NATO Genişleme Toplantısından Sürpriz Sonuç Çıkacak Mı?

İspanya’nın başkenti Madrid yarından itibaren iki gün boyunca Rusya’nın Ukrayna işgalinin sürdüğü bir dönemde Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) İttifakı için kritik bir zirveye ev sahipliği yapacak.

NATO’nun Stratejik Konsepti’nin kabul edilecek olması açısından zaten önemli olan zirve Rusya’nın 24 Şubat’ta Ukrayna’ya girmesiyle daha kritik bir hale geldi. Stratejik Konsept belgesi NATO’nun uzun dönemli yol haritası niteliğini taşıyor ve yaklaşık her 10 yılda bir gözden geçiriliyor.

Zirvenin gündeminde dört ana başlık yer alıyor. Bunlar, Rusya-Ukrayna Savaşı’nın etkileri ve Rusya tehdidine karşı alınabilecek yeni önlemler, NATO’nun Avrupa yapılanmasının güçlendirilmesi, Çin meselesi ve İsveç ile Finlandiya’nın NATO üyelik başvuruları.

Son ana başlık ise sadece İttifak’ın geleceği için değil, Türkiye için de ayrı önemli. Çünkü bir süredir Ankara hem üye olmak isteyen bu iki ülkenin PKK, PYD, YPG gibi yapılara karşı açık ve net tavır almasını, hem de müttefiklerinden PKK ve onun Suriye uzantısı olarak gördüğü YPG’nin terör örgütü olarak tanınmasını talep ediyor. Avrupa Birliği (AB) ve Amerika Birleşik Devletleri (ABD) ise PKK’yı terör örgütü olarak tanırken, YPG’yi IŞİD ile mücadelede “müttefik” olarak görüyor.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla liderler düzeyinde bugün Madrid’de düzenlenecek toplantı iki ülkenin olası üyelikleri için önemli olacak. Toplantıya Erdoğan’ın yanı sıra İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de katılacak.

Toplantıdan somut bir çözüm çıkıp çıkmayacağı ise henüz kesin değil. Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ile Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal dün Brüksel’de teknik düzeyde görüşmeler yaptı.

Bu arada İsveç Başbakanı Magdalena Andersson dün akşam saatlerinde yaptığı açıklamada PKK konusunda Türkiye’ye mesaj vererek, NATO üyeliği krizinin çözümüne dair iyimser konuştu. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de İsveç’in terörle mücadelede attığı “somut adımlara” vurgu yaptı.

Ancak Türkiye şimdiye kadar verdiği mesajların hepsinde iki ülkenin üyeliği konusunda aceleci olmadığını ve müzakerelerin “aylarca” sürebileceğini belirtmiş; Kalın da, “Bu zirveye katılmak, bizim pozisyonumuzdan geri adım atacağımız anlamına gelmiyor” ifadelerini kullanmıştı.

Bu arada toplantı öncesinde, ABD Başkanı Joe Biden ile Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın zirve marjında görüşebileceğine yönelik Washington’dan gelen mesajlar, diplomatik gözlemcilere göre krizin çözülmesi konusunda ABD’nin “son dakikada dahi olsa topa girebileceğini” gösteriyor.

Erdoğan ise dün gece kabine toplantısının ardından yaptığı açıklamada NATO zirvesine değinerek, “Ülkemizin hak ve menfaatleri doğrultusunda ne gerekiyorsa onu yapacağız. Özellikle PKK, YPG, FETÖ gibi terör örgütleri konusunda sergilenen riyakarlıkları muhataplarımızın yüzlerine belgeleriyle, bilgileriyle, görüntüleriyle ifade edeceğiz. Bu tablo değişmeden Türkiye’den farklı bir tavır beklenmesinin mümkün olmayacağını da açıkça söyleyeceğiz” diye konuştu.

Carneige Vakfı Kıdemli Araştırmacısı, uzun yıllar Dışişleri Bakanlığı’nda ilgili dairelerde görev yapmış olan Emekli Büyükelçi Alper Coşkun DW Türkçe’den Gülsen Solaker’e Madrid zirvesinin önemini, İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvuruları, Türkiye’nin veto kartını kullanması ve Türkiye’nin NATO nezdindeki konumunun bu gelişmelerden nasıl etkileneceğini değerlendirdi.

Madrid zirvesi neden önemli? Zirvenin sürprizi Çin mi?

Coşkun, zirvenin iki boyut açısından önemli olduğunu söyleyerek, bunları Stratejik Konsept belgesi ve Ukrayna krizi ile birlikte yaşanan kırılma olarak açıkladı.

Öncelikli gündem maddesinin Rusya olacağını ve bu kapsamda Ukrayna saldırısının Avrupa-Atlantik coğrafyasına etkilerini, NATO’nun savunma ve caydırıcılığını nasıl etkileyeceğinin masaya yatırılacağını belirten Coşkun, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu zirve aynı zamanda bir yeniliği de yansıtacak. O da Çin konusu. Bu konu Stratejik Konsept üzerinden İttifak’ın gündemine girecek. ABD’nin açıklamalarına ve konumlanmalarına bakıldığında Rus saldırısı yakın tehdit olarak görülüyor olsa dahi bu yüzyılın en büyük sınaması Çin. Dolayısıyla Çin’in NATO’nun gündemine girmesi vesilesiyle bu zirve çok önemli olacak.”

Büyükelçi Coşkun’a göre manşetleri yakalamış gündem başlığı ise Türkiye’yi de yakından ilgilendiren İsveç ve Finlandiya’nın üyelikleri ile ilgili “açık kapı politikası”.

Bugünkü toplantıdan son dakikada sonuç çıkar mı?

İsveç ve Finlandiya’nın üyelik başvuruları ile ilgili birkaç aydır yaşanan krizin bu zirve sırasında çözülüp çözülemeyeceği bugün yapılacak toplantının sonucuna bağlı.

Büyükelçi Coşkun, bu toplantının liderler düzeyinde yapılmasını çok kritik ve sonuç alınması açısından önemli görüyor ve şunları belirtti:

“Toplantıdan bir şey çıkar mı çıkmaz mı tahmin etmek zor. Ancak yapılıyor olması bile kendi başına önemli. Ancak şu bir gerçek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bizzat katılıyor olması eğer orada onu tatmin eden bir tablo çıkar ise kısa yoldan bu sorunun Türkiye bakımından aşılabilir olma ihtimalini öne çıkartıyor. Temsilcilerin yaptığı toplantı tabi ki önemli ama taleplerin liderler toplantısında dile getirilmesi çözüm potansiyelini artırıyor.”

Finlandiya ile İsveç’in masaya ne koyacağı, Erdoğan’ın da beklentilerinin ne kadar karşılanacağının önemli olacağını ifade eden Coşkun, “Geçmişte de benim de tanık olduğum buna benzer tırmanmalar ve son dakika sıkıntıları yaşandı. Ancak son dakikada gel-git’lerle aşılabilmişti. Yine öyle bir olasılığın bulunduğunu iyimser bir tahminle dile getirmek mümkün” söyleminde bulundu.

NATO’nun Türkiye’ye bakışı veto nedeniyle etkileniyor mu?

Öte yandan Türkiye’nin veto kartını kullanmasının İttifak içindeki konumunu zayıflattığı ve üyeliğinin tartışmaya açıldığını savunan bazı tezler son dönemde sıklıkla dile getiriliyor.

Büyükelçi Coşkun’a göre bu düşüncelere iki açıdan bakmak gerekiyor. Bunlardan ilkini bu tartışmaların fiili olarak bir sonuç doğurup doğurmaması olarak açıklayan Coşkun, “Geçmişte de konuşuldu bunlar ama fiilen sonuç verebilecek şeyler değil. Çünkü NATO’nun kurucu anlaşmasında üye bir ülkenin üyelikten çıkarılması gibi bir kavram yok” hatırlatmasında bulundu.

Ancak sadece bu fiili sonuçsuzluğa bakıp yörünge tartışmalarını önemsememenin de yanlış olacağını belirten Coşkun, şöyle konuştu:

“Sonuçta bu bir ittifak ve algı da son derece önemli bir husus. Türkiye’nin ittifak mensubiyeti ile ilgili nasıl kendi içinde tartışmaları varsa, Türkiye’nin müttefiklerinin de Türkiye’ye baktıklarında S-400 alan, Rusya ile ilişkilerini geliştiren, güvenilir mi değil mi olduğu kendilerine göre tartışma konusu yapılabilen bir ülkeyi görüyor olmaları Türkiye’nin uluslararası alandaki etki gücünü zaafiyete uğratan ve Türkiye ile ilgili olumsuz tabloyu öne çıkarmak isteyenlere güç veren bir unsur olur.”

Paylaşın

İsveç’ten Türkiye’ye PKK Mesajı

PKK konusundaki tutumu Ankara tarafından eleştirilen ve bu gerekçeyle Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) üyeliğine karşı çıkılan İsveç, Türkiye’ye terörle mücadele konusunda güvence verdi.

İsveç Başbakanı Magdalena Andersson, Brüksel’de NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ile görüşmesinin ardından düzenlediği ortak basın toplantısında, “PKK’ya karşı duruşumuz çok nettir. PKK, Avrupa Birliği’nin terör örgütleri listesindedir ve İsveç tarafından da bu şekilde görülmektedir” dedi.

İsveç’in terörizmi “en güçlü şekilde kınadığını” ve kendini “terörizmin her türlüsüyle” mücadeleye adadığını belirten Andersson, terörle mücadelede yeni ve daha sert önlemler içeren yasal düzenlemeleri hayata geçirmeye hazırlandıklarını sözlerine ekledi.

Andersson, 1 Temmuz’da yürürlüğe girecek yeni terörle mücadele yasasının İsveç’in bu konudaki kararlılığının göstergesi olduğunu belirtti.

Andersson ayrıca, “İsveç, teröristler için sığınılacak bir liman değildir, olmayacaktır. İlgili makamlar güvenlik tehdidi olabilecek kişilerin sınır dışı edilmesi için yoğun şekilde çalışmaktadır. Ve şu an yürütülen ciddi sayıda dava var” dedi.

Kısa süre içinde çözüm beklentisi

Andersson, Madrid’de yarın başlayacak NATO zirvesi öncesi Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le bir araya gelecek.

İsveç Başbakanı, “Bu diyaloğun yakın gelecekte, tercihen de zirve öncesi başarıyla sonuçlanabileceğine dair ciddi umudum var” dedi.

Stoltenberg’den “somut adım” vurgusu

Basın toplantısında konuşan NATO Genel Sekreteri Stoltenberg de İsveç’in “son günlerde doğrudan Türkiye’nin endişelerini gidermek için somut adımlar attığını” belirtti.

“İsveç yasalarını değiştirdiniz. PKK’ya yönelik yeni polis soruşturmaları açtınız ve şu an Türkiye’nin iade taleplerini bakıyorsunuz” diyen Stoltenberg, “Bu somut adımlar İsveç’in terörizme yaklaşımında bir paradigma değişikliğini yansıtıyor” ifadesini kullandı.

(Kaynak: DW Türkçe)

Paylaşın

ABD Duyurdu: Biden, Erdoğan’la Görüşebilir

İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği sürecinde yaşanan krizin aşılmasında önemli bir rol oynayabileceği düşünülen olası Erdoğan-Biden görüşmesiyle ilgili olarak ABD’den yeni bir açıklama geldi.

ABD Ulusal Güvenlik Danışması Jake Sullivan, ABD Başkanı Joe Biden’ın bu hafta İspanya’nın başkenti Madrid’de düzenlenecek NATO zirvesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la “pekâlâ görüşebileceğini” söyledi.

Almanya’daki G7 zirvesinde gazetecilere açıklamada bulunan Sullivan, Biden’ın konuyla ilgili yürütülen yoğun diplomasi trafiğini “çok yakından” izlediğini ifade etti.

NATO zirvesinde tüm sorunların çözüleceği gibi bir iddida bulunamayacağını söyleyen Sullivan, amaçlarının, “Türkiye açısından bazı endişeler sürse de mümkün olduğunca çok sayıda sorunu çözmeye çalışmak ve böylece İsveç’le Finlandiya’nın üyelik sürecini hızlandırmak” olduğunu belirtti.

Birçok uzman, yaşanan sorun Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında olsa daBiden’ın çözüm sürecine daha doğrudan müdahil olması hâlinde krizin aşılmasının kolaylaşacağı görüşünde. Bu dahlin Erdoğan ile Biden arasındaki bir ikili görüşme şeklinde olabileceği yorumları yapılıyordu. Biden ve Erdoğan son olarak Ekim 2021’de İtalya’nın başkenti Roma’da düzenlenen G20 zirvesi kapsamında ikili bir görüşme gerçekleştirmişti.

Stoltenberg’den Türkiye’nin endişelerine vurgu

Yaşanan krizle ilgili açıklamada bulunan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg ise bu konuda yarın Türkiye, İsveç ve Finlandiya liderleriyle bir araya geleceğini söyledi.

Madrid’de 29-30 Haziran’da düzenlenecek zirve öncesinde Brüksel’deki NATO karargâhında basın toplantısı düzenleyen Stoltenberg, “Cumhurbaşkanı Erdoğan, (Finlandiya) Cumhurbaşkanı (Sauli) Niinisto ve (İsveç Başbakanı Magdalena) Andersson’un yarın Madrid’de görüşme davetimi kabul etmelerine sevindim” dedi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği konusunda “ilerleme kaydetmeyi amaçladıklarını” söyleyen Stoltenberg, “Bu iki ülkenin bir an önce ittifaka katılabilmelerini sağlamak için üyelik başvurusu yaptıkları andan itibaren sıkı şekilde çalışıyoruz. Aynı zamanda müttefiklerimizin dile getirdiği endişeleri de dikkate almamız gerekiyor. Ki bu olayda endişelerini dile getiren müttefikimiz Türkiye’ydi” ifadesini kullandı.

Stoltenberg, “Herhangi bir söz vermeyeceğim ama sizi şu konuda temin edebilirim ki ilerleme sağlamak için etkin şekilde çalışıyoruz. Çünkü Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılma başvuruları tarihi nitelikte” diye konuştu.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından NATO üyeliği için başvuruda bulundu. NATO’ya yeni üye kabulü için ittifakın 30 üyesinin de onayı gerekiyor.İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı çıkan Türkiye, bu yaklaşımına gerekçe olarak söz konusu ülkelerin PKK ve DHKP-C gibi örgütler konusundaki tutumunu gösteriyor. Ankara ayrıca bu iki ülkenin Türkiye’ye yönelik bazı silah satışlarına izin vermemesine tepkili.

Paylaşın

Türkiye, NATO Zirvesi’ndeki Pazarlıklarda ‘Ağırdan Alacak’

İngiliz Reuters haber ajansı, bu hafta 29-30 Haziran’da Madrid’de düzenlenecek olan NATO Zirvesi’nde Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in birliğe üyeliği konusundaki pazarlıkları “ağırdan alacağını” yazdı.

Türkiye’den ve Batı’dan kaynaklardan edinilen bilgilere dayandırılan habere göre görüşmelerden bu nedenle büyük bir ilerleme beklenmiyor.

Dört kaynağın Reuters’a aktardığına göre Türk müzakereciler kendilerine yabancı müttefikler tarafından dayatılan süreleri dikkate almıyor ve gerekirse aylarca görüşmelere devam etmeye hazırlar.

Konuya yakın bir kişiye göre, NATO yetkilileri ve üç taraf ülke tarafından paylaşılan taslak yazışmada, Türkiye’nin talebinin özellikle İsveç’in, ülkesindeki bazı “Kürt militanları iade etmesi” olduğu belirtiliyor.

İbrahim Kalın’dan dikkat çeken açıklamalar

Öte yandan, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Pazar günü Habertürk televizyonunda yaptığı açıklamada Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in talebi üzerine zirve öncesinde Madrid’de Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinistö ve İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ile dörtlü zirvede bir araya geleceğini kamuoyuna duyurmuştu.

Kalın, zirveye hazırlık görüşmeleri için Pazartesi günü Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal ile birlikte Brüksel’e giderek temaslarda bulunacaklarını söyledi.

Bugün Finlandiya Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklamada da NATO Genel Sekreteri Stoltenberg’in de katılacağı zirve öncesinde Brüksel’de NATO’nun ev sahipliğinde Fin, İsveçli ve Türk yetkililerin bir araya geleceği bildirildi.

İbrahim Kalın, Habertürk’te yaptığı açıklamada müzakerelerde gelinen noktadan geri adım atmayacaklarını belirterek, görüşmelerde büyük oranda mutabakat sağlandığını, en pürüzlü konuyu ise PKK ve iltisaklı gruplara yönelik yaklaşımın oluşturduğunu kaydetmişti.

Kalın, Suriye’de faaliyet gösteren PKK ile bağlantılı PYD ve YPG gibi yapılar konusunda sadece İsveç ve Finlandiya değil, NATO genelinde de bir yaklaşım değişikliği hedeflediklerini, İsveç ve Finlandiya’nın üyeliği konusunun İttifak içinde bu konuda daha büyük bir tartışmaya vesile olmasını istediklerini belirtmişti.

Paylaşın

Türkiye’den NATO Krizinde ‘Acelemiz Yok’ Mesajı

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelikleri konusunda Türkiye’nin çekincelerini gidermek üzere bugün üç ülkeden üst düzey yetkililerin katılımıyla bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantıda Türkiye’yi Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın temsil etti.

Brüksel’deki NATO Karargahında yapılan toplantı sonrasında medya mensuplarına açıklama yapan Kalın, konunun çözüme kavuşturulması için Madrid’de önümüzdeki hafta yapılacak NATO zirvesinin nihai tarih olmadığını, görüşmelerin devam edeceğini vurguladı.

Türkiye’nin özellikle İsveç’ten ülkedeki PKK faaliyetleri konusunda hızlı adımlar atmasını beklediğini belirten Kalın, NATO üyelik sürecinde ilerleme kaydetmenin, “bu ülkelerin atacağı adımların yönüne ve hızına bağlı olacağını” ifade etti.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg de Türkiye, İsveç ve Finlandiya’nın Pazartesi günü “yapıcı” bir görüşme gerçekleştirdiğini belirterek “Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik başvuruları konusunda görüşmelerimizi sürdüreceğiz. Mümkün olan en kısa zamanda ilerleme kaydedecek bir yol bulmayı dört gözle bekliyorum” dedi.

Pazartesi günü Lüksemburg’da düzenlenen AB dışişleri bakanları toplantısına katılan İsveç Dışişleri Bakanı Ann Linde de “konunun bir süre daha zaman alacağına hazırlıklı olmalıyız” mesajı verdi. Finlandiya Başbakanı Sanna Marin de sorunun Madrid’deki NATO zirvesine kadar çözüme kavuşturulamaması durumunda üyelik konusunun bir süre rafa kaldırılabileceği endişesini dile getirmişti.

Paylaşın

NATO: Ukrayna Savaşı Yıllarca Sürebilir

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Ukrayna’daki savaşın yıllarca sürebileceğini ve Batı’nın Kiev’i bu süreçte desteklemeye hazır olması gerektiğini söyledi.

Stoltenberg savaşın maliyeti yüksek olsa da Moskova’nın hedeflerine ulaşmasının yaratacağı maliyetin çok daha büyük olduğunu vurguladı.

İngiltere Başbakanı Boris Johnson da uzun sürecek bir çatışmaya hazırlanmak gerektiğini belirtti. Johnson gibi Stoltenberg de Ukrayna’ya daha fazla silah göndermenin Kiev’in zaferini daha olası kılacağının altını çizdi.

Alman Bild gazetesine konuşan Stoltenberg Ukrayna’ya verilecek daha modern silahların, büyük kısmı Rus işgali altında bulunan Donbas’ın geri alınması ihtimalini artıracağını söyledi.

Moskova bu bölgede son aylarda yavaş da olsa bir miktar ilerleme kaydetti.

Bugün İngiltere’de yayımlanan Sunday Times gazetesine yazan Başbakan Boris Johnson ise Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in “Ukrayna güçlerini vahşetle yok etmeye çalıştığı bir yıpratma savaşı” yürüttüğünü belirtti:

“Korkarım ki uzun sürecek bir savaşa hazırlanmamız gerekiyor. Zaman en hayati faktör. Her şey Ukrayna’nın kendi toprağını savunma gücünü, Rusya’nın saldırı kapasitesini yenilemesinden daha hızlı bir şekilde yenileyip yenileyemeyeceğine bağlı.”

Johnson Cuma günü Ukrayna’nın başkenti Kiev’e sürpriz bir ziyaret gerçekleştirmiş, Ukrayna ordusuna verilecek silah, ekipman, mühimmat ve eğitim desteğinin Rus ordusunun bunlara erişme hızından daha yüksek olduğunu söylemişti.

Daha fazla ağır silah ihtiyacı

Ukraynalı yetkililer de son günlerde daha fazla ağır silaha ihtiyaç duyduklarını vurgulayan açıklamalar yapmıştı.

Bugüne kadar Batı ülkeleri Ukrayna’ya çok sayıda silah göndermiş olsa da Ukraynalı yetkililer bunun etkin bir savunma için gerekenin sadece küçük bir kısmı olduğunu belirtiyor.

Rusya ise bu silah yardımlarını eleştiriyor ve işgalin gerekçesi olarak Ukrayna’nın NATO’ya katılma hedefini gösteriyor.

Geçen hafta BBC’ye konuşan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov “Özel bir askeri operasyon başlattık çünkü Batı’ya, Ukrayna’yı NATO’ya almanın bir suç olacağını anlatmanın başka bir yolu kalmamıştı” demişti.

Ukrayna NATO üyesi olmasa da birliğe katılma hedefini daha önce dile getirmişti. Benzer bir şekilde Kiev Avrupa Birliği’ne de katılmak istiyor.

Paylaşın

NATO, İngiltere Ve Almanya’dan ‘Uzun Soluklu Savaşa Hazır Olun’ Mesajı

Ukrayna’nın Avrupa Birliği’nden üyelik adaylığı için destek aldığı bugünlerde Rusya ülkenin doğusuna yönelik saldırılarını şiddetlendirirken, NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg Ukrayna’ya silah desteğinin arttırılmasının Donbas bölgesinin kurtarılma şansını güçlendirebileceğini söyledi.

Alman Bild am Sonntag gazetesine konuşan Stoltenberg savaşın uzun süreceği uyarısında bulundu. Stoltenberg “Bunun yıllar alabileceği gerçeğine hazır olmalıyız” diyen Stoltenberg bedeli sadece askeri destek açısından değil, yükselen enerji ve gıda fiyatları açısından yüksek olsa da Ukrayna’ya destekten vazgeçilmemesi gerektiğini söyledi.

Ukrayna’ya sürpriz ziyaret gerçekleştiren İngiltere Başbakanı Boris Johnson da uzun süreli bir savaşa hazır olunması gerektiğini vurguladı.

İngiliz The Sunday Times gazetesine yazan Johnson “Ukrayna işgalçiden çok daha hızlı şekilde silah, ekipman, cephane ve eğitimi almalıdır” diyen Johnson zamanın hayai bir faktör olduğununu belirtti ve “Herşey Ukrayna’nın topraklarını savunma kapasitesinin Rusya’nın saldırı kapasitesini yenilemesinden hızlı yapmasına bağlı olacak” diye yazdı.

Almanya’dan G7 ve AB zirvelerinde Ukrayna’ya destek sözü

Ukrayna’ya desteğin sürdürülmesi gerektiğini vurgulayan bir diğer lider de Allmanya Başbakanı Olaf Scholz oldu.

Scholz gelecek hafta Almanya’nın ev sahipliği yapacağı dünyanın en gelişmiş ekonomi ve demokrasilerinin yer aldığı G7 zirvesini Ukrayna’yla ilgili uzun vadeli beklentileri dile getirmek için kullanmak istediğini açıkladı.

Alman dpa haber ajansına konuşan Scholz “Ukrayna’yı gerekli olduğu sürece d2stekleyeceğiz. Rusya liderine (Vladimir Putin) hesaplamalarının işe yaramadığını göstermek istiyoruz” diye konuştu ve Ukrayna’nın G7 zirvesinden beklendiği desteği göreceğinin altını çizdi.

Scholz “Putin yeterince toprak zapt ettiğinde herşeyin yerli yerine oturacağını ve uluslararası toplumun eski haline döneceğini bekliyor” diyen Scholz bu durumun bir “illuzyon” olduğunu söyledi.

Scholz ayrıca Fransız, İtalyan ve Rumen meslektaşlarıyla Kiev’de yaptıkları temaslarda Ukrayna Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy’e özellikle cephane ve ağır silah gönderme konusunu görüştüklerini hatırlattı ve dört liderin gelecek hafta Brüksel’de yapılacak olan Avrupa Konseyi Zirvesi’nde Ukrayna’nın AB üyeliği için adaylığını destekleyeceklerini vurguladı.

Avrupa halkı ne düşünüyor?

Öte yandan yeni yapılan bir anket Avrupa halkının Ukrayna’daki savaşın ne şekilde bitmesi gerektiği konusunda liderlerden farklı düşündüğünü ortaya koydu.

Berlin merkezli düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi’nin (EFCR) yaptığı araştırmada katılımcıların “savaşın toprak kaybına razı olunarak bir an önce bitmesi” ve “uzun sürse de Rusya’nın cezalandırılması” şeklindeki iki görüş arasındaki kutuplaşmayı sergiledi.

Araştırmada Avrupa halkının yüzde 35’inin ekonomik yaptırımların ve nükleer savaş geriliminde endişe duyduğu ve çok önemli bir değişiklik olmadığı takdirde uzun soluklu bir savaşa karşı olduğu anlaşıldı. Bu aynı aynı zamanda Ukrayna’nın toprak kaybını kabullenmesi anlamına geliyor.

Katılımcıların yüzde 22’si ise savaş ne kadar uzun sürerse sürsün Rus saldırganlığına karşı durulması gerektiğini ve adalet yerine geldiğinde barışın sağlanabileceğini ifade etti. Yüzde 20’lik kesim karasız olduğunu, yüzde 23’lük kesim ise farklı görüşleri bulunduğunu belirtti.

Ülkeler açısından bakıldığında ise İtalyan, Alman ve Fransızların çoğu erken bir barışı tercih ederken, Polonyalıların çoğunun adaletten yana görüş bildirdi.

Zelenskiy meydan okudu: Bizim olan her yeri geri alacağız

Ukrayna’nın doğusundaki Donbas bölgesindeki Luhansk’ı ele geçirmek için saldırılarını yoğunlaştıran Rusya’nın TASS haber ajansı Ukraynalı savaşçıların Metolkine’yi Rus yanlısı ayrılıkçı güçlere teslim ettiğini bildirdi. Uzmanlar Rus destekli güçlerin Sieviredonetsk kentini ancak güçleirni küçük alanlara yoğunlaştırması halinde birkaç hafta içinde tamamen ele geçirebileceğini bildiriyor

Ukrayna Cumhurbaşkanı Zelenskiy ise pazar günü sosyal medyadan yayımladığı bir videoda meydan okuyarak askerlerin moralinin yüksek olduğunu ve zaferden işüphe duymadıklarnı belirtti ve “Güneyi kimseye vermeyeceğiz ve bizim olan her yeri geri alacağız” mesajını paylaştı.

(Kaynak: Euronews Türk)

Paylaşın

ABD: Türkiye, NATO Üyelik Pazarlığı İle F-35 Programına Dönemez

ABD Temsilciler Meclisi Silahlı Hizmetler Komitesi Başkanı Adam Smith, F-35 savaş uçakları alımına karşı Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliği ile ilgili pazarlık yapamayacağını savundu. Demokrat Parti’den Adam Smith, basına yaptığı açıklamada, S-400 savunma sistemi aldığı için Türkiye’nin F-35 savaş uçağı programına geri dönemeyeceğini söyledi.

Savunma muhabirlerinin düzenlediği bir etkinlikte konuşan Smith, Türkiye’nin Rusya’dan S-400 savunma sistemi almasının ülkesi için hala ciddi bir endişe kaynadığı olduğunu belirterek, “Bu Rusya’dan silah aldığı için Türkiye’yi cezalandırmak değil. Bu, S-400’ün F-35 ile aynı yerde olmaması ve oradaki kritik bilgilerin Ruslara ulaşma endişesiyle ilgili bir kaygı. Ben sonuçta onlara bazı silahların verileceğini ancak F-35 savaş uçaklarının satılmayacağını düşünüyorum. Avrupa’nın ne yapacağını bilmiyorum. Ancak onların da bu yönde davranacağını düşünüyorum.” dedi.

Türkiye’nin İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğine karşı ittifak üyeleriyle yaptığı pazarlığa değinen Smith, “O (Erdoğan) , ‘bana yeterince iyi teklif yapmadınız, biz de İsveç ve Finlandiya’nın üyeliğine kabul etmeyeceğiz.’ diyor. Onun, en iyi pazarlığın bu olduğunu düşünmesi akıl almaz bir şey değil. Bizim, İsveç ve Finlandiya’nın işi de, ortaya çıkan şeyin bu olmaması için müzakere etmek. Bunu denemek. Ancak sonunda müzakere etmek zorunda kalacağımız şey bu.” ifadesini kullandı.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken geçen hafta Türkiye’ye savaş uçağı satışıyla, Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğinin farklı konular olduğunu söylemişti.

ABD’nin dış ilişkilerini yürütürken bazı ülkelerin Rusya ve Çin ile ilişkileri ile ilgili sert kararlar alamaması konusunda ülkesinin bazı esnekliğe sahip olması gerektiğini ve Türkiye’nin durumunun da bunu hatırlattığını kaydeden Smith şöyle konuştu:

“Dünyanın dört bir yanında bizimle ilgili güven sorunu var. ABD’nin mükemmel olduğu fikrine kapılmış birçok Kongre üyesi var. Türkiye ve Hindistan gibi dünyadaki bir sürü ülke ise bahislerini riske attıklarını anlamış görünmüyor. Biz de, ‘Ya bizimle ya da Rusya ve Çin’le birlikte olmak zorundasın’ diyoruz. Onlar ise hala bir anlamda bu kartla oynuyor. Ukrayna’da olup biten ne kadar korkunç olsa da Rusya ve Çin’i ve hatta bir dereceye kadar İran’ı uzaklaştırabilecekken, ABD’ye yaklaşabileceklerini düşünmüyorlar.”

Ülkesinin de geçmişten dersler alıp buna göre davranıp, koalisyonu oluşturmak için esneklik içinde hareket etmesi gerektiğini vurgulayan Smith şunları söyledi:

“Dünya mükemmel bir yer değil. Müttefikleriniz ve dostlarımız her zaman tam olarak istediğiniz yerde olmayacak. Ve biz de tam olarak bizim istediğimiz gibi dost ve müttefik olmadığımızı kabul etmeliyiz. Öyleyse, Rusya ve Çin’in küresel düzen için oluşturduğuna inandığım tehdidi göz önünde bulundurarak, burada nasıl anlaşabilir bir ortaklığa sahip olabiliriz buna bakmamız gerekecek.”

(Kaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

NATO’dan Ukrayna Ve Doğu Kanadına Yeni Güç Planı

Rusya’nın Ukrayna’ya saldırısının ardından savunma stratejisi ve örgütlenme biçimini yeniden gözden geçiren NATO, 28-30 Haziran’da yapılacak Madrid zirvesi öncesinde önemli kararlar almaya hazırlanıyor.

Avrupa Birliği’nin üç büyük ülkesi Fransa, Almanya ve İtalya’nın liderleri Kiev’de Ukrayna’ya ve Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’ye destek ziyaretinde bulunurken, NATO savunma bakanları da Brüksel’de NATO karargahında toplandı. Toplantıya Gürcistan, Finlandiya, İsveç ve Avrupa Birliği de katıldı.

NATO savunma bakanları, Donbas bölgesinde Rusya karşısında güçlük yaşayan Ukrayna’ya destek vermek ve NATO müttefiklerinin Rusya’ya karşı güvenliğini sağlamak için uzun vadede ittifakın Doğu kanadını daha da güçlendirme kararı aldı.

Toplantıda, Türkiye’nin Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine karşı çekincelerinin giderilmesi için yoğun mesai harcandı; ancak uzlaşma sağlanamadı. Ukrayna Cumhurbaşkanı Volodimir Zelenski’nin de katılacağı Madrid zirvesinde, NATO’nun işleyişini ve hedeflerini yeniden belirleyen bir yol haritası niteliğindeki “Stratejik Konsept” de görüşülerek kabul edilecek.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın haberine göre, toplantının ardından basın toplantısı düzenleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Madrid’de yapılacak NATO Zirvesi’nin hazırlıklarını tamamladıklarını belirtti.

Stoltenberg, Rusya’nın Ukrayna’ya müdahalesi sonrası yaşanan savaşın NATO’nun tepkisini daha uzun vadeli olarak belirlemesi gereğini ortaya koyduğunu dile getirdi.

NATO Genel Sekreteri, “Daha tehlikeli ve daha rekabetçi bir dünyada NATO’yu daha güçlü ve daha etkin hale getirmek için kararlar alacağız. Madrid Zirvesi’nin dönüştürücü bir zirve olacağına inanıyorum. En az beş kilit alanda, daha güçlü caydırıcılık ve savunma yaratabilmek için önemli kararlar alacağız” dedi.

“Stratejik Konsept” ile NATO’nun savaşın ardından ortaya çıkan zorluklar ve ilk kez Çin konusundaki tutumlarının belirleneceğini de kaydeden Stoltenberg, bu bağlamda zirveye, Asya-Pasifik ülkeleri liderlerinin de davet edildiğini belirtti.

Stoltenberg, zirvede NATO ittifakı içinde “daha iyi bir yük paylaşımı ve kaynak sağlanması” konusunu da ele alacaklarını kaydetti. Son olarak üyelik başvurusu yapan Finlandiya ve İsveç’in tarihi üyelik başvurularını ele aldıklarını kaydeden Genel Sekreter, “Dün ve bugün Brüksel’de yapılan toplantımızda, bu alanların çoğunda ilerleme kaydettik” dedi.

“Yakın müttefikimiz Ankara”

Gazetecilerin, “İlerleme kaydettik diyorsunuz ama Türk Dışişleri, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyelik hedeflerine ilişkin gönderdiği belgelerin Türk hükümetinin beklentilerini karşılamadığını söyledi” hatırlatması üzerine, Türk Savunma Bakanı Hulusi Akar ile de görüşen Stoltenberg, şu yanıtı verdi:

“Birçok müttefik, Finlandiya ve İsveç’in bu tarihi kararına desteklerini ifade ettiler. Ama aynı zamanda, önemli bir müttefik olan Türkiye, terörle ilgili belirli konularda endişelerini dile getirdiğinde, ben ve müttefikler elbette bunu ciddiye alıyoruz. Biz de bu endişeleri gideriyoruz, Türkiye’nin evet demesi için, kaygılarını nasıl giderebileceğimizi araştırıyoruz. Türkiye’nin de NATO’nun ‘açık kapı’ politikasından yana olduğunun ve tüm müttefiklerin yıllardır gerçekleşen NATO genişlemesinin değerini gördüğünün altını çiziyorum. Ancak bazı özel konular var ve yakın müttefikimiz Ankara ile Finlandiya ve İsveç ile istişarelerde bulunuyoruz. Cumhurbaşkanı Erdoğan ile düzenli temas halindeyim. Yani bu aktif olarak üzerinde çalıştığımız bir konu ve amacım en kısa zamanda çözmek.”

Bir başka gazetecinin “Bir ay önce bunun birkaç hafta içinde gerçekleşeceğini söylüyordunuz. Burada NATO için bir itibar sorunu var mı?” sorusuna da Stoltenberg, “NATO, birçok konuda farklı görüşlere sahip, hükümette farklı taraflara sahip 30 farklı müttefikten oluşan bir ittifaktır. Farklılıklar olduğunda her zaman yaptığımız gibi, istişare etmek, tartışmak, farklı görüşleri uzlaştırmanın yollarını aramak zorundayız. Bu biraz zaman alır, ancak bu aynı zamanda NATO’nun gücüdür. Dolayısıyla NATO’nun itibarı konusuna gelince, asıl itibar fikir birliği gerektirdiğinde de kararlar alabilmemizdir” yanıtını verdi.

ABD Savunma Bakanı Llyod Austin da Finlandiya ve İsveç’in NATO üyeliğine başvurma yönündeki “tarihi kararı” överek, tartışmaların olumlu bir şekilde ilerlemeye devam edeceğine dair umutlu olduklarını dile getirdi.

Yeni bir askeri güç modeli

Savunma bakanları toplantısında, Rusya ile savaşta kısa ve uzun vadeli önemli kararlar da alındı. NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, kısa vadede Donbas’ta zorlanan Ukranya ordusunun “hızlı bir şekilde ağır silahlar, uçaksavar sistemleri ve uzun menzilli sistemlerle donatılması gerektiğini” söyledi; müttefiklerin bunu sağlamaya hazır olduğunu belirtti.

Stoltenberg, “NATO müttefikleri ve ortakları Ukrayna’ya eşi görülmemiş bir destek sağlıyor. Müttefikler artık çok ihtiyaç duyulan ağır silahlar ve uzun menzilli sistemler de dahil olmak üzere ek yardım duyurdular. Ukrayna’yı daha uzun vadede destekleme planlarını da görüştük. Ukrayna için kapsamlı bir NATO yardım paketi hazırlıyoruz” dedi.

NATO’nun Doğu kanadındaki muharebe gruplarını daha fazla güçlendirme, hava, deniz ve siber savunmanın yanı sıra önceden konumlandırılmış ekipman ve silah stoklarını artırma kararı aldıklarını belirten Stoltenberg, “hazır durumda daha fazla kuvvet içeren ve belirli müttefiklerin savunmasına önceden atanmış, belirli kuvvetler içeren yeni bir askeri güç modeli” oluşturmayı da planladıklarını açıkladı.

NATO Genel Sekreteri, bu yeni askeri güç modelini, “Burada üç unsur var, daha fazla ileri varlık, daha fazla ileri önceden konumlandırılmış teçhizat ve belirli bir bölgenin sorumluluğu ile önceden atanmış kuvvetler. Bu birliklerin tamamı ileri konuşlandırılmayacak, ancak bir kısmı ileri konuşlanacak ve bir kısmı kendi ülkesinde olacak. Gerekirse hızlı hareket etmeye hazır güçler olacak. Bu, tüm İttifak genelinde caydırıcılık ve savunma duruşumuzun önemli ölçüde güçlendirilmesi anlamına gelecek” diye detaylandırdı.

Stoltenberg, zırhlı araçların, erzakın ve mühimmatın taşınmasının çok zaman aldığını “önceden konumlandırılmış teçhizat” konusunun çok önemli olduğunu söyledi.

NATO’nun caydırıcılık ve güvenlik gücünü arttırmak için hala yapması gereken çok şey olduğunu belirten Stoltenberg, bu kararlara kaynak sağlamanın da önemine işaret etti; “Beşinci nesil uçaklar ve gelişen teknolojiler dahil olmak üzere, daha üst düzey yeteneklere yatırım yapmak gerekiyor. Son yedi yılda askeri yatırımlar hep artan bir ivme gösterdi. Şimdi bu ivmeyi korumalıyız” dedi.

Gıda güvensizliği

Türkiye’nin de BM şemsiyesi altında çözüm için çalıştığı Ukrayna tahılının ülkeden çıkarılamaması nedeniyle yaşanan gıda güvensizliği sorununun “ciddi bir endişe” olduğunu belirten Genel Sekreter, konuya ilişkin bir soruya, “Bunun küresel güvenlik sonuçlarını çok yakından takip etmemiz gerekiyor. Müttefiklerin tahılı Ukrayna’dan farklı yollarla çıkarmanın yollarını bulmaya yönelik çabalarını da memnuniyetle karşılıyorum. Ayrıca dün Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştüm ve Türkiye’nin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Ukrayna’dan tahıl çıkarmak için bir çözüm bulmaya ve bunun sonucunda gıda fiyatlarında yaşanan ciddi artışa karşı bir şeyler yapma çabalarını gerçekten takdir ediyorum” dedi.

ABD Savunma Bakanı Lloyd Austin da müttefikleri Ukrayna’ya destek vermeleri konusunda yeniden motive etmek için NATO bakanları toplantısı öncesinde, NATO üyesi ülke ve 20 kadar davetli ülkenin katılımıyla Ukrayna Destek Temas Grubu’nu topladı. Austin toplantı sonrası ABD’nin Kiev’e 1 milyar dolarlık yeni bir yardım paketi hazırlığı içinde olduğunu söyledi.

Toplantıda Amerikalı yetkililer müttefiklerini Ukrayna’yı desteklemek için “daha fazlasını ve daha hızlı yapmaya” çağırdılar. ABD Genelkurmay Başkanı Mark Milley, ABD’nin yapmayı planladığı ve çatışmanın başlangıcından bu yana en büyük yardım dilimini temsil eden bir sonraki teslimatları detaylandırarak, yardımın, “uzun menzilli Harpoon gemisavar füzeleri ve fırlatıcıları, 155 mm obüsler, kurtarma tankları, tanksavar silahları, çoklu roketatarlardan oluştuğunu” kaydetti.

Lloyd Austin, Amerika’nın Avrupa genelindeki güçlerini konumlandırmasındaki herhangi bir değişik konusunda ayrıntı vermeyi reddetti; ancak ABD ve müttefiklerinin gerekirse birlikleri hızla konuşlandırmak için adımlar atacağını söyledi. Bu değişiklik Stoltenberg’in de açıkladığı gibi, bölgeye daha fazla ekipman yerleştirmeyi ve birlikleri daha yüksek düzeyde alarma geçirmeyi içeriyor.

Paylaşın

FT: Türkiye NATO’nun Üçlü Toplantı Davetini Reddetti

Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya üyeliği görüşmeleri devam ediyor. Türkiye, NATO’nun Finlandiya ve İsveç’in üyeliklerine itirazına bir çözüm bulmak için üçlü görüşme davetini reddetti.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliği için Türkiye’ye gönderdikleri belgelerin beklentileri karşılamaktan çok uzak olduğunu kendilerine ve NATO’ya ilettiklerini söyledi.

Financial Times’in haberine göre de Ankara iki İskandinav ülkesi ile müzakerelere başlamadan önce Helsinki ve Stokholm’den terörizmle ilgili endişeleri konusunda somut adımlar atmasını istedi. Bu şart nedeniyle NATO yetkililerinin devreye girerek ikili müzakereler yürütmek zorunda kaldığı belirtildi.

Konuyla ilgili isimsiz 3 kaynağa dayandırılan haberde, daha önce üç ülkeden yetkililer arasında bir NATO yetkilisi moderatörlüğünde çarşamba günü yapılması planlanan toplantı yapılmadığı vurgulandı.

Bir NATO yetkilisi de, Türkiye’nin isteksizliği ve iki ülkeden taleplerinin belirsizliğine atıfta bulunarak üçlü toplantının “nihai amaç” olduğunu “fakat henüz o noktada olmadıklarını” vurguladı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan da çarşamba günü NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’le yaptığı telefon görüşmesinde iki ülkeden de Türkiye’nin  beklentilerinin karşılandığı somut adımlar görmeden, terörizmle mücadele ve savunma sanayi iş birliği konusunda paradigma değişikliğine gidileceğine dair yazılı taahhütler verilmeden süreçte ilerleme sağlanamayacağını vurguladı.

Stoltenberg ise daha önce kendisine üçlü toplantı ile ilgili yöneltilen bir soruya devam eden bir süreç olduğunu ve farklı formatlarda toplantılar gerçekleştirildiğini söylemişti.

Paylaşın