CHP Lideri Özel: Belediyeler Partilerin Kayrıldığı Yerler Olmaktan Çıkacak

Afyonkarahisar Belediyesi’ni ziyaret eden CHP Lideri Özgür Özel, burada yaptığı konuşmada, “Belediyeler partizanlık yapılan yerler olmaktan çıkacak. Partilerin kayrıldığı yerler olmaktan çıkacak” dedi.

Haber Merkezi / Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Afyonkarahisar Belediyesi’ni ziyaret ederek Başkan Burcu Köksal ile makamında bir araya geldi. Özgür Özel, burada yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:

“Biz 1980 darbesinden sonra siyaset kalesinin başarı kapısını açamıyorduk. Üzerinde 3 koca kilit vardı. Arkadaşlarımızla bu konuyu değerlendirdiğimizde dedim ki anahtarları mutlaka Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu partide bir yere koymuştur. O anahtarları bulalım. Aradık ve bulduk. Birinci anahtar gençlerdi. Cumhuriyeti emanet ettiği gençler. Birinci kilidi o anahtar açtı. İkincisi kadınlardı. En erken seçme ve seçilme hakkı verdiği kadınlar. Üçüncüsü de bilime saygıydı, bilimsel yöntemlerle çalışmaktı. Biz de anketlerle, odak grup çalışmalarıyla, gün oldu yapay zeka uygulamaları dedik ve dalga geçenler oldu.

Seçim akşamı neyin ne olduğunu o günlerdeki emeğimizi, çabamızı görmeyenler gördüler. Biz CHP olarak kazandık ama şımarmadık, asla kibirlenmedik. Şunu buradan çok net söylemek isterim ki CHP olarak asla ve asla kendi başarımızı birilerinin kaybı olarak görmüyoruz. Bütün Afyon kazanmıştır. Afyon’daki bir AKP’li, MHP’li kendini kaybetmiş hissediyorsa biz kusurluyuz demektir. Buyursun gelsin, bu odaya Burcu Başkanın yanına varsın ve derdini, tasasını anlatsın. Buraları partizanlık yapılan yerler olmaktan çıkacak. Partilerin kayrıldığı yerler olmaktan çıkacak.

Biz mümkün olan bütün gayretimizle tüm doğru işleri birlikte yapacağız. Afyon’a iyi hizmet edeceğiz. Afyon’a doğru hizmet edeceğiz. İsraf genelgemiz hazır. Bütün belediyelerimize bu hafta gönderiliyor. Biz israfı bitirip hizmeti getirmeye, borçları bitirip yatırım yapmaya, insanların yüzünü güldürmeye geldik. Sosyal belediyecilik yapmaya geldik.

Yoksulun, işsizin, kimsesizin halinden biz anlayacağız. Başka bir sıkıntımız yok. Evet, işsizlik büyük sorun. Ama belediyeler işsizlik sorunu ortadan kaldırabilecek müesseseler değil. Zaman içinde belediye güçlendikçe, yeni hizmetler oldukça, yeni yerler açıldıkça işsiz kardeşlerimiz de iş bulacaklar. Ama bu süreçte bütün Afyon’dan borçları kapatmamızı, enkazı kaldırmamızı ve onlara hizmeti getirmemizi beklemelerini temenni ediyoruz.

Geçmişte CHP belediyelerinin raporları hep şöyle. Yarısı kadar para ile iki katı iş yapıyorlar. Göreceksiniz yarısı kadar para ile iki katı iş yapacağız. Mazeret üretmeyeceğiz. İş üreteceğiz. Afyon’da oy veren kimseyi pişman etmeyeceğiz. Keşke oy vermeseydim, oy vermeyenleri imrendireceğiz. Sabırsızlandıracağız. Gelsin de bir dahakine Burcu’ya oy vereyim, gelsin de bir dahakine CHP’lilere oy vereyim dedirteceğiz. Bu anlayış ve yaklaşımdayız. O yüzden Afyon’a, Cumhuriyetin bu güzel kentine hayırlı ve uğurlu olsun.

Biz başkanımızın her anlamda arkasında duracağız. Belediyeler Birliğinden Afyon için yapılacak katkılarda arkasında duracağız. Avrupa’dan bu termal kente, sağlık turizmi için çok büyük kaynaklar bulacağız. Avrupa Birliğinin fonlarını harekete geçireceğiz. Bunları seçimden önce söyleyince hikaye gibi gelir. Ama çok güçlü bir yapı kuruyoruz. Yurtdışı fonlarının da araştırılması için. Yurtiçindeki kaynakların yönlendirilmesi için. Afyon bugüne kadar görmediği hizmetleri bundan sonra görecek. Bugüne kadar gördüğü yanlışları da bizde görmeyecek.”

“Eş dost atamalarına son”

CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Afyonkarahisar Belediyesi ziyareti öncesi Afyonkarahisar CHP İl Başkanlığı’nı ziyaret etti. Özel, binanın önünde kurulan platformdan yurttaşlara seslendi. Özel şunları kaydetti:

“Burcu Köksal’ın geçtiğimiz günlerde artık bundan sonra Afyon’da eş, dost, akrabayı belediyeye doldurmak yok dediği yaklaşımını önemsiyoruz. Destekliyoruz. Sonuna kadar arkasındayız. Şunu ifade etmek isterim ki CHP’li belediyeler bizlerin çocuklarının, torunlarının, uzun yıllardır emeğimiz var, hemen işe girmeli diye bakacağımız yerler değildir. Biz bu belediyeleri çocuğa, toruna, eşe, dosta iş sağlamak ya da ihale verip rant aktarmak için değil biz bu belediyeleri o çocukların geleceğini kurtarmak için kazandık.

Geleceklerini kurtarmak için. İsrafı durdurup, masrafları azaltıp, borçları ödeyip, en iyi hizmeti yapıp, kayırmacılık değil iyi hizmet yaparsak önümüzdeki seçimleri kazanacağız. Burası Atatürk’ün Kurtuluş Savaşında ilk adımı attığı, büyük taarruzu başlattığı, buradan sonra durmadan ilerlediği bir kent. Burcu Başkanımdan da il başkanımdan da bütün yöneticilerden de hepinizden de istediğim şu. Güçlü bir adımı attık. Bu ilk adım önemlidir. Başarana kadar, zafere kadar durmak yok. Hep beraber ilerleyeceğiz.

Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kazandığı zaferi 100 yıl sonra bir kez daha mutlaka kazanacağız. Bu zafer kesinlikle Afyon’daki, Türkiye’deki siyasi rakiplerimize, AKP’lilere, MHP’lilere karşı değil. Bu zafer biz kazanır da Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisini, Cumhuriyetin ikinci yüzyılının ilk seçiminde iktidar yaparsak bu zafer yoksulluğa karşı kazanılacak. Bu zafer işsizliğe, gelecekten kaygıya, korkuya karşı, bu zafer baskılar karşısında ifade özgürlüğünü kullanamayanların yaşadıkları umutsuzluğa karşı kazanılacak.

Cumhuriyetin ilk yüzyılı gibi ekmeği büyüteceğiz. Sanayiyi büyüteceğiz. Gelirleri artıracağız. Ülkemizi çağdaş medeniyetlere doğru, büyütmeye başlayacağız. Avrupa Birliğine gireceğiz. Bırakın vizenin çabuk alınmasını, bütün Avrupa’da vizesiz gezeceğiz. Bütün dünyaya çocuklarımız istediği zaman gidecek, istediği zaman gelecekler. Ama hiçbirimizin çocuğu artık bu ülkede yaşayamam, kurtulmak istiyorum, başka yere gitmek istiyorum demeyecek. Dünyanın büyük ülkelerinin hayal kurduğu bu ülkenin evlatları dünyanın başka ülkelerinde hayal kurmayacaklar. Bunu sağlayacağız.

Bunun için herkes önümüzdeki 4 yıllık süreci ya da seçim yapılana kadar geçen süresi dayanışmayla, sabırla, işbirliği ile çalışarak geçirsin. Kendinizi değil partinizi, partinizi değil ülkenizi, ülkemizin geleceğini düşünüyorsak bize fedakarlık düşer. Çalışmak düşer. Şöyle düşünmeyin. 50 yıldır bu partide koşuyorum, belediyeyi kazandık, artık benim rahat etme zamanım. Biz bu ülkenin geleceğini kurtarmak için burada kişisel beklentilerin, taleplerin çok dışında bir yaklaşımda bulunmamız lazım. Açık söylüyorum. Ufak tefek atama hataları oluyor. Tek tek hepsini geri aldırtıyorum. En iyi o işi yapacağını düşündüğü kişi çok yakın bir partinin bir yakınımızın yakını oluyor.

Bursa, Balıkesir’de geri aldırdım. Adana’da geri aldırdım. Burada aslında çok hak ettiği halde bir arkadaşımız görevlendirilmiş, yıllardır hukuk mücadelesi veren. Başkalarının 500 bin liraya yaptığı işi 3 kişi 100 bin liraya, 120 bin liraya yapacaklarmış. Ama eşi partide görevli diye onu da geri aldırdım. Hata yapma lüksümüz yok. Onlar gri bir kağıt gibi. Onlar kir göstermiyor. Biz tertemiz bir partiyiz. Bembeyaz bir kağıt gibi. Üzerine kurşun kalemi dokundursak kir gösteriyor kardeşim. Dikkat edeceğiz. Doğru davranacağız. Örnek olacağız. Biz başaracağız.

Ben bu iradeyi göstermezsem. Başkanlarım bu iradeyi göstermezse. Siz bu anlayışı göstermezseniz. Efendim AKP’nin il başkanı avukattı, önceki dönem belediyenin bütün işlerini yapıyordu. Şimdi sıra bizimkinde. Yok öyle bir şey. Bizim belediye kaynaklarını partililere aktarma sıramız gelmedi. Atatürk’ün partisinin iktidar olma sırası geldi. Ayrıca dün ilan ettim. Biz elbette birinci parti zorunluluğu ile AKP ile de MHP ile de Meclis’te grubu bulunan partilerle de bütün partilerin genel başkanlarıyla da sorunları konuşuyoruz. Elbette konuşmaya devam edeceğiz. Talepler iletiyoruz. İletmeye devam edeceğiz. Yapın bunları diyoruz, onları söylemeye devam edeceğiz.

Ancak yerine gelmediğinde mücadeleden bir adım geri durmayacağız. Bakın atanmayan öğretmenler, 68 bin atama ve mülakatsız atama bekliyorlardı. Onlara bu söz verilmişti. Bu sözü tutmadılar. Dün karar aldık, ilan ettik. 19 Mayıs’tan bir gün önce 18 Mayıs Cumartesi saat 13.00’te İstanbul Saraçhane Meydanında bütün atanmayan öğretmenlerin, bütün mülakat mağdurlarının ve milli eğitimdeki bu saçma sapan müfredat çalışmasına karşı çıkan herkesi Saraçhane’ye bekliyoruz. Onların sesini duyuracağız. Sesini dinleyeceğiz. Sesleri olacağız. Atanmayan öğretmeni de mülakat mağdurunu da unutmayacağız. Bir büyük mitingi ile onların yanında olacağız.

Emeklinin durumu çok kötü. 10 bin lira ile geçinin diyorlar. Avrupa’da Almanya’da konuşurken, Türkiye’de emekli maaşı 270 Euro dedim. Düzeltti muhatabım. 2 bin 700. Rakamı yanlış söyledim sandı. 2 bin 700 değil mi dedi. Dedim 270 Euro. Yanlış söylemiyorum. 270 Euro. Yine Avrupa Parlamentosunda, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisinde konuşurken Türkiye’de emekli maaşının 270 Euro olduğunu, çok önemli sosyal sorunlar olduğunu ifade ettim. Tercüman çevirdi, düzelttiler. 2 bin 700 olmasın diye.

Türkiye’deki emekli maaşının Almancaya tercümesi yok. Türkiye’deki emekli maaşının İngilizce, Fransızcaya tercümesi yok. İnanamıyorlar. Biz 270 Euro’ya bu ülke bugünlere gelsin diye çalışanları, gözünün nurunu akıtanları, alnının terini akıtanları, dirsek çürütenleri, elleri nasırlananları, 270 Euro, 10 bin lira verip, istersen bunu kiraya ver, aç kal. İstersen karnını doyur sokakta kal diyecek kadar acımasız olunmuş. Bunu kabul etmiyoruz. Hepinize çağrımdır. 26 Mayıs Pazar Günü, Ankara Tandoğan Meydanında Afyon’un bütün emeklilerini, emeklilerin temsilcilerini, Türkiye’nin bütün emeklilerini, 10 bin liraya isyan etmeye, bir asgari ücrete çıkarılması için eylem yapmaya, mücadeleye davet ediyorum.

Konuşacağız. Müzakere edeceğiz. Ama sizler için sonuna kadar da mücadele edeceğiz. Yeni bir dönem siyasetteyiz. Genç kadrolarımızla, çok sayıda kadın arkadaşımızla, büyük bir mücadelenin içindeyiz. Gücümüzü Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün partisinden, onun neferleri sizlerden, onun Kurtuluş Savaşının zaferine doğru, ilk adımı attığı büyük taarruzu başlattığı bu güzel kentten alıyoruz. Yıllarca birlikte görev yaptığım sonra da grup başkanvekilim olan Burcu Başkanı sizlere emanet ediyorum. Örgütümüzü ve Afyon’umuzu Burcu Başkana emanet ediyorum. Hepinizi birden Allah’a emanet ediyorum.”

Paylaşın

Özel’den Mehmet Şimşek’e IMF Göndermesi

Partisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Mehmet Şimşek yüksek enflasyonla maaşları kemirterek, alım gücünü düşürterek harcamaları kısıp tüketimi düşürüp enflasyonu düşürecek bir yöntem arıyor, krize tuhaf yöntemlerle çare arıyor” dedi ve ekledi:

“Bir zamanlar IFM’yi bitirdik diyenler şimdi, görünmez IMF programı! IMF’ni yap dediklerini hepsini vatandaşa kendi kendilerine yağıyorlar. Güya IMF yok ama hayaleti var. Program Mehmet Şimşek’in gulyabani programıdır. Ey Mehmet Şimşek IMF’nin hayaleti hep emekçinin penceresinde dolanıyor, hep işçinin kapısına dayanıyor, şu gulyabaniyi biraz da zenginlere götür be kardeşim.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin TBMM’deki grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Özel, konuşmasından öne çıkan bölümler şöyle:

“Taksim 1 Mayıs’ta emekçilere kapatıldı. Oradaydık, orada AYM kararına rağmen örülen utanç duvarını gördük. Türkiye Cumhuriyeti’nin en kıymetli tarihi hazinelerinden biri olan surların önüne İstanbul’a yıllar önce su taşıyan tarihi kemerlerin önüne aralara TOMA’ları dizerek önüne polisimize dizerek orayı bir utanç duvarı haline getirdiler. Bu utanç duvarı maalesef tarihe geçti.

O utanç duvarı bu iktidar gidip bu ülkeye özgürlükler geldiğinde Türkiye demokrasisinin o kara günü anılırken hep hatırlanacak. O gün birileri Anayasa’ya uymadılar. Anayasaya uymadıkları için emekçileri içeriye almadılar. Girmek isteyenler karşılarında kendileri de birer emekçi olan polisimiz kanunsuz bir emirle karşı karşıya getirildi. Gösterilen anlayış kıymetliydi ama ardından 49 yurttaşımız 1 Mayıs günü orada yaşananlar üzerine tutuklandı.

Suçluların mağdur, mağdurların suçlu ilan edildiği bir süreçteyiz. Toplantı ve gösteri yürüyüşü hakkı anayasal bir haktır, onu engelliyorsun. Sonra da kanuna uymuyor diye onu tutukluyorsun. Bir an önce tutuklama tedbirinin kaldırılmasını, gençlerin serbest bırakılmasını, milletten kanuna uymasını isteyenlerin önce Anayasa’ya uyması gerektiğini hatırlatıyorum.

Ekonomide yüzde 18’den 8’e inen şu an yüzde 10 olan mobilyadaki eğitim harcamalarındaki konaklamadaki ve daha Mehmet Şimşek’in aklındaki pek çok başlıkta liste oyunuyla KDV 10’dan 20’ye çıkarılıyor. Bu seçim öncesi ‘KDV artışı planlamıyoruz’ lafının laf oyunu olduğunu, liste hileleriyle KDV artışının gündemde olduğunu ve doğrudan vatandaşın cebine Mehmet Şimşek’in el atmak üzere olduğunu ifade etmek istiyorum.

Bu memlekette verdilerin yüzde 76’sı yani 4 lira verginin 3 lirası dolaylı vergilerden alınıyor. Yani fabrikatörle işçisi aynı vergiyi ödüyor aynı ürünü alınca. Vergilerin yüzde 75’i dolaylı vergiyle alınıyorken doğrudan vergilik yüzde 25’in de yüzde 15’lik kısmı çalışanların maaşından doğrudan kesilerek alınıyor. Geriye sadece 10 liralık verginin 1 lirasını gerçekten kazançtan verilen vergiler oluşturuyor. Bu kadar holding  toplam verginin onda birini verirken bu kadar işçi bu kadar memur bu kadar yoksul yüzde 90’ını veriyor. Bu adaletsiz düzene isyan ediyoruz, isyan ediyoruz, isyan ediyoruz.

CHP olarak bütün emeklileri ve onlara destek vermek isteyen herkesi 26 Mayıs Pazar günü Ankara’daki büyük emekli mitingine davet ediyorum. Söz verdik onlar yıllarca bu memlekete hizmet ettiler, alın teri döktüler, nasırlı elleriyle hizmet ettiler şimdi onları unutamayız, herkes bir gün emekli olacak, emeklinin hakkını Cumhuriyet Halk Partisi alacak.

“Mehmet Şimşek krize tuhaf yöntemlerle çare arıyor”

Bu arada Mehmet Şimşek yüksek enflasyonla maaşları kemirterek, alım gücünü düşürterek harcamaları kısıp tüketimi düşürüp enflasyonu düşürecek bir yöntem arıyor, krize tuhaf yöntemlerle çare arıyor. Bir zamanlar IFM’yi bitirdik diyenler şimdi, görünmez IMF programı! IMF’ni yap dediklerini hepsini vatandaşa kendi kendilerine yağıyorlar. Güya IMF yok ama hayaleti var. Program Mehmet Şimşek’in gulyabani programıdır. Ey Mehmet Şimşek IMF’nin hayaleti hep emekçinin penceresinde dolanıyor, hep işçinin kapısına dayanıyor, şu gulyabaniyi biraz da zenginlere götür be kardeşim.

Ayşe Ateş bundan sonra her anlamda görünür desteğimizden memnun olacağını söyledi. Biz de kendisine hakikate ulaşılana kadar kendisine onun yüreği soğuyana kadar evlatlarının babasının kanı yerde kalmayana kadar arkasında olduğumuzu söyledik. Bir kez daha bunu ifade ediyoruz.”

Paylaşın

Özel’den Bahçeli’ye Ziyaret: Açıklama Yapılmadı

CHP Lideri Özgür Özel, MHP Lideri Devlet Bahçeli’yi Meclis’te ziyaret etti. Ziyaret 45 dakika sürerken, görüşmeye ilişkin açıklama yapılmadı. İlk açıklamanın Özgür Özel tarafından yapılacağı öğrenildi.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Devlet Bahçeli’yi Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki (TBMM) makamında ziyaret etti.

45 dakika sürerken görüşme sonrası Özgür Özel ve Devlet Bahçeli tarafından ortak bir açıklama yapılmazken, görüşmeye ilişkin ilk açıklamanın Özel tarafından yapılacağı öğrenildi.

Özel’e Bahçeli’nin makam odasının kapısına kadar CHP Meclis İdare Amiri Uğur Bayraktutan, CHP Grup Başkanvekilleri Gökhan Günaydın, Ali Mahir Başarır ile bazı CHP milletvekilleri eşlik etti. Bahçeli, Özel’i karşılarken yanında Meclis Başkanvekili Celal Adan, Meclis İdare Amiri Sermet Atay ve Grup Başkanvekili Erkan Akçay vardı.

Özel’in, MHP’nin gerçekleştirdiği son kongrenin ardından Bahçeli’yi tebrik edeceği açıklanmıştı. Özel geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a AK Parti Genel Merkezi’nde ziyarette bulunmuştu.

CHP ve MHP en son, 2017 yılında Anayasa değişikliği için Meclis’te görüşmüştü.

Öte yandan Özgür Özel, Devlet Bahçeli’ye Oltu taşından tespih ve Mesir macunu hediye ederken Bahçeli ise Özel’e bir tabak armağan etti.

Paylaşın

CHP’de ‘Yeni Anayasa’ Yorumu: İktidarla Yan Yana Gelemeyiz

İktidarın ‘Yeni Anayasa’ hazırlığı genel başkan Özgür Özel başkanlığında toplanan CHP Merkez Yürütme Kurulu’nda (MYK) gündemin önemli maddeleri arasında sıralandı.

İktidarın, “Cumhurbaşkanı’na özel hazırlanan” mevcut Anayasa’ya dahi uymadığının altını çizen CHP’li yetkililer, “AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan, her adımda ülke demokrasinin altına dinamit koyan iktidar ile Anayasa değişikliği konusunda yan yana gelmemiz mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, partisinin genel merkezinde kurmayları ile bir araya geldi. MYK toplantısında Özel, Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirdiği görüşmenin yanı sıra Kemal Kılıçdaroğlu ve DEM Parti heyetiyle gerçekleştirdiği görüşmeyle ilgili de kurmaylarına bilgi verdi.

BirGün’den Mustafa Bildirci’nin aktardığına göre, CHP kaynaklarından edinilen bilgiye göre, Özel, “Yerelde iktidar olmanın sorumluluğuyla hareket edeceğiz” mesajını verdi. 31 Mart’ta elde edilen seçim başarısının geride kaldığını değerlendiren CHP kurmayları, “Türkiye’nin yakıcı sorunlarını gündemde tutacağız” dedi.

MYK Toplantısı’nda Cumhurbaşkanı Erdoğan ile CHP Lideri Özel arasında gerçekleştirilen zirve de konuşuldu. Kamuoyunda yaratılan algının aksine, görüşmenin olumlu yankıları olduğunu kaydeden parti kurmayları, “Ekonomik krizin altında ezilen gençlerin, emekçilerin ve emeklilerinin sorununun çözümüne katkı sunacak her hamleyi değerlendiriyoruz” ifadesini kullandı. CHP Lideri Özel’in de çözümü noktasında Erdoğan’ın kritik rolü bulunan konuların takipçisi olacağını kaydettiği bildirildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan ile gerçekleştirilen zirvenin yanı sıra eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile gerçekleştirilen görüşme de MYK’nin konu başlıkları arasında yer aldı. Kılıçdaroğlu’nun, “Saray ile müzakere edilmez, mücadele edilir” ifadesinin yarattığı tartışmanın, “Suni bir tartışma” olduğunu savunan CHP yetkilileri, “Türkiye’nin şu an en önemli sorunu, 10 bin TL ile geçinmeye çalışan emeklilerdir” diye konuştu.

İktidarın Anayasa değişikliği hazırlığı da MYK’nin önemli gündem maddeleri arasında sıralandı. İktidarın, “Cumhurbaşkanı’na özel hazırlanan” mevcut Anayasa’ya dahi uymadığının altını çizen CHP’li yetkililer, “AYM ve AİHM kararlarını uygulamayan, her adımda ülke demokrasinin altına dinamit koyan iktidar ile Anayasa değişikliği konusunda yan yana gelmemiz mümkün değil” değerlendirmesinde bulundu.

‘Eğitim sistemine darbe’

Kamuoyunun gündeminde infial yaratan müfredat değişikliği de MYK’de tartışıldı. CHP Milli Eğitim Bakanlığı’ndan sorumlu gölge bakan Suat Özçağdaş, müfredat değişikliğiyle ilgili sunum yaptı. CHP’nin, “AKP’nin parti programı” olarak değerlendirilen müfredat değişikliğine itirazlarını sürdüreceği kaydedildi. CHP yetkilileri, iktidarın, “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” olarak duyurduğu yeni müfredatı, “Laik Cumhuriyet ve Eğitim sistemine karşı darbe” olarak değerlendirdi.

CHP kaynakları, CHP Lideri Özgür Özel ile MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli arasındaki görüşmenin, “CHP’nin siyasette yeniden diyalog zemini oluşturma misyonu” kapsamında gerçekleştirileceğini söyledi. Türkiye’deki kutuplaşmanın giderek arttığını kaydeden kurmaylar, “Ülke çok gerildi. Toplumun, beraberliği görmeye ihtiyacı var. CHP’de bu anlamda bir görev misyon edindi kendine” ifadesini kullandı.

CHP yönetimin, tüm siyasi partiler ile diyalog yolunu açık tutacağı, bu kapsamda yeni ziyaretlerin gerçekleştireceği belirtildi. CHP’nin TBMM’de grubu bulunan muhalefet partileri ile daha fazla diyalog kuracağı kaydedildi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, CHP Genel Merkezi’ne gerçekleştireceği ziyarete yönelik de bilgi veren CHP kurmayları, “Sayın Erdoğan, ‘En kısa sürede’ dedi. Zamanı henüz belli değil ancak bu hafta bir ziyaret gerçekleşmesini beklemiyoruz” dedi.

Edinilen bilgiye göre CHP Genel Başkanı Özel, 9 ve 10 mayıs tarihlerinde Afyon ve Eskişehir’de olacak. Özel, 31 Mart’ta kazanılan Afyon ve Eskişehir belediyelerine bir ziyaret gerçekleştirecek.

Paylaşın

Özel’den Erdoğan’ın “Siyasette Yumuşama” Mesajına Çarpıcı Yanıt

Erdoğan’ın “siyasette yumuşama” mesajına yanıt veren Özel, “En çok ben istiyorum normalleşelim, en çok ben istiyorum yumuşayalım. Benim görevim anayasal kayıpları teker teker geri almak” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Taksim, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa bundan sonra kimse normalleşip de sonu anayasaya varır mı diye düşünmesin. Bugün Anayasa çağrısı yapan ve yeni anayasa isteyen herkese diyoruz ki mevcut anayasaya harfiyen uymadan Türkiye’de anayasaya aykırı yapılan işleri yapmaya devam ederek, anayasa da olmaz, yumuşama tartışmaları sonuç da vermez.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, 6 Mayıs 1972 tarihinde idam edilen “68 Kuşağı” önderlerinden Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan’ın ölüm yıl dönümlerinde Karşıyaka Mezarlığı’ndaki anmaya katıldı. Gezmiş, Aslan ve İnan’ın mezarlarına karanfil bırakan Özel, burada yaptığı konuşmada şu ifadeleri kullandı:

“Şimdi birileri Türkiye’de bir başka tartışma başlatmak istiyor ve yumuşama söylemlerinden bahsediyor. Bu işin sonu anayasaya varsın istiyor. Buradan sesleniyoruz. ODTÜ öğrencileri, 25 yaşındaki günahsız çocukların yazdıkları yazının olduğu stadyumda geleneksel tören yapmak isteyince onun karşısına polis, jandarma çıkaranlar neyin yumuşamasından bahsediyorlar? Hadi görelim. Yarın yumuşayalım. Deniz’in, Yusuf’un, Hüseyin’in hatırasına saygı, ODTÜ’deki kardeşlerimize saygı gösterin. İzni verin. Bir görelim nasıl oluyor bu yumuşama.

Taksim yasak, yumuşayalım. Devrim Stadı yasak, normalleşelim. En çok ben istiyorum normalleşelim. En çok ben istiyorum yumuşayalım. Benim görevim anayasal kayıpları teker teker geri almak. Taksim Anayasa Mahkemesi kararına karşı yasaksa, Anayasa Mahkemesi herkes çıkabilir demişken yasaksa, ODTÜ Stadyumu yasaksa bundan sonra kimse normalleşip de sonu Anayasa’ya varır mı diye düşünmesin.

Anayasa Mahkemesi kararına rağmen arkadaşlarımız Gezi’den içeride yatıyorlarsa ve kimse normalleşmeden bahsetmesin. Ama şunu söyleyelim. Denizleri asanlar, mahkeme kararına anayasal düzeni ortadan kaldırmaya çalışmak yazdılar. Kardeşlerimizi, evlatlarımızı bu bahaneyle astılar. Oysa Deniz anayasal düzeni, anayasayı savunuyordu. Anayasanın özgürlüklerini savunuyordu. Anayasaya sahip çıkmayı savunuyordu. Karşısındakiler yasakladılar. Karşısındakiler onları illegal bir çizgiye itmek için her şeyi denediler.

Bugün anayasa çağrısı yapan ve yeni bir anayasa isteyen herkese diyoruz ki mevcut anayasaya harfiyen uymayan, Türkiye’de anayasaya aykırı yapılan işleri yapmaya devam ederek, kayyum da atasan anayasaya aykırıdır. Öbür taraftan gidip serbestçe anayasal gösteri hakkını kullanmak isteyen işçiye, ODTÜ’lü öğrenciye izin vermeyince de anayasayı siz çiğniyorsunuz. Harfiyen anayasaya uyulmadan, anayasa da olmaz. Yumuşama tartışmaları sonuç da vermez.

Bizim yüreğimiz yanıyor. Burada Filistin atkısı var. Deniz Gezmiş’in davası aynı zamanda Filistin davasıdır. Deniz Gezmiş Filistin’de El Fetih Kamplarında İsrail zulmü ve işgaline karşı direnmiştir. Şimdi bir emaneti sizlerle paylaşmak isterim. Deniz’in Filistin’de, El Fetih Kampındaki en yakın arkadaşı İsa. Deniz Gezmiş’e Filistin şiiri okur. Kitap Arapça’dır. Deniz Gezmiş bir yandan Arapça sökmeye, bir yandan şiiri ezberlemeye çalışırken bu kitabın Türkçeye çevrilmesi lazım der. Bu kitap Türkçeye çevrilir. Ama o kitap Deniz Gezmiş’in eline hiç ulaşamaz. 1976’da İsa Türkiye’ye gelir. O kitabın Türkçe basımını alır. Deniz Gezmiş’in mezarını ziyaret eder. Bu kitapla birlikte Filistin’e döner. İki sene önce ölürken evladına bu kitabı verir.

Deniz Gezmiş’in izinden geçen birine verin bunu Türkiye’de der. İsa’nın oğlu bu kitabı Türkiye’deki Filistinli öğrencilerin dernek başkanı eliyle geçen hafta bana ulaştırdı. Filistin ile dayanışan sözlerimiz, bizim mücadelemiz, Yaser Arafat ile Bülent Ecevit’in mücadelesidir. Bizim mücadelemiz Deniz Gezmiş’in mücadelesidir. Denizlerin, İsaların mücadelesidir dediğim gün oğlu bu kitabı bana yollamaya karar vermiş. Bu kitabı alıp kişisel kütüphaneme koymayacağım. Bu kitabı CHP’nin müzesine koyacağız. Devir teslimlerde CHP Genel Başkanları bu kitabı bir sonraki genel başkana verecekler. Ben benden sonraki genel başkana vermek üzere CHP’nin müzesine bu kitabı koyup, devir teslimde böyle bir kitabın varlığını benden sonraki Sayın Genel Başkana arz edeceğim.

Çünkü Deniz Gezmiş’in yolundan giden tek başına Özgür Özel değildir. Bütün CHP’liler, Deniz Gezmiş’tir, Deniz Gezmiş’in yolundan yürümektedirler. Hepinize buraya geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Hatıraları önünde saygı ile eğiliyorum. Bora ağabeyinin şahsında Deniz Gezmiş’in kan bağı olan bütün akrabalarına baş sağlığı diliyorum. Hüseyin İnan, Yusuf Aslan’ın ailelerine bir kez daha başsağlığı diliyorum. Şunu buradan bir kez daha ifade ediyoruz ki hepimiz Deniz’iz, Yusuf’uz, Hüseyin’iz. Onların mücadelesi durmadı. Sönmedi. Mücadele sürüyor. Mücadeleyi sürdürüyoruz.”

“Dikkatle takip edeceğiz”

Özel, anma sonrası gazetecilerin sorularını yanıtladı. Özel, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmeye ilişkin olarak şunları söyledi: “İki genel başkan bir görüşme yaptıktan sonra ya ortak açıklama yapılır ya da herkes görüşmeyle ilgili kendine ait kısımlar hakkında bilgi verebilir. Diğeri son derece müzakere tekniğine aykırı bir iştir. Ben şöyle dedim, bana böyle dediler dediğinizde görüşmenin belli seyrini, bundan sonra olabilecek olumlu görüşmeleri engellemiş olursunuz.

Ben gazetecilik merakına sonuna kadar saygılıyım ancak konunun, sorunun cevabına bu kısmı için, bu cevap için muhatap ben değilim. Benin söylemem doğru olmaz. Ben sadece kendimin ne yaptığını söyleyebilirim” dedi. Detaylı bir dosya hazırladıklarını vurgulayan Özel, “O dosyayı Cumhurbaşkanı ile yaptığımız görüşmede gündemimize aldık. Üzerinde konuştuk. Ben bu konuda önümüzdeki günlerde olumlu gelişmeler olacağını ümit ediyorum. Bu ümidimi koruyorum. O zaman da söylemiştim. Dikkatle takip edeceğiz. Belki Sayın Erdoğan bu konuda bir açıklama yaparsa, ondan sonra o günle ilgili diğer detaylar aleniyet kazanabilir ama benim aksini yapmam müzakere tekniğine uygun davranış olmaz.

Öncelikle bunu söylemek isterim. Ama herkesin içi rahat olsun. Gezi davasında da 28 Şubat davasında da yaşanan hukuksuzluklar, bu toplumdaki tüm beklentiler, yani önceden bir gündem hazırladığımızı söylemiştim. O gündem içindeki herhangi bir madde konuşulmadan o toplantıdan ayrılınmadı. O gün de söylemiştim. Daha önce söylediğimiz her şey, daha fazlası toplantıda konuşuldu. Büyük bir nezaketle karşılıklı müzakere edildi, görüş alışverişi yapıldı. Bizim tarafımızdan belli talepler net şekilde dillendirildi. Ben bu marj içinde kalmak durumundayım.”

Özel, Erdoğan’ın Cumhuriyet Halk Partisi’ni ziyaretine ilişkin soruya ise şu şekilde yanıt verdi: “Bize henüz böyle bir başvuru yapılmadı. Böyle bir talepte bulunulacağını biliyoruz. Netleşen bir tarih olduğunda açıklanır” yanıtını verdi. Özel, Erdoğan görüşmesinin ardından “CHP’nin içi karıştırılmaya çalışılıyor” yorumlarına ilişkin soruya, “Bu tip yorumları duyuyorum.

Bunlar eski zamanlarda, 47 yıl seçim kazanamamanın verdiği özgüvensizliği atamamış bazı arkadaşlarımızın değerlendirmeleri. Türkiye’nin birinci partisini, yüzde 38 oy almış bir partiyi, gelecek seçimlerde Türkiye’nin iktidar partisi olmak için can ve başla çalışan, buna yürekten inanmış kadroların partisini kim karıştırmak isteyebilir? Kim komplo teorileri ile bizleri meşgul etmek isteyebilir? Bunlar özgüvensiz dönemden kalan meseleler. Kendimize güvenimiz tam. Kayıt dışı siyasete karşıyız.

Her şeyi gözlerinizin önünde yapıyoruz, açıklıyoruz, çalışıyoruz, gayret ediyoruz. Hiç kimse korkmasın. Bu CHP’yi tankı, topu, tüfeğiyle darbeciler karıştıramadı. Biz her seferinde bazen düştük, hep beraber düştüğümüz yerden kalktık. Şimdi yerdeyken kalkacağına inanan bir parti. Tarihinin en önemli çıkışlarından birinde böyle özgüvensiz sorularla, özgüvensiz tartışmalarla kimse kimseyi meşgul etmesin. İşimiz var daha iktidar olacağız.”

“Deniz Gezmiş’in yolu bütün CHP’lilerin yoludur”

Özel, ayrıca Filistin ziyaretine ilişkin soruya şu yanıtı verdi: “Atkı Deniz Gezmiş’in Filistin davasındaki duruşunu hatırlatmak üzere taktığımız ve o duruşu devam ettirdiğimize yöneliktir. Biraz önce Deniz Gezmiş’in arkadaşları, Filistin’deki arkadaşı İsa’nın Deniz Gezmiş’in istediği Filistin şiiri kitabının Türkçeye çevrilmesinden sonra, o kitabı alıp Deniz Gezmiş’in vefatından sonra hayatının sonuna kadar saklamış. Ölüm döşeğindeyken 2 sene önce oğluna emanet etmiş.

Türkiye’de Deniz Gezmiş’in yolundan giden birini bul, bu kitabı ver diye. Geçen hafta bana Filistinli öğrencilerin başkanı geldi. İsa’nın oğlu bu kitabı size vermemi istedi dedi açıklamamdan dolayı. Biz o kitabı aldık ve benden sonraki CHP’nin Genel Başkanına teslim etmek üzere, partimizde ve hatta müzemizde yıpranmaması, kaybolmaması için müzemizin kaydına alacağız. Müzemizde sergileyeceğiz. Benden sonraki Genel Başkana devir teslim sırasında arz edeceğim. Çünkü Deniz Gezmiş’in yolu bütün CHP’lilerin yoludur.”

Özel, Ankara’da öldürülen eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Sinan Ateş suikastına ilişkin olarak, “Sinan Ateş iddianamesi ile ilgili kapsamlı bir çalışma ve kapsamlı bir açıklama yapacağız. Ancak iddianame hem aileyi son derece rahatsız etmiştir. Hem Türkiye’deki gerçekten adalet isteyen herkesi rahatsız etmiştir. İddianameyi hazırlayan savcının görevi şudur. Delilleri toplamak. Şahitleri dinlemek.

Soruşturmayı genişletmek ve en geniş şekilde yargılanma safhası gelmeden önce iddianameyi hazırlamak. Kamuoyunun kapsamı savcıdan geniş arkadaşlar. Sizler savcıdan daha çok şey biliyorsunuz. İddianamenin özelliği şudur, iddianameyi okuduğunuzda haber yaparsınız. İddianame ile ilgili yapılan haberler, iddianamede bir şey olmadığına yönelik. Normalde ne beklersiniz, iddianame ile birlikte gizli yürütülen önemli bir soruşturmada yeni bilgiler öğrenmek istersiniz. İddianamede yeni bilgiler yok.

Sizlerin her birisi burada takip eden değerli basın emekçilerinden bir tanesi eline kalemi alsa daha güçlü bir iddianame yazar. Bunu kabul etmemiz mümkün değil. Bu arada Sayın Ayşe Ateş. Sinan Ateş’in eşi bizden bir randevu talebi olmuştu. Kendisiyle bugün görüşeceğiz. Ondan sonra da kendisinin tabi bu konuyla ilgili topluma mal olan tepkisini hep birlikte biz de sizlerden takip ettik. Onun dışında kendisiyle de görüştükten sonra daha fazla ve net bir şeyler söyleme imkanı buluruz” dedi.

Paylaşın

DEM Parti’den CHP’ye Ziyaret: Anayasa İçin Samimiyete İhtiyaç Var

CHP ziyareti sonrası basın mensuplarına açıklamada bulunan DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, Anayasa tartışmalarına ilişkin, “Öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var” dedi ve ekledi:

Haber Merkezi / “Şu andaki mevcut iklime bakıldığı zaman, bir samimiyet sorunu görülüyor. Bu konuda bir normalleşmeye, bir yol temizliğine ihtiyaç var. Böylesi bir durumda DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz.”

Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanları Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel ile CHP Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Özgür Özel’e CHP Genel Sekreteri Selin Sayek Böke ve CHP Genel Başkan Yardımcısı Gamze Taşçıer de eşlik etti. Yaklaşık iki saat süren görüşme sonrası genel başkanlar basın mensuplarına ortak açıklamalarda bulundu.

CHP Lideri Özgür Özel, ziyaret için Eş Genel Başkanlara teşekkür etti. Güncel sorunlar ile seçim sonuçlarını değerlendirdiklerini ifade eden Özel, “Hem yerel seçim sonuçların genel seçime etkileri, Türkiye demokrasisinde yaşadığımız sorunlar, krizler ve içinde bulunduğumuz hafta bolca konuşulan gündemler, sayın Meclis başkanımızın her iki partiye ve diğer partilere gerçekleştirdiği ziyaretler, dün Sayın Cumhurbaşkanı ile benim gerçekleştirdiğim görüşme, bunların üzerinde fikir alışverişi yapmak, karşılıklı görüş alışverişi yapmak, değerlendirmelerde bulunma fırsatını yakaladık” dedi.

“Muhalefet daha cesur olmalı”

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan, konuşmasında “diyalog ve müzakere” mesajı verdi. Bakırhan, verimli bir görüşme yaptıklarına işaret ederek, “Aynı zamanda yerel seçimlerde almış oldukları sonuçlardan dolayı tebrik ettik. Başarılı bir sonuçtu. Bugüne kadar siyaset kurumu arasında duvarlar örülmüştü, kutuplaşma vardı. Bu kutuplaşmalar neticesinde siyaset kurumu özgürce bir arada hem Türkiye hem bölge meselelerini tartışamıyordu.

Ya da yeterince tartışamıyordu. 31 Mart’ta halk aslında siyaset kurumuna da önemli bir mesaj vermiştir. Türkiye’de artık mevcut krizler, mevcut iktidar yaklaşımı ile çözülmüyor, daha da derinleşiyor. Demokrasi ve özgürlükler konusunda ciddi sorunlar var. Düşünce ve ifade özgürlüğü konusunda her gün çeşitli örneklerle karşılaşıyoruz. Henüz seçim sonuçlarında ortaya çıkan siyasi iradeyi kabullenmeme durumu söz konusudur. Siyasetin, muhalefetin, siyasi partilerin bir araya gelmesinin sebebi bunlardır” diye konuştu.

Ülke sorunlarının çözülmesi gerektiğini vurgulayan Bakırhan, “Bu aynı zamanda muhalefetin, ana muhalefet partisinin temel görevlerinden birisidir. Önümüzdeki günlerde biz muhalefet olarak daha çok bir araya geleceğiz. Meselelerin diyalogla, müzakereyle çözülmesi için bir çaba içerisinde olacağız. Türkiye halkları da seçimde bu mesajı bizlere vermiştir. Siyaset kurumu rol alsın, sorumluluk alsın.

Mevcut sorunların çözümünde yapıcı bir rol üstlensin. Tabi bu konuda Cumhuriyet Halk Partisi’ne de büyük görevler düşüyor. Önümüzdeki günler halkın dili olma, sesi olma, halkın, emekçilerin, yoksulların yaşamış oldukları sorunların çözümü için; muhalefetin bir arada aynı zeminde buluşması, ortak görüş alışverişinde bulunarak hareket etmesinin değerli olduğunu biliyoruz. Bu konuda sayın başkan yapıcı bir rol oynayacağını belirtti” dedi.

Bakırhan, şöyle devam etti: “Bugüne kadar Türkiye’de uygulanan politikalar derin bir krize neden olmuştur. Gezi Davası, Kobanê Davası siyaset üzerindeki baskı politikalar, yargı ve ekonomik alanda yaşanan gelişmelerin tamamı iyi bir durumda olmadığımızı gösteriyor. Önümüzdeki dönem başta CHP olmak üzere diğer siyasi partilerle bir araya gelerek bu sorunların çözümü konusunda görüş alışverişinde bulunacağız. Muhalefet daha cesur olmalı. Bir biçimde yaşadığımız meselelerin demokratik yol ve yöntemlerle, müzakereyle, diyalogla çözülmesi için daha büyük bir sorumluluk alacağız.”

Anayasa tartışmalarına da değinen Bakırhan, “Öncelikle bir samimiyete ihtiyaç var. Şu andaki mevcut iklime bakıldığı zaman, bir samimiyet sorunu görülüyor. Bu konuda bir normalleşmeye, bir yol temizliğine ihtiyaç var. Böylesi bir durumda DEM Parti olarak bu konuda üzerimize düşen bütün görev ve sorumlulukları yerine getireceğiz” diye kaydetti.

DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, görüşmede birçok konuyu tartıştıklarını ifade etti. Hatimoğulları, işçilerin, emekçilerin, yoksulların, kadınların yaşadığı ekonomik sorunlar ile deprem gibi sorunların güçlü bir koordinasyonla konuşulup tartışılması gerektiğini vurguladı.

Hatimoğulları, “Ne yazık ki siyaset hep bugüne kadar ayrıştırdı, kutuplaştırdı. Ümit ediyoruz ki 31 Mart seçimleri sonrası ortaya çıkan seçim sonuçlarından değerli yurttaşlarımızın başta muhalefet olmak üzere bütün kesimlere yüklemiş olduğu görev ve sorumluluğun bilinciyle bizler demokratik bir Türkiye, demokratik bir cumhuriyet için hep birlikte çalışmalarımızı sürdürebiliriz” ifadelerini kullandı.

Soru / Cevap

Özgür Özel, Tülay Hatimoğulları ve Tuncer Bakırhan açıklamalarının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Erdoğan’la görüşmesindeki ‘boş koltuk’ ile ilgili bir soruya Özel, şu yanıtını verdi: “Krizleri yeniden konuşmak anlamlı değil. Orada ortaya çıkan tablo ve aramızdaki görüşmeden sonra sayın Erdoğan’ın CHP’ye bir ziyaret yapma talebini iletmesi ile birlikte olabilecek en iyi şekilde çözülmüş oldu. Artık dönüp bir değerlendirmeyi doğru bulmam.”

Erdoğan’la görüşmesi hakkında bilge veren Özel, “Biz kamuoyunun gündeminde ne varsa hepsini sayın Erdoğan’la görüşme imkanı bulduk. Kendisi dinledi, heyetinde bulunan arkadaşlar not aldılar. Biz de sayın Erdoğan’ın değerlendirmelerini dinledik. Dünkü toplantının Türkiye demokrasisi açısından önemli bir kilometre taşı olduğunu düşünüyorum.”

CHP İstanbul Milletvekili Namık Tan’ın görüşmede yer almasının kimin tarafından önerildiği sorulması üzerine Özel, şunları söyledi: “Ben, sayın Cumhurbaşkanı’nı ziyaret etmeden önce seçilmiş son tarafsız Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’e bir ziyarette bulundum. Ziyaretimde bir cumhurbaşkanı ile görüşmeden önce kendisinin önerilerini almak ve bazı sorularıma yardım istemek üzerineydi.

Kendisinin uyarısı şöyle oldu; Cumhurbaşkanı’nın özel kaleminin ve protokol müdürlüğünün bir büyükelçi olduğunu, onun için benim de partide bulunan bir büyükelçiyi görevlendirmek suretiyle bu protokol akışını, randevulaşmayı ve devamını büyükelçinin götürmesinin doğru olacağını ifade ettiler. Ben de partimizde görev yapan İstanbul Milletvekilimiz Namık Tan’ı görevlendirdim.”

Görüşmede Erdoğan’a “Deprem Bakanlığı önerisinde bulunup bulunmadığı” sorulan Özel, şu cevabı verdi: “Deprem üzerine, ismi doğrudan Deprem Bakanlığı olarak konur mu yoksa Doğal Afetlerle Mücadele ve Depreme Hazırlık Bakanlığı mı olur bilmiyorum ama bir bakanlık kurulmasını önerdim. Dahasını önerdim.

Meclis’te grubu bulunan bütün siyasi partilerden birer bakan yardımcısı talep etmesi durumunda ben partimden bir bakan yardımcısını görevlendireceğimi ve deprem meselesini siyaset üstü bir şekilde ele almanın önemine ilişkin değerlendirmelerde bulundum. Sayın Cumhurbaşkanı dikkatle takip etti, not aldı ve not aldırdı. Sayın Cumhurbaşkanı’nın nasıl bir adım atacağını bilmiyorum.”

DEM Parti belediyelerinde bayrak ve sembollerin hedef alındığı iddialarına cevap veren Hatimoğulları, “DEM Parti olarak bayrakla, sembolle hiçbir sorunumuz yoktur” dedi. Hatimoğulları, “Kayyum meselesi ile ilgili Özgür Bey de ifade etti; Van konusunda bizlerle dayanışma gösteren Türkiye’deki bütün siyasi partilere, demokrasi güçlerine teşekkür ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Paylaşın

Erdoğan, Özel’e İade-i Ziyaret Yapacak Mı? AK Parti’den Açıklama

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Ömer Çelik de, Anadolu Ajansı’na (AA) yaptığı açıklamada, Erdoğan’ın CHP Genel Başkanı’nı ziyaret edeceğini ifade etti.

Ömer Çelik, “Sayın Cumhurbaşkanımız CHP Genel Başkanı Sayın Özgür Özel’in ziyaretinden memnuniyet duymuşlardır. Olumlu bir havada geçmiştir ziyaret. Sayın Cumhurbaşkanımız, diyaloğun devam etmesi gerektiğini belirtmişlerdir” dedi.

Ömer Çelik, Erdoğan’ın “kendi takvimine uygun bir zamanda iade-i ziyaret gerçekleştireceğini” belirtti. Özgür Özel’in de, CHP’ye yapılacak ziyaretten memnuniyet duyacaklarını kaydettiği ifade ediliyor.

Sözcü’den İsmail Saymaz’a konuşan Özel, “Olumlu bir atmosferde gerçekleşti. Olumlu sonuçlar doğuracağına dair iyimserim. Önümüzdeki günlerde gelişmeleri takip edeceğim. Müzakere ve mücadeleyi birlikte yürüteceğiz.” dedi.

Öte yandan Sözcü’nün CHP kaynaklarına dayandırdığı bilgiye göre, görüşmede oturma düzeni de gündeme geldi. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, oturma düzenini doğru bulmadığını belirtti.

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi.

Erdoğan ile Özel’in buluşmasının ardından gözler neler konuşulduğu kadar uygulanan protokole ve oturma düzenine çevrildi.

Erdoğan ana muhalefet partisi CHP’nin Genel Başkanı ile cumhurbaşkanlığı görevi boyunca daha önce ikili görüşme yapmamıştı. Erdoğan ile eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sadece 15 Temmuz darbe girişiminin ardından düzenlenen liderler zirvesinde Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde 25 Temmuz 2016’da bir araya gelmişti.

İki partinin genel başkanlar düzeyindeki son görüşmesi ise Kılıçdaroğlu ile dönemin AKP Genel Başkanı ve Başbakanı Binali Yıldırım arasında AKP Genel Merkezi’nde 22 Eylül 2016’da gerçekleşmiş; görüşmede o dönem gündemde olan mini anayasa paketi ele alınmıştı.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesi, bir AKP genel başkanı ile CHP genel başkanı arasında sekiz yıl aradan sonra yapılan ilk görüşme olması açısından başlı başına önem taşıyordu.

Bu nedenle görüşmeye basının ilgisi de yoğun oldu. AKP her zamankinden farklı olarak bazı kurumlar için yapmak istemediği akreditasyonu bu kez uygulamazken, çok sayıda haber kanalı ve sitesi AKP Genel Merkezi önünden canlı yayın yaptı.

Masada neler vardı?

AK Parti Genel Merkezi’nde gerçekleştirilen görüşmenin ana gündem maddesi yeni anayasa. Erdoğan, Irak dönüşü gazetecilere yaptığı açıklamada, “CHP’nin de değişime destek verebileceği inancındayım.” ifadelerini kullanmıştı.

Özgür Özel’in çantasında ise anayasa dışında, borçları nedeniyle sıkıntı yaşayan yerel yönetimlerin gelir kaynaklarının artırılması yer aldı. Belediyelerin merkezi yönetimden onay bekleyen projeleri, hayat pahalılığı, emekli aylıkları, ve atama bekleyen öğretmenler gündemindeki diğer başlıklar oldu.

Kritik görüşme öncesi eski CHP genel başkanları Kemal Kılıçdaroğlu, Altan Öymen, Hikmet Çetin ve Murat Karayalçın ile telefonda görüşen Özel, Erdoğan’la yapacağı görüşmeye ilişkin görüş ve önerilerini aldı.

Oturma düzeni tartışma yarattı

Sosyal medyada da tartışma yaratan oturma düzeni de gündeme geldi. Özel’in, oturma düzenini doğru bulmadığını belirtip, bunum telafisine ihtiyaç olduğunu vurguladı.

Bunun üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Özel Kalem Müdürü Hasan Doğan’a dönerek, en kısa sürede CHP Genel Merkezi’ne iade-i ziyaret gerektiğini söylediğini öğrenildi. Özel, bu ziyaretten memnun olacağını ifade etti.

Görüşmede Özel, Erdoğan’a Paşabahçe’nin “Gururla” serisinden “Cumhuriyet Ateşi” isimli objeyi hediye etti.

“Cumhuriyet Ateşi”, Mustafa Kemal Atatürk’ün genç Cumhuriyet’in Avrupa’ya gönderdiği öğrencilerden Sadi Irmak’a hitaben söylediği “Sizi birer kıvılcım olarak gönderiyoruz, gür alevler halinde geri dönmelisiniz” sözünden ilhamla oluşturulmuş bir eser olarak biliniyor.

Özel, ayrıca hediye olarak yanında Manisa’daki Uluslararası Mesir Macunu Festivali’nden getirdiği mesir macununu verdi. Erdoğan da Özel’e Milli Saraylar’dan fincan seti, çay ve bal hediye etti.

CHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın yaşanan görüntüyü “rejimin absürdlüğünün fotoğrafı” olarak değerlendirdi. Yerel seçim sonuçlarına atıfta bulunan Gökhan Günaydın şunları söyledi:

“Bir oda var ve bu odada boş bir koltuk var. Bunun bir anlamı olabilir mi? Erdoğan’ın şu anda oturduğu yerde değil boş olan koltukta oturması ve ortadaki koltuğun da kaldırılması lazım.

Bu bizatihi rejimin absürdlüğünü gösteren bir fotoğraf. Koltuklardan birisi boş. Yani Erdoğan ortadaki koltuğa oturunca Cumhurbaşkanı olarak konuşuyor, kalkıp da karşıya oturursa AKP Genel Başkanı olarak konuşacak öyle mi?

Yoksa o koltuktayken hem Cumhurbaşkanı hem AKP Genel Başkanı olarak konuşabiliyor mu? Bunlardan hangisi doğru? Burada bir mesaj verilmeye şüphesiz ki çalışılıyor. Biz o mesajı 31 Mart’ta karşılamıştık. 2026 mı olur, 27 mi olur, 28 mi olur o tarihlerde bir daha karşılarız.”

Paylaşın

Erdoğan İle Özel Bir Araya Geldi: Görüşmeye Boş Koltuk Damga Vurdu

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP Genel Başkanı Özgür Özel, AK Parti Genel Merkezi’nde bir araya geldi. Görüşme 1 saat 35 dakika sürdü.

Haber Merkezi / Görüşmede, CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu Üyesi Namık Tan ile AK Parti Genel Başkan Vekili Mustafa Elitaş da yer aldı.

Erdoğan ile Özel görüşmesi sonrası basın mensuplarına açıklama yapılmadı. Özel, ziyaret sonra hızlı adımlarla AK Parti Genel Merkezi’nden ayrılarak CHP Genel Merkezi’ne gitti.

AK Parti ve CHP genel başkanları 2016’dan sonra ilk kez bir araya gelmiş oldu. Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile dönemin AK Parti Genel Başkanı Binali Yıldırım AK Parti Genel Merkezi’nde 22 Eylül 2016’da görüşmüştü.

Erdoğan ile Özel’in görüşmesine boş koltuk damgasını vurdu. Erdoğan, Özel ile görüşme esnasında Özel’in karşısında değil de ortada ve daha farklı bir koltukta oturması akıllara “Erdoğan eşit değiliz imajı mı yaratmak istiyor?” sorusunu getirdi.

31 Mart seçimlerinde CHP’nin çok sayıda büyükşehir ve belediyelerine yenilerini eklemesinin ardından Özel verdiği demeçlerde Erdoğan ile görüşebileceğini aktarmıştı.

Erdoğan ile Özel, 23 Nisan’da TBMM’de düzenlenen resepsiyonda başka diğer siyasi partilerin de olduğu ortamda ilk kez bir araya gelmiş ve kısa bir görüşmenin ardından özel kalemlerin buluşma tarihi belirleyeceği duyurulmuştu.

Görüşme yeni bir dönemin başlangıcı mı?

Erdoğan-Özel görüşmesinin iktidar ve muhalefet arasında yeni bir dönemin başlangıcı olup olmayacağı da merak konusu. CHP kurmayları, Özel’in “yapıcı” bir adım attığını, ancak Erdoğan’ın tutumunun şimdiden öngörülememesi nedeniyle, bu konuda daha temkinli ifadeler kullanıyorlar.

Erdoğan’ın talebinin “yeni anayasa” için zemin oluşturmak istediğine işaret eden bazı CHP kurmayları şu değerlendirmelerde bulunuyorlar:

“Mevcut anayasayı uygulamayan, hak ihlallerinin devam ettiği bir ortamda, Erdoğan’la yeni anayasa konuşmak çok mümkün görünmüyor. Elbette seçimlerden birinci çıkan partinin genel başkanı ile ülkeyi yöneten Erdoğan’ın bir araya gelmesi kıymetlidir. Sonuçta bu da bir başlangıçtır, umutlu olmak istiyoruz.”

Kemal Kılıçdaroğlu tepki göstermişti

Öte yandan Kılıçdaroğlu’nun sosyal medya hesabından yaptığı “Saray’la müzakere edilmez, mücadele edilir” ifadesiyle de görüşmenin gerekli olup olmadığı ya da yeni anayasa için Erdoğan’ın şimdi de CHP’yi yanına çekmeye çalıştığı gibi farklı tartışmalar başladı.

Geçmiş dönemlerde Erdoğan ile eski Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu arasında buna benzer görüşme ihtimalleri görüşmenin yapılacağı mekâna dair polemikler gibi farklı nedenlerle gerçekleşmemişti. Kılıçdaroğlu Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’ne sadece bir kez 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan liderler zirvesi için 25 Temmuz 2016’da gitmişti.

CHP üst yönetimi ise Erdoğan ile bir “değerler müzakeresi” yapılmayacağının üstünde ısrarla dururken, Özgür Özel’in de çeşitli açıklamalarında zaten mevcut anayasayı uygulamayan bir iktidarla yeni anayasanın müzakere edilemeyeceğini birçok kere tekrarladığını hatırlatıyorlar.

Özel geçtiğimiz günlerde yaptığı bir konuşmada “Vatandaşın gündemi olmayan hiçbir gündemle meşgul olmayacağım. Birileri istedi diye onlarla kavga etmeyeceğim. Gündemi değiştirmelerine izin vermeyeceğim. Müzakere de eden mücadele de eden yepyeni, dinamik sonuç alan bir siyaset için yola çıktık” demişti.

Paylaşın

TBMM’de “Yeni Anayasa” Görüşmesi: Özel’den “Önce Anayasa’ya Uyun” Mesajı

 “Yeni anayasa” görüşmeleri kapsamında CHP Lideri Özgür Özel ile bir araya gelen TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş, “Toplumsal mutabakatla yeni anayasanın çıkmasını istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Haber Merkezi / CHP lideri Özgür Özel ise mevcut Anayasa’ya uyun mesajı vererek, “Vatandaşın söylediği anayasa tartışmaları daha önce de yaşandı siyasetin üstüne sis olup, diğer sorunları görünmez kılınıyorsa bu olmaz. Anayasaya uyulmuyorsa yeni anayasa yapsanız ne olur yapmasanız ne olur” dedi.

Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) Başkanı Numan Kurtulmuş, yeni Anayasa için siyasi parti ziyaretlerine bugün başladı. Kurtulmuş, CHP Genel Başkanı Özgür Özel’i Meclis’te ziyaret etti. Ziyaret sonrası Kurtulmuş ve Özel basın mensuplarına açıklamalarda bulundu.

Kurtulmuş, açıklamasında şu ifadeleri kullandı: “Parlamentoda oluşabilecek en yüksek konsensusla, toplumsal mutabakatla yeni anayasanın çıkmasını istiyoruz. Yine bir başka kural ise partilerin anayasaları olmaz anayasa teklifleri olur. Mayıs ayının sonuna kadar bu işin usulüne ilişkin değerlendirme almak isteriz. Belki yaz aylarında görüşlerini olgunlaştırarak, önümüzdeki seni müzakere ortamı başlar ve sonrasında da usulüne uygun bu süreçleri götürdüğümüz sürece sonuç alabileceğimizi düşünüyor.

Çok sayıda partinin var olması Türkiye’nin demokratik zeminin güçlendirmesi açısından önemlidir. Anayasa kararını Meclis verecektir. Bu Meclis kurucu Meclis değildir söylemlerinin demokratik olmadığını ifade etmek istiyorum. Milletvekilli oyları anayasa ya yapılacak ya da yapılamayacak. Meclis’te oluşacak komisyonun yöntemi şeklini partilerle uzlaşıp görüşüleceğiz. Bu süreç içinde yapıcı bir diyaloğu tüm partilerle yürüterek, sonuç almayı hedefliyoruz.”

“Anayasa’ya uyacaksak değiştirelim”

Kurtulmuş’un ardından konuşan CHP Lideri Özgür Özel, “Sayın Meclis Başkanımızı bugün ağırladık. Ben kendisini Meclis Başkanlığına aday olduğu günden itibaren, diyaloğa açık tutumundan dolayı her zaman görüşebileceğimizi, her konuyu görüşebileceğimiz söylemiştim. Bugün de bir ziyaret yaparak bizlerle görüşlerini paylaştı” ifadelerini kullandı.

“Kendisi açık bir müzakere ortamı olması gerektiğini söylemişti” diyen Özel, “Biz 31 Mart seçimlerinden Türkiye’nin birinci partisi olarak çıktık. Sorumluluğunun farkında olan bir partiyiz. Siyaset halkın gündemine duyarsız olamaz. Bugün insanların yoksulluk, açlık, işsizlik, güvencesizlik gibi üst düzeyde beklentileri varken yeni bir anayasa beklentisi toplumun taleplerinin neresindedir, onu bir tartmak lazım” şeklinde konuştu. Özel, şunları söyledi:

“Prensip olarak ben partinin Genel Başkanı olsam da partinin yetkili kurullarında bir konuyu değerlendirmeden, doğrudan bir cevap vermeyi CHP’nin olmazsa olmaz parti içi demokrasi anlayışına ve kendimizin yönetim anlayışına uygun görmem. Sayın Başkanın bugün yaptığı değerlendirmeleri, başta MYK olmak üzere partinin yetkili organları ve grubumuzla değerlendireceğiz. Ancak şunu ifade etmek isterim, Sayın Başkana da söyledim.

Bir şeyin yenisini teklif ediyorsak, örneğin yeni bir elbise alalım, giyeceksek alalım. Giymemek üzere yeni elbise alınır mı? Biz anayasaya uyacaksak, anayasayı değiştirelim. En iyisini yapalım, sonra yine uymayalım. Geçen sefer de iyisini yaptınız. Bu sözümün başkana ait olmadığını herkes bilsin. Geçen sefer de iyisi yapıldı ama yapılan o anayasaya uyulmadı. Uyulmuyor. Bir yeni anayasa konuşurken bir kere mevcut anayasaya tam uyum beklemek bizim hakkımızdır. Bu konudaki hassasiyetlerimizi ilettik.

Vatandaşın sorunları ile ilgili de söyleyeceğim şudur. Anayasa tartışmaları daha önce de yaşandı. Siyasetin üzerine bir sis olarak çöküp de diğer meseleleri görünmez kılıyorsa, burada vatandaşın menfaati olmaz. Bugün sorun yoksulluk, işsizlik ve yüksek enflasyon, artan fiyatlar, insanları yoksullaşmasıyken biz anayasa konuşup, bir sis indirip, bu sorunları görünmez kılıyorsak, biz vatandaşın mesajını alamamış oluruz.

O açıdan Sayın Erdoğan ile yapacağımız görüşme de benim önem atfettiğim görüşmedir. Eğer bir şeyin yenisini alacaksak, kullanacaksak alınır. Anayasa yapacaksak, uyacaksak yapılır. Anayasaya uyulmuyorken yeni anayasa yapsanız ne olur, yapmasanız ne olur? Bu hassasiyetlerimizi Sayın Başkana ben de açıklıkla ifade ettim. Burası parlamento, konuşulan yerdir. Siyasiler el sıkışmazsa, siyaset düşmanları, demokrasi düşmanları el ovuşturmaya başlar.

O yüzden el sıkışılacak, müzakere edilecek ama sorumlu olduklarımız kitleler için de müzakere edilecek. Bizim anlayışımız bu. O açıdan, bugün Sayın Başkan sizin de önünüzde, içeride de el sıkıştık. Bu el sıkışma demokrasiye inananların yapması gereken bir şey. Biz el sıkışmadıkça demokrasi düşmanları ellerini ovuştururlar, onlara gün doğar. Siyasi tarihimiz bunların bedelleri ile doludur. O açıdan bu diyalog zeminini önemsediğimizi de ifade etmek isterim.”

Paylaşın

CHP Lideri Özel’den ‘Tasarruf Genelgesi’ Çıkışı

Patisinin TBMM’deki grup toplantısında konuşan CHP Genel Başkanı Özgür Özel, “‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyenler, kamuyu tasarruf etmeye ikna edemezler” dedi ve ekledi:

“Fakirin, fukaranın dostunun CHP olduğunu bileceksin. İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar. Biz CHP olarak kendi genelgemize de uyarız, yayınlanacak kamu genelgesine de uyarız.”

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, patisinin TBMM’deki grup toplantısında konuştu. Gündeminde Taksim’in 1 Mayıs kutlamalarına kapatılması, anayasa tartışmaları ve değiştirilmek istenen müfredat olan Özel, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Busenazlar yüzümüzü güldürdü. Aradım tebrik ettim. İzmir’in artık bir temsilcisi var, Göztepe’yi kutluyorum. Türkiye’de bundan sonraki süreçte de futbolun kentlerin dostluğuna, hepimizin kardeşliğine katkı sunmasını ümit ederek Amedspor’u da kutluyorum.

Meral Hanım’a bir kez daha bundan sonraki yaşamında sağlık ve mutluluklar diliyorum. Daha önce birlikte birlikte grup başkanvekilliği yapmış olduğumuz Müsavat Dervişoğlu’na da hayırlı olsun diyor, kendisine ve partisine başarılar diliyoruz.

Bir meydanın 1 Mayıs’a kapalı olması o iktidarın başarılı olmasını değil aslında muktedir olamadığını, iktidarda olduğunu ama o meydanda kutlamaya yasak getirerek aslında lüzumsuz bir tedirginlik içinde olduğunu güvenliği sağlayamayacağını peşinen itiraf ettiğini ve bunun demokrasilerde özgüvensizliğin iktidarlara hiç iyi gelmeyeceğini bu yüzden bizim sorumluluk almaya hazır olduğumuzu ve sendikalarla birlikte görev yaparak kimsenin burnu kanamadan o meydandaki kutlamalara izin verilmesini talep etmiştik.

1 hafta geçti, dün sayın İçişleri Bakanını aradım, bu konudaki talebimi taahhüdümü ve meseleye koyduğumuz kefaleti ifade ettim ve işbirliği teklif ettim. Kendisi bana, görevi gereği bir takım mahsurları bir takım istihbaratları bir takım yasadışı örgütlerin yapmış olduğu çağrıları da gerekçelendirerek buna izin vermeyeceklerini tekrar etti. İletişime açık olumlu bir yaklaşım içindeydi. Ama sonuçta bir yasaklama var ve o ona ‘kısıtlama’ diyordu.

“Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar, önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur”

Esasen Taksim Gezi Parkı birileri tarafından kendi egemenlik sancaklarıymış da oraya toplum giderse egemenliklerini, iktidarlarını kaybedeceklerini sanıyorlar. Oysa siz bir yasaklamayla egemenlik korumaya başladıysanız zaten orada artık egemenlikten muktedirlikten iktidardan bahsedilemez. Baskıyla güçle tesis edilen iktidarlar, önünde sonunda kaybetmeye mahkumdur.

Bu sabah sayın İçişleri Bakanıyla bir görüşme daha yaptık. Benim önerimi talebimi yerine getiremeyeceklerini söylediler, biz de kendilerine bunun doğru olmadığını söyledik. Hala geç değildir. Buradan çağrımı tekrar ediyorum.

Bugün bir anayasa tartışması var. Sayın Kurtulmuş, geldiler ziyaret ettiler. Diyorlar ki, ‘Yeni bir anayasa yapma sürecine CHP de dahil olsun.’ Açıklamamda da söyledim, Kurtulmuş’a da söyledim; anayasalar toplumsal mutabakat metinleridir, anayasalar her doğan için yapılır, Erdoğan için anayasa yapılmaz.

Anayasalar toplumu kuşatırlar, kapsayıcı, çoğulcudur. Anayasa demokrasisinin elbisesiyse, sen ona uymuyorsan, yenisini alsan ne olur. Türkiye’nin bir anayasası var. Hepimizin beğendiği ve beğenmediği maddeleri var. Yenisi yapılana kadar eskisine uymak herkesin görevi.

Anayasa der ki, AYM kararları bağlayıcıdır. O karara uymak herkesin yükümlülüğüdür. AYM yürütmeye ‘Taksim’i yasaklayamazsın’ diyor. Bu karara uymayan birisi yarın, elbette müzakere edeceğiz ama iş anayasaya gelince, mevcut anayasaya uyulmasını beklemek kadar doğal bir şey yoktur. Can Atalay kararı ortada. Gezi tutuklularının her biri için verilen hak ihlali kararı var, onları cezaevinde tutmak anayasa uymamaktır.

Siyasilerin el sıkışmasını hep savundum, savunacağım. Müzakere başka bir şeydir, iletişim başka bir şeydir. Anayasaya yemin etmiş bizlerin, birbirimizin yeminine sadık kalmasını beklemek her birimizin görevidir.

AYM işçiler haklı dediği için, Beşiktaş’tan ve Saraçhane’den toplanarak Taksim’e yürüyorlarsa CHP olarak biz de onlarla birlikte olacağız. Hangi ilde nerede 1 Mayıs kutlaması varsa bu gruptan bir temsilcimiz o kutlamada yer alacak. Hak-İŞ’in yaptığı kutlamaya da TÜRK-İŞ’in yaptığı kutlamaya da gideceğiz. Hiçbir sendikayı ayırmadan, zaman zaman farklı düşünsek de her sendikanın yaptığı her şehirdeki etkinlikte olacağız.

1 Mayıs’ta cop görmek istemediğimizi, biber gazı görmek istemediğimizi, kelepçe görmek istemediğimizi, güvenlik güçleriyle çatışma görmek istemediğimizi bir kez daha hatırlatarak tüm kamu görevlilerini sorumluluğa, tertip komitelerini de kanunsuz emiri veren anayasa tanımazlarla, evladına ekmek götürmek için bu emirlere uymak zorunda olan emekçileri polis kardeşlerimize karşı hassasiyete bekliyor 1 Mayıs işçi emekçi bayramını şimdiden kutluyorum.

Gazze’de insanlığın yüreklerini sızlatan katliamlara batıdan tepkiler yükseliyor. Şiddetle bastırıldığında utanç verici görüntülerdir, bizler de onlara tepki gösteriyoruz. O eylemleri öven iktidarın dönüp Türkiye’de Boğaziçi’nde yaptığı eylemlere müdahale etmesinin, Boğaziçi öğretim görevlilerinin önceki dekanlarının sokmaya kadar gitmesinin, ODTÜ’de devrim stadında mezuniyet töreni yapılmasına izin vermeyenlerin öğrencilerimizi ODTÜ’de Boğaziçi’nde kriminalize eden gözaltı yapan tutuklu yapan zihniyetin Amerika’daki eylemleri övmesi ikiyüzlülükten başka bir şey değildir.

“İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın”

ODTÜ’deki devrim standına o silinemez devrim yazısını yazan Filistin davasında hepimizin önderi Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıdır, aklınızı başınıza alın. Filistin meselesinde ABD’ye demokrat, Boğaziçi’nde despot olmanın izahı yoktur. İzah için 31 Mart seçim sonuçlarına bakın.

MEB 85 bin ücretli öğretmen çalıştırıyor. Diğer taraftan 85 bin öğretmen atama bekliyor, atanmıyor. Mülakat kaldıracak deniliyor, mülakat gibi mülakat gibi yapıyorlar. Bundan 22-23 yıl önce 68 bin atanmayan öğretmen var, atamayacaksan niye okutuyorsun diyen Erdoğan, 1 milyon öğretmeni okutmuş ve atamamıştır. O hesabı şimdi size soruyoruz; madem atamayacaksınız niye okuttunuz?

Eğitimde reform yapılmasına ihtiyaç var. En çok değiştirilen bakan Kültür Bakanından sonra Milli Eğitim Bakanı. Eğitim yazboz tahtasına döndü. Her gelen reform yapıyor. Ya bu reforma milleti muhtaç hale getireni kim atadı? Aynı dolma kalem atadı, aynı mürekkep atadı, aynı kişi atadı. Mesele ‘kindar bir nesil yetiştirelim, değerleri bize bağlı olsun, potansiyel seçmen olsun’ bakış açısı eğitim bakış açısı değildir.

Geçen mayısta seçimi Tayyip Bey’in değil de CHP’nin Kemal Bey’in kazandığını düşünün. CHP’nin hepimizin evlatlarının okuyacağı müfredatın adını, kendi partisinin adını koyduğunu düşünün. Türkiye Yüzyılı, AK Parti’nin bakanlıkları da alet ettiği bir seçim kampanyasının adıdır.

Bu ülke haftalar süren MEB şuralarını biliyor. Ortak akıl olmadan bilimsel eğitim, başarı olmaz, kalkınma olmaz, zenginleşme olmaz. Bu müfredatı çalışacağız, uyaracağız. Ancak oldubittiye getirilerek bir müfredat yapılması son derece tehlikelidir. Çağdaş, laik eğitimden uzaklaşınca eğitim olmaz. Bu konuda bir kez daha yetkilileri uyarıyorum, Milli Eğitim Bakanını uyarmıyorum, çünkü onun en zayıf olduğu konu okuduğunu ve duyduğunu anlama. O dersten zaten başta kalmış zaten.

‘İtibardan tasarruf olmaz’ diyenler, kamuyu tasarruf etmeye ikna edemezler. Geçtiğimiz günlerde Denizli’deydim. Denizli Büyükşehir Belediye Başkanımı makamında ziyaret ettim. Kendisi bana belediyede 45 lüzumsuz makam aracı tespit ettiğini, başkanların, daire başkanlarının, özel kalemlerine kadar makam arabası tahsis edildiğini, dışarıda makam araçları olduğunu, il ve ilçe başkanlarına araçların gittiğini, bunların 45’ini tez elden iade ettiğini kendi ekibine de herkes arabasına biner, işine gelir, gün içinde görevi gereği araba lazım olan aşağıdaki havuzdaki araçlardan birini kullanır’ dediğini söyledi.

“İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar”

Ben de ona şunu söyledim hepiniz adına; helal olsun sana dedim. Denizli Belediye’sinin o iade edilen araçlar için birikmiş toplam 11 milyarlık borcunun 70 milyon TL’si lüzumsuz makam araçlarından. Bu sadece Denizli, sadece buzdağının görünen yüzü.

Ekrem İmamoğlu geçen sefer önce 13 bin oy farkıyla büyük haksızlıktan sonra 806 bin farkla kazandığı seçimi bu sefer 1 milyonun üzerinde farkla kazanıyorsa sen ‘ben yanlışı nerede yaptım’ diye bakmayacaksın. Ekrem İmamoğlu’nun binlerce lüzumsuz makam aracını iade edip bu tasarruf ettiği paraları senin görmezden geldiğin yoksulun kursağından geçirmesinde arayacaksın başarıyı.

Mansur Yavaş, senin belediye başkanlarının gözüne ışık tutulmuş tavşan gibi Ankara’dan talimat beklerken, veresiye defterlerini kapattırıyorsa, dolmuşçuya katkı sağlıyorsa biz nasıl yüzde 30 aldık da bunlar yüzde 60 aldı’ diye düşünmeyeceksin. Fakirin, fukaranın dostunun CHP olduğunu bileceksin. İsrafın sebebi, kaynağı olanlar israfı durduramazlar. Biz CHP olarak kendi genelgemize de uyarız, yayınlanacak kamu genelgesine de uyarız.”

Paylaşın