İsveç Başbakanı Kristersson: Türkiye’nin Tüm Taleplerini Karşılayamayız

NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de katıldığı bir güvenlik konferansında açıklama yapan İsveç Başbakanı Ulf Kristersson, aylardır İsveç ve Finlandiya’nın NATO üyeliğini engelleyen Türkiye’nin, ülkesinin kabul edemeyeceği taleplerde bulunduğunu söyledi.

İsveç Başbakanı Kristersson, “Türkiye bizim yapabileceğimiz şeyleri yaptığımızı teyit etti ama aynı zamanda, yapamayacağımız, yapmak istemediğimiz şeyleri de istediklerini söylüyorlar” dedi.

İsveç Başbakanı “Türkiye’nin bir karar vereceğine ikna olduk ama ne zaman olacağını bilmiyoruz” derken, bunun hem Türkiye’nin iç politikasına hem de “İsveç’in ciddiyetini gösterme kapasitesine bağlı olduğunu” belirtti.

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ise gazetecilere yaptığı açıklamada, ülkesinin komşusuyla aynı anda NATO’ya katılacağını belirtti.

Haavisto “Finlandiya, İsveç yeşil ışık alana dek bekleyemeyecek kadar NATO’ya katılmakta acele etmiyor” dedi.

İsveç ve Finlandiya, Rusya’nın Ukrayna’yı geçen Şubat ayında işgal etmesinin ardından, on yıllardır süren askeri tarafsızlık politikasından vazgeçmiş ve 18 Mayıs’ta NATO’ya üyelik başvurusu yapmıştı.

Bu iki ülkenin katılım protokolleri, 30 Haziran’da toplanan NATO liderler zirvesinden sonra 5 Temmuz’da Brüksel’de imzalanmış ve katılım süreci resmen başlamıştı.

1 Ekim itibarıyla 30 NATO üyesinden 28’i İsveç ve Finlandiya’nın katılımını meclislerinde onayladılar. Sürecin tamamlanması için Türkiye ve Macaristan’ın da meclis onayını tamamlaması gerekiyor.

Türkiye’nin pozisyonu ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 13 Mayıs’ta yaptığı açıklamadan bu yana pek değişmedi.

Erdoğan, o açıklamasında, İsveç ve Finlandiya’nın başta “PKK olmak üzere terör örgütlerine ev sahipliği yaptığını” söylemiş ve bu konuda adım atmamaları durumunda Türkiye’nin bu ülkelerin ittifaka katılımına olumlu bakmayacağını söylemişti.

Bülent Keneş’in iadesi

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg’in de girişimleriyle Türkiye, İsveç ve Finlandiya, 29 Haziran’da Madrid’de üçlü bir protokol imzalamış ve ancak bu adımla iki ülkenin ittifaka davet edilmelerinin önü açılmıştı.

Üçlü protokole göre İsveç ve Finlandiya, “Türkiye karşıtı terör hareketlerine izin vermeyecekleri, terör gruplarının topraklarında faaliyet göstermeyecekleri sözünü vermiş, genel olarak terörizmle mücadelede” Ankara ile daha sıkı işbirliği yapacaklarını bildirmişlerdi.

Aynı zamanda “terör zanlılarının Türkiye’ye iadesi ve silah satışında kısıtlamaları kaldıracaklarını” da kaydetmişlerdi.

İsveç Yüksek Mahkemesi, Aralık ayında Türkiye’nin, Today’s Zaman gazetesinin eski genel yayın yönetmeni Bülent Keneş ile ilgili iade talebini reddetmişti.

Keneş’in iadesi, Türkiye’nin, İsveç’in NATO üyeliğinin onaylanması için açıkladığı şartlar arasındaydı.

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç Yüksek Mahkemesi’nin Türkiye’nin iade talebini reddetmesinin “çok olumsuz bir gelişme” olduğunu söyledi. Çavuşoğlu, “Biz İsveç ve Finlandiya’dan güzel sözler değil somut eylemler görmek istiyoruz” demişti.

(Kaynak: BBC Türkçe)

Paylaşın

Finlandiya Ve İsveç’in NATO’ya Üyelik Süreci Ne Kadar Daha Uzayabilir?

İsveç ve Finlandiya, NATO üyesi 30 ülkenin de onayını gerektiren katılım icin Macaristan ve Türkiye’den henüz onay almadı. Macaristan ve Turkiye’nin onay vermesi sonrası NATO Genel Sekreti Jens Stollenberg yeni üyeleri Kuzey Atlantik Antlaşması’na katılmaya davet edecek.

Bu aşamanın tamamlanması sonrası NATO’ya üye ülke sayısı 32’ye yükselecek.

İsveç ile Finlandiya’nın Ukrayna işgali sonrası NATO’ya mayıs ayında yaptığı üyelik başvurusunun Kuzey Atlantik Paktı’na “en hızlı katılım” olması bekleniyordu.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, her iki İskandinav ülkesinin katılımının hızlı bir şekilde olacağını öngörmüştü. Ancak aradan geçen yaklaşık 10 ayda her iki ülkenin üyelik süreciyle ilgili belirsizlik sürüyor.

Madrid’de haziran ayındaki NATO toplantısında aday ülkeler ve Ankara arasında gerçekleşen üçlü görüşmeler sonrası Türkiye vetosunu çekmişti.

Ancak 19 Aralık’ta İsveç yargı makamlarının gazeteci Bülent Keneş’in iadesine izin vermemesi müzakerelerdeki ivmeyi yavaşlattı.

Kararın ardından, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu 22 Aralık’ta İsveçli mevkidaşı Tobias Billstorm’e “Henüz daha istediğimiz adımlar atılmadı. Somut adımlar görmek istiyoruz” diyerek bu ülkelerin üyeliklerini yakın zamanda kabul etmeyeceklerinin sinyalini verdi.

Süreç daha ne kadar uzayabilir?

Türkiye, İsveç ve Finladiya’da PKK’lı ve Gülen yapılanmasıyla bağlantılı olduğu belirtilen bazı kişilerin iadesini talep ediyor

Terörle daha etkin mücadele için için 1 Ocak’ta yeni bir kanun yürürlüğe koyan İsveç hükümeti “NATO üyeliği için üzerine düşeni yaptıklarını” belirtiyor.

Stockholm Üniversitesi’nde Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin, “Bu adımlar atılmasaydı, Ankara’nın bu konuda ilerlemesi pek mümkün değildi” dedi.

“İsveç Anayasa Mahkemesi iade konusundaki görüşünü değiştireceğini sanmıyorum” diyen Paul Levin, Anayasa Mahkemesi’nin özellikle son yirmi yıldır kendi ülkelerinde ‘işkence ile karşı karşıya kalabilecek’ kişiler için yapılan iade taleplerini reddettiğini belirtiyor.

“Bu veto Türkiye’nin ABD’ye baskısı”

Finlandiya Uluslararası İlişkiler Enstitüsü Türkiye Analisti Toni Alaranta bu görüşe katılıyor. Alaranta, “Bu sadece İsveç ve Finlandiya ile alakalı bir mesele değil, bu Türk hükümetinin ABD’ye YPG’ye verdiği silahlar konusunda yaptığı baskı” diyor ve ekliyor:

“Finlandiya’da çoğu insan Türkiye ile ABD arasındaki meseleleri çözemeyeceğimizi düşünüyor”

“Türkiye’nin ne kadar sorun yaratabileceğinin bir sınırı var”

Levin’e göre, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı Avrupa’nın kuzeyinde ortak bir entegrasyon yaratacağı için tüm NATO üyeleri için önem taşıyor.

Levin, “Türkiye’nin veto durumu uzarsa, kendisini yalnızlaşmış bir halde bulabilir ve NATO üyeleri uzun vadede başka çözümler aramaya başlayabilir” dedi.

NATO’da bir ülkeyi üyelikten çıkarma gibi bir prosedürün olmadığını belirten Levin, “Ancak Türkiye’nin ittifak için ne kadar sorun yaratabileceğinin de bir sınırı olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.

İsveçli uzman, “Erdoğan’ın zafer ilan etmektense ertelemeye devam etmenin daha pahalıya mal olacağını anladığı noktaya yaklaştığımıza inanıyorum” diyerek Ankara’nın iki ülkenin üyeliğini daha fazla uzatmadan kabul edebileceği görüşünü dile getirdi.

İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya üyelik sürecinin bu kadar uzamasının Türkiye’deki seçimlerle de bağlantısı olduğunu düşündüğünü belirten Levin, “NATO süreçi seçimler için kullanılırsa, zamanlamasını tahmin etmek gerçekten zorlaşır cünkü bu durum kendi dinamiklerini yaratabilir ve çok uzun sürebilir” görüşünü dile getirdi.

NATO üyeliğinin zamanlaması konusunda spekülasyondan uzak durduğunu belirten Alaranta ise “Çünkü bunun iç politikada bir tür koz olarak kullanılmaya çalışıldığına dair yaygın bir görüş de var” dedi.

(Kaaynak: Euronews Türkçe)

Paylaşın

Türkiye, İsveç’ten İadesini İstediği Kişi Sayısını 42’ye Çıkardı

Türkiye’nin NATO (Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü) üyeliğini onaylamak için İsveç’ten iadesini talep ettiği kişi sayısını 33’ten 42’ye çıkardığı öne sürüldü. İsveç Radyosu’nun haberine göre listedeki kişilerin büyük çoğunluğu Türkiye’de terörist olarak kabul edilen örgütlere üye olmakla suçlanıyor.

Radyo, listedeki 16 kişinin PKK, 12 kişinin Gülen grubu ve yedisinin de sol gruplarla iltisaklı olduğu, son yedi kişinin ise kaçakçılık gibi farklı suçlarla itham edildiğini bildirdi.

“Türkiye İsveç’ten daha fazlasını istiyor”

Öte yandan Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, İsveç’in, Türkiye’nin terörizmle bağlantılı olduğuna inandığı kişileri Türkiye’ye iade etme ya da mal varlıklarını dondurma konusunda henüz adım atmadığını kaydetti. Çavuşoğlu, bu açıklamayı Ankara’ya resmi ziyarette bulunan İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billstrom’la düzenlediği ortak basın toplantısında yaptı.

Billstrom ise, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Haziran ayında imzalanan üçlü mutabakatın tüm öğelerini yerine getirmek için somut adımlar attıklarını söyledi. İsveç Dışişleri Bakanı, “Her paragraf üzerinde adımlar atma girişimi başlattık ve bunları uygulayacağız. Terör zanlıları konusunda Türkiye’yle hukuki işbirliğimizi arttırdık” dedi.

Türkiye’nin İsveç’in şimdiye kadar attığı adımları memnuniyetle karşıladığını kaydeden Çavuşoğlu, “Mevkidaşımın özellikle terör örgütü PYD/YPG ile aralarına mesafe koyan açıklamaları da önemliydi. Keza PKK iltisaklı bir şahsı ülkemize sınır dışı ettiler. Bunlar doğru yönde atılan adımlardır. Ancak özellikle terör iltisaklı suçluların iadesi ve terör varlıklarının dondurulması gibi bazı konularda somut bir gelişme yok. Bizim listemizde olmayan bir kişinin iade edilmesini memnuniyetle karşıladığımızı zatensöylemiştik” şeklinde konuştu.

Bu haftanın başında İsveç Anayasa Mahkemesi, Türkiye’nin, Today’s Zaman gazetesinin genel yayın yönetmeni eski gazeteci Bülent Keneş’in FETÖ bağlantılarından dolayı iade edilmesi talebini geri çevirdi.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, Keneş’in Türkiye’ye iadesinin reddedilmesi konusunda, “Bu çok olumsuz bir gelişme. Terör iltisaklı şahısların sınır dışı edilmeleri konusunda üçlü ahitnameye uygun olarak ilave adımların atılması bizim en doğal beklentimiz, İsveç ve Finlandiya’nın da ahitnameden doğan yükümlülükleridir. Üçlü ahitname hükümlerine karşı FETÖ mensupları için İsveç bir cazibe merkezi olmaya devam ediyor, faaliyetlerini devam ettiriyor. Hatta ‘Oraya gidersek iade de edilmeyiz dolayısıyla rahatça yaşarız, işlediğimiz suçlardan dolayı da hesap vermeyiz’ anlayışıyla İsveç’i cazip bir ülke olarak görmeye devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.

İsveç yargısının bağımsız olduğunu kaydeden Dışişleri Bakanı Billstrom, İsveç’te 1 Ocak 2023 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek olan sıkı terörle mücadele yasalarına atfen, “Münferit vakalara bakmamalıyız, tüm resme bakmalıyız” şeklinde konuştu.

Türkiye’nin terörizmle suçladığı kişilerin iadesi, Ankara’nın İsveç’in NATO üyeliğini onaylamasının temel koşullarından biri. Ankara, İskandinav ülkelerinin üyeliklerine onay vermek için bu ülkelerden terörle suçlanan ya da 2016’daki darbe girişimine katılan kişileri iade etmesini ve Ankara’ya yönelik silah ambargolarını kaldırmasını talep etmişti.

28 Haziran’da Madrid’deki NATO zirvesi başlamadan önce Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Finlandiya Cumhurbaşkanı Sauli Niinisto, dönemin İsveç Başbakanı Magdalena Andersson ve NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg görüşmelerde bulunmuştu.

Stockholm ve Helsinki’nin NATO’ya katılmasına izin veren üçlü muhtıraimzalanmış, Erdoğan “İsveç, terörist faaliyetlere karışan 70’ten fazla kişiyi iade etme sözü verdi” açıklamasında bulunmuştu.

Paylaşın

NATO Üyeliği: İsveç Ve Finlandiya, Türkiye’den Yeşil Işık Bekliyor

İsveç ve Finlandiya, NATO’ya katılmak için Türkiye’nin onayını bekliyor… Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, bu yılın başlarında her iki ülke tarafından Türkiye’ye verilen taahhütlerin “büyük ölçüde yerine getirildiğini” söyledi. İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström de konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede üçlü muhtıra kapsamında Türkiye’nin dile getirdiği endişeleri ele aldıklarını belirtti.

Haber Merkezi / Haavisto, İsveç ve Finlandiya’nın şubat ayına kadar NATO’ya katılacağını umduğunu kaydetti. Billström ise, yakında Ankara’yı ziyaret edeceğini ve Türkiye’nin PKK’nın bu ülkedeki varlığına ilişkin kaygılarını ve muhtıranın gereklerinin yerine getirilmesini görüşeceklerini söyledi.

ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile İsveç ve Finlandiyalı mevkidaşları Washington’da ortak basın toplantısı düzenledi.  Blinken, ABD’nin İsveç ve Finlandiya’yı yakında NATO müttefiki olarak göreceğine emin olduğunu söylerken Türkiye’nin, iki ülkenin ittifaka katılmasıyla ilgili kaygılarının da farkında olduklarını belirtti. Blinken, bu iki ülkenin zaten NATO ittifakıyla entegre biçimde faaliyet gösterdiklerini ifade etti.

“Bu, ABD ve Türkiye arasındaki ikili bir mesele değil” diyen Blinken “Ve ikili bir meseleye de dönüşmeyecek” diyerek Finlandiya ve İsveç’in, Türkiye’nin kaygılarını gidermek ve somut adımlar atmak için yapıcı bir süreç başlattıklarına dikkat çekti.

Blinken, “Söylediğim gibi, Finlandiya ve İsveç’in üye olması ve sürecin en kısa sürede ilerlemesi konusunda ABD’de, sadece Başkan değil, Kongre’den de büyük bir destek var. Bir NATO müttefiki olarak Türkiye’ye bu hususu belirttik ve hem İsveç’in hem de Finlandiya’nın üye olmaya hazır olduklarını açıkça ifade ettik” dedi.

ABD Dışişleri Bakanı “Türkiye’nin meşru güvenlik kaygılarını da kabul ediyoruz. İlk günden beri Türkiye topraklarında, diğer NATO müttefiklerinin topraklarında olduğundan daha fazla terör saldırısı olduğunu biliyoruz. Ancak hem Finlandiya hem de İsveç’in, temel güvenlik endişeleri konusunda Türkiye ile ikili işbirliğini önemli ölçüde güçlendirmek de dahil olmak üzere, atmış oldukları somut adımları da takdir ediyor ve takdirle karşılıyoruz” diye konuştu.

Bunun ilerlemekte olan bir süreç olduğuna dikkat çeken Blinken, süreç yakında müttefikimiz olacak her iki ülkenin de Türkiye ile yürüttüğü çok önemli çalışmalar sayesinde ilerliyor. Bu sürecin devam edeceğine ve yakın zamanda başarılı bir şekilde sonuçlanacağına dair her türlü beklentiye sahibim” dedi.

“Türkiye’ye verilen taahhütleri büyük ölçüde yerine getirdik”

Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto, bu yılın başlarında her iki ülke tarafından Türkiye’ye verilen taahhütlerin “büyük ölçüde yerine getirildiğini” söyledi. Haavisto, İsveç ve Finlandiya’nın şubat ayına kadar NATO’ya katılacağını umduğunu kaydetti.

Türkiye’de seçimlerin olacağını hatırlatan Finlandiya Dışişleri Bakanı Haavisto, “Tabii ki umudumuz bu kararın Türkiye’den bir an önce gelmesi. Hala eksik olan şey net bir tarih ve Türk parlamentosunun bu konuyu ele almak için net bir planı” diye konuştu.

“Endişeleri anlıyoruz”

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström de konuya ilişkin yaptığı değerlendirmede üçlü muhtıra kapsamında Türkiye’nin dile getirdiği endişeleri ele aldıklarını belirtti.

Billström, “Ama şu da anlaşılmalıdır, bu muhtıranın şartlarının yerine getirilmesi İsveç’te anayasa, mevzuat ve hukuk kurallarının temel ilkeleri çerçevesinde gerçekleşmelidir. Bu da Türk hükümetinin çok iyi bildiği bir şeydir. Bu sınırlar içinde her şey yerine getirilecektir” değerlendirmesinde bulundu.

İsveçli Bakan, yakında Ankara’yı ziyaret edeceğini ve Türkiye’nin PKK’nın bu ülkedeki varlığına ilişkin kaygılarını ve muhtıranın gereklerinin yerine getirilmesini görüşeceklerini söyledi.

Finlandiya ve İsveç, bu yıl Rusya’nın Ukrayna savaşının ardından NATO’ya üye olma talebinde bulunmuştu. Ancak NATO üyesi Türkiye, bir dizi koşul karşılanmadan iki ülkenin üyeliğine onay vermeyeceğini açıklamıştı. Bunlar arasında PKK bağlantılı Kürt gruplara karşı daha sert önlem alınması ve Türkiye’ye silah ambargosunun kaldırılması da var.

NATO üyelik konusundaki kararları oy birliğiyle alıyor. Bu da 30 üye ülkenin tamamının onayının alınması gerektiği anlamına geliyor. Bu iki ülkenin üyeliğine bir tek Türkiye karşı çıkıyor. Ancak henüz Macaristan da iki ülkenin NATO üyeliğini onaylamadı.

Paylaşın

İsveç’ten Flaş Açıklama: NATO Görüşmelerinde İlerleme Sağlandı

İsveç Dışişleri Bakanı Tobias Billström, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Finlandiya Dışişleri Bakanı Pekka Haavisto ile NATO Dışişleri Bakanlarıyla Bükreş’te yaptıkları toplantıyı ülkesinin devlet televizyonu SVT’ye değerlendirdi.

İsveç Dışişleri Bakanı Billström, “NATO görüşmelerinde ilerleme sağlandı. Bunu dün Bükreş’te görüştüğümüz diğer meslektaşlarım da onayladı. Çok yakında Türkiye’ye gideceğim ve Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu ile görüşeceğim. Orada birçok konuyu ele alma fırsatı bulacağız. Bu görüşmeyi de dört gözle bekliyorum” dedi.

Türkiye’nin, ne zaman İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacağını bilmediğini söyleyen Billström, “Sabit bir zaman dilimini işaret etmek yanlış olur. Ancak dün Bükreş’teki görüşmede ortaya çıkan, ilerleme sağlandıkça Türkiye’nin parlamentosu İsveç’in NATO üyeliğini onaylayacak bir noktaya gelebilir” dedi.

Finlandiya ve İsveç’in NATO üyelik başvurusu

Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinin ardından 18 Mayıs’ta resmen NATO üyeliğine başvuran Finlandiya ve İsveç’in NATO’ya katılım protokolleri 5 Temmuz 2022’de Brüksel’deki NATO Karargahında imzalandı.

30 üye ülkenin temsilcileri, İspanya’nın başkenti Madrid’de 29-30 Haziran’da yapılan NATO zirvesinde Türkiye’nin itirazlarını bir kenara bırakmasıyla iki ülkenin ittifaka davet edilmesi yönünde alınan karar doğrultusunda gerekli formaliteleri tamamlamak için karargahta bir araya geldi.

Bu bağlamda, 30 NATO üyesi ülkenin temsilcileri, İsveç ve Finlandiya’nın İttifaka katılım protokollerini imzaladı. Söz konusu katılım protokollerinin NATO üyesi ülkeler tarafından kendi ulusal yasaları ve prosedürleri uyarınca onaylanması gerekiyor.

Tüm üye ülkeler, kendi onay süreçlerini tamamladıktan sonra Washington Antlaşması’nı saklayan Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) yeni üyenin katılımını öngören protokolleri kabul ettiklerine dair bildirim yapıyor.

Bütün aşamalar tamamlanınca NATO Genel Sekreteri, bu durumda Jens Stoltenberg, yeni üyeleri İttifaka katılmaya çağırıyor. Son olarak yeni üyeler de kendi ulusal yasal sürecini tamamlayarak katılım belgesini ABD’ye teslim ediyor ve katılım süreci tamamlanıyor.

Paylaşın

Dikkat Çeken Gelişme: NATO’dan Türkiye’ye Finlandiya Ve İsveç Baskısı

Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü (NATO) Genel Sekreteri Stoltenberg’den NATO Dışişleri Bakanları toplantısı öncesi, Türkiye’ye İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılımı konusunda, “ne kadar erken olursa o kadar iyi olur” hatırlatması geldi.

Finlandiya’nın tam üyeliği konusunda engel görmeyen Türkiye, İsveç’in katılımı konusunda yaşanan tıkanıklığı aşmak için, İsveç’ten “PKK, YPG ve FETÖ örgütü üyelerinin iadesi” konusunda taahhüt bekliyor.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, 29-30 Kasım’da, NATO’nun doğu kanadının önemli güçlerinden Romanya’nın başkenti Bükreş’te yapılacak NATO Dışişleri Bakanları toplantısı öncesi Brüksel’de bir basın toplantısı düzenledi.

VOA Türkçe’den Arzu Çakır’ın aktardığına göre, toplantıda, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya katılım süreciyle ilgili bir soru üzerine Stoltenberg, “NATO üyesi 28 üye Katılım Protokolleri’ni kendi ulusal parlamentolarında onayladı. İki ülkenin katılım süreci, NATO yakın tarihinin en hızlı süreci. Artık İsveç ve Finlandiya’nın katılımlarını onaylamanın vakti geldi. Geriye kalan ülkelere, en kısa zamanda onaylamaları konusunda uyarılarımı yaptım. Macaristan’ın yakında onaylayacağı açıklamasını memnuniyetle karşılıyorum. Türkiye’nin onaylaması konusunda da İstanbul’da Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile görüşmelerimde gereken mesajları ilettim” dedi.

“Müttefiklerin tümünün onaylayacağına inanıyorum”

NATO Genel Sekreteri, İsveç ve Finlandiya’nın Haziran ayında Tükiye ile bir muhtıra imzaladığını ve bu çerçevede İsveç’in yasal düzenlemelerini güçlendirmek için Anayasası’nda değişikliği yaptığının, Türkiye’ye uyguladığı silah ambargosunu kaldırdığının ve her iki ülkenin de uzun vadede, Türkiye ile terörle mücadele konusunda işbirliği yapmayı kabul ettiğinin altını çizdi.

Stoltenberg, “Ben müttefiklerin tümünün bu protokolleri onaylayacağından eminim. Ama tam olarak ne zaman olacağını söyleyemiyorum. Elbette en erken, en iyisi olur. Çünkü bu iki ülkenin NATO’ya katılması, ittifakımızı güçlendirecek, transatlantik güvenliği arttıracak. İsveç ve Finlandiya, NATO’nun askeri ve sivil operasyonlarının tümüne katıldı, tam bir işbirliği sürüyor. Bu iki ülkeye bir saldırı olursa, NATO’nun yanıt vermemesi düşünülemez. Ama bir an evvel katılım sürecinin tamamlanmasını arzu ediyoruz” diye konuştu.

Türk heyeti İsveç’te

Finlandiya’nın tam üyeliği konusunda engel görmeyen Ankara hükümeti, İsveç’in katılımı konusunda yaşanan tıkanıklığı aşmak için, İsveç’ten “PKK, YPG ve FETÖ örgütü üyelerinin iadesi” konusunda taahhüt bekliyor.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın ve Dışişleri Bakan Yardımcısı Sedat Önal’ın yer aldığı Türk heyeti, dün akşam konuyu görüşmek üzere Stockholm’e gitti.

Heyetler, İsveç ve Finlandiya’nın, Madrid Muhtırası çerçevesinde attıkları ve atmayı taahhüt ettikleri adımları gözden geçirecek. Toplantıda, AB tarafından “terör örgütü olarak kabul edilen” PKK’nın yanısıra, PYD ve FETÖ gibi Ankara hükümetinin “terör örgütü” olarak tanıdığı yapılara mensup kişilerin faaliyetlerinin sınırlandırılması konusu da ele alınacak.

İsveç’te de önemli bir gündem olan NATO Katılım Protokolleri ve Türkiye’nin vetosu konusunda, Başbakan Ulf Kristersson parlamentoda soruları yanıtladı.

İsveç Başbakanı muhalefetten Türkiye’nin Suriye’nin kuzeyinde başlattığı askeri operasyona ilişkin sorulara, “Suriye’nin kuzeyindeki durum çok karmaşık. Bir yandan terör örgütü DAEŞ’a karşı mücadele var. Ancak diğer taraftan Türkiye’nin terör saldırılarına maruz kalan bir ülke olduğu da kabul edilmeli. Türkiye’nin kendisini terör saldırılarına karşı koruma hakkına sahip olduğunu kabul etmek gerekir. Diğer ülkelerin Türkiye’nin bu güvenlik kaygılarını anlaması gerekir. Terör saldırıları diğer ülkeleri vurduğunda nasıl güvenlik kaygısı duyuluyorsa, Türkiye’nin de kendisini vuran saldırılarla ilgili aynı kaygıları duyduğunu anlamamız gerekir. Çeşitli şekillerde teröre veya terörle ilgili faaliyetlere katılanlar, İsveç’i değil, Türkiye’yi hedef alıyor. İsveç’in onlar için güvenli bir sığınak olmaması gerekiyor” yanıtını verdi.

Macaristan 2023 başına erteledi

Ukrayna savaşıyla stratejik önemi artan iki İskandinav ülkesinin NATO’ya katılımı için Aralık ayını gösteren Macaristan, dün, katılım protokollerini onaylama tarihini bir kez daha ertelediğini açıkladı.

Başbakan Victor Orban, İsveç ve Finlandiya’nın katılım protokollerini, Macaristan Parlamentosu’nun 2023’teki ilk toplantısında onaylayacağını duyurdu.

Rusya’ya karşı AB yaptırımlarının kaldırılmasını isteyen ve AB ile 13 milyar Euro’luk yardım konusunda bilek güreşini sürdüren Orban, AB üyesi olup NATO üyesi olmayan Finlandiya ve İsveç’e karşı “veto kartını” kullanmaya devam ediyor.

“Ukrayna’ya destekte geri adım atmayacağız”

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, basın toplantısında, Bükreş toplantısında ele alınacak Ukrayna’ya destek konusunda da detaylı bilgiler verdi.

Stoltenberg “NATO, Ukrayna’nın ihtiyacı olduğu ve gerektiği süre boyunca Ukrayna’ya destek vermeye devam edecek. Geri adım atmayacağız. Eğer savaşı Rusya kazanırsa, barış söz konusu olamaz” mesajı verdi.

Stoltenberg, Çin’le ilgili sorulara yanıtında da Pekin’in NATO’nun “düşmanı olmadığının; ancak askeri varlıklarını arttırdıklarını da gözlemlediklerinin” altını çizdi.

“Ukrayna’ya Patriot verilmesi ulusal karar”

Stoltenberg, gazetecilerin, Almanya’dan gelen Patriot füze savunma sistemlerinin Ukrayna sınırına konuşlandırması yönündeki önerisine ilişkin de konuştu.

Genel Sekreter, Patriot hava savunma birimlerini Ukrayna sınırına yerleştirip yerleştirmeme kararının “ülkelerin ulusal kararları” olduğunu, ancak, “son kullanıcı anlaşmaları ve diğer düzenlemelerin bazen diğer müttefiklerle istişareleri gerektirdiğini” söyledi.

Berlin hükümeti, geçen hafta Polonya’ya bir füzenin düşmesinin ardından hava sahasının güvenliğini sağlamaya yardımcı olması için Varşova’ya Patriot füze savunma sistemi teklif etti.

Polonya Savunma Bakanı Mariusz Blaszczak Çarşamba günü, “Almanya’nın, Ukrayna sınırına konuşlandırılması için Patriot füze rampaları verme” önerisine sıcak baktıklarını duyurdu.

Blaszczak, Twitter hesabından da, “Rusya’nın füze saldırılarının ardından, Almanya’dan Polonya’ya sunulan Patriot bataryalarının Ukrayna’ya nakledilmesini ve batı sınırına konuşlandırılmasını istedim. Bu, Ukrayna’yı daha fazla ölüm ve elektrik kesintisinden koruyacak ve doğu sınırımızdaki güvenliği arttıracak” mesajını paylaştı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, Polonya’yı vuran ve 2 kişinin ölümüne neden olan füzenin, Rusya’nın değil, ilk belirlemelere göre Ukrayna’nın hava savunması tarafından yanlışlıkla ateşlenmiş olduğunu düşündüklerini açıklamıştı.

Paylaşın

İsveç’te Anayasa Değişikliği Tartışmaları: Türkiye Detayı

Temmuz ayında yeni terör yasasının yürürlüğe girdiği İsveç’te bu yönde yapılacak Anayasa değişikliği tartışılıyor. Anayasa değişikliği ile terör örgütlerine katılımın özendirilmesi, propagandasının yapılması ve bireylerin terör eylemlerine teşvik edilmesinin önlenmesi hedefleniyor.

Tasarı, Andersson hükümetinin değişmesiyle sonuçlanan Eylül seçimlerinden önce, parlamantodaki ilk tur oylamada kabul edilmişti. Şimdi 16 Kasım’da ikinci ve son kez oynalanacak. Kabul edilmesine kesin gözüyle bakılan değişiklik 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek.

Türkiye’nin “terör örgütlerine yuva olmakla” suçladığı İsveç, gelecek hafta yapılacak anayasa değişikliğini tartışıyor. Anayasa değişikliği ile hükümet ve kolluk kuvvetlerine, “terörist organizasyonlarla ilişki görülmesi durumunda örgütlenme hürriyetini engelleme hakkı” veriliyor.

Öneride, “Değişiklik ile İsveç, terörle daha fazla ve yeni yöntemlerle mücadele etme kabiliyeti kazanacak” deniyor.

Stockholm, belirli durumlarda örgütlenme özgürlüğün kısıtlanmasını öngören düzenleme ile Ankara’nın itirazlarını yumuşatabilmeyi umuyor. İnsan hakları örgütleri ve bazı muhalefet partileri ise tepkili.

Hazırlıklarına NATO adaylığından çok önce başlansa da Ankara’nın, İsveç’i İttifak’a katılımını veto etmekle tehdit ettiği bir ortamda 16 Kasım’da yapılacak oylama ayrıca önem kazandı.

İsveç’in yeni Başbakanı Ulf Kristersson da 8 Kasım’da Ankara’ya yaptığı ilk yurt dışı ziyareti sırasında Türkiye’nin terörle ilgili eleştirilerini ciddiye aldıklarını, yasal değişiklikler yapacaklarını söylemişti. Değişiklik için “Yasal otoritelere terörle mücadelede kas gücü sağlayacak” yorumunu yapan Başbakan Kristersson, “Terör faaliyetleri ister İsveç’i ister Türkiye’yi hedefliyor olsun, eşit derecede ciddiye alarak mücadele edeceğiz” diye konuşmuştu.

Sol Parti itiraz ediyor

İsveç parlamentosu Riksdag’da 24 sandalyesi bulunan Sol Parti, örgütlenme hakkının kısıtlanacağı endişesiyle planlanan değişikliğe “hayır” oyu vereceğini açıklayan tek parti. Bazı Sol Parti milletvekillerinin Temmuz ayında PKK bayraklarıyla çektirdiği fotoğraf da tartışma yaratmıştı. Türkiye’den gelen tepki üzerine dönemin Başbakanı Magdalena Andersson, PKK’nın “terör örgütü listesinde olduğunu” belirterek vekillere tepki göstermişti.

DW Türkçe’den Muhammed Kafadar’ın sorularını yanıtlayan Stockholm Üniversitesi Türkiye Araştırmaları Enstitüsü Direktörü Paul Levin’e göre değişiklik uzun süredir üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları gibi geniş bir kesimin görüşlerine açıktı ve tepkiler genelde olumlu oldu.

Yine de Uluslararası Af Örgütü ve İsveç merkezli Sivil Hak Savunucuları hak ihlalleri yaşanabileceğine dair itirazlarını dile getiriyor. İnsan hakları örgütleri, Türkiye, İsveç ve Finlandiya arasında Haziran ayında Madrid’de imzalanan üçlü mutabakat ile bazı terör şüphelilerinin Türkiye’ye iade edilmesine zemin hazırlanmasına da adil yargılama yapılmayacağı gerekçesiyle karşı çıkıyor.

Düzenleme 1 Ocak’ta yürürlüğe girecek

Aslında 2019’dan beri tartışılan anayasa değişikliğine dair yasama süreci İsveç’in NATO adaylığından çok önce başlamıştı.

Peki düzenleme Türkiye’nin itirazlarına yanıt verebilecek mi?

Paul Levin, “Bu polise, terörü desteklemeleri halinde miting veya protesto gösterilerini engelleme hakkı verebilir. Bugüne kadar böyle bir şey söz konusu değildi” yorumunu yaptı.

Son şeklini Nisan ayında alan Anayasa değişikliği ile terör örgütlerine katılımın özendirilmesi, propagandasının yapılması ve bireylerin terör eylemlerine teşvik edilmesinin önlenmesi hedefleniyor. Tasarı, Andersson hükümetinin değişmesiyle sonuçlanan Eylül seçimlerinden önce, parlamantodaki ilk tur oylamada kabul edilmişti. Şimdi 16 Kasım’da ikinci ve son kez oynalanacak. Kabul edilmesine kesin gözüyle bakılan değişiklik 1 Ocak 2023’te yürürlüğe girecek.

Ancak Stockholm Üniversitesi’nden uluslararası hukuk profesörü Dr. Mark Klamberg’e göre PKK sembollü yürüyüşler hâlâ ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilebilir. Klamberg, düzenleme ile terör örgütlerinin desteklenmesi veya katılımın özendirilmesinin cezaya tabi olduğuna dikkat çekti, “Sadece sempati ifade etmek suç sayılmayabilir” değerlendirmesini yaptı.

Bu peş peşe ikinci değişiklik

Anayasa değişikliği, İsveç’in terör kanunlarını sıkılaştırmak yönünde attığı ikinci adım oldu. Ülkede Temmuz ayında daha sert yeni terör yasası yürürlüğe girmişti.

Yasama sürecine yine NATO adaylığından önce başlanan kapsamlı “Terör Suçları Yasası” ile terörle bağlantılı suçların hemen hepsinde cezalar ağırlaştırıldı. Ayrıca terörün tanımı daha geniş şekilde ele alındı. Dönemin hükümeti, 31 Mayıs’ta mecliste kabul edilerek 1 Temmuz’da yürürlüğe giren değişiklik ile Ankara’nın itirazını yumuşatmayı hedefliyordu. Ancak bu yeni kanuna göre de Türkiye’yi rahatsız eden PKK bayraklı eylemler suç sayılmıyor.

İsveç, PKK’yı 1984’te terör örgütü olarak tanıyan ilk Avrupa ülkesi olmuştu.

Paylaşın

İsveç, NATO Üyeliğinin Onayı İçin Anayasayı Değiştiriyor

İsveç Başbakanı Kristersson’un NATO üyeliği konusunda Cumhurbaşkanı Erdoğan’la yaptığı görüşmenin ardından İsveç parlamentosu, Türkiye’nin İsveç’in NATO üyeliğini onaylamak için şart koştuğu “terörle mücadele” konusunda yasaları sertleştirmeyi mümkün kılacak anayasa değişikliğinin önümüzdeki hafta oylanacağını açıkladı.

Parlamentodan yapılan açıklamada, değişikliğin “teröre bulaşan grupların örgütlenme özgürlüğünü sınırlayacak” yeni yasaların çıkarılmasının önünü açacağı belirtildi. Uzmanlar, yeni yasayla özellikle PKK üyelerine yönelik cezai takibatın kolaylaşmasının amaçlandığını belirtiyor.

Milletvekillerine değişikliğe onay vermeleri tavsiyesinde bulunan parlamentonun anayasa işlerinden sorumlu komitesi, oylamanın 16 Kasım’da yapılacağını ve değişikliğin 1 Ocak’ta yürürlüğe girmesinin beklendiğini açıkladı.

İlk oylama meclisten geçmişti

İsveç’te bir anayasa değişikliğinin kabul edilebilmesi için parlamentonun onayından sonra yapılacak ilk genel seçimde göreve gelen yeni parlamentonun da onaylaması gerekiyor. İlk oylama İsveç’in bir önceki sol hükümeti döneminde yapılmış ve değişiklik kabul edilmişti.

11 Eylül’de yapılan seçimleri kazanarak başbakanlık koltuğuna oturan Ulf Kristersson anayasa değişikliğini “büyük bir adım” olarak nitelendirmişti. Kristersson, “İsveç yıl sonuna kadar ya da önümüzdeki yılın başlarında, adli makamlara terörle mücadelede daha fazla güç verecek büyük adımlar atacak” demişti.

Erdoğan’dan İsveç’e NATO üyeliği için Temmuz mesajı

İsveç’in başbakanı Ulf Kristersson, Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyarette Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’la görüştü. Düzenlenen ortak basın toplantısında konuşan Erdoğan,  “İsveç kendi güvenliği için NATO üyeliğini istiyor, biz de kendi güvenlik kaygılarımızın giderilmesine destek olan bir İsveç görmek istiyoruz” diye konuştu.

Konuk lider Kristersson ise, “İsveç, Türkiye’ye yapmış olduğu taahhüde riayet edecek, yerine getirecektir” dedi. Kristersson PKK’yı bir terör örgütü olarak gördüklerini de vurguladı.

Türkiye’nin “PKK, YPG, FETÖ, DHKP-C, gibi terör örgütleriyle mücadele ettiğini” hatırlatan Erdoğan, “Madrid’de imzalanan üçlü muhtırada da vurgulandığı üzere terörizmle mücadele tam dayanışma ve iş birliğidir. Yeni İsveç hükümetinin taahhütlerinden memnuniyet duyduk. Savunma sanayiinde ülkemize uygulanan kısıtlamaların kaldırılması olumlu adım teşkil ediyor” dedi.

İsveç’e “Bülent Keneş” talebi

İsveçli bir gazetecinin “üçlü muhtırada İsveç’in gerçekleştirmediği taahhüt nedir ve İsveç’ten talebiniz tam olarak nedir?” yönündeki sorusuna verdiği yanıtta Erdoğan, bazı isimlerin iadesini gündeme getirdi. Erdoğan, “Dört tanesi deport edildi. Şu anda FETÖ terör örgütünden İsveç’te olan bir tanesi var ki, Bülent Keneş, mesela bu teröristin Türkiye’ye deport edilmesi bizler için büyük önem arz ediyor” diye konuştu.

Erdoğan ayrıca, söz konusu örgütlerin İsveç ve Finlandiya’daki faaliyetlerinin engellenmesi gerektiğini belirterek, 7 ay sonraki seçimlerde halkın karşısına bu sorunu çözmüş olarak gitmek istedikleri mesajını verdi.

“Temmuz’a kadar süre var”

Erdoğan, “Birinci derecedeki NATO dostlarımızla dayanışma içerisinde olmamız lazım. Bu teröristleri ülkelerinde barındırmamak gerekiyor. Özellikle İsveç’te mi bu var? Hayır. Birçok AB üyesi ülkelerde maalesef teröristler cirit atıyor…Bu konuda değerli dostuma şu an itibariyle beni anlayacağına inanıyorum. Önümüzde Temmuz ayına kadar süre var. Bir diğer taraftan da Haziran ayında Türkiye’de seçim söz konusu. Gerek Cumhurbaşkanlığı gerek parlamento seçimi. Bu seçimlere de hazırlanırken halkımızın karşısına çok rahat çıkabilmemiz lazım. Bunları da değerli dostumla paylaştık, görüştük. Ona göre de adımlarımızı atacağız” diye konuştu.

Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesinin ardından İsveç ve Finlandiya uzun süredir sürdürdükleri tarafsızlık politikasını terk ederek askeri ittifaka katılmak için başvuruda bulunmuştu. Ancak Ankara, özellikle İsveç’in Türkiye’nin mücadele ettiği “terör örgütü üyelerini” barındırdığı gerekçesiyle iki ülkenin NATO üyeliğine engel olmuştu.

Paylaşın

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg: Nükleer Savaşın Kazananı Olmayacak

Rusya’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanma riski düşük olduğunu ancak sonuçları büyük olacağı için çok ciddiye aldıklarını vurgulayan NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Rusya sorumsuzca ve pervasızca davranıyor. Nükleer silahlar çatışmanın doğasını değiştirecektir. Nükleer savaşın kazananı olmayacaktır. Bu mesajı net biçimde veriyoruz. Rusya’nın nükleer duruşunda değişiklik yok” dedi.

NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, “Putin kazanırsa sadece Ukrayna için felaket olmaz. Rusya Ukrayna’da kazanırsa tüm dünyanın zararına olacaktır. Hepimiz için Ukrayna’nın kazanıp Putin’in zafere ulaşamaması önemli” ifadelerini kullandı.

NATO’ya üye olmak için başvuran İsveç ve Finlandiya’nın Türkiye ile imzaladıkları üçlü muhtıranın gerekliklerini yerine getirdiğini söyleyen NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg, “Artık tam üyelik zamanı gelmiştir, üyeliklerinin en kısa sürede onaylanmasını bekliyorum” dedi.

NTV Brüksel Temsilcisi Güldener Sonumut‘un sorularını yanıtlayan Stoltenberg, “Şimdiden muhtıra uygulanmaya başladı. İsveç ve Finlandiya, NATO üyesi olduktan sonra da işbirliğini sürdürecek. İki ülkenin tam üyeliği hem onlar hem NATO hem de Türkiye için iyi olacak. Kolay müzakereler olmadı Madrid’de saatler süren toplantılar yaptık. Finlandiya, İsveç ve Türkiye’yi anlaşmalardan dolayı takdir ediyoruz” ifadelerini kullandı.

Erdoğan’a teşekkür

Savaş devam ettikçe riskler süreceğini belirten Stoltenberg, “Açlıkla mücadele için Ukrayna tahılının dünyaya ulaşmayı sürdürmesi gerkeiyor. Bunun için Putin savaşa son vermeli. Savaş ortamında tahıl anlaşması son derece büyük önem taşıyor. Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’a tahıl anlaşmasının sağlanması ve yeniden uygulanması için çabalarından dolayı takdir ve teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.

‘Nükleer savaşın kazananı olmayacak’

Rusya’nın Ukrayna’da nükleer silah kullanma riski düşük olduğunu ancak sonuçları büyük olacağı için çok ciddiye aldıklarını vurgulayan Stoltenberg, “Rusya sorumsuzca ve pervasızca davranıyor. Nükleer silahlar çatışmanın doğasını değiştirecektir. Nükleer savaşın kazananı olmayacaktır. Bu mesajı net biçimde veriyoruz. Rusya’nın nükleer duruşunda değişiklik yok” diye konuştu.

Stoltenberg, “Putin kazanırsa sadece Ukrayna için felaket olmaz. Rusya Ukrayna’da kazanırsa tüm dünyanın zararına olacaktır. Hepimiz için Ukrayna’nın kazanıp Putin’in zafere ulaşamaması önemli” ifadelerini kullandı.

‘Yunanistan ve Türkiye çok değerli iki müttefikimiz’

Türkiye ziyaretinde Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Savunma Bakanı Hulusi Akar ile görüştüğünü söyleyen Stoltenberg, “Yunanistan ve Türkiye çok değerli iki müttefikimiz. NATO’nun ortak savunmasına büyük katkıları var. İki ülke NATO çerçevesinde yakın işbirliği içerisindeler. Sadece NATO karargahındaki diplomatik işbirliği değil operasyonel olarak da yakın işbirliği var. Anlaşmazlıklar olduğunun farkındayım ancak işbirliği ve iyi müttefiklik ruhu içinde çözülmesini bekliyorum” diye konuştu.

Paylaşın

İsveç Hükümeti, PYD İle Arasında Mesafe Koyuyor

Türkiye ile devam eden NATO görüşmelerine işaret eden Dışişleri Bakanı Tobias Billström, “Şüpheli ilişkilerin bulunmayacağını açıklamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu iş birliğinde herhangi bir belirsizlik olmamalı” dedi. Billström’ün açıklamaları İsveç basınında, ‘ani değişiklik’ ve ‘Hükümet, PYD ile arasında mesafe koyuyor’ şeklinde görüldü. 

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson’un Türkiye ziyareti öncesinde PYD ile ilişkilere dair değişiklik açıklaması yapıldı. Dışişleri Bakanı Tobias Billström, PYD ve YPG’yi ‘şüpheli’ olarak niteledi.

İsveç Radyosu’na açıklamalarda bulunan Billström, “PYD ve YPG ile PKK arasında Türkiye ve İsveç ilişkilerini zedeleyen yakın bir ilişki olduğunu ve bu nedenle bu örgütlerle aralarına mesafe koyacaklarını” söyledi.

Açıklamalarında Türkiye ile devam eden NATO görüşmelerine işaret eden Billström, “Şüpheli ilişkilerin bulunmayacağını açıklamanın önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu iş birliğinde herhangi bir belirsizlik olmamalı” dedi. Billström’ün açıklamaları İsveç basınında, ‘ani değişiklik’ ve ‘Hükümet, PYD ile arasında mesafe koyuyor’ şeklinde görüldü.

‘Önceki hükümet için Kürt meselesi bir bagajdı’

İsveç Başbakanı Ulf Kristersson 8 Kasım’da Türkiye’ye yapacağı ziyarette Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşecek. Kristersson, hükümetin kurulmasının ardından yaptığı açıklamalarda NATO sürecinin öncelikleri arasında olduğunu ifade etmişti. Yine Kristersson’un geçtiğimiz günlerde Erdoğan’a “terörizme karşı iş birliği” mesajını içeren bir mektup yolladığı basına yansımıştı.

Dışişleri Bakanı Tobias Billström ise NATO görüşmeleriyle ilgili en kritik çıkışları yapan isimlerin başında geliyor. Bir gazetecinin Türkiye’de demokrasi olup olmadığıyla ilgili sorusuna, “Halk tarafından seçilmiş bir hükümetin olduğu ve özgür seçimlerin bulunduğu bir ülke demokrasi olarak nitelendirilmek zorunda. Ülkelerin ciddi sorunları bulunabilir ve yine de demokrasi olabilir” ifadeleriyle yanıt veren Billström, cevabında Türkiye ile imzaladıkları anlaşmanın etkili olmadığını söylemişti.

Billström ayrıca, yeni hükümetin öncekine göre İsveç’i NATO’ya daha kolay götürebileceğini belirterek, Kürt meselesinin Magdalena Andersson hükümeti için bir ‘bagaj’ olduğunu ama kendilerinin böyle bir ‘bagaja’ sahip olmadığını ifade etmişti. Sosyal demokrat hükümetin ilişkilerinin onlara ağırlık oluşturduğunu belirten Billström, “Bu, yapılan resmi açıklamalarla ve İsveç topraklarında Kürt grupların yaptığı aktivitelerin nasıl görüldüğüyle ilgiliydi ve göreve başlayan hükümetin bu tip bir bagaja sahip olmadığını düşünüyorum” demişti.

Sosyal demokratlar, PYD ile ilişkileri derinleştirme kararı almıştı

Billström, Amineh Kakabaveh ile önceki sosyal demokrat hükümet arasında imzalanan anlaşmanın da söz konusu ‘bagaja’ açık ve somut bir örnek olduğunu ifade etti. Geçtiğimiz yıl, Sol Parti’den ayrılarak bağımsız milletvekili olarak yoluna devam eden Kakabaveh ile önceki hükümet arasında yapılan anlaşma, Rojava’daki özerk yönetimle ilişkilerin derinleştirilmesini içeriyordu. Kakabaveh, bunun karşılığında Magdalena Andersson hükümetinin mecliste güven oyu almasının önünü açmıştı.

Paylaşın