Niğde: Tyana Ören Yeri

Tyana Ören Yeri; Niğde’nin Bor İlçesi, Kemerhisar Kasabası sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Kasabanın muhtelif yerlerinde çeşitli durumlarda bulunan önemli heykeltıraşlık eserler ile mimari parçalar Niğde Müzesinde sergilenmektedir. Kasabanın içinden başlayan su kemerleri Bahçeli Kasabası sınırları içerisindeki Roma Havuzuna kadar devam eder.

Halen bir bölümü ayakta bulunan su kemerleriyle roma havuzundan antik şehre su taşınmaktadır. Su kemerleri M.S. II. yy. (Hadrian ve Trojan) dönemine aittir. Ören yeri I.II ve III.dereceli arkeolojik sit alanı olarak koruma altına alınmıştır. Hititler döneminde Tuwanuwa, Roma’da ise Tyana olarak tanınan ören yeri M.Ö.30-M.S. 395 yıllarını kapsayan Roma Döneminde, yoğun yapılaşma ile tarihinin en önemli evresini yaşamıştır.

Antik Kent saraylar, tapınaklar, su kemerleri ve yerleşim birimleriyle büyük bir kent konumundadır. Roma Döneminde iki kez Güney Kapadokya Krallığının başkentliğini yapmıştır. Antik Tyana kentinde 2000 yılından beri İtalya, Padova Üniversitesinden Prof.Dr. Guido ROSADA başkanlığındaki bir ekip tarafından bilimsel kazılar sürdürülmektedir.

Paylaşın

Niğde: Gümüşler Manastırı

Gümüşler Manastırı; Niğde’nin Merkez İlçesine bağlı Gümüşler Kasabası sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Manastırın yer aldığı Gümüşler kasaba­sının Orta Çağ’daki adı ve tarihi hakkında dönem kaynağı bulunmamaktadır. Yapılış tarihi kesin olarak bilinmemekle beraber, kuvvetli ihtimalle 8-12 yüzyıllar arasında yapıldığı sanılmaktadır. Büyük bir kaya kilisenin içine oyulan manastır Kapadok­ya Bölgesi’ndeki günümüze iyi korunarak gelmiş ve en büyük manastırlardan biri­sidir.

Kapadokya’da kayaya oyulmuş pek çok manastır bulunmaktadır ve bazı bilim adamları bunları yemekhaneli (trapezalı) ve açık avlulu olmak üzere iki grupta ele almaktadır. Gümüşler Manastırı ikinci grup dâhilindedir. Manastırın en önemli yapısı, kompleksin kuzeyinde yer alan kilisedir. Ana giriş kapısının tam karşı­sındadır.

Manastıra orta avludan geçi­lerek ulaşılır. Manastırın avlu yüksekliği 14 metredir. Manastırda yer alan diğer mekânların pek çoğunun işlevi bilinme­mektedir. Orta avluda mezarlar ve erzak depoları bulunmaktadır. Girişte avlunun sol tarafında yer altı şehri bulunmaktadır. Yeraltı şehrinden toprak yüzeyine ulaşan havalandırma ve megafon şeklinde ha­berleşme sistemi vardır.

Kilisenin duvar resimlerinde en az üç farklı ustanın çalıştığı düşünülmektedir. Ana apsis­teki üç şerit halindeki resimlerin en üstünde­ki tahtta İsa, sağında iki melek, İncil yazarları­nın sembolleri ile Desis sahnesinde yer alan Meryem ve havariler, en alttaki şeritte ise Kayserili Büyük Basileios, Nysalı Gregorios, Nazianslı Gregorios gibi kilise babalarının resimleri yer almaktadır.

Kuzey haç kolundaki Meryem’e Müjde, İsa’nın doğumu ve Tapınağa Takdimi sah­neleri ile Vaftizci Yahya ve Aziz Stephanos figürleri ikinci bir sanatçının elinden çıkmış olmalıdır. İç narteksten naosa giriş kapı­sının güneyindeki Meryem ve çocuk İsa ile iki yanlarındaki baş melekler Gabriel ve Mikael figürleri üçüncü sanatçıya aittir. Narteksin üstündeki bir odanın duvarların­da Kapadokya’da örneği görülmeyen, av sahneleri, çeşitli hayvanlardan oluşan bir kompozisyon dikkat çekmektedir.

Kapadok­ya’daki pek çok kilisede olduğu gibi, Gü­müşler Manastırında da duvar resimlerinin ikonografik ve üslup özelliklerine göre tarih­lendirme yapılabilmektedir. Manastırdaki du­var resimleri İngiliz arkeolog-restoratör Mic­hel Gough tarafından 1960 lı yıllarda tamir edilmiştir. Kilisedeki resimlerin bu özellikleri ve karşılaştırmalı değerlendirmeler yöntemi ile 11./12. yy. lara tarihlendirmek mümkündür.

Paylaşın

Niğde: Göllüdağ Ören Yeri

Göllüdağ Ören Yeri; Niğde’nin Merkez İlçesine bağlı Kömürcü Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Göllüdağ, deniz seviyesinden 2172 m yükseklikte korunaklı bir şehirdir. Volkanik bir dağ olan Göllüdağ’ın konik olan zirvesinde bir de krater göl mevcuttur. Bu krater gölden dolayı da Göllüdağ olarak adlandırılmıştır.

MÖ 1200 yıllarında Ege göçleri sonra­sında Hitit İmparatorluğu’nun yıkılmasıyla Anadolu’da oluşan Geç Hitit şehir devletle­rinden birisi de bölgemizdeki Tabal’dır.  Bu dönemde Göllüdağ, Tabal ülkesinde yeri belli olan şehir devletlerindendir.

Göllüdağ ören yerinde ilk kazı çalışmalarına 1934 yı­lında Prof. Dr. Remzi Oğuz Arık tarafından başlanılmıştır. Kazı çalışmalarına 1968–1969 yıllarında Burhan Tezcan tarafından devam edilmiştir. Bu tarihten 1992 yılına kadar kazılara ara verilmiştir. 1992–1996 yılları arasında ise, Niğde Müze Müdürlüğü’nün denetiminde, Alman Arkeoloji Enstitüsü’nden Prof. Dr. Wulf Schirmer’ in katılımıyla devam edilmiştir.

Göllüdağ, MÖ 8–7 yy. dan kalma etrafı dıştan tamamen surla çevrilmiş bir Geç Hitit şehridir. Saray ve mabet olabilecek orthostatlı yapı da ikinci bir surla çevrilerek koruma altına alınmıştır. İki sur arasında da birbirinin simetriği olan yapılar kompleksi bulunmaktadır.

Ele geçen heykeltıraşlık eserlerinin kısmen işlenmesi, büyük ölçüde ise işlenmeden bı­rakılması, şehrin inşasının tamamlanmadan terk edildiğini göstermektedir. Ancak hangi nedenle halkın şehri terk ettiği bilinmemek­tedir.

Paylaşın

Niğde: Porsuk Höyük

Porsuk Höyük; Niğde’nin Ulukışla İlçesi, Porsuk Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Yöre halkı arasında ‘Zeyve Höyük’ olarak da adlandırılan Porsuk Höyük, Niğde iline 55 km olup, Ulukışla ilçesine ise 9 km mesafededir. Eski Porsuk köyünün 3 km kuzeybatısında, Ankara-Adana karayolunun yaklaşık 500 m güney­doğusunda yer almaktadır.

İçerisinde Hitit yerleşimini barındıran hö­yük, Demir Çağı ağırlıklı olup, Geç Roma Dö­nemi’ne kadar bir tabakalaşma vermektedir. Höyükte kazı çalışmaları; 1970’li yıllardan beri Fransız bir ekip tarafından yürütülmek­tedir.

Bu kazı ekibinin başkanı 2003 yılında değişmiştir. Yeni oluşan kazı ekibi Bakanlı­ğa 2003- 2008 yıllarını kapsayan 5 yıllık bir kazı programı sunmuştur. Kazılarda bulunan eserler Niğde Müzesi’nde sergilenmektedir.

Paylaşın

Niğde: Kestel Ören Yeri

Kestel Ören Yeri; Niğde’nin Çamardı İlçesi, Celaller Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

İlk Tunç Çağı’ na (MÖ 3200–2000) ait Kestel Maden Ocağı, kendisine çağdaş bir cevher işleme atölyesi ve yerleşim yeri olan Göltepe’nin karşısındadır. Kalay cevheri kasiteritin madenden çıkarılma­sında, önce cevher damarının altına bir ateş yakılıp damar iyice ısıtılınca su serpi­lerek çatlatılıyordu.

Maden ocağı ve gale­riler sistemi, dağın içerisinde bir dolambaç gibi toplam 1,5 km alana yayılmaktadır. Erken Tunç Çağı’na ait Göltepe yine ken­disi ile çağdaş ve kalay madeni olan Kes­tel ile karşı karşıyadır. Göltepe ve Kestel madenindeki kazılarda çok sayıda cev­her zenginleştirme aletleri bulunmuştur.

Göltepe’de büyük miktarda kalay made­nin işlendiğini, kalay cüruf içerikli potalar göstermiştir. Potalarda eritildikten sonra, eritilen kalay kalıplara dökülüp, kalay kül­çeleri elde ediliyordu. Bu metalürjik işle­min son aşaması kalayın bakır ile birleş­tirilerek bronz alaşımının hazırlanmasıydı.

Gelişmiş bir teknolojinin ürünü olan bu maden, Eski Tunç Çağı’nda her türlü aletin, silah ve takının yapımında kullanılmış­tır. Bu alanlardaki kazı çalışmaları Niğde Müzesi’nin Başkanlığında ve Chicago Üniversitesi Oriental Enstitüsü’nden Prof. Dr. K. Aslıhan YENER’ in bilimsel başkanlığında yürütülmüştür.

Paylaşın

Niğde: Köşk Höyük

Köşk Höyük; Niğde’nin Merkez İlçesi, Bahçeli Beldesi sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Roma Havuzu’nun doğusundaki kayalık yamaç üzerinde yer alan Köşk Höyük’te, 1981 yılından beri Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Niğde Müzesi arkeologları tarafından sürdürülen kazılar, Bor ovasının en eski tarım ve hayvancılıkla uğraşan toplumunun (MÖ 6050–4911) bu alana yerleştiğini göstermektedir.

Beş tabaka halindeki yerleşimin ilk dört tabakası Geç Neolitik, en geç tabakası ise Erken Kalkolitik Devir’e aittir. Neolitik Dönem ’de gereksinime göre genişletilen çok odalı küçük mekânlardan oluşan mimari mevcuttur. Kalkolitik Dönem ’de ise sokakların üstüne sıralanan bitişik düzendeki konutlar belli bir plana göre inşa edilmiştir. Bu dönem insanlarının, ölülerini konutların tabanına gömdükleri anlaşılmaktadır.

Köşk Höyük ’ün ölü gömme âdeti açısından önemi; çoğu yetişkin ve bazı çocuklara uygulanan başın gövdeden ayrılarak yüzün kille sıvanıp, yüz organlarının belirtilmesi ve aşı boyası ile boyanarak onlara canlılık kazandırılmasıdır. Bu uygulama, Filistin, İsrail, Ürdün ve Güney Suriye’de MÖ 10000–8000 arasında görülmektedir.

Paylaşın

Niğde: Kaletepe Ören Yeri

Kaletepe Ören Yeri; Niğde’nin Merkez İlçesine bağlı Kömürcü Köyü sınırları içerisinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Orta Anadolu’nun en büyük yanardağlarından biri olan Göllüdağ’ın eteklerinde, denizden yaklaşık 1600 metre yükseklikte bulunan Kaletepe Deresi’dir. Bölgedeki volkanik etkinlikler, tarih öncesi toplulukların aletlerini yaptığı bir doğal cam olan obsidiyenin ortaya çıkmasını sağlamıştır.

Buradaki arkeolojik tabakalanma, en yenileri 160 bin yıldan daha öncesine tarihlenen değişik insan yerleşimlerine ait kanıtlar içermektedir. Sadece Orta Anadolu değil, tüm Türkiye, Yakındoğu ve hatta Doğu Avrupa için de bu kadar uzun bir süreyi içeren Paleolitik Çağ tabakalanması büyük bir önem taşımaktadır.

Acheul kültürünün evrimini yansıtan bu tabakalanma Anadolu için eşsizdir. Hâlâ kazılmakta olan bu açık hava buluntu yeri, Türkiye’nin en önemli Paleolitik Çağ yerleşimlerinden biri ve Anadolu Yarımadası’nın ilk iskânıyla ilgili sorulara yanıt verebilecek, şimdilik bilinen tek buluntu yeridir.

Kaletepe Deresi Paleolitik Çağ Kazıları, İstanbul Üniversitesi Prehistorya Anabilim Dalı ve Mission de Préhistoire Anatolien (Fransa Dışişleri Bakanlığı) işbirliği ile Kömürcü- Kaletepe Obsidiyen Atölyesi Kazı Projesi kapsamında yürütülmektedir. Paleolitik Çağ çalışmalarının sürdürüldüğü ve Kaletepe Deresi 3 olarak adlandırılan Pleistosen tabakalanması, 2000 yılında Neolitik Çağ Obsidiyen atölyesi kazıları sırasında keşfedilmiştir.

Günümüzden 600 bin yıl öncesine kadar giden Kaletepe, Obsidiyen volkanik cam atölyesi kazısı Niğde Müzesi başkanlığında İstanbul Üniversitesi’nden Prof. Dr. Nur Balkan Atlı’ nın bilimsel danışmanlığında sürdürülmektedir.

Paylaşın

Niğde Kalesi ve Saat Kulesi

Niğde Kalesi ve Saat Kulesi; Niğde’nin Merkez İlçesi, Kale Mahallesi, İstasyon Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Niğde Kalesi, Eski Niğde şehrinin bulunduğu tepeyi çevreleyen kale üç surla çevrilmiştir. Fakat birçok yeri yıkılmış olan kalenin bedenlerinin bir kısmı evlerin duvarı olmuştur. Bugün tepenin kuzeydoğusunda bir hisarı içine alan kısım ayakta kalabilmiştir. Yakın zamana ait yıkıntıları arasında meskene çevrilen iki burcun kalıntıları görülebilmiştir. Bu sur muhtemelen Sungurbey Cami’nin yanına kadar uzanıyordu.

Sungurbey Camisi’nin karşısındaki surlardan ayakta kalan az bir kısım restore edilmiştir. Batı taraftaki sur ve burçlar tamamen kaybolmuştur. Kalenin ayakta kalan tek burçtan ibaret ana kulesi tepenin en yüksek noktasına yapılmıştır. Nispeten daha iyi korunmuş olan bu ana kule, dikdörtgen burçlara yaslanan surlardan çok daha yüksektir. Ana kulenin duvarları yıkılmamış ise de iç kısmında bulunan birçok oda ve hücre tamamen harap olmuştur.

Güney kısmında yapılan onarımlara rağmen surun ana hatları zorlukla seçilebilir. Kalenin tarihi hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değildir. Alt duvarlarında Arap Bizans çeşnisi var ise de MÖ 8’inci asırda yapılmış olma ihtimali vardır. Kale 1740 yıllarında Sadrazam İshak Paşa tarafından onarılmıştır.

Bugün ise Belediye tarafından tepenin etrafı duvarla çevrilerek, Tepenin üstü park haline getirilmiştir. Kalenin eski burçlarından birinin üzerine yapılmış bulunan meşhur saat kulesi fevkalade güzel bir eserdir ve adeta Niğde’nin sembolüdür. Fakat kitabesi olmadığı gibi hakkında fazla bir bilgi de yoktur. Ancak stil yoluyla 19’uncu yüzyıla tarihlenir. Saat Kulesi kalenin batı burçlarından birinin üzerine inşa edilmiştir.

Saat kulesi, dıştan minare görüntüsündedir. Kaide ve gövde ongen planlıdır. Sultan II. Abdülhamit’in tahta çıkışının 25. yılında yapılmıştır. Dört bölümden oluşan kule Antalya Saat Kulesi gibi kale burcu üzerine yapılmıştır. Saat kulelerinin ortak özelliği tam ve yarım saatlerde çalması ve ağırlıklarla çalışmasıdır.

Paylaşın

Niğde: Çarşı Hamamı

Çarşı Hamamı; Niğde’nin Merkez İlçesi, Balhasan Mahallesi, Külhan Sokak üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Orijinal özelliğini büyük ölçüde yitirmiş, özellikle soyunmalık kısmı iki katlı betonarme olarak yeniden yapılmıştır. Doğu-batı doğrultusunda yerleştirilen hamam, bugünkü durumuyla dıştan yaklaşık 20.50 x 32.50 m. ölçülerindedir.

Yapı dört eyvanlı ve köşe hücreli hamamlar gurubundadır. Hamam soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve halvetleri ile sıcaklığa bitişik su deposu ve külhandan oluşur. Yapının duvar ve örtü sistemi yöresel sarımtırak renkte kaba yonu ve moloz taş şeklindedir.

Paylaşın

Niğde: Paşa Hamamı

Paşa Hamamı: Niğde’nin Merkez İlçesi, Sırali Mahallesi, Paşakapı Caddesi üzerinde yer almaktadır. Şehir içi ulaşım araçlarıyla ulaşım mümkündür. 

Günümüze çeşitli onarımlar görerek gelen hamam binası soyunmalık kısmı hariç diğer bölümleri orijinal özelliğini korumaktadır. Hanın doğu tarafındadır. Hamam bugün fonksiyonunu sürdürmektedir.

Doğu- batı doğrultusunda yerleştirilen hamam arsa durumuna göre şekil aldığından hafif çarpık planlı ve dıştan yaklaşık 17.00 x 23.00 m. ölçülerindedir.

Yapı kare bir sıcaklık etrafında sıralanan halvetli hamamlar gurubuna girer. Hamam soyunmalık, ılıklık, sıcaklık ve sıcaklığa bitişik su deposu ve külhandan müteşekkildir. Yapının duvarlarında moloz taş, örgü sisteminde tuğla malzeme kullanılmıştır.

Paylaşın