Samsun: Osmanlı Hamamı

Osmanlı Hamamı; Samsun’un Atakum İlçesi, Mevlana Mahallesi Alparslan Caddesi üzerinde yer almaktadır.

Hamama, şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

2018 yılı Mart ayında hizmete açılan Atakum Osmanlı Hamamı, kadın ve erkekler için olmak üzere iki ayrı bölümden oluşmaktadır.

İçerisinde her bölüm için ayrı ayrı, sauna, tuz odası, yüzme havuzu ve dinlenme alanları bulunduran Osmanlı Hamamı, bin 600 m2 alan üzerine, Osmanlı ve Selçuklu mimarisi ile inşa edilmiştir

Paylaşın

Samsun: Çakırlar Korusu

Çakırlar Korusu; Samsun’un Atatkum İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir merkezine uzaklığı yaklaşık 20 kilometredir.

Çakırlar Korusu’na gitmek isteyen vasıta sahipleri, Samsun-Sinop güzergahında devam etmeleri halinde, Çakırlar Korusu’na ulaşabilirler. Günübirlikçi gidecek ve toplu taşıma araçlarını kullanmak isteyen kişiler ise, Çatalçam-Taflan dolmuşlarına binerek, Çakırlar Korusu’na gidebilir.

Çakırlar ‎Korusu, Samsun’un bilinen en eski piknik ve doğa yürüyüşü ‎alanlarından biridir. Yapılan sosyal tesislerle özellikle doğayla ‎buluşmak isteyen ziyaretçiler için ideal bir hedef konumundadır.‎

Dört bir yanı kuş kafesi ile süslenen Çakırlar Korusu’nda kuş sesleri arasında hamakta sallanabilir, 1.5 metrelik yürüyüş yollarında unutulmaz resimler çekerek, yaşadığınız günü ölümsüzleştirebilirsiniz.

Dört mevsim boyunca, sunduğu aktiviteler sebebi ve cennet bahçeleri ile öğrencilerin sık sık gittiği bir yer Çakırlar Korusu. 7’den 70’e hitap eden bu cennet bahçesi, Samsun’da gezilip görülmesi gereken yerler listesinin başında gelmesi gereken bir yer.

Paylaşın

Samsun: Kocadağ

Kocadağ; Samsun’un Atakum İlçesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Kocadağ, şehir merkezine yaklaşık 30 km uzaklıktadadır.‎

1.350 m rakımla şehir merkezinin çatısı konumunda olan Kocadağ ‎en çok tercih edilen “kalabalıktan kaçış” noktalarından biri ‎konumundadır. Mükemmel bir manzaraya sahip olan Kocadağ’da herhangi bir işletme bulunmamakta. Kocadağ’a gitmeden önce tüm ihtiyaçlarınızı karşılamanız gerekmektedir.

Yamaç paraşütü, doğa yürüyüşü ve offroad gibi ‎birçok doğa ve macera sporuna elverişli olan Kocadağ, ‎ziyaretçilerine eşsiz bir deniz ve şehir manzarası da sunmaktadır. Kocadağ, kentin gürültülü ve yorucu yaşamından uzaklaşıp, kafa dinlemek isteyenler için saklı bir cennet.

Paylaşın

Samsun: Çobanlı İskelesi

Çobanlı İskelesi; Samsun’un Atakum İlçesi, Cumhuriyet Mahallesi, Adnan Menderes Bulvarı üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Çobanlı İskelesi, 22 Haziran 2016’da hizmete açılmıştır. Samsun Büyükşehir Belediyesi’nin şehir merkezi ve iskele arasında çalıştırdığı yolcu gemisi vasıtasıyla, vatandaşların denizden daha fazla istifade edebilmeleri için inşa edilmiştir. İskelede şık ve modern bir kafeterya da hizmet vermektedir.

400 metre uzunluğunda ve 10 metre genişliğindeki iskele sadece olta balıkçılarının değil, mutlu anlarını ölümsüzleştirmek isteyenlerin de uğrak yerleri arasında yer almaktadır. İskeleye gelen yüzlerce insan, fotoğraf çektirip özçekim yaparken akşamları da kafeteryanın panoramik görüntüsüyle sohbete kaldıkları yerden devam ediyor.

Paylaşın

Samsun: Alaçam Mübadele Müzesi

Mübadele Müzesi; Samsun’un Alaçam İlçesi, Çeşme Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Alaçam Mübadele Müzesi etnografik eserlerden oluşan tematik bir müzedir. Müzedeki eserler 24 Temmuz 1923 yılında Lozan Antlaşması’na konulan ek protokolle zorunlu göçe tabi tutulan mübadillerin yanlarında getirdikleri günlük kullanım eşyaları, belgeler ve fotoğraflardan oluşmaktadır. 2010 yılında Samsun İl Özel İdaresi tarafından restore edilen müze 18 Eylül 2012 tarihinde resmi olarak açılmıştır.

Lozan Anlaşması’nda imzalanan ek protokole göre; İstanbul ve Batı Trakya haricinde Yunanistan’daki Türkler ile Türkiye’deki Rumlar zorunlu göçe tabi tutulmuşlardır. Bu kitlesel ve zorunlu göçe “Mübadele”, mübadeleye tabi tutulan insanlara da “Mübadil” denmektedir. Din esasına dayalı olan bu zorunlu göçle birlikte Anadolu’dan Yunanistan’a yaklaşık olarak 1milyon 250 bin Ortodoks Hıristiyan Rum göç ederken Anadolu’dan ise yaklaşık 500 bin Müslüman Türk göç ettirilmiştir. Tarihteki ilk resmi zorunlu göç olan halkların mübadelesi ile yaklaşık iki milyon insan memleketlerinden ayrılarak yeni yerleşim yerlerine taşınmıştır.

31 Aralık 1923 ile Temmuz 1924 tarihleri arasında Samsun’a 44 bin 255 göçmen getirilmiştir. Mübadillerin bir kısmı Alaçam, Tekkeköy, Bafra, Ondokuzmayıs, Çarşamba, Terme ilçelerine yerleştirilirken bir bölümü de kara ve tren yolu ile Tokat, Amasya, Çorum, Sivas, Yozgat ve Niğde başta olmak üzere daha iç bölgelere taşınmışlardır.

Müze binası 19′ uncu yüzyılın son çeyreğinde İptidai Mektebi olarak yapılmış, daha sonraki dönemlerde farklı işlevlerde yine kamu binası olarak hizmet vermiştir. Zemin üstü tek katlıdır. Kırma çatılı ve Marsilya kiremit örtülüdür.

Müzenin giriş katı idari bölümlerden oluşmaktadır. Dokümantasyon bölümü, mübadele ve ilçe tarihine ait yayınlar ve mübadele yıllarına ait fotoğraflardan oluşan fotoğraf albümlerinden oluşmaktadır.

İkinci kat eserlerin tefrişinin yapıldığı bölümdür. Tefriş bölümü Lozan Antlaşması’na 30 Ocak 1923 tarihinde konulan ek protokol ve Mustafa Kemal Atatürk’ün “Mübadiller kaybedilmiş toprakların aziz hatıralarıdır“ sözü ile ziyaretçileri karşılamaktadır.

Vitrinlerde mübadil kadınlara ait özel günlerde kullanılan elbiseler, (bindallı, gelinlik, üç etek, cepken, şalvar, gelin başörtüsü gibi) günlük kıyafetler ayrıca erkek giysileri yer almaktadır. Müzede sergilenen kıyafetler, çevreler, kuşaklar, peşgirler genellikle çeyiz olarak hazırlanmış eserlerdir. Bundan dolayı üzerleri zincir, tel kırma, tel sarma gibi tekniklerle yoğun olarak işlenmiştir.

Müzede mübadil kültürünü yansıtan çevreler, kıl ve keten dokuma eserler, sandıklar, mesleki aletler vemutfak eşyaları bulunmaktadır. Mübadillerin göç esnasında ve gemilere taşınırken çekilen fotoğrafları, mübadillere verilen yol belgeleri (pasaport) ve kurtuluş savaşına ait bazı belgelerin de sergilendiği müzede  birinci kuşak mübadillerin bağışladığı bireysel kullanım eşyaları da yer almaktadır.

Paylaşın

Samsun: Alaçam, Kitaplı Konağı

Kitaplı Konağı; Samsun’un Alaçam İlçesi, Çeşme Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Yapılan araştırmalarda Kitaplı Konağı üzerinde yapım yılına dair her hangi bir tarihleme bulunmamıştır. Bununla birlikte plan özellikleri ve mimari elemanları açısında değerlendirildiğinde Doç. Dr. Gül Asatekin balkon kullanımı, pencere sövelerindeki eğrisel söve başlıkları, merdiven tipi ve Osmanlı Barok üslubunun izlerini taşıması, ıslak hacimlerin yapı içinde yer alması ve sofada yer alan lavabonun gösteriş öğesi olarak yapıya 19. y.y. sonlarında girmesiyle birlikte yapının yaklaşık 1890 yıllarında inşa edilmiş olabileceğini düşünmektedir.

Ayrıca yakın çevredeki aynı üslupta yapılmış yapılardan birinin bahçesinde yer alan çeşmenin kitabesinde çeşmenin 1899 yılında yapıldığı yazmaktadır. Bu yapılarında hemen hemen çeşmeyle aynı dönemde yapıldığını düşündürmektedir.

Yapının bilinen ilk sahibi Rum asıllı olup Beraklis adında bölgenin ileri gelenlerinden bilinen kuyumculuk ve tütün tüccarlığı yapan zengin biridir. Rumların Alaçam’ı terk etmesiyle birlikte yapının yeni sahibinin Hacı İbrahim zade Efendi olduğunu öğreniyoruz.

Yapının içinde bulunduğu arsanın bir bölümü halen Kitaplı ailesine aittir. Yapı halen boş olup, bodrum ve zemin katları define aramak için tahrip edilmiştir. Alaçam Tapu Kadastro Müdürlüğünde ve Nüfus Müdürlüğündeki kaynaklarda bu konuda herhangi bir transkripsiyon çalışması olmamasından dolayı evin asıl sahibinin ismini burada veremiyoruz.

Paylaşın

Samsun: Geyikkoşan Baba Türbesi

Geyikkoşan Baba Türbesi; Samsun’un Alaçam İlçesi, Fatih Mahallesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Türbenin ilk olarak ne zaman yapıldığına dair şu an elimizde bir bilgi yok, ancak çeşitli dönemlerde Türbede tadilatlar yapıldığı anlaşılıyor. Türbe çeşitli ağaçlarla çevrili bir koru içerisindedir.Halk arasında bu ağaçlara ayrı bir önem verilir, kesilmesi uygun görülmez.

Geyikkoşan Baba Efsanesi; Geyik motifi eski Türk destanlarında geçtiği gibi İslam menkıbelerinde de geçtiğini biliyoruz.Ülkemizin değişik yerlerinde geyiklerin konu olduğu efsaneler anlatılır.Bu efsanelerde Ermiş kimselerin, geyiklerle çift sürdüğü, yeni yapılan camilere ağaç taşındığı anlatılır.Mesela Alaçam Kaluk Demirci Köyünün tarihi ahşap camisi yapılırken geyiklerin camiye odun taşıdığı halk arasında söylenir.

Şimdi Alaçamda anlatılan efsaneye gelelim: Geyikkoşan mevkii sık ve büyük ağaçlarla dolu bir ormandır. Bu ormanın orta yerinde ikamet eden bir Dede ve küçük bir tarlası vardır. Çevredekilerden habersizce eğittiği iki geyiğiyle tarlasını gizliden gizliye sürmektedir. Altın boyunduruk ve altın sabanıyla yine bir gün tarlada çift sürerken birkaç kişi tarafından görülürler. Yabancılardan ürken geyikler kontrolden çıkar ve dağa kaçarlar. Bu dağ bugün Kışlakonak Köyü (Gelemet) başlarında bulunan “Meydancık” dağıdır. Altından yapılmış Boyunduruk ve sabanın halen bu dağda bir yerlerde olduğuna inanılır.

Efsane de yine Geyikkoşan Babayı geyiklerle çift sürerken gören kişilerin kör olduğu anlatılır. Geyikkoşan Baba türbesinin bulunduğu yerde her sene 6 Mayıs’ta Hıdırellez şenlikleri yapılır. Keşkekler pişirilir, gelenlere ikram edilir.Geleneksel yağlı güreşler düzenlenir.Bir gün sonra 7 Mayıs’ta Alaçam Kızlan yolu üzerinde bulunan Hüseyin Dede türbesinin yanında Hıdırellez şenlikleri yapılır.Çevre köyler bu şenliklere çok önem verir, o gün köylerde iş tutulmaz.

Paylaşın

Samsun: Şahinkaya Kanyonu

Şahinkaya Kanyonu; Samsun’un Vezirköprü İlçesi, Altınkaya Baraj Gölü’nde yer almaktadır. Kızılırmak Nehri üzerindeki en dar, en uzun geçit olan Şahinkaya Kanyonu 2,5 km uzunluğundadır.

Şahinkaya Kanyonu, kente gelen yerli ve yabancı turistlerin ilgi odağı oldu. 3 bin 250 metre uzunluktaki kanyonda su derinliğinin ortalama 106 metre olduğu kanyon yüksekliğinin ise 340 metreye kadar çıktığı belirtildi.

Çeltek köyü mevkii ve Şahinkaya kanyonu Kültür ve turizm Bakanlığı tarafından Turizm bölgesi ilan edildi. Kültür ve Turizm Bakanlığı 05/06/2011 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlülüğe girdi.

Vezirköprü’nün 17 km. kadar kuzeybatısında bulunan Kanyon (Yarmavadi), Altınkaya barajının en dar yeri olma özelliği ile de dikkat çeker ve yaklaşık 1500 metre uzunluğundadır. Vezirköprü’de sadece Osmanlı ve Selçuklu değil, Hititlere kadar uzanan bir medeniyet geçmişinin izleri ve birikimleri var.

Hitit Krallarının tahta çıkarken kutsandığı yer de Vezirköprü’dedir. Şu an bu bölgede Alman arkeologlar kazı çalışmaları yapıyor. Dolayısıyla gerek Kunduz Dağı gerekse Şahinkaya Kanyonu gelecek yıllar içinde gerçekleşecek adımlarla hatırı sayılır bir çekim yeri olma yoluna girmiştir.

Paylaşın

Samsun: Kaletepe Yerleşmesi

Kaletepe Yerleşmesi; Samsun’un Asarcık İlçesi, Gökgöl Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür.

Tunç-Demir Çağından Doğu Roma dönemine kadar iskan görmüş olan  yerleşme tepe merkezinden yamaçlara doğru genişleyerek Abdal Irmağının ana kolu sınırına kadar uzanmaktadır.

Arkeolojik veriler ve özellikle seramik malzemenin zengin kalite ve seviyesi büyük ve stratejik bir yerleşke olduğunu göstermektedir. Tepe merkezinden başlayıp genişleyerek Kale Tepe yamaçları boyunca devam edip eteklere kadar yayılan yerleşmede tepe merkezi çevresinde duvar izlerine rastlanmaktadır.

Harçsız olduğu izlerden anlaşılan duvarların taşları eski yıllarda taşınarak Cincioğlu Sokağı Caminin inşasında kullanılmıştır. Yine aynı sokağın mezarlığında mezar taşı olarak Helenistik ve Roma dönemine tarihlendirilebilecek mimari parçalar kullanıldığı tespit edilmiştir.

Paylaşın

Samsun: Tarihi Gökgöl Camii

Gökgöl Camii; Samsun’un Asarcık İlçesi, Akyazı Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. Gökgöl Camii, 1180 yılında ahşap olarak yapılmıştır.

M. 1870 H. 1291 yılında ilk kez, M. 1970 yılında ise son kez tamir görmüştür. Tarihi 300 yıl öncesine dayanan Gökgöl Camii’nin çevresinde bulunan yerli taştan yapılmış mezar taşlarıda dikkat çekicidir. Eski Cuma Camii olarak kullanılan Camiye giriş kuzey yönde yer alan çift kanatlı ahşap bir kapı ile sağlanır. Giriş “U” şeklinde, önceleri ahşap yakın zamanki onarımlarda tuğla malzemeden yapılan son cemaat yeri şeklindedir. Aynı durum ikinci katta da tekrarlanmıştır.

Caminin iç mekanından doğu batı doğrultusunda ahşap çerçeveli dikdörtgen şeklinde, iki küçük pencere son cemaat yerine açılmaktadır. İkinci bir kapı ile caminin ana bölümüne girilir. Duvarlar tamamen ahşap malzemeden olup, sonraki onarımlarda değiştirilerek verniklenmiştir. Birinci kat tavanını mihrap eksenindeki iki direğe oturan iki kalas taşımaktadır. Bu kalaslar caminin güney yönünde dış cepheye kadar uzanmaktadır. Ahşap taşıyıcı direkler altta yivli, üstte geometrik şekiller ile şekillendirilerek sütun görevi verilmiştir.

Taşıyıcı direklerin iki yanında oyma teknikli bir rozet olup, doğudaki direğin yanına denk gelen kalasın doğu yönün de H.1291 (M.1870) tarihi ve Hacı Sofu Hasan Usta ismi oyularak Osmanlıca yazılmış onarım kitabesi mevcuttur. Batı yöndeki kirişte de H. 1181 tarihi yazılıdır. Mihrabın sağında minber solunda kürsü yer almaktadır. Mihrap önü tek bir mekan görünümünde olup, yüksek, ferah bir mekan elde edilmiştir. İkinci kata, birinci kat son cemaat yerinin solunda bulunan ahşap merdivenlerden çıkılır.

Çift kanatlı ahşap kapı ile yonca şeklinde, mahfil özelliği gösteren ikinci kat mekanına girilir. Caminin en önemli özellikleri çift kanatlı ahşap kapılarındaki sanat özelliği taşıyan el işçiliğidir. Her iki katın girişindeki çift kanatlı ahşap kapılar özenle işlenmiştir. Birinci kattaki taşıyıcı direklerdeki oyma ahşap işçiliği Türk ahşap oymacılığının tüm özellik ve güzelliklerini yansıtmaktadır. Yonca biçiminde 2. Kat şeklindeki mahfilde değişik bir mimari olgu vardır ve bu özellikleriyle yöredeki diğer camiler içerisinde farklı bir güzellik sergiler.

Kırma çatılı olup alaturka kiremitlidir. Caminin etrafında 3 – 4 yüzyıllık mezarlarında içinde olduğu söylenen kalabalık bir mezarlık vardır. Çok geniş bir alana yayılmış olan mezarlığın yanında olan caminin ön kısmında 1 – 2 dönümlük boş bir çim arazinin üzerine şadırvan ve ekli tesisler köylüler tarafından yapılmıştır. Söz konusu bu çim alanda her yıl Kurban Bayramının 2. gününde yapılan Ziiret Günü olarak bilinen bir şenlik yapılır.

Geniş bir alana yayılan Gökgöl sırasıyla Akyazı, Kuyumcuoğlu ve Gündoğdu (Tığmaç) Köylerinin ayrılmasıyla Gökgöl Camii Akyazı Köyü hudutları içerisinde kalmıştır. Cami ve etrafındaki mezarlık bu köylerin sınırı olan bir konumdadır. Caminin etrafındaki mezarlıkta söz konusu köylerin mezarları olup; bu köyler eski Gökgöl köyünü oluşturmaktadır. Caminin bakımı için belli bir arazinin vakfedildiği, bu arazileri halen amacına uygun olarak kullanıldığı, ayrıca bahçe içerisinde bulunan otlarına satılarak elde edilen gelirle vakfın desteklenmesi Türk Vakıf geleneğinin güzel bir örneğini sergilemektedir. Halen Müze Müdürü olan Emine YILMAZ ‘ dan alınan bilgilere göre; Gökgöl Köyü Camii’nin mimari ve üslup açısından 16. yy. ahşap camileri özelliğini taşıdığı anlaşılmaktadır.

 

Paylaşın