir parçamızın olmaması gibiydi. Bugün erkek öğrencilerin sayısı da çok azdı ve bu nedenle sınıflarda sıkıcı bir ortam vardı.” ifadelerini kullandı.

Hukuk ve Siyaset Bilimi öğrencisi Petun Kadiri, bugün ders işlenmediğini ancak eğitim materyalleri hakkında bilgi aldığını aktardı.

Üniversiteye bu yıl yeni başladığını aktaran Kadiri, “Üniversitelerde geçen yıldan bu yana neler değiştiğini bilmiyorum. Çokça olumsuz şeyler duyuyoruz ancak eldeki imkanları iyi kullanıp yüksek notlar almayı hedefliyorum” dedi.

Eğitim ve çalışma hayatında kısıtlamalar

15 Ağustos 2021’de Taliban’ın Afganistan yönetimine gelmesiyle kadınların çalışması ve kızların eğitim almasına yönelik ciddi kısıtlamalar getirildi.

Kızların önce ortaokul ve liselerde, geçen aralık ayında ise üniversitelerde eğitim alması engellendi. Yine aralık ayında Afgan kadınların yerel ve yabancı sivil toplum kuruluşlarında çalışması da askıya alındı.

Afgan kadınlarına “örtünme zorunluluğu” getirilirken, kadınların spor salonları, park ve bahçeler gibi sosyal mekanlara da girişi yasaklandı.

Taliban yetkilileri ise, yasakların ardındaki nedeni “örtünme kurallarına uygun bir biçimde riayet edilmemesi” olarak gerekçelendirdi.

Yetkililer, yasakların “geçici” nitelikte olduğunu söylemesine karşın, şu an kadar kadınlara yönelik getirilen kısıtlamalarda herhangi bir iyileşme görülmedi.

Söz konusu alandaki kısıtlamalar uluslararası toplumdan da büyük tepki topluyor.

Paylaşın

Taliban, Doğum Kontrol Haplarını Yasakladı: Batı’nın Komplosu

Ağustos 2021 yılında Afganistan’da kontrolü ele geçiren Taliban, ülkenin iki büyük kenti Kabil ve Mezar-ı Şerif’te “Müslüman nüfusu kontrol altına almak için Batı komplosu” olduğunu öne sürerek doğum kontrol haplarının satılmasını yasakladı. 

Afganistan’da her 14 kadından biri, hamileliğe bağlı nedenlerden dolayı hayatını kaybediyor ve ülke, ‘doğum yapmak için dünyanın en tehlikeli yerlerinden biri’ olarak gösteriliyor.

Guardian’a konuşan bir eczacı, “İki kere silahlarıyla buraya gelecek beni tehdit ettiler. ‘Batı’nın nüfus kontrolü için kullandığı şeyleri teşvik edemezsin’ dediler” ifadelerini kullandı.

Eczacı, “Gebeliği önleyici yöntem kullanımı bazen anne sağlığı için tıbbi açıdan gerekli olur. Şeriatta, annenin hayatına yönelik bir risk varsa doğum kontrol yöntemlerinin kullanılmasına izin veriliyor. Bu nedenle doğum kontrol yöntemlerinin tamamen yasaklanması doğru değil” dedi.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Taliban, Kadınlara Eğitim Yasağını Eleştiren Profesörü Tutukladı

Ağustos 2021’de Afganistan’da yönetimi yeniden ele geçiren Taliban, kadınlara getirdiği eğitim yasağını açıkça eleştiren Prof. İsmail Mashal’ı tutukladı. 37 yaşındaki Mashal, Taliban tarafından “kışkırtıcı eylemler” yapmakla suçlandı.

Haber Merkezi / Prof. İsmail Mashal’ın tutuklandığı sırada Taliban güçlerince tokatlandığı ve yumruklandı iddia edildi.

Eski bir gazeteci olan Prof. Mashal, Kabil’de, gazetecilik, mühendislik ve bilgisayar mühendisliği gibi alanlarda eğitim veren özel bir üniversiteyi yönetiyordu. Üniversitenin öğrencilerinden 450’si de kadındı.

Afganistan ve Taliban

Taliban Afganistan’da yönetimi elinde bulunduran Diyubendi İslamcı hareket ve askeri organizasyondur. Kendilerine Afganistan İslam Emirliği demekte olup ülke içinde bir savaş (veya cihat) sürdürmüştür.

İslam şeriatını yayma amacıyla Molla Muhammed Ömer tarafından 1994 yılında kurulan Taliban’ın 2016’dan beri lideri Mevlevi Hibetullah Ahundzade’dir.

Taliban, 1996’dan 2001’e kadar, Afganistan’ın kabaca dörtte üçüne hükmetmiş ve kendilerine göre yorumladıkları şeriatı uygulamıştır. 1994 yılında Afgan İç Savaşı’nın önde gelen gruplarından biri olarak ortaya çıkmıştı ve büyük ölçüde Afganistan’ın doğu ve güneyindeki Peştun bölgelerindeki geleneksel İslami okullarda (medreselerde) eğitim görmüş ve Sovyet-Afgan Savaşı’nda savaşmış öğrencilerden (talebe) oluşmaktaydı.

Muhammed Ömer’in önderliğindeki hareket, Mücahid liderlerinden aldığı güçle Afganistan’ın çoğu bölgesine yayıldı. 1996’da totaliter Afganistan İslam Emirliği kuruldu ve Afganistan’ın başkenti Kandahar’a transfer edildi. 11 Eylül saldırılarının ardından Aralık 2001’de Amerikan liderliğindeki Afganistan işgaliyle devrilene kadar ülkenin çoğunu kontrol etti.

En etkin dönemlerinde, Taliban hükûmeti diplomatik olarak yalnızca Pakistan, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri tarafından tanındı. Grup daha sonra Afganistan Savaşı’nda Amerikan destekli Hamid Karzai yönetimine ve NATO liderliğindeki Uluslararası Güvenlik Destek Gücü’ne karşı bir direniş hareketi olarak yeniden bir araya geldi.

Taliban, birçok Afgan’a uygulanan sert muameleyle sonuçlanan şeriat yorumu nedeniyle uluslararası alanda kınandı. 1996’dan 2001’e kadar olan iktidarları sırasında, Taliban ve müttefikleri Afgan sivillere karşı katliamlar gerçekleştirdi, açlıktan ölmek üzere olan 160.000 sivile Birleşmiş Milletler’in gıda tedarikini engelledi ve yakıp yıkma taktiği uyarınca geniş ve verimli toprakları yakarak on binlerce evi yok etti.

Taliban, Afganistan’ı kontrol ederken, insanları veya diğer canlıları tasvir eden resimler ve filmler ile def haricinde bir enstrümanın kullanıldığı müziği yasakladı, kadınların okula gitmesini engelledi, kadınların sağlık hizmetleri dışındaki işlerde çalışmasını yasakladı (erkek doktorların kadınları görmesi de yasaklandığı için) ve kadınların dışarıda bir erkek akraba ile dolaşmalarını ve burka giymelerini zorunlu kıldı.

Belirli kuralları çiğneyen kadınlar alenen kırbaçlandı veya idam edildi. Dini ve etnik azınlıklar, Taliban yönetimi altında ağır bir şekilde ayrımcılığa uğradı. Birleşmiş Milletler’e göre, 2010’da Afgan sivil ölümlerinin %76’sından, 2011 ve 2012’de ise %80’inden Taliban ve müttefikleri sorumluydu. Kültürel soykırıma da girişen Taliban, Bamyan’ın 1500 yıllık Buda heykelleri de dahil olmak üzere çok sayıda anıtı yok etmiştir.

Taliban’ın ideolojisi; Diyubendi köktendinciliği ve militan İslamcılığın, Peştunvali olarak bilinen Peştun sosyal ve kültürel normlarıyla birleştirilmesine dayanan “yeni” bir şeriat hukuku biçimi olarak tanımlanmıştır.

Uluslararası topluluklar ve Afgan hükûmeti; sıklıkla Pakistan’ın Servislerarası İstihbarat’ını ve ordusunu; kuruluşunda, iktidarda oldukları süre boyunca ve direniş süreci boyunca Taliban’a destek sağlamakla suçlamıştır. Pakistan ise 11 Eylül saldırılarından sonra gruba yönelik tüm desteğini kestiğini belirtmiştir. 2001 yılında, El Kaide lideri Usame bin Ladin komutasındaki 2.500 Arap’ın Taliban için savaştığı bildirilmiştir.

2020’nin Şubat ayında Trump yönetimi, 1 Mayıs 2021 itibarıyla tüm Amerikan güçlerinin Afganistan’dan çekileceğine dair Taliban ile anlaşma imzaladı. Karşılığında Taliban, El Kaide gibi terörist gruplarıyla bağlantısını kesecek, şiddeti azaltacak ve Amerika destekli Afgan hükûmetiyle müzakere edecekti. Her iki taraf da bu anlaşmanın şartlarını tam olarak yerine getirmese de, çekilme başladı.

15 Ağustos 2021’de Kabil’in düşmesiyle Taliban, Afganistan yönetimine tekrar sahip oldu.

Paylaşın

Pakistan’da Camiye Düzenlenen Bombalı Saldırıda Can Kaybı 93’e Yükseldi

Pakistan’ın kuzeybatısındaki Peşaver kentinde yer alan bir camiye düzenlenen bombalı saldırıda can kaybı 93’e yükseldi. Bombalı saldırıyı şu ana kadar üstlenen olmazken, saldırıda sorumluluğu olduğu iddia edilen Pakistan Talibanı, iddiaları reddetti.

Haber Merkezi / Pakistan Devlet Televizyon Kurumu (PTV), saldırıda 150 kişinin yaralandığını belirterek. can kaybının artmasından endişe duyulduğunu açıkladı.

Hayber Pahtunhva hükümeti, eyalet genelinde bir günlük yas ilan edildiğini duyurdu. Hayber Pahtunhva Valisi Gulam Ali, teröristin bombayla camiye nasıl girdiğinin incelemeler sonucunda netlik kazanacağını söyledi. Ali, güvenlik zafiyeti olduğunu doğruladı.

Saldırı sonrası Peşaver’de incelemelerde bulunduktan sonra açıklama yapan Başbakan Şahbaz Şerif, “İnsani trajedinin boyutu hayal bile edilemez. Halkı derin bir keder duygusu sarmış durumda” dedi ve ekledi:

“Terörizmin en önde gelen ulusal güvenlik sorunumuz olduğuna hiç şüphem yok. Acılı ailelerin acısı kelimelerle tarif edilemezken, en içten taziyelerimi ve en içten duygularımı ifade ediyorum. Bu alçak olayın faillerine mesajım, halkımızın azmini küçümseyemezsiniz.”

Eski Pakistan Başbakanı İmran Han’da, sosyal medya hesabından, “Peşaver Camii’nde namaz sırasında düzenlenen terörist saldırıyı şiddetle kınıyoruz” açıklamasında bulunmuştu.

Afganistan sınırındaki Hayber-Pahtunhva eyaletinin başkenti olan Peşaver’de sık ​​sık bombalı saldırılar düzenleniyor.

Geçen Mart ayında, bir intihar bombacısının Peşaver’de bulunan bir camiye düzenlediği saldırıda 64 kişi ölmüştü. Saldırıyı IŞİD üstlenmişti.

Afganistan’da Taliban’ın yönetime geldiği son bir yılda Pakistan’daki kanlı saldırıların sayısı da arttı.

Pakistan’daki çatışmaları inceleyen Pak Institute for Peace Studies adlı düşünce kuruluşunun raporuna göre 2022’de ülkedeki terör saldırıları bir önceki yıla göre yüzde 27 arttı. Bu saldırılarda en büyük pay sahibi de Taliban’dı.

Diğer aktörlerse IŞİD-Horasan ve Belucistan Kurtuluş Ordusu (BLA) idi. Yıl içinde Pakistan’da kaydedilen toplam terör saldırıların yüzde 60’ından fazlası bu üç militan grup tarafından gerçekleştirildi.

Paylaşın